Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2025
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 23 TEMMUZ 1995 PAZAR
HABERLER
TKP ve TBKP'nin merkez komitesi üyelerinden Cemal Kral, dünya pratiğinin sosyalizmi haklı çıkardığını söylüyor:
Sosyalizm insanlığın geleceğidir
K
ral da eski
lüfek. Ya-
şam imbi-
ğinden süzü-
len sayısız
deneyimle soluğunun taze-
liğini koruyor. mücadele-
sini sürdürüyor. Sosyalist
Enternasyonal amblemi al-
tındaki "Sosyalistler Tartı-
şıyor" dizimizi. ilgiyle iz-
liyor. Ancak bu amblem-
den komünistlenn dışanda
tutulduğu anlamını çıkar-
madığını vurgu!ayıp.-
'Seç-
me olanağım obaydı bu tar-
hşmaya orak çekiçli amMem altında ka-
tılmak isterdim" demeyi de ıhmal etmı-
yor...
- "SSCB, variığı vegcldiği noktaaçısın-
dan özellikle günccl tartışmalarda önem-
li bir hareket noktası. Biz de söyleşimize
buradan başla>alım.~
- Ortada bir gerçek var. Sovyetler Bır-
ligi vesosyalizmindurumuylailgili. Ka-
bul etmek gerekiyor ki şimdilerde Avru-
pa'da, bir heyüla dolaşmıyor. Öyleyse so>-
yalizm öldü mu.' Bu soruyu anlamak. cıd-
den mümkün değil. Sistem çöktü diye
sosyalizm neden ölsün. En ıvisini Abidin
Dino söylemiştı: "Marksizm öldü diye
önümüze bir tabut koydular. Açük bak-
tık kL tabut boş."
- Sosyalizm öldü değil tabii ki. Sov-
yetler Birliği'ne ilişkin..."
- Öncelikle. nesnel bazı yasallıklar, öz-
nel müdahalelerle önlenir sanıldı. Örne-
ğin. üretimaraçlan üzerindeki özel mül-
kiyetin kaldınlmasının. gericiliğin belinin
kınlmasının, geri dönüşü imkânsız kıldı-
ğı sanıldı. Sovyet ve halk demokrasisi ti-
pi devletin, o koşullarda ve her zaman
için nihai modcl olarak algılanması \e
modelingeliştirilmesi biryana. a\Tien ko-
runmasına bile özen gösterilmemesi, bu
alanda yozlaşmaya neden oldu. Yani, hal-
kın yönetime katılması sağlanamadı.
-"Oysa sosyalizm, halk için_."
- Devrimci teori olmadan. de\rimci
pratik olmaz. Oysa teori dondu ve otuz-
kırk yıl boyunca son söylenenler tekrar-
landı durdu. Marksizm- Leninizmi günü-
müzkoşullannayükselticiçalışmalarya-
pılmadı; yaşayan. gelişen biröğreti hali-
ne getirilemedi. Genelde ekonomik sa-
vaş kaybedildi. llk Sputnik'in fırlatılma-
sı, uzaya ilk insanın gönderilmesı gibi
gösterişli çıkışlar. gözleri boyadı. lş gü-
cünün \ erimliliği olduğu yerde saydı. hat-
ta geriledi. Oysa Lenin, "Sosyalizmin ka-
pitanzmi nihai olarakyenmcsi. >cni ve çok
daha yüksek bir işgücü verinıliliği yarat-
masına bağlı olacaktır" diyordu. Sosyal.
askeri, endüstriyel ve bilimsel açılardan
ABD'nin arkasindan ikinci dumma ula-
şılmışken, emek üretkenliği açısından ör-
neğin italya'nın gensinde kalmak. tehli-
ke çanlanna işaret ediyordu. Bütün bun-
lara ek olarak. parti 'volgösterici'rolünü.
ınıutlak hâkim* durumuna vardırdı.
- "Peki, nesnel zorluklar neydi?'"
- Görüldü ki. sınıflı bir loplumdan sı-
nıfsız bir topluma geçiş. san+ldığı kadar
kolay olmayacak. Düşünelim ki. sınıflı
PORTRE /CEMAL KRAL
1951 yılında tzmir e yerleşti. Parti
örgütüyle ilişki olanağı bulamadan
önce, ünlü tutuklama oldu. Doğan
boşlukta bir grup arkadaşıyla
birlikte, merkezi bağlantı olmadan
çalışmalara girişti. Birinci TİP 'te il
başkanlığı, genel yönetim kurulu
üyeliği yaptı. "Giileryüzlü
Sosyalizm " tartışmalarmda
"Emek Grubu "yla birlikte oldu.
12 Mart'ta tutuklandı. Afyasasıyla
soruşturma düştü. DÎŞK Bölge
Temsilciliği, Maden-İş Merkez
Temsilciliği vaptı. Dünva Barış
Konseyi üyesiydl TKP've TBKP'de
merkez komitesi üyesi olarak
çahştı. 12 Eylül'de yurtdışma çıktı,
1993 'te döndü. Yurda dönmeden
önce görüş ayrılıkları nedeniyle,
TBKP Merkez Komitesi 'nden istifa
etti. Partinin kapatılmasına karşı
çıktı. Partinin kapatılmasından bu
yana, Fransız Komünist Partisi
üvesi.
Dünyada veTürkiye'de sosyalizmin geleceği
SOSVALİSTLER
TARTIŞIYOR
SERDAH FZf
İzmir Temsilcimiz Serdar Kızık ile görüşen Cemal Kral sosyalizmin geleceğinden ümitli. Kral, •Sosyalizm öldü mü? Bu
sonıyu anlamak, cidden mümkün değil. Sistem çöktü diye sosyalizm neden ölsün* diyor.
birtoplumsal sistemden. öbür sınıflı top-
lumsal sisteme geçmek bile ne kadar san-
cılı oluyor. Üstelik bu, ilk yenilgi de de-
ğil. Paris Komünü'nün yenilgi nedenle-
ri, artık hemen hemen biliniyor. Bu yenil-
ginin nedenleri dearaştınlacak. tartışıla-
cak ve bulunacaktır. tnsanlık, Paris Ko-
münü"nde yenilgiye neden olan yanlışla-
n bir daha is.lemedıği gibi, bu defaki ya-
nılgılan da tekrarlamayacaktır. ABD'nin
dünya halklannı amansız sömürüsüne
karşılık. Sovyetler Birliği'nin ulusal kur-
tuluş hareketîeriyle halklann toplumsal ve
ekonomik kalkınma hamlelerine nesiller
boyu süren katkısının da elbette bir bede-
li olacaktı...
- "Temel ders için neier söyteyeceksi-
niz?"
- Esas olarak gözden kaçınlmaması ge-
reken husus, artık, sınıfsız topluma gitme-
nin yalnız gerekli değil, aynı zamanda
mümkün olduğuna dair somut bir deney
birikimi ve ömeği vardır. Sınıfsız toplu-
ma giden yolda zorunlu olan. üretim araç-
lan üstündeki özei mülküivetin ortadan
kaldınlmasının mümkün olduğunun is-
patlanması bile, kendi başına bir kaza-
nımdır. Bu. insanlığın hayalinin gerçek-
leşmesidir ve bundan büyük bir kazanım
olamaz. Sosyalizme giden yol. dümdüz
bir hat değil. inişler çıkışlar var. Zikzak-
lar var. duraklamalar. gerilemeler, ilerle-
meler oluyor.
- "Bu, "ince uzun' yolun neresinde in-
sanlık?"
- Ben, gerilemenin durduğuna inanı-
yorum. Ama durağanlık dönemini atlat-
mış değilız. Fırsat bu fırsat. emperyalizm,
halklardan intikam almanın tadını çıka-
nyor. Sosyalist hareket bir daha belini
doğrultmasın diye, vargücüyle saldınyor.
Özellikle dünya jandarmaİığına alışkm
ABD. astığı astık, kestiği kestik, iyi gü-
zel ne biriktiyse. hepsini ve her şeyi yer-
le bir etmeye uğraşıyor.
- "Sovyetler'in çökmesL huzur getir-
medi yani?"
- Dünyanın başmda ne gibi fenalıkJar
varsa hepsi. sosyalist sisteme maledildi
geçmişte. Olup biten her kötülükten sos-
yalistler sorumlu tutuluyorlardı. Oysa
şimdi göründü ki.bu işin suçlulan sosya-
listlerdeğilleımiş. Eğeröyle olsaydı. bu-
gün dünya, süt limandı. Tam tersine, bu-
gün dünya kan gölüne döndü. Her taraf-
ta uzlaşmazlıklar var. Örneğin Ruanda.
Coğrafyada bile hatırlamadığımız Ruan-
da'da bile milyonlarca insan birbirine dü-
şürülebiliyorsa ve orada insaniargerçek-
ten kendilerini kan gölünde buluyorlarsa,
dünya rahata eımemiştir. Bakın, dünya-
daki mülteci sayısı hergeçen gün artıyor.
