Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12EYLUL1995SALI
10 DIZIYAZI
%şamla boğuşan adam
B
en 1982 Martı'nda Baıış
Derneği Davası nedenıy-
le tutuklanmış. Malte-
pe'de cephanelıkten boz-
ma bır cezaevınde. top-
Jam 9 ay 16 gün rutuklu-
luktan sonra 83"ün son gunlerinde ötekı
arkadaşlarla birlıkte serbest bırakılmış-
tım. Hapıshanede bulunduğum sırada.
daha önce de beürttığim gıbı. 80 önce-
sindeki bir yazımda hükümetin manevı
kışılığıne hakaret suçlamasıyla bir yıllık
bır başka mahkûmiyetim (ve birkaç ay-
lık da Erzurum'a sürgün cezası) Yargı-
tay'caonaylanmıştı.. Bayrampaşa'da bu-
lu'nduğum'sırada 30.11 82"de açılan TYS
davası da sürmekteydı...
Ve yıne bu sırada bir de TJCP davası
gerçekten tüy dıkmışti.. Böyle bır or-
tamda ve hiç de kolay olmadığı tahmın
edılebilecek koşullarda Türkıye'den ay-
nlmıştım ..
Aziz INesin. yurtdışına ılk kez. pasa-
port alamadığı ıçin, sanınm 1960'larda.
elli yaşındayken çıkabildi Hayatı. bu
alanda da sürekli iniş çıkışlarla doludur
Ya üst üste yurtdışı yolculuklan yaptı ya
pasaport alamadı Türkıye'de siyasal yö-
netımlenn dengesızliğınden. bu konuda
da yaşamı en çok etkılenen kışilerin ba-
şında Azız Nesin gelır.
Birlikte yaptığımız ıki yurtdışı yolcu-
luğundan ilki Hazıran 1977'dedır Sof-
ya'da Dünya 1 Yazarlar Kurultayf na
Türkiye'den Aziz Nesin, Yaşar Kemal.
Burhan Arpad ve ben çağnlıydık.. Gü-
nû gününe tuttuğum gezi ve kurultay not-
lanmın (Türkiye'de genel seçımlerden
bırgunsonrakı) 6 Hazıran 1977 tanhli ilk
sayfası şu cümlelerle başlıyor "Secim
günii ertesi. sabahın altısında. Kadıköv
nhtınıında Aziz Nesin'i bekliyonım. Sof-
ya'da Dünya Yazarlar Kunıltayı'na katü-
mak üzere. Seçim sonuçlannın ne olabi-
leceginikonuşarakYeşilköv'e\an\oruz_"*
Olaylı Dünya Yazarlar
Kurultayı
O sabah Kadıköy nhtımında buluştu-
ğumuz Azız Nesin; yıne zıhnımdekı unu-
tulmaz Azız Nesin fotoğraflanndandır.
Yağmurçıselıyordu. O, kımbılir kaç gün
sürecek yolculuğa safan tipı kısa kollu
bir gömlek ve elinde küçük bır yol çan-
tasıyla çıkıyordu Bır yandan da oğulla-
nna sövlenivordu. Sabaha kadar seçım
sonuçları ıçın televizyon başında kalıp
kendıleri de uyumamışlar. onu da uyut-
mamışlar..
Burhan Arpad'la Yeşilköy'de buluş-
muştuk. Yaşar Kemal Sofya'ya Stock-
holm'den gelmişti (Bunlan notlanmdan
yaziyorum.) Yaşar Kemal 'le bir gece Bo-
ns Parkfnda yolumuzu kaybettiğımizi,
Sofya'da (daha çok Bulganstanlı Türkle-
nn ve sosyalızmın sorunlanndan söz ede-
rek) saatlerce yürüyüşlerimızi. Burhan
Arpad'la da bir aksam miizikli bir kafe-
restoranda gulaş yedığimızi. şarap içtiğı-
mızı çok lyı anımsıyorum
9 Hazıran 1977 tanhli notlanmda şu sa-
tırlar\ar:
"Ögleden sonra konuşan Yünanistanb
bir delege. Türkiye'ye karşı haksız ve ka-
ba suçlamalarda bulundu. Sözierinde, ge-
çen yüzy ıhn V unan milliyetçiliğinden kay-
naklanan çağnşımlar %ardı. Benim Ö0e-
den sonra yapmak üzere haarladığım ko-
nuşma ise. yine Turk-\unan ilişkileri ko-
nusunda. fakat dostça duygularla doJu>-
du. Yunanistanlı delegenin konuşması
üzerine. Burhan Arpad az önce konuşma
yapmışolduğu başkanlıkdhanından ine-
rek. Yaşar Kemal ve ben oturdugumuz
yerden kalkarak toplantı salonunu terk
ettik. Aziz Nesin yukarda çahşıyordu._"
Bundan sonra olup bıtenlen bır fılm-
den görüntüler gıbi çok net anımsıyorum.
Yaşar Kemal. Burhan Arpad. ben. Yaşar
Kemal'le birlıkte Stockholm'den gelmış
bir-ıkı Isveçlı gazetecı asansöre doluşa-
rak yukan çıktık. Konuşmasını bir-gün
önce yapmış oldugu için o günkü otu-
rumlan izlemeyen. otelın yukardaki kat-
lanndan birindekı odasında çalışmakta
olduğunu bıldığımız Azız Nesın"ın oda-
sının kapısını çaldık. Aziz Nesin üstünde
bir atlet. fanila ve bir şortla. kapıyı açtı
Yorgun gözlerle şaşkın şaşkın yüzümüze
baktı
Belli kı çalışma masasından kalkmış-
tı Yaşar Kemal öfkeden. biraz da hızlı
hareketten tıkanarak, da\-udi sesiyle olup
bıtenı anlattı.
Bu arada Bulgaristan Yazarlar Bırliği
yöneticılen de peşımizden yetışmişler,
özür dıleyerek, üzüntö ve kaygıyla bek-
leşiyorlardı. Aziz Nesm. Yaşar Kemal'ı
yatıştırmak içın bir şeyler söyledi. Bir sü-
re tartıştılar.
AzizNesın"insükûnetı benietkilemış-
tı. Havayı yumuşatmak ıçın. biraz da mi-
nik ve sakın adamla kocaman \e heyecan-
lı adamm karşı karşıya durup tartışmala-
n. bana gerçekten **Fareler\efnsanlar''ın
kahramanlannı çağnştırdığı içın, "Şu an
tıpkı Leni'yk George"a benzryorsunuz"
deyıverdim.. (Yaşar ağabey şimdi bil-
mem gücenir mı, ama o günlerde böyle
bır espri yapmama ızin verecek yakınlı-
ğımız vardı.). Az sonra. Yaşar Kemal'ın
öfkesı de yatışmıştı. Ne yapabıleceğımı-
zı düşundük. Sonrasını yıne notlanmdan
aktanyorum:
"Benim konuşmamın sonunda ek ola-
rak okunmak üzere, Türk delegelerinin
ortak gö'rüşü oiarak bir bildiri hazıriadık.
Bildiride, Yünanistanb delegenin söyle-
diklerinin tersine. Kıbns'ta sadece Türk
ordusunun değil, çeşitli yabancı empar-
yalist güçler bulunduğunu, Kıbns'uı rü-
müyle yabancı askerlerden ve silahtan
anndınlmasuıdan yana olduğumuzu be-
Hrttik."
Bu çozum. e\ sahıbı Yazarlar Bırliği
yönetıcılennı rahatlatmış, belkı de bir
skandal arayan birkaç Batılı gazetecinin
heveslerı kursaklarında kalmıştı. Konuş-
mam ve sonrasında okuduğum ortak bıl-
dinmiz, Yunanlı delegenin yarattığı se-
vimsız havayı dağıtmış ve bizlere sempa-
tı kazandırmıştı...
9 Hazıran 1977 gu n ü Sofya'da "Park
Otel Maskvar
'da, Azız Nesin"ın odasının
• Aziz Nesin, yurtdışına ilk kez,
pasaport alamadığı için
sanınm 1960'larda, elli
yaşındayken çıkabildi.
Hayatı, bu alanda da sürekli iniş
çıkışlarla doludur.
Ya üst üste yurtdışı
yolculuklan yaptı ya
pasaport alamadı.
Türkiye'de siyasal yönetimlerin
dengesizliğinden, bu konuda da
yaşamı en çok etkilenen
kişilerin başında Aziz Nesin gelir.
• Yurtdışında uzunca bir süre
kaldıktan sonra 1982 aralık ayında
ülkeye dönen Aziz Nesin'in yeniden
yurtdışı gezisi yapabilmesi için
yıllarca beklemesi gerekecekti.
Çünkü yine pasaport yasaklıları
listesine alınmıştı. Dünyanın birçok
ülkesinde kitapları çevrilip
yayımlanan, çeşitli toplantılara
çağrılan, uluslararası üne sahip
yazarımıza, kendi ayağıyla
döndüğü ülkesinden çıkış yasağı
konmuştu...
Aıîı Mesin'H
Hazıran 1980'de Selanik'te Toros Canavan'nın galasında. (Soldan sağa) Ataol Behramoğlu, Deniz TürkaJL Aziz Nesin ve Ludmila Behramoğlu.
kapısı önünde, iki dev yazanmızın karşı
karşıya durup bir an tartışmalannin fo-
toğrafı bütün canlılığıyla gözlerımin
önünde...
Eylül yağmuru altında
Azız Nesin'lı bır başka fotoğraf... Bu
kez 1980 Eylül ayının (12 Eylül'ün beş-
on gün sonrasına rastlayan) bir günü...
Yıne sabahm erken bir saati... Yıne yağ-
murçiseliyor... Yıne bir yurtdışı yolculu-
ğu öncesinde Aziz Nesin'le Cağaloğlu
yokuşunu tırmanıyoruz... Yine Sof>a'da.
Dünya Barışçı Yazarlar Kurultayı'nın
üçüncüsüne katılacağız. Cağaloğlu yo-
kuşunu tırmanan Aziz Nesin'e bakıyo-
rum. Bu kez sırtında bır ceket var ve (yağ-
mur çıseledıği için) ceketinın yakalannı
kaldırjnış.. Sırtını hafifçe kamburlaştır-
mış. Önce ünsüz bır yazar ve gazeteci,
sonra dünyaca ünlü bir yazar oiarak sayı-
sız kez ınıp çıktığı yokuşu, sabahın erken
saatinde (o dönemde TYS Genel Sekre-
terı olan) genç arkadaşıyla tırmanıyor.
Azıcık takılıyorum. gülümsüyor... Öfke-
li olmaktan çok. hüzünlü... Kımbilir ne-
lergeçiyoraklından. Onca mücadeleden
sonra işte > ine bir asken darbe olmuş ve
Aziz Nesin'den mektuplar
23 Temmuz 1984
"Sevgili Ataol, yurtdışında bulunmak zorunda kaldın
diye içinde acı duyma hiç Yurtdışında olmakya da
olmamak, her kışınm özel durumuna ya da koşııhtna
göre değışir. Örneğın Sokrates ölünıii göze almaltvdı ve
ölmeyı seçri, ama Galile yaşama\ ı göze almalndı
(dikkat et. göze almalndı dıvorum) veyaşamayı seçtı
(Bu konuda Brecht'in düşuncesine katılmıvorum Ama
bunıı açıklasam vine kıyamet kopar, veni saldırılara
uğrarım Bilir mısm. sövlemem gereken çok şeylen
söylemeyı. bu yüzden hep gen\ e bırakıyorum; belki
söylemeye hiç zamanım kalmavacak.) Ve vme örneğın,
çok zor ve ağır koşuliardan kurtulmak içın benim
uırdışına gitmem haınlik olur, seninse gitmemen
enavilık.. Ben gerektiğinde ölümü veğlemek
zorundayım; seninse daha çok, pek çokzamanın var...
Mektubunda sözcüklenn arasmdaki boşluklarda
sezdiğim kavgına bır vanıt oiarak bunlan vazıvorum.
Hiç kaygılanma boşuna .. Ben senin bır yurtsever
olduğunu ve halkını sevdiğini biliyorum."
28Ağustos 1985
"Boğuşuyoruz. Evet. buna savaşım denmez, ancak
boğuşma denir. Yetmış vıllık \asamımın en az altmış
yılı amansız bir boğuşmayla geçtı. Buradayken bıldığin
ve senin de içinde buhmduğun boğuşma, on kat artarak
ve dayanılmaz bovutlara vararak sürmekte İşte bu
yüzden 14 temmuz tanhli güzel mektııbıınu bunca
gecikerek yanıtlavabilnorum Bu arada, savunmamı
göndermıştım, almış olduğunu sanınm. Şımdi sıra.
Banş 2 Davası savunmasınageldı."
toplantısııta, Hamburg'taki ve Mamdeki toplantılara,
Londra dakı Britanya Gazeteciler Bırliği toplantısma
da katılamadım."
24 Nisan 1986
"Çok se\'gili Ataol. 19 Şubat tarihli mektubumı
yanıtlamavalı iki an geç miş. Zaman nasıl ı e ne çabuk
geçnor Bu ara başımda vine kavak vellen t'sivonlu. bu
yüzden kendimi iyıce dağıtmıştım. Şimdt dağılan
parçalarımı ordan burdan toplumaya çalışıvorum kı
yeniden dağıtayım. Seden bu saçmalıkları, kınanacak
davranışlan yapıyonım. Çok düşündüm. Sanınm bu
yetmış bıryaşın azgınlığı o/acak, giderayak
doyumsuzluğu gidermek, yaşanmamışlan <,arçabuk
apar topar vaşamak, gözüm açık gitmemem içın aç
göziimü doyurmak . Bunıın gıbı şeyler işte Bunlan
bılerek. isteyerek yapmnonım Belkı degerçek neden
bunlar değil de ben uyduruyonım. Her neyse, işte böyle
oluyor. Bu saçmalıkları \ aşarken miithış dirileşivor,
dmçleşhorum. Sevrek olmakla birlikte, \aşımdan
umulmayan işlevlenmı deyapabıliyorum, ama sonunda
anlatılma: bir nkıntıya uğrayıp kendı asılyaşıma
dönüyorum." • ,
(Özel bir mektupta söylenenleri böyle ortaya
dökmeye hakkım var mı, bilmiyorum. Fakat söz konusu
olan kişi Aziz \esin 'se, hiçbir şeygizli kalmamaİL
Ayrıca bu söylenenlerde utanılacak, saçma "
bulunacak bir şey deyok bence. A.B.)
13$ubat 1986
"Sevgili Ataol, 5 şubat tarihli kartını aldım. hemen
yamtlıyorum. Şimdi saat 04.13... Neredevse sabah
olacak. Başım yazı makınesine \~uruvor ıkidebir
Yorgun ve uvkusuzum. Bugün Ekm AŞ'nin açıkoturumu
ıçın sabahleyin tstanbul a gideceğim Valencıa ıçin
çağrılık almadtm. (Bir sonrakı mektubunda,
tspanya nın Valencia kentindeki \azarlar toplantısma
çağrı mektubunun. üzenndekı tarıhten 2 5 a\ sonra
elıne ulaşlığınıyazacaktır A.B ) Ama alsam da
gidemem tki gün önce tçişleri Bakanlığı 'ndan
başvumma veni bır yanıt geldi Pasaport
vermeveceklermış Ama yıne de bana çağrılık
göndersinler ve çağrıy ı bir de bizim Dışışleri ve Kültür
Bakanlığı aracılığıvla da yapsınlar Bu çağrılıklan.
hem belge oiarak saklıyonım, hem de çağrılık geldikçe
yeniden başbakanltğa başvumvonım. Pasaport
versinler dive değıl. tedirgin olsunlar dıve .. Geçen ay
Avustralva nın hem dışışleri hem de kultür
bakanlığından (uçak biletı de vehlerek çağrılık aldım.
Onlar da bizim kültür ve dışışleri bakanhğına, bana
gönderdiklerı çağrı mektubu gönderilsin ..
Not: Çağnlı olduğum Yeni Delhi'deki Lotüsjürisi
Sofya'da yapılan l luslararası 1. Yazarlar Kurultayı'n-
da "(7-10 Haziran 1977).
ülke yıne belirsiz bir gelecegin eşiğinde...
Ve nice yıllann savaşımçısı Aziz Nesin.
ceketinın yakalannı kaldırmış. çıseleyen
yağmurun aitında. hüzünlü, düşüncelı.
sabahın erken saatinde, Cağaloğlu yoku-
şunu tırmanıyor... Bu fotoğraf. benim için
en unutulmaz Aziz Nesin fotoğraflann-
dandır...
Ben Sofya'dan. 1980 yazında lsviç-
re'ye gıden kardeşım Nıhat'la buluşmak
için Zürih'e uçtum. Yurtdışında kalmayı
düşünmüyordum ve istemiyordum da.
Zürih'te bir süre kaldıktan sonra Türki-
ye'yedönüşümdegüncemdekınotlardan-
"14 Ekim 1980. Bizim derginin kapısı
mühürlü. 12 Eylül'den bu yana 1 ayı aş-
kın süre gectiği halde \ Kadır \e Demır-
taş Ceyhun hâlâ içerdeter. Nedeni de bel-
li değil. V/Jz Nesin yurTdışından daha dön-
medi. Sendika da öylece kapalı durmor."
Anımsadığınıca. Azız Nesm Sofya'dan
Türkiye'ye dönmuştü Sonra yeniden bir-
kaç kez daha seyahate çıkmış olmalı
Bunlardan bırinın (sanınm Asya-Afrıka
yazarlar BirliğTnın 1982'dekı toplantısı-
na katılmak ıçin çıktığı yurtdışı yolculu-
ğunun)epeyceuzun sürdüğünu. Azız Ne-
sin kaçtı. yurda dönmeyecek türünden
söylentılerin çıktığını. basında yalan yan-
lışhaberleryayırnlandığını anımsıyorum.
Bayrampaşa cezaevınde bulunduğum sı-
rada. 12 12 1982'de güncemde şu notlar
var: "Aziz Nesin Türkiye'ye döndü. Ha-
vaalanında karjilayan arkadaşjar arasın-
da olmak isterdim. Yaşlanmış. se>imli bir
masal dedesi. Ve hâlâ onbeş>ıl kadar hap-
si isteniyor. Bu ne alçaklık, ne bitmez bir
kin, ne zalimlikrir. Anlayabilmek, doğal
karşüayabiinıek çok güç."
O dönemde bır yurtdışı beraberliğımiz
daha \ar Azız Nesin'le Nâzım Hıkmet
anmalanıçın AtınaveSelanik'e ıtmıştik.
"Toros Canavan" Selanıkte sahnelenı-
yordu Birlıkte ızledık. 1980 Haziranın-
dakı yurtdışı yolculuğu. benim ıçın de 12
Ey lüİ 1980 öncesinde yaşanmış olan mut-
lu günlerdendi. Selanık'te "'Kaftancıoğ-
lu" stadyumunda onbınlerce kişilık bır
topluluk önünde Rıtsos ve ben şiır oku-
muştuk Teodorakıs konser vermişti...
Selanıktebırkafede. Rıtsoslu. Azız \e-
sınli söyleşılenmızı. birlıkte Türkçe \e
Rumca türküler söy ledığimızi anımsıyo-
rum..
Pasaport yasağı
Yurtdışında uzunca bir süre kaldıktan
sonra 1982 yılı aralık ayında ülkeye dö-
nen Aziz Nesin'in yeniden bır yurtdışı
gezisi yapabilmesi için yıllarca bekleme-
si gerekecekti. Çünkü yine pasaport ya-
saklılan listesine alınmıştı Dünyanın bir-
çok ülkesinde kitapları çe\rilip yayımla-
nan çeşitli toplantılara çağrılan, uluslara-
rası üne sahıp y azarlanmıza, bır yurtdışı
gezısınden kendı ayağıyla döndüğü ülke-
sinden çıkış yasağı konmuştu... Aziz Ne-
sin, pasaportunu çok geçmeden almış ol-
malı ki ben Fransa'danayrılmadan (87ya
da 88'de. en uzak bır olasılıkla 89 hazıra-
nından onee) Parıs'te buluştuk. (Bu bu-
luşmadan bır sonraki yazıda söz edece-
ğım.) V'eölümünekadarbelki herzaman-
kınden daha çok yurtdışı yolculuklara
çıktı Hayatının bu konuda da süreklı iniş
çıkışlarla dolu olduğunu yazmıştım Na-
sıl bır yazgı \ e nasıl bır ülke bu'
Yarın: Aile özlemi
ANKARA NOTLAKI
MUSTAFA EKMEKÇİ
12 Eylül'ii Unutnıa!
Kenan Evren, yazılarda kendısınden "Kenan Bey"di-
ye soz etmeme çok kızarmış. Bır gün istanbul'da bılmem
ne köşkünde kabul edıp görüştüğu Cumhuriyet'ın o za-
manki Genel Yayın Yönetrnenı Hasan Cemal'le Yazıış-
lerı Mudürü Okay Gönensin e dert yanmış:
- Ekmekçi benden "Kenan Bey" dıye sözediyor, de-
mesin, Kenan Paşa desin, yahut Kenan Evren desin!
Hasan Cemai aradı:
- Kenan Evren çok kızmış, "Kenan Bey" yazıyorsun di-
ye, deme yav, baba adam o!
Inat bu ya, "Kenan Bey" dıye yazmayı surdürdüm,
mutfakta, benim "Kenan Seyİer, "Kenan Evren" diye
düzeltilıyordu. Bunun ıçın adam mı tuttular nedir? Bir ya-
zıda, bir gün kımi "Kenan Evren" diye düzeltilmış, kimi
de "Kenan Bey" kalmış. Belkı de görevlı arkadaş o gün
ızınlıydı de atlandı!
Oysaamacım, kımseyı küçültmek değildi. 12 Eylül'le-
nn artık bıttığıne ınanıyor, onu yapanın da sıvılleşmesi ge-
rektigıni vurgulamak ıstıyordum.
Cumhurıyet'te dış gezılere, özellıkle Kenan Bey'in ge-
z/lerıne Hasan Cemal katılırdı. Bır gün Kenan Bey. Ha-
san Cemal'e uçakta "Senin deden de çokadam astı ha!"
demış.
Hasan yanıt verememiş. Hasan şımdı Sabart'ta; Okay
Gönensin, Sabah'ın yavrusu Yenı Yüzyıl'da...
Ankara'da çok sevdığımız bır dostumuz var, yaşı sek-
senlerı aşmış Ferıha Hanım. Feriha Pertan, bır canlı ta-
rih. Verem Savaş "baa'lığından emeklı. Hasan Ali Yü-
cel, onun ıçın şıır yazmış. Atatürk dönemınin kalburüs-
tü kışılenne ığne yapmaya gıtmış, onları anlatır. Bır gün,
başsağın (başhekırn) Neşet Naci Bey (Arzan), ona bir
adres venr:
- Bu adreste bır hanımefendı var, oraya gıt, ona iğne
yap gel!
Ev, Ankara'nın Maltepesı'ne yakın, Sarar Okulu'nun
yanındadır. Kapıyı çalar, yaşlı bır bayan açar, bu Hasan
Cemal'ın, gazetemiz yazarlarından Ahmet Cemal'ın ba-
baannelendır. (Hasan'la Ahmet, amca çocuklandır) Feş-
nha Hanım, kapıdan gırınce, karşı duvarda kocaman bir
"paşa tablosu" ile karşılaşır.
- Hanımefendı, bu resım kım?
- Tanımadın mı kızım? Arabistan'ın taçsız kralı Cemal
Paşa!
Feriha Hanım, bu fotoğrafa, bir de görüntüye çok şa-
şınr. Yerde bir demır karyola, tek kışılık; halı kilim diye bır-
şey yok. Feriha Hanım çok üzulür. Cemal Paşa'nm An-
kara'da bulunan iki oğlu, havagazı fabnkasmda ışçı oia-
rak çahşmaktadırlar. Feriha Hanım'da anılar pek çok.
Malıye bakanlanndan Fuat Ağralı ya, Numan Mene-
mencioğlu'na, Nevzat Tandoğan'a (O, Ankara Valısı),
Adalet Bakanı Ali Rıza Türel'e kaç kez grtmiştır ığne yap-
maya; kaç kışinın ebesi olmuş, bu arada Nazlı llıcak eli-
ne doğmuştur!
Bugun 12 Eylül, 15 yıl geçmiş, dıle kolay. Gazetecılik
uğraşında, savaşımla geçmiş koca bir on beş yıl. Cıple-
re bındınlıp sıkıyönetımlere gitmeler. Heyecanla savcılık-
ta beklemeler. Yalçın Doğan'ın yazdığı bır olay. çok gü-
rültü koparmıştı. isa Armağan cezaevınden kaçmıştı; ar-
kadaşı Mustafa Pehlivanoğlu ya asıldı ya asılacak. Yal-
çın'ın haberı şuydu.
"Cezaevinden kaçan sanık, Turgut Özal 'ın odasında
saklandı."
O sırada, dosya, bir askeri yargıcın elinde, inceliyor.
Ben de yargıcı tanıyorum. Yalçın'ınyakaladığı haberi sor-
dum "Sdy/eö/rfeyva/'m/"dıye. "Öhhho"dedı, "herşey
var, daha ıncelıyoruz!"
Yalçın'a "Doğnı galıba habenn'" dedım, oturdu yaz-
dı. Kızılca kıyamet de o zaman koptu. Başbakan Bülent
Ulusu, hop oturup hop kalkıyordu.
"Başbakanlık'ta nasıl saklanır?" diyordu. Sıkıyönetım
komutanı buyruk yağdınyordu.
- Bu haben kim yazdıysa getihn, ifadesini alın!
Yalçın Doğan:
- Ben gıtmesem olmaz mı? Ekmekçi de tahkik ettı, o
gitsin!
llhan Selçuk da o gün Ankara'da, sıkıyönetımden ge-
lenler aşağıda beklıyor. "Haben kım yazdıysa gelsın!" di-
yorlar.
llhan Selçuk, "Ben gideyım, sız durun!" dıyor. Olur
mu? Haber Ankara'dan yazılmış, "llhan Bey, sizinle ne
ılgisı var?" derlerse ne yanıt verecek?
"Olmaz"dedim, "Yalçın'la ikımızgideceğiz. Ikikışiol-
duğumuz içın belki bir şey yapmazlar!"
Bızı tutuklariarsa diye yanımızda Füsun Özbilgen de
geldi. Üç kişı Mamak'ı boyladık. Yalçın Doğan, "Sakalı-
mıkeserlermi"diyesoruyor Moral vermeyeçaiışıyorum.
Oturduk, Sıkıyönetım Başsavcısı Nurettin Soyer'i bek-
lıyoruz. Bu arada, MSP'lıler, Erbakan başta, Şevket Ka-
zan daha başkaları ıfade vermeye gınp çıkıyorlar.
- Hocam. merhaba hocam!
Selam verıyorlar.
Sonunda, Başsavcı Yargıç Albay Nurettin Soyer gel-
di, bizi ıçen aldı.
"Kaç kışı yazdı bu haberi" dıye sordu.
"İki kişi!" dedim, "Yalçın yazdı, ben de denetledim!"
"Peki, siz nıye geldinız" diye Füsun'a sordu; "Siz çı-
kın lütfen!" (Füsun çıktı).
Yalçın Dogan'la ikımiz ıçerdeyiz, Nurettin Soyer, biz-
lere baktı:
"Sızleriduşunmuyorum"dedi, "ben, Cumhunyetga-
zetesıni duşunuyonım. Sıkıyönetim komutanına söyle-
dim. 'Ben Cumhurıyet gazetesini kapattıran kışı olmak
ıstemem!' dedım." Pekı ne olacak şımdı? içımden "yırt-
tık galıba" dedım.
- Efendım, şöyleyapalım, Yalçın bugün bırhaberyaz-
sın, "Yazdıklarımız doğru değılmış, düzeltiyoruz!" desin.
Haber duzeltilsın.
Sonunda b'u karara vardık. Yalçın, sakalının kesilme-
miş olmasından çok mutluydu. Büroya dönduk, kahra-
manlar gıbı karşılandık!
12 Eylül anılan pek çok, bunlar birer kınntı. 12 Eylul'de
asılanlara, ışkence görenlere ne demeli? 12 Eylül. acı-
dan başka ne getındi kı?
Ankara'nın Batıkenti'ndeoturan 1951 doğumlu Fethi
Uygur adında bır yığrt adam, yürek durmasından öldü.
Işçı Partisi'yle, Batıkent Düşün ve Sanat Evi'nde, tören-
leryapılıp Karşıyaka Gömutluğü'nde toprağa venldi. Fet-
hi Uygur, ölürken dostlarına "12 Eylül geliyor, unutma-
yın!" demışti. Batıkentli gençler, bugun Batıkent'te Ve-
dat Oalokay Parkı'nda 12 Eylül'ü protesto edecekler...
B U L M A C A SEDATYAŞAYAN
1 2 3 4 5
SOLDAN SAĞA:
1/Atınbaşvurma-
sını engelleyen
kayış. 2/ Bır şeye
ınanarak bağla-
nış...Futboldaka-
leye yapılan sert
vuruş.3/Arkadaş-
lar... Bır nota. 4/
Şarkı, turkü... Üs-
lup 5/ " - - - kıl-
maz bana derman
benı bîmâr san-
maz mı'" (Fuzu-
li)... Söz. lakırdı.
6/Rey... Kapı. do-
lapgıbi şeylerin kanatlan ka-
panınca kalan aralığı örtebil-
mek ıçın çakılan çıta. II Ba-
ğırsak solucanı. 8/ Asya'da
bır ülke... Ta\lada bır sayı 9/
Dağtavuğu da denılen bir a\
kuşu.. İlk adı Goeben olan
ünlü Türk zırhlısı.
YLKARIDAN AŞAĞ1YA:
1/Kuşlann tüy değiştırme za-
manı. 2/Aynı ahır adına ko-
san yanş atlanna venlen ad...
Kayak. 3/ Doku telı... Savaş-
larda gıyılen zırh 4/ Düşünce ve duygulann güzel ve etkılı
bır şekılde anlatılması sanatı. 5/Bır Asya ülkesının başken-
tı... Demıryolu. 6/ Yıyecek bulamayan, yoksul kımse . Bır
ıçkı. 7/Hayat arkadaşı. Seçkın. 8/Bılyelı yatak... "Akıyor-
du — ' Göstenp aynasında söğüt ağaçlanm" (Nâzım Hik-
met). 9/ Uzaklık anlatmakta kullanılan söz... Yenı çıkmaya
başlamış ekın