23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 OCAK 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 AST, bugün Yeşim Dorman 'ın 'Kardeş Sofrası' adlı oyununun prömiyeriniyapacak Yenflen asflere bir gülECE TEMELKLRAN ANKARA - Katoiik kilisesinde muhasebecilik görevi yapan Nlko, göğsünde sakladığı güile tarihte bir yolculuğa çıkar. Aradığı "doğnı" olandır. Oysa dogru olan Roma'da, Osmanlı'da, Avrupa'da yenilmiştir hep. O da yenilir. Oyun bittiğinde Börklüce Mustafa'nın saflanndakilerle birlikte ölmüş, aynı semahı dönmüştür. Ankara Sanat Tiyatrosu'nun bugünden itibaren sergilemeye basjayacağı "Kardeş Sofrası" adlı oyun, tarih boyunca zorba egemenlere başkaldıran 3 topluluk arasinda varolan benzerlikleri ortaya koyuyor: Romalı Senator Katilin, Katar Şövalyeleri. Bedreddiniler. Üretime katılmayan egemenlere vergi vermeyi reddeden, mülkün eşit paylaşımını, insanlık onurunun dokunulmazlığını ve temelde kardeşliği savunan bu üç grup, başkaldınnın sonunda katledilmeleriyle de birleşiyor. Yazdığı oyun hakkında konuştuğumuz Yeşim Dorman, Kardeş Sofrası için, u Yenilmişlere bir gül, bir selam" diyor. Oyunun yönetmeni Rutkay Aziz de kardeşliği anlatan gül ile kuruyor tümcesini: "Gül omurgah bir çağn bu. Banşa, sevdaya, kardeşliğe." Oyun yazan Dorman ve Rutkay Aziz, Cumhuriyet'in Kardeş Sofrası'na ilişkin sorulannı yanıtladılar: - Oyunu vazarken nasl yola çıktınız? YEŞİM DORMAN - Mine Saulnier'nın "Gülfin Öteki AdT adlı kitabı beni çok etkiledi. Saulnier, kitabında Katar Şövalyeleri ile Bedreddiniler arasmda çok hoş bir ilişki kuruyor. Ben de bir araştırma yapmaya başladım. "Acaba izi sürülse gerçekten böyle bir itişki kurulabilir mi?" diye sordum. Oyun yazmak için çıkmadım yola. Bu araştırmanın oluşrurduğu birikimin oyun olmasına iki grup arasmda saptadığım ilginç benzerlikler neden oldu. Biz tarihi dönemlere ayınyoruz. Oysa tarih boyunca alttan alta süren bir serüven var. Katarlar da bu serüvenin parçası. Garip bir ilişki dikkatimi çekti. Papa ve Katalanlar Hıristiyan, Osmanlı ve Bedreddin Müslüman. Yani birbiriyle savaşanlar aslında aynı dinden kardeşler. Ama egemenlerin başkaldıranlara yönelttilderi silahlar ve katliam yöntemleri çok benziyor. Bunun sürekliliğini göstermek istedim. Roma'da katlediien Senatör Katilin de böyle. O da, Şeyh Bedreddin'e benzer nedenlerle başkaldınyor. Kölelere dayak ve ölüm cezastnın kaldınlmasını istiyor. Onlann da onurlu insanlar oldugunu savunuyor.Bunlar MÖ 43'te oluyor. Kendisine inanan insanlarla dağa çvkıyor. Kuzey Italya'da kıstınlıyor ve katlediliyor. Bektaşiler için çıkanlan söylentiler onlar için de çıkanhyor. Bektaşiler için yapılan insest suçlaması Katilina için de yapılıyor. Bu söylentiyi Papa çıkanyor. Saniyorum egemenler bir yerde tıkanıyorlar ve böyle yalanlar uydurmak zorunda kalıyorlar. Katalanlar, Senatör Katilin'i izleyenler ve Bedreddiniler için cümle cümle aynı söylentilerin çıkanlması, ilginç bir denk düşme. Buna, başkaldıranlann taleplerinin aynı oiması yol açıyor belki. - Oyunun sonunda Niko ve Börklüce taraftarlan semah dönüyor. Neden? Semah, direncin simgesi. Aslında Bedreddin Alevi değil. Ama ölümünden sonra onu en çok yaşatanlar Aleviler. Aleviler oyunun sonunda semah yoluyla yer almayı hakettiler bence. Sıvas'ta yakılarak, Gazi Osman Paşa olaylannda öldürülerek hakettiler. - Oyunda, başkaldıranlann seriiveni rarih boyunca egemenlere ve zorbalığa başkaldıranlann savaşımlanndaki aynılıklan sorgulayan "Kardeş Sofrası" için, oyun yazan Yeşim Dorman, "Dedelerim kabul ettiğim yenilmiş asilere bir gül" diyor. Yönetmen Rutkay Aziz de "Hâlâ mı '70'lerin romantizmi?" diyecek olanlan şimdiden yanıtlıyor: Evet. Hâlâ! O yunu toplumsal banşa bir çağn olarak gören Rutkay Aziz,"Kardeş Sofrası', başkardınnıfı, doğrunun ve yenilmenin nabzını tutuyor. Iç cebinde bir gülle ölmenin ağıtı belki, belki de doğru ölümlerin aydınlık pencereler açabileceğine dair bir umut. Ama mutlaka, omurgası gül olan bir çağn; kardeşliğe. banşa ve sevdaya" diyor. hep venmek ve yenilmek ekseninden görülüyor. Başkaldırmak yenmek ya da yenibnekle bu kadar igili mi sizce? Egemen olmak arzusu hepsinde var. Daha iyi birdiinya kurmak için egemen olmak zorundalar. Aslında. bugün durduğum noktada başanlı olmayı çok sorguluyor ve iktidarsızlığı övüyorum. Bu oyun da biraz öyle, yenilmişlere bir gül. Dedelerim kabul ettiğim yenilmiş asilere bir gül. '70lerin romantizmi Rutkay Aziz'in sorulanmıza yanıtlan da şöyle: - Bu oyunu neden seçtiniz? RUTKAY AZİZ: Biçim ve içenk açısından uzun zamandır böyle bir oyun yapmadık. Ben Türkiye'yi ve dünyayı. bir kardeş sofrasr olarak görmek istedim. Nastl yapanm da Türkiye'yi ve dünyayı bir kardeş sofrasında banşa davet ederim. diye düşündüm. "Kardeş Sofrası"nı, toplumsal banşa bir çağn olarak görüyorum. - Oyunda başkaldınlan egemenlerden biri de din? Bu konuyu tartışmaya açarken tutumunuz neydi? Dini. saygıyı koruyarak tartışmaya açabilmek istedim. Dinin nasıl sömürücü, ezici, yok edici, iktidar olmak adına kıyıcı olabildiğinin tartışmasını gündeme getirmeye çalıştım. Örneğin oyunun bir yerinde şöyle bir replik var: "Siz gereken kıyımı yapın. Tann yukanda kendinden yana olan kullannı ayıklamasını bilir." - Niko'nun tarihte çıktrçjı yolculuğu siz nasıl algıiadınu? Niko. heı dönemde yaşanan zorbalığa karşı haklı bir başkaldınnın yolcusu. O, başrahibin yardımcısı ve kilisenin muhasebecisi. Tanh içinde çıktığı yolculuk Katar Şövalyeleriyle buluşmak doğrultusunda. Ama yolculukta Roma'ya bile sıçnyor. Orada da haklı isyanın yanında yer alıyor. Niko, yanında oiması gereken safı anyor. Ama bir yandan da kendi kimliğinin peşinde Niko. Manastırdaki hücresinden çıkmış ve kendisini Börklüce Mustafa'nın yanında bulmuştur. - Oyunda sonunda semahla somutlanan baskın bir simgecilik var. Aslında simgesellik, oyunun bütününde var. Oyunun başından beri Niko'nun taşıdığı bir gül var örneğin. Oyunun sonunda onu seyirciye veriyor. Oyunun başından beri yürüyüp giden gül serüveni seyirciye ulaşıyor. Gül bizim için banş, sevda. tutku, kardeşlik çağnsı. Güzel şeylerin bayrağı gibi, Niko'dan seyirciye gidiyor. Gül omurga oluyor. Biz tiyatroca bir kardeşlik sofrası oluşturmaya çalıştık. Ama. "Seyirci olarak sen, ülke gerçeğine çıktığında, bakalım sen nasıl bir serüven düşüneceksûı?" diye de soruyoruz. AST'ın ara vermesi, Türk tiyatrosunda çok önemli bir deiik açar - Bu çauşmanızuı nasıl izleıunesini dilerdiniz? ASF 33. yaşına girdi. Böyle baktığımda gördüğüm kadroyla inatla bir tiyatroyu ayakta tutma çabalan sürdürülüyor. Arkadaşlanma. onlara büyük maaşlar vaat etmediğimi, ama onurlu bir tiyatro vaat ettiğimi söylüyorum. Onurlu bir tiyatro. selam anıdırbenim için. Çünkü oyun biter, oyunculann kulaklan kalmıştır sahnede. Bunun ötesinde AST'ın önemli bir misyon yüklendiğini duşünüyorum. Yann artık bu salonda dayanamayabiliriz. O günler de yakındır bana sorarsan. Bir küçük dönem ara vermeye kalktığımızda, Türk tiyatrosunda çok önemli bir delik açılır. Bunu kaç kişi algılıyor acaba? Ama Anadolu'da, AST'ın seyircisiyle buluşması çok derin ve yoğun geçiyor. "Bir Ceza Avukatınm Anılan" 170 kişiye oynuyor belki, ama 170 kişi duygu yüküyle alkışlıyor. Bir de. bu sayıyı çoğaltma zorunluluğu da var. Bu bilgilerle bakılmalı oyuna ve AST'a. - Yarathğı duygulanım anlamında '70'lerdeki bir ovunu izlediği sanısına kapılıyor insan. Bunu neden yaptınız? Bu. biziz. O romantizmi korumak zorundayız. Bugün dünyanın tekerleği çok farklı dönse de, gelecek soldadır diyorum. Bu romantizmi koymazsam ben olmam herhalde. Ama bunu koyarken. durağanlık olmaması gerekiyor. Her türlü eleştiri ve ^enitenmeye açığtrn. Bİ2, inandığımız dogrultudaki değişim ve yeniliği ' anyoruz. - "Hâlâ mı?" diyenler çıkacaktır. Şimdidt'n onlara bir yanıtınız var mı? Nâzım Hikmet'e de "hâlâ mı" diyenler var, Neruda'ya da? Dünya farklı bir yerlere dönüyor. Onlan eskimiş olarak yorumlamalannı, kendi eskimişliklen olarak değerlendiriyorum. Doğrulardan. emekten yana tavnnı koyuyorsak ve onlar da kendilerini başka bir yerde var etmeyi seçmişlerse. aslında bizim varlığımızdan utanç duyuyorlar. Bir uyuşrurucu bağımlısı, elinden geldiğince uyuşturucu bağımlısı olmasının gerekçelerinı çoğaltmaya çalışır. Bunlar da kendi utançlannı azaltmak adına, bizi de kendi suçlanna itmeye çalışıyorlar. "Hâlâ mı?" demek, bunun sıkıntısı. "Kardeş Sofrası". başkaldınnın, doğrunun ve yenilmenin nabzını tutuyor. Iç cebinde bir gülle ölmenin ağıtı belki, belki de doğru ölümlerin aydınlık pencereler açabileceğine dair bir umut. Ama mutlaka, omurgası gül olan bir çağn; kardeşliğe, banşa ve sevdaya. Rus 'Booker' ödülü Georgy Vladimov'un Kültür Servisi - Rus yazar Georgy YTa- dimov, 'Booker' ödülünü almak üzere 13 yıî aradan sonra ülkesine geri döndü. 1983 yılında insan haklan savunuculuğu yaptı- ğı gerekçesiyle otoritelerce ülke dışına çıkmak ya da hapis cezasına razı olmak gi- bi birbirinden olumsuz iki seçenekle kar- şı karşıya bırakılan Georgy Vladimov, ya- şamının geri kalan kısmını Almanya'da geçirmek zorunda kalmıştı. Vladimov'un geri dönme nedeni ise Rusya'nın önemli edebiyat ödülleri arasmda yer alan Booker Prize'a değer görülmesi. Ruslar, Ingiltere'de de verilen bu ödülü kendilerine model olarak seçmişler. Buyıl 4'üncüsü verilecek olan Booker Prize'ın amacı. 70 yıl boyunca komünist ideoloji- nin baskısı altında yaşamasına izin veril- meyen Rus modem edebiyatının gelişme- sine katkıda bulunmak. Edebiyat çevreleri ödülün, deneysel ve avangard yapıtlar sunan genç kuşaktan bir isim yerine Vladimov'a verilmesini, Rus edebiyatında 19. yüzyıl realizmine dönüş olarak yonımluyorlar. Vladimov'a göre ise bugün insanlar ko- münizm sonrası yaşanan o sıkıntılı günle- ri ve kapitalizme geçişin sancılannı oku- mak istiyorlar. 'Ruslar için avangard ro- manlar biraz sjkıcı ve okuyucuyu tafmüı etmckten uzak. Çünkü bu rür romanlar, Rus edebiyannın güncel sonınlanna hiç definmiyor'. Vladimov ise 'Booker' ödüllü kitabıy- la Sovyet sisteminin çöküşünü hazırlayan nedenleri ortaya koymayı amaçlıyor. 64 yaşındaki Ukraynadoğumlu .Almanya'da politik göçmen statüsüyle geçici oturma hakkına sahip olan Vladimov, ülkesine ke- sin ol.:nık döneceği günlerin özlemiyle ya- samayı ve yazmayı sürdürüyor. Mııthıhık hastabğma yakalanan bir şairdi TANERGEZER Cemal Süreya. adına dü- zenlenin şiir ödülü töreni ve anma toplantısında anıldı. Aydınlık Dergisi'nin dü- zenlediği şiir ödülünü bu yıl "Bitik Kent" adlı kitabıyla ErdalAlovaaldı. Alova'ya ödülünü Aydınlık Dergisi sahibi Serhan Boilukverdi. Erdal Alova'ya ödülünün verilmesinin ardından Se>- vit Nezir, Era> Canberk. "Şairin Havatı ŞSre Dahil" adıyla Cemal Süreyya hak- kında genış bir biyograti hazırlayan Feyza Perinçek ve Nursel Duruel ile şainn maliyeci arkadaşı NazifKo- cajusufpaşaoğlu. Cemal Süreya'yı çeşitli yönlenyle gündeme getirdiler. Çok yönlü bir insandı Cemal Süreya. Belki de ma- liyeci dostu Nazif Beyjn belirttigi gibi o yüzden bu kadar çok insan toplanmış- tı Cemal Süreya'yı her yö- nüyle anlayabilmek. anlata- bilmek için. Feyza Perinçek ve Nursel Duruel de doğru- ladılar bu gözlemi. Biyog- rafınin hazırlık aşamalann- dagördükleri. hiçbirdostu- nun Cemal Süreya'yı her yönüyle tanımadığı olmuş. Dergiciydi. maîiyeciydi. darphane müdürüydü. şair- di Cemal Süreya. Herşeyin önünde ve ötesinde "nıuu'u- lukhastauğma"yakalanmış bir şairdi o. Şöyİedcr: "Bir mutluluk hastalığıdır şiir. KınJan dalın türKüsüdür. Ne roman nc övkü. Bana her çeşidinden şürler getir \oku. Temiz tertemiz ola- yun; serin sepserin olayım; burkulursam burkula- yınu." O şairdi. Sesiyle. sessiz- liğiyle. utangaçlığıyla. bek- lenmedik gözüpekliğiyle; tavnyla şairdi o. Sejyit Ne- zir onun şair tavnnı Yu- nus'un. Pir Sultanın. Nâ- zını'ın geleneğinin sürdürü- cülüğüvle açıkladı. Onun şiiri Ortadoğu'dan kaynak- lanır. Avrupa'yı dolaştıktan sonra döndüğü yer yine Anadolu'dur. Nazif Bey'e göre "Ruhunda ikisini de harmanlamıştı. her ikisinde de yabancılık hissetmezdi." "Lçurumda Açan" Cemal Süreya. sürgündü. Hatta bir dönem bütün aydınlar gibi kendi yurdunda sürgünlügü yaşadı. Cemal Süreya memurdu da. Hem dc iyi memur. Darphane memurluğu ya- parken paralara şiir gibi. ka- dın gibi yaklaşır: "Darpha- nede kabartma sanatı uygu- lanın eh bizim şiirimiz de kabartma bir şiirdir cninde sonunda. Kabartma olan her şe> eroriktir avnca." Dosttu Cemal Süreya. "Sımsıcak, çok yakın" dost. Ecc Ayhan'la. Fazıl Hüs- nü'yle, EdipCansever'le ve daha nicesiyle dosttu. Eray Canberk de 6O'lı yıllardan beri onu tanıyan. Hatav'da birlikte içtikleri. \'agon Kı- raathanesi'nde İlhami Be- kir Tez'in "SEK" dergisini birlikte çıkardıklan dostlar- Aydınlık Dergisi'nin düzenlediği CemaJ Süreya Şiir Ödülü, bu vıl "Bitik Kenfadlı kitabıyla Erdal Alova'va verildL KÜLTÜRtÇİ Z İ K K A M İ L M A S A R A C 1 İzmir'de uluslararası tiyatro festivali İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Dünya Tiyatro Eğitimi Enstitüsü'nün dünyanın çeşitli üniversiteleriyle işbirliği yaparak düzenlediği festival, mayısayında Izmir'de yapılacak. Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatlan Bölümü'nün üyesi olduğu ve Prof. Dr. Özdemir Nutku'nun da başkan yardımcılığını sürdürdüğü enstitü, bu yılki festivali, DEÜ GSF Sahne Sanatlan Bölümü'nün işbirliğiyle gerçekleştirecek. 1990'da kurulan enstitü. üçer hafla süren dört festival düzenledi. Enstitünün Viyana'da yapılan yönetim kurulu toplantısında, 1996 yılı festivalinin göşteri teması "Antik Tiyatro" olarak belirlendi. DEÜ GSF Sahne Bölümü'nden yapılan açıklamada Dünya Tiyatro Eğitimi Enstitüsü'nün "Antik Tiyatro" konusunda Ege'deki başka bir ülke yerine Türkiye'yi seçmesinin memnunluk verici olduğu bildirildi. Altı ülkenin katıldığı festival programı kapsamında, bu ülkelerin uzmanlan. akademisyenleri ve genç sanatçılan bir araya gelecek. 3-17 mayıs tarihleri arasmda gerçekleştirilecek festivale ABD, Polonya, İsveç, Macaristan, Avustralya ve Fransa katılıyor. Festival adına ev sahipliği yapacak olan DEÜ GSF Sahne Sanatlan Bölümü. Anstophanes'in "Eşek Anian" oyununu sahneleyecek. Toprakbank'ta minyatür sergisi Kültür Servisi- Cahide Keskiner ve Sabıha Koç'un minyatür sergisi, 16 ocakta Toprakbank İstanbul Sanat Galerisi'ndöaçılıypf. Tezhip ve minyatür çalışmalanna 1953 yılında başlayan Keskiner, 1982 yılmdan bu yana Mimar Sinan Üniversitesi Geleneksel Türk Süsleme Sanatlan [ Bölümü'nde öğretim görevlisi olarak çalışıyor. Yurtiçi ve yurtdışında altmışı aşkın sergiyc katılan sanatçı, halen kendisine ait tezhip ve minyatür atölyesinde çalışmalanna devam etmekte. 1979'daDevlet Güzel Sanatlar Akademisi Yüksek Dekpratif Sanatlar Bölümü Tekstil Kürsüsü'nden mezun olan Sabiha Koç ise 1989 yılından bu yana Keskiner ile birlikte çalışıyor. Sanatçılann sergisi 9 şubata dek görülebilecek. (233 26 63) Şiir klipleri haarlanıyor Kültür Merkezi - lsmail Cemin Kültür Bakanlığı döneminde. Türk edebiyatının klasik şairlerini genç kuşağa tanıtmak amacıyla baslatılan şiir klipleri projesi tamamlanıyor. Önümüzdeki günlerde tamamlanması beklenen beş şiir klibini beş ayn yönetmen gerçekleştiriyor. Tevfık Fikrefin "Balıkçılar "ını Oğuzhan Tercan, Yahya Kemal Beyatlı'nın "Deniz Türküsü'"nü Reha Erdem. Nâzım Hikmet'in "Memleketimi Seviyorum'.' adlı şiirini Kutluğ Ataman, Necip Fazıl Kısakürek'in "Kaldınmlar"ını Orhan Oğuz, Orhan Veli'nin"Anlatamıyorum"adlı şiirini ise Rezzan Tanyeli görselleştiriyor. Cumanın kârlı öğütleri: dan bin. Cemal Süreya'nın Canberk'te iz bırakan yan- lan; dalgınlığı ve aynı za- manda müthiş dikkati. ko- nuşma sırasında kırmadan uyaıması. ufuklar açması, zeki alaycılığı ve sıcaklığı olmuş. Dergicilik de Cemal Sü- reya'nın vazgeçilmez par- çalarından biriydi. Belki de Türk edebiyatının en çok dergi yayımlayan. en çok dergi batıran ismiydi. "Pa- pirus" örneğin. hayatının cıı mutlu olduğu dönemle- ridironun. Bürodaki kilimi bir sayı daha çıkarabilmek için EdipCansever'esatan. (aslında kilim de antika de- ğildi rivayete göre), başka- sı binktirdiği paray la araba alırken elindeki bütün para- yı Papırüs için ortaya koyan bir insandı Cemal Süreya. Yaşayamadı bu dergi. O de- gil. biz okurlar yaşatamadık budereı>ı. Okuyuculannın neredey- se tamamını tanırdı Cemal Süreya. Dergicilik Feyza Perinçek ve Nursel Duru- el'ın de söylediği gibi aynı zamanda onun için politik hayata katılmanın yolların- dan biriydi. Kendi oku.VTJ- cusunu da şöyle özetliyor- du:"Er abonem çoktu ama general hk; yoktu". Dost- lukları çoktu ya, küskün- lükleri deolurdu. Ama Mu- zaffer Buyrukçu'va yazdıgı mektupta o sıralar kırgın ol- duğu Edip Cansever'c şun- ları iletmesini ister: "Soyle F.dip'e. dergi çıkarma> 1 gö- ze alırsa onunla banşınm". Onun dergiciliği ilkokul- da başlar. Ama ilkokulda başka sıkıntılan da başlar. Annesinin ölümü. üvey an- ne. sürgünlük zor zamanlar- dır onun için. Çareyi para- sızyatılılıktabulur. Ama yi- ne biyografısini hazırlayan Feyza Perinçek ve Nursel Duruel'e göre bu dönemin izleri şiirine de doğrudan yansır. Pek çok kişi onun şi- irindeki homourdan bahse- der. aşktan bahseder. Bu doğrudur ama bundan bel- ki daha çok hüznün şairidir o. Sevdiği kadınlarda anne- sıni arar; annesi çok küçük- ken ölmüştür. Önce öpsün- ler. sonra doğursunlar ister onu. Hem.canıylabeslerşu hüznün kuşlannr.Ölümü- nün ardından Feyza Perin- çek ile ŞuJe Perinçek şöyle yazmıştı: "Yaşarken üç şeyin adın- dan hoşlanmazdL \lahalle- sinin adı, sokağının adı ve soyadı: Pürtelaş, Tavukuç- maz, Seber. Ülümünün ar- dından bunlara dördüncü- sünün ekleneceğini nerden bilsin. Şimdi Kulaksız mezarüğında >atı\or." 7. İçinizdeki merakı sımrlamayın. Arayın, bulun ve keşfedin! 2. Çarşı'da indirim başladı, mutlaka yararlanm. İ M A G A Z A L A R I
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle