Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
15 AĞUSTOS 1995 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAM 19
Futbolda hııkıık
kavgası
• Baştarafi 1. Sayfada
ması'nın icra yoluyla uygu-
lanması karan verildi. 4 hazi-
randaki genel kurulda yaşa-
nan tartışma, bu karann uy-
gulanmasında engel oluştur-
du. Kongrenin açıhşında di-
vanın oluşumu ıçın Erzık.
'açık' ya da 'kapalı' oy kulla-
nılması yolunda seçım yapıp
sonucu da "Drvan oluşmuş-
tur" şekhnde açıklayınca
uzun tartışmalar yaşandı. Bu
tartışmalar sonucunda Erzik
yanhlan salonu terk ederken
seçıldığini ıddıa eden AtaAk-
su divan başkanı olarak seçi-
rtıi erteledığını duyurdu. An-
cak Zorlu yanlılan Necdet
Çobanb başkanlıgında bır di-
van oluşturup genel kurulu
sürdürdüler. Bu genel kurul
da ıleri bır tanhe ertelendı.
TFF içın dûğûm çözüleme-
yince spordan sorumlu Dev-
let Bakanı Şükrii Erdeın ola-
ya el koyarak denetleme yet-
İcisini kullanıp ne Erzık'ın ne
de Zorlu'nun ıstedığını yaptı.
Kendisi bir tarih belirleyerek
4 temmuzda seçım yapılaca-
ğını du>iirdu. Bu arada, ılk
genel kurulda yaşanan olayla-
ra ılışkın tartışmalar da sürdü.
4 temmuzdan önce ıstıfa eden
TFF Başkanı Erzık ve arka-
daşlan, bir daha aday olmaya-
caklannı duyurdular. Zorlu ve
ekıbi ıse 4 temmuzda aday ol-
duklannı açıkladılar. Erzık ve
arkadaşlan istıfa etmiş olma-
lanna karşın genel kurulun
yapılmaması içın her tûrlü ça-
bayı gösterdıler. Zorlu ıse ço-
ğunluk sağlanamazsa bıle da-
ha önce yaptıklan genel kuru-
lu sürdüreceklennı açıkladı.
Bunun üzenne Erzik, Ankara
6. Aslıye Hulcuk Mahkeme-
si'ne bu genel kurulun durdu-
rulması ıçin başvurdu. Ancak
mahkeme, böyle bır kongre-
nin yapılamayacağını belirt-
mesıne karşın istıfa etmış ol-
ması nedenıyle 'durdurma is-
teminde bulunamayacağını'
bıldırerek Erzık'ın ısteminı
reddettı.
4 temmuzda Ankara"da ge-
nel kurulu yapan Kemal Zor-
lu ve arkadaşlan, yasal bir yö-
netim oluşturduklannı behr-
terek seçım sonuçlannı Dev-
let Bakanı Şükrü Erdem'e
verdiler.
Ancak Erdem kendi ılan et-
tığı genel kurulun yapılmadı-
ğını ileri sürerek Erzık'ın
açıkladığı 14-15 ağustosta se-
çım yapılacağını bıldirdı. Er-
dem, bu karan Başbakanlık
Müşavirliği'nden aldığı görüş
sonrasında açıkladı. Oysa
Müsteşar Yardımcı Ahmet
Köksal'm ımzasını taşıyan
yazıda Erdem'e, 'yargıya in-
tikal eden konu hakkında bu
aşamada görüş belirtilemedi-
ği' bıldınlmıştı. Zorlu, bunun
üzenne Ankara 7. Asliye Hu-
kuk Mahkemesi'nde tespit
davası açtı. Bu dava, konunun
mahkeme yoluyla ıncelenip
çözümü gerektığı ıçın redde-
dildi. Zorlu, bu kez Ankara 7.
Sulh Hukuk Mahkemesı'ne
başvurdu. Mahkeme, belirle-
diğı bılırkişinın konuyu ince-
lemesinı ıstedi. lsmet Teroei-
taş ve Ramazan Başço-
ban'dan oluşan büirkişi, ya-
pılan seçım ıle Kemal Zorlu
ile yönetimınin yasal olduğu-
nu saptadı. Erziİc ekibi de boş
durmayarak bu yönetımın ya-
sal olmadığını belirten karar
aldıklannı açıkladı.
14-15 ağustosta yapılacak
seçıme üç gün kala ıki ılgınç
karar daha çıkınca, TFF'de
yaşanan kaosun. hukuksal
alana da sıçradığı görülüyor-
du. Zorlu ekibınden Sabri
Hasemoğiu. Ankara Elmadağ
Aslıye Hukuk Mahkemesı'ne
başvurarak 14-15 ağustos se-
çımlerinın, federasyonun ış-
galınin ve yetkılerin durdu-
rulmasına, Zorlu'nun yöneti-
mınin yasallığına ıhşkuı karar
çıkardı. Bu karar, geçen haf-
ta cuma günü öğle saatlenn-
de uygulanırken 5 saat sonra
aynı mahkeme 'ekak evrak fle
karar verildiğini' duyurarak
yapılan ıtıraz üzerine yeniden
'durdurma' karan verdi.
Futbolun yönetiminde ya-
şanan hukuksal savaş üzerine
görüşü ıstenen Anayasa Mah-
kemesi Başkanı Yekta Gün-
gör Özden ıse gazetecilere,
"Bir komıda bu kadar farktı
düşünülüvorsa. bu işin içinde
bir işvardır" yorumunu yapı-
yordu.
Federasyon ıçin bunca uğ-
raş, bunca karar. Hangısı uy-
gulanacak ya da uygulanma-
yacak. Orası belirsız. Durum
böyle olunca, her gün verdık-
len haberlen değışik kararlar-
la duyurma açmazına düşen
gazeteler de ışı "gırgıra" dö-
küyorlardı. Dün bır gazetede
yer alan "özûr" ilanındaki,
"Futbol Federasjonu Baş-
kanlığı, bu konuy la ilgili mah-
kemclerin hafta sonu tatili do-
layısıyle değişmemişrir. Salı
gününden itibaren hangi ada-
yıo o anda başkan olduğunu
dakika dakika gazetemizden
takip edebilirsiniz. Sa>gılan-
muteT tümcelen dikkât çekı-
yordu.
Evet, TFF'de kaos sürüyor.
Bakalım bugün ya da yann
yapılacak genel kurul ne gibı
bır çözüm üretecek.
Sazıyla komışan
• Baştarafi 1. Sayfada
Sezen Aksu'nun son çalış-
ması 'Işık Doğudan Yûkse-
Hr'e büyük katkısı olan 'halk
müziği sevdalısı' Anf Sağ
ıçin Aksu. "Sizinle stüdyoda
coşkudan gözümüzden scüer
boşahrken tekrar tekrar
Tann'ya şükrettim. Bir bilgi-
sayardan daha hızlı usta par-
maklanmzın teUcrin üstün-
deki dupdunı, gösterişsiz, ta
yürekten gezintileriniaklıma
yazdım. Dağ gjbi ağırtığınızı
nasıl kimsenin sırtına yükle-
meyişinizi seyrettim. İıicettk-
li olmanın yeni yeni sırlannı
keşfettim. Bir gün deyişlerk,
türkülerle, aşkla. acdaria ya-
nan kocaman kalbinizde be-
nim de bir yerim olduğunu
hissettim. Hocam bir sevin-
dirn ki sormayın gftsin»" di-
yor.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
nuda öncelik bizim" havasına girince,
sağlam bir zemin hazırlanmayınca her
şey karmakanşık oldu.
Pek çok önemli konuda olduğu gibi
Orta Asya'da da ulusal bir politika orta-
ya koyamadık. llişkilerin gidişıni de rast-
lantılar belirlemeye başladı. Bu, şu so-
nuçlan doğurdu:
- Turan özlemcılerınden şenat elçile-
rine kadar Türkiye içindeki akımlar, Or-
ta Asya'da "Türkiye'yi temsil etmeye"
başladıfar.
- Bu kesimlerin gittikleri ülkelerdeki
uğraşlarından biri, yönetimlere karşı
muhalefet yaratmak oldu. Azerbaycan
ömeğinde olduğu gibi darbeyle yöne-
tim değıştirmeye girişenler de çıktı. Bu
durum, türkiye ile söz konusu ülkeler
arasındaki ilişkileri olumsuz yönde etki-
ledi.
- Uluslararası arenada Türkiye ile ilgi-
li soru işaretleri oluştu. Türkiye'nin Or-
ta Asya'ya, "hangi pencereden baktı-
ğı" sorusu gündeme geldi.
- Bu cumhuriyetlerin tümünde yöne-
tim, sosyalist sistemdekı yöneticılerden
oluşuyor. Çok partili demokrasiye geç-
me yolunda Türkiye onlara katkıda bu-
lunabilirdi. Politikasızlık bu konuda da
adımlar atılmasını engelledi.
Bağımsızlıklannı kazanmalannın üze-
rinden dörder yıl geçmesine karşın bu
ülkelerin Rusya ile ilişkilerınde henüz
"normalleşme" yok. Kızılordu'nun ya-
pısı eski Sovyetler Birliğı koşullarından
Orta Asya ve Türkiye
çok farklı değıl. KafkasJar'dan Moğol sı-
nınna kadar askeri birlikler yerini koru-
yor.
Kardeşlik duygulanyla ilk sarılmala-
rın ardından zaman gösterdi ki Rusya,
Iran ve Çin faktörünü yok sayarak Orta
Asya'da politika yapmak olanaksız. Or-
ta Asya cumhuriyetlennin kendı içlerin-
de bile bir araya gelmesi, Rusya'nın
"bilgisi dahilinde" gerçekleşiyor.
Iran'ın, özellikle Azerbaycan ve Türk-
menistan'la bağlan var. Iran'da 25 mil-
yon dolayında Azerinin yaşaması, iliş-
kilerin yumuşak karnı. Türkmenistan'ın
Iran'la bin kilometreyi aşan sınırı pek
çok alanda "ortak hareket etmeyi" da-
yatıyor.
Türkmenıstan Devlet Başkanı Niya-
zov, "herkese pasaport" taktiğini uy-
guluyor. Geçen yıl, Cumhurbaşkanı Sü-
leyman Demirel'in ziyareti sırasında
kendisineTürkmenistan pasaportu ver-
miş ve "Artık bizim de yurttaşımızsınız"
demişti.
Sonradan öğrendik ki Yeltsin le Raf-
sancani'ye de pasaport vermış.
Bugünkü açılmadan sonra ortaya çı-
kan gerçek şu ki yüzyılın başında Sov-
yetler Birlığı'nin çatısı altınagiren bu ül-
kelerde "aşiret düzeninde sosyalizm"
denendi. Sistem çökünce de yeni dev-
let, mevcut yapı üzerine kuruldu.
Orta Asya cumhuriyetlerine yönetim
biçimı bakımından en yakın ülke ise Çın
Halk Cumhuriyeti. Muhalefetsiz merke-
zi yönetim.
Başbakan Tansu Çiller'in beş günlük
Kazakistan, Kırgızistan ve Türkmenis-
tan gezisinın ilk durağı Almatı'dayız.
Kazakistan, Türk cumhuriyetlerinin
yüzölçümü bakımından en büyük, do-
ğal kaynaklar bakımından en zengin üi-
kesi. Türkiye, Kazak petrolünün Ana-
dolu toprakları üzerinden Batı'ya ulaş-
tınlmasını istiyor. Kazakistan daaynı dü-
şüncede. Ne var ki Rusya, bugünkü du-
rumu korumaktan yana. Halen, Kazak
petrollerinin önemli bir dilimi, boru hat-
tı ile Rusya'nın Karadeniz kıyısındaki
Novorossisk Limanı'nataşınıyor. Bura-
dan tankerlerle istanbul ve Çanakkale
Boğazı üzerinden Batı'ya ulaştırılıyor.
Bugünkü görüşmelerin en önemli
maddelerinden biri bu.
Irak'taki gelişmeler
Türkiye'nin "ulusalpolitika" üretmek
yerine ABD'nin peşine takılmayı yeğle-
diği dış konulardan biri de Irak.
Körfez Savaşı'nda Irak'a ambargo
uygulanması kararını hiçbir pazarlığa
girmeksizin anında yerine getirip boru
hattını kapatmıştık. Ürdün bile Türki-
ye'den daha karariı çıkmış ve uğraya-
cağı zarara dikkat çekerek ambargoya
soğuk bakmıştı.
Aynı Ürdün, bugün Saddam'ın kızı,
damadı ve beraberindeki 30 kışiye ka-
pısını açıyor. Aniden ne değişti? Ürdün,
Saddam'a en zor günlerinde sahip çı-
karken bugün niçin arkadan hançerli-
yor? Damatlarla Urdün yönetıminin di-
yaloğunu kim sağladı?
Henüz bu soruların yanrtı verilmiş de-
ğil. Akla şu olasılıklar geliyor:
- Bu planı, Saddam'ın ancak böyle bir
aile operasyonuyladevrilebileceğinı dü-
şünerek ABD mi hazırladı?
- Dublin'de Kürt liderlerin anlaşmasıy-
la Saddam'a karşı böyle bir plan kurul-
ması arasında bağlantı var mı?
Bu gelişmelerin nelerdoğuracağı he-
nüz kesinlik kazanmış değil. Ancak ABD
yönetiminin konuya ilişkin olarak Anka-
ra ile de temas kurması şu soruyu gün-
deme getiriyor:
- Acaba Ankara'ya düşen bir rol mü
var?
Başbakan Yardımcısı Hikmet Çe-
tin'le önceki akşam görüştüm. Geliş-
meleri izliyor. "Yorum yapmak için er-
ken" diyor. Çetin'in Irak değerlendirme-
si şöyle:
"Irak'ı kimin yöneteceği Iraklılann işı-
dir. Buna kanşamayız. Ama Irak'ın ulus-
lararası alanda yalnız kaJmasının birin-
ci sorumlusu Irak'taki yönetimdir. Bu-
güne dek, hep bir şeyleri açıkta bırak-
tılar. Birteşmiş Milletler'in istemlerinin
bazılannı yerine getirmeyip koz verdi-
ler."
Ortadoğu yeni değişıkliklere gebe.
Gelişmeler, Türkiye'ye de rol biçilece-
ğini gösteriyor.
Tren
kazası:
31 yaralı
ULUKIŞLA (AA) - Nığ-
de'nin Ulukışla ilçesinde
meydana gelen tren kazasın-
da 31 kişi yaralandı.
Niğde'den Konya'ya gi-
den, Nazif Ceylan yöneti-
mindeki yolcu treni saat
15.30'da IJlukışla tren istas-
yonuna girerken yanliş yol
verilmesi sonucu istasyonda
bekJeyen yük trenine çarptı.
Kazada yaralanan İbra-
him Özkan, Ali Paçacı, Be-
hiç Baş, Osman Özcan,
Nazif Ceylan, Mehmet
Bay lan. Yasemin Polat, Ay-
şe Tulgar, Bahide Karataş.
Hatice Ökten, Yakup Ök-
ten. Mustafa Okçu, Mah-
mut Öztürk, Mehmet Ka-
ban, Esim Ballı, Ahmet Ü-
nal. Hilal Ünal, Aydan Ay-
biike, Emine Ozkan, Er-
dem Ozkan, Fahrettin De-
mirbaş, Rüşhan Turna,
Yonca Turna, Emine Usta-
lı, l'mut Tulgar, Tuncer
Özen, Muammer Yılmaz,
Ziya Güney, Hakan Esen,
Esat Ballı Ve Ali Yüksel,
Nığde ve Ulukışla Devlet
hastanelerinde tedavi altına
alındı.
Ara seçîm - erken seçîm
• Baştarafi 1. Sayfada
bunu da dönemin ilk otuz ayı ile son yı-
lı içinde yasaklayıp bir buçuk sene içe-
risine sıkıştınyor. Yerel yönetim organ-
lannın seçimleri aynı kurallara bağlana-
rak, politikacı fidanlığı sayılan bu seçim
bölgeleri de dar kalıplar içinde tutulu-
yor. Demokratikleşme yolunda başany-
mış gibi sunulan son anayasa değişiklik-
leri arasında, mahalli idarelerin seçimle-
ri ile milletvekılleri seçimlerinin aynı za-
manda yapılmasını saglamak üzere, ge-
nel ve ara seçimlerden önceki ve sonra-
ki bir yıl içinde yerel yönetimlerde hıç-
bir halde seçime gidilmemesi emredilı-
yor. Bu yeni düzenlemenin, seçim aler-
jisinin ek bir göstergesi ve siyasi iktıdar
ıle yerel yönetimlerin ayıu polıtik güçle-
rin eline geçmesi amacına yönelik oldu-
ğu açıktır. Anayasa, böylece seçmenle-
rin sandık başına gitmelerini kutlamak-
la yetinmiyor; milletvekillerini de, TB-
MM başkanlık divanı üyelerini, bir ya-
sama dönemi içerisınde ikı ve üç yıllık
görev süreleri için, yalnız iki kez seçme-
lerine olanak tanıyor.
iştebuanayasalçerçevede 1991 Ekım
ayı sonunda başlamış olan TBMM
19'uncu döneminin 450 üyeliğınden beş-
te birinın, değişik nedenlerle boşalmış
olduğu nedeniyle, ana muhalefet partisi,
anayasa uyannca, ara seçim yapılması
için bir süre önce bir kanun teklifi sun-
muştur. Fakat, koalisyon hükümetinin
büyük ortağı siyasi partinin bu öneriyi
benimsemek istememesi yüzünden,
Meclis Anayasa Komısyonu'nda beklet-
tiği anlaşılmaktadır. Geçen temmuz ayı
sonlannda anayasada gerçekleştirilen
değişikliklerden biriyle Meclis'in her yıl
kendilığindentoplanmagünü 1 eylülden
1 ekime alınınca ana muhalefet partisi,
ara seçim yapılmasına ilişkin teklifinin
yasama döneminin son yılına girilmeden
önce ele alınıp karara bağlanmaması ola-
sılığı belirdığınden. tatılde bulunan TB-
MM'yi 14 ağustosta toplantıyaçağırma-
sı için 93 imzalı bır önerge ile Meclis
Başkanlığı'na müracaat etmiş ve bu is-
tem kabul edilmış bulunmaktadır. Buna
göre, Meclis Genel Kurulu, 16 ağustos
çarşamba günü ara seçim konusunu
görüşmeye başlayacaktır
Öte yandan muhalefet partilerinin bü-
yük çoğunluğu, 26 Mart 1994 günü ya-
pılan tüm yerel yönetim seçimlerinde.
iktidarda bulunan koalisyon partilennin
oylannda önemli ölçüde düşüşler olma-
sı karşısında, genel seçimlerin yenilen-
mesini, yani yasama dönemi sona erme-
den erken seçim yapılmasını sürekli bi-
çimde ıstemektedirler. TBMM'nin
1983 'ten bu yana geçirdiğı önceki ikı ya-
sama döneminde de normal süre olan beş
yılını doldurmadığı göz önüne alınırsa,
dört yıllık sürenin iktıdarlan yıpratmaya
yettiği kabul edilmek gerekir.
Ne var kı, koalisyon hükümetinin bü-
yük ortağı siyasi parti, 19'uncu yasama
döneminin beşinci yılını da iktidarda ge-
çirmekte karariı görünüyor ve ara seçım
yapmayı da göze alamıyor gibidir. Çö-
zülme sürecine girmiş olan iktidann kü-
çük ortağı siyasi parti ise gerek ara, ge-
rek erken seçım konusunda kararsızlık
sergiliyor. Bu yüzden, ana muhalefet par-
tisi lideri, iktidar yandaşı milletvekileri-
nin Anayasaya Komisyonu ve/veya ge-
nel kurul toplantılannı engelleme yolu-
na gidebilecekleri kuşku ve kaygısmı
açıklamaktan geri kalmıyor. Ana muha-
lefet partısınin bir genel başkan vekili ile
ara seçim kanunu teklifinin sahibi, Mec-
lis grubu başkanı vekili, ara seçim istem-
leri ile iktidan asıl erken seçime zorla-
mayı amaçladıklannı belirtıyor; kısmi
seçime karar venldikten sonra, genel se-
çimlerin yenılenmesını de birlikte karar-
laştırmaya hazırolduklannı açıklıyorlar.
Koalisyonun büyük ortağı partinin bir
genel başkan vekili ise, ara seçim kara-
nnın çıkması halinde erken seçimı gün-
deme getireceklerini söylüyor. (Bu pa-
ragrafta aktanlan bılgiler, Cumhunyet'in
11 Ağustos 1995 günlü sayısındakı ha-
berden alınmıştır.)
Sonuncu genel başkan vekilınin soz-
lerinden çıkan anlam şudur: Biz aslında
ne ara seçim ne de genel seçim istiyoruz;
ama her şeye rağmen, ara seçim kanunu
teklifi kabul edilecek olursa, o zaman
biz de erken seçim önerisinde bulunuruz.
Bu yoldan ara seçim yapılmasını önler ve
dönem sonuna yakın birgünde seçimle-
n yenileyerek, 1996'da iktıdarda kalınz.
Karmaşık görünen bu seçım tertıbınin
uygulamaya geçirileceği kuşkulu ıse de
anasaya karşı hile olduğu açıktır.
Şöyle ki, TBMM, ara seçim konusu
teklıfini yasalaştınrken, 1995 Kasım
ayından önce gelen bir günde oy verilme-
sini kabul ederse bu seçım, anayasanın
78. maddesine uygun olarak, 19'uncu
dönemin dördüncü yılı ıçmde gerçekleş-
miş olur. Ara seçim kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra, erken seçim yapıl-
masını öngören bir kanunun çıkanlma-
sı, ara seçimın uygulanmasını engelle-
mez. Çünkü anılan 78. maddede göste-
rilen süreler beş yıllık tam bir yasama
döneminin başlangıç ve sonuna göre he-
def edilmek gerekir. Yoksa, zaten her dö-
nemde bir kez yapılmasına izın verilen
ara seçim, Meclis'teki herhangi bir ço-
ğunluğun istencine bırakılmış olur. Oy-
sa gerçek demokrasilerde kısmi seçim-
ler, en az genel seçimler kadar önemli ve
etkıli olan halkın nabzmı yoklama aracı-
dır. Özellikle Türkiye gibi uzun süredir
hemen her alanda derin bunalımlardan
geçmekte olan ülkelerde ara seçimlerin
yapılması, toplum yaşamında büyük sa-
kınca ve tehlikeleri gidermek ve önle-
mek bakımından bir zorunluluktur.
Ara seçime karşı çıkanlann ileri sür-
dükleri neden ve gerekçelerden hiçbıri
geçerli ve yerinde sayılamaz. Kısa ara-
larla seçim ortamına ginlmesı ve halkın
kampanyalarla meşgul edilmesi, zaman
ve enerji yitirilmesine neden olur. kamu
düzeninin ve güvenlığinin bozulmasına
yol açılabılir deniliyor.
Ara seçimler de yapılmayacaksa, bu
ülkede çağdaş demokrasinin katılım öğe-
si nasıl somutlaştınlacak? Seçım kam-
panyalannın düzenlı ve güvenli biçimde
yürütülmesı, siyasi partilerin sistemli ve
dısiplinli çalışmalan ile idarenin kolluk
görevlerini gereği gibi yerine getirme-
siyle sağlanabilir ve sağlanmalıdır. Se-
çimler, gerek siyasi partiler ve adaylar
için. gerek Hazine yönünden büyük har-
camalan gerektirdiğinden, özellikle eko-
nomik ve malı bunalımın sürdüğü bu ül-
kede, israfa yol açan bir süreçtir. Anaya-
sada (m.68) öngörülen siyasi partilere
devletin mali yardımı, herhalde üyeleri-
nın kişısel çıkarlan için değıl, daha çok
seçim giderlerinr karşılamalannı amaç-
lamaktadır. Devletin, yalnız ara seçimler
dolayısıyla değil, beş yıl boyunca genel
ve yerel tüm seçimler için harcamak du-
rumunda olduğu paralar, sadece bir yıl-
da siyasılerle maiyetlerinin ve yüksek
bürokratlann iç ve dış gezileri, resmi mi-
safirleri ağırlama ve protokol, her türlü
ulaşım araçlan giderlen ile kimilerine
sağlanan teşvik, kredi, ödeneklerin vb
toplamı yanında devede kulak ölçüsün-
de kalır. Ve bütün bu konular ve etkin-
likler, herhalde seçim işlerinden daha
önemli ve gerekli değildir. Bu nokta ile
bağlantıh olmak üzere, hükümet başka-
nının, içinde bulunduğumuz ortam ve
koşullarda ara seçime gidilmesi duru-
munda(sankı mübah ve kaçınılmaz imiş
gibi) "seçim ekonomisi"nın tüm olumsuz
etkılenyle bunalımı daha da ağırlaştıra-
cağını, ara seçime karşı pohtikası için bir
gerekçe olarak açıkça ıleri sürebilmesi,
gerçekten hazin ve korkunçtur. Jktidann,
iki yılı aşkın süredekı tasarruf ve ıcraatı
ile ülkeyi ve toplumu içine soktuğu çok
ağır durumdan yasama döneminin geri
kaian son bır yılında mucizeler yaratarak
kurtarmak olanağı bulunmadığından; se-
çimlere gitmeyip, bu süreyi de kullan-
mak ıstemesı, gerçekçi ve haklı görüle-
mez.
Bu konuyla ilgili yaygm, fakat bence
yanlış bir kanıya göre; siyasi iktidar, ge-
rek ara seçimin gerek genel seçimin ken-
di çıkanna en uygun zamanda yapılma-
sını kararlaştırma yetkisine sahiptir. In-
gilız genel seçım teamülünden esinlenen
bu görüş. yasama dönemi süresınin ya-
salarda behrli olduğu parlamenter rejim-
lerde doğru ve geçerli olamaz. Çünkü bu
ülkelerde olağanüstü haller dışında, ge-
nel seçimlerin önceden saptanan süre bı-
timınde yapılması zorunlu olduğu gibi;
kısmi seçimlenn de en kısa zamanda ger-
çekleştirilmesı kaçınılmaz sayılmakta-
dır. Türk siyasi sisteminde ve uygulama-
lannda, seçım dönemleri belirlı sürelere
bağlı olup, ara seçimlerin de kısa zaman-
da yapılması geleneğı bulunduğundan;
TBMM, yasal koşullann gerçekleşmesi
halinde hiçbir seçımi engelleyemez ve
erteleyemez.
Boşa zaman harcamayın...Gönlünözce eğlence yalnızca HBB'de!
Sörprizlerle dolu
bir canlı yayın...
Haftanın en flaş
olayları bu programda...
Sinema klasiklerinden
yine muhteşem bir film...
25 bin atama yapılacak
Oğretmen atamalan
26 ağustosta
• Bakanlık yetkilileri, 1995 yılı atama
döneminde 25 bin kadroya başvuran 25 bin
312 adaym ataması için hazırlıklann
sürdürüldüğünü, atamalann 26 ağustosta
yapılmasının planlandığını belirttiler.
ALOALO
Bu programda da sizden uzak değiliz.
Arayın, sorun... şeniiğe siz de ortak olun.
Ayrıco sevdiğiniz sanatçı Mistihan Acar'ın
en göıel parçalarını dinleyin. Dahası?
İzleyİn, görün!
MEGAZIN YAZ SONU
MESAM ve Yıldtrım Gürses'le
itgili yolsuzluk iddiaları... Bülent Ersoy'un
muhteşem gecesi! .. Röçhan Adlı'nın cenazesi
ve Türkan Sultan'ın suskunluğu...Bu program
yine dopdoiu! İzlememek olur mu?
Gene Keiiy ve Judy Garland'ın
olağanöstu performanslorını sergiiediği...
Her iki kuşağın da zevkie izleyeceği bir
sinema şöleni! Kesintikle kaçırmayın.
Her programı bir olay... işte izlenecek kanal! opoooo
"İyi TV"
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Milli Eğitim Ba-
kanlığı, 64 branşta 25 bin
oğretmen kadrosuna yapıla-
cak atamalan 26 ağustosta
bilgisayar kurasıyla gerçek-
leştirecek.
64 branşın 28'inde kon-
tenjandan fazla başvuru alı-
nırken, Japonca'da başvııru-
da bulunan olmadı. 9150
kontenjanla en yüksek açığı
oluşturan sınıf öğretmenliği
için 5116 kişi başvuruda bu-
lundu.
Bakanhk yetkilileri, 1995
yılı atama döneminde 25 bin
kadroya başvuran 25 bin
312 adayın ataması için ha-
zırlıklann sürdürüldüğünü,
atamalann 26 ağustosta ya-
pılmasının planlandığını be-
lirttiler. Branşlara göre, kon-
tenjan ve başvuru sayılan
şöyle:
Okulöncesi öğretmenliği
(350-549), sınıf öğretmenli-
ği (9150-5116), Türkçe,
Türk dili ve edebiyarı (2000-
1504), felsefe(400-813), ta-
rih (1500-1478). coğrafya
(1000-841), sosyal bilgıler
(150-46), matematik (533-
1510), fizik (500-1232),
kimya (500-1497), biyoloji
(500-1824), fen bilgisi (100-
63), beden eğitimi (750-
865), müzik (500-314). re-
sim-iş (400-614), iş ve tek-
nikeğitimi (100-87), e\ eko-
nomisi (100-87), ticaret
(100-61), Ingılizce (1750-
789), Hollandaca(S-l), Ja-
ponca (7-0), matematık-In-
gilizce (350-48). fizik-tngi-
lizce (75-34), kimya-tngiliz-
ce (100-33), biyoloji-Tngi-
lizce (75-22), oğretmen li-
seleri meslek dersleri (5-
478), din kültürü ve ahlak
bilgisi (750-1139), rehber
öğretmenliği (300-714),
işitme engelliler sınıf öğret-
menliği (49-21), zihinsel en-
gelliler sınıf öğretmenliği
(60-41), görme engelliler sı-
nıföğrermenliği (15-17), ti-
caret lisesi meslek dersi
(400-243), nakış (90-126),
çocuk gelişimi ve eğitimi
(100-46), el sanatlan-çiçek
(100-229). ev yönetimi
(145-114), resim 2 (50-51),
grafık (70-12), seramik (16-
56), besin ve gıda analizi
(10-336), klasikçiftçilık (5-
1), sıhhı tesisat (60-43), ya-
pı (30-269), tesviye (70-
177). matbaa (60-51), tele-
komünikasyon (40-11), ge-
mi makınelen(20-4), güver-
te (10-3), elektronik (250-
83). elektrik(350-15),bilgi-
sıyar( 120-123), teksril (75-
!32),metalişleri(120-178),
makine (130-63), tnkotaj
(45-33), giyim (100-216),
hazırgiyim (50-44), kuaför-
lük (45-35), makine resim-
ciliği(35-113),motor(100-
118), harita kadastro (20-
24), mobılya dekorasyon
(105-90), kalıpçılık(35-50),
model (10-55).