Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 9 AĞUSTOS 1995 ÇARŞAMBA
12 DIZI YAZI
Hoşgörünün temeli özgürliiktür
• Tarihin her aşamasında görülen
halklararası hoşgörü, egemen sınıflarca
bozulur. Hoşgörüyü sağlamak için her
şeyden önce, "adalet" sağlanmalıdır.
Yönetimler, toplumsal ve hukuksal adaleti
bozdukları zaman başlayan toplumsal
muhalefet, hoşgörüyü ortadan kaldırır.
Herkes, geçim derdiyle birbirine saldırır.
Geçim sıkıntısı, "öz saygısı"nın
yitirilmesine yol açar. "Hoşgörü"
için "öz saygısı" gerekir.
Halk. kutsal değerler karşısında. on-
ca katı değıldir. Hatta çoğunca. insan
onurunu zedeleyen ya da akla sığmay an
olay lar \ e durumlar karşısında alaycıdır
Kaynağında. halklararası "hoşgörü".
her zaman olmuştur. Toplumsal fıkra-
lar, halklann nitehklerini belirler. Kürt
fıkraları Kürt"ün kendısıne yabancılıgı-
nı, bir ölçüde yabancılaşmasını. Laz fık-
ralan Laz'ın saflığını. Yahudi fıkraları
Yahudı'nin paradüşkünlüğünü vb.... Bu
fıkralar. hiçbır zaman. bır halkın başka
birhalkı aşağılaması biçıminde yorum-
lanmaz.
Halklararası hoşgörü. tarihin her aşa-
masında görülür. Hoşgörü. egemen sı-
nıflarca bozulur. Hoşgörüyü sağlama
yolları açıktır- Her şeyden önce. "ada-
let" sağlanmalıdır. Yönetimler. toplum-
sal \e hukuksal adaleti bozdukları za-
man. toplumsal muhalefet başlıyor. Top-
lumsal muhalefet. hoşgörüyü ortadan
kaldırıyor.
Herkes. geçim derdiyle birbirine sal-
dınyor Çünkü. geçim sıkıntısı, kışısel
"öz saygısı"nın yitirilmesine vol açı-
yor. Bırınsanın "hoşgörülü" olabilme-
si için "öz sa>gısı"na sahıp olması ge-
rekır "Öz saygısı". kişının sorumlulu-
ğunu duymasına yardım eder. Bu da, kı-
şinın "özgür"' olduğunu göstenr. Hoş-
görülü olmanın en köklü ögesıdır "öz-
gürlük". Özgürleşmemi> toplumlarda.
kışılerve topluluklar arasındabarışsag-
lanamaz. Banşın sağlanamadığı yerde
de. ınsanlann ve toplulukların bırbırle-
rine "hoşgörü" ıle bakmaları söz konu-
su olamaz. Bır yöııetım. gerçek eşıtlığı
sağlamalıdırtoplumda. Eşitolmayanla-
rın eşitlığı üzerıne kurulmuş bır düzen-
le insanlar ve topluluklar. "hoşgörülü"
kılınamaz. Toplumbılımsel ifadesiyle.
"eşitsizlerin eşitliği". özsîurlük deöıl-
dir
Amargi: özgürlük
•'Özgürlük". toplumsal bir terim ola-
rak ilk kez Sümerler'de kullanılmış. Sü-
meruygarlığı üzerine derin araştırmalar
yapmış Samuel Noah Kramer, The
Sumerians adlı yapıtında. "özgürlük"
ka\ramını ilk kez Sümerler'in kullan-
dıklarını yazıyor.
Sümer tabletlerinden birinde geçen
"amargi" sözcüğü. "özgürlük" anla-
mında kullanılmış "Amargi". kayna-
ğında. "anaya dönüş" demekmış Bi-
rev. her türlü baskıdan kurtulunca. ana
kucağındaki değın mutlu ve özgür du-
yumsuyor kendısinı.
Çoğu kez. baskıyı arttıran egemen ya
da egemen sınıf, toplumu. Dionysosçu
(coşkucu) aşırılıklara sürükler. Coşkulu
aşınlıklardünyasınaitilmiş topluluklar.
toplumsal "sorumluluklar"mı unutur-
lar. Timur'un Sıvas'ın işgali sırasinda
yaptıkları. ıvı bır önıektir. Yozlaşma
başlamıştır işte. Özgürlüğümüzü. tarih-
sel ve toplumsal sorumluluğumuzla sı-
nırlandmrsak. gerçek özgürlüğü yara-
tabıliriz.
Osmanlı. hoşgörülü değildi
Sınıfsal çıkarlarını sonsuza değin ko-
ruyacaklannı sanan egemenler. bir tür-
lü Atatürk'e ısınamamişlardır. Çünkü.
Atatürk. tarihimızın gerçek ve tek dev-
rim hareketini gerçekreştırmıştir. Aydın-
lanma yolunu açmıştır Aydınlanma.
toplumun tüm katmanlarına yayıldığın-
da, en azından sermaye sınıfiyla bütün-
leşmiş "toprak ağalığı"ortadan kalka-
caktır. Gericılik (şerıatçılık). feodal ka-
lıntıların. ömürlerını uzatmalarına yar-
dım ediyor. Türkiye'nın demokratıkleş-
mesine engel olan tarihsel ve toplumsal
durum da budur. Feodal yapı. yurdumu-
• Hoşgörülü olmanın en köklü öğesi
"özgürlük"tür. Özgürleşmemiş
topiumlarda, kişiler ve topluluklar arasında
barış sağlanamaz. Banşın sağlanamadığı
yerde de, insanların ve toplulukların
birbirlerine "hoşgörü" ile bakmaları söz
konusu olamaz. Eşit olmayanların eşitliği
üzerine kurulmuş bir düzenle insanlar ve
topluluklar, "hoşgörülü" kılınamaz.
Toplumbilimsel ifadesiyle, "eşitsizlerin
eşitliği", özgürlük değildir. TİMÜBOĞtül
zun belli bölgelerınde kendisinı koru-
' yor Uluslaşmamızın vedemokratikleş-
memizın önündeki en önemlı engeldir
feodal kalıntı. K.ürt sorununun çözüm-
lenememeMnin. demokratikles.memizi
de engelledığı söylenip durur. Gerçek-
ten de Kurt sorunu ve demokratikleş-
me. > umurta-tav uk ilişkisine benziyor
Ne kı. bu ılışkinııı en vakıcı yanı da bel-
lı bölgelerımizdeki toprak düzenidir
Osmanlıcılar. i>te bu düzeni sürdürmek
için çaba gostenyorlar. Sonsuza degın
sürdüremeyeceklennı bılmelerıne kar-
şın. tarihsel dırenme haklarını koruyor-
lar Onlann tarihsel direnme haklarının
karşısında. bizım de. tarihsel devrim
hakkımız vardır
Islam dünyasında. dolayısıyla Os-
manlı'da. "hoşgörüsüzlük" öylesine
yaygındır kı. hiçbir çıkar kümesı öbür
çıkarkümesıyleuzlaşamaz. Çokaçıkkı.
Sünnı Osmanlı. hiçbir düşünceye saygı
duvmuyor Özgürcedüşünmeyı engelle-
diğı ıçın Batı'nın gelişmesine yabancı
kalmış \e sonunda yarı ^ömürgeleşmı^-
tir. Bugün. kalkıp da "Osmanlı hoşgö-
rülüydü!" demek, tarihe saygısızlıktır.
"Osmanlı birçok ka> mi bir arada ya-
şatı\ordu" savı, çocukça bıle değildir.
Imparatorluk kurmuş tüm feodal top-
lumlar. çok kavimlıdırler. Roma'nın ya-
yıldığı topraklarda yalnız Romalılar mı
yaşıyordu? Emevi \e Abbasi devletlen-
nin y apısı farklı mıydı? Timur'un, Cen-
giz'in imparatorluklan tek halklı mıydı?
Ingıliz Imparatorlugu. salt Ingiliz hal-
kından mı oluşmuştu? Bir halkı. bu ma-
sallarla uyutmak. onun hem tarihıne ya-
bancılaşmasına yol açar, hem özgür dü-
şünmesini engeîleyerek şovenleşmesi-
ne.
Osmanlı. kendi iktıdannı sarsacak her
türlü düşünceyi yasaklamakta. dünya-
dakı bütün baskıcı yönetımlennyaptığı-
nı yapar. Osmanlı de\ letı. kurulduğu y ıl-
larda. Türk olmayana güvenmemiştir.
Fatih"e değin. "kamu leşkeri olabil-
mek için Türk olmak" zorunkıdur. Fa-
tıh'le babası arasında taht kavgası baş-
layınea. Enderun. Fatih'i tutmuş, genç
padışah da. orduya devşırmelen almış-
tır. Hatta. devlet örgütünün önemlı yer-
lerine Türk aslından olmayan bürokrat-
lar getirilmiştir.
Voltaire. gerçekten çok haklı. Insan-
lan \e yönetimlen hoşgörüden uzaklaş-
tıran en önemlı etken. "çıkar"dır. Siya-
sal iktidar söz konusu olunca. çıkar ze-
delenince. "hoşgörü" kalmaz.
Çıkar söz konusu olunca, egemenden
"hoşgörü" beklenemez. Siyasal ikti-
dar. dine ve yasaya bakmaz. kendi ıktı-
darına bakar. Bevazıd. öz kardeşi
Cem'i. Papa'ya zehırletmedı mı?
Egemene. "hoşgörü". ancak yakıştı-
nlabilır. Osmanlı Sünnidir. Sünnilik,
Osmanlı'nın ideolojısidir. Bu ıdeolojiye
karşı çıkanları. kesinlıkle bagışlamaz.
Başka ıdeolojılerı bağışlamayınca da.
"hoşgörülü" olduğundan sözedilemez.
LaiKllk, dlnln halklaşmasıdır
Osmanlı. Sünnı Islam görüşünü dev-
letinin ıdeolojisi yapmıştır. Osmanlı
devleti. sonuçta bir tslam devletidir.
Toplumsal düzenlemeler. Tanrısal kay-
nağa, Tanrı buyruğuna dayanırsa, çağ-
daş gelişmenin gerisine düşmek. doğal
ve tanhsel bir zorunluk olur. Sorun da
buradadır işte. Laiklık tartışmasına çı-
kan herkes. aydını ve şeriatçısı, dinlısi
ve dinsizi herkes. "Biz de Müslüma-
nız!" diye başlıyorlar söze. Atatürkçü
dindarlar. "Efendim, Islamda zaten la-
iklik \ar" diye savlıyorlar. Sankı. Ata-
turk. laık dev let ılkesini. Islamın laik ol-
duğunu kanıtlamak için getirmiş. Laik-
lık. toplumsal anlamda düşünürsek, di-
nın halklaşmasıdır. Felsefi olarak bıli-
mın dın karşısında bagımsızlığını sağla-
maktır.
Hukukçular. laıkliği "devlet yöneti-
minindinsel niteliğinden uzaklaştırıl-
ması" olarak anlıyorlar. Dın eğitimıni
ve öğretimini anayasal bır zorunluk ya-
parsanız, dinin halklaşmasını engelle-
miş olursunuz. Çünkü tüm toplumu tek
bırdinınkurallarınazorlamışolursunuz
Diyebilirler ki, "Biz, İslam dini eğiti-
mi ve öğretimi" terimını kullanmadık
anayasada. Doğrudur. Ama. toplumbi-
lim öğretiminde zaten var olan bır ko-
nuyu, neden tek başına anayasa buy ru-
ğu yaptınız? Böylebirsavunma, namus-
lu ve içten olamaz. Gerçek. İslam dini-
nın okutulmasıdır. Bu anayasa madde-
sıyle. Türkiye Cumhuriyeti, dınsel bir
devlet durumuna getirilmiştir Üstelik.
kendilerinin savlanna göre, "Türkiye
halkınm yüzde 99'u Müslümandır."
Böyle bir ülkenin Mılli Eğitım Bakan-
lığı, nasıl bir din dersleri konu dizını
(müfredatı)hazırlayacaktır?Neresınden
bakarsak bakalım, devletimiz "din dev-
leti" durumuna getirilmiştir. Toplumun
birkesimine. istekleri ve ıstemlen dışın-
da bir inancı öğretmeye kalkıyorsanız.
toplumun o kesimine "zulünT'yapıyor-
sunuz demektir. Kısası, dının halklaş-
madığı bir toplum laik olamaz Dinin
halklaşması demek. insanlann birbirle-
rinın dinlenyle uğraşmadıklan. ilgilen-
medıkleri. hatta kimsenin. kimsenin di-
nini bilmedigi bir toplumdur.
Osmanlı dev leti. bır Islam dev letiydi.
Atatürk Cumhuriyeti. laik dev let ılkesi-
ni benimsedi ve bu ılkeyi yaşama geçir-
di. Din. hiçbir zaman, Çumhuriyet dö-
neminde. bir öğretim konusu olmadı, si-
yasal yaşamda kullanılmadı. Gamiler-
de, hiçbir zaman, belirlı siyasal örgütle-
nn lehinde ya da aleyhinde konuşulma-
dı.
Din. söylenıldiği gibi ınsanlara huzur
veren birİcurum değildir. tnanırın huzur
duyması.saltbireyselbirdurumdur. Bi-
rey, gerçekten inancıyla huzura erebilir.
Ancak toplumsal huzur. din dışıdır. Av-
rupatanhının en kanlı savaşlan mezhep
ayrılıklarının ürünüdür. Islam dünyası-
nı hâlâ ayrılıklara ıten olgu. "dinsel"
uzlaşmazlıklardır. Alevi-Sünnı çatışma-
sı değın gereksiz bır çatışma olamaz sa-
nınm.
Ne ki. bu çatışmanın kökeninde "din-
sel" uyuşmazlık yatıyor. Alevi, Sünni
inanca saygı duymuyor. Sünni çoğun-
luk ise. herkesin Kuran'a harfi haifine
uymasi gerektiğini savhyor. "Alevinin
namazı kılınmaz. kestiği et yenmez"
gibisinden yargılar, birer toplumsal
dayatmadır. Her toplumsal dayatma,
"hoş,görü"yü. "horgörü"ye dönüş-
türür.
BİTTİ
ÇALIŞANLARIN SORLLARI / SORUNLARI YILMAZ ŞİPAL
Meıııur ve ölüın yardınıı ödeneği
562 sayılı yasa hükmünde kararname ıle 657
sayılı yasanın "ölüm yardımı ödeneği" ile ilgıli
208. maddesi de değıştirilmış \e ölüm yardımı ö-
deneğinin Başbakanlık müsteşarının avlığının iki
katı tutarında ödenmesı öngörülmüştü. Bu deâişik-
lıkle devlet memurlarından "memur olmayan eşi
ile ailc vardımı ödeneğine müstahakçocuğuölen-
lere mcmurun almakta bulunduğu aylığın bir
ajlığı tutarında" odenen ölüm yardımı ödeneği.
Başbakanlık müsteşannın aylığının ıkı katı tutarına
çıkarılmıştır. Yine bu değişıklikle memurun
ölümünde bıldiri ile gösterdiği kişiye memurun son
avlığının ıkı katı tutarında yapılan bu ödeme, yeni
uygulama ıle Başbakanlık müsteşarının aylığının ı-
kı katı olarak yapılacaktır. Devlet memurlan ölüm
) ardımı ödeneğine ılışkın 208. maddesının yeni şek-
lı: "Madde 208- De\ let memurlarından. memur
olmavan eşi ile aile v ardımı ödeneğine müstahak
çocuğu ölenlere en yüksek devlet memuru aylığı
(ek gösterge dahil) tutarında. memurun ölümü
halinde sağlığında bildiri ile gösterdiği kinıscve.
eğer bildiri vermenıiş ise eşine \e çocuklarına.
bunlar voksa ana \e babasına. bunlar da yoksa
kardeşlerine en v üksek dev let memuru a> lığının
(ek gösterge dahil) iki katı tutarında ölüm
vardınn ödeneği verilir. Ölüm vardımı ödeneği,
hiçbir vergi ve kesintive tabi tutulmaksızın \e
ödeme emri aranmaksızın saymanlarca derhal ö-
denir. Bu yardım borç için haczedilemez.
Yurtdışında sürekli görevle bulunan memurlara
verilecek ölüm vardımı ödeneğinde 156.
maddede vazılı katsayı uygulanmaz."
25 Temmuz 1995 tarıhınden geçerlı olarak uygu-
lanacak bu değişıklikle ölüm yardımı ödeneği 25
Temmuz-31 Aralık 1995 dönemi için 23 mılyon 27
5
bın liraya yükseltilmiştir.
GAYRİMENKLL AÇIK ARTTIRMA İLAM ANTALYA
MAHKEME SATIŞ MEMURLUĞU'NDAN
Esas 1995 31-32-33
Antalya Kışla mahallesı 1506 ada 1-2-3-4-5-6-7-9-10-11 parsellerde kayıtlı taşınmazlann Antalya 1. Sulh Hukuk Mahkemesrnın kesınleşen ızaleyı şüyu kararlan gereğınce satışı yapılacaktır.
Satışa konu 1506 ada. 1 parsel tapu kaydına göre 391 ıı2 olup muhammen bedelı 1.564.000.000.- TL/dır.
1506 ada 2 parsel 338.00 m2. 1.352 OÖO.OOO.-TL.'dır. 506 ada 3 parsel 369 00 m2. muhammen bedeli 1.476.000.000.-TL. . 1506 ada 4 parsel 282.00 m2. muhammen bedelı 1.128.000.000.-TL.
1506 ada 5 parsel 348.00 m2, muhammen bedelı 1.3^2.OOO.OOO.-TL. 1506 ada 6 parsel 297.00 m2, muhammen bedelı 1.188.0O0.O0O.-TL. 1506 ada 7 parsel 359.00 m2, muhammen bedelı 1.532.400.000.-
TL.
1506 ada 9 parsel 363.00 m2. muhammen bedelı 1 452.000 000.-TL. 1506 ada 10 parsel 342.00 m2, muhammen bedelı 1 368.00O.0O0.-TL. 1507 ada 11 parsel 327.00 m2, muhammen bedelı l .308.000.000.-
TL.'dır.
Parsellenn tümü aynı özelliklere sahiptır. 1.0 emsallı ınıar adası ıçınde olup özel sağlık tesislen alanı ıçınde kalmaktadır. Mahallı ray ıçlere göre m2'lerı 4.000.000 TL. değerındedir. Tüm parseller boş olup sa-
dece 7 no.lu parsel üzerinde 95.000.000 TL. deâennde tek katlı ev ıle 1.400.00 TL. deâerınde ağaç bulunmaktadır Tüm parsellenn önunden ımar yolu aeçmemektedır
l.Satış:
1506 ada. 1 parsel 26.9.19gs günü saat 16.00-16.10 1506 ada. 2 parsel 26.9.1995 aünü saat 16 15-16.25 1506 ada. 3 parsel 26.9.1995 günü *aat 16.30-16.40 1506 ada. 4 parsel 26.9.1995 günü saat 16.45-16.55
1506 ada. 5 parsel 25.9.1995 günüsaat 16.00-16.10 1506 ada. 6 parsel 25.9.1995 günü saat 16 15-16.25 1506 ada. 7 parsel 25.9.1995 günu saat 16.30-16.40 1506 ada. 9 parsel 19.9.1995 günü saat 16.00-16.10
1506 ada. lOparsel 19.9.1995 günü saat 16.15-16.25 1506 ada. 11 parsel 19.9.1995 günü »aat 16.30-16.40'da Antalva Adlıye Sarayı Kat: 3 no. 22"de açık arttırma ile yapılacaktır. Bu satışta degennın %75"ı-
nı bulmadığı takdırde on gün sonra 11-2-3-4 parselın 6 10.1995 günü). (5-6-7 parsellenn 5.10.1995 günü). (9-10-11 par;.ellerın 29.9 1995 günü) aynı yerde \e aynı saatte ıkıncı satışları yapılacaktır. Bu satışta
değerlerının "o40 \e mahkeme nıasraflannı geçtığı takdııde en çok arttırana ıhale edılecektır Satış peşın para ıledır. ancak ısteven alıcna 20 günü geçmemek üzere mehıl verılebilır Satışa ıştırak edenlerin.
değerın °o20'»i oranında temınat yatırınasi şarttır. Taşınmazlar tapu kaydındaki ıııtıfa haklan ıle yükümlü olarak »atışı yapılacaktır Katma Değer Vergısı alıcıva aıt olup bırıknıış vergi borçları satış bedelınden
kesılır. Ihaleye ıştirak edenlerin şartnameyi görmü^ ve münderecatını kabul etmış sayılacakları. başkacabılgi almak ısteyenlerın memuriıiğumuzun 1995 31.32-33 esas sayılı dosyalarına başvurmalan ılanolu-
nur.
Basın: 35128
POLtTİKA VE OTESt
MEHMED KEIV1AL
Anketlerin Diliyle...
TOBB Başkanı Yalım Erez'in Prof. Doğu Ergil'e
bir rapor hazırlattığı aylardır biliniyordu. Bu rapor
özellikle Güneydoğu olaylarını kapsıyordu. Araştır-
ma bilimsel yöntemlere göre yapılıyor, hiçbir yönlen-
dirme taşımadığı vurgulanıyordu.
Araştırma, Diyarbakır Ticaret Odası Başkanı ve
Yönetim Kurulu üyesi Felat Cemiloğlu'nun katkı-
sıylayapılmıştı.
Felat Cemıloğlu için de şu bilgiler veriliyordu: Ce-
miloğlu, Dıyarbakır'ın köklü ailelerinden biridir. (Bi-
zim Vedat Günyol da bu aileden.) Bundan birkaç
yıl önce Felat Cemiloğlu, örgüte (PKK'ye) yardım et-
mekle suçlanmış, hapis yatmıştır. Cemiioğu, hapis
yatmakla kalmamış, kendi dışkısı zorla kendine ye-
dirilmiştir. Dışkı yedirmek belki sadece bize özgü bir
işkence yöntemıdır. Işkence için hangi hayal, hangi
sanığa dışkı yedirebilir! Devlet zoruyla kendi dışkı-
sını kendi yemiş, ondan sonra da bütün dişlerini
çektirmiş, takma dişle yaşamıştır. Yalım Erez, bu tür
insanlann bilimsel araştırmaya ne kattıklarını belirt-
miştir. Raporun bilimsel olduğunu, hiçbir telkin al-
tında kalmadığını açıklamıştır. Bunun üzerıne şa-
kayla karışık bır soru yöneltilmiştir:
- Bu rapor da 8. maddenın kapsamına girecekmi?
Erez yanıt vermeyince raporun hazırlayıcısı Doğu
Ergil şunları söylemiştir:
- Aslına bakarsanız, araştırmalan yapıp dönerken,
koyu renk ta/om elbiselı bazı kişilerin gelip "Sağolho-
cam, herşeyburaya kadardı" deyip çantaları alacak-
larını düşünmedim değil!
Sağlıklı bir araştırma için devlet güçlerinden ya-
rarlanılmıyor, bilimsel bazda tartışılıyor, her ne ka-
dar TOBB'un gönjşü değil dense de hazırlamada
büyük sorumluluğu var.
Güneydoğu'da Kürt konusu tanh boyunca sorun
olmuştur. Başı Abdülhamit'in Kürt Alaylan ıle baş-
lar. Sonra sürgünler gelir. Sürgün, 27 Mayıs'ta "55
Ağa" ile bir yerde gelır duralar.
Çumhuriyet hükümetlerınin hiçbir zaman gizli bır
politikası olmamıştır. Her olaya karşı alınan önlem-
ier geçiçıdır, sürekli değildir. Olayın geçtiği yerde bır
beton dökülmüş, olay geçiştirilmiştır. Ama görül-
müştür ki aradan bir süre geçtikten sonra yeniden
patlak vermiştir.
Prof. Doğu Ergil, bilimsel olarak olayı ıncelerken,
otoritelerin olayın patlak verdiği dönemlerde hazır-
lıksız olduğunu görmüştür. Hangi olaya karşı hangi
önlem gelecek; bilen, gören yoktur. Şöyle bir örnek
verir:
"Örgüt (PKK), halkın baskısıyla silah bırakıp siya-
sete başvurduğunu açıklarsa; arkasına alacağı dün-
ya kamuoyu desteğiyle hazırlıksız yakalayabilır. Ön-
lem olarak ne söyhyecektir: Hiç!"
Yalım Erez raporuyla ortaya türlü veriler, anketler,
araştırmalar geiıyor. Bunlar gerçekten bilimsel yön-
temlerle gelışmiştır. Ama Erez, kendi raporunu kimi
yerlerde kendi yadsımakta. sonuç almayı aydınlara
bırakmaktadır. Aydınlar, halkın ne istedığini biliyor
mu? Terörden bır terör ekonomısi doğmuştur ki,
bundan çoğu kişı ve kurum yararlanmaktadır. Çıkan
terör ekonomisi çok kişinin ışine yarıyor. Göç olgu-
sunda ekonomik sorunlar ortaya çıkıyor. Sorular ve
yanıtları var. "Göçtüğünüz yerden neden ayrıldınız"
sorusuna yüzde 40.2'si işsızlik yanıtını veriyor. On-
dan sonra gelen yanıtlar "Yatırım yok" ve yoksuluk
oluyor. Soruların kimisi memnun edici, kimisi de te-
dirgin edicidir. Soruların yamtını çoğu kışi sırtından
atıyor.
Bağımsız Kürt devletinın kurulmasına karşı olan-
ların yüzdesi 85'tir. Kurulabilir diyenlerin yüzdesi
15'tir. Kürtçeyı evlerde konuşanların yüzdesi 65'tir.
Sokakta konuşanlar 21 dır. Sorularda PKK ıle ilişki-
lerden alınan yanıtın (yanı "PKK'deyakınınızvarmı")
yüzdesi 35'tir.
Soruyu soranla yanıt veren, çalışmada önemli bir
yertutar. Değerlendırme de öyle. Çözüm, isteğe gö-
re olmuyor. Tster Ankara'da, ister Güneydoğu'da..
daha çok çalışma istiyor.
BLLMACA SEDAT YAŞAYAN
SOLDANS4GA:
l Her dızenın ilk
harfi yukarıdan
aşağıya doğru
okununca ortaya
birsözçıkacakbi-
çımde düzenlen-
mişşiır. 2/Akaju
da denilen büyük
bir orman a5a-
cı... Telli bafik-
çıl. 3/ Yayh çal-
gılarda tellerin
parmak çekişle-
riyle seslendiril-
mesi. 4/ K.üçük
erkek kardeş...
Postu değerli bir hayvan. 5/
Hiçbir üretici çalışma y ap-
madan, yalnızca mülkünün
geliriyle yaşayan kimse. 6/
Köpek... Hile... Yerli malı
simgeleyen harfler. 7/ Eski
Mısırlıların kutsal saydık-
ları öküz... Akıl. 8/ Kalp
kasmda görülen müzmin
rahatsızlık. 9/ Şöhret... Ça-
yın etkin maddesi.
YUKARIDAN AŞAĞI-
YA:
1/ Bilginın gözlem, deneme ya da duyularla elde edile-
bileceğıni iîeri süren öğreti. 2/ Evren... Meslek. 3/ Bir
şeyi düşünmeye gerek duymadan hep aynı biçimde yap-
ma alışkanlığı.. Yaprakların düz ve parlak bölümü. 4/
Bir tartı binmi... Niteliği düşük. 5/ Terlemekten ya da
sıcaktan vücutta görülen küçük pembe kabartılar. 6/ Ma-
carıstan'da üretilen ünlübır şarap. . Doğu Anadolu'nun
Irak sınırı yakınında yuksek bir dağ. İ! Bir yerde otur-
ma... Bir nota. 8/ Düz dam. taraça... Bankaya para yatı-
ran kımse. 9/ Bir tür deniz taşımacıhgı... Mezar
BAŞBAKANLIK
GÜMRÜK MÜSTEŞARLIĞI
ATATÜRK HAVA LİMANI GİRİŞ
GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ
Sayı: B.02.1.GÜM 4.06.10.03 MUAF
Gümrüğümüzce Sanlı Ithalat İhracat ve Pazarlama
A.S. adınaDPTMusteşarhğı"ncatanzimli 87-2-1505
sayılı 17.09.1987 tarihlı ihracatı teşvik belgesi kap-
sammda tescıl edilen 12748 sayılı 04.04.19^88 günlü
ve 24040 sayılı 28.6.1988 günlü giriş beyannamele-
ri ıle ithali yapılan eşyalaratekabül eden gümriik ver-
gi veresımleri ılefonlarıntutan21 043.305.-TL 'nin
tahsili sağlanılamamış olup.
Yapılan tebhgatlanmız adres değişikliği nedeniy-
le iade edilmış ve firmanın tebligata esas başkaca bir
adresi de tespit edilemediğınden 7201 sayılı Teblıgat
Kanunu'nun 2. maddesi uyarınca hesaplanacak para
cezası ve gecıkme zammının ödenmesi gerektiği ila-
nen tebliöolunur.
AfATÜRK HANALİIV1ANI GİRİŞ
GÜMRÜK MÜDÜRLÜĞÜ
Basın 364S"
7