23 Kasım 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 1996 CUMA 14 KULTUR Sadece şiir değil, kadın kalbi fethetme derslerinin de verildiği, sıcacık bir film! Yoksa bütündünya bir mecaz ıııı?Ufukta yan ders yılı tatili nedeniyle si- nemalan şenlendirecek çocuk filmlen- nin ufak ufak sökiin ettiği bu hafta, alı- şılmış yenı yıl \e Noel Baba masalı çe- şitlemesi "Santa Clause" ya da bilgisa- yar oyunundan türetılmiş. abuk sabuk "Mortal Kombat" vb. gıbi yeni vizyon filmlerinın semtıne bile uğramadan, ni- cedir beklevip gözledığımiz bir ttalyan filmının \olunu tuttuk: "İl Postino-Pbs- tacı." Antonio Skarmeta'nın, yaşanmış olaylara dayanan "ll Postino di Neruda- Neruda'nın Postacısı" adlı romanından yola çikarak, kımi değişikliklerle yazıl- rrnş senaryo, benzersız bir dostluk öykü- sii çe\resınde gelişıvor. Öykünün mer- kez karakterinı oynayan. Veriedik Festi- valındeîyılkadarönce.MarceDoMast- roianniyle bırlıkte en iyi aktörödülünü paylaştığı. EttoreSeola'nın "SaatKaç?" filmıyle anımsadıöımız. Napolıli ko- medvenlergeleneğinden yetışmış Mas- simo Treisi'nin, lüm doktor uyarılannı kulak arkası ederek tamamladığı çekim- lenn hemen ardından, filmi dahı göre- meden. anı bir kalp lcrizjy le, henüz daha 42 yaşındayken. 1994'te birden ölüver- mesıyle özdeşleşerek şimdiden efsanele- şen "Postacı". epeydir sesi soluğu çık- mayan tngilız >önetmen JVlichael Rad- ford'un da dönüşü aynı zamanda. Neruda ile Manio'nun dostiuğu Yıl 1952 Yoksul ve cahıl bir ttalvan balıkçısının. denızden nem kapan. ba- Iıkçılıkyapmaktan hazzetmeyen. sessız. utangaç \ e artık bir baltaya sap olma za- mani gelmış de geçen oğlu Mano (Mas- simo TroiM). sınemadakı aktüalıte ha- berlerinden, sürgündekı Şilili ozan Pab- k» Neruda'nın İtalyan hükümetınin çağ- nsıyla yaşadığı ufak adada kalacağını öğTenıyor fılmın başında. Siyah-beyaz, belgeselimsi habergörüntülennde belir- gin olan. aşk ve sevgiye ilışkin. dünya- nındörtbucağınaulaşmışdizeleryazmış Neruda'ya özellikle kadınlann gösterdı- ğı vogun ilgiden de çok etkileniyor ga- nban Mario. Napoli yakınlanndaki oku- ınası yazmasi kıt. basit balıkçılann aha- lisınioluşturduğu. süreklisu(suzluk)so- rununun yaşandığı bu ufak adada, kan- koca Nerudalar'a hiç de kendi ülkeleri- ni aratmayacak cınsten, şirin bir Akde- niz evi tahsis ediliyor. Ve raslantı sonu- cu, hergün bisikletiyle mektuplannı, pa- ketlerini taşı>acağı. dünyaca ünlü "halk $airi*\ komiinist N'eruda'nın özel ulak- postacılığına ta>in ediliyor Mano'muz. Kadınlardan mektup yağan Neruda'nın şiirlerini okuyup. gide gide yakınlaştığı büyük şairle şiır hakkında muhabbetle- re girişmekten de geri durmuyor. Bu arada Mano'nun saf. naif. doğal dünyaya bakışından hoşlanan Neruda da. dünyayla bütün bağlantısını sağlayan bu saf, utangaç Akdenizliyle yakınla$ıyor. Dostluğunu esırgemediği gibi. şiirsana- tı ya da mecazlar hakkında aydınlatıyor. sairolabilmenin hayallennı çoktan kur- maya kovıılan ağırbaşjı, duygulu. kınl- gan ve hüzünlü Mario'yu. 1948'de baş- kan Mdela'nın senatörlüğünü ıpta] edip soruşrurma açtırmasıyla gizlenmek ve ülkesinden kaçmak zorunda kalmış. hem geniş halk kitlelen ıçin, hem de edebı zevki ıncelmiş aydınlar ıçin anlaşılır, bı- lınçlendiricı üslubunun ağır bastığı, namlı eserleriyle çağının tanığı olmaya ve dünyayı toplumsal açıdan kavramaya çalışmış "sürgündeki şair baba"yla. saf ve meraklı bir çocuk tavnyla ondan ateş ve feyz alarak ufkunu genişleten emek- çi-postacının ı'Iişkisi, Manio'nun köyün SUNGU ÇAPAN Postacı (İl Postino) Yönetmen: Michael Radford Senaryo: Anna Pavignano, M. Radford Furio \e Giacomo Scarpelli. Massimo Troisi Kamera: Franco DiGiacomo Miizik: Luis Enrique Bacalov ' Oyuncular: Massimo Troisi. Philippe Noiret, Maria Grazia Cucinotta, Linda Moretti, Renato Scarpa, Anna Bonaiuto, Mariano Rigilio ' 1994, İtalya(UlP)Beyoğlu Alkazar sinemasında. bar-cafe'sinde ilk görüşte vurulduğu, Dante'nin Beatrice'ini cağnştıran, yaş- lı, çaçaron bar sahibesinin esmer dilben yeğenine sevdalanmasıyla vites değışti- riyor. Mano. aklını başindan alan güzel Beatnce'e (Maria Grazia Cucinotta) duyduğu aşkı dıle getirecek bır şeyler yazmastnı istiyor şairden, çünkü ona gö- re "Şiir yazana değil, ihtiyacı olana ait- tir!"Bunu reddeden Neruda. Marıo'va kızıtı gözü önünde imzalayarak verdiği bir albüm armağan edıyor. bütün mecaz- lannı. şiirlerini filan yazacağı. Kadını elde etmede, sözcüklenn önemini usta- sından öğrenerek Beatrice'in kalbine gı- den yolu açan Mario'nun düğününde, anti komünist papazın bütün kara çal- malanna karşın baş nıkâh şahidi de Ne- ruda'dırtabiı ki. İnsan sevgisi ve dostlukla dokunmuş Bagışlandığı haben gelınce karisiyla Şıli'ye dönerek Şılı Komünist Parti- sı'nde çalışan. elçilik vapan \e.l971'de Nobel Odülü'nü aldıktan sonra başkan Allendenın (veülkesinin kuşkusuz)ba- şıni yıven askeri cunta dehşet \e vahşe- tinin de 1973'teki ölümünü çabuklaştır- dığı Neruda'nın adını doğacak çocuğu- na koymavı kafava takmış. şairden aJdj- ğı, güzellıklerle bülbül kesilmiş, Neru- da'dan kalma kayıt cihazıyla diinyalar onun olmuş. seçımlerde çıkarcı Hıristi- yan dcmokrat politikacılanna değıl de komünıstlere oy atmış Mario'muzun. tam da coşkulu bir işçi sınıfı gösterisin- de davet edildiği kürsöden "PabJo Neru- da İçin ŞarfcT başhklı şunnı kalabalık- lara okumaya dav ranacağı fmaldeki sah- neler. bizim de hiç yabanctmız değıl as- lında! Yıllar sonra Neruda karisiyla bir- likte. aşka yüreklendirdigi, sevdiği kızın gönlünii .^.^anmasını sağladığı. zayıf, süzgün ve h.,^sas postacısını ziyaret için adaya çıkageliyor bu dramatik finaide. Doğrusu nefis ttalyan manzaraları fo- nunda, insan sevgisi, dostluk ve mecaz- larla dokunmuş, yürek ısıtan biröyküyü aktaran bu "Postacrnın verdigi iyi duy- gulara kapılmakta hiç beis yok bizce. 10 yıl kadarönce SinemaGünleri'nde. Italya'ya duyduğu sevgıyi belli eden ilk filmi "Another Time, Another Placc''ıni sevdiğimiz, Altın Lale Ödülü'nü alan Ge- orge Onvell uyarlaması "1984"üne alkış tuttuğumuz. gösterişli ve gözalıcı "VVhi- teMischief-Beyaz \aramazlık"ınaysa bu- run kıvırdığımız, Istanbul'u da şenlen- dirmiş Ingiliz yönetmen Michael Rad- fort'u, uyanık ftalyan yapımcı Mario ve VJttorioCecchiGon kardeşlerin sayesin- de yeniden sinemaya kazandıran "Posta- cı"da. 2 ana kahramanın. belirgin bir elektriğin perdeden salona yayıldığı, iki- lı sıcak sahneleri ağır çekiyor. Birtakım eglenceli bölümlerledengelenmiş, coşku ve duygulann sahnelerinin yediden yet- mişe tüm seyirciyi avcuna aldığı fılmin ağır aksak seyreden, gevşek temposu, oyunculara manfetlerini gösterme fırsa- tını sağlarken. Luis Enrkjue Bacalmun. Ennk) Morricone'ye özenen, akordeon- lu, mandolinli. kemanlı, ıddialı, kesinti- siz müziğı de hiçbir anı boş birakmıyor adeta. Duygu yüklü, şiirsel bir Akdeniz masalının lirizmini yansıtan, özenle ay- nntılandınlmış ve göriintülenmiş fılm- de, yerel îtalyan balıkçtlar, Beatrice adın- daki, için için yanıp tutuşan bır güzellik (Maria Grazia Cucinotta, gelecek vaat eden bir Sicilya dilberi), sıradan yaşlı tey- ze, seçimi kazanınca işleri seren adi po- litikacı. çocuksuz Neruda'nın "Komü- nistler çocuklannı yer" göriişünü örnek- lediğini(!) savunan komünizm düşmanı köy papazı, komünizm sempatizanı, telg- rafçı. postane memuru vb. gibi bazı kli- şe karakterlerle, duygusal ve dokunakJı birtakım aynntılann bulamacı halindeki bu hoş, sevimli ve eğlenceli filme oyun- culann katkısı da görmezden gelinir gi- bi değil tabii. Troisi ve Noiret'nin usta oyun- culuğu Özellikle Massimo Troisi, mınltılı ko- nuşması, belli belirsız sesi, ürkek, çe- kinik tavırları ve mütereddit halleriyle unutulmaz bir postacı olmuş çıkmış. Us- talık ve duyarlık bakımından ondan hiç de geri kalmaz Fransız aktör Philippe Noiret de her zamanki performansıyİa, sık sık kansıyla sevişen, şiir okuyan, yü- zen, yürüyüş ya da tango yapan, gönül adamı, ünlü şair Pablo Neruda rolünün hakkını veriyor; kâh sürgün meşakkati- nin bezdirdiğj huysuz bir yaşlı, kâh No- bel beklentısindeki, umutlu, olgun, cana- yakın ve bilge bir şair olarak, yeni baş- layan çömezine, yazma ve yaratmanın ateşini duyumsatırken. tıpkı Ciuseppe Tornatore'nin "Nuo\r o Cinema Parâdi- so"sundaki babacan, deneyimli, sinema makinisti kompozisyonunu yineliyor Noiret. Kimi yerde daha ikna edici ve özgûn sanhnelere gereksinse de, göz pı- narlannı harekete geçiren duygusallık bombardımanına dönüşse de, sonuçta Mario'yu efsanevi bir emekçi-saire çe- viren bu filmi, "Cennet Sineması"nın çekim alanına girmiş tüm sinemasever- lere salık verebiliriz kuşkusuz. Eğer yö- netmeni Radford yenne bir İtalyan olsa kesinlikle İtalyan sinemasının en iyi ya- bancı film Oscaradayı seçilecek nıtelik- teki "Postacı"yı seyredenlerin özellikle harika Massimo Troisi'yi kolay kolay unutabileceklerini sanmam... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... TIPATIP Yönetmenliğinı And> Tennanrftn yaptığı fılmde Mary-Kate Oİsen. Asshley Olsen, Kristie Alley. Steve Gutenberg, Philip Bosco, Jane Sıbbett başrollerde. Dıane (Kristie Alley) hayatının aşkını aramaktadır. Bir jetimhanede sos>al görevli olarak çalışan Dıane, hem çocuklan hem işini çok sevmektedir. Ama ıçlerinden bınnin, 9 >aşmdaki afacan sıkı kız Amanda'nın (Mary- Kate Olsen) özel bir yen vardır. Evlat edınmek ister ama hem bekârdır. hem de maaşı az. Roger Caalways (Steve Gutenberg), zengin dul bır işadamıdır. 9 yaşındaki kızı AJyssa (Ashley Olsen) onun gurur ve neşe kaynağıdır. Kansının ölümünden bu yana kadınlardan uzak durmuş, nihayet Alyssa'ya bir anne bulmak için Clarice'le evlenmeye karar vermıştir. Evliliğe bir ay kala müsrakbel üvey anne ve üvey kız tanışırlar ve birbirlerinden nefret ederler. Amanda ve Diane ıse diğer çocuklarla beraber Callawayy kampındadır, tam Roger'in e%inin karşısında. Nihayet Amanda ve Alyssa tanışır ve yer değiştirirler. Planlan bu evliliği engellemek \e Roger'la Diane"i bir araya getirmektir. OZGUR ^TLLY 2 Sınemase\erler 1993 \ ılında Jesse adında 12 yaşındakı bir çocuk \e büyüleyıci balınanın "Özgür VVillv'deki ahşılmadık veetkilevıci ilışkısi ile büyülendiler. tkisi de yalnız ve öfkeli olan Jesse \e Willy alışılmadık bir dostluk geliştırdıler aralannda. 'Özgür Willy'nin sonunda Willy, Jesse'nin üzennden atlayıp özgurlugune kavuştuğunda ikı dost bır daha birbirlerini göremeyeceklenni düşündüler bü>oik olasıhkla. Ancak bazı dostluklar onlan ayıran zaman. mesafe ve koşullan aşar. 'Özgür Willy 2" filmınde serinin ilk filmindeki pek çok oyuncu bir araya gelmiş. Dwight Little'ın yönetmenliğini üstlendigi filmde Jason James Richter, August Schellenberg. Jayne Atkinson rol alıyorlar. GÖSTERİMDEKİ FİLMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ ••• • • • •••• •• • • Camngton Elisa Golden Eye / Altıngöz Güneş Yanığı Olağan Şüpheliler / Usual suspects Su Dünyası / Waterwortd Suikast Çemberi / Assassins Yargıç / Judge Dredd Postacı/ İl Postino DOKUZ AY Yönetmenliğıni Chns Colombus'un yaptığı fılmde Hugh Grant, Julıanne Moore, Tom Arnold ve Robin Willıams başrollerde. 'Dokuz Ay'da Samuel ve Rebecca mükemmele yakın beş yıllık ilışkilerinde kanyerlerının tırmanışmı, etkileyıci San Francisco e\ lerinde geçen tutkulu aşk gecelennı ve hafta sonlannda romantik kaçamaklar yapabilme özgûrlüğünü birlikte yaşarlar. Sonra bır gün küçük bir sürpnzle karşılaşırlar. Öyle bir sürpnzdır ki bu, sarsılmaz düzenlen birden korîcunç bir kaosa dönüşür. Rebecca hamıledır ve Samuel'in yaşamı bır daha hıçbır zaman eskisi gibi olmayacaktır. Samuel'i yıldıran bu durum, iyi niyetlı ama çocuklanna fazlasıyla düşkün bir çiftle kurduklan garip dostlukla başlar. Ardından Rebecca'nın ilk doktor randevusunda karşılannda buiduklan sıcakkanlı fakat biraz heyecanlı Rus doktor gelır. Tüm bunlardan sonra Rebecca'dan kırmızı spor arabalannı satıp yerine bir aile arabası alma teklifi gelınce Samuel artık yavaş yavaş yaşamının, parçalara aynldığını düşünmeye başlar. KEDÎ GOZU VECDİ SAYAR Ayna Dün akşam Nevizade'de "Boncuk"ta toplandı dostlar. Kedilerin en soylulan ve en yaramazları ken- tin dört bir yanından sökün ettiler. Göçmen kedi orada değıldı. Ama, adım gibi biliyorum eski dost- lann çoğu oradaydılar. Onat'ı anmak için. Günlerden 11 Ocak'tı. Bir göçmen kedi, Şeref Gür'ün, dostların en ve- falısının ve de en yapı(m)cısıntn çağrısına yanıt ve- remedi. Gönlü Istanbul'da, kendisı bir başka kent- te kaldı. Filiz'e sarılamadı. Zeynep Oral'ı dinleye- medi Alkazar'daki törende. Birlikte "Postacı"y\ iz- leyemedi. Massimo Troisi'nin yüreği ile çizdiği o güzelim "postacı" tıplemesini Onat ne kadar da severdi. Eminim, o da Yılmaz'ın oyunculuğuna benzetirdi Massimo'nun oyunculuğunu. Göçmen kedi "Pos- tacı"y\ bir daha izleyemediği için hayıflandı. Sonra, eski günlere daldı gitti. Sıraselviler'deki o yüksek tavanlı apartman daire- sine, daracık makine dairesinden yükselen sıcak dalgalanna, sonra başka mekânlara, başka ortam- lara uzandı. Onat'la paylaşılan mutluluk dolu saat- ler, aylar, yıllar... Aynan/n önünde durdu. Bütün cesaretini topladı, baktı aynaya (Kediler, aynadan neden hoşlanmaz acaba? Belki de işin sırrını çözemedikleri için), tüy- lerinin eski parlaklığını yitirdiğinı gördü. "Yaşlanı- yorsun işte, sen de ötekilergibiyaşlanıyorsun" de- di. Bir sokak köpeği kadar yalnızdı. Aynadaki kediye kaçamak bir bakış fıriattı. Ayna ölüm kadar sessız ve anlaşılmazdı. "ölümyolun sonunayerieştirilmiş biraynadır. Ar- kasındaki sır nedeniyle öbür tarafı gostermez; bu tarafı göstenr. Yürünen yolu. Yani yaşamın kendi- sinl" dememiş miydi Onat. Yürünen yolu düşündü: Çekilen sıkıntıları, yarım kaian mutlulukları, yoktan var edilen güzellikleri, yanlışlıkları, aldanışları, vefalı dostları, kadırbilmez- leri, kedi düşmanlannı... Yaşamla hesaplaşmak kolay değil. "Aynı henüz konmadan geçtiğimiz yolu görebilmek. 'Nereden nereye geldik' diyebilmek" gerek. Nereden nereye geldik? Bu sorunun yanrtını bul- makta zorlandı göçmen kedi. Tam otuz yıl önceydi. Sinematek ilk yılın coşkusunu yaşıyordu. Eisens- tein, Bunuel, Visconti, Vertov, Truffaut... Kısa sü- rede ne çok dostumuz olmuştu... Yıllar geçti. 7ar- kovski'nin "Ayna"sından, Erden'in "/^yna"sınani- ce görüntü yansıdı o büyülü fenerden. Şimdi, Sinematek'in yerinde bir gece kulübü var. Film kutulannın yerinı bira fıçıları almış. Ve işin kö- tüsü, bu kimselere acı vermiyor artık. Kediler bile ka- nıksamış olup bıtenı. Göçmen kedi, aynanın önündedüşünüyor. Ayna- yı önüne koyup onunla yüzleşebilen insanlar neden bu kadar azaldı? "Bu toplumun belleği olmadığı- na" inananlara teslim olmaktan başka çaremiz yok mu? "Yok canım", diye söylendi kendi kendine, "biz- de öyle kolay kolay pabuç bırakacak göz var mı?" istanbul'a gidemedim, ama önceki geceArtkara'da yaşadıklarım inancımı pekiştirmey6 yetti de arttı bi- le. Fikri Sağlar'ın yeni yıl daveti ne kadar da kala- balıktı. Sanatçılar, politikacılar, gazeteciler yan ya- na geleceğin "kararmaması" için kadeh kaldırıyor- du. llerleyen saatlerde, bir grup, kedilerin en inatçı ve en güzelleri bir masanın etrafında buluştular. Hep- sinin yüzü ışıl ışıl. işte, "ayna önünekonmadan" ya- şama bakabilenlerin mutluluğu bu olmalı. Çoğu bir sanat kurumunun yöneticisi ya da bir gazetenin sa- nat sayfası yönetmeni. Ve bir bakan, sanatçılarla ay- nı mücadeleye omuz vermenin onuru gözlerinden okunuyor. Hepsinin ortak özelltği inatçılıklan. Inan- dıkları yolda tavizsiz yürümeyi başarabilen, nesli tü- kenmiş insanlar sınıfının son temsilcileri. Onat, kendini belli etmiyor ama, mutlak aramız- da. Masadaki herkesi tek tek kucaklıyor. Kedilerin her cinsine tahammül edebilir, fakat en çok inatçı kedileri sever, bilmez miyim? Onat, kulağımafısıldıyor: "Ayın 13'ü Langlois'nin ölüm yıldönümü.. farkında mısın?" Düşlehni gerçe- ğe dönüştürmüş, Fransız Sinemateki'ni bu günlere getirmiş bu büyük sinema adamını nasıl unuturum? Onat da mücadelesinde yeterli destek bulabilsey- di bugün bizim de bir Sinematek'imiz, bir Sinema Müzemiz olmaz mıydı? Sinematek'in önüne engeller çıkaranlar, şimdi du- rup geriye bakma cesaretini kendilerinde bulabilı- yorlar mı acaba? Önlerine konacak aynayı bekler- ken... Gelin, kadehlerimizi aynanın sımnı delip, ölümsüz- lüğe ulaşanlara kaldıralım. Onat Kutlar'a, Henri Langloıs'ye ve öteki savaşçılara. "Kenya'dan Görüntülep" saydam gösterisi Kültür Servisi- Hacer Karanhk'in "Kenya'dan Görüntüler" isimli saydam gösterisi. bugün saat 18.00 ve 19.00 olmak üzere Fransız Kültür Merkezi'nde gerçekleştirilivor Yen» Yüksektepe'de şiir dinletisi Kültür Merkezi - Yeni Yüksektepe Küitür Dernegi'nde 13 ocak cumartesi günü saat 16.00'da "Annem Için" konulu bir şiir dinletisi düzenleniyor. Dinletide "senede bır kez değil her zaman hatırlamamız gereken annelerimize" şiirlerokunacak. (Tel:230 71 46) Eser Noyan ve Engin Noyan'dan dinleti Kültür Semsi - Eser Noyan ve Engin Noyan. bugün saat 19.30'da Fotoğrafevinde "Altı Telden Her Dilden" adı altında bır söyleşı ve dinleti gerçekleştinyorlar. Müzık çalışmalannı uluslararası alanda sürdüren Eser Noyan ve Engin Noyan. bu çalışmaları sonucunda oluşturdukJan birikimlerinı sokak ve hayat üzerine çeşitlemelere yer verecekleri bır dinleti ve söyleşi ile dinleyicilerle paylaşacaklar. "Şeyh Bedretfdin Destanı" Eskişefıir'de Kültür Senisi - Tuncel Kurtiz. Eskişehir Tiyatro Kumpanyasfnın davetlisi olarak 17 Ocak Çarşamba günü Eskışehırcle "Şeyh Bedreddın Destanf'nı sergileyecek. Tuncel Kurtiz, Yunus Emre Kültür ve Sanat Merkezi'nde saat 19.00' da ve 21.00'de olmak üzere ıki gösterim yapacak. Biletler ETK. Kibele Sanat Merkezi. Palet Sanat Galensi. Cafe Sinema ve Yunus Emre Kültür Merkezi'nde satışa sunulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle