02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 TEMMUZ 1995 SALI 12 DİZtYAZI Düşüncenintemeli özgüriradedir DÜŞÜNCE OZGURLUGU ÇIKMAZI ;MİN DEĞER Düşünceyı sınırladığınız an, toplum- sal durgunluğun başlayacağına yukan- da değınrmştık Bu toplumsal durgun- luk, toplumlann gelışme ve değışım dı- yalektığının çahşmasını, dolayısı>la ın- sanın uretıcı gucunu onler, gıderek ter- se döndurur Yönetımın yanlışlan tartı- şılamaz, goz ardı edılır, yanlışlar yenı yanlışlan doğurur Ruşvet ve her turlu suııstımal (23) toplumu sarar ve toplum gıderek yozlaşır Bu olgu, gıderek top- lumsal dıyalektığın ters yone dönmesı- ne açılır Toplumsal dıyalektığın ışle- mesı, demokrasının yaşam koşuludur Ve eğer gerçekten varsa, demokrasının fazıletı ışte buradadır Kısaca ozgürlüğü, hele duşunce öz- gurlüğûnu sınırladığınız yerde karan'ık başlar Çunku aydınlanmanın önkoşulu ozgürluktür Duşunmeden man, duşun- meden uygula demek, ınsanın ınsan olarak varlığını yadsımak, onu özgur bırey değıl kul ya da kole gıbı gör- mekten başka bır şev değıldır İnsanm düşüncesını kısıtlayacak bır sözleşme de ınsan olmanm \e yaşamın ılkelenne ve hukuka aykındır Aydınlanma çağını başlatan, unlu Alman duşünuru Kant bu konuda bakın ne dıyor "Hiçbir kurum, insan soyunun aydın- lanmasuıa engel olacak bir anlaşma ya- pamaz. Hiçbir dönemin. kendisinden sonraki donemin bilgilerini genişletme- mesi, yanılmalardan kurrulmamasj, ay- dınlanmada ılen gitmemesi ıçın sozleş- meler yapmaya hakkı yoktur. Boyle bir şey insanm yaradılışına karşı cinayet olur. Çunku insan doğasuun behrlenımi olan üeriemeye a> kındır." (24) Aydınlanma çağının bır başka unlusu Voltaire, "Düşuncelerinize katılmıyo- rura. ama açıklamanız ıçın olumu bile goze alabilirim" der Bu ozdeyış, du- şunce ozgurlüğunun neredeyse amentu- sü olmuştur Gerçekten ın^anoğlu, du- şunduğu \e duşunduğunu açıklayabıl- dığı, ona yaşamda ışlerlık kazandırabıl- dığı ölçude varlığını duyumsar ve du- yumsatabılır püşünuyorum. öyleyse varım Bır başka Fransız düşunurü Descar- tes'ın "Düşunüyorum, oyleyse vanın*' özdeyışı, düşüncenin, ınsanın \ar olma bıhncının temeli oldugunu anlatır Bu yargıya gıden yolu ararken Descartes, "Kesin olarak tek şey var: Bir şeyin doğruluğundan şüphe etmek... Şüphe etmek, düşünmektir. Şu haide düşün- mekte oktuğum şıiphesiz. Duşunmekse var olmaktır. İşte bilgim: Ben vanm." (25) Bu yargının anlamı şudur tnsan var oldugunu ancak duşunurek bulabı- lır Duşunmek. bılınce açılan en şaşmaz yoldur Duşunmek, yaşamaktır, duşun- cenın yaşama geçırılmesıdır tnsanın ınsan olma yolunda attığı en büyuk adımdır İnsan ıle otekı varlıklan ayıran en buyuk ayraçtır Elbet yukanda da belırttığımız gıbı duşunce, eyleme ya- şama geçırılebıldığınce duşuncedır. gerçeğını unutmamak gerekır Zaten kışınm ıç dünyası ve duşunmesı denet- lenemeyeceğıne gore, açıklanmayan duşunce, duşünce değıldır Çunku, neyı ıçerdığı bılmemez Nedır duşuncenın yaşama geçınle- bılmesı9 Once duşuncenın açıklanması gelır Çunku açıklanmayan duşunce, duşunce sayılamaz Bunun çarpıklığını Nasrettin Hoca'nın ünlu fıkrası çok gü- zel anlatır Hoca bır gun pazarda adamın bınnın papağan sattığını gorur Kendıne göre kuçücuk bır kuş ıçın Menen fıyat aşın- dır Bunu gören Hoca hemen e\e koşar ve hmdısını getınr, satışa çıkanr Ama Hoca'nın ıstedığı fiyat bır hındı fıyatı- nın çok ustundedır Görenler şaşırır Derler kı "Hoca sen şaşırdın anlaşılan. Hiç hindi bu fiyata satılır mı?" Ho- ca'nın yanıtı hazır "Kuçucük bir kuş o kadar ederse, kocaman hindi elbet daha çok eder." Guluşmeler arasında "İyi ama"derler, "o konuşu\or."Hoca'nın yanıtı ılgınçtır u Bakın bu da düşuniı- >or." Bu fıkra, duşunceyı sınırlayan yasak- çılara halkın bakış açısını gostenr Du- şünmenın bellı bır temeli, kuralı ve amacı olmalı İrade ozgürlüğü Descartes'a gore, duşunurken aldan- mamalıyız Bunun ıçın, once şuphe et- mek gerekır Ama şupheden aldanma- ya düşmeden kurtulmak ıçın guçlu bır dayanak gerekır Bu da ozgur ıradedır Descartes der kı "Kuşkulandığunız şe>- lere ınanmaktan sakınmamızı sağlaya- rak aldanmamıza engel olan ozgur bir irademiz vardır." (26) Demek kı. du- şuncenın temeli ozgur ıradedır tradesı ozgur olmayan kışının duşuncesı de sağhklı değıldır Bunun hukuktakı yen, ırade serbestısıdır Herhangı bır neden- le "iradesi ifsat edilmiş, -yaralannuş, et- kilenmiş, sakatlanmış- kişinin sorumlu- luğu voktur." Bu koşullar altında oz- gurluğun bulunmadığı bır sıstemde, akıl duşunce uretebılır mı° * Hoca'nın hındısı gıbı duşunmek, Türkçemızde bır deyımdır Duşunce ozgürlüğü denılınce, hındı gıbı duşun- mek gelmez usa Çunku, bılınır kı açık- lanmayan, uğruna çaba harcanmayan, yaşama geçınlemeyen duşünce. bu an- lamda duşunce değıl, duşünmedır Kı- saca duşünce ozgurluğu. Hoca'nın hın- dısı gıbı olmayı ıçermez asla' Eğer bır sıstem ınsanı düşuncesınde ozgür bırakıyorsa, Descartes'ın deyı- mıyle, "insanda kendüiğinden bulunan en soyhı biricik şey özgûr irade" sınır- lanmıyorsa, demokrasıden soz edılebı- lır Yok. devlet kışılenn ıradesını sınır- landınyor. ınsanlar duşüncesınden do- layı, bılım adamlan duşuncelennı yaz- maktan ve sözle açıklamaktan dolayı, mahkemelerde hesap vermek zorunda bırakılıyorlarsa (27) demokrasının var- lığı tartışmalıdır Boyle bır toplumdakı sısteme ancak bıçımsel demokrası de- nılebılır Geçen bolumlerde değındığımız gıbı, cumhunyettn kuruluşuyla başlayan su- reç, çağdaş demokratık sısteme geçışın altyapısını oluşturma gınşımlennın de başlangıcıdır Çunku Kemalıst devnm, çağdaş bır yönetım sıstemını hedefle- mıştı ve bu hedef demokrasıden baş- kası değıldı Ahı yüz yıllık, yan teok- ratık sıstemle yonetılen bır ımparator- luktan sonra, ulus-devletı (28) kurma çabası bıle, başlı başına bır devnmdı 1 Içınde yaşadığı toplumun en ıyı kulu olabılme çabasındakı bır ınsanın, bırey ve yurttaş olmanm bılıncıne enşmesı gerekırdı kı buradan o bıreylenn oluş- turacağı çağdaş toplumla çağdaş bır sısteme geçılebılsın Demokratık sıste- me geçecek yol, bır haylı uzun ve en- gebelerle doluydu Ama çağ ıçınde onurla yaşamanın başka seçeneğı de yoktu Hedefe, yanı demokratık sıste- me gıden yollar açılmalıydı İmparatorluktan ulus-devlete Daha ulus-devlet olmanm bılıncıne enşememış bır toplumun, bırakalım sa- nayı devnmını, sanayı kuruluşlarının bıle bulunmadığı duşunulurse. ulaşıla- cak hedefın ne denlı uzakta olduğu an- laşılır Sınıf ve sınıfsal çelışkıden de yoksun olan bu toplum, doğal olarak, ekonomık ve teknolojık bınkımden de yoksundu İşte bu yoklar ıçındekı top- lumda, demokrasıye geçışın kısa süre- de ve kolay olamayacağı bellıydı An- cak gecıkme de devnmın zarannaydı Bu nedenle devnmın lıden, oncelığı sıstemın ekonomık ve kûlturel altyapı- sını oluşturmaya vermıştı Ilk yıllardakı çok partılı yaşama geçış deneylen ba- şanlı olamadı Ama 1946 sonrası baş- layan bır uçuncu deneme, araya gıren kesıntılere karşın, demokrasıye doğru onemlı atılımlara ulaştırdı bızı Dunyada çok az gorulen bır olay ya- şandı 1950 seçımlennden sonra Cum- • Eğer bır sıstem insanı düşuncesınde özgür bırakıyorsa, Descartes'ın deyımıyle, "insanda kendıliğınden bulunan en soylu biricik şey özgür ırade" sınırlanmıyorsa, demokrasıden söz edılebılır. Yok, devlet kışilerın ıradesinı sınırlandırıyor, ınsanla düşuncesinden dolayı, bılim adamlan düşüncelerinı yazmaktan ve sözle açıklamaktan dolayı, mahkemelerde hesap vermek zorunda bırakılıyorlarsa demokrasının varlığı tartışmalıdır. • Cumhuriyetin kuruluşuyla başlayan süreç, çağdaş demokratık sısteme geçişin altyapısını oluşturma gırışımlerınin de başlangıcıdır. Çünkü Kemalıst devrim, çağdaş bır yonetım sistemını hedeflemışti ve bu hedef, demokrasıden başkası değıldı. Altı yüz yıllık, yarı teokratık sıstemle yonetılen bır imparatorluktan sonra, ulus-devletı kurma çabası bıle, başlı başına bır devrimdı! hunyetın kuruluşundan ben 27 yıldır yonetımı tek partı olarak surdürmuş olan Cumhunyet Halk Partısı, ıktıdan seçımı kazanan partıye, DP"ye devredı- yordu Salt bu olgu bıle, cumhunyetın temelındekı demokratık ozü, katılım mıtını göstermeye yeter Cumhunyet, eğer demokratık sıstemın. en azından kûlturel altyapısını oluşturmamış ol- saydı, ıktıdann devn bu denlı kolay ol- mavabılırdı Cumhuriyet başarılı oldu Her şeye karşın cumhunyet. ılk ve en buyük sınavından başanyla çıkmıştı Seçım elbette demokratık bır sıstemın onemlı bır göstergesı ve aşamasıydı Ama yeterlı mıydı seçımı kazanmak 9 Çünku eksıklerımız çoktu Ozelhkle ekonomık \e teknolojık eksıklenmız ve sınıfsal yapmın boşlukları vardı, ama sosyo-polıtık ıvme, demokrasıden ya- naydı lkıncı Dunya Savaşı sonrasının ıde- olojık etkılen, toplumu sıstemın değış- mesıne ıtıyordu Başanlı bır seçımle çok partılı duzene geçıldı, ama ışte o, demokrasının yaşatılması ıçın gereklı olan altyapı eksıklığı. kendını bellı et- meye ba^ladı Toplumun sınıfsal yapısı, sıyasal de- mokrasıyı korumaya ve gelıştırmeye yetmıyordu elbet DP, bu eksıklığın ayırdında değıldı, ıktıdann devamı ıçın populızme kaydı ve devnm ılkelerın- den verılen odunlerı oya çevırmeye kalkıştı Olaylar muhalefet ve ıktıdar arasındakı savaşımda, sert yöntemlen getırdı gundeme Dahası DP, cumhun- yetın temelındekı ılkelere soğuk bakı- yordu Devnmden ödün venlmesı, devletçı- seçkın kuşaklarda huzursuzluk yaratı- yordu 1960'lara gelındığınde de DP'nın ıktıdan seçımle de olsa terk et- meyeceğı kanısı yaygınlaştı ve DP'nın, yargı yetkısını de ıçeren bır duzenle- meyle TBMM'de bır komısyon kurarak muhalefetı tasfıyeye kalkışması. buraya kadar gelışen başka etkenlerle bırleşın- ce 27 Mayıs asker el atmasıyla karşıla- şıldı 27 Mayıs hareketı, Turkıye'ye, de- mokratık kurum ve kurallann abc'sını ıçeren bır anayasa armağan ettı Turkı- ye, ozledığı değışımın sağlanacağı ka- nısıyla yenı bır donemin eşığıne getınl- mıştı Değışımı gerçekleştırecek ve çağdaş gehşmeyı yakalayacaktık Ama önce 12 Mart, bır anayasayla değışımı yakalamanın kolay olmayacağına ışaret ettı Yetennce anlayamadık 12 Eylül gosterdı kı bır toplum eğer hak ve oz- gurluklen kendı çabasıyla elde etme- mışse, değen anlaşılamıyor Çunku öz- gurlük oksıjen gıbı, yokluğu ancak kaybedınce anlaşılıyor Toplum. eğer 12 Eylül'un getırdığı sıkıduzenı yaşamamış olsaydı, 27 Ma- yıs Anayasası'nın sağlamak ıstedığı duzenı aramayı duşunmeyecektı Çunku, toplumun çağdaş kazanımla- n Kemalıst devnmle yukandan venl- mıştı Ve ulusça her şeyı hep kolayca elde edeceğımızı duşluyorduk O düşun kolay gerçekleşmeyeceğını, 12 Mart ve 12 Eylul'len yaşadıktan sonra oğren- dık Ve ılk kez, sı\ıl toplum olmanın onemı anlaşıldı Ve sı\ıl orgutlenn on- culuğünde bır sosyal anlaşma yapılma- sı gundeme geldı Demokrasıye geçı- şın, salt seçımle gerçekleştınlemeyece- ğını venı yenı öğrenıyoruz (23) Özal aılesının de adının kanştığı Cıvan-Edes skandalı \e bunun uzantısı olduğu savlanan Emın Cankurtaran olayı. dahası mafyayla ılgılı konulann açıkça yazılıp soylenmesı, ıçınde bu- lunduğumuz durumun hangı aşamada oldugunu anlatır sanınm Ote yandan toplumu sarsan olayların eylemcılen cezaevınden çıktıktan sonra soluğu ABD'de alıyorlar Ulkenın mılyarlany- la bırlıkte Devletı yonetenlerle bırlıkte olunca kapılar açılıvenyor (24) Çağdaş Duşuncenın Işığında Ataturk Sempozyumu'nda Prof Dr Macıt Gokberk'ın teblığınden Eczacı- başı Vakfı Yayınlan cılt 1 s 293 (25) O Hançerlıoğlu Duşunce Tan- hı, s 222 (26) O Hançerlıoğlu Duşunce Tan- hı, s 222 (27) Burada Server Tanılh'nın 1976'da DGM onundekı savunmasında soyledığı şu sozler bır tanhsel öğretı olarak anımsatmak ıstenm "Bilim ada- mı kime ve nereye karşı sorumludur? Halkına ve tarihe karşı. Ya mahkemele- re? Asla, bilimadamı mahkemeterc kar- şı sorumlu değildir." (28) Bugun kureselleşme adı altında surdurulmek ıstenen emparyalıst so- murunun yandaşlan, -ıkıncı cumhun- yetçıler ve mandacılar- ulus-devlete karşı bır akım gelıştınyorlar O her etnık ve dınsel grubun Os- manlı tarzı bır sıstemle yonetılmesı ve boylece demokratıkleşme safsatası var ya, bunun kaynağı da ABD'nın urettığı polıtıkalardadır Noam Chomsky'nın (ABD'lı unlu dılbılımcı) dılımıze 'Kader Uçgenı' adü'la çevnlen yapıtındakı belgeye go- re Etnik ve dinsel cemaatler, Ortado- ğu'nun sosyal yapısını oluşturur. Bu ya- pıyı bozmamak gerekir. Ulusal devlet sistemi Ortadoğu'ya yabancıdır, en çok elli yıllık bir geçmişi vardır. Bu yabancı bir aşıdır, yıkılmalıdır. Vlillet etnik ve dinsel bakımdan orgütlenince, açık ve seçik sııularatoprağa kimse sahıp çıka- mayacak -(ya da herkes sahip çıkacak? E. Değer) ve bolge sürekli kanşüdıklar içine itilecektir. (Bolgede en çok ellı yıllık ulusal devletı yaşayan ulke, bu gönişlere ilişkin değerlendirme 1983'te yapılmış olduğuna göre, Türkiye'dır Bu goruşler de merkezı Kudus'te bulu- nan Amerıkan Gınşımcılık Enstıtu- su'nun çalışmalanndan ahnmıştır Yarın: Aydınlar Dilekçesi olayı Müdahaleci devlete karşı optimal devletSayın Prof Dr Orhan Şener ın gazetenız de " f USİAD Raporunun Duşöndurdukie- ri: Optimal Devlet ve Gerçekler" başlıgı al tında kaleme aldığı yazıda >onelttığı eleştın lcre ılışkın goruş \ e duşuncelenm a^ağıda yer almaktadır Konunun tartışılmabina ımkan sagladığı ıçın Profesor Şener e teşekkur et- mek ıstıyonım Doç Dr COŞKUN CAN AKTAN Center for Study of Pubhc Choıce, George Mason Unıversıty ŞENER - Raporda, devletın buyuklü- ğunun saptanmasına ılışkın olarak son derece onemlı bır yanılgıya duşulduğü gorülmektedır Kamu sektorunun bu- yukluğu olçulurken toplam vergı gelır- lennın GSMH'ye oranı yenne, toplam kamu harcamalannın GSMH'ye oranı kntennın kullanılması, cıddı yanlışlara yol açmıştır Meslektaşımızın bu yan- lışlığı bılınçlı olarak yaptığını duşun- muyorum Çunku ulkemızdekı akade- mısyenlenn 1-2 kışı dışında kalanı, >a- nı tamamına yakını, aynı hataya duş- mektedırler Ancak polıtıkacılann ve ışadamlannın da bılerek ya da bılmeye- rek benzer yanılgıya duşmelen, ulkenın geleceğını tehlıkeye duşurmektedır (26 6 1995, S 16) AKTAN - Devletın ekonomık buyük- luğunu ve ulusal ekonomı ıçensındekı yennı tespıt etmek ıçın de\ letın pıyasa ekonomısıne mudahale araçlannı knter olarak almak gereklıdır Vergi polıtıka- sı, devletın sahıp olduğu tek kamu polı- tıkası aracı değıldır Pıyasa ekonomısı üzennde dev letın mudahale araçlan çe- şıtlıdır ve tum bu araçlar devletın eko- nomıdekı yennı ve pıyasa ekonomısı- nın ışle>ışıne yaptığı mudahalelen be- lırlememıze yardımcı olur Devletın ekonomıye mudahale araçlannın başlı- calan şunlardır (1) Kamu harcamalan, (2), Vergı. (3) Borçlanma, (4) Para po- lıtıkası araçlan (5) Dış tıcaret polıtıka- sı araçlan, (6) Regulasyon ve kontrol- ler polıtıkası (fıyat ve mıktar kontrolle- n vs) (7) Yabancı sermaye uzenndekı sınırlamalar, (8) Toplam kamu ıstıhda- mı vs Tekrar behrtehm Vergı. pıyasa eko- nomısı kararlannı etkıleyen tek kamu polıtıkası aracı değıldır Vergı tanfele- nnın yapısı, marjınal vergı oranlan ve vergı / GSYIH oranı pekala devletın ekonomı ıçensındekı buyüklüğunu tes- pıt etmemıze ımkân sağlar Orneğın vergı yukunun daha ağır olduğu ulke- lerde devletın ekonomı ıçensındekı bu- yüklüğü, duşük vergı yukunun soz ko- nusu olduğu ulkelere oranla daha fazla- dır Vergı yüku dışında devletın toplam ıç ve dış borç yuku de devletın ekono- mık büyukJuğunu tespıt etmemıze ım- kân sağlar Kamu sektorunun genel ekonomı ıçensındekı payını ve yennı tespıt etmede en onemlı knterlerden bı- nsı toplam kamu harcamalan / GSYIH oranıdır Nıtekım lıteraturde amprık araştırmalarda devletın buyukluğunun temel gostergesı olarak harcama ' GSYIH oranı kullanılmaktadır Ulusla- rarası kuruluşlar da bu oranı esas ala- rak ulusal ekonomık faalıyetler ıçen- sınde kamu kesımı buyuklugunu tespıt etmeye çalışmaktadırlar Bu konuda Bırleşmış Mılletler tarafından gelıştın- len Ulusal Hes>aplar Sıstemı (System of Natıonal Accounts SNA) ıçerısınde kamu teşebbuslen dışında tüm merkezı ve yerel yonetım bınmlennın harcama- lannın GSYIH'ye oranı esas alınmak- tadır Benzer yöntem IMF, Dünya Ban- kası ve OECD tarafından da kullanıl- maktadır ŞENER - Devletın büyüklüğü ya da ekonomıdekı payı tenmınden, devletın pıyasa ekonomısınden çektığı kaynak- lar (ya da venler) olduğu anlaşılmalı- dır AKTAN - Yukanda da belırttığımız gıbı devletın buyukluğu ya da ekono- mıdekı payı tenmınden devletın pıyasa ekonomısımn ışleyışıne vaptığı her tur- lü malı, parasal ve dığer mudahale araçlannın kantıtatıf boyutlan ve kalı- tatıf etkılerı anlaşılmalıdır Orneğın marjınal vergı oranları ya da vergı GSYIH kadar (kantıtatıf analız), top- lam vergı gelırlennın vergı konusu ıtı- banyla bıleşımı (gelır, servet ve harca- ma vergılennın toplam vergı gelırlen ıçensındekı payı) de devletın ekonomı- dekı yennı ve payını saptamamıza yar- dımcı olur Aynı şekılde kamu harca- malan GSYIH oranı kadar personel harcamalannın, yatınm harcamalannın ve transfer harcamalannın toplam ka- mu harcamalan ıçensındekı pa>ı da devletın ekonomık buyukluğunu analız etmemıze ımkân sağlar Daha açık ıfade etmek gerekırse, devletın ekonomık buyukluğunu tespıt ederken başlıca şu sorulara cevap ara- narak analız yapılabılır (1) Devlet ne kadar harcama yapar 9 (2) Devlet eko- nomıdekı uretım faktorlennın ve kay- naklann ne kadanna sahıptır9 (3) Dev- letın toplam ışgucu pı> asasındakı payı nedır9 Bır başka ıfadeyle, kamu sektö- runde ıstıhdam edılen toplam persone- lın sayısı nedır9 (4) Devlet ne uretır9 Devletın tıcan ve sınaı mal uretımınde- kı payı nedır 9 Devletın eğıtım ve sağlık alanındakı pa>ı nedır9 Ulaştırma, ha- berleşme ve dığer altyapı hızmetlennde devletın yaptığı harcamalann oranı ne- dır 9 Onemle ve altını çızerek belırte- lım, tum bu konular uzennde yapılacak değerlendırmeler de devletın ekonomık buyukluğunu tespıt etmek ıçın yeterlı değıldır Yukanda belırttığımız gıbı malı ve parasal araçlar dışında devletın sahıp olduğu dığer ıktısat polıtıkası araçİan da devletın ekonomı ıçındekı yennı ve onemını ortaya koyar Orne- ğın toplam para arzındakı bır artış netı- ce ıtıban>la dev letın buyukluğunu etkı- ler Hukumetlerın özellıkle seçım do- nemlennde sık sık para basmaya yonel- melen, ekonomıde toplam para arzını arttınr Bunun sonucunda toplam kamu harcamalan artar ve devlet daha da ge- mşler Devletın dış tıcaret üzenndekı sınırlamalan da pekala devletın buyuk- luğunun bır gostergesı olabıhr Son yıl- larda vayımlanan bırçok araştırmada tum bu saydığımız knterler çerçevesın- de kamu sektorunun buyukluğu tespıt edılmeye çalışılmaktadır TUStAD ra- porunda kantıtatıf analız olarak genel ve merkezı devlet harcamalannın GSYIH ye oranı ve toplam kamu ıstıh- damı artış trendı yer almaktadır SÜRECEK ANKARA NOTLARI MUSTAFA EKMEKÇİ Aziz Nesin'in Çağrısı... Istanbul'da Yunus Nadı1995 Odul torenı, gor- kemlı oldu Orada, pek çok dost, tamdıkla karşılaş- tım Içmeden sarhoş gıbıydım Odul dağitımından sonra dans muzığıne uyarak Yıldız Sertel'le dans et- tım Bızı goren Necdet Uğur kollannı açmış gelıyor - Kıyamet kopacak, kıyamet dıyordu Odul torenının yapıldığı Ibrahım Paşa Sarayı, nasıl da kalabalıktı Istanbul'dan Guralp-Oralp Basım kardeşler, Alı Kaymak, Ahmet Aşıcı, Fakır Baykurt, ressam Tıraje Dikmen savunman Hılmı Durudo- ğan, Sabahattın Dikmen, Yıldız Sertel'le, odul tore- nınde buluşacaktık Bır boluk arkadaş gazeteden gıt- tık Ankara'dan gelenler arasında Muşerref Heki- moğlu ıle Guldal Mumcu da vardı Kırklarelı nde, Sabahattın Alı haftasını duzenleyenlerden Koy-Koop Başkanı Erdoğan Kanturer ıle Çağdaş Yaşamı Des- tekieme Dernegı Kırklarelı Başkanı Unal Başkur ge- lememışlerdı Nurcan Esmer ıle Mete Akyol da ge- lemeyenler arasındaydılar Ben de bır bakıma konuk sayılırdım, Benn Nadı'nın çağrılıs^dım ya, tum çağn- ları ben yapmışım gıbı koşturuyor, keyıflenıyordum, Ayda yılda bır goruştuğumuz Lale Tokuş'la, Şevket Tokuş - AJanya'ya, Alaattın Otel'e beklıyoruz, dıyorlardı, kefinnı al gel' Set Otel hazırlıklannı ıyı yapmıştı Torende yok yok- tu Gece, dostlanmda, Durudogan'larda kaldım Ertesı akşam da Istanbul'dan Bonn'da bır goreve atanan Alman Konsolosluğu Basın Ataşesı Bayan Monika Iversen'ın kokteyhne gıttım Orada Başkonsotos Ba- yan Chnstıane Geısslerkuss'la, Konsolosluk Ataşe- sı Monika Mohavıng'le Basın Ataşe Yardımcısı Er- menı kızı Lusyen Keklık le tanıştım Gazetecılerden yıllardır goruşmedığım Samı Kohen'le karşılaşıver-1 dım Ikımız de oyle sevındık kı Rona Aybay'la eşı de oradaydı Özlem gıderdık Alman Konsolosluğu, yuz yıllık bır yapı Buraya eskıden "Kuşlu Koşk" derler- mış, dort yanında Alman kartalı olduğu ıçın Konso- losluk, 2 Dunya Savaşı'nda, galıba, kapaiı kalmış bır sure • •• » 30 hazıran cuma gunu, Aziz Nesin'ın, "Basın Mü- zes/"ndekı toplantısındaydım Aziz Nesın, koktendın- cılığe (fundamentalızme) karşı tum aydınlan, kuruluş- lan goreve çağınyordu Aziz Nesın şoyle dıyordu. "Dinsel gencılık, bağnazlık ve yobazlık anlamına gelen fundamentalızm çağımızda salt Turkıye'nın de- ğıl dunyanın başat sonınudur Avrupa'nın her ulke- sınde Amenka'da olduğu gıbı Japonya'da tankatlar yoluyla Isvıçre gıbı bır ulkede 60 kışının toplu ıntıhan olan yenı çıkmış bır dın aracıhğıyla dinsel gencılık dünyamızda surmektedır Korfez Savaşı'nın USA'nın önderlığınde bırkaç gün ıçınde bıtınlmesıne karşın Bosna Hersek savaşının 10 yıldan ben surmesı, gızlı bır Hınstıyanlık koktendıncılığı (fundamentalızmt) ola- rak gorülmektedır Fılıstın-lsraıl arasındakı bıtmeyen duşmanlık ve savaş da zaman zaman Musevı kökten- dıncılığının açık belırtılendır Hındıstan'da Budıstlenn Islam camılerınt yakmış olmalan ve daha bunun gıbı davranışlar goze batıcı fundamentalıst hareketlerdır. Dunyanın hemen her yennde gorulmekte olan bu fundamentalıst hareketlenn en amansızı Islam ulkele- nnde gorülmektedır Son yıllarda Islam bağnazlığı (fa- natızm) ve koktendıncılık bır dunya tehlıkesı halını al- mışlardır Mısır, Cezayır, Sudan, Bengladeş sureklı olarak koktendıncılığe savaşım vermek zorunda olan tehlıkelı olan bölgelerdır " Aziz Nesın, "fundamentalızm" sozcuğune henuz Turkçe bır karşılık bulamadığını soyledı Oysa, bu sozcuğun karşılığı olan "köktendıncı" sozcuğu tutun- muş bır sozcuktu Aziz Nesın konuşmasını şoyle surdurdu "Çok daha ılgınç olanı şudur Goruştuğum Avru- palı aydınlar kuruluşundan ben Islam fundamentalız- mı hegemonyası altında bulunan Suudı Arabıstan'ı fundamentalıstler arasında saymayıp salt Iran'ı fun- damentalıst rejım altında gormektedırier Bunun ne- denı elbette bellıdır Dunyanın kısaca çızmeye çalışb- ğım bu çok tehlıkelı durumun ıçınde Turkıye'nın yen en tehlıkelı noktalardan bınndedır Turkıye'de Islamı fundamentaltzm gunden gune azgınlaşmaktadır Açıkça ve korkusuzca gerçeklen soylemek gerekırse yıllardan ben pariamentolar fundamentalızmın daha da azgınlaşmasına uygun yasalar çıkarmakta, yasalan çıkaramadıklan zamanlarda boyle bır ortamı hazırta- mak ıçın ellennden gelenı yapmaktadırlar Her huku- met bu yobazlık ve bağnazlık yolunda kendisinden oncekınden gen kalmamak ıçın bağnazca yöntemlen uygulamayı surdurmektedır Butun amaçlan halkı bağnazlığı ozler durumlara duşurup, sonra da gen bıraktırdıklan halkın oylanna demokrası dıyerek sanl- mak yoluyla tam köktendıncı (fundamentalıst) ıktıdan elde etmektır Turkıye'nın gerçekçı, ılencı, demokrat aydınlan, her geçen gun, yıtınlmış bır gun olacaktır Halkımıza olan borçlarımızı yenne getırmek zorundayız Bu arada, bır onlem olarak Istanbul'da bır uluslararası antıfun- damentalıst konferans duzenlemeyı tasanmlıyorum Bu konferansı uluslararası duzeyde kurabılmek ıçın şımdıye dek Isvıçre de, Isveç'te, Almanya'da, Avus- turya'da ve Amenka'da ılışkılerde bulundum ve her ılışkıden son kertede olumlu yanıtlar aldım Bu ılışkı- lerın daha d a genışletılerek yurutulebılmesı ıçın boyle bır uluslararası örgutlenmeye hazır olduklannı bana bıldırdıler " Aziz Nesin'ın konuşması buncağız değıldı Aynca, onenlen vardı 2 Temmuz'da Turkıye'de on bınler yu- rudu Bır daha Sıvas'lann otmaması, Madımak Ote- lı'nde aydınların yanmaması ıçın koktendıncılığın kokunun kurutulması gerekıyordu Bu açıdan Aziz Nesin'ın çağrısı çok onemlıydı.. BULMACA SEDAT YAŞAYAft 1 2 3 4 5SOLD\NS4ĞA: 1/ Geleneksel Türk mımarlığın- 1 da. odanın cephe- _ sınde yer alan uç ^ yanı pencerelı ku- 3 çuk çıkma 2/ Psı- kanalızdılınde kı- şının öz benlığı Yüzün şakakla çe- ne arasındakı ya- nı 3/ Sıbırya'dakı sık ormanlara ve- nlen ad Yunan abecesmde bır harf 4/ Eskı Mı- sır'da guneş tannsı Satranç- tabırtaş 5/Eskı Turk gureş- lennden bın "O rutbe pest olursun her ne rütbe et- sen" (Nabı) 6/ Duzgün ve ıyı konuşma yetısı 'O' gösterme sıfatının eskı bıçı- mı 7/Turkıye'nın plakaışa- retı Köle, kul 8/ Ermerus- tan'ın para bırımı Ellı şı- nıkhk tahıl olçeğı 9/ Şarkı Yunan mıtolojısuıde guzel sanatlann dokuz pensınden bın YUKARIDAN AŞAĞIYA: 1/Yünlubırkumaşcınsı 2/Mert, kalender ve babacan kımse Fıçıcı kesen 3/ Güneydoğu Anadolu ıle Irak Turk bolgesınde ezgı ıle söylenen manı Radon elementının sımgesı 4/ Galyum elementının sımge- sı Karakter 5/KazDağı'nınantıkdönemlerdekıadı Ye- nne koyma, yenne kullanma 61 Bır gosterme sıfatı Dü- şûncesızce her ışe atılan 7/ Mesaj Gözlen gormeyen 8/ Eskı Mısır'da gok tannçası Kol gucünu gelıştırmek ıçın kullanılan şışe bıçımınde cımnastık aracı 9/Denlenn ıç yü- zundekı et parçalannı kazıyarak temızleme ışlemı ,
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle