Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
12 AĞUSTOS 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 13
ahş
Ankara '95, bir ütopyanın
smırlarmı zorlayacak denli
kapsamlı bir projeydi
ıvenşıve ürün şöleniSELDA ÖNDÜL
Ankara'da 15-30 temmuz
tarihleri arasında dev bir pro-
jegerçeldeştirildi. Birütopya-
nın stnırlannı zorlayacak den-
li kapsamlı bu projede Avru-
pa Gençlerinin Tiyatro Buluş-
ması (15-30 temmuz); IA-
TA/AITA (Dünya Amatör Ti-
yatrolar Biriiği) 9 Bölge Ti-
yatro Festivali (23-30 tem-
muz) ve IATA/AITA 22. Dün-
ya Kongresi (23-30 temmuz)
yapıldı. Adeta bir büyük ritü-
eldi yaşanan. Katılımcılar
kendilerini ve birbirlerini tanı-
mak ve anlamak; hep birlikte
ve ayn ayn var olabilmek; ya-
şama değmek ve yaşamı de-
ğiştirmek; gelecek günleri ga-
ranti altına almak üzere bir-
likte düşündüler, birlikte üret-
tıler. Festivalin açıhşında Cumhurbaşkaıu Süleyman Demirel, Kültür Bakanı fsmail Cem, IATA ve EDERED Başkanı Hugh Lovegrove ve TOBAV Başkanı Tamer Levent
TOBAV (Devlet Tiyatrolan, Opera ve
Balesi Çalışanlan Yardımlaşma Vakfı)
Başkanı ve eski Devlet Tiyatrolan Genel
Müdür Vekili Tamer Levent'in 12 Eylül
1994'te sanata hayır diyenlere karşı ortak
bir cephe oluşturma isteğiyle başlattığı;
'Sanatolmadan demokrasi. demokrasi ol-
madan sanatolmaz' düşüncesinın vurgu-
landıgı kampanyanın 'Sanata Evet' sloga-
nı Ankara '95'in de temasını oluşturdu.
IATA'AITA'nın yeni Başkanı Thomas
Hauger,Tamer Levent ile birlikte 1997 yı-
Imın (ya da 2000'den öne herhangi bir yı-
lın) 'Sanata Evet' yılı olarak ilan edilme-
sini isteyecek UNESCO'dan. Sanata evet
demek Dr. Hüsamettin Olgun'un MDb-
yet'te yayımladığı yazısında belirttiği gi-
bi ve kongrenin açılışında bakan adına
söz alan Kültür Bakanlığı Müsteşan Prof.
Dr. Emre Kongar'ın da vurguladığı gibi
banşa, dostluğa, özgürlüğe, insan hakla-
nna evet demek, değişmeye, ilerlemeye,
geleceğe evet demektir.
'Sanata Evet' sloganının alt metni ile
'Sanataniyeewt' sorusunavenlenyanıt-
lar, sanatın işlevı üzerine. Tiyatronun iş-
levi çağlar boyunca tartışılagelmış. Baş-
langıçta yaşamın vazgeçılmez parçası
olan tiyatro, doğa güçlenyle baş etmede
bir araç olmuş. Daha sonralan tiyatronun
bağımsız bir ürün haline gelmesiyle de-
gişen toplumsal koşullara göre tiyatrodan
beklentilerde değişmiş. Ancak, tiyatroya
hemen hemen her zaman bir eğiticilik,
değiştiricilik, dönüştürücülük işlevi de
yüklenmiş. Festivalin açılışını yapan
Cumhurbaşkanı Süleyman Demird'in ko-
nuşması, Başbakan Prof. Dr. Tansu Çil-
ler'in mesajı ve Kültür Bakanı Ismail
Cem'in konuşması, tiyatrodan beklenen-
lerüzerineydi. Demirel, sanatsal projele-
rin küçülen dünya insanlannı birleştirici
nitelikte olması üzerinde dururken, Çiller,
Ankara '95 etkinliklerinin farklı kültür
ve düşüncelere sahip insanlan bütünleş-
tirici ortak değerler üreteceği inancında
olduğunu belirtiyor, Cem ise söz konusu
etkinlikleri ınsanlık adına yeni umutlar
üretmede bir araç olarak gördüğünü ifa-
de ediyordu.
Saııatııı yaraücıhğı ve eğitieiüğiAnkara '95 projesınin üç yönlü ele alm-
masının asıl nedeni tiyatronun işlevi ile ko-
şut. Viyana Cniversıtesı profesörü, sanat
küitürü araştırmacısı Prof. Dr. Manfred
Wagner '2000'H Yülarda Sanat' başlıklı.
kongreyi açış konuşmasmda sanatın niçın
gerekli olduğu üzennde durdu. Prof. Dr.
Wagner inceleme ve araştırmalannın so-
nuçlannı akademik bir düzeyde aktardığı
bilgilendirici ve etkileyıcı bildinsınde sa-
natın insan zihni, duygulan ve bedeni içın
vazgeçilmez olduğunun altıru çizdi; ınsan-
lann ve toplumlann gelişmesi ve dönüşme-
sinde vazgeçilmez bir araç olduğunu belirt-
ti; çoğul kültürlerin kimliklerinı koruma-
da ve demokrasilerin yaşamasında sanata
büyük görev düştüğünü vurguladı. Sanatın
hem yaratıcılığı körüklediğini hem de eği-
timde^eri tutulamaz bir araç olduğunu an-
lattı. Omekler verdi, kanıtlar gösterdi, ta-
nıtlamalarda bulundu. Sanatın geçmiş ile
gelecek, eski ile yeni arasında köprü kur-
mada öncü bir yeri olduğu saptamasını da
yapan Prof. Dr. Manfred Wagner, herkese
sanatı yaymak, yaygınlaştırmak adına bü-
yük görev düştüğünü de belirtti.
IATA/AJTA'nın eski başkanı Hugh Lo-
ve grove ile yeni başkanı Thomas Hauger
IATA/AITA'nın birincil amacının tiyatro
yoluyla anlama ve eğitim olduğunu defa-
larca vurguladılar. Anlama ile bireyin ken-
disini ve başkalannı anlaması, eğitim ile ıse
drama/tıyatro yoluyla hem örgün eğitim
içinde, hem medya aracılıgıyla, hem de ti-
yatro sanatı yoluyla eğitim amaçlamyor.
Ancak, sanat/tiyatro eğıtimini de unutma-
mak gerekli. Bu bağlamda, IATA/AI-
TA'nın amacı ile tiyatroya çağlar boyunca
yüklenen işlev katlanarak yerine gelmiş
oluyor. Ankara '95 projesinin üç etkinliği
bir arada gerçekleştirme düşüncesi işte bu
katlanmış işlevi bir ölçüde de olsa yaşama
geçirme ve yansıtma isteğinden kaynak-
lanmış.
Hugh Lovegrove, söz konusu etkinliği
bır düşünce alışvenşi, süreç ve ürün şöle-
ni olarak tanımladı. Düşünce alışvenşi kıs-
mında, kongre kapsamında IATA/AI-
TA'nın felsefesi ve politikasının tartışıldı-
ğı seminerler verildi. Amatörler-profesyo-
neller arasındaki farklar: tiyatro yoluyla
eğitim ve hoşgörü; festivaller.. yanşma mı
dayanışma mı; IATA'AITA'nın 4 yıllık po-
litikası; yaşam biçımı olarak sanat; IA-
TA/AITA Network'ü ve tiyatronun gele-
cekteki önemi konulannda seminerler ve
grup çalışmalan yapıldı, öneriler sunuldu.
IATA/AITA Genel Kurulu, Monakolu
delege PatriceCeBario'nun önerisıyle 1997
Ağustosu'nda Monte Carlo'da yapılacak,
Uluslararası Amatör Tiyatrolar Festivali ile
birlikte. Kongrenin etnik savaşlara ve etnik
savaş tehlıkesine karşı bir banş mesajı ya-
yımlaması dileğini belırten ls\içrelı dele-
ge Jelmini Plero'nun önergesi Türk dele-
gasyonunun. lATA'AITA'nın politıkalar
dışı bir örgüt olması nedeniyle ve sanatın
politikalara gereksınim duymadığı savıy-
la itiraz etmesı üzerine kabul görmedi. An-
kara '95'in 'Sanata Evet' etkınlıklennin
21. yüzyılda ırk, din, dil, ırk, cinsıyet, fi-
zıksel özellikler aynmcılığına karşı top-
lumlar yaratma çabasını gölgeleyici bir ta-
vırdı bu.
Ankara '95'in süreç kısmında ise EDE-
RED'in (Avrupa Drama Buluşmalan Vak-
fı) desteğıyle Avrupa Gençlerinin Tryatro
Buluşması gerçekleştırildi. 20 ülkenın
gençleri 40'm üzerinde antmatör ve sanat
danışmanı ile bırlıkte 'Sanata Evet' tema-
lı atölye çalışmalan yaptılar. Bu sürecin
ürünleri kongre açılışında delgelere ve ko-
nuklara, festivalin kapanışında ise Anka-
ra'nın büyük alışveriş merkezlerinden Ka-
rum'da alışveriş yapanlara sunuldu. Kısıt-
lı sayıda da olsa sokaktakı insanın yaşamı-
na müdahale edıcı nitelıkteki bu sergıleme-
ler bir anlamda 20. yüzyıl insanını ntüele
davet ediyordu. Ancak, KKTC'li gençlerin
buluşma sırasında düşürüldükleri zor du-
rum, sanat yoluyla sınırlann kaldınlması,
resmi politıkalar dışı sivil örgütlenmeler
İLAN
Sağlık Bakanlığı lstanbul - Bahçelievler Ortopedi
Teknisyen Okulu'na 1995 - 1996 öğretım yılında sınavla
bu yıl ortaokuldan mezun olan öğrenci almacaktır
Mûracaat: 21-25 Ağustos 1995 tarihleri arası Okul
Müdürlüğü'ne dıploma ile şahsen yapılacaktır.
ADRES: Bahçelievler Ortopedi Teknisyen Okulu
(B. Evler - Fizik Tedavı ve Rehabilitasyon
Merkezi bahçesı içinde)
Tel: 575 36 61 :.
556 06 95
Basın: 37435
ÇATI / BAR
TEKNE GEZİLERİ
12 ağustos cumartesi 20.30"da Dolmabahçe'den,
21.00'de Üsküdar'dan Boğaz'a hareket...
# Caniı müzik # 2 bardak içki
# Çerez, meyve...
Sadece 500.000.- TL.
ÇATI RESTAURANT
251 00 00
Isteğe bağlı özel geziler de düzenlenir. 251 00 00
Bilimsel Bakım ve Eöitim vermek üzere yetiştirilecek
EV ÖĞRETMENLERİ VE ÇOCUK BAKICILARI
3 Ataköy, Yeşılköy, Levent. Beşktaş, Gayrettepe, Tarabya ve kanbuf un
tûm semÖOTide. yaşadığı yere yakın çahşacak.
3 Ümverate. Hse ve meslek lisesı çocuk gelışimı mezunu,
3 0-3 yaşa tam gûn baiam ve eğrtım verebtecek.
3 Kendme gûvenen, gelışmeye açık, gtüeryüzKJ ve sevecen,
3 Bebek ve çocuktan seven, enafk,
3 lyı ücrst ve acak çakşma ortamı arayaı,
318 - 45 yaş arasmda stgara içmeyen bayanlar.
Lütlen bızi araymız (216) 336 04 62, MATURE Eğıöm & DaraşmanMc
YTÜ Öğretim Üyelerinden çok değerli
Hocamız ve delegemiz
Yrd. Doç. Dr. Adnan BALIK
ile çok değerli Hocamız
YrcL Doç. Dr. Mebrure ŞANAL'ı
trafîk kazasındakaybetmekten dolayı
üzüntü içindeyiz.
Hepimizin başı sağolsun.
TMMOB
Makina Mühendisleri Odası
İstanbul Şubesi
GEROPSİIÖVATRİ DERNEĞİ OLAĞAN
GENEL KURUL TOPLANTISINA
ÇAĞRI
Demeğımızın 1 Olağan Genel Kurul Toplanbsı 29 Ağustos 1995 gü-
nü saat ] 0 30"da tstanbu! Üıuv ersıtesı Cerrahpaşa Tıp Fakültesı Gerop-
sıkıyatn Bılim Dalında yapılacaktır
Bu toplaatıda gerekli ço^unluk sağlanamadjğı takdirde ıkınci top-
lantı 5 Eylül 1995 günu aynı yer ve a>TU saatte yapılacaktır
Toplantı gündemi aşajıdadır
GUNDEM.
1 Açılış, 2 Dıv-an seçüni. 3 Geçicı yönetun kurulu faalıyet raponı-
nun okunması, 4. Geçicı yönetım kurulunun ıbrası, 5. Yeni yönetım ku-
nıhınun teşkılı, 6 Dilek ve temenruler, 7 Kapaıuş.
Yönetini Kunılu Adına
BAŞKAIS
Prof. Dr. ENGİN EKER
Pasaportumu, nüfus
cüzdanımı kaybettim.
Hükümsüzdür.
ORAL ÇALIŞLAR
İ.U. Hukuk Fakültesi
öğrenci kimlik kartı ve
pasomu kaybettim.
Hükümsüzdür.
NtLGÜN GÜRDÜZ
7 aylık bebek için
bakıcı aranıyor.
Yatıh da olabilir.
Şirinevler-504 62 72
Sevgili arkadaşım
Doç.
ADNAN BALIK
acın ve özlemin içimde
NECMİZELYURT
SAHfBlNDEN SATILIK DAİRE
Teşvikiye Göknar'da 1+2 sobalı
5.kat,ferah 1.250.000 TL.
240 70 03
ROMANLARJNIZ VE ANSlKLOPEDlLERlNİZ
YERÎNİZDEN ALINIR.
TEL: 554 08 04
çalışmalannda kat edilecek yolun uzun ol-
duğunun bir göstergesiydi.
IATA/AITA 9 Bölge'Oyunlan, Ulusla-
rarası Amatör Tiyatrolar Festivali de ürün
şölenini oluşturdu etkinliklerin. Program-
da yer alan Bangladeş ve Aruba festıvale
katılmadılar. ODTÜ Oyunculan Samuel
Beckett'in Godot'yıı Beklerken'ini özel
gösteri kapsamında sunarken AÜ DTCF
Tiyatro Bölümü'nün sergileyeceğ Kuttö-
rensd Oyuniar uygun oyun yeri bulunma-
ması nedeniyle iptal edildi. ODTÜ oyun-
culannın Godot'su gibi üst düzey bir ya-
pım, yeterli duyunı yapılamadığı için kısıt-
lı sayıda festival ızleyicisine ulaştı. DTCF
Tiyatro Bölümü'nün çalışması ise etkin-
liklerin ritüelimsı karakterine uygun düşe-
cek bir şölen niteliğinde bir gösterim olur-
du. Festivale Türkiye'den Tiyatro Boğazi-
çı Galip Sokaklara Talip ve Ankara Dene-
me Sahnesı Misafir ile; ABD'den Jesters
Roking Pa>ers VVorking ('Çahşma'); Rus-
ya'dan Meneken Tıyatrosu DonGuan;Slo-
vakya'dan DK'adelneZdruzenie Partizans-
ke About the Wlngs, Dreams and Hurrica-
ne Dog ('Kanatlar. Düşlervc Fımna Köpe-
ği Üzerine'): Meksika'dan Teatro La Cueva
A.C. Kanlı Düğün; Isveç'ten Kiruna Ama-
teur Theatre Association Frieriet f'TekliT)
ve Fransa'dan Sıllygone LaDispute('Tar-
bşma') adlı oyunlarla katıldılar. Galip So-
kaklara Talip günümüz Türkıyesı'nin tra-
jikomik panoramasını dans ve mim ile ak-
taran, yer yer naıf, yer yer sofistike anla-
tımlar taşıyan hünerlı bir gösteri. Misafir,
geleneksel malzeme ile ışlenmış gurbetçı
işçi sorununa odaklanmış, baskı altındakı
bireyin aıdiyet sorunsalını irdeleyen bir
oyun. Reji hünerleri, yalın oyunculuk. ın-
celıkli çevre tasanmı ve canlı müzik, yapı-
mı sürükleyıci kılıyor. VVorldngyabancı-
laşmış emekçinin fark edılme
çabasını anlatan bir oyun.
Broadway müzikallennin se-
vımlı bır kopyası. Don Guan
iddialı bir yapım.
Slovakya'nın oyunu About
the VVIngs, Dreams and Hur-
ricane Dog tam bir festival
oyunu mantığı ile kotanlmış.
tsveç'in Frieriet adlı oyu-
nu, sonu hüsranla biten bir aşk
öyküsü çerçevesinde Iskandi-
nav köy seyirlik oyunlannı,
ölüp-dinlme, bahar. bolluk-
bereket ritüellenni sergiliyor.
Oyunun teatral yönünden
çok. bu yönü ilgı çekicı. Gös-
teriyi bütünleyencanlı müzık-
ler ise kendi başına bir değer
taşıyor. Fransızlar La Dispu-
te'da söze dayalı bir reji anla-
yışını seçmışler. Aşk ve ihanet
üzerine bir deney, bir oyun var
La Dispute'un merkezmde.
Sonuçlan asla alınamayan bir
deney.
Festival oyunlan tiyatrose-
ver bir avuç insan içın gerçek
anlamda bir şölendi. Ancak
festivalin halka açık olmama-
sı coşkusunun daha üst bıröl-
çekte yaşanmasını engelleyi-
ci bir neden oldu.
Tamer Levent ve TOBAV
öncülüğünde gerçekleşen bu
dev proje; Türk tiyatro yaşa-
mında amatörlerin yeri, sana-
tın işlevi, demokrasi ile sanat
ilişkisi gibi konulan sıcak
gündeme yerleştırdi. TOBAV
gibi profesyonellenn oluştur-
duğu bir meslek kuruluşunun
açtığı yolda amatörlerin dü-
zeyli yapımlarla yola çıkma-
lannın gereği, özgür düşünce
ve ifade olanağı olmadan öz-
gün düşünce ve ifade olasılı-
ğınm olamayacağı, sanatm
toplumlann sosyo-ekonomık
yaşam çizgilerinı dönüştür-
mede belirleyici rolü olmasa
da etkileyıci bir role sahip ol-
duğu, eğitimde ise etkin bir
araç olduğu tiyatroseverlerin
ve sanatseverlerin ortak dü-
şünceiennı oluşturdu.
DUŞUNCEYESAYGI
MEMET FUAT
Ozlemsel Eleştiri
Sözcüğün dar anlamryla "eleştiri" yeteneğl olma-
yan, "değeriendirme"Yapamayan, iyiyi kötüden, gü-
zeli çirkinden ayıramayan bir araştırmacıya, bir ince-
lemeciyede, sözcüğün geniş anlamıyla "eleştirmen"
diyoruz.
Bunun yanlış olduğunu sanmıyorum...
Çünkü "eleştiri" sözcüğünü geniş anlamtyla kul-
lanmak zorundayız.
Bu alanda çalışanlan öyle bıçakla keser gibi birbi-
rinden ayıımak olanaksızdır. Kiminin araştırmacılığı
ya da incelemeciliği ağır basar, kiminin değerlendir-
medliği, ama hiç kimsede bu özellikler sıfıra inmez.
Yöntemlerin değeriendirme"y\ dışarda bırakma-
sı söz konusu olabilir: Araştırma, inceleme, çözüm-
leme yapılır, her şey ortaya dökülür - yargı verilmez.
O yöntemleri savunanlar da "eleştiri"y\ öyle anlı-
yoriardır. Buna bir engel yok.
Sözcüğü geniş anlamıyla kullansak da işin özünün
"değeriendirme" olduğunu saptamak bıze yeter.
Bilindıği gibi, insanı konu alan bılimierle sanatlar
arasında kurulan ilıntiler, sanat dünyasına o bilimle-
rin yöntemlerini getirdi. Yazında kullanılan gereçle,
dille ilgili bilimlerin yöntemleri de bunlara eklenince,
günümüzde yazınbilimden, hatta şiirbilimden söz
edilir oldu.
Başka ülkeleri düşünerek konuşmuyorum, bizde
de var yazınbilim, şiirbilim üzerinde çalışanlar.
Böylece de eskiden "nesnel eleştiri" dediğimiz,
incelemeye, belgelere, örneklemeye dayalı eleştiri
anlayışına "bilimsel eleştiri" denmeye başlandı.
Hûseyin Cöntürk'ün, Asım Bezirci'nin yıllarca
bu tür eleştiriyi savunduklarını, öne çıkarmaya çalış-
tıklannı biliyoruz.
Üniversite çevrelerimizden gelen ilk katkı ise Ba-
tı'nın yapısalcılık, göstergebilim, alımlama estetiği
yöntemlerini dilimize eksıksiz aktaran uygulamalar ol-
du. Tahsin Yücel, Akşit Göktürk, Ayşegül Yüksel,
Mehmet Rrfat gıbı öğretim üyelerinin güven veren
çalışmalan, eleştiri dünyamıza hem bilimsel ağıriık
hem de genişlik getirdi.
Belli biryöntemi uyguluyorgörünmeselerdealdık-
lan eğitimin kazandırdığı yöntemli düşünme alışkan-
lıklanyla üniversite içinden, dışından başka eleştir-
menler de nesnel eleştirinin öne çıkmasını sağladı-
lar: Fethi Naci, Berna Moran, Murat Belge, Ahmet
Oktay, Mehmet H. Doğan, Füsun Akatlı, Enis Ba-
tur, Özdemir ince, Hasan Bülent Kahraman, Gür-
sel Aytaç, Yıtdız Ecevit, vb...
Gerçi bu eleştirmenler arasında da, eleştiriye de-
nemeden yaklaşanlar kadar güzel yazan, yazdıklan
yazınsal tat alınarak okunanlar var, ama araştırmacı,
incelemeci yanları daha ağır basıyor.
Bilimsel eleştiri alanındaki gelişmeler Türk yazının-
da önemli bir boşluğu doldururken, öznel eleştiri çer-
çevesinde dönenen önceki uygulamalan nerdeyse
gözden düşürdü.
Bence, geçici biryanılma...
Bugün "ete5f/re/deneme"diyeandığımıztür, "de-
neme" oluşuyla hiç kuşkusuz sanatsal bir ürün. Eleş-
tiri olarak başansı ise "değeriendirme"ye, yani eleş-
tirinin özüne bağlı. Çalışkanlıkla, bilgiyîe, araştırma
gücüyie ilgi çekme olanağı yok.
Şöyle demiştik:
Eleştirmenin edinmesi gereken öncelikle değer-
iendirme yetisidir. Yoksa kullandığı hiçbiryöntem onu
özlenen düzeye çıkaramaz.
öznel eleştirmenin ise değeriendirme yetisinden
başka birdayanağı bulunmadığına göre...
Bir de şunu unutmamak gerekir: Eleştirel bir yak-
laşımın ne oranda araştırmaya, incelemeye dayan-
dığını anlamak kolay değildir.
Bazı eleştirmenler yaptıkları ön çalışmalan sergi-
lemezler, terimler, dökümler, çizimlerle ortaya vuru-
lan bir yöntemleri de yoktur. Aslında yazdıklannın ço-
ğu belgelere dayanır, uyguladıklan yaklaşım büyük
oranda bilimseldir, ama araya sezgileriyle neler kat-
tıkları saptanamaz.
Kanımca önemli olan sergilenen yöntemler değil,
varılan sonuçlar, yapılan değerlendirrnelerdir. Yön-
temlere önem vermemiz, daha sağlıklı değerlendir-
melere gıtmemizi sağlayacaklarını düşünmemizden
kaynaklanıyor.
Öte yandan bilimsel eleştiriyi savunanlar da, zaman
zaman öznel eleştiriye saparlar, hem de çok genel,
kolayca araştınlabilecek, araştınlması gereken, ölçü-
tü belli olmayan konularda bile... Bence, asıl kötü
olan, öznel eleştiriyi gözden düşüren, bu yaklaşım-
dır...
örnekse bugün Türkiye'de eleştirinin yetersiz ol-
duğunu söyleyenler, bunu bir araştırmaya dayana-
rak söylemiyoriar. Kimsenin yayımlanan eleştiri, de-
neme kitaplannı araştırdığını, bilimsel bir inceleme-
den geçirdiğini sanmıyorum.
Daha çok Batılı eleştirmenlere hayran kalınıp ka-
lemesarılınıyor...
Öznel de denemez, ozlemsel bir eleştiri yapılan...
Apacı Kitabevi açıldı
İstanbul Haber Servisi-
Şişli'nin en büyük kitabev-
leri arasında yer alan "Apa-
cı Kitabevi" açıldı. Hertür-
lü yaym ve kırtasiye malze-
mesinin de bulunacağı ki-
tabevinde üniversite öğren-
cilerine danışmanlık hizme-
ti verecek hocalar da bulu-
nuyor. Şişli Büyükdere
Caddesi'nde açılan Apacı
Kitabevi'nde ağırlık kitap-
lara ve kaset, lp, CD gibi
müzik gereçlenne verildi.
Ders kitaplan, edebi eser,
'best-seller' yayınlann yanı
sıra her türlü kırtasiye mal-
zemesi de bulunuyor. Üni-
versite ve lise öğrencisi per-
sonelin görev yapacağı kı-
tabevinin en çok ilgi çeken
bölümlennden birisinin de
kafeterya ve okuma salonu
olacağı belirtiliyor. Üç kat-
lı kitabevinin kafeterya ola-
rak düşünülen bölümünde
hafif yiyecek ve içecek ser-
visi sunulurken bu hafta
açılacak olan okuma salo-
nunda da günlük gazeteler
dahil ısteniîen kitaplann
okunabiieceği belirtildi.
Çin, çağdaş resim sanatmda
dünyaya açılıyor
• Kültür Servisi - Çın. resim sanatında dünya piyasasına
girme çabasında. Avrupa ve Amenka sanat piyasası
uzmanİan, Asya'nın bu güçlü ülkesine büyük ilgi
gösteriyorlar. Uluslararası resim piyasasının aracı
kurumlan, Çin'in gelecekte önemli kârlar getirecek bir
pazar olduğunda hemfikir. Ancak bu görüş. Çinli resim
koleksiyonculan tarafindan paylaşılmıyor. Bunun bir
nedeni modern sanatın geleneksel sanat karşısında henüz
yeterli kabul görmemesi. Klasik eserler ve kalıgrafı Çın
resim sanatında hâlâ geçerliliğini sürdürüyor. Buna
rağmen, Sotheby's ve Christie's gibi dünyanm ileri gelen
sanat kuruluşlan Çin'de birbiri ardına irtibat bürolan
açmaya devam ediyor . Gelecekte elbet bu piyasanın da
koşullannın oluşacağı düşüncesiyle hareket eden bu aracı
kurumlar ekonomik iyileşmeye bağlı olarak, insanlann
sanata daha fazla ilgi göstereceğini düşünüyorlar. Sayılan
oldukça az olan özel galerilenn dünya piyasasıyla
iletişime geçmek için yetersiz olduğunu savunan
Avnıpalı galericiler ve koleksiyonerler Çin'de bu alanda
dünya standartlannda bir pazar kurulması için gerekli
adımlann bir an önce atılmasını istiyorlar.
1