Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 AĞUSTOS 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
Beyaz TiiıideiTiıtürküsü• 1980 Eylülü'nde bu topraklarda müzik de bitti bitiyor gibiydi.
. Gazinolar tarihlerinin en uzun ve en kesat sonbahannı yaşıyordu.
Assolistlik -dolayısıyla has müzik- daha bir iki yıl önce "sanat
güneşimiz" Zeki Müren'den veliaht prens Bülent Ersoy'a geçmişti.
Yalnız o, tam da sonbahann simgesi gibiydi.
ZEKİ COŞKUN
•Ödeşme 1990'lar pop patlamasıyla gerçekleşti. 1980'lerde
arabesk nasıl sazîarından seslerine, sözlerine, havasına
dek folku, alaturkayı ve popu yağmalamışsa, şimdilerde pop aynı
operasyonu diğer türler üzerinde yürütüyor... Şimdi Beyaz
Türkler'in türküsü inşa ediliyor.
Şımdi bıze söylenen şu-
Alıştığınız müzığe veda
edin... Size yeni: bugünün
malını sunuyoruz.
Patlayan popla, ona eşlik
eden "klipli" starlar ve cın-
gıl tarzı müzikle, alaturka-
nın yeniden havata avdet
edişiyle, sterilize edilen -şe-
hirlileştirilen- türkülerle,
doğudan yükselen ışığın
keşfiyle mûzik alanındaki
deprem ve dev rim bunu söy-'
lüyor.
tşin aslı şu: Beyaz mûzik
inşa ediliyor ve yayılıyor.
Onun için "şarkT bitse de
"müzik'" sürüyor. Hem de
renk renk. çeşit çeşit. Ama
süren o bildiğiniz duyum ve
yaratım ürünü "sanat" de-
ğil. Çünkü müzik artık kula-
ğa değil, göze sesleniyor.
Çünkü ışık hızı -yani görsel
algı- ses hızmdan -yani işit-
sel algıdan- daha hızlı. daha
etkindir. Bilim böyle diyor.
Her endüstn dalı, kendisini
bilime göre yeniden düzen-
liyor. Yatınm ve üretim et-
kin algıya göre planlanıyor.
gerçekleştiriliyor. Ürün kit-
leselleşiyor. Onun için mü-
zik de beyazlaşırken eski te-
melinden; sesten. işitsellik-
ten çıkıp görselleşiyor.
Dolayısıyla "dinleyici"
değilsiniz siz "se\gili izleyi-
ciler"!
Hayır. sadece Mirkelam
ya da Sezen muhabbeti deği I
bu Komplolardan. müzik
endüstrisinin. medyanın
yönlendirmelerinden. işin
içinde dönen milyarlardan
filan da bahsetmeyeceğiz.
Onlarvar. Bıliniyor V'arda.
niye? Nasıl? Niye dün "din-
leyici"ydik, bugün "izleyi-
cPyız? Niye "şarkılar seni
söyter~di, yani şu ya da bu
biçimde "bizim şarkı-
mız"vardı dün, niye bugün
kimsenin değil, ama herke-
sin?
Pop mu? Geçelim. Evet.
her şey "pop"las;ıyor, popia-
şacak. Daha ötesi: pop, kla-
sikleşecek. O halde ne pop.
ne klasik: başka bir şeyler
var ortada. "Postmodern"
bir durum. Görüntü beyaz.
Içi parça parça; biraz ondan.
birazbundan; folk, alaturka.
arabesk. pop. Önemli olan
"kompozisyon."
Söyledikİerimin 18. yüz-
yıl romantiklerini andırma-
sı çok muhtemel: Moder-
nizm gelmiş baş köşeye ku-
rulmuş. sen "ah o soylu de-
ğerler" diye temiz, bozul-
mamış aşkların. sanatlann
şarkısını söylüyorsun' Me-
sela Baudlaire; Paris Boğun-
tusu... Ya da bizden bir ör-
nek: Ferahfezagibi. Kânnev
2İbı makamlann yaratıcısı
îsmaO Dede'nin bir yandan
içinde devindiği nağmeler-
de. müzikte sıçrama. dönü-
şüm yaratırken, aynı zaman-
da yine o nağmelere "iha-
net" duygulanna garkolup
"arük bu oyunun tadı kal-
madı" diyerek ıntihar eder-
cesine Hicaz çöllerine sav-
rulup, oralarda ölmesi gibi
bir durum...
Sadede gelelim. Müzik-
ten; ezgiden önce söz vardı.
Resitatif; düz ses. Ses düz.
söz değil. Müzığin temelin-
de, uyaklı-uyumlu. seçilmiş
söz: şıir var. O halde. bugü-
ne, yani bugünkü dönüşüme
giriş içın gene ona başvura-
lım:
Baylar!
Bin dokuz \it seksen birde-
Bütün seslerin kanştığı bir tür:
Arabesk. Orhan Gencebay'ın
krallığının bittiği, Ferdi Tayfur, İbrahim
Tatlıses, Müslim Gürses gibi 'taşra'dan
gelenlerin ürettiği. çocuklann da
(C e>lan. Emrah) prim >aptığı bir başka
arabesk. Türkücüler baştan teslim
olmuştu arabeske. sonra alattırkacılar.
ardından hafif müzikçiler boyun eğdi
vükselen sese.
yız
Karşımzda eylülün sesi
Ağustos çekildi. eylülün se-
Birazdan konuşacak
"Bu dünyada yaşamak
can sıkıa bir şeydir baylar "
Şimdi dinlediğimiz izle-
diğimiz yukanda E. Canse-
ver'in dizelerinde işaret etti-
ği "eylülün sesi" gibi geli-
yor bana. Salt mevsimsel
değil, tarihsel kökleri varbu
sesin. 12 Eylül gibi... Sesin
tarihine gidersek.. şu yazı-
nın başlığmda atıp btrtüriü
yaklaşamadığım beyazlaş-
ma bahsine. oradan şarkının
bıtişıne. oradan "kirlen-
me"ye gelebiliriz galiba.
Eylülün eşiğinde
piyasa
Yaşı uygun. kulağı delik
olanlar bilir: 198(f Eylü-
lü'nde bu topraklarda her
şey gibi müzik de bitti biti-
yor gibiydi. Gazinolar tarih-
lerinin en uzun ve en kesat
sonbaharını yaşıyordu. As-
solistlik -dolayısıyla has
müzik- daha bir ikı yıl önce
"sanatgüneşimiz" Zeki Mü-
ren'den \elıaht prens Büient
Ersoy'a geçmişti. Yalnız o.
tam da sonbahann simgesi
gibiydi. 200şarkıyı aşkınbır
repertuvarla "Tuti-i mucize
guyem" gibi arşiv seslerinı
sahneye getirse de cinsel se-
çimini kılıf-kıyafetle sınır-
lamıyor. aç erkeklerordusu-
na adeta davetiye çıkanyor-
du. Sanat Güneşimiz bu
erozyona dayanamayıp hiç
yapmadığı şeyleri yapıyor;
yakası bagrı açık, gögsü ve
dudaklannın üstü kalm kara
kıllı doğululann okuduğu
"Kahır MektubıTnu ses-
lendiriyordu. Kısaca "beyaz
müzik": şehirlilerin eski -
tarihsel sesi alaturka" ciddi
bir kirlenme halindeydi ey-
lül zamanında.
Ne "efendi" sesli ve görü-
nümlü -ve de artık rahmet-
Iı- Taner Şener'in "Dargın
aynlma>alım"ı, ne hemen
eylülün içinde birdenbire
parlay an ııdı Necdet Tokat-
lıoğlu'nun "Bir sevgi istiyo-
rum"yakanşlan...nedeZe-
kai Tunca'nın kadıfe sesi
durduramaz artık kararma-
yı. Olsaolsadönemin sonla-
nnda yine uduvla Coşkun
Sabah gelir. ama söylenen
artık "alaturka" değildir.
O bahis öyle. Memleketi
"küçük Amerika"ya çev ır-
me zamanından beri şehır
gençlerintn ktriak kabarttt-
ğı, sonra sonra bilfiil icra ey-
lediğı "hafif müzik"te de
durum farklı değildir. En
son "Minik Serçe" (bugü-
nün "Diva"sı Sezen Aksu)
çıkmış. her ne kadar "Ben
her bahar âşık olurum" de-
mişse de ilk albümde işı ga-
rantili tutmuştur. Biri "ha-
fif". öteki ağır'ın: alaturka-
nın "Ölürsem yazıktır" gibi
hafifleşmiş örneklennden
özenle seçilmiş duble al-
bümleçıkardinleyici karşı-
sına. Ondan önce sahne al-
mış Ajda'lar kuşağı "Sü-
perstar" gibi unvanlarla çı-
kış denemelerine karşın tu-
tunamazlar... "Ijiaikçocu-
ğu" Erol Evgin "Hep böyte
kal"la yolun sonuna gelmış-
tir. Vb. vb...
Alaturkada "O ağacın al-
tı" demleri nasıl bitmişse.
eylülün eşiğinde hafif mü-
zikte de "Dünya dönü-
yor'"ların. u
Dün gece seni
andım"ların sonu gelmiştir.
"Işte öyle bir şey"...
Minik Serçe (Sezen) ör-
neğindeki hafif-alaturka ko-
alısyonu pop için yeni oba
da piyasada geçer akçedir.
Çünkit piyasada - müziğin
ötesinde: siyasal.ekonomık.
düşünsel. kültürel.. bütün
alanlarda- arabesk koalis-
yon geçerlidır.
Köylüler şehri sarmıştır
bir kere. Acılı Adana'ları.
lahmacunları. yanık uzun
havaları. şıkıdım türküleriy-
le... Sehirliler de onlara uy-
muştur. Başbakan "Çoban"
- aynı zamanda Morrison-
Süîo/Süleyman. ekonomik
danışmanı ve sandalyesiz
bakanı Chicago Okulu'ndan
Friedman'ın izleyicisi "mo-
noterist"aynı zamanda
DPTnin "takunyalı" taife-
sınden Turgut Ozal'dır. O
gunlerde soğuk demırci Ur-
falı Ibo da (Tatlıses) 45"lik
plağının bir y üzüne Mukim
Tahir'den kalıııa "Ayağında
kundura"yı okur, öbür yü-
zünde "Istedim vermediler"
der.
Alaturka. hafif müzik;
pop. folk biter. hepsi-aynı
zamanda hiçbiri: 1960"lar-
dan beri hafif müzikle bir-
likte şehirde yükselen "dol-
muş müziği" de: Orhan
Cencebay; Şükran Ay vb.
"arabesk"ı de biter eylülün
e^iğınde. "Yeni ses", tıpkı
"yeni hayat" gibi program-
lanmıştır. Orglann. piyano-
ların. kemanların. sazlann
akordunun sentetikleştiği
dönemdir eylül. Piyanosuz
ve piyano bilmeyen "sanat-
çı"ların sahne aldıklan "pi-
yanistşantör"lerde\ri açılır.
Orada her şey vardır. Türkü
olmayan türküler. şarkı ol-
mayan şarkılar, Inuiliz-
ce'Türkçe "hafiriikler...
Askerler ve diğerleri "hoş-
gelmişler efendim!"
Eylülün sesi:
Arabesk
Eylülün eşiğinde manza-
ra buydu. Sonrasında iyice
kanştı. Daha doğrusu tek tü-
re doğru kaydı. Bütün sesle-
rin kanştığı bir tek tür: Ara-
besk. Ama şehirli -ve mek-
tepli .sayılabilecek- Orhan
Gencebay'ın krallığının bit-
tiği, Ferdi Tayfur, İbrahim
Tatlıses. Müslüm Gürses gi-
bi "taşra"dan gelenlerin
ürettiği. çocuklann da (Cey-
lan, Emrah vb.) prim yaptı-
ğı bir başka arabesk. Türkü-
cüler baştan teslim olmuştu
arabeske. sonra alaturkacı-
lar. ardından hafif müzikçi-
ler boyun eğdi yükselen se-
se. Öyle ki Ruhi Su'dan Zül-
fü Livaneli'ye. Cem Kara-
ca'dan Sclda'ya hep şehirlı
ve mekteplilerce icra edilen
"politik müzik" son durağın-
dakı pop-folktan çıkıp bu
dönemde taşralıların eline
düştü. Örneğin Ahmet Ka-
ya, "protest-özgün müzik"
adıyla sol "arabeskin alla-
hı"nı yaptı \e çok sattı. Tü-
revlerî çıktı. 1990'lara doğ-
ru bunun mılliyetçi ve Müs-
lüman versiyonlan belirdi.
Sonuçta 12 Eylül toplum-
sal ve sıyasal hayata "disip-
lin"i dayatırken müziğe tam
bir dısıplınsizlik hâkim ol-
du. MichealJackson'la Em-
rah'ın. Müslüm'ün. İbo'nun
aynı keyifle dinlendiği. kılık
kıyafetten duygulara. beğe-
nilere dek aynı karmaşanın
yaşandığı bir "duyum ala-
nı"vardı.
tşte o karmaşanın içinde
"Klasik Türk Müziği"nı ya-
ni alaturkayı "çoksesli"hale
getirme. arabeski devlet
eliyle "acısız"laştırma giri-
şimleri yaşandı... Tutmadı,
Beyazlar -sehirliler-. sokak-
lannın "kara kafah hoyrat
köylüler"le doldurulması gi-
bi kulaklarının da onların
sesleriyledolduruluşunuya-
şadı. İlk ürpertınin. tiksintı-
nin ardından zamanla buna
da alışıldı. zevk bile alındı.
Emanet, en kısa zamanda
ödeşilecek bir zevk. Ödeş-
me 1990'lar pop patlamasıy-
la gerçekleşti. 1980'lerde
arabesk nasıl sazîarından
seslerine, sözlenne. havası-
na dek folku. alaturkayı ve
popu yağmalamışsa. şimdi-
lerde pop aynı operasyonu
diğer türler üzerinde yürütü-
yor... Şimdi Beyaz Türklerin
türküsü inşa ediliyor. Şehır.
emanet sesleri ve zevkleri
kendı içinde yoğurup yeni-
den piyasaya sunuyor.
YAYINEVLERİNDEN YENİ KİTAPLAR
SARMAL YAYLNLARI
Bilim Dizisi
"Yaşayan Matematik Theoni Pappas.
"Kim Korkar Matematikten ", Prof. Dr.
Nazif Tepedelenliğlu, "Stephen Havrkîng,
Yaşarm Kıınımı \ e Son Çalışmalan ", Mic-
hael VVhite- John Gobbin, "Kum Delik-
ler ve Bebck Evreııler ", Stephan Hawk-
ning, "KozmikKodl. Doğamn Dili Kııan-
tum Fniği". Heinz R. Pagels, " Kozmik
Kodll. Maddenin İçinde Gezi", Heinz R.
Pageb. "Diişünme Kıtlesi ". Doc.Dr. Sel-
çuk Aslan, "Epistomoloji ve Psikoloji".
Jean Piaget, " Standart CProgrumlama ".
Fedon Kadifeli, "Hep Anınızda Olaca-
ğım ", Güne> Gönenç, "Evren ve Dönü-
şiimleri", Roland Omnes,"Gödel Kaıııt-
laması". Eraest Nagel- James R. New-
man,"Rölathite ve Kozmoloji". \Villiam
J. kaufman, "Kuarklar" Y.Nambu, "Bi-
linnn Doğal Olmavan Doğası ". L. W(rf-
pert, "X fynlanndan Kuarklara Çağdaş
Fizikçikr ve Buhtşlan ", Emilio Segre, "Bi-
lim Teknolojı Sanavi Üçlemesi", A\ kut H.
Göker, "Rölati\ite ninABC'si", Bertrand
Russell.
Anlah
'Kuçıkhk Diploması". Ayşe Nil, "Dip-
loma Töreni", Ayşe Nil "Şiir ve Şair İ ze-
rirte Avkın Düşünceler ". Eray Canberk,
"Öyle Bir Aşk", Yusuf Ziva Bahadınlı,
"Değinmeler", Elsa Triolet, "Sinekler".
Marinoa Azucla, "Çocuk". Vera Pano\-a,
"Şair Cezaevt Kupısmda ''. Refık Durbaş
"Yamlgılarınuz", Ayşe Nil, "Mafyada Yö-
netici Olmak ". Lee \Vallek
Siyasal Kültür
"Çağdaş Türkiyede Islam Din. Siya-
seı, Edebiyut ve LaikDeıler", Yayına haz.:
Richard Tapper, "Batı Diişiincesinde h-
lam ". Albert Hourani, "İdeolojilerin So-
nu mu?" Lfuk Uras. "Bütün Eserlen:
Edebivat Yazılan, Türkiye ve Sosyalizm
Sonmlan, Toplumsal YapıAnıştırmalan ',
Behke Boran,"TürkIslamSentezi", Prof.
Dr. Bozkurt Güvenç, Gencay Şaylan,
Prof. Dr. İlhan Tekeli. Prof. Dr. Şerafet-
tin Turan. "Marksizmın El Kitalv ". Emi-
leBurns. "tlkçağMateryuhzmi ", Georges
Cogniot. "Anarşist Portrekr I". Paul Av-
rich. "Anarşist Portreler II", Paul Av-
rich. "Son Tabıı. Çocııklanı Karşı Cinsel
Sııçlar ", Gaj'Search. "Balkanlar: Çatısan
Azınlıklar. Çatışan Devktler". Hugh Po-
ulton. "Cıımhuriyet veLcıiklik " Toktamış
Ateş."T.C.'nin Kurulusu ve Teıvkkipen-er
Cumlnınyet Fırkası ". Ne>in \urtse\er
Ateş. "Soğuk Barış ABD. Almanva veJa-
ponya Amsmda Hegemom a Savuşı". Jeff-
rey E. Garten. "Atatürk ve Konıihıizm ",
Rasih Nuri İleri."Bıktım Bu YÖK'ten",
Toktamış Ateş. " \1af\anm Ekonomi Poli-
tiğı ", Halil Nebiler. "Devlet ve Ben ". Ta-
nkZiya Ekinci. "Refah Panisı nin Teori ve
Pnatiği". Serdar Şen. "Atutürk De\rimi
Sosyolojısi". Kurt Steinhaus." tstutisük
ile Masıl Yalan Söylenir'/". Darrell
Huff. "Pottmodernist Burjuva İdeolojisi".
Jurgen Habermas. AndreGorz. Ernesto
Laclau. Thomas Docherty, Simon Du-
ring.
"Çek Dilini Ağzımdan. Bu Smuı l'eda
Öpücügüm". Cynthia Hermel. "flkcsel-
liğe Veda", Odo Marquard. "Sosytıl l.s-
vancılar", Eric Hobsbxnn."Bilgiı>ayar
Gücii ı e Insan Zekası". Joseph Weinsen-
baum. "Stephan Ha\vkıng'in Evıvni".
John Boslough. "Modenı Türkive'ınn
Olusumıı", Feroz Ahmad. İdeololoji ve
Kültürel Kimlik. Jorge Larrain." Madde-
nin Yamdılışı ".Harold Fritzch. "Politik
Kimliğin Oltısumıı", Ernesto Laclau. "5/-
\;7 Toplumun Hükümranhğı ".Justin Ro-
senberg. "Sanat ve Estetik Kuramlan ".
NejatBozkurt. "Mafyamn )emŞebekele-
ri ". VVerner Raith. "20. \ySivasal Taıihi".
Toktamış Ateş. "Onunııı Bedeli / Islam
Dünyasında Kadın Sessizliğın Peçesini
Yırtn or ". Jan Goodvin. "Irkçılık, \1oder-
nite ve Kimlik. AB Rattans- Sallie \Veswo-
od. "Mükemmel Simetri". Heinz R. Pa-
gels. Mizah
"Karsı Ansiklopedi", Cavanna. "Ço-
cııklardan Tanrı'ya Mektuplar ",Eric
Marshall, Stuart Hample.
MİTOS BOYUT TIYATRO
YAYINLAR1:
"Insanca Bir Tiyatm ". Giorgio Streh-
ler. "Reji Defteıi ". Konstantin Stanilavs-
ki. "Yönetmen PeterSlein ". AzizÇalışlar.
"ÇehovveMoskovaSanat Tivatrosu ", An-
latı. Belgesel. "Dünya Bir Sahnedir",
Mücap Ofluoğlu. "llalyan Hulk Ttyatm-
su ". Merin Balay. "Tıyutmda Kırk Yıl".
Peter Brook.
Tiyatro / oyun dizisi
"Kııtıı Kııiu." Memet Baydur. Toplu
Oyunları /.MüjdatGezen. Toplıt Oyunla-
n 2. (Nâzım Üçlemesi). Orhan Âsena.
Toplu Oyunları 2. (Kadın Oyunlan). Gün-
görDilmen. "Radyo Oyunları "Jngeborg
Bachmann. Toplu Oyunları I, Ödön >on
Horvart. Tıtus Andmnicus. VVilliam Sha-
kespeare. Bulgar Oyunlan. Stefan Tsa-
nev-Stanislav Stratiev. C'ç Silahsörler.
(Ünlüromanın Fransa'da tiyatroya uyar-
lanan metni).
R\PİRÜSYAYINLARI
' Şiir tsliği". Can Y ücel. Hamlet, Fırtı-
na. Bahar Noktası Shakespeare,(Can Yü-
cel çe\\r\siy\e). AskŞarkılan. MetinCen-
giz,(şiir). Sandalda 2.5 Adam. Nigel VV'il-
liams. Mv. Ben ve Üç Kocanı. Carmen Ri-
co Godoy. Pıvtik Çocuk Yemekleri, Vicsy
Lansky.
İMGE KİTABEVİ YAYINLARI
Felsefe toplumbilim ve siyaset kuramı
Din Cstüne. David Hume, Kaiegoriler.
Aristoteles. Yonım Czerine, Aristoteles.
Pannenides. Platon. Zaman Kavmmı.
Aristoteles, Augustinus, Heidegger. Tun
Kızıllığı. Nietzche. Felsefe Öykulen. Iba-
nez. Felsefeve Çağn. Stanlev M. Honer-
ThomasC. Hvmt. Demokmsi Kuramı. Gi-
ovanni Sartori. YeniOrtaçağ. AlainMinc.
Adaleı Kıınımı. John Rawls. Toplumsal ve
Ekonomik Örgütlenme Kuramı. Max We-
her.Anarsi, Devlet veütopya. RobertNo-
zick. Eğitim. Ideoloji ve Devlel. Deıieyen:
Kemal İnal.
BUAŞAMADA
ŞÜKRAN KURDAKUL
Abdülhak Şinasi'nin
Çalımı..
Abdülhak Şinasi'yi 1958 sonlannda tanıdım.
Bakışlarında, yüzündeki çizgilerde yaşam damar-
ları kopmuş ızlenimi uyandıran yitme öncesi panltı
yoksunluklan seziliyordu.
Imparatorluğun son yıllanna özgü ölmeşikliği çağ-
rıştıran imgeler somutlanmış da, sanki, insan sure-
tinde bakıyor size.
Çağdaş Türk Edebiyatı'na çalışırken Ali Nizami
Bey'de ayırdına vardığım bir iki tümcesi vardır Ab-
dülhak Şinasi'nin.
"Hepımiz gözlerimizle ancak etrafımızı, başkalan-
nı görmeyi umarız. Nadiren hatırlanz ki, gözlerimiz-
le asıl kendimizi göstermiş oluruz. Gözlerimiz bizım
görmemize yaradığı kadar başkalarına da kendimi-
zi göstermeye yarar." (sf. 101)
Balkanlar'da, Sarıkamış'larda, Inönü ve Sakar-
ya'larda çarpışmış II. Abdülhamid dönemi Harbiye çı-
kışlıların yaşlılıklarını gördüm yaşamımda.
8-10 yıl hapishanelerde yatan yetmişini aşkın top-
lum savaşçılan gördüm.
O ateş yılları adamlannın gözlerinde, yaşamışlığın
derinliğini okurdunuz.
Abdülhak Şinasi'ninkilerde yaşamdışı kalmışlığın.
Ama Fahim Bey'i, Çamlıca'daki Eniştemiz'i. Ali Ni-
zami Bey'i yaratan adamdı o. Niye evlenmediğini so-
ran yakınlarını, "Oğlum komünist, kızım artist olursa
korkusundan!" diye yanıtlayan çağdaşımız..
1958-61 yıllarındaki Abdülhak Şinasi'nin "Pierre
Loti ve Istanbul", "Yahya Kemal'e Veda" kitaplarının
hazırianmasına katkıda bulunurken gücünü yıtirme-
nin son aşamasına gelmiş bir edebıyat adamını dü-
şünüyordum. Sözcüklerle yarışacak soluğun yetip
yetmeyeceğini hesaplamadan varlığını kanıtlamak
istiyordu o kitaplarla.
Ne zamanın dergilerinde kalmış yazılarından yarar-
lanmaya çalışarak.
Yıllaryılı benimsediği söylemi "rüya", "hülya", "ma-
zi", "zaman", "aşina" gibi pek sevdiği sözcüklerje
oluşturmaya özen göstererek. <
•
Abdülhak Şinasi'yi Sultan Hamid döneminin son
kuşağından sayabiliriz. Galatasaray'ı 1905'te bitir-
miş, üç yıl Paris'te yaşamıştı.
"Ecole Libre des Sciens Politiçue "de okuyarak üii-
kesine dönen 20'li yaşlarda Avrupa göımüş bir Os-
manlı efendisi..
Bir dalı Batı'da, bir dalı Istanbul'un eskilerinde.
"Fahim ve Biz"de "Aynı gün içinde saatten saate
değişiriz. Kaygısız bir çocuk, hans bir genç, uslan-
mış biryaşlı adam ve biçare bunamış bir ihtiyar ola-
biliriz. Aynı yinrıi dört saat içinde yalnız kalmaya su-
sar, başkalanyla görüşmeye acıkınz. Mevsimlere gö-
re değişen tabiat kadar hislerimize göre de yüzümüz
değisir, biz değişiriz. "(sf. 130) diyor ya.. bakmayın.
Batı Istanbulu'nda (Pera'da) yaşayan kimi öteki ya-
şıtları gibi Cumhuriyet'le birlikte gelenlerle uyum sağ-
layamayanlardan biriydı o da.
Arsalarını, sonunda, kitaplığını satma pahasına
Ayaspaşa'da oturuyor, Park Otel'de, Löbon'da de-
ğişmeyi içlerine sindiremeyen dostlarıyla rahat ede-
biliyordu.
Ahmet Hamdi Tanpınar'ın "Mahur 6esfe"sinde
"An, eski Istanbul.. Içten içe kaynaşan hayatıyla dur-
madan çarpışan ihtiraslanyla, kin ve sevgileriyle.. kq-
dını erkeğini tamamlayan halkıyla her türiü çılgınlı-
ğın üstünde canlı şehir" (sf. 53) diye içlenerek daha
eskilerin özlemini çeken XIX. yüzyıl adamı Molla Bey
gibi geçmişin masal dünyasında yaşayanlardan bi-
riydi Abdülhak Şinasi. Zamanına da hep o büyülü ay-
nadan baktı. Hep o aynada aradı yaratacaklarını.
Varlık gibi daha 1933'te ilk çıkışında Tek Parti ilke-
lerine bağlılığını övünçle ortaya koyan bir dergide
sürekli olarak yazmasına karşın, uyarına gelince "in-
kılap"\ övmesine de karşın, değişmenin bütünselli-
ğine tepkı göstenyor, ayak uyduranlann tümüne öf-
kesini gizleyemiyordu.
Özellikle Türk Dil Kurumu ve hele Ataç'ın adları
geçtiğinde alinden gelse zamanın tekerine taş koy-
malara kalkacak, hırsı gözlerine vuran bir Osmanlı çı-
kıyordu karşınıza. Tutuculuğunun nedenlerini gör-
mek istemeyen.
3 ağustos günü, Cumhuriyet'in bu sayfasında,
okuduğumuz, Cevdet Kudret e yazdığı mektupta.
Şevket Süreyya, Yakup Kadri, Burhan Belge ve
arkadaşlarının Atatürk'ün desteğıyle çıkardıkları
Kadro dergisine atmak istediğı çalım gibi...
Behçet Aysan' dan çocuklara
son armağan
• İSTANBUL(UBA)-Şair Behçet Aysan' ın Sivas
Madımak Otelı" nde öldürülmeden kısa bir süre önce
çocuklar için yazdığı 2 oyunu. " Cç Kardeştiler" ve
"Çocuk ve Yaşlı Ağaç" adıyla yayımlandı. Prospero
Yayınlan arasından çıkan oyunlarda, Aysan. babalannı
küçük yaşta kaybetmiş 3 kardeşin öyküsünü ve bir
çocuğun yaşlı birağaçla konuşmasını anlatıyor.
lassos Açık Hava Müzesi açılıyor
• ANKAR.4 (ANKA)- Kültür Bakanı lsmail Cem.
11 ağustosta Muğla' nın Milas ılçesinde bulunan
lassos antik kenti içindeki " Balık Pazan" nı açık
hava müzesi olarak hizmete açacak.
10 ve II ağustos tarihlerinde Batı Anadolu' ya
gidecek olan Cem. Efes Müzesi' ndekı Yamaç Evler
buiuntulannı içeren bölümü açacak.
Cem. daha sonra, Avrupa Konseyi Yılın Müzesi
Mansiyon Ödülü alan Bodrum Müzesi' ndeki törene
katılarak " Heredot Heykeli" nin
açılışını da yapacak.
Ege sanatı seviyor
• İZMİR (A.A.) - Dev let Tiyatrolan tarafından
başlatılan "Sanata Evet" kampanyasına Mensoy
Inşaat Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi de katıldı.
Şirketin sponsorloğunda. Dokuz Eylül Üniversitesi
Devlet Konservatuan'nın "Ege Sanatı Seviyor" adı
altında düzenleyeceği konserler.
ağustos ayı boyunca trafiğe kapalı caddelerde
yapılacak. 7 ve 24 ağustosta Ali Çetinkaya
Bulvan, 10 ve 21 ağustosta Karşıyaka M. Kemalpaşa
Caddesi ve 14 ağustosta Milli Kütüphane Caddesi'nde
konserler verilecek.
Türk karikatüristler Hollanda'da
• Kültür Senisi - Karikatürist Ümıt Öğmel ve Ülkü
Ovat 17 Ağustos 1995 tarihinde Stichting Kijken
Çocuk Kıtaplan ve Çizerlen Vakfı'nın
davetlısı olarak Hollanda'ya gidecekler. Karikatür
çalışmalannın yanısıra. çocuk kitapları
resimlemelerine. çocuk afiş ve karpostal
çalışmalanna da biiyük yer veren çızerlerin. çocuklara
yönelik afiş çalışmalannın da bulunduğu Lımburg
eyaletındeki sergi. 14 Ağustos - 17 Eylül tarihleri
arasında izlenebilecek.