27 Nisan 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 12EYLUL1995SALI 10 DIZIYAZI %şamla boğuşan adam B en 1982 Martı'nda Baıış Derneği Davası nedenıy- le tutuklanmış. Malte- pe'de cephanelıkten boz- ma bır cezaevınde. top- Jam 9 ay 16 gün rutuklu- luktan sonra 83"ün son gunlerinde ötekı arkadaşlarla birlıkte serbest bırakılmış- tım. Hapıshanede bulunduğum sırada. daha önce de beürttığim gıbı. 80 önce- sindeki bir yazımda hükümetin manevı kışılığıne hakaret suçlamasıyla bir yıllık bır başka mahkûmiyetim (ve birkaç ay- lık da Erzurum'a sürgün cezası) Yargı- tay'caonaylanmıştı.. Bayrampaşa'da bu- lu'nduğum'sırada 30.11 82"de açılan TYS davası da sürmekteydı... Ve yıne bu sırada bir de TJCP davası gerçekten tüy dıkmışti.. Böyle bır or- tamda ve hiç de kolay olmadığı tahmın edılebilecek koşullarda Türkıye'den ay- nlmıştım .. Aziz INesin. yurtdışına ılk kez. pasa- port alamadığı ıçin, sanınm 1960'larda. elli yaşındayken çıkabildi Hayatı. bu alanda da sürekli iniş çıkışlarla doludur Ya üst üste yurtdışı yolculuklan yaptı ya pasaport alamadı Türkıye'de siyasal yö- netımlenn dengesızliğınden. bu konuda da yaşamı en çok etkılenen kışilerin ba- şında Azız Nesin gelır. Birlikte yaptığımız ıki yurtdışı yolcu- luğundan ilki Hazıran 1977'dedır Sof- ya'da Dünya 1 Yazarlar Kurultayf na Türkiye'den Aziz Nesin, Yaşar Kemal. Burhan Arpad ve ben çağnlıydık.. Gü- nû gününe tuttuğum gezi ve kurultay not- lanmın (Türkiye'de genel seçımlerden bırgunsonrakı) 6 Hazıran 1977 tanhli ilk sayfası şu cümlelerle başlıyor "Secim günii ertesi. sabahın altısında. Kadıköv nhtınıında Aziz Nesin'i bekliyonım. Sof- ya'da Dünya Yazarlar Kunıltayı'na katü- mak üzere. Seçim sonuçlannın ne olabi- leceginikonuşarakYeşilköv'e\an\oruz_"* Olaylı Dünya Yazarlar Kurultayı O sabah Kadıköy nhtımında buluştu- ğumuz Azız Nesin; yıne zıhnımdekı unu- tulmaz Azız Nesin fotoğraflanndandır. Yağmurçıselıyordu. O, kımbılir kaç gün sürecek yolculuğa safan tipı kısa kollu bir gömlek ve elinde küçük bır yol çan- tasıyla çıkıyordu Bır yandan da oğulla- nna sövlenivordu. Sabaha kadar seçım sonuçları ıçın televizyon başında kalıp kendıleri de uyumamışlar. onu da uyut- mamışlar.. Burhan Arpad'la Yeşilköy'de buluş- muştuk. Yaşar Kemal Sofya'ya Stock- holm'den gelmişti (Bunlan notlanmdan yaziyorum.) Yaşar Kemal 'le bir gece Bo- ns Parkfnda yolumuzu kaybettiğımizi, Sofya'da (daha çok Bulganstanlı Türkle- nn ve sosyalızmın sorunlanndan söz ede- rek) saatlerce yürüyüşlerimızi. Burhan Arpad'la da bir aksam miizikli bir kafe- restoranda gulaş yedığimızi. şarap içtiğı- mızı çok lyı anımsıyorum 9 Hazıran 1977 tanhli notlanmda şu sa- tırlar\ar: "Ögleden sonra konuşan Yünanistanb bir delege. Türkiye'ye karşı haksız ve ka- ba suçlamalarda bulundu. Sözierinde, ge- çen yüzy ıhn V unan milliyetçiliğinden kay- naklanan çağnşımlar %ardı. Benim Ö0e- den sonra yapmak üzere haarladığım ko- nuşma ise. yine Turk-\unan ilişkileri ko- nusunda. fakat dostça duygularla doJu>- du. Yunanistanlı delegenin konuşması üzerine. Burhan Arpad az önce konuşma yapmışolduğu başkanlıkdhanından ine- rek. Yaşar Kemal ve ben oturdugumuz yerden kalkarak toplantı salonunu terk ettik. Aziz Nesin yukarda çahşıyordu._" Bundan sonra olup bıtenlen bır fılm- den görüntüler gıbi çok net anımsıyorum. Yaşar Kemal. Burhan Arpad. ben. Yaşar Kemal'le birlıkte Stockholm'den gelmış bir-ıkı Isveçlı gazetecı asansöre doluşa- rak yukan çıktık. Konuşmasını bir-gün önce yapmış oldugu için o günkü otu- rumlan izlemeyen. otelın yukardaki kat- lanndan birindekı odasında çalışmakta olduğunu bıldığımız Azız Nesın"ın oda- sının kapısını çaldık. Aziz Nesin üstünde bir atlet. fanila ve bir şortla. kapıyı açtı Yorgun gözlerle şaşkın şaşkın yüzümüze baktı Belli kı çalışma masasından kalkmış- tı Yaşar Kemal öfkeden. biraz da hızlı hareketten tıkanarak, da\-udi sesiyle olup bıtenı anlattı. Bu arada Bulgaristan Yazarlar Bırliği yöneticılen de peşımizden yetışmişler, özür dıleyerek, üzüntö ve kaygıyla bek- leşiyorlardı. Aziz Nesm. Yaşar Kemal'ı yatıştırmak içın bir şeyler söyledi. Bir sü- re tartıştılar. AzizNesın"insükûnetı benietkilemış- tı. Havayı yumuşatmak ıçın. biraz da mi- nik ve sakın adamla kocaman \e heyecan- lı adamm karşı karşıya durup tartışmala- n. bana gerçekten **Fareler\efnsanlar''ın kahramanlannı çağnştırdığı içın, "Şu an tıpkı Leni'yk George"a benzryorsunuz" deyıverdim.. (Yaşar ağabey şimdi bil- mem gücenir mı, ama o günlerde böyle bır espri yapmama ızin verecek yakınlı- ğımız vardı.). Az sonra. Yaşar Kemal'ın öfkesı de yatışmıştı. Ne yapabıleceğımı- zı düşundük. Sonrasını yıne notlanmdan aktanyorum: "Benim konuşmamın sonunda ek ola- rak okunmak üzere, Türk delegelerinin ortak gö'rüşü oiarak bir bildiri hazıriadık. Bildiride, Yünanistanb delegenin söyle- diklerinin tersine. Kıbns'ta sadece Türk ordusunun değil, çeşitli yabancı empar- yalist güçler bulunduğunu, Kıbns'uı rü- müyle yabancı askerlerden ve silahtan anndınlmasuıdan yana olduğumuzu be- Hrttik." Bu çozum. e\ sahıbı Yazarlar Bırliği yönetıcılennı rahatlatmış, belkı de bir skandal arayan birkaç Batılı gazetecinin heveslerı kursaklarında kalmıştı. Konuş- mam ve sonrasında okuduğum ortak bıl- dinmiz, Yunanlı delegenin yarattığı se- vimsız havayı dağıtmış ve bizlere sempa- tı kazandırmıştı... 9 Hazıran 1977 gu n ü Sofya'da "Park Otel Maskvar 'da, Azız Nesin"ın odasının • Aziz Nesin, yurtdışına ilk kez, pasaport alamadığı için sanınm 1960'larda, elli yaşındayken çıkabildi. Hayatı, bu alanda da sürekli iniş çıkışlarla doludur. Ya üst üste yurtdışı yolculuklan yaptı ya pasaport alamadı. Türkiye'de siyasal yönetimlerin dengesizliğinden, bu konuda da yaşamı en çok etkilenen kişilerin başında Aziz Nesin gelir. • Yurtdışında uzunca bir süre kaldıktan sonra 1982 aralık ayında ülkeye dönen Aziz Nesin'in yeniden yurtdışı gezisi yapabilmesi için yıllarca beklemesi gerekecekti. Çünkü yine pasaport yasaklıları listesine alınmıştı. Dünyanın birçok ülkesinde kitapları çevrilip yayımlanan, çeşitli toplantılara çağrılan, uluslararası üne sahip yazarımıza, kendi ayağıyla döndüğü ülkesinden çıkış yasağı konmuştu... Aıîı Mesin'H Hazıran 1980'de Selanik'te Toros Canavan'nın galasında. (Soldan sağa) Ataol Behramoğlu, Deniz TürkaJL Aziz Nesin ve Ludmila Behramoğlu. kapısı önünde, iki dev yazanmızın karşı karşıya durup bir an tartışmalannin fo- toğrafı bütün canlılığıyla gözlerımin önünde... Eylül yağmuru altında Azız Nesin'lı bır başka fotoğraf... Bu kez 1980 Eylül ayının (12 Eylül'ün beş- on gün sonrasına rastlayan) bir günü... Yıne sabahm erken bir saati... Yıne yağ- murçiseliyor... Yıne bir yurtdışı yolculu- ğu öncesinde Aziz Nesin'le Cağaloğlu yokuşunu tırmanıyoruz... Yine Sof>a'da. Dünya Barışçı Yazarlar Kurultayı'nın üçüncüsüne katılacağız. Cağaloğlu yo- kuşunu tırmanan Aziz Nesin'e bakıyo- rum. Bu kez sırtında bır ceket var ve (yağ- mur çıseledıği için) ceketinın yakalannı kaldırjnış.. Sırtını hafifçe kamburlaştır- mış. Önce ünsüz bır yazar ve gazeteci, sonra dünyaca ünlü bir yazar oiarak sayı- sız kez ınıp çıktığı yokuşu, sabahın erken saatinde (o dönemde TYS Genel Sekre- terı olan) genç arkadaşıyla tırmanıyor. Azıcık takılıyorum. gülümsüyor... Öfke- li olmaktan çok. hüzünlü... Kımbilir ne- lergeçiyoraklından. Onca mücadeleden sonra işte > ine bir asken darbe olmuş ve Aziz Nesin'den mektuplar 23 Temmuz 1984 "Sevgili Ataol, yurtdışında bulunmak zorunda kaldın diye içinde acı duyma hiç Yurtdışında olmakya da olmamak, her kışınm özel durumuna ya da koşııhtna göre değışir. Örneğın Sokrates ölünıii göze almaltvdı ve ölmeyı seçri, ama Galile yaşama\ ı göze almalndı (dikkat et. göze almalndı dıvorum) veyaşamayı seçtı (Bu konuda Brecht'in düşuncesine katılmıvorum Ama bunıı açıklasam vine kıyamet kopar, veni saldırılara uğrarım Bilir mısm. sövlemem gereken çok şeylen söylemeyı. bu yüzden hep gen\ e bırakıyorum; belki söylemeye hiç zamanım kalmavacak.) Ve vme örneğın, çok zor ve ağır koşuliardan kurtulmak içın benim uırdışına gitmem haınlik olur, seninse gitmemen enavilık.. Ben gerektiğinde ölümü veğlemek zorundayım; seninse daha çok, pek çokzamanın var... Mektubunda sözcüklenn arasmdaki boşluklarda sezdiğim kavgına bır vanıt oiarak bunlan vazıvorum. Hiç kaygılanma boşuna .. Ben senin bır yurtsever olduğunu ve halkını sevdiğini biliyorum." 28Ağustos 1985 "Boğuşuyoruz. Evet. buna savaşım denmez, ancak boğuşma denir. Yetmış vıllık \asamımın en az altmış yılı amansız bir boğuşmayla geçtı. Buradayken bıldığin ve senin de içinde buhmduğun boğuşma, on kat artarak ve dayanılmaz bovutlara vararak sürmekte İşte bu yüzden 14 temmuz tanhli güzel mektııbıınu bunca gecikerek yanıtlavabilnorum Bu arada, savunmamı göndermıştım, almış olduğunu sanınm. Şımdi sıra. Banş 2 Davası savunmasınageldı." toplantısııta, Hamburg'taki ve Mamdeki toplantılara, Londra dakı Britanya Gazeteciler Bırliği toplantısma da katılamadım." 24 Nisan 1986 "Çok se\'gili Ataol. 19 Şubat tarihli mektubumı yanıtlamavalı iki an geç miş. Zaman nasıl ı e ne çabuk geçnor Bu ara başımda vine kavak vellen t'sivonlu. bu yüzden kendimi iyıce dağıtmıştım. Şimdt dağılan parçalarımı ordan burdan toplumaya çalışıvorum kı yeniden dağıtayım. Seden bu saçmalıkları, kınanacak davranışlan yapıyonım. Çok düşündüm. Sanınm bu yetmış bıryaşın azgınlığı o/acak, giderayak doyumsuzluğu gidermek, yaşanmamışlan <,arçabuk apar topar vaşamak, gözüm açık gitmemem içın aç göziimü doyurmak . Bunıın gıbı şeyler işte Bunlan bılerek. isteyerek yapmnonım Belkı degerçek neden bunlar değil de ben uyduruyonım. Her neyse, işte böyle oluyor. Bu saçmalıkları \ aşarken miithış dirileşivor, dmçleşhorum. Sevrek olmakla birlikte, \aşımdan umulmayan işlevlenmı deyapabıliyorum, ama sonunda anlatılma: bir nkıntıya uğrayıp kendı asılyaşıma dönüyorum." • , (Özel bir mektupta söylenenleri böyle ortaya dökmeye hakkım var mı, bilmiyorum. Fakat söz konusu olan kişi Aziz \esin 'se, hiçbir şeygizli kalmamaİL Ayrıca bu söylenenlerde utanılacak, saçma " bulunacak bir şey deyok bence. A.B.) 13$ubat 1986 "Sevgili Ataol, 5 şubat tarihli kartını aldım. hemen yamtlıyorum. Şimdi saat 04.13... Neredevse sabah olacak. Başım yazı makınesine \~uruvor ıkidebir Yorgun ve uvkusuzum. Bugün Ekm AŞ'nin açıkoturumu ıçın sabahleyin tstanbul a gideceğim Valencıa ıçin çağrılık almadtm. (Bir sonrakı mektubunda, tspanya nın Valencia kentindeki \azarlar toplantısma çağrı mektubunun. üzenndekı tarıhten 2 5 a\ sonra elıne ulaşlığınıyazacaktır A.B ) Ama alsam da gidemem tki gün önce tçişleri Bakanlığı 'ndan başvumma veni bır yanıt geldi Pasaport vermeveceklermış Ama yıne de bana çağrılık göndersinler ve çağrıy ı bir de bizim Dışışleri ve Kültür Bakanlığı aracılığıvla da yapsınlar Bu çağrılıklan. hem belge oiarak saklıyonım, hem de çağrılık geldikçe yeniden başbakanltğa başvumvonım. Pasaport versinler dive değıl. tedirgin olsunlar dıve .. Geçen ay Avustralva nın hem dışışleri hem de kultür bakanlığından (uçak biletı de vehlerek çağrılık aldım. Onlar da bizim kültür ve dışışleri bakanhğına, bana gönderdiklerı çağrı mektubu gönderilsin .. Not: Çağnlı olduğum Yeni Delhi'deki Lotüsjürisi Sofya'da yapılan l luslararası 1. Yazarlar Kurultayı'n- da "(7-10 Haziran 1977). ülke yıne belirsiz bir gelecegin eşiğinde... Ve nice yıllann savaşımçısı Aziz Nesin. ceketinın yakalannı kaldırmış. çıseleyen yağmurun aitında. hüzünlü, düşüncelı. sabahın erken saatinde, Cağaloğlu yoku- şunu tırmanıyor... Bu fotoğraf. benim için en unutulmaz Aziz Nesin fotoğraflann- dandır... Ben Sofya'dan. 1980 yazında lsviç- re'ye gıden kardeşım Nıhat'la buluşmak için Zürih'e uçtum. Yurtdışında kalmayı düşünmüyordum ve istemiyordum da. Zürih'te bir süre kaldıktan sonra Türki- ye'yedönüşümdegüncemdekınotlardan- "14 Ekim 1980. Bizim derginin kapısı mühürlü. 12 Eylül'den bu yana 1 ayı aş- kın süre gectiği halde \ Kadır \e Demır- taş Ceyhun hâlâ içerdeter. Nedeni de bel- li değil. V/Jz Nesin yurTdışından daha dön- medi. Sendika da öylece kapalı durmor." Anımsadığınıca. Azız Nesm Sofya'dan Türkiye'ye dönmuştü Sonra yeniden bir- kaç kez daha seyahate çıkmış olmalı Bunlardan bırinın (sanınm Asya-Afrıka yazarlar BirliğTnın 1982'dekı toplantısı- na katılmak ıçin çıktığı yurtdışı yolculu- ğunun)epeyceuzun sürdüğünu. Azız Ne- sin kaçtı. yurda dönmeyecek türünden söylentılerin çıktığını. basında yalan yan- lışhaberleryayırnlandığını anımsıyorum. Bayrampaşa cezaevınde bulunduğum sı- rada. 12 12 1982'de güncemde şu notlar var: "Aziz Nesin Türkiye'ye döndü. Ha- vaalanında karjilayan arkadaşjar arasın- da olmak isterdim. Yaşlanmış. se>imli bir masal dedesi. Ve hâlâ onbeş>ıl kadar hap- si isteniyor. Bu ne alçaklık, ne bitmez bir kin, ne zalimlikrir. Anlayabilmek, doğal karşüayabiinıek çok güç." O dönemde bır yurtdışı beraberliğımiz daha \ar Azız Nesin'le Nâzım Hıkmet anmalanıçın AtınaveSelanik'e ıtmıştik. "Toros Canavan" Selanıkte sahnelenı- yordu Birlıkte ızledık. 1980 Haziranın- dakı yurtdışı yolculuğu. benim ıçın de 12 Ey lüİ 1980 öncesinde yaşanmış olan mut- lu günlerdendi. Selanık'te "'Kaftancıoğ- lu" stadyumunda onbınlerce kişilık bır topluluk önünde Rıtsos ve ben şiır oku- muştuk Teodorakıs konser vermişti... Selanıktebırkafede. Rıtsoslu. Azız \e- sınli söyleşılenmızı. birlıkte Türkçe \e Rumca türküler söy ledığimızi anımsıyo- rum.. Pasaport yasağı Yurtdışında uzunca bir süre kaldıktan sonra 1982 yılı aralık ayında ülkeye dö- nen Aziz Nesin'in yeniden bır yurtdışı gezisi yapabilmesi için yıllarca bekleme- si gerekecekti. Çünkü yine pasaport ya- saklılan listesine alınmıştı Dünyanın bir- çok ülkesinde kitapları çe\rilip yayımla- nan çeşitli toplantılara çağrılan, uluslara- rası üne sahıp y azarlanmıza, bır yurtdışı gezısınden kendı ayağıyla döndüğü ülke- sinden çıkış yasağı konmuştu... Aziz Ne- sin, pasaportunu çok geçmeden almış ol- malı ki ben Fransa'danayrılmadan (87ya da 88'de. en uzak bır olasılıkla 89 hazıra- nından onee) Parıs'te buluştuk. (Bu bu- luşmadan bır sonraki yazıda söz edece- ğım.) V'eölümünekadarbelki herzaman- kınden daha çok yurtdışı yolculuklara çıktı Hayatının bu konuda da süreklı iniş çıkışlarla dolu olduğunu yazmıştım Na- sıl bır yazgı \ e nasıl bır ülke bu' Yarın: Aile özlemi ANKARA NOTLAKI MUSTAFA EKMEKÇİ 12 Eylül'ii Unutnıa! Kenan Evren, yazılarda kendısınden "Kenan Bey"di- ye soz etmeme çok kızarmış. Bır gün istanbul'da bılmem ne köşkünde kabul edıp görüştüğu Cumhuriyet'ın o za- manki Genel Yayın Yönetrnenı Hasan Cemal'le Yazıış- lerı Mudürü Okay Gönensin e dert yanmış: - Ekmekçi benden "Kenan Bey" dıye sözediyor, de- mesin, Kenan Paşa desin, yahut Kenan Evren desin! Hasan Cemai aradı: - Kenan Evren çok kızmış, "Kenan Bey" yazıyorsun di- ye, deme yav, baba adam o! Inat bu ya, "Kenan Bey" dıye yazmayı surdürdüm, mutfakta, benim "Kenan Seyİer, "Kenan Evren" diye düzeltilıyordu. Bunun ıçın adam mı tuttular nedir? Bir ya- zıda, bir gün kımi "Kenan Evren" diye düzeltilmış, kimi de "Kenan Bey" kalmış. Belkı de görevlı arkadaş o gün ızınlıydı de atlandı! Oysaamacım, kımseyı küçültmek değildi. 12 Eylül'le- nn artık bıttığıne ınanıyor, onu yapanın da sıvılleşmesi ge- rektigıni vurgulamak ıstıyordum. Cumhurıyet'te dış gezılere, özellıkle Kenan Bey'in ge- z/lerıne Hasan Cemal katılırdı. Bır gün Kenan Bey. Ha- san Cemal'e uçakta "Senin deden de çokadam astı ha!" demış. Hasan yanıt verememiş. Hasan şımdı Sabart'ta; Okay Gönensin, Sabah'ın yavrusu Yenı Yüzyıl'da... Ankara'da çok sevdığımız bır dostumuz var, yaşı sek- senlerı aşmış Ferıha Hanım. Feriha Pertan, bır canlı ta- rih. Verem Savaş "baa'lığından emeklı. Hasan Ali Yü- cel, onun ıçın şıır yazmış. Atatürk dönemınin kalburüs- tü kışılenne ığne yapmaya gıtmış, onları anlatır. Bır gün, başsağın (başhekırn) Neşet Naci Bey (Arzan), ona bir adres venr: - Bu adreste bır hanımefendı var, oraya gıt, ona iğne yap gel! Ev, Ankara'nın Maltepesı'ne yakın, Sarar Okulu'nun yanındadır. Kapıyı çalar, yaşlı bır bayan açar, bu Hasan Cemal'ın, gazetemiz yazarlarından Ahmet Cemal'ın ba- baannelendır. (Hasan'la Ahmet, amca çocuklandır) Feş- nha Hanım, kapıdan gırınce, karşı duvarda kocaman bir "paşa tablosu" ile karşılaşır. - Hanımefendı, bu resım kım? - Tanımadın mı kızım? Arabistan'ın taçsız kralı Cemal Paşa! Feriha Hanım, bu fotoğrafa, bir de görüntüye çok şa- şınr. Yerde bir demır karyola, tek kışılık; halı kilim diye bır- şey yok. Feriha Hanım çok üzulür. Cemal Paşa'nm An- kara'da bulunan iki oğlu, havagazı fabnkasmda ışçı oia- rak çahşmaktadırlar. Feriha Hanım'da anılar pek çok. Malıye bakanlanndan Fuat Ağralı ya, Numan Mene- mencioğlu'na, Nevzat Tandoğan'a (O, Ankara Valısı), Adalet Bakanı Ali Rıza Türel'e kaç kez grtmiştır ığne yap- maya; kaç kışinın ebesi olmuş, bu arada Nazlı llıcak eli- ne doğmuştur! Bugun 12 Eylül, 15 yıl geçmiş, dıle kolay. Gazetecılik uğraşında, savaşımla geçmiş koca bir on beş yıl. Cıple- re bındınlıp sıkıyönetımlere gitmeler. Heyecanla savcılık- ta beklemeler. Yalçın Doğan'ın yazdığı bır olay. çok gü- rültü koparmıştı. isa Armağan cezaevınden kaçmıştı; ar- kadaşı Mustafa Pehlivanoğlu ya asıldı ya asılacak. Yal- çın'ın haberı şuydu. "Cezaevinden kaçan sanık, Turgut Özal 'ın odasında saklandı." O sırada, dosya, bir askeri yargıcın elinde, inceliyor. Ben de yargıcı tanıyorum. Yalçın'ınyakaladığı haberi sor- dum "Sdy/eö/rfeyva/'m/"dıye. "Öhhho"dedı, "herşey var, daha ıncelıyoruz!" Yalçın'a "Doğnı galıba habenn'" dedım, oturdu yaz- dı. Kızılca kıyamet de o zaman koptu. Başbakan Bülent Ulusu, hop oturup hop kalkıyordu. "Başbakanlık'ta nasıl saklanır?" diyordu. Sıkıyönetım komutanı buyruk yağdınyordu. - Bu haben kim yazdıysa getihn, ifadesini alın! Yalçın Doğan: - Ben gıtmesem olmaz mı? Ekmekçi de tahkik ettı, o gitsin! llhan Selçuk da o gün Ankara'da, sıkıyönetımden ge- lenler aşağıda beklıyor. "Haben kım yazdıysa gelsın!" di- yorlar. llhan Selçuk, "Ben gideyım, sız durun!" dıyor. Olur mu? Haber Ankara'dan yazılmış, "llhan Bey, sizinle ne ılgisı var?" derlerse ne yanıt verecek? "Olmaz"dedim, "Yalçın'la ikımızgideceğiz. Ikikışiol- duğumuz içın belki bir şey yapmazlar!" Bızı tutuklariarsa diye yanımızda Füsun Özbilgen de geldi. Üç kişı Mamak'ı boyladık. Yalçın Doğan, "Sakalı- mıkeserlermi"diyesoruyor Moral vermeyeçaiışıyorum. Oturduk, Sıkıyönetım Başsavcısı Nurettin Soyer'i bek- lıyoruz. Bu arada, MSP'lıler, Erbakan başta, Şevket Ka- zan daha başkaları ıfade vermeye gınp çıkıyorlar. - Hocam. merhaba hocam! Selam verıyorlar. Sonunda, Başsavcı Yargıç Albay Nurettin Soyer gel- di, bizi ıçen aldı. "Kaç kışı yazdı bu haberi" dıye sordu. "İki kişi!" dedim, "Yalçın yazdı, ben de denetledim!" "Peki, siz nıye geldinız" diye Füsun'a sordu; "Siz çı- kın lütfen!" (Füsun çıktı). Yalçın Dogan'la ikımiz ıçerdeyiz, Nurettin Soyer, biz- lere baktı: "Sızleriduşunmuyorum"dedi, "ben, Cumhunyetga- zetesıni duşunuyonım. Sıkıyönetim komutanına söyle- dim. 'Ben Cumhurıyet gazetesini kapattıran kışı olmak ıstemem!' dedım." Pekı ne olacak şımdı? içımden "yırt- tık galıba" dedım. - Efendım, şöyleyapalım, Yalçın bugün bırhaberyaz- sın, "Yazdıklarımız doğru değılmış, düzeltiyoruz!" desin. Haber duzeltilsın. Sonunda b'u karara vardık. Yalçın, sakalının kesilme- miş olmasından çok mutluydu. Büroya dönduk, kahra- manlar gıbı karşılandık! 12 Eylül anılan pek çok, bunlar birer kınntı. 12 Eylul'de asılanlara, ışkence görenlere ne demeli? 12 Eylül. acı- dan başka ne getındi kı? Ankara'nın Batıkenti'ndeoturan 1951 doğumlu Fethi Uygur adında bır yığrt adam, yürek durmasından öldü. Işçı Partisi'yle, Batıkent Düşün ve Sanat Evi'nde, tören- leryapılıp Karşıyaka Gömutluğü'nde toprağa venldi. Fet- hi Uygur, ölürken dostlarına "12 Eylül geliyor, unutma- yın!" demışti. Batıkentli gençler, bugun Batıkent'te Ve- dat Oalokay Parkı'nda 12 Eylül'ü protesto edecekler... B U L M A C A SEDATYAŞAYAN 1 2 3 4 5 SOLDAN SAĞA: 1/Atınbaşvurma- sını engelleyen kayış. 2/ Bır şeye ınanarak bağla- nış...Futboldaka- leye yapılan sert vuruş.3/Arkadaş- lar... Bır nota. 4/ Şarkı, turkü... Üs- lup 5/ " - - - kıl- maz bana derman benı bîmâr san- maz mı'" (Fuzu- li)... Söz. lakırdı. 6/Rey... Kapı. do- lapgıbi şeylerin kanatlan ka- panınca kalan aralığı örtebil- mek ıçın çakılan çıta. II Ba- ğırsak solucanı. 8/ Asya'da bır ülke... Ta\lada bır sayı 9/ Dağtavuğu da denılen bir a\ kuşu.. İlk adı Goeben olan ünlü Türk zırhlısı. YLKARIDAN AŞAĞ1YA: 1/Kuşlann tüy değiştırme za- manı. 2/Aynı ahır adına ko- san yanş atlanna venlen ad... Kayak. 3/ Doku telı... Savaş- larda gıyılen zırh 4/ Düşünce ve duygulann güzel ve etkılı bır şekılde anlatılması sanatı. 5/Bır Asya ülkesının başken- tı... Demıryolu. 6/ Yıyecek bulamayan, yoksul kımse . Bır ıçkı. 7/Hayat arkadaşı. Seçkın. 8/Bılyelı yatak... "Akıyor- du — ' Göstenp aynasında söğüt ağaçlanm" (Nâzım Hik- met). 9/ Uzaklık anlatmakta kullanılan söz... Yenı çıkmaya başlamış ekın
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle