25 Aralık 2024 Çarşamba English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
22 OCAK 1996 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA 13 ANKARA kulisi IŞIK KANSU Mumcu onupumuzdurUğur Mumcu'nun yakın dos- tu, savunmanı Emin Değer ara- mıştı. "Uğur" dedı, "Yaşamı bo- yunca bağımsızlık mücadelesi- ni vurguladı. Bence, bu bağım- sızlık tutkusu yüzünden öldü- rüldü." Yeni dünya düzeni, küreselleş- me, globalleşme... Adı her ney- se... Tüm dünyayı kasıp kavuran, geri kalmış ülkelen daha da yok- sullaştıran, sözde insanı, birey öz- güıiüğünü öne çıkaran, ancak in- sanlan dünya tek pazannın ticari metası, toplumlan kârtı, bol bol tü- keten müşteriler gibi gören bir doymaz sistem. Medya onun elin- de, bilişim, iletişim onun elinde. Dünya imparatorluğunun önüne devletler mi çıkıyor? Yıkın, ulus devletleri. Yok, çıkariar, bir devlet mi gerektiriyor? Kurun, yapay devletleri. Aydınlar, imparatoriu- ğun tekerine çomak mı sokuyor? Astınn, Nijerya orneğinde olduğu gibi kukla yöneticilere Ken Saro- Viwa'yı. Uğur Mumcu, ulusal ba- ğımsızlığın, onurun bayrağını mı daJgalandırıyor? öldürün, parça- layın.... Bu sistem, böyle mi gidecek? Bakın, Uğur Mumcu, 1984'lerden sesleniyor bize: "Günümüzde, liberal-kapita- lizm' diye elimizde kalan IMF anlaşmaları ile iktidar partisry- le bütünleşmiş tekelci şirket- lerdir. Bireysel özgürfüğü ve do- layısıyla 'sıvil toplumu' gerçek- leştirecek model bu mudur? Uygulanan bu modele karşı sövüp saymakla elbette karşı seçenek ortaya konmaz. Karşı seçenek, bir yandan uygulanan sistemin -bazılarının yaptığı gi- bi- teknik eleştirilerini kapsar- ken, öte yandan da özgürlükçü, katılımcı sistemin Türkiye'ye özgü siyasal ve ideolojik temel- lerini atar. Bu sistem, Türki- ye'ye özgü, bağımsız, demok- ratik, özgürlükçü, katılımcı de- mokratik sosyalizmdir. 'Iki arada. bir derede' kalma- yalım. Uygulanan alaturka kapi- talizm'in karşı seçeneği, kayna- ğını Kurtuiuş Savaşı'nın anti- emperyalist kJeolojisinde bulan ve yüzyıllann kültür birikimi ile yoğrulmuş, demokratik sosya- lizmdir." Insanlarrn variığı yok edilebili- yor. Ya özlemler, ya tarihin geriye dönmeyen tiktaklan? Uğur Mumcu, onurumuzdur. Onur. ölür mü? Düşlerin göçiiOkurumuz Iskender Uzun, Tuncelili. Bir şirkette teknik koordinatörlük yapıyor. istanbul'da yapılacak Habitat toplantısından hareketle, Güneydogu'dakı göçlere, Tunceli'de yaşayanlann Istanbul'u görmek için büyük özlem duyduklanna tanık olmuş ve düşüncelennı imgelere dökmüş. "Düşlerin Göçü" adlı şiiri çıkmış ortaya: "Karayağız atlar bağlı/Dağ eteklerine./Dağ eteklerinde /Sevda./Sevda, gökkuşağı renginde/Her renk bükülmüş /Sanlmış insan bellerine. /Gecemez insanımın düşleri/Bir avuç suyu./ Rüzgâra verse düşünü/Çarpar dağ eteklerineyBulutlara verse /Dökülür yağmurla yüzüne. /Ve/Göriir insanım nihayeti./Alır ayaklannı düşlerinden/Gider çıkmaz sokaklaraVGökkuşagında olmayan/O tek rengi görür insamm./Düş de kuramaz bedeninin içinde./Döner/Bir sonbahar sabahı/Notasız dağ türkülerine./Doğa ana gözyaşlarıyla/Karşılar evladınıVEvladı bitirmiş artık sevdasını." 101 Dalmaçyalı Veteriner Hekimler Birliği Merkez Konseyi Başkanı Hasan Metin'e sorduk: "Sayın Metin, bir insandan, bir köpeğe grip geçer mi?" Dam üstünde saksağan! Sayın Metin, bilimsel olarak açıklamasını yaptı: "İnsandan köpeğe grip geçmez. Çünkü, grip yiral bir enfeksiyondur. Bu, insan için özeldir. Virusun alt gruplan vardır. Bunlar, gribin insandan insana geçişini kolaylaştınr, tedavistni uzatır. Bugüne değin, insandan köpeğe gribin geçtiğini hiç duymadım. Bu mevsimde, çok grip var. Ama, veteriner kliniklerine hiç böyle bir başvuru geldiğini duymadık." Oysa Metin'i, Milliyet Gazetesi'nın, Çiller ailesine yakın yazarfanndan Canan Barfas, içinde çok önemli bir haber unsuru olan şu yazısı yalanlıyor: "Başbakan'ın son zamanlarda en büyük derdi grip'. Gribi, oğlu Berk okuldan alıyormuş, sonra herkes birbirine geçiriyormuş, sonra tekrariıyormuş. En son Dalmaçyalı köpeklerine geçmiş. Hayvan, grip olmuş. Pes, demiş yatıyormuş." lyi ki, Çiller ailesinin 101 dalmaçyalısı yok. Yıkım olurdu, yıkım. Tedavi giderleri için Çillerler, bir gayrimenkulden bile olabilirlerdi. FedakarlıkIki gözümüz önümüze aksın, ekmek çarpsın ki; Başbakanımız Tansu Çil- ler kadar fedakâr, cefakâr bir yöneticimız daha bu topraklarda yaşamamış- t' r - Kıymetini bilmeyenler, açsınlar Hürriyet'te Ertuğrul Özkök'e verdiği deme- ci okusunlar. Buyurun, şöyle diyor özverili Başbakanımız: "Ben, Türkiye için her şeyi yapanm. Türkiye için apartmanın 20. ka- tından kendimi atanm." • Bir takım densizter, diyorfar ki, "Bazı apartmanlar vardır ki, 25 kattır. Ama, arsa kodu nedeniyle, 20. kat, zemindedir. Acaba, Başbakanımız böylesi bir apartmandan mı atlayacak?" Böylesini, bu ülkede banndırmayacaksın. Bölücü bunlar, bölücü. Biz, Başbakanımıza gönülden inanıyoruz. Bugün "Atla" desek, gözünü kırpmadan 20. kattan atlar. Paraşütle... Okurumuz Ergin Samyeli, Bayındır Tıp Merkezi'nden yakınan şu mektubu gönderdi: "24 aralıkta, eşimi mide kanaması teşhisi ile Bayındır Tıp Merkezi'ne götürdük. Acile girdik. Bir tek gastrolog varrrtış. Çok hastası olduğu için eşime bakamazmış. O gün orada nöbetçi olan doktor olan kişi, bize bunlan iletti. Biz de, 'Hiç olmazsa tahlıl yapın' dedik. Zoraki kan ve garta tahlili yapıldı. Tahlil sonucuna rağmen, doktor bakmamakta direndi. Nöbetçi asistan bize, 'Kusura bakmayın, benim yapacağım bir şey yok' dedi. Hastaya ozenOrada, 1,5-2 saat kaldıktan sonra Sevgi Hastanesi'ne gtttik." Okurumuz Samyeli'nin, yakınmasını Bayındır Tıp Merkezi'nin Başhekimi Yaman Zoriutuna'ya ilettik. Zorlutuna, şunlan söyledi: "Merkezde belli bir kapasrtenin üzerine çıkmamaya özen gösteriyoruz. O nedenle, arkadaşlanmızın bakmaya fırsatı olamıyorsa, hastayı başka hastanelere gönderiyoruz. Aksi takdirde oyalama oluyor. Burada kapasitemiz müsait değildir, ameliyathanemiz doludur, o nedenle eğer hastanın durumu acil değilse, hemen müdahaleye gerek yoksa, başka bir hastaneye gönderiyoruz. 'Doktor bey gejecek, hastanıza bakacak' şeklindeki oyalama bize uymuyor." SSK ve devlet hastanelerinin satılmasını, özelleştınlmesini, verilen sağlık hizmetlenne karşılık para alınmasını önerenler için örnek bir olay. Demek, özelleştirme sihirli değnek değilmiş. Bayındır Tıp Merkezi gibi büyük özel bir sağlık kuruluşu bile, hastayı kapı dışan edebiliyor. Önemli olan, insan sağlığı gibi duyarlı bir konuda kafalan değiştirmek. Demokrasi kavgası Siyasetçi, araştırmacı yazar Tevfik Çavdar, üst üste rahatsızhklar geçirdi. Şimdi çok iyi. Hem evinde dinleniyor, hem de 1995 yılında yayımladığı "Türkiye Demokrasi Tarihi (1839-1950)" adlı kitabının ikinci cildini hazırlıyor. Tevfik Çavdar, tarihsel birikim ve deneyimden yola çıkarak, bugünü şöyle yorumluyor: "Türkiye'de aşağı yukan 1876'dan beri bir demokrasi kavgası veriliyor. 1908'den sonra daha belirgin oldu. Ama, şu ana kadar rayına oturmadı. Türkiye, demokrasiyi sevmiyor, yalnızca lafını ediyor. Bu, aydınlanmız için de bazen geçerii. Birkaç aydının çabası ile bir mücadeleyle elde edilmemiş demokrasi söylemi ortaya çıkıyor. O da, söylemde kalıyor. Hiçbir kurumu, kuralı işletilmiyor. Krtabımda sözünü ettim. Osmanlılar'da halk ile padişah arasında bir tür zımnî toplumsal anlaşma, sozleşme var. O toplumsal anlaşmada halk, Islam'ın kurallanna göre belirlenmiş iyi ya da kötüye göre yönetimi değerlendiriyor. Ardından, aydınlanma ile bilim ve akıl gündeme geliyor. Aydınlanmayı hepimiz çok seviyoruz, ama aydınlanmayı toplumsal anlaşmanın yerine geçiremiyoruz. Öyle bir ihtiyacımız var. Türkiye'de demokrasi mücadelesi başladığından bu yana, sürekli olarak Islam, siyasi anlamda gündemdedir. Refah Partisi, bugün yûkselmiş değil. Refah, Osmanlı'dan beri toplumun içinde bulunan bir kurumu bugüne değin getirmiş ve bugün de onu belirli bir yerde noktalamıştır. Burada, bizim bir zımnî toplumsal anlaşmayı yaratmamız gerekiyor Rejimi değiştirmek gerekiyor. Çünkü, bugünkü rejim, halkın devlet ve hükümetle de çelişkisini meydana getiriyor." Tevfik Çavdar, demokrasi açısından karamsar olduğunu vurgulayıp, "Ancak" diyor, "lyimser olunması gereken bir taraf da var Türkrye'deki siyasi kadrolar, halkla banşmaya başladı." Bal Arısı Bektaşi'nin sahuru Bektaşi, Ramazan'ın ilk gününden başlayarak her gece sahura kalkıp, çörekleri, börekleri yiyor; sabahlan da kahvaltı yapmayı sürdürüyormuş. Üç-beş gün sonra çevresindekiler Bektaşi'ye sormuşlar: "Yav, baba erenler, hem sahura kalkıyor, hem oruç tutmuyorsun? Bu nasıl iş?" Bektaşi. yanıtlamış: "Evlatianm, farzı yapmıyorsak, sünneti de mi yapmayalım?" KATKIDA BULUNAN: ZİYA AKSOY KİM KİME DUM DUMA BEHIÇAK İLANENTEBLİĞ Muhittin-Hanifeoğlu I973 doğumlu Edirne ' Havza llç. Botanli Köy. Nüf. Kyt.'lı. 20. Zh. Tug. 2. Mknz. P.Tb. K.'lığmdagörevli iken firarda olan Enginur fCanık hakkında 5. Zh. Tug. As. Mahkemesı'nin 13.09.1994 gün ve 1994/659, 535 esas, karar sayılı hûkmü ile 12.1.1994-24.1.1994 tarihleri arasında firar suçunu tşledığı sabıt görüldüğünden eylemıne uyan As. C.K/nin 66' I -A maddesi gereğince biryıl süre ile mahkûmiyetine, sanık 6 hafta ıçerisinde kendiliğınden dönerek birliğıne katıldığmdan As. C.K.'nın 73. maddesi gereğin- ce verilen hürriyetı bağlayıcı cezadan 1/2 oranında indirim yapılarak altı ay süre ile hapsme, bu cezanın da TCK'nın 59. maddesi gere- ğince 1/6'sınm indirilerek sanığm netıceten beş ay hapıs cezası ile mahkûmiyetine, Sanığın 27.6.1994-29.6.1994 tanhlen arasında müşahade altında geçirdiği sürelerin CMUK'nin 74/son maddesi gereğince mahkûmi- yet müddetinden mahsubuna, As. Yargıtay yoiu açık olmak üzere karar venlmiş olup verilen hüktnün sanığa teblig için bılinen tûm adreslenne yazılan müzekkere- lere rağmen teblig edılemediğınden ilanen tebliğ olunur. Basın: 67146 HARBÎ SEMİH POROY GADDAR DAVUT ıvt'R/ KVRTCEBE HAVARYU. VVHATİZ 2 İT 9UHI. TUBKıS AVBAM k BULUT BEBEK suRAYçirrçt Çamaşır atacakmış/ b«ni Sului! MIRMIRLAR UĞUR DURAK ANNE^AHMET &E ^SINI VEbİRİ O'ıKKATıMı oHooi 54VEMİ1DE ÇoVCTAN (f % YEMıŞt ^ ^ & MAMA/l >E Ö&ÜT- A g»U KA &Ezi... m ^r!5a TARİHTE BUGÜN MÜMTAZARIKAN 22Ocak F= ELEKrROOİNAMIĞ/N BABASI.. f7?$"re 8&GÛ1V, ÜNLÜ F8ANSI2 FİZ/ICÇİSİ ANOKB MA/UE AMPİKE POĞPCJ. K£A- »4/VUSt OLŞW &*- BASf, FRANSfZ £>£l/&Ml'A/Ö&V SONRA /DAM SDrlMİŞ, A&PtUDAu GENÇ eşrUi 6İ£ HASV4UK NEPeNİYLS &4YBETM/?rr. AMPCRE, BU OLAY- LARJU Ü2ÛMTÜSÛNÜ, IC£NOİtJİ TAAAAMEN Sİ~ LİMB AOAYABAK UUU7M4YA ÇAUŞMtfrT- YAP- TtSl [>eUEYLe&l£, EL£KTKOMAGA/ErfK GÜÇ- E , ? LEfiJ-E İUŞKJSİNİ 8ULMUŞ, BU SA2I YASALAIS- O/ETKYA tCOYMUŞn/&. AMtt&, ÇAĞININ ÇOe İU&iSİNDe OU>ÜĞUH&W, BİÜM- SEL Keşpi AMCAZ y/t&M YÜ2Y/L SOA/&4 PE- ĞBfi.L£NOllSJL£B(L£C£fC YB ADI, ELEtCT& ŞiDOET BıRlMiUE VgRit£C£K-Tİ& DİVRİĞ1KADASTRO MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1992/84 KararNo:l 995/28 Ali Aslan ve Hasan Aslan tarafindan Musa aleyhine açılan kadastro tespitine itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda; Divriği ilçesi Küçükhüseyın Mahallesi, 232 ada, 5 no'lu parselin Musa adına tespiti yapılan 70/256 payının iptal edilerek taşınmazın tamamı davacılar adına müsavi olarak tesciline 8.8.1995 tarih ve yukandaki numaralarla karar veriimiştir. Mahkememizden verilen 8.8.1995 tarih ve 1995/28 karar sayılı ilan uzun aramalara rağmen davalıya tebliğ edılemediğinden, karann bu kez ilanen davalıya tebliği yoluna gidilmiştir. tşbu ılanın herhangı bir gazetede yayımlandığı tarihten üç gün sonra: Mahkememızın 8.8.1995 tanh ve 1992/84 esas, 1995/28 karar sayılı ilam davalı Musa'ya tebliğ edilmiş sayılır. Davalının bu ilama herhangı bir itirazı bulunması halinde yasal süre zarfında mahkememızın ] 992/84 Es. sayılı dosyamıza müracaat etmesi gerekır. Keyfıyet ilan olunur. 04.01.1996 Basın: 66501
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle