28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 AĞUSTOS 1995 CUMARTESİ • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERIN DEVAMI 17 Kutlar'ın öldürülmesi davasına devam edildi İstanbul Haber Servisi - .Yazanmız Onat Kutlar ile arkeolog Yasemin Cebeno- yan ve çekici şoförü Ayhan Manga'nın yaşamlannı yi- tirdiği bombalama eylemle- rinin de aralannda bulundu- gu çok sayıda eylemi yap- tıklan gerekçesiyle 15 sanık . hakkında açılan davaya İs- tanbul 3. DGM'de başlandı. Savunma avukatı Ahmet Akkuş, İBDA-C tarafindan üstlenilen bombalama eyle- minin, iki itirafçının sözleri ve gözaltına alınan kişilere zorla imzalatılan ifadelerle PKK'nin eylemi gibi göste- rildiğini söyledi. Çok sıkı güvenlik önlem- leri altında başlayan duruş- maya. davanın idâmı istenen 'itirafçı' sanıklan DenizDe- mir ve Hicran Kaçmaz ken- di istekleriyle katılmadılar. Savunma avukatlannın tah- liye istemleri sırasında söz alan avukat Ahmet Akkuş, kamuoyunda 'Kutlar'ın öl- dürülmesi davası' olarak bi- linen davanın ilk duruşma- sında hiçbir sanığa Kutlar ve Cebenoyan'ın ölümlerine yol açan bombalama eyle- miyle ilgili soru sorulmadı- ğına işaret etti. Savcınuı iki sanık hakkın- da tahliye isteminde bulun- masından sonra mahkeme, tutuklu sanıklardan Nimet Kaçmaz, Abdülkadir Er ve MehmetŞabaJtan'm tahliye edilmelenne karar vererek duruşmayı erteledi. Davada itirafçı sanıklar Deniz De- mir ve Hicran Kaçmaz ile birlikte Hamit Şen, Abdül- rezzak Aydın, Ramazan Gülle, Abdullah Yunus, Ab- dullah Çolak, Zeydin Güleç, Ömer Filizer, Sait Aytemiz, Nimet Kaçmaz, Abdülkadir Er, Mehmet Şahaltan tutuk- lu, Mehmet Ali Güneşli ve Abdulhalik Yunus ise tutuk- suz plarak yargılanıyorlar. Türkçeden geçemeyen I Baştarafı I. Sayfada aıt haftalık ders çizelgelerin- de belirtilen meslek dersle- -ri ile imam-hatip liselerinde de bütün sınıflarda Kuranı Kerim dersinden başanlı olunması koşulu aranacak. Öğrenciler, lise 2'nci sı- nıftan itibaren yükseköğre- timde almak istedikleri eği- time göre alanlannı belirle- yecekler. Öğrencilere, "Türkçe- matematik, fen bilimleri, sosyal bilimler, yabancı dil, sanat, spor" \e "genel kül- tür" olmak üzere 7 alan su- nulacak. Öğrenciler, not or- talaması 2.5 olan dersleri içeren alana yönlendirile- cek, 6 branş alanı derslerin- den gerekli notu tutturama- yan öğrenciler, genel kûltür alanında eğitimlerini sürdü- recekler. Öğrencilere çok fazla boş zaman yaratması ve velilerin çocuklanndan haberdar olmaması nede- niyle eleştirilen ders geçme ve kredili sistemin yerine getirilen yeni modelde, öğ- renciler her konuda velinin denetimi altında bırakılıyor. Öğrenciler, okumak iste- dikleri ders ve aianlan veli- leriyle birlikte seçecekler. Yıl sonunda ağırhklı not or- talamasının yükseltilmesi için yapılacak "not yükselt- me suıavı r> na hangi dersler- den girileceğini bile veli belirleyecek. Tanmumzı çökertenlere... • Baştarafı 2. Sayfada duk: "Ineklere yediriyonız" dediler, sorumuzu da hayretle karşıladılar. Daha sonraki günlerde konuyla ilgili olarak da- ha fazla bilgi topladık. Çok geniş alanlarda mısır yetiştiri- yorlar. olgunlaşan koçanlan gövdeden ayırmıyorlar ve ta- mamını ekin gibi dibinden biçiyorlar. Sonra bir makinede parçalayıp öylece ahırlarda besledikleri ineklerin önüne ko- yuyorlar. Bu şekilde beslenen inekler de günde 30 kilo süt veriyor. Amerika'ya gitmeden önce, Erzurum ve Kars'ta çalışmış, köylülerimizin hayvanlannı nasıl yetiştirdiklerini yakın- dan görmüştüm. Ötlak alanlanmızda herhangi bir plana bağlanarak otlatma yapmak asla düşünülmemekteydi. In- sanlanmızdaböylebirkavrambulunmamaktaydı. 7-8 ay sü- ren kış aylan boyunca hayvanlar ahırlarda bakılacaklann- dan, hayyan sahipleri kış süresince hayvanlanna ne yedire- ceklerini düsünmekte ve her çeşit hayvan yiyeceğini evle- rine taşımaktaydılar. Otlak aianlan orta malı durumunda ol- duğundan, erken davranan, henüz yetişmekte olan otlan bi- çiyordu; geciken, bir şey alamıyordu. Köylüler. kışlık hayvan yemi olarak ot biçerken, arala- nndaki çam fıdanlannı da biçiyorlardı. Özellikle orman içinde ve yakınındaki otlak alanlannda bulunan fıde ve fi- danlar. bu şekilde yok oluyordu. Kuramsal olarak Orman Işletmesi. kimseyi ormana sokmuyor ve hiçbir yerin otunu biçtirmiyordu. Gerçekte ise her yer, sık sık biçiliyordu. Bir- çok kez ormandan çıkmakta olan ot yüklü arabalan yıktır- dım ve içerisindeki fıde ve fidanlan saydım, daima 300'ün üzerinde olduğunu saptadım. Sahibinin cezalandınlması, yöntemin değişmesini sağlamıyordu. Amerika'da uygulanan hayvan yetiştirme yöntemlerini incelerken, devamlı şekilde Erzurum ve Kars'ta gördüğüm olaylar ve durumlar gözümde canlanıyordu. Daima kendi- me şunu soruyordum: "Amerikahlann uyguladığı bu başa- rdı yöntemi, biz ûlkemizde uygulayamaz mıyız?" Aynı yön- temin benzerlerinı 2-3 Avrupa ülkesinde de gördüm; fakat, ûlkemizde uygulatma olanağını bulamadık. Yaptığımız her önen "Bizim işimiz böyle gelmis böyie gider" şeklinde ya- nıtlandı. Sonuç: Uygulamakta oldugumuz atalanmızdan kalan il- kel yöntemi değiştirmek ve ileri ülkelerin yöntemine geç- mek zorundayız. Bunun yapılabilmesi için önce aydınlan- mızın yöntemimizi değiştirmemiz gerektiğine inanması ve bu değişikliğin zorunlu olduğunun bilincine varmalan ge- reklidir. Çok zaman aydınlanmızdan şöyle sözler duyuyor ve çok üzülüyoruz: * İleri ülkeler tanmla uğraşmamakta. sanayi ile uğraş- maktaduiar. Bizün de ilerlememiz için, bir an önce sanayi- ye geçmemiz ve tanm işlerinden kurtulmamız gerekmekte- İHr." Bu düşüncenin çok yanlış olduğu kanısındayım. Dünya- da tanmını geliştirmeden sanayisini kurmuş ve getiştirmiş bir ülke bulunmamaktadır. İleri ülkelerin hepsı, tanm ala- nında yapabileceklerinin hepsini yapmış ve en gelişmiş yöntemleri uygular duruma gelmişlerdir. Bu işlere ek ola- rak da sanayilerini geliştirmişlerdir. Buradaki tanm sözü ile hayvancılığı ve ormancılığı da kapsayan geniş anlamdaki tanmı kastetmekteyiz. Modern tanm, tanm alanlannın yanı sıra, ormanlann da otlak alan- lannın da daha verimli olmasuıı sağlamaktadır. Ormanlar- da ve otlak alanlannda ilkel yöntemler uygulanırken, tanm alanlannda ileri yöntemleri uygulamaya olanak yoktur. Böyle bir durumda ormanlardan ve otlak alanlanndan ge- lecek olan seller ve erozyon materyalleri, tanm alanlannı ve şehirleri yok eder. Enflasyon canavanndan kurtulabilmenin tek yolu; üreti- mıarttuTnak, tüketimi azaltmaktır. Bunun için de önce, do- ğa kaynaklanmızdan modern şekilde yararlanmayı bilme- miz zorunludur. Para ayarlamalan ile enflasyon biraz geciktirilebilir, fa- ka; durdurulamaz. En önemli doğal kaynağımız olan toprak ve sulanmızdan modern şekilde yararlanmaya başlamah- yu. YetkilUerimizin çok uzaklarda dolaşüklarını göriiyor, çok üzülüyoruz. AVRUPA'DAN • Baştarafı 8. Sayfada Uzaydan taze kazılmış mezann resmini çeken göz- teri olan Amerikan yönetimi, acaba Iran'ın şimdilerde \üzünü Batı pazarından iyice çevirmeye başladığını da göriiyor mu? Iran'ın ham petrol ihracatının yüzde iO'ı Afrika, Asya ve Latin Amerika'ya yönelmeye za- ten başlamıştı. Sadece Çin'in Iran'dan ithal ettiği petrol 60 bin varile ulaştı. Iran'ın sadece Asya pazanna yapacağı ihracat bu yıl 1 milyon varile u- aşacak. Batı'ya yapacağı ihracat azalırken... Ve ran, Rusya'ya "alternatifbirOPEC" önerisi bileyaptı. Amerikan yönetimi, ona buna ambargo uygu- arken, etrafındaki ülkeleri gözü görse de kaş ya- jayım derken göz çıkarmasa. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada "Bu maddenin uygulanması şarttır. Uygulanmazsa anayasa suçu işlenmiş olur." DYP, bol yasaklı anayasanın uygulan- masına da yasak getirmeye hazırlanı- yor. Ister misiniz DYP, "delinmiş anaya- sanın davası olmaz" deyip normal se- çimleri de ertelesin. Çiller, böyle birge- reklilik hissederse olur mu olur. Çiller, kaşını gözünü yara yara siya- sette "ustalaşmaya" başladı. DYP gru- bunu tümüyle avuçlarının arasına alan Çiller, sürmekte olan kongrelerde de tüm ağırlığını koyuyor. İstanbul il kong- resindeki görünüm bu bakımdan hayli bilgilendirici oldu. Hanımefendi, kimin il ya da ilçe baş- kanı seçilmesi gerektiğini saptryor, diğer adaylar safdışı ediliyor, tek adayla seçi- me giriliyor ve kongre tamamlanıyor. Demirel'in delegeleriyle rakiplerini ezip geçen Çiller, sipariş üzerine saptanmış delegelerle kendisini değil 2-3 yıllık, ömür boyu genel başkan bile seçtirir. Çiller ve beraberindekilerin milletvekil- lerioe uyguladıkiarı taktik ise "kabinede değişiklik" olasılığını sürekli canlı tut- mak. Böylece milletvekilleri, "acaba ba- kan olurmuyum?" beklentisiyle Çiller'in gözünün önünden aynlmıyor. Sürekli la- civert dolaşıyor. Bu durumun bir diğer yansıması ola- rak bakanlarda "aman değişiklik pake- tinde ben olmayayım" kaygısıyla güne, Çiller'e bağlılık yeminiyle başhyor. ÇHP'de ise "nasıl olsa DYPseçim is- temiyor" diye herkes seçim istiyor. ÇHP'liler seçim konusunda samimi ise ANAP'ın çağrısına kulak vermeli. Ancak ÇHP'de bugünlerde seçim de- yince ilk akla gelen eylül kongresi. Ge- nel başkan adaylan, oy oranı yüzde 40'ı aşmış, tek başına iktidara koşan bir par- tiyi yönetme hevesiyle yanşa hazırianı- yoriar. Seçim için en çok bastırıyor gibi gö- rünen, ANAP. Yılmaz, Çiller'in ara ya da erken seçim yapmaması halinde çok fena şeyler yapacağını söylüyor ama, ne yapacağını henüz öğrenemedik. Önümüzdeki hafta Meclis toplanınca belki anlatır. Refah Partisi ise belediyelerin iyice suyunu çıkarmadan seçim istiyor. Ka- muoyu yoklamalan, bu partinin yükse- liş eğrisinin durduğunu gösteriyor. Ku- ran'ı bu partiden daha iyi kullanan bir Başbakanımız var. Bu aşamadan son- ra RP'nin yükselmesi ancak, "hangi parti önde gibi görünüyor?" diye bakıp o partiden aday olmaya koşan kravatlı ikiyüzlülerin tutumuna bağlı. Seçim çev- resinde belli bir ağıriık edinmiş bu kişi- Seçim Atışları... ler, RP'ye yönelmeyi sürdürürse, bu partinin yükselişi bir miktar daha de- vam edebilir. 1994 yerel yönetim seçimlerinde böy- le olmuştu. Daha önce ANAP'tan seçil- miş bazı belediye başkanları bu partiyi "güçlü" görüp kişilik değiştirmişlerdi. MHP ise "hemen erken seçim" isti- yor. Hazırterör devam ederken, milliyet- çilik duygulannı oya dönüştürmek için bulunmaz fırsat. Üstelik Türkeş'in ha- vası da yerinde. Merkez sağ partiler, kendisini yere göğe sığdıramıyor. Seçim deyince avucunu ovuşturan bir diğer parti de DSP. Sosyal demok- ratların Ecevit için "bir bölen" demesi artık güç. Çünkü, pek çok yerde DSP'- nin oylan ÇHP'yi geçiyor. Gidebileceği kadar sağa giden Ecevit'in son dönem- de sola açılmaya başladığı dikkat çeki- yor. DSP lideri, bir dönem partisine RP ve MHP'lilerden de katılmalar olduğu- nu söylüyordu. Bu kesimden katılmala- nn doyum noktasına ulaştığını da düşü- nüyor olmalı. Ecevit'le önceki akşam bir süre soh- bet ettim. Ara seçim yerine, sağlıklı bir seçim yasasıyla erken seçime gidilme- si gerektiği görüşünde. Meclis Başkanı Cindoruk da dünkü görüşmemde anayasada ara seçim için "kuvvetlendirici" hüküm bulunmadığı- nı söyledi. DYP'liler uzun süredir ilk kez, Çindoruk'a gülümseyerek bakabilir. Başkentteki genel görünüm böyle. Partilerin tepesinde bu değeıiendir- meler yapılıyor ama, milletvekillerinin zamanından önce seçim istediğini söy- lemek güç. Pek çok parti yöneticisi, gö- rüşmelerim sırasında, "Bu kısmını yaz- mamanızı rica ediyorum" deyip şöyle devam ediyor: "Mılletvekillenni seçime ikna etmek zor. Birincisi, yerlerinin ga- ranti olup olmadığına bakıyorlar. Ikinci- si, seçimde harcama yapmak duru- mundalar. Bazılan bunu göze alamıyor." Bu değerlendirmede ciddi bir haklılık payı var. Milletvekillerinin çoğu bu kol- tuğu ticari bir kurum haline getirdi. Se- çilmek için milyar harcayan bir kişi bu- nun karşılığını almayı düşünüyor. Maliyetine bakıldığında milletvekili adayı olmak, toplumun yüzde 60-70'ine baştan "yasak". Ya varlıklı olmalısınız ya da sırtınızı variıklı bir yere dayamalısınız. Şu anda Meclis koltuklarını işgal edenlerin önemli bir bölümü, bu iki özel- likten biri sayesinde Ankara'ya geldiği için, doğal olarak bu yapının değişme- sini de istemiyor. Milletvekillerinin seçim istememe- sinin altında yatan bir nedeni daha ek- lemek gerekiyor: Sekreterini kaybetme korkusu... Ekşi, Sri Lanka'da Bosın ozgurlugu yerine iletişim ozgurlugu Haber Merkezi - Dün- ya Basın Konseyleri Birli- ği'nin Sri Lanka'nın baş- kenti Colombo'da yapılan toplantısında konuşan Ba- sın Konseyi Başkanı Ok- tay Ekşi, "basın özgürlü- ğü" kavramı yerine "Ueti- şün özgürlüğü" kavramını önerdı. Basın özgürlüğü kavra- mının yanlış olduğunu öne süren Ekşi, "Düşünceleri açıklama özgürlüğünü de içeren iletişim özgürlüğü kavranıını ko>malıyız" de- di. Oktay Ekşi, sözlerini şöyle sürdürdü: "Banh düşünürlerin ve poütikacılann 200-250 se- ne önce yapbklan yanlış hâlâ süriip gidiyor. Halk, gerçekleri basından öğre- nir diye düşünülüyordu. Oysa gerçekleri öğrenme hakkının doğruca halka, yani bireylere ait olduğunu büiyoruz. Basın sadece, bu hakkı profesyonelce kulla- nan kesimdir diyoruz. O nedenle basına bir aynca- lık tanıyormuş gibi görü- nen basın özgürlüğü kav- ramını terk etmeli. halkm gerçekleri öğrenme hakkı- nı esas almalıyız. Böylece bireylere gerçekleri öğren- me ve öğrendiklerini baş- kalanna iletme hakkını ta- nunalıyız. Bu ancak Oeti- şim yoİuyla saglanabilir." Ekşrnin önerisi, Dünya Basın Konseyleri Birliği Toplantısı'nda yoğun bir tartışmaya yol açtı. Biri Hindistan'dan biri de Bangladeş'ten iki dele- geöneriye karşı çıktılar. İP'den TOBB raporuna tepki Cindoruk'tan, Çiller'in 'dinozor' sözüne tepki Terinçek, rapor uğruna 6 Onu getiren, götürür de' hapse mahkûm oldu' İstanbul Haber Servisi - İşçi Partisi (İP) Genel Sek- reteri Yılmaz Keleş, son günlerde kamuoyunda tar- tışmalara neden olan. Tür- kiye Odalar ve Borsalar Bir- liğ^'nin (TOBB) hazırlattığı Güneydoğu Raporu'nun gerçekleri yansıtmadığını öne sürerek "Amerika'nın Doğusu'nun raporuyla, Amerikancı çözüm için ka- muoyu imal edilmek isteni- yor" dedi. Keleş, yaptığı ya- zılı açıklamada, Kürt soru- nunun temel gerçeğinin Prof. Dr. Doğu Ergfl'in da- yandığı anket kâğıdına sığ- mayacağını savunarak soru- nun Körfez Savaşı ile birlik- te küreselleştiğini, ABD'nin tüm gövdesiyle işin içinde olduğunu söyledi. Açıklamada, İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'ın 8 ay önce hazırladığı ve Cum- hurbaşkanı Süleyman Demi- rel'e de sunduğü Kürt rapo- ru anımsatılarak "Rapordan sayılmak için illc de ABD' nin ısmarlaması, arkasında da Başbakan Tansu Çiller'in mi olması gerekir" görüşü dile getirildi. Yılmaz Ke- leş'in basına gönderdiği ya- zılı açıklamada, TOBB'nin Prof. Dr. Ergil'e hazırlattığı raporun gerçeklere değin- mediği belirtilerek "Rapor, gerçeğin üzerini örtmek, da- hası ABD müdahalesini yay- mak için yazılmış. ANAP'm saptadığına göre CIA Baş- kanı, gizü Ankara zharetin- de, 'Amerikanın Doğusu' ile de görüşmüş. Yani, ABD Dışişleri'nin 2 numaralısı Strobe Tallbot'un Anka- ra'daki büyükelçilik konu- tunda gizli buluşmaya da%et ettiği, TOBB Başkaîu Yalım Hrez'in dantşmanı Doğu Er- gfl'le" görüşleri dile getiril- di. Açıklamada, Perinçek'in raporunda, kamuoyunu imal etmek için uyduruk anketle- rin arkasına sığınılmadığı öne süriilerek şöyle denildi: "Son otuz yılın örgütiü mücadele birikimiyle. bilim- sel sosyalizmle kardeşlik çö- ziimü getiriliyor. Doğu Er- gil'in raporu, l£ milyar li- raya mal olmuş. Doğu Perin- çek, bu çözümü uğruna 28ay hapse mahkûm oldu. Perin- çek'in raporu Atlantik öte- sinden kurye aracıuğryla gd- miyor. Bu coğrafyada 70 yıl önce ateşin ve ihanetin için- de sınanmış ve başan kazan- mış ilkeleri temel aiıyor. Do- ğu Perinçek, acil kardeşlik çözümünde durumun ger- çekçi bir analizini yapıyor. Inkârcı ve sorunu şiddetle çözmede ısrareden polirika- mn, Kürt sorununu global- leştirdiğini saptıyor." Haber Merkezi - TBMM Başkanı Hüsa- mettin Cindoruk, Başbakan Tansu Çiller' in İstanbul il kongresinde söylediği "Köhneve eski engelleri ortadan kaldırdık"şeklindeki sözlerine ve "dinozor" benzetmelerine sert yanıt verdi. Çiller'i siyasete kendısi ile Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel'in ge- tirdiğini söyleyen Cindoruk, "Getiren, gö- türür de" dedi. TBMM Başkanı Hüsamettin Cindoruk, dün lnterstar Televizyonu ana haber bülte- ninde yaptığı açıklamada, Çiller'in diline son günlerde bir 'Akdevrim' sözünün dola- dığma dikkat çekti. Cindoruk, "Akde>Tİm, 27 Mayıscılann sloganıdır. Onlar o zaman köhnemiş ve dinozor diyorlardı Detnokrat Partüilere. Bu sözleri talihsizlik sayanz. O ke- limeyi bundan sonra kullanmasını önleriz. DYP için çok hazin bir tabirdir. Bana o ha- tuiatmayi yaptığı için çok üzüldüm" dedi. 62 yaşında olduğunu ve köhne olmadığı- nı vurgulayan Cindoruk. Celal Bayar'ın De- mokrat Parti'yi 62 yaşında kurduğunu ha- tırlattı. Cindoruk şöyle devam etti: "O köhne dedikleri kişiler, benle Demi- rel'se sayın Çilk'r'i siyasete biz getirdik. Hat- ta genel başkanlığa biz getirdik. Getiren, gö- türür de" Cindoruk, ekim ayı başında Meclis baş- kanlığından istifa edeceğini belirterek DYP'nin son İstanbul kongresinde yaşanan olaylan daeleştirdi. TBMM Başkanı Hüsa- mettin Cindoruk. "Yenileşme diyerek lohu- salann odalan gibi kırmızı ve beyazı kans- tınp ortaya salon dekorasyonu çıkanrsanız bunlardan hiçbir şey çıkmaz. Belki vatandaş sorar,' Lohusa şerbeti de dağıttı lar mı' diye" dedi. NECATÎOZGEN: Do&uı Baran'dan T-V 1 ~ Tansu Çiller Türklerin B Baştarafı 1. Sayfada ra ihraç ediyor. Diplomatik kaynaklar, Başbakan Tansu Çiller'in zi- yaret edeceği her üç ülkenin de Türkiye'ye yakın politi- kalar izlediklerine dikkat çe- kiyorlar. Önemli doğalgaz potansi- yeli bulunan. tran ile Rus- ya'nın komşusu Türkmenis- tan'm, bu ülkeleri ürkütme- den mümkün olduğunca Türkiye ile ilişkileri geliştir- meye özen gösterdiği belir- tiliyor. Türkiye, yalnızca Türk- menistan ve Kazakistan'da 4 milyar dolan aşkm ticaret bağlantısı yapmış durumda. Rumlar savaş çığırtkanlığı yapıyor REŞATAKAR LEFKOŞA - Kıbns Türk Banş Kuvvetleri Komutanı Korgeneral Necati Özgen. Rumlann sürekli olarak si- lahlandıklannı ve savaş çı- ğırtkanlığı yaptıklannı belir- terek "Eğer bir çılguıhk ya- paıiarsa hedtTımiz BaTbr" dedi. Orgeneralliğe terfı ederek 8. Ordu Komutanlığı'na ata- nan ve dün Lefkoşa'da Mü- cahitler Derneği'ne gerçek- leştirdiği veda ziyareti sıra- sında konuşan Özgen, kolor- dunun 20 sene önceki kolor- du olmadığmı, yeni kışlalar, birlikler, silahlar ve tesisler- le şimdi en güçlü durumda bulunduğunu belirterek "Bunu başarmanın huzuru içinde KKTC'den aynhyo- rum"dedi. I Baştarafı 1. Sayfada telere kayıt yaptınp daha sonra da yatay geçiş yaparak Türkiye'deki tıp fakültele- rinde ihtisasa başlamıştı. Bakan danışmanı Dr. Kür- şat Özdemir'in de Azerbay- can'da ihtisasa başlayıp da- ha sonra Ankara Hastane- si'ne yatay geçiş yaptığı TTB tarafindan ortaya çıka- nldı. Ankara Hastanesi Fizik Tedavi Bölümü'nde asistan- lık yapan Kürşat Özde- mir'in, Tababet Uzmanlık Tüzüğü'nün 4. maddesinin, "Asistanlar. bu tüzük hü- kumlerine göre saptananlar. eğhim, öğretim ve uygulama çahşmalan dışında kamu ve özel kuruluşlarda ay lıklı ve- ya ayhksız hiçbir görev ala- ma/Jar. muayenehane aça- mazlar. çalışhklan uzman- lık dalının uygulamasuıdan sayıünayacak işlerte görev- lendirilemezler" hükmüne karşın Doğan Baran tarafin- dan danışmanlığa getirildi ği belirlendi. TTB Genel Sek- reteri Dr. Ata Soyer, tüzüğün son derece açık olduğunu ve halen asistanlık görevini sürdüren Özdemir'in danış- manlık yapamayacağını söyledi. Soyer, olayı yargıya taşıyacaklannı vurgulaya- rak şöyle konuştu: "Özde- mir, yatay geçiş skandalın- dan sonra şimdi de tüzüğe, yasaya ay kırt olarak bakan- İıkta görev lendirildi. Her nr- satta suiistimalk'rle uğraşa- cağmı söyleyen Bakan Do- ğan Baran'ın, bizzat kendi- sinin suiistimali olan birisini danışman ataması ne kadar ciddi olduğunu gösteriyor. Bu yasadışıkğın ve ay kınb- gın giderihnesi için yargıya başıuracağız." Kürşat Özdemir ise ken- disinin 657 sayılı Devlet Memurlan Yasası'na bağlı olduğunu belirterek, "Ben bakanlığm bir elemanıyım. Tüzüğe göre ay kın, ama ya- saya göre bakan beni istedi- ği göreve getirebilir. Resmi bir görevim de yok zaten" dedi. OLAYLARIN ARDINDAKI GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada re içinde son yasama yılı- na girmiş olan milletvekil- leri ile adaylık bekleyen parti yöneticilerinin gide- rek artan bir hızla seçim atmosferine gireceklerini belirtiyorlar. Kamuoyu yoklamaları- nın geçtiğimiz günlerde açıklanan sonuçlan, mer- kez sağ partilerin güç den- gelerinin dalgalı bir görün- tü çızdiğini gösteriyor. Ba- zı sonuçlar DYP'nin, bazı sonuçlar da ANAP'ın oy oranını küçük farklarla da olsa yüksek gösteriyor. DYP Genel Başkanı'nın, mini ara seçimlerde alınan sonuçlara karşın 22 millet- vekilliği için yapılacak ara seçimde aynı sonuçlan alamayacağı kuşkusunu taşıdığı sanılıyor. DYP'nin ara seçimi alacağına inan- ması durumunda kısa bir süre sonra ara seçimin, bu sonuçlann hızıyla da, ilk- bahar başlarında erken genel seçimin gündeme geleceği varsayımı ağıriık kazanıyor. Ancak yine anayasada- ki değişikliklerden kay- naklanan ve henüz netleş- memiş iki önemli durum var. Bunlardan birincisi, seçmen yaşının 18'e indi- rilmesi ile önümüzdeki se- çimlerde oy kullanacak 5 milyonu aşkın genç seç- menin tercihleri. Bu olgu, henüz kamuoyu yoklama- lanna bile yansımamış du- rumda. Politikayapmaya- sakları kaldınlan sendika- lar ile diğer demokratik kit- le örgütleri de siyasal yel- pazedeki yerlerini belirle- miş ve açıklamış değiller. Bu nedenle seçim sonuç- larının bu gelişmelerden nasıl etkileneceği de şim- dilik pek bilinemiyor. Koalisyonun tercihi, ara seçimi erteleyecek birfor- mül bulmak ve genel seçi- mi de 1996 Sonbaha- n'nda yapmak. Ancak bu eğilim ülkenin seçim at- mosferine girmesini önle- yecek bir nitelik taşımıyor. Görünen o ki TBMM'nin açılması ile birlikte "seçim sath-ı mailine girilmesi" de kaçınılmaz olacak. ••• Cem'den müze açılışı MİLAS-Kıyıkışlacık Kö- yü'nde (Iassos) açıkhava müzesi açıhşmı yapan Kül- tür Bakanı tsmail Cem, Türklerin geçmişinin bütün Anadolu uygarlıklannı kap- sadığını belirterek "Biz bu topraklann üzerindeki me- deniyetkrden süzülüp gelen milletiz. Bu gerçeği bazen hem dünyaya hem kendimi- ze haüriatmak zorundayız" dedi. AnkaraMa Kıbns rahatsızhğı • Baştarafı 1. Sayfada Clinton'ın danışmanla- nndan Stefanopulos'un ilk günlerdeki süksesi ile et- kinliğini kaybettiği ve yap- tığı açıklamalar ve çıkışla- nyla gözden düşmeye baş- ladığı belirtiliyor. Rum asıl- lı genç danışmanın, son za- manlarda gazetelerin sos- yete sayfalannda boy gös- terdığine de dikkat çekıli- yor. ABD'nin Kıbns konu- sundaki özel koordinatörü- nün yanı sıra yaklaşık 14 yıl aradan sonra atadığı Kıbns Özel Temsilcisi Ric- hard Beattie bulunuyor. Diplomatik kaynaklar bu- na rağmen Clinton'ın, Rum asıllı danışmanını Kıbns konusunda temaslar için 'sürpriz' bir şekilde bölge- ye göndermesiyle ilgili şu değerlendirmeleri yapıyor- lar - Stefanopulos tatilini Kıbns'tageçirecek. Buara- da ABD'deki Rum lobisi- nin de baskısıyla Kıbns ko- nusunda olup bitenleri öğ- renmesi için Clinton tara- findan hazır tatile çıkmış- ken bu işle de görevlendi- rilmiş olabilir. - Yunan ve Rum ikilisi, Kıbns konusunda Türki- ye'ye baskı yapmak ve güç kazanmak için Rum asıllı danışmanın ziyaretini tez- gâhlamış olabilir. Stefano- pulos aracılığıyla Yunanis- tan ve Rum yönetimi ABD'yi Kıbns konusunda etkilemeye çalışacaktır. - Stefanopulos'un danış- man olarak Rum asıllı ol- masına rağmen tarafsızlığı- nı korumak zorunda oldu- ğuna da dikkat çekiliyor. Bu nedenle Clinton'ın da- nışmanının Kıbns konu- sunda tek yanlı görüş ifade etmekten kaçınacağı belir- tiliyor. Diplomatik kaynaklar Rum ve Yunan basınının iddia ettiği gibi ABD'nin Stefanopulos aracılığıyla yeni bir plan getirdiği ko- nusunda kendilerinde bir bilgi olmadığını söylediler. Ancak Kıbns konusunda en önemli tıkanıklık konu- lanndan birini, kunılacak bir federal Kıbns cumhuri- yetinde Kıbns Türklerinin statüsü oluştunıyor. KK- TC, Rumlarla eşit egemen- lik statüsü üzerinde ısrarlı. ABD bu konuda net bir ya- nıt vermiş değil. BM'nin bu çerçevede Türk tarafını tat- min edecek bir formül ara- dığı belirtiliyor. Diplomatik kaynaklar, ABD'nin. Türk-Yunan iliş- kilerinde ortaya çıkan so- ğukluğun biraz yatışmasın- dan sonra eylül ya da ekim aymda gerek Kıbns gerek Ege konulannda önemli çı- kışlar yapmasının beklen- diğini de söylediler. Ankara-VVashington görüş aynlığı Türkiye, Kıbns konusun- da Birleşmiş Milletler'in gözetimindekı çözüm süre- cinin, Avrupa Birliği'nin (AB) Rumlan tek yanlı ola- rak birliğe tam üye yapma yolunda başlattığı girişim ile hızlanacağı düşüncesin- de değil. ABD'nin ise AB sürecinin Kıbns'ta çözümü kolaylaştıracağı düşünce- sinde olduğu ve Ankara po- litikasına destek vermediği belirtiliyor. Cumhuriyet'e bilgi veren diplomatik kaynaklar an- cak ABD'nin iki kesimli, i- ki toplumlu bir federal Kıb- ns cumhuriyetinin kurul- ması konusunda daha net bir politika izlediğinin altı- nı çiziyorlar. Rus girişimi belli değfl Diplomatik kaynaklar, Rusya'nın ABD'nin girişi- miyle Kıbns konusunda Londra'da yapılan toplanh- ya misilleme olarak bir ey- lem planı hazırladığı yolun- daki haberlerin BM tarafin- dan doğrulanmadığını be- lirttiler. Rum basını, Rusya'nın BM Güvenlik Konseyi'nin gündemine Kıbns konusu- nu getirmek üzere bir ey- lem planı hazırladığını ya- zıyor. tıısaıı hakları incelemesi ANKARA (ANKA) - Türk avukatlar, insan hak- lan hukukunun Avrupa'da- ki uygulamalannı incele- mek üzere Brüksel ve Lük- semburg'da çalışmalar ya- pacaklar. istanbul Barosu'na ka- yıtlı 15 avukat Avrupa Bir- liği Komisyonu Türkiye Temsilciliği ile tstanbul Barosu Uluslararası Ilişki- ler ve İnsan Haklan Ko- misyonu'nun işbirliği so- nucunda eylül ayı sonunda Brüksel ve Lüksemburg'a gidecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle