28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 1995 PERŞEMBE OLAYLAR VE GORUŞLER Şimdi Yasası Vakti'dir Prof. BAHRl SAVCl *$-. B u partılenn ve oluşturduk- lan Meclıs'tekı parlârften- terlenn. "döne-done" (') oynadıklan anayasa uzun havası(19 )ndan o>le urk- tuk kı, gelecek parlamen- tonun yazgısını oluşturacak "Seçim Ya- sas"nı unuttukgıttı Oysaâyasasanaü, onünde sonunda bır eylemsel uygula- madır Bunun başat aktörlen ulusutem- sıl eden, "ulusun parlamenterleri"dır Onlan, sıyasa sahnesıne çıkaran başat oğe de, "seçim yasası"dır Seçım mevzuatı. sıradan denecek du- zeydedır Ama ana>asal duzenın, ilkve en dipdeki temel oğesidir. Şımdı, 1991 de kurulan parlamento- nun doğal suresı en sonunda, '96'nın sonlannda. dolacaktir Eğer o da, 1991'dekı gıbı, Ozal rejımının bedbaht bır urunü olan şımdıkı seçım yasasına gore doğacak ıse ne Çetin'ın demokra- sısı ne Tansu'nun ekonomı du^len, 1996'dan sonra da, cıddı bır gerçeklık. ozüneuygunbırestetık kazanabılır De- mokrasıleşmeve ekonomı "emek"ıkü- çuk goren \e çağdaşlıga yuzunu döndur- meyen eskıl (arkaık) sı>asal dınamıkle- nn oyunlanna kurban gıtmesını sûrdurur Onun ıçın dıyoruz kı, toplumun onunde. her şeyden once, seçım yasası konusu vardır Tamam da, parlamentodakı boş sandalyelen doldurmak uzere hıç bekle- meden hemen bır ara seçım yapılmak ge- rekır dıyor bır görüş Bu da tamam da. ara seçımı, bu yasa ıle yapmışsın, ne ya- zar9 Bır başka goruşe göre, ara seçım, ge- nel seçım ıie bırleştınlerek yapılabılır Haydı, buna cevap venp her ıkısını bır arada>apalım Ama bu genel seçım de. yıne bu yasa ıle yapılacaksa, yıne ne ya- zar° Bu seçım yasası, Mustafa Kemal çağ- daşlaşmasının dınamıklennı dışlayan bır yasadır Mechs'e. 'demokrasidışı'lık ka- fasını getırmtştu, Globalleşme bağımlı- .Jıjdanna tutsak bır bîr ekonomı algısını getırrrnştif- r Tansu HanıırTı. ya da bır başka lıden, hem demokrasıye hem de ekonomık ba- ğımsızlığa yatıracak bır gerçek yenı Meclıs.buÖzal-Evrenalgısındakı seçım yasası ıle kurulamaz Onun ıçın, ülke- nın, butün sıyasal dınamıklenne şans ta- nıyan bır yeni seçim yasası ik seçüne gjt- mesi, tanhın buyruğûdur Emperatıfıdır Bu buyrugu yenne getırerek, demok- ratık ve adıl bır seçım yasasına, bu Mec- lıs ıle kavuşmak guç ıse de. hatta çok gûç ıse de, aklımızı başımıza toplay ıp. "Şim- di, seçim yasası vaktidir" dıyerek ışe ko- yulmaktan başka yolumuz ve umanmız (çaremız) yoktur Evet, tam doyurucu olmasa da, son da- kıkada kımı anayasa değıştırmelen yapı- labılmesındekı umudu surdürup, bu Meclıs'ı, seçım yasası uzennde koştur- malıyız Butün dınamıkJenn, şımdılerde ısteyeceklen budur Dayatarak \e ınat- la1 • • • Tansu Hanım'ın,bıraraseçımeve vak- tınden once bır genel seçıme gıtmeyece- ğı anlaşılmaktadır. çok zora gelmedıkçe' Anayasa 78'3'e gore, parlamentoda sandalye boşalınca seçım yapılır Bunu bırgöruş zorunlusayar Fakat, DYP'nın goruşune gore, aynı fıkranın sonlanna bakıldığında, ara seçım, boş sandalyeler. uye sayısının yuzde 5'ını bulunca zorun- lu olur O sayıyı buluncaya kadar, boşa- lan koltuklar, bınktınlebılır. şımdı yapıl- dığı uzere Goruluyorkı Evren-Ozal hukuku, ay- nı fikranın ıçınde. ıkı zıt goruşe yer ven- yor, kullan, lcullanabıldığinı Ama ne olursa olsun, Tansu Hanım, '96 Ekı- mı'nde, seçıme gıdecektır Işte o zamana kadar. parlamento, bır yenı maratona kalkarak, bır venı seçım yasası yapabılır, yapmalıdır, ortalıktaçö- zûlecek şu sorunlar olmasına karşın, nıs- pı temsıl mı seçım adaletı mı0 Çoğun- luk sıstemı mı, sıyasal ıstıkrarmı0 Genış, ya da dar bolgede, ıkı turlu sıstem mı, ge- nış bolgede, tek turlu sıstem mı'7 Normal bır yontemle, hepsı "ulusun temsücisi" olan bır parlamento mu bu, yoksa par- lamantanzm ıçıne de, 100 tane "Turki- ye milletvekiH" mı9 ('*> ), yıne bu Mec- lıs ıçınde, ulke dışındakı oturanlara oz- gu ve gene onlarca seçılecek yenı bır ıcat mı9 Bu sorunlann bır bolümu uyduruk ol- masına karşın, önumuzdekı kısa zamanı hebaedebılır Amaetmeyelım Etmeme- ye zorunluyuz da Turkıye nın durumunu, kendı butun- sellığı ıçınde ele alırsak, sorunlan çoze- bılınz Turkıye'nın butunsellığı, bır mozaık bütunsellığındedır Buna gore Türkıve mozaığınm değen. butûn coğrafı-ekono- mık, ırksal, ınançsal çeşıtlılıklenn eşıtlı- ğı. turlü bolgelerde yaşayan ınsanlann kendı farklılıklan eksenını koruyarak, hepsını, aynı "yurttaşlık eşitiiğinde bü- tünleştirme^dedır Seçım sıstemı, yontemıne göre kurul- muş ve bellı bırguce ulaşmış sıyasal par- tılen yansıtan bır adalet eksenınde olma- lıdır Seçım adaletı de. nıspı temsıl ıle olur, dar bolgede boğulmayan seçenle seçılen arasında partıler arasında. seçım turlan ıçınde, pazarlıkJara kurban gıtme- yen, -yuksek barajlara çarpmadan, sıya- sal dınamıklere, parlamentoda sandalye elde etme olanağını \eren- Turkıye mıl- letvekıllığı, omeğin Almanya'da yaşayan Turkler ıçın, Almanyalı mılletvekıllen dıye ayncalık ıcatlanna başvurmayan bır nıspı sıstem Türkıye'de bır de, ıstıkrarlı ıktıdar zo- runlulugundan soz edılıyor Tamam Bu ıstıkrar, nıspı temsıl ıçınde aranıp ger- çekleştınlebılır Bunun da anahtan. "konsensüs demokrasi"dır Meşveret ve tartışmayla varılan bırleşık nzadadır Demokrası, ne kadar konsensus de- mokrasısı olarak ışlerse, ıktıdarda kım olursa olsun, o kadar "detnokratik istik- rar"a vanlmış olur Eğer konsensus de- mokrasısıne ulaşılmamış olursa, ıktıdar, turlu ortak partıler arasında. "bir curcu- na iktidan" olur o zaman yararlı polıtı- kalaruretılemez Ya da. ıktıdar. o tek "ço- ğunluk partisi"nın dıktacı sultasının us- tunlüğüne dogru kavma yeteneğı kaza- nır Buyuk bır ıstıkrara s>ahıp olan Men- deres'ın bırolıgarşı sultasına \armasi gı- bı.. Demokrasınızı, bır konsensus demok- rasısı kılabılıyorsanız,çoğunluksıstemı- ne, o yola ıstıkrara ve o yolla da, bır "tek"ın bıreysel sultası olasılığına duş- meden, adaleth bır seçıme kurulan bır Meclıs eksenı uzennde de, ıstıkrara va- rabılırsınız Turkıye"de, bır de, dar bolgelı, ve ge- rektığınde ıkı turlu seçım yöntemı tartı- şılmaktadır Seçımın dar bolgelısı de, ıkı turlusu da, Turkıye ıçın ıyı degıldır' Dar seçım bölgesı parlamenter ıle, o dar bölge arasındakı kışısel ılışkıyı, da- ha da arttınr Tûrkıye'de, zaten, parla- mentenn kendısı v e onu seçen seçım bol- gesı, seçılenı, Turkıye'nın, Turk ulusu- nun temsılcısı olarak gormekten çok, bolgenın temsılcısı olarak gorme eğılım ve geleneğındedır Bu yuzden, hep, ne denmektedır1 Orneğın, Balıkesır mıllet- vekılı, "DYPmillervekiirdenmektedır Oysa, "temsili hukumet sistemi"nde, seçmen, kendısı-aılesı mesleğı sosyal katmanı- bölgesı ıçın seçmez. seçılen de, kendısını ada> gosteren partının temsıl- cısı olmaz Seçılen, Turkıye'nın ve ulu- sun temsılcısı olur Pratıkte. parlamenter. bolgenın ve partının "adanu'"gıbı gozu- kur ve oyle hareket eder Sıyasa, böyle bır sorun getırmektedır Fakat, sıyasal kurumlann kuralı olan kurama göre, par- lamentonun genel yarara ulaşması ola- nak ıçıne gırer Durum boyle ıken, seçı- lenı, ulusun temsılcılığı nıtelemınden so- yutlayıp bolgeye-yabancı bırdevletınbır bolgesıne-partıye yamama espnsının egemen olduğu bır sıyasal ıklımde, par- lamenterle bolge arasında kurulacak olan o sıkı kışısel ılışkı "bölge daraknca" busbutün kışıselleşır Boylece, seçen ve seçılenın kafasında, kamu yaran denen goruş açısı, busbutün daralır Bu da, ku- ramda, "genel \arar"ı aramak demek olan demokrasının yaşamasına engel olur Tûrkıye'de, 550 parlamentenn 100'unü, "ulusun öteköerieeşit temsild- si" değıl, "Turkiye'ıün mületvekili"ayn- cahğına kavuşturmak eğılımı var Bun- lar, sözde, parö basamaklannın bolge çıkarlannın, dışında kalacaklar, Turkı- ye'nın genel konulannda. parlamento be- yıntakımınıoluşturacaklar Buu bilgisa- yar makinelerT. canlı, ınsansal oğeler olacaklan ıçın. ötekı 450'yı hor gorecek- lerdır, moloz sayacaklardır Bır sure son- ra asıl buyuk kıtle de, bu "tordlan". ken- dılen gıbı türlu seçım savaşlanndan gel- medıklen ıçın, parlamenter bıle sayma- yacak kadar densızlıklere gıdeceklerdır ••• Turkıye'de ılen surulen bır sav da^u- dur Sıstem, tıkanıklığa uğramıştır Oy- leyse, seçım yapılmalıdır Yenı ekıp gel- melıdır Yapılmalıdır dıyelım ama, bıraz da dü- şunelım Sıstemı tıkayan nedır9 Yanıt Partılerdır, onlarla gelen, ve onderlenn vardığı konsensuslere aldırmayan mıllet- vekıllendır Ve ozellıkle onlan polıtıka platformunagetıren 12 Eylul hukukudur, bu seçım yasasıdır Şımdı, onlar, aynı anayasa ıçrelıkte, aynı seçım yasası şem- sıyesı altında ıken, seçımde de, gene ay- nı kafa-aynı ruh-aynı polıtık somurü tut- kusu ıle, Meclıs'e egemen olmayı sürdu- receklerdır Pekı, çare11 Zor' Bu kuruluşlarla pek zor ama, şu bır yıl ıçınde, hem anayasa duzeltmelennı sürdurmede, hem de yıne bır seçım yasası ıle Meclıs dınamığıne emek-bılgı-konsenscılık eksenı uzenn- de, yenı bır kışılık getırmededır ARADABÎR RAHMtKUMAŞ Eskı CHP Mılletvekıh Dfl-Tarih Kurumları... 12 Eylul gucunun saldırısından Turk Dıl Kurumu ıle Turk Tanh Kurumu'nun kurtanlamayışlannın uzenn- den tam 4384 gün geçmıştır 11 Ağustos 1983 gunu beş generalın kendı kendılenne yasa dedıklen bır me- tın, 17 Ağustos 1983 gunu Resmı Gazete'de yayım- lanınca TDK ıle ITK devletleştırılerek bır tur kamu ık- tısadı ışletmesı (KİT) yapılmıştır 2876 sayılı AKDTYK yasasıyla, Turkçeyı ozleştırme savaşımını verenlerle tanhımızı demokratıkleştırmek ısteyenleraçıkça hak- sız bır saldın ıle karşılaşmışlardır 20 Ekım 1991 seçımlen ardından kurulan Demirel ve Çiller hukumetlerı ızlencelerınde, 12 Eylul'un zor- la kapattığı kuruluşları açma yukumluluğu sozu ver- dıklerı halde sıyasal partılerı açma dışında bu sozle- nnı tutmadılar Ne yazık kı CHP'nın ışlevını savundu- ğunu soyleyen SHP donemınde (16 Eylul 1993 gün- lu ıkıncı kez basılan Resmı Gazete) yayımlanan 519 sayılı yasa gucunde kararla, bugünkü CHP done- mınde yayımlanan (9 Mart 1995) 547 sayılı yasa gu- cunde kararla ıstenseydı bu kurumlar eskı demokra- tık bıçımlenne kavuşturulabılırdı Demek kı bu ku- rumlann eskı durumlarına getınlmeyışlerının tek so- rumlusu DYP degıldır, kapanmış SHP ıle kapanıp açılan CHP de sorumludur öyle kı bu yonde Bülent Ecevit'ın onerdığı anayasa değışıklığı gırışımıne de bu sosyal demokrat partıler guç katmadılar Yazık Bugunku karma ıktıdar, Atatürk'un ekonomık ku- rumlannı bıle ozelleştırme kapsamına alırken, Dıl ve Tanh kurumlarını devletleştırılmjş olarak bırakmakla ınandırıcılığını yrtırmektedır Çunku bu kurumlar ozel bır dernek kımlığındeyken devletleştınlerek hem hu- kukun ozu ayaklar altına alınmış, hem de ışlev yıtı- mıyle karşı karşıya gelınmıştır 15 Ocak 1940 gunlu 2/12665 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yara- nna çalışan dernek olan Turk Dıl Kurumu (10 Şubat 1940 gunlu Resmı Gazete) ıle kardeşı konumundakı Turk Tanh Kurumu hıçbır derneğın başına gelmeyen bır 'dağ saldınsı "yla karşılaşmışlardır Hem de ana- yasa ve yasalar yontemıyle' Anayasa ve yasalarla hukukun çığnenmesıne bundan daha çarpıcı ornek gosterılemez. Hukuk fakultelerınde hukuk ıle yasa arasında ne ayrılık olduğu sorusuna yanıt aranırken, ornek bulma sıkıntısı ortadan kalkmıştır bu uygula- ma ıle Bugun gırmek ıçın çırpındığımtz Avrupa Top- luluğu'nda boylesı bır ılkellık görulemez Hıçbır Av- rupa ulkesınde bır derneğın devletleştınldığı orneğı venlemez Daha da doğrusu hıçbır kışının kalıtı (mı- rası) çığnenemez Kaldı kı bızde kalıtı çığnenen, dev- letı kuran, Dıl ıle Tanh kurumlarını kalıtıyla guvence- ye bağlamak ısteyen Gazı Mustafa Kemal Ataturk'tur. Bugun açık veren 1995 butçesının açığını devlet- leştırılmış Dıl ıle Tanh kurumları da 111 mılyar lıra ola- rak arttırmaktadır Kurumlann çalışanlan ıçın 43 mıl- yar, yardım bolumu ıçın de 68 mılyar lıra ıle ulusun sırtına yuk olan bu kurumları (kı eskıden bır tek ku- ruşluk yuk olmazlardı) 4384 gundur hukuksal duzle- me getirmeyen 12 Eylul sonrasındakı her ıktıdar en azından tanh onunde sorumludur 17 Ağustos 1983 gununden bu yana hukuksuzluk kol gezmektedır bu kurumlar ıçın Çunku yargı yoluna gıtmek hakkı da ku- rumun uyelennın elınden zorla alınmıştır. Demokrası yaşamımızda, ozellıkle yasama kurumu ile sıyasal partıler açısındankaragunlergeçırdik Ama hukukun ozunun çığnendığı ılk kara gun 17 Ağustos 1983, yanı 12 yıl once bugun Çunku bu eyleme kar- şı yargı yolu kapatılmıştır Hukukun ozunun çığnen- dığı obur kara gunler ıçın hıç değılse kımı yargısal gı- nşım yolları kullanılabıldı Ama bu alanda boyle bır yol hıç bırakılmadı Bu ışın tek yolu yasama yontemıyle 17 Ağustos 1983 kara gununu ortadan kaldırmaktır 1995 ıktıdan, hıç değılse ozelleştırme gerekçesıyle dahı bu kurumlan hukuksuzluktan kurtarabılmelıdır NAZİLLİ1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt Esas 1994 6S1 Da\acı Fıdan Aydaş vekılı \\ Mücella Avcı tarafindan davalı Cumhur Aydaş alevhınc açılan boşanma da\ası dolayısıyla Adresı meçhul olup çıkanlan davetıveler gen gel- dığınden davalı Cumhur Ayda^'a ılanen teblıgat ıcrasına karar \cnlmış olup adı geçenın duruşmasının birakıldığı 6 9 1995 gûnu saat 09 00 da duruşmada hazır bulunması v ey a bır vekılle kendısını temsıl ettırmesıne aksı takdırde yargılamanın yok- lugunda devam edıleceğı ve karar v enlecegı tebhğyenne kaım olmak uzere ılan olunur Basın 37338 Anadolu Türk insanı kimliği... Prof. Dr.RIJŞEN DORA K ımlık adına gunumuzde pek çok vanılgılı gorûnuş, deyış davra- nış. bıçım ve yaklaşımlan surek- lı ızlıyoruz Orneğın rastladıği- mız her çıkma ve cumbayı genel kuruluş yapısına bakmadan "Tûrk Idmlikli - Türk evi" bıçımınde tanımlaya- bılıyoruz Yanlış orneklen korumaya çalışıp doğ ru bınkımlere ıse "Bunun neresi eski Türk kinv liği - ya da evi" gıbı bılgısızce eleştınler de yap- tık Bu konuda otuz kırk yılı aşkın çeşıtlı çalış- ma, araştırma, gözlemler, orneklemeler, çızımleT yapmak sonuçlanyla bıle hâlâ pek çok eksıkler ıçınde olunacağını da doğal bulmaktayım Ba- zen tek bır yapıt, uzenndekı koca bır külturu cılt- lerle kıtaplar gıbı anlatırken. kımlı ornekler de ka- ra yazgısından hıç soz etmeyen suskun, bıtkın, yalnızlıklara ıtılmış uvey evlat gıbı ıdıler Yıne yurdun çeşıtlı şehır, kasaba ve yorelennde hâlâ bolca rastladığımız, yanlış deyışı ıle eskımış (ge- leneksel) özellıklenmız ve bunlan özumseyen evlenmızın bazılan, sokağa duşmuş bır hanıme- fendının duzeysız allıklı boyalı kılıksızlaşması örneğı sozde restore (ıhya) edılmektedır Benzer pek çok yerlerdekı uygulamalardan. davranış ve sozlen bu anlamda bır arada gormek ısteyenle- nn, çevrelenne şoyle bır goz atması yeterlı ola- caktır . Geçen uzun yıllar ıçınde konulannın uzman- lan, yazılı sözlu anlatımlarla uğraşarak geldıkle- n yerde, artık yapılann da otesınde, onlan oluş- turan ve bır zamanlar o evlerde yaşamış ınsanla- n ıle yuzleşmektedırler Eğer doğrulara bakabı- lırlerse, o ınsanlann kulturlennı, değerlı değer- sız yanlannı, sevgı ve dostluklannı, yaşamlannı algılayacaklardır Ozellıkle hertoplumda olduğu gıbı dınsel yapılar ve şekıller, ınsanlan oldukla- n gıbı değıl. olmak ıstedıklen gıbı tanıtırlar Bı- reylenn kendı yuzlen ıse, aynaya bakar gıbı. an- cak evlen ıle doğru görünur Bır sure once Istan- bul'dakı bır otelde surdürulen -Icomos- toplantı- lannda "Ahşap, Mimarinin Neresinde" temalı an- latımlan ızledık Oysa "mimari insanın neresin- de idi"; bu anlamda bmleTce yıl oncesınden ses- lenen Horatius.u Erdem, kimilerincc sadece bir söz ve onlarca kutsal ormanlar sadece ODL N._" dıyordu Doğal olarak lngılızcedekı "Wuod" soz- cuğü ne zaman ahşap, ne zaman odun ıdı 9 Günûmüz yozlaşmalannda "flıyacılann r> (res- toretörlenn) geleneksele bakışlan, ahşaplan odun sanmanın da ötesındedır Koskoca Türk sanatın- da bugune kadar rastlanmayan bır ganp yeşılı (lstanbul Emmonü alt geçıdı), sokağa duvara bu kadarpervasızca surmek, Türk külturü adına yoz bır vanş değıl mıdır 1 "Eski Turk kültüru ya da evini ihya ediyorum" dıyerek uç sıra taş etek ve ustundekı ahşaplan pencere sovelenne ve çatı- sına dek boya ıle benzetıp "ben \nptun oklu" dı- yen orneklere (Antalya Kaleıçı ve benzen) han- gı yetkılıler devam onayı vermektedırler' Arabesk mı Türkesk mı bakalım, Tunng'den alınan guzelım yerlere nasıl kılıklar yakıştınla- cak^Yıllar önce New York'ta Bırleşmış Mılletler bınası onunde bır "TürkGünü"nedenıyle yapı- lan konuşmalardan bınnde de aynen boyle denı- vorıdı "BizTürkkr, 1071deAnadoluyagektik- ten sonra_" bu yargıya ılk anda venlecek yanıt. "Sanki bu Anadolu başkalanıundı da biz gelip on- lann yerinı aldık...'" şeklınde ıdı Bu eksık yargı- ya yanıt yazısı ızlenırse gorunecektır kı ^nado- lu'da A, B, O kan gruplan genler, ıskelet ve ka- fatası şekıllen, saç, goz bıçım ve renklen, boy, vu- cut yapılan tore. gelenek ve yasama bıçımlen ve dahası konuştuklan dıllen, evlen, avlu ve ocak- lan, tandırlan, çanak çomleklen ıle tanh öncele- nnden bugünlere hep aynı benzerlıkler vardı Bu- gün de (M O 7000-8000) Çatalhöyuk, Hacılar (M O 4-5 bın) vepek çok yerleşımyen bulgu- lan bu kanıtlan doğrulamakta ıdı Kımdı o, 1071 'de ıgelen "Biz*'ler r ' 1993 yazın- da ulkemızı, dost bır ulkenın, Romanya'nın Sa- yın Cumhurbaşkanı lon Iliescu zıyaret etmış ıdı Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı onuruna An- kara-Sheraton Otelı salonlannda, o yaz davetlı gıttığım Romanya'da sergıledığım -Geleneksel Türk-Romen Vlimarüğı ve Evleri" adlı sergıyı tekranmncaedılmışıdı Sayın Cumhurbaşkanı- mız ve sayın konuk başkanın sergı açıhşını yap- malan ve ızlemelen sonucu venlen söz uzenne. o anda "Hep 'Bız 1071 "de geldık Anadolu'ya ' rümceleri söyleniyor. Oysa biz Tüıider zaten bu- radaydık, gelenler bizim akrabalanmız idi" yanı- tı venlmış ıdı tşte "Biz kimdik" sonısunun yanıtı burada ıdı Tanh oncelennden bugüne dek Anadolu'da hep aynılıkler ıçınde olan kışıler, ışte adlan "Türk- ler" olan bızlenz Bu alaşım değışmedı Bu an- lamdakı yaklaşımlann tersını duşunmek, evıen- sel dıyalektığı unutarak kor ve akılsız bır tutu- mun, ırkçılıgın ıçıne, çukuruna duşmek olacak- tır Bılıneceğı gıbı Hurnler(M O 3000veönce- sı) Turk kokenlı Anadolu dılı konuşan, semıtık ve yakın Indo-Germen olmayan, koklen tanh on- celenne uzanan gerçek ve yerleşık Anadolu hal- kı ıdıler Gene Hattı ve Hurn (Subamı) vb top- luluklar. ulusallaşmış \nadolu halkı ıdıler Hur- nce ıse Sumerceye benzerlıklı ve Samı-Hınd-Av- rupa dılıne benzemeyen Turkoıd Orta Asya kö- kenlı bır dıl ıdı Anadolu boş mu ıdı 9 Hayır Yı- ne ılk Neanderthal'den Homo Sapıens'e geçış Anadolu'da gerçekleştı Her şey Asya'da mı baş- ladı 9 Kesınlıkle bu sonınun yanıtı "Hayır"dır Dahası Anadolu, Asy a, Av rupa. Afrıka arasında- kı gerçek ılk Turk anayurdu gıbı ozellıkler ıçer- mektedır Asya'da tanh başlanna gıdemeyen bul- gulann Anadolu'da tanh oncelenne uzanışı ve gunumuze gelen benzerlıklennı de goz ardı et- mek zordur Bu bağlamda Asya-Fergana'ya, Anadolu'dan gıderek uzun bır aradan sonra daha yakınlarda gen dönuşler olasılıklannın bılımsel kanıtlannm bılınenlenne yenılennın de eklen- mesı gerekmektedır Anadolu uygarlık potasına gınp de kalanlar hep Anadolu insanı olmadılar mı 9 Anadolu ne- den tanh boyu uygurlık kazanı oldu 9 Tanh boyu taş, toprak, madenı aşarak bılgelığe varan çaba- larla doğa sevgısını surdurerek somut-soyut dü- şun evrenındekı varlık ortamına Anadolu insanı nasıl vardı 0 tnsanlık değer yargılannda Anadolu ınsanının adı sanı bılınmese de yapıp başardık- lan Anadolu kavramında gorülmüyor mu 9 Ana- dolu ınsanını anlayıp y aşam ortamını bılmek, ba- şanlanna tanık olmak ıçın onu Anadolu dışında mı aramalı 9 tsmet Z. Eynboğlu'nun - .\nadolu, bir Türk yurdu ve küttür beşiği olarak en az 7000 yıllık geçmişe sahjpdr" tümcesı dosdoğru bır ger- çeğı dıle getırmekte ıdı Türklen sadece Orta Asya'dan gelen kabıleler sanmayı arzulayan pı- yasanın bılımsellıkten uzak J. Brono\>ski gıbı ta- nhçılenne kendı deyışlen ıle soralım "Binfcrce km'lik uzaklıklarda gorkemti merkezkrdekigör- kemli u>gartık urunleri sadeceat ustundekı çapul- culann işimi idi?..*' Asya ve On Asya bınkımın- dekı Anadolu-Türk insanı kendıne özgü nıtelık- te bırtoplumdur Eskı 'anayurt'tan gelen pek çok ınsan. Anadolu'da da benzer eş toplumlar ıle pek çok kez buluştu, butünleştı Bu ınsanlar dıl, kül- tur ve ınsancı değer yargılannda eşleştıler Bın yıllar boyu bırlıktelıkler ıçınde bulunanlann tü- mu, Anadolu-Turk insanı kımlığındedır Bu do- kunun bır parçasını ya da bu mabedın bır taşını çekıp çıkaramazsınız Dınbırınanıştır Oysa Aııa- dolu Türk İnsanlığı bır kımlıktır Bu kımlık çe- şıtlı ınanış, dın, mezhep, ırk, renk ve yapıyı tu- mü ıle kucaklar Kokenınde Kana, Bıtınıa, Psıd- ya. Kılıkyası, Luvcası, Lıdyası, Fngyalısı, Hıtı- tı, Arap, Kafkas, Balkanlı, Acem. Ermenı, Rum. Yahudı vb olması kımlıktekı evrensel guzel renk- lerdır Onemlı olan, tanh boyu aynı toprakta, ay- nı ortak amaçlarda, aynı kardeşçe komşulukta. aynı kultürde ve aynı ınsan olma bılıncınde bu- luşmuş, aynı toprağı vatan bellemış ınsanlann eşıt, sevgılı ve saygılı, el ele omuz omuza yucel- mışlıklendır TARTIŞMA Hariçten Gazel S ayın Toktamış Ateşıle Hacettepe Unıversıtesı Rektorü Sayın YukselBozer arasındakı "mekruplaşma" (Cumhunyet, 10 Ağustos) dolayısıyla benım de bır çıft soz soylemeye hakkım var sanıyonım Ümversıtedekı görevım yonunden "miadı dolmak" uzere olmam ve Tûrkıye'de 1980 sonrasında yaşanan "üniversite cinaveti"nın en yakın tanıklanndan bın bulunmam nedenıyle, kendımde böyle bır hak olduğunu duşunuyorum Soyleyeceklenmı çok kısa tutuyorum ılgılenenler ne demek ıstedığımı anlayacaklardır 1) Sıyasal "kanaat" ve sıyasal "mensubiyet" ıle "bilimsei vansızlık". bırbınyle çelışen kavramlar degıldır Ama bunu Sayın Bozer gıbılenne anlatma olanağı yoktur O ve onun gıbı 1980 sonrasında unversıtelenn başına "paraşütte" getınlenler, kendılennın "yuksek yönetim \etenekleri'" ve "tarafsıziık nheBkleri" nedenıyle bu mev kılere geldıklennı sanmaktadırlar Halbukı durum tam tersıdır Buralara gelış nedenlen, "faşist cunta" ve onun "maşası" olan "malum zataT> mensubıyet ve merbutıyetlendır Tenmın tam anlamı ıle "siyasal tarafiılıklan" nedenıyle bu postlara oturtulmuşlardır Bunun farkında olmadıklan ıçın de, "Üniversite hocası siyasal partive gırerse tarafsızlığını yitınr" dıye bır terane tutturmuşlardır Bırçok Bah ülkesinde sıyasal partılere üye olan unıversıte hocalan vardır Bunu oğrenmek ıçın bırkaç yabancı elçılığe telefon etmek yeter 2) YOK sıstemı ıçınde unıversıte senatosu denılen organlann. unıversıte öğretim uyeierini temsıl yetkısı yoktur, bu organın iştevi (yasa gereğı) "ünhersite kurumurl nu temsıl etmektır Bu nedenle Sayın Ateş'ın. senato karannı "bir gnıp oğretim üyesinin göriışu" olarak nıtelemesınde hıçbır yanlışlık yoktur Sayın Bozer, YOK oncesı unıversıte senatolannda da çalışmıştır YÖK rektoru olarak bır eleştınye karşı yazdığı (Cumhuriyet'te yayımlanan!) bır cevap yazis.ında, "Ben evvelee şu şu goreviere seçilerek gdmiştim" dıye av unduğunu da anımsıvorum Kendısı, bu sozlenne karşın, "seçim" ve "atama" arasındakı "nheKk farkı"nı hâlâ anlayabılmış değılse senato denılen organın oğretim uyelennı temsıl etmedığı yolundakı açıklamamı da anlayamay acaktır 3) Bay İhsan Doğramacı ıle ılgılı "hissiyatııu*' anlıyorum Bırçok benzerlen gıbı kendısı de Bay Doğramacı'nın "mahmi'"lennden olduğu ıçın ona karşı vefa ve sadakai duygulan ıle dolu olmasında yadırganacak bır yan yoktur (Bu nedenle, bır şukran ıfadesı olarak hazretın ünıversıte bahçesıne heykelını de dıktıler) Ama Bay Doğramacı'nın Turk unıversıte tanhındekı yen ve rolu bu tur "hami- mahmr ılışkısı ıle değerlendınlemez Buzat, Turkıye'de yerleşık ve gelışmekte olan unıversıte kurum ve kavramını "iraha" etmekle gorevlendınlmış ve kendı ıcadı olan YOK sıstemını anayasaya kadar sokarak bu görevı "üstun başan" ıle yenne getırmıştır Bugunku çarpık ve nıtelıksız "üniversite" tablosu onun esendır Bunun tersını savunmak ıçın ınsanın ıyıden ıyıye aklını yıtırmış olması gerekır YOK sıstemı yuzunden unıversıte kurumunun değen ve saygınlığı kalmadığından, herhangı bır ılçede, derme çatma bır yapıda unıversıte kurulabıleceğı duşüncesı topluma egemen olmuş ve sonuçta da sayılannın kaça vardığı yetkılılerce bıle bılınmeyen sozde unıversiteler yaratılmıştır 1 Bu çarpıklığın sorumlusu, ılınde ya da ılçesınde unıversıte açılsın dıye çırpınan mılletvekıllen değıl, doğrudan doğruya, unıversıte kavramını yozlaştıran YÖK duzenı ve onun "bânisi" Bay İhsan Doğranaacı'dır Aydın Ayba\ r PENCERE Anadolu'da Kadın ÖzgürlügüL Hıçbır devrım gokten zembılle ınmez, hıçbır karşı- devrım mıntarafıllah oluşmaz. Ataturk devnmı -ya da 1923 Aydınlanma devnmı- ayaklarını Anadolu toprağına dayamasa, gerçekleşe- bılır mıydı^ 70 yıl sonra bugun, yaşamı belırleyebılır mıydı'' 21'ıncıYuzyıla doğru Orta Asya Turktoplum- lannda bıle "geçerlı model" sayıyabılır mıydı? . Kuşkusuz karşıdevnmın de tanhsel ve toplumsal dayanakları var Bu karşılıklı etkıleşım, diyalektığınge- reğıdır; bırı olmasa, otekı deolmazdı, ama, bu eytışı- mın bağıntısında, geleceğe hangısı dönukse, o kaza- nır. • 1923 Aydınlanma devnmının en şaşılası atılımlann- dan bın kadın haklan kapsamındadır 1924 te Şerıye Vekâletını kaldırıp halıfelığı yıkan Mustafa Kemal, 1926'da "Medenı Kanun"\a Orta Avrupa hukukunu Anadolu'ya nasıl getırebılıyor^ Kadını şenatın pen- çesınden kurtararak yurttaşlık bılıncının eşıt bıreyıne donuşturmek uzere gereklı yasayı nasıl çıkarabılıyor'' 1930'lu yıllarda, seçme ve seçılme haklannı kadınla- ra tanıyan karariar Meclıs'te nasıl yasalaşabılıyor''. Kadına donuk devnmlerın gızemı nerede7 Şu dortlukte mı Bektaşı kımsenın malın çalamaz Ibadet etmekçun tembel kalamaz Bır kadın ustune bır daha alamaz ; fiosamaz oldukça zevcesını sağ • Çol şenatında kadın, ımam olamaz, halıfe seçıle- mez, mınarede ezan okuyamaz, ıkıncı sınrf yaratıktır, çuvala gırmeden sokağa çıkamaz, mahkemedetanık- lık etse yarım ınsan sayılır, kadının mıras hakkı erke- ğın yansıdır koca karısını pata kute dovebılır Ya Bektaşılıkte erkek kadını ıstedığı zaman patak- layabılır mı'' Bu sorunun yanıtı, Bektaşı mızahında şıırsel bır dılle verılıyor Hey erenler, hey gazıler Avrat bızı doğeyazdı Çektı sakalım kopardı Bıyığımı yolayazdı I Aldık avradın hasını Çektık değneğın yasını Başımda kırdı su tasını Kafacağım yarayazdı Kaygusuz 'um der kı nıdem Başım alam nere gıdem Ben bu avradı ne edem ^ Bızı koyden kovayazdı Kaygusuz Abdal'ın eşınden mızahla yakınması, çağdaş erkeğın esprısıne benzıyor Gerçekten Bek- taşı toresınde ve Alevı geleneğınde kadına el kaldınl- mıyor, kadın çuvala sokulmuyor, kadın yasama katı- lıyor, saygı goruyor; ya "ana" oluyor, ya "bacı" ya da "eş'." Bu uç sozcuk, kadının toplumdakı yerıni(belır- lıyor Kaç goç de yok Bektaşılık ve Alevılık'te, ama, ka- dının ınsanlaşmasına katlanamayan yobazlar, bu ne- denle çırkın soylentıler çıkarıyorlar • Her şey 1923 Aydınlanma devnmının Anadolu top- rağında dayanaklarını bulduğunu gostenyor Musta- fa Kemal, yalnız Bektaşı ve Alevı'de değıl, Anado- lu'nun Sunnı Muslumanında çol şenatını aşan bır oz bulduğundan laıklık devnmını devletın temelıne oturt- muştur Şımdı devnmı tersıne çevınp kadını çuvala sokarak devletı de dınsel bağnazlığa alet etmek ıstıyorlar; bu yolda epey yuruduler Ama, sız sonuca bakın 1 Anadolu'da, çol şenatına teslım olacak bır halk yaşamıyor HOTELMAVİ Bardakçı koyunda, klımalı odanızda, tertemız bır denızle ıç ıçe. duşledığmız gıbı bır Bodrum tatılı ıçın "Gıtar ve buzukı eşlığınde ^kdenız'den esıntıler" ÖZELT4NITIM İNDİRİMİ Tel.-0 252 313 03 71 -74 Faks 0 252 313 03 75 BAŞSAĞLIĞI 40 yıl boyunca Operamızdakı tum etkınlıklerde bıze buyuk guç katan Orkestramız Sanatçısı, dost ınsan KENAN GÖRGÜN'Ü Kaybetmenın uzuntusunu yaşıyoruz Aılesıne ve Sanat çevresıne başsağlığı dılenz Anısı ıle aramızda yaşayacaktır DEVLET OPERA VE BALESİ GENEL MÜDÜRLÜĞÜ Oglumuz dünyaya geldi. Serap - îrfan Düvenci TARİŞ MEVCUT BtLGlS\\ AR SlSTEMİ YTRİNE YENİ BİR SlSTEM S\TLN 4LEV4CAKTIR 1 Tanş Genel Müdurluğumuz Bılgı ışlem Merkezı'nde kuru lu, - 1BM 4361/MO5 MODEL BİLGİSAYAR SİSTEMÎ YERİ- NE YENI BİR SlSTEM kapalı zarf leklıf almak ^uretıvle satın alınacakör 2 Bu ışe aıt ıhale 28 09 1995 gunu Naat 14 00 le yapılacak olup şartnamesı Tan^ Genel Muduriuğu Satınalma Mudurluğu AL- SANCAK.lZMlR(Tel 421 00 56) adresınden temın edılebılır 3 Bırlığımız 2886 savılı kanuna tabı degıldır Ihalevı yapıp yapmamakta kısmen yapmakta veya kısmen dıledığıneverraek- te scrbesttır Postadakı gecıkmeler kabul edılmez « DUYURULLR
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle