03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
Cumhuriyetİmtiyaz Sahibi: Berin Nadi Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinv « Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet Çetinkaya# Yazıişleri Mıidürlen: Ibrahim Yıldız, Dinç Tayanç (Sorunüu) • Haber Merkezı Miidürü. Hakan Kara • Görsel Yönetmen: Fikret Eser Dış Haberler Ergun Balcı • Isnhbarat: Yalçın Çalar • Ekonomı Bülent Kızanlık # Kûltür Handan Şenköken 0 Spor Abdülkadir Yücelman • Makakler Sami Karaören • Çevın: SeyfettİB Tnrhan • Düzcltme. AbduUah Vazıcı# Bılgı-Belge. EdibeBuğra • Fotoğraf Erdoğan Köscoğtu Yayın Kurulu: tlhan Selçuk (Başkan), Orhan Erinç, Oktay Kartböke. Özgen Acar. Hikmel Çetinkaya. Şfikran Soner. Ergun Balcu Dinç T»y»nç, Ibrahim Yıldız. Orhan Bursah. Mustafa Balbay. AnkaraTemsılcisı: Mustafa Balbay • Haber Müdürü: Doğuı AkmAtatûrkBuJvanNo: 125,Kat:4.Bakanlıklar-AnkaraTel: 4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • lzmır Terasücısı: Serdar Kızık, H. Ziya BK 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4419117 • AdanaTemsılcısı:ÇednYiğenoğlu,lnönüCA 119 S.No:l Kat:l. Tel: 3522550, Faks: 3522570 Mûessese Müdürü: Erol Erkut 9 Koordınatör Ahmet Koruban • Miıhasebe: Bülent Yener •Jdare. H6seymGûrer#lşletme Önder ÇeBk • Bılgj-l$lem. Nail İnal • Bılgısayar Sıstem: Mnrüvct ÇOer MEDYA C: • Yönetını Kunılu Başkanı-Genel Müdür Giilbin Er- duraa 0 Kocrdınator Refaa Işıt- man # Genel Müdür Yardımcısı: Mine Akdag • Halkk llışkıler Müdûnı: Nurten Berkıoy YavımlayaD ve Basan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basuı ve Yayıncıhfc A Ş Türkocağıcad. 39 41 Cagaloglu 34334 İSJ.PK 246 UtanbulTe! (0,712) 512 05 05 (20hatl Faks (0,212)513 85 95 4TEMMUZ1995 lmsak:3.31 Güneş: 5.30 Öğle: 13.15 tkindi: 17.13 Akşam20.47 Yatsı: 22.37 MEDYACTei 514 07 53-513 9580-513 84 60-61, Faks-5118466 Stefani evlendi •Çeviri Servisi - 1 Temmuzda Monaco'da düzenlenen sade bir törenle dünya evine giren Prenses Stefani, eşi Daniel Ducruet ile fotoğrafçılara poz verdi. Eski koruması ile evlenen 2 çocuk sahibi prensesin gözleYi mutlulukla panldıyor. 99 kupona mezar • GAZİANTEP(AA)- Gaziantep'te yayımlanan Olay gazetesi, promosyonda ılginç bir yönteme başvurdu ve "99 Kupona Çekilişsiz - Kurasız Ucretsiz Mezar" kampanyası başlatn. Olay Gazetesi Genel Genel Koordinatörü Erol Maraş, yaptığı açıklamada, 99 kupon karşılığında, her okura çekilişsiz ve kurasız olmak ûzere, Gaziantep Mezarhğı'nda 2 milyon lira değerinde mezar yeri vereceklerini söyledi. Uçağa yıldrım duştu • TOKYO(AA)- Japonya'da iç hatlar seferi yapan All Nippon Havayollan'na ait Airbus tipi bir yolcu uçağı, dün sabah kalkıştan 3 dakika sonra yıldınm dûşmesi ûzerine acil inişe geçmek zorunda kaldı. Uçakta can kaybı olmadığı bildirildi. Ulaştırma Bakanlığı yetkilisi Nobuyuki Kondo, 88 yolcu ve 6 mürettebatın bulunduğu uçaktaki hasann, yalnızca kokpitin sol ön camındaki bir çatlak olduğunu kaydetti. TDK 22 sözcük önertfi • ANKARA (AA) - Tûrk Dil Kurumu, çeşitli dillerden Türkçeye giren 22 yabancı sözcüğe Türkçe karşılıklar önerdi. 22 yabancı sözcüğe önerilen karşılıklar şöyle: First - Class: Birinci orun, Business Class: Işlik orun, Economy Class: Hesaplı orun, Macro: Geniş, büyük, Macro ekonomi: Bütüncü ekonomi, Mikro ekonomi: Birinci ekonomi, Single: Tekli, Animasyon: Canlandırma, Animatör Canlandıncı, Ekspozisyon: Sergileme, sergi, Kodifikasyon: Düzenleme, Jakobenizm: Tepeden inmecilik, On-line: Çevrim içi, Prime-time: Altın saatler, Lümpen: Sefil, seviyesiz, Angajman: Bağlantı, Angaje olmak: Bağlanmak, Prototip: tlk örnek, Blokaj: Tutmak, durdurmak, Enstantene: Anlık (görünüş), Kontrast, Zıtlık, karşıtlık, tezat, Snack-bar: Atıştırma yeri. Bingöl'de deprem • İSTANBUL (AA) - Bingöl'de aletsel büyüklüğü 4.1 olan hafif şiddette bir deprem oldu. Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü'nden yapılan açıklamaya göre saat 03.34'te Erzincan Deprem Istasyonu'na 140 kilmotre uzaklıkta meydana gelen deprem Bingöl ve ilçelerinde hissedildi. Atatürk'ün Eraırum'a gelişi • ERZURUM(AA)- Atatürk"ün Erzurum'a gelişinin 76'ncı yıldönümü törenlerle kutlanıyor. Törenlere, saat 09.00'da, Atatürk'ün Erzurum'a girişinde karşılandığı Fstanbulkaprda başlandı. Burada toplanan mülki ve askeri erkân, muharip gazi ve izciler, 20 öğrencinin taşıdığı bayrağı, askeri bando ile birlikte kortej eşliğinde Havuzbaşı'na götürdüleT. Atatürk anıtı önünde devam eden törende, tstiklal Marşı eşliğinde göndere bayrak çekıldi. Dayak yiyen kaduıa ild öneri Kendisine bir yara bandı temin etmeli, dayak atan erkeğin eline gidiş bileti tutuşturmalı Kadma yönelik şiddete karşı AB'den destek ÖZLEMYÜZAK Kadınlann aile içi şiddete uğrama ora- nının hayli yüksek olduğu ülkemizde, An- kara Altındağ Belediyesi'nin Türkiye'nin tek bağımsız Kadın Sığınma Evi 'ni kapat- ma girişimleri devam ederken, Kadın Da- yanışma Vakfi da Avrupa Birliği'ne bir proje ile başvurarak destek istedi. Yaklaşık 2 ay önce AB'ye sunulan 36 bin ECU (2 milyar TL) tutanndaki proje karşılığında alınacak destek ile mülkiye- ti vakfa ait bir sığınma evinin kurulması planlanıyor. Bu proje, vakfm ikinci pro- jesi. Birinci proje, Avrupa Birliği'nin "ka- dmm insan haklan n na yönelik bir katkı- sı olarak desteklenerek 1995 programına alındı. 2 aşamalı olan ve 20 bin ECU tu- tanndaki birinci proje, eğitim ağırhklı ve aile içinde şiddet gören kadınlara hakla- rtnı öğretmeyi amaçlıyor. Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız, projeyi hazırlayan DPT uzmanı Nazik Işık. eğitim programmın hazırlıklannın tamamlandıgını ve Ankara'nın gecekon- du bölgesinde 40 mahallede deneme uy- gulamalannın başladığını bildirdi. Kadın- lann şiddetin ne olduğunu bile bileme- diklerini kaydeden Işık, programın kadı- nı aile içi şiddet konusunda bilgilendirme- yi amaçladığını kaydetti. Kadınlar hem şiddete karşı kendilerinin de yapabilecek- leri şeyler olduğunu öğrenirken hem de mevzuatta koruyucu mekanizmalarkonu- sunda da bilgilendirilmiş olacaklar. Şiddet görme düzcyi Eğitimler sırasında uygun bir şiddet öl- çeği ile kadınlann şiddet görme dûzeyle- ri ölçülüyor. Söz konusu çahşma, kadın- lann şiddeti kabullenme eğilimini azalt- mayı amaçlıyor Kadın Dayanışma Vakfi yöneticileri, aralık ayı içinde Ankara'da uluslararası bir toplantı düzenleyerek uy- gulama sonuçlannın tartışılacağı bir or- tam yaratmayı hedeflediklerini belirttiler. Vakıf yetkilileri, Altındağ Kadın Danışma Merkezi'ne başvuran kadınlann uzun sü- reden beri şiddete maruz kaldıklannı an- latarak şöyle diyorlar: "Bu sürekli ezryete katlanmanın en te- mel nedeni bilgisizlik ve büinçsiziiktir. Ka- dınlar yaşadıklanmn adını kovaırmor, yasal haklannı bilmiyor ve kuüanamıyor- lar. Poliste, savcüıkta, adli üpta, tnah- kemede ne yapabileceklerini bilmiyorlar. Kendilerine yardım edecek kurumlan, destek mekanizmalannı tanımryorlar, on- lardan haberdar bile değiller. Bu nedenle bu yaygın eğitim programı ile kadınlann kurumsal ve yasal imkânlar hakkında bil- gi edinmelerini sağlayacagız." Çeviri Servisi - Kadının dayak yemesi, sadece ülkemize ait bir özellik değil. Dün- yanın hemen hemen her ülkesinde bu sorun oldukça önemli boyutlarda yaşanıyor. Geçen yıllar içinde, kamuoyunun bu ko- nuyaduyarlıhğı ve tepkilerin aıtması, dayak yiyen kadının şiddetle karşılaşanın bir tek kendisi olmadığının farkına varması ile bi- raz daha değişik bir boyut kazandı. Kadın- lar artık kendilerini ezeli lcurban konumun- dan çıkanyorlar. Son 25 yıldapolis kayıtla- nnda, dövdükleri ka- dınlar tarafmdan öl- dürülen erkeklerin listesinde büyük bir artışın görülmesi de bunun somut bir ka- ratı. Uzmanlann çoğu- nun paylaştıklan or- tak görüş şu: Kadın, erkekle beraber pay- laştıği evin içine tıkı- larak erkeğe bağımlı bir konuma düşüyor. Erkek önce sözle in- citici olurken daha sonra şiddete başvuruyor. Kadının duygu- sal bağımlıhğı, erkeği öyle kuvvetli birpo- zisyona koyuyor ki erkek, kadının kendi onurunu bile çalabilme hakkını kendinde görüyor. Öyle ki, erkeği veya kendini, sü- rekü tekrar eden bu şiddet çemberinden akıl yoluyla kurtaracak isteği bile kaybeden ka- dın, ölümcül darbeyi vuruyor. tşte bu noktada, kadının bu eylemden so- nımlu tutulmaması ileri sürülüyor. Ingilte- re' de bu sorun giderek bir ulusal politika haline dönüşmeye başladı: Işci Partisi dele- geleri, dayak yüzünden kocasını veya sev- gilisini öldürmekle itham edilen kadınlara hukuk gözünde "kendini koruma" madde- sinin yerleştirileceği sözünü verdiler. Öl- dürmek tek çözüm yolu mu? Bu tartışmayla birlikte problemler ikiye katlanıyor. 1976 yılında yapılan bir araşür- ma, dayak yiyen kadınlann yüzde 25'inin birlikte bir yaşam sürmeye başlamadan ön- ce de erkekleri tarafmdan aynı şiddet eyle- mi ile karşılaştıklannı ortaya koyuyor. Diğer bir deyişle bu kadınlar neyle karşılaşacakla- nnı bile bile bu yaşa- mın içine atıyorlar kendilerini. Bu konu- da davranış bilimcile- rinin artık eskimiş tezleri şöyle: "Baba da anneye vurduğu içinkız çocuk, bualış- öğı yaşam tarzına yö- ndiyor." Yasalan kadınlar lehine çevirirken aynı duruma düşebilecek erkek için hiçbir şey yapmamak belki kadını koruma altına alır, ancak aynı zamanda onu alçaltır da. Kurba- nı güçsüzlüğü içinde ne kadar beslersek ka- dın güçlü olmayı o kadar zor öğrenir. Da- yak yiyen kadın için, kendi ile ilgili daha fazla sorumluluk almanın zamanı çoktan geldi. Gerçek zafer, kadının bıçağa sanlma- sını kolaylaştırarak değil, her kadının ilk to- kat karşısında yapacak 2 şeyi olduğunu an- lamasını sağlayarak kazanılır: Kendisi için bir yara bandı ve erkeğin eline verilecek bir tek yön bileti. Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı sadece 12 ilin seçmen kütüklerini bilgisayara yükledi Bilgisayarh seçimin ıııaliyeti 1 tiTİyoıı lira tstanbul Haber Servisi - Seçmen kütük bilgilerinin bilgisayarlara yüklenmesi ve güvenilir bir seçim yapılabilmesi için 25 milyon dolar (yaklaşık 1 trilyon 100 milyar lira) gerekiyor. Yüksek Seçim Kurulu Baş- kanlığı (YSK), sadece 12 ilde seçmen bil- gilerinin bilgisayara yüklendiğini, tüm il- lerde bilgisayarlı kayda geçebilmek için Se- çimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kü- tükleri Hakkındaki Yasa'da değişikliğe gi- dilmesi gerektiğini belirtiyor. Türkiye'de yapılan hemen her genel, yer- el ve ara seçirnlerden sonra seçimlere göl- ge düştüğü, usulsüzlük kanştığı savlan gündeme gelir. En son 27 Mart 1994 tari- hinde yapılan yerel genel seçimler önce- sinde, özellikle Refah Partililera>Tii adres- te yüzlerce insanı seçmen olarak gösterdi. çöplüklerden oylar çıktı ve çok sayıda yol- suzluk savlan yaşandı. Bunun benzeri pek çok iddia diğer seçimlerde de gündeme gel- di. Bunlann önüne geçebilmek için geliş- miş ülkelerde olduğu gibi bilgisayar ortam- lı seçim sisteminin Türkiye'de de oluşturul- ması isteniyor. Haftalık Bilgi Teknolojisi dergisinde y- eralan haberde, Yüksek Seçim Kurulu Seç- men Kütükleri Genel Müdürlüğü tarafın- dan yürütülen Seçmen Kütük Bilgilerinin Bilgisayarlı OrtamdaTutulması Projesi'nin gündeme geldiği vurgulandı. Haberde YSK Başkanlığı'nın sadece 12 ilin seçmen kü- tüklerini bilgisayar ortamına aldığı ve sis- temin Türkiye genelinde bugüne kadar ya- yılmamasının tek nedeni olarak 298 sayılı Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kütükleri Hakkındaki Yasa'yı gösterdiği belirtildi. Haberde, aynca YSK'nin bu amaçla söz konusu yasanın bazı maddelerinin değişti- rilmesiyle ilgili olarak hazırladığı değişik- lik önerisini de Başbakanlığa ılettığine dik- kat çekildi. YSK'nin hazırladığı değişiklik önerisinde var olan durumda seçmen kü- rükleriyle ilgili çalışmanm tek birmerkez- de değil; teknik açıdan donatımı tamamlan- mış "seçmen kütüğii böige müdürlükleri" ve buna bağlı birimlenn kunılarak yapıbna- sını önerdiği vurgulandı. Öte yandan haberin devamında, YSK'nin söz konusu önerisinin gerçekleş- mesinin 25 milyon dolara mal olacağı, ge- rekli ödeneğin aynlmaması ve söz konusu yasada bir değişikliğe gidilmemesi duru- munda ise projenin 2050 yılında biteceği belirtildi. BAKTOVA'DAN DÜNYA. REKORU - Çek Cumhuriyeti'nden Danielle Bartova, kadınlar sınlda yüksek adamada yeni dünya rekorunu kırmak üzere adarken görülüyor. Bartova, tngDtere'de Gteshead'de düzenlenen uluslararası vanşmada 4.14 metre ile yeni dünya rekorunu kırdı. (Fotoğraf: REUTERS) Avrupa'da yerleşen kavram: Hafta Sonu babalanÇeviri Servisi - 27-28 haziran tarihleri arasında Finlandiya'nın başkenti Helsinki 'de toplanan Avru- pa Konseyi'nin 30 ülkesi- nin aileden sorumlu bakan- lan, ilk defa olarak, aile içinde babalık rolünü ele aldılar. Konferansta bosan- rnış babalann haklan tartı- şıldı ve babalık ilişkilerini güçlendirmeye yönelik gi- rişimler ele alındı. 1990'h yıllann başından beri hem boşanmalann hem de evlilik anlaşması olmadan sürdürülen bera- berliklerin artış gösterme- siyle tüm Avrupa'da bekâr anneler ve "hafta sonu ba- balan" olgusu giderek yer- leşti, aile içinde erkeğin ro- lü ise kanştı. Helsinki konferansına katılan ülkelerin bakanla- nnın ortak görüşü, babanın rolleri yeniden değerlendi- rilmeden ana-babalık gö- revlerinin paylaşımı ve cin- siyet eşitliğinde ilerleme sağlanamayacaği yolunda oldu. Konferansa katılan- lar, babalann sorumluluk ve haklannın artış göster- mesinin bir anda gerçek- leşmesinin mümkün olma- dığını, iş hayahnda birta- kım düzenlemeler yapıl- ması gerektiğini belirttiler. Dünyanın en düşük doğum oranına sahip ülkesi olan ve aile baglannın güçlü ol- duğu bir kültür yaratmak isteyen Italya, bu konuda daha radikal bu tutum için- de. Italya Sosyal Hizmet- ler Bakanlığı 'nın Aile Hiz- metleri Koordinatörü Cla- udk) Iocchi, eğitimleri ko- nusunda ailelerinin çocuk- lanna daha fazla zaman ayırmalan gerektiğini, bu- nun bir yolunun da okul günleri ile iş günlerini uyumlu bir şekilde yeniden düzenlemek olduğunu be- lirtti. Çocuğun vetoyeti Bütün ülkelerde boşan- manm giderek aıtması ve çocuklann velayeti de kon- feransın ana konulanndan bin oldu. Konseyin Türki- ye dışındaki tüm üyeleri, velayet konusunda kadın- lann lehine görüş belirtti- ler. Aileden aynlan erkek, kanuni olarak sadece ço- cuklann bakımlanna iliş- kin ödemelerden sorumlu oluyor. İstanbul'un, su havzalannı gösteren haritası yok HÜLYATOPCU Yaklaşık 15 milyon nüfu- sa sahip İstanbul'un, günü- muzdeki durumunu yansı- tan jeoloji ve hidrojeoloji haritalannın olmadığı, var olanlann ise 1960'lı yıllarda yapıldığı öğrenildi. Harita- lann günümüz gereksinim- lerini karşılamadığına dik- kat çeken Jeoloji Mühendis- len Odası lstanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Turgut Öztaş, "Su ve depremin önemli sorun sayıldığı günii- müzde, tstanbul'un yeni ha- ritalannın yapılmaması bü- yük bir eksikUktir. En kua sürede yenileri hazırbuuna- bdır" diye konuştu. istanbul'un, jeoloji ve hidrojeoloji haritalanna ge- reksinim duyduğu belirtildi. Konuya ilişkin olarak görüş- lerine başvurduğumuz Je- oloji Mühendisleri Odası ls- tanbul Şube Başkanı Doç. Dr. Turgut Öztaş; yeraltı su havzalannın belirlenmesi, suyun tutulduğu ortamlann arttınlarak değerlendirilme- si açısından bu harilalann yapılmasının zorunluluk ol- • istanbul'un, günümüzdeki durumunu gösteren jeoloji ve hidrojeoloji haritalannın olmadığı, var olanlann da 1960'larda yapıldığı belirtildi. duğunu belirtti. İstanbul'un jeolojik olarak yapısmı gös- teren haritanın 1964, hidro- jeolojik yapısını gösteren haritanın ise 1967 yılında yapıldığına dikkat çeken Öztaş, "Bu haritalar 1/500.000 ölçekndir. Yani de- taylan görmeniz mümkün değfl. Kaba. bölgesel bir ça- hşma. lstanbul için daha ya- rarlı olabilecek harita baş- langıç olarak 1/25.000 ölçek- te olmandır" dedi. Hazırlanacak 1/25.000 öl- çekli hantada su ortamlan- nın geçirimlilik değeri ya- nında, çeşmeler ile sondaj borulannın da gösterilece- ğini vurgulayan Öztaş, ol- dukça kapsamlı olan bu ha- ritanın yapımı için İSKİ, DSÎ, ÜlerBankası, Köy Hiz- metleri ve özel kuruluşlann ortak çalışması gerektiğini söyledi. İstanbul'un su problemi için sağlıklı bir hidrojeoloji haritasının gerekli olduğu- nu savunan Öztaş, şunlan söyledi: "Haritalar ve ekteki tüm verilerle üretüen bilgüerden hareketle yeralü su havzala- nnı olusturan akiferlerin ve özeUiklerinin tespit edilme- sine, bunlardan >-eraltı suyu sağlanması olanaklannın ni- cd ve nitel yönlerinin aynu- tüı olarak degeriendirilme- sine ve yeraltı su\unu koru- yarak üretme tekniği ile tek- nolojisine karar verilebilir. Aynca yeraltı su havzalan yer üsründen beslenir. Gü- nümüzde çarpık kentleşme buna engel oluyor. Suyun ye- ralünıbeslemesi için belli bir süre yer üstündekalması ge- rekir. Suyun nasıl bir ortam- da bulunduğu da bizim için önemlidir. Orneğin bazen kum. çakü, bazen de kayalık arasında bulunur. Bu du- rum suyun kirienmesi bakı- nundan önemlidir." Uyumsuz çocuklara alternatif okul projesi FtGENATALAY Normal ya da normal üstü zekâ ve yete- neğe sahip, çeşitli nedenlerle 'uyumsuz' olarak nitelendirilen çocuklar, otoriteye da- yalı, kaü eğitim sistemi içinde zarar görü- yor. Okuduklan okullardan 'uyum probie- mi' nedeniyle atılan ya da ögrenimlerine zar zor devam eden bu çocuklann, yaratı- cılıklannı özgür bir ortamda sergilemele- rini amaçlayan 'alternatif okul' projesi. uy- gulanabilmesi için destek bekliyor. Çocuk Hastalıkian ve Çocuk Nöroiojisi uzmanı Prof. Dr. Selçuk Apak, eğitim sis- teminin hedefe yönelik olmaması, sınav stresi, kalabalık sınıflar, gereksiz bilgi yük- lemesi ve öğretmenlerin sert tutumlannın çocuklann sağlıklı gelişimlerini engelledi- ğini, bu nedenle özürlü bir kuşağın yetişti- ğini söyledi. Zeki çocuklann üç özelliğini, çok hareketli ohna, az uyuma ve çok soru sorma olarak sıralayan Prof. Dr. Apak, "Bu çocuklar 'baş belası' olarak nitelendirili- yor ve 'başımdan gitsin' deniyor. Bu çocuk- lar, çahşmalannı kendileri beiiriemek ister- ler. 'Bugün matematik çalışacağım' gibL Böylece yetenekleri ortaya çıkar. Türkiye, bu çocuklan kaybetmemeli' 7 dedi. Sistem analizi yüksek mühendisi Şük- ran Demiralp, normalin üstünde zekâya sa- hip ve 'uyumsuz' olduğu gerekçesiyle öğ- • Prof. Selçuk Apak, eğitim sisteminin hedefe yönelik olmaması, smav stresi, kalabalık smıflar, gereksiz bilgi yüklemesi ve öğretmenlerin sert tutumlannın çocuklann sağlıklı gelişimlerini engellediğini, bu nedenle özürlü bir kuşağın yetiştiğini söyledi. renim gördüğü özel okuldan kaydı silinen 11 yaşındaki bir çocuğun annesi. 'Aherna- tif okul' açılması için uğraş veren Demi- ralp, çocuğunun okuldaki 'uyumsuz'luğu- nu şöyle anlatıyor: Yarar yerine zarar "Okul idarecUeri ve bazı öğretmenler, bu eğitim düzeni ve rekabet ortamı içinde ço- cuk karşısında aciz kaldıklannı ve yarar ye- rine zarar vermeye başladıklannı vurgulu- vorlardı. Oğlum da okulu hapishaneye ben- zetiyor, 'renksiz, sevimsiz, pek bir şey öğ- renilmeyen. baskı dolu bir ortam' olarak ta- nımüyordu. Ben ise hemen her gün okukda insanlaruı onu kabullenmesi için mücadele veriyordum. Sonunda çocuğumu,zekâsı ol- dukça iyi olduğu halde' standart çocuk dav- ranışlan'na uymadığı için öğrenim gördü- ğü okuldan aîmak zorunda kaldım. Tüm çocuklara aynı sabh görüş açısından bak- maya ve vönlendirmeye çahşan bu kaü sis- tem, genekle hiçbir çocuğa uymuyor, bazı- lanna ise hiç uymuyor." Bu konuda birçok psikolog, nörolog, pe- dagog ve eğitimci ile görüşen, kitaplaroku- yan Demiralp, Ingiltere'de 100 yıl önce özel amaçla kurulmuş "Summerhill Okulu" ile ilgili kitabı okuduktan sonra çözümün bu çocuklar için 'alternatif okul' açılması ol- duğunu düşünmeye başlamış. Demiralp, bu konuda şunlan söylüyor: "Ozellikle bazı çocuklar, (belki de tüm çocuklar) bizim istediğimiz değiL bir plan dahilinde kendi istedikleri konularda ser- best bıraküuiarsa başanh olabiliyorlar ve yaratıcıhklan-ı sergUeyebiliyorlar. Aksi du- rumlarda mevcut sisteme onlan zotia uy- durmaya çalışmak, onlan işkenceyle yavaş yavaş öldürmc>c eşdeğer. Bunlan yıllardır oglumla birlikte yaşadım, gözledim. Zorlanmca isteksiz oluyoriar İstediğinde, konular renkM,çeşnili sunul- duğunda, öğrenmekten, keşfetmekten ger- çekten çok keyifalan oğlum, zoriandığuıda, sayfalarca yazılı ödev verildiğinde, anlama- va değil, ezberlemeye vönlendirildiğinde bambaşka biri oluveriyor. Nedeni ne olur- sa oisun bazı çocuklann 'özel eğitime muh- taç' olduğunu, ancak mevcut okullarda bunlarayönelik kadro ve alryapının bulun- madığını ısrarla vurguluyorum." Çocuklann gereksinimleri Bir araştırmaya göre özellikli ve yete- nekli çocuklann duygusal gereksinimleri şöyle saptanmış: 1. Bu çocuklar ani öfkelenme ve sabırla- nnı çabuk yitirme eğilimindedirler. Bunun, onlann zekâca kavrama hızlan ile ilgisi ol- duğu göriilmektedir. Zekâca kendilerine aşm bir güven geliştirebilirler ve bazen ba- şansız olacaklannı anlamazlar. 2. Bunun bir sonucu olarak karamsar, huysuz, aksi veya küskün olabilirler. Çoğu kez yeteneklilikle birlikte rastlanan duyar- lılık hem olumlu hem de olumsuz karakter özelliklerine yol açabilir. 3. Bazı üstün yetenekli çocuklar, akran- lanna sert davranışlarda bulunarak sevil- meyen biri olup çıkabilirler. Bazılan da öf- kelerini kendilerine yöneltip yok edilmesi güç olan bir tür 'kendüerinden nefirete' ka- pılabilirler. 4.ZihinIerinin birbölümü yine de 'grup- ta' olmayı ister ve bu, hüsranla sonuçlana- bilir. Kendine yeterli bazı çocuklar varsa da çoğunluk, sosyal anlamda kabul görmek ister. Bu, davranışlannı. diğerlerinin düze- yine ayarlamaya çalışmakla sonuçlanabilir.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle