Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 17 AĞUSTOS 1995 PERŞEMBE
OLAYLAR VE GORUŞLER
Şimdi Yasası Vakti'dir
Prof. BAHRl SAVCl *$-.
B
u partılenn ve oluşturduk-
lan Meclıs'tekı parlârften-
terlenn. "döne-done" (')
oynadıklan anayasa uzun
havası(19
)ndan o>le urk-
tuk kı, gelecek parlamen-
tonun yazgısını oluşturacak "Seçim Ya-
sas"nı unuttukgıttı Oysaâyasasanaü,
onünde sonunda bır eylemsel uygula-
madır Bunun başat aktörlen ulusutem-
sıl eden, "ulusun parlamenterleri"dır
Onlan, sıyasa sahnesıne çıkaran başat
oğe de, "seçim yasası"dır
Seçım mevzuatı. sıradan denecek du-
zeydedır Ama ana>asal duzenın, ilkve
en dipdeki temel oğesidir.
Şımdı, 1991 de kurulan parlamento-
nun doğal suresı en sonunda, '96'nın
sonlannda. dolacaktir Eğer o da,
1991'dekı gıbı, Ozal rejımının bedbaht
bır urunü olan şımdıkı seçım yasasına
gore doğacak ıse ne Çetin'ın demokra-
sısı ne Tansu'nun ekonomı du^len,
1996'dan sonra da, cıddı bır gerçeklık.
ozüneuygunbırestetık kazanabılır De-
mokrasıleşmeve ekonomı "emek"ıkü-
çuk goren \e çağdaşlıga yuzunu döndur-
meyen eskıl (arkaık) sı>asal dınamıkle-
nn oyunlanna kurban gıtmesını sûrdurur
Onun ıçın dıyoruz kı, toplumun onunde.
her şeyden once, seçım yasası konusu
vardır Tamam da, parlamentodakı boş
sandalyelen doldurmak uzere hıç bekle-
meden hemen bır ara seçım yapılmak ge-
rekır dıyor bır görüş Bu da tamam da.
ara seçımı, bu yasa ıle yapmışsın, ne ya-
zar9
Bır başka goruşe göre, ara seçım, ge-
nel seçım ıie bırleştınlerek yapılabılır
Haydı, buna cevap venp her ıkısını bır
arada>apalım Ama bu genel seçım de.
yıne bu yasa ıle yapılacaksa, yıne ne ya-
zar°
Bu seçım yasası, Mustafa Kemal çağ-
daşlaşmasının dınamıklennı dışlayan bır
yasadır Mechs'e. 'demokrasidışı'lık ka-
fasını getırmtştu, Globalleşme bağımlı-
.Jıjdanna tutsak bır bîr ekonomı algısını
getırrrnştif- r
Tansu HanıırTı. ya da bır başka lıden,
hem demokrasıye hem de ekonomık ba-
ğımsızlığa yatıracak bır gerçek yenı
Meclıs.buÖzal-Evrenalgısındakı seçım
yasası ıle kurulamaz Onun ıçın, ülke-
nın, butün sıyasal dınamıklenne şans ta-
nıyan bır yeni seçim yasası ik seçüne gjt-
mesi, tanhın buyruğûdur Emperatıfıdır
Bu buyrugu yenne getırerek, demok-
ratık ve adıl bır seçım yasasına, bu Mec-
lıs ıle kavuşmak guç ıse de. hatta çok gûç
ıse de, aklımızı başımıza toplay ıp. "Şim-
di, seçim yasası vaktidir" dıyerek ışe ko-
yulmaktan başka yolumuz ve umanmız
(çaremız) yoktur
Evet, tam doyurucu olmasa da, son da-
kıkada kımı anayasa değıştırmelen yapı-
labılmesındekı umudu surdürup, bu
Meclıs'ı, seçım yasası uzennde koştur-
malıyız Butün dınamıkJenn, şımdılerde
ısteyeceklen budur Dayatarak \e ınat-
la1
• • •
Tansu Hanım'ın,bıraraseçımeve vak-
tınden once bır genel seçıme gıtmeyece-
ğı anlaşılmaktadır. çok zora gelmedıkçe'
Anayasa 78'3'e gore, parlamentoda
sandalye boşalınca seçım yapılır Bunu
bırgöruş zorunlusayar Fakat, DYP'nın
goruşune gore, aynı fıkranın sonlanna
bakıldığında, ara seçım, boş sandalyeler.
uye sayısının yuzde 5'ını bulunca zorun-
lu olur O sayıyı buluncaya kadar, boşa-
lan koltuklar, bınktınlebılır. şımdı yapıl-
dığı uzere
Goruluyorkı Evren-Ozal hukuku, ay-
nı fikranın ıçınde. ıkı zıt goruşe yer ven-
yor, kullan, lcullanabıldığinı Ama ne
olursa olsun, Tansu Hanım, '96 Ekı-
mı'nde, seçıme gıdecektır
Işte o zamana kadar. parlamento, bır
yenı maratona kalkarak, bır venı seçım
yasası yapabılır, yapmalıdır, ortalıktaçö-
zûlecek şu sorunlar olmasına karşın, nıs-
pı temsıl mı seçım adaletı mı0
Çoğun-
luk sıstemı mı, sıyasal ıstıkrarmı0
Genış,
ya da dar bolgede, ıkı turlu sıstem mı, ge-
nış bolgede, tek turlu sıstem mı'7
Normal
bır yontemle, hepsı "ulusun temsücisi"
olan bır parlamento mu bu, yoksa par-
lamantanzm ıçıne de, 100 tane "Turki-
ye milletvekiH" mı9
('*> ), yıne bu Mec-
lıs ıçınde, ulke dışındakı oturanlara oz-
gu ve gene onlarca seçılecek yenı bır ıcat
mı9
Bu sorunlann bır bolümu uyduruk ol-
masına karşın, önumuzdekı kısa zamanı
hebaedebılır Amaetmeyelım Etmeme-
ye zorunluyuz da
Turkıye nın durumunu, kendı butun-
sellığı ıçınde ele alırsak, sorunlan çoze-
bılınz
Turkıye'nın butunsellığı, bır mozaık
bütunsellığındedır Buna gore Türkıve
mozaığınm değen. butûn coğrafı-ekono-
mık, ırksal, ınançsal çeşıtlılıklenn eşıtlı-
ğı. turlü bolgelerde yaşayan ınsanlann
kendı farklılıklan eksenını koruyarak,
hepsını, aynı "yurttaşlık eşitiiğinde bü-
tünleştirme^dedır
Seçım sıstemı, yontemıne göre kurul-
muş ve bellı bırguce ulaşmış sıyasal par-
tılen yansıtan bır adalet eksenınde olma-
lıdır Seçım adaletı de. nıspı temsıl ıle
olur, dar bolgede boğulmayan seçenle
seçılen arasında partıler arasında. seçım
turlan ıçınde, pazarlıkJara kurban gıtme-
yen, -yuksek barajlara çarpmadan, sıya-
sal dınamıklere, parlamentoda sandalye
elde etme olanağını \eren- Turkıye mıl-
letvekıllığı, omeğin Almanya'da yaşayan
Turkler ıçın, Almanyalı mılletvekıllen
dıye ayncalık ıcatlanna başvurmayan bır
nıspı sıstem
Türkıye'de bır de, ıstıkrarlı ıktıdar zo-
runlulugundan soz edılıyor Tamam Bu
ıstıkrar, nıspı temsıl ıçınde aranıp ger-
çekleştınlebılır Bunun da anahtan.
"konsensüs demokrasi"dır Meşveret ve
tartışmayla varılan bırleşık nzadadır
Demokrası, ne kadar konsensus de-
mokrasısı olarak ışlerse, ıktıdarda kım
olursa olsun, o kadar "detnokratik istik-
rar"a vanlmış olur Eğer konsensus de-
mokrasısıne ulaşılmamış olursa, ıktıdar,
turlu ortak partıler arasında. "bir curcu-
na iktidan" olur o zaman yararlı polıtı-
kalaruretılemez Ya da. ıktıdar. o tek "ço-
ğunluk partisi"nın dıktacı sultasının us-
tunlüğüne dogru kavma yeteneğı kaza-
nır Buyuk bır ıstıkrara s>ahıp olan Men-
deres'ın bırolıgarşı sultasına \armasi gı-
bı..
Demokrasınızı, bır konsensus demok-
rasısı kılabılıyorsanız,çoğunluksıstemı-
ne, o yola ıstıkrara ve o yolla da, bır
"tek"ın bıreysel sultası olasılığına duş-
meden, adaleth bır seçıme kurulan bır
Meclıs eksenı uzennde de, ıstıkrara va-
rabılırsınız
Turkıye"de, bır de, dar bolgelı, ve ge-
rektığınde ıkı turlu seçım yöntemı tartı-
şılmaktadır
Seçımın dar bolgelısı de, ıkı turlusu
da, Turkıye ıçın ıyı degıldır'
Dar seçım bölgesı parlamenter ıle, o
dar bölge arasındakı kışısel ılışkıyı, da-
ha da arttınr Tûrkıye'de, zaten, parla-
mentenn kendısı v e onu seçen seçım bol-
gesı, seçılenı, Turkıye'nın, Turk ulusu-
nun temsılcısı olarak gormekten çok,
bolgenın temsılcısı olarak gorme eğılım
ve geleneğındedır Bu yuzden, hep, ne
denmektedır1
Orneğın, Balıkesır mıllet-
vekılı, "DYPmillervekiirdenmektedır
Oysa, "temsili hukumet sistemi"nde,
seçmen, kendısı-aılesı mesleğı sosyal
katmanı- bölgesı ıçın seçmez. seçılen de,
kendısını ada> gosteren partının temsıl-
cısı olmaz Seçılen, Turkıye'nın ve ulu-
sun temsılcısı olur Pratıkte. parlamenter.
bolgenın ve partının "adanu'"gıbı gozu-
kur ve oyle hareket eder Sıyasa, böyle
bır sorun getırmektedır Fakat, sıyasal
kurumlann kuralı olan kurama göre, par-
lamentonun genel yarara ulaşması ola-
nak ıçıne gırer Durum boyle ıken, seçı-
lenı, ulusun temsılcılığı nıtelemınden so-
yutlayıp bolgeye-yabancı bırdevletınbır
bolgesıne-partıye yamama espnsının
egemen olduğu bır sıyasal ıklımde, par-
lamenterle bolge arasında kurulacak olan
o sıkı kışısel ılışkı "bölge daraknca"
busbutün kışıselleşır Boylece, seçen ve
seçılenın kafasında, kamu yaran denen
goruş açısı, busbutün daralır Bu da, ku-
ramda, "genel \arar"ı aramak demek
olan demokrasının yaşamasına engel
olur
Tûrkıye'de, 550 parlamentenn
100'unü, "ulusun öteköerieeşit temsild-
si" değıl, "Turkiye'ıün mületvekili"ayn-
cahğına kavuşturmak eğılımı var Bun-
lar, sözde, parö basamaklannın bolge
çıkarlannın, dışında kalacaklar, Turkı-
ye'nın genel konulannda. parlamento be-
yıntakımınıoluşturacaklar Buu
bilgisa-
yar makinelerT. canlı, ınsansal oğeler
olacaklan ıçın. ötekı 450'yı hor gorecek-
lerdır, moloz sayacaklardır Bır sure son-
ra asıl buyuk kıtle de, bu "tordlan". ken-
dılen gıbı türlu seçım savaşlanndan gel-
medıklen ıçın, parlamenter bıle sayma-
yacak kadar densızlıklere gıdeceklerdır
•••
Turkıye'de ılen surulen bır sav da^u-
dur Sıstem, tıkanıklığa uğramıştır Oy-
leyse, seçım yapılmalıdır Yenı ekıp gel-
melıdır
Yapılmalıdır dıyelım ama, bıraz da dü-
şunelım Sıstemı tıkayan nedır9
Yanıt
Partılerdır, onlarla gelen, ve onderlenn
vardığı konsensuslere aldırmayan mıllet-
vekıllendır Ve ozellıkle onlan polıtıka
platformunagetıren 12 Eylul hukukudur,
bu seçım yasasıdır Şımdı, onlar, aynı
anayasa ıçrelıkte, aynı seçım yasası şem-
sıyesı altında ıken, seçımde de, gene ay-
nı kafa-aynı ruh-aynı polıtık somurü tut-
kusu ıle, Meclıs'e egemen olmayı sürdu-
receklerdır
Pekı, çare11
Zor' Bu kuruluşlarla pek
zor ama, şu bır yıl ıçınde, hem anayasa
duzeltmelennı sürdurmede, hem de yıne
bır seçım yasası ıle Meclıs dınamığıne
emek-bılgı-konsenscılık eksenı uzenn-
de, yenı bır kışılık getırmededır
ARADABÎR
RAHMtKUMAŞ
Eskı CHP Mılletvekıh
Dfl-Tarih Kurumları...
12 Eylul gucunun saldırısından Turk Dıl Kurumu ıle
Turk Tanh Kurumu'nun kurtanlamayışlannın uzenn-
den tam 4384 gün geçmıştır 11 Ağustos 1983 gunu
beş generalın kendı kendılenne yasa dedıklen bır me-
tın, 17 Ağustos 1983 gunu Resmı Gazete'de yayım-
lanınca TDK ıle ITK devletleştırılerek bır tur kamu ık-
tısadı ışletmesı (KİT) yapılmıştır 2876 sayılı AKDTYK
yasasıyla, Turkçeyı ozleştırme savaşımını verenlerle
tanhımızı demokratıkleştırmek ısteyenleraçıkça hak-
sız bır saldın ıle karşılaşmışlardır
20 Ekım 1991 seçımlen ardından kurulan Demirel
ve Çiller hukumetlerı ızlencelerınde, 12 Eylul'un zor-
la kapattığı kuruluşları açma yukumluluğu sozu ver-
dıklerı halde sıyasal partılerı açma dışında bu sozle-
nnı tutmadılar Ne yazık kı CHP'nın ışlevını savundu-
ğunu soyleyen SHP donemınde (16 Eylul 1993 gün-
lu ıkıncı kez basılan Resmı Gazete) yayımlanan 519
sayılı yasa gucunde kararla, bugünkü CHP done-
mınde yayımlanan (9 Mart 1995) 547 sayılı yasa gu-
cunde kararla ıstenseydı bu kurumlar eskı demokra-
tık bıçımlenne kavuşturulabılırdı Demek kı bu ku-
rumlann eskı durumlarına getınlmeyışlerının tek so-
rumlusu DYP degıldır, kapanmış SHP ıle kapanıp
açılan CHP de sorumludur öyle kı bu yonde Bülent
Ecevit'ın onerdığı anayasa değışıklığı gırışımıne de
bu sosyal demokrat partıler guç katmadılar Yazık
Bugunku karma ıktıdar, Atatürk'un ekonomık ku-
rumlannı bıle ozelleştırme kapsamına alırken, Dıl ve
Tanh kurumlarını devletleştırılmjş olarak bırakmakla
ınandırıcılığını yrtırmektedır Çunku bu kurumlar ozel
bır dernek kımlığındeyken devletleştınlerek hem hu-
kukun ozu ayaklar altına alınmış, hem de ışlev yıtı-
mıyle karşı karşıya gelınmıştır 15 Ocak 1940 gunlu
2/12665 sayılı Bakanlar Kurulu kararıyla kamu yara-
nna çalışan dernek olan Turk Dıl Kurumu (10 Şubat
1940 gunlu Resmı Gazete) ıle kardeşı konumundakı
Turk Tanh Kurumu hıçbır derneğın başına gelmeyen
bır 'dağ saldınsı "yla karşılaşmışlardır Hem de ana-
yasa ve yasalar yontemıyle' Anayasa ve yasalarla
hukukun çığnenmesıne bundan daha çarpıcı ornek
gosterılemez. Hukuk fakultelerınde hukuk ıle yasa
arasında ne ayrılık olduğu sorusuna yanıt aranırken,
ornek bulma sıkıntısı ortadan kalkmıştır bu uygula-
ma ıle Bugun gırmek ıçın çırpındığımtz Avrupa Top-
luluğu'nda boylesı bır ılkellık görulemez Hıçbır Av-
rupa ulkesınde bır derneğın devletleştınldığı orneğı
venlemez Daha da doğrusu hıçbır kışının kalıtı (mı-
rası) çığnenemez Kaldı kı bızde kalıtı çığnenen, dev-
letı kuran, Dıl ıle Tanh kurumlarını kalıtıyla guvence-
ye bağlamak ısteyen Gazı Mustafa Kemal Ataturk'tur.
Bugun açık veren 1995 butçesının açığını devlet-
leştırılmış Dıl ıle Tanh kurumları da 111 mılyar lıra ola-
rak arttırmaktadır Kurumlann çalışanlan ıçın 43 mıl-
yar, yardım bolumu ıçın de 68 mılyar lıra ıle ulusun
sırtına yuk olan bu kurumları (kı eskıden bır tek ku-
ruşluk yuk olmazlardı) 4384 gundur hukuksal duzle-
me getirmeyen 12 Eylul sonrasındakı her ıktıdar en
azından tanh onunde sorumludur 17 Ağustos 1983
gununden bu yana hukuksuzluk kol gezmektedır bu
kurumlar ıçın Çunku yargı yoluna gıtmek hakkı da ku-
rumun uyelennın elınden zorla alınmıştır.
Demokrası yaşamımızda, ozellıkle yasama kurumu
ile sıyasal partıler açısındankaragunlergeçırdik Ama
hukukun ozunun çığnendığı ılk kara gun 17 Ağustos
1983, yanı 12 yıl once bugun Çunku bu eyleme kar-
şı yargı yolu kapatılmıştır Hukukun ozunun çığnen-
dığı obur kara gunler ıçın hıç değılse kımı yargısal gı-
nşım yolları kullanılabıldı Ama bu alanda boyle bır yol
hıç bırakılmadı Bu ışın tek yolu yasama yontemıyle
17 Ağustos 1983 kara gununu ortadan kaldırmaktır
1995 ıktıdan, hıç değılse ozelleştırme gerekçesıyle
dahı bu kurumlan hukuksuzluktan kurtarabılmelıdır
NAZİLLİ1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt
Esas 1994 6S1
Da\acı Fıdan Aydaş vekılı \\ Mücella Avcı tarafindan
davalı Cumhur Aydaş alevhınc açılan boşanma da\ası
dolayısıyla Adresı meçhul olup çıkanlan davetıveler gen gel-
dığınden davalı Cumhur Ayda^'a ılanen teblıgat ıcrasına karar
\cnlmış olup adı geçenın duruşmasının birakıldığı 6 9 1995
gûnu saat 09 00 da duruşmada hazır bulunması v ey a bır vekılle
kendısını temsıl ettırmesıne aksı takdırde yargılamanın yok-
lugunda devam edıleceğı ve karar v enlecegı tebhğyenne kaım
olmak uzere ılan olunur Basın 37338
Anadolu Türk insanı kimliği...
Prof. Dr.RIJŞEN DORA
K
ımlık adına gunumuzde pek çok
vanılgılı gorûnuş, deyış davra-
nış. bıçım ve yaklaşımlan surek-
lı ızlıyoruz Orneğın rastladıği-
mız her çıkma ve cumbayı genel
kuruluş yapısına bakmadan
"Tûrk Idmlikli - Türk evi" bıçımınde tanımlaya-
bılıyoruz Yanlış orneklen korumaya çalışıp doğ
ru bınkımlere ıse "Bunun neresi eski Türk kinv
liği - ya da evi" gıbı bılgısızce eleştınler de yap-
tık Bu konuda otuz kırk yılı aşkın çeşıtlı çalış-
ma, araştırma, gözlemler, orneklemeler, çızımleT
yapmak sonuçlanyla bıle hâlâ pek çok eksıkler
ıçınde olunacağını da doğal bulmaktayım Ba-
zen tek bır yapıt, uzenndekı koca bır külturu cılt-
lerle kıtaplar gıbı anlatırken. kımlı ornekler de ka-
ra yazgısından hıç soz etmeyen suskun, bıtkın,
yalnızlıklara ıtılmış uvey evlat gıbı ıdıler Yıne
yurdun çeşıtlı şehır, kasaba ve yorelennde hâlâ
bolca rastladığımız, yanlış deyışı ıle eskımış (ge-
leneksel) özellıklenmız ve bunlan özumseyen
evlenmızın bazılan, sokağa duşmuş bır hanıme-
fendının duzeysız allıklı boyalı kılıksızlaşması
örneğı sozde restore (ıhya) edılmektedır Benzer
pek çok yerlerdekı uygulamalardan. davranış ve
sozlen bu anlamda bır arada gormek ısteyenle-
nn, çevrelenne şoyle bır goz atması yeterlı ola-
caktır .
Geçen uzun yıllar ıçınde konulannın uzman-
lan, yazılı sözlu anlatımlarla uğraşarak geldıkle-
n yerde, artık yapılann da otesınde, onlan oluş-
turan ve bır zamanlar o evlerde yaşamış ınsanla-
n ıle yuzleşmektedırler Eğer doğrulara bakabı-
lırlerse, o ınsanlann kulturlennı, değerlı değer-
sız yanlannı, sevgı ve dostluklannı, yaşamlannı
algılayacaklardır Ozellıkle hertoplumda olduğu
gıbı dınsel yapılar ve şekıller, ınsanlan oldukla-
n gıbı değıl. olmak ıstedıklen gıbı tanıtırlar Bı-
reylenn kendı yuzlen ıse, aynaya bakar gıbı. an-
cak evlen ıle doğru görünur Bır sure once Istan-
bul'dakı bır otelde surdürulen -Icomos- toplantı-
lannda "Ahşap, Mimarinin Neresinde" temalı an-
latımlan ızledık Oysa "mimari insanın neresin-
de idi"; bu anlamda bmleTce yıl oncesınden ses-
lenen Horatius.u
Erdem, kimilerincc sadece bir
söz ve onlarca kutsal ormanlar sadece ODL N._"
dıyordu Doğal olarak lngılızcedekı "Wuod" soz-
cuğü ne zaman ahşap, ne zaman odun ıdı
9
Günûmüz yozlaşmalannda "flıyacılann
r>
(res-
toretörlenn) geleneksele bakışlan, ahşaplan odun
sanmanın da ötesındedır Koskoca Türk sanatın-
da bugune kadar rastlanmayan bır ganp yeşılı
(lstanbul Emmonü alt geçıdı), sokağa duvara bu
kadarpervasızca surmek, Türk külturü adına yoz
bır vanş değıl mıdır
1
"Eski Turk kültüru ya da
evini ihya ediyorum" dıyerek uç sıra taş etek ve
ustundekı ahşaplan pencere sovelenne ve çatı-
sına dek boya ıle benzetıp "ben \nptun oklu" dı-
yen orneklere (Antalya Kaleıçı ve benzen) han-
gı yetkılıler devam onayı vermektedırler'
Arabesk mı Türkesk mı bakalım, Tunng'den
alınan guzelım yerlere nasıl kılıklar yakıştınla-
cak^Yıllar önce New York'ta Bırleşmış Mılletler
bınası onunde bır "TürkGünü"nedenıyle yapı-
lan konuşmalardan bınnde de aynen boyle denı-
vorıdı "BizTürkkr, 1071deAnadoluyagektik-
ten sonra_" bu yargıya ılk anda venlecek yanıt.
"Sanki bu Anadolu başkalanıundı da biz gelip on-
lann yerinı aldık...'" şeklınde ıdı Bu eksık yargı-
ya yanıt yazısı ızlenırse gorunecektır kı ^nado-
lu'da A, B, O kan gruplan genler, ıskelet ve ka-
fatası şekıllen, saç, goz bıçım ve renklen, boy, vu-
cut yapılan tore. gelenek ve yasama bıçımlen ve
dahası konuştuklan dıllen, evlen, avlu ve ocak-
lan, tandırlan, çanak çomleklen ıle tanh öncele-
nnden bugünlere hep aynı benzerlıkler vardı Bu-
gün de (M O 7000-8000) Çatalhöyuk, Hacılar
(M O 4-5 bın) vepek çok yerleşımyen bulgu-
lan bu kanıtlan doğrulamakta ıdı
Kımdı o, 1071 'de ıgelen "Biz*'ler
r
' 1993 yazın-
da ulkemızı, dost bır ulkenın, Romanya'nın Sa-
yın Cumhurbaşkanı lon Iliescu zıyaret etmış ıdı
Bu nedenle Sayın Cumhurbaşkanı onuruna An-
kara-Sheraton Otelı salonlannda, o yaz davetlı
gıttığım Romanya'da sergıledığım -Geleneksel
Türk-Romen Vlimarüğı ve Evleri" adlı sergıyı
tekranmncaedılmışıdı Sayın Cumhurbaşkanı-
mız ve sayın konuk başkanın sergı açıhşını yap-
malan ve ızlemelen sonucu venlen söz uzenne.
o anda "Hep 'Bız 1071 "de geldık Anadolu'ya '
rümceleri söyleniyor. Oysa biz Tüıider zaten bu-
radaydık, gelenler bizim akrabalanmız idi" yanı-
tı venlmış ıdı
tşte "Biz kimdik" sonısunun yanıtı burada ıdı
Tanh oncelennden bugüne dek Anadolu'da hep
aynılıkler ıçınde olan kışıler, ışte adlan "Türk-
ler" olan bızlenz Bu alaşım değışmedı Bu an-
lamdakı yaklaşımlann tersını duşunmek, evıen-
sel dıyalektığı unutarak kor ve akılsız bır tutu-
mun, ırkçılıgın ıçıne, çukuruna duşmek olacak-
tır Bılıneceğı gıbı Hurnler(M O 3000veönce-
sı) Turk kokenlı Anadolu dılı konuşan, semıtık
ve yakın Indo-Germen olmayan, koklen tanh on-
celenne uzanan gerçek ve yerleşık Anadolu hal-
kı ıdıler Gene Hattı ve Hurn (Subamı) vb top-
luluklar. ulusallaşmış \nadolu halkı ıdıler Hur-
nce ıse Sumerceye benzerlıklı ve Samı-Hınd-Av-
rupa dılıne benzemeyen Turkoıd Orta Asya kö-
kenlı bır dıl ıdı Anadolu boş mu ıdı
9
Hayır Yı-
ne ılk Neanderthal'den Homo Sapıens'e geçış
Anadolu'da gerçekleştı Her şey Asya'da mı baş-
ladı
9
Kesınlıkle bu sonınun yanıtı "Hayır"dır
Dahası Anadolu, Asy a, Av rupa. Afrıka arasında-
kı gerçek ılk Turk anayurdu gıbı ozellıkler ıçer-
mektedır Asya'da tanh başlanna gıdemeyen bul-
gulann Anadolu'da tanh oncelenne uzanışı ve
gunumuze gelen benzerlıklennı de goz ardı et-
mek zordur Bu bağlamda Asya-Fergana'ya,
Anadolu'dan gıderek uzun bır aradan sonra daha
yakınlarda gen dönuşler olasılıklannın bılımsel
kanıtlannm bılınenlenne yenılennın de eklen-
mesı gerekmektedır
Anadolu uygarlık potasına gınp de kalanlar
hep Anadolu insanı olmadılar mı
9
Anadolu ne-
den tanh boyu uygurlık kazanı oldu
9
Tanh boyu
taş, toprak, madenı aşarak bılgelığe varan çaba-
larla doğa sevgısını surdurerek somut-soyut dü-
şun evrenındekı varlık ortamına Anadolu insanı
nasıl vardı
0
tnsanlık değer yargılannda Anadolu
ınsanının adı sanı bılınmese de yapıp başardık-
lan Anadolu kavramında gorülmüyor mu
9
Ana-
dolu ınsanını anlayıp y aşam ortamını bılmek, ba-
şanlanna tanık olmak ıçın onu Anadolu dışında
mı aramalı
9
tsmet Z. Eynboğlu'nun
-
.\nadolu,
bir Türk yurdu ve küttür beşiği olarak en az 7000
yıllık geçmişe sahjpdr" tümcesı dosdoğru bır ger-
çeğı dıle getırmekte ıdı Türklen sadece Orta
Asya'dan gelen kabıleler sanmayı arzulayan pı-
yasanın bılımsellıkten uzak J. Brono\>ski gıbı ta-
nhçılenne kendı deyışlen ıle soralım "Binfcrce
km'lik uzaklıklarda gorkemti merkezkrdekigör-
kemli u>gartık urunleri sadeceat ustundekı çapul-
culann işimi idi?..*' Asya ve On Asya bınkımın-
dekı Anadolu-Türk insanı kendıne özgü nıtelık-
te bırtoplumdur Eskı 'anayurt'tan gelen pek çok
ınsan. Anadolu'da da benzer eş toplumlar ıle pek
çok kez buluştu, butünleştı Bu ınsanlar dıl, kül-
tur ve ınsancı değer yargılannda eşleştıler Bın
yıllar boyu bırlıktelıkler ıçınde bulunanlann tü-
mu, Anadolu-Turk insanı kımlığındedır Bu do-
kunun bır parçasını ya da bu mabedın bır taşını
çekıp çıkaramazsınız Dınbırınanıştır Oysa Aııa-
dolu Türk İnsanlığı bır kımlıktır Bu kımlık çe-
şıtlı ınanış, dın, mezhep, ırk, renk ve yapıyı tu-
mü ıle kucaklar Kokenınde Kana, Bıtınıa, Psıd-
ya. Kılıkyası, Luvcası, Lıdyası, Fngyalısı, Hıtı-
tı, Arap, Kafkas, Balkanlı, Acem. Ermenı, Rum.
Yahudı vb olması kımlıktekı evrensel guzel renk-
lerdır Onemlı olan, tanh boyu aynı toprakta, ay-
nı ortak amaçlarda, aynı kardeşçe komşulukta.
aynı kultürde ve aynı ınsan olma bılıncınde bu-
luşmuş, aynı toprağı vatan bellemış ınsanlann
eşıt, sevgılı ve saygılı, el ele omuz omuza yucel-
mışlıklendır
TARTIŞMA
Hariçten Gazel
S
ayın Toktamış
Ateşıle
Hacettepe
Unıversıtesı
Rektorü Sayın
YukselBozer
arasındakı "mekruplaşma"
(Cumhunyet, 10 Ağustos)
dolayısıyla benım de bır
çıft soz soylemeye hakkım
var sanıyonım
Ümversıtedekı görevım
yonunden "miadı dolmak"
uzere olmam ve Tûrkıye'de
1980 sonrasında yaşanan
"üniversite cinaveti"nın en
yakın tanıklanndan bın
bulunmam nedenıyle,
kendımde böyle bır hak
olduğunu duşunuyorum
Soyleyeceklenmı çok kısa
tutuyorum ılgılenenler ne
demek ıstedığımı
anlayacaklardır
1) Sıyasal "kanaat" ve
sıyasal "mensubiyet" ıle
"bilimsei vansızlık".
bırbınyle çelışen kavramlar
degıldır Ama bunu Sayın
Bozer gıbılenne anlatma
olanağı yoktur O ve onun
gıbı 1980 sonrasında
unversıtelenn başına
"paraşütte" getınlenler,
kendılennın "yuksek
yönetim \etenekleri'" ve
"tarafsıziık nheBkleri"
nedenıyle bu mev kılere
geldıklennı sanmaktadırlar
Halbukı durum tam
tersıdır Buralara gelış
nedenlen, "faşist cunta" ve
onun "maşası" olan
"malum zataT>
mensubıyet
ve merbutıyetlendır
Tenmın tam anlamı ıle
"siyasal tarafiılıklan"
nedenıyle bu postlara
oturtulmuşlardır Bunun
farkında olmadıklan ıçın
de, "Üniversite hocası
siyasal partive gırerse
tarafsızlığını yitınr" dıye
bır terane tutturmuşlardır
Bırçok Bah ülkesinde
sıyasal partılere üye olan
unıversıte hocalan vardır
Bunu oğrenmek ıçın bırkaç
yabancı elçılığe telefon
etmek yeter
2) YOK sıstemı ıçınde
unıversıte senatosu denılen
organlann. unıversıte
öğretim uyeierini temsıl
yetkısı yoktur, bu organın
iştevi (yasa gereğı)
"ünhersite kurumurl
nu
temsıl etmektır Bu nedenle
Sayın Ateş'ın. senato
karannı "bir gnıp oğretim
üyesinin göriışu" olarak
nıtelemesınde hıçbır
yanlışlık yoktur Sayın
Bozer, YOK oncesı
unıversıte senatolannda da
çalışmıştır YÖK rektoru
olarak bır eleştınye karşı
yazdığı (Cumhuriyet'te
yayımlanan!) bır cevap
yazis.ında, "Ben evvelee şu
şu goreviere seçilerek
gdmiştim" dıye
av unduğunu da
anımsıvorum Kendısı, bu
sozlenne karşın, "seçim"
ve "atama" arasındakı
"nheKk farkı"nı hâlâ
anlayabılmış değılse senato
denılen organın oğretim
uyelennı temsıl etmedığı
yolundakı açıklamamı da
anlayamay acaktır
3) Bay İhsan Doğramacı ıle
ılgılı "hissiyatııu*'
anlıyorum Bırçok
benzerlen gıbı kendısı de
Bay Doğramacı'nın
"mahmi'"lennden olduğu
ıçın ona karşı vefa ve
sadakai duygulan ıle dolu
olmasında yadırganacak bır
yan yoktur (Bu nedenle,
bır şukran ıfadesı olarak
hazretın ünıversıte
bahçesıne heykelını de
dıktıler) Ama Bay
Doğramacı'nın Turk
unıversıte tanhındekı yen
ve rolu bu tur "hami-
mahmr ılışkısı ıle
değerlendınlemez Buzat,
Turkıye'de yerleşık ve
gelışmekte olan unıversıte
kurum ve kavramını
"iraha" etmekle
gorevlendınlmış ve kendı
ıcadı olan YOK sıstemını
anayasaya kadar sokarak
bu görevı "üstun başan"
ıle yenne getırmıştır
Bugunku çarpık ve
nıtelıksız "üniversite"
tablosu onun esendır
Bunun tersını savunmak
ıçın ınsanın ıyıden ıyıye
aklını yıtırmış olması
gerekır YOK sıstemı
yuzunden unıversıte
kurumunun değen ve
saygınlığı kalmadığından,
herhangı bır ılçede, derme
çatma bır yapıda unıversıte
kurulabıleceğı duşüncesı
topluma egemen olmuş ve
sonuçta da sayılannın kaça
vardığı yetkılılerce bıle
bılınmeyen sozde
unıversiteler yaratılmıştır
1
Bu çarpıklığın
sorumlusu, ılınde ya da
ılçesınde unıversıte açılsın
dıye çırpınan
mılletvekıllen değıl,
doğrudan doğruya,
unıversıte kavramını
yozlaştıran YÖK duzenı ve
onun "bânisi" Bay İhsan
Doğranaacı'dır
Aydın Ayba\
r
PENCERE
Anadolu'da Kadın
ÖzgürlügüL
Hıçbır devrım gokten zembılle ınmez, hıçbır karşı-
devrım mıntarafıllah oluşmaz.
Ataturk devnmı -ya da 1923 Aydınlanma devnmı-
ayaklarını Anadolu toprağına dayamasa, gerçekleşe-
bılır mıydı^ 70 yıl sonra bugun, yaşamı belırleyebılır
mıydı'' 21'ıncıYuzyıla doğru Orta Asya Turktoplum-
lannda bıle "geçerlı model" sayıyabılır mıydı? .
Kuşkusuz karşıdevnmın de tanhsel ve toplumsal
dayanakları var Bu karşılıklı etkıleşım, diyalektığınge-
reğıdır; bırı olmasa, otekı deolmazdı, ama, bu eytışı-
mın bağıntısında, geleceğe hangısı dönukse, o kaza-
nır.
•
1923 Aydınlanma devnmının en şaşılası atılımlann-
dan bın kadın haklan kapsamındadır 1924 te Şerıye
Vekâletını kaldırıp halıfelığı yıkan Mustafa Kemal,
1926'da "Medenı Kanun"\a Orta Avrupa hukukunu
Anadolu'ya nasıl getırebılıyor^ Kadını şenatın pen-
çesınden kurtararak yurttaşlık bılıncının eşıt bıreyıne
donuşturmek uzere gereklı yasayı nasıl çıkarabılıyor''
1930'lu yıllarda, seçme ve seçılme haklannı kadınla-
ra tanıyan karariar Meclıs'te nasıl yasalaşabılıyor''.
Kadına donuk devnmlerın gızemı nerede7
Şu dortlukte mı
Bektaşı kımsenın malın çalamaz
Ibadet etmekçun tembel kalamaz
Bır kadın ustune bır daha alamaz ;
fiosamaz oldukça zevcesını sağ
•
Çol şenatında kadın, ımam olamaz, halıfe seçıle-
mez, mınarede ezan okuyamaz, ıkıncı sınrf yaratıktır,
çuvala gırmeden sokağa çıkamaz, mahkemedetanık-
lık etse yarım ınsan sayılır, kadının mıras hakkı erke-
ğın yansıdır koca karısını pata kute dovebılır
Ya Bektaşılıkte erkek kadını ıstedığı zaman patak-
layabılır mı'' Bu sorunun yanıtı, Bektaşı mızahında
şıırsel bır dılle verılıyor
Hey erenler, hey gazıler
Avrat bızı doğeyazdı
Çektı sakalım kopardı
Bıyığımı yolayazdı
I
Aldık avradın hasını
Çektık değneğın yasını
Başımda kırdı su tasını
Kafacağım yarayazdı
Kaygusuz 'um der kı nıdem
Başım alam nere gıdem
Ben bu avradı ne edem ^
Bızı koyden kovayazdı
Kaygusuz Abdal'ın eşınden mızahla yakınması,
çağdaş erkeğın esprısıne benzıyor Gerçekten Bek-
taşı toresınde ve Alevı geleneğınde kadına el kaldınl-
mıyor, kadın çuvala sokulmuyor, kadın yasama katı-
lıyor, saygı goruyor; ya "ana" oluyor, ya "bacı" ya da
"eş'." Bu uç sozcuk, kadının toplumdakı yerıni(belır-
lıyor Kaç goç de yok Bektaşılık ve Alevılık'te, ama, ka-
dının ınsanlaşmasına katlanamayan yobazlar, bu ne-
denle çırkın soylentıler çıkarıyorlar
•
Her şey 1923 Aydınlanma devnmının Anadolu top-
rağında dayanaklarını bulduğunu gostenyor Musta-
fa Kemal, yalnız Bektaşı ve Alevı'de değıl, Anado-
lu'nun Sunnı Muslumanında çol şenatını aşan bır oz
bulduğundan laıklık devnmını devletın temelıne oturt-
muştur
Şımdı devnmı tersıne çevınp kadını çuvala sokarak
devletı de dınsel bağnazlığa alet etmek ıstıyorlar; bu
yolda epey yuruduler
Ama, sız sonuca bakın
1
Anadolu'da, çol şenatına teslım olacak bır halk
yaşamıyor
HOTELMAVİ
Bardakçı koyunda, klımalı odanızda,
tertemız bır denızle ıç ıçe. duşledığmız gıbı
bır Bodrum tatılı ıçın "Gıtar ve buzukı
eşlığınde ^kdenız'den esıntıler"
ÖZELT4NITIM İNDİRİMİ
Tel.-0 252 313 03 71 -74
Faks 0 252 313 03 75
BAŞSAĞLIĞI
40 yıl boyunca Operamızdakı tum etkınlıklerde bıze
buyuk guç katan Orkestramız Sanatçısı, dost ınsan
KENAN
GÖRGÜN'Ü
Kaybetmenın uzuntusunu yaşıyoruz Aılesıne ve Sanat
çevresıne başsağlığı dılenz
Anısı ıle aramızda yaşayacaktır
DEVLET OPERA VE BALESİ
GENEL MÜDÜRLÜĞÜ
Oglumuz
dünyaya geldi.
Serap - îrfan
Düvenci
TARİŞ
MEVCUT BtLGlS\\ AR SlSTEMİ YTRİNE YENİ
BİR SlSTEM S\TLN 4LEV4CAKTIR
1 Tanş Genel Müdurluğumuz Bılgı ışlem Merkezı'nde kuru
lu,
- 1BM 4361/MO5 MODEL BİLGİSAYAR SİSTEMÎ YERİ-
NE YENI BİR SlSTEM
kapalı zarf leklıf almak ^uretıvle satın alınacakör
2 Bu ışe aıt ıhale 28 09 1995 gunu Naat 14 00 le yapılacak olup
şartnamesı Tan^ Genel Muduriuğu Satınalma Mudurluğu AL-
SANCAK.lZMlR(Tel 421 00 56) adresınden temın edılebılır
3 Bırlığımız 2886 savılı kanuna tabı degıldır Ihalevı yapıp
yapmamakta kısmen yapmakta veya kısmen dıledığıneverraek-
te scrbesttır Postadakı gecıkmeler kabul edılmez «
DUYURULLR