28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 TEMMU2 1995 PAZAR HABERLER Atina'dan aykrı birses • ATİNA(AA)- Yunanistan'da Sol Koalisyon Partisi'nin (SYN) Avrupa sommlusu Nikos Bistis, Lübnan'a gidip PKK lideri Abdullah Ocalan'la görüşen altı Yunanlı miHetvekilini suçladı. Partisinin Midilli teşkilatı tarafindan düzenlenen "Avrupa ve Yunanistan" konulu toplantıda konuşan Bistis, görûşmenin Türkiye"ye, Yunanistan aleyhinde uluslararası alanda prapaganda için firsat verdiğini kaydetti. Bistis, "Yunanistan'da PASOK, Yeni Demokrası ve Siyasi Bahar Partisi üçlüsü ve bu gruplan destekleyen basın, Srebrenice'ıun düşmesini de sevinçle karşılamiştır. Bu arada Yunan bayıağının. Sırplar tarafindan ışgal edilen bu şehre çekilmesi olayı ise Yunanistan için son derece tehlikelidir. Bu partiler bu gerçeği görmezlikten geliyorlar. Gerçeği söyleyenleri de ihanetle suçluyorlar" dedi. 7 ay önce ölenler yeni buhındu • İŞTANBUL(AA)- Gaziosmanpaşa 'da kendilerinden yaklaşık 7 aydır haber alınamayan 3 kişilik bir aile dün evlerinde ölü bulundu. Aıle fertlerinın kış mevsımı başlannda ısınmak için yaktıklan piknik tüpûnden zehirlenerek öldüklen belirlendi. Savcılıkça verilen talimat üzerine dün sabah kapıyı kırarak içeri giren polisler, Nejat Deliorman (54) ile imam nikâhlı eşi Güler ve 13-14 yaşlanndaki spastik özürlü kızlan Zeynep'ın cesediyle karşılaştılar. Kefeli'yi yaralayan yakalantiı • İSTANBUL (AA) - Futbol Federasyonu eski üyesi ve işadamı Mustafa Kefeli'yi 3 hafta önce Bebek'te yaralayan kişi yakalandı. Yakalanan Hüseyin Başak'ın (23), sorgusunda, Kefeli'yi, yanında bulunan kızı Seran Kefeli'ye baküğı gerekçesiyle kendisine kûfûr etmesi ûzerine yaraladığını söylediği bildirildi. Dağlı: Anayasada mesafe aldık • ANKARA (Cumhuriyet Bfirosu) - DYP Genel Başkan Yardımcısı Halit Dağlı, ANAP Genel Başkanı MesutYılmaz'ın "Çiller'e güvenmiyorum" yönündeki sözlerini, anayasa değışikliği için sağlanan uzlaşma aşamasında doğru bulmadığını söyledi. Halit Dağlı, anayasada sağlanan son uzlaşmayı bir mesafe olarak kabul ettıklenm belirtti. Menzir: Haberter dedikodu • DENİZLİ(Cumhııriyet)- istanbul Emnıyet Müdûrü Necdet Menzir, Washington Büyükelçiliği Askeri Ataşeliği Güvenlik Müşavirliği'ne veya Cumhurbaşkanlığı Güvenlik Danışmanlığı'na atanacaği yolundaki haberlenn kendisınin bilgisi dışında geliştiğini söyledi. Pamukkale'deki Turizmde Güvenlik Toplantısı'nda, bastnda çıkan haberlenn bazı yorumlar katılararak senaryo şekline dönüştürüldüğünü söyleyen Menzir, "Basın ve televizyon kuruluşlannda bana yakıştınlan görevlere sıcak baktığım iddia ediliyor. Ama benim görüşüm alınmıyor. Atamayla ilgili somut hiçbir şey yoİc. Benim de herhangi bir isteğim yok. Böyle bİT görev teklif edilirse düşünür, karanmı veririm. Ama şu andakı haberler dedikodudan başka bir şey değil" dedi. hale mafyası • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Kamu kuruluşlannın ihalelerinde baskı oluşturarak çıkar sağlayan ihale mafyasının 7 üyesinin gözaltına ahndığı bildirildi. Ankara Emniyet Müdürlüğü Asayiş Şubesi'nden yapılan açıklamaya göre, Türkiye Elektrik Kurumu Genel Müdürülüğü'nün temizlik ihalesinin yapıldığı sırada, yapılan "silah teşhiri" ihban ûzerine olay yerine giden, Gasp Bürosu ekipleri, "Nail Hoca" adıyla tanınan Nail Alkan ile 6 arkadaşını gözaltına alındı. THKP-C kurucularından Ertuğrul Kürkçü, sol muhalefetin hiçbir dönemde olmadığı kadar genişlediği inancında: Sosyalizmin koşıülan daha uygunBir dönemin önde gelen öğıenci liderlerinden Ertuğrul Kürkçü yle "Dünya ve Türkiye'de sosyalizmin geleceği'' üzerine konuştuk. 1948 doğumlu olan Ertuğrul Kürkçü. 1970'te Dev -Genç Genel Başkanı oldu. THKP-C kurucu- lanndan olan Kürkçü, 12 Mart askeri darbe- sinden sonra gerçekleştirilen aralannda Ma- hir Çayan'ın da olduğu 9 kişinin öldürüldüğü Kızıldere olayından tek sağ kurtulan kişi ol- du. Kürkçü, Türkiye'de ve dünyada sosyaliz- min ve Marksizmin geleceğinden hâlâ umut- lu olduğunu belirtiyor. - Sovyetler Birligi'nin dağılmasından sonra dünyadaki sosyalizmin ve Marksizmin gelece- ğini nasıl görüyorsunuz? Sosyalizmin geleceğini. ne Sovyetler Birli- ği'nin varlığına ne de yokluğuna bağlamak mantıksal olarakdogru olur, tarihsel olarak da doğru olur. Şüphesiz Sovyetler Birliği'nin var- lığı uzun bir süre dünyada sosyalizm müca- delesi için bir anlam taşıdı. Orneğin Küba Devrimi'nin ayakta durması, Üçüncü Dünya ülkelerindeki birçok devrim. Vietnam Devri- mi'nin kazanılması büyük ölçüde Çin'in ve Sovyetler Birliği'nin varlığından kaynaklan- dı. Doğu Avrupa'da ise sosyalist denilen ülke- ler bir ıkisi dışmda, - Yugoslavya ve Arnavut- luk dışında- esas olarak Kızıl Ördu'nun Nazi ordulannı Avrupa'dan dışan atması sürecinde önce istiladan kurtuldular, sonra sosyalist dev- let oldular. O yüzden Sovetler Birliği'nin var- lığının pratik bir anlamı vardı. Ekim Devrimi'nden daha olgun Ama sosyalizmin geleceği açısmdan Sov- yetler Birliği'nin dağılmış olması kendi başı- na bir anlam ifade etmiyor. Asıl anlamlı olan şey kapitalizmin var olmaya devam etmesidir. Sosyalızm eğer Sovyetler Birliği'nin varlığı- na bağlı olmuş olsaydı -paradoksal gibi ola- cak ama- o zaman Ekim Devrimi hiç olamaz- dı. Çünkü ondan önce bir sosyalist ülke yok- tu. O yüzden bence bugün dünyada sosyalizm için koşullar 1917 Ekim Devrimi'nin öncesi- ne göre daha olgun. - Bu oigunluğu nasıl açıklıyorsunuz? tki nedenle. Birincısı, şimdi olmayan sos- yalist devletler birçok başansızhklanmn ya- nı sıra önemli bir şey yaptılar. Eski köylü ül- kelerini sanayi ülkelerine dönüştürdüler ve bir işçi temeli, bir sosyalist gelişme için gereken özne temelini buldular. Ikincisi, kapitalizmin dünya çapındaki entegrasyonu o kadar yüksel- di ki bu bütün ülkeleri eskisine göre birbirine çok daha fazla yaklaştırdı, çok daha bağımlı kıldı. Tıpkı burjuvazileri olduğu gibi işçi sı- nıflannı da birbirine yaklaştırdı. En azından nesnel oldu. Şimdi bu iki faktörü ele aldığı- mızda aslında Marx'ın Manifesto'da betimle- diği dünyaya bugün 1848'den daha yakınız, 1917 'den daha yakınız. Sosyalist devieflerin zaafi Ama birdezavantaj var. Yıkılan sosyalizm, kendisiyle birlikte sosyalizmin gerçekleşebi- leceği ya da ayakta kalabileceği umutlannı da pek çok emekçinin kafasından sildi. Bu du- rumda ister istemez geleceğin sosyalizminin, bu devrilenden farklı ve yeni olarak ne içere- ceğini, bunun neyi kapsayacağını, bir özgür- lük projesi olarak daha fazla ne vaat ettiğinin altının bir kere daha çizilmesi gerekiyor. O yüzden şöyle diyebiliriz; kötü yanı, emekçi- lerin zihninde uyanan bulanıklıktır. Ancak. iyiyanıda vardır. Zaman içinde sosyalist dev- letler birer sömürücü kast sistemine doğru döndüler ve neredeyse sınıflı bir toplum oldu- lar. Artık böylesi bir duruma ömek olma han- dikapı da ortadan kalkmıştır. O yüzden aslın- da terazi bana göre dengede duruyor. Sovyet- ler Birliği'nin yıkılması, ne o kadar sevinç ve- rici bir şeydir ne de o kadar korkunç bir şey. Bence şimdi hiç değilse ufuk açıcı bir yerde duruyoruz, teorik olarak ve pratik olarak. - Yani daha ayaklan yere basan, ilkeleri iş- leriik kazanmış bir sosyalizm mi? Tabıi. Şimdi başlangıç ilkelerini bir kere da- ha ve daha büyük bir ciddiyetle tartışacağız di- ye düşünüyorunı. Sosyalizmde ya da komü- nizmde, esas olan emeğin egemenliği bile de- ğildi. Hiç kimsenin egemenliği değildi. Bütün egemenlik sistemlerinin ortadan kalkmasıydı. Ulusal sınırlann ortadan kalkması, eşit ve öz- gür emekçilerin dünyasının meydana getiril- • Marks'm Manifesto'da betimlediği dünyaya bugün daha yakınız. Ama bir dezavantaj var. Yıkılan sosyalizm, kendisiyle birlikte sosyalizmin gerçekleşebileceği umutlannı da pek çok emekçinin kafasından sildi. mesiydi. Şimdi bu eski ufukJara yeniden müracaat et- memiz için bir imkân doğdu. Ama bir başka şey daha var, bu geçen dönemde başka birçok şey dağıldı. Öraeğin; bir toplumsal muhale- fet gücü olarak yeni unsurlar ortaya çıktı. Ka- dm hareketi bunlardan bir tanesi. Çevre son derece ciddi bir global mesele olarak dünya- nın karşısına dikildi ve bunun da aşılabilme- sinin, çözülebilmesinin yolunun kapitalizmin aşılmasından geçtıği meydana çıktı. Öte yan- dan sadece materyalist eğitimle ortadan kal- dınlamayacak kadar köklü, dönüşmesi çok zaman alan dinsel mezhepsel düşünüşler, kim- likler meselesi ortaya çıktı. Dolayısıyla şim- Dünyada veTürkiye'de sosyalizmin geleceği SOSYALİSTUR TARTIŞIYOR DENIZ TEZTEL • Sovyetler Birliği'nin yıkılması, ne o kadar sevinç verici bir şeydir, ne de o kadar korkunç bir şey. Bence şimdi hiç değilse ufuk açıcı bir yerde duruyoruz, hem teorik, hem de pratik olarak. • Sosyalizm aynı zamanda cinsler arası, milliyetler arası, dinler arası eşitsizliklerin meydana getirdiği karmaşık, çok kimlikli, çok katmanlı dünyayı da anlamak zorunda. dinin sosyalizmi sadece sınıflar arası değil ay- nı zamanda cinsler arası, milliyetler arası, din- ler arası eşitsizliklerin meydana getirdiği bu karmaşık, çok kimlikli, çok katmanlı dünya- yı da anlamak zorunda. Bunlara Marx'ta ol- mayan, Lenin'de olmayan yeni önermeler ge- tirmek zorunda. Aynca daha az köylü bir dün- yadayız. Öte yandan bilginin kendisinin biz- zat üretici güç olduğu ve sanayi emeğinin es- kisi kadar merkezi önem taşımadığı ya da es- kisi kadar merkezde dursa bile özgün ağırlı- ğının azaldığı bir yeni endüstriyel çağdayız. Burada meydana gelen yeni işbölümünün ya- rattığı çok yeni emekçi katmanlan var. Ve o yüzden emekçi tanımımızın kendisinde bir genişlik, işçi sınıfi tanımımızın kendisinde bir genişlik sağlamak zorundayız. Aslında Mact'ın en soyut düzeyde söyledigi şey ger- çekleşiyor bugün. Sanayi işçisi değil işgücün- den başka satıcak hiçbir şeyi olmayan çok kar- maşık çok bileşenli bir işçi hareketi ile karşı karşıyayız. Servis işçileri, büro işçileri, bilgi- sayarlı üretiminin ortaya çıkarttığı eskiden ol- mayan işçi kategorileri var ve öte yandan bi- zati bilginin kendisinin bir üretici güç oldu- ğunu bugün'çok daha iyi görüyoruz . O yüz- den de şimdi yaşadığımız dünya bize bir yeni mekân olarak görünebilir. Çünkü bu aynı za- manda bir elektronik mekân. Bunun içersin- de düşünmek, çalışmak, tasarlamak dunımun- dayız. Bir devrimi de böyle tasarlamak duru- mundayız. Bunun yaratttığı müthiş birzengin- lik, ama öte yandan eski kalıplarla bakıldığın- da anlaşılması mümkün olmayan bir karma- şıklık var. Bence sosyalist teori ya da Mark- sist teori şimdi Manc'ın vaat ettiği kendisini her gün yeniden kuran teori olarak bütün bun- lann üstesinden gelmekle yükümlü. Yani u- mut var. Bence umut çok. Sot talepler yükseUyor - Gerçekten umut var mı? Elbette. mesela Türkiye'ye dönüp baktığı- mızda. o kadar anti komünıst ve rnillıyetçi he- zeyanın yaygın olduğu bir ülkede bile, sol mu- halefetin, sol taleplerin hiçbir zaman olmadı- ğı kadar yükseldiğini görüyoruz. Sadece bu- nun adı böyle konmuyor. Tüm istemler geç- mişte solun teklifleri, talepleri kapsamınday- dı. Dönüp baktığımız zaman Latin Amerika ülkelerinde solun, özellikle Sovyetler Birliği yıkılmaya başladığı dönemlerden itibaren çok büyük güç kazandığını görüyoruz. Arjantin'de yüzde 30 oy aldı, Brezilya'da yüzde 40 civa- nnda dolaşıyor, Kolombiya'da Meksika'da sol çok önemli. Avrupaya dönüp baktığımızda sol partiler, seçimleri kazanamasa bile büyük yükseliş gösterdiler. Bir kutuplaşmanın ya- şandığını görüyoruz. Faşist paniler yükseli- yor, radikal sol partiler yükseliyor ve merkez- de muhafazakârlann yerini sosyal demokrat- lar alıyor. Eski Doğu Avrupa ülkelerinde eski komünist partiler yeni kimlikleriyle sol pro- jeler sunarak kapitalizm yanlılannın yanında büyük güç kazandılar. Macaristan'da böyle ol- du, Polonya'da böyle oldu. Başka belki Ukray- na'da böyle oldu. Hizipler sorunu - Türki>e'deki sosyalist partilere gelirsek, 1%0'lardan sonra kurulan bu partiler sizce yanlış vaptılar mı? \a da şöyle sorayım: Ne 0- bi yanîış yapülar? Şimdi. sosyalist parti dediğimizde yalnızca valılığedilekçe verilerek, Içişleri Bakanlığı'- na dilekçe verilerek kurulan partileri değil, başka türden partileri de göz önüne almak zo- rundayız. Şimdi ben geriye dönüp baktığım- da sosyalist denilen partilerin ya da gruplann bir tane hatası, bir tane erdemi olduğunu dü- şünüyorum. En hatalı olduğu yan belli bir sos- yalist ülkenin ve onun komünist partisinin al- dığı kararlara göre Türkiye'de stratejiler sap- tama yoluna gittiler. Böylece de son derece va- him hatalara yol açtıklannı düşünüyorum. Ve bunlar Türkiye'de uzun süre Sovyetçiler ya da Moskovacılar. Pekinciler, Tirancılar diye anıl- dılar. O dönemde Türkiye gerçekliğiyle ilgi- si olmadığı nispette büyük açmazlar yaşandı. Ama kendilerini bunlardan ayıranlar vardı. Kendilerini, kendi özgün yollannı bulmaya adıyanlar vardı. Onlann bu bakımdan bir er- demi olduğunu söyleyebiliriz. Ama onlann da bu sefer uluslararası süreçleri çok az dik- kate almalan gibi kusurlan vardı. Öte yandan Türkiye'de ben gerekmediği ka- dar çok hizbin olduğunu düşünüyorum. Yani bir teoriye göre ben gerçi bu teoriye katılmı- yorum ama her sınıfa bir parti düşermiş. Tür- kiye'de ben 120 tane sınıf olduğunu sanmıyo- rum. Bu yüzden Türkiye sosyalist hareketinin genışliğine ve derinliğine güçlerini birleştir- meyi, bir politik güç olmayı, memleket çapın- da bir güç olmayı başaramamasında bunun çok önemi olduğunu düşünüyorum. Daha da önemlisi bence hasımlanyla sert kavga dışın- da Türkiye solunun ya da Türkiye sosyalist ha- reketinin pratik politika yapamadığını düşü- nüyorum. Yani somut sorulara somut cevap- lar veremediler. Enflasyon nasıl ortadan kal- dınlır? Kürt meselesi nasıl çözülür? Şeriatçı- lıkla nasıl başa çıkılır? Yoksulluğu nasıl gide- rebiliriz? Sermaye tahakkümüne karşı kısa va- deli önlemler nasıl olabilir gibi her gün soru- lan sorulara pratik cevaplar vermekte ben so- lun çok zorlandığını ve her şeyi o büyük gü- ne ertelediğini düşünüyorum. O büyük gün de görüldüki bizim ömrümüze hiç değilse yarı- sına sığmadı. Biz 30 yıl içerisinde bir devrim göremedik, ama 3 tane ya da 2.5 tane karşı devrim gördük. Bütün bunlann karşısmda ben solun yeterince pratik olamadığını, devletin hareketini takip etmekte zorlandığını, günde- lik politikayı genellikle okuyamadığını düşü- nüyorum. Aslında devleti yönetenler okuya- • Sosyal demokrat partilerimiz devlet partisinin türevleri olduklan için de onlar dünyaya emeğin bakış açısmdan değil, devletin bakış açısmdan bakarlar. biliyorlar mı o ayn mesele ama biz böyle bir ıddia ile ortaya çıkıyoruz, böyle kusurlardan söz edebılınz. - Sosyal demokrat partileri nasıl değerten- diriyorsun? Birçok kez başka yerlerde söylediğim bir şeyi tekrar edeceğim: Ben Türkiye'de bir sos- yal demokrat parti olduğunu düşünmüyorum. Çünkü Türkiye'deki sosyalist ya da komünist partiler şöyle ya da böyle dünyadaki emsalle- rine benzerler. Ama Türkiye "deki sosyal de- mokrat partilerin genel olarak sosyal demok- rasiyle anladığımız bir özdeşliği olmadığını düşünüyorum. Uluslararası sosyal demokrasi deneyimine baktığımızda göreceğimiz şey sosyal demok- rat partilerin işçi partileri olduğudur. Şöyle ya da böyle bu partilerin merkezi blokunu işçi- ler oluşturur. Gerçi Willy Brandt'tan beri sos- yal demokrat partiler bir kitle partisi olmaya, orta sınıflan kendi yanlanna çekmeye çalıştı- lar, ama değişmeyen bir şey hep vardr. Sendi- kalar bu partilerin temel dayanaklanydı. O yüzden de bu partiler işçi partileriydi, işçi ka- rakterli partilerdi. O yüzden de hâlâ teorik ola- rak bir alakalan kalmamış olsa bile bütün sos- yal demokrat partilerin duvarlannda Karl Mars'ın, Rose Luksenburg'un resimlen bu- lunur. Şimdi bizim sosyal demokrat partilerimiz devlet partisinin türevleridir.Devlet partisinin türevleri olduklan için de onlar dünyaya eme- ğin bakış açısmdan değil, devletin bakış açı- sından bakarlar. Aynca bunlann özellikle 12 Eylül'den sonra iyice yozlaşan üye yapılanna baktığımızda bu partilerin merkezi blokunu işadamlannın, serbest meslek sahiplerinin ve çok küçük bir bölümünü de akademisyenle- rin oluşturduğunu görürüz. Ama bu partiler üye yapılan ve bağlantılan itibanyla işçiler- le, işçilerin canlı kesimleriyle çok az alakalı partiler. O yüzden ben bunlann sosyal demok- rat partiler değil cumhuriyetçi partiler olduk- lannı düşünüyonım. - Türkiye'de sosyalist partiler de var. Bu ko- nuda ne düşünüyorsunuz? Hatırlarsınızbiz 1989,90,9 l'de bir sol, sos- yalist blok oluşturmak için çok uğraşmıştık. Fakat şu görüldü; onlar hem eskisi gibi kal- mak istiyorlar, hem de aşağıdan gelen taleple birleşmek istiyorlar. O zaman bu taleplerin sözcüsü olarak bir araya gelen bu insanİar bir türlü birleşemiyorlar. Çünkü sonuçta her biri için nihai hedef ve ona giden yollar konusun- daki eski görüşleri baki. O yüzden birleşmek hep taktik süreç gibi gözüküyor. Ben doğru- su bu yüzden Türkiye'de, Türkiye sosyaliz- minde üç ana eğilimin varolmaya devam ede- ceğini düşünüyorum. Bunlardan bir tanesi bin bir parçasıyla birlikte militan eğilim. Ikinci- si, devletçi eğilim, devletle ittifaktan medet u- man eğilim. Üçüncüsü de bütün bunlan aşma çabasında olan ama bunlar içerisinde henüz en güçsüz eğilim. Bu üç eğilim olmaya devam edecek. Ya da bir başka türlü söylersek, re- formcu, devrimci ve merkezci eğilimlerolma- ya devam edecekler. Muhalefeti kucaklayacak parti - Bunu biraz açar mısınız? Seçım bloklan yapılabihr. Bir taktik olarak görülüyorsa da görülsün. bir büyük yasal par- ti yapılabilir. Burada insanlar yine farklı kım- liklerle gene bir arada durmanm yollannı ara- yabilirler. Ama şunu görüyorum İci. halkın gö- züyle görebildiği birsiyaset gütmek gerekiyor. Türkiye'nin batısında bugün prim yapan siya- set ya da kitlelerin nezdinde etkili olabilen si- yaset yeraltından gıtmiyor. Besbelh yerüstün- de siyaset yapmanın önünde çok büyük güç- lükler var, ama yeraltından siyaset yapmanın bu güçlükleri aşmaya yettiğini de bugüne ka- dar çok fazla görmedik. O yüzden yerüstün- de ne olduğu belli, başkanı belli, yönetim ku- rullan belli, yaptığı ış belli, kimlerden oluş- tuğu belli, nihayet sözü belli, eylemi belli bir bütünlüğe ihtiyaç var. Bunu meydana getir- mek gerekiyor. Madalyonun öbür yüzü var. Son derece sert, yıkıcı ve vahşi bir milliyetçilik bu emek hare- ketinin taleplerini sırurlıyor. Mesela Ecevit'in giderek artan biçimde prim yapmasını buna bağlıyorum. Ecevit, emeğin taleplerinden zi- yade bu milliyetçi dalgayı ifade ettiği nispet- te popülaritesini durmaksızın yükseltti. Ama öte yandan niye Türkeş'in değil de Ecevit'inki yükseliyor diye bakarsanız yine de geçmişin mavi gömlekli imajı zihinlerde var. Bu adam işçi dostudur. işçiyle beraberdır yani. - Yani, sonuçta Türkiye için umut var mı? Hayatta büyük yanılgılar var. Bu büyük ya- nılgılardan bir tanesi Lenin'inki, Lenin 1916 kışındabirkonferansta şöyle diyor. tsviçre'de o zaman kaçak. "Eminim ki ben ve bizim ku- şak hiçbir zaman yaşarken bir sosyalist devri- mi göremeyeceğiz. Sosyalist devrim henüz çok çok uzakta'. Bundan sadece 6 ya da 9 ay son- ra Lenin, bir sosyalist devletin başında. Şim- di bu yüzden böyle yanılgılar çok hoşuma gi- der. Böyle yanılmak isterim. Fakat Türkiye'de bu Kürt meselesi böyle sürer giderse bence işi- miz çok güç. Zehirlenen atmosferi temizle- mek çok güç olacak. Ve de öte yandan bu me- selenin kendisi bir devrime yol açacak. Fakat bunun imkânlannın hâlâ çok fazla olduğunu göremiyorum, düşünemiyorum. Çünkü Tür- kiye nerdeyse psikolojik olarak ortadan yanl- mış vaziyette. Türkiye'nin doğusunda iyi ola- rak görülen şey batısında kötü olarak görülü- yor, ve bu yanlma da her geçen gün derinle- şiyor. O yüzden kısa vadede size bir şey diye- mem. Yani bütün bunlann hepsini "işte bir 10 yıhn içinde asacağEz" diyemem. Ama keşke yanılsam. Sürecek Cezaevinde oturma eylemi yapanlar, Savcı Bilgin'in güvencesine karşm gözaltına alındı 26 tutuklu yakınına dayaldı gözalb • Savcının güvence vermesine karşın Bayrampaşa Cezae- vi'ndeki yakınlannı ziyaret ettikten sonra çoğunluğu kadm ve çocuk 26 kişi, polis ve özel timce kıyasıya dövüldü. Istanbul Haber Servi- si - Bayrampaşa Ceza ve Tutukevi'nde yakınlannı ziyaret ettikten sonra otur- ma eylemi başlatan, ço- ğunluğunu kadın ve ço- cuklann oluşturduğu 26 kişi, Istanbul Cumhuriyet Başsavcısı Avni BOgin'in, "PoBsleri def ettik. Güve- nilir şekilde dışanya çıka- rak evinize gjdebilirsiniz" şeklinde kendılenne verdi- ği güvence altında terk et- tikleri cezaevinin önünde polis ve özel tim tarafin- dan dövülerek gözaltına alındı. Polisin saldınsı so- nucu gözaltına alınan ka- dm ve çocuklar arasında yaralananlarolurken 26 ki- şinin, lstanbul Terörle Mücadele Şubesi 'nde sorgulanmak üzere tu- tulduğu bildirildi. Bayrampaşa Cezaevi'ndeki ya- kınlannı önceki gün sabah saat 10.00 sıralannda ziyaret eden 26 kişi, cezaevi kapısında Hatice Ak- Ban pousler,gözalüna alınan ey lemciler da> akyerken, "Öldürün şu pislikkrT diye bağırdı. (AYKUT KÜÇÜKKAYA) kaya, Gülizar Şimşek, Gülhan De- mir, Mustafa Tosun ve Numan Şimşek adlı beş kişinin polis tara- fından gözaltına alınmasını pro- testo etmek ve kendilerine de gö- rüş sonrası gözaltına alınmama güvencesi verilmesi amacıyla ce- zaevinin idare binasında oturma eylemi başlattı. Eyleme, tutuklu ve hükümlüler görevlilere sayım vermeyerek destek verdi. Oturma eyleminin akşam saatlerine kadar uzaması üzerine Bayrampaşa Ce- zaevi'ne lstanbul Cumhuriyet Başsavcı Vekili Halil Avuka ile si- yasi tutuklu avukatlan Metin Na- rin ve Mustafa Çoban geldi. tstanbul Başsavcı Vekili Halil Avuka, Bayrampaşa Ceza ve Tutu- kevi Nöbetçi Müdürü AB Şen ile yaptığı görüşme sonrası girişim- lerde bulunmak üzere lstan- bul Emniyet Müdür Yardım- cılanndan Resat Alta>ile ce- zaevinden bir telefon görüş- mesi yaptı. Yapılan telefon görüşmesinde Avuka, Al- tay'a. "Oturma eylemi yapan k^iler, beş kişinin gözaltına alûıdığuu iddia ediyoriar. Böyle bir dunım var mı" şek- linde bir soru yöneltti. Altay, olayla ilgili olarak Avuka'ya herhangi bir bilgi vermedi. Bu arada Altay. avukat Mus- tafa Çoban'a. *"Dahagözam- na alacağumz iki kişi daha var" şeklinde konuştu. lstanbul Cumhuriyet Baş- savcı Vekili Halil Avuka'nın oturma eylemini bitireme- mesi üzerine, Bayrampaşa Cezaevi'ne gece saat 23.20 sıralannda lstanbul Cumhu-' riyet Başsavcısı Avni Bilgin gelerek cezaevi müdürü Şen ve emniyet yetkilileriyle gö- rüştü. Bilgin, yetkililerle kı- sa bir dunım değerlendirme toplantısı yaptı. Cezaevi içerisinde oturma eylemi yapan 26 kişi ile avu- katlar Narin ve Çoban, saat 02.30 sıralannda sessiz bir şekil- de cezaevini terk etti. Cezaevi önünde basın mensuplannın soru- lannı yanıtlayan 26 kişi, yaklaşık 10 dakika sonra cezaevi önünde polis tarafından dövülerek gözal- tına alındı. Keskin: Caba harcıyoruz CHP'den 'temiz eller' çağnsı • CHP Genel Sekreteri Keskin, "Siyaseti, kamu yönetimini ekonomik kirlilikten anndırmak isteyen herkesi mücadeleye çağınyoruz" dedi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - CHP Genel Sek- reteri Adnan Keskin. parti- sinin yaşanan yolsuzlukla- n ortaya çıkarmak için ça- ba harcadığını belirterek "SiyasetL, kamu yönetimi- ni, toplumsal yaşamı eko- nomik kirtilikten anndır- mak isteyen herkesi müca- deleye çağmyonız" dedi. Keskin, dün parti genel merkezinde düzenlediği basın toplantısında, sıya- setin "kirliükten anndınl- maa" için her kişi ve ku- ruluşu, elinde bulunan bel- geleri CHP Genel Merke- zi'ne getirmeye çağırdı. Böylelikle toplumun ço- ğulcu parlamenter sisteme karşı duyduğu güvensizli- ği de aşacağını kaydeden Keskin, "CHPfaziletin.er- demin ve ahlakın simgesi bir partidir. Bu dün böy- teydi, bugün böyle,>ann da böyle olacaktar" dedi. 31 ağustosta yapılacak kurultaydan sonra prob- lemlerin tamamen bitece- ğini söyleyen Keskin, "31 ağustostan sonra parti dışı çevrelerden gelen tartışma- lann da önünü Okayaca- ğjz" dedi. CHP'nin son günlerde bazı haksız it- hamlara uğradığmı ifade e- den Adnan Keskin, tt Ba- kanlıklar içinde baskı ya- pılması konusunda hiçbir vüksünmemiz yoktur. Hiç kimse kendisini partinin üstfinde görmesin" dedi. Keskin, bir gazetecinin Bayındırlık Bakanlı- ğı'ndan istifa eden Erman Şahin'in elinde bulundu- ğunu belirttiği belgeleri bugüne parti genel merke- zine iletip iletmediğini sor- ması üzerine de, "Bugüne kadar Sayın Şahin'in ra- hatsıziığının, bazı bürokra- tik atamalardan kaynak- landığı basına yansıdiu Par- ti genel merkezine taşıma- ya çalıştığı zeminle ilgili do- küman gelmedi. EUndeld belgeleri bize iletirse bun- dan mutlulukduyanz" ya- nıtını verdi.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle