Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 22 OCAK 1996 PAZARTESİ
OLAYLAR VE GORUŞLER
Kamuoyu Araştırmalan ve Seçmen
Arş. Gör. ZEYNEP YELDA KABAN, Marmara üm
lletışım Fakültesı Halkla tlışküer Bölümü
D
emokrasının kökenı sa-
yılan eskı Yunan'da, sı-
yasal kararlar, meydan-
larda, yurttaş sayılanlar
tarafından alınır ya da
ğ _ ^ ^ ^ ^ r
değıştınlırdı Odonemın
sınırlı nufusu ıle olanaklı olan bu sıstem,
artan nufusla bırlıkte yennı temsıle da-
yalı sısteme bıraktı Bu sıstemın belırle-
yıcı ozellıgı. bıreysel katılımı sağlaması
ve ıktıdar suresınce denetım şansının or-
tadan kaldınlmasıdır Temsıle dayalı
(temsılı) sıstemlerdebıreyler, sıyasal ık-
üdara tepkı ya da onaylannı ancak seçım-
den seçıme gosterebılırler Oysademok-
rasılenn temelınde halkın ıstencıyle (ıra-
desıyle) tercıhını kulianması ve ıktıdar
suresınce deetkılı olabılmesı vardır Yo-
neten ve yonetilen sınıf arasında süreklı
ve karşılıklı bır ıletışım olmalıdır Fakat
temsılcı sıstemde yonetenden gelen tek
yanlı bır ıletı (mesaj) surecı soz konusu-
dur
Sıstemın bu eksıklığı demokratık sü-
reçle olusan sıyasal kurumlar ve baskı
gruplan ıle gıdenlebılır Sıyasal kamu-
oyu araştırmalannın rejim ıçensındekı
yen de bu noktada olmalıdır Sıyasal nı-
telıklı kamuoyu araştırmalarının sıstem
ıçındekı en onemlı ışle\ı toplum-ıktıdar
arasındakı ıletışımı tek yanlı bır surec ol-
maktan kurtarmasıdır Boylece ıktıdann,
halkın uzenndekı "si>asalvasilik"nıtelı-
ğı,görev ve yetkı temsılcılığıne donuşur
Ulkemızde de sıyasai kamuoyu araştır-
malan demokratıkleşmeye koşut olarak
gelışmıştır 1957 yılında ılk kez gazete-
ler, yerlen onceden belırlı olmayan mey-
danlara ya da mıtıng alanlanna sandık-
lar koyarak ya da halka "hangi partiyeoy
vereceksinız" dıye sorarak kamuoyu araş-
tırmalan yapmışlardır(*) Dahasonrabu
tur yoklamalar yasaklanmış ve 1960'ta
yenıden yapılma>a başlamıştır Kamu-
oyu araştırmalan konusunda ılk cıddı ça-
lışmalarıse 196O'lı yıllarda Prof Nermin
Abadan Unat tarafından Ankara Unıver-
sıtesı bunyesınde başlatılmıştır O do-
nemlerdekı araştırmalar, gunümüze gö-
re hem kaynak bulmadakı zorluklar hem
de sıyasal kısıtlamalar nedenıyle çok sı-
nırlı kalmıştır Zamanla Turkıye'dekı re-
kabetçı demokratık sıstem gelışırken sa-
yılan hızla artan araştırma şırketlen ku-
nılmuş 1971 ve 1980'de yapılan asken
müdahale donemlen bıle guvenılır sıya-
sal haber alma arayışını durduramamış-
tır(**) Toplum olarak kamuoyu araştır-
malan ıle tanışmamız ıse 19701ı yıllar-
da basının bu tür araştırmalara ılgı duy-
masıyla başlamıştır Daha sonra 27 Mart
1994 seçımlenne kadar araştırma şırket-
len özellıkle sıyasal nıtelıklı kamuoyu
araştırmalannda çok başanlı sonuçlar al-
mrçlardır 27 Mart seçımlennde ıse araş-
tırma şırketlen özellıkle sıyasal nıtelıklı
kamuoyu araştırmalannda çok başanlı
sonuçlar almışlardır 27 Mart seçımle-
nnde ıse araştırma şırketlen, yaptıklan
hatalı tahmınler nedenıyle cıddı anlam-
da sorgulanmaya başlamıştır Duyulan
rahatsızlığın bu kadar buyûk olmasının
nedenı, seçmenın bu araştırmalardan et-
kılenerek tercıh belırledığı yolundakı ıd-
dıalandır Şımdı bu ıddıalan sınayalım
Seçmen, tercıhlennde her zaman akıl-
cı davranmayabılır Özellıkle eğıtım ve
kultur duzeyı duşuk olan toplumlarda sı-
yasal alandakı tutum ve davranışlara akıl
ve bılgıden çok duygusal etmenlenn ço-
ğunluk davranışının ve kamuoyu lıderle-
nnın gorüşlennın yon verdığı soylenebı-
hr
Ulkemızdekı sağ ve sol partılerdekı
bolunmuşluk, bıreylen 'programlan ve
ilkeieri benzer partiler' arasında bır seçı-
me ıter Dolayısıyla, bırey kendı goru-
şunde, bırbınne çok yakın partiler arasın-
da tercıh yapmakdurumundakalır Boy-
lece kışı, kararlı bır gorûşe sahıp olsa bı-
le kararsız bır oya sahıptır Bu durumda
tercıhını yaparken çoğunluğun fıknne
uyma davranışında bulunabılır ve bu du-
şunceyle kamuoyu araştırmalannın -ken-
dı goruşunde- üst sıralarda gosterdığı
partıye doğru eğılım gösterebılır Butun
bunlar kamuoyu araştırmalannın seçmen
uzenndekıdolaysızetkılendır Bırde ka-
muoyu araştırmalannın dolaylı etkısın-
den söz edebılınz Araştırma şırketlen-
nın potansıyel ıkı müştensı medya ve sı-
yasal partılerdır Sıyasal partiler, araştır-
ma sonuçlanna göre mevcut durumlan
hakkında bılgı edınır ve tavır belırlerler
Orneğın seçılme şanslannın çok az oldu-
ğu bolgelerde seçımden çekılerek bazen
de başka bır adayı destekleyerek çalışma-
lannda. kazanma şanslannın daha fazla
olduğu bolgelere ağırlık verebılırler Öte
yandan yıne araştırma sonuçlanna gore
onde gıttıklen bölgelen reklatn malze-
mesi yaparlar
Dolayısıyla seçmen uzennde etkılı ol-
maya çalışırlar Kamuoyu araştırmalan-
nın halka duyurulduğuöburalan "yaygın
üetişûn araa"dedığımız medyadır Özel-
lıkle 27 Mart seçımlennde, basın. araş-
tırma sonuçlannı sık sık buyuk başlıklar-
la (manşetlerle) verdı Medyanm araştır-
ma sonuçlannı venrken takındığı yon-
lendıncı tavnn, kamuoyu araştırmalan-
nın seçmen ûzenndekı dolaylı etkısı ol-
duğunu soyleyebılınz Bundan yaklaşık
beş ay önce lstanbul örneklemınde seç-
men davranışını ınceleyen araştırmamda
(***), bulgular, seçmenlenn seçımle ıl-
gılı haberlen öncelıkle televızyon ve ga-
zete haberlennden, daha sonra da partı lı-
derlennın konuşmalanndan aldıklannı
ortaya koydu Buradan hareketle medya-
nın ve lıderkonuşmalannın seçmen ûze-
nnde etkılı olduğunu düşunebılınz Ay-
nca araştırmaya gore seçmenler, seçım
dönemlennde oy venrken en çok fıknne
guvendıklen ınsanlardan (kamuoyu lı-
derlennden) etkılendıklennı soylemış-
lerdır Bu tercıh çok dıkkat çekıcıdır Nıs-
peten daha yuksek eğıtım dûzeylennde-
kı kamuoyu lıderlen, kıtle ıletışım araç-
lanndan aldıklan bılgılen yorumlayarak
daha duşuk eğılımlı kamuoyu lıderlen
ıse yorumlayanlardan taşıyarak öbür seç-
menler uzennde etkılı olurlar Kamuoyu
lıderlennın seçmen uzennde bu kadar et-
kın olmasının nedenı, çoğunluğu edılgen
(pasıO ınsanlardan oluşan bırtoplum ol-
mamızdır Seçmenler, tercııııennı belır-
lerken etkılendıklen ıkıncı bıroğe olarak
partı lıderlennın konuşmalannı goster-
mışlerdır Seçmenı etkıleyen etkenler
arasında ılk ıkı sırayı. kamuoyu lıderle-
nnın ve partı lıderlennın alma1
-* toplu-
mumuzun hâlâ lıderlere duyduğu gerek-
sınımden kaynaklanmaktadır
Demokrasılerde seçmen, oyunu kulla-
nırken tumden ozgürolması gerekır Ka-
muoyu araştırmalannın, medyanın, araş-
tırma şırketlennın, sıyasal partılenn yan-
lı tutumlanyla kamuoyunun yönelımını
gostermekten uzaklaşarak kamuoyunun
tercıhlennı yonlendıncı ısjeve burunme-
sı.demokrasınındoğasınaaykındır Bu
nun omeklen yalnızca ulkemızde yaşan-
mamıştır Örneğın Fransa'da 5 Aralık
1965'tekı başkanlık seçımınden önce ya-
pılan yoklamalarda Avrupa'nın en bu-
yûk araştırma şırketlennden olan 1FOP,
General De Gaulle'un alacağı oy oranı-
nın yuzde 66'dan yüzde 43'e duştüğünu
ılan etmış Bu yuzden General De Gaul-
le'cüler kıyametı koparmış ve buna kar-
şılık ıçışlen bakanlığı kendı gızlı haber
alma servısınde bır yoklama yaptırmış
ve General De Gaulle'un alacağı oylann
yüzde 54 olacağını açıklamıştır Bu so-
nuçlann açıklanmasından üç beş gün
sonra seçım yapılmış ve De Gaulle oyla-
nn sadece yuzde 43 7'sını alarak bınncı
turda elenmıştır Gızlı haber alma servı-
sının bu kadar yanılması büyuk tepkıler-
le karşılanmış ve bırkaç yıl sonra gızlı
servısı yoneten kışı, gerçekte yuzde 46 oy
tahmını bulduklan halde ıktıdar partısı-
nın moralını bozmamak ıçın yalan soy-
lemek zorunda kaldıklannı açıklamıştır
Daha sonra da kamuoyu araştırmalan ko-
nusunda benzer sorunlar yaşanmış ve 19
Temmuz 1977'de kabul edılen bır yasa ıle
kamuoyu araştırmalannın açıklanmasma
sınırlamalar getınlmıştır Bu yasayla ka-
muoyu araştırmalannın seçımden bır
hafta önce yayımlanmalan yasaklanmış,
aynı zamanda yontemlennm gostenlme-
sı zorunluluğu getınlmış ve butun bu du-
zenlemelen denetleyecek bır komısyon
kurulmasına karar venlmıştır
Ulkemızde bu duzenlemeler geç de ol-
sa 24 Aralık 1995 seçımlennden ıtıbaren
geçerlı olmak uzere yapılmıştır Yenı du-
zenlemelere gore Yuksek Seçım Kuru-
iu'nun belırledığı, seçımlenn başlamata-
nhınden ıtıbaren her turlu kamuoyu araş-
tırmalannın yayımlanması yasaklanmış-
tir Bu duzenlemelenn, araştırma şırket-
len açısından etkılen, medya gıbı önem-
lı bır potansıyel muştenyı yıtırmelenyle
sonuçlanmıştır Butun bu duzenlemele-
re karşın partı lıderlennın mıtınglerde ya
da televızyon programlannda araştırma
sonuçlanna gore onde olduklannı ıddıa
ettıklennı gonnekteyız Seçmen tercıh-
lennı etkılemede, sıyasal partı lıderlen-
nın konuşmalannın yofun etkısınden soz
etmıştık Dolayısıyla gerçekte lıderlenn
konuşmalan dahıl, tum etkınhklen kap-
sayan bu hukuksal düzenlemeler cıddı
bırbıçımde uygulanmadıkça, tekkurban,
onemlı bır müştensını yıtınnekle karşı
karşıya kalan araştırma şırketlen olacak-
tır
* Naıl Gurelı Dunden Bugune Seçım Ha-
\alan MMıyel 17 Mart 19X9
•• Nermin Abadan Unat Turkıye de Top-
lumsal Değışme Kamuo\uAraştırmalan ve Pı
vaia Yoklamalan Kamuavu Araştırmalan Bı
rıntı Uluslararası Sempozvumu Der Muhar
rem Varol Ankara 19X8 s 35
***Zevnep Yelda Kaban Turki\e de Araş
ttrma Şırketlen Yaptıklan Sıvasal Kamuovu
Araştırmalan Ve Seçmen Tercıhı Ûzenndekı
Etkılen Marmara Unnersıtesı Sosval Bılım-
ler Enstıtüsü Yavımlanmamış Yuksek Lısans
Tezı
ARADABİR
VEDAT GUNYOL
Çağdaş Olmak...
Çağdaşlık kavramı, aynı çağda yaşamışlığın belır-
tısı sayılan bır kavram Çağdaşlık, bır goruş, bır tu-
tum ortaklığını ıçeren bır anlayış, yıllar otesınden ya-
şanan gunlereyansıyan aydınlanmafelsefesıne bağ-
lı, ınsanlığı bağnazlıktan kurtarıp laık bır dunyada ak-
lın, bılımın ışığında mutlu gunlere ulaştırma, kavuş-
turma ozlemıdır denm
Bu açıdan ele alınırsa çağdaşlık, aynı çağda, dır-
sek dırseğe yaşamış olmak değıl Ya nedır
9
Bunun yanıtını vermeden once, geçenlerde, bırga-
zete habennde gozume çarpan şu soruyu aktarmak
ıstıyorum lstanbul DevletTıyatrolan'ncaduzenlenen
bır pazar soyleşısınde "Istanbul'da yaşamak, Istan-
bullu olmak mıdır" dıye bır soru atılıyor ortaya Bu so-
ru uzennde duşundum haylı, sonuç olarak hayır de-
mek zorunluluğunu duydum Neden mı? anlatayım
Elımde, Claude Roy (Klod Ruva) adlı Fransız ya-
zann bır yapıtı var Yazar, çağdaşlığı şoyle tanımlıyor,
bana ışık tutarak
"Insanlan çağdaş yapan şey, onlann aynı çorap-
lan, aynı hırkalan gıymesı, aynı sakalı taşımalan, ay-
nı bıçtmde kotanlmış onyargılan olması, aynı coşku-
lan duyması, aynı umutlan beslemesı aynı beğenı-
len paylaşması değıldır "
Ya nedır? Yanıt şu "Château (Şato) sokağındakı
genç kıza tutulan Javel ışçısı, Bay Onassis'ten da-
ha çok Daphnis ve Chloe'nın çağdaşıdır ve kendı
sendıkasında savaştığı zaman, kafası kesılen Utop-
ya yazarı Thomas More'a daha bır yakınlığı vardır,
bugun cınayet oykulerı okuyan koşebaşı meyhane
patronundan çok"
Bugun duşunuyorum da, şu geçtı geçecek yırmın-
cı yuzyıl gunlerınde kımın çağdaş olduğunu sapta-
maya çalışıyorum
Once, dunyasal yaşamımıza bir göz atalım, ozel-
lıkle akıl dışı ozlem ve tutumlann egemenlık kazan-
dığı yaşamımıza
Bugun şu gerçekle karşı karşayayız Toplumsal,
eğıtımsel, dınsel, ahlaksal tum kurumlanmız bugun
bılımsel bılgılerımızın çok, ama çok gensınde bulun-
makta Gelenek ve goreneklerımız ıçın de aynı şeyı
soyleyebılınz
Şımdı kendımle hesaplaşayım dıyorum Ben kımım
ve kımın, kımlenn çağdaşıyım dıye soru yoneltıyorum
kendıme Ben, her şeyden once, aynı çağda yaşa-
mamış olmakla bırlıkte, Tevfik Fıkret'ın, Voltaire'ın,
Diderot'nun çağdaşı şayıyorum kendımı Aynı çağ-
da yaşamış olduğum Özal'ın da, Evren'nın de hıç-
bır zaman çağdaşı saymadım, saymıyorum kendımı
Ama, soyleyeyım goğsum kabara kabara, Nâzım
Hikmet'ın, Adnan Adıvar'ın, Halide Edib'ın, Reşat
Nuri'nın, Yakup Kadri'nın çağdaşıyım
Bır de eskılere donelım ilk ağızda Yunus Emre, Pir
Suitan, Karacaoğlan duşuyor belleğıme ve bılıncı-
me. Onlann çağdaşı şayıyorum kendımı, onur duya-
rak
Gelın bugun aynı çağda soluk alıp vermekle bır-
lıkte, Buyuk Atatürk un olumunden sonra Buyuk Mıl-
let Meclısı'nı dolduran ve hukumetlerde gorev alan
bırkaç kışı dışındakı ınsanlara Ne Mutlu Turi<um dı-
yememenın acısını paylaşalım sızınle, onlaria çağdaş
olmamanın da sevıncıyle
Ekmek'teki "Vurgun" Onlenebilir
Kapasıteyı tam kullanmadan ekmek üreten fınnlar, kazanç sağlayamazlar
Boylece, bunun zarannı zam ıle halkın sırtından çıkarmak ısterler
HALDUN CELAL Amştırmacı
S
on gunlerde hızlı tırmanışa geçen ek-
mek fıatlan, dar gelırlılenn korkulu
duşü oldu Gazeteler, sıyasal dergı-
ler ve çeşıtlı yayın organlan bu eyle-
mı ekmekte vurgun olarak betımle-
dıler Pekı kımdı bu ekmektekı vur-
gunun sorumlulan' Ekmek Uretıcılen Uretım ve
Pazarlama Kooperatıfı mı, lstanbul Fırıncılar
Odası mı, Ekmek Işverenlen Sendıkası mı, enf-
lasyon mu, yoksa yıllardır değıştıremedığımız
ekmek yeme alışkanlığımızın bıçemı mı
9
Yıllardır surdürülen en sağlıksız, en ılkel ek-
mek yeme bıçemı olan sıcak (taze) ekmek yeme
alışkanlığı, eksık kapasıtelı çalışmayı bırlıkte ge-
tırmekte ve bugun karşılaştğımız ekmek fıyatla-
nnı doğurmaktadır Bızce ekmek fiyatındakı ar-
tışın onemlı beş temel nedenı var
1) Fınnlar tam kapasite ile çalışmryor: 25mıl-
yon ekmek kapasıtelı bır fınn tezgâhta sattığı
3000 ekmekle dönmek ıstıyor Bu hıçbır ulkede,
hıçbır koşulda gerçekleşemez Bu fınncı ekmek-
tekı başabaşnoktasını yakalayamayacağı ıçın su-
reklı ekmeğe zam ısteyecek, zam yapacak, ama
ağlamayı surdurccektır Fınncılann tam kapasi-
te kulianması ekmek fîyatlanndakı başabaş nok-
tasını yakalamasını ve artıya geçmelennı bırlık-
te getırecektır Bır ekmeğın mal oluş formülü
şoyledır Sabit gjderkr + değişken giderier: ek-
mek sayısL
Sabıt gıderler, uretılen ekmek sayısının bır ek-
meğe bolunmesı ıle meydana gelen ve değışme-
yen gıderlerdır Un, su, tuz gıbı Değişken gıder-
ler ıse ekmek sayısına gore bır ekmek malıyetın-
dekı azalan gıderlerdır Kira, yakıt, işçilik, taşıma
gıbı Kapasıteyı tam kullanmadan ekmek ure-
ten fınnlar kazanç sağlayamazlar Boylece, bu-
nun zarannı zam ıle halkın sırtından çıkarmak ıs-
terler (Fınncılarçeşıtlı ılçelerde kurduğu koope-
ratıflerle bu kapasıteyı yakalamak ıstemekte, ba-
a finnlan çalışbrmavarak çalışan fınnlann ka-
zançlanndan çalışmayan fınnlara kıra öder gıbı
para odemektedırler)
2) Sıcak (taze) ekmek yeme alışkanlığı: Sıcak
ekmek >eme alışkanlığı, ekmek talebının, gunun
bellı saatlenne gore yoğunlaşmasına neden ol-
makta ve uretım yapan Fırmalann bu saatlere go-
re ışçı çalıştırmasını gerektırmektedır Oysa pa-
ketlenmış ekmek, en az 4 saat beklemış ekmek
yeme alışkanlığı kazanabılsek, hem sağlıkh bes-
lenmış olacağız hem de ekmektekı bazı ek malı-
yetlere neden olmayacağımız ıçın daha ucuz ek-
mek yıyebıleceğız
3) Ekmek girdilerindeki spekulatif artışlar:
Buğday ureten ulke olmamıza karşın ılk kez dı-
şandan buğdan satın alan ulke konumuna geldık
Boylece buğdayda stok yapma bazı aracılar ıçın
tatlı kazançlaroluşturdu Yonetımler bunu önle-
yen kararlar almadılar ve bu da ekmeğımızın ta-
dını tuzunu kaçırdı Ekmeğe gıren, tuzun, katkı
maddesının ve özellıkle suyun fiyatındakı artış-
lar da ekmeğı olumsuz etkıledı Ekmeğın yakla-
şık yüzde35'i sudur Ustelık bu su, şehır şebeke-
sınden alınmaktadır Istanbul'da İSKİ, fınncıla-
nn kullandıği bu bedelı kadar da abksu parası al-
maktadır
Oysa üretımde kullanılan ve ekmeğın ıçınde
olan suyun bedelı kadar atık su parası odenmesı
haksızlıktır Atık su arkdıizene (kanalızasyona)
akışan sular ıçın alınacak bu bedeldır tstanbul
Anakent Beledıye Başkanlığı'nın fınnlar ıçın atık
su bedelı almayarak ekmekte bır mıktar ucuzla-
mayı sağlaması olası ıken boyle bır yola gıtme-
mektedır
4) \nakent ve Uce beledi>
ı
elerinin duzenleyici ek-
mek politikası izlememesi: Istanbul'da beîediye-
lenn kurduğu ıkı ekmek yapınağı(fabnkası) var
Bunlardan bın İstanbul Anakent Belediye Baş-
kanhğı'na aıt ve CHP zamanındakurulmuş İstan-
bul Halk Ekmek Fabrikası, oburü ıse Kartal'da,
CHP'h Beledıye Başkanı rahmetlı Mehmet Ali
Büklu onderlıgınde, çevre beledıyelerce kurulan
Kartal Halk Ekmek Fabrikası'dır Bu ıkı halk ek-
mek fabnkasının, toplam kapasıtesı yıllarönce de
500 000 ıdı, bugun de aynı Halk Ekmek Fabn-
kalannda uretılen ekmeğı, Anakent Beledıyesı
6 000 TL 'ye satmaktadır lstanbul Halk Ekmek
Fabnkası'nm 400 000, Halk Ekmek Fabnkasfnm
100 000 olan kapasıtesının, toplam İstanbul ılı
ekmek gereksinmesi yanında hıçbır düzenleyıcı
etkısı yoktur Bu kapasıte, halk deyımı ıle deve-
dekulakbıle değıldır Oysa beledıyelenn ekmek
fiyatlannda düzenleyıcı gorevı üstlenerek ucuz
ekmek ureten, tunel sıstemı fabnkalara yonelme-
sı ve kentın çeşıtlı yerlennde bu tıp fabnkalann
(kombıne ekmek fabnkalan) kurulması gerek-
mektedır lstanbul'dakı yenı beledıye yonetıcıle-
n, "bu biflmdir" dıyebıleceklen hıçbır yapıt or-
taya çıkaramamışlardır (Ancak sosyal demokrat
beledıyelenn yaptığı ekmek fabnkalan ıle ucuz
ekmek sarmaya, asfalt fabnkalan ıle asfalt dok-
meye çalışmaktadırlar Gün değışecek ve gerçek,
halk tarafından er geç anlaşılacaktır)
5) Ekmekte standardizasyona gidiunesi: Once
üç buyuk kentten başlayarak ekmekte TSE kural-
lanna uygun üretıme geçmek gerekır Buna baş-
lamamış olmak büyük eksıklık TSE nıtelığinı
(kalıtesını) taşıyan ekmeklere, flyatmda bellı bır
uujmm olması koşulu ıle kentın çeşıtlı yerlenn-
deTr\ırulacak ekmek büfelennde satılması olana-
ğının tanınması ve buyuk kapasıtelı ekmek yapı-
naklannın ozlendınlmesı ve destek akça sağlan-
ması sorunun bırparçasını daha çozmemıze yar-
dımcı olacaktır Bu olanak, kent meclıslennde
alınacak bır kararla ya da TBMM 'den çıkanlacak
ekmek yasası ıle venlebılır
Ekmek yerine patates
Tunel tıpı ve buğday gınp ekmek çıkan ekmek
fabnkalanna ılışkın yapdabilirtikyazanaklan(fi-
zıbılıte raporlan) yaptıracak ışadamlan, gorecek-
lerdır kı 100 000 kapasıtelı ekmek fabnkalan 7
ay sonra kendını amortı edecek guce ulaşacaktır
Hem de ekmek fiyatlannı yıl ıçınde uzunca bır
sure dengede tutarak Sağlıklı kentleşemedığı-
mız ıçın asalak kentler uretıyoruz Özellıkle bü-
yuk kentlenmız ıçın ya beledıyelenn ya da ışa-
damlannm 400 000 - 500 000 kapasıtelı tunel tı-
pı ve kombıne ekmek fabnkalanna yatınm yap-
malan gereklı Gınşımcılenmızın tek korkusu
ıse sıcak (taze) ekmek yeme alışkanlığımız
Nedenı ne olursa olsun, ekmeğın patatesten ve
makamadan daha pahalı olduğu bu dönemı yaşı-
yoruz Etı, sütu ve yumurtayı çoktan unutmuş
olan dargehrhler ıçın yenı bır donem başlatıyor
ekmek zam1an Ekmek tuketımı ınsanlann para-
sal olanaklanna göre değışıyor Daha az gelın
olan daha fazla ekmek tuketıyor Sorunun ozu de
burada.
Ekmek yenne, daha ucuz olan patates ve
makarna tüketımını öneren ve böyle bır boykot-
la ekmek zammını protesto etmek ısteyen kesım-
ler var Gerçekleşırse şaşmayalım
PENCERE
TARTIŞMA
Baskı Gruplan
İLAN
PAZARCIK KADASTRO
HÂKİMLİĞİ'NDEN
1990/489
Davacı Nazıfe Umıt ve arkadaşlan tarafından davalı
Hazıne adına Narlı Çerkezler koyu 3 ve 108 parsel tes-
pıtıne ıtıraz davasının yargılaması sonunda venlen
28 12 1994 gun ve 1994/233 sayılı hükum davacılardan
Şenfe Çokuçkun mırasçısı Yaşar Çokuçkun'a adresı tes-
pıt edılemedığınden teblığ edılememış olduğundan ıla-
nen teblığıne karar venlmış olmakla,
Mahkememızın 28 12 1994 gün ve 1994/233 sayılı
hükmü ıle Narlı Çerkezler köyü, 108 parsel kesınleştığın-
den bu parsel hakkında karar venlmesıne yer olmadığı-
na, 3 nolu parselın 24 1 1994 tanhlı bılırkişı raporunda
(B) ve (C) ıle gosterılen kısımlann davacılar Selamet kı-
zı Şenfe Çokuçkun ve arkadaşlan adına hısselen nıspe-
tınde tapuya tescılıne, genye kalan (A) ıle göstenlen kıs-
tnın Hazıne adına tapuya tescılıne daır venlen karann ve
bu karann temyızıne ılışkın 9 5 1995 tanhlı Hazme'nın
temyız dılekcesının ışbu ılanın yayın tanhınden ıtıbaren
davacı Yaşar Çokuçkun'a teblığ edılmış sayılacağı ılanen
tebhgolunur 10 1 1996 Basın 66387
B
askı gruplan,
ortak yararlar
çevresınde
bır araya
gelen ve
sıyasal karar
organlannı etkıleyerek
yonlendırmeye çalışan
orgütlu topluluklardır
Soz konusu gruplar, sıyasal
erkı ele geçırme ve
kullanma amacını gutmeyıp
ıktıdarlan dtşandan
etkıleyerek sıyasal
kararlann kendı ıstedıklen
doğrultuda almmasıni
sağlamaya çalışırlar Her
sosyal grup, kurum ya da
kuruluş, özellıkle kendı
varlıklannı ve çıkarlannı
ılgılendıren bır sorunun
ortaya çıkması durumunda
bır baskı grubuna
dönüşebılır
Ortak yararlar çevresınde
oluşturulan gruplar,
üyelennın ekonomık
çıkarlannı gozetmek ve
gelıştırmek amacıyla
etkınlık gösterdıklen ıçın,
bırer çıkar gnıbu olarak da
sıfatlandınlarak işveren
birlikleri (tıcaret odalan,
sanayı odalan, ışveren
sendıkalan, buyük şırketler,
holdıngler). işçi kumluşlan
(sendıkalar sendıka
konfederasvonlan) esnaf
kunıluşlan, tüketici
kooperatıflen ve meslek
kunıluşlan (barolar, odalar)
olarak sınıflandınlabılırler
Belırlı bır grubun yararlan
ve çıkarlan yenne, butun
ınsanlan ılgılendıren
toplumsal değerlen ve
ahlaksal ılkelen konımak
ıçın ortak tutumlar
çevresınde oluşturulan
gruplar ıse "davranış
gnıbu" olarak
tanımlanabıldığı gıbı çeşıtlı
fıkır kulüplen ve dernekler
ıle de orneklendınlebılırler
Bu Çağda Bu Ilkellik!emokratık
yaşam
tarzının
gunumüzde
karşılaştığı
en buyük
tehlıke, şüphesız
koktendıncılıktır Bugün
özellıkle Iran'da, Pakıstan'da
ve Çezayır'de ortaya çıkan
"İslam koktendinciUği". ne
hazındır kı, bızım
demokrasımız ıçın çok cıddı
tehlıke oluşturuyor
Bunlann bırçok bakımdan
"geri kalmış" ulkeler oluşu
elbette dıkkat çekıcı Bu
ulkelenn "ayak takımı"
olarak nıtelendırdığımız
kesımı, aşağılık duygusunun
pompaladığı bırofkeyle.
Batı kulturune, dolayısıyla
bu kulturün belkı en yararlı
ürünü olan "demokrasi''ye
düşman Bu koktendıncıler
akıllarınta tanhın akışını
tersıne çevınp bundan bın
dort yuzyıl once Arap
toplumunu dısiplın altına
almak ıçın çolde uygulanan
"çerian" gen getırecekler1
Vallahı ben bunlann aklına
turp sıkanm Laıklığe
demokrasıye ve ozgur
du^unceye gonulden bağlı
olan ılencı Türk halkı, çol
şenatının bu ulkeye tekrar
taşınmasına asla ızın
vermeyecektır
Ama göruyoruz kı,
Türkıye başta olmak üzere
bırçok İslam ulkesınde
demokratık sıstemı yıkıp
şenat duzenını
hortlatmak ısteyen
fanatıkler, yalnız dıne karşı
olanlan değıl, laıklığı. yanı
"vicdan özgürlüğü"nu
savunanlan oldurmeye
kararlı gorunuyorlar
Fanatıkler Muammer
Yukanda bazı genellerrteler
yapılarak başlıcalan
saptanmaya çalışılan baskı
gruplannın hepsı de özel
nıtelıklıdır
Kamusal baskı grubu
kavramı ıse tartışmalı bır
konu olup resmı nıtelıklı
kamu gruplannı
kapsamaktadır
Gunumüzde baskı gruplan,
demokrasılenn bır gereğı
olup kamuoyunun
aydınlanmasına yardımcı
olmak, çokseslılığı ve
toplumsal uzlaşmayı
sağlamak gıbı ışlevlen
yanında, temel hak ve
Aksoy'u,_Çetin Emeç'ı,
Bahriye Üçok'u Turan
Dursun'u ve Uğur
Mumcu'yu bu nedenlere
dayanarak öldurmedıler mı
9
Bugün laık cumhunyetımız,
köktendıncı akımlann cıddı
tehdıdı altındadır
Bu durum ^adsınamaz bır
gerçektır Ulkemızde
demokratık yoldan
ıktıdara geldıklennde
"şeriat"a doneceklennı
pervasızca söyleyen
partıler var Bunlardan
Refah Partısı on sıralarda
yer alıvor
özgürlüklenn korunmasında
da onemlı görevler
ustlenmışlrrdır
Anılan nedenlerle baskı
gruplannın söz konusu
ışlevlen yenne
getırmelennı, yasalara
aykın olarak
engelleyebılecek olan açık
ya da gızlı tum
sınırlamalann kaldınlmasını
dılıyonız
Öğr. Gör. S. Tuğcay
Tayhani
Fırat Ünıversıtesı /
Elazığ
Refah Partısı yonetıcılen,
"Biz. şeriat düzenini
getireceğiz'',
u
Halkın oyu ile
olmazsa kan döküp bunu
yapacağız'' dıyoriar
Aslında bunu soyleyenler,
ıdam cezasını ıçeren boyutta
suç ışlıyorlar Ama bu
partılıler, karayobazlar
hakkında bır ışlem
yapılmıyor Vatandaşlanmız
bunun nedenını anlamakta
zorluk çekıyor
Mehmet Yıldız
Emeklı Oğretmen -
Sıhfke
Gözattında Dövülerek
Öldürülmek.
insan ne zaman unlenır^
Kımısı genç yaşında şohrete enşır, kımı olgunluk
çağında tanınır
Kımı oldukten sonra .
Bır muzısyen, çocuk yaşındayken adını duyura-
bılır Mozart ya da Idıl Bıret gıbı çarpıcı omeklen
var Bır ressam oldukten sonra unlenebılır, genel-
lıkle ressamlann yapıtlan, yaratıcısı gozlennı yaşa-
ma kapadıktan sonra değerlenıyor
Ne dıyorlar
"- En lyı ressam, olu ressamdır."
Otekı dunyaya goçtukten sonra unu dunyayı sa-
ran yazara çarpıcı ornek Franz Kafka değıl mı!..
Pekı, gazetecı?
•
Evrensel gazetesınde çalışan Metin Göktepe'yı
ulkede kaç kışı tanırdı'' Daha yırmı beş yaşında,
çıçeğı burnunda, belkı de oğrencılık çağında, ama,
sorumluluk taşımasını bılen genç bır gazetecı .
Artık adını bılmeyen yok!
Olum pahasına enşılen şohret, oteden ben ınsan
ruhunu sarsıcıdır, çunku tragedya dedığımız olgu-
nun gızemınde olum buyuk yer tutuyor Aynca t»r
karar vermek zorundayız, yaşadığımız tragedya,
Metın Goktepe'ye mı ılışkın'' Yoksa Tanzımat'tan
bu yana yaşam hakkını guvenceye almak ıçın çır-
pınan, ama bır turlu bu guvenceyı yaratamayan ul-
kemızın yazgısını mı oluşturuyor^
Polıs -otekı deyışle Emnıyet orgutu- gozaltına al-
dığı bır gazetecıyı dove dove nasıl oldurur?
Hıç kuşkusuz bu ışı "polıs" ya da "Emnıyet" de-
ğıl, "bırkaç polıs" ya da "Emnıyet memuru" yap-
mıştır, ama, devlet guvencesıyle gözattında bulu-
nan kışı dovulerek oldurulurse, yalnız "polıs" ya da
"Emnıyet" değıl, "devlet" ve "hukumet" sorumlu tu-
tulur
Devletımız çağdışına rtılıyor
Kışının yaşamı konusunda en guvenılır yerienn
karakol ıle cezaevlen olduğu gun, çağdaş devtete
yaklaşabılırız
•
Gazetecı Metın Goktepe, gozaltındayken, dövu-
le dovule olduruldu
Kaç gunden berı anılanmın ıstıfınden benzen
olaylar yaprak yaprak dokuluyor Son otuz yılda go-
zaltındayken oldurulen kaç kışı
9
Bır meraklısı do-
kumunu yaptı mı
9
12 Mart donemınde gozaltına alınan Turhan Sel-
çuk, Balmumcu'da yırmıyı aşkın polısın saldınsına
uğramış, oldurulesıye dovulmuştu..
Turhan'ın kaburgalan kınldı...
Yaşamını yıtırebılırdı
12 Eylul donemınde llhan Erdost, gozaltına alın-
dıktan sonra, devletın guvencesı altındayken, dö-
vule dovule olduruldu, eskı bır bıçak yarası gıbı sev-
dıklerının yureğındedır, acısı
ikı sevdığım kışı, ılk aklıma gelen adlar, kımbılır
kaç dostun anılar ıstıfınde, gozaltında dovulerek ol-
durulen yakınlannın adlan, kıtap sayfalan arastnda
kuaıtulmuş çıçekler gıbı saklanıyor; Melih Cev-
det'ın dızelerını çağnştıran bır sızi gıbı anılıyor-
Sevdığım çıçek adlan gıbı
Sevdığım sokak adlan gıbı
Butun sevdıklenmın adlan gıbı
Adınız gelıyor aklıma
*
Metın Goktepe kımvurduya mı gıdecek?..
Bu soruyu, yaşayanlar yanıtlayacaklar.
Gozaltına alınan yurttaşın yaşamını guvenceye
alacak bır hukuk devletı yaratamadan bu ulkede
yaşamak, hepımıze haram sayılmalı...
tarih
topljjm
KÜLTÜR GEZİLERİ
ADİM AD1M BATI ANADOLUDA TARİH
MEHMET IHSAN TUNAY
17 24Şubatl996
KADIKÖY-GÖZTEPE-ERENKÖY
NESUHANÛNSAL
4Şubatl996
İZNİK KÖYLERİ-ULUDAĞ KÖYLERİ-BURSA
2-3 Mart 1996
FEST SEYAHAT ACENTASI (0212)258 25 731258 25 83
MEHMET TİMUÇİN SUCU
1980
Darbesınden
sonrakı
butun
basın
yasaklan
12Eylül
darbecılen
halktan
neleri
gızlemek
ıstedıler?
HALK BUNU BÎLMEStN
ÇIKTI.
Tüm kitapçılarda
Haşerelere Son!
Sağlıklı bir yesam için, yürüyen ve uçan
haşerelere karşı... Kokusuz-lekesiz,
kesin etkil, ««'HO (Dünya Sağlık Orgütü)
normlarında llaçlamat
Şocek UKBöcekİmdmt StniH
•Imdat Tel (0 212,52710 77 527 47 25 512 38 30
Servisı Fax (0 212)513 53 97