28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
24 TEMMUZ 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOM ŞrkeMer kuçuk ortağa cimri •İSTANBUL(AA)- Borsa şırketleri yüksek faiz oranlan nedeniyle her yıl olduğu gibi bu yıl da gözünü küçük ortağının cebine dikti. Bu yılın ilk 6 ayında sermaye artınrruna giden 40 şirket, bedelli sermaye arttınmı yolu ile küçük ortağından 3.44 trilyon lira kaynak sağlarken. onlara ancak 2.57 trilyon lira temüttü dağıtabildiler. Sermayeye ihtiyaç duyan 40 şirket bu yılın ilk 6 ayında bedelli sermaye arttınmına giderek küçük ortaklanndan 3 trilyon 439 milyar 373 milyon lira para topladılar. Şirketier buna karşın küçük ortakJanna 2 trilyon 573 milyar 646 milyon liralık temettü ödemesinde bulundular. Şirketler böylece küçük ortağının cebinden 865 milyar 727 milyon lira fazladan almış oldular Yabancı sermayeye yeni düzen • ANKARA (AA) - Şirket kuruluşu, sermaye artışı veya hisse alım bedeli olarak yurtdışından getirildiği belgelenen dövizler, TL'ye çevrilmeden bankalarda şirket veya hisse devri yapan ortak adına açılacak döviz tevdiat hesabında serbestçe tutulabilecek. Dünkü Resmi Gazate'de yayımlanan karara göre mevcut yabancı sermayeli şirketlerin mevzuatlannda değişiklik yapmaya Hazine yetkili olacak. Karar, şirket kuruluşu, sermaye artışı veya hisse alım bedeli olarak yurtdışından getirildiği belgelenen dövizlerin, TL'ye çevrilmeden bankalarda şirket veya ortak adına açılacak hesapta serbestçe tutulabilmesini hükme bağlıyor. Aynca, şirket kuruluşu, ortaklığa katılma ve şube açma durumunda, yurt dışında yerleşik her bir kişi veya kuruluşun asgari 50 bin dolar tutannda yabancı sermaye getirmeleri gerekiyor. Uzanlar, Metaş'ı aldıktan sonra Erdemir, Adıyaman Çimento ve KUMAŞ'a da teklif verdi KÎT sabıkahsı vazgeçmiyorANKARA (Cumhuriyet Bûro- su) - Özelleştirme uygulamalan çerçevesinde aldıklan 5 çimento fabrikasının borcunu 1 yıl gecik- tirerek kapatan ve Çukurova ile Kepez Elektrik şirketlerinin gelir- lerinden dolayı TRT'ye vermele- ri gereken 500 milyar lirayı halen ödemeyen Uzan ailesi. satışa çı- kanlan KtT'Ierin çoğuna talip ol- du. Buyıl satışa çıkanlan KİT'ler- den Metaş'ı ele geçiren Uzanlar, Ereğli-Demir Çelik Fabrikası (Er- demir), Adıyaman Çimento ve Kütahya Magnezit Işletmeleri AŞ'ye de (KÜMAŞ) teklif verdi- ler. • Devletten satın aldıklan 5 çimento fabrikasının borcunu 1 yıl geciktirerek kapatan ve Çukurova ile Kepez Elektrik şirketlerinin gelirlerinden dolayı TRT'ye vermeleri gereken 500 milyar lirayı halen ödemeyen Uzan ailesi, satışa çıkanlan KİT'lerin çoğuna talip oldu. Bu yıl satışa çıkanlan KlT'lerden Metaş'ı ele geçiren Uzanlar; Erdemir, Adıyaman Çimento ve KÜMAŞ'a da teklif verdi. Özelleştirme çalışmalan çerçe- vesinde 1992 yılında aldıklan La- dik, Gaziantep, Trabzon, Şanlıur- fa ve Bartın çimento fabrikalan için geçen yıl ödemeleri gereken 17 milyon dolarlık taksitı 1 yıl ge- ciktirerek kapatan Uzan ailesi. Çukurova ve Kepez Elektrik'i al- dıktan sonra TRT'ye vermeleri gereken gelir payıni da ödemedi- ler. Uzanlar'ın, çoğunluk hissesine sahip olduklan Çukurova ve Ke- pez Elektrik'in gelirlerinin yüzde 3.5'ini, şirkete ortaklığı çerçeve- sinde TRT'ye ödemeleri gereki- yor. TRT de Uzanlar"dan bu çerçe- vede almalan gereken 500 milyar liralık alacağinı tahsil edebilmek için dava açtı. Özelleştirme kapsamında satın aldıklan KtT'lerin borcunu öde- meyi geciktiren ve kâr paylannı dağıtmayan Uzanlar'ın, SSK'ye de yaklaşık 600 milyar liralık prim borcu bulunuyor. Uzanlar aynca, 1993 yılında 8 milyon dolara aldıklan Türk Oto- motiv Endüstrisi'ni (TOE), ara- dan 1 yıl geçmeden kapattılar. Özelleştirme uygulamalannın başladıgı günden itibaren KİT sa- tışlanna en çok katılan gruplar- dan biri olan Uzan ailesi, bu yıl açılan ihalelerde hemen hemen kâr eden bütün işletmelere teklif verdiler. Özelleştirme programi çerçe- vesinde şubat ayında satışa çıka- nlan Metaş'ın yüzde 42.55 ora- nındaki hissesi 57 milyon 900 bin dolara mart ayında Uzanlar'a sa- tılırken aile, Ereğli Demir-Çelik Işletmesi (Erdemir), Adıyaman Çimento ve KÜMAŞ'a da talip oldu. Fon indiriminin lüks arabalarla sınırlandınlması, orta gelire seslenen ithalatçılan sinirlendirdi Yerb otoıııobüe gümriik koruması • Yüce Auto Genel Müdürü Hasan Öztermiyeci, "Bu otomobillerdeki fon indiriminin zaten zengin olan alıcı açısından önemi yok. Fiyatlann düşmesi, orta gelirli olanlar için önemli. Kasıt aramıyoruz, ancak farklılık konmasıyla, yerli otoüreticüerinin korunması amaçlanmış olabilir" dedi. Ekonomi Servisi - Güm- rük birliğine ujTim çerçeve- sinde alınan gümriik ındiri- mi karannın lüks otomobil- lere yarayacağı kaydedildı. tthalat rejimi kararnamesi ile ithal otomobillerin güm- rük vergisi ve fon oranlann- da yapılan değişiklik, orta gelir grubuna hitap eden otomobil ithalatçılannın tepkisine neden oldu. 9 Temmuz 1995 tarihli Resmi Gazete'de yayımla- narak yürürlüğe giren karar- name ile motor hacmi 2000 cm3'ün üzerinde olan oto- mobillere yüzde 25 oranın- da toplu konut fonu indirimi öngörülüyor. Uygulamadan sadece Av- rupa Birliği (AB) ve EFTA üyesi ülkelerin yararlanabil- mesi, Üçüncü Dünya ülke- lerinin ise kapsam dışında bırakılması, "çiftestandart" olarak değerlendiriliyor. Skoda Türkiye Distribü- törü Yüce Auto Genel Mü- dürü Hasan Öztermiyeci. gümrük vergi oranlannda yapılan indirimlerin diğer ülkeieri de kapsaması halin- de gelir düzeyi belli olan ül- kemizde, geniş tüketici gru- buna hitap eden markalann daha ucuza sunulabileceği- ni söyledi. 2000 cc'nin üzerindeki araçlann "lüks otomobil" sınıfına girdiğini belırten Öztermiyeci, "Buotomobil- lerde yapılacak fon indirimi- nin zaten zengin aucı açısın- dan büyük bir önemi yok. Fiyatlann düşmesi, orta ge- lirii olanlar için önemli. Ka- sıt aramıyoruz, ancak fark- lılık konmasıyla, gümrük birliği öncesi yerli otomobil üreticilerinin korunması amaçlanmış olabilir" diye konuştu. Lada Türkiye Distribütö- rü Çelik Motor AŞ ithalat yetkilisi Nurettin Erdoğan ise AT ve EFTA dışında ka- lan ûlkelerin gümrük indiri- minden yararlanamaması- nın. rekabeti zorlaştıracağı- nı söyleyerek "Zaten güm- rük birîiğinin eşiğindeyiz. Gerçekleştiğinde Avrupa TopluluğıTnun dışanda ka- lan ülkelere uyguladığı ra- kamian uyguJamak zorun- Fon indiriminin sadece lüks otomobiller için uygulanmasının zaten zengin olan alıcı için bir önemi bulunmuyor. da olacağız. Ancak üst yöne- timce kârdan zarar edilme- si ya da maüyetine sauşlar düşünülebilir" dedi. İthal Otomobiller Türki- ye Mümessilleri Demeği Başkanı İlhan Çetinkaya ise gümrük birliğine geçişin ba- zı kurallan olduğunu vurgu- layarak şöyie konuştu: "1 Ocak 19%'da gümrük birliğine geçeceksek yıllar önce başlablan süreci uygu- lamamız la/ım. Onlann ku- rallanna göre vaşamak zo- runda olacağız. Aynca Özel Tüketim Vergisi Yasası'yla da gümrük birliğine parâlei revizyon yapılıyor. Burada da otomobiller için silindir hacmi ayınmı yapılarak yer- li otomobiller korunabüir. Ancak ihracaün teşvik edü- mesi açısından korumanın kalkması gerekir." tthalat rejimi ile ilgili eleştirilersürerken ithal oto- mobil satışlannda ekono- mik krize bağlı olarak ge- çen yıl başlayan gerileme- nin bu yıl da sürdüğü bildi- rildi. Bu yılın ocak-haziran döneminde ithal otomobil satışları, geçen yılın aynı dönemine göre yüzde 52.6 azalarak 6 bin 777'de kaldı. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA NATO, Bosna krizmi atlatamaz I ki kutuplu dünyanın ortadan kalkmasından sonra Avru- pa'da büyük bir politik belir- sizlik oluştu. Soğuk Savaş sonrası Avrupa, karşılaştığı so- rurtlann hemen hepsini, birbiri ar- dına yapılan uzlaşmalaria oluşan hassas dengeler üzerinde erte- leyerek ilerlemeye başladı. Çö- zülemeyen sorunlar birikmeye. ağıriaşmaya başladılar. Bu kar- maşıklık, en öldürücü birşekilde, eski Yugoslavya topraklarında çıkan savaşın etrafında oluşan uzlaşma ve dengelerde kendini gösterdi: ABD ve Avrupa bir ta- raftan eski Yugoslavya'da çıkan iç savaşta tarafsız kaldılar, birta- raftan Müslümanlara silah am- bargosu uyguladılar, diğer taraf- tan da silah ambargosu uygula- dıkları insanları savaş içinde ko- ruma politikasını benimsediler. Sırpların, Birleşmiş Milletler'in koruması altındaki bölgelere sal- dırmasıyla biriikte bu politika if- las etti ve Bosna krizi bu tür uz- laşma ve erteleme politikalarının artık işlemediği yeni bir aşama- ya girdı. Fransız Devlet Başkanı Jacques Chirac'ın Bosna'ya askeri müdahalede bulunmak, hatta Srebrenica'yı zor yolu ile geri almak için yaptığı çağrı, bu- gün yepyeni ve farklı bir duru- mun oluştuğunu gösterdi. Batı artık bir karar almalı ve "müda- hale etmeliydi". Böylece bu ka- rarın alınmasının ve uygulanma- sının en önemli aracı olan NA- TO'nun geleceği üzerinde de bü- yük bir soru işareti oluştu. NATO ve ABD lideriiği NATO'nun en önemli özelliği ve Soğuk Savaş sırasındaki gü- cünün kaynağı, ABD liderliğinin damgasını taşımasıydı. NA- TO'nun liderliğinin fiilen ABD'ye ait olması ABD'nin katkısını ve inisiyatiftni garanti ediyordu. Bu madalyonun öbür yüzü ise NA- TO'nun ABD inisiyatifi dışında iş- leyemeyen bir kurum olarak şe- killenmiş olmasıydı. Soğuk Sa- vaş sonrası dünyada değişen koşullarda bu denklem tersine döndü. NATO'nun hâlâ ABD kontrolünde olması bir avantaj olmaktan çıkıp bizzat NATO'nun varlığını tehdit eder bir hale gel- di. ABD'nin NATO içindeki liderli- ğini sürdürebilmesi ve inisiyatifi elde tutabilmesi, belirgin bir dış politika doktrinine sahip olma- sından geçiyor. Ne ki ABD Soğuk Savaş sonrasında bu doktrini kaybetti. Zaman içinde ABD dış politikası giderek daha çok iç po- litikaya tabi olarak iyice belirsiz ve değişken bir hale geldi. İçin- de bulunduğumuz dönemde ise başkanlık seçimlerinin yaklaş- makta olması, ABD iç politikası- nın taraflan arasındaki rekabeti keskinleştirerek ve aynı zaman- da da elini kolunu bağlayarak be- lirsizliği arttırdı. Kimse ABD as- kerlerini, ölmesi olasılığı olan bir savaşa katmaktan yana değil. Bu noktadan sonra ise aynlıklar istemiyorlar. NATO içinde Yuna- nistan'ın Sırplara, Türkiye'nin Bosnalı Müslümanlara yakınlığı, italya'nın askeri müdahaleden yana olmadığı göz önüne alındı- ğında durumun karmaşıklığı iyi- ce görülüyor. Chirac'ın sert çıkı- şında ise Kuzay Afrika ve Orta- doğu'daki Müslüman ülkelerle olan ilişkileri ve ileriye yönelik he- saplan büyük rol oynadı. Buna karşılık Almanya, Doğu Avru- pa'da gittikçe gelişen ekonomik ve politik etkilerini göz önüne al- mak ve uzun dönemli beklentile- ri açısından Rusya ile olan ilişki- lerinde dikkatli davranmak zo- runda. Diğer taraftan NATO, eski Do- başlıyor. ABD'de Kongre'yi kont- rol eden Cumhuriyetçiler, Bob Dolu'un ifade ettiği plana göre ABD'nin hızla Bosna'dan çıkma- sından ve Müslümanlara uygula- nan silah ambargosunu tek ta- raflı olarak kaldırmasından yana. Başkan Clinton ise ambargoyu tek taraflı kaldırarak halen Bos- na'da asker bulunduran Avrupa ülkeieri ile arasını bozmak istemi- yor. Bunun yerine Clinton, banş gücünü güçlendirmek istiyor. Böylece ABD, dış politikasını be- lirlemekte güçlük çektiği için li- derlik işlevini yerine getiremiyor ve NATO felç oluyor. NATO'yu oluşturan Avrupa ül- keieri arasında da bir görüş bir- liği yok. Jacques Chirac askeri müdahaleden yana birtutum içi- ne girerken, ingiltere ve Alman- ya, özellikle bir Fransız inisiyatifi altında bir savaşın içine çekilmek ğu Bloku ülkelerine karşı tutu- munu belirlememenin sancılan- nı yaşıyor. Bu ülkeler olası bir Rusya tehdidine karşı bir an ev- vel NATO'ya girmek istiyorlardı. Rusya ise NATO'nun doğuya doğru genişlemesini bir tehdit olarak görüyor. Bu sorun etrafın- da ABD-Rusya ve diğer NATO ülkeieri arasında çok hassas ve çok nazik bir konsensus oluş- muş ve NATO'nun genişlemesi sorunu ertelenmişti. Bunları ha- tırlamamın nedeni Bosna konu- sunda Rusya'nın benimsediği tutum. Cuma günü yapılan Londra Konferansı'nın belirli bir sonuç üretememesinde, NATO üyelerinin kendi aralarındakı farklılıklann yanı sıra Bosna kri- zinin başından beri Sırpları des- tekleyen Rusya'nın, bir NATO müdahalesinden veya silah am- bargosunun kalkmasından yana olmayan tutumu da büyük rol oy- nadı. NATO ülkeieri, özellikle Rusya'daki reform sürecine ve Rusya ile ilişkilere büyük yatınm yapmış olan Clinton hükümeti, Doğu Avrupa'da oluşmuş olan konsensusa dikkat etmek zo- rundalar. Savaş veya savaş! Londra Konferansı'na hazıria- nırken, İngiltere Devlet Bakanı Malcolm Rrfkin, "Bosna'da bir savaş seçeneğini göz önüne al- mıyoruz" diyordu. Halbuki Ba- tı'nın bu krizden bir savaş yaşa- madan çıkması hemen hemen imkânsız hale geldi. Birleşmiş Milletler Banş Gücü Bosna'yı terk edecek olsa, Sırplarla çatış- madan bunu yapması olası gö- rülmüyor. Cumartesi verilen ka- rar doğrultusunda "şiddetli hava saldınsı" uygulanacak olsa yer- deki askerleri korumak için yine savaşa girmek gerekiyor. Bu sa- vaşın düzenlenmesinin, sürdü- rülmesinin getireceği sorunlara ve askeri müdahale Somali'ye benzer bir başansızlıkla sonuç- landığında bunun üye ülkeler arasında yaratacağı karşılıklı suçlamaya NATO'nun dayanma- sı imkânsız. Diğer taraftan Batı'nın, yarat- tığı bu karmaşa ve kaostan son- ra Bosna'dan çekilmeyi başar- ması halinde bile Bosna krizinin, hızla Makedonya ve Kosova'yı da içine alacak, bu yolla Arnavut- luk'u, Bulgaristan'ı, Yunanistan'ı ve Türkiye'yi de etkileyecek, ABD ve Avrupa ülkeieri ile Rus- ya'yı dolaylı olarak karşı karşıya getirecek bir Balkan savaşına doğru genişlemesinin olasılığı da çok büyük. "Soğuk Savaş" sonrası dö- nem, görülen o ki, bir 'sonra' ol- maktan ziyade, bir başka döne- min 'öncesi' olmak kaderiyle karşı karşıya. Dünyada hâkim olan politik, ekonomik sistemin bu dünya üzerinde yaşayan in- sanların gereksinimlerine cevap vermekte zorluk çektiğinin her gün biraz daha ortaya çıktığı bu "yeni dönem "de savaşlar ve şid- detli ekonomik-mali krizler ise ar- tık genel kural haline geliyor. Bosna krizi böyle bir yeni döne- min başlamış olduğunun en büyük işareti. Istihdoma Dünya Bankası katkısı UFUKTEKİN ADANA - Dünya Banka- sı, Türkiye'nin işsizlik soru- nunun çözümüne katkıda bulunmaya başladı. Banka- nın trilyonu bulan desteği sayesinde geçen yıl 15 bin kişiye iş bulunduğu belirtil- di. fşçi Bulma Kurumu'nun yürüttüğü projeyle 2 bin yı- lına kadar 72 bin 500 kişinin "iş sahibi" olması hedefle- niyor. Dünya Bankası 107 milyon dolar tutannda işgü- cü proje desteği sağladı. Yet- kililerin verdiği bilgiye gö- re 7 alt bölümden oluşan projenin 40 milyon dolarlık (16 trilyon lira) bölümü "işe yerleştinneeğitinu"'' için har- canmaya başlandı. ts ve lşçi Bulma Kurumu Işgücü Yerleştirme ve Reha- bilitasyon Daire Başkanı Bahattin Öztekin, geçen yıl başlatılan ve 5 yıl içerisinde tamamlanmasi planlanan projenin başanyla yürütül- düğünü belirtti. Öztekin'in verdiği bilgi- lere göre İş ve lşçi Bulma Kurumu, "piyasanın en çok aradığı iş ve meslekler" için araştırma yapıyor. Yurt dü- zeyinde farklılık da gösterse talebe göre çalışma yapıla- rak işyerleriyle görüşülüyor ve kıirs açılıyor. Verilen bil- giye göre turizm, en fazla iş- çi arayan sektör olarak ilk sı- rada. Onu tekstil sektörü iz- liyor. Servis, bar hizmetlisi, ön büro hizmetlisi, bilgisa- yar destekli ofis hizmetlisi, overlokçu, makine dikişçisi, ütücü, kalıpçı, iplikçi şu an- da ilk kademede aranan meslekler. Yoğun olarak Iz- mir. Bursa, Adana, Gazian- tep yöresinde açılan kurslar- dan mezun olanlann hiçbiri- nin iş bulamama sorunu ya- şamadiğına dikkat çekiliyor. Öztekin ile diğer görevliler, "Kursu bitirip de iş arayan yok. Ccreti az bulup 'ben kendi işimi daha yüksek üc- retle bulabilirim' diyen var" diyorlar. ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Yapıyı Yıkarak mı? Herekonominin birsürükleyici sektörü vardır. Eko- nomiyi sırtında taşıyan sektör, bu özelliğini ya öbür sektörlerie olan ilişkilerinin "sayısalbüyüklüğünden" ya da teknolojiye dayalı rekabet gücünü arttırıcı "ni- teüğinden" alır. Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde tekno- loji yaratılması çok çok sınırlı kaldığından, sayısal açı- dan büyük sektörierin sürükleyiciliği büyük önem ta- şır. Ekonomi bu sektörün büyümesine göre biçimle- niyor. Türkiye ekonomisinde "inşaat" sektörü bu nitelik- tedir. Başta iş bulma olmak üzere, yatınm ve ulusal üretime katkı yönünden ağırlığı yadsınamaz. "Kent- lerde çalışan her on kişiden biri" bu sektörde iş bu- luyor. Yıllık sabit sermaye yatınmlarının yaklaşık dört- te birini çeken bu sektör, toplam ulusal üretim değe- rinin de yüzde onuna yakın bir bölümünü üretiyor. İnşaat sektörünün önemini daha da arttırarak "ki- lit" sektör olmasını sağlayan çok önemli özelliği, öbür sektörlerden satın aldıklannın büyüklüğüdür. Gerçek- ten de Devlet Istatistik Enstitüsü'nün girdi-çıktı ça- lışmalarının sonuncusuna göre "birbirim inşaat üre- timinin içinde" demir-çelik ve çimento, sırasryla, yak- laşık yüzde 11 ve yüzde 8 bir paya sahiptirler. Bun- lan yüzde 6.5 ile ağaç işleri, her biri yüzde 6'şar pay- larla taş ve toprağa dayalı sanayi, ticaret ve taşıma- cılık izliyor. İnşaat sektöründeki bir gerileme, önce- likle bu sektörierin üretimini vuruyor; üretimlerinin azalmasına yol açıyor. Ek olarak çok önemli bir nokta daha var. Bir birim inşaat içinde ücret ödemelerinin payı yüzde 20 do- layındadır. Ekonominin inşaat sektörü büyük bir gerileme için- dedir. Geçen günlerde enstitü, "1995 yılının ilk üç ayında, 1994 yılının ilk üç ayına göre yapı ruhsatı alan yapı sayısında yüzde 28.2, yapı kullanma izin belgesi alan yapı sayısında da yüzde 38.8'lik düşüş gerçekleştiğini" açMadı. Yıneleyelim, gerileme "mev- simlik" bir olgu değildir, bir "ekonominin bunalım yı- lı olan"1994 yılının "aynı dönemine" göredir. Bu azalmanın uzun dönemde konut sorunu başta olmak üzere ekonominin üzerinde yapacağı olumsuz etkiler bir yana, asıl kısa dönemde inşaata girdi sağ- layan öbür sektörierin üretimini de olumsuz yönde et- kilemesiyle zincirleme etkisinin giderek yaygınlaşa- cağı sonucuna vanlabilir. Aynı doğrultuda, inşaata doğrudan bağlı ve büyük ölçüde niteliksiz işgücüne açık, iş bulma olanakları- nın çok sınırlı kalacağı, daha doğrusu işsizliğin daha da ağıriaşacağı da belirtilmektedir. İnşaat alanındaki bu gerileme daha da olumsuz bir renge, sabit sermaye yatırımları açısından bakıldı- ğında bürünüyor. Bina ve bina dışı inşaat yatınmları, sermaye birikiminin, makine ve teçhizat ile biriikte, te- mel göstergesidir. Ekonominin geleceği açısından çok kaygı vermesi gereken nokta, bu yılın ilk çeyre- ğinde, sabit sermaye oluşumunun yine geçen yılın ay- nı dönemine göre yaklaşık yüzde 17 azaldığıdır. Yük- sek ölçüdeki bu yatınm azalmaları, kamu kesiminin bina dışı inşaatı yaklaşık yüzde 51, bina inşaatını yüz- de 28 azaltmasından, özel sektörün de makine ve teçhizat yatırımını geçen yıla göre yaklaşık yüzde 26 azaltmış olmasından kaynaklanıyor. Inşaatın durumu, gerçekte, topluma "Istikrar ön- lemleri" adı altında 1994'ün 5 Nisanı'nda sunuteın düzenlemelerin, üretimi arttıncı bir niteliği olmadığı- nı bir kez daha kanrtlıyor. Gerçekten de ünlü 5 Nisan Kararian'nın, özünde işçi ve memurlan yoksullaştır- maktan başka bir işe yaramadığı her gün biraz daha açıklık kazanıyor. Kuşkusuz yabancı sermaye çevre- lerine olumlu görünmek amacıyla "döviz kuru" baş- ta olmak üzere kimi salt "parasal değişkenlerin istik- ran"nı amaçlarsanız, o ayn. Ayrı da, ekonominin üre- tim sektörierinde yaşanan gerilemenin, sonuçta, ula- şıldığı sanılan parasal istikrarı nasıl yerie bir ettiğini de yine en iyi yabancı sermaye çevreleri bilir. Yerii üretim yapısını yıkarak uzun dönemde yaban- cılara şirin görünme olanağı bile yoktur. Yatınmsızlı- ğın, üretimsizliğin ve işsizliğin giderek ağırlaştığı bir ortamdan, kuşkusuz ilk kaçacak olan, yüksek faiz- den yararlanmak üzere de gelmiş olsa yine yabancı sermayedir. Borçlu çiftçilere uyarı ANKARA (AA)-Borç faizlerinin silinmesiyle ilgili yasadan yararlanmak isteyen çiftçiler için başvuru süresi 29 temmuz cumartesi günü sona eriyor. Yasadan yararlanmak isteyen çiftçilerin borçlu olduklan kuruluşlara dilekçe ile başvurmalan gerekiyor. Başvuruda bulunmayan çiftçilerin durdurulmuş olan takibatlanna, ağustos ayının başından itibaren yeniden başlanacak. Alınan bilgiye göre, borç faizlerinin silinmesi için başvuru yapanlann sayısı 280 binin üzerinde. Yasa, yaklaşık 1 milyon çiftçinin borç faizlerini kapsıyor. Başvuru sayısının şimdilik az olduğunu belirten yetkililer, son iki üç gün içinde söz konusu rakamın artacağını belirttiler. Borç faizlerinin silinmesi konusunda sürenin uzatılması imkânın bulunmadığını belirten yetkililer, ödemenin 1996 yılı sonuna kadar yapılabileceğini, bunun yapılmaması halinde, ağustos başında durdurulmuş olan takibatlara yeniden başlanılacağını kaydettiler. OKAN TEKSTİL SAN. VE TIC. ANONIM ŞIRKETI'NDEN TASARRUF SAHİPLERİ İÇİN SİRKÜLER SERMAYEMİZ 66.790.000.000- LİRASI NAKİT KARŞILIĞI 154.140.000.000- LİRASI İÇ KAYNAKLAROAN KARŞILANMAK SURETİYLE 77.070.000.000.- LİRADAN 300.000.000.000.- LİRAYA ARTIRILMAKTADIR. ARTIRILAN SERMAYtYİ TEUSİL EDEN HİSSE SENETLERİ SERUAYE PİYASASI KURULUNCA 26/5/1995 TARİH VE 76'659 SAYI İLE KAYDA ALINMIŞTIR. ANCAK KAYDA ALINMA ORTAKLIĞIMIZIN VE HİSSE SENEUERİNIN KURUL VEYA KAMUCA TEKEFFÛLÛ ANUMINA GELMEZ. Ortaklığmız İle ilgili ayrtntd bilgitefi Içeren lzahnam« 31/5/1995 ıa*tm)e Utanbu* Ticaret sidHne tesdl 05/6/1995 tarih ve sayiı TTSG'nden ilan edilmiş olup ayrca aşağıda adres ve telefon numaralan belirttlen şirket merfcezi, irtibat bûroları, halka arza aradfc eden Egebank A.Ş.'nin markez ve şubelerinde (menkul kıymeltef birimlennde) incelemeye aç* tutulmaktadr Otaklanmn»ı yeni pay alma haJdannı kullanmasından sonra kalan 182.877.881.- Ura lutarmdakl paylar 27/7/1995 ile 10/8/1995 tarihleri arasnda 15 gün süreyfe aşağıda beürtilen başvuru yerlerinde satılacaktr. Bir paym nominal değeri 50.000- TL. ohjp İMKB'de oluşacakftyattansatlacaktır. BAŞVURU Ş E K Ü : Bu sarmaye artırmmda pay almak sureiıyie ortak olmak isteyen tasarrul sahiplerinin satş süresi içinde islanbul M8ntaj| KıymeHer Borsastnda Işlem yapmaya yetkiit bankalar ve aracı kurumlardan oluşan borsa üyelarinden birina başvurmaları gerekmektadir. İZAHNAMENİN İNCELEUEYE AÇIK TUTULDUĞU YERLER: Şirkat ItorkSZİ: Ankara Asfaltı Emek SHesi Durajı No:7 Acbadem4STANBUL Tel: (0216) 325 20 21 Fabrlka: Organize Sanayi Bölgesi Başpınar/GAZİANTEP Tel: (0342) 337 12 61 Şube: Fatih Cad. Keresteciler Sitesı Uzun Sk. Mavi Çarşı Han No:25 Merter/İSTANBUL Tel: (0212) 637 26 93 Aracı Kuruluş: Egebank AŞ. Merfcez Şubesi BOyûkdere Cad. NO:106 Esentepe^STANBUL Tel' (0212) 275 13 80
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle