Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 1995 SALI
12 DİZtYAZI
Düşüncenintemeli
özgüriradedir
DÜŞÜNCE
OZGURLUGU
ÇIKMAZI
;MİN DEĞER
Düşünceyı sınırladığınız an, toplum-
sal durgunluğun başlayacağına yukan-
da değınrmştık Bu toplumsal durgun-
luk, toplumlann gelışme ve değışım dı-
yalektığının çahşmasını, dolayısı>la ın-
sanın uretıcı gucunu onler, gıderek ter-
se döndurur Yönetımın yanlışlan tartı-
şılamaz, goz ardı edılır, yanlışlar yenı
yanlışlan doğurur Ruşvet ve her turlu
suııstımal (23) toplumu sarar ve toplum
gıderek yozlaşır Bu olgu, gıderek top-
lumsal dıyalektığın ters yone dönmesı-
ne açılır Toplumsal dıyalektığın ışle-
mesı, demokrasının yaşam koşuludur
Ve eğer gerçekten varsa, demokrasının
fazıletı ışte buradadır
Kısaca ozgürlüğü, hele duşunce öz-
gurlüğûnu sınırladığınız yerde karan'ık
başlar Çunku aydınlanmanın önkoşulu
ozgürluktür Duşunmeden man, duşun-
meden uygula demek, ınsanın ınsan
olarak varlığını yadsımak, onu özgur
bırey değıl kul ya da kole gıbı gör-
mekten başka bır şev değıldır İnsanm
düşüncesını kısıtlayacak bır sözleşme
de ınsan olmanm \e yaşamın ılkelenne
ve hukuka aykındır Aydınlanma çağını
başlatan, unlu Alman duşünuru Kant
bu konuda bakın ne dıyor
"Hiçbir kurum, insan soyunun aydın-
lanmasuıa engel olacak bir anlaşma ya-
pamaz. Hiçbir dönemin. kendisinden
sonraki donemin bilgilerini genişletme-
mesi, yanılmalardan kurrulmamasj, ay-
dınlanmada ılen gitmemesi ıçın sozleş-
meler yapmaya hakkı yoktur. Boyle bir
şey insanm yaradılışına karşı cinayet
olur. Çunku insan doğasuun behrlenımi
olan üeriemeye a> kındır." (24)
Aydınlanma çağının bır başka unlusu
Voltaire, "Düşuncelerinize katılmıyo-
rura. ama açıklamanız ıçın olumu bile
goze alabilirim" der Bu ozdeyış, du-
şunce ozgurlüğunun neredeyse amentu-
sü olmuştur Gerçekten ın^anoğlu, du-
şunduğu \e duşunduğunu açıklayabıl-
dığı, ona yaşamda ışlerlık kazandırabıl-
dığı ölçude varlığını duyumsar ve du-
yumsatabılır
püşünuyorum.
öyleyse varım
Bır başka Fransız düşunurü Descar-
tes'ın "Düşunüyorum, oyleyse vanın*'
özdeyışı, düşüncenin, ınsanın \ar olma
bıhncının temeli oldugunu anlatır Bu
yargıya gıden yolu ararken Descartes,
"Kesin olarak tek şey var: Bir şeyin
doğruluğundan şüphe etmek... Şüphe
etmek, düşünmektir. Şu haide düşün-
mekte oktuğum şıiphesiz. Duşunmekse
var olmaktır. İşte bilgim: Ben vanm."
(25) Bu yargının anlamı şudur tnsan
var oldugunu ancak duşunurek bulabı-
lır Duşunmek. bılınce açılan en şaşmaz
yoldur Duşunmek, yaşamaktır, duşun-
cenın yaşama geçırılmesıdır tnsanın
ınsan olma yolunda attığı en büyuk
adımdır İnsan ıle otekı varlıklan ayıran
en buyuk ayraçtır Elbet yukanda da
belırttığımız gıbı duşunce, eyleme ya-
şama geçırılebıldığınce duşuncedır.
gerçeğını unutmamak gerekır Zaten
kışınm ıç dünyası ve duşunmesı denet-
lenemeyeceğıne gore, açıklanmayan
duşunce, duşünce değıldır Çunku, neyı
ıçerdığı bılmemez
Nedır duşuncenın yaşama geçınle-
bılmesı9
Once duşuncenın açıklanması
gelır Çunku açıklanmayan duşunce,
duşunce sayılamaz Bunun çarpıklığını
Nasrettin Hoca'nın ünlu fıkrası çok gü-
zel anlatır
Hoca bır gun pazarda adamın bınnın
papağan sattığını gorur Kendıne göre
kuçücuk bır kuş ıçın Menen fıyat aşın-
dır Bunu gören Hoca hemen e\e koşar
ve hmdısını getınr, satışa çıkanr Ama
Hoca'nın ıstedığı fiyat bır hındı fıyatı-
nın çok ustundedır Görenler şaşırır
Derler kı "Hoca sen şaşırdın anlaşılan.
Hiç hindi bu fiyata satılır mı?" Ho-
ca'nın yanıtı hazır "Kuçucük bir kuş o
kadar ederse, kocaman hindi elbet daha
çok eder." Guluşmeler arasında "İyi
ama"derler, "o konuşu\or."Hoca'nın
yanıtı ılgınçtır
u
Bakın bu da düşuniı-
>or."
Bu fıkra, duşunceyı sınırlayan yasak-
çılara halkın bakış açısını gostenr Du-
şünmenın bellı bır temeli, kuralı ve
amacı olmalı
İrade ozgürlüğü
Descartes'a gore, duşunurken aldan-
mamalıyız Bunun ıçın, once şuphe et-
mek gerekır Ama şupheden aldanma-
ya düşmeden kurtulmak ıçın guçlu bır
dayanak gerekır Bu da ozgur ıradedır
Descartes der kı "Kuşkulandığunız şe>-
lere ınanmaktan sakınmamızı sağlaya-
rak aldanmamıza engel olan ozgur bir
irademiz vardır." (26) Demek kı. du-
şuncenın temeli ozgur ıradedır tradesı
ozgur olmayan kışının duşuncesı de
sağhklı değıldır Bunun hukuktakı yen,
ırade serbestısıdır Herhangı bır neden-
le "iradesi ifsat edilmiş, -yaralannuş, et-
kilenmiş, sakatlanmış- kişinin sorumlu-
luğu voktur." Bu koşullar altında oz-
gurluğun bulunmadığı bır sıstemde,
akıl duşunce uretebılır mı° *
Hoca'nın hındısı gıbı duşunmek,
Türkçemızde bır deyımdır Duşunce
ozgürlüğü denılınce, hındı gıbı duşun-
mek gelmez usa Çunku, bılınır kı açık-
lanmayan, uğruna çaba harcanmayan,
yaşama geçınlemeyen duşünce. bu an-
lamda duşunce değıl, duşünmedır Kı-
saca duşünce ozgurluğu. Hoca'nın hın-
dısı gıbı olmayı ıçermez asla'
Eğer bır sıstem ınsanı düşuncesınde
ozgür bırakıyorsa, Descartes'ın deyı-
mıyle, "insanda kendüiğinden bulunan
en soyhı biricik şey özgûr irade" sınır-
lanmıyorsa, demokrasıden soz edılebı-
lır Yok. devlet kışılenn ıradesını sınır-
landınyor. ınsanlar duşüncesınden do-
layı, bılım adamlan duşuncelennı yaz-
maktan ve sözle açıklamaktan dolayı,
mahkemelerde hesap vermek zorunda
bırakılıyorlarsa (27) demokrasının var-
lığı tartışmalıdır Boyle bır toplumdakı
sısteme ancak bıçımsel demokrası de-
nılebılır
Geçen bolumlerde değındığımız gıbı,
cumhunyettn kuruluşuyla başlayan su-
reç, çağdaş demokratık sısteme geçışın
altyapısını oluşturma gınşımlennın de
başlangıcıdır Çunku Kemalıst devnm,
çağdaş bır yönetım sıstemını hedefle-
mıştı ve bu hedef demokrasıden baş-
kası değıldı Ahı yüz yıllık, yan teok-
ratık sıstemle yonetılen bır ımparator-
luktan sonra, ulus-devletı (28) kurma
çabası bıle, başlı başına bır devnmdı
1
Içınde yaşadığı toplumun en ıyı kulu
olabılme çabasındakı bır ınsanın, bırey
ve yurttaş olmanm bılıncıne enşmesı
gerekırdı kı buradan o bıreylenn oluş-
turacağı çağdaş toplumla çağdaş bır
sısteme geçılebılsın Demokratık sıste-
me geçecek yol, bır haylı uzun ve en-
gebelerle doluydu Ama çağ ıçınde
onurla yaşamanın başka seçeneğı de
yoktu Hedefe, yanı demokratık sıste-
me gıden yollar açılmalıydı
İmparatorluktan
ulus-devlete
Daha ulus-devlet olmanm bılıncıne
enşememış bır toplumun, bırakalım sa-
nayı devnmını, sanayı kuruluşlarının
bıle bulunmadığı duşunulurse. ulaşıla-
cak hedefın ne denlı uzakta olduğu an-
laşılır Sınıf ve sınıfsal çelışkıden de
yoksun olan bu toplum, doğal olarak,
ekonomık ve teknolojık bınkımden de
yoksundu İşte bu yoklar ıçındekı top-
lumda, demokrasıye geçışın kısa süre-
de ve kolay olamayacağı bellıydı An-
cak gecıkme de devnmın zarannaydı
Bu nedenle devnmın lıden, oncelığı
sıstemın ekonomık ve kûlturel altyapı-
sını oluşturmaya vermıştı Ilk yıllardakı
çok partılı yaşama geçış deneylen ba-
şanlı olamadı Ama 1946 sonrası baş-
layan bır uçuncu deneme, araya gıren
kesıntılere karşın, demokrasıye doğru
onemlı atılımlara ulaştırdı bızı
Dunyada çok az gorulen bır olay ya-
şandı 1950 seçımlennden sonra Cum-
• Eğer bır sıstem insanı
düşuncesınde özgür
bırakıyorsa, Descartes'ın
deyımıyle, "insanda
kendıliğınden bulunan en
soylu biricik şey özgür
ırade" sınırlanmıyorsa,
demokrasıden söz
edılebılır. Yok, devlet
kışilerın ıradesinı
sınırlandırıyor, ınsanla
düşuncesinden dolayı,
bılim adamlan
düşüncelerinı yazmaktan
ve sözle açıklamaktan
dolayı, mahkemelerde
hesap vermek zorunda
bırakılıyorlarsa
demokrasının varlığı
tartışmalıdır.
• Cumhuriyetin kuruluşuyla
başlayan süreç, çağdaş
demokratık sısteme
geçişin altyapısını
oluşturma gırışımlerınin
de başlangıcıdır. Çünkü
Kemalıst devrim, çağdaş
bır yonetım sistemını
hedeflemışti ve bu hedef,
demokrasıden başkası
değıldı. Altı yüz yıllık, yarı
teokratık sıstemle
yonetılen bır
imparatorluktan sonra,
ulus-devletı kurma
çabası bıle, başlı başına
bır devrimdı!
hunyetın kuruluşundan ben 27 yıldır
yonetımı tek partı olarak surdürmuş
olan Cumhunyet Halk Partısı, ıktıdan
seçımı kazanan partıye, DP"ye devredı-
yordu Salt bu olgu bıle, cumhunyetın
temelındekı demokratık ozü, katılım
mıtını göstermeye yeter Cumhunyet,
eğer demokratık sıstemın. en azından
kûlturel altyapısını oluşturmamış ol-
saydı, ıktıdann devn bu denlı kolay ol-
mavabılırdı
Cumhuriyet başarılı oldu
Her şeye karşın cumhunyet. ılk ve en
buyük sınavından başanyla çıkmıştı
Seçım elbette demokratık bır sıstemın
onemlı bır göstergesı ve aşamasıydı
Ama yeterlı mıydı seçımı kazanmak
9
Çünku eksıklerımız çoktu Ozelhkle
ekonomık \e teknolojık eksıklenmız ve
sınıfsal yapmın boşlukları vardı, ama
sosyo-polıtık ıvme, demokrasıden ya-
naydı
lkıncı Dunya Savaşı sonrasının ıde-
olojık etkılen, toplumu sıstemın değış-
mesıne ıtıyordu Başanlı bır seçımle
çok partılı duzene geçıldı, ama ışte o,
demokrasının yaşatılması ıçın gereklı
olan altyapı eksıklığı. kendını bellı et-
meye ba^ladı
Toplumun sınıfsal yapısı, sıyasal de-
mokrasıyı korumaya ve gelıştırmeye
yetmıyordu elbet DP, bu eksıklığın
ayırdında değıldı, ıktıdann devamı ıçın
populızme kaydı ve devnm ılkelerın-
den verılen odunlerı oya çevırmeye
kalkıştı Olaylar muhalefet ve ıktıdar
arasındakı savaşımda, sert yöntemlen
getırdı gundeme Dahası DP, cumhun-
yetın temelındekı ılkelere soğuk bakı-
yordu
Devnmden ödün venlmesı, devletçı-
seçkın kuşaklarda huzursuzluk yaratı-
yordu 1960'lara gelındığınde de
DP'nın ıktıdan seçımle de olsa terk et-
meyeceğı kanısı yaygınlaştı ve DP'nın,
yargı yetkısını de ıçeren bır duzenle-
meyle TBMM'de bır komısyon kurarak
muhalefetı tasfıyeye kalkışması. buraya
kadar gelışen başka etkenlerle bırleşın-
ce 27 Mayıs asker el atmasıyla karşıla-
şıldı
27 Mayıs hareketı, Turkıye'ye, de-
mokratık kurum ve kurallann abc'sını
ıçeren bır anayasa armağan ettı Turkı-
ye, ozledığı değışımın sağlanacağı ka-
nısıyla yenı bır donemin eşığıne getınl-
mıştı Değışımı gerçekleştırecek ve
çağdaş gehşmeyı yakalayacaktık Ama
önce 12 Mart, bır anayasayla değışımı
yakalamanın kolay olmayacağına ışaret
ettı Yetennce anlayamadık 12 Eylül
gosterdı kı bır toplum eğer hak ve oz-
gurluklen kendı çabasıyla elde etme-
mışse, değen anlaşılamıyor Çunku öz-
gurlük oksıjen gıbı, yokluğu ancak
kaybedınce anlaşılıyor
Toplum. eğer 12 Eylül'un getırdığı
sıkıduzenı yaşamamış olsaydı, 27 Ma-
yıs Anayasası'nın sağlamak ıstedığı
duzenı aramayı duşunmeyecektı
Çunku, toplumun çağdaş kazanımla-
n Kemalıst devnmle yukandan venl-
mıştı Ve ulusça her şeyı hep kolayca
elde edeceğımızı duşluyorduk O düşun
kolay gerçekleşmeyeceğını, 12 Mart ve
12 Eylul'len yaşadıktan sonra oğren-
dık Ve ılk kez, sı\ıl toplum olmanın
onemı anlaşıldı Ve sı\ıl orgutlenn on-
culuğünde bır sosyal anlaşma yapılma-
sı gundeme geldı Demokrasıye geçı-
şın, salt seçımle gerçekleştınlemeyece-
ğını venı yenı öğrenıyoruz
(23) Özal aılesının de adının kanştığı
Cıvan-Edes skandalı \e bunun uzantısı
olduğu savlanan Emın Cankurtaran
olayı. dahası mafyayla ılgılı konulann
açıkça yazılıp soylenmesı, ıçınde bu-
lunduğumuz durumun hangı aşamada
oldugunu anlatır sanınm Ote yandan
toplumu sarsan olayların eylemcılen
cezaevınden çıktıktan sonra soluğu
ABD'de alıyorlar Ulkenın mılyarlany-
la bırlıkte Devletı yonetenlerle bırlıkte
olunca kapılar açılıvenyor
(24) Çağdaş Duşuncenın Işığında
Ataturk Sempozyumu'nda Prof Dr
Macıt Gokberk'ın teblığınden Eczacı-
başı Vakfı Yayınlan cılt 1 s 293
(25) O Hançerlıoğlu Duşunce Tan-
hı, s 222
(26) O Hançerlıoğlu Duşunce Tan-
hı, s 222
(27) Burada Server Tanılh'nın
1976'da DGM onundekı savunmasında
soyledığı şu sozler bır tanhsel öğretı
olarak anımsatmak ıstenm "Bilim ada-
mı kime ve nereye karşı sorumludur?
Halkına ve tarihe karşı. Ya mahkemele-
re? Asla, bilimadamı mahkemeterc kar-
şı sorumlu değildir."
(28) Bugun kureselleşme adı altında
surdurulmek ıstenen emparyalıst so-
murunun yandaşlan, -ıkıncı cumhun-
yetçıler ve mandacılar- ulus-devlete
karşı bır akım gelıştınyorlar
O her etnık ve dınsel grubun Os-
manlı tarzı bır sıstemle yonetılmesı ve
boylece demokratıkleşme safsatası var
ya, bunun kaynağı da ABD'nın urettığı
polıtıkalardadır
Noam Chomsky'nın (ABD'lı unlu
dılbılımcı) dılımıze 'Kader Uçgenı'
adü'la çevnlen yapıtındakı belgeye go-
re
Etnik ve dinsel cemaatler, Ortado-
ğu'nun sosyal yapısını oluşturur. Bu ya-
pıyı bozmamak gerekir. Ulusal devlet
sistemi Ortadoğu'ya yabancıdır, en çok
elli yıllık bir geçmişi vardır. Bu yabancı
bir aşıdır, yıkılmalıdır. Vlillet etnik ve
dinsel bakımdan orgütlenince, açık ve
seçik sııularatoprağa kimse sahıp çıka-
mayacak -(ya da herkes sahip çıkacak?
E. Değer) ve bolge sürekli kanşüdıklar
içine itilecektir. (Bolgede en çok ellı
yıllık ulusal devletı yaşayan ulke, bu
gönişlere ilişkin değerlendirme 1983'te
yapılmış olduğuna göre, Türkiye'dır
Bu goruşler de merkezı Kudus'te bulu-
nan Amerıkan Gınşımcılık Enstıtu-
su'nun çalışmalanndan ahnmıştır
Yarın: Aydınlar Dilekçesi
olayı
Müdahaleci devlete karşı optimal devletSayın Prof Dr Orhan Şener ın gazetenız
de " f USİAD Raporunun Duşöndurdukie-
ri: Optimal Devlet ve Gerçekler" başlıgı al
tında kaleme aldığı yazıda >onelttığı eleştın
lcre ılışkın goruş \ e duşuncelenm a^ağıda yer
almaktadır Konunun tartışılmabina ımkan
sagladığı ıçın Profesor Şener e teşekkur et-
mek ıstıyonım
Doç Dr COŞKUN CAN AKTAN
Center for Study of Pubhc Choıce,
George Mason Unıversıty
ŞENER - Raporda, devletın buyuklü-
ğunun saptanmasına ılışkın olarak son
derece onemlı bır yanılgıya duşulduğü
gorülmektedır Kamu sektorunun bu-
yukluğu olçulurken toplam vergı gelır-
lennın GSMH'ye oranı yenne, toplam
kamu harcamalannın GSMH'ye oranı
kntennın kullanılması, cıddı yanlışlara
yol açmıştır Meslektaşımızın bu yan-
lışlığı bılınçlı olarak yaptığını duşun-
muyorum Çunku ulkemızdekı akade-
mısyenlenn 1-2 kışı dışında kalanı, >a-
nı tamamına yakını, aynı hataya duş-
mektedırler Ancak polıtıkacılann ve
ışadamlannın da bılerek ya da bılmeye-
rek benzer yanılgıya duşmelen, ulkenın
geleceğını tehlıkeye duşurmektedır
(26 6 1995, S 16)
AKTAN - Devletın ekonomık buyük-
luğunu ve ulusal ekonomı ıçensındekı
yennı tespıt etmek ıçın de\ letın pıyasa
ekonomısıne mudahale araçlannı knter
olarak almak gereklıdır Vergi polıtıka-
sı, devletın sahıp olduğu tek kamu polı-
tıkası aracı değıldır Pıyasa ekonomısı
üzennde dev letın mudahale araçlan çe-
şıtlıdır ve tum bu araçlar devletın eko-
nomıdekı yennı ve pıyasa ekonomısı-
nın ışle>ışıne yaptığı mudahalelen be-
lırlememıze yardımcı olur Devletın
ekonomıye mudahale araçlannın başlı-
calan şunlardır (1) Kamu harcamalan,
(2), Vergı. (3) Borçlanma, (4) Para po-
lıtıkası araçlan (5) Dış tıcaret polıtıka-
sı araçlan, (6) Regulasyon ve kontrol-
ler polıtıkası (fıyat ve mıktar kontrolle-
n vs) (7) Yabancı sermaye uzenndekı
sınırlamalar, (8) Toplam kamu ıstıhda-
mı vs
Tekrar behrtehm Vergı. pıyasa eko-
nomısı kararlannı etkıleyen tek kamu
polıtıkası aracı değıldır Vergı tanfele-
nnın yapısı, marjınal vergı oranlan ve
vergı / GSYIH oranı pekala devletın
ekonomı ıçensındekı buyüklüğunu tes-
pıt etmemıze ımkân sağlar Orneğın
vergı yukunun daha ağır olduğu ulke-
lerde devletın ekonomı ıçensındekı bu-
yüklüğü, duşük vergı yukunun soz ko-
nusu olduğu ulkelere oranla daha fazla-
dır Vergı yüku dışında devletın toplam
ıç ve dış borç yuku de devletın ekono-
mık büyukJuğunu tespıt etmemıze ım-
kân sağlar Kamu sektorunun genel
ekonomı ıçensındekı payını ve yennı
tespıt etmede en onemlı knterlerden bı-
nsı toplam kamu harcamalan / GSYIH
oranıdır Nıtekım lıteraturde amprık
araştırmalarda devletın buyukluğunun
temel gostergesı olarak harcama '
GSYIH oranı kullanılmaktadır Ulusla-
rarası kuruluşlar da bu oranı esas ala-
rak ulusal ekonomık faalıyetler ıçen-
sınde kamu kesımı buyuklugunu tespıt
etmeye çalışmaktadırlar Bu konuda
Bırleşmış Mılletler tarafından gelıştın-
len Ulusal Hes>aplar Sıstemı (System of
Natıonal Accounts SNA) ıçerısınde
kamu teşebbuslen dışında tüm merkezı
ve yerel yonetım bınmlennın harcama-
lannın GSYIH'ye oranı esas alınmak-
tadır Benzer yöntem IMF, Dünya Ban-
kası ve OECD tarafından da kullanıl-
maktadır
ŞENER - Devletın büyüklüğü ya da
ekonomıdekı payı tenmınden, devletın
pıyasa ekonomısınden çektığı kaynak-
lar (ya da venler) olduğu anlaşılmalı-
dır
AKTAN - Yukanda da belırttığımız
gıbı devletın buyukluğu ya da ekono-
mıdekı payı tenmınden devletın pıyasa
ekonomısımn ışleyışıne vaptığı her tur-
lü malı, parasal ve dığer mudahale
araçlannın kantıtatıf boyutlan ve kalı-
tatıf etkılerı anlaşılmalıdır Orneğın
marjınal vergı oranları ya da vergı
GSYIH kadar (kantıtatıf analız), top-
lam vergı gelırlennın vergı konusu ıtı-
banyla bıleşımı (gelır, servet ve harca-
ma vergılennın toplam vergı gelırlen
ıçensındekı payı) de devletın ekonomı-
dekı yennı ve payını saptamamıza yar-
dımcı olur Aynı şekılde kamu harca-
malan GSYIH oranı kadar personel
harcamalannın, yatınm harcamalannın
ve transfer harcamalannın toplam ka-
mu harcamalan ıçensındekı pa>ı da
devletın ekonomık buyukluğunu analız
etmemıze ımkân sağlar
Daha açık ıfade etmek gerekırse,
devletın ekonomık buyukluğunu tespıt
ederken başlıca şu sorulara cevap ara-
narak analız yapılabılır (1) Devlet ne
kadar harcama yapar
9
(2) Devlet eko-
nomıdekı uretım faktorlennın ve kay-
naklann ne kadanna sahıptır9
(3) Dev-
letın toplam ışgucu pı> asasındakı payı
nedır9
Bır başka ıfadeyle, kamu sektö-
runde ıstıhdam edılen toplam persone-
lın sayısı nedır9
(4) Devlet ne uretır9
Devletın tıcan ve sınaı mal uretımınde-
kı payı nedır
9
Devletın eğıtım ve sağlık
alanındakı pa>ı nedır9
Ulaştırma, ha-
berleşme ve dığer altyapı hızmetlennde
devletın yaptığı harcamalann oranı ne-
dır
9
Onemle ve altını çızerek belırte-
lım, tum bu konular uzennde yapılacak
değerlendırmeler de devletın ekonomık
buyukluğunu tespıt etmek ıçın yeterlı
değıldır Yukanda belırttığımız gıbı
malı ve parasal araçlar dışında devletın
sahıp olduğu dığer ıktısat polıtıkası
araçİan da devletın ekonomı ıçındekı
yennı ve onemını ortaya koyar Orne-
ğın toplam para arzındakı bır artış netı-
ce ıtıban>la dev letın buyukluğunu etkı-
ler
Hukumetlerın özellıkle seçım do-
nemlennde sık sık para basmaya yonel-
melen, ekonomıde toplam para arzını
arttınr Bunun sonucunda toplam kamu
harcamalan artar ve devlet daha da ge-
mşler Devletın dış tıcaret üzenndekı
sınırlamalan da pekala devletın buyuk-
luğunun bır gostergesı olabıhr Son yıl-
larda vayımlanan bırçok araştırmada
tum bu saydığımız knterler çerçevesın-
de kamu sektorunun buyukluğu tespıt
edılmeye çalışılmaktadır TUStAD ra-
porunda kantıtatıf analız olarak genel
ve merkezı devlet harcamalannın
GSYIH ye oranı ve toplam kamu ıstıh-
damı artış trendı yer almaktadır
SÜRECEK
ANKARA NOTLARI
MUSTAFA EKMEKÇİ
Aziz Nesin'in Çağrısı...
Istanbul'da Yunus Nadı1995 Odul torenı, gor-
kemlı oldu Orada, pek çok dost, tamdıkla karşılaş-
tım Içmeden sarhoş gıbıydım Odul dağitımından
sonra dans muzığıne uyarak Yıldız Sertel'le dans et-
tım Bızı goren Necdet Uğur kollannı açmış gelıyor
- Kıyamet kopacak, kıyamet dıyordu
Odul torenının yapıldığı Ibrahım Paşa Sarayı, nasıl
da kalabalıktı Istanbul'dan Guralp-Oralp Basım
kardeşler, Alı Kaymak, Ahmet Aşıcı, Fakır Baykurt,
ressam Tıraje Dikmen savunman Hılmı Durudo-
ğan, Sabahattın Dikmen, Yıldız Sertel'le, odul tore-
nınde buluşacaktık Bır boluk arkadaş gazeteden gıt-
tık Ankara'dan gelenler arasında Muşerref Heki-
moğlu ıle Guldal Mumcu da vardı Kırklarelı nde,
Sabahattın Alı haftasını duzenleyenlerden Koy-Koop
Başkanı Erdoğan Kanturer ıle Çağdaş Yaşamı Des-
tekieme Dernegı Kırklarelı Başkanı Unal Başkur ge-
lememışlerdı Nurcan Esmer ıle Mete Akyol da ge-
lemeyenler arasındaydılar Ben de bır bakıma konuk
sayılırdım, Benn Nadı'nın çağrılıs^dım ya, tum çağn-
ları ben yapmışım gıbı koşturuyor, keyıflenıyordum,
Ayda yılda bır goruştuğumuz Lale Tokuş'la, Şevket
Tokuş
- AJanya'ya, Alaattın Otel'e beklıyoruz, dıyorlardı,
kefinnı al gel'
Set Otel hazırlıklannı ıyı yapmıştı Torende yok yok-
tu
Gece, dostlanmda, Durudogan'larda kaldım Ertesı
akşam da Istanbul'dan Bonn'da bır goreve atanan
Alman Konsolosluğu Basın Ataşesı Bayan Monika
Iversen'ın kokteyhne gıttım Orada Başkonsotos Ba-
yan Chnstıane Geısslerkuss'la, Konsolosluk Ataşe-
sı Monika Mohavıng'le Basın Ataşe Yardımcısı Er-
menı kızı Lusyen Keklık le tanıştım Gazetecılerden
yıllardır goruşmedığım Samı Kohen'le karşılaşıver-1
dım Ikımız de oyle sevındık kı Rona Aybay'la eşı de
oradaydı Özlem gıderdık Alman Konsolosluğu, yuz
yıllık bır yapı Buraya eskıden "Kuşlu Koşk" derler-
mış, dort yanında Alman kartalı olduğu ıçın Konso-
losluk, 2 Dunya Savaşı'nda, galıba, kapaiı kalmış bır
sure
• •• »
30 hazıran cuma gunu, Aziz Nesin'ın, "Basın Mü-
zes/"ndekı toplantısındaydım Aziz Nesın, koktendın-
cılığe (fundamentalızme) karşı tum aydınlan, kuruluş-
lan goreve çağınyordu Aziz Nesın şoyle dıyordu.
"Dinsel gencılık, bağnazlık ve yobazlık anlamına
gelen fundamentalızm çağımızda salt Turkıye'nın de-
ğıl dunyanın başat sonınudur Avrupa'nın her ulke-
sınde Amenka'da olduğu gıbı Japonya'da tankatlar
yoluyla Isvıçre gıbı bır ulkede 60 kışının toplu ıntıhan
olan yenı çıkmış bır dın aracıhğıyla dinsel gencılık
dünyamızda surmektedır Korfez Savaşı'nın USA'nın
önderlığınde bırkaç gün ıçınde bıtınlmesıne karşın
Bosna Hersek savaşının 10 yıldan ben surmesı, gızlı
bır Hınstıyanlık koktendıncılığı (fundamentalızmt) ola-
rak gorülmektedır Fılıstın-lsraıl arasındakı bıtmeyen
duşmanlık ve savaş da zaman zaman Musevı kökten-
dıncılığının açık belırtılendır Hındıstan'da Budıstlenn
Islam camılerınt yakmış olmalan ve daha bunun gıbı
davranışlar goze batıcı fundamentalıst hareketlerdır.
Dunyanın hemen her yennde gorulmekte olan bu
fundamentalıst hareketlenn en amansızı Islam ulkele-
nnde gorülmektedır Son yıllarda Islam bağnazlığı (fa-
natızm) ve koktendıncılık bır dunya tehlıkesı halını al-
mışlardır Mısır, Cezayır, Sudan, Bengladeş sureklı
olarak koktendıncılığe savaşım vermek zorunda olan
tehlıkelı olan bölgelerdır "
Aziz Nesın, "fundamentalızm" sozcuğune henuz
Turkçe bır karşılık bulamadığını soyledı Oysa, bu
sozcuğun karşılığı olan "köktendıncı" sozcuğu tutun-
muş bır sozcuktu
Aziz Nesın konuşmasını şoyle surdurdu
"Çok daha ılgınç olanı şudur Goruştuğum Avru-
palı aydınlar kuruluşundan ben Islam fundamentalız-
mı hegemonyası altında bulunan Suudı Arabıstan'ı
fundamentalıstler arasında saymayıp salt Iran'ı fun-
damentalıst rejım altında gormektedırier Bunun ne-
denı elbette bellıdır Dunyanın kısaca çızmeye çalışb-
ğım bu çok tehlıkelı durumun ıçınde Turkıye'nın yen
en tehlıkelı noktalardan bınndedır Turkıye'de Islamı
fundamentaltzm gunden gune azgınlaşmaktadır
Açıkça ve korkusuzca gerçeklen soylemek gerekırse
yıllardan ben pariamentolar fundamentalızmın daha
da azgınlaşmasına uygun yasalar çıkarmakta, yasalan
çıkaramadıklan zamanlarda boyle bır ortamı hazırta-
mak ıçın ellennden gelenı yapmaktadırlar Her huku-
met bu yobazlık ve bağnazlık yolunda kendisinden
oncekınden gen kalmamak ıçın bağnazca yöntemlen
uygulamayı surdurmektedır Butun amaçlan halkı
bağnazlığı ozler durumlara duşurup, sonra da gen
bıraktırdıklan halkın oylanna demokrası dıyerek sanl-
mak yoluyla tam köktendıncı (fundamentalıst) ıktıdan
elde etmektır
Turkıye'nın gerçekçı, ılencı, demokrat aydınlan, her
geçen gun, yıtınlmış bır gun olacaktır Halkımıza olan
borçlarımızı yenne getırmek zorundayız Bu arada,
bır onlem olarak Istanbul'da bır uluslararası antıfun-
damentalıst konferans duzenlemeyı tasanmlıyorum
Bu konferansı uluslararası duzeyde kurabılmek ıçın
şımdıye dek Isvıçre de, Isveç'te, Almanya'da, Avus-
turya'da ve Amenka'da ılışkılerde bulundum ve her
ılışkıden son kertede olumlu yanıtlar aldım Bu ılışkı-
lerın daha d a genışletılerek yurutulebılmesı ıçın
boyle bır uluslararası örgutlenmeye hazır olduklannı
bana bıldırdıler "
Aziz Nesin'ın konuşması buncağız değıldı Aynca,
onenlen vardı 2 Temmuz'da Turkıye'de on bınler yu-
rudu Bır daha Sıvas'lann otmaması, Madımak Ote-
lı'nde aydınların yanmaması ıçın koktendıncılığın
kokunun kurutulması gerekıyordu Bu açıdan Aziz
Nesin'ın çağrısı çok onemlıydı..
BULMACA SEDAT YAŞAYAft
1 2 3 4 5SOLD\NS4ĞA:
1/ Geleneksel
Türk mımarlığın- 1
da. odanın cephe- _
sınde yer alan uç ^
yanı pencerelı ku- 3
çuk çıkma 2/ Psı-
kanalızdılınde kı-
şının öz benlığı
Yüzün şakakla çe-
ne arasındakı ya-
nı 3/ Sıbırya'dakı
sık ormanlara ve-
nlen ad Yunan
abecesmde bır
harf 4/ Eskı Mı-
sır'da guneş tannsı Satranç-
tabırtaş 5/Eskı Turk gureş-
lennden bın "O rutbe pest
olursun her ne rütbe et-
sen" (Nabı) 6/ Duzgün ve
ıyı konuşma yetısı 'O'
gösterme sıfatının eskı bıçı-
mı 7/Turkıye'nın plakaışa-
retı Köle, kul 8/ Ermerus-
tan'ın para bırımı Ellı şı-
nıkhk tahıl olçeğı 9/ Şarkı
Yunan mıtolojısuıde guzel
sanatlann dokuz pensınden bın
YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Yünlubırkumaşcınsı 2/Mert,
kalender ve babacan kımse Fıçıcı kesen 3/ Güneydoğu
Anadolu ıle Irak Turk bolgesınde ezgı ıle söylenen manı
Radon elementının sımgesı 4/ Galyum elementının sımge-
sı Karakter 5/KazDağı'nınantıkdönemlerdekıadı Ye-
nne koyma, yenne kullanma 61 Bır gosterme sıfatı Dü-
şûncesızce her ışe atılan 7/ Mesaj Gözlen gormeyen 8/
Eskı Mısır'da gok tannçası Kol gucünu gelıştırmek ıçın
kullanılan şışe bıçımınde cımnastık aracı 9/Denlenn ıç yü-
zundekı et parçalannı kazıyarak temızleme ışlemı ,