Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 14 AĞUSTOS 1995 PA2ARTESİ
12 DIZI YAZI
Damat Ferit'in inanılmaz hırsıOsmanlı lmparatorlu-
ğu'nun son soluklarını da ke-
secek olan Sevr Barış Ant-
laşması'nın gerçekleşmesi
için Damat Ferit Paşa'nın
gösterdiği bitimsiz çabayı,
ftilaf Devletleri zaman za-
man saşkınhkla izleyecekler;
Paşa'nın akJa hayale sıgmaz
ustalıklan karşısında da ne
diyeceklerini bilemeyecek-
lerdir. Öyle ki sonunda
"pes" diyen Itilaf Devletle-
ri. "Damat Ferit döne-
mi"nin sonaerdirilmesi için,
Osmanlı Devleti'ne baskı
yapmak zorunda kalacaklar-
dır.
Gerçekten de Osmanlı
Devleti'nin yazgısının belir-
leneceği bir dönemde Da-
mat Ferit'in, hükümetin ba-
şında bulunması inanılmaz
bir şanssızlıktır, ama kendi-
sinin bu göreve beş kez ge-
tirilmesi de görülmedik bir
aymazlık ömeğidır.
Evet, ancak düşmanlan-
rruzın dayatmasıyla 17
Ekim 1920'de ıstifa eden
Damat Ferit'in (1853-
1923), Türk halkının ve ül-
kesinin yok edilmek isteni-
şinin belgesi olan Sevr
Antlaşması uğrundaki ça-
balannı değerlendirmemize
yardımcı olabilir umuduyla
kendisini biraz tanıyalım.
Kimdlr bu Damat
Ferit?
Istanbul doğumlu olan
Damat Ferit, Devlet Şûrası
üyelerinden Hasan tzzet
Efendi'nin oğludur. Baba-
sının devlet yönetiminin üst
düzeylerinde görevli olma-
sı, kendisinin dışişlerine gir-
mesine ve iyi konumlarda
bulunmasına yardımcı olur.
Türlü elçiliklerde "ikinci
kâtiplik" görevlerinde bu-
lunur, ardından Londra Elçi-
liği'nde "başkâtip"lik ya-
par. Bir süre sonra Bom-
bay'da verilen görevi kabul
etmediğinden açığa alınır.
tşte bu sırada "damatlık
rûtbesi"ne(!) erişir. Çünkü
Abdülhamit, kızkardeşi
Mediha Sultan ile kendisini evlendirir.
Böylece, Abdülhamit, Damat Ferit'in
kayınbiraderi, Damat Ferit de padışahın
eniştesi olur. Bu saray akrabahğından
sonra devletin kapılan ardı ardına ken-
disine açılır. Önce Devlet Şûrası üyeli-
ğine seçilir; arkadan damatlıktan sonra
ikinci sanı olan "vezaret rütbesi" ile
onurlandınlır ki, Damat Ferit Bey de bu
rütbe sahipleri gibi paşalaşacaktır; yani
o, artık Damat Ferit Paşa'dır; "tarih
düşürülürse" 1888'in yazılması gere-
kecektir.
Ne var ki Damat Ferit Paşa, bunlan
yeterli bulmaz, gözü Londra Büyükel-
çiliği'ndedir. Bu görevle ilgili girişimi.
kayınbiraderi Abdülhamit tarafından
dikkate alınmazsa da Meşrutiyet'in ila-
nı (1908) ile birlikte Ayan Meclisi üye-
liğine seçilerek gönlüalınır, böylece po-
litik yaşamı da başlar.
Slyasal döneklerin prototipi
Bu alandaki ilk atılımını, geleceğin
iktidar partisi olarak gördüğü îttihat ve
Terakki Cemiyeti'ne yönelerek yapar.
Eski dönemi eleştirir, yerer, ama bunu
belirtirken takındığı dalkavukça tutum,
tttihatçılann gözünden kaçmaz, kendi-
sinden uzak dunırlar. Bunun üzerine
Damat Ferit'in hem görüşünü hem de
söylemini değiştirdiğıni belirtirler.
Gerçekten de kısa bir süre sonra ken-
disi, İttihat ve Terakki'ye karşıt görüş-
lere dayanan Hürriyet ve
İtilaf Partisi'nin üyeleri
arasında yer alır. Birinci
Dünya Savaşı'nın sonlanna
doğru İttihat ve Terakki'nin
yıldızı sönmeye başlayınca,
Hürriyet ve Itilafçılarortaya
çıkarlar, onlarla birlikte Da-
mat Ferit Paşa da göze gir-
me, yükselme girişimlerine
başlar; bunun için de döne-
min Padişahı olan küçük
kayınbiraderi V'ahdettin'e
yaîdaşır.
Itilaf Devletleri ile ateşkes
anlaşması görüşmelerinin
başlayacağı sırada padişaha
kendisinin sahip olduğu bir
ayncalıktan ötürü, ateşkesi
en uygun koşullarla yapabi-
leceğine inandınr. tleriye
sürdüğü ayncalığı ise döne-
min Ingiltere Krah'nın "ba-
ba dostu" oluşudur. Her ku-
la "nasip" olmayan bu
onurdan nasıl yararlanacağı-
nı da padişaha şöylece anlat-
tığı belirtilir: Eğerkendisine
görev verilirse ateşkes gö-
rüşmelerini yürütmekle yü-
kürnlü Ingılız amiralini gö-
rür görmez, devletin toprak
• Osmanlı Devleti'nin yazgısının
belirleneceği bir dönemde Damat
Ferit'in hükümetin başında bulunması,
inanılmaz bir şanssızlıktır. Damat
Ferit'in Türk halkının ve ülkesinin yok
edilmek istenişinin belgesi olan Sevr
Antlaşması uğrundaki çabalarını itilaf
Devletleri bile şaşkınlıkla izleyecek,
Paşa'nın akla hayale sığmaz ustalıklan
karşısında, "Damat Ferit dönemi"nin
sona erdirilmesi için, Osmanlı
Devleti'ne baskı yapmak zorunda
kalacaklardır.
• istanbul'da kurulan "Ingiliz Muhipler
Cemiyeti"nin görünüşte başkanı olan
Rahip Frew, bir İngiliz ajanıdır ve
kurucu üye Said Molla ile birlikte halkı
Milli Mücadele'ye karşı kışkırtıp
Mustafa Kemal ve arkadaşlarının
çalışmalarını engelliyorlardı.
İkinci kez sadrazam olan Damat
Ferit'in kurduğu hükümetin içişleri
bakanı AN Kemal etkinlikleri izliyordu.
Böylece Damat Ferit, Milli
Mücadele'yi baltalayan tüm
oluşumları anında öğreniyordu.
TURK
HALKININ
YOKEDlllf
BELGESİ
Yunan Efzun askerleri Izmir'de (15 Mayıs 1919).
bütünlüğünü koruyan bir anlaşma öne-
receğini. amıral kabul etmezse, hemen
bir savaş gemisi isteyip Londra'ya gide-
ceğini ve Ingiltere kralının çıkıp "Ben
senin babanın dostu idim. Arzuları-
mın kabulünü senden beklerim!"(8)
diyerek. önerilerimızi kabul ettirebilece-
ğini ciddi ciddi söylemiş. Padişah da ona
inanmış ki, Mondros Ateşkes Anlaşma-
sı Kurulu'na (heyeti) -az kalsın- Damat
Ferit de giriyormuş.
Neyse ki, durumun ne denlı kara gül-
mece olduğunun aynmına varan Sadra-
zam tzzet Paşa, Vahdettin'i bile kırma-
yı göze alıp Damat Ferit'in kurula gir-
mesıni önlemiş. Ama onun bu tutkusu-
nu banş antlaşması (Sevr) için sakladı-
ğını ve gün gelip sadrazam olunca bu fır-
satı nasıl kullandığını göreceğiz.
Damat Ferit'in bir başka yönünden
söz etmek için de Istanbul ve Anado-
lu'da oluşan örgütleşmelere kısaca de-
ğinmek gerekir. Mondros ile başlayan
Anadolu'nun ve Rumeli'nin işgaline
karşı, halkın kurduğu ve genelde
"Redd-i llhak" adı altında belirtilen der-
neklerden esinlenerek, sözümona, lstan-
bul'da da kimi dernekler oluşturulduğu
bilinir. tştebunlann içinde "İngilizMu-
hipler Cemiyeti" yani lngilizseverler
Demeği adıyla bilinen bir tanesi en ün-
lülerindendir.
