Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
22 OCAK 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMt
.Metal işçileri 'diken üstünde'
Demaş'ta işine son verilen 173 çalışanm tazminatlannı ödemeyen Uzanlar, Metaş'ı rölantiye aldı;
Aydın <da kurulu Testaş'ta ise işveren, iş yok gerekçesiyle işçileri zorunlu izne çıkarmaya çalışıyor
ÜMİTOTAN
• IMetal işçileri haklannı alamadan işten atılıp ya
da mecburi izine çıkarıhrken Türk Metal
Sendikası Izmir Şube Başkanı Yılmaz Turan,
altyapısız özelleştirmeden yakınarak "Dünyanın
hiçtoir yerinde işyerlerini peşkeş çekerek, işçileri
solcağa atarak özelleştirme yapılmaz" dedi.
Metal Sendikası Izmir Şube
Başkanı Yılmaz Turan, me-
tal işkolunda büyük bir işçi
kıyımı yaşandığını belirte-
rek "Dünyanın hiçbir yerin-
de böyie bir özelleştirme ya-
şanmamtştır. tşyerlerini peş-
keş çekerek, işçileri sokağa
atarak özelleştirme yapıl-
maz" dedı.
Uzan aılesi tarafından sa-
tın alınan 600 işçinin çalış-
tığı Metaş, 'rölanti'de. Hur-
da demir işleyen ışletmede
hiç hurda demir kalmazken
siparişin de verilmemesi iş-
çiler arastnda huzursuzluk
yarattı. tşçilerin 'revizyon'
adı altında çalıştınldığını ve
bu işletmenin geleceğinden
kuşkulu oldugunu belirten
Turan, "Bugün sipariş veril-
se hurda demir ancak bir ay
sonra gelir. tşverenin böyle
İZ.MİR- Metal işkolunda
özel leştırmenin faturası ış-
çiye çıkıyor. Metal işçileri
haklannı alamadan işten atı-
lıp y a da mecburi izine çıka-
nlırken Türk Metal Sendi-
kası yetkililen "altyapısız''
özel leştirmeden yakınıyor-
lar.
Uzan ailesinin satın aldı-
ğı Metaş'ta hurda demirin
tûkenip siparişin de verilme-
mesi 600 işçiye 'diken üs-
tünde' günler yaşatıyor. Yi-
ne Uzanlar'ın Demaş'ında
işlerinden atılan ve tazmi-
natlan ödenmeyen 173 ışçi,
icraya gitme hazırhğı yapar-
ken Aydın'da kurulu Tes-
taş'ta işveren 'işyok' gerek-
çesiyle işçileri ücretsiz izine
göndermek istiyor. Türk
bir niyetide görûnmûyor. Ne
yapmak istediğini aniayamı-
yonız. tşçiler ve sendika ola-
rak tedirginiz. Yetkililerin
bir açıklama yapmasını bek-
Uyoruz" dedi.
Yine Uzanlar tarafından
satın alınan ve Metaş'ın yan
kuruluşu olan Demaş'ta 173
çalışanm bir gecede kapı
önüne konuldugunu ve ala-
caklannm da verilmediğini
belirten Yılmaz, şunlan söy-
ledi: "İşveren abJanlara ala-
caklannın hemen ödeneceği
sözii verdi. Aradan günler
geçti,ses çıkmadı.Görüşme-
leryapök. 'Iki taksıtle öde-
yelim' dediler. İlk taksidi bu-
giine degin yanrmalan gere-
Idrdi, bu gerçekleşmedi. Bu-
gün (dün) bir toplantı vapa-
rak bir eylem takvimi belir-
levecegiz. Alacaklarla iJgifi
icraya başvuracagız."
Aydm'da kurulu Testaş'ta
dasorunlaryaşanıyor. Özel-
leştirme sonrası işçileri 45
gün ücretsiz izine çıkarmak
ısteyen işverene sendika
'şimdilik' engel oldu. Işvere-
nin 'iş yok' gerekçesiyle iş-
çileri izine çıkarmaya çalış-
Metas işçileri, ihale sırasında işçi haklan maddesinde değişiklik yapıldığı gerekçesiyle uyan toplantısı düzenlemişti.
tığını anlatan Yılmaz. "İş
yoksa bu işletmeyi neden al-
dı? Testaş'ın 130dönümüaş-
kuı arazisi var. Bu ara/i için
mi akülar? Demaş'ta da ay-
nı durum var. Orası da kıv-
metli arazi. Metal işkolunun
yeni işverenleri herhalde fab-
rikalan yıkıp apartman di-
kecekler. Çünkü gidiş bunu
gösteriyor" diye konuştu.
Ote yandan Aliağa yakınla-
nnda kurulu Çukurova De-
mir Çelik'ten 173 işçinin
•yangın bahanesi'yle atılma-
sına da tepkiler sürüyor.
Türk Metal Sendikası yetki-
lileri bu konunun da takipçi-
si olduklannı, ancak gelışen
olaylann sendikalan aştığı-
nı, hükümetin zaman geçır-
meden gerekli kanunlan çı-
karması gerektiğini, belirt-
tiler.
Hınıs ve Varto'daki afet evleri için 1 milyon liralık ödenek ayrıldı
Deprem koııutları^ ödenek yoksuhı
ERZURUM (Cumhuriyet) -
Hınıs ve Varto'da 1966 yılında
meydana gelen ve yüzlerce in-
sanın ölümüne, binlerce evin yı-
kılmasına neden olan depremin
üzerinden 30 yıl geçmesine rağ-
men, afetzedelerin yaralan ha-
len sanlmadı. Bayındırlık Ba-
kanlığı'nın 1992 yılında temeli
atılan ve çürümeye terk edilen
200 afet konutunun tamamlan-
ması için 1995 yılı bütçesinde 1
milyonluk ödenek ayırması tep-
kilere yol açtı.
Hınıs-Varto depreminden
sonra, Türkiye'de birçok dep-
rem meydana geldiğını, afetler-
den hemen sonra afetzedelerin
yaralannın sanldığını belirten
Hınıs Belediye Başkanı Cafer
Eren, ilçelerinin devlet tarafın-
dan cezalandınldtğını ileri sür-
dü. Belediye Başkanı Eren, şun-
lan söyledi:
"Yülardır verdiğimiz müca-
Hınıs ve Varto'daki 5 bin vatanda>. e\ lerin tamamlanması için Bayındırlık Bakanlığı'na başvurdu.
verdik. Bütçeye koyulan ödene-
ği, bi/ iki katı\ la Ba> ındırlık Ba-
kanlığı'na göndcrccegi/. Belki
utanır. 19% bütçesine inşaatla-
nn tamamlanması için gerekli
ödeneği koyarlar."
dele sonucu 200 afet evinin te-
mclini attırmayı başardık. Bu
afet e\ lerinin kaba inşaatlan ta-
mamlandı. Daha sonra ise öde-
nek yokluğu ncdeniylc inşaatlar
yanm kaldı. Yapbğınuz tüm gi-
rişimlere rağmen yanm kalan
afet e\ lerinin tamamlanması
için Bayındıriık Bakanlığı 1995
bütçesine 1 milyon liralık öde-
nek koydu. Bu ödenek miktan-
nı duyunca şok olduk. Karar
Nemada uyutma
politikası endişesiANKARA (ANKA) - Çaitşanlann
yoğun tepkisinden sonra hükümet
yetkililerinin zorunlu tasarruf
hesaplannın 6'ncı dönem nema
ödemelerinin şubat ayında
yapılacağını açıklamalanna karşın
henüz ödemelerin
yapılmasını öngören bir
Yüksek Planlama Kurulu
(YPK) karannın imzaya
açilmadığı öğrenildi.
Maliye Bakanı İsmet
Artila'nm. şubat ayındaki
yoğun iç borç geri
ödemelerini gerekçe
göstererek 6'ncı dönem
nema ödemelerinin
yapılmasını öngören
YPK karannı imzalamayip geri
göndermesinden sonra nema
ödemelerinin yapılması konusunda
ısrarlı davranan Hazine'nin, Devlet
Bakanı Aykon Dogan'a yaptığı
başvurunun henüz Doğan
tarafından bekletildiği ve herhangi
Attila, ödeme ka-
rannı im/atamadL
bir işleme tabi tutulmadığı
bıldirildi. Bu nedenle de geçen
hafta cuma gününe kadar Yüksek
Planlama Kurulu üyelerinın
imzasına açılmış yeni bir karar
bulunmadıgı belirlendı. Nema
ödemeleriyle ilgilı YPK
karannın çıkabilmesı ıçın
Devlet Bakanı Aykon
Doğan"ın Hazine'nin
nema ödemelerinin
yapılmasına ilışkin
görüşünü içeren
başvurusunu.
sekreterliğıni kendisıne
bağlı bulunan DPT'nin
yaptığı Yüksek Planlama
Kurulu'na sunarak bir
karar oluşturulmasını sağlaması
gerekiyor. Yüksek Planlama
Kurulu uzun bir süreden bu yana
toplanmadığı için YPK kararlan.
genellıkle DPT'de hazırlandıktan
sonra ilgili bakanlara elden
imzalattınlıyor.
DUNYA EKONOMİSÎNE BAKIŞ /ERGIN YILDIZOĞLULONDRA
Son reformcu ilk reformcuya benzerken
Ç
ubais, Filatov ve Kozirev'in, ge-
çen iki hafta içinde görevlerinden
aynlmalanyla birlikte Yeltsin'in
çevresinde hiç "reformcu ve Batıya" ya-
kın polrtikacı kalmadı. Bu üçünün, Batı
tarafından reformcu olduğu için destek-
lenen Başkan Yeltsin tarafından görev-
den uzaklaştınlmalan ise Rusya'da se-
çimler yaklaşırken bir dönemin kapan-
maya başladığına işaret ediyor.
B
u dönem kapanırken, Yeltsin'in ka-
derınin de giderek, 1980'lerde re-
form sürecini başlatan Gorba-
çov'unkine benzemeye başlaması ise
bir başka ilginç gelişme.
Restorasyon gündemde mi?
Yönetimde geçen hafta gerçekleşen
değişikliklerle, Rusya'nın yönetici sınıf-
lan içinde (unutmayın ki eski SSCB'yi
yöneten bürokrasinin, idari ve askeri
mekanizması olduğu gibi yerinde duru-
yor) halkın reformlardan hoşnutsuzlu-
ğunun had safhaya çıktığını görerek, bir
"restorasyon" dönemine girmek gerek-
tiğini savunanlar hâkrm duruma geldi.
Tabü ki bu "restorasyon" SSCB'nin ya-
pılanna geri dönmek anlamına gelmiyor.
Şimdi gündemde, durmak, istikrar sağ-
lamak ve güç toplamaya çalışmak var.
Bu "restorasyon"', Rusya'nın yönetici
sınıfı açısından reformlarla özelleştinme-
lere ara vermek, ekonominin kontrolü-
nü tekrar ele geçirmek ve kaynak dağı-
tımını yaşam koşullanndaki bozulmayı
azaltacak şekilde yeniden düzenleme-
ye çalışmak anlamına geliyor. Bu "res-
torasyon" çabalanna, Rusya ekonomi-
sinin dışa açılması sırasında ortaya çı-
kan, gelişen ve bugün de reformların
devam etmesini isteyen yeni ö^el teşeb-
büs sahipleri sınıfının bir engel oluştur-
duğu düşünülebilir. Ancak bunlann, son
Duma seçimlerinin de gösterdiği gibi
kayda değer bir gücü yok. Bir diğer en-
gel de Rusya'nın içinde olduğu büyük
kaynak sıkıntısı. Böyle bir "restorasyon "
çabası için Batı'dan destek almak da
mümkün değil. Geriye, yeni kaynak ya-
ratmak için, SSCB'nin eski etki alanla-
nndaki ekonomik zenginliklere tekrar ve
bir an evvel ulaşmaktan başka çare kal-
mıyor. Bu yüzden, daha önce de bu kö-
şedetartıştığımızgibi, "restorasyon"ça-
balan en etkin bir şekilde, kendini ilk ön-
ce Rusya'nın dış politika önceliklerinin
giderek yeniden şekillenmesinde gös-
termeye başladı. Suzan Crow imzalı bir
NATO tartışma dokümanına göre
1993'te başlayan bu süreç, geçen sene
tamamlandı; cumhuriyetler tekrar ana-
vatanla bütünleşmek için baskı altına
alınacaklar. NATO'nun Doğu'ya doğru
genişlemesi engellenecek, ABD dış po-
litikası, Bosna, Sırbistan, Iran, Irak ve
Kuzey Kore gibi bölgelerde sürekli eleş-
tirilecek ve bu arada Çin ıle Batı'ya kar-
şı bir yakınlaşma sağlanacak.
Ekonomide "u" dönüş
Geçen hafta, aynlan Çubais ekonomi-
den sorumluydu ve özelleştirmenin mi-
man olarak biliniyordu ve üstelik önce
Gaidar, sonra Federov'un istifası ile
başlayan reform yanlılannın tavsiyesi
sürecinde, Yeltsin ilk kadrosundan
ayakta kalan son reformcuydu (The
Economist 20/01/96.) Çubais'in istifa-
sının ardından "doğru dürüst planlan-
madan yürütülen özelleştirmelerin dur-
durulacağı" ve "sosyal harcamaların
arttırılacağı" yönünde yapılan açıklama-
lar (Financial Times 21/01/96), ekono-
mik alanda sert bir dönüşe işaret ediyor.
ci görevi, eski Sovyet Rusya toprakla-
nndaki bütünleşme eğilimlerini güçlen-
dirmektir"(WaU StreetJoumal 9/01/96)
demesinden, Primakov'un yeni dış po-
litika yönelimi ile tam bir uygunluk ha-
linde olduğu görülüyor. Primakov'un
başka ilginç özellikleri de var. Örneğin,
Primakov bir Ortadoğu uzmanı ve Sad-
dam Hüseyin ile Körfez Savaşı sırasın-
da ABD'ye giderek, Saddam'ı kurtara-
cak bir çözüm aramaya kalkacak kadar
da yakın ilişkisi var (Herald Tibune 13-
14/01/96). Geçen yıl içinde şekillenme-
ye başlayan Rusya-Çin yakınlaşması-
nın da mimarlanndan Primakov. Halen
Rusya'nın en önemli silah alıcısı olan Çin
ile Primakov döneminde, ilişkilerin da-
ha da gelişmesi, sınıranlaşmazlıklannın
Yettsin'in yönetici ekibinin başı olan libe-
ral eğilimli Sergei Filatov'un daeski Mil-
liyetler Bakanı, ve Çeçenistan'daki sa-
vaşın çıkmasında önemli rol oynayan
Yegarov'la değiştirilmesi (International
Herald Tribune 18/06/96) reform yan-
lılanna bir başka darbe oldu.
KGB'den dışişlerine ~
Ancak en önemli değişiklik kuşkusuz,
Kozirev'in istifası ile yerine KGB 1. Di-
rektöriüğü'nün (Yani casusluk bölümü-
nün) başı Yevgeni Primakov'un Dışiş-
leri Bakanı olmasıydı. Primakov, askeri-
sınai işletmelerde ve petrol işletmelerin-
de etkin olan bürokrasinin adamı olarak
biliniyor.
Geçenlerde Komsomolskaya Pravda
gazetesine KGB Başkanı olarak verdiği
demeçte "haberalmaservislerinin birin-
çözümlenmesi, Birieşmiş Milletler Gü-
venlik KonseyindeÇin'in desteklenme-
si ve Irak üzerindeki ambargonun kalk-
ması için de Çin'in desteğinin istenme-
si bekleniyor (Herald Tribune 16/01/96).
Gözlemciler, Primakov'un yönetiminde
dışişlerinin yeniden şekilleneceğıni ve
Rusya'nın dış politikasında, ABD ile so-
runu olan ülkelere ve akımlara daha faz-
la destek sağlanacağını düşünüyorlar.
Nihayet Primakov'un Dışişleri Bakanlığı
sırasında ve Duma'da "komünistlerin"
güçlü olduğu bir dönemde, nükleer si-
lahîarın yok edilmesi için SALT-II anlaş-
masının imzalanmasının da hiç bir şan-
sının kalmadığını söylemek mümkün.
Ve Gorbaçov'dan Yeltsin'e
Ancak Primakov'un en ilginç özelliği
her halde Gorbaçov düşerken de bu-
günküne benzer bir şekilde öne çıkmış
olması. Bu da bizi Yeltsin'in gittikçe Gor-
baçov'u hatıriatmaya başlayan değiş-
mesine getiriyor.
1991'de Gorbaçov reformlann yıkıct
etkilerinden dolayı toplumsal desteği-
nin azaldığını fark edınce, yerini koru-
mak için reformlan yavaşlatmaktan ya-
na olan siyasi rakiplerine yakınlaşmaya
başlamış ve giderek onlann polrtikalan-
nı benimsemişti.
Ancak bildiğiniz gibi, bu, rakiplerinin
güçlenmesinden başka bir işe yarama-
dı. Primakov'u tam da bu sırada, 1991
Ağustos darbesinden üç ay önce sah-
nede görüyoruz.
Gorbaçov Batı'ya çok fazla taviz ver-
diği yönündeki eleştirilere cevap vermek
ve milliyetçi rakiplerini tatmin etmek için
Primakov'u George Bush'la görüşme-
ye gönderiyor. Primakov'un görevi
Bush'a reformların neden yavaşlaması
gerektiğini anlatmak. Sonuç: Prima-
kov'u karşılannda gören ABD yönetimi
SSCB'ye yardım paketini geciktiriyor,
Bu, Gorbaçov'u daha da zayıfiatarak
darbeye ve iktidannı kaybetmesine yol
açıyor. Bu arada Primakov'un da Gor-
baçov'u terk edip Yeltsin saflanna geç-
tiğini görüyoruz.
Bugün Yeltsin de Gorbaçov'a benzer
bir durumda. Geçen yıl boyunca sürek-
li milliyetçi ve Batı karşıtı olanlara taviz
veren ve reform yanlılanna karşı tutum
alan Yeltsin, hastaneden çıktıktan ve
başkanlık seçimlerinde aday olmaya ka-
rar verdikten sonra rakiplerinin politika-
lannı daha fazla benimsemeye başladı.
Bu dönüşümün içinde Primakov yine
sahnede ve yine Batı'ya karşı bir tutum
belirtmenin ve milliyetçileri memnun et-
menin bir aracı. Ve yine büyük bir olası-
lıkla, bu taviz ve uzlaşma politikası, Gor-
baçov gibi Yeltsin'in de işine yaramaya-
cak.
Bunun iki güçlü nedeni var. Birincısı,
Yeltsin seçimlere hasta bir adam ve re-
formlann etkilerinden sorumlu bir polı-
tikacı olarak giriyor. İkincisi, seçimlerde
hava, rakiplerini reformlara karşı çık-
makla suçlamaya uygun olmayacağına
göre, elinde tek çare onlann, milliyet-
çi/yayılmacı ve popülist politikalannı da-
ha iyi savunmaya kalkmak kalıyor.
Hem bu konuda inandıncı olması zor
hem de rakipleri Yeltsin'den çok daha iyi
örgütlüler. Bunlara ek olarak, en son Çe-
çenya fiyaskosundan sonra, bu alanda-
ki başarısızlığın faturasının seçimlerde
Yeltsin'e çıkartılacağını da düşünmek
gerekir.
Bu koşullarda, eğer rakipleri bölün-
mezse, reform yanlılan, her şeye rağ-
men Yeltsin'in arkasında birleşmezlerse,
Yeltsin'in seçimleri kazanması hemen
hemen imkânsız gibi görünüyor.
Bağ-Kur
Prim
alaeağı
52 trilyon
ANKARA (AA) - Bağ-
Kur Genel Müdürü
Rıdvan Selçuk, 1 milyon
771 bin 782 sigortalının
kuruma toplam 52 trilyon
lıra pnm borcu
bulunduğunu bildirerek,
sigortalılara prim
borçlannı hatırlatmak
amacıyla şubat ayında
mektup göndereceklerini
kaydetti. Rıdvan Selçuk!
Bağ-Kur sigortalısı ve
emeklisine daha iyi saglık
hizmetı sunmak üzere,
çeşitli üniversite
hastaneleri ile
görüşmelerde
bulunduklannı söyledi.
Kunımun. 29 trilyon lirası
prim, 23 trilyon lirası
gecikme zammı olmak
üzere toplam 52 tnlyon
lıra alaeağı bulunduğunu
vurgulayan Selçuk,
toplam 1 milyon 870 bin
219 sigortalıdan 1 milyon
771 bin 782'sinin kuruma
prim borcu bulunduğunu.
98 bin 437 sigortalının ise
borcu olmadığını bildirdi.
Selçuk, kuruma olan
prim borçlannı
anımsatmak amacıyla,
prim borcu olan
sigortalılara "Otomatik
Mektup Servisi" aracılığı
ile şubat ayından itıbaren
mektup göndereceklerinı
kaydetti.
ANKARA PAZARI
YAKL'P KEPENEK
SevgHi Uğur Mumcu (H)
Öldürülmenin üzerinden 24 Ocak'tatam üç yıl geç-
miş olacak; sana son biryılın ekonomik ve siyasal ge-
lişmelerinin kısa bir özetini vermek istiyorum.
Seni öldürenler geçen yıl da bulunmadı. Siyasal
amaçlı adam öldürmelerin sonu gelmiyor. Böyle bir
"ortamın" ne ölçüde karanlık olduğu açıktır.
Ancak, karanlığın da karanlığı varmış; senden son-
ra "işleyeni bilinmeyen" adam öldürmelerin yerini,
neredeyse tümüyle, "bilinen suçlusu açıklanmayan"
öldürmeler aldı. "Gözaltında ya da cezaevinde ölen
ve kaybolanlann sayısı" çoğaldıkça "katilleribulma-
sı gerekenler katil mi oluyor" sorusuna takılan çeliş-
kiyi yaşıyor, toplum.
Bu olaylar karşısında basın-yayın kuruluşlannın eşi
bulunamaz "duyarsızlığı" ve ülkeyi yönetenlerin yıl—
lardır hainlik derecesinde süregelen "sorumsuzfu-
ğu", tarihe geçecek "yıkım" özelliği taşıyor.
* • •
Siyasal çalkantılar artarak sürdü; yılın sonlannda er-
kene alınan genel seçim yapıldı. Seçimlere katılım çok
yüksekti. Aslında bu kadar siyasetle uğraşan ve bu
ölçüde başansız olan bir toplum, öteki dünyada var
mı bilemem, ama dünyada sanınm yoktur.
Seçimlerden önce tüm partiler, ülke sorunlanna
nasıl çözüm getireceklerini, toplum kesimleriyle oluş-
turacak yerde "tarikat önderteriyie" görüşme yolunu
tuttular. "Tarikatkulu" kesilen parti başkanlan, utan-
madan "laik" olduklannı belirttiler; iyice birbirierine
benzer bir duruma geldiler. Aralannda, ne demokra-
tikleşme ne de ekonomik sorunlara çözüm bakımın-
dan hiç fark kalmadı.
Çok yetersiz siyasal önderierin elinde ülke, impa-
ratorluğun son yıllannda Islamcı-çağdaş ikileminin
kavgalarına gebe görünüyor. "Temiz bir düzen par-
tisi" olduğu son günlerde verdiği sahte ödünlere da-
yanılarak dinci partinin, örneğin "egemenliğin kayna-
ğının" ulus mu Tanrı mı olduğu konusundâki görüşü
ya da "kadınlann" eğitimde, işte ve evde "eşitliği"
üzerine görüşleri açıkça sorgulanmıyor. Biliyorsun,
bızde sıyasetçi sözde laik, özde laiklik karşıtı olma-
nın "ticaretiyle" uğraşır.
Yeni seçilen milletvekillerinin niteliği de oldukça
karmaşık; büyük ölçüde "haklannda değişik suçlar-
dan kovuşturma açılmış bulunanlar" aday gösteril-
di. Buna karşılık çok sayıda polıs kökenli milletvekili
seçildiğine göre "suçluları kovuşturma"nır\ TB-
MM'nin içinde sürdürüleceği düşünülebilir.
• ••
Ekonomide, yüzde 10O'lere ulaşan enflasyonla ya-
şamaya iyice alıştınlan toplum, sayılan çok gerekliy-
miş gibi 550 yapılan milletvekillerini "kurtarmanın ulu-
salmutluluğunu"', bayramını yaşıyor.
Halk, yıllardır yüzde yüzlere ulaşan enflasyonla ya-
şam savaşımı verirken milletvekillerine sağlanan
"maaş, yolluk, sağlık ve kredi olanaklan" yani "doğ-
rudan akçalı" çıkarların, seçenlerin maaş, ücret, çift-
çı ve esnaf gelirlerıyle hiçbir "yakınlığı" kalmadı. Üs-
telik bu tutara "olası hırsızlık veyolsuzlukolanaklan"
da eklenince, ortalama milletvekili "getirisi", halkın
deyişiyle bunlann "yedi sülalelerine yetecek" ölçü-
lere yükseliyor. Bir milletvekili ailesi ortalama dört ki-
şi alınırsa, 550 milletvekili seçtiğımıze göre toplam 2
bin 200 insanımızın iş. ücret, eğitim ve sağlık gibi so-
runlannı kökten ve kalıcı olarak, en zengin ülkelerin
en zenginlerine taş çıkartacak bir biçimde çözmüş
oluyoruz. Ülke nüfusu yaklaşık 63 milyon olduğuna
göre geriye kalan 62 milyon 997 bin 800 Türkün "kur-
tuluşu " için sürekli olarak milletvekili seçimi yapılma"
:
hdır...
Hazırlıksız gümrük biriiğine katılma ve beceriksiz
özelleştirme gibi "tümüyle biçimsel" iki eksene otur-
tulmaya çalışılan ülke ekonomisi artık iyice dikiş tut-
muyor. Son günlerde IMF'nin geçici bir süre için "1a-
iz-döviz kuru kıskacında " çırpınan bu hastadan umu-
dunu kestığı haber veriliyor.
Seçim sürecinde ekonominin sorunlan ele alınma-
dığından kurulacak hükümetten hiç kimse ekonomik
sorunlara, örneğin enflasyona çözüm beklemiyor.
Tüm gözler yeni hükümetle ekonomiyi masaya yatır-
masibeklenen,yıllann"5ierçe/(fe/ckurtanc/s/"IMF'ye
ve onun "emekçi kesimi daha da yoksullaştırmak
/ç/n"neler önereceğine çevrilmiş bulunmaktadır.
Yoksullaştırmanın en ilginç göstergesi "ekmek fi-
yafr "dır. Senin öldürüldüğün günlerde, ekmeğin "gra-
mı" dört buçuk; "dörtte biri vergi olarak kesilmekte
olan" asgari ücret de 1 milyon 499 bin liraydı. Bugün,
ekmeğin gram fiyatı yaklaşık "on iki kat" bir artışla 52
lira, "brüt" asgari ücret de 5.6 kat artışla sekiz mil-
yon 460 bin liradır. Sen öldürüldüğünde "brüt" asga-
ri ücret ile 333 kilogram ekmek alınabilirdi, günümüz-
de bu miktar yarı yanya azalarak 163'e düşmüş bu-
lunmaktadır.
•••
Türkiye, kendi insanınıyoksuüaştınmayadayalı "or-
taçağ karanlığı "na sürüklenmenin boğuşmasıyla uğ-
raşırken dünyada teknoloji alanında akıl almaz yeni-
likler gerçekleşiyor. Geçen günlerde uzayda "güneş
sistemi" sayısının "milyariarca", 50-100 milyar ara-
sında olduğunun saptandığı açıklandı. Bilişim, elekt-
ronik ve genetikte "insanyaratıcılığı", her gün bir "bi-
linmeyeni bilinen" kılmanın olağanüstü heyecanını
yaşatıyor. Bizde ise iyice çökertilen eğitim düzenin-
de, insanların ya "beyinleri" birbirlerini boğazlama-
lan için "bağlanıyor" ya da "yurtdışına göçlerinin" ola-
nağı sağlanıyor.
• • •
Tüm bu olumsuzluklara karşın toplumsal devin-
genlik sürüyor. "Cumhuriyet", çalışanlan sendikalı
olabilen tek basın-yayın organı olarak ödünsüz kim-
liğiyle, vartığını sürdürüyor. Yeniden sol/sosyalist par-
ti çalışmalan yapılıyor. Gençler sporun hemen her
daîında uluslararası başarılar kazanıyor. Dünyada
yüzde 240 ile en yüksek orana ulaşan "faiz" kazan-
cına karşın, yine de tanm ve sanayide üretim yapan-
lar; hizmet verenler var. Senin öncülük ettiğin "araş-
tırmacı gazetecitik" alanında önemli atılımlar oluyor;
geleceğe umutla bakılmasını sağlayacak dürüst, na-
muslu, özgür ve üretken kalemlerin sayısı, tüm bas-
kılara, gözaltında öldürmelere inat, her gün artıyor.
Kısaca, ektiğin tohumlar kaçınılmaz filizlerini veriyor.
Sümerbank'ta
yüksek ve güvenli
M E V D U A T F A İ Z L E R I M I Z
VADE
1 ay
3 ay
6 ay
1 yıl
%
%
%
%
TL.
1OO
1O6
1O8
11O
USD.
% 8
% 9
% 9,5
% 1O
DM.
% 7
% 8
•O C7
% 1O,5
SÜMERBANKu ş a k t a n k u s a ğ a