Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
2 OCAK 1996 SALI CUMHUBİYET SAYFA
KULTUR 15
Oliver Stone, Kennedy'den sonra insani yönleriyle irdelediği Nixon'la ABD siyasetini sorguluyor
Rîchard Nixon ve yaramazhLdarıKültür Servisi- \\ashington W'ater^te
Oteli: beş 'hırsız' gecenm karanlığında
Demokrat Parti'nm kiraladıgı kata
süzülüyor. Kısa sürede ellenndeki
mikrofonlan gızleyıp bırkaç evrakın
fotografını çektıkten sonra hızla kaçıp
gıdıyor.
Tan'h 17 Haziran 1972.
Takıp eden sahne Beyaz Saray'da
başlıyor. Richard \ixon ı Mrtından
alıyor kamera. Elınde vıski bardağı.
teyptekı konuşmaları dınlıyor.
Duvardakı tabloda Abraham Lincoln
kızgın kızgın ABD'nın 37. başkanına
bakıyor. Nıxon'ın kaderı bellı artık:
'bitmiş' bır başkan o Hırçınlığını bol
alkol ve sakinleştıncı haplar bile
frenleyemiyor.
1972'de Başkan'ın telefonlarının
dinlenmesıyle başlayan \Vatergate
Skandalı'nın Ağustos 1974'te
Washington Post'ta patlatılmasına dek
Richard Nı\on'ın neler yaşadıgını
Nixon adlı son fılminde anlatıyor
OHver Stone.
Nıxon'a 43 mılyon dolarlık bırbütçe
saölayan yapımcı şırket Disney.
Stone"dan başrole gişe şansı hayli
yüksek Tom Hanks, Jack Nicholson ve
\Varrai Beatrş 'den birini seçmesini
istemış
Ancak Stone. Beyaz Saray'a Galli
aktör Anthony Hopkins'ı uygun
görmiiş. Dığer roller ıçın de Joan Allen
(Pat Nı\on). James Woods< H.R.
Haldeman). J.T. \\alsh (J. Ehrlıchman),
PaulSorvino(Henry Kısstnger), Bob
Hoskins (FB1 Başkanı Edgar Hoover)
ve Larry Hagman (Nıxon'ı
destekleyen petrol mılyarden) gibi
isımlerı bıraraya getırmiş Anthony
Hopkins, Nixon olabilmek amacıyla
kahverengi lensler kullanmış. protez
diş takmış, birçok TV söyleşİM
izleyerek Başkan'ın en çok kullandığı
kelııiielen saptamış ve K.alıfornıva
aksanını kapmak ıçın dersler almış ve
oyununda hıç kankatıınze yan
olmaması amacıyla Ba^kan hakkında
yazılmış butiın bıyografılerı okumuş
Vıetnam üçlemesıyle ABD halkını
yakın tanhı yenıden okumaya zorkıy an.
JFK'yle Kennedy dosyalarını venıden
açtıran Hollyvvood'un bu yaramaz
1 972"de Başkan'ın
/ teletbnlannın
_/. dinlenmesiyle
başlayan VVatergate
Skandalfnın Ağustos
1974'te VVashinğton Post'ta
patlatılmasına dek Richard
Ni\on'ın neler yaşadığını
Nixon adlı son filminde
anlatıyor Oliver Stone.
ABD'de gösterime giren ve
tepkiler alan filmde,
Anthony Hopkins. Nixon
olabilmek amacıyla
kahverengi lensler
kullanmış, protez diş
takmış, birçok TV söyleşisi
izleyerek Başkan'ın en çok
kullandığı kelımeleri
saptamış ve Kaliforniya
aksanını kapmak için
dersler almış
çocuğuna çevnldı şımdı gözler.
ABD'nın son 40 yılına yön veren
ınsanlardan binni seçen Stone bu kez
sisteme fazla saldırmadan Başkan'ı
ınsam yönleriyle, duygusal birtonla
anlatıvor.
Stone'nun Nıxon'ı küfüredıyor. ıçkı
duşkünu. kızınca ne vaptığını bılmıyor.
Dalıa önemliM güveıısız. yalnız.
huzursuz. sevgiye aç, Kennedy'nin
gölgesınde büyük bir aşağılık duygusu
çeken bin. Kamboçya bombardımanı.
Vietnam Savaşı'nı körükleıne. Fidei
Castroya suikast gıbi bir dizi politik
>anlışına da yer veriliyor Nıxon'ın.
Ancak daha çok çocukluğu. idealist
annesi. maço babası. veremden ölen ikı
kardeşının ileride Başkan'ın politik
kararlanna nasıl etki ettigi
vurgulanıyor.
ABD'de gösterime gıren Nixon filmi
ıçin basında tanhçılerin.
eleştirmenlerin. politikacılann ve
gazetecilenn görüşleri yavaş yavaş
yayıınlanmaya başlandı Halktan da
Nixon karşıtlan filmi yumuşak
kalmakla, Başkan'ın taraftarlan da onu
bir paranoyak gibi vermekle suçladılar
Oliver Stone'u. Hatta Başkan'ın aılesı
ve dostlan Los Angeles Times'a
verdıkleri ılanda Stone'un üç saat on
dakikalık fılmıyle bir kez daha tarihi
saptırdığını açıkladılar ve halkı
doğrulan öğrenmek içın araştırma
yapmaya davet ettiler Bır belgesel
yapmadığını ıddia eden Stone ise ABD
basınında çıkan demeçlerinde neden
Nixon'ı seçtığını şöyle anlattı : "!Ni\on,
1950'Jerden sonra gelen en önemli
politikacılardan biri. Büyük Ekonomik
Krizi, 2. Diinva Savaşı'nı. Soğuk
Savaş'ı, Vietnam'ı ve komiinizmi
yaşamış. ABD'nin doğru ve yanlışlannı,
iyi ve kötiilerini yansıtan çok iyi bir
ömek bence'.
Hamit Görele'nin resim sergisi, Yapı-Kredi Kâzım Taşkent Sanat Galerisi'nde yer alıyor
Hep Marsyas gibi yepyeni tadm peşindeydi
CANAN BEYKAL
~Bir efsanc. ama her sanatçıyı umutlandı-
nr, Marsyas'ın Apollon ile olan nıü/ik yanş-
ması" dıye baslıyor Hamit Görele "Çağdaş
Sanat" üzenne bır yazısına. Apollon "a karşı
kamış flutü ıle meydan okuyan kır delıkanlı-
sı Marsya^'ın müzığını dınleyeıı jıirı. Apol-
lon'un müzığını tannsal \e ınanılınaz bukır.
ama y ıne de "Marsyas'ın flütiinden dökülen
seslerde bambaşka bir tat \ar~ dcr. Apollon
jünnınbukararınakızarvedelıkanlıyıbırağa-
caçevınr "Ogünbugün.yüzyıllardırherrüz-
gâr estikçe Marsvas'ın flütümin sesi inlermiş
u ağaçta. Büriin dava sanata getirebileceğimi/
yeni bir tatta" der Görele.
Hamit Görele'yi 1968 yılında tanımak t'ır-
satını buldum. Henüz Akadcmı oğreneılığı-
mın ılk yıllarıydı. Taksım Beledıye Sanat Ga-
leriM'ndebırretrospektıfsergı açmıştı \eay-
nı yıl Çağdaş Türk Ressamlan Derncğrnın
"yılın sanatçısr ödülünü kazanmıştı. Göre-
le'nın resmını ınüzeden ve sanat tanhı kıtabı-
mın ıçındekı kötü baskılı bır resmındcn bılı-
yordum. Ancak sergısınde bıldık resımlerının
yanında geometrıze edilmış bazı resımlerını
görünce. ııjınde çocuksu bır muzırlığı bann-
dıran bu sanatçıya sevgım artmıştı. Daha son-
ra Akademfde Adnan Çoker'ın odasına her
zaman kızgın bır bıçımde gıren \ e olaylar kar-
şısında hıddetını açıkça sergıleyen bu kı^ıye
karşı meslektaşlannın hoşgönilü da\ ranmala-
nnın nedenını merak eder oldum. Haklı ne-
denlerden dolayı kızıyor. duyarlı davranıp ta-
vır koyuyor \e ödün vermez bır kışılık sergı-
lıyordu. AyTica kızgmlığını açıkça sergıledı-
ğı ıçın de korkulacak bır düşman olarak gö-
rülmüyordu. Ama en çok karma sergılerde.
son dakıkada Hamit Görele'nın. elınde yenı
bır resımle çıkıp geleeeğınden ve daha önce-
kı resmın yenne yenı getırdığı resmının asıl-
masında ısrar edeceğmden korkuluyordu.
Görele: Istanbul Teknık Lnıversıtesı gıbı
(bugünkügıbı odönem gençlığının de gırme-
yt döşledıklen) bır yükseköğrenımı yarıda bı-
rakarak güzel sanatlara yönelmış. hırçın mı-
zacı nedcnıyle meslektaşlarının yararlandık-
lanndan dönemınde yararlanamamış. yaptı-
ğıyla yetınmeyıp hep Marsyas gıbı yepyeni
bır tat getırmenın peşınde koşmuş bır huzur-
suz kışılıktı. Sporu sevıyor ve bunu aşın bı-
çımde uyguluyordu. müzığı scvıyorvebeste-
cılerın portrelennı yapıyor. müzıkle uğraşan
aıle bıreylerını reNımlıyordu. Hcykel yapma-
yıdenıyorveresimlerındebırheykelcının vo-
lüınlerı ele alış bıçımını şansitıyordu Doğa-
yı ba/en Cezanne\e\gısıyle \olümlennplan-
İarına ındırgıyor. jrmonılerını Cezanne gıbı
•>eçıyor. bazen "Büyük Matisse" dıye sevdığı
fo\ renklerle benzer "nüler'. portreler yapıyor-
du. Hıç ku^kusıız Postempresyonıstlen sevı-
yordu Matisse'e hayranlık duyuyordu. Eksp>
lesyonisilerle karakten uyu^uyordu. ama o
bunlarla yeunmıyor bır an gelıyor "Kendi ki-
şiscl «anat anlayışıma gelince: miiziğin mate-
matiğe.resmingeometriye dayandığına inanı-
nm"dıyordu Biıyükklasık ustaların geomet-
r\yı gızlcdıklcnnı soylüyor "Bunu saklamp-
ya lü/um görmeden olduğu gibi koyuyonım,
bu ycDiıutrik biçimlcri ben. Doğada eşi olnıa-
yan \e insan zekâsının buldugu bu biçimleren
sağlam biçimlerdir. Ama arada sırada kaça-
mak yaptıkianm da oiacaktır doğayı geomet-
rikJe^tinerek..." dıyordu
Tüm sanat yasamı boyunca Hamit Göre-
lc'mn kaçamaklan olmuştur. Hep Marsas'ın
flütünun çıkardığı yepyeni bır tadı bulabıl-
mek. duyurabılmek düşü nedeniyle. Zaman
zaman düşünmüşümdür. matematığın kesın-
lığıne. geometnnın kav ramsallığına manan bu
sanatçının içınde barındırdığı çocuksu saflık
ve haita geometnk soyut düzenlemeler adını
verdığı deneylenndekı o kendıne aykın yü-
zeysellık ıkilemı nedendır dıye. Bu hırçın.
duygularını açıkça göstennekten kaçınmayan
bu huzursuz. tutkufu. coşkun yapının resım-
lennde yansıttığı ıçedönüklük nasıl açık-
lanabılırdıye Ve belkı de yenılık arayışı, tıp-
kı bır çocuğun e\nmındekı aşamalar gıbı
onun bır yerde durmasına \e durduğu yen us-
talaştırmasına engel olmuştur. Oysa ne güzel-
dır onun tepelerden denız görünülerı. hacım-
lı bulutlan. kaba kunt fıgürlerı. Ama sanatçı
durmaksızın yenı bır arayışın peşınde olan
değıl mıdiraslında? Inanıyorum kı Görele kaç
yaşında olursa olsun hep Marsyas'ın getırdı^ı
yepyeni tadı aramaya adanmıştır. hatta ölür-
ken bıle düşündüğü tek şey "Yapacakyeni bir
seyim daha vardı" dıye kızmast gerektığiydı.
Sankı öliim bu yaramaz Marsyas ruhlu sanat-
çının hazırladığı yenı oyunu tamamlamasına
ızın vermedı. Ama belkı de ıstedığı tamam-
lanmayan bir şeyler bırakmak, süreklı bırakışı
duvumsam.ıktı
ALINTILAR
Yazarlar Dünyası'nın
2. sayısı yayımlandı
Kültür Servisi - Türkıye Yazarlar Sen-
dıkası'nm y ayın Organı "Yazarlar Dün-
yası"nın 2.(öüz 95") sayısı yayımlandı.
Dergıde. Sendıka'nın temmuz-aralık
1995 dönemı etkınlıklennm geniş bır dö-
kümü yapılıyor. \azarlar Dünyası, yıtır-
dığımız .Aziz Çalışlar \ e Kemal Sülker"ı
Ataol Bahramoğlu ve tlhan Selçuk'un
yazılanylaanıyor. Buyıl "?5.yaşını kut-
layan Necati Cumalı üzenne Zeki Coş-
kun'un . 70. yaşını kutlayan Arif Damar
hakkında
M e t i n
Cengiz'ın
yazılan ve
70. doğum
yılı nede-
niyle, Fat-
ma Gü-
rel'm Atti-
la llhan ıle
y a p 11 ğ ı
s ö y l e ş i
edebıyatı-
mızın bu
üç büyük
ısmını kut-
lama Nite-
liğınde. Tansu Bele.NevraBucakve Sen-
nur Sezer'ın yazılanyla. Reşat Nuri Hü-
se>in Rahmi ve Bedri Rahmi'yı andıkla-
rı Yazarlar Dünyası'nın 2. sayısında. Sı-
dıka Su ıle Ruhi Su üzerıne yapılmış bır
konuşma \e Turhan Dursun'un 5 ölüm
yıldönümünde tlhan Kurt'un bır değer-
lendırmesı de yer alıyor. Meslekı Sorun-
lar bölümüde ıse yazarlar açısından ol-
dukça önem taşıyan "TYS Telif Listefe-
ri". "Tek Tıp Yayın Sözteşmesi" metnı,
Türkıye Yazarlar Sendıkası ve Abhazya
Cumhurıyetı Yayıncılar Bırlığı arasında
ımzalanan kültür protokolünün metnı yer
alıyor. 1995'te ödül alan yazarlar ve ya-
pıtlarıyla ılgılı yazılann da yer ahyor.
1995'te Edebiyatniîiz" değeıiendirOdi
Kültür Servisi - TYS (Türkıye Yazarlar
Sendıkası) düzenledığı bır toplantıyla
1995'te edebıyatımızı \e TYS'nın çalış-
malannı değerlendırdı.
DilekTürker'ın sundugu gecede, TYS
Genel Başkanı Ataol Behramoğlu, toplan-
tmın asıl anlamınm edebıyatı Türkıye'nın
gündemınde tutmak olduğunu söyledı.
Behramoğlu. TYS'nın çözmeje çalıştığı,
edebıyat dünyasmın sorunlannı. telıf hak-
ları. tek tıp sözleşme. SSK'ye gerıye doğ-
ru borçlanarak emekh olma hakkı ve dü-
zenlı bır gelıre. mekâna sahıp bır kurum-
laşma olarak sıraladı. Seçımlerın hemen
sonrasına denk düşen toplantıda, seçım so-
nuçlanna ve Refah Partısı'ne de değınen
Behramoğlu. Refah Partısı'nı "faştst,geri-
ci vesaldırgan" olarak nıteledı. bu partının
bu duruma gelmesınde aydınlann umursa-
mazlıgmın da etkılı olduğunu söyledı.
Behramoğlu. heykele v e sanata tükürenle-
nn ıktidarda olmasının Türkıye'de "kültü-
rün felaketı'olacağını vurguladı.
Sanatçının savgınhğı,
demoRrasi ve fianş
TYS'nın 1995 yılındakı etkınlıklennı.
Ikıncı Başkan Fe\za Hepsilingirler ve Ge-
nel Sekreter Emin Karaca anlattılar.
14
Sendika, 1995y ılı içerisinde anma top-
lantılan, paneller ve uluslararası toplann-
lar dahil çeşitli etkinliklerde bulundu. Sa-
natçılar Kurultayı'na sunulan bildiri. V-
rupa ^azarlar Kongresi'nde sendikanın ılk
kez temsil edilmesi. A.Kadır. Ömer Faruk
Toprak \e birçoky itirdiğimiz insan için ya-
pılan anma toplanülan. \lehmed Kemafin
75. >aşı için yapılan kutlama toplantılan
yapılan etkinlikler arasındayer ahyor. Tür-
kiye'nin sorunlanna ve siyasal yaşantısına
karşı da duyarsu kalmayan sendika. dü-
şünce suçunu. Snas olaylannı. Fikir ve Sa-
nat Eserleri Kanunu'nu.gözaltındakayıp-
laneleştirdi, karşısında durdu. Antidemok-
ratik. faşist nitelikli dav ranışlann karşısın-
da yer alan T\ S, özgürlük, demokrasi ve
banş doğrultusunda çalışmalar yaptı".
Yüzün üzerinde yeni kitap, on-
larca yeni şair
1995 yılında şııralanında gerçekleşen-
len Metin Celal değerlendırdı.
" Bu yıl içerisinde gerçekleşen etkinlik-
lerin en önemlisi olarak Edebiyatçılar Der-
negi'nin gerçekleştirdiği. 80. yaşı dolayısıy-
ladüzenlenen "Melıh Ce\ det Anday Gün-
len" belirdi. 70. yaşı kutlanan Arıf Da-
mar'ın yeni kitabı "'Eskı Yağmurları Dın-
hyorum'.Cemal Süreya'nın yaşamını kap-
samlı bir şekikle inceleyen "Şaırın Hayatı
Şıır'e Dahıl". "Çocuk \e Allah"ın yeni
baskısı, Hasan Hüseyın hakkında eşi Azı-
me Korkmazgıl'in hazırladığı biyografi,
Can Yücel'den "Maaıle" ve Gülten
Akın'ın '"Sonra Işte YaşlandınV'ı eski ku-
şağın değerli çahşmalan oldu bu yıl içinde.
4O'lı yaşlardaki Erdal Alova, Banş Pırha-
saıı. Ahmet AdaveTuğrul Tanyol'dabuyıl
başanlı yeni kitaplaıia çıktilar okuyucu-
nun karşısına. Birçok şairin ilk kitabını çı-
kardığı bu yil, Nılgün Lstun, Hakan Savlı
ve Suleyman Çobanoğlu dikkate çekenler
arasında yer ak)ı".
Öykuyü değerlendıren SemihGümüş'e
göre 1995 öykü ıçın genye düştüğü bır yıl
oldu. "Eskikuşak-Tomns Uyarvebirkaç
başka isim dışında öy küden uzaklaşırken,
yeni kuşak, geçmişle bağlannı kopardı ve
popüler ilgilere koşullandı. Bu yılın öykü
için en önemli gelişmesi ise \dam Öykü
Dergısı'nin yayımlanmaya başlanması ol-
du. Cemıl Kavukçu'nun 'İjzakNoktalara
Doğru"adlı öykü kitabı yılın en ivi kitabı
olarakdeğerlendiriIirken,Zeyyat Selımoğ-
lu'nun "Derın Dondurucu Içın Öykü"sü,
Memet Baydur'dan "Gözün Kahverengi
Suyu", Erhan Bener'in "Günbatımı Öy-
küİeri", Kemal Ateş'in, Mıgırdıç Margos-
yan'ın, Süreyya Evren'in ve Zeynep Alı-
yc'nin kitaplan bu yılın başanlı çalışmala-
n arasında yer aldr.
Romançılanmız amma da
gerçekçiymiş!
1995"te roman değerlendırmesını. bu
değerlendırmenın seçım sonuçlanyla bir-
lıkte anlamının çok degıştığmı söyleyen
Zeki Coşkun yaptı. Coşkun, Lucacs' ın Al-
manya'nın toplumsal yapısının dağılma-
sının ardından söyledığı "Kafkaammada
gerçekçiymiş'* sözlennı ömek vererek baş-
ladı
"Dagılan, merkezsiz kalan toplumda ro-
man da bu durumu yansıtıyor: Kimlik ara-
yışı. yitirilen değerier, ve sığınacak şeyler.
Örnegin Lmıt Kıvanç'ın "Yalnız Olmu-
yor'u ya da Iskender Savaşır'm "Tutku
2000"i. Rnmanda geriye dönebilir miyiz ?
sorusu gündeme geliyor. mümkün oİma-
yınca başka cografvalar aranıyor. Latıfe
Tekin'in "Aşk Işaretlen", Mılla Bırkı-
ye'nin "Soldan Sağa" kitabı biryokuluk
öneriyor, kaçışı ve kopuşu sunuyor. Düne
dönmenin de birçözümolarak düşünüldü-
ğü umutsuzluk ortamında Nedım Gür-
sel'in "Boğazkesen"iveGünsel Korad'ın
"Zaman Yelı" kitabı tarihselromanlarola-
rakçıkOokurun karşısına.Osman Şahın'in
"Bucaklar" ve Öner Yağcı'nm "'Yedıve-
rcn" kitaplan da bu yılın belgesel roman-
ları arasındaydı. Kimlik sonınsalıyla kar-
şı karşıya kalan toplumda, roman da bu
bunalımdan nasibini ahyor; romanlar an-
latı olmaktan çıkıp, anlatının anlatısına dö-
nüşüyor. Yaşar Kemal veOrhan Pamuk ise
yazdıklany la değiL politik yönleriyle. ülke-
de akan kan üzerine diş basında yayımla-
nan yaalan nedeniy le öne çıktılar. Vani 120
yıllık Türk romanındapek birşey değişme-
di. Başlangıçta da hal böyleydi".
TAHSİN YÜCEL
Armağan
Bir radyoda dinledim: Günün gazetelerini özetle-
yen sunucuya telefon eden bır bayan, Cumhuri-
yet'ten biraz daha fazla soz etmesıni ıstiyordu. Ne-
deni sorulunca, gazetesinin Cumhuriyet olduğunu,
ama ötekiler böylesine cömertken, o hıçbir şey da-
ğıtmadığından, bırakmak zorunda kaldığını söyledi.
Ne denir? Bu Cumhuriyet yetkilıleri ülkemızin çağ at-
ladığını bilmiyorlar mı, nedir. yırmi bırınci yüzyılın eşı-
ğıne geldiğimiz küreselleşme çağında, gazeteciliğin
yalnızca iyı ve dürüst gazete çıkarmak olduğunu sa-
nıyorlar. Ben, kendi payıma. eksikliği biraz olsun gi-
derebilmek için, geçen yılbaşında okurlanma Henri
Michaux'dan parçalar sunmuştum. Bu yılbaşında
da, "çekilişsizkurasız", Raubert'ınyıllar boyunca, bı-
ni aşkın yapıttarayaraktopladığı incılerden (kendı de-
yimiyle "salaklıklar"öan) üç küçük demet sunuyo-
rum.
j^poğa^ ve^biz
Pireler, nerede olursa olsun, hep beyaz renklerin
üzenne atlarlar. Bu ıçgüdü onlara kendılerını daha ko-
lay yakalayabilelim diye verilmıştır. (B. de Saint-Pi-
erre)
Doğa, kavunu ailece yıyelim diye dihmlere ayırmış-
tır; balkabağı, daha büyük olduğundan, komşularla
yenilebilir. (B. de Saint Pierre)
Kurdun kuzuyu yemesi iyıliğın ve Tann'nın varlığı-
nın kanıtıdır; çünkü kuzu böylece hastalıktan ve yaş-
lılıktan kurtulur. (Buckland)
Su, gemi adını verdığımız o olağanüstü yüzer ev-
leri taşımak için yaratılmıştır. (Fenelon)
Balıkiann tuzlu olan deniz suyunda doğup yaşa-
yabılmelen ve bunca yıldır soylarının ortadan sılinme-
miş olması bır tansıktır. (Abbe Gaume)
Kadının, canlı doğanın bu çiçeğının, yeryüzünde
gerçekleştirilecek önemli bır görevı vardır: Erkeğe
eşlik etmek. (Menville de Ponsanj
II. Toplum, töre, inanç
Isa, Tann'yı hoşnut edebılmek için rahatını, onuru-
nu ve yaşamını feda etmiştır. (Ayme)
Kölelik birTann vergisıdir. Hıristiyan halk köleliğiy-
le göz kamaştırır. (Ermiş Ambroise)
Tann kölelere bulundukları durumda kalmalarını
buyurur, efendilerden de onları azat etmelerını ıste-
mez. (Bossuet).
Köle ticaretı ınsanlığa da, dıne de, doğal adalete
de ayk.n değildir. (Piskopos Bouvier)
Dınsiz kişi öldürülmelıdır. (Lamennais)
Darağacı bir sunaktır. (De Maistre)
Kitlelertümden kangren oldu: Köylerdeki tüm Pro-
testanları kılıçtan geçirmek ve tüm köyleri yakmak
gerek. (M. de Julien)
"Basın özgürlüğü" dediklerı kafa densizlığı her sa-
bah Fransız toplumunun düşünsel ve aktörel gücü-
nü yok etmektedır. (Dupanloup)
Ben Nigntia halklarından bırınin önderi olsaydım,
ülkenin sınırına bir darağacı kurar, buraya girmeye
kalkacak ilk Avrupalıyı ve buradan çıkmaya kalkacak
ilk yurttaşı acımadan astınrdım. (Rousseau)
Hastalıklarını anlatmaları söz konusu olduğu za-
man, toplumun alt sınıflarının alıklığının nerelere ka-
dar gidebileceğini bilmek için hastanelerde hekımlik
yapmış olmak gerekır. (Merat)
III. Eğitim, bilim ve sanat
Hangi anne, hangi Hıristiyan anne bile demiyorum,
hangı namuslu anne, kızını sahnede görmektense
mezarda görmeyi yeğ tutmaz? (Bossuet)
Çocuklar tuvalete ikişer ikişer değıl, tek başlanna
ya da kalabalık olarak gönderilmelidir. Hem de her
zaman, teneffüste bile, tam bir sessızlık içinde; böy-
le bir yerde asla konuşulmaz. (Dupanloup)
Bılim ınsanı tembel, iş yaşamında ve büyük gırişim-
lerde beceriksız, kavgacı, kendi kanılannda dayatma-
cı, başkalarının kanılarına karşı horgörülü, hüküme-
ti eleştirici, yetkeyt ve ulusal inakları küçümseyici kı-
lar. (De Maistre)
Bilimin insanın elindeyüreği kuruttuğunu, doğanın
çekiciliğini yok ettiğini, zayıf kişileri tanrrtanımazlığa,
tanrıtanımazlıktan da cınayete götürdüğünü çok in-
san düşünmüştur. (Chateaubriand)
Kabul etmek zorundayız kı, dinsel kesınlik mate-
matik kesinlikten aşağı kalmaz. (Baguenault de
Puchesse)
Şurası kesin ki, meleklerin sayısı yaratılmış tüm
türlerin sayıstndan daha fazladır. (Bossuet)
Ben Copernic'in görüşünü derinleştirmenın doğ-
ru olduğu kanısında değilirn. (Pascal)
Raffaello'nun en güzel Bakire Meryem'lerinin can-
lı örneklerıni nereden aldığmı yüzünüz kızarmadan
anımsayabılır misiniz? (Rahip Bautain)
Shakespeare, sanat beğenisınden ve eğitimden
yoksun bir vahşiydi. (Blair)
Michelangelo sinirime dokunur. (Joseph de Ma-
istre)
Ettiği kötülükleri yalnız btlgisizliğin bılmediği Gali-
lei'den söz etmek tümüyle yararsız oldu artık. (De
Maistre)
Sokrates insan düşüncesine hesaplanması ola-
naksız bır kötülükte bulunrrtuştur. (Andre Lefevre)
Biliyorum, bu tür inciler renkli basınımızın dağırtı-
ğı battaniye ya da tencerelerin yerinı tutamaz. ama
onlarla birlikte ve ustalıkla kullanılınca seçım bıle ka-
zandırtabilir.
Yeni Yüksektepe'de felsefe
seminepleri
Kültür Servisi-Yeni Yüksektepe Kültür Derneği, 5
ocaktan başlayarak felsefe semınerlen düzenlıyor.
"Anstp". "Eflatun", "Romaya Bılgelık", "Eskı
Hindistan", "Buda Felsefesı", "İnsan ve Devirleri"
gibi konulann tartışılacağı seminerlerde, felsefenın
msandan uzak bır kavram oimadığı. tam tersine
insanın kendisiyle ilişkili olduğu ve felsefenin sadece
teorilerden olusmadığı, pratık olarak yaşama
aktanlabileceği üzerinde durulacak. Yenı Yüksektepe
Derneği'nde ayrıca, cumariesı günü "Zodyak" konulu
bır dia gösterisiyle eskı Mısır, Babil, Çın. Hindistan
uygarlıkları anlatılacak.
KUItür Servisi - Aksanat, tıyatro sezonunu Oktay
Rıfat. Yusuf Atılgan ve Onit Kutlar'ın yapıtlanndan
Selma Köksal ıle Gülsüm ^ydan'ın oyunlaştınp
yönettiği 'Bahar İsyancıdır adlı tek perdelık gösteri
ile açıyor. 1993-94 Avnı D,||g l | Özendirme Odülü'nü
alan oyun, 7. Uluslararası Uanbul Tiyatro
Festıvali'nde de sahnelenmşti. 5 ocak tanhınden
başlayarak Aksanat'ta sahr«le
nmeye başlayacak olan
'Bahar tsyancıdır'da Selme Köksal. Gülsüm Soydan,
Kaan Erten ve Cem Safrandan oluşan Oyuncular
Tiyatro Grubu rol alıyor. G,Un. cuma günlen saat
19.30, cumartesi ise saat 1' 30 ve 19. 30'da
sahneleniyor.