Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12 OCAK 1996 CUMA
14 KULTUR
Sadece şiir değil, kadın kalbi fethetme derslerinin de verildiği, sıcacık bir film!
Yoksa bütündünya bir mecaz ıııı?Ufukta yan ders yılı tatili nedeniyle si-
nemalan şenlendirecek çocuk filmlen-
nin ufak ufak sökiin ettiği bu hafta, alı-
şılmış yenı yıl \e Noel Baba masalı çe-
şitlemesi "Santa Clause" ya da bilgisa-
yar oyunundan türetılmiş. abuk sabuk
"Mortal Kombat" vb. gıbi yeni vizyon
filmlerinın semtıne bile uğramadan, ni-
cedir beklevip gözledığımiz bir ttalyan
filmının \olunu tuttuk: "İl Postino-Pbs-
tacı." Antonio Skarmeta'nın, yaşanmış
olaylara dayanan "ll Postino di Neruda-
Neruda'nın Postacısı" adlı romanından
yola çikarak, kımi değişikliklerle yazıl-
rrnş senaryo, benzersız bir dostluk öykü-
sii çe\resınde gelişıvor. Öykünün mer-
kez karakterinı oynayan. Veriedik Festi-
valındeîyılkadarönce.MarceDoMast-
roianniyle bırlıkte en iyi aktörödülünü
paylaştığı. EttoreSeola'nın "SaatKaç?"
filmıyle anımsadıöımız. Napolıli ko-
medvenlergeleneğinden yetışmış Mas-
simo Treisi'nin, lüm doktor uyarılannı
kulak arkası ederek tamamladığı çekim-
lenn hemen ardından, filmi dahı göre-
meden. anı bir kalp lcrizjy le, henüz daha
42 yaşındayken. 1994'te birden ölüver-
mesıyle özdeşleşerek şimdiden efsanele-
şen "Postacı". epeydir sesi soluğu çık-
mayan tngilız >önetmen JVlichael Rad-
ford'un da dönüşü aynı zamanda.
Neruda ile Manio'nun dostiuğu
Yıl 1952 Yoksul ve cahıl bir ttalvan
balıkçısının. denızden nem kapan. ba-
Iıkçılıkyapmaktan hazzetmeyen. sessız.
utangaç \ e artık bir baltaya sap olma za-
mani gelmış de geçen oğlu Mano (Mas-
simo TroiM). sınemadakı aktüalıte ha-
berlerinden, sürgündekı Şilili ozan Pab-
k» Neruda'nın İtalyan hükümetınin çağ-
nsıyla yaşadığı ufak adada kalacağını
öğTenıyor fılmın başında. Siyah-beyaz,
belgeselimsi habergörüntülennde belir-
gin olan. aşk ve sevgiye ilışkin. dünya-
nındörtbucağınaulaşmışdizeleryazmış
Neruda'ya özellikle kadınlann gösterdı-
ğı vogun ilgiden de çok etkileniyor ga-
nban Mario. Napoli yakınlanndaki oku-
ınası yazmasi kıt. basit balıkçılann aha-
lisınioluşturduğu. süreklisu(suzluk)so-
rununun yaşandığı bu ufak adada, kan-
koca Nerudalar'a hiç de kendi ülkeleri-
ni aratmayacak cınsten, şirin bir Akde-
niz evi tahsis ediliyor. Ve raslantı sonu-
cu, hergün bisikletiyle mektuplannı, pa-
ketlerini taşı>acağı. dünyaca ünlü "halk
$airi*\ komiinist N'eruda'nın özel ulak-
postacılığına ta>in ediliyor Mano'muz.
Kadınlardan mektup yağan Neruda'nın
şiirlerini okuyup. gide gide yakınlaştığı
büyük şairle şiır hakkında muhabbetle-
re girişmekten de geri durmuyor.
Bu arada Mano'nun saf. naif. doğal
dünyaya bakışından hoşlanan Neruda da.
dünyayla bütün bağlantısını sağlayan bu
saf, utangaç Akdenizliyle yakınla$ıyor.
Dostluğunu esırgemediği gibi. şiirsana-
tı ya da mecazlar hakkında aydınlatıyor.
sairolabilmenin hayallennı çoktan kur-
maya kovıılan ağırbaşjı, duygulu. kınl-
gan ve hüzünlü Mario'yu. 1948'de baş-
kan Mdela'nın senatörlüğünü ıpta] edip
soruşrurma açtırmasıyla gizlenmek ve
ülkesinden kaçmak zorunda kalmış. hem
geniş halk kitlelen ıçin, hem de edebı
zevki ıncelmiş aydınlar ıçin anlaşılır, bı-
lınçlendiricı üslubunun ağır bastığı,
namlı eserleriyle çağının tanığı olmaya
ve dünyayı toplumsal açıdan kavramaya
çalışmış "sürgündeki şair baba"yla. saf
ve meraklı bir çocuk tavnyla ondan ateş
ve feyz alarak ufkunu genişleten emek-
çi-postacının ı'Iişkisi, Manio'nun köyün
SUNGU ÇAPAN
Postacı
(İl Postino) Yönetmen:
Michael Radford
Senaryo: Anna
Pavignano, M. Radford
Furio \e Giacomo
Scarpelli. Massimo
Troisi Kamera: Franco
DiGiacomo Miizik:
Luis Enrique Bacalov '
Oyuncular: Massimo
Troisi. Philippe Noiret,
Maria Grazia Cucinotta,
Linda Moretti, Renato
Scarpa, Anna Bonaiuto,
Mariano Rigilio ' 1994,
İtalya(UlP)Beyoğlu
Alkazar sinemasında.
bar-cafe'sinde ilk görüşte vurulduğu,
Dante'nin Beatrice'ini cağnştıran, yaş-
lı, çaçaron bar sahibesinin esmer dilben
yeğenine sevdalanmasıyla vites değışti-
riyor. Mano. aklını başindan alan güzel
Beatnce'e (Maria Grazia Cucinotta)
duyduğu aşkı dıle getirecek bır şeyler
yazmastnı istiyor şairden, çünkü ona gö-
re "Şiir yazana değil, ihtiyacı olana ait-
tir!"Bunu reddeden Neruda. Marıo'va
kızıtı gözü önünde imzalayarak verdiği
bir albüm armağan edıyor. bütün mecaz-
lannı. şiirlerini filan yazacağı. Kadını
elde etmede, sözcüklenn önemini usta-
sından öğrenerek Beatrice'in kalbine gı-
den yolu açan Mario'nun düğününde,
anti komünist papazın bütün kara çal-
malanna karşın baş nıkâh şahidi de Ne-
ruda'dırtabiı ki.
İnsan sevgisi ve dostlukla
dokunmuş
Bagışlandığı haben gelınce karisiyla
Şıli'ye dönerek Şılı Komünist Parti-
sı'nde çalışan. elçilik vapan \e.l971'de
Nobel Odülü'nü aldıktan sonra başkan
Allendenın (veülkesinin kuşkusuz)ba-
şıni yıven askeri cunta dehşet \e vahşe-
tinin de 1973'teki ölümünü çabuklaştır-
dığı Neruda'nın adını doğacak çocuğu-
na koymavı kafava takmış. şairden aJdj-
ğı, güzellıklerle bülbül kesilmiş, Neru-
da'dan kalma kayıt cihazıyla diinyalar
onun olmuş. seçımlerde çıkarcı Hıristi-
yan dcmokrat politikacılanna değıl de
komünıstlere oy atmış Mario'muzun.
tam da coşkulu bir işçi sınıfı gösterisin-
de davet edildiği kürsöden "PabJo Neru-
da İçin ŞarfcT başhklı şunnı kalabalık-
lara okumaya dav ranacağı fmaldeki sah-
neler. bizim de hiç yabanctmız değıl as-
lında! Yıllar sonra Neruda karisiyla bir-
likte. aşka yüreklendirdigi, sevdiği kızın
gönlünii .^.^anmasını sağladığı. zayıf,
süzgün ve h.,^sas postacısını ziyaret için
adaya çıkageliyor bu dramatik finaide.
Doğrusu nefis ttalyan manzaraları fo-
nunda, insan sevgisi, dostluk ve mecaz-
larla dokunmuş, yürek ısıtan biröyküyü
aktaran bu "Postacrnın verdigi iyi duy-
gulara kapılmakta hiç beis yok bizce.
10 yıl kadarönce SinemaGünleri'nde.
Italya'ya duyduğu sevgıyi belli eden ilk
filmi "Another Time, Another Placc''ıni
sevdiğimiz, Altın Lale Ödülü'nü alan Ge-
orge Onvell uyarlaması "1984"üne alkış
tuttuğumuz. gösterişli ve gözalıcı "VVhi-
teMischief-Beyaz \aramazlık"ınaysa bu-
run kıvırdığımız, Istanbul'u da şenlen-
dirmiş Ingiliz yönetmen Michael Rad-
fort'u, uyanık ftalyan yapımcı Mario ve
VJttorioCecchiGon kardeşlerin sayesin-
de yeniden sinemaya kazandıran "Posta-
cı"da. 2 ana kahramanın. belirgin bir
elektriğin perdeden salona yayıldığı, iki-
lı sıcak sahneleri ağır çekiyor. Birtakım
eglenceli bölümlerledengelenmiş, coşku
ve duygulann sahnelerinin yediden yet-
mişe tüm seyirciyi avcuna aldığı fılmin
ağır aksak seyreden, gevşek temposu,
oyunculara manfetlerini gösterme fırsa-
tını sağlarken. Luis Enrkjue Bacalmun.
Ennk) Morricone'ye özenen, akordeon-
lu, mandolinli. kemanlı, ıddialı, kesinti-
siz müziğı de hiçbir anı boş birakmıyor
adeta. Duygu yüklü, şiirsel bir Akdeniz
masalının lirizmini yansıtan, özenle ay-
nntılandınlmış ve göriintülenmiş fılm-
de, yerel îtalyan balıkçtlar, Beatrice adın-
daki, için için yanıp tutuşan bır güzellik
(Maria Grazia Cucinotta, gelecek vaat
eden bir Sicilya dilberi), sıradan yaşlı tey-
ze, seçimi kazanınca işleri seren adi po-
litikacı. çocuksuz Neruda'nın "Komü-
nistler çocuklannı yer" göriişünü örnek-
lediğini(!) savunan komünizm düşmanı
köy papazı, komünizm sempatizanı, telg-
rafçı. postane memuru vb. gibi bazı kli-
şe karakterlerle, duygusal ve dokunakJı
birtakım aynntılann bulamacı halindeki
bu hoş, sevimli ve eğlenceli filme oyun-
culann katkısı da görmezden gelinir gi-
bi değil tabii.
Troisi ve Noiret'nin usta oyun-
culuğu
Özellikle Massimo Troisi, mınltılı ko-
nuşması, belli belirsız sesi, ürkek, çe-
kinik tavırları ve mütereddit halleriyle
unutulmaz bir postacı olmuş çıkmış. Us-
talık ve duyarlık bakımından ondan hiç
de geri kalmaz Fransız aktör Philippe
Noiret de her zamanki performansıyİa,
sık sık kansıyla sevişen, şiir okuyan, yü-
zen, yürüyüş ya da tango yapan, gönül
adamı, ünlü şair Pablo Neruda rolünün
hakkını veriyor; kâh sürgün meşakkati-
nin bezdirdiğj huysuz bir yaşlı, kâh No-
bel beklentısindeki, umutlu, olgun, cana-
yakın ve bilge bir şair olarak, yeni baş-
layan çömezine, yazma ve yaratmanın
ateşini duyumsatırken. tıpkı Ciuseppe
Tornatore'nin "Nuo\r
o Cinema Parâdi-
so"sundaki babacan, deneyimli, sinema
makinisti kompozisyonunu yineliyor
Noiret. Kimi yerde daha ikna edici ve
özgûn sanhnelere gereksinse de, göz pı-
narlannı harekete geçiren duygusallık
bombardımanına dönüşse de, sonuçta
Mario'yu efsanevi bir emekçi-saire çe-
viren bu filmi, "Cennet Sineması"nın
çekim alanına girmiş tüm sinemasever-
lere salık verebiliriz kuşkusuz. Eğer yö-
netmeni Radford yenne bir İtalyan olsa
kesinlikle İtalyan sinemasının en iyi ya-
bancı film Oscaradayı seçilecek nıtelik-
teki "Postacı"yı seyredenlerin özellikle
harika Massimo Troisi'yi kolay kolay
unutabileceklerini sanmam...
YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR...
TIPATIP
Yönetmenliğinı And> Tennanrftn yaptığı
fılmde Mary-Kate Oİsen. Asshley Olsen,
Kristie Alley. Steve Gutenberg, Philip Bosco,
Jane Sıbbett başrollerde. Dıane (Kristie
Alley) hayatının aşkını aramaktadır. Bir
jetimhanede sos>al görevli olarak çalışan
Dıane, hem çocuklan hem işini çok
sevmektedir. Ama ıçlerinden bınnin, 9
>aşmdaki afacan sıkı kız Amanda'nın (Mary-
Kate Olsen) özel bir yen vardır. Evlat
edınmek ister ama hem bekârdır. hem de
maaşı az. Roger Caalways (Steve Gutenberg),
zengin dul bır işadamıdır. 9 yaşındaki kızı
AJyssa (Ashley Olsen) onun gurur ve neşe
kaynağıdır. Kansının ölümünden bu yana
kadınlardan uzak durmuş, nihayet Alyssa'ya
bir anne bulmak için Clarice'le evlenmeye
karar vermıştir.
Evliliğe bir ay kala müsrakbel üvey anne ve
üvey kız tanışırlar ve birbirlerinden nefret
ederler. Amanda ve Diane ıse diğer çocuklarla
beraber Callawayy kampındadır, tam
Roger'in e%inin karşısında. Nihayet Amanda
ve Alyssa tanışır ve yer değiştirirler. Planlan
bu evliliği engellemek \e Roger'la Diane"i
bir araya getirmektir.
OZGUR ^TLLY 2
Sınemase\erler 1993 \ ılında Jesse adında 12
yaşındakı bir çocuk \e büyüleyıci balınanın "Özgür
VVillv'deki ahşılmadık veetkilevıci ilışkısi ile
büyülendiler. tkisi de yalnız ve öfkeli olan Jesse \e
Willy alışılmadık bir dostluk geliştırdıler aralannda.
'Özgür Willy'nin sonunda Willy, Jesse'nin
üzennden atlayıp özgurlugune kavuştuğunda ikı dost
bır daha birbirlerini göremeyeceklenni düşündüler
bü>oik olasıhkla. Ancak bazı dostluklar onlan ayıran
zaman. mesafe ve koşullan aşar. 'Özgür Willy 2"
filmınde serinin ilk filmindeki pek çok oyuncu bir
araya gelmiş. Dwight Little'ın yönetmenliğini
üstlendigi filmde Jason James Richter, August
Schellenberg. Jayne Atkinson rol alıyorlar.
GÖSTERİMDEKİ FİLMLERİN DEĞERLENDİRİLMESİ
•••
• •
•
••••
••
•
•
Camngton
Elisa
Golden Eye / Altıngöz
Güneş Yanığı
Olağan Şüpheliler / Usual suspects
Su Dünyası / Waterwortd
Suikast Çemberi / Assassins
Yargıç / Judge Dredd
Postacı/ İl Postino
DOKUZ AY
Yönetmenliğıni Chns Colombus'un yaptığı
fılmde Hugh Grant, Julıanne Moore, Tom
Arnold ve Robin Willıams başrollerde. 'Dokuz
Ay'da Samuel ve Rebecca mükemmele yakın
beş yıllık ilışkilerinde kanyerlerının
tırmanışmı, etkileyıci San Francisco e\ lerinde
geçen tutkulu aşk gecelennı ve hafta
sonlannda romantik kaçamaklar yapabilme
özgûrlüğünü birlikte yaşarlar. Sonra bır gün
küçük bir sürpnzle karşılaşırlar. Öyle bir
sürpnzdır ki bu, sarsılmaz düzenlen birden
korîcunç bir kaosa dönüşür. Rebecca hamıledır
ve Samuel'in yaşamı bır daha hıçbır zaman
eskisi gibi olmayacaktır. Samuel'i yıldıran bu
durum, iyi niyetlı ama çocuklanna fazlasıyla
düşkün bir çiftle kurduklan garip dostlukla
başlar. Ardından Rebecca'nın ilk doktor
randevusunda karşılannda buiduklan
sıcakkanlı fakat biraz heyecanlı Rus doktor
gelır. Tüm bunlardan sonra Rebecca'dan
kırmızı spor arabalannı satıp yerine bir aile
arabası alma teklifi gelınce Samuel artık yavaş
yavaş yaşamının, parçalara aynldığını
düşünmeye başlar.
KEDÎ GOZU
VECDİ SAYAR
Ayna
Dün akşam Nevizade'de "Boncuk"ta toplandı
dostlar. Kedilerin en soylulan ve en yaramazları ken-
tin dört bir yanından sökün ettiler. Göçmen kedi
orada değıldı. Ama, adım gibi biliyorum eski dost-
lann çoğu oradaydılar. Onat'ı anmak için.
Günlerden 11 Ocak'tı.
Bir göçmen kedi, Şeref Gür'ün, dostların en ve-
falısının ve de en yapı(m)cısıntn çağrısına yanıt ve-
remedi. Gönlü Istanbul'da, kendisı bir başka kent-
te kaldı. Filiz'e sarılamadı. Zeynep Oral'ı dinleye-
medi Alkazar'daki törende. Birlikte "Postacı"y\ iz-
leyemedi.
Massimo Troisi'nin yüreği ile çizdiği o güzelim
"postacı" tıplemesini Onat ne kadar da severdi.
Eminim, o da Yılmaz'ın oyunculuğuna benzetirdi
Massimo'nun oyunculuğunu. Göçmen kedi "Pos-
tacı"y\ bir daha izleyemediği için hayıflandı. Sonra,
eski günlere daldı gitti.
Sıraselviler'deki o yüksek tavanlı apartman daire-
sine, daracık makine dairesinden yükselen sıcak
dalgalanna, sonra başka mekânlara, başka ortam-
lara uzandı. Onat'la paylaşılan mutluluk dolu saat-
ler, aylar, yıllar...
Aynan/n önünde durdu. Bütün cesaretini topladı,
baktı aynaya (Kediler, aynadan neden hoşlanmaz
acaba? Belki de işin sırrını çözemedikleri için), tüy-
lerinin eski parlaklığını yitirdiğinı gördü. "Yaşlanı-
yorsun işte, sen de ötekilergibiyaşlanıyorsun" de-
di. Bir sokak köpeği kadar yalnızdı.
Aynadaki kediye kaçamak bir bakış fıriattı. Ayna
ölüm kadar sessız ve anlaşılmazdı.
"ölümyolun sonunayerieştirilmiş biraynadır. Ar-
kasındaki sır nedeniyle öbür tarafı gostermez; bu
tarafı göstenr. Yürünen yolu. Yani yaşamın kendi-
sinl" dememiş miydi Onat.
Yürünen yolu düşündü: Çekilen sıkıntıları, yarım
kaian mutlulukları, yoktan var edilen güzellikleri,
yanlışlıkları, aldanışları, vefalı dostları, kadırbilmez-
leri, kedi düşmanlannı...
Yaşamla hesaplaşmak kolay değil. "Aynı henüz
konmadan geçtiğimiz yolu görebilmek. 'Nereden
nereye geldik' diyebilmek" gerek.
Nereden nereye geldik? Bu sorunun yanrtını bul-
makta zorlandı göçmen kedi. Tam otuz yıl önceydi.
Sinematek ilk yılın coşkusunu yaşıyordu. Eisens-
tein, Bunuel, Visconti, Vertov, Truffaut... Kısa sü-
rede ne çok dostumuz olmuştu... Yıllar geçti. 7ar-
kovski'nin "Ayna"sından, Erden'in "/^yna"sınani-
ce görüntü yansıdı o büyülü fenerden.
Şimdi, Sinematek'in yerinde bir gece kulübü var.
Film kutulannın yerinı bira fıçıları almış. Ve işin kö-
tüsü, bu kimselere acı vermiyor artık. Kediler bile ka-
nıksamış olup bıtenı.
Göçmen kedi, aynanın önündedüşünüyor. Ayna-
yı önüne koyup onunla yüzleşebilen insanlar neden
bu kadar azaldı? "Bu toplumun belleği olmadığı-
na" inananlara teslim olmaktan başka çaremiz yok
mu?
"Yok canım", diye söylendi kendi kendine, "biz-
de öyle kolay kolay pabuç bırakacak göz var mı?"
istanbul'a gidemedim, ama önceki geceArtkara'da
yaşadıklarım inancımı pekiştirmey6 yetti de arttı bi-
le. Fikri Sağlar'ın yeni yıl daveti ne kadar da kala-
balıktı. Sanatçılar, politikacılar, gazeteciler yan ya-
na geleceğin "kararmaması" için kadeh kaldırıyor-
du.
llerleyen saatlerde, bir grup, kedilerin en inatçı ve
en güzelleri bir masanın etrafında buluştular. Hep-
sinin yüzü ışıl ışıl. işte, "ayna önünekonmadan" ya-
şama bakabilenlerin mutluluğu bu olmalı. Çoğu bir
sanat kurumunun yöneticisi ya da bir gazetenin sa-
nat sayfası yönetmeni. Ve bir bakan, sanatçılarla ay-
nı mücadeleye omuz vermenin onuru gözlerinden
okunuyor. Hepsinin ortak özelltği inatçılıklan. Inan-
dıkları yolda tavizsiz yürümeyi başarabilen, nesli tü-
kenmiş insanlar sınıfının son temsilcileri.
Onat, kendini belli etmiyor ama, mutlak aramız-
da. Masadaki herkesi tek tek kucaklıyor. Kedilerin
her cinsine tahammül edebilir, fakat en çok inatçı
kedileri sever, bilmez miyim?
Onat, kulağımafısıldıyor: "Ayın 13'ü Langlois'nin
ölüm yıldönümü.. farkında mısın?" Düşlehni gerçe-
ğe dönüştürmüş, Fransız Sinemateki'ni bu günlere
getirmiş bu büyük sinema adamını nasıl unuturum?
Onat da mücadelesinde yeterli destek bulabilsey-
di bugün bizim de bir Sinematek'imiz, bir Sinema
Müzemiz olmaz mıydı?
Sinematek'in önüne engeller çıkaranlar, şimdi du-
rup geriye bakma cesaretini kendilerinde bulabilı-
yorlar mı acaba? Önlerine konacak aynayı bekler-
ken...
Gelin, kadehlerimizi aynanın sımnı delip, ölümsüz-
lüğe ulaşanlara kaldıralım. Onat Kutlar'a, Henri
Langloıs'ye ve öteki savaşçılara.
"Kenya'dan Görüntülep"
saydam gösterisi
Kültür Servisi- Hacer Karanhk'in "Kenya'dan
Görüntüler" isimli saydam gösterisi. bugün saat 18.00
ve 19.00 olmak üzere Fransız Kültür Merkezi'nde
gerçekleştirilivor
Yen» Yüksektepe'de şiir dinletisi
Kültür Merkezi - Yeni Yüksektepe Küitür
Dernegi'nde 13 ocak cumartesi günü saat 16.00'da
"Annem Için" konulu bir şiir dinletisi düzenleniyor.
Dinletide "senede bır kez değil her zaman
hatırlamamız gereken annelerimize" şiirlerokunacak.
(Tel:230 71 46)
Eser Noyan ve Engin Noyan'dan
dinleti
Kültür Semsi - Eser Noyan ve Engin Noyan. bugün
saat 19.30'da Fotoğrafevinde "Altı Telden Her Dilden"
adı altında bır söyleşı ve dinleti gerçekleştinyorlar.
Müzık çalışmalannı uluslararası alanda sürdüren Eser
Noyan ve Engin Noyan. bu çalışmaları sonucunda
oluşturdukJan birikimlerinı sokak ve hayat üzerine
çeşitlemelere yer verecekleri bır dinleti ve söyleşi ile
dinleyicilerle paylaşacaklar.
"Şeyh Bedretfdin Destanı"
Eskişefıir'de
Kültür Senisi - Tuncel Kurtiz. Eskişehir Tiyatro
Kumpanyasfnın davetlisi olarak 17 Ocak Çarşamba
günü Eskışehırcle "Şeyh Bedreddın Destanf'nı
sergileyecek. Tuncel Kurtiz, Yunus Emre Kültür ve
Sanat Merkezi'nde saat 19.00' da ve 21.00'de olmak
üzere ıki gösterim yapacak. Biletler ETK. Kibele
Sanat Merkezi. Palet Sanat Galensi. Cafe Sinema ve
Yunus Emre Kültür Merkezi'nde satışa sunulacak.