28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 7 AĞUSTOS 1995 PAZARTESİ 4 HABERLER Istanbul'da DYP hesaplaşması • ANKARA (ANKA)- DYP'nin 9 ağustosta yapılacak Istanbul İl K.ongresi'nin büyük bir hesaplaşmaya sahne olması bekleniyor. DYP'li muhaliflerin tüm güçleri ile müeadele vereceği kongreye Başbakan Tansu Çiller de kalabalık bir bakan ve millet\ekili grubu ile katılarak gö\de gösterısi vapacak. Başbakan Tansu Çiller. eski İstanbul İl Başkanı Orhan Keçeli ve taraftarlan i!e genel merkez yönetimi arasında yoğun tartışmalara neden olan istanbul İl Kongresi"nde gövde gösterisi yapmaya hazırlanıyor. Çiller. 9 ağustostaki il kongresine kalabalık bir bakan ve milletvekili topluluğu ile katılacak. Kongrede Keçeli tarafına da DYP grubundaki muhalif ekibin destek \ ermesi bekleniyor. Ecevirten Güneydoğu atağı • ANKARA (AN KA)- DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit. özel time yönelik suçlamalan ve bölgede halka iyi da\ ranılmadıgına ılişkin eleştirileriyle başlattığı Güneydoğu atağını yann Van'a yapacağı 2 günliik geziyle sürdürecek. Ecevit'in. eşi Rahsan Ecevit'le birlikte yapacağı Van gezisi bugün başlayacak ve2 gün sürecek. Van'da incelemelerde bulunacak olan Ecevit. halkla da görüşmeler yaparak sorunlarına ilişkin bilgiler alacak. Ece\ it'in tüm Güneydoğu"da olduğu gibi DSP örgütlenmesinin zayıf olduğu Van'da bu yönde çalışma. gözlem \e görüşmelerde de bulunması bekleniyor. Aziz Gürsoy yargılanacak • ANKARA(ANKA)- Ankara'nın Sincan ilçesinin SHP'li eski Belediye Başkanı Aziz Gürsoy ve 12 arkadaşı. anayasayı. Radyo- Televizyon Yasası ve Telsiz Yasası'nı ihlalden yargı önüne çıkacak. Ankara Valiliği'nden yapılan duyuruda. Aziz Gürsoy ile o dönemde Belediye Sosyal Işler Danışmanı Necdet Kıhç ve 11 arkadaşının. radyo istasyonu kurarak yayın yapmak suretiyle anayasanın 133'üncü maddesiyle 2954 sayılı Radyo Telev izyon ve 2813 sayıîı Telsiz Yasası'nı ihlal ettikleri belirtildi. Gürsoy ve arkadaşlan hakkındaki lüzum-u muhakeme kararı. Ankara İl İdare Kurulu'nca \erildi. Çağlap, kendi TV'sini kurdu • ANKARA (ANKA)- DYP Bursa MiUetvekili Cavit Çağlar. Bursa'da çıkardığı gazeteden sonra, kendi radyo-TV'sini de kurdu. Çağlar"ın oğlu Mustafa Çağlar ile akrabası Şenol Sankaya. özel radyo- TV yayıncılığı yapmak için "Bursa Olay Radyo ve Televizyon Yayıncılık A.Ş." adıyla bir şirket kurdu. Şirketin sermayesi 8 milvar 500 mil>on lira olarak belirlendi. Şirkette Mustafa Çağlar, Şenol Şankaya. Çağlar'ın şirketlerinde yöneticilik yapan Necmi Yeşilova. Doğan Kerinı Arar ve Şefik Çetiner 340'ar milyon liralık pay edindi. Şirkete (brahim Yaşar ve Erol Durukan 1 milyar 700"ermil>on. Nusret Yılmaz ve Ahmet Gürmeriç 1 milyar 20'şer milyon, Necdet Yüce ve Yaşar Uzun 637.5'er milyon ve Ismail Hakkı Sezgin de 85 milyon lirayla ortak oldu. 'Soruna çözüm demokrasi' • MARDİN (Cumhuriyet) -CHPMardinll Başkanlığı'na seçilen A. Kerim Ağırakçe. "Herkes istediği kadar > azsın. çizsin. konuşsun. Kürt sorunu demokrasi ile çözümlenebilir" dedi. TOBB'nin hazırladığı raporun uydurma ve yanlışlıklarla dolu olduğunu öne süren Ağırakçe. "Kesinlikle bu raporu kabul etmeyız. Gelsinler. gerçeği burada yaşayan işçiden. memurdan. esnaftan öğrenip öyle rapor düzenlesinier" diye konuştu. Silah tutkusu nedeniyle toplum içinde adeta bir 'sivil ordu' oluştu Güneydoğu, TeksasANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Türk ınsanının si- lah tutkusu nedeniv le silah- lı güvenlik güçleri dışında toplum içinde âdeta bir "si- vil ordu" oluştu. Türkiye ge- nelinde 241 bin kişide "ta- şıma". 231 bin kişide de "bulundurma" ruhsatlı ta- banca. aynca 1.5 milyon ki- şide de a\ tüfeği bulunduğu belirlendi. Güneydoğu Ana- dolu Bölgesi'ndeki 7 ilde • Türkiye genelinde 241 bin kişi taşıma, 231 bin kişi de bulundurma ruhsatlı tabancaya sahip. 1.5 milyon kişinin de av tüfeği var. Yetkililer, asıl önemli sorunun ve silahlı suçlardaki artışm. menşei belli olmayan ruhsatsız silahlardan kaynaklandığını belirttiler. bulunan 51 bin ruhsatlı sila- hın maliyetinin 4 trilyon li- raya ulaştığı kaydedildi. Emniyet yetkilileri. silahlı suç sayısındaki artışın, men- şei belli olan ruhsatlı taban- calardan değil: devletin kontrolünde bulunmayan ruhsatsız silahlardan kay- naklandığını belirttiler. Emniyet Genel Müdürlü- ğü'nün. 1995 yılı nisan ayı verilerine göre 241 bin 239 kişinin taşıma ruhsatlı. 231 bin kişinin de bulundurma ruhsatlı silahi var. 1992 yı- lında 150 bin kişide taşıma ruhsatlı. 160 bin kişide de bulundurma ruhsatlı silah olduğu belirtildi. Silah ruhsatından alınan maliye harcı. kart parası ve çeşitli vakıf ve derneklere bağışlardaki büyük artışla- ra karşın yurttaşlardan ge- len başvurulann azalmadı- ğın bildiren emnivet yetkili- leri. taşıma ruhsatı için 35 milyon lira masraf gerekti- ğini. tabanca fiyatlanyla birlikte bir sılahın maliveti- 'Umntniye'desuntabuîhıklanla' • tHD üyeleri. cezaevinde hak ihlalleri yaşandığını ve kapatılan Eskişehir Cezaevi'ndeki "tabutluklann' Ümraniye'de oluşturalmaMna çahşıldığını öne sürdü. İstanbul Haber Servisi - Geçen mayıs ayında açılan ve yetkililer tarafından Av- rupa standartlannın üzerin- de olduğu belirtilen Cmra- niye'deki Csküdar E Tipı Cezaevi'nde tutuklu ve hü- kümlülerin sağlıksız koşul- larda > aşadığı ve "bütün in- sani haklann gasp edildiği" ileri sürüldü. tnsan Haklan Demeği İs- tanbul Şubesi Cezae\ i Ko- misyonu üyeleri tarafından Ümraniye Cezaevi önünde yapılan basın açıklamasın- da. cezaevlerinde hak ihlal- lerınin yoğun olarak yaşan- dıöı kaydedilerek "Kana- van bir yara durumunda olan ceza- evlerisorunlan yetkililer tarafından çözülmederı|bu halkay a bir yenisi da- ha eklendi.CmraniyeCezaevi "5 yıl- dızlı ote!" olarak kamuoyunasunul- du" denildi. Ümraniye Cezaevi'nin Ümraniye çöplüğüne 200 metre yakmlıkta ol- duğu hatırlatılan açıklamada. çeşit- li kurumlann cezaevinde inceleme yapmasına izin verilmediği bildiril- di. Açıklamada. cezaevi kapılannın insan haklan savunuculanna açıt- ADAIET BAKANUĞI OZA V'TEVKIF EVLERI 0 1 * ~ 1UDUR " -UMUNUMU •KLIVOP Ümraniye'deki İsküdar E Tipi Cezaevi önünde basın açıklaması yapan İHD üyeleri,ceıae\i kapılannın insan haklan savunuculanna acılmasını istedikr. (Fotoğraf: H ATİCE TÜNCER) ması istenerek şöyle devam edildi: "12 Eylül sürecini aratmayacak şe- kilde l'mranhıe Cezaevi'nde bütün insani hakiar gasp edilnıiş dunım- dadır. 80'li vıllarda Eskişehir Ceza- evi'nde oluşturulan tabutluklar gü- nümüzde l mranive Cezaevi'nde oiuştunılmaya çauşılmaktadır.'* Bayrampaşa Cezaevi 'nde adli ko- ğuşlarda yapılan aramalarda ele ge- çen silah. uyuşturucu madde ve cep telefonlannın medya tarafından ka- muoyuna sergilendiği ve cezaev inin bir bütün olarak hedef gösterildiği belirtilen açıklamada. "Ovsabirçok cezaevindeoMuğu gibi Bavrampaşa Cezaev i" nde de tutuklu vv hükiimlü- lere getirilen bütün eşvalar, dedek- törle görevliler tarafından iki kez aranmaktadır. Buradaki amaç açık- tır; 'Cezaevieri yol geçen hanına dönmüş' denilerek yapılan açıkla- malar,cezaev krindevaşananv ahşe- tin kamuoyundan saklanması. asıl suçlulann gizlenmesine >öneliktir" denildi. İnsan Haklan Derneği İstanbul Şubesi Cezaevi Komisyonu üyeleri. açıklamalannda şu isteklere yer ver- diler: "Buca Cezaevi'ndeki saldırı sonrası ağır yaralanan tutuklular, derhal hastaneve kaldınlmalı ve te- davi edilmclidir; 'sağlık koşullan son derece bozuk olan Ümraniye Cezaevinde banyo yapılabilmesi için sıcak su verilmelidir": İ mrani- ve Cezaev i'nde sağlık ve hukuk ku- rumlannın inceleme vapmalarına imkân tanınmalı: bu kurumlann ve- recekkri rapor. insani kosjıllara ay- kınlıksaptadığı takdirde l mranive Cezaevi derhal kapatümalıdır." nin 60 milyon lira ile 230 milyon lira arasında değişti- ğini bildırdiler. Yetkililer. bazı başvurula- rın "'cangüvenliği" nedeniy- le vapıldığın\; ancak genel- likle silah tutkusu nedeniy- le yurttaşlann ruhsat almak istediklerini v urguladılar. Güneydoğu Anadokı Bölgesi'ndeki 7 ilde de top- lam 51 bin 151 kişinin silah taşıdığı. yalnızca silah alı- mma yaklaşık 4 trilyon lira harcandığı kaydedildi. Kan davası ve terör nede- niv te can güv enliğini gerek- çe gösteren yurttaşlara v eri- len silahlann yanı sıra daha önceki vıllarda Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nce bir defaya mahsus her türlü si- laha ruhsat verilmesi. böl- gedeki silah sayısının fazla- lığında en büyük etken ola- rak göze çarpıyor. Dıyarba- kır, Mardin. Elazığ. Siırt, Şırnak ve Barman ile Ma- latyada bulundurma ruhsat- lı 23 bin 997. taşıma ruhsat- lı 6 bin 234. 6136 sayılı ya- saya tabi olarak bulundur- ma ruhsatlı 11 bin 205, taşı- ma ruhsatlı 9 bin 715 silah bulunuyor. Dıyarbakırlılar. silah taşı- mada birinci sırayı alırken son sırada ise Şırnak bulu- nuvor. Bölgedeki yetkililer, 51 bin 151 silahın sadece kısa namlulardan oluştuğunu, uzun namlulular ile ruhsat- sız silahlar da dikkate alın- dığında vöredeki silah var- lığinın bu rakamın çok üs- tünde olduğunu kaydettiler. 1.5 milyon av tüfeği Av tüfeklerine ilgi de gi- derek artıyor. 1992yılında 1 milyon 100 bin kişinin a\ tüfeği bulunurken 1995 yı- lında ruhsatlı av tüfeği sayı- sı 1.5 milyona yaklaştı. Ruhsatlı tabancaların Ola- ğanüstü Hal Bölge Valiliği yetkisinde olan bölge gene- İindeki dağılımı şöyle: Diyarbakır 14.215 . Mar- din 6".829. Elazığ 4.626. Si- irt 1.624. Şırnak 91, Batman 2.846. BİZ BİZE Mehmet Ali Aslan'a göre Sovyet sistemi, insan tercihlerini ve eğilimlerini dikkate almadı: 'Karnı tok sırtı pek olsun' yetmedi T lP'in kısa dönem aenel başka- nı olan Mehmet Ali Aslan, 12 Mart'tan sonra hakkında çıkan tutuklama karan üzerine Fran- sa'yagittikten sonra ParisÜni- versitesi'nde Kürt Dıli ve Ede- bıvatı öğretim görevlisi olarak çalışmış. 1974"te Türkiye'ye dönen Aslan. Aydın Gü- ven Gürkan ve Abdullah Baştürk'le birlikte HEP'in kuruluşunda veparti programının ha- zırlanmasinda görev almış. Ancak daha son- 'ra çıkan görüş aynlıgı nedeniyle bu partiden aynlmış. Aslan. geçmişte Sovyet devrimini ve bu devrimınsonucu olan Sovyet modelınt y ıllar- ca tartıştıklarını belirterek "Gecmişte Sov>et modelinin sosvalist bir model olarak kabul edilmesine karşıydık. Ama Sofv>etler Birli- ği'ne karşı değûdik. Çünkü Sovyetier Birli- ği'ndeki yönetim biçimi onlann kendi içişle- riydr dıyor. Bu konuda TKP ile TtP'in ters düştüğünü. TKP'lılenn kendilenni "re>izyo- nistlikk'.sosvalizmdensapmakla" suçladıkla- nnı anlatan Aslan, TKP'yi Sovyetler'in gü- dümünde olmakla suçluyor ve o dönemde millıyetçilerle antıkomünıstlerin kendılerıne "Moskova'ya, Moskova'ya»" diye bağırdık- lannı anımsatarak sözlerini şöyle sürdürüyor. •"Aslında biz gidip orada kalmak için degil, ama görüp, sistemi doğru değeıiendirebilmek için gitme>e can atıvorduk. Ne gariptir ki Sov- yetler Birliği'nin yöneticileri, Tiirkive'deki sağcı işadamlanyla canciğer arkadaştılar. Karşılıklı ticaretin büvük kârlanndan onlan yarariandınvoriardı. Ama solculara ve özel- likle TKP dışındaki sosyalistlere hiç de dost- ça bakmıvorlardı." • 12 Mart askerı darbesinden sonra Avru- pa'va kaçmak zorunda kaldığını belirten As- lan. Berlin'de iken TtCP'lılerden, her türlü maddı olanağın sağlanması karşılığında bir- likte çalışma teklifi aldığını. ancak TKP'nın bağımsız olmayıp "'tamamen SovyerJer Birli- ği'nin dış politikasının bir dişlisi durumun- da" olduğu gerekçesiyle bu teklifi reddettı- ğinı açıkhvor. 1972 yılında Pans'te iken Sov- yet modelini incelemek üzere Moskova'ya gitmek istedığini. ancak TKP'lilerin de engel- lemesıyle kendisine vize venlmediğini öne süren Aslan. yıllar sonra Gorbaçm dönemın- de bu ülkeye gıdebildigini belırtiyor. Aslan bundan sonra da Rusya'ya. K.afkasya'daki ve Orta Asya'daki cumhuriyetlere 15'e\akınge- zı yapıyor. üst düzeyde bürokratlarta. aydm- larla. işçilerle. köylülerle. kısacası her her ke- sımden insanlarla görüşüp Sovyet sistemini tartışıyor. "niçin yıkıldığını" inceliyor. Meh- met Ali Aslan'ın bu incelemelerinden sonra- kt değerlendirmesi; "Sovyetler Birliği'ni gör- meden öneeyapbğımız değerlendirmeler doğ- ruydu" oluyor. Ancak yine de Sovyetler Bir- Hğınin bu kıdar kısa bir sürede dağılacağını dünyada hıç kımsenın tahmın etmediğini v ur- gulayan Aslan. "Ekonomikreformlaraönem ve öncelik verip iktidann pavlaşımı ve devlet otoritesinindemokrarikleşmesi.ekonomikge- lişmt'v e paralel olarakzamanav ayılsaydı Sov- vetler Birliği dağılmazdı ve düny a halklannın sosvalist amaçlara ve değeriere bağladığı umutlar bu ölçüde sarsılnıazdı" dı>or. Aslında Sov>et devrımınin iadece Rusya ve çev resinde etkıli olmayıp tüm dünyayı et- kiledığinı anımsatan Aslan. sözlerini şöyle sürdürüyor: "Bütün ülkelerin işcileri veemekçi halk kit- Dünyada veTürkiye'de sosvalizmin gelecegi SOSYALİSTLER TARTIŞIYOR SEVİM ERTEMUR 25 'Ne gariptir ki Sovyetler Birliği'nin yöneticileri, Türkiye'deki sağcı işadamlanyla canciğer arkadaştılar. Karşılıklı ticaretin büyük kârlanndan onlan yararlandınyorlardı. Ama solculara ve özellikle TKP dışındaki sosyalistlere hiç de dostça bakmıvorlardı.' leleri bu umutla ve bu destekle örgutlendiler. müeadeleettiler. Önemli sivasal. sosyal ve eko- nomik kazanımlar elde ettiler. Bugünkü Ban demokrasilerionlann mücadeleleri sayesinde bugünkü konuma geldi. l luslararası insan haklan normları ve güvenceleri bu savede oluştu. tnsanlıgın. Sovvet dev rimini gercekleştiren Lenin ve arkadaşlanv la devrinı savaşına ka- tılan isimsiz kahramanlara büv ük borcu var- dır. Onlar. hiçbir kişisel beklentileri olmadan. salt insanlık için savaşhlar. Samimi.vetlerivle. dürüstlüklerivle, cesaretleriyk devrimi ger- çekleştirdiler ve ona gölge düşürmediler." Bunun "sov lu birdavramş"olduğunu belir- ten Aslan. "ancak" diyerek sözlerine şunları eklivor: "Sovyet de\ rimi, bir vanda Sov^etler Birli- ği'nin kuruluşunusağlarkendiğervandanda bu birliğin dağılmasına neden olacak ilk to- hutnlan ekiyordu. İktidar Sovyetier'de ola- caktı. Bu amaçlanmıştı. İktidann 'Sovyet'- lerdeolmasuademimerkezivetçibirsistcmive halkındevletvönetiminekatihmınıgerçekleş- tirecek, demokratik mekanizmalar kurula- cak ve işleriik kazanacaktı.*" Geçmişin Sovyetler Bırhği'nı bürokrasi- nin. şimdiki Bağımsız Devletler Toplulu- ğu'nu ise gelışen burjuvazinin yönettıgine dikkat çeken Aslan. şunlan söylüyor: "Bugün Bağımsız Devletler Topluluğu'nda her alanı malŞa denetliyor. Dünyanın her ye- rinde devlet güçleriyle işbiriiği vapmadan mafvanın yaşaması, faalivetini sürdürmesi olanaksızdır. Rusv a ve diğer cumhurivetterde devlet içinde vuvalanan ve devleti denetlevtn bürokratlar, teknotrarlar ve politikacılar -ki bunlar eski Sov vetler Biriiği'ndeki komünist- lerdiroluşanveyaoluşrurduklan mafvagrup- lanvla işbiriiği içindedirler. Dışanva büyük paralar transfer ediliyor ve dışanda büvük paralar aklanıvor. Yeni düzen veva düzensiz- İik büvük gelir farklılıklanna da yol açmış. Sosval kesimler arasında büyük bir uçurum varatmış. Pekiva halk? Onlarda icinedüştük- leri yoksulluğa. işsizliğe rağmen bir gün zen- gin olmak umuduyla vaşıvoıiar. Bu umut da yeni düzenin veya düzensizliğin sürdürülme- sine güçlü bir day anak sağtıyor. Peki nasıl oldu da milyonlann kanı. gözya- şı pahasına ve büyük umutlarla kurulan bir sistem. evrensel insani değerleıi bir yana bı- rakın,burjuvadeğerlerindenbilebu kadarge- ri bir toplum yarattı. Eğirim diizeyi yüksek. beslenme standartlan (Sov vetler Birliği döne- minde) Av rupa'yayakın: spora,sağlığaönem veren, okuyan bir halkta cksik olan nedir ki kapitalist düzenin yarattığı insandan geridir. Oysa sosyalist insanın. en azından kapitalist insanın ilerisinde olan gelişmiş bir insanın oluşması bekleııiyordu. Bu olmadı." "Biçimsel bir federasyon"olan Sovyetler Birliği'nin gerçekte ise devlet yapısının "to- taliter. katıroerkeziyetçive bürokrat" olduğu- nu kaydeden Aslan. iktidann sadece Komü- nist Partisi'nın ehnde bulunduğunu anlatıyor. Sovyetler Birliği'nin >onunu katı merkezivet- çiliğin getirdiğini bildiren Aslan. "Vaphğı- mız inceİemeler sırasında ilginç bir gözlemim oldu. Sovyetler Biriiği'ndeki halklann kııltıi- rel yapılan, özellikleri. golenek ve giirenekle- ri. diUeri. deyimleri 70y ıllıkdönemde sanki hiç değişmemiş. Buzdolabına konulmuş ve şimdi karşımzaçıkmışsanırsınız" dıvor. Sovyetler Birliği'nde sistemin "programlanmışinsan" ürettiğini vurgulayan Aslan. insanın özgür olarak kendisini yetıştinnesıne ızın verılıne- dığıni söylüyor. "S«v>et insani yıllarca dü- şündüğünü ifadeedemedi. Devlet baskısı ne- deniy le diğer insanlarla bu düşünceleri pay la- şamadı. Bu düşünceler etrafında örgütlene- medi" diye konuşan Aslan. sözlerini şöyle sürdürüyor: "Sonuçta Sovyet insani yalnız başına veya sivil alanda diğeıieriyle beraber düşünme ve örgütlenme yeteneğini âdeta kaybetti. tnsan- lann larklılıkları. kendineözgü ilkelerlinanç- bn. özellikleri olmadı. Bağlı olduğu toplumun bir üvcsi oldu. Ama birey olamadı. Bu da ki- şilik sorunu yarattı." Son dönemde Sovyetler Birliği'nde fikır- lerı açıklamanın ve örgütlenmenin üzerinde- ki baskıların büyük ölçüde kalktığına dikkat çeken Aslan. şunlan söylüyor: "Aydınlannvediğer kesimlerin yeni çözüm- lergetireceğiveyenipolirikalargeliştireceğisa- nıldı. Ama hiç de beklenildiği gibi olmadı. Vv- dınlar ve rejim muhalifleri Puşkin Meyda- nı'nda toplanıp sadece dedikodu ürettiler. Hangi devlet adamının eşinin hangi general veya bürokratla ilişkisi olduğu iddialannı ko- nuştular ve yazdılar. Bizde de öyle oldu. Demokrat Parti döne- mindekj baskılardan dolay ı nkiıierini açıkla- yamayan ay dınlann. baskı kalkınca ülke so- runları için etkili, uygulanabilir çözümler üre- tecekleribeklentisivardı.27Mayısl%0aske- ri darbesinden sonra. Kürt sorunu hariç. her alanda geniş bir özgürlükortamıdoğdu. Ama aydmlar hemen dişe dokunur bir fikir ürete- mediler. Zaman geçmesi gerekti." Aslan. "Karnı tok sırtı pek olsun yeter"an- layışıyla hareket eden Sovyet sıstemının. in- san tercihlerini ve eğilimlerini dikkate alına- dığını ılen sürerekşuömekleeleştırısını ^ür- dürüyor: "Orneğin, herkese yetecek kadar gömlek üretiliyordu. Ama gömleklerin kalitesine önem verilmediği gibi. model. renk gibi özel- likleri de merkezi planlama teşküah saptıyor- du. Bir bakıyordunuz. mağazalar kıntuzı renk gömleklerie dolu. Ama diğerrenkvedesenler- den gömlek yok." Sıstemin. halkın yönetime katılımı sağla- namadığı ıçın kendini yenıleyemediğini savu- nan A^tan. "katılım olsaydu tabandan tava- na kan dolaşımı sağlanır \e sistem hayatiyeti- ni korurdu" dıvor. Aslan. sosyalizmı. "her- hangi bir tarihsel dönemde. herhangi bir ver- de uygulanması münıkün olan değişmez bir sosyaldüzen" olarak algılayan ınsanlann Sov - yet modelinin çöküşünden sonra büyük bir karamsarlığa ve umutsuzluğa düştüklerini be- lirtiyor ve şunlan söylüyor: "Sosyalizm Marx'ın düşüncesinden. Le- nin'in ve Mao'nun eylemlerinden doğmadı. Sosyajizm. her şeyden önce bir ideoloji. Ki- min? İşçi sınınnın. İşçi sınıfı nasıl doğdu? Sa- nay ileşmey le. O halde sanayi toplumunun ese- ri olan işçi sınıfının ideolojisi Marv'ı. l.enin'i. Mao'y u y arattı. Biz sosvalizmin ilkelerini top- lumun gelişme yasalannda aravacağız. Elbet- te ki büv ükdüşünürlerin.büyükeyiem adam- larının fikiıierinden yaraıianacağız. Ama bunlann kendi dönemlerinde ve o dönemin koşullannda doğru ve geçeıii olabileceğini. yi- ne yanılma payı bırakarak bilecegiz. Dogmatizm. yaşamı kalıplara sokar. öriin- den kopanr veyaratıcılığı öldürür. Oysa dün- yada değişim çok hızlı. Bilgi çağını vaşıyonız. Bu hızlı değişime ayak uydurmak için. bu ça- ğın gereklerine uy gun biîgi donanımına sahip olmalıyız." Geçmişle bugün arasında kavram farklılı- ğı bulunduğunu. kurumlar ve ilişkileri eski kalıplarla açıklamanın olanaksız olduğunu sov leyen Aslan. "Geçmişin bilgi ve deney bi- rikiminc dayali olarak ber şevi yeniden yo- nımlamak, yeniden yaratmak zorundayiz" dıyor. Sosvalizmin bugünden yanna kurula- cak bir düzen olmadığını v urgulayan Aslan, sözlenni şöyle tamamlıyor: "İnsanlığın bugünkü düzeyi böyle ileri bir sistemigerçekleştirmekten uzakhr. Ama unut- mamalıyız ki sosyalizm, insanlığın gelişme sü- recinin bir parcasıdır. Ondan kopuk değildir. Evrensel değerler için,insan için müeadele edenlerin amacı. sadece geleceğin düzenini kurmak olamaz. İtopyalanmız. uzak bir ge- leceğe yönelik amaçlanmız mücadelenin itlci gücü olabilirier. L mutlarımızı, hevecanlan- mı/ı besleyebiürier. Ama önemli olan bugün- dür. Bugünün ezilon insanlandır. sömürülen insanlandır. Vök edilmek istenen halklann. kültürierindurumudur. Etnikvedinsel kinle- rin ve nefretlerin. fanatizmin yarattığı utanç verici tablolardır. Bu sorunlara nasıl çözüm bulacağız? Hangi alternatif politikalaria bu güçlüklerin üstesinden geleeeğiz? Ne çözüm- ler ne politikalar. ne de bunlar için kullanaca- ğımız araçlar. kitaplarda yazılıdır. Kuşkusuz kitapların vazgeçilmez önemi var. Onlar insanlık tarihinin fikir ve deney ni- rikimini içeririer. Ama kitaplar yayımlandık- lan anda eskirler. Biz onlardan yararianaca- ğız. Onlan aynen kabul edip uygulamayaca- ğK- Biz. bugünden ve insandan kopuk bir sos- vali/.nı için müeadele etmiyoruz. Mücadele- miz, insanlar içindir. Öncelikle de en yakın çevremi/denbaşlay arak büyüyen birdairenin içindeki insanlar içindir. SÜRECEK ERDAL ATABEK Kupon Kültünüyle Beslenmek... Parasını ödeyip aldığı gazetenin kuponunu kesip 'geri kalanı' çöpe atan kişi aslında çok önemli bir yan- lışın ucundaki fotoğraftır. 'Kupondan geriye kalan' yazılardır, fotoğraflardır. haberlerdir. yorumlardır. 'Ga- zete de böylece daha çok okunuyor' yollu tesellile- rin arkasında sığınmak, olayın acıklı yüzünü örtme- ye yetmiyor. Basının içine sürüklendiği durum, bel- ki de yaşadığımız traji-komik hayati en çarpıcı biçim- de yansıtıyor. Bir gazetenin tirajını kıpırdatmak için yazarlann, gazetecilerin. fotoğrafçıların fazla bir öne- minin kalmaması; buna karşılık beş komposto kâ- sesinin satışı sıçratmaya yetmesi, toplumu güdüle- yen yeni yaşama kültüründe bir köşebaşı gibidir. 'Beleş yaşama kültürü' bir kez benimsendikten sonra emeğin de değeri kalmaz, sermayenin de. Bu- radaki ekonomik değer yargısı, 'hak etme gereğini duymadan elde etme'öir. Sosyal değer yargısı da 'ben alayım da kime ne olursa olsun' biçiminde ge- lişecektir. Değer yargılannın bu dönüşümünde kişi- liği geliştirici hiçbir yan yoktur. Tersine, kişilikler çı- karcı, bencil, fırsatçı güdülerle beslenecektir. İnsan emeğini bu denli aşağılayan. bu denli horlayan da- ha etkili bir yol da yoktur. Aslında emeği aşağılanan insanın kendisi de aşağılanmaktadır. Basın, yalnız kendi bindiği dalı değil; hepimizin bindiği dalı kesmektedir. Birtoplumda hak ettiği şe- yi almak, hak etmek için de çalışmak, kendini yetiş- tirmek, donantmını arttırmak 'apfa//ık'durumunagel- diği zaman hiç kimse üstünde duracağı bir dal bu- lamaz. • • • Bu olguyla toplumun bir türlü özgürtüklere, insan haklanna. demokrasiye ulaşamaması arasında doğ- rudan bir bağ vardır. insan bu evrensel kavramlara kendi değerini anladığı zaman, emeğinin değerini kavradığı zaman. başkalarının insan olduğunu, on- ların emeğinin de değerli olduğunu anladığı zaman ulaşır. Bunlara ulaşamadığı zaman, ne anayasada nelerin değişip nelerin değişmediğiyle ilgilenir ne de Tunceli'de nelerin olup bittiğini merak eder. Hangi gazetenin çarşafla peçete verdiğini heye- canla izleyip de ezberci eğitimin neden değişmedi- ğini merak etmeyen kişi, gelecek seçimlerde nasıl bir parlamentonun oluşacağını da belirlemektedir. 'A- man, çatal bıçak takımını alayım da kızımın çeyizi ol- sun ' diyen bir anne de farkında bile olmadan kızının geleceğini karartmaktadır. Bütün bunları bile bile besleyen basın yöneticileri öncelikle kendi yazarlarını, kendi gazetecilerini önemsiz duruma düşürmektedir. Sonra da toplumu 'beleş yaşama kültünj 'ne sürüklemede önemli bir rol oynamaktadır. Böyle olunca da sütunlarında, sayfa- larında yer alan yorumlar, eleştiriler, yol göstermeler anlamını yitirmektedir. O gazetelerin bunu çok iyi gö- ren yazarlarının, gazetecilerinin suskun kaîmalan da basındaki çalışma hayatının güvensizliği için bir öl- çüt oluşturmaktadır. Gazeteci örgütlerinin çaresiz kalmışlığı. suskunluğu, görmezden gelişi detoplum- daki örgütsüzlüğün başka bir göstergesi olmaktadır. 'Beleş yaşama kültüriı'ne destek sağlamak. yar- dımcı olmak, katkıda bulunmak, toplumdaki 'özgür düşünmek-emeğiyle çalışmak-hak ederek kazan- mak' isteminin yok olmasına katkıda bulunmaktadır. Bir toplum bu yola sürüklendikten sonra makas de- ğiştirmesi çok zordur. Onun için de bu konu, sade- ce bir haksız rekabet konusu olarak görülmemelidir. • • • 'Kupon kültürüyle beslenmek' basit birolgu değil- dir. Bu olguda toplumun ekonomik ve sosyal değer yargılannı değiştirıci önemli bir nitelik vardır. Konu- nun bu yanını görmezden gelmekse gelecegi şim- diden olumsuz kılmayı da görmezden gelmek ola- caktır. Ne yapalım ki doğru bir gelecek kuponla dağıtıl- mıyor. ANAP'll ASlk: MHP üe ittifak arayışında değüiz • ANAP Grup Başkamekili Eyüp Aşık. partisinin şu anda birinci parti olduğunu, ittifak yapmaya gereksinim duymadıklannı belirterek "Biz kararsızlan yanımıza çekmeye çahşıyoruz" dedi. ANKL\R.\ (Cumhuriyet Bürosu) - ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz'ın son zamanlarda MHP Ge- nel Başkanı Alparslan Türkeş'e sösterdiöi yakın- hk, ANAP'ın, MHP ile it- tifak arayışı içine girdiği yorumlarına yol açtı. ANAP Grup Başkanvekili Eyüp Aşık. şu anda böyle- si bir ittifakın söz konusu olmadığını bildirdi. ANAP Grup Başkanve- kili Eyüp Aşık. partisinin şu anda Türkiye'nin birin- ci partisi olduğunu, hatta bunu DYP ve büyük gaze- telerin yaptığı anketlerin de gösterdiğini söyledi. Şuan- daki oylannın iktidarolma- lanna yetmediğini belirten Aşık. ancak hiçbir dönem- de görülmediği kadar, yüz- de 20 oranında kararsız bu- lunduğunu anımsatarak, şunlan kaydetti: "Önümüzdeki secimler; ANAP ile RP arasında ge- çecek. Onun için bizim için kararsız oylar çok önemli ve o nedenle kararsızlan ANAP'a çekmeye çalşıyo- ruz. RP'y e yüklenmemizin nedeni de bu. Şu anda yap- tığımız şey, ittifak aramak- tan çok seçmeni yanımıza çekmeye çalışmaktır. Şu anda herhangi bir ittifak arayışı içinde degUiz." Eyüp Aşık. ittifak ara- mamalanna karşın. aslında ittifak konusunda en şans- lı partinin de ANAP oldu- ğunu savundu. Aşık. digerpartilerin an- cak birer parti ile ittifak kurma şansı varken, ANAP'ın bu konuda bir- den çok alternatifi de bu- lunduğunu söyledi. Aşık, şu anda böyle bir ittifak dü-- şünmediklerini sözlerine ekledi. BOĞAZLIYAN KADASTRO MAHKEMESİ EsasNo: 1994 100 KararNo: 1995/48 Dav acısı Yenipazar kasabasından Zekeriya Şimga da- valılar ^ ^ enıpazar kasabasından Bayram Kardtepe. Ses Seçkin aleyhine açılan tespite itiraz ve tescil davasının sonucunda; Davanın husumet yönünden usulden reddıne. Boğaz- lıyan ilçesi Yenipazar kasaba>ında kain ada: 120 parsel 78. ada: 124 parsel ! 7'nin tespit gibi tesciline karar ve- rildiği davalılardan Bayram Karatepe, Ses Seçkin'e teb- liğ edileınediğinden bu şahıslara karann tebliğine. teb- liğ tarihinden itibaren 7 gün sonra başlamak üzere 15 gün içinde temyiz etmedikleri takdirde kesınleşeceği BayTam Karatepe. Ses Seçkin'e ılanen tebliğ olunur. Basın: 35141
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle