03 Mayıs 2024 Cuma English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 1995 PAZAR HABERLER TKP ve TBKP'nin merkez komitesi üyelerinden Cemal Kral, dünya pratiğinin sosyalizmi haklı çıkardığını söylüyor: Sosyalizm insanlığın geleceğidir K ral da eski lüfek. Ya- şam imbi- ğinden süzü- len sayısız deneyimle soluğunun taze- liğini koruyor. mücadele- sini sürdürüyor. Sosyalist Enternasyonal amblemi al- tındaki "Sosyalistler Tartı- şıyor" dizimizi. ilgiyle iz- liyor. Ancak bu amblem- den komünistlenn dışanda tutulduğu anlamını çıkar- madığını vurgu!ayıp.- 'Seç- me olanağım obaydı bu tar- hşmaya orak çekiçli amMem altında ka- tılmak isterdim" demeyi de ıhmal etmı- yor... - "SSCB, variığı vegcldiği noktaaçısın- dan özellikle günccl tartışmalarda önem- li bir hareket noktası. Biz de söyleşimize buradan başla>alım.~ - Ortada bir gerçek var. Sovyetler Bır- ligi vesosyalizmindurumuylailgili. Ka- bul etmek gerekiyor ki şimdilerde Avru- pa'da, bir heyüla dolaşmıyor. Öyleyse so>- yalizm öldü mu.' Bu soruyu anlamak. cıd- den mümkün değil. Sistem çöktü diye sosyalizm neden ölsün. En ıvisini Abidin Dino söylemiştı: "Marksizm öldü diye önümüze bir tabut koydular. Açük bak- tık kL tabut boş." - Sosyalizm öldü değil tabii ki. Sov- yetler Birliği'ne ilişkin..." - Öncelikle. nesnel bazı yasallıklar, öz- nel müdahalelerle önlenir sanıldı. Örne- ğin. üretimaraçlan üzerindeki özel mül- kiyetin kaldınlmasının. gericiliğin belinin kınlmasının, geri dönüşü imkânsız kıldı- ğı sanıldı. Sovyet ve halk demokrasisi ti- pi devletin, o koşullarda ve her zaman için nihai modcl olarak algılanması \e modelingeliştirilmesi biryana. a\Tien ko- runmasına bile özen gösterilmemesi, bu alanda yozlaşmaya neden oldu. Yani, hal- kın yönetime katılması sağlanamadı. -"Oysa sosyalizm, halk için_." - Devrimci teori olmadan. de\rimci pratik olmaz. Oysa teori dondu ve otuz- kırk yıl boyunca son söylenenler tekrar- landı durdu. Marksizm- Leninizmi günü- müzkoşullannayükselticiçalışmalarya- pılmadı; yaşayan. gelişen biröğreti hali- ne getirilemedi. Genelde ekonomik sa- vaş kaybedildi. llk Sputnik'in fırlatılma- sı, uzaya ilk insanın gönderilmesı gibi gösterişli çıkışlar. gözleri boyadı. lş gü- cünün \ erimliliği olduğu yerde saydı. hat- ta geriledi. Oysa Lenin, "Sosyalizmin ka- pitanzmi nihai olarakyenmcsi. >cni ve çok daha yüksek bir işgücü verinıliliği yarat- masına bağlı olacaktır" diyordu. Sosyal. askeri, endüstriyel ve bilimsel açılardan ABD'nin arkasindan ikinci dumma ula- şılmışken, emek üretkenliği açısından ör- neğin italya'nın gensinde kalmak. tehli- ke çanlanna işaret ediyordu. Bütün bun- lara ek olarak. parti 'volgösterici'rolünü. ınıutlak hâkim* durumuna vardırdı. - "Peki, nesnel zorluklar neydi?'" - Görüldü ki. sınıflı bir loplumdan sı- nıfsız bir topluma geçiş. san+ldığı kadar kolay olmayacak. Düşünelim ki. sınıflı PORTRE /CEMAL KRAL 1951 yılında tzmir e yerleşti. Parti örgütüyle ilişki olanağı bulamadan önce, ünlü tutuklama oldu. Doğan boşlukta bir grup arkadaşıyla birlikte, merkezi bağlantı olmadan çalışmalara girişti. Birinci TİP 'te il başkanlığı, genel yönetim kurulu üyeliği yaptı. "Giileryüzlü Sosyalizm " tartışmalarmda "Emek Grubu "yla birlikte oldu. 12 Mart'ta tutuklandı. Afyasasıyla soruşturma düştü. DÎŞK Bölge Temsilciliği, Maden-İş Merkez Temsilciliği vaptı. Dünva Barış Konseyi üyesiydl TKP've TBKP'de merkez komitesi üyesi olarak çahştı. 12 Eylül'de yurtdışma çıktı, 1993 'te döndü. Yurda dönmeden önce görüş ayrılıkları nedeniyle, TBKP Merkez Komitesi 'nden istifa etti. Partinin kapatılmasına karşı çıktı. Partinin kapatılmasından bu yana, Fransız Komünist Partisi üvesi. Dünyada veTürkiye'de sosyalizmin geleceği SOSVALİSTLER TARTIŞIYOR SERDAH FZf İzmir Temsilcimiz Serdar Kızık ile görüşen Cemal Kral sosyalizmin geleceğinden ümitli. Kral, •Sosyalizm öldü mü? Bu sonıyu anlamak, cidden mümkün değil. Sistem çöktü diye sosyalizm neden ölsün* diyor. birtoplumsal sistemden. öbür sınıflı top- lumsal sisteme geçmek bile ne kadar san- cılı oluyor. Üstelik bu, ilk yenilgi de de- ğil. Paris Komünü'nün yenilgi nedenle- ri, artık hemen hemen biliniyor. Bu yenil- ginin nedenleri dearaştınlacak. tartışıla- cak ve bulunacaktır. tnsanlık, Paris Ko- münü"nde yenilgiye neden olan yanlışla- n bir daha is.lemedıği gibi, bu defaki ya- nılgılan da tekrarlamayacaktır. ABD'nin dünya halklannı amansız sömürüsüne karşılık. Sovyetler Birliği'nin ulusal kur- tuluş hareketîeriyle halklann toplumsal ve ekonomik kalkınma hamlelerine nesiller boyu süren katkısının da elbette bir bede- li olacaktı... - "Temel ders için neier söyteyeceksi- niz?" - Esas olarak gözden kaçınlmaması ge- reken husus, artık, sınıfsız topluma gitme- nin yalnız gerekli değil, aynı zamanda mümkün olduğuna dair somut bir deney birikimi ve ömeği vardır. Sınıfsız toplu- ma giden yolda zorunlu olan. üretim araç- lan üstündeki özei mülküivetin ortadan kaldınlmasının mümkün olduğunun is- patlanması bile, kendi başına bir kaza- nımdır. Bu. insanlığın hayalinin gerçek- leşmesidir ve bundan büyük bir kazanım olamaz. Sosyalizme giden yol. dümdüz bir hat değil. inişler çıkışlar var. Zikzak- lar var. duraklamalar. gerilemeler, ilerle- meler oluyor. - "Bu, "ince uzun' yolun neresinde in- sanlık?" - Ben, gerilemenin durduğuna inanı- yorum. Ama durağanlık dönemini atlat- mış değilız. Fırsat bu fırsat. emperyalizm, halklardan intikam almanın tadını çıka- nyor. Sosyalist hareket bir daha belini doğrultmasın diye, vargücüyle saldınyor. Özellikle dünya jandarmaİığına alışkm ABD. astığı astık, kestiği kestik, iyi gü- zel ne biriktiyse. hepsini ve her şeyi yer- le bir etmeye uğraşıyor. - "Sovyetler'in çökmesL huzur getir- medi yani?" - Dünyanın başmda ne gibi fenalıkJar varsa hepsi. sosyalist sisteme maledildi geçmişte. Olup biten her kötülükten sos- yalistler sorumlu tutuluyorlardı. Oysa şimdi göründü ki.bu işin suçlulan sosya- listlerdeğilleımiş. Eğeröyle olsaydı. bu- gün dünya, süt limandı. Tam tersine, bu- gün dünya kan gölüne döndü. Her taraf- ta uzlaşmazlıklar var. Örneğin Ruanda. Coğrafyada bile hatırlamadığımız Ruan- da'da bile milyonlarca insan birbirine dü- şürülebiliyorsa ve orada insaniargerçek- ten kendilerini kan gölünde buluyorlarsa, dünya rahata eımemiştir. Bakın, dünya- daki mülteci sayısı hergeçen gün artıyor. Bunun büsbütün nedeni de emperyalizm- dir. Bunun başka hiçbir nedeni yok. Me- sela şimdi Yugoslav^a'nın parçalanması- nı ele alalım. Tito döneminde halklar bir- birlerine girmediler. Ama Sovyetler Bir- liği'nden sonra ve uluslarparçalandıktan sonra görüldü ki. insanlığın gözleri önün- de olağanüstü cinayetler işlendi. - "BosnakonusundasoJdakibakışlarda farklı." - Solun, Bosna-Hersek'i yeterince de- ğerlendirebildiği düşüncesinde değilim. Orada olup bitenlere tarafsız kalmak. doğ- ru değil. Bosna Hersek halkı- nın istemleri, bize ışık tutma- ladır. Ayn bir devlet talebini desteklemek gerekiyor. Eğer halkJar kendi kaderlerini ken- di tayin edecekse. Sloven- ya'nın ya da Baltık Cumhuri^ yetleri'nin kendi kaderlerini tayin etmesi gibi, Boşnaklann da kendi kaderlerini tayin hakkının tanınması gereİdi- dir. Bunu savunmak lazımdır. ABD emperyalizmi Ukray- na'da savunuyor. alkışlıyor. buraya gelince 'hayır' diyor. Kıbns da öyle. Gerçekten de farklı yapmaya alıştırdık kendimizi. Şim- di bütün dünyada ABD emperyalizmiy- le Almanya, Yugosla\7a'nın parçalanma- sına ve Avrupa'nın göbeğine kavganın girmesine neden oldu. Almanya 'Hırva- tistan ayn bir ülke olacak. Ben böyle is- tiyorum' diyor. Sen öyle istiyorsun ama, öte yandan da Helsinkj Anlaşması'nm al- tına imza attığını unutuyorsun. Hani sı- nırlann tartışılmazlığını, değişmezliğini kabul etmiştin. Bunlan soran olmuyor. - "Kıbns için de ABD'nin dayatması benzer biçimde-." - Şimdi her yerde emper\alizm bölün- meyi desteklemişken, Kıbns'a gelince 'birlikte olacaksınız' diyor. Yahu, sana ne? Oluyor işte. Kafkas cumhuriyetleri- ne döndüğümüzde orada gördüğümüz çok açık bir şey var; otorite boşluğu. Sov- yet iktidan zamanında yoktu. şimdi var. Mesela Çeçen halkının bağımsızlık tale- bi, komünistler tarafından niye destek- lenmez? Ben buna. gerçekten çifte stan- dart olarak bakıyorum. Batı'nın bize sun- duğu biçim veya argümanlar. koşulsuz kabul ediliyor.Çeçen mafyası, Rus maf- yasi gibi ikincil durumdaki olgulan öne çıkarmamak gerek. Örneğin Irak savaşı. Gerçekten de Saddam'ın bilmem ne ül- kesini işgal etmeye kallcması, elbette bi- zim destek vereceğimiz bir olay değildir. Ama bu, orada hâlâ süren anlamsız am- bargo nedir? O, yönetimi cezalandıraca- ğım derken. Irak halkına verilmiş bir ce- za değil midir? Küba'da da aynı şey var- dır. Küba. Castro'nun yolunda yürüdüğü için halkın bütünü cezalandınlmaktadır. Dünya da bunu hoş görüyor. Ancak, sos- yalistlerin, demokrat insanlann buna ta- vır takınmamalannı çok anlamsız bulu- yorum. - "Geldim ülkemize.J" - Sosyalist sistemin çöküşü, emperya- lizmin elde ettiği bu tartışılmaz üstünlük. dışanda ve bizde rüm sosyal hareketleri derinden etkiledi. Yer yer güdümüne al- dı. Pek çok insan, can havliyle saf değiş- tirdi. 196O'lı yıllann ortalanndan başlaya- rak, 12 Mart kesintisi dışında, sürekli bir yükseliş çizgisi izleyen devrimci hareke- timiz. 12 Eylül'de uğradığı yenilgiden al- dığı yaralannı henüz saramamışken, dün- ya ölçeğindeki bu kasırga ile göğüs gö- ğüse geldi. Açtkçası darbe, güçlü ve çif- teydi. Sürecek S osyalist Iktıdar Partisi (SlP) Ge- nel Başkanı AydemirGülerile Se- vim Ertemur'un yaptığı 'Dünya- da \e Türkiye'de sosyalizmin geleceği' söyleşisinin son bölümü: -1966 yılında yapılması beklenen va da daha önce yapıİacak bir erken secimde diğer parti ve sosvalist hareketleıie güç- bitiiği yapar mısınız? GULER- Mart 1994 verel seçimlerin- de DEP ve çeşitli devrimci hareketlerle birboykot çalışmasında yan yana geldik. ortakeylemlilikleriçindebuİunduk. Son anda ertelenen Aralık '94 kısmi seçim- lerine ise kendi başımıza girme karan al- mıştık. Gelecekte bir seçimde ne tür bir politika belirleyeceğimiz ise somut ko- şullara, o günkü siyasal konjonktüre bağlı olacaktır. Ancak açıkçası. seçim yarın olacak olsa bugünkü halleriyle mevcut diğer sosyalist partilerlegüçbir- liğine giımemiz söz konusu olamaz. Ne- deni basit; ortak. ama sosyalist ve dev- Düzen, dinci gericiliği besliyorrimci bir hedef; ortak, ama sosyalist ve devrimci birçalışmaprogramı üretebil- memiz olanaksız. - Antilaik akımlan yakın gelecekte Türkiye için bir tehlike olarak görüyor musunuz? Sizce bu akımlar neden gide- rek güçleniyor? GÜLER - Şeriatçıhğı düzen. o kadar çok kanaldan besliyor ki! Şeriatçılığı sermaye mali olarak besliyor. Şeriatçı- lığı devlet imam-hatip liseleriyle. kad- rolanyla besliyor. Şeriatçılığı, 'gericidü- şünceye de özgürlük' diyen liberal saf- satalar besliyor. Şeriatçılığı diğer düzen partileri. dini gericiliği karşılanna ide- olojik olarak almadıklan. tümü dini ge- riciliği kendisi için birtoplumsal zemin saydıklan için besliyorlar. Şeriatçılığı Türkiye'ye. Islam dünyasında işlevsel bir karakol ve taşeron görevini uygun gören ABD besliyor. Ek olarak Türki- ye'de 1980 sonrası yaratılan siyasal ya- pı şeriatçı harekete alan açmıştır. "Tür- kiye gibi bir dcngesizlikler, eşitsizlikler ve kıiz ülkesinde, ideolojiler öldü, siyaset değişti" derseniz, politik alanı birbiri- nin kopyası kişiliksiz partilere emanet ederseniz, aynı zamanda düzen içi, ama radikal bir akıma da davetiye çıkarmış olursunuz. Türkiye'de dini gerici hare- ket tüm bu nedenlerle düzenin bir par- çasıdır. Şeriatçılığı iktidann eşiğine ge- tiren bu düzenden, şimdi karşı önlemle- ri alması. gericiliğe karşı mücadele \ er- mesini kimse beklemesin. Türkiye'yi ortaçağ karanlığı tehdidinden kurtaracak olan güç aydınlanmacı, ilerlemeci, öz- gürlükçü ilkelere sahip bir hareket ola- bilir yalnızca. Böylesi tek hareket sos- yalizmdir. Böylesi ilkelere, böylesi bir harekete kucak açacak, sahip çıkacak tek toplumsal kesim de işçi sınıfıdır. Tür- kiye ortaçağa teslim edilmeyecek, bunu gericiliği bütün türleriyle tarihe göme- cekolanemekçilergerçekleştirecek. Bu, afaki bir söz değil; bugün Türkiye'de şe- riatçı tehdide karşı bir laik cephe falan yok. Her unsuru gericilikle pazarlık ha- linde olanlardan cephe kurulur mu? - Bu akunlann TBMM'deki temsiki- si RP'nin vapılacak genel seçimlerdeki şansını nasıl göniyorsunuz? Kendi de- yimleriyle tek başlanna v a da bir koalis- yon içinde iktidara gelirlerse Türkiye'de ne gibi gelişmeler olabilir? GÜLER - RP'nin bugüne kadarki ge- lişmesinin bir faktörü 'meydanın boş kaunası' olmuştur. Meydanlar artık boş kalmıyor, kalmayacak. Kamuemekçile- ri Kızılay'a onbinlerle çıkarken bu ülke- de Refah iktidan mümkün olmayacak- tır. İstanbul varoşlan özgürlük ve eşit- lik sloganlanyla yankılanırken bu ülke- de Refah. iktidar olamaz. Bu toplumsal durum parlamentarizmin ötesindedir, oy oranlanyla ölçülemeyecek bir güç iliş- kisini anlatır. Türkiye burjuvazisi, düzen partileri ve bizâtihi devlet organlan ise şeriatçılığın iktidara dayanması halinde 2000'li yıllara uygun bir şer'i rejimin pazarlığına oturacaklardır. Kimsenin kuşkusu olmasın, Türkiye'de kapitalist düzenin çivileri yerinden çılcmasın diye o çağdaş yuppiler de laik geçinen paşa- lar da sanklılarla bu pazarlığa otururlar. Çünkü tümünü birleştiren zemin şudur: Düzenin çivileri ne zaman oynasa, ege- men sınıf ensesinde işçi iktidanmn, sos- yalizmin soluğunu hisseder. Haksız de- ğiller... MIKRO DINÇ TAYANÇ Cennet-Cehennem Tekne, Akdeniz'in mavisinde akıyor... Yaklaşık gün boyu sürecek bir 'kısa mavi'nin başlangıcı... Yolcu- ların yandan çoğu yabancı. Bedelini DM ile ödeme- nin rahatlığından olsa gerek, teknenin en 'keyifli' nok- talarına konuşlanıyorlar! Koylar koyları izliyor, herkes doğanın yırtıcı güzel- liği karşısında hayranlık çığlıkları atmakta. Çok geç- meden, Kekova'nın sulan ve kıyıları tarihe dönüşme- ye başlıyor. Üç bin yıl öncesinin zorlu bir depremin- de tarihe gömülmüş uygarlıkları, cam saydamı sula- rın altından izleyebilmek hiç de zor değil. Yabancılardan biri, şaşkınlığını gizlemeden haykı- nyor: "Burası cennet!" Diğerleri hemen onaylıyorlar onu: "Burası cennet!" Biz 'yeriiler' gururla birbirimize bakıyoruz... Guru- rumuz, denizin üzerinde yüzen ve dibe batsa bile en azından beş yüz yıl yok olmayacak ilk pet şişeleri gö- rene dek sürüyorü! Keyfimizi kaçırmamak istercesine birbirimize "Ney- se ki cennet çok büyük" türünden takılmalar yapı- yoruz. Zaten yabancılann da gördüklerine pek aldır- dıkları yok. Birbirinı izleyen yüksek kahkahalar atıyor ve çok geçmeden de kendi dillerinin ezgilerini söy- lemeye koyuluyortar. Bendeniz, teknedeki tek gaze- teyi açıp okumaya dalıyorum... Başlıklar bile, cenneti cehennneme dönüştümne- ye yeter! Anayasa hâlâ rafla gündem arasında salla- nıyor... Şeriatçılann giderek artan saldınlan... 'Bıdık' ortağın iç çekişmeleri... Gündüz ortası karabasana batmama ramak kala, tekne antik lahitlerin suyun ortasında dikeldiği; kü- çük, ama özgün evcikli, tepesine oturtulmuş kalesiy- le Kekova'nın karşısındaki Kaleköy'e yanaşıyor. Yabancıların hayranlık çığlıklan ve "Cennet, cen- net!" ünlemeleri iyiden iyiye yükseliyor. Önce, kıyıdan yürünerek gidilebilen antik lahte yö- neliyorum. Suyun, dize ulaşamayan yüksekliğinin ta- dını çıkarıp yürürken ansızın gene cehennemdelik duyumuna kapılıyorum. Suyun altı şarabından rakı- sına şişe kınklanyla dolu! Çaktırmadan arkamdaki ya- bancıları kollayarak eğiliyor ve elime geldiğince kı- rıkları toparlıyorum... Lahit, binlerce çağdaşı gibi çağımız insanının 'hış- mından' kurtulamamış. Orta yerinde koca bir delik... İçi su ve şişe kalıntılarıyla kaplı... Yabancıların 'cen- net' haykırışlannın kesilmeye yüz tuttuğunun aynmı- na da o anda varıyorum... Kaleköy'ün toprak yolları da kalesinin her köşesi de aynı 'şişeleme'den 'nasibini' almış.(!) Ardından Kekova Adası'na geçiyoruz. Antik tersa- neye ev sahipliği yapmış koydaki kalıntı duvariarda Türkçenin 'en ince' tümcelerinden oluşan birduvar yazıları kitapçığı... Yabancılar artık suskunü! Dönüş yolculuğu için yeniden tekneye doluştuğu- muzda, bizlerle 'diyalog kurmaya' başlıyorlar. Soru- lan hep aynı: "Böylesi bir cennete hangi hakla bu denli sorumsuzlukyapabiliyorsunuz?" ya da "Bura- ları temizleyecek insanınız yok mu?" Biz, kendimize özgü 'ustalığımızla' lafı degiştiriyor ve ekonomimizin bozukluğuna, bu tür işlere ayıracak paramız olmadığına getiriyoruz. Yemiyorlarü! Biri; "Anadolu uygartığı, tek bir toplumun ya da ukı- sun uygarlığı değil, evrensel bir uygarlıktır. Sizler, tüm insanlık adına, bu uygahığın bekçilerisiniz!" di- ye 'aWcÖ.Am'kesiyor... Birdiğeri,gezdiğitümyerier- de, DM'nin TL'nin yerini almış olduğundan dem vu- ruyor ve "Bizim oralarda, yemek listelerinin, çarşıpa- zar etiketlerinin yabancı bir dilde yazılmasına kızar, ama ses çıkarmayız. Ne var ki Türkiye'de 'sadece' yabancı dilde yazılı listeler ve etiketler gördük. Sa- hi, siz kendi aranızda nasıl anlaşıyorsunuz?" diye 'kafa buluyor'... Içimden gülüp "Anlaştığımızı kim uydurdu" diye geçiriyorum... Konuşmalar ve tartışmalar ikili, üçlü gruplar türün- de sürüp gidiyor. Yabancıların akıl erdiremediği salt doğayı ve tarihi nasıl bozduğumuz, paramıza ve di- limize nasıl 'yabancılaştığımız' değil elbet... Sohbet koyulaştıkça; Avrupa Biriiği'ne üyelik ve de gümrük birliği 'cüretimizden'uluslararası politikamızdaki 'de- ğişkenliğe', Başbakanımızın 'dilberliği'y\e övünme- mizden Sıvas'ta yakılan aydınlan umursamayıp da Solingen'de yakılan Türklere duyarlılık göstermemi- ze değin 'akıllannın alamadığı' bir dolu konuda so- ru yağdınyorlar... Sonunda, karşılıklı biralannı tokuşturan iki Alman- dan biri en muzip tavrıyla bana bakıp, "Eee, ne ola- cak bu Türkiye 'nin hali?" diyor. Ana fikir Cenneti ce- hennemleştirmede üstümüze yok! Ana fikrin ana fikri: Doğasını, tarihini, kültürünü, lirastnı ve de dilini koruyamayan toplumlar, yalnızca yabancılann arasına alınmamakla kalmaz, kendi ken- dilerine de yabancılaşırlar. T E M A TÜRKİYE EROZYONLA MÜCADELE, AĞAÇLANDIRMA VE DOĞAL VARLIKLARI KORUMA VAKFI TÜRKİYE'Yİ SEVENLERE DUYURU! Vakfımızın Türkiye genelinde ilköğretim. lise \e yetişkinler kategorilerinde düzenlediği "EROZYON" konulu Slogan Yanşması sonuçlanmış olup, aşağıda listesi verilen katılımcılar ödüle layık görülmüşrür. Kazananlann ödüllerini nasıl alacağı kendileriyle irtibat kurularak bildirilecektir. TEMA Vakfı, tüm katılımcılanmıza bu davaya gösterdikleri ilgi nedeniyle sonsuz şükranlannı sunar. KAZAX\NLAR İLKÖĞRETİM KATEGORİSİ 1. Sahip olmaz baltasma, çıkar yağmur duasına. Caner BAYKUŞ 2. Erozyon acı, ağaç ilacı. KenanŞAHİN 3Kayarsa yerinden bir avuç toprak Solar tabiatta binlerce yaprak. Özmen GÜZEL LİSE KATEGORİSİ 1. Yeşil yapraklar. aülen topraklar. ElanurBERBER 2. Erozyona elveda, yeşil Türkiye'ye merhaba Ahmet Oğuz Çorak \ Dikilen her ağaç, erozyonsuz Türkiyç için bir güvencedir. Kadir Can EKEN ^ ETİŞKİNLER K.\TEGQRİSİ 1. Bugün bir fidan dik, yann dikecek toprak bulamayabilirsin. Turgut TARHAN 2. Fidan diken eller, erozyonu önler. Mehmet ALAN 5. Toprak varlıktır Erozyon darlıktır. Dr. Nedim UÇAR Konya İstanbul Artvin Nevşehir Çankın Çankın Ankara Samsun Eskişehir İNEGÖL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN EsasNo: 1994'198 KararNo: 1995/12 Davacı BOTAŞ (Boru Hatlap ile Petrol Taşıma) A.Ş. vekili Av. Şerafettin Gökalp ta- rafından davalılar Nizamettın Öztürk ve 234 arkadaşı aleyhine açılan boru hattı irtifakı- nın tescili davasının yapılan yargılaması sonucunda; İnegöl ilçesi Akhisar Köyü hudut- lan dahilinde (7) parsel no'lu taşınmaz üzerinde 9238 rn2*lik kısmında 2942 sayılı ya- sanın 17'nci maddesi gereğince davacı adına irtifak hakkının tesciline karar verilmıştir. Ancak aşağıda isimleri yazılı davalılara karar tebliği. adresin meçhul olması nedeniy- le mümkün olamadığından. ilanen tebliğe karar verilmiştir. Bu sebeple yukanda özeti vazılı ve 27.1.1995 tarihinde verilen hükmün yasal 15 günlük süre içinde temyiz oluna- bileceği ilanen tebliğ olunur. Adresi belli olmayan davalılann isimleri: Nizamettin Oztürk-Osman Kaplan-Ragıp Dursun:Yakup Kaya-Selamettin Odabaşı- Nimet Kaya-Şahsede Ocak-Feyzullah Özcan-Ömer Özcan-Kamuran Sabuncuoğlu-Ke- mal Şimşek-Yusuf Yıldız-M.Salih Yerlikaya-Nazif Uğur-Şehrinaz Kaya-Kadir Sancar- Vezir Keskin-Recep Ercan-Mehmet Aydoğan-Nimet Kaya-Bedir Yağmur-Nazim Ay- dın-Yılmaz Dede-Hulusi Demirel-Kırman Kaya-Mehmet Durmuş-Kazım Bostancı- Ömer Deniz-Serdar Şimşek-Dursun Güneş-Selahattin Sarataş-Zekeri>a Sevinç-Ekrem Yeten-Emine Müftüoğlu-Halil Coşkun-Ali Kundakçı-Arif Özvatan-Ensar Gümüş-Mus- tafa Polat-Nusrettin Demir-Fıkri Altun-Hüseyin Zengi-Süle>Tnan Ünal-Turgut Çiftçi-Fev- zi Eyıan-Ekrem Mert-Cevdet Gündüz-Gazi Kaya-Mehmet Dursun-Yener Meydan-Enıs Sancar-Feyzullah Özcan-Ibrahim Karahan-Celil Şimşek-Sadife Güçlü-Ocak Yıldınm- Nizamettin Şamlı-Espender Temiz-lskender Topçu-Ali Kan-Zernişan Biçicı-Mehmet Nuri Özudoğru-Behçet Ağırbaş-Nurettin Baştar-Turgut Çiftçi-Cengiz Doğru-Latifşah To- koğlu-Yolcu Demırel-Ahmet Kurban-Nusrettin Güven-Şahmerdan Kaya-Şevki Noksan- Nezaket Demir-Sayime Dursun-lsfendiyar Küçük-Kenan Kara-Muhammed Tekın-Ca- vıt Keskin-Mustafa Beder-Talat Yeni-Israfil Sancar-MustafaGöral-Talıp Istanbullu-Mu- azzez Temur-Necmettin Özkan-Mülkiye Ergün-Tuncer Aktaş-Hüseyin Gündüz-Tanım- dan Özcan-Efrail \'ıldız-İsmet Öztürk-Tuncer Öztürk-Behçet Savaş-Ahmet Muş-Hay- rettin Çelık-Gülmehmet Alptekin-Abdülcabbar Çağlayan-Ömer Çimenli-Mehmet Ali Aİt- yurt-Mukadder Süvarioğulları-Vezir Balık-Metin Süvarioğullan-lsmail Akgün-Abdül- selam Sıddık-Nuri Balık-Mehmet Şim Ergün-Şevket Söylemez-Hüseyin Ergin-Şerafet- tin Öztürk-Erşan Kök-Seddi Güler-Celal Demir-Abdullah Atay-Bayram Açer-Murat Kuş-Mahmut Kuş-tsmail Akın-Ahmet Yılmaz-Hikmet Yalçın-Ahmet Öztürk-Ömer Ka- ya-Resmiye Kaynar-Zekeriya Ateş-Abdülmecit Aktaş-Lütfiye Tunçtan. Basın: 33706 Cumhuriyef in Laik Karakteri Değiştirilemez! a'>ı dnlı:ı (lonıokııılik luılı1 acliııııoc >ı>iklik değişiklik önerilorini cıını <;önül<lcn (U'slı-klİMiı ıı/. \ıu;ık, lıüliiıı lûrkiyc'yi uyarmak istiyoruz: "Anayasa dcgişikli^i çerçcvesinde Türkiye (umhuriycti'nin LAİK karaklcrini güvcncc altına alan maddclcrin de kaldınlmasının |)a/.arlıkları yapılmakladır Anayasa'nın 14. vc 24. maddelerindcki ilf>ili fıkraların (nrpülenmcsi ile Türkiyc'de dinc dayalı bir siyasi rejim kurmak ivtcycnlerin önündc hiç bir JH Kl'Kİ engel kalmamı$ olacaktır'" llı-r lıısiilhı kcıuliloı-jııin (lcıııcıkrnlik M- hıik rejimin güvenccsi olduklarını «.«Alocnlfif Inıtııhlımtk i>(i\oıu/.: "Dini inaınlnr, kul.sallığı, lürtışılama/.lığı olan inançlurdır. Siyaseli, dini inaııv nornıları içindr »apnıaya kalkı^ırsanı/., yani kulsallığı ve tartı$ılanıa/.lığı siyasi inançlara uygulamak islcrseniı, ortada ne drmokrasi, nr düsüncc ö/.gürlüğü, nr dr vicdan öıgürlögü kalır." l.aiklik, basta din ve vicdan özEÛrlüğü olmak Ozere bütün özgûrlfıklcrimizin en önemli teminatıdır. "Kinısc. l)r\lrliıı MI\\;II. i'kııııı>nıjk. ••i\»-.i \f \,ı Imkııki lcnıel riü/eııini kısnıen dr f»K». riiıı kıır'HİİHi'iıiH (İH_\.ııutırııiri \v\* Nİ_>HNİ \r><( ki^iscl vık^r \ahul ııüruz ^.IÜI.IMIH .ıın.«.ı\l.ı hcı m- Miırlle OIIIIVH OIMIII. dini \e\a din dııvgulannı \ahul (liıııc kııİMil v^Mİaıı >oik'ii ivlism.ır ıılcıııc/ >e kölüne kıılliiııaıiMZ." (T.('. \.II»I<IIH'M. Mıl. 24/NOII 1 ıkın) DEMOKRASİ İÇİN DAYANISMA PLATFORMU SİİRT ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ EsasNo: 1995 87 Davacı Mehmet Lütfi Nazlı tarafından mahkememize açılan çek iptali davasının ya- pılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince; Davacı Mehmet Lütfı Nazlı'nın Siırt Halk Bankası Şubesi'ndeki 30000 - 0107852.0 no'lu'hesabına ait 05669876 - D.5669900 seri numarasına kadar kullanmadığı çeklerin zayi olduğu anlaşıldığından. eline geçirenlerin üç ay zarfında mahkemeye ibraz etmele- rı. aksi takdirde iptaline karar verileceği hususu ilan olunur. Basın: 30580 İNEGÖL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1994 192 Davacı BOTAŞ (Boru Hatlan ile Petrol Taşıma) Genel Müdürlüğü vekili Av. Şerafet- tin Gökalp tarafından davalı Baki Çiçek aleyhine açılan irtifak hakkının tescili davası- nın yapılan yargılamasında, ilçemiz Alanyurt Köyü'nde 57 parselde kain taşınmaz üze- rinde 81 m2"lik kısmından boru hattı rrtifak hakkının tesciline 21.1.1995 tarihinde ka- rar verilmiş bulunmaktadır. (Karar no: 1995/10) Yukarıda özeti yazılı hükmün ilanen tebliğine karar verilmiş olup, adresi meçhul olan davalı Baki Çıçek'in yasal 15 gün için- de hükmü temyiz edebileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 33705
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle