Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12EYLÜL1995 SALI CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
12 EYLÜL'ÜN 15. YILINDA, ENFLASYON, BORÇ BATAĞIVEIMF GÖLGESlNDEN KURTULAMADIK
Ekoııoıııik terör sürüyorSABİHA SEMERCt- HACER GEMİCÎ
Küretimi
ihtilaliy
G
arma ekonomiden liberal ekonomiye geçişi temsil eden 24 Ocak
kararlan aslında bir bakıma 12 Eylül'ün gelişinin habercisi oldu.
Enflasyonu düşürmek, Türkiye'yi dış borç kıskacından kurtarmak,
üretimi arttırmak gibi hedeflerle ortaya konulan 24 Ocak Kararlan 12 Eylül
ihtilaliyle kendine destek ve uygun ortam buldu.
rev ve lokavtın önünü kesen. işçi ücretlerini sabitleştiren 12 Eylül
yönetimi 24 Ocak KararlarTnın uygulanması için gerekli zemini
oluşturdular. Amacından sapan ekonomik kararlar ve uygulamalar
sonucunda enflasyon kronikleşıp dış ve iç borç patlarken, Türk ekonomisi de
IMF'nin güdümüne girdi.
'amanın Başbakam Süleyman Demirerin "Milletimiz bu fedakârlıktan
çekinmeyecektir"diye açıkladığı 24 Ocak Kararlan 12 Eylül'ün lideri
Kenan Evren ve kurmaylan tarafından da desteklendi. 24 Ocak
Kararlan'nın miman kabul edilen Başbakanlık Müsteşan Turgut Özal, ihtilalle
birlikte Başbakan Yardımcılığrna getirilince kanrıa ekonomiden liberal
ekonomiye geçiş süreci hızlandı ve Türkiye büyük bir yapısal dönüşüm yaşadı.
4 Ocak-12 Eylül birlikteliğinin üzerinden tam 15 yıl geçti. Ancak ne
enflasyon tek haneli rakamlara çekilebildi. ne iç ve dış borç krizi
atlatılabildi. Siyasi ve ekonomik istikrarsızlık tırmanırken son Başbakan
Tansu Çiller yine aynı vaatlerle 5 Nisan istikrar paketini açtı. Ancak üzerinden
1.5 yıl geçmesine karşın yapısal tedbirlerle desteklenmeyen paketin faturası yine
enflasyon ve işsizlik olarak vatandaşa çıkanldı.
7JLJ ı
Karaı
birlik
ekon<
2
12 EYLÜL'ÜN GETİRDİKLERİ:
• Karma ekonomi modelinden serbest piyasa
ekonomisine geçildi, ekonomide yasaklar kalktı,
ancak onun yerini başıbozukluk aldı.
• Enflasyon azdı ve kronik hale geldi.
• Gelir dağılımı ciddi biçimde bozuldu.
• Kayıt dışı ekonomi artarken. mafya büyüdü.
• Kamunun finansmanında, siyasi hesaplarla
verginin yerine iç ve dış borç tercih edildi.
• Ekonomi dışa açıldı, ihracat ve yabancı
sermayede artış sağlandı, ancak ithalat da patladı
ve kısa vadeli iç borca kaynak yaratarak, ülkenin
kaynaklannı kemirdi.
• Serbest kambiyo rejimi döviz artışma, dövizin
dolaşım kolaylığına ve TL'nin uluslararası
açılmasına olanak verdi,
ancak dövizdeki spekülasyon arttı, büyük
devalüasyonlar gündeme geldi. dövizdeki
dalgalanmalar ekonomik krizlere
yol açtı.
• İç ve dış borçlar kritik boyutları aştı.
• Kamu açıklan arttı, dış kredibilite azaldı ve
yeniden IMF'nin güdümüne girildi.
• 1982 Anayasası ile siyasal ve sendikal
özgürlüklerin önüne engel konularak. çalışanlar
ücret ve sosyal haklarda geriletildi.
• Çalışanlann baskı altında tutulmasının yanı
sıra, ayncalıklı ihaleler, teşvikler ve vergi
kolaylıklan ile sermaye kesimine devlet eliyie
kaynak aktanldı.
• Yolsuzluk dosyalan art arda patladı.
• Sigortasız-sendikasız işçi çalıştırma dalga
dalga yayıldı, fason üretim artarken, işsizlik
büyük boyutlara ulaştı.
• Ekonomi üretimden vazgeçip ranta yöneldi.
GORIŞLER
'Faturası
ağır oldu'
Prof. Dr. Mükerrem Hiç (t C tktisat
Fakültesilngilizce tktisat Böiümü Başkanıj
12 Eylül müdahalesi kuşkusuz iyiniyetle
başladı ve terör olaylan kısa sürede ön-
lenıyor gözüktü. Fakat sosyal ve politik
konularda bılgisizlik, yanlış teşhisler ve
anlış seçilen danışmanlar sonucu bir süre
sonra aynı sorunlar yeni bir çehre ile daha
ağır olarak ortaya çıktı. Her şeyden önce
1982 Anayasası ile siyasi. sendikal hak ve
hürrıyetlerin yanı sıra üniversite özgür-
lüğünü de gereksız yere, gereksiz ölçüde
kısıtladı. Yanlış ilkeler uygulandı, doğru
lan ilkeler dahi yanlış uygulamalar içinde
kayboldu. Sonuçta enflasyon azdı, adeta
önlenemez duruma geldi. Gelir dağılımı
ciddı bir biçimde bozuldu. Bu arada
ödemeler dengesi bozulurken. IMF'in
denetimine ginldi.
'Bedelini
herkes ödüyor'
Prof. Dr. Osman Altuğ (\t. C. 1İBF
Muhasebe Finansman Anabilim Dalı
Baskam)
7 2 Eylül yönetimi kamu finansmanı
yönünden "vergi alma borç aL
vergi alma imaj al" politikasını
gütmüştür. Bu dönemde en büyük devlet
adamı. Türkiye Cumhunyeti"ni en çok
borçlandıran "bugûn borçian. yann Idm
nasıl öderse ödesin^şeklınde bir anlayışla
ıstıkbale poliçe çeken kişi olarak
değerlendirilmiştir. 12 Eylül
ekonomisinın miman Turgut Özal
"Yüksek faiz politikasını izleyeceğii Bu
yofla tasarruflan artrjracağız" diyordu.
Türkiye. 12 E\lül yönetıminin bu
hatalannın bedelini ödemektedir.
4
Mali politikalarla
desteklenmedi'
Dr. Veysi Seviğ (Marmara Üniversitesi
Öğretim Cy-esi)
4 Ocak İ 980 tarihinde açıkJanan ve
uygulanmaya başlanan istikrar
rogramında sadece ekonomiyi
liberalleştırme ve sıcak para politikası ile
hareketlendirme düşüncesi yer almış,
buna karşılık giderek ağırlaşan bütçe
açıklannın kapatılmasına ve bozulan
;elır bölüşümünün yeniden
dengelenmesine yönelik hiçbir mali
politika gündeme getinlmemiştır. Bu
aşamada 12 Eylül 1980'deki 12 Eylül
müdahalesi. 24 Ocak Kararlart'nı aynen
Kabullenerek bu kararlann hazırlayıcısı
larak tanınan Ozal'ı kurulan hükümete
başbakan yardımcısı yapmak suretiyle
uygulamanın sürdürülmesine ortam
hazırlamış, bir anlamda 24 Ocak
Kararlan'nı askeri korumaya almıştır.
Ekonominin bir
böiümü beslendi'
Prof. tzzettin Önder (/. C. tktisat Fakültesi
lahve Böiümü Başkam)
980 politikalan, 24 Ocak ve 12
Eylül ayaklanna dayanır. Bin
ekonomik kararlann. diğeri ise
baskı rejiminin başlangıç tarihidir. 1980
politikalan çerçevesinde küçültülmeye
çalışılan kamu kesiminin yarattığı
boşluğu kendisine sağlanan tüm
olanaklara rağmen özel kesim
dolduramayınca, toplam sabit sermaye
atınmlan reel olarak gerilemiştir.
İCaldı ki kamu kesimi bu açığı da
dolduramaz duruma itildi. 12 Eylül
oğun bastırmalarla ekonominin bir
bclümüne kaynak aktanmı
gerçekleştirilmiştir. Fakat bu aktanm ne
;ereği biçimde tasarruf ve yatınmlan
y^ikseltmiş ne de ekonomiyi olumlu bir
raya oturtabılmiştır. Yükü adil
dağıtmayan bir baskının hiçbir
gcrekçesi olmadığı gibi böyle bir baskı
toplumsal suç niteliği taşır.
T
vıuu\
1
Vergi kagırmaya teşvik jç ve dlŞ borç kiskaci
D
ünya Bankası uzmanlan
tarafından vergi toplamayı değil
kaçırmayı teşvik edici nitelikte
olarak tanjmlanan "Tiirk vergi sistemi"
yıllardır reform sözleri ile oyalandı. 1980
sonrasında kamu idaresi gelir arttınmına
gereksinim duyduğu zaman bazı
değişikliklerle sadece vergi veren ve
\ermeye hazır olan maaşlı kesim üzerine
gidılirken kayıtdışı ekonominin
büyümesine göz yumuldu. Bu arada
kurumlar vergısi istisnalanndan dogan
kayıplann bütçe açıklan üzerindeki etkisi
de sürdü. 80'den sonra ihracatı artırmaya
yönelik tedbirleri arasında yer alan
ihracat teşvikleri ihracata vergi iadesi gibi
uygulamalann bazı fırsatçılar tarafından
istismar edilmesi vergi kaybına neden
oldu. Sonuçta bir türlü toplanamayan ve artan giderler 1980'den sonra bütçe
açığının artarak büyümesine neden oldu. 1993 yılında 129 trilyon lira olan bütçe
açıgı I994'te 150 trilyonu aştı. Bütçenin I995'in ilk 4 ayında 130 trilyona yakın
açık vermesi de bundan sonrası için karamsar bir tablo çızmeye devam ediyor.
BUTÇE DENGESİ
1983
Bütçe açığı
(milyar TL)
219
1984 508
1985 f 1 3
1986 .
1987
1988
1989
1990
1991,
1992
1993
1994
3p07İ0O
11İÖ0
»»- 33.300
43.600
129.500
149.935
Vergi gelir.
(milyar TL)
2.385
2.900
3.829
" * 4.972
9.051
14.231
25.550
45.399
7&745
141.868
265.200
588.091
1
5 yıl önce ülkeyı kısa vadeli borç
yükünden kurtulmak ve üretime
yönelik büyümeyı sağlamak gıbı
amaçları da ıçeren 24 Ocak Kararlan bu
hedeflere ulaşamadığı gibi. ardında de\
boyutlara ulaşan iç ve dış borç rakamlan
bıraktı. 1979'da 291 milyar lıra olan ıç
borç toplamı sadece üç yıl ıçınde yüzde 10
kat artarak 3.1 tnlyona ulaştı. Geçen süre
içensinde borçlanarak büyümeyı tercih
eden hükümetlerin yapısal tedbirler
almaması nedenı ile de bu rakam bu yılın
ılk 7 ayında 1 katrilyon 115 trilyon lıra
gıbı inamlmaz bir boyuta yükseldı. Bu
arada ıç borçtaki acı tablo. dış borç
cephesınde de aynı şekılde sürüyor. 1979
yılında 8.8 milyar dolar olan dış borç
rakamı, 1995'in ilk üç aylık dönemınde
71.7 milyar dolan aştı. Türkiye, 1980'den
sonra "yüksek faız kasırgasf'ıle karşılaştı.
1980 politikalan ile finans kesimi lıbere
edılerek bu sektöre ağırlık verıldi.
YILLARA GORE BORÇLAR
1979
1980
1981
1982
1983
1984
1985
1986
1987
1988
1989
1990
1991
1992
1994
1994
Dış borç
(mityon $)
8.861
15.163
16.861
17.619
18.385
20.659
25.476
32.101
40.228
40.722
41.751
49.035
50.489
55.592
67.356
65.601
iç borç
(mityon $)
291
447
909
1.249
3.201
4.634
6.972
10.514
17.218
28.458
41.934
57.180
93.642
181.952
279.590
779.000
îstikrarsız büyüme
'stikrarsızlıklar ve iniş çıkışlarla
dolu olsa da Türkiye 1980'den
beri dışa açık bir büyüme statejisi
izlemeye çalıştı. 12 EylüTe zemin
hazırlayan olaylar aslında siyasal
ağırlıklı olarak gözükse de,
ekonomide yasanan darboğaz
Yıllara göre gayri safi yurtiçi hasıla
Yıllar [
1970
1971
1972
1973
1974
1975
1976
1977
1978
1979
1980
1961
1982
1963
1984
1985
1966
1967
1968
1989
1990
1991
1992
1993
1994
)olar bazında
523
463
578
716
978
1.164
1.291
1.462
1.572
1.837
1.556
1.574
1.387
1.280
1.234
1.353
1.487
1.658
1.706
1.986
2.675
2.571
2.700
2.853
2.200
Deâişim <%)
-7.7
-11.6
24.8
23.9
36.7
18.9
10.9
13.2
7.5
16.9
-15.3
1.1
-115
-7.7
-3.6
9.6
9.9
11.5
2.9
16.4
34.7
-3.9
5.0
5.7
•2JZ
toplumsal çatışmayı körükleyen
önemli bir etmen olarak ortaya
çıkıyordu. Nitekim. Türkiye
ekonomisi 1980 yılına küçülerek
girmiştı. Asken yönetim de
ekonomide büyümeyi
gerçekleştıremedı. Gayn Safi Mıllı
Hasıla, ancak sivıl bir ıktidara geçişle
birlikte artış trendıne geçti. 1993
yılına kadar süren hızlı büyüme
dönemi içinde sadece seçım yılı olan
1991 yılı sonunda binde l duzeyinde
küçülmeyaşandı.
Döviz krizinin yaşandığı 1994 yılı
ekonomide rekor bir küçülmeyi ortaya
çıkardı.
GSMH, 1993 Temmuz ayında yüzde
11.1 oranında büyürken, 1994
sonunda yüzde 6 ile son 50 yılın en
büyük düzeydekı küçülmesinı yaşadı.
Ekonomi bu yılın ikınci 3 aylık
dönemınde ıse geçen yıl aynı döneme
göre yüzde 12.4 duzeyinde arttı. Bu
arada kişı başına düşen millı gelir
1980 yılında yüzde 15.3 oranında
genleyerek, bin 556 olarak gerçekJeştı
Milli gelir 2 bin dolar sınınnı 1990
yılında aşarken. geçen yıl 2 bin 200
dolara ulaştı. Ancak gelir
dağılımındakı adaletsizlik yüzünden,
en alt gelir katmanındaki milyonlar.
bir yılı 400 dolarlık gelirle geçirmeye
devam ediyor.
1970'ten günümüze doların seyri
95* 11 Eylül rakamıdır.
\
8 .£ I
$ 3 8 8 % 8. 8 8 8 8. 8 § 1 1 % I İ 5 5 3 |
I I I I I I I I I I I I I I l I
71 72 73 74 75 76 77 78 7S S0 81 82 83 84 B5 86 87 88 89 9C 91 92 93 94 95"
Dolar kasıp kavurdu
1
2 Eylül sonrası geçen 15 yıl Türk
Lirası için tam anlamıyla bir
çöküş dönemi olarak yaşandı.
Enflasyon liranın satınalma gücünü
törpülerken, devalüasyonlar da
özellikle dolar karşısında belki de
dünyanın en düşük değer ıfade eden
parasını yaratti. 1980'de her ne kadar
döviz kurlannın serbestçe
belırlenecegi belirtılmişse de
uygulamada bu böyle olmadı. Dövizin
serbestçe alınıp satılmaya
başlanmasından sonra bu paralara olan
talep arttı. Hatta dolar, kullanılan ve
milli para yerine geçen satınalma gücü
halıne dönüştü. 1980 yılı öncesi ve
sonrasında yapilan devalüasyonlarlarla
dövize değer kazandınlırken. dövizin
yükselişi durmadı. 1979 yılında I
dolar 35 lirayken. yapılan devalüasyon
dolan 1980'de 89 liraya tırmandırdı.
1993 yılı sonuna gelindiginde ıse dolar
15 bin liraya merdrven dayamıştı. Bu
hızlı yükselişe rağmen, özellikle son
10 yılda enflasyondaki artışın
gerisinde kaldı. 1994"ün ılk günlennde
Türkiye'nin kredi notunun
düşürülmesi ile yaşanan panik sonucu
dolar patladı.
5 Nisan Kararlan'nın hemen ardından
40 bini gören. ancak uygulanan sıkı
para politikalan ve faız rüşveti ile
frenlenen dolann geleceği hâlâ
belirsizlik taşıyor.
Yıllık enflasyon oranları (95 Ağustos rakamıdır)
0.00 Toptan eşya fıyatlan
genel endeksı % g
0.00 Tüketıa fıyatlan genel u>
endeksi%
5 S
co ~~ ın co
W
O CJ> 8
1 1 ] I I 1 I I I 1 I I I 1 I I I 1
1969 70 71 76 77 78 79 80 81 82 83 84 85 86 87 88 89 90 91 92 93 94 95
Enflasyon kronikleşti
2
4 Ocak kararlan ile tek haneli
enflasyon sözünü Türk halkı sık
sık duymasına rağmen hıç
göremedi. I979 yılında yüzde 56 olan
enflasyon 24 Ocak kararlan ile gelen
zamlardan sonra yüzde 115'lere kadar
tırmandı. Ardından gelen kemer sıkma
politikası enflasyonu sadece yüzde
33"lere kadar çekerken uygulanan
sıcak para politikası ile enflasyon
yüzde 50-70 arasında kronikleşti.
Döviz kurlanndaki artışın sürekli
olarak enflasyon oranının altında
tutulması netıcesinde "sıcak para"
adıyla anılan "kısa vadeli dış kaynak
fonlar" Türkiye'ye akmaya başlarken.
aradaki kur makası ihracatı vurdu.
Türkıye'yi 1994 krizine taşıyan bu
gelişmeler sonunda 5 Nisan istikrar
paketini doğurdu ve Türkiye tek haneli
derken. yine üç haneli enflasyon
rakamlan ile karşılaştı
İŞÇİNİN EYRENİNDEN
ŞUKRAN SONER
İşçi Nenede?
Tanm-iş grevleri, CHP Kurultayı, Türk-iş'in yürüyü-
şü, işçilerle sosyal demokrat parti arasındaki ilişki ko-
pukluğu sorununu, demokrasi için çok ciddi bir boş-
luğu, tartışma gündemine getirdi.
Medya yorumculan, "CHP'nin doğal tabanı işçiler,
memuriar, esnaf ve köylü ile ilişki kuramadığı" gerçe-
ğinin altını çizerek işi bitirdiler. Bu, madalyonun görü-
nen yüzü.
Şimdi bir an için, CHP'de bir mucize olduğunu, li-
derden en alt örgüt birimine kadar tüm yönetim kad-
rolannın büyük bir inanç ve çaba ile, sosyal demokra-
sinin bütürt gereklerini yerine getirmek üzere yola çık-
tıklarını düşünelim. Sosyal demokrat partı, doğal ta-
banına, ışçilere, memurlara, esnaf ve köylüye ulaşa-
bilir mi?
Sorunlanna sahip çıkma, bağlantılı imaj değiştirme
ve sonuç olarak da doğal tabanından daha fazla oy
alma anlamında. belirli ölçülerde "evet". Ancak de-
mokrasılerde yaşanan örgütlü birliktelik, iç içe olabil-
me "olanaksız".
Öncelikle Türkiye'de bütün özellikleri ile geçerli ve
yürürlükte olan 12 Eylül düzeni ön engel. Sadece sen-
dikalar, siyasi partiler, demokratik, sivil toplum örgüt-
lerinin ilişkilerine getirdiği engellemeler ile değil.
Siyasi partilerin gerçekten halkın her kesimine uza-
nabilmesi, her yerde örgütlenebilmesine getirdiği ya-
saklarla. Belki çok daha önemlisi, başta sendikalar, si-
vıl toplum örgütlenmelerini güçsüz, tabela kurumlar
haline getirmekle.
Unutmayalım ki memurlannın sendikalaşma özgür-
lüklerıni hâlâ kullanamadıklan, işçilerin ise sadece 900
bin kadarının sendikal çatı altında toplanabildıği, mil-
yonlannın sendikasız sigortalı, milyonlannın da hem
sendikasız hem de kayıtsız, kara sanayide çalıştırıldı-
ğı bir ülkede ve düzende yaşıyoruz.
Meslek örgütlenmeleri, işverenlerdışındaetkisiz, iş-
levsız, tabanını temsil etmekten çok uzak bir konum-
da.
Var olan zayıf örgütlenmelerde de örgüt yönetimle-
rinin tabanlarını temsil ettiklerinı söyleyebilme olana-
ğımız var mı? işçinin dünyası, sorunları, ideolojisı ile
en kuçük bir duygu, moral bağı bile kalmamış çoğun-
luk sendika liderleri, esnafın. köylünün temsilcısi olma
kimliklerıni tümden yıtınmiş birlik başkanları gerçeğini
gözardı edebilir miyiz?
Sosyal demokrat partide doğal tabanını arama yo-
lundakı bir iyileşme, nıyet, olsa olsa bu çok boyutlu,
sayısız engelin aşılması yolunda atılması gerekli adım-
lan başlatabılir.
Şüphesız sosyal demokratlar ideolojilerinden, işçi-
den bu kadar kopmamış olsalardı, sağ parti ve ıdeolo-
jilerin kucağında, ırkçı, şerıatçı ideolojiler ve partilerle
bile ilişki içinde olabilen sendika liderleri sandıktan çı-
kamazdı. Sınıf ıdeolojisi, işçi ile en küçük moral bağı
kalmamış, kişısel saltanat sahibi çoğunluk lider kad-
rolar oluşamazdı.
Onların çıkarlarını ve iktidariannı koruma kaygısı ile,
sendıkaların küçülmesine, enmesine, moral değerle-
nnin yok edılmesıne goz yummaları, işçinin eğrtimsiz,
ideolojisiz bırakılması olgusu yaşanmazdı.
Aynı mantığı tam tersinden de yürütebiliriz. Bilinçli
işçi, sendikal hareket, sivil toplum örgütlenmeleri ol-
sa, sosyal demokrat parti ideolojisınden bu kadar bü-
yük sapma. yozlaşma yaşayamazdı.
Mantık yüruterek, olumsuzlukta "Bozukyumurtamı
hasta tavuktan, hasta tavuk mu bozuk yumurtadan
çıktı" gibi bir açmaza varabiliriz.
Gerçek şu kı bugün erimiş sendikal hareketin, işlev-
siz sıyil toplum örgütlennın, kuçülmüş sosyal demok-
rat partinin toparlanması, karşılıklı bir şeyler yapma ça-
bası içine girme, bir diğeri üzerınde ağırhğını koyabil-
me ve iletişimi kesen engelleri aşma çabalanna, elbet-
te ki öncelikle bu bilince varma ve iyi niyete bağlı gö-
züküyor.
Olumsuzluk açmazından çıkmak için bir yerierden,
hem de her cepheden yola çıkılması bir zorunluluk. Yö-
netımler buna niyetli mı? Tabanlar iticı güç oluşturabi-
lecek mi? Sorunların çok büyük olması, bu anlamda
iyimseriiği gerekli kılıyor. Olumsuz kişi ve kimliklerin,
olumsuz etkilerini, sorunlann boyutu aşabilir.
Yoksa, sosyal demokrat partinin doğal tabanından
kopmuş olduğu gerçeği kadar önemli ve çarpıcı ger-
çek, bugün işçi ve özellikle de sendıkasının, lider kad-
rolannın, sınıf ideolojisi bilincinden tümden kopuk bir
yerde, noktada olduklandır.
Düşünün ki Tanm-lş'in Türkiye çapında dağınık ış-
yerierinde, kamunun en yoksul, köylü kökenli işçisi ile
başlattığı grev, 600 bin işçinin uyuşmazlık kapsamın-
dadır. Ancak sanayi işçisine dayalı kimi büyük sendi-
kalar, riskten uzak olma adına, kendi sozleşme yetki-
lerini düşürerek, greve çıkma tarihlerini geciktirmişler,
tanm işçisıni yalnız bırakmışlardır.
Tanm işçisi, grevinin ertelenmesi, yasaklanması teh-
didi altındadır. Bu koşullarda yine Türk-lş ve Başkan-
lar Kurulu karan ile bir eylem programlanmıştır. Grev-
ci tanm ışçileri Ankara'da toplanarak grev başlatmış-
lardır. Ama aynı uyuşmazlığın içindeki diğer sendika-
lann işçileri çok az olarak dayanışmaya gelmişlerdir.
Gece yine Başkanlar Kurulu karan gereği sözde
Türk-İş önünde yapılan geceleme eyleminde de tarım
işçileri yalnızdır. CHP Kurultayı'na yürüyüş eyleminde
de diğer sendikaların dayanışması, özellikle sağ ve
büyük sendikalar açısından çok zayıf kalmıştır.
En yaşamsal sorununda, 8 aydır bekletilen toplusöz-
leşme uyuşmazlığı kavgasında, böylesıne niyetsız bir
işçi, sendikacılık hareketinin yeri acaba nerede plabilir?
Çahşan
ezildi
7
2Evlül 1980ıhtilalı
kuşkusuz en büyük
darbeyi işçi kesimine
vurdu. 12 Eylül yönetimi ve
hazırlatılan 1982 Anayasası
sendikalar, grev ve toplu ış
sözleşmesinı yeniden ele
alırken 1984 yılına kadar
grev hakkını kaldırdı.
1980 sonrasında
ücretlerdeki reel gelişmenın
gerek kamu kesiminde
gerekse özel
kesimde eksi
seviyelerde
gittiği gözlendi.
Bu dönemde
işsizlik oranlan
da yüzde
13"lerden
yüzde 16'lara
kadar tırmandı.
Bu sırada
sendikasızlaştııma ve
sigortasız işçi çalıştırmaya
yönelik fason üretim de
arttı. Ucuz emek kullanımı
ve ucuz maliyete dayalı bu
politikalar daha sonra iş
başına gelen ANAP ve
koalisyon hükümeti
tarafından da destek gördü.
30.0»
25000
20.CO0
İthalat ve İhracat
(Mılyon Dolar)
15.000
10.000
5000
1975
İthalat, ihracattan hızlı arttı
1
980 öncesinde ihracat
ithalatı karşılayamaz
durumdayken, bu yıldan
sonra Türk Lirası'nın devalüe
edilmesi ve verilen teşviklerle
ihracatta büyük sıçramalar
yaşandı.
Bu dönemde ithalatta da
gelişmeler görüldü. 24 Ocak
Kararları sonrasında ihracat ile
ithalat arasındaki açık
kapatılamadı ancak. ihracatın
ithalatı karşılama oranında
iyileşmeler yaşandı.
1980-1988 yıllan arasında
Türkiye'nin ihracatında 24 Ocak
Kararlan'nın olumlu etkisi
hissedildi.
Ancak bu yıldan sonra
ihracattaki olumlu gelişme
durdu. ihracatın ithalatı
karşılama oranı
düşüş kaydetti.
1990 yılında ihracatta bir
kıpırdanma görülse de bu pek
yeterli olmadı.
1993 yılında dış ticaret açığı
ikiye katlandı. ithalat rakamı
ürkütücü boyutlara ulaştı,
ihracatın ithalatı karşılama oranı
uzun yıllardan beri ilk kez yüzde
52.2 gibi "kritik" birnoktaya
indi.