Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 2 OCAK 1996 SALI
14 KULTUR
Romanda, öyküde kurmaca
ile gerçeğhı arayışları
FERİDUN ANDAÇ
Roman ve öykünün kurmaca gerçek-
liği okur ıçin bütün zamanlarda ilgı çe-
kici olabilmiştir. Gerçeğin yenıden ku-
rulmuş, tasarlanmış hali. yani bunun
ikinci bir u
e P "bakış" tarafından yazıya
dönüştürülmesi. okurun da gerçeğin ar-
dına bıle ısteye takılıpgıtmesi.. Okuma
serüvenibubilinenlerinbilinmeyenyön-
lenyle tanıklık için yaşanır. Başlı başına
bıryolculukturbu. Kuşkusuz okurun ro-
manı öyküyü seçişi ıçin başka nedenler
de vardır. Orneğın: bu tür anlatılann ko-
lay rahat okunur olması! Bu bir roma-
nınöykünün daha çok okur bulmasıiçın
bir ölçü olabilir mı? Pek sanmıvorum
Geçen yılın çok satan romanı Yeni Ha-
yat'ın böyle birkarşılığı bulduğunu söy-
lemek güç.
L'mberto Eco'nun: u
Eğer anlatı diin-
yaiarı bö> lesine rahatsa, neden dünyanın
kendisini bir romanmış gibi okumay ı de-
nemeyelim?" sözlerının hemen arka pla-
nında soruya dönüşen şu düşüncelerine
baktığımızda: "Yada,eğer kurmaca an-
latı dünyaları böylesine küçük ve aldatı-
cı bir biçimde rahatsa, neden tıpkı gerçek
dünya gibi karmaşık. çelişkili ve kışkırtı-
cı anlatı dünyalan kurmaya çalışmaya-
lım?": okurun yazar(ın) neyı bekleyıp
beklemedığı de ortaya çıkıyor sanınm.
(Anlatı Ormanlarında Ahı Ğezinti. Çev:
K. Ataka>)
Bu baglamda karşımıza yazar yapıt
okur gerçeğınin yanı sıra bir başka ger-
çeğin de çıktıöını görüyoruz: Yaşam
Biz. bunun yazıya dönüştürülmüş yiizü-
nü görür, okuruz. Okur. bıle ısteye. bu al-
datıcı oyuna gırer. Pekı yazar' Yazann
yaratma eylemindeki durumu. konumu
nedir? O da ta baştan. bu aldatıcı oy unun
içinde değıl midir? O kurmaca dünyayı
var edendir çünkü. Yaşama. yaşam ger-
çegine dönüp bakışın izlenni yazı gerçe-
ğinde arayış: bıre bir bunun karşılıgını
buluş okur ıçin dolaysiz bir seçim. Salt
anlatılana bakış, bunu yorumlayış... Ya-
şamda karşılığının olup olmadığını sor-
gulayış...
Eco. "Kurmaca.gerçekliktendahara-
hat göründüğü için gerçekliği sanki kur-
maca bir anlatıy mış gibi yorumlamaya
çalışıyoruz" derken; okurun çekım ala-
nını da ımlemış oluyor sanınm.
Roman \ e öykümüzün bugün geldiği
kıyı. anlatıcısını. "kurmacaUe gerçekli-
ğin''* buluştuğu aynştığı çızgilerin yazı-
da boyutlanış bıçimlerını sorgutamaya
yöneltıyor.
Rornancılığımızm genel
görünümünde suskunluk,
9Ündemsizlik belirgindi
Yılın roman öykü birikimine baktığı-
mızda. bu arayışın izlerinı birçok roman-
cı ve öykücüde görebilıyoruz. Bu bakım-
dan. yılın göz dolduran romancılan öy-
kücülerinde kesışen buluşan en belirgin
yanın gerçeğe bakış. bunu yeniden ku-
rarkenki arayışlann olduğunu ımlemeli-
yım. Boris Suçkov'un "gerçekçi yazar"
tanımı ("Gerçekçi biryazar va dasanat-
ÇL, gerçekliği ne denli yakından çizip ya-
pıtmdaki olay lar arasında geçen ilişkile-
ri yakından araştırırsa, gerçekliği yeni-
den ortaya ko> uşu da o denli canlı \e inan-
dırıcı olur; çünkü, kendisi gerçekliği yal-
nızcoşkusal bir biçimde algılamakla kal-
oman ve
öykümüzün bugün
geldiği kıyı,
anlatıcısını, "kurmaca ile
gerçekliğin"
buluştuğıı'aynştığı
çizgilerin yazıda
boyutlanış biçimlerini
sorgulamaya yöneltiyor.
Yılın roman/öykü
birikimine baktığımızda,
bu arayışın izlerini birçok
romancı ve öykücüde
görebilıyoruz. Bu
bakımdan, yılın göz
dolduran
romancılari'öykücülerinde
kesişen-buluşan en
belirgin yanın gerçeğe
bakış, bunu yeniden
kurarkenki arayışlann
olduğunu imlemeliyim.
TT% omancılığımızın
hç bu dönemdeki
—L V genel
görünümünde suskunluk,
gündemsizlik belirgindi.
Sözü edilen bir iki
roman romancı dışında
söngün bir dönem
yaşandı. 95,
öykücülüğümüz için
durgun, verimsiz bir
yıldı. Yazının en
besleyici yönlendirici
kimüği olan türünün
böyle arka planda
kalması... Bu açmazın
nereden kaynaklandığını
bilmek için yazınımızın
80 sonrası oluşumuna
göz atmak gerekir
sanıyorum.
: Kıvanç
mamış, aynı zamanda, onu yorumlamış
ve genelleştirmişrir de. Gerçekçi yazar.
bireysd olaylarla görüngülerin ardında
yatan çeşitli toplumsal güçlerin hareket
ve karşı hareketinin genel çi/gisini orta-
ya ko> ar. (Gerçekçiliğin Tarihi, Çev.: Aziz
Çalışlar. Sayfa 19): > ılın göz dolduran
romancılarını romanlarını biryerde bu-
luşrurdu dıyebılırim. Romancılığımızın
bu dönemdeki genel görünümünde sus-
kunluk. gündemsizlik belirgindi Sözü
edilen bir ikı roman romancı dışında
söngün bir dönem yaşandı Yayımlanan
roman sayısının azlığı çokluğundansa:
bunlardansözeden. eleşiıren tanıtanya-
zılardan >oksun oluşumuz biraz da \ar
olanlara dönüp bakılmasını engelliyordu
diyebilirım Ornegınyayımlananroman
(Boğazkesen)romancısının (NedimGür-
sel)girışıminebızı tanıkederken; bir baş-
ka yazarca (Orhan Duru)bu girişim şöy-
le karşılanıyordu "Efendinin biriçıkıvor,
bir roman \a/ıvor, romanlabirliktevavın
sonrası vapacaklarını hesaplıvur, neler
söy leyeceğini. ne gibi ilginç tanıtım o\ un-
lanna girişeceğini kurguluyor. Belki ro-
manın kurgusundan çok bunu kuruyor
kafasında."
Okurun bu saytalarda ızledıği "Türk
Romanının Son S irnıi Beş Yılı Değerlen-
dirili\or~ soruşturnıası da bir ikı vazıv-
la kar^ılandı "\em Bir Romana Doğ-
ru". Hasan Bülent Kahraman. 8 .*). 1995,
Cumhurıyet: Romancılığımı/a Roma-
nesk Bakışlar, Feridun Andaç, Kasiın
1995. Varhk.
Öne çjkan pomaıriar
1950 kuşağı > azarlarmdan Tahsin Yii-
cel, BmkSö\lencesi"ndc taşra insanının
gerçeğıne ironının penceresinden bakı-
yor. Cumali'nin kişiliğınde (bıyığında)
sımgeleşenlerle kasaba vaşamının süre-
gıdcn sıradanlığı. ııısan ılışkıleri sergile-
niyor. >'üccl. anlatısını buradaki yaşam-
sal gerçeklıkler üzerine kurarken; göster-
gelerle temellendirdiklerini humorist bir
biçimde anlatıvor Bıreyın ıç dışdünya-
sındakı çatışmalann uçlandığı noktafan
vansıtıvor Yazının gerçeği ile yaşamın
gerçeğınin buluştuğu ayrıştığı noktalan
yalın bir anlatımla sergiliyor romancı.
DemirÖzlü,kuşakdaşı YücelgibiTat-
lı Bir Eylül'le dönem romanı yazmaya
yöneliyor. Bireyin gerçekliği bütünüyle
onun roman dünyasını kuşatıyor. Za-
man mekânkavramıbukuşatılandünya-
ııın ana temellerınden: Kopulan, bağla-
nılan. \aşanılan... Özlü, başlı başınaan-
latını ka> gısını önceliyor. Düşsel yolcu-
luğun un ızlerinde. dönüşlerde. sürükle-
nişlerde döne döne anlatılanlarda roman-
cmın bu sanrılarını gözlüyoruz. Kentler.
Oyküıriiıı sığ sularında95. öykücülüğümüz için durgun.
venmsız bir y ıldı Yazının en
besleyici vönlendıncı kımlıgi olan
türünün böyle arka planda kalması... Bu
açmazın nereden kavnaklandığını
bıimek ıçin vazinımızın 80 sonrası
oluşumuna göz atmak gerekir
sanıyorum. Öncekı yılın gündemınde
yer alan. "bir öykü dergisi olmaü/mı?.."
sorusuna yanıt. yıne bu görüşü orta\a
atan MemetFuat'ın gırışimı ile geldı:
Adanı Öykü. İkı a\da bir
yayımlanmaya başlayan dergının
öykünün kan dolaşımını
yeğinleştıreceğını umanz.
Derginin yayın yönetmenliğıni Semih
Gümüş üstlenmiş.
Bu alanda hıç dal kıpırdamamasının
öykü üzerine düşünmeven \azma\an
bir kuşağın sürgün \ ermesıne de
bağla>abılırız. Oykücülügümüzün
'50"lı -k
70'lı yıllardakı de\mımı bugün
yok. Bu süreçte yazanlann bırçoğu
suskun. bazılan da arada bır \azma\i
denıvor..
Zeyyat Selimoğlu. bu suskunlugu
bozanlardan. Kırk yılı aşkın süredır
yaznor. Derin Dondunıcu tçin Öykü
onun. çızgısınden sapmadan
yürüyüşünün bırıkımını getınyor. Yine
denız \ar. ama bu kez belırleyıcı değıl.
Daha çok kente vönelıvor... Humonst
bakışı ıse vıne doludızgın yol alıvor...
Günbatımı Öyküleri Erhan Bener'ın
öyküdekı çızgısını belırleyen bır kıtap.
Bener. daha çok. durumlardan yola
çıkar. Sıradan olanlara bakış. yaşanan
gerçeklerin bıçım aldığı durumlar. bu
'durum'un insanı... Toplumun birçok
kesımınden ınsan onun ö>külerınde
soluk alır. Özellıkle anlatısının kurgusal
bo>utu. Bener"ın anlatım yetkınlığını de
sergılemektedır. Dennlıgı. >oğunluğu
olan öykülerdır.
Mustafa Kutlu'nun öykücülügünün
kıyıda kalan. görülmeyen (>a da
görülmek ıstenmeyen) bir yanı var!
Arka Kapak Yazılan bu görülmeyenlerı
öne çıkarnor. "An'"lann fotoğrafını.
Sevgi Özel Memet Bavdur Mıgırdiç Margosyan
fotoeraflann •*an"larını \ansıtı\or...
"Bir"Küçük Adacık". •'5402" onun
duvarlılığını. ö)kü e\reninm
zengınlığıni sunuyor... Kutlu, rafine
edilmvş öyküler >azıyor.
Kemal Ateş, Bir Şarkıy ı Dinlerken'de
toplumun değışik kesimlerınden
kesitler getınyor. Yaşamsal gerçeklerin
çarpıcı yanlannı konu edınıyor.
Siuzaffer Izgü, Avvayı Yedik'te \er alan
övkülennde >ıne gülmecenın anaforuna
tutuvor okuru. Toplumsal olavların
yaşamdakı çelışkılerle sarmaİanan
yanlannı. traji-komık durumları konu
edınıyor.
Meknıh Kadınlar Mezaıiığı. Ayla
Kutlu'nun üçüncü ö\kü kıtabı. Kutlu.
kadınların dünyasına. acımasız
koşullarda ^üregıden vaşantılarının
gerçeğinı dıle getırerek bakıyor.
Ö>kücülüğünün. bu kanaldan
gelışeceîını belirmnce ortaya koyuyor
Kutlu.
Cemil Ka\ ukçu. Pazar Güneş. (1983).
Patika (1987). Temmuz Suçiu (1990) ile
öykücülüğünü dönülüp bakılnıası
gereken bır yere getırmıştır.
Bu >ıl okura ulaşan l'zak Noktalara
Doğnıonun bu çızgısını ıvıce pekıştırcn
öyküler toplamından olu^uyor. N
hem ıçınde hem dışında serdümence
yaşayan ınsanların'an'lık. 'gün'lük
serü\enlerı...
Benzersız bır atmosfer çizılerek
yansıtılıyor. Kavukçu. okuru. yepvenı
bır öykü evrenınde dolaştırıvor.
Soluksuzca okutturu>or anlatısını.
Vli Balkız, Yaşam Bir An'lar
Toplamıdır'la övkücülüğünü daha
gelışkın bır çızgıye getınyor
Sevgi Özel ıkıncı övkü kıtabı .4şk Bir
Boncuktur'la şaşadığımız 'gün'lere.
ılişkılere dönük 'olay'ları 'durum'lan
konu edınıvor. Çalkantılı vıllann
cenderesinde dönenen ınsanlann
gerçeğıne bakışı yeğlıvor. Özel.
Atilla Şenkon, Ten Yükü ile öyküdekı
bıçım arayı^larını sürdürüyor. Gül Abus
Semerci. bu nlr bir arayışın
denemelerini ikinci kitabı Kara Pelerinli
Bır Şö\alye (llamdi Bey) ile ortaya
çıkanyor. Bu uzun anlatıda yer alan ana
iziek onun humour yüklü dünyasını da
sergiliyor.
Harran'da Dolunay,yılın öne
çıkabılecek ö>kü kitaplarından. Yeşim
Dorman sözün atlasında sır döküyor...
Gızemlı bır coğrafyada gezındinyor
okuru. Kurmaca gerçekliğin
boyutlanışı bıçim alışına da tanıklık
ederız Dorman. başarılı bır öykü evrenı
çızı\or.
Gözün Kahverengi Suyu, Memet
Baydur'ıın >ırmı vıllık övküler
bınkımını getırıyor. Bavdur.
avrıntı gözlem ustası. Yazının kuşatıcı
e\renınde her kıpırdavışın-öykü"ve
dönüşebıleceğının örneklerını
verıyor.'95'te yayımlanan dığer öykü
kitapları ıse^unlardı:
Dolunay Vardı. Zeynep Alıye; Ve
YalanlarveSessizlik(uö). Ahmet
Erözencı: Söyle Margos Nerelisen,
Mıgırdiç Margosyan: Zaman İadesi,
Özdilek Erdem: Loş Sokağın Kadınlan,
Selma Fındıklı. Aşkımunıya. Murat
Yalçın: Ars Longa Bahar Kısa,Cem
Atbaşoğlu: Ahdım Var, Hür Yumer: Üç
Kuşaklık Bilmece. Necla bık: Zaman
Zeman Öyküleri. Süre\ \a E\ ren:
Başımı Nastığa Koyduğumda, Aytunç
Tosiınoğlu, Tak Sepeti Koluna, Nıgar
Bılgen: Gülbeyaz,Turgut Acar:
Karmakanşık Öy küler Kitabı. Ertuğrul
Oeuz Fııat; lnnırsamak.Cenaız llhan.
yazarın bu kimlığıni yeniden biçimliyor.
Yine aynı kuşağın \erimli romancıla-
nndan Erhan Bener. Hınzır Kız'da yakın
döneme tanıklığı ıçeren gerçekleri yan-
sıtıyor. Bireyin sevgi sızlık eksenindekı
durumu. açmazı bu tanıklıkla iç içe ve-
nlır. Toplumsal altüst oluşun izlerı Be-
ner'ın. Anafor'dan (1993) sonra. en yo-
ğun bıçımde bu romanında yer alır.
Erol Toy, çağ romanı Şazmayı sürdü-
riiyor. Mtik L!
Ikü,onun tanhsel olana ba-
kışına yorumuna yenı bır halka eklivor.
Tanzımat'tan Kurtuluş Savaşı'na değin-
kı sürecin biranlamda panoramik görü-
nümünü sergıliyor.
İlk romanı Pansiyon Huzur'dan
(1975) bugüneromancılığını özgün bır
çizgiyegetiren Irfan Yalçın, Annem. Ba-
bam ve Ben'de toplumun alt kesıminden
ınsanlann gerçeğini yansıtmaya yöneli-
yor. Uzun öykü olarak da nitelendirile-
bılecek bu anlatısında \alçın. anlatıcı-
nın bakış açısından yansıttıgı gerçekleri
dile getirmede "gerçekçi yazar" tavrını
lirik birduzeye eriştiriyor.
Fırat'ın Sırtındaki Kan/Bucaklar, Os-
man Şahin'in ikinci romanı. Şahın, öy-
kü evreninin coğrafyasından belgesel bir
anlatı çıkarmış: Yaşanmış. gerçek olan
olaylann tanığının anlatımı üzenne ku-
rulu romanda. Güneydoğu Anadolu ger-
çegınin trajedisıni yazan insanlann dün-
yasını sergiliyor Şahin. Dünü anlattınr-
ken. bugünkü oluşumların nedeaniçın-
lerine de kapı aralar.
Anlamların,
anlamlandırmalapin
peşinde bir izlek
Boğazkesen/Fatih'in Romanı Nedim
Gürsel'ın ılk romanı. Gürsel. tarihselle
güncelı iç ıçe kurguluyor. Bu çabasi da
onu. değişken bir anlatım düzlemınde
ıkıli zamanı yaşatarak, ıç ıçe ıki anlatı
yazmaya yöneltiyor. Kurmacanın ger-
çeklığiyle yüz göz olan okur, GürsePin
yazma anlatma serüveninin de boyutla-
nış biçimlerini görebıliyor bu romanda.
Ay nı zamanda romancının tanh \e zama-
nın çağsay ıcı yanlanna bakışının (yorum
anlam düzlemindekı) yansılannı da gö-
rebilıyoruz. Bu pencereden bakınca. ro-
ınanın salt kurmaca gerçekliğine daya-
narak. modern roman kavramının ro-
mancılığımızda nasıl algılandığını tar-
tışmak kaçınılmaz gibi geliyor bana.
Nazlı Eray ise imlediğımiz kavrama
daha net açık yanıt gctirebriecek bir ro-
manla karşımızda Aşık Papağan Barı
Eray'ın fantezılerle örülü dünyası bu
kez. aşkın ölümcül labırentlerinde do-
laştırır okuru. "Sevgiyi doyasıya yaşaya-
ma"yışın ızlennde humour yüklü bir an-
latım seyrine kapılıp gıdersiniz.
8ü"lı yılların romancılanndan Latife
Tekin beşincı romanı Aşk İşaretleri'nde
anlamların anlamdırnıaların peşinde bir
izleği açımlıyor. Bir yanıyla Nezır'ın
gerçeği, öte yanıyla da onunla hayatı an-
lamaya çalışan insanların düşle sarmala-
nan dünyası... Yoksullaşmanın katman-
lan gerçeklıklerinde bunların simgeler-
le örülü yansıları verilir. Örtük olan
dil zaman. anlatıcımn kurmaca gerçek-
liği bıçımlemede en naıfkaldığı y an. Te-
kin: bir şeyi anlatmak. sonlamak ya da
göstermek yerine sımgelerle örülü bir
düş dünyası kuruyor. Sözün ses'e. ses'in
düş'e dönüştüğü yerde var olabilen bir
dünyanın gızlerini anlatıyor.
Bir çok romana tanık olduk
Ümit Kıvanç, son > ıllarda y aşadığımız
toplumsal altüst oluşun "birey "in dünya-
sına yansılannı Yalnız Olmuyor'da dile
getiriyor. Yaşanılan çözülmenin "ben"le
"biz" gerçeğinde iletişims.izlik uçurum-
lan yaratışı; giderek bunun hayatın her
alanında bır ivmeymış gibi algılanışı...
Ve tükenış... İşte gelinen yerdeki açmaz-
lan aşma çabasındakı insanların düşle-
ri kopyalan bağlandıklan... Kıvanç. bu
bağlanışın umuda dönüşen (kurtuluş ara-
yışına yönelen insanlann) yanlannı. ola-
bilecekyapılabileceklenyansıtıyor. So-
nuçta; her çözülmenin bir kaçış, bir sığı-
nışla aşılamayacağını anlattırmaya çalı-
şıyor.
Yediveren. Öner Yağcı'nın dördüncü
romanı. Yağcı. yaşadığımız altüst oluş
sürecindeki olaylara tanıklığı yeğliyor.
Anlattığı kişiler. olavlarla bir anlatı ro-
man (kurmaca yapıt) neden niçin yazı-
lır sorusuna yanıt arayışına yöneltiyor
okuru. Yağcı; anlatı kaygısındansa, an-
latılanlann kaygısını taşıyor sürekli.
Soldan SağaTAtilla Birkiye'nin "Aşk
Üçlemesi" adını verdiği romanlarının
ikincısi. Anlatıda. tutkuya dönüşen bir
aşk öyküsünün sürüklenışını izleriz. De-
ğişik zaman durumlarda, yer mekân ara-
yışlarında süregıden bir öyküdür bu:
Hem zamanın içinde. hem de dışında.
Birkiye. anlatısal metnin kurmaca ile
gerçeğin buluştuğu yerdeki arayışı yaşı-
yor. y aşatıyor. 95"te birçok ilk romana ta-
nık olduk. Herbırı sessız soluksuzca ya-
yın dünyasında yerini aldı; okuru nu.
eleştırmenini bekledi:
Dağın Öteki Yüzü, Erendiz Atasü; İti,
Faruk Ulay; Ares Harikalar Diyannda,
Derv ış Zaim: Gölgesizler, Hasan AIı Top-
taş: Tutku 2000, Iskender Savaşır. Za-
man Veli. Gürsel Korat: Puslu Kıtalann
Atlası. Ihsan Oktay Anar: Amerika,
Ömer Baytaş: Deniz Orada, Gül Zileli:
Soğuma, \lahir Öztaş.
Yılın okura ulaşan diğer romanlan da
şunlardı: Gece Bitmedi, Muzaffer Buy-
rukçu: Gramaton Hâlâ Çalıyor, Selim
Ileri; Kişilikler Kaan Aslanoğlu. Çıplak
Viking, Tekin Sönmez: Sakallı Kadın,
Renan Demirkan: Vitik Bir Aşkın Gölge-
sinde, Mehmet Lzun. Bekienmedik Bir
Ziyaretçi, Aras Ören: Dilber, MuzafFer
İzgü. Yalan Roman, N'eşe Cehız.
YAZI ODASI
SELİM İLERİ
Edebiyatçı: Değersiz Adam
Güncelin ardını kovalamakla yükümlü gazeteler,
haftalık dergıler, en önemlisı televizyon, bugün ede-
biyat adamına kapatılmıştır. Sanki edebiyat adamı7
nın toplum konusunda. güncel siyasa konusunda, '
olup bitenler konusunda dinlenmeye, öğrenilmeye;
elverişli hiçbir düşüncesi, görüşü yoktur.
Soruşturmalar yapılmakta. açıkoturumlar düzen-
lenmekte, Türkiye'yi çok yakından ilgilendiren, ger-
çekten ciddi sorunlar -ıtiraf edelim kı sözüm ona- tar-
tışılmakta; beri yandan, edebiyat adamının görüşle-
rini dile getırme fırsatı adeta yasaklanmaktadır.
"Konuşan Türkiye"y\ yarattığını var sayan televiz-
yon izlencelerine bır göz atın; polıtikacılar, şarkıcılar,
futbolcular, dansözler, ünıversite öğretim üyeleri bir
arada boy gösteriyorlar da, tek bir edebiyat adamı-
na rastlanmıyor.
Aynı tutum gazetelerin. dergilerin görüş alışları için*
de geçerh. Popüler bir iki ad kimi zaman ikı çift söz
etse bile, silık soluk sunumlar dolayısıyla o sözler yi-
tip gidıyor.
Televızyonda Bülent Ersoy'un, ibrahim Tatlı-
ses'in. Adnan Şenses'in söyleşilerı "ratıng" alıyor;
edebiyat adamının düzenleyebileceğı bırsöyleşi sa-
atinden öcüden korkulur gıbı korkuluyor, kaçılıyorv
Tabii biraz farklı bır söyleşı olacak ama, hiç alıcısı çık-
mayacağı nasıl ılerı sürülebilir?
Arabeskin toplumdaki etkisı üzerine soruşturma-.'
lar düzenleniyor, yazılar kaleme alınıyor. Orhan Gen-,
cebay'ın bilgilendirmelerını okuyoruz. Gelgelelım,
öykülerinde, arabeskleşmeyı nicezamanlar toplum-
sal sebepleriyleyansıtmış Muzaffer Buyrukçu'nun
görüşleri sorulmuyor, yorumlanmıyor, açımlanmıyor.
Bu, kimsenin aklına geimiyor. /
Oysa:
Kurtuluş Savaşı'nı günü gününe gazeteye yansı-
tan yazarlar Ruşen Eşref Ünaydın, Falih Rıfkı Atay,
Yakup Kadri Karaosmanlu, Halide Edip Adı-
var"dır. İlk ıkisı bırer Türkçe ustası, ötekıler. ıki büyük"
romancı.
Halide Edip, Türk'ün Ateşle Imtihanı'nda Latife
Hanım'ın Izmir'deki evinden söz açar; orada bir ge-
ce bu ünlü yazarlarımızın bazılan Gaz/'yle Latife Ha-
nım'ın konukları olmuşlardır.
Istanbul'da yazanlar arasında Yahya Kemal Be-
yatlı vardır. Yahya Kemal'in Eğıl Dağlar'da derlen-
mış yazılan Mılli Mücadele çevresınde çok önemli,
kendi gününden sonrasına kalabılmiş yazılardır.
Zaten, çoğu, kez, edebiyat adamının güncel yazı-
sı sonraya, bugüne kalabilmiştir. Meraklısı çıkar mı
bilemem ama, Refik Halid Karay'ın kronikleri bu-
gün için de birer başyapıttır.
Edebiyat adamının günceli ırdeleyen yazılan Cum-
huriyet dönemınde de varlığını ve önemini koruya-
caktır. Gazetelerden dergılere, Reşat Nuri Günte-
kin'ın Peyami Safa'nın, Mahmut Yesari'nin günce-
li deşen yazılan okuria buluşur.
Küttürsüzleşme süreci
Sıçrayarak yol alırsak. 50'lerde, 60'larda, hatta
70'lerde edebiyat adamından büsbütün vazgeçıP
mediğini saptarız. Ahmet Muhip Dıranas Demok-
rat Parti çizgisindedır; onun nihayet bir kitapta der-
lenmiş (Yazılar, Adam Yayınevi) yazılan, Demokrat
Parti'yeyöneltılen "kültürsüzlük" suçlamasını yalan-
layabiliyor.
Haldun Taner bir yönüyle seçkin bir gazete yaza'î
rıdır." Öktay Akbal iz sürer. Çok farklı bir alanda, ka-
dın-magazın alanında Muazzez Tahsin Berkand,
bir süre günlük yazılar kaleme getirir.
Bununla birlikte edebiyat adamı git git güncel dı-
şı bırakılacaktır.
90'lara eriştiğimizde bu kişinin yalnız güncel dışı-
na değil, neredeyse toplumun mazisine hapsedil-
mek istendiğini ayırt edıyoruz: O, artık, değerleryel-
pazesinın ötesinde, olmayan fıldişı kulesınde tek ba-
şına.
Attilâ ilhan, olmayan fıldişi kulesinde, her biri pek
çok tartışma açıp berraklık getırebilecek önemli si-
yasal yazılar yazmıyor mu?
Edebiyat adamının gerı plana ıtilişının sebeplerini
çözmeye çalışıyorum. Belki de güncelin ardındaki
derinliğe kayıtsız kalındığından, uğraşı gereği derin-
liklı olmak zorundaki edebiyat adamına hıç mi hiç ih-
tiyaç duyulmuyor.
Üç beş yıld/r bir küftürsüzleşme süreci söz konu-
sudur. Başı televizyon çekiyor, onu yazılı basın takıp
edıyor. Hiçbir konuda öze inılmemekte, her konu öz-
suyu sıkılmış olarak sunulmaktadır: Bir posa yığını.
Olup bitenler üzerine edebiyat adamı nerede tar-
tışabilir? Üç bıne, iki bin adete inen kitap basım sa-
yılarıyla. o. tasasını milyonlara nasıl duyurabilecek?
Yoksa edebiyat adamı düşüncenin, toplumsal ha-
yatın kalıcı tanığı, yazılı kültürün çok nıtelikli bir işçi-
si değil mı?
Bu yazıyı, memieketimizin sorunla ilgilenmesi ge-
rekli resmi kuruluşları olan "Milli Eğitim" ve "Kültür"
bakanlıklarına adıyorum.
Oyun yazan Heiner Müller öldü
• BERLİ1N (AA)-Avrupa'nın
en ünlü oyun yazarlanndan
Heiner Müller öldü. Tedavi
gördüğü Berlin Hastanesi'nde
kansere yenik düşen Müller.
1992 yılından beri üntü yazar '
Bertold Brecht'in kurduğu
Berlıner Ensemble
Tiyatrosu'nun yönetmenliğini
yapıyordu. Müller'in en ünlü
oyunları arasında Berlin
Duvan'nın inşa edılmesı ve Doğu Almanya'da işçilerin
1953'teki başansız ayaklanmasını konu alan
"Berlin'de Alman Ölümü" bulunuyor.
Yazar Suzanne Prou öldü j
• PARİS(AFP) - Renaudot ödüliü Fransız roman 7
yazan Suzanne Prou. 75 yaşında yaşamını yitirdi. "\
Geçen hafta sonu ölen Prou, 23 yaşındayken Nazi ?
işgaline karşı yeraltı faaliyetlerinde bulunmuş. bir
gazete çıkarmıştı. 1950 ve 60'larda Cezayir'deki ınsan
hakları ihlallenni protesto eden yazann ilk romanı. 43
yaşında iken yayımlandı. En bilinen romanı 'La
Terrase des Bernardini' ile 1973 yılında Renaudot ;
ödülünü aldı. Prou'nun 1995 yılında yayımlanan son '
romanı "L'Album de Famille' (Aile Albümü) ıdi.
1. Karadeniz Kısa Rlm Festivali
• Kültür Servisi - Llusal sınema ve kısa filmın
tanıtımına öncülük etmek, bu alanda yapılan
çalışmaları desteklemek amacıyla 1996 Mart ayında
düzenlenecek olan 1 Karadeniz Kısa Film Festivali
kapsamında bir "Ulusal Kısa Film Yanşnıasi"
düzenleniyor TC uyruklu, profosyonel vc amatör
yarışmacılara açık yarışma. konulu. belgesel.
canlandırma dallarındakı kısa film. vıdeo ve sinema
filmlenni kapsıyor. Son katılım tanhi 2 şubat olan
yarışmanın seçicı kurulunu Hüseyin Kuzu, Binnur
Kılınçkaya. Kenan Engızh. Lütfü Özalay. Mehmet
Açar, Öznur Çavuşoğlu. Vecdi Sayar oluşturuyor.
Yanşmaya katılma \e yazışma adresı şöy le Klas TV,
19 Mayıs Mah Talırr>hane Cad. No. 46 Samsun.