Bu derneğin görünüşte başkanı olan
Rahip Frew, bir İngiliz ajanıdır. Bu ra-
hip efendi, derneğin kurucu üyesi olan
dini bütünlerden Said Molla ile birlikte
halkı Mıllı Mücadele'ye karşı kışkırt-
mak için türlü girişimlerde bulundukla-
n gibi, Mustafa Kemal ve arkadaşlan-
nın çalışmalannı engelleyen düzenlerde
hazırlıyorlardı. Kimileri başanya ulaşan
bu düzenleri. kışkırtmalan, Atatürk,
Söylev'de belgelere dayanarak gözler
önüne koyar.
Örtülü amacı bu olan derneğin üyele-
ri arasında Padişah Vahdettin ile Sadra-
zam Damat Ferit Paşa da vardır. Damat
Ferit'in ikinci kez sadrazamlığı sırasın-
da kurduğu hükümette içişleri bakanı
olarak görevlendirdiği ünlü Ali Kemal
de derneğin üyesi olup, derneğin bu gi-
bi etkinliklerinı yakından izliyor, Said
Molla da kendisini bilgilendiriyordu.
Böylece Damat Ferit, Milli Mücadele'yi
baltalayan tüm oluşumlan anında öğre-
niyor, bunlann kimilerinin sonuçlann-
dan yararlandığı gibi, benzerlerini de
kendi üretiyordu.
Tarihçilerin kendisini kısaca böyle ta-
nıttıklan yeni sadrazam, 1919'un 4 Mart
günü "Sadaret Mührü"nüeline alıral-
maz, öncelinin (selefinin) yanm bırak-
tığı "savaş suçluları" sonınuna kendi
ısteği doğrultusunda çözüm getirir. Ara-
lannda eski sadrazamlardan Said Ha-
lim Paşa, Şeyhülislam Musa Kâzım
Efendi, eski Meclis ve Âyan başkanla-
nnm da bulunduğu 60 kışi, ilk aşamada
tutuklanır(lO Mart 1919).
Damat Ferit Paşa. böylece Hürriyet
ve Itilafçı basının gönlünü aldıktan son-
ra ttilaf Devletleri'ninkini de "hoş" et-
mek için olacak. Boğazlıyan Kaymaka-
mı Kemal Bey, Ermeni göçünden (teh-
cirinden) sorumlu görülerek idam ceza-
sına çarptınlır ve Bayezıt Alanı'nda ası-
hr(8 Nisan 1919). Ne var ki bunun hak-
sız bir yargılama olduğu hep ileri sürü-
lür. Kaymakamın, Türk halkını katlet-
meye hazırlanan Ermenileri, yürürlük-
te olan yasaya, aynca hükümetten aldı-
ğı buyruğa dayanarak ve hiçbırisinin kö-
tü bir muameleye uğramamasına özen
göstererek geri bölgelere çektiği görü-
şü yaygındır. (9)
ttalyanlann kızgınlığı
Oysa Damat Ferit Paşa'nın, ttilaf
Devletleri'ni yumuşatmak için çırpın-
ması boşunaydı, çünkü onlar paylaşım
hantasını çizmeyi sürdürüyorlardı: nite-
kim 29 nisanda, Antalya'yı ltalyanlann
işgal ettiği haberi gelir. Italyan kuvvet-
lerinin, "Sizlere karlı dağlara yaslanıp
ayaklarınızı ılık denize sokacağınız
bir ülkc vaat ediyoruz" dıyen yönetı-
cilerin yüreklendirmesi ile Antalya'ya
çıktıklan pek söylenemez. Çünkü ttilaf
Devletleri'nin bu üçüncü üyesinin öte-
ki ikisi ile -özellikle Ingiltere ile- soru-
nu vardır. ltalya, Türkiye'nin paylaşı-
mından hak ettiğini alamadığı düşünce-
sindedir.
Gerçekten de böyle bir sorun olduğu
ttalya'nın, Antalya'yı işga-
linden iki gün sonra ortaya
çıkar; Paris banş görüşmele-
rinde İngiltere'nin etkisiyle
olacak Izmir'in Yunanis-
tan'a sunulacağı açıklanır.
Bu, Italya'nın sezinlediği. a-
ma duymak istemediği bir
karardı. Çünkü izmir daha
önce üçlü antlaşmaya göre
ltalyanlara verilecekti; ltalya
ile yapılan bu antlaşmada.
Rusya'nın onayı koşulu kon-
duğu belirtilir. Rusya'nın çe-
kilmesiyle bu koşul, ltal-
ya' ya verilen sözden dön-
meye neden olacaktır. Öfke-
lenen Italyanlar da Akdeniz
ve Ege'de harekete geçecek,
Marmaris, Antalya'dan son-
ra 11 mayısta Kuşadası'na
da gireceklerdir.
Bu öfke selinden, yararla-
narak Konya'ya da bir ta-
burlannı salıverecekler. tz-
mir çevresini kuşatmayı da
sürdürerek' 14 mayıs'ta Sel-
çuk ve Akşehir'e varacak-
lardır.
Yunan Ordusu
İzmirde
Ne var ki aynı gün, '14
mayıs'ta, Mondros'un baba-
sı ingiliz Amiral Sir Calt-
horpe yıne sahnededir. Dizi-
nin başında bir ara belirtildi-
ği gibi, lzmir'in Yunanis-
tan'a sunulması görevi ken-
disine "bahşedilmiş"tir. Bu
görevi gereği amiral, "tz-
mir Müstahkem Mevki
Komutanı"na bir nota vererek İzmir
kentinin Yunanistan tarafından işgal edi-
leceğini bildirir. Böylece Yunan "mega-
lo idea"sına "start" verilmiş olur. Er-
tesi gün, 15 Mayıs 1919'da Yunan ordu-
su tzmir'e çıkar.
Evet, Yunan ordusu tzmir'dedir. Bilin-
diği gibi. tzmir'e ayak basar basmaz da
silahsız sivil halka saldınlır. "Zito (Ya-
şasın) Venizelos!" diye bağırmayanlar
hemen oracıkta süngü ve dipçiklerle ye-
re serilir. Askerlik Dairesi Başkanı Sü-
leyman Fethi Bey de "Yaşasın Venize-
los" dıye bağırmadığı için aynı sonuca
uğrar. Evler, dükkânlar yağma edilir. Bu
bir ordu değil, Yunan çapulcu sürüsü-
dür; çekirgeler gibi Kordonboyu'nu
kaplarlar; öyle ınsanlık dışı görünümler
sergilerler ki, İzmir Limanı'nda -bir ba-
kıma Yunanıstan'a destek olmak üzere-
demir atmış olan ttilaf Devletleri gemi-
lerinin güvertelennden olup biteni sey-
reden erlerden kimileri, dayanamayarak
denize atlayıp halka yardıma koşmak is-
terler...
(8) l. Mahmut Kemal Inal, Osmanlı De-
vnnde Son Sadrazamlar, tst. 1940
. (9) Mujassal Osmanlı Tarihi, ht. 1963,
cıltö
(8,9) Söylev, Belgeler, dlt III, Basıma
Haz H. V. Velidedeoglu, 1988, İst.
Yarın: Sarayda işgal
mahmurluğtı
Tarih 29 Mart 1919. Türkiye'nin işgaline, Yunanlılann Izmir'e
ve Trakya'ya yerleşmelerine karar veriliyor. Wilson, Clemen-
ceau, L. George, Orlando ve Mareşal Foch toplantıda. Efzun askerleri, mağrur biçimde poz veriyorlar.
ÇALIŞANLARIN SORULARI/ SORUNLARI YILMAZ ŞÎPAL
Aylıksız izin ve Emekli Sandığı
562 sayılı yasa hükmünde kararname 5434 sayılı T.C. Emekli
Sandığı'na eklenen Ek Madde 72 ile. aylıksız izinde geçen süre-
ler kesenek ve karşılıklan iştirakçi tarafından yatırılması koşulu
ile emeklilik haklan yönünden değerlendirilecektir.
"EK MADDE 72- Personel kanunlarına göre aylıksız izin-
li sayılanlardan aylıksız izinli olarak geçen sürelere ilişkin ke-
senek ve karşılıklannı istekleri halinde her ay veya aylıksız
izin süresinin bitim tarihini takip eden üç ay içinde başvur-
maları ve başvuru tarihindeki katsayılar ve emekli kesenegi-
ne esas aylığın hesabına ait diğer unsurlar ile kesenek ve kar-
şılık oranları esas alınmak suretiyle hesaplanacak kesenek ve
karşılıklannı defaten ödemeleri halinde aylıksız geçen izin sü-
releri emeklilik yönünden eski derecelerinde değerlendiri-
lir."
Bunun yani sıra, 562 sayılı karamame ile Emekli Sandığı Ya-
sası'na geçici madde 202 de eklenmiş ve bu madde ile de aylık-
sız izin kullanmış. ancak borçlanma hakkını kullanmamış ya da
kullanma süresini geçirmiş olan memurlara aylıksız izin sürele-
rini borçlanma olanağı getirilmiştir.
"GEÇİCt MADDE 202- Personel kanunlarına göre aylık-
sız izinli sayılanlardan aylıksız izinli olarak geçen hizmet sü-
relerine ait kesenek ve karşılıklannı zamanında ödememiş iş-
tirakçilerden bu kanun hükmünde karamamenin yayım ta-
rihini takip eden üç ay içinde başvurmalan ve başvuru tari-
hindeki katsayılar ve emekli keseneğine esas aylığın hesabı-
na ait diğer unsurlar ile kesenek ve karşılık oranlan esas alın-
mak suretiyle hesaplanacak kesenek ve karşılıklannı defaten
ödemeleri halinde aylıksız geçen izin süreleri emeklilik yönün-
den eski derecelerinde değerlendirilir."
Kararnamenin geçici 202 maddelerine göre, aylıksız izinlerini
emeklilik yönünden değerlendirmeyenler, kararnamenin yayımı-
nı izleyen üç ay içinde (25 Ekim 1995'e kadar) başvurmalan ko-
şuluyla bu süreleri de Emekli Sandığı kapsamına alınacaktır.
POLtTİKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Mesöer Mahmur Olur...
Anamuhalefet partisi, daha yeni tatile girmişken,
Istanbul'un bu çöl sıcağında tuttu Meclis'i olağanüs-
tü toplantıya çağırdı. Herhalde bu istek Meclis Baş-
kanı Cindoruk a cazip geldi ki o da Meclis'i toplan-
tıya çağırdı.
Şair kendi meclisi için ne demiş: "Bu meclis böy-
le kalmaz" demiş. Ne olur?
Mestler ;
Mahmur ;
Olur bir gün..
Ben şu genç yaşımda diyeceğim ama.. genç de-
ğil, artık çok yaşlıyım. Bu yaşımda ne mestler gör-
düm, ne mahmurlar tanıdım. Ne mestler aynı mest-
lerdi, ne mahmurlar aynı mahmurlar. Mestler kendi
mestaneleriyle içiyorlardı.
Mestanelerin hemdemi mestane gerektir.
Veysel mi, Ali Izzet mi, hangisi çıkaramıyorum,
şöyle diyesiydi:
"En sonunda bir kadehlik canı var."
Evet, iç içebildiğin kadar, sonunda kadehin biri
son olacaktır. Hiçbir mest, mahmuriuktan kurtula-
mamıştır. Her mestin sonunda bir mahmur vardır.
Nöbeti birbirine teslim ederler: Böylece bezm-i cem-
şitte devran kadehlerle döner, durur. ;
Mestse mahmuru var. !
1950 demokrasisi yıllannda Kore'ye asker gönde-
rilmişti. Gene böyle bir yaz sıcağında ismet Paşa,
Meclis'in toplantıya çağrılmasını istedi. Herkes şa-
şırdı. Hükümet asker gönderecek, muhalefet de bu-
na karşı çıkacaktı? Olur mu böyle şey? Meclis as-
keri konularda ve dış politikada oybirliğiyle karar
alırdı. Hele bir almasın adama komünist derlerdi.
Demokrasi gelince ona her karşı çıkan komünist
olurdu. Ceza maddesini de değiştirmişler, cezası da
idam oluyordu: 141-142'den idam.
Sorun çözüldü.
İsmet Paşa, Kore'ye asker gönderilmesine karşı
değildi de, Meclis'e danışmadan asker gönderilme-
sine karşıydı.
Şimdi anlaşıldı. Asker gider, ancak Meclis'e karar
onaylatılır.
Yıllar geçtikçe, demokrasimiz eskidikçe asker
gönderildi, asker de çekildi, neler olmadı?
Kore'ye askeri, Birleşmiş Milletler gönderiyor, biz-
den de bir tabur isteniyordu. Bir tabur olur mu? Bir
alay, hatta bir tugay gönderilmeliydi. Komünistlere
karşı asker gönderilmesi için canımız kurbandı. So-
nunda şurasından, burasından ekleyerek gönderi-
len biriik bir tugay oldu.
Bu arada bir şey daha söyleyeyim, gazetecileri-
mizden birkaçı "Kore'ye asker gönderiyoruz" diye
yazdığı için "askeri sıhan açıkladı" diye mahkeme-
ye bile verildi. Mahkeme, asker, sevkıyat derken Ko-
re'ye askeri gönderdik, kahramanlık haberleri de
geldi. Birliğimiz Kunuri'de düşmanla karşılaştı, Ku-
nuri çöllerinde önüne kattı, Kore topraklarında za-
ferler verdi. Bir savaş muhabırimiz bunlan yağlıca
ballıca anlattı.
Ha, bu arada bir not daha:
Yıllar sonra Amerika'yla aramızda bir çıngar çıkın-
ca ne kadar Kore gazimiz varsa hepsi birden aldık-
lan madalyalan geri verdiler. Gazeteciler "Niye geri
veriyorsun?" diye sorariar. Akdıkian yanıt "Birişeya-
ramıyordu" olur.
Gazeteciyi bu kez de "Kore gazilerini küçümsû-
yor" diye mahkemeye verdiler.
Meclis toplantıya 'olağanüstü' çok çağrılmıştır.
örnekleri ortadadır. 1950'den bu yana 45 yıl geç-
miş. Neler olmuş, neler olmamış saymakla bitmez.
Emeğe saygı yürüyüşünde bir işçi TV'ye söylüyor-
du: "Kendi maaşlan oldu mu birçırpıda çıkanrlar. Bi-
zim maaş olunca sırtlannı dönerter."
Öyledir. . !
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAM
1 2 3 4 5 6 7
SOLDANSAGA:
1/Bilimselbirso-
runu incelemek
yadasiyasal.ekc-
nomik, diploma-
tik sorunlan tar-
tışmak için yapı-
lan akademık top-
lanü. 2/ Ahlakbi-
lim... Mezopo-
tamya'da kurul-
muş eski bır uy-
garlık. 3/ Hıristi-
yan. 4/ Biryıllık
kuzu... Madenci-
likle ilgili bir ku- 9
ruluşumuzun kısa
yazılışı. 5/ Fenike mitolojı-
sinde en büyük tann... Ka-
yınbirader... Köpek. 6/ Yer-
leştıği sarayda türlü entnka-
lar çevirmiş ünlü Rus papa-
zı. II Ayak direme... Evren-
sel alıcı olan kan grubu. 8/
Güney Afrika Cumhuriye-
ti'nin plaka işareti... Ses...
Oyunda cezalı çocuk. 9/
Tahmin.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Balıkçılann denizde sığljklan belirtmek için lcullandık-
lan işaretlerin tümü. 2/ Bilgisiz, kültürsüz kimse... lmkân.
3/ lletişim dizgesi birliği... Tslam ülkelerinde kullanılan bir
tür tahıl ölçüsü. 4/ Boyu yüz metreyi aşabilen bir ağaç. 5/
Piyasaya mal çıkartma; arz... Briçte sanzatunun kısa yazı-
lışı. 6/ "Eyvah ne — ne yâr kaldı / Gönlüm dolu ah ü zâr
kaldı" (Abdülhak Hamit)... Verme, ödeme. 7/ Kategori...
Avrupa'da büyük bir yanmada. 8/ Canfese benzeyen bir tür
ipekli kumaş... Bizmutun simgesı. 9/ Kullanma süresi...
Alevi-Bektaşı törenlerine verilen ad.
İLAN
DOĞANŞEHİR ASLİYE HUKUK
(İŞ) HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1994/314
Davacı SSK Genel Müdürlüğü vekili Av. Serdar
Mete tarafından davalı Mustafa Palaz aleyhine
mahkememize açılan alacak davasının yapılan
yargılaması sırasmda verilen ara karan uyannca;
Yapılan tüm araştırmalara rağmen davalının açık
kimliği ve tebligata yarar açık adresi tespit edileme-
diği ve kendisine dava dilekçesi, duruşma günü tebliğ
edilemediğinden adı geçene ilanen tebligat yapıl-
masına karar verilmiş olduğundan,
Tüm araştırmalara rağmen duruşma günü tebliğ
edilemeyen davalı Mustafa Palaz'ın, yargılamamn
atılı bulunduğu 26.9.1995 günü saat 09.00'da
adliyemiz duruşma salonunda hazır bulunması veya
bir vekil tarafından temsil edilmesi, hazır bulun-
madıği veya bir vekii tarafından temsil edilmediği
takdirde tahkikat ve yargılamaya yokluğunda devam
olunacağı ve karar verileceği hususu tebliğ yerine
kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 13.06.1995
Basın: 28746