Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 OCAK 1996 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
AST, bugün Yeşim Dorman 'ın
'Kardeş Sofrası' adlı oyununun
prömiyeriniyapacak Yenflen asflere bir gülECE TEMELKLRAN
ANKARA - Katoiik kilisesinde
muhasebecilik görevi yapan Nlko,
göğsünde sakladığı güile tarihte bir
yolculuğa çıkar. Aradığı "doğnı"
olandır. Oysa dogru olan Roma'da,
Osmanlı'da, Avrupa'da yenilmiştir hep.
O da yenilir. Oyun bittiğinde Börklüce
Mustafa'nın saflanndakilerle birlikte
ölmüş, aynı semahı dönmüştür.
Ankara Sanat Tiyatrosu'nun bugünden
itibaren sergilemeye basjayacağı
"Kardeş Sofrası" adlı oyun, tarih
boyunca zorba egemenlere başkaldıran
3 topluluk arasinda varolan
benzerlikleri ortaya koyuyor: Romalı
Senator Katilin, Katar Şövalyeleri.
Bedreddiniler. Üretime katılmayan
egemenlere vergi vermeyi reddeden,
mülkün eşit paylaşımını, insanlık
onurunun dokunulmazlığını ve
temelde kardeşliği savunan bu üç grup,
başkaldınnın sonunda
katledilmeleriyle de birleşiyor. Yazdığı
oyun hakkında konuştuğumuz Yeşim
Dorman, Kardeş Sofrası için,
u
Yenilmişlere bir gül, bir selam" diyor.
Oyunun yönetmeni Rutkay Aziz de
kardeşliği anlatan gül ile kuruyor
tümcesini:
"Gül omurgah bir çağn bu. Banşa,
sevdaya, kardeşliğe."
Oyun yazan Dorman ve Rutkay Aziz,
Cumhuriyet'in Kardeş Sofrası'na
ilişkin sorulannı yanıtladılar:
- Oyunu vazarken nasl yola çıktınız?
YEŞİM DORMAN - Mine
Saulnier'nın "Gülfin Öteki AdT adlı
kitabı beni çok etkiledi. Saulnier,
kitabında Katar Şövalyeleri ile
Bedreddiniler arasmda çok hoş bir
ilişki kuruyor. Ben de bir araştırma
yapmaya başladım. "Acaba izi sürülse
gerçekten böyle bir itişki kurulabilir
mi?" diye sordum. Oyun yazmak için
çıkmadım yola. Bu araştırmanın
oluşrurduğu birikimin oyun olmasına
iki grup arasmda saptadığım ilginç
benzerlikler neden oldu. Biz tarihi
dönemlere ayınyoruz.
Oysa tarih boyunca alttan alta süren bir
serüven var. Katarlar da bu serüvenin
parçası. Garip bir ilişki dikkatimi çekti.
Papa ve Katalanlar Hıristiyan, Osmanlı
ve Bedreddin Müslüman. Yani
birbiriyle savaşanlar aslında aynı
dinden kardeşler. Ama egemenlerin
başkaldıranlara yönelttilderi silahlar ve
katliam yöntemleri çok benziyor.
Bunun sürekliliğini göstermek istedim.
Roma'da katlediien Senatör Katilin de
böyle.
O da, Şeyh Bedreddin'e benzer
nedenlerle başkaldınyor. Kölelere
dayak ve ölüm cezastnın kaldınlmasını
istiyor. Onlann da onurlu insanlar
oldugunu savunuyor.Bunlar MÖ 43'te
oluyor. Kendisine inanan insanlarla
dağa çvkıyor. Kuzey Italya'da
kıstınlıyor ve katlediliyor. Bektaşiler
için çıkanlan söylentiler onlar için de
çıkanhyor. Bektaşiler için yapılan
insest suçlaması Katilina için de
yapılıyor.
Bu söylentiyi Papa çıkanyor.
Saniyorum egemenler bir yerde
tıkanıyorlar ve böyle yalanlar
uydurmak zorunda kalıyorlar.
Katalanlar, Senatör Katilin'i izleyenler
ve Bedreddiniler için cümle cümle
aynı söylentilerin çıkanlması, ilginç
bir denk düşme. Buna, başkaldıranlann
taleplerinin aynı oiması yol açıyor
belki.
- Oyunun sonunda Niko ve Börklüce
taraftarlan semah dönüyor. Neden?
Semah, direncin simgesi. Aslında
Bedreddin Alevi değil. Ama
ölümünden sonra onu en çok
yaşatanlar Aleviler. Aleviler oyunun
sonunda semah yoluyla yer almayı
hakettiler bence. Sıvas'ta yakılarak,
Gazi Osman Paşa olaylannda
öldürülerek hakettiler.
- Oyunda, başkaldıranlann seriiveni
rarih boyunca egemenlere
ve zorbalığa
başkaldıranlann
savaşımlanndaki aynılıklan
sorgulayan "Kardeş Sofrası"
için, oyun yazan Yeşim Dorman,
"Dedelerim kabul ettiğim
yenilmiş asilere bir gül" diyor.
Yönetmen Rutkay Aziz de
"Hâlâ mı '70'lerin
romantizmi?" diyecek olanlan
şimdiden yanıtlıyor: Evet. Hâlâ!
O
yunu toplumsal banşa
bir çağn olarak gören
Rutkay Aziz,"Kardeş
Sofrası', başkardınnıfı, doğrunun
ve yenilmenin nabzını tutuyor.
Iç cebinde bir gülle ölmenin
ağıtı belki, belki de doğru
ölümlerin aydınlık pencereler
açabileceğine dair bir umut.
Ama mutlaka, omurgası gül olan
bir çağn; kardeşliğe. banşa ve
sevdaya" diyor.
hep venmek ve yenilmek ekseninden
görülüyor. Başkaldırmak yenmek ya da
yenibnekle bu kadar igili mi sizce?
Egemen olmak arzusu hepsinde var.
Daha iyi birdiinya kurmak için
egemen olmak zorundalar. Aslında.
bugün durduğum noktada başanlı
olmayı çok sorguluyor ve iktidarsızlığı
övüyorum. Bu oyun da biraz öyle,
yenilmişlere bir gül. Dedelerim kabul
ettiğim yenilmiş asilere bir gül.
'70lerin romantizmi
Rutkay Aziz'in sorulanmıza yanıtlan
da şöyle:
- Bu oyunu neden seçtiniz?
RUTKAY AZİZ: Biçim ve içenk
açısından uzun zamandır böyle bir
oyun yapmadık. Ben Türkiye'yi ve
dünyayı. bir kardeş sofrasr olarak
görmek istedim. Nastl yapanm da
Türkiye'yi ve dünyayı bir kardeş
sofrasında banşa davet ederim. diye
düşündüm. "Kardeş Sofrası"nı,
toplumsal banşa bir çağn olarak
görüyorum.
- Oyunda başkaldınlan egemenlerden
biri de din? Bu konuyu tartışmaya
açarken tutumunuz neydi?
Dini. saygıyı koruyarak tartışmaya
açabilmek istedim. Dinin nasıl
sömürücü, ezici, yok edici, iktidar
olmak adına kıyıcı olabildiğinin
tartışmasını gündeme getirmeye
çalıştım. Örneğin oyunun bir yerinde
şöyle bir replik var:
"Siz gereken kıyımı yapın. Tann
yukanda kendinden yana olan
kullannı ayıklamasını bilir."
- Niko'nun tarihte çıktrçjı yolculuğu siz
nasıl algıiadınu?
Niko. heı dönemde yaşanan zorbalığa
karşı haklı bir başkaldınnın yolcusu.
O, başrahibin yardımcısı ve kilisenin
muhasebecisi. Tanh içinde çıktığı
yolculuk Katar Şövalyeleriyle
buluşmak doğrultusunda. Ama
yolculukta Roma'ya bile sıçnyor.
Orada da haklı isyanın yanında yer
alıyor. Niko, yanında oiması gereken
safı anyor. Ama bir yandan da kendi
kimliğinin peşinde Niko. Manastırdaki
hücresinden çıkmış ve kendisini
Börklüce Mustafa'nın yanında
bulmuştur.
- Oyunda sonunda semahla
somutlanan baskın bir simgecilik var.
Aslında simgesellik, oyunun
bütününde var.
Oyunun başından beri Niko'nun
taşıdığı bir gül var örneğin. Oyunun
sonunda onu seyirciye veriyor. Oyunun
başından beri yürüyüp giden gül
serüveni seyirciye ulaşıyor. Gül bizim
için banş, sevda. tutku, kardeşlik
çağnsı. Güzel şeylerin bayrağı gibi,
Niko'dan seyirciye gidiyor. Gül
omurga oluyor. Biz tiyatroca bir
kardeşlik sofrası oluşturmaya çalıştık.
Ama. "Seyirci olarak sen, ülke
gerçeğine çıktığında, bakalım sen nasıl
bir serüven düşüneceksûı?" diye de
soruyoruz.
AST'ın ara vermesi, Türk
tiyatrosunda çok önemli bir
deiik açar
- Bu çauşmanızuı nasıl izleıunesini
dilerdiniz?
ASF 33. yaşına girdi. Böyle
baktığımda gördüğüm kadroyla inatla
bir tiyatroyu ayakta tutma çabalan
sürdürülüyor. Arkadaşlanma. onlara
büyük maaşlar vaat etmediğimi, ama
onurlu bir tiyatro vaat ettiğimi
söylüyorum. Onurlu bir tiyatro. selam
anıdırbenim için. Çünkü oyun biter,
oyunculann kulaklan kalmıştır
sahnede.
Bunun ötesinde AST'ın önemli bir
misyon yüklendiğini duşünüyorum.
Yann artık bu salonda
dayanamayabiliriz. O günler de
yakındır bana sorarsan. Bir küçük
dönem ara vermeye kalktığımızda,
Türk tiyatrosunda çok önemli bir delik
açılır. Bunu kaç kişi algılıyor acaba?
Ama Anadolu'da, AST'ın seyircisiyle
buluşması çok derin ve yoğun geçiyor.
"Bir Ceza Avukatınm Anılan" 170
kişiye oynuyor belki, ama 170 kişi
duygu yüküyle alkışlıyor. Bir de. bu
sayıyı çoğaltma zorunluluğu da var. Bu
bilgilerle bakılmalı oyuna ve AST'a.
- Yarathğı duygulanım anlamında
'70'lerdeki bir ovunu izlediği sanısına
kapılıyor insan. Bunu neden yaptınız?
Bu. biziz. O romantizmi korumak
zorundayız. Bugün dünyanın tekerleği
çok farklı dönse de, gelecek soldadır
diyorum. Bu romantizmi koymazsam
ben olmam herhalde. Ama bunu
koyarken. durağanlık olmaması
gerekiyor. Her türlü eleştiri ve
^enitenmeye açığtrn. Bİ2, inandığımız
dogrultudaki değişim ve yeniliği '
anyoruz.
- "Hâlâ mı?" diyenler çıkacaktır.
Şimdidt'n onlara bir yanıtınız var mı?
Nâzım Hikmet'e de "hâlâ mı"
diyenler var, Neruda'ya da? Dünya
farklı bir yerlere dönüyor. Onlan
eskimiş olarak yorumlamalannı, kendi
eskimişliklen olarak
değerlendiriyorum. Doğrulardan.
emekten yana tavnnı koyuyorsak ve
onlar da kendilerini başka bir yerde var
etmeyi seçmişlerse. aslında bizim
varlığımızdan utanç duyuyorlar. Bir
uyuşrurucu bağımlısı, elinden
geldiğince uyuşturucu bağımlısı
olmasının gerekçelerinı çoğaltmaya
çalışır. Bunlar da kendi utançlannı
azaltmak adına, bizi de kendi suçlanna
itmeye çalışıyorlar. "Hâlâ mı?" demek,
bunun sıkıntısı.
"Kardeş Sofrası". başkaldınnın,
doğrunun ve yenilmenin nabzını
tutuyor. Iç cebinde bir gülle ölmenin
ağıtı belki, belki de doğru ölümlerin
aydınlık pencereler açabileceğine dair
bir umut. Ama mutlaka, omurgası gül
olan bir çağn; kardeşliğe, banşa ve
sevdaya.
Rus 'Booker'
ödülü Georgy
Vladimov'un
Kültür Servisi - Rus yazar Georgy YTa-
dimov, 'Booker' ödülünü almak üzere 13
yıî aradan sonra ülkesine geri döndü. 1983
yılında insan haklan savunuculuğu yaptı-
ğı gerekçesiyle otoritelerce ülke dışına
çıkmak ya da hapis cezasına razı olmak gi-
bi birbirinden olumsuz iki seçenekle kar-
şı karşıya bırakılan Georgy Vladimov, ya-
şamının geri kalan kısmını Almanya'da
geçirmek zorunda kalmıştı. Vladimov'un
geri dönme nedeni ise Rusya'nın önemli
edebiyat ödülleri arasmda yer alan Booker
Prize'a değer görülmesi.
Ruslar, Ingiltere'de de verilen bu ödülü
kendilerine model olarak seçmişler. Buyıl
4'üncüsü verilecek olan Booker Prize'ın
amacı. 70 yıl boyunca komünist ideoloji-
nin baskısı altında yaşamasına izin veril-
meyen Rus modem edebiyatının gelişme-
sine katkıda bulunmak.
Edebiyat çevreleri ödülün, deneysel ve
avangard yapıtlar sunan genç kuşaktan bir
isim yerine Vladimov'a verilmesini, Rus
edebiyatında 19. yüzyıl realizmine dönüş
olarak yonımluyorlar.
Vladimov'a göre ise bugün insanlar ko-
münizm sonrası yaşanan o sıkıntılı günle-
ri ve kapitalizme geçişin sancılannı oku-
mak istiyorlar. 'Ruslar için avangard ro-
manlar biraz sjkıcı ve okuyucuyu tafmüı
etmckten uzak. Çünkü bu rür romanlar,
Rus edebiyannın güncel sonınlanna hiç
definmiyor'.
Vladimov ise 'Booker' ödüllü kitabıy-
la Sovyet sisteminin çöküşünü hazırlayan
nedenleri ortaya koymayı amaçlıyor. 64
yaşındaki Ukraynadoğumlu .Almanya'da
politik göçmen statüsüyle geçici oturma
hakkına sahip olan Vladimov, ülkesine ke-
sin ol.:nık döneceği günlerin özlemiyle ya-
samayı ve yazmayı sürdürüyor.
Mııthıhık hastabğma yakalanan bir şairdi
TANERGEZER
Cemal Süreya. adına dü-
zenlenin şiir ödülü töreni ve
anma toplantısında anıldı.
Aydınlık Dergisi'nin dü-
zenlediği şiir ödülünü bu yıl
"Bitik Kent" adlı kitabıyla
ErdalAlovaaldı. Alova'ya
ödülünü Aydınlık Dergisi
sahibi Serhan Boilukverdi.
Erdal Alova'ya ödülünün
verilmesinin ardından Se>-
vit Nezir, Era> Canberk.
"Şairin Havatı ŞSre Dahil"
adıyla Cemal Süreyya hak-
kında genış bir biyograti
hazırlayan Feyza Perinçek
ve Nursel Duruel ile şainn
maliyeci arkadaşı NazifKo-
cajusufpaşaoğlu. Cemal
Süreya'yı çeşitli yönlenyle
gündeme getirdiler.
Çok yönlü bir insandı
Cemal Süreya. Belki de ma-
liyeci dostu Nazif Beyjn
belirttigi gibi o yüzden bu
kadar çok insan toplanmış-
tı Cemal Süreya'yı her yö-
nüyle anlayabilmek. anlata-
bilmek için. Feyza Perinçek
ve Nursel Duruel de doğru-
ladılar bu gözlemi. Biyog-
rafınin hazırlık aşamalann-
dagördükleri. hiçbirdostu-
nun Cemal Süreya'yı her
yönüyle tanımadığı olmuş.
Dergiciydi. maîiyeciydi.
darphane müdürüydü. şair-
di Cemal Süreya. Herşeyin
önünde ve ötesinde "nıuu'u-
lukhastauğma"yakalanmış
bir şairdi o. Şöyİedcr: "Bir
mutluluk hastalığıdır şiir.
KınJan dalın türKüsüdür.
Ne roman nc övkü. Bana
her çeşidinden şürler getir
\oku. Temiz tertemiz ola-
yun; serin sepserin olayım;
burkulursam burkula-
yınu."
O şairdi. Sesiyle. sessiz-
liğiyle. utangaçlığıyla. bek-
lenmedik gözüpekliğiyle;
tavnyla şairdi o. Sejyit Ne-
zir onun şair tavnnı Yu-
nus'un. Pir Sultanın. Nâ-
zını'ın geleneğinin sürdürü-
cülüğüvle açıkladı. Onun
şiiri Ortadoğu'dan kaynak-
lanır. Avrupa'yı dolaştıktan
sonra döndüğü yer yine
Anadolu'dur. Nazif Bey'e
göre "Ruhunda ikisini de
harmanlamıştı. her ikisinde
de yabancılık hissetmezdi."
"Lçurumda Açan" Cemal
Süreya. sürgündü. Hatta bir
dönem bütün aydınlar gibi
kendi yurdunda sürgünlügü
yaşadı.
Cemal Süreya memurdu
da. Hem dc iyi memur.
Darphane memurluğu ya-
parken paralara şiir gibi. ka-
dın gibi yaklaşır: "Darpha-
nede kabartma sanatı uygu-
lanın eh bizim şiirimiz de
kabartma bir şiirdir cninde
sonunda. Kabartma olan
her şe> eroriktir avnca."
Dosttu Cemal Süreya.
"Sımsıcak, çok yakın" dost.
Ecc Ayhan'la. Fazıl Hüs-
nü'yle, EdipCansever'le ve
daha nicesiyle dosttu. Eray
Canberk de 6O'lı yıllardan
beri onu tanıyan. Hatav'da
birlikte içtikleri. \'agon Kı-
raathanesi'nde İlhami Be-
kir Tez'in "SEK" dergisini
birlikte çıkardıklan dostlar-
Aydınlık Dergisi'nin
düzenlediği CemaJ
Süreya Şiir Ödülü, bu
vıl "Bitik Kenfadlı
kitabıyla Erdal
Alova'va verildL
KÜLTÜRtÇİ Z İ K
K A M İ L M A S A R A C 1
İzmir'de uluslararası
tiyatro festivali
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- Dünya Tiyatro
Eğitimi Enstitüsü'nün dünyanın çeşitli
üniversiteleriyle işbirliği yaparak düzenlediği festival,
mayısayında Izmir'de yapılacak. Dokuz Eylül
Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sahne Sanatlan
Bölümü'nün üyesi olduğu ve Prof. Dr. Özdemir
Nutku'nun da başkan yardımcılığını sürdürdüğü
enstitü, bu yılki festivali, DEÜ GSF Sahne Sanatlan
Bölümü'nün işbirliğiyle gerçekleştirecek. 1990'da
kurulan enstitü. üçer hafla süren dört festival
düzenledi. Enstitünün Viyana'da yapılan yönetim
kurulu toplantısında, 1996 yılı festivalinin göşteri
teması "Antik Tiyatro" olarak belirlendi. DEÜ GSF
Sahne Bölümü'nden yapılan açıklamada Dünya
Tiyatro Eğitimi Enstitüsü'nün "Antik Tiyatro"
konusunda Ege'deki başka bir ülke yerine Türkiye'yi
seçmesinin memnunluk verici olduğu bildirildi.
Altı ülkenin katıldığı festival programı kapsamında,
bu ülkelerin uzmanlan. akademisyenleri ve genç
sanatçılan bir araya gelecek. 3-17 mayıs tarihleri
arasmda gerçekleştirilecek festivale ABD, Polonya,
İsveç, Macaristan, Avustralya ve Fransa katılıyor.
Festival adına ev sahipliği yapacak olan DEÜ GSF
Sahne Sanatlan Bölümü. Anstophanes'in "Eşek
Anian" oyununu sahneleyecek.
Toprakbank'ta minyatür sergisi
Kültür Servisi- Cahide Keskiner ve Sabıha Koç'un
minyatür sergisi, 16 ocakta Toprakbank İstanbul Sanat
Galerisi'ndöaçılıypf. Tezhip ve minyatür çalışmalanna
1953 yılında
başlayan
Keskiner, 1982
yılmdan bu yana
Mimar Sinan
Üniversitesi
Geleneksel Türk
Süsleme Sanatlan [
Bölümü'nde
öğretim görevlisi
olarak çalışıyor.
Yurtiçi ve
yurtdışında
altmışı aşkın
sergiyc katılan
sanatçı, halen
kendisine ait
tezhip ve
minyatür
atölyesinde
çalışmalanna
devam etmekte.
1979'daDevlet
Güzel Sanatlar
Akademisi
Yüksek Dekpratif Sanatlar Bölümü Tekstil
Kürsüsü'nden mezun olan Sabiha Koç ise 1989
yılından bu yana Keskiner ile birlikte çalışıyor.
Sanatçılann sergisi 9 şubata dek görülebilecek.
(233 26 63)
Şiir klipleri haarlanıyor
Kültür Merkezi - lsmail Cemin Kültür Bakanlığı
döneminde. Türk edebiyatının klasik şairlerini genç
kuşağa tanıtmak amacıyla baslatılan şiir klipleri projesi
tamamlanıyor. Önümüzdeki günlerde tamamlanması
beklenen beş şiir klibini beş ayn yönetmen
gerçekleştiriyor. Tevfık Fikrefin "Balıkçılar "ını Oğuzhan
Tercan, Yahya Kemal Beyatlı'nın "Deniz Türküsü'"nü
Reha Erdem. Nâzım Hikmet'in "Memleketimi
Seviyorum'.' adlı şiirini Kutluğ Ataman, Necip Fazıl
Kısakürek'in "Kaldınmlar"ını Orhan Oğuz, Orhan
Veli'nin"Anlatamıyorum"adlı şiirini ise Rezzan Tanyeli
görselleştiriyor.
Cumanın kârlı öğütleri:
dan bin. Cemal Süreya'nın
Canberk'te iz bırakan yan-
lan; dalgınlığı ve aynı za-
manda müthiş dikkati. ko-
nuşma sırasında kırmadan
uyaıması. ufuklar açması,
zeki alaycılığı ve sıcaklığı
olmuş.
Dergicilik de Cemal Sü-
reya'nın vazgeçilmez par-
çalarından biriydi. Belki de
Türk edebiyatının en çok
dergi yayımlayan. en çok
dergi batıran ismiydi. "Pa-
pirus" örneğin. hayatının
cıı mutlu olduğu dönemle-
ridironun. Bürodaki kilimi
bir sayı daha çıkarabilmek
için EdipCansever'esatan.
(aslında kilim de antika de-
ğildi rivayete göre), başka-
sı binktirdiği paray la araba
alırken elindeki bütün para-
yı Papırüs için ortaya koyan
bir insandı Cemal Süreya.
Yaşayamadı bu dergi. O de-
gil. biz okurlar yaşatamadık
budereı>ı.
Okuyuculannın neredey-
se tamamını tanırdı Cemal
Süreya. Dergicilik Feyza
Perinçek ve Nursel Duru-
el'ın de söylediği gibi aynı
zamanda onun için politik
hayata katılmanın yolların-
dan biriydi. Kendi oku.VTJ-
cusunu da şöyle özetliyor-
du:"Er abonem çoktu ama
general hk; yoktu". Dost-
lukları çoktu ya, küskün-
lükleri deolurdu. Ama Mu-
zaffer Buyrukçu'va yazdıgı
mektupta o sıralar kırgın ol-
duğu Edip Cansever'c şun-
ları iletmesini ister: "Soyle
F.dip'e. dergi çıkarma> 1 gö-
ze alırsa onunla banşınm".
Onun dergiciliği ilkokul-
da başlar. Ama ilkokulda
başka sıkıntılan da başlar.
Annesinin ölümü. üvey an-
ne. sürgünlük zor zamanlar-
dır onun için. Çareyi para-
sızyatılılıktabulur. Ama yi-
ne biyografısini hazırlayan
Feyza Perinçek ve Nursel
Duruel'e göre bu dönemin
izleri şiirine de doğrudan
yansır. Pek çok kişi onun şi-
irindeki homourdan bahse-
der. aşktan bahseder. Bu
doğrudur ama bundan bel-
ki daha çok hüznün şairidir
o. Sevdiği kadınlarda anne-
sıni arar; annesi çok küçük-
ken ölmüştür. Önce öpsün-
ler. sonra doğursunlar ister
onu. Hem.canıylabeslerşu
hüznün kuşlannr.Ölümü-
nün ardından Feyza Perin-
çek ile ŞuJe Perinçek şöyle
yazmıştı:
"Yaşarken üç şeyin adın-
dan hoşlanmazdL \lahalle-
sinin adı, sokağının adı ve
soyadı: Pürtelaş, Tavukuç-
maz, Seber. Ülümünün ar-
dından bunlara dördüncü-
sünün ekleneceğini nerden
bilsin. Şimdi Kulaksız
mezarüğında >atı\or."
7. İçinizdeki merakı sımrlamayın.
Arayın, bulun ve keşfedin!
2. Çarşı'da indirim başladı,
mutlaka yararlanm. İ
M A G A Z A L A R I