28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
9 AĞUSTOS 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 ALLECRO EVEV İLYASOĞLU Rus çellist Ale\ander Rudin'in katıldğı yaz kursu Bogaziçi Üniversitesinık yapıldı. ı f otoğraf: Kl B1 ı_ \\ T l M L L) Flütçii Gülşen Tatu (üstte), Lrla Yaz Okulu'nun öğretmenleri arasında yer alıyor. Vlüziğhı yoğımyaz günleriMüzik yaz okullan. dünyanın herköşesınde ilgı gören örgütlen- melerdir Ülkemizde son birkaç yıldır tek tük de olsa yaz okulu anlayışı ile "workshop" denen atölye çalışmalan gündeme gel- me\e başladı. Bır hafta-on gün- lük bır süre içinde ünlü bır solıst ıle çalışma olanağı bulan öğren- cıler. o solistın stilinı. diMplinini yakından ızleyebılmekte. kendi- lerinı dınletıp. teknık açıdan ol- duğu kadar müzikalite ve yorum açısından da öğütler alabilmek- teler. Dünyaca ünlü Rus çellist Ale- xander Rudin. özel bır düzenle- me ıle bu yıl ülkemizde dördün- cü kez yaz kursu verdı. llk iki yıl Ayvalık'ta yapılan kurslar son ıki yıldır Boğaziçi Onı\ersıtesi"nde yer almakta. Ersin Nazlıaka Ha- nım'ın özel çabalan ıle tümüyle özel destek ve organizasyon so- nucu gerçekleşebilen l-8ağustos tarihleri arasındakı kursu 11 kişi izledi. Boğaziçi Üniversitesi'nin ağaçlık, serin ortamında. Büyük Toplantı Salonu"nun Steinvvay pi- yanosunun eşlığinde, çellist Ru- din ve piyanist Ginsburg'un • Dünyaca ünlü Rus çellist Alexander Rudin, özel bir düzenleme ile bu yıl ülkemizde dördüncü kez yaz kursu verdi. Özel destek ve organizasyon sonucu gerçekleşebilen 1-8 ağustos tarihleri arasındaki kursu 11 kişi izledi. Boğaziçi Üniversitesi'nin ağaçlık, serin ortamında, Büyük Toplantı Salonu'nun Steinway piyanosunun eşliğinde, çellist Rudin ve piyanist Ginsburg'un öğütlerini dinlemek, doğrusu bu öğrenciler için son derece etkileyici oldu. Türkiye'deki tüm çello öğretmenlerinin öğrencileri bu kurslarda yer alırken Norveç ve Amerika'dan da katılanlar oldu. öğütlerini dinlemek. doğrusu bu öğrenciler içın son derece etkile- yici oldu. Türkiyedekı tüm çello öğretmenlerinin öğrencileri bu kurslarda yer alırken, Norveç ve Amerika'dan da katılanlar oldu. Katılımcılar arasında bırde mez- zo soprano vardı. Leyla Gencer Vanşması içın Amerikadan ge- len genç şancı. çellonun çalgı se- si olarak kendı sesiy le ortüşen en yakın çalgı olduğunu bildiğinden günlerce gelıp bu kursları izledi ve durmadan çello sesıni dinledi. Kimlerin öğrencileri yoktu ki! Reşid Erzin'ın. Engin Sansa'nın, Suzan Altınerin. Doğan Can- gal'ın. GUIgün Sansözen'in vs. Hemen tümü de ya mezun olmak üzere konserv atuvardan. ya da çi- çeği burnunda mezunlar. Kimi de mastıra başlamış. Rudin'in bu kısacık zaman di- limi içinde onlara öğreteceği ne olabilir ki? Müzik bu. onca vılın emeği. birikimi ıle şekıllenır. Na- sıl olur da dıyeceksıniz bir hafta- lık bir kursta bir şejler öğrenil- sin? Bu tür atölve çalışmalannda öğretmen belli bir yorumunince- liklerini anlatıyor öğrencilerine. Daha doğrusu sezdıriyor. Rudin gibi hem çello solisti, hem orkestra şefi. hem oda mü- ziği ustası ve hem de piyanıst olan birsanatçınm elinde neredeyse si- hırli bir değnek var. Öğrencilere gösterdiği yol tümüv leavrıntılar- da. "Rudin, gerek kişiliği gerek sanatçılığı ile hav ran olduğumuz bir usta. Bugüne dek edindiğimiz stile veya teknik alışkanlıklanmı- za karışmıvor. Ama anlattığı \o- runıu gerçekleştirebilmek için 'Bundan boyle şu teknığı dene- melisın' gibilerden \ol gösteri- yorf Öte yandan Rudin de öğren- cilerinin bellı teknik kavşakları aşmış olduklarını. ancak onlara daha rafine olabilme yolunda öğütler verdiğıni söylüyor Öğ- rencılerdenbirısı Fınlandiva'dan. Sıbelius Akademisfnden katılı- yor kurslara. Tam on yıldır Rudin yazın nereye gıderse o da onu iz- lermış. Kendi konservatuvannda eğitıldiğigıbı böylecebıryandan da Rudinın öğrencisi olarak atı- lıyor kariyere. "Benim vetiştiğim yıllarda Rus- > a'dan dışan çıkıp böylesi kursla- rı izlememiz olanaksızdı. Onun için ancak kendi okulumuzdaki, \akın çe> remizdekileri dinleyerek büv üdiik. Bu kuşağın gençiiği da- ha şanslı. çiinkü dünvanın dört bir yanında olanak bulana değişik stilleri tanıma kapıları açık" dıyor Rudin Ülkemizde çello solıstle- rinın sayısı bugüne dek piyanist- ler ya da kemancılann hep altın- da olmuştur. Son yıllarda bu çal- gının ustası gençlenn yetişmesi sevindirici. Aynca böylesi yaz kurslannda da birbirını tanıyan. değişik öğretmenlerin ekollerini dinleyen öğrenciler gelecek için umut verici. Uria'daki yaz okulu Ülkemizde bu yıl dığer bır yaz okulu da yıne özel kişilerin gın- şımı ile gerçekleşıyor: Maria Ri- ta Epik'in Urla Belediyesı'nden de destek bularak açtığı Urla Yaz Müzik Okulu'nda piyano. flüt. gı- tar ve pedagoji dersleri venlecek. 28 ağustos - 3 eylül arasındaki ta- rihlerdeNebıoğluTatıl Köyü'nde yer alacak. Bu kursun öğretmenleri arasın- da. Ingiliz Kralıyet Akademi- si'nden mezun Dennis Lee ve pi- yanist Chee-HungToh; Manches- ter Kraliyet Koleji'nden mezun gitarist Paul Galbraith. yine Ingi- liz Kraliyet Müzik Akademi- si'nden pedagog ve viyolacı Ro- wan Cozens yer alıyor. Bunlann yanı sıradünvacaünlü flütçümüz Gülşen Tatu'nun vereceği kurs- lar. kaydı ılk dolanlar. Gülşen Ta- tu gıbi bir sanatçımızla çalışmak. onun soluğunu yakından izleye- bılmek için ülke ıçinden olduğu kadar ülke dışından da başv urular olmuş. Dileriz önümüzdekı yıllarda bu yaz kursları. bellı kuruluşların dü- zenli organizasyonları haline ge- lır, bizım ünlü sanatçılarımız ka- dar bizi tanıyan ünlüler de bu kursların öğretmenleri olur. Yaz okullarının belli tarihlerde belli mekânlarda yapılacak şekilde dü- zenlenmesi uluslararası ilgiyı de arttıracaktır. Böylelikle genç so- lıstlerimız değışık ekollerın öğ- rencılen ileyoğunbirdönem için- de van yana çalışabilmenın bo- yutlannı tanıyabilırler. Yine özel kişilerin özel gayretlerine, özel sponsorluklara gereksinımimiz Rolling Stones bu kez Avusturya'da! MURAT SES LINZ - Avusturya'da ay- lardır heyecanla beklenen etkınliğin günü geldi ve et- kınliğın düzenleyicileri bu işin üstesınden geldiler. hem de 'kazasız belasız". Şimdi diyeceksiniz ki bu 'kazasız belasız" sözü de nereden çık- tı... Bundan tastamam otuz yıl kadar önce. V'iyana'da ünlü 'Stadthalle'de bır Rol- ling Stones konseri ızleme mutluluğunaenşmiştim. Yıl 1965, Avusturya Lise- si'nden yeni mezunum. ül- keyi tanıma. olanaklan ırde- lemeamacı ıle oralardayım Satisfaction adlı. sonraları 'rock kültürü'nün kla^ikle- n arasına girecek parça ıle Rolling Stones ortalığı ka- sıp kavuruyor. O dönemın yöneticileri. çok 1yi anımsanm. "Aman bu adam başımıza bir iş aç- nıadan. havirİLSıvla konseri- ni verse de gitse" dıye Mick Jagger'i adım adım izle- mekte ve de ürpermekte... Ne de olsa konu "Se\, Drugs and Roek'n Roll" ve Bay Jagger her gittiği yerde. za- man zaman havaalanlannda bilinen v ukuatlannı (!) üret- mekıe... Aradan otuz yıl geçmiş. bu kez Stadthalle"de değil. Zeltweg'deviz Zeltvveg ve daha bır genelleme ile Aİch- feld bölgesindeyiz Burası. Avusturyanın ekonomik açıdan sonnlu bölgelerin- den biri ve özellıkle ulusla- rarası boyutladaki "çelik kri- ri'nden pa\ını almış durum- da. Zeltvveg'in diğer bir özeliği de geçmışte Foımel- 1-Grand-Frix otomobıl ya- nşlainın yapıldığı uluslara- Rolling Stones elemanlan Jagger, Richards, VVatts ve \Vood, Aoodoo Lounge'un tanıtımı amacıvla sürdürdükleri rurnede Avusturya'da bir mega konser sundular. rası standartlarda bir piste sahıp olması. Bir dönemde 'gürültü nedeni' ile sorun haline gelen. daha sonra böl- genın ekonomik gereksin- melen nedeniyle politikacı- lar ve yöre halkı tarafından tekrar gündeme getirilen 'otomobil janşlan' konusu. bılinçlı yerel yöneticiler ta- rafından, 'Rolling Stones' bağlamında. uluslararası bo- yutlarda bır k yöreyi tanıtma \e anımsatma firsatı" haline getirildı. Böylece bu 'mega konser' gerçekleşti. Avusturya medyasında ortak payda olarak "bir dö- ncmin korkulu diişü' Viick Jagger. 'koca bir bölgenin ekonomik umut taşıyıcısf niteliğinde gösterildi ve gö- ründü Buaradaizleyicilerin bir kısmının. Slovenya'dan ve Sknakya'dan Zeltvseg'e geldıklerinin altını çizmek istenm. Tecimsel başan açısından bakıldığında. Rolling Sto- nes" un konseri bugüne ka- dar Avusturya"dakı en bas.a- rılı konser olan Pink Floyd'un konserıni geride bırakmış ve tüm rekorları kırmış durumda. Çeşıtlı ko- nulardaki ilgınç sayılara bi- raz ileride değineceğım. Benım açımdan konunun en hoş vanı. belırli bır yaşa erişmiş olan Rolling Sto- nes'un 'enerjisi'nın ve 'ya- şama sevincimiz'e olan kat- kısının bizden daha genç ya da daha yaşlı olanlan da içe- ren geniş bir yelpazede ılgi görmesi... Ya^amı salt 'kro- nolojik \aş' bağlamında kavrayan. belirli yaş grupla- nnı iş yaşamında olsun baş- ka alanlarda olsun dışlayan ya da bu niteliğını sömüren çevrelere. 'yeni bir dö- nem'den. 'jeni bir olgu'dan 'gerçek aniamda bir mega' görüntüsüsergilemesi... 'Bi- yolojik' ve •psikolojikvaş'm ne denli önemli olduğunu vurgulama.sı... 1 Ağustos I994'te.sonal- bümleri 'Vbodoo Lounge'un tanıtımı amacı ıle Washing- ton"da başlamış olan serü- ven. birdizi konserin peşin- den, bir yıl sonra Avustur- >a'da devam etti. Herhangı bir terslik olmazsa 26 Aâus- tos I995'te Atina'nın ünlü Olimpik Stadv umu'nda noktalanacak. Rolling Sto- nes elemanlan Jagger. Ric- hards. VVatts ve VVood, ken- dilerine eşlık eden vokalıst- ler. nefesli ve dığer sazlar şöv le bir sahnede yer aldılar: 70 metre genişliğinde. 2000 ton ağırlığında çelikten üre- tilmış ve 60 kamyon ile taşı- nabilen. 'uza\ istasyonu'nu anımsatan bır vapı: lOObin kışilık seyirci kitlesine Rol- ling Stones'u görme olana- ğı sağlayan dev bir ekran, zaman zaman oynatılan mü- zik videolan (işin bu kısmı bir tür MTV estetiğinde yaz eğlencesi görünümünde)... Sahne düzenının işleyebil- mesi için 1.5 milyon vatlık birgüç gerekiyor; iki saatlik konserin enerji tüketimı 45- 50 bin nüfuslu bir küçük Av- rupa kentinin yanm günlük kullanımına eşdeğer... İşin Avrupa sponsorluğu- nu üstlenen Volkswagen'in Avrupa genelinde katkısı yaklaşık 30 milyon Alman Markı tutarında... Jagger ve Richards'ın grup ıçi denge- lerinden kaynaklanan, sah- neden seyirciye yayılan. ka- hplaşmış rock anlayışı ile bağdaşması genelde olanak- sız bir 'dinginlik1 ve olumlu. olaysız, barış içinde geçen bir rock şenliği. .\ngie ses- lendirilirken yanan 60 bin çakmak v e tüm çevreyi kap- layan olumlu enerji. Görüntüler. kimisinin r Jagger ashnda Mercedes kuDatııyor Kültü* Senisi - Rolling Stones"un ba- sn toplaitılannda pek fazla şey öğrene- nezsiniı Ancak topluluğun şu sıralarda sırdürdığü Avrupa turnesınden önce. Sockhomde düzenlediği basın toplantısı odukça lginçti. Topluluğun geleceğe yö- rclik pl.nlanna ilişkın standart bılgilen vırdikta sonra Mick Jagger, masayı yum- nkladı. iır Alman gazetecinın, turun spon- sjrlannan Volksvvagenın ürettıği arabalar Vakkınd ne düşündükleri yolundakı soru- sınakarılıkbutepkiyı göstermişti. Toplu- lıgun di,er üç üyesi ise bu konudaki düşün- elerinıaçıklamaktan kaçındılar. Çünkü izerind;'Volkswagen sunar* yazan bır afi- ;n önüde oturuyorlardı. Jagge "Ben, kendim bir Mercedes kul- fcnı>x)rnı''dedi.Tipık Jagger küstahlığıy- a bu. Cıun bu sözlerı Volksvvagen yetki- lenniryüzlerinın asılmasına neden oldu. 'folksvvçen firması. turnenın posterinde <lının\ logosununyeralması içın Rolling Stones'a 8 milyar dolar vermişti. Voodoo Lounge turnesinin Av rupa ayağının reklam kampanyası için de aynı ölçüde yardım et- mişti. Ancak rock gruplan sponsorlarla temas kurduklanndayanlışanlamalarkaçınılmaz oluyor. Belli ki kimse Jagger'a Volksvva- gen'ın bu turla bır bağ kurmak üzere gru- bun logosunu taşıyan Rolling Stones Golf'ü üreteceğini söylememışti. Bu venı sporarabanın üretılmesı. topluluğun şırket- le yaptığı sponsorluk anlaşmasının sürme- si konusunda birtehdıtoluşturdu. Yeniden yapılan görüşmeler sonucu Volksvvagen. grubun logosunu arabadan çıkarmak zo- runda kaldı. Rolling Stones. Voodoo Louge turnesıni Almanya"da, Volksvvagen'ın NYolfsburg'daki merkezinde vereceği bir konserlenoktalayacak. Ancak bunu. Volks- vvagen'in resmı açıklamasında belirtıldığı gibi 'Volkswagen işçilerine tesekkiir' ola- rak yorumlamak bıraz ıvimserlık olur. Mick Jagger topluğun turnesinin sponsoru Volksvvagen'e tepki gösterdL usuna Kurt Cobain'i: za- mansız ölümünü getirdi haklı olarak. Bazı görüşlere göre Seattleortamı, insanla- ra genelde karamsar bir ni- telik yüklüyor: kimine göre 'güneşsiz günlerin az sayıda olmasından' kaynaklanan bir olumsuzluk bu... Bana sorarsanız, 'Generation-X' denen. tanımlanamayan ku- şak için epeyce olumlu un- surlar. alınacak hoş görnek- ler var Rolling Stones'un et- kınlikler dizisinde. Dilerim mesajlar yerinı bulmuştur. Gelelim Rolling Stones'la benim sanatsal iiişkılerime. tlkamatördönemlerde. Rol- ling Stones'dan 'cover'lar yapardık. daha bır profesyo- nel dönemde. konserlerde She's A Rainbovv'u. Jumpin* Jack Flash'i seslendırirdik. Benim kışısel tavnmda ve anılanmda. 2000 Light Years From Home'un, She's A Ra- inbow*un (her ikısi de I967'de üretilmiş Their Sa- tank Majesties Request adlı uzunçalarda yer alıyor), Beg- gars Banquet (1968) ve Exi- le On Main Street (1972) al- bümlerinin derin izleri var- dır. Play «ith Fire (1965), Sa- tisfaction (1965) ve Paint It Black (1966 Aftermath albü- münden) bugün bile keyıfle dinlediğim parçalar arasın- da yerlerini korurlar. 'Satis- faction'la olan ilışkıme ya- zımın başında değınmiştim; okumuş olanlar anımsaya- caklardır. daha önceki bir yazımda da Brian Jones'un Fas müziğınden etkılenme- lerini ele almıştım... Yeni ve ılginç konularla. en kısa za- mandaberaberolacağız... lyi haftalar.. DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT EleştiPi Nedir? Sanınm bir konuda anlaştık: Türkiye'de yazın eleş- tirisi var... Ama kimi arkadaşlara göre "yeterli değil", bir öf- kenin ölçüsüzlüğünde, "Yok!" denebılecek kadar kö- tü bir düzeyde... İş buraya vardı mı tartışmak çok güçleşiyor. Olçütü ne? Neye göre yeterli değil? Ya da tersini savunuyorsanız, neye göre yeterli? Ayrıca bu tür öfkeli çıkışlar öbür yazın türteri için de yapılabılir. Fethi Naci romanımızı futbolumuzla birlikte batır- mamış mıydı!.. Öte yandan bir ömür harcadı o romanlan incele- yip değertendirmeye... Erdoğan Alkan yıllardır çağcıl şiirimizin Fransız şıirınden yürütme olduğunu sergilemeye çalışmıyor mu? Bizim yere göğe koyamadığımtz çağcıl şiirimiz ikin- ci elden bir şiir durumuna düşüyor... Hele De Yayınevi'nde üstüme üstüme gelen Oğuz Atay' ı hiç unutamam... Nâzım Hikmetdışındahiç-? bir yazarımızın Türk yazını dışında kendine yer bula-' mayacağını söylüyor. ben direndikçe, ad vermemı is-. tiyor, verdiğim her ada karşılık da dünyanın en bü- yük yazarlanndan bırkaçını art arda sıralayarak, "Bunlann arasına mı koyacağız?" diye soruyordu. İş kullandığınız ölçütte... Çeşitli ölçütlere göre, Türkiye de aralarında olmak üzere, birçok ülkede, yalnız eleştiri değil, roman da, şiir de olmadığı söylenebilir. Yazarlan karşılaştırıp kantara vurmaktan hiç hoş- lanmam. VValter Benjamin'in Umberto Eco'nun yazılarında ayrı bir tat vardır, Ataç'ın, Sabahattin Eyuboğlu'nun yazılarında ayrı bir tat... Bırınde olanj öbüründe bulamazsınız. herkesin kendine göredır güzellikleri... Insanoğlu'nun toplumsalcı öndertere bile yontular diken tapınmacılığından yazarların da kurtulamadık- ları bir gerçek. Hep birılerıni bulup tanrılaştırınz. '< Başka bir kültürden gelen değişik bir söylem bir an- da ölçütümüz durumuna gelebilir. Sait Faik , "İki Münekkit Tıpi" adlı yazısında, hani Ataç'ın, "Öyle biryazı için şimdiye kadaryazdıklan- mın da, bundan sonra yazacaklarımın da hepsini ve- rebilirim," dediği yazıda, ne güzel anlatır bu hastalı- ğı... : Eleştirimizin Erdoğan Alkan'a konu olacak bir du* ruma düşmesinı özlememeliyız. Eleştıride yaratıcl yazarlığın payı görece azdır çünkü. Esinlenmenin, yürütmenin ötesinde, başarılı bir şiir çevirisı bile ya-2 panı yaratıcılık katına çıkarabılir, ama eleştiri öyle de- ğil. Eleştirinin yabancı yazınlardan alabileceği olsa ol- sa inceleme yöntemleridir. Neyse, "eleştiri" deyince ben ne anlıyorum. kısa- ca onu açıklamaya çalışayım. Eleştiri sözcüğünün Türkçe Sözlük'te iki tanımı varr 1. Ereği, bir edebiyat ya da sanat yapıtını her yönüy- le inceleyip açıklamak, anlaşılmasını sağlamak ve değerlendirmek olan yazı türü. 2. Gerçeği ortaya koy- mak amacıyla yapılan yargılayıcı inceleme ya da tar- tışma. Aslında ikinci anlam daha geniş. Yaşamı bütün yönleriyle içeriyor. örnekse çocuk annesine. "Sen de benim herdav- ranışımı eleştiriyorsun!" dediğinde bunun yazınla ya da sanatla ilgisi yok. Yaşamın her alanında. her ko- nuda, yöntemli yöntemsiz, eleştiri, araştırma, ince- leme. yargılama, değerlendirme, yanı eleştiri olayr sürüp gidiyor. Yazın ya da sanata gelince. Türkçe Sözlük'teki ta- nımda, bence, yersiz koşullandırmalar var. Eleştiri bir yaprtı "her yönüyle" inceleyebıleceğı gibi. "her- hangi biryönüyle" de ınceleyebilir, ılle açıklaması, an- laşılmasını sağlaması, değerlendırmesi de gerekmez. Eleştiri biryazı türü olarak ele alındığında, sanat ya- pıtlanyla ılgili hertürlü araştırma, inceleme, açıklama, değerlendirme. tanıtma etkınlığini kapsar. Yaratıcı yazarlık çerçevesine girdiği, yanı güzel yazma, güzel anlatma kaygısı güttüğü oranda da, bir yazın türü- dür. Demek ki bır yargı verseler de, vermeseler de, sanat yapıtlanyla ılgili bütün bu etkınlikleri yapanla- ra eleştirmen demek gerekir. "E/eşf/n"nın bır de yalnızca özünü içeren dar an- lamı var. Bu öz, tek sözcükle, "değerlendirme"d\r. Araştırma, inceleme. açıklama çalışmalarından. çe- şitli bilimsel yöntemlerden yararlanarak ya da yarar- lanmayarak, nesnel olarak ya da öznel olarak yapı- lan "değerlendirme" işidir eleştiri... Sanatçının yapıtına şöyle bir bakıp "Oldu!'' dedığı anda en yüksek noktasına ulaşan bir değerlendirme yetisi. Öznel eleştirinin özellıkle sanatçılarda ortaya çıkan doruk noktası... Eleştirmenin edinmesi gereken yeti budur. Yoksa kullandığı hiçbir yöntem onu özlenen düzeye çıka- ramaz. Araştırmacıdır. incelemecidir. ama sözcüğür» dar anlamıyla "eleştirmen" değildir. Bir eleştirmen için, "Onun beğenisi geride kaldı, "• dediğinizde de bu yetiden söz edıyorsunuz. Batı'da- ki bir eleştiri yönteminin söylemine uzak kalmaktan filan değil. Müzik, dans, resim, yontu gibi sanatlarda evren- selliğinden söz edilebilecek, ama iş yazma gelip da- yanınca hiçbir dilden çevrilemeyecek olan bir yeti... Türkçe yazılmış bir romanın, öykünün, hele bır şi- irin değerlendirilmesinı gene o dilin içinde yaşayan sanatçılardan, eleştırmenlerden başka kimse yapa- maz. MESAIVfın yeni başkanı Atilla Özdemiroğlu > Kültür Ser\isi - MESAM'ın Yönetim Kurulu'na ,' seçilen üyeleri arasında yapılan toplantı sonunda. Atilla Özdemiroğlu Başkanlığa seçıldi. Sezen Aksu ve- Fuat Güner ıse başkan yardımcılıklanna seçildiler. [ MESAM sözcülüğüne Ali Kocatepe seçilirken ( muhasip üye olarak da Turhan Taşan seçildiler. Alı Kocatepe. MESAM"ın yepyeni birçalışma düzenı ile görev yapacağını ve haklannı söke söke alacaklannı ifade etti. Pazar günü yapılan yönetim kurulu j toplantısında seçilen ve 15 kişiden oluşan yönetim * kurulu şu isimlerden oluştu: Sezen Aksu, Orhan • Gencebay. Atilla Özdemiroğlu. Dursun Karaca, Fuat s Güner, Arif Sağ, Dağhan Baydur. Mustafa Oğuz, î Selmi Andak. Turhan Taşan. Erol Sayan. Timur Selçuk. Aydın Orhan. Bora Ayanoğlu ve Alı Kocatepe.- Kültür Bakanlığı' ndan yarışmalar İSTANBCL (UBA)- Kültür Bakanlığı. "Devlet Resim, Yanşması". "Devlet Heykel Yanşması". "Devlet Özgün Baskı Yarışması" ve "Devlet Seramik Yanşması" düzenleme kararı aldı. Yarışmaya her sanatçı en fazla üç eserle katılabilecek Son başvuru tarihi ise 23 Eylül 1995 olarak belırlendi. Yanşmanın şartnameleri. Kültür müdürlüklennden. güzel sanatlar galerilerinden, Devlet Resim ve Heykel Müzelen ile ilgilı fakültelerden sağlanabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle