Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
Cumhuriyetİmtiyaz Sahibi: Berin Nadi
Genel Yayın Yönetmeni Orhan Erinv «
Genel Yayın Koordinatörü: Hikmet
Çetinkaya# Yazıişleri Mıidürlen:
Ibrahim Yıldız, Dinç Tayanç (Sorunüu)
• Haber Merkezı Miidürü. Hakan Kara
• Görsel Yönetmen: Fikret Eser
Dış Haberler Ergun Balcı • Isnhbarat: Yalçın Çalar •
Ekonomı Bülent Kızanlık # Kûltür Handan Şenköken 0
Spor Abdülkadir Yücelman • Makakler Sami Karaören
• Çevın: SeyfettİB Tnrhan • Düzcltme. AbduUah
Vazıcı# Bılgı-Belge. EdibeBuğra • Fotoğraf Erdoğan
Köscoğtu
Yayın Kurulu: tlhan Selçuk
(Başkan), Orhan Erinç, Oktay
Kartböke. Özgen Acar. Hikmel
Çetinkaya. Şfikran Soner. Ergun
Balcu Dinç T»y»nç, Ibrahim Yıldız.
Orhan Bursah. Mustafa Balbay.
AnkaraTemsılcisı: Mustafa Balbay • Haber Müdürü: Doğuı
AkmAtatûrkBuJvanNo: 125,Kat:4.Bakanlıklar-AnkaraTel:
4195020 (7 hat), Faks: 4195027 • lzmır Terasücısı: Serdar
Kızık, H. Ziya BK 1352 S. 2/3 Tel: 4411220, Faks: 4419117
• AdanaTemsılcısı:ÇednYiğenoğlu,lnönüCA 119 S.No:l
Kat:l. Tel: 3522550, Faks: 3522570
Mûessese Müdürü: Erol Erkut 9
Koordınatör Ahmet Koruban •
Miıhasebe: Bülent Yener •Jdare.
H6seymGûrer#lşletme Önder
ÇeBk • Bılgj-l$lem. Nail İnal •
Bılgısayar Sıstem: Mnrüvct ÇOer
MEDYA C: • Yönetını Kunılu
Başkanı-Genel Müdür Giilbin Er-
duraa 0 Kocrdınator Refaa Işıt-
man # Genel Müdür Yardımcısı:
Mine Akdag • Halkk llışkıler
Müdûnı: Nurten Berkıoy
YavımlayaD ve Basan: Yenı Gün Haber Ajansı. Basuı ve Yayıncıhfc A Ş
Türkocağıcad. 39 41 Cagaloglu 34334 İSJ.PK 246 UtanbulTe! (0,712) 512 05 05 (20hatl Faks (0,212)513 85 95
4TEMMUZ1995 lmsak:3.31 Güneş: 5.30 Öğle: 13.15 tkindi: 17.13 Akşam20.47 Yatsı: 22.37 MEDYACTei 514 07 53-513 9580-513 84 60-61, Faks-5118466
Stefani evlendi
•Çeviri Servisi - 1
Temmuzda Monaco'da
düzenlenen sade bir törenle
dünya evine giren Prenses
Stefani, eşi Daniel Ducruet
ile fotoğrafçılara poz verdi.
Eski koruması ile evlenen 2
çocuk sahibi prensesin
gözleYi mutlulukla
panldıyor.
99 kupona
mezar
• GAZİANTEP(AA)-
Gaziantep'te yayımlanan
Olay gazetesi,
promosyonda ılginç bir
yönteme başvurdu ve "99
Kupona Çekilişsiz -
Kurasız Ucretsiz Mezar"
kampanyası başlatn. Olay
Gazetesi Genel Genel
Koordinatörü Erol Maraş,
yaptığı açıklamada, 99
kupon karşılığında, her
okura çekilişsiz ve kurasız
olmak ûzere, Gaziantep
Mezarhğı'nda 2 milyon lira
değerinde mezar yeri
vereceklerini söyledi.
Uçağa yıldrım
duştu
• TOKYO(AA)-
Japonya'da iç hatlar seferi
yapan All Nippon
Havayollan'na ait Airbus
tipi bir yolcu uçağı, dün
sabah kalkıştan 3 dakika
sonra yıldınm dûşmesi
ûzerine acil inişe geçmek
zorunda kaldı. Uçakta can
kaybı olmadığı bildirildi.
Ulaştırma Bakanlığı
yetkilisi Nobuyuki Kondo,
88 yolcu ve 6 mürettebatın
bulunduğu uçaktaki
hasann, yalnızca kokpitin
sol ön camındaki bir çatlak
olduğunu kaydetti.
TDK 22 sözcük
önertfi
• ANKARA (AA) - Tûrk
Dil Kurumu, çeşitli
dillerden Türkçeye giren
22 yabancı sözcüğe Türkçe
karşılıklar önerdi. 22
yabancı sözcüğe önerilen
karşılıklar şöyle: First -
Class: Birinci orun,
Business Class: Işlik orun,
Economy Class: Hesaplı
orun, Macro: Geniş, büyük,
Macro ekonomi: Bütüncü
ekonomi, Mikro ekonomi:
Birinci ekonomi, Single:
Tekli, Animasyon:
Canlandırma, Animatör
Canlandıncı, Ekspozisyon:
Sergileme, sergi,
Kodifikasyon: Düzenleme,
Jakobenizm: Tepeden
inmecilik, On-line: Çevrim
içi, Prime-time: Altın
saatler, Lümpen: Sefil,
seviyesiz, Angajman:
Bağlantı, Angaje olmak:
Bağlanmak, Prototip: tlk
örnek, Blokaj: Tutmak,
durdurmak, Enstantene:
Anlık (görünüş), Kontrast,
Zıtlık, karşıtlık, tezat,
Snack-bar: Atıştırma yeri.
Bingöl'de
deprem
• İSTANBUL (AA) -
Bingöl'de aletsel
büyüklüğü 4.1 olan hafif
şiddette bir deprem oldu.
Boğaziçi Üniversitesi
Kandilli Rasathanesi ve
Deprem Araştırma
Enstitüsü Müdürlüğü'nden
yapılan açıklamaya göre
saat 03.34'te Erzincan
Deprem Istasyonu'na 140
kilmotre uzaklıkta
meydana gelen deprem
Bingöl ve ilçelerinde
hissedildi.
Atatürk'ün
Eraırum'a gelişi
• ERZURUM(AA)-
Atatürk"ün Erzurum'a
gelişinin 76'ncı yıldönümü
törenlerle kutlanıyor.
Törenlere, saat 09.00'da,
Atatürk'ün Erzurum'a
girişinde karşılandığı
Fstanbulkaprda başlandı.
Burada toplanan mülki ve
askeri erkân, muharip gazi
ve izciler, 20 öğrencinin
taşıdığı bayrağı, askeri
bando ile birlikte kortej
eşliğinde Havuzbaşı'na
götürdüleT. Atatürk anıtı
önünde devam eden
törende, tstiklal Marşı
eşliğinde göndere bayrak
çekıldi.
Dayak yiyen kaduıa ild öneri
Kendisine bir yara bandı temin etmeli, dayak atan erkeğin eline gidiş bileti tutuşturmalı
Kadma yönelik şiddete
karşı AB'den destek
ÖZLEMYÜZAK
Kadınlann aile içi şiddete uğrama ora-
nının hayli yüksek olduğu ülkemizde, An-
kara Altındağ Belediyesi'nin Türkiye'nin
tek bağımsız Kadın Sığınma Evi 'ni kapat-
ma girişimleri devam ederken, Kadın Da-
yanışma Vakfi da Avrupa Birliği'ne bir
proje ile başvurarak destek istedi.
Yaklaşık 2 ay önce AB'ye sunulan 36
bin ECU (2 milyar TL) tutanndaki proje
karşılığında alınacak destek ile mülkiye-
ti vakfa ait bir sığınma evinin kurulması
planlanıyor. Bu proje, vakfm ikinci pro-
jesi. Birinci proje, Avrupa Birliği'nin "ka-
dmm insan haklan
n
na yönelik bir katkı-
sı olarak desteklenerek 1995 programına
alındı. 2 aşamalı olan ve 20 bin ECU tu-
tanndaki birinci proje, eğitim ağırhklı ve
aile içinde şiddet gören kadınlara hakla-
rtnı öğretmeyi amaçlıyor.
Konuyla ilgili görüşlerini aldığımız,
projeyi hazırlayan DPT uzmanı Nazik
Işık. eğitim programmın hazırlıklannın
tamamlandıgını ve Ankara'nın gecekon-
du bölgesinde 40 mahallede deneme uy-
gulamalannın başladığını bildirdi. Kadın-
lann şiddetin ne olduğunu bile bileme-
diklerini kaydeden Işık, programın kadı-
nı aile içi şiddet konusunda bilgilendirme-
yi amaçladığını kaydetti. Kadınlar hem
şiddete karşı kendilerinin de yapabilecek-
leri şeyler olduğunu öğrenirken hem de
mevzuatta koruyucu mekanizmalarkonu-
sunda da bilgilendirilmiş olacaklar.
Şiddet görme düzcyi
Eğitimler sırasında uygun bir şiddet öl-
çeği ile kadınlann şiddet görme dûzeyle-
ri ölçülüyor. Söz konusu çahşma, kadın-
lann şiddeti kabullenme eğilimini azalt-
mayı amaçlıyor Kadın Dayanışma Vakfi
yöneticileri, aralık ayı içinde Ankara'da
uluslararası bir toplantı düzenleyerek uy-
gulama sonuçlannın tartışılacağı bir or-
tam yaratmayı hedeflediklerini belirttiler.
Vakıf yetkilileri, Altındağ Kadın Danışma
Merkezi'ne başvuran kadınlann uzun sü-
reden beri şiddete maruz kaldıklannı an-
latarak şöyle diyorlar:
"Bu sürekli ezryete katlanmanın en te-
mel nedeni bilgisizlik ve büinçsiziiktir. Ka-
dınlar yaşadıklanmn adını kovaırmor,
yasal haklannı bilmiyor ve kuüanamıyor-
lar. Poliste, savcüıkta, adli üpta, tnah-
kemede ne yapabileceklerini bilmiyorlar.
Kendilerine yardım edecek kurumlan,
destek mekanizmalannı tanımryorlar, on-
lardan haberdar bile değiller. Bu nedenle
bu yaygın eğitim programı ile kadınlann
kurumsal ve yasal imkânlar hakkında bil-
gi edinmelerini sağlayacagız."
Çeviri Servisi - Kadının dayak yemesi,
sadece ülkemize ait bir özellik değil. Dün-
yanın hemen hemen her ülkesinde bu sorun
oldukça önemli boyutlarda yaşanıyor.
Geçen yıllar içinde, kamuoyunun bu ko-
nuyaduyarlıhğı ve tepkilerin aıtması, dayak
yiyen kadının şiddetle karşılaşanın bir tek
kendisi olmadığının farkına varması ile bi-
raz daha değişik bir boyut kazandı. Kadın-
lar artık kendilerini ezeli lcurban konumun-
dan çıkanyorlar. Son
25 yıldapolis kayıtla-
nnda, dövdükleri ka-
dınlar tarafmdan öl-
dürülen erkeklerin
listesinde büyük bir
artışın görülmesi de
bunun somut bir ka-
ratı.
Uzmanlann çoğu-
nun paylaştıklan or-
tak görüş şu: Kadın,
erkekle beraber pay-
laştıği evin içine tıkı-
larak erkeğe bağımlı
bir konuma düşüyor.
Erkek önce sözle in-
citici olurken daha
sonra şiddete başvuruyor. Kadının duygu-
sal bağımlıhğı, erkeği öyle kuvvetli birpo-
zisyona koyuyor ki erkek, kadının kendi
onurunu bile çalabilme hakkını kendinde
görüyor. Öyle ki, erkeği veya kendini, sü-
rekü tekrar eden bu şiddet çemberinden akıl
yoluyla kurtaracak isteği bile kaybeden ka-
dın, ölümcül darbeyi vuruyor.
tşte bu noktada, kadının bu eylemden so-
nımlu tutulmaması ileri sürülüyor. Ingilte-
re' de bu sorun giderek bir ulusal politika
haline dönüşmeye başladı: Işci Partisi dele-
geleri, dayak yüzünden kocasını veya sev-
gilisini öldürmekle itham edilen kadınlara
hukuk gözünde "kendini koruma" madde-
sinin yerleştirileceği sözünü verdiler. Öl-
dürmek tek çözüm yolu mu?
Bu tartışmayla birlikte problemler ikiye
katlanıyor. 1976 yılında yapılan bir araşür-
ma, dayak yiyen kadınlann yüzde 25'inin
birlikte bir yaşam sürmeye başlamadan ön-
ce de erkekleri tarafmdan aynı şiddet eyle-
mi ile karşılaştıklannı
ortaya koyuyor. Diğer
bir deyişle bu kadınlar
neyle karşılaşacakla-
nnı bile bile bu yaşa-
mın içine atıyorlar
kendilerini. Bu konu-
da davranış bilimcile-
rinin artık eskimiş
tezleri şöyle: "Baba
da anneye vurduğu
içinkız çocuk, bualış-
öğı yaşam tarzına yö-
ndiyor."
Yasalan kadınlar
lehine çevirirken aynı
duruma düşebilecek
erkek için hiçbir şey
yapmamak belki kadını koruma altına alır,
ancak aynı zamanda onu alçaltır da. Kurba-
nı güçsüzlüğü içinde ne kadar beslersek ka-
dın güçlü olmayı o kadar zor öğrenir. Da-
yak yiyen kadın için, kendi ile ilgili daha
fazla sorumluluk almanın zamanı çoktan
geldi. Gerçek zafer, kadının bıçağa sanlma-
sını kolaylaştırarak değil, her kadının ilk to-
kat karşısında yapacak 2 şeyi olduğunu an-
lamasını sağlayarak kazanılır: Kendisi için
bir yara bandı ve erkeğin eline verilecek bir
tek yön bileti.
Yüksek Seçim Kurulu Başkanlığı sadece 12 ilin seçmen kütüklerini bilgisayara yükledi
Bilgisayarh seçimin ıııaliyeti 1 tiTİyoıı lira
tstanbul Haber Servisi - Seçmen kütük
bilgilerinin bilgisayarlara yüklenmesi ve
güvenilir bir seçim yapılabilmesi için 25
milyon dolar (yaklaşık 1 trilyon 100 milyar
lira) gerekiyor. Yüksek Seçim Kurulu Baş-
kanlığı (YSK), sadece 12 ilde seçmen bil-
gilerinin bilgisayara yüklendiğini, tüm il-
lerde bilgisayarlı kayda geçebilmek için Se-
çimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen Kü-
tükleri Hakkındaki Yasa'da değişikliğe gi-
dilmesi gerektiğini belirtiyor.
Türkiye'de yapılan hemen her genel, yer-
el ve ara seçirnlerden sonra seçimlere göl-
ge düştüğü, usulsüzlük kanştığı savlan
gündeme gelir. En son 27 Mart 1994 tari-
hinde yapılan yerel genel seçimler önce-
sinde, özellikle Refah Partililera>Tii adres-
te yüzlerce insanı seçmen olarak gösterdi.
çöplüklerden oylar çıktı ve çok sayıda yol-
suzluk savlan yaşandı. Bunun benzeri pek
çok iddia diğer seçimlerde de gündeme gel-
di. Bunlann önüne geçebilmek için geliş-
miş ülkelerde olduğu gibi bilgisayar ortam-
lı seçim sisteminin Türkiye'de de oluşturul-
ması isteniyor.
Haftalık Bilgi Teknolojisi dergisinde y-
eralan haberde, Yüksek Seçim Kurulu Seç-
men Kütükleri Genel Müdürlüğü tarafın-
dan yürütülen Seçmen Kütük Bilgilerinin
Bilgisayarlı OrtamdaTutulması Projesi'nin
gündeme geldiği vurgulandı. Haberde YSK
Başkanlığı'nın sadece 12 ilin seçmen kü-
tüklerini bilgisayar ortamına aldığı ve sis-
temin Türkiye genelinde bugüne kadar ya-
yılmamasının tek nedeni olarak 298 sayılı
Seçimlerin Temel Hükümleri ve Seçmen
Kütükleri Hakkındaki Yasa'yı gösterdiği
belirtildi.
Haberde, aynca YSK'nin bu amaçla söz
konusu yasanın bazı maddelerinin değişti-
rilmesiyle ilgili olarak hazırladığı değişik-
lik önerisini de Başbakanlığa ılettığine dik-
kat çekildi. YSK'nin hazırladığı değişiklik
önerisinde var olan durumda seçmen kü-
rükleriyle ilgili çalışmanm tek birmerkez-
de değil; teknik açıdan donatımı tamamlan-
mış "seçmen kütüğii böige müdürlükleri"
ve buna bağlı birimlenn kunılarak yapıbna-
sını önerdiği vurgulandı.
Öte yandan haberin devamında,
YSK'nin söz konusu önerisinin gerçekleş-
mesinin 25 milyon dolara mal olacağı, ge-
rekli ödeneğin aynlmaması ve söz konusu
yasada bir değişikliğe gidilmemesi duru-
munda ise projenin 2050 yılında biteceği
belirtildi.
BAKTOVA'DAN DÜNYA. REKORU - Çek Cumhuriyeti'nden
Danielle Bartova, kadınlar sınlda yüksek adamada yeni dünya
rekorunu kırmak üzere adarken görülüyor.
Bartova, tngDtere'de Gteshead'de düzenlenen uluslararası
vanşmada 4.14 metre ile yeni dünya rekorunu kırdı.
(Fotoğraf: REUTERS)
Avrupa'da yerleşen kavram:
Hafta Sonu
babalanÇeviri Servisi - 27-28
haziran tarihleri arasında
Finlandiya'nın başkenti
Helsinki 'de toplanan Avru-
pa Konseyi'nin 30 ülkesi-
nin aileden sorumlu bakan-
lan, ilk defa olarak, aile
içinde babalık rolünü ele
aldılar. Konferansta bosan-
rnış babalann haklan tartı-
şıldı ve babalık ilişkilerini
güçlendirmeye yönelik gi-
rişimler ele alındı.
1990'h yıllann başından
beri hem boşanmalann
hem de evlilik anlaşması
olmadan sürdürülen bera-
berliklerin artış gösterme-
siyle tüm Avrupa'da bekâr
anneler ve "hafta sonu ba-
balan" olgusu giderek yer-
leşti, aile içinde erkeğin ro-
lü ise kanştı.
Helsinki konferansına
katılan ülkelerin bakanla-
nnın ortak görüşü, babanın
rolleri yeniden değerlendi-
rilmeden ana-babalık gö-
revlerinin paylaşımı ve cin-
siyet eşitliğinde ilerleme
sağlanamayacaği yolunda
oldu. Konferansa katılan-
lar, babalann sorumluluk
ve haklannın artış göster-
mesinin bir anda gerçek-
leşmesinin mümkün olma-
dığını, iş hayahnda birta-
kım düzenlemeler yapıl-
ması gerektiğini belirttiler.
Dünyanın en düşük doğum
oranına sahip ülkesi olan
ve aile baglannın güçlü ol-
duğu bir kültür yaratmak
isteyen Italya, bu konuda
daha radikal bu tutum için-
de. Italya Sosyal Hizmet-
ler Bakanlığı 'nın Aile Hiz-
metleri Koordinatörü Cla-
udk) Iocchi, eğitimleri ko-
nusunda ailelerinin çocuk-
lanna daha fazla zaman
ayırmalan gerektiğini, bu-
nun bir yolunun da okul
günleri ile iş günlerini
uyumlu bir şekilde yeniden
düzenlemek olduğunu be-
lirtti.
Çocuğun vetoyeti
Bütün ülkelerde boşan-
manm giderek aıtması ve
çocuklann velayeti de kon-
feransın ana konulanndan
bin oldu. Konseyin Türki-
ye dışındaki tüm üyeleri,
velayet konusunda kadın-
lann lehine görüş belirtti-
ler. Aileden aynlan erkek,
kanuni olarak sadece ço-
cuklann bakımlanna iliş-
kin ödemelerden sorumlu
oluyor.
İstanbul'un, su havzalannı
gösteren haritası yok
HÜLYATOPCU
Yaklaşık 15 milyon nüfu-
sa sahip İstanbul'un, günü-
muzdeki durumunu yansı-
tan jeoloji ve hidrojeoloji
haritalannın olmadığı, var
olanlann ise 1960'lı yıllarda
yapıldığı öğrenildi. Harita-
lann günümüz gereksinim-
lerini karşılamadığına dik-
kat çeken Jeoloji Mühendis-
len Odası lstanbul Şube
Başkanı Doç. Dr. Turgut
Öztaş, "Su ve depremin
önemli sorun sayıldığı günii-
müzde, tstanbul'un yeni ha-
ritalannın yapılmaması bü-
yük bir eksikUktir. En kua
sürede yenileri hazırbuuna-
bdır" diye konuştu.
istanbul'un, jeoloji ve
hidrojeoloji haritalanna ge-
reksinim duyduğu belirtildi.
Konuya ilişkin olarak görüş-
lerine başvurduğumuz Je-
oloji Mühendisleri Odası ls-
tanbul Şube Başkanı Doç.
Dr. Turgut Öztaş; yeraltı su
havzalannın belirlenmesi,
suyun tutulduğu ortamlann
arttınlarak değerlendirilme-
si açısından bu harilalann
yapılmasının zorunluluk ol-
• istanbul'un,
günümüzdeki
durumunu gösteren
jeoloji ve hidrojeoloji
haritalannın
olmadığı, var
olanlann da
1960'larda yapıldığı
belirtildi.
duğunu belirtti. İstanbul'un
jeolojik olarak yapısmı gös-
teren haritanın 1964, hidro-
jeolojik yapısını gösteren
haritanın ise 1967 yılında
yapıldığına dikkat çeken
Öztaş, "Bu haritalar
1/500.000 ölçekndir. Yani de-
taylan görmeniz mümkün
değfl. Kaba. bölgesel bir ça-
hşma. lstanbul için daha ya-
rarlı olabilecek harita baş-
langıç olarak 1/25.000 ölçek-
te olmandır" dedi.
Hazırlanacak 1/25.000 öl-
çekli hantada su ortamlan-
nın geçirimlilik değeri ya-
nında, çeşmeler ile sondaj
borulannın da gösterilece-
ğini vurgulayan Öztaş, ol-
dukça kapsamlı olan bu ha-
ritanın yapımı için İSKİ,
DSÎ, ÜlerBankası, Köy Hiz-
metleri ve özel kuruluşlann
ortak çalışması gerektiğini
söyledi.
İstanbul'un su problemi
için sağlıklı bir hidrojeoloji
haritasının gerekli olduğu-
nu savunan Öztaş, şunlan
söyledi:
"Haritalar ve ekteki tüm
verilerle üretüen bilgüerden
hareketle yeralü su havzala-
nnı olusturan akiferlerin ve
özeUiklerinin tespit edilme-
sine, bunlardan >-eraltı suyu
sağlanması olanaklannın ni-
cd ve nitel yönlerinin aynu-
tüı olarak degeriendirilme-
sine ve yeraltı su\unu koru-
yarak üretme tekniği ile tek-
nolojisine karar verilebilir.
Aynca yeraltı su havzalan
yer üsründen beslenir. Gü-
nümüzde çarpık kentleşme
buna engel oluyor. Suyun ye-
ralünıbeslemesi için belli bir
süre yer üstündekalması ge-
rekir. Suyun nasıl bir ortam-
da bulunduğu da bizim için
önemlidir. Orneğin bazen
kum. çakü, bazen de kayalık
arasında bulunur. Bu du-
rum suyun kirienmesi bakı-
nundan önemlidir."
Uyumsuz çocuklara alternatif okul projesi
FtGENATALAY
Normal ya da normal üstü zekâ ve yete-
neğe sahip, çeşitli nedenlerle 'uyumsuz'
olarak nitelendirilen çocuklar, otoriteye da-
yalı, kaü eğitim sistemi içinde zarar görü-
yor. Okuduklan okullardan 'uyum probie-
mi' nedeniyle atılan ya da ögrenimlerine
zar zor devam eden bu çocuklann, yaratı-
cılıklannı özgür bir ortamda sergilemele-
rini amaçlayan 'alternatif okul' projesi. uy-
gulanabilmesi için destek bekliyor.
Çocuk Hastalıkian ve Çocuk Nöroiojisi
uzmanı Prof. Dr. Selçuk Apak, eğitim sis-
teminin hedefe yönelik olmaması, sınav
stresi, kalabalık sınıflar, gereksiz bilgi yük-
lemesi ve öğretmenlerin sert tutumlannın
çocuklann sağlıklı gelişimlerini engelledi-
ğini, bu nedenle özürlü bir kuşağın yetişti-
ğini söyledi. Zeki çocuklann üç özelliğini,
çok hareketli ohna, az uyuma ve çok soru
sorma olarak sıralayan Prof. Dr. Apak, "Bu
çocuklar 'baş belası' olarak nitelendirili-
yor ve 'başımdan gitsin' deniyor. Bu çocuk-
lar, çahşmalannı kendileri beiiriemek ister-
ler. 'Bugün matematik çalışacağım' gibL
Böylece yetenekleri ortaya çıkar. Türkiye,
bu çocuklan kaybetmemeli'
7
dedi.
Sistem analizi yüksek mühendisi Şük-
ran Demiralp, normalin üstünde zekâya sa-
hip ve 'uyumsuz' olduğu gerekçesiyle öğ-
• Prof. Selçuk Apak, eğitim sisteminin hedefe yönelik olmaması,
smav stresi, kalabalık smıflar, gereksiz bilgi yüklemesi ve
öğretmenlerin sert tutumlannın çocuklann sağlıklı gelişimlerini
engellediğini, bu nedenle özürlü bir kuşağın yetiştiğini söyledi.
renim gördüğü özel okuldan kaydı silinen
11 yaşındaki bir çocuğun annesi. 'Aherna-
tif okul' açılması için uğraş veren Demi-
ralp, çocuğunun okuldaki 'uyumsuz'luğu-
nu şöyle anlatıyor:
Yarar yerine zarar
"Okul idarecUeri ve bazı öğretmenler, bu
eğitim düzeni ve rekabet ortamı içinde ço-
cuk karşısında aciz kaldıklannı ve yarar ye-
rine zarar vermeye başladıklannı vurgulu-
vorlardı. Oğlum da okulu hapishaneye ben-
zetiyor, 'renksiz, sevimsiz, pek bir şey öğ-
renilmeyen. baskı dolu bir ortam' olarak ta-
nımüyordu. Ben ise hemen her gün okukda
insanlaruı onu kabullenmesi için mücadele
veriyordum. Sonunda çocuğumu,zekâsı ol-
dukça iyi olduğu halde' standart çocuk dav-
ranışlan'na uymadığı için öğrenim gördü-
ğü okuldan aîmak zorunda kaldım. Tüm
çocuklara aynı sabh görüş açısından bak-
maya ve vönlendirmeye çahşan bu kaü sis-
tem, genekle hiçbir çocuğa uymuyor, bazı-
lanna ise hiç uymuyor."
Bu konuda birçok psikolog, nörolog, pe-
dagog ve eğitimci ile görüşen, kitaplaroku-
yan Demiralp, Ingiltere'de 100 yıl önce özel
amaçla kurulmuş "Summerhill Okulu" ile
ilgili kitabı okuduktan sonra çözümün bu
çocuklar için 'alternatif okul' açılması ol-
duğunu düşünmeye başlamış. Demiralp, bu
konuda şunlan söylüyor:
"Ozellikle bazı çocuklar, (belki de tüm
çocuklar) bizim istediğimiz değiL bir plan
dahilinde kendi istedikleri konularda ser-
best bıraküuiarsa başanh olabiliyorlar ve
yaratıcıhklan-ı sergUeyebiliyorlar. Aksi du-
rumlarda mevcut sisteme onlan zotia uy-
durmaya çalışmak, onlan işkenceyle yavaş
yavaş öldürmc>c eşdeğer. Bunlan yıllardır
oglumla birlikte yaşadım, gözledim.
Zorlanmca isteksiz oluyoriar
İstediğinde, konular renkM,çeşnili sunul-
duğunda, öğrenmekten, keşfetmekten ger-
çekten çok keyifalan oğlum, zoriandığuıda,
sayfalarca yazılı ödev verildiğinde, anlama-
va değil, ezberlemeye vönlendirildiğinde
bambaşka biri oluveriyor. Nedeni ne olur-
sa oisun bazı çocuklann 'özel eğitime muh-
taç' olduğunu, ancak mevcut okullarda
bunlarayönelik kadro ve alryapının bulun-
madığını ısrarla vurguluyorum."
Çocuklann gereksinimleri
Bir araştırmaya göre özellikli ve yete-
nekli çocuklann duygusal gereksinimleri
şöyle saptanmış:
1. Bu çocuklar ani öfkelenme ve sabırla-
nnı çabuk yitirme eğilimindedirler. Bunun,
onlann zekâca kavrama hızlan ile ilgisi ol-
duğu göriilmektedir. Zekâca kendilerine
aşm bir güven geliştirebilirler ve bazen ba-
şansız olacaklannı anlamazlar.
2. Bunun bir sonucu olarak karamsar,
huysuz, aksi veya küskün olabilirler. Çoğu
kez yeteneklilikle birlikte rastlanan duyar-
lılık hem olumlu hem de olumsuz karakter
özelliklerine yol açabilir.
3. Bazı üstün yetenekli çocuklar, akran-
lanna sert davranışlarda bulunarak sevil-
meyen biri olup çıkabilirler. Bazılan da öf-
kelerini kendilerine yöneltip yok edilmesi
güç olan bir tür 'kendüerinden nefirete' ka-
pılabilirler.
4.ZihinIerinin birbölümü yine de 'grup-
ta' olmayı ister ve bu, hüsranla sonuçlana-
bilir. Kendine yeterli bazı çocuklar varsa da
çoğunluk, sosyal anlamda kabul görmek
ister. Bu, davranışlannı. diğerlerinin düze-
yine ayarlamaya çalışmakla sonuçlanabilir.