03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4TEMMUZ1995SALI SIVAS KATLIAMI Faşistleştirmede Özel Yöntemler, Yeni Uygulamalar / 3 Gazi, Sıvas'ın yinelemnesidirMUZAFFER İLHAN ERDOST Tûrk-lş 5. Bölge Temsilcisi ÜmitÖz- şeker,olaydan yedi-sekiz ay önce, kamu kuruluşu olan bir işyerinin özelleştinl- memekle birlikte kıraya verildiğini, 650 işçinin kapı önüne bırakıldığını söylüyor (Ek: 4, s. 9). Ocak ayında Meclis'e bir dosya verdiklerini, Sıvas'ta aç insanla- nn büyük olaylara neden olacağını an- lattıklannı ekliyor. Katlıamdan sonra haklannı demokra- tik yollardan aratnanın olanaksızhğını. bu işsiz bırakjlan insanlar görrnuş olrna- h. Çünkû, Sıvas adı, basında, ancak kat- liarru anma toplantılan nedeniyle geçi- yor. Doğal ki katliatn, Sıvas'la sınırlı kal- mayacaktı. Sıvas'tan, Sıvas gibi yörelerden. bas- kı sonucu, ekonomik bakımdan. siyasal bakımdan ve başka nedenlerle yaşama olanağı bulamayan insanlar, büyük kent- lere doğru kaçacak ve kentlerin çevrele- rinde kendilehnden önce gelerek yerleş- miş köylülerin, komşulannın, akrabala- nnın oluşturduklan kolonilere sığına- caktı. (7) Gaziosmanpaşa'da Alevi yoğunlaşması ve demokrat ve ilerici oylara yansıması / Sonuçlar Gaziosmanpaşa'da dört kahvehanenin ve bir pastanenin silahla taranması ve yaşlı bir Alevi dedeyle, olayda el konu- lan taksinin şoförünün öldürülmesi üze- rine, kendiliğinden yıgınsal gösteriye dönüşen tepkisel olaylann sabahında ki- mi gazetecılerin ilk saptadıklan. "Gazi- lilerin çoğunun Sıvaslı olduğu"ydu. "Muş, Tunceli, BingöL Erzurum, Erzin- can w Tokat'tan getenler" de vardı. (Nil- gün Cerrahoğlu, Alilliyet, 14 Mart 1995.) Cerrahoğlu'nun şu saptaması altbaşlığa çıkanlmışti: u Duvar yazılan bOe patla- yıcı bir barut fiçısında oMuğumuzu ele veriyordu. 'Kürdistan'daki pis savaşa alet olmak istemiyorsan, asker olma' de- niyordu duvar yanlanndan birinde." Sı- vas'ı unutmadık' diyordu bir başkasL." "Gazi Mahallesi Dos\ası~na alınan Doç. Dr. Nur Alkış'ın saptamasina göre "Gaziosmanpaşa mahallesinde yaşavan vatandaşlanmızın yüzde 443'ii Aleviy- dL"27 Mart yerel seçimlerinde SHP yüz- de 40.5, RP yüzde 23.5, ANAP yüzde 6.3, DYP yüzde 2.5, DSP yüzde 5.1, İP yüzde 1.3 oy almışlardı. (Cumhuriyet, 10 Nisan 1995) Burada Alevilerin ora- nı ile demokrat ve ilerici oylann oranı arasındaki örtüşmeyi vurgulamak iste- rim. Olay tam da 12 Mart'ın yıldönümün- de, gece silahh saldınyla başlamıştı. Er- tesi gün, yani 13 martta Çiller. bunu *te- rörii şehirlere yayma çabası olarak" ni- teleyerek Türk-Kürt çanşmasında ba- şardı olamayanlann, şimdi Alevi-Sünni çatışmasıtezgâhladıklannı" söyleyecek- ti. Şöyle vurguladı: "CMay PKK'de yo- ğunlaşryor. İpuçlan bu doğrultuda, fail- leri mutlaka bulunacaknr." (Yeni Yüzyıl, 14 Mart 1995) Olaylan PKK'nin yapmış olması ile tç ve Doğu Anadolu'dan taşınmış olan insanlann bu tür örgütlere yakınlık du- yanlan banndırma olasıhğını önlemek için suıkast düzenlenmesini birbirine ka- nştırmamak gerekir. Daha birkaç ay önce. bir TV progra- mında, kötüler anlamda "Kızdbaş" sö- zünün. üstelik "inceste" (mahrem ilişki) karalamasıyla birlikte kullanılmasının, Alevi yığınlan gece sokağa çekmiş ol- ması örneğinden de yararlanmış olma- sı, olası suikastın saldırgan faılleri unu- tularak ve unutturularak, bu saldmya tepkı gösterenler arasında "PKK" mili- tanı aranmasma ağırlık verilmiş olması- nı, bir kez de bu açıklamalanmız çerçe- vesinde değerlendirmek gerekecektir. Sıvas'ta, demokrat ve ilerici oylann canlanmasını ve bütünleşerek siyasal partisinde toplanmasını engellemek için, etkinliğe katılan kitlenin çoğunlu- ğunu Alevilerin oluşturduğu senlik, kat- liamla kanlandı. Şenliğin Sıvas'ta yine- lenmesı de karanlıkta kaldı. Sıvas katliamından bir yıl kadar son- ra, Tempo, "Sıvas'takiler kenti terk etti, sıra Drvriği'de mi? / AJeviler S.O.S. veri- yor" başlığı altında şu bilgilen aktardı: "Srvas'uı Divriği ilçesinde bugüne ka- dar herhangi bir terör olayı me> danaget- mcdi. Bir a> önce ilçeye yerieşen Ozel Tim'in varlık gerekçesi. bölgede P- KK'nin dolaşmaya başlamaşı. Özellikle Alevilerdurumdan rahatsız. Özel Tim'in ülkücü kadrolannın Alevileri baskı alb- na almaya çaiışbğını iddia ediyoriar. Ya- kında DivriğTıün de Batman ya da Ştr- nak gibi olmasından korkuyoriar. Ha- yatianndan endişe ediyorlar." (Tempo, Sayı: 38,15-21 Eylül 1994.) Divriği'de heryıl Alevilerin gelenek- sel olarak gerçekleştirdikleri şenliğin, kaymakam tarafmdan iptal edildiği, bu- na karşılık, Milliyetçi Hareket Partili ve Büyük Birlik Partili gençlerin, Ülkü Ocaklan'nda ve Nizam-ı Âlem Ocakla- n'ndagece sohbet toplantılan düzenle- dikleri belirtiliyor ve 1.400 maden işçi- sinin üye olduğu Divriği Cevher-lş Sen- dikası Başkanı'nın şu görüşlerine yer veriljyor: "Özel Tim, milliyetçi ve ırkçı düşünen kişilerk yakınlık kurup, onlan saflanna çekmek istiyor. Elleriyle yaphklan "kurt" işareti ve "Tann Türkü Korusun" ifadesini kullandıklanna sıkça tanık ohı- yoruz. Amaçlan belli. Özellikle burada- ki örgütlü işçi \e emekçi halkı sindirme- ye çahşrvorlar." (Tempo, Sayı: 38, s. 27, 28.) Sıvas katliamında, ilkin, PKK'nin (şiddet yöntemlerini benimseyen ben- zer "sol örgütierin'' Sıvas'ta bulması ola- sı ortamın oluşmasını engellemek amaç- lanmıştı. Ikinci amaç, seçmen dağılımı- nın, dıştan içe ve içten dışa yönelik göç- lerle, istenıldiğı biçimde yeniden düzen- lenmesi ortamı yaratılarak, yerel ve ge- nel oyun, gerici sağ partilerde toplah- masının yolunu açmaktı. Sıvas'tan ve Sıvas benzeri yerlerden göc edenler, aynldıklan yerlerde (seçim birimlerinde) Alevilerin seyrelmesine neden olmuşlardı. Ama geldikleri yeni yerlerindede yoğunlaşmışlardı. Gazios- manpaşa bunlardan biriydi. Yoğunlaş- ma oranını düşürmek ve yıgılmanın ad- resinı değiştirmek ve birkaç yöreye da- ğıtmak gerekliydi. Suikastın, gece televizyondan haber olarak verilmesinin ardından, sokağa dökülmesi beklenen yığınlann içerisin- de kimi örgüt üyelerinin de bulunduğu "saptamasından" (daha sonra kimı ga- zetelerde yayımlanan ve ardından ya- lanlanan benzer haberleri anımsayınız) yola çıkılarak, şimdi, Gaziosmanpaşa'da (ve bunun yanında Ümraniye'de), kolluk güçlerinin sıklaştıracaklan işyeri ve ev baskılanyla, her büyük toplumsal olayın ardından olduğu gibi yoğunlaşacak ara- ma ve gözaltılarda, Aleviler tedirgin edi- lerek, kendilerine sakin yaşam olanağı sağlayacaklan yerler aramaya yönelti- lerek yeniden dağılmalan süreci başla- tılmış olacak. Şöyle bitirilebilir: Gaziosmanpaşa, Sıvas'ın bir yinelenmesidir. Nasıl ki 1993 Sıvas olaylan, amacı bakımından, 1978 Sıvas olaylannın bir yinelenmesi ise. Nasıl ki Sıvas. Kahramanmaraş, Ço- rum 1978'de, aynı amaçIa katliamlan yaşamaya yargılandılarsa. ÜTTİ Alevi Temsilciler Meclisi Başkanı Ali Rıza Gülçiçek: Hiçtffl(hmıntızjlhıımıkıl/tur\xıaık 2 temmuz Sıvas katliammın 2. yıldönümü nedeniyle yurtiçinde ve yurtdışmda örgütlü Alevi federasyon, dernek ve vakıf yöneticileri yayımladıklan bildirilerde "Yeni Sıvas'lann olmaması için örgütleniyoruz" mesajını verdiler. MİYASE İLKNUR Sıvas katliammın ikınci yıldö- nümü nedeniyle merkezi yurti- çinde ve yurtdışmda bulunan Alevi örgütlerinin temsilcileri yayımladıklan bildırilerde. Sıvas katliamını bir kez daha lanetler- ken gericilerin güçlenmesi karşı- sında Alevi örgütlenmesinin ge- reğini dile getirdiler. Alevi-Bek- taşi Temsilciler Meclisi Başkanı Ali RızaGülçiçek. yaptığı açıkla- mada bundan böyle Alevilerin hiçbir davasırun divana kalmaya- cağını söyledi. Mersin Hacı Bek- taş Kültür ve Tanıtma Demeği Genel Başkan Yardımcısı Necdet Yıkünm, resmi inancı Alevilere dayatan devletin muvazza örgüt- ler kurdurarak Alevi örgütlenme- sini bölmeye çalıştığmı öne sür- dü. Karacaahmet Sultan Derneği Genel Sekreteri Fîkret Karahan ise yaptığı açıklamada Sıvas kat- liamında edilgen r.olü bulunan devletin Gazi Mahallesi'nde et- kin rol üstlendiğini öne sürdü. Alevi-Bektaşi örgütlerinin temsilcileri 2 temmuz Sıvas kat- liammın ikinci yıldönümü nede- niyle yaptıklan açıklamalarda görüşlerini açıkladılar. Ali RızaGülçiçek (Alevi Tem- silciler Meclisi ve Avrupa Alevi Birlilderi Federasyonu Genel Başkanı): "Kan gölüne dönmüş bir dünyada yolsuzluklann. ırk- çılığın, kökten dinciliğin, yargı- sız infazlann, kirli savaşın hü- küm sürdüğü Türkiye'de, nerede olursa olsun, sayılan kaç olursa olsun, Hz. Ali'nin ünlü 'Haksızlığa kar- şı çıkmazsanız yalnız hakkınız- dan dcğil. aynı zamanda şercfi- nizden de olur- sunuz' söyle- minde olduğu gibi haksızlığa karşı çıkmak, zulme, baskıya boyun eğme- mek, toplumu- na. toplumsal değerlerine. kül- türüne sahip çıkmak şereflice bir davranış. onurluca bir ta- vıralıştır. 'Sıvas katliammın yıl- dönümünü an- mak, hem onur- lu hem de Alevi- ce bir davranış- tır. Tarihi boyun- ca gerici baskıla- ra direnmiş, yüz- yıllar boyunca şeriata ödün \er- memiş Ale\ile- mirasçılan GÜltekİn'e Alllt Mezai* Sıvas Kattiamını sırasında yanarak ölen ozan Hasret GiU- tekin'in Anıt Mezan, katliamın ikinci yıldönümünde törenle açıkİL İmranh"nın Han köyünde yaptınlan mezann açüışına Hasret Gültekin'in ölümünden altı ay sonra dünyaya gelen oğlu Roni Gültekin. eşi Yeter Gültekin, annesi Hace Güitekin. babası Süleyman (iiiltekin ve dostlan kaüldı. 2 temmuz günü gerici güçler tarafmdan Madımak Oteu'nde katledilen 37 aydmın arasında yer- alan ozan Hasret Gültekin için İmranlı'nın Han köyünde bir anıt mezar vaptınldı. olan bizler. bugün yine aynı ka- rarlıhkta olduğumuzu bir kez da- ha haykınyoruz; 'Sıvas'ı unut- mayacağız". 2 Temmuz 1993'ten bu yana tüm örgütlenmizin paro- lası haline gelen bu dizeler, artık geçmişte olduğu gibi Sıvas şehit- lerimize ağıt değil, haklanmızın kavgasında kararlılığımızın sim- gesidir. Bizleri yalnız ağıt yakan. hoş- görülü, incinse de incitmeyen in- sanlar olarak görüyorlar. Bu da onlan daha çok yüreklendiriyor. Ancak tarihten ders almadıklan. tarihi bilmedikleri kesin. Oysa Aleviliğin bir adı hoşgörü, insan sevgisi ise öbür adı direniş ve mücadeledir. Alevi örgütlenmesini parçala- maya çalışan bugünkü siyasi ik- tidar bazı Hızır Paşalar üzerin- den Alevi hareketini bölüp parça- lama çabalanna önümüzdeki sü- reçte devam edeceklerdir. Ama gerek siyasi iktidann gerekse hı- zır paşalann bu çabalan boşuna- dır. Toplumumuz günümüzün bu Alevi Fettullah Hocalannı onla- nn devletlü padişahlan ile yalnız bırakmakta asla tereddüt etme- yecektir. 'Hainsiz toplum yok' Diğer taraftan da bizlere des- tek vermesi gereken sözde ilen- ci ve demokrat güçlerin de sataş- malanna maruz kalmaktayız. Bizlere gerici örgüt damgası vur- mak isteyen, devletçilikle suçla- yan birtakım guruplar kendileri Türkiye'de hortlayan yobazlığa ve faşizme karşı ne yapıyorlar? Ayinesi iştirkişinin. Alevi örgütlenmesi bugün de- mokrasi mücadelesindeki yerini almıştır. Bunun içindir ki karşı- mızdaki güçler her gün bu müca- deleyi parçalayabilmek için ara- lıksız çalışmaktadırlar. Refah Partisi'ne geçen Aleviler, MHP'ye giden dedeler, siyasi ik- ridara Alevi pazarlamaya çalışan vakıfla, kısacası satılık hainler gazete manşetlerinden veriliyor. Hiçbir topluluk yoktur ki haini olmasın. Ancak bir topluluk bir- kaç hainin yaptıklanyla değil, ta- banın yaptıklanyla övünür." Necdet Yıldınm (Hacı Bektaş Kültür Ve Tanıtma Derneği Ge- nel Başkan Yardımcısı): "2 Tem- muz 1993 günü Sıvas Madımak Oteli 'nde 3 7 ınsan dünyanın göz- len önünde yakıldı. Aydınlığı boğmaya çalışanlar, karanlık görüntülü şeriatçı cana- varlarca yakıldı. Devlet resmen seyretti. müdahale etmedi. cani- leri korudu. Devletin tepesinde- ki zat, insanlan yakan caniler için 'vatandaşlanmızı incitmevin' de- di. Güvenlik güç- leri Çankaya'daki zatı dinlediler. in- sanlar televizyon- larda canlı yayın- la yakıldılar. Eski- den asıyorlardı, şimdi yakıyorlar. Yann da daha farklı yöntemler bulacaklardır. Kıbns Harekâtın- da iki saatte mü- dahale eden dev- let Sıvas'a müda- hale etmedi. Hü- kümetin ortağı olan ve büyük öl- çüde Alevi oyla- nyla beslenen SHP, yabancı gibi davrandı. Olayın psikolojik orta- mında bazı laflar etmeye çalıştı ise de zamanla unut- tu. Her şeyi unut- tuğu gibi. Bugün de şeriatçı Hoca- efendi ile görüş- mekte sakınca görmeyen Birleş- miş CHP Genel Başkanı ile bizle- ri avutmaya devam ediyor. Parla- mento şeriatçılığa teslim olmuş. Parlamentoda artık aleni olarak laikliğin kaldınlması tartışılıyor. Gazi Mahallesi'nde insanlar dev- let içinde yuvalanan şeriatçı ve faşist güçlerce hedef alınarak öl- dürülüyor. Bir tek faili bile bu- lunmuyor. Saldırganlar bulun- mazken Gazi'deki sade vatandaş- lar kamuoyuna suçlu olarak ilan ediliyor. Bazı marjinal gruplarda olaydan fayda umuyor, provoke görevini başanyla yerine getiri- yor. Türkiye'de temel hak ve özgür- lüklerelden gidiyor. Anayasada- ki laiklikle bağdaşmayan zorun- lu din dersleri kaldınlmıyor. De- letin resmi inancı bizlere zorla dayatılıyor. Devletin bütün kadrolan şeri- atçı ve ırkçılardan oluşuyor. Sa- dece Sünni inanca hizmet eden Diyanet Işleri Başkanlığı'nın ko- numu tartışılmıyor. Cebimizden nzamız olmaksızın alınan vergi- ler yine nzamız olmaksızın bu kururna, şeriatı getirmek için tah- sis ediliyor. Delet bununla daye- tinmiyor. Alevilere Alevilikleri- ni yok edecek yeni yeni örgütler kurduruyor. Bunlar sayesinde öz- gür Alevi örgûtlenmelerini en- gellemeye çahşıyor. Bunlar zorunlu din derslerini, Diyanetin kalmasını, Diyanetten pay alınmasını savunuyor. Bu- nunla da kalmıyor, özgür e ba- ğımsız Alei örgütlenmesine kara çalıyor. Bir başka grup da Alei ardıllannın adı ile kurduğu ör- gütlenmeyi Alei örgütlülüğün- den başka her alanda kullanıyor. 2 Temmuz'da şehit edilen canla- nmız bunun için ölmediler. Bu- nu hakermek için ölmediler. On- lann anılanna ve mücadelelerine sahip çıkmak hepimizin en temel görevi olmalıdır." 'Ders alınır sanmıştık' Fikret Karahan (Karacaahmet Sultan Derneği Genel Sekreteri): "2 Temmuz 1993'te Sıvas 'ta şe- riat provası yapan gerici güçler koca şehri seİciz saat boyunca tes- lim alırken seyreden devlet ve si- yasi iktidar, gereken dersi alır sanmıştık. Yanılmışız. Gazi ve Ümraniye Katliamla- n bize gösterdi ki devlet Sı- vas'tan Alevilerin ders almasını istiyormuş meğer. Sıvas'ta edil- gen rol üstlenen devletin güven- lik güçlerini Gazi ve Ümrani- ye'de aktif rol üstlenirken gör- dük. Sıvas'ta ve Taksim Meyda- nı'nda şeriat provası yapan, An- kara DGM 'yi savaş alanına çevi- ren gerici lere karşı son derece müşfik olan güvenlik güçleri, karşısında Aleviyi görünce bir anda kırmızı pelerin gören boğa gibi öfkeyle taarruza geçiyor. Sı- \ r as şehitlerinin akan kanı kuru- madan bu kez de Istanbul'da Ale- vi kanı akıtıldı. Madımak katillerini "canım tahrik olmuşlar' diye koruyan- lar, 'Ale\iler de insan onlar da tahrik olabilir" demiyor." GUNDUZ GOZUYLE MELtH CEVDET ANDAY İmge Bolluğu... 'İmge 'nin ne demek olduğunu ve şiirdeki yerini bi- lirim; daha doğrusu, bildiğimi sanırdım. Ama genç şa- irlerimizin şiirlerini okurken bu konuda yanılmış oldu- ğum kuşkusuna düşüyorum. Önce şundan ki, benim için imge bir araçtır; oysa genç şairlerimizin şiirlerin- de onun amaç olarak kullanıldığını görmek beni dur- duruyor ve düşündürüyor. Hele bu amacın imge bol- luğuna dönüşmesınden bayağı tedirgin oluyorum. Dostum Mehmet H.Ooğan'ın hazırladığı '1993 ŞJ- ir Yıllığı'r» okurken (Adam Yayıncılık) bunun ilginç ör- nekleriyle karşılaştım. Işte gelişigüzel bir parça: Birattım ben çokzaman önce, kartailann çığlıkla- n Vadileri boğarken ve yan açılmış sandukasında gecenin Bakirelerin gözyaşlanyla parçalanmış gerdanlık Ne çokyaraşırdı size, uzun gölgenizin Ve savrulan saçlannızın içinden geçerken karan- lık Gökyüzünü iki yanm küreye biçen kılıcınızla Takım yıldızlann arasında ileıieyen Bir attım ben, ikiz güneşlerin pahadığı yerierde Yalnız patikasında samanyolunun Ama... Kimse bilmiyor artık nereye gittiğimi. Okuduğumuz bir şiirin güzelliğine varabilmek için çaba harcamamız gerektiğini bilirim; bir kez okumak- la kalmam, alt anlamlan çözmeye, bütünü kavrama- ya, yapıyı ortaya çıkarmaya çalışırım. Bu okuma yön- temini, yukardaki örnek için de tümüyle uyguladım, ama sonunda başımın dönmesiyle yetinmek zorun- da kaldım: At, kartal çığlıklan, gecenin yan açılmtş sandukası, bakirelerin gözyaşları ve bu gözyaşlarm- dan parçalanan gerdanlık, savrulan saçlara, ikiz gü- neşlere, samanyolunun patikasına kanştı; hayır, ka- nşmadı, tümü tek tek ve birbirine yabancı, soru im- leriyle donanarak, hiçbir bütüne, hiçbir yapıya yar- dımcı olmadan kalakaldılar. Uzak çağınşımlı imgenın tek başına şiiri yoktur, ola- maz kanısındayımdır ben; hele bu tür imgelerin bir- biri ardına sıralanması sadece başdönmesi verir. A- ma şair "Benim amacım başdönmesi vermek" der- se, onu başarılı saymamamız için hiçbir neden kal- maz. Şiir, ille de imgelerden çıkarılır diye bir kural oldu- ğunu ben bilmiyoaım; dahası, düz sözün şiirini yad- sımaya gönlüm hiç yatkın değildir. Bakın, gene o seçkide, bir başka genç şairimiz, im- gesiz yaşanamayacağını şu dizelerle açıklıyor. Hayat anılardan geçer ve onlar kullanılmaz Geçmişe yanlış bir tarihi koyanlar Içinizdeki çölde bir vaha arandınız Yüreğine borçlu bir insan nasıl yaşar Imgesiz, üstelik talan edilmiş bir aşkla. Büyük şairimiz Ahmet Muhip Dıranas'ın şu sakin dizelerini ansıyorum şimdi: Yeşil pencerenden bir gül at bana Işıklaha dolsun kalbimin içi • -r-^ Ai'v* 1 Işte mevsim gibi geldim kapına i -• v« Gözlerimde bulut, saçlanmda çiy. Foca Festivali'nde konustu Aziz Nesin: CHP çekilmeli ŞEVKİ AVCI FOÇA- Festival Foça'95 etkinlikleri kagsamında düzenlenen "Ozgürlük Akşamı r 'nda. konuşan Aziz Nesin, CHP'nin hükümetten çekilmesi gerektiğini söyledi. Festival etkinliklerinden "Özgürlük Akşanu", büyük ilgı gördü. Gazi Universitesi lletişım Fakültesi öğretim göre\ 1isi Yard. Doç. Dr. İbrahim Demirel'in "Insanın Çığhğına Fotoğrann Tanıklığı" adlı dia gösterisinin ardından "Sıvas KatKamını Anma ve Düşünce Ozgürlüğü" konulu panel gerçekleştirildi. Fehmi Işıklar'ın yönettiği panelde konuşan yazar Aziz Nesin, kaleyi dolduran ve kale dışında panelı izlemeye çalışan yüzlerce dinleyiciyi hem güldürdü hem düşündürdü. CHP'yi hutbeye çıkan, ancak okuyacağı ayeti sanğının arasında bulamayan Nasreddin Hoca'ya benzeten Nesin, "Hoca'ya, 'Anyorsun, anyorsun bulamıyorsun. Oradan inmesini de mi bilemiyorsun'diye sormuşlar. CHP'ye de bunu sormak laam. Eğer inerierse bazı şeyleri kurtarabilirier. İnmezlerse hiçbir şey kurtulma\acak"dedı. İkiyüzlü ve yalanci Konuşmasında büyük uluslann yaşadıklan iyi ve kötü olaylan unurmadıklannı belirten Nesin, "Resmi tarih, yaşanan kötü olaylan unutuyor. l\i şeyleri yazryor. Tuna'dan atlara su içirmişiz. Şimdi ne içiriyoruz? Türkler korkaknr, iki > üzlüdür, yalancıdır. Resmi tarih bunlan yaznuyor" diye konuştu. Basındaki promosyon yanşını da eleştiren Nesin, "Yann sabah hangi gazeteyi aiacaksınız? Havlu >•» da çarşaf verenL O zanuu size demokrasi değil, çarşaf lazun. Bunlan size boşuna anlatıvttrum. Çünkü yann yine çarşaf veren bir gazete ahp, seçimde a> ru partilere oy vereceksiniz"dedi. Sıvas olaylannın benzerlerinin yaşanmaması için konuşulması ve tartışılması gerektiğini belirten Nesin, sözlerini şöyle sürdürdü: "Yalnız Sıvas değil, 6-7 Eylül olaylamu, Kubilay ve benzeri olaylan bilmezşek iyi Türk değifiz. Bakın Ümraniye'de çöplük patladı. Herkes 'çöplük patlar rru' dedi Oysa ortaokuMa bütan ve metangazuun patla>acağını fstanbul'u >önetenlerin hepsi okumuştu. BiliyoriardL Neden bilhorlardı, okul birirmek için. Tam Türk aptalhğıyla. Gerçek yaşamda kullanmak için değil, okul brarmek için. Ümraniye fiziksel ve yaşamsal bir çöplük, Sıvms ise toplumsal çöplük ola>ıdır. Srvas, parlamentonun, • siyasilerin çöplüğü yapdnuştır. O çöplüğü parlamenterler ve sabah alacağmız çarşafh gazetelerie siz doMurdunuz." Uğur Mumcu'nun cenazesine yaklaşık 1 milyon insanın katıldığını, ancak Mumcu'nun yazdığı gazetenin çok az sattığını belirten yazar Nesin, "Okumadığuuz yazann cenazesinin ardından niye gidiyorsunuz? Bu çöpîükler çok patlayacak. Siz gazete yerine çarşaf, çanak. çömlek aldıkça patlayacak. Cuma namazına izin verilinceye, çorapsız muhabir Nleclis'ten çıkanlıncaya kadar patlayacak "dedi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle