03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
7 TEMMUZ 1995 CUMA CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Aziz Nesin son kitabmda, nasıl öldüğünü yazamayacağından yakınmıştı Olüm, yaşamın en öııeıııli olayıdırBaber Merkezi - Önceki gece bir kalp krizı (onun sevdiği sözcüklerle yürek bu- nalımı) sonucu yitirdiğimiz Aziz Nesin, ölümüne neden olan kriz sırasındaki duru- munu ve duygulannı. AD Yayıncüiktan çı- kan "Siziıı Mem)eketteEşekYokmu?"ad- h son kitabmda anlatn. Şimdıyedek yayım- ladıgı 110 kitabından Aziz Nesin'in seçti- giyazılanndanoluşanbukitabının, "OGe- ceyi Yazmak7 * başlıkh ilk yazısında, kalp knzi anı şöyle anlatılıyor "Ah bu benim yüreğiın_ Yeni bir yürek bunahnu-. Son beş-alb yıkür, ber fiç-dört ayda bir geli\or başuna. Ağır ağır vücudu- mun bütün gücü çeküivor sanki, sanki ca- nım bedenimden aynop gkfiyor. Gözlerim göigeleniyor, bulanık, puslu gönneye başh- yorum. Yüreğimin atişı durdu duracak— Bu böyle vantn saat kadar sürüyor. Kimi- leyin uçakta. takside. toplanuda. kimileyin evimde durup dururken böyle oluyorum. Her kezinde ölüme gittiğimi sanıyorum. Çok da kötü bir ölüm biçimi sa>ılmaz. Çfin- kü insan ölümü, an an yasayarak ölümc gi- diyor." Aynı yazının bir başka bölümünde kalp krizi sırasındaki acılannın yanı sıra o an- da ölüme ilişkın duygulannı da anlatıyor Aziz Nesin: "Yığdıyoruın kanepeye—Yüreğimde öy- le bir sancı, öyle bir sancı... Kjvranryorum, iki biiklüm oluvonım, doğruluyorum, sır- tüstü uzanıyorum, yan dönüyorum. yflzü- koyun yauyorum_ Sanki yüregimde eski bir yara varmıs. da, o yara şündi yeniden bı- çaklanıyormuş. bıçakla oyuluyormuş gibL. Bugüne dek geçirdiğinı yürek bunalıro- lanna. yürek teklemelerine hiç benzemiyor bu». Ortadaki büyük masa üsrtindc isodrfl kutusu var. Benim üstünde lavrandığun ka- nepeyle masa arası iki metre ancak var. Ama kalkamıyonım, uzanıp alamıyonım masadan isodrüi. Acıiar dayanılır gjbi de- ğil, dayanılır gibi olmayan acılara dayaıu- yorum, dayanmamak elimde olmadığı için-. Öyle bitkinim ld_ Bu kezfaunam,diyo- rum kendi kendime. îşte öhlnı beni tesHm alıyor. Ilay ır. ölüm beni testim aiamaz, an- cak esir edebihr. Teslim oimaL Ölüm seni alsa da-Çok belli ki esir aiacak. TesKm oi- madan esir edilmenin bile onunı var." Nesin, yasadığı ölüm anını böyle akta- nrken, nasıl öldüğünü yazamayacağından yakınmıştı: "En çok işte buna üzülüyonjm. Bir ya- zar bütün yaşadıklannı yazsa bile ölümü- nü yazamaz. Oysa ölüm, yaşamın en önem- li olayıdır. Yaşamımın en önemli olayını ya- zamadan gkiiyorum." Kitapları ile yaşayacak Nesin'in kalbi Ege'de kaldı... ÜMTTOIAN İZMİR - Focahlar da Alaçatılı- lar da yörelerindeki etkinlik prog- ramında Aziz Nesin'in olmasın- dan büyük mutluluk duyuyordu. Ama lcuşkulan da vardı. Hastane- den yeni çıkmıştı, epey hırpalan- mıştı. Bu sıcaklarda onca yolu gelmesi zordu... O'na 80 rakamı hiçbir şey ifade etmiyordu. Foça'da bazılan Sıvas katliamıyla ilg_ili paneli ıçine sin- dirememıştL Ustelik Aziz Nesin konuşacaktı. Bildinler kaleme al- dılar, engellemeye kalktılar. Başa- ramadılar, Aziz Nesin geldi ve ya- şamımn son dersinı verdi: "Bunlar laik değiL Laik olmadıklaruu söy- kyemeyecek kadar korkak, ild- yüdü ve yalancL Bazılan laik ol- madıklannı söy lüyorlar. Onlar be- nim için daha makbul insaolardır. hiç olmazsa şeriatçı oldukJarmı söylüyorlar. Bunlara karşı insan ne yapacağını düşünür. Ama di- ğerieri ikiyüzlü ve valana.*" O da- ğınık bembeyaz saçlann çevrele- diği çocuksu yüze 80 yaşı yakış- ürmak zordu. Onu zar zor ayakta tutan kalbüün devinimi bizi de ha- rekete geçiriyordu. Aziz Nesin bi- zi sarsıyordu. "Bu miskinlikten arnk kurtuhın" diyordu. Son kez söylüyordu. Biz son kez olduğunu bümıyorduk: "Olaylar bitmiş de- ğil, sürüyor, yaşanıyor. Hâlâ biz uyuyonız, haberimiz yok. Sıvas ta 15 bin insan 'şeriat isteriz' dedi Ondan birkaç ay sonra Taksim Meydanı'nda 150 bin insan 'şenat istenz' diye bağutn. Srvas olaylan- nın anılması istenmiyor. Anılmasj- nın ne gibi bir zaran var. Böyle otaylann yasanmaması için konu- şulması lazım, unutulmaması la- zım. Resmi tarih, yaşanan kötü olaylan umıtuyor, iyi şeyleri yazı- yor. Tuna'dan adarâ su içirmişiz. Şimdi ne içiriyoruz? Türkler kor- kakbr, Udyüziüdür. yalancıdır. Resmi tarih bunlan yazmıyor" Korkak dıyordu. ikiyüzlü dı- yordu. Hiç kımse üstüne alınmı- yordu. Sevdikleri O'nu sevgi yu- mağıyla sarmalıyordu. Yere göğe sığdıramıyordu. O'nu bu sevgı yumağı rahatlatamıyordu. Sürekli "miskinJikten" kurtulmamızı isti- yordu. Foça'da da Kalbi bile O'na engel olamı- yordu. Son sözleriymiş. Bizi son kez uyanyormus, nereden bilebi- lirdik. Önceki gece kalbi yine sı- kışlırdığında yapamadıklannın, yetiştiremediklerinin acısı sardı O'nu. "Böyle Gelmiş Böyie Git- mez"i tamamlaması gerekiyordu. Vakıftaki çocuklar için yüzme ha- vuzu sözü vermişti. Çocuklann öğrenimleri için Iz- mir'de bir ev alması gerekiyordu. Gericiliğe karşı. tüm dünya in- sanlannın, gerçek dindarlann da katılabileceği büyük bir platform oluşturmak için kollan sıvamıştı. O direniyor, kalbi diretiyordu. Tansiyonunu ölçmek isteyen dok- torlara izın vermiyordu. Ege'nin mavi sulan gecenin sessizliğini yanp Aziz Nesin'in kaldığı Kardia Oteli'nin 6101 numarah odasının pencerelerine sanki sevgi öpücükleri kon- duruyordu. Aziz Nesin bize veda ediyordu. Kalbini bize, Ege'de bırakıp gidiyordu. Aziz Nesin'i suçlayan dosyalar mahkemelerde kaldı. Kitaplan evlerimizde, sözlen kulaklarumzda kalbi bizde. Ege'de kaldı... YAPITLAR YAŞATACAK AzizUsta. ardındaöykü, oyun, roman ve anüardao oiuşanllO kitap bırakarak yasama veda ettiği gün, bir başka yazm ustası,Rıfat Dgazda öiümünün2. yıfanda anılıyordu. Dgaz'ın torunu, gazetemiz çauşanlanndan EJifDgaz, Nesin'in, boyunca \iikselen Idtaplanna bakarken onlann yapffJannda yaşayacağı inancını pekiştiriyordB. (Fotoğraf: ERDOĞAN KÖSEOĞLU) Yazısında geriye bıraktığı işlerin hiç ol- mazsa bölümünû vasiyetinde yazması ge- rektiğinı belirterek, vasiyetinde yazacağı en önemli şeyın, cenaze töreni denilen re- zillik ve ikiyüzlülük olduğuna değınmiştı: " Tek sözcükle Oksiniyorum. iğreniyo- rum şu cenaze töreni sahtcciliginden_. Nasıl sancılar saplanıyor yüreğime, bir paslı kör bıçak sokulup sokulup çı- kanlıyormuş gibi...Böyle düşken ve acı- h zamanımda yapayalnız olmak isterim. Vakirta cocuklarunın yanında olmama- hyım. Vasiyetimi yazabilseydim, birinci maddesi "Cenaze töreni istemiyornm" olacaktı. sonra "Ölüm ilanı da istemiyo- rum gazetelerde..." diye yazacaktım va- siyetime. Her yere, her işe olduğu gibi vasiye- timi yazmaya da geç kalıp yeti$emedim. Ölünce nasıl olsa cenaze töreninden ha- berim olmay acak ama. ölmemden az ön- ceki şu anımda bunu biliyor ve yapıla- cak olan cenaze töreninin sahteciliğini duyumsuyorum ya... Ne çok insan cena- ze törenine katılıp "Görevımızı yapıyo- ruz" diye rahaüayacak, sonda önceki hiç- bir görevini yapmayanlar...Ne yapmahyım bana cenaze töreni yapılmaması için?" Kendisınden arta kalan son varlıgın ce- sedi olduğunu belirten Nesin, bundan da yararlanılabildiğinceyararlanılmasını ıstı- yor uyan için ölümün onu ziyaret ettiği o gecenin anlatısında. Aziz Nesin vasiyetini yazabilseydi, çok önemli bir madde yazması gerektiğini de vurguluyordu: "\asiyetimi yazamadan öKiı-sem- ki öyle görünüyor- kadınlanm için yazdıklanm, onlann mektuplan, fotoğraf- lanmız, benim nodarun— Sevdiğim. çok sevdiğim, beni sevdikleri- ne inandığım kadınlanm._Beni düşkınk- bklanna uğratanlar._Beni se\iyonnuş gibi görünenkr...Kitaphğımda ayn dolaplarda dosyalar içinde dunıyor bütün o sevi beige- lerL Ne çok, ne çok...Onlar benim en değer- fi zenginlikleriın: thanete ugramışlıklanm, aldatümalanm, acılanm, inandıklanm, sevgflerim, yflrek çarpıntılanm. buiut oltı- şum, yağmur oluşum, yel oluşum-. Bu dosyaların hiçbiri ölümümden soBra, bendea geriye kalmamalı. Ah, bunlan vasiyetimi yaap belirtmeüyim. Dosyalann kimi, hangi kadınım içinse ona geri verilecekti ya da adresine pos- talanacaktı. Pekçoğudayakılacak...He- le üç kadınım var ki, onlara değgin bü- tün belgeleri, eski yapıbir küçük sandı- ğa koyup kendilerine gönderilmesini is- tiyordum, sedef işli ya da kakmalı, oy- mali. işlemeli güzel sandıklar... Yazacak- tım bütün bunlan vasiyetime... O dosya- larda kurutulmuş çicekler, yaprakîar var. şiirierimin hanımaddeleri var, kağıt peçetelere yazılmış notlar var, tiyatro bi- İetleri. konser çağnlıkJan... Birçoğu ya- kılacak. Bütün bu dosyalardan roman- lar, oyunlar. anılar çıkacaktı. Daha ön- ce kendim yakamazdım bunun için. KJ- yamazdım da yakmaya... Kendimi yakmak gibi olurdu bu. On- lar canlıymış, benim canlanmdan par- çalarmış gibi geliyor bana." Nesin'le son röportajı 30 haziranda, Teşvikiye'deki evinde yapmıştık Türldye susuyor, ben susamıyorum AYŞEYILDIRIM Sıvas'ta yobazlar tarafindan yakılan 37 aydmın katili Aziz Nesin*di. Bu vatanı o sevmiyor, devlet büyüklerimiz seviyor- du. Her taşm altından o çıkıyordu. Terö- rün, hayat pahalılığının sorumlusu da Aziz Nesin'di. Evet, sizler vatanseversi- niz Aziz Nesin vatan haini... Şimdi o öl- dü. Yeni bir suçlu ne zaman bulacaksınız? "Beni mahkemeye çıkarsınlar, yüzteri- oe karşı'Bay lar sizyalan söylüyorsunuz' demek onuruna erişeyim" dıyordu Aziz Nesin, gazetemize verdiği son röportaj- da. Doktorlann "sinirlenme, sorun yap- ma" tavsiyelerine ise "Nasıl sinirienme- yeceksiniz. Bütün bunlar olup bitiyor. Türkiye susuyor. Ben susamıyorum" yanıtını veriyordu. Aziz Nesin'le 30 Haziran cuma akşa- mi Teşvikiye'deki evinde görüştüğümüz- de doktor kontrolünden yeni gelmişti. Doktorlann sağlık durumunu çok iyi bul- duğunu söylüyordu. Ama o da biliyordu ki, artık yüreği fazla hareketi ve heyeca- nı kaldıramayacaktı. Buna karşın susmadı; Sıvas'ta yobaz- lartarafindan yakılan 37 aydının yıldönü- münde susmanın kendisine yakışmaya- cağını-hem de hastalık nedeniyle- düşü- nüyordubelki dc.Bunca kavgaya, 80 yıl dayanabilmişti yüreği... Düşmana inat ya- şamaktı amacı, olmadı... Doğarun insan- lara layık gördüğü o son gelmiş ve Çeş- me'de bir otel odasında yakalamıştı onu. Gazetecilik yaşamını hüzne boğan son röportajlardan biri de bana rastlamıştı. Sekreteri Ayben Kop'a, "Doktor ba- na bol su iç dedi. Bir de çay iç dedi de- ğfl mi?" diye sordu ve "taze bir çay" is- tedi. 37 insanın yandığı Sıvas olaylannın ikinci yıldönümünde gelinen noktayı de- ğerlendirirken, o günden bu yana devleti temsil edenlerin bu konuda sürekli *ya- lan'söylediklerini vurguluyordu. İşte Nesin'in değerlendirmeleri: "Bunu saptamak gerekiyor. Kim bun- lar? Zamanın Içişieri Bakanu o gün ak- şam bir uçakveya heükopterle Sıvas'a get- dL Getir getanez söyledigi söz şu: 'Sıvas halkı Aziz Nesin'in konusmalan yüzün- den kışkırtılmıştır'. Bu tamamen yalan, yüzde yüz yalan. Aynı yalanı ertesi gün ya da aynı gün, aynı gece Başbakan yineledi. Âynı ya- lanı Cumhurbaşkanı yineledi, anamu- halefet partisi genel başkanı yineledi. Demek ki İçişleri Bakanı, Başbakan, Cumhurbaşkanı, anamuhalefet parti- si genel başkanı yalan söylediler. Bu ya- lan sürdü. Devletin öbür makamlanna doğru yünıdü." Kimsenin "Bu adam ne söy lemiş de hal- kı kışkırtmış"diye araştırmadığından ya- kınan Nesin, şunlan söyledi: "Benim konuşmam sırasmda önümde on tane ses bandı vardı. Hiçbir tanesi de 'Dinleyelim bakalım, ne söylemiş de kış- kırtmış' demediler. Tamamen yalana da- yanarak bunu söylediler. Bunu söyleyen- ler devietin en yüce makammı temsil eden- ler. Sonra gazeteierden bir tanesi benim konuşmamı noktası noktasına. virgülü virgülüne yayımladı ve başka gazeteler de yayunladu O zaman gördükr ki yapbkla- n yanhş. Yanhş degil, yapöklan yalan." Bunun üzenne "DGM'nin başka bir yalan uydurmak zorunda kaldığuu" ile- ri süren Nesin, "o yalanı da" şöyle anlat- tı: "O yalan ne, işte Türkiye Cumhuriye- ti Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin verdi- ği karar. O kararda ne diyor: 'Aziz Ne- sin, Şeytan Ayetleri'ni çevirdi, Aydmhk gazetesinde yayımladı. Bunun için bu olay oldu.' Bu da yalan. Yüzde yüz yalan. Çün- kü beni çağınp 'Sen çevirdin mi arka- daş' diyesormadılar. Bana sormadılar. ga- zetenin herhangi bir sorumlusuna. gaze- tenin başyazanna, gazetenin yazı işleri müdürüne, gazetenin kapıcısına, çağınp da 'Bu yazıyı .^ziz Nesin mi yazdı' diye sormadilar. O yazılarda benim imzam da yokru. Yalan söylediler ve bu yalana daya- narak mahkeme karar verdL Karar veren mahkeme, ne yazık ki başında devlet bu- lunan. güvenlik bulunan mahkeme ve onun yargıçlanydı. Onlar da yalan söyle- diler. Çünkü o yazıyı ben yazmadım. o çe- >iriyi ben > apmamıştım. Bu tamamen ya- lana davah. Bugüne kadar bu yalan sürü- yor." Kendisinin sürekli olarak "Bunlar ya- lan söylüyorlar''demesine rağmen mah- kemeye verilmedigini belirten Nesin, "Beni mahkemeye versinler. Bea, arkala- nndan değü, mahkemede, yüzJerine kar- şı 'Baylar siz yalan söylüyorsunuz' de- mek onuruna erişeyim. Hâlâ mahkemeye vermiyorlar beni, yalan devam ediyor" dedi. " "Kakh Id, ben eğer Şeytan Ayetleri'ni çevirmiş olsam, onlar veya onlara benzer insanlar gibi korkak insan değflim, 'Ben çevirdım' derdHn" dıyen Nesin, şu anda Şeytan Ayetleri'ni çevirttiğini ve yayım- latacağını bildirdi. Nesin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Bakm Peygamber'in güzel bir hadisi var. Diyor ki; 'Hainler korkak olur.' Ben ne hainim ne de korkağun. Açık in- sanım. Ben bu kitabı yayımlayacağun, bü- tün cezay ı göze alarak! Çünkü bunu ya- ynnlamak demokratik bir iştir. Bunu ya- saklayanlar yanhş şeyler yapıyortar." Sıvas olaylanyla ilgilı olarak bugüne kadar çok şey söylediğini, artık söylene- cek bir şey kalmadığını dile getiren Ne- sin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Daha fazla söytesem bana daha fazla ceza getirecek birtakım laflar edeceğim. Bundan ağır laf söylenmez. Söylenir ama söylemek istemiy orum." "Yeter" diyen, ama konuşmadan da edemeyen Nesin, şunlan söyledi: " tşte bakuı asker geldi, komutanı geldi. Başında general vardı. Eli kolu öyle dur- du, hiçbirşe> yapmadılar. Sorumİu olma- ddar. Pofe gekdi, bir şey yapmadı, sorum- ,hı otanadılar. Ne kadar de\ let güvenlik in- saman varsa geldi, bir şey yapmadı. Demek Id devlet yapü bunu, açık. Ni- ye gekü o asker oraya? O askerin başma general niye geldi? Hiçbir şey yapmaya- caksa, insanlar ötdürülürken seyretmeye migddi?" Olaylardan sonra sadece Sıvas Vali- si'nin merkeze alındığını anımsatan Ne- sin. "Ben Vafi'nin suçlu olduğuna inanmj- yorum. V'ali orada suçlu olacak bir şey yapmadı ki Adam bir şey yapmadı. O ka- dar belli Id,o adamı valilikten merkeze al- ddar. Yahuz onu merkeze alddar. Demek ki en suçsuz adam o"dıyordu. KEDİ GOZU VECDİSAYAR Vicdan Azabı Bir kedinin dostunu yitirmesi ne demektir bilir mi- siniz? Dostunu yitiren kedinin acısını anlayabilir misiniz? Yüreği sevgiyle dolu, tüm canlılan aynı coşku ile ku- caklayan, başkalannın gereksinmelerini, kendi ge- reksinmelerinin önüne koyan, tükenmeye yüz tut- muş bir neslin son örneklerinden birini unutabilir mi- siniz? Aziz ağabeyin yıllar önce, bir akşamüzeri bana an- lattığı ve hiç unutamadığım biranısını anlatacağım si- ze. "Pencerenin önünde bir kedicik belirdi birak- şarrT diye başlamıştı söze.Tüm sevimliliği ile pen- cereye yaslanmış, içersini seyreden, patileriyle camı tırrnalayarak, beni içeri al diye yalvaran bir sokak ke- disi. Soğuk bir kış günü olmalı. Aziz ağabey, pence- renin önündeki masasında her zamanki gibi birşey- ler karaltyor. Bir tekini bile harcamaya kıyamadığı tek- sir kâğıtlannın arka yüzüne notlar alıyor. Gözü takılı- yor penceredeki kediye. Yüreği dayanmıyor, alıyor içeri. Epeydir aç kaldığı her halinden belli kediciğin. Kalkıyor, bir tabağa süt koyuyor. Kedinin sütü içi- şini seyredtyor keyifle. Çocuklar çok sevinecek diye geçiriyor içinden. Sonra yazısının başına dönüyor. Ama, bizim yaramazın kamı doymuş, durur mu? Baş- Iryor odanın içinde koşturmaya,sağa sola sataşma- ya. Ve hoop...masanın üstüne sıçrayıveriyor. Aziz ağabeyin kâğıtlan havada uçuşuyor.Ensesinden özenle yakalıyor onu, şefkatli bir anne gibi, divanın üzerine bırakıyor. Ama, bizimkinin laf dinleyecek ha- li mi var? Mutluluktan çılgina dönmüş. Bunu bir şe- kilde göstermesi gerek. Fıriayıveriyor masanın üstü- ne. Kâğıtlar gene havada. Aziz ağabey, gene sakin. Nasıl olsa, zekâyaşı çok daha gerilerdeki canlılardan deneyimi var. Kediye söz anlatmanın mümkünü mü var? Aynı sahnenin bilmemkaçıncı tekranndan sonra Aziz ağa- beyin sabn taşıyor. Açıyor pencereyi, dışan bırakıve- riyor bizim yaramazı. Ama, bizimkinde de öyle kolay teslim olacak göz var mı? En acıklı bakışlan ile Aziz ağabeyi etkilemeyi başanyor. Ve çok geçmeden pen- cere aralanıyor. Tabii, tahmin edeceginiz üzere aynı senaryo yineleniyor, tahammül sınırları aşılıyor ve beklenen sonuç: bizimki gene pencerenin dışında buluyor kendini. Aziz ağabey, "Ne yapayım, çalışamayacağımı görûnce karar verdim. Pencerenin dışında kala- cak. Vicdan azabım olarak, Ben ona bakacagım. O da bana" diye anlatıyordu. İşte böyle. Sabahın köründe gazeteyi elime alınca bunlan anımsadım Aziz ağabey. Seninle birlikte ya- şama şansına kavuştuğum güzel günler gözlerimin önünden geçmeye başladı. Hani, nasıl derier, "bir film şeridi gibi". 1 Mayıs yürüyüşleri, Banş günleri, Nâzım geceleri, "Aydınlar Dilekçesi"nin hazırtıkla- rı, mahkeme koridorları... Anımsıyor musun? "Dilekçe'"nin hazırlık toplantı- lanndan birinde nasıl da güldürmüştün herkesi. O sonsuz iyiniyetinle, demokrasiye inanan tüm insan- lan bu dilekçeye imza atmaya çağınyordun. Iş adarn- lannın bile katıldığı oluyordu toplantılara. Bir keresin- de, sanata düşkünlüğü kadar bedeninin görkemi ile de tanınan ünlü bir işadamı "Biz aynı metne nasıl imza koyacağız? Bu masa etrafında kuşlar da var, balıklar da " dediğinde, nasıl da cevabı oturt- muştun. -Vallahi, ben o kadar büyük bir fark ol- duğunu sanmıyordum. Büyük balıklarla, küçük balıklar biraradayız diye düşünüyordum". Evet, Aziz ağabey, büyük balıklar bile demokrasi- den dem vurur oldu, ama küçük balıklann durumu pek pariak değil, haklısın. (Sadece küçük balıklar mı, küçük kedilerin durumu da farksız). Dağınıklık, so- rumsuzluk, umutsuzluk dizboyu. Bütün bu olumsuzluklann ortasında hiç yılmadan sürdürdün mücadeleni. Zaman zaman, yalnızlığın acısını taşımak pahasına. Aydın olmanın gereğinin tek kişi de kalsan, doğrulan söylemek olduğunu çok iyi biliyordun çünkü. Ve aydın sorumluluğu dersinden sı- nıfta kalanlara hep yeni bir sınav hakkı tanımaktan ya- na oldun. Her fırsatta seni karalamaktan zevk alan- lara, seni öteki dostlaria birlikte diri diri yakmaya ça- lışanlara bile kin beslemedin. Onlan vareden düzen- di senin hedefin. Bu düzenin değişmesi için uğraş- tın durdun. Gülümsemen bir an bile eksilmedi dudak- lanndan. Şimdi, kimileri timsah gözyaşlan dökecek, demeç- ler verecek (Pişmanlık yasasından yararlanmayı dü- şünenler çıkacak mı aralanndan?), kimileri kına yak- maya seğirtecek. Kaç kişi vicdan azabı çekecek sa- na sahip çıkmadığı için? Bunları umursamadığını biliyorum. Sen yalnızca küçük balıkları düşünüyorsun. Onlar ne yapıyor şim- di? Tasartadığın uluslararası kongreyi sahiplenen ola- cak mı? llkelerinı savunacak kaç yürekli aydın çıka- cak? Hoşgörünü, engin mizah duygunu anlatmak için sana "Çağdaş Nasreddin Hoca"dediler. Oysa be- nim için sen çağdaş bir Diyojen sin. Elinde fener durmaksızın birilerini arayıp durdun. Onurunu, so- rumluluk bilincini yitirmemiş birilerini. Ve bulmaktan yana umudunu hiç yitirmedin. Yoksa, söylemeye dilim varmıyor ama, umutsuz- luğa kapıldığın anlar da oldu mu? Yoksa, aniden bi- zi bırakıp pencerenin öte tarafına geçmeye karar ver- men de böyle bir anda mı oldu? Yoksa, pencerenin ardında öylece durup bizi utandırmaya, bizim "vic- dan azabımız" olmaya mı karar verdin? Biliyorum, orada, pencerenin ardında yalnız değil- sin. Nice dost seni karşılamaya gelmiş. Bak çok sev- diğin Onat da orada, "Burası neresi ağabey? Be- nim tanıdığım ülkeye benzemiyor..Tımarhane gi- bj.." diyor. Sen otuz-kırk küçük çocuğun arasında- sın. "Türkiye burası" diyorsun. Sonra, "çocuklar- la birlikte bir lunapark salıncağına binip" bizi sey- retmeye başlıyorsun. Haber Merkezi-Aziz Nesin'in ölümü, sıyasetçıler ve demokratik kitle örgütlerinde de büyük üzün- tü yarath. Nesin'in ölümünün ar- dından yayımlanan mesajlarda, Türkiye'nin; kalemi, devrimciliği ve aydmlanma mücadelesiyle ye- ri doldurulamaz bir ayduıını yitir- diği vurgulandı. Bazı siyasi partiler, Nesin'in ölümüne sessiz kalmayı tercih et- ti. RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, gazetecilerin ısrarlı so- rulanna karşın, başsağhğı dileme- di. Nesin'in ölümünün duyulma- sının ardından demokratik kitle örgütleri yazılı açıklama yapar- ken yurttaşlar da kendilerine öz- gü mesaj ve şiirleriyle gazeteleri faks yağmuruna tuttu, sağ eğilim- li bazı partiler ise sessiz kalmayı tercih etti. TBMM'de temsilcisi bulunan RP, MHP, BBP, Yeni Par- ti ve Millet Partisi, Nesin'in ölü- mü için herhangi bir başsağhğı mesajı yayımlamadı. RP Genel Başkanı Necmettin Erbakan, par- lamentoda gazetecilerin, "Aziz Nesin'in ölümü için bir değerlen- dinmeniz olacak mı"sorusuBa, "Hayn- bir şey söylemem" yanıO- m verdi. Gazetecilerin, "Hiçbir şey mi söyiemeyeceksiniz" soru- suna, "Hiçbir şey söyieroem" di- yen Erbakan, "Başsağhğı da mı daemeyeceksiniz'' sorusunu yanıt- sızbu^iktı. Devlet yöneticileri, bazı siya- setçüer ve demokratik kitle örgüt- lerinin, Aziz Nesin'in yaşamını yitirmesinin ardından yayımla- dıklan mesajlar şöyle: CumhurbaşkanıSüleyman De- mirel: Değerli yazar Aziz Ne- sin'in vefatım teessürle ögrendim. Ailesine, dostlanna ve kendisini sevenlere başsağhğı dilerim. TBMM Başkam Hüsamettin Cindoruk: Mizah dünyamızın seçkin temsilcilerinden biri olan yazar Aziz Nesin'in kaybından üzüntü duydum. Nesin ailesine, yakınlanna ve edebiyat camiası- na başsağhğı diliyorum." Başbakan Tansu Çiller: Türk edebıyatının değerli yazan Aziz Nesin'in vefanndan denn üzüntü duydum. Onlü mizah ustasınuı yakınlanna ve okuyuculanna baş- sağhğı dilerim. C'HP Genel Başkanı ve Başba- kan Yardımcısı Hikmet Çetin:Ye- Ünlü yazarın ölümü siyasetçiler ve kitle örgütlerinde buyuk uzuntu yarattı 'Aziz Nesin bir onur anıtıydı'ri doldurulmaz insan, Doğu'dan Batı'ya tüm dünyada yüzlerce ki- tabıyla sanat elçiliğimizi yapan yazanmız, büyük mizah ustası Aziz Nesin'in ölümünü derin bir üzüntüyle ögrendim. Yaşamı bo- yunca hoşgörünün, insan sevgisi- nin ve ülkemizin en karanhk dö- nemlerinde bile demokrasinın, düşünce özgürlüğünün yıunaz sa- \oinucusu olan Aziz Nesin, onur- lu bir yaşam sürdürdü. sonsuza kadar yaşayacaktır. DSPGenel Başkanı BülentEce- vit: Aziz Nesin, yalmz Türki- ye'nin değil, çağımız dünyasının da en önemli yazarlanndan biriy- di. Bazen toplumun değer yargı- lanna karşı çıkarak da olsa, Aziz Nesin, kendi anlayışı ddğrultu- sunda topluma yararlı olmaya, öz- gürlük ortamını genişletmeye uğ- raşan, insanlık sevgisiyle ulus sevgisini bağdaştıran bir insandı. ANAP Genel Başkam Mesut Yıhnaz: Türk edebiyatının mizah ustası Aziz Nesin'in vefatını üzüntüyle ögrendim. Tüm yakın- lanna, okurlanna ve sevenlerine başsağhğı dilerim. Devlet Bakanı ve HükümetSöz- cüsii Vikiınm Aktuna : Denn bir üzüntü duydum. Aziz Nesin, ince zekâsı ve sanat gücüyle mizahı, toplumumuzun geniş kesimine benimseterek. bu alanda kurum- laşmıştır. Turizm Bakanı trfan Gürpt- nar: Aziz Nesin'in edebiyat ala- nmda yaptığı çahşmalar yanında, yoksul ve kimsesiz çocuklann ye- tişmesi için gösterdıği çabalar da unutulmayacakur. Devlet Bakanı Aysel Bay- kal:Topluma verdikleriyle ara- mızda her zaman sevgiyle yaşa- yan Aziz Nesin, vefatıyla da ölümsüzlüğe ulaştı. Ulus olarak dünyaya böyle bir yaznı ustasını kazandırdığımız için ne kadar övünsek yeridir. Onun maddi var- lığı ile daima aydınlandık, unutul- mayacak manevi \'arhğı ile de hep gurur duyacağız. Eski Kültür Bakanı Fikri Sag- lan Aziz Nesin, düşünen, araştı- ran. üreten ve elde ettiklerini top- lumla paylasan aydın, sanatçı ve düşün adamıydı. Eski Kültür Bakanı Ercan Ka- rakaş: Gerçekte dünyayı etkile- yen değil değiştirenler, düşün adamlan ve sanatçılardır. Bu ne- denle kurulu düzenler, çoğunluk- la düşün adamlanna ve sanatçıla- ra karşı olmuşlardır. Aziz Nesin de hapis ve sürgün cezalanyla bu karşı olustan payını almıştır. De- ğerli yazanmız yaşamı boyunca, çağdışı, bağnaz ve karanhk dü- şünceye karşı toplumun duyarlı sesi ohnuştur. Çünkü o, hiçbir za- man ne kişiliğinden ne de düşün- celerinden ödün vermemış ve her koşulda daha demokratik ve çağ- daş bir Türkiye adına mücadele etmiştir. Nesin, Türk toplumunun evrensel bir değeridir. Onun gibi büyük bir ustaya sahip ohnak Tür- kiye için bir şanshr. CHP Genel Sekreter Yarduna- sı Kenan Coşar: Yazı ve konuş- malanyla beynimizi ışıtan, yüre- ğimize su serpen, önümüze yeni ufuklar acan, gericiliğin karşısm- da her koşulda korkusuzca dire- nen gülmece devinin önünde say- gıyla eğiliyorum. Kultür Bakanhğı Müsteşan Emre Kongar: 19701i yıllardan bu yana, başlangıçta Kültür Ba- kanlığı Yuksek Kurulu'nda bir- likte çahştığımız sonra da çağdı- şı ve bağnaz düşüncelere karşı or- tak mücadele ettiğimiz değerli ya- zar Aziz Nesin'in ölümü ülkemiz için büyük bir kayıpör. Çağdaş Gazeteciler Derne- ği:Türkiye'nin onur anıtı Aziz Nesin, ülkesinin uygar ve demok- ratik bir toplum ohnası için son nefesine kadar yılmadan bir sıra neferi gibi kavga verdi. Eğilmedi, başını hep dik tuttu. Kalemini hiç- bir zaman satmadı. O, hep çah- şandan, emekçiden yana tavır koydu. Aziz Nesin, demokratik ve çağdaş bir ülkede yaşamanm öz- lemi içinde oldu; bu özlemin ise ancak örgütlü bir toplumda ger- çekleşebileceği DtSKGenel Sekreteri Mehmet Atay: Aziz Nesin; insanımızı ta- myan, bizi bize öğreten bir öğret- men. Toplumun öfkesini, sevinci- ni, derdini, isteklerini, arzulannı yahn bir üslupla. doyumsuz bir mizahla aniatan bir yazar. Bir öz- gürlük, banş, demokrasi ve insan- lık savaşçısı. 20. yüzyıhn Nasret- tin Hocası, Mafko Pasası. Biz emekçilenn gönlünde özel bır ye- ri olan Aziz Nesin'in ölümünden derin üzüntü duyduk. Türkiye Gazeteciler Cemiyeti Başkam Nail Güreli: Türk ve dünya edebiyatmın büyük yaza- n ve düşünce adamı, cemiyeti- mizin üyesi Aziz Nesin'in ölümü insanlık için büyük bir kayıpör. O, ulusunu ve ülkesini dünyada yücelten ömek bir aydmdır. Yıl- mayan, dinmek bilmeyen müca- dele azmiyle bir toplum önderiy- di. Aziz Nesin adı, Türkiye'ye dünyada onurkazandırmıştır, ge- lecekte de kazandırmaya devam edecektır. Atatürkçü Düşünce Derneği: Ölümüyle gülmecemizi yetim bı- rakan Aziz Nesin' in laiklik ve de- mokrasi mücadelesini bıraktığı yerden, düşün ve eylem arkadaş- lannca devam ettirileceğine inan- cımız tşçi Partisi: Türkiye, büyük bir yazannı, Nasreddin Hoca'dan ge- len büyük mizah geleneğinin son ustasını kaybetti. Değerli Aziz Nesin, halk için demokrasi için sosyalizm için mücadelede ayak- ta öldü. Sıvas'ta yakamadılar, lz- mir Çeşme'de ayakta öldü. Türki- ye'nin başı sağolsun.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle