Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
24 TEMMUZ 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOM
ŞrkeMer
kuçuk
ortağa cimri
•İSTANBUL(AA)-
Borsa şırketleri yüksek faiz
oranlan nedeniyle her yıl
olduğu gibi bu yıl da
gözünü küçük ortağının
cebine dikti. Bu yılın ilk 6
ayında sermaye artınrruna
giden 40 şirket, bedelli
sermaye arttınmı yolu ile
küçük ortağından 3.44
trilyon lira kaynak
sağlarken. onlara ancak
2.57 trilyon lira temüttü
dağıtabildiler. Sermayeye
ihtiyaç duyan 40 şirket bu
yılın ilk 6 ayında bedelli
sermaye arttınmına giderek
küçük ortaklanndan 3
trilyon 439 milyar 373
milyon lira para topladılar.
Şirketier buna karşın küçük
ortakJanna 2 trilyon 573
milyar 646 milyon liralık
temettü ödemesinde
bulundular. Şirketler
böylece küçük ortağının
cebinden 865 milyar 727
milyon lira fazladan almış
oldular
Yabancı
sermayeye yeni
düzen
• ANKARA (AA) -
Şirket kuruluşu, sermaye
artışı veya hisse alım
bedeli olarak yurtdışından
getirildiği belgelenen
dövizler, TL'ye
çevrilmeden bankalarda
şirket veya hisse devri
yapan ortak adına açılacak
döviz tevdiat hesabında
serbestçe tutulabilecek.
Dünkü Resmi Gazate'de
yayımlanan karara göre
mevcut yabancı sermayeli
şirketlerin mevzuatlannda
değişiklik yapmaya Hazine
yetkili olacak. Karar, şirket
kuruluşu, sermaye artışı
veya hisse alım bedeli
olarak yurtdışından
getirildiği belgelenen
dövizlerin, TL'ye
çevrilmeden bankalarda
şirket veya ortak adına
açılacak hesapta serbestçe
tutulabilmesini hükme
bağlıyor. Aynca, şirket
kuruluşu, ortaklığa katılma
ve şube açma durumunda,
yurt dışında yerleşik her bir
kişi veya kuruluşun asgari
50 bin dolar tutannda
yabancı sermaye
getirmeleri gerekiyor.
Uzanlar, Metaş'ı aldıktan sonra Erdemir, Adıyaman Çimento ve KUMAŞ'a da teklif verdi
KÎT sabıkahsı vazgeçmiyorANKARA (Cumhuriyet Bûro-
su) - Özelleştirme uygulamalan
çerçevesinde aldıklan 5 çimento
fabrikasının borcunu 1 yıl gecik-
tirerek kapatan ve Çukurova ile
Kepez Elektrik şirketlerinin gelir-
lerinden dolayı TRT'ye vermele-
ri gereken 500 milyar lirayı halen
ödemeyen Uzan ailesi. satışa çı-
kanlan KtT'Ierin çoğuna talip ol-
du. Buyıl satışa çıkanlan KİT'ler-
den Metaş'ı ele geçiren Uzanlar,
Ereğli-Demir Çelik Fabrikası (Er-
demir), Adıyaman Çimento ve
Kütahya Magnezit Işletmeleri
AŞ'ye de (KÜMAŞ) teklif verdi-
ler.
• Devletten satın aldıklan 5 çimento fabrikasının borcunu 1 yıl geciktirerek
kapatan ve Çukurova ile Kepez Elektrik şirketlerinin gelirlerinden dolayı TRT'ye
vermeleri gereken 500 milyar lirayı halen ödemeyen Uzan ailesi, satışa çıkanlan
KİT'lerin çoğuna talip oldu. Bu yıl satışa çıkanlan KlT'lerden Metaş'ı ele geçiren
Uzanlar; Erdemir, Adıyaman Çimento ve KÜMAŞ'a da teklif verdi.
Özelleştirme çalışmalan çerçe-
vesinde 1992 yılında aldıklan La-
dik, Gaziantep, Trabzon, Şanlıur-
fa ve Bartın çimento fabrikalan
için geçen yıl ödemeleri gereken
17 milyon dolarlık taksitı 1 yıl ge-
ciktirerek kapatan Uzan ailesi.
Çukurova ve Kepez Elektrik'i al-
dıktan sonra TRT'ye vermeleri
gereken gelir payıni da ödemedi-
ler.
Uzanlar'ın, çoğunluk hissesine
sahip olduklan Çukurova ve Ke-
pez Elektrik'in gelirlerinin yüzde
3.5'ini, şirkete ortaklığı çerçeve-
sinde TRT'ye ödemeleri gereki-
yor.
TRT de Uzanlar"dan bu çerçe-
vede almalan gereken 500 milyar
liralık alacağinı tahsil edebilmek
için dava açtı.
Özelleştirme kapsamında satın
aldıklan KtT'lerin borcunu öde-
meyi geciktiren ve kâr paylannı
dağıtmayan Uzanlar'ın, SSK'ye
de yaklaşık 600 milyar liralık
prim borcu bulunuyor.
Uzanlar aynca, 1993 yılında 8
milyon dolara aldıklan Türk Oto-
motiv Endüstrisi'ni (TOE), ara-
dan 1 yıl geçmeden kapattılar.
Özelleştirme uygulamalannın
başladıgı günden itibaren KİT sa-
tışlanna en çok katılan gruplar-
dan biri olan Uzan ailesi, bu yıl
açılan ihalelerde hemen hemen
kâr eden bütün işletmelere teklif
verdiler.
Özelleştirme programi çerçe-
vesinde şubat ayında satışa çıka-
nlan Metaş'ın yüzde 42.55 ora-
nındaki hissesi 57 milyon 900 bin
dolara mart ayında Uzanlar'a sa-
tılırken aile, Ereğli Demir-Çelik
Işletmesi (Erdemir), Adıyaman
Çimento ve KÜMAŞ'a da talip
oldu.
Fon indiriminin lüks arabalarla sınırlandınlması, orta gelire seslenen ithalatçılan sinirlendirdi
Yerb otoıııobüe gümriik koruması
• Yüce Auto Genel Müdürü Hasan
Öztermiyeci, "Bu otomobillerdeki fon
indiriminin zaten zengin olan alıcı açısından
önemi yok. Fiyatlann düşmesi, orta gelirli
olanlar için önemli. Kasıt aramıyoruz, ancak
farklılık konmasıyla, yerli otoüreticüerinin
korunması amaçlanmış olabilir" dedi.
Ekonomi Servisi - Güm-
rük birliğine ujTim çerçeve-
sinde alınan gümriik ındiri-
mi karannın lüks otomobil-
lere yarayacağı kaydedildı.
tthalat rejimi kararnamesi
ile ithal otomobillerin güm-
rük vergisi ve fon oranlann-
da yapılan değişiklik, orta
gelir grubuna hitap eden
otomobil ithalatçılannın
tepkisine neden oldu.
9 Temmuz 1995 tarihli
Resmi Gazete'de yayımla-
narak yürürlüğe giren karar-
name ile motor hacmi 2000
cm3'ün üzerinde olan oto-
mobillere yüzde 25 oranın-
da toplu konut fonu indirimi
öngörülüyor.
Uygulamadan sadece Av-
rupa Birliği (AB) ve EFTA
üyesi ülkelerin yararlanabil-
mesi, Üçüncü Dünya ülke-
lerinin ise kapsam dışında
bırakılması, "çiftestandart"
olarak değerlendiriliyor.
Skoda Türkiye Distribü-
törü Yüce Auto Genel Mü-
dürü Hasan Öztermiyeci.
gümrük vergi oranlannda
yapılan indirimlerin diğer
ülkeieri de kapsaması halin-
de gelir düzeyi belli olan ül-
kemizde, geniş tüketici gru-
buna hitap eden markalann
daha ucuza sunulabileceği-
ni söyledi.
2000 cc'nin üzerindeki
araçlann "lüks otomobil"
sınıfına girdiğini belırten
Öztermiyeci, "Buotomobil-
lerde yapılacak fon indirimi-
nin zaten zengin aucı açısın-
dan büyük bir önemi yok.
Fiyatlann düşmesi, orta ge-
lirii olanlar için önemli. Ka-
sıt aramıyoruz, ancak fark-
lılık konmasıyla, gümrük
birliği öncesi yerli otomobil
üreticilerinin korunması
amaçlanmış olabilir" diye
konuştu.
Lada Türkiye Distribütö-
rü Çelik Motor AŞ ithalat
yetkilisi Nurettin Erdoğan
ise AT ve EFTA dışında ka-
lan ûlkelerin gümrük indiri-
minden yararlanamaması-
nın. rekabeti zorlaştıracağı-
nı söyleyerek "Zaten güm-
rük birîiğinin eşiğindeyiz.
Gerçekleştiğinde Avrupa
TopluluğıTnun dışanda ka-
lan ülkelere uyguladığı ra-
kamian uyguJamak zorun-
Fon indiriminin sadece lüks otomobiller için uygulanmasının zaten zengin olan alıcı için bir önemi bulunmuyor.
da olacağız. Ancak üst yöne-
timce kârdan zarar edilme-
si ya da maüyetine sauşlar
düşünülebilir" dedi.
İthal Otomobiller Türki-
ye Mümessilleri Demeği
Başkanı İlhan Çetinkaya ise
gümrük birliğine geçişin ba-
zı kurallan olduğunu vurgu-
layarak şöyie konuştu:
"1 Ocak 19%'da gümrük
birliğine geçeceksek yıllar
önce başlablan süreci uygu-
lamamız la/ım. Onlann ku-
rallanna göre vaşamak zo-
runda olacağız. Aynca Özel
Tüketim Vergisi Yasası'yla
da gümrük birliğine parâlei
revizyon yapılıyor. Burada
da otomobiller için silindir
hacmi ayınmı yapılarak yer-
li otomobiller korunabüir.
Ancak ihracaün teşvik edü-
mesi açısından korumanın
kalkması gerekir."
tthalat rejimi ile ilgili
eleştirilersürerken ithal oto-
mobil satışlannda ekono-
mik krize bağlı olarak ge-
çen yıl başlayan gerileme-
nin bu yıl da sürdüğü bildi-
rildi. Bu yılın ocak-haziran
döneminde ithal otomobil
satışları, geçen yılın aynı
dönemine göre yüzde 52.6
azalarak 6 bin 777'de kaldı.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ / ERGİN YILDIZOĞLU LONDRA
NATO, Bosna krizmi atlatamaz
I
ki kutuplu dünyanın ortadan
kalkmasından sonra Avru-
pa'da büyük bir politik belir-
sizlik oluştu. Soğuk Savaş
sonrası Avrupa, karşılaştığı so-
rurtlann hemen hepsini, birbiri ar-
dına yapılan uzlaşmalaria oluşan
hassas dengeler üzerinde erte-
leyerek ilerlemeye başladı. Çö-
zülemeyen sorunlar birikmeye.
ağıriaşmaya başladılar. Bu kar-
maşıklık, en öldürücü birşekilde,
eski Yugoslavya topraklarında
çıkan savaşın etrafında oluşan
uzlaşma ve dengelerde kendini
gösterdi: ABD ve Avrupa bir ta-
raftan eski Yugoslavya'da çıkan
iç savaşta tarafsız kaldılar, birta-
raftan Müslümanlara silah am-
bargosu uyguladılar, diğer taraf-
tan da silah ambargosu uygula-
dıkları insanları savaş içinde ko-
ruma politikasını benimsediler.
Sırpların, Birleşmiş Milletler'in
koruması altındaki bölgelere sal-
dırmasıyla biriikte bu politika if-
las etti ve Bosna krizi bu tür uz-
laşma ve erteleme politikalarının
artık işlemediği yeni bir aşama-
ya girdı. Fransız Devlet Başkanı
Jacques Chirac'ın Bosna'ya
askeri müdahalede bulunmak,
hatta Srebrenica'yı zor yolu ile
geri almak için yaptığı çağrı, bu-
gün yepyeni ve farklı bir duru-
mun oluştuğunu gösterdi. Batı
artık bir karar almalı ve "müda-
hale etmeliydi". Böylece bu ka-
rarın alınmasının ve uygulanma-
sının en önemli aracı olan NA-
TO'nun geleceği üzerinde de bü-
yük bir soru işareti oluştu.
NATO ve ABD lideriiği
NATO'nun en önemli özelliği
ve Soğuk Savaş sırasındaki gü-
cünün kaynağı, ABD liderliğinin
damgasını taşımasıydı. NA-
TO'nun liderliğinin fiilen ABD'ye
ait olması ABD'nin katkısını ve
inisiyatiftni garanti ediyordu. Bu
madalyonun öbür yüzü ise NA-
TO'nun ABD inisiyatifi dışında iş-
leyemeyen bir kurum olarak şe-
killenmiş olmasıydı. Soğuk Sa-
vaş sonrası dünyada değişen
koşullarda bu denklem tersine
döndü. NATO'nun hâlâ ABD
kontrolünde olması bir avantaj
olmaktan çıkıp bizzat NATO'nun
varlığını tehdit eder bir hale gel-
di.
ABD'nin NATO içindeki liderli-
ğini sürdürebilmesi ve inisiyatifi
elde tutabilmesi, belirgin bir dış
politika doktrinine sahip olma-
sından geçiyor. Ne ki ABD Soğuk
Savaş sonrasında bu doktrini
kaybetti. Zaman içinde ABD dış
politikası giderek daha çok iç po-
litikaya tabi olarak iyice belirsiz
ve değişken bir hale geldi. İçin-
de bulunduğumuz dönemde ise
başkanlık seçimlerinin yaklaş-
makta olması, ABD iç politikası-
nın taraflan arasındaki rekabeti
keskinleştirerek ve aynı zaman-
da da elini kolunu bağlayarak be-
lirsizliği arttırdı. Kimse ABD as-
kerlerini, ölmesi olasılığı olan bir
savaşa katmaktan yana değil.
Bu noktadan sonra ise aynlıklar
istemiyorlar. NATO içinde Yuna-
nistan'ın Sırplara, Türkiye'nin
Bosnalı Müslümanlara yakınlığı,
italya'nın askeri müdahaleden
yana olmadığı göz önüne alındı-
ğında durumun karmaşıklığı iyi-
ce görülüyor. Chirac'ın sert çıkı-
şında ise Kuzay Afrika ve Orta-
doğu'daki Müslüman ülkelerle
olan ilişkileri ve ileriye yönelik he-
saplan büyük rol oynadı. Buna
karşılık Almanya, Doğu Avru-
pa'da gittikçe gelişen ekonomik
ve politik etkilerini göz önüne al-
mak ve uzun dönemli beklentile-
ri açısından Rusya ile olan ilişki-
lerinde dikkatli davranmak zo-
runda.
Diğer taraftan NATO, eski Do-
başlıyor. ABD'de Kongre'yi kont-
rol eden Cumhuriyetçiler, Bob
Dolu'un ifade ettiği plana göre
ABD'nin hızla Bosna'dan çıkma-
sından ve Müslümanlara uygula-
nan silah ambargosunu tek ta-
raflı olarak kaldırmasından yana.
Başkan Clinton ise ambargoyu
tek taraflı kaldırarak halen Bos-
na'da asker bulunduran Avrupa
ülkeieri ile arasını bozmak istemi-
yor. Bunun yerine Clinton, banş
gücünü güçlendirmek istiyor.
Böylece ABD, dış politikasını be-
lirlemekte güçlük çektiği için li-
derlik işlevini yerine getiremiyor
ve NATO felç oluyor.
NATO'yu oluşturan Avrupa ül-
keieri arasında da bir görüş bir-
liği yok. Jacques Chirac askeri
müdahaleden yana birtutum içi-
ne girerken, ingiltere ve Alman-
ya, özellikle bir Fransız inisiyatifi
altında bir savaşın içine çekilmek
ğu Bloku ülkelerine karşı tutu-
munu belirlememenin sancılan-
nı yaşıyor. Bu ülkeler olası bir
Rusya tehdidine karşı bir an ev-
vel NATO'ya girmek istiyorlardı.
Rusya ise NATO'nun doğuya
doğru genişlemesini bir tehdit
olarak görüyor. Bu sorun etrafın-
da ABD-Rusya ve diğer NATO
ülkeieri arasında çok hassas ve
çok nazik bir konsensus oluş-
muş ve NATO'nun genişlemesi
sorunu ertelenmişti. Bunları ha-
tırlamamın nedeni Bosna konu-
sunda Rusya'nın benimsediği
tutum. Cuma günü yapılan
Londra Konferansı'nın belirli bir
sonuç üretememesinde, NATO
üyelerinin kendi aralarındakı
farklılıklann yanı sıra Bosna kri-
zinin başından beri Sırpları des-
tekleyen Rusya'nın, bir NATO
müdahalesinden veya silah am-
bargosunun kalkmasından yana
olmayan tutumu da büyük rol oy-
nadı. NATO ülkeieri, özellikle
Rusya'daki reform sürecine ve
Rusya ile ilişkilere büyük yatınm
yapmış olan Clinton hükümeti,
Doğu Avrupa'da oluşmuş olan
konsensusa dikkat etmek zo-
rundalar.
Savaş veya savaş!
Londra Konferansı'na hazıria-
nırken, İngiltere Devlet Bakanı
Malcolm Rrfkin, "Bosna'da bir
savaş seçeneğini göz önüne al-
mıyoruz" diyordu. Halbuki Ba-
tı'nın bu krizden bir savaş yaşa-
madan çıkması hemen hemen
imkânsız hale geldi. Birleşmiş
Milletler Banş Gücü Bosna'yı
terk edecek olsa, Sırplarla çatış-
madan bunu yapması olası gö-
rülmüyor. Cumartesi verilen ka-
rar doğrultusunda "şiddetli hava
saldınsı" uygulanacak olsa yer-
deki askerleri korumak için yine
savaşa girmek gerekiyor. Bu sa-
vaşın düzenlenmesinin, sürdü-
rülmesinin getireceği sorunlara
ve askeri müdahale Somali'ye
benzer bir başansızlıkla sonuç-
landığında bunun üye ülkeler
arasında yaratacağı karşılıklı
suçlamaya NATO'nun dayanma-
sı imkânsız.
Diğer taraftan Batı'nın, yarat-
tığı bu karmaşa ve kaostan son-
ra Bosna'dan çekilmeyi başar-
ması halinde bile Bosna krizinin,
hızla Makedonya ve Kosova'yı
da içine alacak, bu yolla Arnavut-
luk'u, Bulgaristan'ı, Yunanistan'ı
ve Türkiye'yi de etkileyecek,
ABD ve Avrupa ülkeieri ile Rus-
ya'yı dolaylı olarak karşı karşıya
getirecek bir Balkan savaşına
doğru genişlemesinin olasılığı da
çok büyük.
"Soğuk Savaş" sonrası dö-
nem, görülen o ki, bir 'sonra' ol-
maktan ziyade, bir başka döne-
min 'öncesi' olmak kaderiyle
karşı karşıya. Dünyada hâkim
olan politik, ekonomik sistemin
bu dünya üzerinde yaşayan in-
sanların gereksinimlerine cevap
vermekte zorluk çektiğinin her
gün biraz daha ortaya çıktığı bu
"yeni dönem "de savaşlar ve şid-
detli ekonomik-mali krizler ise ar-
tık genel kural haline geliyor.
Bosna krizi böyle bir yeni döne-
min başlamış olduğunun en
büyük işareti.
Istihdoma
Dünya Bankası
katkısı
UFUKTEKİN
ADANA - Dünya Banka-
sı, Türkiye'nin işsizlik soru-
nunun çözümüne katkıda
bulunmaya başladı. Banka-
nın trilyonu bulan desteği
sayesinde geçen yıl 15 bin
kişiye iş bulunduğu belirtil-
di. fşçi Bulma Kurumu'nun
yürüttüğü projeyle 2 bin yı-
lına kadar 72 bin 500 kişinin
"iş sahibi" olması hedefle-
niyor. Dünya Bankası 107
milyon dolar tutannda işgü-
cü proje desteği sağladı. Yet-
kililerin verdiği bilgiye gö-
re 7 alt bölümden oluşan
projenin 40 milyon dolarlık
(16 trilyon lira) bölümü "işe
yerleştinneeğitinu"'' için har-
canmaya başlandı.
ts ve lşçi Bulma Kurumu
Işgücü Yerleştirme ve Reha-
bilitasyon Daire Başkanı
Bahattin Öztekin, geçen yıl
başlatılan ve 5 yıl içerisinde
tamamlanmasi planlanan
projenin başanyla yürütül-
düğünü belirtti.
Öztekin'in verdiği bilgi-
lere göre İş ve lşçi Bulma
Kurumu, "piyasanın en çok
aradığı iş ve meslekler" için
araştırma yapıyor. Yurt dü-
zeyinde farklılık da gösterse
talebe göre çalışma yapıla-
rak işyerleriyle görüşülüyor
ve kıirs açılıyor. Verilen bil-
giye göre turizm, en fazla iş-
çi arayan sektör olarak ilk sı-
rada. Onu tekstil sektörü iz-
liyor. Servis, bar hizmetlisi,
ön büro hizmetlisi, bilgisa-
yar destekli ofis hizmetlisi,
overlokçu, makine dikişçisi,
ütücü, kalıpçı, iplikçi şu an-
da ilk kademede aranan
meslekler. Yoğun olarak Iz-
mir. Bursa, Adana, Gazian-
tep yöresinde açılan kurslar-
dan mezun olanlann hiçbiri-
nin iş bulamama sorunu ya-
şamadiğına dikkat çekiliyor.
Öztekin ile diğer görevliler,
"Kursu bitirip de iş arayan
yok. Ccreti az bulup 'ben
kendi işimi daha yüksek üc-
retle bulabilirim' diyen var"
diyorlar.
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Yapıyı Yıkarak mı?
Herekonominin birsürükleyici sektörü vardır. Eko-
nomiyi sırtında taşıyan sektör, bu özelliğini ya öbür
sektörlerie olan ilişkilerinin "sayısalbüyüklüğünden"
ya da teknolojiye dayalı rekabet gücünü arttırıcı "ni-
teüğinden" alır.
Türkiye gibi gelişmekte olan ekonomilerde tekno-
loji yaratılması çok çok sınırlı kaldığından, sayısal açı-
dan büyük sektörierin sürükleyiciliği büyük önem ta-
şır. Ekonomi bu sektörün büyümesine göre biçimle-
niyor.
Türkiye ekonomisinde "inşaat" sektörü bu nitelik-
tedir. Başta iş bulma olmak üzere, yatınm ve ulusal
üretime katkı yönünden ağırlığı yadsınamaz. "Kent-
lerde çalışan her on kişiden biri" bu sektörde iş bu-
luyor. Yıllık sabit sermaye yatınmlarının yaklaşık dört-
te birini çeken bu sektör, toplam ulusal üretim değe-
rinin de yüzde onuna yakın bir bölümünü üretiyor.
İnşaat sektörünün önemini daha da arttırarak "ki-
lit" sektör olmasını sağlayan çok önemli özelliği, öbür
sektörlerden satın aldıklannın büyüklüğüdür. Gerçek-
ten de Devlet Istatistik Enstitüsü'nün girdi-çıktı ça-
lışmalarının sonuncusuna göre "birbirim inşaat üre-
timinin içinde" demir-çelik ve çimento, sırasryla, yak-
laşık yüzde 11 ve yüzde 8 bir paya sahiptirler. Bun-
lan yüzde 6.5 ile ağaç işleri, her biri yüzde 6'şar pay-
larla taş ve toprağa dayalı sanayi, ticaret ve taşıma-
cılık izliyor. İnşaat sektöründeki bir gerileme, önce-
likle bu sektörierin üretimini vuruyor; üretimlerinin
azalmasına yol açıyor.
Ek olarak çok önemli bir nokta daha var. Bir birim
inşaat içinde ücret ödemelerinin payı yüzde 20 do-
layındadır.
Ekonominin inşaat sektörü büyük bir gerileme için-
dedir. Geçen günlerde enstitü, "1995 yılının ilk üç
ayında, 1994 yılının ilk üç ayına göre yapı ruhsatı
alan yapı sayısında yüzde 28.2, yapı kullanma izin
belgesi alan yapı sayısında da yüzde 38.8'lik düşüş
gerçekleştiğini" açMadı. Yıneleyelim, gerileme "mev-
simlik" bir olgu değildir, bir "ekonominin bunalım yı-
lı olan"1994 yılının "aynı dönemine" göredir.
Bu azalmanın uzun dönemde konut sorunu başta
olmak üzere ekonominin üzerinde yapacağı olumsuz
etkiler bir yana, asıl kısa dönemde inşaata girdi sağ-
layan öbür sektörierin üretimini de olumsuz yönde et-
kilemesiyle zincirleme etkisinin giderek yaygınlaşa-
cağı sonucuna vanlabilir.
Aynı doğrultuda, inşaata doğrudan bağlı ve büyük
ölçüde niteliksiz işgücüne açık, iş bulma olanakları-
nın çok sınırlı kalacağı, daha doğrusu işsizliğin daha
da ağıriaşacağı da belirtilmektedir.
İnşaat alanındaki bu gerileme daha da olumsuz bir
renge, sabit sermaye yatırımları açısından bakıldı-
ğında bürünüyor. Bina ve bina dışı inşaat yatınmları,
sermaye birikiminin, makine ve teçhizat ile biriikte, te-
mel göstergesidir. Ekonominin geleceği açısından
çok kaygı vermesi gereken nokta, bu yılın ilk çeyre-
ğinde, sabit sermaye oluşumunun yine geçen yılın ay-
nı dönemine göre yaklaşık yüzde 17 azaldığıdır. Yük-
sek ölçüdeki bu yatınm azalmaları, kamu kesiminin
bina dışı inşaatı yaklaşık yüzde 51, bina inşaatını yüz-
de 28 azaltmasından, özel sektörün de makine ve
teçhizat yatırımını geçen yıla göre yaklaşık yüzde 26
azaltmış olmasından kaynaklanıyor.
Inşaatın durumu, gerçekte, topluma "Istikrar ön-
lemleri" adı altında 1994'ün 5 Nisanı'nda sunuteın
düzenlemelerin, üretimi arttıncı bir niteliği olmadığı-
nı bir kez daha kanrtlıyor. Gerçekten de ünlü 5 Nisan
Kararian'nın, özünde işçi ve memurlan yoksullaştır-
maktan başka bir işe yaramadığı her gün biraz daha
açıklık kazanıyor. Kuşkusuz yabancı sermaye çevre-
lerine olumlu görünmek amacıyla "döviz kuru" baş-
ta olmak üzere kimi salt "parasal değişkenlerin istik-
ran"nı amaçlarsanız, o ayn. Ayrı da, ekonominin üre-
tim sektörierinde yaşanan gerilemenin, sonuçta, ula-
şıldığı sanılan parasal istikrarı nasıl yerie bir ettiğini
de yine en iyi yabancı sermaye çevreleri bilir.
Yerii üretim yapısını yıkarak uzun dönemde yaban-
cılara şirin görünme olanağı bile yoktur. Yatınmsızlı-
ğın, üretimsizliğin ve işsizliğin giderek ağırlaştığı bir
ortamdan, kuşkusuz ilk kaçacak olan, yüksek faiz-
den yararlanmak üzere de gelmiş olsa yine yabancı
sermayedir.
Borçlu çiftçilere uyarı
ANKARA (AA)-Borç
faizlerinin silinmesiyle
ilgili yasadan yararlanmak
isteyen çiftçiler için
başvuru süresi 29 temmuz
cumartesi günü sona
eriyor. Yasadan
yararlanmak isteyen
çiftçilerin borçlu olduklan
kuruluşlara dilekçe ile
başvurmalan gerekiyor.
Başvuruda bulunmayan
çiftçilerin durdurulmuş
olan takibatlanna, ağustos
ayının başından itibaren
yeniden başlanacak.
Alınan bilgiye göre, borç
faizlerinin silinmesi için
başvuru yapanlann sayısı
280 binin üzerinde. Yasa,
yaklaşık 1 milyon
çiftçinin borç faizlerini
kapsıyor. Başvuru
sayısının şimdilik az
olduğunu belirten
yetkililer, son iki üç gün
içinde söz konusu
rakamın artacağını
belirttiler. Borç faizlerinin
silinmesi konusunda
sürenin uzatılması
imkânın bulunmadığını
belirten yetkililer,
ödemenin 1996 yılı
sonuna kadar
yapılabileceğini, bunun
yapılmaması halinde,
ağustos başında
durdurulmuş olan
takibatlara yeniden
başlanılacağını
kaydettiler.
OKAN TEKSTİL SAN. VE TIC. ANONIM ŞIRKETI'NDEN
TASARRUF SAHİPLERİ İÇİN SİRKÜLER
SERMAYEMİZ 66.790.000.000- LİRASI NAKİT KARŞILIĞI 154.140.000.000- LİRASI İÇ KAYNAKLAROAN KARŞILANMAK SURETİYLE
77.070.000.000.- LİRADAN 300.000.000.000.- LİRAYA ARTIRILMAKTADIR.
ARTIRILAN SERMAYtYİ TEUSİL EDEN HİSSE SENETLERİ SERUAYE PİYASASI KURULUNCA 26/5/1995 TARİH VE 76'659 SAYI İLE
KAYDA ALINMIŞTIR. ANCAK KAYDA ALINMA ORTAKLIĞIMIZIN VE HİSSE SENEUERİNIN KURUL VEYA KAMUCA TEKEFFÛLÛ
ANUMINA GELMEZ.
Ortaklığmız İle ilgili ayrtntd bilgitefi Içeren lzahnam« 31/5/1995 ıa*tm)e Utanbu* Ticaret sidHne tesdl 05/6/1995 tarih ve sayiı TTSG'nden
ilan edilmiş olup ayrca aşağıda adres ve telefon numaralan belirttlen şirket merfcezi, irtibat bûroları, halka arza aradfc eden Egebank
A.Ş.'nin markez ve şubelerinde (menkul kıymeltef birimlennde) incelemeye aç* tutulmaktadr
Otaklanmn»ı yeni pay alma haJdannı kullanmasından sonra kalan 182.877.881.- Ura lutarmdakl paylar 27/7/1995 ile 10/8/1995 tarihleri
arasnda 15 gün süreyfe aşağıda beürtilen başvuru yerlerinde satılacaktr.
Bir paym nominal değeri 50.000- TL. ohjp İMKB'de oluşacakftyattansatlacaktır.
BAŞVURU Ş E K Ü :
Bu sarmaye artırmmda pay almak sureiıyie ortak olmak isteyen tasarrul sahiplerinin satş süresi içinde islanbul M8ntaj| KıymeHer
Borsastnda Işlem yapmaya yetkiit bankalar ve aracı kurumlardan oluşan borsa üyelarinden birina başvurmaları gerekmektadir.
İZAHNAMENİN İNCELEUEYE AÇIK TUTULDUĞU YERLER:
Şirkat ItorkSZİ: Ankara Asfaltı Emek SHesi Durajı No:7 Acbadem4STANBUL Tel: (0216) 325 20 21
Fabrlka: Organize Sanayi Bölgesi Başpınar/GAZİANTEP Tel: (0342) 337 12 61
Şube: Fatih Cad. Keresteciler Sitesı Uzun Sk. Mavi Çarşı Han No:25 Merter/İSTANBUL Tel: (0212) 637 26 93
Aracı Kuruluş: Egebank AŞ. Merfcez Şubesi BOyûkdere Cad. NO:106 Esentepe^STANBUL Tel' (0212) 275 13 80