23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 OCAK 1996 ÇARŞAMBA CUMHURfYET SAYFA 13 KİM KİME DUM DUMA BEHİÇAK Tefc 0.212.512 05 05 Faks: 0.212.512 44 97 Kanlı mezar taşları bir gün ayaklanırç yıl geçti, Uğur Mumcu'nun katilleri bulunamadı... Üç haf- ta doluyor, gazeteci Metin Göktepe cinayetinden ipucu Geçen yıl, Uğur Mumcu'nun katille- rinin bulunması için TBMM Başkanlı- ğı'na verilen bir milyon imzalı dilekçe- nin rafa kaldınlması bir yana yurttaşla- nn anayasal hakkı olan dilekçelerine yanrt bile verilmedi. Bu ay, Metin Göktepe'nin katillerinin bulunması için yapılan başvurular, yu- varfak demeçlerle geçiştirildi. Yıllar öncesinde, yine bir cinayet sonrası Uğur Mumcu şöyle yazıyordu: "Yok... Hesap soran yok ki... Bir toplum böyle çürür işte: Gözler önünde cinayetler işlenir, susulursa, devletın hangi saygınlığından söz ede- ceksiniz? Devlet, kardeşlere, yeğenlere kredi dağıtırken var, gencecik öğrencilef öl- dürülürken yok. Hısım akrabaya mil- yonlar dağıtırken var, gençlerin kanla- rı kaldınmlan ıslatırken yok. Idam seh- pası kurarken var, kelepçe takarken var... Devletin ilk görevi, hangi siyasal dü- şünce olursa olsun yurttaşlanna can güvenliği sağlamaktır. Can güvenliği sağlanmazsa, ne demokrasiden söz edebilirsiniz, ne özgürlükten, ne de anayasa düzeninden." Uğur Mumcu "Bir gün mutlaka" baş- lıkh bu yazısını şöyle bitiriyordu: "Namlulann konuştuğu yerde, belki bir süre, vicdanlar da yasalar da sus- turulabilir. Fakat bir gün, vicdanlar da, yasalar da konuşursa, o namlulann içinden sadece, katil çetelerinin kimlik kartlan çıkar. Kanlı mezar tasJan bir gün ayaklanır ve birer tokat gibi katillerin yüzlerine fıriatılır. Ve o kaldırımlar, o kanlı kafdınmlar, üzerferindeki kirli ayak izlerini hep üzerlerinde taşırlar. Silin- mez o lekeler... Döktükleri kanlann içindebirgün bo- ğulacaklardır. Bir gün mutlaka..." Evet... Bir gün mutlaka vicdanlar konuşa- cak... Bir gün mutlaka yasalar konuşa- cak... Bir gün mutlaka katil çeteleri, döktükleri kanlann içinde boğulacak... Bir gün mutlaka Türkiye karanlıkia/dan aydınlığa çıkacak... Başka yolu yok! SESStZSEDASIZ NURÎKURTCEBE YeniYüzyıl Y eni Yüzyıf'ın yazı »şteri müdüıierinden Kerem Çalışkan, haftalık yazısında, feribot kaçıranlara basın ve televizyonlann bir kısmında "eylemci", bir kısmında "terörist" dendiğini belirterek kendilerine övünç payı çıkartıyordu: "Yeni Yüzyıl başından beri bu konuda çifte standart uygulanamayacağını ve hangi gerekçe ile olursa olsun, masum insanlara yönelik her türlü şiddet eyleminin terör olduğunu vurguladı." Kerem'in yazısının hemen yanmda, bir haber başfığı vardı: "Eylemcilerin örgüt bağlantısı yok". Bu haberin altında bir haber daha: "Eylemciler için hoşgörü baskısı". Doğrusu Kerem'in yazısı pek hoştu! Mert Ali Başanr'dan SÖZDEYİŞLER Eğilip onurunu kırmaktansa, düş kafanı kır. İnsanca bir dünyaya öztem duyanlarm ortak paydaları' u ğur Mumcu Araştırmacı Ga- zetecilik Vakfı'nın ilk yayını kı- tap-kaset "Vurulduk Ey Hal- krm" piyasaya çıktı. Uğur Mumcu'nun 20 yıl önce "vurulduk ey halkım, unutma bizi" dediği köşe yazı- sı "Sesleniş"ten yola çıkılarak hazırla- nan bu yapıt, bir anlamda "unutmadık seni" diyor. Bu arada "Sesleniş"i besteleyip ses- lendiren Fikret Kızılok, kitapta bula- mayacağınız "önses"le bir kez daha sesleniyor: "Akrostiş... Yağmurfu bir sonbahar akşamı Burgazada'da, küçücük stüd- yomda, koca bir yürekle boğuşuyo- rum... ilhan Selçuk'u nasıl müzikle- rim. 'Not Defterim'de atonal bir çalışma yapmıştım, çok gençtim, Nâzım'ı öy- le görüyordum, bana yakın ama ne- den uzakta idi... Bu çalışma bana Po- L Cihan Demirci 'den J J A F O R İ Z M A L A K Aydınlanmızın vurulduğu yerde karanfîl mi bitecek hep? (Sevgili Uğur Mumcu ağabeyimizin anısına) lonya'da iki akademi ödülyü getirmiş- ti. Ama Birinci Demirel zamanında ya- saklanmıştı. İki, üç, dört ve ebedi Demirel zama- nını yani Demirbaş'ı orta oyunu oldu- ğu için bestelemek kolay olmuştu, pot- pourrire'lerdi bunlar, yine de gerekli. Bütün bunları düşünürken telefon çaldı ve tek bir cümle ile Deniz: - Uğur Ağbi'nin bu yılki anma töre- nine ve vakfına katkıda bulunmak üze- re benim için, Sesleniş'i besteler mi- sin? Bunu bir kasetli kitap haline getir- mek istiyoruz, dedi. - Emrin olur, dedim... Getirdi Sesleniş'i, masama bıraktı gitti. Besteledim. çaldım, içim burkularak söyledim, stüdyo kayıtlannı bitirdim, Uğur Mumcu'nun eşi Güldal Hanım arzusuna ve de Özgür'ü düşünerek bir de marşını yazıp seslendirerek 27 gün sonra Deniz'e teslim ettim. Görevini bitirmiş olmantn hazzıyla Kalpazankaya'da gün batımını seyre- dekaldım. Solun köşetaşlarını oluşturan insan- lara daha nice borçlanmız olduğunu, onun içeriğindeki dinamizmin ne kadar karmaşık olursa olsun, sonuçta insan- ca bir dünyaya özlem duyan insanla- nn ortak paydalan brtmekle brtmezdi ki. Uğur Mumcu, demokrasiyi savunur- du. Ama hangi demokrasiyi! Kanımca aydınlığın karanlığa gaiebe çaJdığı gün- lerin demokrasisini. Hiç bir demokrasi deneyi çağımızda başanlı değildi ki. Hersistem kendi de- mokrasi oyununu kendine göre ma- nuple ediyordu. Cehalet, aldatılmış olmak, gerçeği saptırma kolaylığı oldukça demokrasi- ler oyun değıl miydi ki. Devletın, ken- disiyle çeliştiği bir ortamda Mumcu öl- dürüldü. Nedeni besbelli. Bence Uğur Mum- cu ilk defa esas ile usul arasında bir ha- ta yapmıştı. Sonuçta Mumcu öldü. Ama binler- ce Mumcu doğdu. Sesleniş'i bestelerken bütün bunlar kafamda bir şerit gibi geldi geçti. Söy- lerken ise içimdeki yalnızlığı biraz olsun unutabilmiştim, çoğalmıştım, herhal- de Uğur da öyle isterdi. Şimdi düşünüyorum... Analitik, este- tik, üstelik soyutla somutun sağlamlı- ğı içinde ben bu "Akrostiş"i nasıl bes- teleyecektim... Kimseyi öldürmeden, ölmeden ya- şatmanın sımna erebilecek miydim?" Antalya, Eskişehir, Zonguldak, Tarsus, Bafra, Mersin c umhuriyet okurlannın geçen haftaki toplantılanndan izle- nimleri aktarmaya devam edi- yoruz... Ama önce bu haftanın programını yineleyelim: * Antalya grubu 27 Ocak Cumartesi günü saat 13.00'te Antalya Tenis Istidat Kulübü'nde, Eskişehir grubu 28 Ocak Pazar günü saat 14.30'da Atatürkçü Düşünce Demeği lokalinde, Zongul- dak Grubu 28 Ocak Pazar günü saat 14.00'te Maden Mühendisleri Demeği lokalinde toplanıyor. Ve geçen haftadan... Tarsus'tan Cumhuriyet okurlan Bel- gin Anlatır ve Oya Günaştı bildiriyor: "ilk toplantımıza 37 kişi katıldı. istan- bul'da oturan ve Tarsus'ta misafır bulu- nan Seyhan ve Namık Kemal Kıyıkçı çiftinin de toplantımıza gelmesi bizleri mutlu etti. 25 Ocak'ta Uğur Mumcu'yu anma etkinliği çerçevesinde Kerim Af- şar'ın sunduğu "SÖnmeyen Mum" din- letisine katılma kararı aldık. Bundan sonraki top/antımızı 3 Mart'ta yapaca- ğız ve o toplantıya kadar okuduğumuz gazeteleri biriktireceğiz. Toplanacak ga- zetelerin satışından elde edilecek gelir- le, dernek ve kuruluşlara Cumhuriyet alacağız. Toplantımızda aynca Tar- sus'tan Demokrasi Platformu'na destek verilmesi görüşü benirnsenirken, gaze- temizde çocuklara yönelik bir sayfa ol- masında büyük yarar bulunduğu da ko- nuşuldu." Bu arada, toplantının başında birkaç kişi kalkıp, "Neden Evrensel değil de, Cumhuriyet? Cumhuriyet beni ifade et- miyor" demiş. Bu sorunun muhatabı Cumhuriyet okurlan olmasa gerek. Ev- rensel okurlan kendi aralannda toplan- tı yaptı da, laf atan mı oldu! Hem Cumhuriyet'ten okuyup toplan- tıya icabet et, hem de Cumhuriyet'e laf et. Ayıp... Kaldı ki, bu soruya 15 yaşında bir öğ- renci söz alıp yanıt vermiş. O kjşiler de gitmek zorunda kalmış. Onlar ya Cum- huriyet'in ne olduğunu bilmiyorlarya da bilmemezlikten geliyoriar... Şöyle ki... Cumhuriyet Vakfı Genel Müdürü Oktay Kurtböke, yeni yıl ne- deniyle vakıf bağışçılanna Cumhuri- yet'in eski sayılanndan seçilmiş birinci sayfa örneği göndermişti. Yurdun dört bir yanından teşekkür yanrtlan geldi. Ki bunlardan bin Istanbul'daki Cumhuriyet okuru Fatma Enver Altan'dan geliyor- du: "Değerii dakikalannızı alacağımdan dolayı özür diliyor, tam 59 yıldır okuyu- cusu olduğum sevgilrgazeteme ve onu büyük fedakarlıkla devam ertirmekte olan Sevgili Cumhuriyet ailesine şük- ranlanmı bildirmek istiyorum. Sevgili Cumhuriyet'imin çok değerii yeni yıl he- diyesine nasıl sevindiğimi anlatamam. Ben 1 Ekim 1937'den beri tutku dere- cesinde bir Cumhuriyet okuruyum. O gün, ortaokuluna öğretmen olarak atandığım kasabanın tek kırtasiyecisi- ne giderek hergün bana bir Cumhuriyet ayırmasını istediğimde, fiyatı 5 kuruştu. İşte o günden bugüne tam 59 yıldır Cumhuriyet okuruyum. Cumhuriyet be- nim ikinci bir üniversitem, ikinci bir fa- kültem oldu. Sevgili Ata'nın hastalığını, ölümünü, 2. Dünya Savaşı'nın uzun ve acılı yıllannı, 1950-60 dönemini ve on- dan sonraki bugüne kadar sürmekte olan çalkantılı dönemleri kah üzüntü, kah sevinç duyarak hep Cumhuri- yet'imden takip ettim. Şimdi emekliyim ve 82 yaşındayım. Ama hâlâ gazetem elimde, günlerimi onunla geçiriyorum. Ne yazık ki Sayın Erol Geyran'ın baş- lattığı okurtoplantılanna katılamıyorum. Fakat gönlümle o toplantılardayım ve yine gönlümle orada olanlarla berabe- rim. Cumhuriyet'imin 'medya dünya- sı'nda bağımsızlığından ödun verme- den bir 'ada' gibi (Balbay'dan) benden sonra da yaşayacağına inanryor ve hu- zur buluyorum. Sevgili Cumhuriyet ailesine sizin şah- sınızda minnet ve şükranlanmı bildirir- ken, gazeteme 'Aydınlanma Mücadele- esi'nde daha nice başanlı yrllar diliyo- rum. Hünnetlerimle efendim." İşte böyle... Bafra'dan Cumhuriyet okuru Hakkı Kurt anlatıyor: "ilk toplantımıza emekli öğretmen, emekli işçi, emekli ebe, hemşire, mi- mar, mühendis, öğretmen, memur, mü- teahhit, esnaf toplam 13 kişi katıldı. Baf- ra'da kışın Cumhuriyet'in 20-25 satış ortalaması olduğu düşünülürse, katılım bizleri mutlu kıldı. Aynca biliyoruz ki, Cumhuriyet'in 'gizli' okurian da var. Ge- lecek ay bu okurianmızla da birlikte ola- bileceğimiz birtoplantı planlıyoruz. An- kara grubundan gelen telgraf toplantı- mıza ayn bir renk kattı." _ Mersin den Cumhuriyet okuru Tülin Üney bildiriyor: "Hafta sonu toplantımızda, 6 kişiden oluşan bir önder grup kuruldu. Grubun ilk toplantısı da dün yapıldı. Bugün Mehmet Acar ve Mustafa Çolak da- ha önce toplanan paradan kalan mik- tar ile Mersin'deki Cumhuriyetçiler adı- na, Uğur Mumcu'nun anısına Atatürk anıtına çiçek bırakacaklar. Mersin grubuna katılımlarhergün ar- tarak sürüyor. İlk hedefimiz, gazetemi- zin ulaşmadığı küçük yerteşim birimle- rine ulaşmasını sağlamak. Bu görevi Mehmet Acar üstlendi. Aynca, Anmet Durmaz, Remziye Yılmaz, Nurhan Varlı ve Evrim Görşen bir ağaçlandır- ma grubu oluşturdu, 'Cumhuriyet Ağaçlan'nın dikimi için uğraş verecek- ler." ÇİZGÎLfK KÂMtLMASARACl H A R B f SEMİH POROY 1 GADDAR DAVUT NVRt KURTCEBE BÇ HUIİF ineiüzcE minGİüzce ai BİZİ İV-BJÎyOa . B*M. ŞİMDİ İHOİUzCS H&HUŞLJCAM / MMS 0OOH İN LONOOU AHO HOPUUA liOP'NOOCII LO.İKI SAATTIB? FAM FIN FON.PAN FİN CON' HEC B ' E ANLAAAİHEAA/.. AHAŞl/VVCi SSN ç ONA LOMDIZA'IM -/A./. PEA^EK B/Sl'Ç ÛNIVeRSlTESrNI BITİH. DıN/ MAZIB B^^RA^rşke^4 BEZl K , KONKEN. POKER, VE PE BABBnjT UNOAMB SlTESfNl C>e BİTl'tîSEyDİN MAMU3U- YAPAR'Z HARACIAAIZI AUP Gircez, UKALALIK - UABINUAM DA BİKTIM/. .X IINBIHÇ AAI, HEB NE İPfMSE.AAEVZUNU- SUN. O ZA^AAM NİEDEN EŞKIYALlK YAPİRSEN ULA?.. MEMLEkrETTE Mİ OEl&VHf Utfg- BULUT BEBEK NURAYÇtFTÇl MTRMIRLAR UĞURDURAK k;A<Vli6IM TARİHTE BUGÜN MVMTAZARIKAN 24 Ocak BASAR/S/ MUN£CCtML£RDENMt.% ÜÜ ÖÛm i E BUSÛN, ÜAU.Ü * « « / SÖYÛK BU r „_ *yr AVKUPA'- eu ÖA/£MLİ sücû DUGUMUMA Geri•- F&teORtCH, YALNIZCA ASKEKUK AÇI- StNOAM OeĞti., Bi'tlM, SAA/AT MS" F£LS£- eeye v£ft>iĞi ÖMEULŞ DB DttjeATf ÇEK- \ÖZ-BTL£, SÛYOJC P&EttZlCH, *~" NE77M fcuKMUÇTU. 8ULUHAM OSMAAJU PAOifAMf JBT. ™uoı--»-r,, Pet/SyA JCfiAU 8ÛYÜ*: fZfüEPGlCH'TE.N ÜÇ MÛ NECCİt* YOt~LAMASWt &CA eTKf/çr//. PA"O/fAH, PRUSYA KBAUAIIU SAŞAJZILA&UI, iyi Mü^£caM~ LE(t£ SAUip OIMIAS/SJA BA&tAMtÇTf /.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle