Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 12EYLUL1995SAU
HABERLER
Kısa Kısa
• Anayasa Mahkemesi,
kapatılan DEP'in
cezaevinde bulunan eski
milletvekillennın, bu
sıfatlannın iadesine ilişkın
başvuruyu bugün
göriişerek karara
bağlayacak.
• Deniz Baykal'ın CHP
Genel Başkanlığı"na
seçilmesi, Ankara"daki
diplomatık çevrelerde
'sörpnz' yaratmadı. Batılı
diplomatlar. Hikmet
Çetin'in Dısışlerı Bakanı
olarak görev lendirileceğini
umarken erken seçimle
ilgili olarak da '"Ülke için
bu aşamada yapılması
sakıncalı olur" yonımunu
yaptılar.
• Danıştay Genel
Sekreterliği"ne yaklaşık iki
aydır Danıştay ü>eligi
görevini yürüten Turan
Falcıoğlu atandı.
• Içişleri Bakanı Nahit
Menteşe, bazı yasa ve
yönetmeliklere aykın
olarak kamu kurum ve
kuruluşlanna ait hizmet
otolanyla vatandaşlara ait
araçlara tepe lambası ve
siren gibı uyancı isaretler
takıldığını belırterek
valiliklerin buna engel
olmalarını ve ilgili kişıler
hakkında yasal işlem
yapılmasını istedi.
• Türkiye tthalat ve
lhracatçılar Derneği
(TİDER). CHP Genel
Başkanlığı'na seçılen
Deniz Baykal'ı kutladi.
• Hakkâri, Diyarbakır.
Tunceli. Siirt, Şırnak ve
Bitlis'in kırsal kesiminde
güvenlik güçlerince
sürdüriilen operasyonlar
sırasında 11 terörist
öldürüldü.
• Yeni Günaydın ve Süper
Tan gazeteleri ile Kutman
Holding'in sahibi Bekir
KutmangiPi öldürmek
suçundan, 4'ü hakkında
idam ıstenen. 5'i tutuklu 8
sanığın yargılanmasına dün
devam edildı.
• Yargıtay 10. Hukuk
Dairesi, işçilerin izinlerini
istediklen zaman
kullanmayacaklannı.
işverenin izni alınmadan
izne çıkan işçilerin
patronlanna ıhbar tazminatı
ödemek zorunda
olduklanna karar verdi.
• İnsan Haklan Derneği
(IHD) AnkaraŞube
Başkanı Naciye Erkol.
Kenan Bilgin'in 12 Eylül
1994'te Ankara'da
gözaltına alınmış olmasına
karşın hâlâ kendisınden
haber alınamadığinı
vurgulayarak gözaltında
kayıplann sorumlulannın
ortaya çıkarılmasını istedi.
• Tesisleri özelleştirilen Et
ve Balık Kurumu'nun
Sürt'in Tahtanin
bölgesinde yer alan 123
dönümlük arazisi, terör
yüzünden göç eden
yurttaşlara konut yapımı
içın tahsıs edilecek.
• Seyhan Belediyesi'ne
bağlı Güney Belediyeleri
AŞ bünyesınde çalışan 950
işçi adına yürütülen toplu iş
sözleşmesi görüşmelerinın
uyuşmazlıkla sonuçlanması
ûzenne iş yenne grev
karan asıldı.
• Istanbul Emniyet
Müdürlüğü Terörle
Mücadele Şube
Müdürlüğü'nün
gerçekleştirdiği
operasyonlarda yasadışı
TDKP'GKB üyesı olduğu
ve örgüte yardım ettiği öne
sürülen 8 kişi yakalandı.
• Birsüredir Istanbul'da
bulunan Iskeçe Müfrüsü
Mehmet Emın Aga, dün
Istanbul Emniyet Müdürii
Necdet Menzir'i
makamında zivaret etti
1980'de gerçekleştirilen darbenin üzerinden 15 yıl geçti
12 EyKÜ: inadı
EYLUL
• 12 Eylül 1980'e bir yıl kala 27
Ağustos 1979 günü Zafer Haftası
nedeniyle dönemin Genelkurmay
Başkanı Orgeneral Kenan Evren, Türîc
Silahlı Kuvvetleri'ne hitaben şu
konuşmayı yapıyordu: "... Ama sizleri
temin ederim ki o kendini ve milletini
idrakten aciz vatan hainleri, her zaman
olduğu gibi karşılannda bizleri, Türk
Silahlı Kuvvetleri'ni bulacaklar ve bir
gün gelecek hesabını millet önünde
verecekler."
7
2 Eylül 1980™ Üze-
rinden 15 yıl geç-
mesine karşın yara-
lannı bugün bile
saramadığımız bir
dönemin başlangıç tarıhi...
"12 Eylül nedir" sorusuna
Av ukat Fikret llkiz, "12 Ey-
lül faşizmdir" yanıtını veri-
yor. Veekliyor:
"Faşizm kendi kurumla-
nyla kendi yasalanvla ege-
men olur. Halk adına ege-
menligi, ideolojKi için kulla-
nır. Aydınlan. ülke sorunla-
nnı düşünen insanlan yok et-
mek ilk kuralıdır. Bu amaç-
la faşizme uygun yasalar ya-
pılırveuvgulanır."
Evet, 12 Eylül de kendi
kurumlarıyla. yasalanyla
geldı. 12 Eylül 1980'den
sonra Türkiye'de, Türk mil-
leti adına 'emir ve komuta
zinciri" içinde 'olağanüstii
bir döncm' başladı. Ancak
Türkıye'dekı bu olaganüstü
dönem bir eünde başlamadı.
12 Eylül 1980'e bir yıl kala
27 Ağustos !979günüZafer
Haftası nedeniyle dönemin
Genelkurmay Başkanı Or-
general Kenan Evren, Türk
Silahlı Kuvvetleri'ne hita-
ben şu konuşmayı yapıyor-
du:
"_ Ama sizleri temin ede-
rim ki o kendini ve milletini
idrakten aciz vatan hainleri,
her zaman olduğu gibi kar-
şılannda bizleri, Türk Silah-
lı Kuvvetteri'ni bulacaklar ve
bir gün gelecek hesabını mil-
let önünde verecekler.
... Ebedi Başkomutan u-
lu önder Atatürk, bir za-
mantar sanaşöyle seslenmiş-
ti: "Dünyanın hiçbir yerinde
ve ordusunda yüregi senin-
kinden daha temiz ve daha
sağlam bir askere rastgelin-
memiştir. Herzaferin maya-
sı sendedır. Her zaferin en
büyük payı senindir.'
Sen bugün de bu övgüye
layıksın, bugün milletin ve
cumhuriyetin yılmaz bek-
çisi sensin. Iç Hizmet Ka-
nunu'nun sana verdiği
'Türkiye Cumhuriyeti'ni ko-
rumak ve kollamak' görevi-
ni gerektiğinde tam anbmıy-
la ve kusursuz olarak yerine
getireceğin muhakkaknr.-**
Askerı darbeden bir yıl
önce söylenen bu sözlerı
kımse dikkate almadı Kim-
se bu sözlerle Evren'ın "bir
gün her şeye el kovacaklan"
mesajını verdiğinı düşünme-
dı. Bu mesajdan bir yıl son-
ra 26 Ağustos 1980"e gelin-
dığinde Ev ren ve arkadaşla-
n 'müdahale' karan aldılar.
Evren ve arkadaşlarına göre
müdahale için en uygun za-
man 12 Eylül'dü. 12 Eylül
1980 günü saat 04.00'te
Türk Silahlı Kuvvetleri Iç
Hizmet Kanunu'nun 35.
maddesi gerekçe gösterıle-
rek "Türkiye Cumhuriye-
ti'ni konımak ve kollamak"
adına Milli Güvenlik Kon-
seyi ülkeyönelimineel koy-
du...
Ve darbenin ilk günü, tüm
siyasi faaliyetlerin yasaklan-
dığı. partilerin, sendikalann
faalıyetlerinin durduruldu-
ğu. demokratik kitle örgütle-
rinın kapatıldığı açıklandı.
1961 Anayasası "bol ol-
duğu" için ortadan kaldınl-
dı. Eğıtim sisteminden, ada-
let sistemine, sendıkalarya-
sasından dernekler yasasına
kadar her konuya el atıldı
Her uygulama için kendi ya-
salarını yaptılar. Darbeciler
"amaç"ları doğrultusunda
yasalar çıkardıîar. Ya.salar
çıktıktan sonra ise tüm uy-
gulamalan "yasal" oldu.
Böylece onlann yasalarına
uymayanlar cezaevine ko-
nuldu, işkence gördii, asıl-
dı...
Panışma Meclisi
Artık Türkiye"de "otorite"
vardı. Darbeciler. kendi oto-
ritelen ve yasalan çerçeve-
sinde bırçok uygulama ger-
çekleştirdıler:
Yepyeni bir Meclıs oluş-
turdular. Artık Türkiye'yi
Damşma Meclisi yönetecek-
tı. Elbette ki bu Meclis. emir
komuta zincirıne uyan ve
• Bu mesajdan bir yıl sonra 26 Ağustos
1980'e gelindiğinde Evren ve arkadaşlan
'müdahale' karan aldılar. Türk Silahlı
Kuvvetleri Iç Hizmet Kanunu'nun 35.
maddesi gerekçe gösterilerek "Türkiye
Cumhuriyeti'ni konımak ve kollamak"
adma Milli Güvenlik Kurulu ülke
yönetimine el koydu... Darbenin ilk günü,
tüm siyasi faaliyetlerin yasaklandığı,
partilerin, sendikalann faaliyetlerinin
durdurulduğu, demokratik kitle
örgütlerinin kapatıldığı açıklandı.
otoriteyi tartışmasız kabul
eden kışilerden oluşturuldu.
160 üyeli bu Meclis, 23
Ekım 1981 tarihinde göreve
başladı. Ve ilk kararlan da
"Demokrasiye geçişin ilk
adımı olan Danışma MecU-
si'nin açılmasını sağlayan ve
milletçe özJenen huzur orta-
mını varatan devlet başkanı-
mıza, MGK üyelerine ve
kahraman Türk Silahlı Kuv-
vetleri'ne en derin şükran ve
takdir duygulannı arz edil-
mesT şeklinde alındı.
7 Kasım 1982 günü ise
darbeciler. Türkiye'nin tüm
sorunlannı çözeceğıne inan-
dıklan anayasayı halk oyla-
masına sundular. "Anayasa-
ya hayır*" propagandasının
yasak olduğu oylama sonu-
cunda anayasa yüzde 92 oy-
la kabul edildi. Kenan Evren
de Cumhurbaşkanı seçildi.
Demokratik bir ülke yeri-
ne, ınsan haklan ıhlallenni
yasal hale dönüştüren ve ya-
saklamaları "yasa" ile dü-
zenleyen 12 Eylül hukuku
49 kişiasıldı
, 12 Eylül askeri darbesinin gerçekleştiril-
diği günden 1986 yılına kadar geçen döne-
min rakamsal dökümü şöyle:
- 650 bin kişi gözaltına alındı.
- Bir mılyon 683 bın kişi fişlendı.
- 210 bin davada 230 bin kişi yargılandı.
- 1 bın kişi için idam cezası istendı
- 517 kişiye idam cezası verildi.
- İdam cezası Yargıtay "ca onay lanan 259
kişinin dosyası Meclis'e gönderildı.
- 49 kişi asılarak idam edildi.
- 71 bin kişi. TCK'nin 141. 142 ve 163.
maddelerinden yargılandı.
- 98 bin 404 kişi, örgüt üyesi olmak suçun-
dan yargılandı.
- 388 bın kişiye pasaport verilmedi.
- 30 bin kişi, sakıncalı diye işten atıkü.
- 14 bın kişi. vatandaşlıktan çıkanldı.
-30 bin kişi, siyasi mülteci olarak \ urtdı-
şına gitti.
- 300 kışı kuşkulu' bir şekilde öldü.
-171 kişinin işkenceden öldüğü belgeler-
le' kanıtlandı.
- 14 kişi, cezaevlerindeki uygulamalan
protesto etmek için yaptıklan açlık grevle-
ri sonucu yaşamını yıtirdi.
- 937 film sakıncalı di> e yasaklandı.
- 23 bın 667 dernek yasaklandı.
- 3 bin 854 ögretmen ile 120 üniversitede
görev li öğretini üyesi ve47 hâkimin işine son
verildi.
- 7 bin 233 devlet görev lısı bölgeleri dı-
şına sürüldü.
- Halkın 'lıayır' demesinin yasak olduğu
anayasa oylaması sonucu, 12 Evlül'ü va-
panlara dokunulmazhk tanındı.
-1402 sav 111 yasa nedeniyle 9 bin 400 ki-
şi. kamu görevınden atıldı ya da sürüldü.
- Gazetecilere toplam 3 bin 715 yıl, 6 ay
hapis cezası verildi.
- Yasaklar nedeniyle Istanbul"da gazete-
ler toplam 300 gün yay ımlanamadı.
- 13 büyük gazete için 303 dava açıldı.
Gazeteciler hakkında toplam 4 bin \ıl ha-
pis cezası istendi.
- 300 gazetecı saldınya uğradı.
- 3 gazeteci öldüriildü.
- 31 gazeteci cezaev ine konuldu.
- 211 gazeteci hakkında tazminat davası
açıldı.
- Gazetecilerden 12 milyar 848 milyon
lira tazminat bedelı istendi.
- 40 ton gazete, dergi ve kitap 'sakıncalı'
olduğu için inıha edildi.
Ne yapayım böyle aydını?
• m vren. 28 Mayıs 1984 günü
M . hem yurtdışına hem de yurt
» - y ıçine gerekli mesajlan verdi.
m j 28 Mayıs günü
JL.^4 Cumhurbaşkanı Kenan Evren
Manisa'da belleklerden silinmeyecek
konuşmasını yaptı:
"Sevgai hemşerilerim,
Biliyorsunuz. "1961 Anayasasrnın
kabahati yoktur' diyenler var. O
anayasayı iy i tatbik etmeyenlerin kabahati
varmış. 'O anayasanın gerektirdiği
kanunlar çıkarılmadığı için o durumlarla
karşı karşıya kalındı' diyorlar. Ve yine
bazı çevreler var ki kendilerine ay dın
damgası \uran çevreler, yalnız onlann
dedikleri doğruy muş. SizJerin düşüncesi
onlar için mühim olmuvor. Her seyi yalnız
onlar bilir, başkası bilmez.
Biz çok aydınlar görmüşüzdür.
Vatan hainliği yapan bazı
şairlerimiz var bizim. Yurtdışına kaçtılar
ve başka bir memlekete sığındılar, orada
öldüler. O aydın değil miydi? Ne yapayım
ben öyle aydını. Ay dın damgası kimsenin
inhisannda değiklir. Bu milletc
hükmetmek için aydınlık gerekmez. Bu
milletc hizmet gerekir. Son padişah
Vahdettin de aynıydı. O aydın değil miydi,
cahil miydi? Ama memleketi düşmanlara
teslim etti.
Ben ne yapayım o aydını. Ama onlann
aydın demediği vatandaşlar, memleket
işgale uğradığı /anıaıı eline silahını alıp
çete olarak düşmanla savaştılar. Bir
Demirci Efe çıkru düşmanla aylarca,
senelerce savaştı. O cahildi, aydın değildi,
ama \atanperverdi. Birinci Cihan
Harbi'nin sonunda memleket işgale
uğradığı zaman Atatürk Kurtuluş
Savaşfnı başlattığında, İstanbuPda 'Bu
savaş deliliktir, kurtuluş çaresi ya
Amerikan mandasu ya İngiliz
mandasıdır' diye tutturan aydınlar
vardı. Ben böyle aydınlan
ne yapayım?"
tüm hızıyla sürüyordu. Her
şey "meşru", her şey yasal
ve her şey 12 Eylül askeri
darbesinin ürünü anayasaya
uygundu. Ve "özgür siyasi
yaşam'" başlayabılirdi.
Sıra sivil yönetime geç-
meye geldığı için 3 Mart
1983'te Siyasi PartilerYasa-
sı kabul edildi. 30 Nisan
1983'te Kenan Evren seçi-
mın 6 Kasım'da yapılacağı-
nı bildırdı. Evren ve arka-
daşlan herfırsatta "arükde-
morasiye geçilmek üzere ol-
duğunu" anlatıyorlardı. 12
Eylül'den 2 yıl 8 ay 4 gün
sonra 21 Mayıs 1983' te, Ev-
ren'in deyişiyle. "demokra-
tik yaşamın vazgeçümez öğe-
lerinden olan" siyasi parti-
ler kuruldu. Elbefteki kuru-
culan Evren ve arkadaşları-
nın onayladığı kişilerdi.
Emir ve komuta zincirine
uyan partilerle 6 Kasım
1983 günü seçim yapıldı.
Yasaklarla vetolarla gerçek-
leştirilen "demokratik" se-
çimin sonunda Turgut Özal
ve partisi ANAP iktıdara yer-
leşti. Otonteye sadık olan
Özal'ın döneminde de hiçbir
şey değişmedi. Yine işken-
celer devam etti. düşüncele-
ri nedeniyle ınsan lar ceza-
evine kondu, yine işçıler, öğ-
renciler, memurlar sokaklar-
da dövüldü... Ve Türkiye ye-
ni uygulamalarla tanıştı:
Yargısız infazlar, faili meç-
huller.
Özal, bu dönemde yaşamı
boyunca övündüğü reformu
gerçekleştirdiıTCK'nın 141
ve 142 inci maddelerinın
kaldınlmasını sağladı. An-
cak bu yasalann yerine TCK
141,142 inci maddeleri ara-
tacak nitelikteki Terörle Mü-
cadele Yasası getirildi.
Ve aradan 15 yıl geçtı. Ar-
tık sosyal demokrat bir partı
iktidarortağı. DYP-CHPko-
alisyonu da bir reform ger-
çekleştirdi.
12 Eylül'ün en büyük mi-
rası olan ve demokarisiyi, in-
san haklannı. adaleti, özgür-
lüğü kısacası tüm yaşamı et-
kileyen anayasayı kendile-
rince değiştırdıler.
Her fırsatta 12 Eylül'e ça-
tan partilerin oluşturduğu
Meclis. anayasanın sadece
16 maddesinde bazı değişik-
likler yaptı.
Değışıklikler ise ne ana-
yasayı sivilleştirdi, ne de 12
Eylül'ün tahribatını sildı.
Hâlâ memursendıkalan grev
yapamaz.... Hâlâ 12 Eylül
döneminin yöneticileri yar-
gılanamaz... 12 Eylül'de çı-
kanlan yasalar ve KHK'ler
için Anayasa Mahkemesfne
başvurulamaz... Hâlâ ınsan-
lardüşüncelen nedeniyle ce-
zaevinde... tnsanlara hâlâ ış-
kence yapılıyor... Yargısız in-
fazlar, faili meçhuller
sürüyor...
Ve hâlâ "Bir gün tam
demokarsiyegeçilecegi''. "in-
san haklan ihlallerinin tama-
men ortadan kalkacağı" söy-
lenıyor....
YARIN:
Basın susturuldu
GUNDUZGOZUYLE
MELİH CEVDET ANDAY
Dünya Çapında Bir Olay
Çok değerli sanatçı, uygariık müziğimizin yorul-
maz yapı ustası dostum Aydın Gün'ün gırişimi ve Ya-
pı Kredi Bankası'nın desteği ile gerçekleştirilen
"Uluslararası Leyla GencerŞan Yanşması"nı cumar-
tesi akşamı TRT'den izlerken coşku ve sevinçten
uçayazdım. Çağdaş uygarlık içindeki göze çarpıcı ye-
rimiz ve etkinliğimiz övünç verici idi.
Yapı Kredi Bankası Genel Müdür Yardımcısı'nın,
açış konuşmasında belirttiğine göre, böyle bir ulus-
lararası yarışmaya kırk kişi başvurursa iyi bir katılım
sayılacağı düşünülmüş, ama şu sevindirici sonuca
bakın ki, dışardan ve içerden gelen başvurulann sa-
yısı sekseni buluyor. Elemeden sonra yanşmayagir-
me hakkı kazanan adayların sayısı ise on ikidir. Ar-
jantin'den Çin'e, Kore'ye değin dünyanın dörtyanın-
dan kadın, erkek opera sanatçısı, büyük müzisyeni-
miz, dünyaca üniü Leyla Gencer'in adına düzenle-
nen bu yarışmada yer almak için ülkemize koşup ge-
liyor. Işte cumhuriyet devrimimizin yüceltici sonuç-
lanndan biri daha!
Dünyanın sanatta buluşması olayıdır bu. Sayın Ay-
dın Gün, yarışmanın kapanış konuşmasında bu
önemli olayın anlamını, tarihe geçecek unutulmaz
sözlerle belirrti. Sağ olsun!
Bu olayın çeşitli kesimlerce küçümseneceğini, da-
hası eleştirileceğini sanıyorum. Gene sanıma göre,
küçümseme ve eleştiri "Batı taklitçiliği" görüşü, inan-
cı içinde biçimlenecektir. Sadece şeriatçılan ve ırk-
çıları söylemek istemiyorum; teksesli müzikten ya da
folklorik müziğımizden yana olanlarla, "kendi kültû-
rümüz" diye anlaşılması oldukça güç görüş içinde y-
er alanların da bu eleştiride birlik içinde bulunacak-
lannı söyleyebılirim.
Elbet bu olayda birliği sağlayan, teksesli müzik
karşıtlığıdır.
Bir anımı anlatayım:
• • •
Rahmetli Nadir Nadi Bey'in önayak olduğu, Tarab-
ya'daki çarşamba öğle yemeklerinden birine Sayın
Zütfü Livaneli de gelmişti. Sofrada karşı karşıya otu-
ruyorduk. Sanırım Livaneli. Atina'daki bir konsenn-
den yeni dönmüştü; kesin karara varmış, inancı tam
insanlann kendine güveni okunuyordu yüzünde. Kar-
şı gelinmeyeceğıni düşünerek.
- Artık her millet kendi müziğini çalıp söylüyor, de-
di.
Ben de,
- Folklorik müziği mi söylemek istiyorsunuz? diye
sordum.
- Evet, dedi.
- Her ulusun folklorik müziği vardır, diye sürdürdüm
sözümü. Ama her ulusun bir de uygarlık müziği var-
dır. Ömeğin Osmanlı'nın uygarlık müziği, teksesli Bi-
zans müziği idi. Şımdi uygarlık müziğimiz ise çokses-
li müziktir. Folklorik müziğimiz ne denli bizimse, ya-
rattığımız çokseslı müzik de o denli bizımdir.
Bilmem ansır mı Sayın Livaneli?
• • •
Yazımın başına dönerek, cumartesi akşamı ger-
çekleştirilen övündürücü yanşmaya adı verilen bü-
yük sanatçımız Leyla Gencer Hanımefendi'ye derin
saygı ve hayranlıklanmı sunmak istiyorum.
ANAP'lı Sungurlu:
Baykal, hükümetten
çekilmezse geç kalır
ANK.4RA (Cumhuriyet
Bürosu) - ANAP Grup
Başkanvekilı Oltan Sun-
gurhı, CHP'nin yeni Genel
Başkanı Deniz Baykal'ın.
bugün hükümetten çekil-
mezse kendini fesheden
SHP'nin son Genel Başka-
nı Murat Karayalçın v e es-
kı CHP Genel Başkanı
Hikmet Çetin gibi geç ka-
lacağını ileri sürdü.
Sungurlu. CHP kurulta-
yı ve hükümetle ilgili ola-
rak Cumhuriyet'e yaptığı
değerlendirmede, Deniz
BaykaPın daha kurultay
salonunda hükümetin de-
vam edeceğini açıklaması-
nın, hükümetin devamı için
hiçbir pazarlık olmayaca-
6mı ortaya koydugunu söy-
Tedı.
"BaşbakanTansuÇiller,
dün gece rahat bir uyku
uyumuştur" diyen Sungur-
lu, "Baykal da Murat Ka-
rayalçın'ın durumuna düş-
tükten sonra istifa etse de
bir anlamı olmaz" diye ko-
nuştu.
Kurultayın da CHP açı-
sından hiçbir yeni sonuç
doğurmadığını savunan
Sungurlu, CHP'de ve hü-
kümette aynı zihniyetin de-
vam edeceğini ilen sürdü.
Oltan Sungurlu. "Biz bun-
dan sonra da muhalefet et-
meje devam edeceğiz ve
üçüncü Karayalçın hükü-
metini izlemeyi sürdürece-
ğE" diye konuştu.
ANÂP Genel Başkan
Yardımcısı Burhan Kara
da Tanm-Iş Sendikası'nı
ziyareti sırasında, gazete-
cilerin sorulannı yanıtlar-
ken CHP'nin sırtüstü dü-
şen bir pehlivana benzedi-
ğini ve ayağa kalkmasının
kolay olmayacağını söyle-
di. Baykal'a ilişkin göriiş-
lerini. "İnsanlann huyu,
ancak mezarda değişir.
Baykal'ın hizipçi huyu da
asla değişmez" diye dile
getıren Kara, şunlan kay-
detti:
"Hepsi, kongre öncesi il-
keleri öne çıkaran yeni bir
ortaklıktan sözedeıier. An-
cak ortaklık biraz uzayuı-
ca. kırmızı plaka alışkanlı-
ğı ön plana çıkar ve ükeler-
den vazgeçerier. Aydın Gü-
ven Gürkan'ın ifadesiyle
Başbakan'ın 'aurası'naka-
pılırtar. Bay kal'dan da bun-
dan fazlası beklenmez."
DENİZ BAYKATirV 681 DELEGENİN OYUYLA GENEL BAŞKANLIĞA SEÇİLDİĞİ CHP KURÜLTAYINDAN İZLENİMLER / ŞÜKRAN SONER
aykal'a karşı olabildığince
geniş bir muhalefet cephesı
oluşturmak, böylece
geleceklerini güvenceye
almak üzere oluşturulan
ittifak sonuç vermedi. Sol ve
Karayalçın'm ekıplerinın çok geniş
yelpazeli, pek çok ortak adayla
oluşturduklan, öne çıkmış isimlerle güç
toplayacağı sanılan listelerden, ancak 7
kişi Baykal listesini delerek partı
meclısine girebildi.
Aslında yanlış bir yorumlama olabilir bu.
Baykal cephesinin kurmaylan, parti içı
dengeler açısından parti meclisinde
olmasını gerekli gördükleri önemli
isimlerin seçilmesini sağladılar gibi bir
sonuca da varabiliriz.
Sonu başmdan belli kurultayda, oluşan
"anti-Baykal" cephesinin geniş
yelpazesine karşın. Baykal'ın yarattığı
büyük oy farkı ve parti meclisi dağılımı
üzerinde çok ciddi düşünmek gerek.
Olaya medyamızın yaptığı gibi
"Bay kal'ın zaferi, ekibi ile biıiikte
polhikasının onaylanması" olarak
bakabiliriz. Ya da bana göre çok daha
geçerli, "partideki kimliksizlik,
kararuzlık, başıbozukluğa bir tepki, gü^en
ara\Tşı" gibı görebılinz.
Sosyal demokrat partinin hiç içinde
olmamış. ancak çok uzun yıllar sadece
Bukalemun ve tek renk...gazeteci olarak değil, parti örgütlerinin
düzenlediği sayısız açık oturum söyleşi
nedeni ile gelışmeleri yakından izlemiş,
partilılerle yüz yüze gelmiş. eğilimleri
hakkında izlenımi olan biri olarak, bazı
saptamalanmı aktarmak gereğini
duyuyorum...
12 Eylül sonrası süreçte. SODEP'te,
SHP'de. CHP'de yeniden toplananlar.
sadece sosyal demokrasiye inanmış
kadrolar değildi. Belki de onlardan çok
daha agırlıklı olarak 12 Eylül'ün
darbesini yemiş, kendi ideolojilerinin
partisini kuramayacak sol yelpaze.
ezıldiğine. horlandığına. haklannın gasp
edildığine inanan her kesimden insanlar,
bu çatı altında kendilenne güvence
arayışına girdıler.
Kentlerde, mahallelerde, kasabalarda,
köylerde büyük ailelenn, aşiretlerin, kimi
siyasi gruplann. kıtleler halinde sosyal
demokrat partıye kaydolduklan gözlendi.
Yeni parti oluşumunda kendilerine
yönetimlerde de doğal olarak önemli
yerler buldular.
Hâlâ belleğimde çok canlı. kimi
söyleşilerde. kendi ideoloji ve inançlannı
sosyal demokrat çizgiyle
bağdaştıramamış gruplar. kendi inanç,
teori ve stratejilennı, sosval demokrasi
ilkesi gibi kabul ettırebilmek üzere,
sorularla biz konuşmacılan saatlerce
terletirlerdi.
Özeti sosyal demokrat çatı altında,
yıllann ezilmişliği, horlanmışlıgı. hak
kullanamamanın tepkılerı buluşmuş.
ancak bir parti programı ve ilkeleri
çerçevesinde bir uzlaşma noktasına
vanlamamıştı. Herkes sosyal demokrasiyi
kendi gönlüne ve çıkanna göre
yorumlama eğilimindeydi. En tabandan
en yukanya kadar yönetimi ele
geçirdikleri her yerde de sosyal
demokrasiyi kendi bildikleri gibi
yorumlayıp uygulamaya kalkıştılar.
Sonuç olarak "bukalemun" gibi her renge
girebilen, kendi kimliğini yitiren bir parti
yapısı ortaya çıktı. llçe, il. belediye
başkanına. bakana göre değişen
anlayışlarla particilik yapıldı.
Ülkenin içinde bulunduğu büyük sosyal,
ekonomik sorunlar. Güneydoğu'da
yaşanan trajedi, insan haklanna aykın
yoğun bir iç göç, anormal boyutlarda
artan işsizlik, yoksullaşma, ırkçı, şeriatçı
hızla büyüyen tehdit, yeni dünya düzeni
ve ideolojisinin, sosyal demokrasi
üzerinde de yarattığı tahribat, kafa
karmaşası bu olumsuz partileşmeye tuz
biber ektı.
Aşiret, büyük aile olarak. etnik köken
dayanışması içinde partiye girmiş, ezilen
yoksul kitleler, partinin önce yerel
yönetımde, sonra iktidar ortaklığında
yönetime gelmesinı. sıkıntılanna çözüm
üretebilecek önemli bir araç olarak
gördüler. Parti örgütlerinden yönetimlere.
yakınlannın işe alınması yolunda akıl
almazbirbaskı geldi. Kaçınılmaz önemli
çıkar bağlan. haksızlıklar yaratılmış oldu.
Yerel yönetimlerde de iktidar ortaklığında
da sosyal demokrat partinin içine düştüğü
olumsuz tablodan tek başına liderler ve
kadrolannın sorumlu tutulmalan bana
göre hep büyük haksızlık oldu. Temel
nedenin, 12 Eylül'ün insan kimlıği de
dahil yarattığı büyük deformasyonun.
ardından partileşmede yaşanan yanlış
yapılanmanın gözardı edilmesi, buna göre
önlem alınmaması yıllann kaybedilmesini
getirdi.
SHP'de ne yazık ki genellikle en sol ve
devrimcilık adına. ırkçı, mezhepçi. çıkara.
sosyal demokrasiyle çatışan ideolojilere
dayalı hertür ayınmcılık yapıldı. Tabii ki
sonuç olarak sosyal demokrat bir partinin
kucaklaması gereken bütün bu temel
sorunlara, ezilen çoğunluğun sorunlanna
yönelık olarak da sağlıklı hiçbir politika
üretilemedi.
Sosyal demokratlann ne Güneydoğu, ne
iç göç, ne büyük yoksullaştırma, yeni
dünya düzeni, özelleştirme.. gibi partiyi
kimlik olarak diğer partilerden ayıracak,
ezilen kitlelerin partisi yapacak konularda
çizgisi belli, tutarlı bir görüşü olabildi.
Parti yönetimleri birbirinin tam zıddı
göriişleri. sosyal demokrat ideoloji ve
parti içi demokrasi adına birbirlerinin
gözünün içine baka baka savunabildıler.
Çok daha vahimi, suçu birbirlerine atarak
koalisyon ortaği. belediyelerde iktidar
parti olarak, halk yığınlannın çıkarlan ile
çatışan uygulamalann sahibi ve
sorumlusu oldular. Parti olarak erirken.
toplumda demokrasi güvencesi olma
nıteliklennden çok fazla şey yitirdiler.
Işte Baykal ve ekibi, partinin böylesine
bir erime noktasında, "yeniden
toparlanma, partiye kimliğini
kazandırma" mesajı ile yola çıkmış
bulunuyorlar. Demokrat. uygar bir insan
olan fnönü. çizgisi belirsiz ve Çiller'e
karşı çıkamayan Karayalçın ve aynı
çizgide kalan Çetin'den sonra, kimlikli
politika izleyeceğini söyleyen inatçı ve
kararlı bir Baykal ve ekibi parti örgütleri
için "umut" oluverdi.
Ancak kurultayda oluşan "anti-Baykal"
ittifakı da gösteriyor kj, umutla korku ve
kaygılar iç içe. Baykal ve yakın ekibinin,
sosyal demokrat çizgi içinde, ama sosyal
demokrasının sağ çizgısinde, hizipçi
olarak bilinen kimlikleri var. Şimdi güçlü
bir iktidarla, partinin kucakJaması
gereken yelpazeyi tasviye etmelerinden,
sosyal demokrasinin can damarı solun
gelişmesini durdurmalanndan, ideolojik
açılımı kilitlemelerinden korkuluyor.
Partinin rengi olmayan bukalemun
yapısından, sosyal demokrasinin içine
alması gereken bütün renkleri yok eden.
tek renkli, sosyal demokrasinin en sağ
çizgisinde bir yapıya dönüşmesi
olasılığından da kaygı duyuluyor.
Partiyi, yapıyı, Baykal'ı, kadrosunu
tanıyanlar, Baykal'ın birkaç aylığma
liderliğe gelmediğini biliyorlar. Ancak
geçmişten dersler almış, solu. sosyal
demokrasiyi geliştirecek bir Baykal ile
mi. yoksa partiyi küçültecek bir Baykal'la
mı karşı karşıya bulunduklannın
ipuçlannı henüz tam yakalayamamış '.
konumdalar.
Her yeni olayda, değişimde olduğu gibi,
bu kaygilan saklı tutarak, öncelikle
iyimser ve umutlu olmak insan doğasına
daha çok yakışıyor.