Bunun büsbütün nedeni de emperyalizm-
dir. Bunun başka hiçbir nedeni yok. Me-
sela şimdi Yugoslav^a'nın parçalanması-
nı ele alalım. Tito döneminde halklar bir-
birlerine girmediler. Ama Sovyetler Bir-
liği'nden sonra ve uluslarparçalandıktan
sonra görüldü ki. insanlığın gözleri önün-
de olağanüstü cinayetler işlendi.
- "BosnakonusundasoJdakibakışlarda
farklı."
- Solun, Bosna-Hersek'i yeterince de-
ğerlendirebildiği düşüncesinde değilim.
Orada olup bitenlere tarafsız kalmak. doğ-
ru değil. Bosna Hersek halkı-
nın istemleri, bize ışık tutma-
ladır. Ayn bir devlet talebini
desteklemek gerekiyor. Eğer
halkJar kendi kaderlerini ken-
di tayin edecekse. Sloven-
ya'nın ya da Baltık Cumhuri^
yetleri'nin kendi kaderlerini
tayin etmesi gibi, Boşnaklann
da kendi kaderlerini tayin
hakkının tanınması gereİdi-
dir. Bunu savunmak lazımdır.
ABD emperyalizmi Ukray-
na'da savunuyor. alkışlıyor.
buraya gelince 'hayır' diyor.
Kıbns da öyle. Gerçekten de
farklı yapmaya alıştırdık kendimizi. Şim-
di bütün dünyada ABD emperyalizmiy-
le Almanya, Yugosla\7a'nın parçalanma-
sına ve Avrupa'nın göbeğine kavganın
girmesine neden oldu. Almanya 'Hırva-
tistan ayn bir ülke olacak. Ben böyle is-
tiyorum' diyor. Sen öyle istiyorsun ama,
öte yandan da Helsinkj Anlaşması'nm al-
tına imza attığını unutuyorsun. Hani sı-
nırlann tartışılmazlığını, değişmezliğini
kabul etmiştin. Bunlan soran olmuyor.
- "Kıbns için de ABD'nin dayatması
benzer biçimde-."
- Şimdi her yerde emper\alizm bölün-
meyi desteklemişken, Kıbns'a gelince
'birlikte olacaksınız' diyor. Yahu, sana
ne? Oluyor işte. Kafkas cumhuriyetleri-
ne döndüğümüzde orada gördüğümüz
çok açık bir şey var; otorite boşluğu. Sov-
yet iktidan zamanında yoktu. şimdi var.
Mesela Çeçen halkının bağımsızlık tale-
bi, komünistler tarafından niye destek-
lenmez? Ben buna. gerçekten çifte stan-
dart olarak bakıyorum. Batı'nın bize sun-
duğu biçim veya argümanlar. koşulsuz
kabul ediliyor.Çeçen mafyası, Rus maf-
yasi gibi ikincil durumdaki olgulan öne
çıkarmamak gerek. Örneğin Irak savaşı.
Gerçekten de Saddam'ın bilmem ne ül-
kesini işgal etmeye kallcması, elbette bi-
zim destek vereceğimiz bir olay değildir.
Ama bu, orada hâlâ süren anlamsız am-
bargo nedir? O, yönetimi cezalandıraca-
ğım derken. Irak halkına verilmiş bir ce-
za değil midir? Küba'da da aynı şey var-
dır. Küba. Castro'nun yolunda yürüdüğü
için halkın bütünü cezalandınlmaktadır.
Dünya da bunu hoş görüyor. Ancak, sos-
yalistlerin, demokrat insanlann buna ta-
vır takınmamalannı çok anlamsız bulu-
yorum.
- "Geldim ülkemize.J"
- Sosyalist sistemin çöküşü, emperya-
lizmin elde ettiği bu tartışılmaz üstünlük.
dışanda ve bizde rüm sosyal hareketleri
derinden etkiledi. Yer yer güdümüne al-
dı. Pek çok insan, can havliyle saf değiş-
tirdi.
196O'lı yıllann ortalanndan başlaya-
rak, 12 Mart kesintisi dışında, sürekli bir
yükseliş çizgisi izleyen devrimci hareke-
timiz. 12 Eylül'de uğradığı yenilgiden al-
dığı yaralannı henüz saramamışken, dün-
ya ölçeğindeki bu kasırga ile göğüs gö-
ğüse geldi. Açtkçası darbe, güçlü ve çif-
teydi.
Sürecek
S
osyalist Iktıdar Partisi (SlP) Ge-
nel Başkanı AydemirGülerile Se-
vim Ertemur'un yaptığı 'Dünya-
da \e Türkiye'de sosyalizmin geleceği'
söyleşisinin son bölümü:
-1966 yılında yapılması beklenen va da
daha önce yapıİacak bir erken secimde
diğer parti ve sosvalist hareketleıie güç-
bitiiği yapar mısınız?
GULER- Mart 1994 verel seçimlerin-
de DEP ve çeşitli devrimci hareketlerle
birboykot çalışmasında yan yana geldik.
ortakeylemlilikleriçindebuİunduk. Son
anda ertelenen Aralık '94 kısmi seçim-
lerine ise kendi başımıza girme karan al-
mıştık. Gelecekte bir seçimde ne tür bir
politika belirleyeceğimiz ise somut ko-
şullara, o günkü siyasal konjonktüre
bağlı olacaktır. Ancak açıkçası. seçim
yarın olacak olsa bugünkü halleriyle
mevcut diğer sosyalist partilerlegüçbir-
liğine giımemiz söz konusu olamaz. Ne-
deni basit; ortak. ama sosyalist ve dev-
Düzen, dinci gericiliği besliyorrimci bir hedef; ortak, ama sosyalist ve
devrimci birçalışmaprogramı üretebil-
memiz olanaksız.
- Antilaik akımlan yakın gelecekte
Türkiye için bir tehlike olarak görüyor
musunuz? Sizce bu akımlar neden gide-
rek güçleniyor?
GÜLER - Şeriatçıhğı düzen. o kadar
çok kanaldan besliyor ki! Şeriatçılığı
sermaye mali olarak besliyor. Şeriatçı-
lığı devlet imam-hatip liseleriyle. kad-
rolanyla besliyor. Şeriatçılığı, 'gericidü-
şünceye de özgürlük' diyen liberal saf-
satalar besliyor. Şeriatçılığı diğer düzen
partileri. dini gericiliği karşılanna ide-
olojik olarak almadıklan. tümü dini ge-
riciliği kendisi için birtoplumsal zemin
saydıklan için besliyorlar. Şeriatçılığı
Türkiye'ye. Islam dünyasında işlevsel
bir karakol ve taşeron görevini uygun
gören ABD besliyor. Ek olarak Türki-
ye'de 1980 sonrası yaratılan siyasal ya-
pı şeriatçı harekete alan açmıştır. "Tür-
kiye gibi bir dcngesizlikler, eşitsizlikler ve
kıiz ülkesinde, ideolojiler öldü, siyaset
değişti" derseniz, politik alanı birbiri-
nin kopyası kişiliksiz partilere emanet
ederseniz, aynı zamanda düzen içi, ama
radikal bir akıma da davetiye çıkarmış
olursunuz. Türkiye'de dini gerici hare-
ket tüm bu nedenlerle düzenin bir par-
çasıdır. Şeriatçılığı iktidann eşiğine ge-
tiren bu düzenden, şimdi karşı önlemle-
ri alması. gericiliğe karşı mücadele \ er-
mesini kimse beklemesin. Türkiye'yi
ortaçağ karanlığı tehdidinden kurtaracak
olan güç aydınlanmacı, ilerlemeci, öz-
gürlükçü ilkelere sahip bir hareket ola-
bilir yalnızca. Böylesi tek hareket sos-
yalizmdir. Böylesi ilkelere, böylesi bir
harekete kucak açacak, sahip çıkacak
tek toplumsal kesim de işçi sınıfıdır. Tür-
kiye ortaçağa teslim edilmeyecek, bunu
gericiliği bütün türleriyle tarihe göme-
cekolanemekçilergerçekleştirecek. Bu,
afaki bir söz değil; bugün Türkiye'de şe-
riatçı tehdide karşı bir laik cephe falan
yok. Her unsuru gericilikle pazarlık ha-
linde olanlardan cephe kurulur mu?
- Bu akunlann TBMM'deki temsiki-
si RP'nin vapılacak genel seçimlerdeki
şansını nasıl göniyorsunuz? Kendi de-
yimleriyle tek başlanna v a da bir koalis-
yon içinde iktidara gelirlerse Türkiye'de
ne gibi gelişmeler olabilir?
GÜLER - RP'nin bugüne kadarki ge-
lişmesinin bir faktörü 'meydanın boş
kaunası' olmuştur. Meydanlar artık boş
kalmıyor, kalmayacak. Kamuemekçile-
ri Kızılay'a onbinlerle çıkarken bu ülke-
de Refah iktidan mümkün olmayacak-
tır. İstanbul varoşlan özgürlük ve eşit-
lik sloganlanyla yankılanırken bu ülke-
de Refah. iktidar olamaz. Bu toplumsal
durum parlamentarizmin ötesindedir, oy
oranlanyla ölçülemeyecek bir güç iliş-
kisini anlatır. Türkiye burjuvazisi, düzen
partileri ve bizâtihi devlet organlan ise
şeriatçılığın iktidara dayanması halinde
2000'li yıllara uygun bir şer'i rejimin
pazarlığına oturacaklardır. Kimsenin
kuşkusu olmasın, Türkiye'de kapitalist
düzenin çivileri yerinden çılcmasın diye
o çağdaş yuppiler de laik geçinen paşa-
lar da sanklılarla bu pazarlığa otururlar.
Çünkü tümünü birleştiren zemin şudur:
Düzenin çivileri ne zaman oynasa, ege-
men sınıf ensesinde işçi iktidanmn, sos-
yalizmin soluğunu hisseder. Haksız de-
ğiller...
MIKRO
DINÇ TAYANÇ
Cennet-Cehennem
Tekne, Akdeniz'in mavisinde akıyor... Yaklaşık gün
boyu sürecek bir 'kısa mavi'nin başlangıcı... Yolcu-
ların yandan çoğu yabancı. Bedelini DM ile ödeme-
nin rahatlığından olsa gerek, teknenin en 'keyifli' nok-
talarına konuşlanıyorlar!
Koylar koyları izliyor, herkes doğanın yırtıcı güzel-
liği karşısında hayranlık çığlıkları atmakta. Çok geç-
meden, Kekova'nın sulan ve kıyıları tarihe dönüşme-
ye başlıyor. Üç bin yıl öncesinin zorlu bir depremin-
de tarihe gömülmüş uygarlıkları, cam saydamı sula-
rın altından izleyebilmek hiç de zor değil.
Yabancılardan biri, şaşkınlığını gizlemeden haykı-
nyor: "Burası cennet!" Diğerleri hemen onaylıyorlar
onu: "Burası cennet!"
Biz 'yeriiler' gururla birbirimize bakıyoruz... Guru-
rumuz, denizin üzerinde yüzen ve dibe batsa bile en
azından beş yüz yıl yok olmayacak ilk pet şişeleri gö-
rene dek sürüyorü!
Keyfimizi kaçırmamak istercesine birbirimize "Ney-
se ki cennet çok büyük" türünden takılmalar yapı-
yoruz. Zaten yabancılann da gördüklerine pek aldır-
dıkları yok. Birbirinı izleyen yüksek kahkahalar atıyor
ve çok geçmeden de kendi dillerinin ezgilerini söy-
lemeye koyuluyortar. Bendeniz, teknedeki tek gaze-
teyi açıp okumaya dalıyorum...
Başlıklar bile, cenneti cehennneme dönüştümne-
ye yeter! Anayasa hâlâ rafla gündem arasında salla-
nıyor... Şeriatçılann giderek artan saldınlan... 'Bıdık'
ortağın iç çekişmeleri...
Gündüz ortası karabasana batmama ramak kala,
tekne antik lahitlerin suyun ortasında dikeldiği; kü-
çük, ama özgün evcikli, tepesine oturtulmuş kalesiy-
le Kekova'nın karşısındaki Kaleköy'e yanaşıyor.
Yabancıların hayranlık çığlıklan ve "Cennet, cen-
net!" ünlemeleri iyiden iyiye yükseliyor.
Önce, kıyıdan yürünerek gidilebilen antik lahte yö-
neliyorum. Suyun, dize ulaşamayan yüksekliğinin ta-
dını çıkarıp yürürken ansızın gene cehennemdelik
duyumuna kapılıyorum. Suyun altı şarabından rakı-
sına şişe kınklanyla dolu! Çaktırmadan arkamdaki ya-
bancıları kollayarak eğiliyor ve elime geldiğince kı-
rıkları toparlıyorum...
Lahit, binlerce çağdaşı gibi çağımız insanının 'hış-
mından' kurtulamamış. Orta yerinde koca bir delik...
İçi su ve şişe kalıntılarıyla kaplı... Yabancıların 'cen-
net' haykırışlannın kesilmeye yüz tuttuğunun aynmı-
na da o anda varıyorum...
Kaleköy'ün toprak yolları da kalesinin her köşesi
de aynı 'şişeleme'den 'nasibini' almış.(!)
Ardından Kekova Adası'na geçiyoruz. Antik tersa-
neye ev sahipliği yapmış koydaki kalıntı duvariarda
Türkçenin 'en ince' tümcelerinden oluşan birduvar
yazıları kitapçığı...
Yabancılar artık suskunü!
Dönüş yolculuğu için yeniden tekneye doluştuğu-
muzda, bizlerle 'diyalog kurmaya' başlıyorlar. Soru-
lan hep aynı: "Böylesi bir cennete hangi hakla bu
denli sorumsuzlukyapabiliyorsunuz?" ya da "Bura-
ları temizleyecek insanınız yok mu?"
Biz, kendimize özgü 'ustalığımızla' lafı degiştiriyor
ve ekonomimizin bozukluğuna, bu tür işlere ayıracak
paramız olmadığına getiriyoruz.
Yemiyorlarü!
Biri; "Anadolu uygartığı, tek bir toplumun ya da ukı-
sun uygarlığı değil, evrensel bir uygarlıktır. Sizler,
tüm insanlık adına, bu uygahığın bekçilerisiniz!" di-
ye 'aWcÖ.Am'kesiyor... Birdiğeri,gezdiğitümyerier-
de, DM'nin TL'nin yerini almış olduğundan dem vu-
ruyor ve "Bizim oralarda, yemek listelerinin, çarşıpa-
zar etiketlerinin yabancı bir dilde yazılmasına kızar,
ama ses çıkarmayız. Ne var ki Türkiye'de 'sadece'
yabancı dilde yazılı listeler ve etiketler gördük. Sa-
hi, siz kendi aranızda nasıl anlaşıyorsunuz?" diye
'kafa buluyor'...
Içimden gülüp "Anlaştığımızı kim uydurdu" diye
geçiriyorum...
Konuşmalar ve tartışmalar ikili, üçlü gruplar türün-
de sürüp gidiyor. Yabancıların akıl erdiremediği salt
doğayı ve tarihi nasıl bozduğumuz, paramıza ve di-
limize nasıl 'yabancılaştığımız' değil elbet... Sohbet
koyulaştıkça; Avrupa Biriiği'ne üyelik ve de gümrük
birliği 'cüretimizden'uluslararası politikamızdaki 'de-
ğişkenliğe', Başbakanımızın 'dilberliği'y\e övünme-
mizden Sıvas'ta yakılan aydınlan umursamayıp da
Solingen'de yakılan Türklere duyarlılık göstermemi-
ze değin 'akıllannın alamadığı' bir dolu konuda so-
ru yağdınyorlar...
Sonunda, karşılıklı biralannı tokuşturan iki Alman-
dan biri en muzip tavrıyla bana bakıp, "Eee, ne ola-
cak bu Türkiye 'nin hali?" diyor. Ana fikir Cenneti ce-
hennemleştirmede üstümüze yok!
Ana fikrin ana fikri: Doğasını, tarihini, kültürünü,
lirastnı ve de dilini koruyamayan toplumlar, yalnızca
yabancılann arasına alınmamakla kalmaz, kendi ken-
dilerine de yabancılaşırlar.
T E M A TÜRKİYE EROZYONLA MÜCADELE, AĞAÇLANDIRMA
VE DOĞAL VARLIKLARI KORUMA VAKFI
TÜRKİYE'Yİ SEVENLERE DUYURU!
Vakfımızın Türkiye genelinde ilköğretim. lise \e yetişkinler kategorilerinde
düzenlediği "EROZYON" konulu Slogan Yanşması sonuçlanmış olup, aşağıda
listesi verilen katılımcılar ödüle layık görülmüşrür. Kazananlann ödüllerini
nasıl alacağı kendileriyle irtibat kurularak bildirilecektir. TEMA Vakfı, tüm
katılımcılanmıza bu davaya gösterdikleri ilgi nedeniyle sonsuz şükranlannı
sunar.
KAZAX\NLAR
İLKÖĞRETİM KATEGORİSİ
1. Sahip olmaz baltasma, çıkar yağmur duasına.
Caner BAYKUŞ
2. Erozyon acı, ağaç ilacı.
KenanŞAHİN
3Kayarsa yerinden bir avuç toprak
Solar tabiatta binlerce yaprak.
Özmen GÜZEL
LİSE KATEGORİSİ
1. Yeşil yapraklar. aülen topraklar.
ElanurBERBER
2. Erozyona elveda, yeşil Türkiye'ye merhaba
Ahmet Oğuz Çorak
\ Dikilen her ağaç, erozyonsuz Türkiyç için bir güvencedir.
Kadir Can EKEN
^ ETİŞKİNLER K.\TEGQRİSİ
1. Bugün bir fidan dik, yann dikecek toprak bulamayabilirsin.
Turgut TARHAN
2. Fidan diken eller, erozyonu önler.
Mehmet ALAN
5. Toprak varlıktır
Erozyon darlıktır.
Dr. Nedim UÇAR
Konya
İstanbul
Artvin
Nevşehir
Çankın
Çankın
Ankara
Samsun
Eskişehir
İNEGÖL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
EsasNo: 1994'198
KararNo: 1995/12
Davacı BOTAŞ (Boru Hatlap ile Petrol Taşıma) A.Ş. vekili Av. Şerafettin Gökalp ta-
rafından davalılar Nizamettın Öztürk ve 234 arkadaşı aleyhine açılan boru hattı irtifakı-
nın tescili davasının yapılan yargılaması sonucunda; İnegöl ilçesi Akhisar Köyü hudut-
lan dahilinde (7) parsel no'lu taşınmaz üzerinde 9238 rn2*lik kısmında 2942 sayılı ya-
sanın 17'nci maddesi gereğince davacı adına irtifak hakkının tesciline karar verilmıştir.
Ancak aşağıda isimleri yazılı davalılara karar tebliği. adresin meçhul olması nedeniy-
le mümkün olamadığından. ilanen tebliğe karar verilmiştir. Bu sebeple yukanda özeti
vazılı ve 27.1.1995 tarihinde verilen hükmün yasal 15 günlük süre içinde temyiz oluna-
bileceği ilanen tebliğ olunur.
Adresi belli olmayan davalılann isimleri:
Nizamettin Oztürk-Osman Kaplan-Ragıp Dursun:Yakup Kaya-Selamettin Odabaşı-
Nimet Kaya-Şahsede Ocak-Feyzullah Özcan-Ömer Özcan-Kamuran Sabuncuoğlu-Ke-
mal Şimşek-Yusuf Yıldız-M.Salih Yerlikaya-Nazif Uğur-Şehrinaz Kaya-Kadir Sancar-
Vezir Keskin-Recep Ercan-Mehmet Aydoğan-Nimet Kaya-Bedir Yağmur-Nazim Ay-
dın-Yılmaz Dede-Hulusi Demirel-Kırman Kaya-Mehmet Durmuş-Kazım Bostancı-
Ömer Deniz-Serdar Şimşek-Dursun Güneş-Selahattin Sarataş-Zekeri>a Sevinç-Ekrem
Yeten-Emine Müftüoğlu-Halil Coşkun-Ali Kundakçı-Arif Özvatan-Ensar Gümüş-Mus-
tafa Polat-Nusrettin Demir-Fıkri Altun-Hüseyin Zengi-Süle>Tnan Ünal-Turgut Çiftçi-Fev-
zi Eyıan-Ekrem Mert-Cevdet Gündüz-Gazi Kaya-Mehmet Dursun-Yener Meydan-Enıs
Sancar-Feyzullah Özcan-Ibrahim Karahan-Celil Şimşek-Sadife Güçlü-Ocak Yıldınm-
Nizamettin Şamlı-Espender Temiz-lskender Topçu-Ali Kan-Zernişan Biçicı-Mehmet
Nuri Özudoğru-Behçet Ağırbaş-Nurettin Baştar-Turgut Çiftçi-Cengiz Doğru-Latifşah To-
koğlu-Yolcu Demırel-Ahmet Kurban-Nusrettin Güven-Şahmerdan Kaya-Şevki Noksan-
Nezaket Demir-Sayime Dursun-lsfendiyar Küçük-Kenan Kara-Muhammed Tekın-Ca-
vıt Keskin-Mustafa Beder-Talat Yeni-Israfil Sancar-MustafaGöral-Talıp Istanbullu-Mu-
azzez Temur-Necmettin Özkan-Mülkiye Ergün-Tuncer Aktaş-Hüseyin Gündüz-Tanım-
dan Özcan-Efrail \'ıldız-İsmet Öztürk-Tuncer Öztürk-Behçet Savaş-Ahmet Muş-Hay-
rettin Çelık-Gülmehmet Alptekin-Abdülcabbar Çağlayan-Ömer Çimenli-Mehmet Ali Aİt-
yurt-Mukadder Süvarioğulları-Vezir Balık-Metin Süvarioğullan-lsmail Akgün-Abdül-
selam Sıddık-Nuri Balık-Mehmet Şim Ergün-Şevket Söylemez-Hüseyin Ergin-Şerafet-
tin Öztürk-Erşan Kök-Seddi Güler-Celal Demir-Abdullah Atay-Bayram Açer-Murat
Kuş-Mahmut Kuş-tsmail Akın-Ahmet Yılmaz-Hikmet Yalçın-Ahmet Öztürk-Ömer Ka-
ya-Resmiye Kaynar-Zekeriya Ateş-Abdülmecit Aktaş-Lütfiye Tunçtan.
Basın: 33706
Cumhuriyef in Laik Karakteri Değiştirilemez!
a'>ı dnlı:ı (lonıokııılik luılı1
acliııııoc >ı>iklik değişiklik önerilorini
cıını <;önül<lcn (U'slı-klİMiı ıı/. \ıu;ık, lıüliiıı lûrkiyc'yi uyarmak istiyoruz:
"Anayasa dcgişikli^i çerçcvesinde Türkiye (umhuriycti'nin LAİK
karaklcrini güvcncc altına alan maddclcrin de kaldınlmasının
|)a/.arlıkları yapılmakladır Anayasa'nın 14. vc 24. maddelerindcki
ilf>ili fıkraların (nrpülenmcsi ile Türkiyc'de dinc dayalı bir siyasi
rejim kurmak ivtcycnlerin önündc hiç bir JH Kl'Kİ engel
kalmamı$ olacaktır'"
llı-r lıısiilhı kcıuliloı-jııin (lcıııcıkrnlik M- hıik rejimin güvenccsi olduklarını
«.«Alocnlfif Inıtııhlımtk i>(i\oıu/.:
"Dini inaınlnr, kul.sallığı, lürtışılama/.lığı olan inançlurdır. Siyaseli,
dini inaııv nornıları içindr »apnıaya kalkı^ırsanı/., yani kulsallığı ve
tartı$ılanıa/.lığı siyasi inançlara uygulamak islcrseniı, ortada ne
drmokrasi, nr düsüncc ö/.gürlüğü, nr dr vicdan öıgürlögü kalır."
l.aiklik, basta din ve vicdan özEÛrlüğü olmak Ozere
bütün özgûrlfıklcrimizin en önemli teminatıdır.
"Kinısc. l)r\lrliıı MI\\;II. i'kııııı>nıjk. ••i\»-.i \f
\,ı Imkııki lcnıel riü/eııini kısnıen dr
f»K». riiıı kıır'HİİHi'iıiH (İH_\.ııutırııiri \v\* Nİ_>HNİ \r><( ki^iscl vık^r \ahul ııüruz
^.IÜI.IMIH .ıın.«.ı\l.ı hcı m- Miırlle OIIIIVH OIMIII. dini \e\a din dııvgulannı \ahul
(liıııc kııİMil v^Mİaıı >oik'ii ivlism.ır ıılcıııc/ >e kölüne kıılliiııaıiMZ." (T.('.
\.II»I<IIH'M. Mıl. 24/NOII 1 ıkın)
DEMOKRASİ İÇİN
DAYANISMA PLATFORMU
SİİRT ASLİYE HUKUK (TİCARET) MAHKEMESİ
EsasNo: 1995 87
Davacı Mehmet Lütfi Nazlı tarafından mahkememize açılan çek iptali davasının ya-
pılan açık yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince;
Davacı Mehmet Lütfı Nazlı'nın Siırt Halk Bankası Şubesi'ndeki 30000 - 0107852.0
no'lu'hesabına ait 05669876 - D.5669900 seri numarasına kadar kullanmadığı çeklerin
zayi olduğu anlaşıldığından. eline geçirenlerin üç ay zarfında mahkemeye ibraz etmele-
rı. aksi takdirde iptaline karar verileceği hususu ilan olunur. Basın: 30580
İNEGÖL ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN
DosyaNo: 1994 192
Davacı BOTAŞ (Boru Hatlan ile Petrol Taşıma) Genel Müdürlüğü vekili Av. Şerafet-
tin Gökalp tarafından davalı Baki Çiçek aleyhine açılan irtifak hakkının tescili davası-
nın yapılan yargılamasında, ilçemiz Alanyurt Köyü'nde 57 parselde kain taşınmaz üze-
rinde 81 m2"lik kısmından boru hattı rrtifak hakkının tesciline 21.1.1995 tarihinde ka-
rar verilmiş bulunmaktadır. (Karar no: 1995/10) Yukarıda özeti yazılı hükmün ilanen
tebliğine karar verilmiş olup, adresi meçhul olan davalı Baki Çıçek'in yasal 15 gün için-
de hükmü temyiz edebileceği ilanen tebliğ olunur. Basın: 33705