05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
-14 AĞUSTOS 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYPA EKONOMI Şirket kurmaya açdchk • ANKARA Cumhuriyet Bürosu - Sanayi ve Ticaret Bakanlığı ilgili yasada yapılan değişiklikten sonra şirket kuruluşlannın nasıl yapılacağına açıklık getirdi. Anonim ve limited şirketlerde kullanılacak ticaret unvanının, daha önce herhangi bir sicil dairesi tarafindan tescil edilmemiş olması şartı aranacak. Söz konusu tebliğle, daha önce anonim şirketler için 5 milyar lira, limited şirketler için de 500 miryon liraya çıkanlan asgari sermaye miktan yanında, taahhüt edilen sermayesinin dörtte birinin bankaya bloke edilmesi ile anonim ve limited şirketlerin kuruluşuna ilişkin dûzenlemelere açıklık getirildi. HamçeHk üretimimle artış • ANKARA (ANKA)- Uzun ve yassı ürün üretimindeki dengesizlik nedeniyle acil yapısal önlemler alınmasını isteyen Türk demir-çelik sektörü, yılın ilk yansında gerçekleştirdiği 6.5 milyon tonluk ûretimle, Türkiye'yi en fazla ham çelik üreten ülkeler sırasında onbeşinci sıraya taşıdı. Demir-Çelik Üreticileri Derneği'nden edinilen verilere göre Tûrkiye, ocak-haziran döneminde tüm dünyada 66 ülke tarafindan gerçekleştirilen 368.4 milyon tonluk ham çelik ûretiminin yüzde 1.8'i oranındaki 6 milyon 514 bin tonunu gerçekleştirdi. Güneydoğu'da toplu konut satışi • DİYARBAKIR (AA)- Toplu Konut tdaresi (TOK.1); Diyarbakır, Şirnak ve Hakkâri'de yaptırdığı toplam 1.480 konutun satışına yann başlıyor. 15 gün satışta kalacak konutlann, gerçek değerinin yanm fiyatma satılacağı bildirildi. TOKt yetkilileri, bu illerdeki konut sorununu çözmeye yönelik yaptınlan konutlan "çağdaş ve ekonomik" olarak nitelendırerek, şunlan söylediler: "Üç seçenek halinde satişa çıkan konutlann taksitleri, memur maaşlan oranmda arttınlacak." GAP'ta rekor pamuk üretimi • ŞANLIURFA(AA)- GAJP'ta sulu tanma açılan Harran ile yeraltı suyuyla sulanan Viranşehir ovalannda pamuk rekoltesinin bu yıl rekor düzeyde, 350 bin ton dolayında gerçekleşmesi bekleniyor. Şanlıurfa Valisi Ziyaeddin Akbulut, çok yakan bir gelecekte Türkiye'nin. dûnyada en fazla pamuk üreten ülkesi olacağmı söyledi. Akbulut, yaptığı açıklamada, bu yıl sulamaya ilk kez açılan Harran, Şanlıurfa ovalannda 20 bin hektar alana, bir o kadar da Akçakale, Viranşehir ve Bozova'da yeraltı sulan ile sulanan alana pamuk ekimi yapıldığını bildirdi. Doğu'ya yatıpım bankası • ERZURUM(AA)- Erzurum Ticaret ve Sanayi Otfcsı Başkanı Lütfü Yücelik, Dogu Anadolu Bölgesi'nde bir "kalkınma ve >annm bankası" kunlmasını istedi. Yücelik, yaptığı açülamada, Doğu Anjdolu Bölgesi'nde yatnmcılann deseklenmesinin şart olcbğunu belirterek, "Kırulacak kalkınma ve yatnm bankası ile böl|edeki yatınmcılar deseklenebilir" dedi. Yürelik, bölgedeki mali kayıak sıkıntısının aşılması içiı kurulması gereken kakınma ve yatınm baıkasınm esnaf, sanatkâr, çifçi, sanayici ve ihncatçıya düşûk maliyetli krelı ımkânı sa^iayabıleceğini anlattı. DÜNY\ EKONOMİSİNE BAKIŞ ERGÎN HLDIZOĞLU Vizanmız, yılhk iznini lcıüandığındaiL, yaolanna bir siire ara vvıniştir. Siyasi kaygısı olmadığı için görevi bitince özel sektöre geçeceğini belirten ÖİB Başkanı Söylemez: 'Vicdahım rahat gideceğim' ESRAYENER ANKARA- Özelleşrirme ldaresi Başkanı Ufiık Söyiemez, özelleştir- me uygulamalannda kamuoyunun desteğinin alındığını ve siyasi ka- rarlılığın oluştuğunu belirterek, "Uygulamalan hızla gerçekleştiri- yoruz. Özel sektöre vicdanım rahat gkteceğün" dedi. Söylemez, Ereğli Demir-Çelik Fabrikasfnın (Erde- mir) satışmın ekim ayı sonu veya kasım ayı başında tamamlanacağı- nı kaydederken, kurumun dış borç ve programlanan yatınmlannın dev- letle alacak firma arasında paylaşı- labileceğini bildirdi. Geçen ay açı- lan ihalesine teklif gelmeyen Pet- las'ın, ûretim ve istihdam garantisi verecek bir firmaya "bedava" veri- lebileceğini de bildiren Söylemez, Kore'deki bir lastik fabrikası ile Mil- li Savunma Bakanlığı'na bu konu- da bir mektup yazdığını kaydetti. PTT'nin T'sinin satışı için danış- manlık yapacak firmanın seçiminin de eylül ayında tamamlanacağını anlatan Söylemez, telekomünikas- yon hizmetlerinin lisans satışının, danışman firmanın görüşü ahnarak gerçekles.tirileceğini bildirdi. Söy- lemez, lisanslann bütün olarak da satılabileceğini açıkladı. Özelleştırme Idaresi Başkanı Söylemez, Cumhuriyet'e yaptığı açıklamada, özelleştirmenin ülkede yapılacak mali reformlann temeli- ni oluşturduğunu belirterek, toplu- mun zarannın önlenebilmesi, ülke- nin kalkınması için özelleştirmenin şart olduğunu bildirdi. Süt Endüstrisi Kurumu'nun (SEK) satışının tamamlandığmı, Et ve Balık Kurumu'nun (EBK) da bü- yük bölûmünün özelleştirildiğini anlatan Söylemez. ağustos ayında, Sümerbank, KÜMAŞ ile Turban otellerinin satılmasını hedefledikle- rini, bu satışlardan 500 milyon do- lara yakın gelirbeklediklerini bildir- di. Idarenın basın-yayın organlan, televizyonlar ve tanıtım kitapçıkla- nyla özelleştinne için büyük bir ta- nıtım kampanyası başlattıklannı keydeden Söylemez. özelleştirme- nin yararlannı kamuoyuna anlata- caklannı söyledi. ERDEMIR'in satışının ekim so- nu veya kasım başında tamamlan- masını beklediklerini anlatan Söy- lemez. "Kurumun borçlan için ya özd sektör teminat getirecek ya da borçlann bir kısımını üzerine ala- cak" dedi. Erdemir'ınözelleştırme- sinde, devletin onay ve veto yetki- siniiçerenaltınhisse>Cban:p okıca- ğını anlatan Söylemez, kurumun borçlannı ile yatınmlannın bir kıs- mının satıştan sonra da devlet tara- findan üstlenileceğini doğruladı. PETLAS için açılan ihaleye tek- lif verilmediğini anlatan Söylemez, kurumun Kırşehir için önemini vur- gulayarak, "Fabrikayı kapatmak ve- ya tasfiye etmek son çere" diye ko- nuştu. Petlas'ın üretim ve istihdam garantisi verecek bir fırmaya beda- va verilebileceğini kaydeden Söy- lemez, konuyla ilgili olarak Ko- re'deki bir lastik fabrikası ile Milli Savunma Bakanlığı'na mektup yaz- dıklannı söyledi. PTT'nin T'sinin özelleştirmede- ki en önemli satış olduğunu vurgu- layan Söylemez, kurumun hissele- rinin satışında danışmanhk yapacak firmanın seçiminin eylül ayı sonun- da tamamlanacağını anlattı. • Henüz üç aydır özelleştirmenin başında bulunan Ufiık Söylemez, 'Özel sektöre vicdanım rahat gideceğim' diyerek, Özelleştirme Idaresi başkanlannm görevden sonra özel sektöre geçme geleneğinin devam edeceği işaretini de şimdiden vermiş oldu. Danışmanhk ihalesi için belirle- dikleri 6 firmanın isimlerini Dünya Bankası'na gönderdiklerini anlatan Söylemez. T'nin hizmetlerinin li- sans hakkının satışı için de danış- man firmayı beklediklerini söyledi. Söylemez, eylül ayında cep telefo- nunun lisans heizmetlerinin satışını programladıklannı, bu satıştan 1 milyar dolara yakın gelir bekledik- lerini söyledi. PETKİM, rafineriler ve Petrol Ofısi'nin özelleştirmesi için çalışıl- dığını da anlatan Söylemez, "An- cak bu kuruluşlann sauş işlemleri 1996 başında yapüacak"dıye konuş- tu. Söylemez, yılın ikinci yansı için açıklanan 2.5 milyar dolarlık özel- leştirme gelir hedefimn halen sür- düğünü belinirken. cep telefonu ve Erdemir'in satışından büyük gelir beklediklerini kaydetti. Gelir, kâr eden KİT'lerden ANKARA (Cumhurivet Bürosu)- Özelleştirme uygulamalannda temmuz sonu itibanyla sağlanan 3 miryar 138 milyon dolarlık gelirin 799 miryon dolan, kâr eden kuruluşlann temettülerinden oluştu. Aynı dönem itibanyla özelleştirme için 2 milyar 914 milyon dolarlık harcama yapıldı. Geçen ay soou itibanyla, özelleştirmedcn clde edilen 3 milyar 138 milyon dolarlık gelirin 255 milyon 668 miryon dolan bu yıl içinde gerçekleşti. Bu dönem itibanyla, KİT satışlanndan 2 milyar 263 milyon dolarlık gelir elde edildi. Özelleştirme uygulamalan için geçen ay sonu itibanyla yapılan toplam 2 miryar 914 milyon dolarlık harcamanm 279 milyon dolan bu yıl içinde gerçekleşti. Et ithatine sorumhı araınyor• Hak-lş Konfederasyonu Genel Sekreteri Salim Uslu, et ithalatınm gerekçesini teröre bağlayan Devlet Planlama Teşkilatı (DPT) Müsteşan Necati Ozfırat'ı eleştirirken "Et ithalatına PKJC bahanesi gösterilemez" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Nüfu- sunun önemli bir bölümü hayyancılıkla geçi- nen Türkiye için et ithal edilmesine neden olan gelişmelerden kimin sorumlu olduğuna ilişkin tartışmalarkızıştı. Hak-lş Konfederas- yonu Genel Sekreteri SaHm Uslu, et ithalatı- nm gerekçesini teröre bağlayan Devlet Plan- lama Teşkilatı (DPT) Müsteşan Necati Özfr- rat'ı eleştirirken "Et ithalatına PKK bahane- si gösterilemez. Bu kararlar, et lobisinin plan- h bir vurgun politikastnın hayata geçirihnesin- den başka bir şey değUdir*' dedi. Türkiye Zi- raatçılar Derneğf(TZD) Başkanı İbrahim Yet- kin, et için uygulanan hatalı politikalann di- ğer tanm seİctörlerinde devam etmesi duru- munda, yurttaşlann ekmeği de vitrinde sey- reder duruma geleceklerini belirtirken ANAP Genel Başkan Yardımcısı Üker Tuncay, et it- hal edecek şırketlerin triryonlarca lira kazana- caklanna dikkat çekti. Hak-lş Konfederasyonu Eğitim Genel Sek- reteri Salim Uslu, dün yaptığı yazılı açıklama- da, DPT Müsteşan'nın "Şimdi ne yapahm olan oldu, halkımız et yemesüı diyemeyiz, et it- halaünın nedeni PKK terörüdür" sözlerini anımsatarak şu görüşleri kaydetti: "Tûrki- ye'de hayvancıbk potansiyeiinin yok ounasuun nedenini PKK teröriine bağlayarak hükümet- lerin >anlış hav>'ancılık politikalanndaki so- rumluluğunu görmezlikten gelmek, kimseye bir şey kazandırmaz." Uslu, hükümetlerin son 10 yıldır "bilerek ve isteyerek" uyguladıklan politikalar sonu- cu, süt ve besi hayvancılığının yok olduğunu ve Türkiye'nin et konusunda dışa bağımlı ha- • Türkiye Ziraatçılar Derneği Başkanı Yetkin, et için uygulanan hatalı politikalann diğer tanm sektörlerinde devam etmesi durumunda, yurttaşlann ekmeği de vitrinde seyreder duruma geleceklerini belirtti. Hayvancıhğın bilerek ve isteyerek yok edildiği öne sürülüyor. le geldiğini vurgulayarak "Törkiye'de besi hay'vancıuğı sadece Güneydoğu'da degiL terö- rün olmadığı bölgelerde de yapılmaktaydı. Şimdi terörün olmadığı bölgelerde de besici- lik kazanç kapısı ounaktan çıkmış, insanlar kente göçe zorlanmışlardn-" dedi. ANAP'tan vurgun suçlaması ANAP Genel Başkan Yardımcısı Tuncay da dün düzenledeği basın toplantısında, et it- halatıyla Güneydoğu halkının en önemli ge- lir kaynağı olan hayvancıhğın gerileyeceğine dikkat çekerek "Güneydoğu'da vatandaşın ekmeğine mani olunarak terörün ekmeğine yağ sürülecektir" dedi. Tuncay, et ithalinın komediye dönüştüğünü bildırerek, "Turld- ve'ye 50 bin ton üzerindeet gjrecektir. Yine mil- yonlarca dolann üzerinde döviz gidecek ve et ithal eden kurumlar. triryonlarca para kaza- nacakür" diye konuştu. Yetkin de son 20 yılda buğday üretiminde kayda değer bir artış olmadığını, buna karşın ülke nüfusunun yılda yüzde 2.5 oranında art- tığını bildirdi. Yetkin, yapılan araştırmalar- larda, bu durum değişmezse Türkiye'nin 2020 yılında buğday açığının 14 milyon tona ulaşacağını kaydederek "Bu gidişe bir dur di- yemezsek 2020 yılında Türkiye. Somali'nin durumuna düşecek. İ stelik önümüzdeki yüz- yüda buğda>ın tıpkı petrol gibi stratejik bir ürün olacağmı düşünürsekkarşınuza ckJdi bir bağımlılık sorunu çıkacak" dedi. Marka'da dünyaya uyum ANKARA Cumhuriyet Bürosu -Türkiye, marka ve patent konulannda, uluslararası standartlan kabul etti. Türkiye'nin, "Markalann Tescili Amacıyla Mal ve Hizmetlerin lluslararası Sınıflandınlmasına İlişkin Nis Anlaşması". "Markalann ŞekiIÛ Elemanlannın Uluslararası Sınıflandınlmasuıı Tesis Eden \l>-ana Anlaşması" ve "Uluslararası Patent Sınıflandınlması ile İlgili Strasbourg Anlaşması"na katılımı, Bakanlar Kurulu tarafindan kabul edildi. Bakanlar Kurulu'nun söz konusu anlaşmalara katılımla ilgili kararlan Resmi Gazete'de yayımlandı. Söz konusu düzenlemeler, Türkiyc'nin Avrupa ile entegrasyona yönelik olarak gerçekleştireceği hukuksal ve kurumsal düzenlemeler arasında yer alıyor ve gümrük birliği öncesi bu anlaşmalara katılım şartı bulunuyordu. Türkiye bu kapsamda a>xıca, yeni marka ve patent kanunlan gerçekleştirecek, marka ve patent konulanyla ilgili diğer uluslararası anlaşmalara da katılacak. KONUK YAZAR Buğday-ekmek olayı... 1950-196O'h yıllarda Adana, Antalya ve Ege ovalannda buğday ekimi yapıl- mazdı. Yapılan ekim çiftçinin kendi ge- reksinimi içindi. Sonraki yıllarda, bu böl- gelerin iklimine uygun tohumlar geliştiril- di, hububat ekimi teşvik edildi. Anadolu toprakJannda yüz yıllardır dekar başına ortalama 200 kg kadar alınan buğday, Güney'de ve Ege'de ortalama 500 kg ka- dar çıktı. Çiftçi, daha kârlı bulduğu için topraklannın büyük kısmını arpa ve buğ- daya ayırmaya başladı. Adına, halk tarafindan 'deste krtlığı' denilen ve mayıs ve haziran aylanndaki buğday boşluğunu dokjuran Güney ve Ege ovalarının buğdayı, bu yıla kadar 'deste krthğı'nı hissettirmemişti. Birkaç kez, kaliteli buğ- day katkısı için ofisçe ve bazı özel firmalarca ithal edilen buğday dı- şında Türkiye buğ- daysız kalmamış, stoklu olmuş, hat- ta Rusya'dan ayn- lıp yeni devletler kuran soydaşlan- mıza buğday sat- mış ya da hediye olarak vermişti... Şimdi gelelim bu yılın 'buğday ve ekmek olayı'na! Önce şunu belirtmek gerekiyor: Yur- dumuzda hububatın rekoltesini, biçer- döverler tarlaya girmeden tahmin etmek olası değildir. Havadan ve yerden baka- rak ona buna sorarak rekolte tahmini ya- pılamaz. Çünkü, iklim koşullan (yağmur, yağmursuzluk, erken gelen sıcaklar ve buğdayı başakta kavuran rüzgâriar, ba- şakta gelen yağışlar ve hasere...) son an- da her şeyi değiştirebilir. ışte bu yıl du- rum, biraz da böyle oldu. Yağmur zaman- sız oldu. Sıcak oldu, ama zamansız oldu. Buğday tam başakta iken bazı bölgeler- de günlerce esen yel taneyi kuruttu,_ bi- çileceği zaman yagan yağmurlar da buğ- Birkaç kez, kaliteli buğday katkısı için ofisçe ve bazı özel firmalarca ithal edilen buğday dışında Türkiye buğdaysız kalmamış, stoklu olmuş, hatta buğday satmıştı. dayın ekmek olma özelliğini bozdu. Sü- ne olayı da üstüne tuz biber ekti... Şimdi Türkiye'de buğday harmanı bitmiştir. El- de edilen ürün neyse odur. Ama bunu tahmin etmek olası değildir. TMO, yanlış politikası nedeniyle buğday alamamıştır. Buğday krtlığı dedikodusu ve basmın tah- riki ve Adana, Antalya, Ege'de buğday re- koltesinin (biraz iklim koşullan, biraz pa- muk ekimine dönüş yapma nedeniyle) düşük çıkması, geçen yıl bağday fıyatı- nın yüzde yüz artması, ilk günlerde buğ- daya hücuma neden olmuştur. Stoklar- dan vurgun bekleyen, buğdayla hiç ilgi- si olmayan, hiçbiryıl benzeri görülmeyen alışverişlere tanık olunmuştur. Koynuna milyarian koyan Gaziantepli, Kayserili, Malatyalılar, Ege ovalannda buğday al- maya ve oraya buraya kamyonlârla sevk etmeye başlamış- tır. Durumu gören çiftçi. "Buişte bir işvar, buğday 20 bin lira olacak!.." diye, ancak ihtiya- cı kadar buğdayı satılığa çıkarmış. ofis fiyatının çok üstünde fiyatlar istemiş ve bunda büyük ölçüde is- tediği rakamlara ulaşmıştır. Bu ver- gisiz, algısız, yeni tip (!) alıcılar karşısında gerçek ihtiyaç sa- hibi ortaya çıkamamıştır. Fabrika sahipleri, tüccarlar da 'doldu- ruşa gelerek!' ofısin vermiş olduğu or- talama 7000 TL'lik (geçen yıla göre yüz- de yüzden fazla) fiyatın artık hiçbir geçer- liliği kalmadığını görerek ama biraz daha dikkatlice buğday alımına girmişlerdir. Haziran ayı sonlannda Ege dolaylanndan bir kilo bile buğday almak, bulmak müm- kün olmamıştır. (O günlerde 'buğday yok' diyen çiftçi, şimdi tanıdığı alıcılara telefon açıp, elindeki buğdayı satmak is- tediğini söylemektedir..) Bu parantez, Türkiye'de bu yıl buğdayın ne duruma getirildiğinin en acı ve gerçek ömeğidir. Aradan iki ay geçmeden, bir ara 11 bin liraya kadar yükseltilen buğday, ithal de- dikodulan da ağır basınca, stokçunun parası tükenince, değirmenci elini buğ- daydan çekince, ağır ağır düşmeye, en azından yükselişten kurtulmaya başla- mıştır. Güney ve Ege'nin boşîuğundan doğan buğday paniğini yaratanlann bir kısmı, sanınz zarar görmeye başlamışlar- dır. Sanınz, bir daha bilmedikleri işe bu- aınlannı sokmayacaklardır! Şu anda İç Anadolu Bölgesi'nin buğdayı ile tüm yö- relerin buğdaylan, stoklann da az az çö- zülmeye başlamasıyla paniği önlemiştir. En azından, (buğday rekoltesi düşük bi- le olsa) 20 bin liralık vurgun düşlerini boz- muştur. Ama bunlar yurdumuzun buğday, un ve ekmekteki rahatsızlıklan gerçekleri bi- raz daha deşme- nin, biraz daha bu çok önemli konu- ya biriıkte eğilme- nin gündemde ol- duğunu göster- mektedir. 1-TMO, bu yıl isteseydi buğday alabilırdi. Destek- leme fiyatını, gü- nün koşullanna uydurup, ofis fiya- tını esnektutabilir- di. Bunu yapsaydı iyi olurdu da yetmez- di. Çiftçi, yıllardır buğdayından kesilen vergilerden ve üstüne geçen yıl getirilen zoaınlu Bağ-Kur kesintilerinden dolayı ne ofise, ne de değirmenciye ve dürüst tüccara mecbur olmadıkça buğday ve arpa vermemektedir. Çiftçiye, yüzde 1 'lik Bağ- Kur kesintisi için müstahsil fişinin al- tına, yasa gereği alınması gereken bilgi için başvurulduğunda (baba adı, doğum yeri ve tarihi gibi) buğdayını satmaktan vazgeçip, vergisiz 'temiz' adını koyduk- ları berduşlara ve ne olduğu bellı olma- yan tüccarlara ürününü vermektedir. Ya- salar bu kesinti zoaınlulukları sebebiyle, kuzuyu kurda boğdurmakta ve haksız re- kabetle, adaletsiz bir alış-verişe fırsat ver- Bilinmelidir ki Türkiye'de ne kadar il, ne kadar ilçe, ne kadar kasaba varsa, o kadar ekmek gramajı ve o kadar ekmek fiyatı vardır. Bu ilkelliktir, bundan çıkmak, hemen çıkmak gerekir. mekte, aynı ülkede 'iki devlet'varlığı şüp- hesıni yaratmaktadır. Buğdaydan yüzde 8'lik KDV yüzde 1 'e düşürülmekle çok iyi edilmiştir. Uç beş trilyon uğruna, on misli trilyo- nun kaçtığı, bu stopaj ve Bağ-Kur kesin- tilerinden köylü ve alıcı kurtanlmalıdır. On gün önce, gerekçesiyle. başbakan tara- findan ilan edilen un ve ekmekteki yüz- de 1 'lik KDV kararnamesi hemen çıkma- lıdır. Bekliyoruz... Çok önemlidir. Fınncılann, serbest piyasadan alınan buğdaydan imal edilen ve piyasada ser- best fiyatlaria satılan undan elde ettikle- ri ekmeğe gramaj ve fiyat koşulu kaldınl- malı, ekmek fiyatlan serbest bırakılmalı- dır. Fınncı esnaf elinde faturalarla beledi- ye ve esnaf dernekleri önünde iki büklüm gezdirilmelıdir. Büyük fınnların küçükleri ezmeleri önlen- melidir. Fınncı, bakkallara yüzde 20'ye kadar varan iskonto vermek- ten kurtanlmalıdır. Buğday, un ve ekmek konusu, bilenlerin de katı- lacağı geniş kap- samlı oturumlarla, kanun yapıcıları- na, bürokratlara, ilgililere yeniden tüm gerçekleriyle ve çıplaklığıyla anlatıl- malı, tartışılmalı ve artık her yıl aynı sıkın- tılann vetuzaklann ilkelliğinden belli esas kurallann ve düzenlemelerin huzur ve ra- hatı içinde yürümelidir. Bilinmelidir ki Türkiye'de ne kadar il, ne kadar ilçe, ne kadar kasaba varsa, o ka- dar ekmek gramajı ve o kadar ekmek fi- yatı vardır. Bu ilkelliktir, bu kahkahadır, bu rezaJettir. Bundan çıkmak, hemen çık- mak gerekir. Ben bu konuyu 40 yıldır yaşıyor ve bi- liyorum; bunu bilen ve doğruyu olduğu gibi söyleyecek üç beş kişiyi de biliyo- rum, lütfen çağırsınlar ve sorsunlar. An- latalım, bakınız o zaman her şey ne ka- dar dogru, haklı, verimli ve güzel olacak! ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK "Gerçeği, YalnızGerçeği..." Doğru bilgi, her zaman değerliydi; günümüzde de değeri, anlayan için gıderek yükseliyor. Ekonomik ve toplumsal düzen ve ilişkiler yalnız ve ancak doğru bilgi ile sağlıklı işler. Nrtelikleri ne olur- sa olsun tüm ekonomik kararların geçerliliği, dayah- dıklan doğru bilgıyle orantılıdır. Kuşkusuz ulusal eko- nomi poKtikası kararlan için de aynı kural geçerlidir. Ekonomik verilerle uğraşanların çok iyi bildiği gibi Türkiye'de doğru bilgi alma olanaklan birtürlü düzel- miyor, iyileşmiyor. Bunun değişik nedenlerı var. Önce, 12 Eylül sonrasında yapıldığı gibi ekonomi- ye ilişkin kimi sayısal verilerin açtklanması, belli nite- likteki yöneticilerin hoşuna gitmiyor, yayın yasakları konuluyor. Örneğin 1980'li yıllarda Sosyal Sigortalâr Kurumu'nun yayımlamakta olduğu sigortalı işçi üc- ret verilerinin ek olarak da Devlet istatistik Enstitu- sü'nün hayvan sayılarının ve dışsatım-dışalım fiyat- lan oranlarının yayımlanması yasaklanmıştı. 1980'li yıllann sonlanna doğru bunların yayımlanması yolu- na gidilmekle birlikte aradakı yıllara ilişkin kesinti dü- zeftilemedi. Ek olarak da veri derleme yöntemlerinin değiştirilmesi sonucu, bu serıleri önceki yıllann verf- leriyle sağlıklı bir biçimde karşılaştırma olanağı d ^ kalmıyor. • Sonra kimi verilerin kapsamı ve niteliği değiştirrtf- yor. Bunu da birörnekle belirtehm, 1980'li yıllann so- nuna dek gerek Merkez Bankası, gerekse öbür ban- kalann kredileri ekonominin alt sektörlerıne göre ya- yımlanıyor, örneğin tanm, sanayi, inşaat ya da tica|- rete verilen kredileri izleme olanağı bulunuyordu. 199O'lı yıllarda Merkez Bankası ve öbür banka krej- dileri, artık sektörlere dağılımlarına göre değil, kredi verilen kurumlara göre düzenleniyor. Böyle olunca d£ kredi serilerinin yıllara göre değışimini karşılaştırma- lı çözümleme olanağı kalmıyor. ; Son günlerde yukarıdaki eksiklere yenileri ekleni- yor. Önce, nüfus öngörüleri, daha doğrusu nüfus mik- tannın kestırimı yöntemleri değiştirihyor, ülkenin niJİ- fus artışı oranının yeni yöntemle daha düşük çıkaca- ğı düşünülüyor. Geçenlerde buna yeni bir yaklaşırn daha eklendi, toptan eşya ve tüketici fıyat endeksle- ri, sırasrylaTEF ve TÜF, bundan sonra "1994'ü temty alan" yeni bir seri ile üretilecektir. Oysa geçen aylar- da ulusal geliri sabit fiyatlara dönüştürmede 1993'p temel alan bir yaklaşım izlenmekteydi. ı Genel nüfus öngörülerinde olduğu gibi fiyatlanfi saptanmasında kullanılacak teknikler, biçim ve içe- rik yaklaşımlan, izlediğimiz kadarıyla, ne kullanıcılaf- ra ne de gene) kamuoyuna açıklanmış değildir. Bu aı> layışın "bilgi edinme hakkını" zedelemesi bir yana, belirsizlik nedeniyle sağlıklı bir değeriendirme yapma olanağı bulunmuyor. Ancak ulusal gelir, nüfus ve enf- lasyon gibi toplumsal ve ekonomik durumun bu "an& göstergelerinin" kapsam ve ıçerik yönünden bu öl- çüde sık değiştirilmesi, verilere olan güveni azaltıyor; daha doğrusu sayısal göstergelerin gerçeği yansıt- ma derecesi soru işaretinin içinde kalıyor. , • • • !; Ekonomiye ilişkin doğru veri elde etme yeni bir sd- run değildir. Sovyetler Birliği dağılmadan önce bu ül- kenin ekonomisine ilişkin en doğru sayıları ABD'ntn ünlü casusluk örgütü CIA'nın derlediği kanısı yaygırv dı. CIA, Sovyetler Birliği'nin dağılmasını öngöreme- diyse de ekonomik casuslukta başarılı olduğu görü- şü egemendi. Geçenlerde, tam da CIA Başkanı'nın ülkemize geldiği günlerde dış başında bu örgütün "ekonomik casusluğa" yöneldiği haberi yer aJdı. H^- berde, ekonomik casusluğun Fransa örneği bir yarfâ "başanyla" yaptığını, özellikle Japonya ve Alman- ya'nın teknoloji politikaları ve ticaret stratejileri konu- lannda çok olumlu hizmetler yapmaya başladığını yazıyordu. [ Yalnız bir sorun çıkmış, CIA, uluslararası ortaklık- Ijann ne kadar ulusal, daha doğrusu ABD ortaklığı ol- duğu konusunda güçlüklerle karşılaşıyormuş. • • • Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği tarafindan hazır- latılan son Güneydoğu Raporu üzerine koparılan fıf- tınanın önemli bir boyutu da ekonomik ve toplumsal yapıya ilişkin "güvenilirveri" üretimindeki yetersizlik- lerdir. ; Ülkeyi yönetenler, yıllardır yerii kurumları güçlendi- recek yerde "özelleştirmeden eğitime", "otoyol ya- pımından sağlığa" dek hemen her konuda yabancj- lann raportarına başvurmayı yeğlemektedirier. YerR- ye güvensizliğin bu ölçüde egemen kılındığı bir or- tamda, serbestçe tartışma olanağı da doğal olarak kalmıyor. Yapılması gereken ekonomik ve toplumsal yapının açık-seçik bir biçimde sağlıklı, güvenilir sa- yısal verilere geçmesidir. Çözümler de tartışmalar da yalnız ve ancak buradan başlar. Bu yapılmazsa, şim- dilerde olduğu gibi kör dövüşü sürer, gider. Otomotivde dev ortaklık bozuldu • Çukurova Grubu'nun şirketleri, otomobil üretimi için Peugeot ve Citroen'le oluşturduklan "Peugeot Citroen Çukurova Otomotiv AŞ"'deki hisselerini devretti. ANKARA (A\KA)- Otomotivde. Çukurova Grubu'nun Fransız Peugeot ve Citroen'le oluşturduğu ortaklık bozuldu. Çukurova Grubu'nun hisselerini devrederek ortaklıktan aynlması sonucu, şirket üretimden vazgeçri ve adını da değiştirdi. "Peugeot Citroen Çukurova Otomotiv AŞ" adıyla Istanbul'da kurulan şirkette Çukurova İthalat ve Ihracat AŞ ile Endüstri Holding AŞ hisselerinin tümünü Automobiles Peugeot AŞ'ye devretti Şirketin bir diğer yerli ortağı Ersanlı Sınai Zirai Cihazlar Ticaret ve Sanayi AŞ'de hisselerinin büyük bir bölümünü aynı şirkete sattı. Ersanlı aynca, hisselerinin birer adedini üç yerli ortağa sattı. Devirlerden sonra. Çukurova ithalat İhracat AŞ, şirketle ilgisi kalmadığını belirterek. unvanının şirket adından çıkanlmasını istedi. Çukurova ile birlikte Automobiles Citroen'in aynı yöndeki talebi de kabul edildi. Böylece, şirketin adı "Peugeot Otomotiv AŞ" olarak değıştirildi. Devirler sonrasında şirketin faaliyet alanı da değıştirildi. Kuruluşunda otomobil ve yan sanayiinfe yönelik montaj ve üretimi faaliyetinde bulunacağını belirtilen şirketin. bundaç böyle yalnızca toptan . ticaretle, ithalat ve ' ihracatla uğraşacağı \ bildinldi. Şırketm altı i kişiden oluşan yönetim • kurulunda Mehmet [ Demirpençe ile F.S. Gücüm'ün istifalan kabul edilırken. yerlerine atam4 yapılmadı. _ j
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle