28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
12 AĞUSTOS 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 13 ahş Ankara '95, bir ütopyanın smırlarmı zorlayacak denli kapsamlı bir projeydi ıvenşıve ürün şöleniSELDA ÖNDÜL Ankara'da 15-30 temmuz tarihleri arasında dev bir pro- jegerçeldeştirildi. Birütopya- nın stnırlannı zorlayacak den- li kapsamlı bu projede Avru- pa Gençlerinin Tiyatro Buluş- ması (15-30 temmuz); IA- TA/AITA (Dünya Amatör Ti- yatrolar Biriiği) 9 Bölge Ti- yatro Festivali (23-30 tem- muz) ve IATA/AITA 22. Dün- ya Kongresi (23-30 temmuz) yapıldı. Adeta bir büyük ritü- eldi yaşanan. Katılımcılar kendilerini ve birbirlerini tanı- mak ve anlamak; hep birlikte ve ayn ayn var olabilmek; ya- şama değmek ve yaşamı de- ğiştirmek; gelecek günleri ga- ranti altına almak üzere bir- likte düşündüler, birlikte üret- tıler. Festivalin açıhşında Cumhurbaşkaıu Süleyman Demirel, Kültür Bakanı fsmail Cem, IATA ve EDERED Başkanı Hugh Lovegrove ve TOBAV Başkanı Tamer Levent TOBAV (Devlet Tiyatrolan, Opera ve Balesi Çalışanlan Yardımlaşma Vakfı) Başkanı ve eski Devlet Tiyatrolan Genel Müdür Vekili Tamer Levent'in 12 Eylül 1994'te sanata hayır diyenlere karşı ortak bir cephe oluşturma isteğiyle başlattığı; 'Sanatolmadan demokrasi. demokrasi ol- madan sanatolmaz' düşüncesinın vurgu- landıgı kampanyanın 'Sanata Evet' sloga- nı Ankara '95'in de temasını oluşturdu. IATA'AITA'nın yeni Başkanı Thomas Hauger,Tamer Levent ile birlikte 1997 yı- Imın (ya da 2000'den öne herhangi bir yı- lın) 'Sanata Evet' yılı olarak ilan edilme- sini isteyecek UNESCO'dan. Sanata evet demek Dr. Hüsamettin Olgun'un MDb- yet'te yayımladığı yazısında belirttiği gi- bi ve kongrenin açılışında bakan adına söz alan Kültür Bakanlığı Müsteşan Prof. Dr. Emre Kongar'ın da vurguladığı gibi banşa, dostluğa, özgürlüğe, insan hakla- nna evet demek, değişmeye, ilerlemeye, geleceğe evet demektir. 'Sanata Evet' sloganının alt metni ile 'Sanataniyeewt' sorusunavenlenyanıt- lar, sanatın işlevı üzerine. Tiyatronun iş- levi çağlar boyunca tartışılagelmış. Baş- langıçta yaşamın vazgeçılmez parçası olan tiyatro, doğa güçlenyle baş etmede bir araç olmuş. Daha sonralan tiyatronun bağımsız bir ürün haline gelmesiyle de- gişen toplumsal koşullara göre tiyatrodan beklentilerde değişmiş. Ancak, tiyatroya hemen hemen her zaman bir eğiticilik, değiştiricilik, dönüştürücülük işlevi de yüklenmiş. Festivalin açılışını yapan Cumhurbaşkanı Süleyman Demird'in ko- nuşması, Başbakan Prof. Dr. Tansu Çil- ler'in mesajı ve Kültür Bakanı Ismail Cem'in konuşması, tiyatrodan beklenen- lerüzerineydi. Demirel, sanatsal projele- rin küçülen dünya insanlannı birleştirici nitelikte olması üzerinde dururken, Çiller, Ankara '95 etkinliklerinin farklı kültür ve düşüncelere sahip insanlan bütünleş- tirici ortak değerler üreteceği inancında olduğunu belirtiyor, Cem ise söz konusu etkinlikleri ınsanlık adına yeni umutlar üretmede bir araç olarak gördüğünü ifa- de ediyordu. Saııatııı yaraücıhğı ve eğitieiüğiAnkara '95 projesınin üç yönlü ele alm- masının asıl nedeni tiyatronun işlevi ile ko- şut. Viyana Cniversıtesı profesörü, sanat küitürü araştırmacısı Prof. Dr. Manfred Wagner '2000'H Yülarda Sanat' başlıklı. kongreyi açış konuşmasmda sanatın niçın gerekli olduğu üzennde durdu. Prof. Dr. Wagner inceleme ve araştırmalannın so- nuçlannı akademik bir düzeyde aktardığı bilgilendirici ve etkileyıcı bildinsınde sa- natın insan zihni, duygulan ve bedeni içın vazgeçilmez olduğunun altıru çizdi; ınsan- lann ve toplumlann gelişmesi ve dönüşme- sinde vazgeçilmez bir araç olduğunu belirt- ti; çoğul kültürlerin kimliklerinı koruma- da ve demokrasilerin yaşamasında sanata büyük görev düştüğünü vurguladı. Sanatın hem yaratıcılığı körüklediğini hem de eği- timde^eri tutulamaz bir araç olduğunu an- lattı. Omekler verdi, kanıtlar gösterdi, ta- nıtlamalarda bulundu. Sanatın geçmiş ile gelecek, eski ile yeni arasında köprü kur- mada öncü bir yeri olduğu saptamasını da yapan Prof. Dr. Manfred Wagner, herkese sanatı yaymak, yaygınlaştırmak adına bü- yük görev düştüğünü de belirtti. IATA/AJTA'nın eski başkanı Hugh Lo- ve grove ile yeni başkanı Thomas Hauger IATA/AITA'nın birincil amacının tiyatro yoluyla anlama ve eğitim olduğunu defa- larca vurguladılar. Anlama ile bireyin ken- disini ve başkalannı anlaması, eğitim ile ıse drama/tıyatro yoluyla hem örgün eğitim içinde, hem medya aracılıgıyla, hem de ti- yatro sanatı yoluyla eğitim amaçlamyor. Ancak, sanat/tiyatro eğıtimini de unutma- mak gerekli. Bu bağlamda, IATA/AI- TA'nın amacı ile tiyatroya çağlar boyunca yüklenen işlev katlanarak yerine gelmiş oluyor. Ankara '95 projesinin üç etkinliği bir arada gerçekleştirme düşüncesi işte bu katlanmış işlevi bir ölçüde de olsa yaşama geçirme ve yansıtma isteğinden kaynak- lanmış. Hugh Lovegrove, söz konusu etkinliği bır düşünce alışvenşi, süreç ve ürün şöle- ni olarak tanımladı. Düşünce alışvenşi kıs- mında, kongre kapsamında IATA/AI- TA'nın felsefesi ve politikasının tartışıldı- ğı seminerler verildi. Amatörler-profesyo- neller arasındaki farklar: tiyatro yoluyla eğitim ve hoşgörü; festivaller.. yanşma mı dayanışma mı; IATA'AITA'nın 4 yıllık po- litikası; yaşam biçımı olarak sanat; IA- TA/AITA Network'ü ve tiyatronun gele- cekteki önemi konulannda seminerler ve grup çalışmalan yapıldı, öneriler sunuldu. IATA/AITA Genel Kurulu, Monakolu delege PatriceCeBario'nun önerisıyle 1997 Ağustosu'nda Monte Carlo'da yapılacak, Uluslararası Amatör Tiyatrolar Festivali ile birlikte. Kongrenin etnik savaşlara ve etnik savaş tehlıkesine karşı bir banş mesajı ya- yımlaması dileğini belırten ls\içrelı dele- ge Jelmini Plero'nun önergesi Türk dele- gasyonunun. lATA'AITA'nın politıkalar dışı bir örgüt olması nedeniyle ve sanatın politikalara gereksınim duymadığı savıy- la itiraz etmesı üzerine kabul görmedi. An- kara '95'in 'Sanata Evet' etkınlıklennin 21. yüzyılda ırk, din, dil, ırk, cinsıyet, fi- zıksel özellikler aynmcılığına karşı top- lumlar yaratma çabasını gölgeleyici bir ta- vırdı bu. Ankara '95'in süreç kısmında ise EDE- RED'in (Avrupa Drama Buluşmalan Vak- fı) desteğıyle Avrupa Gençlerinin Tryatro Buluşması gerçekleştırildi. 20 ülkenın gençleri 40'm üzerinde antmatör ve sanat danışmanı ile bırlıkte 'Sanata Evet' tema- lı atölye çalışmalan yaptılar. Bu sürecin ürünleri kongre açılışında delgelere ve ko- nuklara, festivalin kapanışında ise Anka- ra'nın büyük alışveriş merkezlerinden Ka- rum'da alışveriş yapanlara sunuldu. Kısıt- lı sayıda da olsa sokaktakı insanın yaşamı- na müdahale edıcı nitelıkteki bu sergıleme- ler bir anlamda 20. yüzyıl insanını ntüele davet ediyordu. Ancak, KKTC'li gençlerin buluşma sırasında düşürüldükleri zor du- rum, sanat yoluyla sınırlann kaldınlması, resmi politıkalar dışı sivil örgütlenmeler İLAN Sağlık Bakanlığı lstanbul - Bahçelievler Ortopedi Teknisyen Okulu'na 1995 - 1996 öğretım yılında sınavla bu yıl ortaokuldan mezun olan öğrenci almacaktır Mûracaat: 21-25 Ağustos 1995 tarihleri arası Okul Müdürlüğü'ne dıploma ile şahsen yapılacaktır. ADRES: Bahçelievler Ortopedi Teknisyen Okulu (B. Evler - Fizik Tedavı ve Rehabilitasyon Merkezi bahçesı içinde) Tel: 575 36 61 :. 556 06 95 Basın: 37435 ÇATI / BAR TEKNE GEZİLERİ 12 ağustos cumartesi 20.30"da Dolmabahçe'den, 21.00'de Üsküdar'dan Boğaz'a hareket... # Caniı müzik # 2 bardak içki # Çerez, meyve... Sadece 500.000.- TL. ÇATI RESTAURANT 251 00 00 Isteğe bağlı özel geziler de düzenlenir. 251 00 00 Bilimsel Bakım ve Eöitim vermek üzere yetiştirilecek EV ÖĞRETMENLERİ VE ÇOCUK BAKICILARI 3 Ataköy, Yeşılköy, Levent. Beşktaş, Gayrettepe, Tarabya ve kanbuf un tûm semÖOTide. yaşadığı yere yakın çahşacak. 3 Ümverate. Hse ve meslek lisesı çocuk gelışimı mezunu, 3 0-3 yaşa tam gûn baiam ve eğrtım verebtecek. 3 Kendme gûvenen, gelışmeye açık, gtüeryüzKJ ve sevecen, 3 Bebek ve çocuktan seven, enafk, 3 lyı ücrst ve acak çakşma ortamı arayaı, 318 - 45 yaş arasmda stgara içmeyen bayanlar. Lütlen bızi araymız (216) 336 04 62, MATURE Eğıöm & DaraşmanMc YTÜ Öğretim Üyelerinden çok değerli Hocamız ve delegemiz Yrd. Doç. Dr. Adnan BALIK ile çok değerli Hocamız YrcL Doç. Dr. Mebrure ŞANAL'ı trafîk kazasındakaybetmekten dolayı üzüntü içindeyiz. Hepimizin başı sağolsun. TMMOB Makina Mühendisleri Odası İstanbul Şubesi GEROPSİIÖVATRİ DERNEĞİ OLAĞAN GENEL KURUL TOPLANTISINA ÇAĞRI Demeğımızın 1 Olağan Genel Kurul Toplanbsı 29 Ağustos 1995 gü- nü saat ] 0 30"da tstanbu! Üıuv ersıtesı Cerrahpaşa Tıp Fakültesı Gerop- sıkıyatn Bılim Dalında yapılacaktır Bu toplaatıda gerekli ço^unluk sağlanamadjğı takdirde ıkınci top- lantı 5 Eylül 1995 günu aynı yer ve a>TU saatte yapılacaktır Toplantı gündemi aşajıdadır GUNDEM. 1 Açılış, 2 Dıv-an seçüni. 3 Geçicı yönetun kurulu faalıyet raponı- nun okunması, 4. Geçicı yönetım kurulunun ıbrası, 5. Yeni yönetım ku- nıhınun teşkılı, 6 Dilek ve temenruler, 7 Kapaıuş. Yönetini Kunılu Adına BAŞKAIS Prof. Dr. ENGİN EKER Pasaportumu, nüfus cüzdanımı kaybettim. Hükümsüzdür. ORAL ÇALIŞLAR İ.U. Hukuk Fakültesi öğrenci kimlik kartı ve pasomu kaybettim. Hükümsüzdür. NtLGÜN GÜRDÜZ 7 aylık bebek için bakıcı aranıyor. Yatıh da olabilir. Şirinevler-504 62 72 Sevgili arkadaşım Doç. ADNAN BALIK acın ve özlemin içimde NECMİZELYURT SAHfBlNDEN SATILIK DAİRE Teşvikiye Göknar'da 1+2 sobalı 5.kat,ferah 1.250.000 TL. 240 70 03 ROMANLARJNIZ VE ANSlKLOPEDlLERlNİZ YERÎNİZDEN ALINIR. TEL: 554 08 04 çalışmalannda kat edilecek yolun uzun ol- duğunun bir göstergesiydi. IATA/AITA 9 Bölge'Oyunlan, Ulusla- rarası Amatör Tiyatrolar Festivali de ürün şölenini oluşturdu etkinliklerin. Program- da yer alan Bangladeş ve Aruba festıvale katılmadılar. ODTÜ Oyunculan Samuel Beckett'in Godot'yıı Beklerken'ini özel gösteri kapsamında sunarken AÜ DTCF Tiyatro Bölümü'nün sergileyeceğ Kuttö- rensd Oyuniar uygun oyun yeri bulunma- ması nedeniyle iptal edildi. ODTÜ oyun- culannın Godot'su gibi üst düzey bir ya- pım, yeterli duyunı yapılamadığı için kısıt- lı sayıda festival ızleyicisine ulaştı. DTCF Tiyatro Bölümü'nün çalışması ise etkin- liklerin ritüelimsı karakterine uygun düşe- cek bir şölen niteliğinde bir gösterim olur- du. Festivale Türkiye'den Tiyatro Boğazi- çı Galip Sokaklara Talip ve Ankara Dene- me Sahnesı Misafir ile; ABD'den Jesters Roking Pa>ers VVorking ('Çahşma'); Rus- ya'dan Meneken Tıyatrosu DonGuan;Slo- vakya'dan DK'adelneZdruzenie Partizans- ke About the Wlngs, Dreams and Hurrica- ne Dog ('Kanatlar. Düşlervc Fımna Köpe- ği Üzerine'): Meksika'dan Teatro La Cueva A.C. Kanlı Düğün; Isveç'ten Kiruna Ama- teur Theatre Association Frieriet f'TekliT) ve Fransa'dan Sıllygone LaDispute('Tar- bşma') adlı oyunlarla katıldılar. Galip So- kaklara Talip günümüz Türkıyesı'nin tra- jikomik panoramasını dans ve mim ile ak- taran, yer yer naıf, yer yer sofistike anla- tımlar taşıyan hünerlı bir gösteri. Misafir, geleneksel malzeme ile ışlenmış gurbetçı işçi sorununa odaklanmış, baskı altındakı bireyin aıdiyet sorunsalını irdeleyen bir oyun. Reji hünerleri, yalın oyunculuk. ın- celıkli çevre tasanmı ve canlı müzik, yapı- mı sürükleyıci kılıyor. VVorldngyabancı- laşmış emekçinin fark edılme çabasını anlatan bir oyun. Broadway müzikallennin se- vımlı bır kopyası. Don Guan iddialı bir yapım. Slovakya'nın oyunu About the VVIngs, Dreams and Hur- ricane Dog tam bir festival oyunu mantığı ile kotanlmış. tsveç'in Frieriet adlı oyu- nu, sonu hüsranla biten bir aşk öyküsü çerçevesinde Iskandi- nav köy seyirlik oyunlannı, ölüp-dinlme, bahar. bolluk- bereket ritüellenni sergiliyor. Oyunun teatral yönünden çok. bu yönü ilgı çekicı. Gös- teriyi bütünleyencanlı müzık- ler ise kendi başına bir değer taşıyor. Fransızlar La Dispu- te'da söze dayalı bir reji anla- yışını seçmışler. Aşk ve ihanet üzerine bir deney, bir oyun var La Dispute'un merkezmde. Sonuçlan asla alınamayan bir deney. Festival oyunlan tiyatrose- ver bir avuç insan içın gerçek anlamda bir şölendi. Ancak festivalin halka açık olmama- sı coşkusunun daha üst bıröl- çekte yaşanmasını engelleyi- ci bir neden oldu. Tamer Levent ve TOBAV öncülüğünde gerçekleşen bu dev proje; Türk tiyatro yaşa- mında amatörlerin yeri, sana- tın işlevi, demokrasi ile sanat ilişkisi gibi konulan sıcak gündeme yerleştırdi. TOBAV gibi profesyonellenn oluştur- duğu bir meslek kuruluşunun açtığı yolda amatörlerin dü- zeyli yapımlarla yola çıkma- lannın gereği, özgür düşünce ve ifade olanağı olmadan öz- gün düşünce ve ifade olasılı- ğınm olamayacağı, sanatm toplumlann sosyo-ekonomık yaşam çizgilerinı dönüştür- mede belirleyici rolü olmasa da etkileyıci bir role sahip ol- duğu, eğitimde ise etkin bir araç olduğu tiyatroseverlerin ve sanatseverlerin ortak dü- şünceiennı oluşturdu. DUŞUNCEYESAYGI MEMET FUAT Ozlemsel Eleştiri Sözcüğün dar anlamryla "eleştiri" yeteneğl olma- yan, "değeriendirme"Yapamayan, iyiyi kötüden, gü- zeli çirkinden ayıramayan bir araştırmacıya, bir ince- lemeciyede, sözcüğün geniş anlamıyla "eleştirmen" diyoruz. Bunun yanlış olduğunu sanmıyorum... Çünkü "eleştiri" sözcüğünü geniş anlamtyla kul- lanmak zorundayız. Bu alanda çalışanlan öyle bıçakla keser gibi birbi- rinden ayıımak olanaksızdır. Kiminin araştırmacılığı ya da incelemeciliği ağır basar, kiminin değerlendir- medliği, ama hiç kimsede bu özellikler sıfıra inmez. Yöntemlerin değeriendirme"y\ dışarda bırakma- sı söz konusu olabilir: Araştırma, inceleme, çözüm- leme yapılır, her şey ortaya dökülür - yargı verilmez. O yöntemleri savunanlar da "eleştiri"y\ öyle anlı- yoriardır. Buna bir engel yok. Sözcüğü geniş anlamıyla kullansak da işin özünün "değeriendirme" olduğunu saptamak bıze yeter. Bilindıği gibi, insanı konu alan bılimierle sanatlar arasında kurulan ilıntiler, sanat dünyasına o bilimle- rin yöntemlerini getirdi. Yazında kullanılan gereçle, dille ilgili bilimlerin yöntemleri de bunlara eklenince, günümüzde yazınbilimden, hatta şiirbilimden söz edilir oldu. Başka ülkeleri düşünerek konuşmuyorum, bizde de var yazınbilim, şiirbilim üzerinde çalışanlar. Böylece de eskiden "nesnel eleştiri" dediğimiz, incelemeye, belgelere, örneklemeye dayalı eleştiri anlayışına "bilimsel eleştiri" denmeye başlandı. Hûseyin Cöntürk'ün, Asım Bezirci'nin yıllarca bu tür eleştiriyi savunduklarını, öne çıkarmaya çalış- tıklannı biliyoruz. Üniversite çevrelerimizden gelen ilk katkı ise Ba- tı'nın yapısalcılık, göstergebilim, alımlama estetiği yöntemlerini dilimize eksıksiz aktaran uygulamalar ol- du. Tahsin Yücel, Akşit Göktürk, Ayşegül Yüksel, Mehmet Rrfat gıbı öğretim üyelerinin güven veren çalışmalan, eleştiri dünyamıza hem bilimsel ağıriık hem de genişlik getirdi. Belli biryöntemi uyguluyorgörünmeselerdealdık- lan eğitimin kazandırdığı yöntemli düşünme alışkan- lıklanyla üniversite içinden, dışından başka eleştir- menler de nesnel eleştirinin öne çıkmasını sağladı- lar: Fethi Naci, Berna Moran, Murat Belge, Ahmet Oktay, Mehmet H. Doğan, Füsun Akatlı, Enis Ba- tur, Özdemir ince, Hasan Bülent Kahraman, Gür- sel Aytaç, Yıtdız Ecevit, vb... Gerçi bu eleştirmenler arasında da, eleştiriye de- nemeden yaklaşanlar kadar güzel yazan, yazdıklan yazınsal tat alınarak okunanlar var, ama araştırmacı, incelemeci yanları daha ağır basıyor. Bilimsel eleştiri alanındaki gelişmeler Türk yazının- da önemli bir boşluğu doldururken, öznel eleştiri çer- çevesinde dönenen önceki uygulamalan nerdeyse gözden düşürdü. Bence, geçici biryanılma... Bugün "ete5f/re/deneme"diyeandığımıztür, "de- neme" oluşuyla hiç kuşkusuz sanatsal bir ürün. Eleş- tiri olarak başansı ise "değeriendirme"ye, yani eleş- tirinin özüne bağlı. Çalışkanlıkla, bilgiyîe, araştırma gücüyie ilgi çekme olanağı yok. Şöyle demiştik: Eleştirmenin edinmesi gereken öncelikle değer- iendirme yetisidir. Yoksa kullandığı hiçbiryöntem onu özlenen düzeye çıkaramaz. öznel eleştirmenin ise değeriendirme yetisinden başka birdayanağı bulunmadığına göre... Bir de şunu unutmamak gerekir: Eleştirel bir yak- laşımın ne oranda araştırmaya, incelemeye dayan- dığını anlamak kolay değildir. Bazı eleştirmenler yaptıkları ön çalışmalan sergi- lemezler, terimler, dökümler, çizimlerle ortaya vuru- lan bir yöntemleri de yoktur. Aslında yazdıklannın ço- ğu belgelere dayanır, uyguladıklan yaklaşım büyük oranda bilimseldir, ama araya sezgileriyle neler kat- tıkları saptanamaz. Kanımca önemli olan sergilenen yöntemler değil, varılan sonuçlar, yapılan değerlendirrnelerdir. Yön- temlere önem vermemiz, daha sağlıklı değerlendir- melere gıtmemizi sağlayacaklarını düşünmemizden kaynaklanıyor. Öte yandan bilimsel eleştiriyi savunanlar da, zaman zaman öznel eleştiriye saparlar, hem de çok genel, kolayca araştınlabilecek, araştınlması gereken, ölçü- tü belli olmayan konularda bile... Bence, asıl kötü olan, öznel eleştiriyi gözden düşüren, bu yaklaşım- dır... örnekse bugün Türkiye'de eleştirinin yetersiz ol- duğunu söyleyenler, bunu bir araştırmaya dayana- rak söylemiyoriar. Kimsenin yayımlanan eleştiri, de- neme kitaplannı araştırdığını, bilimsel bir inceleme- den geçirdiğini sanmıyorum. Daha çok Batılı eleştirmenlere hayran kalınıp ka- lemesarılınıyor... Öznel de denemez, ozlemsel bir eleştiri yapılan... Apacı Kitabevi açıldı İstanbul Haber Servisi- Şişli'nin en büyük kitabev- leri arasında yer alan "Apa- cı Kitabevi" açıldı. Hertür- lü yaym ve kırtasiye malze- mesinin de bulunacağı ki- tabevinde üniversite öğren- cilerine danışmanlık hizme- ti verecek hocalar da bulu- nuyor. Şişli Büyükdere Caddesi'nde açılan Apacı Kitabevi'nde ağırlık kitap- lara ve kaset, lp, CD gibi müzik gereçlenne verildi. Ders kitaplan, edebi eser, 'best-seller' yayınlann yanı sıra her türlü kırtasiye mal- zemesi de bulunuyor. Üni- versite ve lise öğrencisi per- sonelin görev yapacağı kı- tabevinin en çok ilgi çeken bölümlennden birisinin de kafeterya ve okuma salonu olacağı belirtiliyor. Üç kat- lı kitabevinin kafeterya ola- rak düşünülen bölümünde hafif yiyecek ve içecek ser- visi sunulurken bu hafta açılacak olan okuma salo- nunda da günlük gazeteler dahil ısteniîen kitaplann okunabiieceği belirtildi. Çin, çağdaş resim sanatmda dünyaya açılıyor • Kültür Servisi - Çın. resim sanatında dünya piyasasına girme çabasında. Avrupa ve Amenka sanat piyasası uzmanİan, Asya'nın bu güçlü ülkesine büyük ilgi gösteriyorlar. Uluslararası resim piyasasının aracı kurumlan, Çin'in gelecekte önemli kârlar getirecek bir pazar olduğunda hemfikir. Ancak bu görüş. Çinli resim koleksiyonculan tarafindan paylaşılmıyor. Bunun bir nedeni modern sanatın geleneksel sanat karşısında henüz yeterli kabul görmemesi. Klasik eserler ve kalıgrafı Çın resim sanatında hâlâ geçerliliğini sürdürüyor. Buna rağmen, Sotheby's ve Christie's gibi dünyanm ileri gelen sanat kuruluşlan Çin'de birbiri ardına irtibat bürolan açmaya devam ediyor . Gelecekte elbet bu piyasanın da koşullannın oluşacağı düşüncesiyle hareket eden bu aracı kurumlar ekonomik iyileşmeye bağlı olarak, insanlann sanata daha fazla ilgi göstereceğini düşünüyorlar. Sayılan oldukça az olan özel galerilenn dünya piyasasıyla iletişime geçmek için yetersiz olduğunu savunan Avnıpalı galericiler ve koleksiyonerler Çin'de bu alanda dünya standartlannda bir pazar kurulması için gerekli adımlann bir an önce atılmasını istiyorlar. 1
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle