Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
25 AĞUSTOS 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
Yeni bir yaratıcı-yönetmeni keşfetmek ister misiniz?
Vlasıııııiyetiıı baştan çıkışıTropik kuşlarla ender rastlanan balıklar
üstüne uzmanlaşmış, beline sardıği
bazı hayvan yumurtalannı gizlice
gümrükten geçirerek kaçakçılık yapan.
ama aynanın sirlı tarafindan
gözetlendiği gümrûk memuriannca
kuşkulanılıp peşine düşülen. her
dakika bıçak sırtmdaymışçasına
tedırgin. sinirli; gündüzleri normal
hayvan dükkânı sahibi, geceleriyse
egzotik hayvan satıcısı-kaçakçısı ve
gizli zevkler peşinde takılan, gözlüklü.
gençten bir eşcinsel olan Thomas'ı
(Don Mckellar) taninz ılkın.
Havaalanmdan şehre gıtmek üzere
bindiğı taksideki yol arkadaşının.
payına düşen para yerine verdiği bir
çift biletle bale gösterilerine, klasik
müzik konserlerine fllan da gider,
çokluk karaderililerden seçtigi bazı
delikanlılara da bilet ısmarlayarak
erkek aranan. acayip
'kıllıThomas'ımızın (yoksa o da mı
Ermeni kökenlidir acaba?) zaten
kocaman bir akvaryumu ya da kafesi
andıran dükkânına, Thomas'in
karmaşık gelir-gider-vergi defterlerini
denetlemekle görevli bir mali müfertiş
olan Francis (Bruce Greenwood)
çıkagelir derken. Bu efendıden. temiz
yüzlü Francis de gün boyu işinm
uzmanı. mali denetleyici birdevlet
memurudur. Geceleriyse, erkek
müşterilere servis yapan, birbirinden
çekici. çınlçiplak dilberlerin arsizca
İcıvranıp bükülerek iç gıcıklayıcı. hatta
kışkırtıcı erotik danslar ederek striptiz
yaptıklan, 5 dolar karşılığında müşteri
masalannda da tahrik edici biçimde
soyunup dökündükleri. kısacası tüm
müşterilerin 'kral muame4esi' gördüğü,
göz alıcı ve egzotik mekânlarda büyük,
toplu bir et sergısi gibi dûzenlenmiş,
baştan çıkancı bir striptiz kulübü ya da
her erkeğin cinsel fantezilerini şaha
kaldıracak cinsten. seçkin bir zevk evi
ya da alabildiğine erotik ve sıcak
müziklereşliğinde, dokunmanın,
herhangı bir temasın yasaldandığı, ama
gözlere her seyin serbest olduğu(!),
kabaremsı. çok renkli bir pornografik
gece kulübüne postu serer Francis.
Maviye çalan ışıkJann oynaştığı (fîlme
de adını veren) Exoticadenilen,
sözcüğün tam anlamiyia egzotik mi
egzotik bu fıkır fıkır strip-tease
lculübünün. uyuşturucu bağimlısı gibi
tutkunu ve müdavimi olur her gece
Francis' imiz. Öykünün sonunda,
kaderinin ona ettiklerini (zenci bir
kadınla evli ve şirin bir zenci kız
çocuğu babası olduğunu, kardeşiyle
kendisini aldattığı bir kaçamak
sırasında meydana gelen bir kazada
kansmı yitirdiğini, kjzının da birkaç
yıl önce öldürûlmüş olduğunu filan)
öğreneceğimiz Francis, başına gelen
felaketleri bir türlü kabullenmek
istemediğinden. kendini kandırmak
üzere her yolu dener. Kolayca sübyancı
suçlaması boynuna yapıştınlacak bazı
eylemlerde bulunan Francis,
öldürûlmüş kızma bakması için yeğeni
Tracy'ye (Taxi Driver'ın yıllarönceki
yeniyetme Jodie Poster'ını uzaktan
çağnştıran Sarah MoDey) düzenli para
verir ve evine bizzat getirir-götürür
genç kız yeğenini, 'baby sitter'Iık
yapması için. Tracy, amcasının evinde,
ortada çocuk-mocuk olmadığından
dadılık yapmak yerine, piyano
çalmaya, vaktini değerlendirmeye fılan
uğraşır bu arada.
Genelde kaygılı, kasvetli ruh halini
aşmak, onulmaz yarasına şifa bulmak
için Exorica'nın itibarlı müdavimi
kesilen Francis, her gece ekose etekli,
beyaz gömlekli, kravatlı, masum bir
liseli genç kız havalannda ve baba
Leonard Cohen'in şarkısı eşlığınde
SUNGU ÇAPAN
Exotica
Yönetmen ve senaryo:
Atom Egoyan/
Kamera: Paul Sarossy/
Müzik: MychaeJ Danna/
Oyuncular: Bruce Greanvvood,
Mia Kirshner, Don Mckellar,
Arsinee Khanjian, Elias Koteas,
Sarah MoIIey, Victor Garber,
Peter Krantz/1994 Kanada
filmi (Film-Pop-WB)
Beyoğlu Fitaş, Şişli Kent,
Harbiye As, Bakırköy Avşar,
Topkapı Sur, Kadıköy Kadıköy
sinemalannda. .
striptiz yapan Chnstinaya (Mia
Kirshner) fena halde vurgun. Ancak
zannedildiği gibi, cinsel bağlamda
değil. Her akşam masasına konuk
ettiği Chrissy'nın gösterisi, cınsellik
içeren bir eğlence zamanından çok
i>ileştirici, huzur verici bir vakit
geçirmedir, Chrissy'yi nerdeyse
öldürûlmüş küçük kızının yerine
koymuş, takıntılı Francis için.
Öykünün merkez dekoru Exotica'da
dallanıp budaklanan bu alışılmadık
ilişki çevresinde gelışen öteki ilişkiler
ve başka karakterlerin de
doluşturulduğu "Ejtotfca", giderek
şaşırtmacalı bir bulmacanın
labırentlerine çekiyor meraklısını.
Chrissy'nin bir başka tutkunu da.
çağdaş yaşama ilişkin ağır ve oturaklı
laflar paralarken, keskin gözlemlerle
sivri espriler de içeren kızıştıncı
konuşmalanyla gece kulübünü çekip
çevıren, hinoğlu hin. fesat ve kıskanç
DJ-animatör-sunucu Eric (Elias
Koteas). Bir de. çocuğunun babası
olması için Eric'le anlaşma ımzalayan,
ikide birde hamıle göbeğini teşhir edip
ona buna elleten. annesinden
devraldığı kulübün yeni, hırslı
patroniçesi olagelmiş Zoe
(Yönetmenin fetış oyuncusu. on yillık
beraberliği sürdürdüğü, Ermeni
kökenli Arsen Hancıyan yani Arsinee
Khanjian da David Lynch klasiği
"Blue Vehvt-Mavi Kadife*Me.
unutulmaz gece kulübü şarkıcısı
rolündeki Isabella Rossellini'yi
anımsatıyor yer yer) var unutulmaması
gereken.
Beylik deyişle çok kahramanlı bir
tutku, aşk. hayal kmklıklan çeşitlemesi
niteliğindeki "Exotica", başta azıcık
deşerek ifade etmeye çalıştığımız bu
a\nksı kahramanlann, 103 dakikaya
yayılmış. psikolojik tanımlamalara
gırecek cinsten sapkınlıklara
meyleden. yoğun ihşkilerini hikâye
ediyor. Her karaktenn bir başka
Beklentilerle oynamayı seven bir yönetmen
Gerçekten "Exotica" adlı bir kulüp var mı?
ATOM EGOYAN- Hayır. Bu sadece bir dekor.
Gerçek mekanlar kadar iyi bir yer, filmin dekorlan
büyük bir titizlikle yapıldı.
Filmdeki egzotik hayvanlar fıkri nereden geöyor?
Sanınm direkt olarak Monthy-Python'dan geliyor.
Güldürü alanına kendilerine özgü, deli-dolu bir
mizah anlayışı getiren Ingiliz Monthy-Python
grubu, fılmlennde egzotik hayvanlan çok fazla
kullanır. Aynca hayvan dükkânlannı çok severim,
onlarda absürd bir taraf var. Bütün bu kafesler,
akvaryumlar...Bu hayvanlar onlara ilgi duyduğunuz
sürece egzotik kalırlar.
Bir kere daha yarattığınız karakterieri garip
durumlarda mücadele ederken göriiyoruz ve sadece
sonunda, neler okluğunu anlavabiliyoruz. Neden?
Bence dramatik eserlerde biraz da gizlilık olmalı.
Karakterlerin tasvirine iki şekilde
bakılmalı:Bınncisinde sebep sonucu doğurur,
ikincisinde ise sebepten önce sonuçlar görülür. Ben
ikinciyı kullanıyorum. Kanşık ve zıt karakterieri
seviyorum. Onlann gizemli bir taraflan var. Bence
karakterlerin ya da olacaklann önceden
kestirilebilmesi oldukça tehlikeli. Filmlerimi
seyredenler olup biteni, anlayabilmek için
beklemek zorunda olduklannı bilirler. Bu da
oyunun bir parçası.
Genelfikle ikj tarafa da çekilebilen karakterler
yaraüyorsu nuz_
Evet buna bayılıyorum. Durumu tam tersine
çevırerek seyircmin beklentileriyle oynamayı
seviyorum.
Bundan sonra fllmlerinizi yine Kanada'da mı
çekeceksiniz?
Evet. K.anada"ya döneceğim ama çok gezmeme
rağmen, Hollyvvood'a gideceğimden pek emin
değilım. Amenka'ya gitmek ve orada inanmadığım
bir fılm yapmak tçin hiçbır nedenim yok. Para beni
ilgilendirmiyor. Yaptığım filmlerle gurur
duyuyorum. Tam olmalannı istediğım gibiler. Bu
özgürlüğü kaybetmeye hazır değilim
(Premiereden)
karakter aracılıgıyla açıklanmasıyla
gerilim kazanan olay örgüsünde,
psikolojik tahlillerden çok,
karakterlerin birbiriyle kıyaslandığı bir
örnekleme tarzına başvuran yönetmen
ve senaryo yazan Atom Egoyan,
özeilikle Fransız sinemacılann
ötedenberi at oynattıklan erotik-
psikolojik gerilim türiine zevkli,
estetik, yeni bir soluk katıyor
"Exotica"yla. Striptizin bir metafor
olarak kullanıldığı filmde, cinsel tahrik
ağırlıklı sahneler gırla ve erotik '
tansiyon da kıvammda ama, çocuksu-
yeniyetme bir güzelliği cinsel obje
olarak gözümüze sokan bir
sübyancılığın ya da sapkın ilişkilenn.
bayat va yavan bir erotizm yaklaşımına
uygun biçimde öne çıktığını
söyleyebilmek de pek olası değil.
Acısını, cinsel atmosferin her köşesine
sindiği bir stnptiz kulübünde ve kızı
yaşında birdansözün ilgisinde yok
etmeye çalışırken ister istemez
suçluluk duygusuna da kapılan,
saplantılı Francis karakterinin
Chrissy'y'e süregelen ilişkisi, birçeşit
terapi yerine de geçiyor aynı zamanda.
Hem Francis, hem de seyircisı
açısından. Gecen yıl Cannes
festivalinde uluslararası sinema
yazarlannın ödülüne (FIBRESCI)
layık görülen "Exotica", 1980'den beri
film yapmasına karşın bizde pek
bilinmeyen, Ermeni asıllı yeni bir
Kanadalı sinemacıyı tanıtıyor
sinemaseverlere: Atom Egoyan.
Yaklaşık on yıl kadar önce Berlin
festivalinde ilkin adıyla, sonra da
seyrettiğimiz yoğun aile içi, ruhsal,
tensel ve cinsel çatışmalann ve
yabancılaş(tır)ma sorunlannm yüzeye
vurduğu, bağımsız sinema uzantısı,
düşük bütçeli, ilginç "Fanıfly Vlewing''
filmiyle dikkatimizi çeken, 1960,
Kahire doğumlu olup 18 yaşında göç
ettiği Toronto'da kısa fîlmler çekerek.
televizyona çalışarak ve festivallerin
gediklisi, özgün filmlerle gitgide
adından söz ettirerek ünlenen, Ermeni
kökenli Atom Egoyan, 1990'dan sonra
Kanada sinemasının uluslararası
arenada gitgide önemsenen, bellıhaşlı
yaratıcı yönetmenlerinden biri haline
geldi. Özeilikle Cannes'da
'Yönetmenlerin 15 Günü' bölümüne
seçilmış. Moskova'da Jüri özel ödülü
kazanmış "The Adjuster" (1991) ve
Avrupa'da cektiği "Calendar" (1993)
filmleriyle nam salmış Egoyan'ı geçen
yıl FIBRESCI ödülünüalan
l
*Exotica'
<
nın başansıyla "genç David
Lynch" olarak selamlamıştı
Cannes"daki sinema yazarlan jürisi.
Her biri kendine özgü sırlan gizleyen,
nevrozlu, saplantılı karakterlerin iç içe
geçmiş, kılitlenmiş ilişkil^ini, aileden
kaynaklanan sorunlar, teknolojinin
dayanılmaz çekiciliği, boyun eğme,
etnik kimlik arayışı, saplanti
düşkünlüğü, cinsellik sorunsalı, vb.
gibi kendine özgü kıldığı temalanyla
harmanlayıp, eliptik biçimde gelişen,
özenli, biçimci bir üslupta yan yana
getirerek anlatan Atom Egoyan adına
dikkat! Bundan böyle pop kültürün en
çok itibar gösterilecek isimlerinden
biri olmaya aday sanınz Egoyan.
Gölge, ışık ve ayna oyunlanyla
renklendirilmiş, David Lynch mirası
birtakım geriye dönüş'lerle bağlanan.
çizgi dışı Egoyan üslubu, sıradan
seyirciye loş, yer yer muğlak ve
karmaşık gelebılirse de kuşkusuz
meraklısı için keyifli seyirler vaat
ediyor "Exotka"da. Kameraman Paul
Sarosssy'nin başanlı görüntülen,
birinci sınıf dekor. kostüm ve
müzikJeri ve Bruce Greenwood, Don
MckeUar ve Yunan asıllı Elias
Koteas'ın öncelikle sivrildiği oyuncu
kadrosunun çabalanyla, Atom
Egoyan'ın "Exotka"sı, sanınz yaz
mevsiminin en ilginç, son haftalann da
en önemli filmlerinden biri. Hatta bir
kez seyretmenin anlamına. tadına ve
keyfine yeterli olamayacağı, bu yüzden
kesinlikle ikinci bir seyre de değer
nitelikte. Sigmund Freud'un öğretisine
selama duran, psikolojik bir aşk ve
tutku öyküsü çeşitlemesi. Çeşitli
röntgen, dikizleme, gizli dinleme yol
ve yöntemleri bakımından da fena
halde Mavi Kadife ve Vahşi
Duygular'ın David Lynch'inin de
kulaklannı çınlatan u
Exotica", uzun
süredir gönül ferahlığıyla
sinemaseverlere (gerçekten) salık
verebileceğimiz düzeyde sıradışı bir
Kanada filmi sonuçta.
YENİ BAŞLAYANLAR... YENİ B AŞLAYANLAR... YENİ BAŞLAYANLAR...
KARAJMJK SULAR
Kültür Ser\isi - Yönetmenlığinı Kutiuğ Ataman'm
yapnğı filmde başrolleri Gönen Bozbe\, Metin Uy-
gun. DanieJ Chase, Semiha Berksov. Haluk Kurdoğ-
lu. >uman Pakner ve Cevat Kurtuluş paylaşıyorlar.
Kannlık Sular, ıç içe geçmiş bir öyküler ağından
oluşuyor. Filmde günümüz Türk kültürünün ıçinde
bultnduğu kriz, kaba bir sınıflandırmadan kaçınıla-
rak ve değişik kesimlerle örneklendirilerek anlatılı-
yor. Öykü Istanbul'da geçiyor. Köklü, asil bir ailenin
son jyesi olan Lamia Köprülü (Gönen Bozbey). so-
yunJ sürdûrecek bir eş aramaktadır. Soyunun sür-
mes için evlilik dışı bir çocuk doğurur. Ancak oğlu
HalJun (Metin Uygun). bir deniz kazasında ölür.
Ogljnun ölümüyle tüm umutlan yok olan, ayakta
kalnakta güçlük çeken Lamia, sonradan görme zen-
gir» girişimci Haşmet (Numan Pakner) ile ilişkiye gı-
rer. Haşmet"ın kaba mizacı Lamia'ya uymamakta,
ancak bu ilişki kadının geleceğinı ekonomik açıdan
gannti altına almaktadır. Uluslararası bir büyük şır-
kete gizli ilışküen bulunan Amenkalı araştırmacı
Ricjie Hunter (Daniei Chace). günün birinde La-
mia yı ziyaret ederek oğlunun ölmedığini haber ve-
rir. îichie'nın gelışi, Lamia'nın düşlerinı yenıden
canandınr, oğlunu bulmak ve yitırdığı özgüvemni
yenden kazanmak için mücadeleye girmesini sağ-
.lar. uamia'nın çözümsüz ıkilemı, gelecekle yüz yü-
ze kalan tüm bir toplumun sosyo-polı-
tık bünyesiran sinir uçlanna dokun-
maktadır.
UÇMAK İSTİYORUM
Yönetmenliğıni tlker Canikligü'in
>aptjğı kısa filmin tek oyuncusu Mu-
rat OnoL aynı zamanda filmin müziği-
ni yapan Rerfect Da>- adlı rock grubu-
nun da solistı. Film, ınsanlık tanhinın
en eski düşlennden bın olan "uçmak"
1
üzerine kısa, deneyci, "underground"
bir bakış getırmeye çalışıyor. Yıllar-
dan sonra Türkiye'de viz>ona giren ılk
kısa film olan "Uçmak tstiyoruın"
"Karanhk Sular"Ia ile bırlikte Beyoğ-
lu Beyo61u Sineması'nda gösteriliyor..
AŞK OYL NLARI
Yönetmenlığinı David FrankePın yap-
tığı filmde başrollen Sarah Jessica
Parker, Mia Farrow, Antonio Banderas, Gil Belhms,
Paul Mazursky ve Naomi Campbeil paylaşıyorlar.
26 yaşındaki Gwyn (Sarah Jessica) her şeye sahıp
gıbidin- Bir reklam yazan olarak iyi bir ış, duyarlı ve
şefkatli havvanat bahçesi bakıcısı erkek arkadaşı
Matt (Gil Bellovvs), kalabalık bir aıle ve arkadaşlar.
Fakat Matt evlenme teklifı yaptığında Gwyn'in dün-
Lçmak tstiyorum
yası birdenbıre kanşır.
Aılesı ve arkadaşlan arasında evliliğın mahiyetı
hakkında bir keşfe koyulur.
Öğrendıklennı pek de ıç açıcı bulmadığı için
Matt'ın teklıfını bir türlü kabul etmez. Sonunda, ne
kadar güçlüklerle dolu olursa olsun bu yoldan git-
mevi istediğıni fark eder. llişkılere ve evlilik kuru-
muna neşeli bir bakış.
BÖCEK
Başrollerini Halfl Ergfin, Nurseli Idiz, Füsun Demi-
rel ve Meltem Cumbul'un paylaştığı, Erhan Bej
ner'in esennden uvarlanan, filmin yönetmeni Ümit
Elci. Filmde polıs komisen olan Recai'nin(Halil Er-
gün) yaşamı ele alınıyor. Recai Bey; kaba, ilkel, iş-
kencecı, kadın ve aydın düşmanı, her yönüyle nefret
edılebılecek bir polıs komisendir.
Çocukluğundan ben yaşam koşullannın yarattığı bi-
lınçaltı öfkeyle, etrafındaki herkesi birer böcek ola-
rak görmekte ve onlan yok ederek toplumu bu pis-
lıklerden anndırmayı düşünmektedır. Ancak günün
birinde ışkence yaptığı gerekçesivle geri hizmete
alınır. Recaı Bey için karabasan o an başlar. Her an
kocaman bir ayağın kendisini ezebileceği korkusuy-
la küçülür. küçülür...
KONGO
Yönetmenliğini Frank Marshall'in yaptığı filmde
başrollen Dylan NValsh. Laura Linney, Ernie Hud-
son, Grant Heslov, Joe Don Baker v e Tim Curry
paylaşıyorlar. Filmde Kongo adlı efsanevi şehırdekı
elmaslann peşine düşen insanlarla, konuşan gonlını
anavatanına götünnek isteyen bir pnmatologun
hikâyelesi anlatılıyor. Senaryo "Jurassk Park" ın
yazan Mkhad Crichton'un.
KEDt GOZU
VECDİ SAYAR
Parayı Veren Oüdüğü
Çalar (mı?)
Haftalardır olumsuzluklar üstüne yazmaktan üsan-
dım. Bu kezolumlu biryazıyazmakniyetindeyim. Hem
canım, ortalıkta iyi haberler de var. Van kedilerinin ko-
ruma altına alınması, oyuncu ayılann rehabilitasyonu
amacıyla Bursa'da doğal bir park düzenlenmesi, Zül-
fö Livaneli dostumuzun etoburluğa karşı yürüttüğü
kampanya gibi.
insanlan doğaya ve hayvanlara karşı saygılı davran-
maya çağıran kampanyaların pek çoğunda sivil top-
lum kuruluşlarının emeği var. Hayvanlan Koruma Der-
neği, TEMA Vakfı (Türkiye Erozyonla Mücadele, Ağaç-
landırma ve Doğa Varlıklarını Koruma Vakfı), ÇEKÜL
Vakfı, Türkiye Çevre Vakfı bunlardan yalnızca birkaçı.
Bu gönüllü kuruluşlara katkı sağlayanlara ne kadar te-
şekkür etsek az.
Geçen hafta değinmiştim, Türkiye'de resmi çevre-
lerde sivil toplum kuruluşlanna karşı hâlâ bir hazımsız-
lık var. Batılılann NGO. yani "non-govemmental orga-
nisation" dedikleri hukümet-dışı kuruluşlar için kulla-
nılan bir tanımlama "sivil toplum kuruluşlan."
Bu haftakı Tempo'da Şefik Kahramankaptan
'A/GO'lann 21. yüzyılın ıktıdar ortağı olacagını soylü-
yor. Geçenlerde de Yavuz Donat, bu kuruluşlann öne-
mine değinen bir yazı yazmıştı Milliyet'te. Donat, Oda-
lar Birliği, Barolar Biriıği gibi kuruluşlann sivil toplum
örgütü sayılamayacağmdan, çünkü ellerinde sınırlı da
olsa "kamu gücü" bulunduğundan söz ediyor, ancak
"gönüllü" kuruluşlann bu tanımlama içine girebilece-
ğini savunuyordu.
Bana kalırsa gereksız bırtartışma bu. Kamu ödene-
ği alsın ya da almasın, ortak hedefler çerçevesinde bir-
leşen ınsanlann sözculüğünü yapan tüm kuruluşlan bu
tanımlamanın ıçinde saymak gerek. Bunlardan bazı-
lan, "meslek birfikleri" gibi yasal bir temele dayanan,
kamusal bir guce sahıp kuruluşlar olabilır, bazıları ise
tümüyle gonüllülerin oluşturduğu dernek ve vakrflar.
Müzısyen Kediler Demeğı olmuş ya da Musikişinas Ke-
diler Meslek Birliği, ne fark eder?
Zaten, bir sivil toplum örgütünün kamusal kaynak-
lardan uzak durması gerektiğini, aksi takdirde hükü-
mete bağımlı bir kuruluş haline geleceğini savunmak,
sivil toplum örgütlerinı lyıce güçsüzleştirmek anlamı-
na gelmez mi?
Türkiye'nin yüzünü ağartan etkinliklerortaya koyan
Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tanh Vakfı, Istanbul
Kültür ve Sanat Vakfı, Sevda-Cenap And Muzik Vakfı
gibi kunjluşlann Kültür Bakanlığı'nın desteği olmadan
aynı etkinliği sağlamaları kolay mı? (Hoş. İstanbul Kül-
tür ve Sanat Vakfı'nın aldığı kamusa! destek devede
kulak kalıyor ya, özel kuruluşlardan aldıklan katkının
yanında) TOBAV'ın başan ile altından kalktığı Amatör
Tiyatrolar Festivali ve Uluslararası Buluşma, Başba-
kanlık Tanıtma Fonu'nun desteği olmasaydı gerçekle-
şebilir miydi? TÜRSAK, Kültür Bakanlığı'nın desteği-
ni almasaydı Türk Sinema Müzesi için kollan şıvaya-
bilir miydi? Tarih Vakfı o güzelim Istanbul Ansiklope-
disi'ni gerçekleştirebüir miydi?
Sorun, kuruluşun tümüyle "gönüllü" olup olmama-
sında yatmıyor. Çağdaş bir devlet anlayışının uygula-
nıp uygulanmamasında yatıyor. Yani, parayı veren dü-
düğü çalacak mı? ille de çalması mı gerekır?
Kuşkusuz, her zaman için göz önüne alınması ge-
reken birtehlike bu. Alınan maddi destek karşılığında
politik iradenin denetimini kabul etmeye dunden razı
meslek kuruluşlan olabılir. Hele azgelişmış ülkeler için
risk payının daha da fazla olduğu söylenebilir.
Işte bu noktada sorumluluk iki tarafa bırden düşü-
yor. Sivil toplum kuruluşlan, bağımsızlıklarını sonuna
dek savunma kararlılığını gösterirterse zaten mesele
yok; ama, bir de devletin destek mekanızmalan de-
mokratık usuller çerçevesinde işletilebilse, hiç sorun
kalmayacak. Uygar ülkeler bu sorunu "özerk" (ama,
lafta özerk değil. gerçek anlamda ıdari ve mali özerk-
liğe sahip, yöneticıleri demokratık yontemlerle belirle-
nen) kurumlaroluşturarak çözüyor. Kamusal desteğin
hükümet dışı kuruluşlara ve özel kesime yansıması bu
kurumlar aracılığı ile gerçekleşıyor "Dansı bizim de ba-
şımıza" devip, beklemeyeceğiz elbette.
Hüsamettin Koçan'ın yönetimınde çok etkın çalış-
malar yürüten Plastık Sanatçılar Derneği, bir süredir
çok hayırlı bir ginşimın başını çekiyor. Sanat alanında
çalışan elliye yakın sivil toplum orgütünun işbirliği ile
topladıklan "SanatçılarKurultayt"n\n aldığı karardoğ-
rultusunda, geçici bir Sanat Konseyi oluşturuldu. Bu
geçici konsey, sanat alanında özerk kurumlaşmanın
gerçekleşmesi için öneriler hazırlıyor şimdilerde.
Türkiye Ekonomik ve Toplumsal Tarih Vakfı da bir
başka çahşkan örgütçünün, Orhan Silier'in yöneti-
minde art arda etkınlikler düzenlıyor, Türkiye'deki tüm
sivil toplum kuruluşlannı bir araya getıriyor. Toplumsal
yaşamımız açısından hayati önem taşıyan bu konuya
yeniden döneceğız. Şimdilik, kedi kardeşlerime bir
önerim var: "Aman, orgütlennızıihmaletmeyin. Örgüt-
lü bir kedi her zaman yalnız bir kediden daha güçlü-
dür."
Avignon'da aydmlann
açlık grevi sürüyor
Kültür S«rvisi-Kamu-
oyuna 20 Temmuz 1995'te
aralannda Marcello Mast-
roianni, Chiara Mastroian-
ni, Maurice Bejart C hristi-
an Boltnnski, Peter Brook,
Jane Birkin, Heiner Müller,
Salman Rushdie, Bernarde
Faivre D'Arcieı; Philippe
Genty, Merce Cunnigharru
Robert Ashlev, Michel Pic-
coB ve Catherine Deneuve,
Ariane Mnouchkine. Ma-
guy Marin, Oliver Py, Fran-
çois Tanguy, François V'er-
ret gibi ünlülenn de bulun-
duğu birçok sanatçının ım-
zasıyla sunulan Avignon
BUdirgesi başta Fransa ol-
mak üzere, Saraybosna'da
ve dünyanm birçok yerinde
okundu. Sanatçılar bildirge-
de, Saraybosna hakkındaki
taleplerinin yerine getiril-
memesi halinde 20 Ağus-
tos'tan itibaren 1 hafta içın-
de açlık grevine başlaya-
caklannı belirtiyorlardı.
Radikal ve sürekli bir de-
ğişim talep eden bıldiri
Fransa Cumhurbaşkanı Jac-
ques Chirac'a, Başbakan"ı
Alain Juppe'ye. Dışişleri
Bakanı Herve De Charet-
te'e , Savunma Bakanı
Charles Millon'a ve Birleş-
miş Mflletler'e iletildi. Bu-
güne kadar olumlu hiçbır
işaret alamayan sanatçılar-
dan Maguy Marin, Ariane
Mnouchkine, Olıvier Py.
François Tanguy, François
Verret 4 Ağustos'ta Carto-
ucherie'de sözü edilen açlık
grevine başladılar.
Doktor kontrolünde gre-
ve başlayan grup, Chirac'ı
ve hükümeti rutınleşmiş çe-
lışkilı açıklamalar ve yanıl-
tıcı çözüm önenleri yapmak
ve zıncirleme gençekilme-
lerle soykınma suç ortaklı-
ğı yapmakla suçluyor. Sim-
gesel bir açlık greviyle baş-
lanan bu kınama hareketi
bıldiri tarafindan formüle
edilen ısteklerden yolaçıkı-
larak. kesin bir ilkenin ka-
bul edılmesıne kadar süre-
cek Protesto grubunda ye-
ralan sanatçılar, yaptıklan
son açıklamada amaçlannı
ve isteklenni şöyle belirti-
yorlar:
"Vatandaşlann hükü-
metJerimize büviik bir bas-
kı oluşturarak, söylenen söz-
lorle. hareketlerin uyuşma-
sını sağlamalannı ve bu ta-
hammül edilemez gönüllü
güçsüzlük politikasını kır-
ma>ı amaçla\an bu hareket
kritik bir dunımdur. Talep-
lerimiz, saidırganlığı durdu-
rabilmek amacıyla haliha-
zırda konuşlanmış oian as-
keri olanaklann kullanıl-
masını, sivil halkın gerçek-
ten güvcnlik altına alınma-
sını ve Sırp milislerinin va-
pav olarak yaratılan doku-
nırimazlıklannın, etnik te-
mizlik metotlannın ve
amaçlanmn >asallaşbnlma-
sının, engellenmesini kapsa-
maktadır.*
1