Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 OCAK 1996 PERŞEMBE CUMHURİYET SAYFA
HABERLER
ABD ordusunun resmi dergisi Military Review'da yazan Tümgeneral Stephen H. Button:
PKK sorunıında son görüıııniiyorSERKAN DEMÎRTAŞ
ANKARA - ABD ordusunun resmi
>ayın organı olan "Milhary Review"
I.MR) adlı derginin son sayısında, "PKK
sorununda bir son görünmüyor" görüşü
dile getiriidi. Tümgeneral Stephen H.
Button imzasıyla yayımlanan "Türkiye,
Kürt ayrımcüiğı ile mücadele ediyor"
başlıkh makalede, PKK sorununun biti-
nlmesine yönelik bir ışık olmadığı öne
süriildü. Button, bölgedeki sorunun çö-
zûmüne yönelik olarak uzun vadeli bir
politika geliştiremediğini vurguladığı
Tiirkiye'nın. anarşinin sürmesi duru-
munda. "aşın bir siyasi bdirsizlikk kar-
sılaşabueceğine" dikkat çekti.
ABD'li Tümgeneral H. Button, "Ara-
lık 1994/Ocak- Şubat 1995" tanhiı
MR'deki makalesinde, Kürt sorununun
buyük oranda askeri yolla çözülmeye ça-
lışıldığım vurgulayarak "Türk Silahlı
Kuvvetleri (TSK),çelişkinin gerçek yapı-
suuanlamamakla eieştiriliyor" görüşünü
bildirdi.
Button, Türk hükümet yetkililerinin
"PKK, kısasüre içinde bitirflecektir" ifa-
delerine karşın. terör ola> lannda verilen
kayıp sayısının giderek arttığına dikkat
çekti. PKK'nin 1990'da 368, 199]'de
494,1992'de 1362,1993 'te yaklaşık yüz-
de 5O')ik birartışla2 bin 73 gûvenlik gö-
revlisi ve sivılı öldürdüğüne işaret etti.
Türkiye'nın soruna sadece askeri açı-
dan yaklaşmasının "sorgulanabilir" bir
tutum olduğunu belirten Button, askeri
• Tümgeneral Stephen H. Button imzasıyla yayımlanan makalede, bölgedeki sorunun
çözümüne yönelik olarak uzun vadeli bir politika geliştiremediği vurgulanan Türkiye'nin,
anarşinin sürmesi durumunda, "aşın bir siyasi belirsizlikle karşılaşabileceğine" dikkat çekildi.
ve siyasi yorumculann Başbakan Tansu
Çiller'e, PKK'nin isteklerinin de göz
önüneahnacağı etkin, çok yönlü ve uzun
vadeli bir politika oluşturması yöniinde
tavsiyelerde bulunduğunu savundu.
Tümgeneral Button. makalesinde şu
noktalann önemine işaret etti:
- Türkiye'nin PKK ile vaşadığı sorun,
ABD'yi iki yönden ilgilendirmektedir;
birincisi Türkiye'nin istikran, ABD'nin
bölgedeki politikasının devamı için ol-
dukça kritiktir. İkincisi; bu sorun, aske-
ri yöntemlcr konusunda eğitki ve güncel
bir örnek sunmaktadır.
- PKK lideri Abdullah Öcaian. planın-
da, Türkiye'nin Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'ndeki 4 ilin bağımsızlaşmasını.
stratejisinin ilk noktası olarak belirle-
miştir. öcalan, biryandan kjrdaki insan-
lann desteğini alabilmek ıçin siyasi bir
kampanya sürdürmekte, bir yandan da
devletin meşruiyetini ve TSK'nin böl-
gedeki gücünü kırmak için silahlı birha-
reket gütmektedir. Öcalan, sivil halka
karşı uyguianan şiddetin iki işlevi oldu-
ğunu bildirmektedir:
Birincisi, Türk devletinin yurttaşlan-
nın can güvenlığini bile koruyamayacak
kadar aciz olduğunu göstermek; ikinci-
si de bölgedeki insanlartn devlete olan
bağlılıklannı kırmak. PKK, 5 tür şiddet
uygulamaktadır: Transit halinde olan
devriye ve devlet güçlerine pusu kurma,
polis karakollanna ve merkezden uzak
olanjandarma noktalanna saldırma, fab-
rika. iletişim olanaklan, radarmerkezle-
ri, taşıma araçlan, boru hatlan gibi alt-
yapı birimlerine sabotaj, önemli askeri
ve siyasi kişilere suikast düzenleme ve
mayın yerleştirme.
- Türk hükümeti. bölgedeki Kürt kö-
kenli insanlann hoşnutsuzluğıınu gider-
mek için birtakım çabalarda bulunmus-
fur. 1991 'de Kürtçeji kullanma yasağı
kaldınlmıştır. Kürtçe eğitim ve televiz-
yon yavınlanna izin verilmemekle biriik-
te, Kürtçe yazı yazma ve müzik yapma
serbest bırakılmışür. 1992'de hükümet
bölgede inşaatı süregelen Güneydoğu
Anadolu Projesi'ne (GAP) 700 rnilyon
doiar hareayarak ekonomik büyüme sag-
lamak istemiştir. Hükümet, GAP'ın biti-
gedeki hoşnutsuzluğu azaltacağını um-
maktadır. Ancak şurası açık ki hükümet
çözümii, sosya-ekonomik durumun ryi-
leştirilmesinden çok askeri hareket yete-
neğinde görmektedir.
- Türkiye, merkezi otoriteden uzak
bölgelerdeki yurttaşlannın can güvenlı-
ğini korumakta zorluk çekilmesi üzeri-
ne, 1985'te geçici köy koruculuğu
(GKK) sistemini uygulamaya sokmuş-
tur. Köy koruculannın sayısı bugün 40-
50 bin arasındadır.
- Askeri ve gûvenlik güçlerinin en
önemlisorunianndan biri,suçlulara des-
tek \erenler ilePKK sempatizanı olan ki-
şileri, masum sivillerden ayırabilmektir.
Aynntılı hesaplanmayan ve hedefinden
sapan askeri hareketier. hükümet güçle-
rinin haklılık ve halk destegi kazanmala-
nnı güçlestirmektedir.
MlT'te profesyonel birim
- Başbakan Çiller ve dönemin Genel-
kurmay Baskanı Orgeneral Doğan Cü-
reş, askeri stratejilerin ulusal politikalar-
la uyum sağlayabilmeleri için yakm iş-
birliği içinde bulunarak, şu kararlan al-
mışlardır: Kurumsal değişiklikler, aske-
ri güçlerin modernizasyonu, özel ope-
rasyonlar ve idan çabalar. Böylece, Özel
Harp Dairesi (adı; "Özel Kuvvetfcr Ko-
mutanlığın
olarak değiştirildi) doğrudan
Genelkurmay Başkanhğı'ndaki Özel
Harp Komutası durumuna getiriidi, Ay-
nı şekiide, Milli lstihbarat Teşkilatı
(MlT), TSK ile işbirliği içerisinde çalı-
şacak profesyonel bir birim oluşturmak-
tadır.
- Son 10 yılda, çeşitli idareler, Kürtie-
rin haklannı serbest bıraknıaktan baskı-
cı uvgulamalam, ekonomik çö/üm \olla-
nndan Kürt veya PKK sorununu vadsı-
mava kadar uzanan düzensiz ve kararsız
günlük politikalar uygulamışiardır. Hü-
kümetterin tek sabit uygulaması, askeri
çözümdeki kararlılıklan vc Öcalan ile
masaya oturmama oimuştur.
'Genelkurmay itiraf etmeü'
- TSK, sorunun gerçek yapısını anla-
mamaklaeleştirilmektedir. Bazı araştır-
macılar, Genelkurmay Başkanlığfnın
tehdidi yeniden gözden geçirmesi ve ona
göre bir değerlendirme yapması gerek-
tiğini belirtmektedirler. Genelkurmay
Başkanlığı, düşmanın, topraklan işgal
etmeye çalışan geleneksel birdış güç ve-
ya düzensiz bir haydutlargrubu olmadı-
ğını; hareketini ideolojiye bağlayan,
merkezi bir kontrol sistemine sahip bir
askeri organizasyon olduğunu itiraf et-
melidir.
- Askeri kuvvetlerin, merkezi kontrol-
den uzak bölgeierdeki azgelişmiş iletişim
ve ulaşım yöntemleri, PKK güçierini böl-
gede avantajb dunıma getirmektedir. As-
keri uznıanlar, iferide başanlı oünak için
bazı iyileştinnelerin yapılnıası gerektiği-
ne işaret ettiler. Acil önlemler şunları içer-
meüdir: Havada veyerde hareket kabiü-
yetinin arttuıhnasL, komuta, kontrol, ile-
tişim vehanenümayeteneginin >ükscm'l-
mesi, hafif piyadelerin çoğunlukta oldu-
ğu bir gücün geliştirilmesi ve engebeli
alanlarda PKK militanlanna yaklaşıp
ûnha edebilecek özel operasyon birimle-
rinin kurulması.
Ufuk Uras'ın Cumhuriyet'e demeci:
Sol partiler,
garnizon partisi
• ÖDP'nin her rengi içinde banndırdığını ve
din konusunda saplantılan bulunmadığını
belirten Uras, RP'nin "laisizm" ekseninde
düzen dışına itilemeyeceğini savundu. Uras,
"RP de düzen partisidir" dedi.
HAZALATEŞ
ANKARA - Özgürlük ve
Dayanışma Partisi (ÖDP)
Genel Başkanı ve Jstanbul
Üniversitesi Ikrisat Fakülte-
si öğretim üyesı Doç. Dr. U-
ftık Uras, Türkiye'deki sos-
yal demokrat partileri "gar-
nizon ve düzen partisi'' ola-
rak nitelendirdi. Uras.u
On-
larlaenufakbenzertikveya-
lunlığımu yok. Bu tür nay-
lon >apılanmalann dışında
kalacagız''dedi. "Gökkuşa-
ğı"na benzettiği ÖDP'nin
her rengi içinde banndırdı-
ğını anlatan Uras, din konu-
sunda saplantılan bulunma-
dığını belirtirken, RP'nin
"laisizm" ekseninde düzen
dışına itüemeyeceğıni sa-
vundu. " RP de düzen parti-
sidir'' dıyen Uras, etnik ay-
nmcılığı reddettiklerini VUT-
guladı.
ÖDP Genel Başkanı
Uras, kitle partisi olma yo-
lunda sürdürecekJen müca-
deleyi Cumhuriyet'e değer-
lendirdi. Kolektıf yönetım-
den yana olduklannı yine-
ODP
parti
programı
ANKARA (Cumhuri-
yet Bürosu)- Özgürlük ve
Dayanışma Partısi(ÖDPX
parti programında hedef-
ler şöyie sıralandı:
- Oiağanûstü Hai Böt-
gesi'nde ve mücavir alan-
lardakı askeri operasyon-
iar sırasında bulundukla-
n yerlerden göçe zoria-
aanlara geri dönüş olana-
^ı sağianmah, evleri ve
mallan tahrip ediienlerin
zararlan tazmin edümeli-
dir.
- Geoei af Ban edlmdL
Ancak, savaş hukuku ib-
lalleri araştmlmalı ve si-
lahb detîet güçlerinin
halkttmsilcik'ri üzerinde-
ki üstüniüğünün kayna^
olan MGK'nin ana\usal
statüsüne son veriuneH,
yasama denctintini chsına
kaydınlmış olan Oze!
Harp DairesiMİT gjbiis-
tibbararkurDinlankakfe-
rdmak
- Polisin ymttaşları
dosyalama, fişleme uy-
gulamalarma son veril-
tneli.
-Gözen'msfircsi. yarpe
karanna bağh olarak en
çok 24 saat obnaİKbr.
- Terörie Mücadele Ya-
sası bütün hükümlenyle
birlikte kaldınlmahdır.
- Oaari ve resmi medya
ırkçdık, fapzm ve şoıv-
anndınlmaİL tiim eğhmı
kurumlarmda müfnedat-
takişoven ve ırkçı anlaj ış-
lar ayridanmali.
- Türkiye'de yaşayan
tüm dillenn ve kültûrle-
rin gelişiminin önündekî
bütûn engeUer kaldml-
rnalıdır.
leyen Uras. "Partiyi aşagı-
dan yukan oluşturduğuJnuz
Türkiye geneiindeki meclise
dayandırdık. Despotik bir
yapılanma söz konusu de-
gü" dedi. Partinin kuruJu-
şunda yaşanan heyecanı
sürdürmeye kararlı oldukla-
nnı ifade eden Uras, "Tek
başına coşku yeterli olmaz.
Heyecan duymak isteyenier
lunaparkta dönme dolapta
da aynı he>ecanı duvarlar.
Türkive'nin en zengin po~
tansi\eiine sahibiz" diye ko-
nuştu.
Etnik avnmcılıga hayır
ÖDP'nin her türlü etnik
gruba açık olduğunu ifade
eden Uras, şunlan söyledi-
"Kürt, Türk, Laz gibi ay-
nmlara gitmiyoruz. Bunun
pn)Wem olacagını da sanmı-
yorum. Demokratik kültür-
le ilgili problemieri bulunan,
faşizan refieksleri olan bir
toplumuz. Ama bunlan aş-
mak için geç kalmış değUiz"
Din konusunda saplantılı
bir yaklaşım sergilemekten
kaçındıklannı ifade eden
Uras, RP'nin laisizm ekse-
ninde düzen dışına itileme-
yeceğini söyledi. Uras.
"RP'nin oylannın yüksel-
mesi krize karşı negatif bir
cevap olarak gösterüiyor. RP
var olan düzen ve garnizon
partilerinden biridir. RP'nin
de kendini düzen dışı ilan et-
mediğini görüyoruz" dedi.
ÖDP'yi "gökkuşagı"na
benzeten Uras, "Aşağıdan
yukanva parti oluşutnu
dünvada >a>gın bir oluşum
değil. Despotik ve otoriter
bir parti yapılanmasında
böyle bir olay söz konusu ol-
maz. Partimizber rengi için-
de banndıyor, ayruncılığa
yeryok. Türkiye'deki bütün
muhalif güçleri bu geniş yel-
pazede bir araya getiriyo-
ruz" diye konuştu.
Türkiye'deki sosyal de-
mokrat partileri "garnizon
ve düzen partisi" olarak ni-
telendiren Uras, "Onlarla
en ufak benzerlik ve yakın-
ugımız yok. Bu tür naylon
yapılanmalann dışında ka-
lacağız" dedi. Uras, sosyal
demokratlann parti bıleşen-
lerinden birini oluşturduğu-
nu ifade edcrek. "Elindeki
figürierie bu geniş kitleyi
Uerietmek karannda\iz. Bi-
zim sosyal demokrat eğilim-
lerle taban düzevinde ilişld-
miz var. 1980 sonrası siyasi
oluşumla ortak paydası olan
yapılaria bir ilişkimiz yok.
Bu tarihsel süreç içindc ema-
net verdiğimiz geniş kitieJer
sahici yerlerini bulacak.
Naylon yapılanmalann dı-
şında kalacaklar" diye ko-
nuştu. Siyasal yaşamda so-
lu diriltmeyi amaçladıkları-
nı belirten Uras, " Partimi-
zin Türkiye için içerdigi
umutian gerçekleştirmesini
diliyorum. Çöl ortasında,
vaha mı yoksa serap mryız?
Bu bizim kolumuzu srvayıp
göstereceğimiz performan-
sa bağlı. Biz inançlı ve ka-
rarbyTz" dedi.
UDEMSYDRUZ
Öğrencüerin açhkgrevi37. gününde
Istanbul Haber Servisi -Yıldız Teknik Üniversite-
si'nde başlattıkian açhk grevinin 37. günü dolan öğ-
renciler, eylemlerini 4 şubatta Taksim'de, 5 şubatta An-
kara Kızılay Meydanı'nda yapacaklan "Harçlanöde-
miyoruz*1
mitingiyle sürdüreceklerini açıkladılar. Eği-
tim-Sen 1-2-4-5-7 no'lu şubelerden bir grup eğitim
emekçisi de üniversite öğrencilerinin başlattıklan aç-
hk grevini desteklemek ve sendika şube başkanlannın
aralannda bulunduğu sürgünleri protesto etmek için
yann üç günlük açhk grevine başlıyor. Yıldız Teknik
Üniversitesi'nde başlattıklan açhk grevinin 37. günü
dolan öğrenciler, 4 şubatta Taksim'de, 5 şubatta Anka-
ra Kızılay Meydanı'nda"Harçlanödemiyonızr
' mitin-
gi düzenleyecek. Jkinci dönem harç taksitlerini ödeme-
yeceklerini şimdiden duyurmak için dün bütün illerde
balonlannı gökyüzüne uçurduklannı söyleyen öfren-
ciler, "Oğretini görevlileri, işçiler ve emekçiler, bugün
bizim sonınianmız sizinkinden bağımsız değildir. Siz-
leri baskılara karşı mitinglerimizde el ele otanaya çağH
nyoruz" dediler.
Öğrencilere destek \eren eğitim emekçilerinin yap-
tıklan açıklamada da bir grup üniversite öğrencisinin
19 aralık tarihinden bu yana "har(a)çlar kaldınlsın,
krediler 10 mflyona çıkantsın ve her altı ayda bir enf-
lasyon oranında ardntsın. eğitimde özelleştirme durdu-
rulsun, üniversitelerdeki poUs-jandarma-özei güvenh'k
birimleri okuldan çekilsin"' talepleriyle açhk grevinde
bulundukJan hatırlatıldı. AçıkJamada,"Biztergençligı-
mizin başlatbğı bu son derece haklı ve meşnı mücade-
leyi desteklemek ve aynı zamanda şube başkanianmı-
/jn da içinde ver aktığı sürgünleri potesto etmek ama-
cıyia cuma gününden itibaren üç günlük açhk grevine
başlıyoruz" denildi.
Erdemir
Satış
karanna
iptal istemi
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Türk MetaJ-lş Sendikası, Eregli De-
mir-Çelik Fabrikasf nın (Erdemir) stra-
tejik bir kuruluş olduğu, tekel konu-
munda çalıştığı gerekçesiyle, işletme-
nin blok satışı için açılan ihalenin ıp-
talini istedi.
DSP Grup Başkanvekili Mümtaz
Sovsal'ın kunıcusu olduğu Kamu Iş-
letmeciiiğini Geliştirme Merkezi Vak-
fi'nın koordinasyonunda Türk MetaJ-
tş Sendikası tarafindan Ankara 6. Ida-
re Mahkemesi'ne açılan dava, karara
kaldı.
Davanın dünkü duruşmasında Türk
Metal-tş Sendikası 'nın avukatı IVfebtf-
se Tekay, Özelleştirme Yasası'nın 'AL
maç'başiıkh l.maddesindeözelieşrif-
menin, verimliliği düşen ve zarareden
kuruluşlann yeniden ekonomiye ka-
zandınlması için yapılması yönünde
bir hükum bulunduğuna dikkat çekerek
Erdemir'in Türkiye'nin en verimli ve
büyük kâra sahip kuruluşu olduğunu
vurguladı. Erdemir'in aynca Türki-
ye'nin tek yassı çelik üreten fabrikası
olduğunu belirten Tekay, Özelleştirme
Jdaresi Başkanlığı'nın yassı çelik ithal
edildiği gerekçesiyle işletmenin tekel
konumda olmadığı yönündeki savun-
masını da "komik" olarak niteledi.
Yassı çeliğin, ulusal savunmadan be-
yaz eşya ve elektronık eşyaya kadar
tüm mallann üretiminde kullanıldığı-
na dikkat çeken Tekay, Özelleştirme
Yasası'nın tekel konumunda olan ve
stratejik olan kuruluşlann satışlannda,
tüketicinin korunmasını ve ülke yara-
nnın gözetilmesini hükme bağladığına
dikkat çekti.
Erdemir'in yüzde 30 hissesinin blok
olarak satılması durumunda, işletme-
nin mülkiyetinin el degiştireceğine dik-
kat çeken Tekay, şu görüşlere yer ver-
di: "Erdemir, zaten halka arz yönte-
miyle özelleştirikiL Biz mülkiyetin dev-
rine karşıyız. Yasada da belirtüdiğJ gi-
bi hisselerui bu yöntemle blok olarak sa-
blması durumunda tekel konumda ve
stratejik olan bir kuruluş \erli veya ya-
bancı büinmeyen kişilerin eline geçe-
cek. Bu da yasanın ilgili hükümlerine
avkındır. Bu nedenlerle Erdemir'in
yüzde 30 hissesinin blok olarak sabJ-
masıiçin açılan ihalenin iptalinitalep et-
mekteyiz."
Orman Mühendisleri Odası Başkanı Salih Sönmezışık:
ORÜS
4
haraç mezat' satıldıIstanbul Haber Servisi -
Orman Mühendislen Odası
Genel Başkanı Salih Sönme-
zışık, Orman Ürünleri Sana-
yıi AŞ'ye (ORÜS) ait satışı
yapılan 9 fabrikanın biri dı-
şında sektörle ilgisi olmayan
kuruluşlara "haraç mezat"
arsa bedellerinin altında sa-
tıldığını belirte-
rek,"ORÜS'ün durumu ye-
niden değertendirilmeli ve
özcilestirme karanndan der-
hal vazgeçilmeüdir" dedi.
ORUS fabrikalannın,
Başbakanlık Özelleştirme
Dairesi Özelleştirme Yük-
sek Kurulu (ÖYK) tarafin-
dan 1 Eylül 1993 gün ve
93/86 sayı ile özelleştirme
karan alındığından bu yana
5. kez satışa sunulduğunu
belirten Orman Mühendis-
leri Odası Genel Başkanı
Salih Sönmezışık şunları
söyledi: "Herseferindearsa
bedellerinin bile altında tek-
lif verilen fabrikalar, 'Ne pa-
hasına olursa olsun özelleş-
• Salih Sönmezışık, "Her seferinde arsa bedellerinin bile altında teklif
verilen fabrikalar, 'Ne pahasına olursa olsun özelleştirme' düşüncesi
doğrultusunda bazı çevrelere peşkeş çekilmiş ve arsa rantı yüksek 9
fabrikanın satışı ÖYK tarafindan onaylanmıştır" dedi.
tirme' düşüncesi doğrultu-
sunda bazı çevrelere peşkeş
çekilmiş ve arsa rann yük-
sek 9 fabrikanın satışı OYK
tarafindan onavlanmışör."
ORÜS fabrikalannın
"muhammen bedeJ" belir-
lenmeden, karşılıkh pazar-
lık yolu ile uyguianan ihale
yöntemi ile satıldığına dik-
kat çeken Orman Mühendis-'
leri Odası Genel Başkanı
Sönmezışık, şöyle devam et-
ti: "Sayın Başbakanımızın,
Cumhurbaşkanı'ndan hü-
kümet görevi alır almaz,
ÖYK'nin yangından mal
kaçınrcasına ihaleyi onayla-
ması da son derece düşün-
düriicüdür.ORÜS'ün ihale-
siyle 'Yeni Dünya Düzeni'
adı alünda bbJere dayanlan
vecan simidi olarak gösterü-
meye çalışılan özelleştirme
politikasının amaanın, 've-
rimliliği arttırmak, mülkiye-
ti tabana yaymak' ounadığı,
işletmelerin sektörie ilgili ol-
mayan kişi ve kuruluşlara
arsa bedeOerinin çokalünda
sanldığından anlaşılmakta-
dır."
ORÜS'ün özelleştirilme-
siyle gümrük birliğine gir-
diğimiz bugünlerde "Türki-
ye'nin kendi bindiği dalı kes-
mişotacağını" savunan Salih
Sönmezışık, sugörüşleri di-
le getırdi: "Ulkemizde, or-
man ürünleri sanayii sektö-
ründe yasal ounayan \ollar-
dan hammadde sağJayan. si-
gortasız işçi çalışoran, çalış-
malann önemli bölümünü
muhasebe dışı rutan işletme-
lerin olduğu bir gerçektir.
Eğer amaçOzeUeştinne 1da-
resi'nin açıkladıgı doğrultu-
da olsaydı, orman ürünleri
sanayt' sektöründepazar pa-
>ı, ürün çeşitterine göre )üz-
de 10-15gibi düşük olan; an-
cak verinılflik, kapasite kul-
lanjnu, kalite, standart ve fi-
yat oluşumunda sektörde
öncü kuruluş olan ORÜS,
bırakınız bu özelliklerini,
Kasım 1993'te toplanan 1.
Ormancdık Şûrası karaıia-
nna rağmen özeUeştirile-
mezdi. Bunlann yanısıra ül-
kemizin geri kalmış yörele-
rinde kunılmuş, gelir dagılı-
mındaki eşitsizliği giderme-
yekatkı sağlayan, ürün çeşit-
liliği, büyük ölçekli entegre
kuruluşlân. her aşamadaye-
terliişgücüne sahip, standart
ve kafiteli mal üreten, büyük
talepleri nketikve nitelikola-
rak karşılayabilen, araşür-
ma ve geliştirme çabalanna
destek veren, ormanlanmı-
zın korunmasında önemli
rol oynayan ORÜS'ün özel-
lcşririjmesini anlamak
mümkün değildir. Bu ger-
çekfer doğrultusunda öncü
kurulu; ORÜS'ün durumu
yeniden değerlendirUmeli ve
özelleştirme karanndan der-
hal vazgeçilmeüdir."
19 Ocak 1996 tarihinde
ÖYK tarafindan arsa bedel-
lerinin çok altında satışı
onaylanan ORÜS fabrikala-
n şunlar Antalya, Ardanuç,
Ayancık, Bafra, Devrek,
Düzce, Ulupmar, Pazarköy
ve Vezirköprü.
Bu 9 fabrikadan sekizi-
nin, orman ürünieri sanayii
ile ilgisi olmayan kişı ve ku-
ruluşlara satıldığı belirlen-
di. Sadece Vezirköprii fabri-
kası, "Vezirköprü Orman
Ürünleri ve Gıda Ticaret"
adlı kuruluşa satıldı.
ARAYIŞ
TOKTAMIŞ ATEŞ
Özgürlük ve Dayanışma
ve Mumcu...
Türkiye solundaki belli parti ve siyaserlerin gör-
kemli bir biçimde bir araya gelmesiyte oluşan Öz-
gürlük ve Dayanışma Partisi'nin kuruluşunun, Uğur
Mumcu'nun öldürülmesınin üçüncü yıldönümüne
denk gelmesi, sanıyorum güzel ve anlamlı bir rast-
lantı oldu.
Tüm yaşamı boyunca "bayrağı" elden yeredüşür-
meyen ve öldürülmesiyle Türkiye'de, üzerine sanki
ölü toprağı serpilmiş gibi rehavet içinde bulunan Ke-
malist ve laik güçlere ivme kazandıran Uğur Mum-
cu'nun ruhu, eminim çok rahatlamıştır.
Özgürlük ve Dayanışma Partisi, solun bir kesimi
açısından özlenen bir oluşumdur. Ancak bu oluşu-
mun başan şansının ne olduğunu bugünden kestir-
mek mümkün değildir. Bugün bize düşen görev, bu
partiye başanlar dilemek ve (kafamızın ardındaki ki-
mi soru işaretlerini korumak koşuluyla) elimizden
geldiğince desteklemektir.
Partinin kurucularına bir baktım. Bir kısmı, bu ül-
kedeki sosyalist hareketin onuaı olmuş ve isimleri
ve kişiliklerinin çevresinde en ufak bir leke bulunma-
yan insanlar. Binbir sıkıntı, binbir acı ve zorluk için-
de çelikleşerek gelmişler. En umutsuz görünen za-
manlarda bile yüreklerindeki umut ateşıni söndür-
memiş ve arkadan gelenlere aktarmanın bir yolunu
bulmuşlar. Bu toprakların yetiştirdiği yigitler kuşağı-
nınenyiğitleri...
Çelik ökçelerin ezemediği, Bizans oyunlannın kir-
letemediği insanlar bunlar. Sömürücüye karşı, bili-
min ışığındaki savaşımlannı sürdürürlerken, emeğin
kavgasını yaparken çağdaş ve laik cumhuriyetimi-
zin de koruyucusu olmuşlar ve kimilerinin bağdaş-
maz gibi gördükleri bu savaşımlan, hem kuramda
ve hem de pratikte bağdaştırmışlardı. Binbir acı ve
sıkıntıyla geçen son on beş seneden sonra, bu nok-
taya dönülebilmiş olmanın heyecanı ve sevincini ya-
şıyorlardı. Gazete ve televizyonlarda gördüğüm ka-
danyla kiminın gözlerinde sevinç gözyaşlan vardı.
Fakat bu insanlann yanı sıra kurucular arasında,
bence olmaması gereken tipler de vardı. Bir yanda
çelik gibi dirençli insanlar, bir yanda üzerine şekeri
serpilmemiş sumuhallebisi gibi tip/er...
Bir yanda, kör zindanlarda bile yaşamı günü gü-
nüne izlemesini bilen denenmiş ve sınanmış kadro-
lar, bir yanda yaşamı "uçuk" bir çerçeve içinde al-
gılayan ve bireyciliğin mücadelesini "sol" bir siya-
set olarak değeriendiren tipler...
Bir kısmı "kavgamn" yeri olarak bu ülkenin top-
raklannı seçen ve bunun çok ağır bedelini ödeyerek
bugünlere gelen partililer ve partizanlar, bir yanda
yurtdışında siyasi mülteci olmanın rantıyla yıllarca
sözde bir mücadele yürüten ve en sonunda "kovul-
duklan için" ülkeye dönen tipler...
Bir yanda ağarmış saçlan ve yorgun yürekleriyle
"68 kuşağı" bir yanda belki de bedellerin en ağınnı
ödeyen ve en çok fire veren "7980 kuşağı" ve bir
yanda da umudumuz, canımız, ciğerimiz yavrulan-
mız, yarınlarımızı emanet ettiğimiz, günümüzün
gençleri...
Işte Özgüriük ve Dayanışma Partisi, tüm bu gaıp-
lan, uzlaşması çok zor olabilecek gruplan uzlaştir-
maya ve birleştırmeye çalışacak. Bu, ÖDP'nin hem
"variık koşulu" ve hem de "temel misyonu". Ama
bunu nasıl başaracaklar, doğrusu bilemiyorum.
ÖDP'yi bu bünye karmaşasının yanı sıra dağ gibi
sorunlar bekliyor.Özellikle "Güneydoğu sorunu" ve
"laiklik sorunu" ÖDP'yi çok zorlayacak. önerecek-
leri "ekonomik model" de çok tartışılacak. Piyasa
ekonomisinin sınırları ve bu konudaki tercihler, çok
tartışmalara yol açacak. Yani işler kolay değil.
Kuruluş aşamasında kendilerini "aşkın ve devri-
min partisi" olarak ilan etrnelerinin ciddi bir hata ol-
duğunu düşünüyorum. Böyle bir söylem, korkarım
gençlerin bir bölümünün dışında "ciddiyetsiz" ola-
rak değerlendirilecektir. inanılmaz derecede zor ya-
şam koşullanylacebelleşen "emekçikitlelerin" (ma-
alesef) aşkı düşünmeye pek hallerinin olduğunu san-
mıyorum.
Gene kuruluş aşamasında yapılan doğru bir "ter-
cih"\ de büyük memnuniyetle karşıladım. O da U-
fuk Uras'ın parti başkanlığına hem de kuruculann
oybirliğiyle seçilmesi...
Bunca ünlü ve belki de bir bölümü "hevesli" isim
varken genç bir öğretim üyesinin bu partinin başı-
na gelmesi, kimileri için şaşırtıcı oldu. Binbir senar-
yo üretiliyor. Kimileri "Nesenden, ne benden" diye
Uras'ın seçildiğini düşünüyorlar. Haklı olabilirier. A-
ma kimileri de farklı siyasetlerdeki insanlann, Ufuk
Uras'ı, "kullanabileceklerini" düşündükleri için seç-
tiklerini ileri sürüyorlar.
Kimileri, gerçekten böyle düşünmüş ve düşünü-
yor olabilir, ama çok yanılırlar. Ufuk Uras'ı önce öğ-
rencim, sonra aynı çatı altında meslektaşım olarak
neredeyse yirmi yıldır tanırım. Zaman zaman faali-
yete geçen bir volkan gibidir. Kuramsal sağlamlığı-
nın yanı sıra sırasında müthiş bir hatip, sırasında
müthiş birajitatördür. Sıradan ofayfardaki yumuşak-
lığına ve sevecenliğine aldanarak birtakım "ters he-
saplar" yapanlar varsa sanıyorum ayaklannı denk al-
salar iyi olur.
Eğer Özgürlük ve Dayanışma Partisi, gençlerde
uyandırdığı heyecan ve umudu, emekçi kesimlere
de taşıyabilirse Türkiye'de biraz daha rahat nefes
alabileceğiz demektir.
Ali Ulvi, yılın
karikatürcüsüKfîltür Servisi - Karika-
tür Vakfi, Ali ülvi Er-
soy'u, çağdaş karikatür
anlayışıyla, karikatür sa-
natımıza elli beş yıldır
sürdürdüğü katkılan ne-
deniyle yılın karikatüristi
seçtiğini açıkladı.
Ali Ulvı Ersoy'a "Yılın
Karikatürcüsü" belgesı,
sanatçının karikatürlerin-
den oluşacak ve Karika-
tür Vakfi tarafindan bastı-
nlacak karikatür albü-
müyie birlikte 10-14 ma-
yıs tarihleri arasında ya-
pılacak 2. Uluslararası
Ankara Karikatür Festi-
vali'nde verilecek. Fer-
ruh Doğan, Mahmut
Tali Öngören, Tan
Oral, Vecdi Sayar,
Ömer Tuncer, Süley-
man Coşkun, Haluk
Ünsal ve Nezih Dan-
yal'dan oluşan Karikatür
Vakfi Danışma Kurulu,
bu yıl ikincisi yapılan
"Yılın Karikatürcüsü"
seçiminin geleneksel hale
getirilmesıni de kararlaş-
tırdı.