Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 15 TEMMUZ 1995 CUMARTESJ
HABERLER
'Yeni üniversite
kararı siyasi'
• ADANA(AA)-
Çukurova Oniversitesi
Senatosu'nca yapılan
açıklamada, 15 yeni
üniversite daha İcurulması
karannın, siyasi amaçlar
dışında bir gerekçesi ve
rasyonel dayanağı
bulunmadıği savunuldu.
Açıklamada, bilim,
teknoloji ve iyi yetişmiş
insan gücünün başta gelen
ûretim faktörleri olduğu,
ülke geleceğinin de
yetiştirilecek nitelikli insan
gücüne dayalı olacağı
belırtılen açıklamada
aynca, yükseköğretimin
niteliğini arttıracak
önlemlerin bir an önce
alinması gerektıgi ifade
edilerek plan ve programa
dayanmadan üniversite
sayısını arttırmanın,
mevcutlann kaynaklannı
azaltmaktan öte bir sonuç
vermeyeceği kaydedildi.
blam ülkelertne
BBP'den kınama
• GAZİANTEP(AA)-
BBP Genel Başkan
Yardmcısı Ökkeş Şendiller,
Bosna'da, eşine ender
rastlanan bir vahşet
yaşandığını kaydederek.
"Sirplann bu vahşet ve
zulmü karşısında, Islam
ülkelerinin suskunluğunu,
vurdumduymazlığını
lanetliyonız" dedi.
Şendiller, Gaziantep'te
düzenlediği basın
toplantısında. BM'nın
güvenli bölge ilan ettiğı
yerlerde Sırplann yaptığı
katliarrun tüyler ürpertici
noktaya geldiğini, BM
komutanının Sırp katillerle
kadeh kaldırdığını, bunun
da BM'nin vahşete ottak
olduğunun kanırı olduğunu
Söyledi.
ANAP'lı Taner'ii
anayasa isyanı
• ANKARA(ANKA)-
ANAP Istanbul Milletvekili
Güneş Taner, anayasa
değişikliğine karşı tavnnı
sürdürüyor. Taner. anayasa
değişikliğini "siyasi
manevra" olarak nitelerken,
"Başbakan ben ve benim
gibi düşünen
arkadaşlanmın oyunu
istiyorsa çıkıp bir açıklama
yapmalıdır 'Bu bir sivil
anayasa değişikliği değil.
Daha önce yapılanlar gibi
bir anayasa değişikliği'
demelidir" diye konuştu.
Güneş Taner yaptığı
açıklamada, ANAP'ın bu
anayasa değişikliğine
destek vermesini doğru
bulmadığını ve bunu ANAP
Genel Başkanı Mesut
Yılmaz'a da açıklıkla
söylediğini anımsattı.
Bosna
Komisyonu
yurtdışına
gidecek
• ANKARA(ANKA)-
TBMM Bosna-Hersek
Araştırma Komisyonu,
Bosna-Hersek 'teki
katliamlann durdurulması
ve sorumlulann
cezalandınlması
konusunda, Türkiye'nin
görüşlerini yabancı ülke
başkentlerine aktarmak
üzere Fransa. Almanya,
ABD ve Rusya'ya gidecek.
Yabancı ülke başkentlerine
yapılacak görev gezileri,
komisyon üyesi
milletvekillerinden oluşan
4-7 kişilik heyetlerle
gerçekleştirilecek. Paris,
Bonn. Washington, New
York ve Moskova'ya
düzenlenecek seyahatler
beşer gün sürecek.
Van Gölü'nün
verdiği zarar
• ANKARA(ANKA)-
Van Gölü'nün su
seviyesinde meydana gelen
yükselme sonucu
vatandaşlann uğradığı
kayıplan araştırmak üzere
bir Meclis araştırma
komisyonu kurulmasına
ilişkin TBMM karan Resmi
Gazete'de yayımlandı.
Araştırma komisyonu,
vatandaşlann gölün
yükselmesinden doğan
zarannı araştıracak ve
alınması gereken tedbirleri
belirleyecek. 11 üyeyle
kurulacak araştırma
komisyonu üç ay süreyle
görev yapacak.
Sinop Cezaevi
tamamlandı
• SİNOP (AA) - Sinop'ta,
yapımına 12 yıl önce
başlanan yeni (E) tipi
cezaevi tamamlandı. Temeli
1983 yıhnda atılan ve 17
bin metrekarelik alanda
kurulan 600 mahkûm
kapasiteli cezaevi, yaklaşık
12 milyar liraya mal oldu.
Birleşik Sosyalist Parti Genel Başkanı Prof. Sadun Aren: Marksist sol,
değişen dünya koşullanna uyum sağlamak için çalışıyor.
Sosyalizmde yeni anlayış• "Sosyal demokrasi, kapitalizmi esas
alan, ama bunun içinde sınıf ve
tabakalara daha fazla hak sağlamaya
çalışan bir görüştür. Bu görüş kapitalizmin
karşısında Sovyet tipi canlı bir sosyalist
hareket varken bir işlev görür ve anlam
taşır."
• Marksist sol, 2000'li yıllarda 'yeni
sosyalizm'e yönelecek; sosyalist-Marksist
partilerin toplumun yönlendirilmesi
konusunda tüm diğer partilerden daha
etkin ve işlevli olacaklarını düşünüyorum."
S
orulann sosyalizmle ilgili olan-
lannı yanıtlayabilmek için önce,
Sovyetler Birliği'nin çöküşün-
den sonra tüm dünyada geliştinl-
mekte olan 'yeni sosyalizm' anla-
yışı üzerinde durmak istiyorum. Bilindiği
gibi Sovyetler çökmeden önce sosyalizm
denildigı zaman bundan, iktidann Mark-
sist-sosyalist bir partinin elinde olduğu,
üretim araçlannın kamulaştınlmış bulun-
duğu ve ülkenin merkezi bir planla yöne-
tildiği bir durum anlaşılırdı. Bu anlayışm
kilit noktası iktidann parti tarafından ele
geçırilmesiydi. Sosyalizmin insan haklan.
özgürlük, eşitlik ve banş gibi diğer öğele-
rinin bundan sonra gerçekleştirilebileceği
düşünülürdü. Bundan ötürü o dönemde
sosyalist partilerin tüm uğraşlan iktidan
ele geçirmeye yönelikti.
Yetmiş yıllık uygulamadan sonra bu tür
bir sosyalizm anlayışının (modelinin) ge-
çerli olmadığı açık bir bıçimde ortaya çık-
mıştır. Bunun üzerine tüm dünyada, insan-
lığın ezeli özgürlük-eşitlik-banş özlemini
hâlâ kalplerinde sıcak olarak duyanlar, ye-
ni bir sosyalizm arayışına girişmişlerdir.
Bu yeni sosyalizm. sosyalizmin tüm öğe-
lerinin bugünden itibaren, yavaş yavaş da
olsa yaşama geçirilmesi için uğraş veril-
mesini öngörmektedir. Böylece, örneğin
sömürü sorunu, kadın sorunu, eğitim soru-
nu iktidann ele geçirilmesi sonrasına erte-
lenmeyecek, hepsi beraberce, bıri ötekine
yeğlenmeden. çözülmeye çalışılacaktır.
Bunu şöyle de ifade edebiliriz: Eskiden sos-
yalist iktidar olmaksızın eğitim sorunu, ka-
dın sorunu çözülemez derdik; şimdi bu so-
runlarçözülmeden sosyalist iktidar gerçek-
leşemez diyoruz. Ancak bir süreç biçimin-
de düşünülebilecek olan bu yeni sosyalizm
anlayışının icra aracı demokratikleşme,
özellikle de katılımcı demokrasidir.
Bu yeni sosyalizm anlayışı. BSP tarafın-
dan resmen kabul edilmiş değildır ama.
parti içinde tartışılmaktadır.
- Dünyada Marksist solun geleceğini na-
sû görüyorsunuz?
Marksist sol dünyanın değişen koşulla-
nna uyum sağlamak için yoğun bir çalış-
ma yapmaktadır. Bu konuda eskiden oldu-
ğu gibi Sovyet varlığının dayatması da ar-
tık yoktur. Tersine, bu çalışmalarda Sov-
yetler'in 70 yıllık deneyimlennden de ya-
rarlanılmaktadır. Bu nedenle vanlan sonuç-
lar tam bir gerçeklik temeline oturmakta-
dır. Böylece, öyle sanıyorum ki sosyalizm,
kapitalizmin bezdirdiği ve bunalttığı insan-
lara aydınlık, heyecan verici ve geçeriiği
olan projeler sunabilecektir.
- Türkiye'de l%0 sonrası gelişme göste-
ren sosyalist birikim \e kurulan Marksist
partüer ne gibi yanhşlar yapülar?
1%0'tan hatta daha önceden beri ülke-
mizde faaliyet göstermiş olan sosyalist par-
tilerin ve hareketlerin herhangi bir ciddi
yanlış yaptıklannı düşünmüyorum. Çünkü
bunlar. esas olarak. diğer ülİcelerdeki ben-
zerleri gibi, tüm dünyada benimsenmiş ve
Sovyetler Bırliği 'nden kaynaklanmış bulu-
nan sosyalizm stratejisini uyguluyorlardı.
Bu nedenle yanlışlık, sonradan anlaşıldığı
üzere. tek tek ülkelerdeki uygulamalarda
değil. fakat bu evrensel stratejideydi.
- Türkiye'de 2000'li yıllara doğru Mark-
sist sol nasıl bir strateji izlemeli?
Marksist solun 2000'li yıllarda izleyece-
ği stratejinin başlangıçta özetlediğim yeni
sosyalizm çerçevesinde olacağını düşünü-
yorum. Bu stratejinin iki anaçizgisi vardır.
Birincisi toplumun demokratikleşmesi-hak
araması önündeki yapısal diyebiîeceğimiz
engelleri kaldırmaktır. Bunlar Kürt sorunu,
köktendincilik sorunu. kadın sorunu, me-
murlann siyaset yasağı sorunu, seçim ya-
sası sorunu gibi sorunlardır. Bunlann çö-
zümünde parti temel-itıci bir rol oynar.
Ikincisi, insanlann demokratik haklannı
(hak arama özgürlüklerini) kullanarak ken-
dileriyle ilgili konularda daha etkin bir bi-
çimde yönetime katılmalandır. Parti bu ko-
nuda rehber bir rol oynar. Bu her iki çizgi-
nin (mücadelenin) bir arada ve birbirini
destekleyecek biçımde yürütülmesi gerekir.
- Türİdye'deki mevcut sosyal demokrat
partilerin geleceğini nasıl
görüyorsunuz? Bugünkü
dununlannın kısa bir de-
ğerlendirmesini yapar mı-
sınız?
Bilindiği gibi sosyal de-
mokrasi kapitalizmi esas
alan, ama bunun içinde ça-
lışan sınıf ve tabakalara
daha fazla hak sağlamaya
çabalayan bir görüştür. Bu
görüş, kapitalizmin karşı-
sında Sovyet tipi canlı bir
sosyalist hareket varken
bir işlev görür ve bir an-
lam taşır. Diğer bır deyiş-
le sosyal demokrasi, kapi-
talizmin, sosyalizme kay-
mamalan için çalışan sı-
nıflara açtığı bir geçici
ümit kapısıdır. Bu nedenle
Sovyetler'in çöküşünden
sonra sosyal demokrasi bu
işlev ve anlamını büyük öl-
çüde yitirmiştir. Sosyal de-
mokrasinin, tüm dünyada
olduğu gibi ülkemizde de
içine düşmüş olduğu bu-
nalımm temel nedeni bu-
dur.
Kaldı ki, ülkemizde sos-
yal demokrat partilenn,
Batı ülkelerindekiler gibi,
Dünyada veTürkiye'de sosyalizmin gelecegi
SOSVALİSTLER
TARTIŞIYOR
Aren: 70 yılhk uygulama, Sovyet tipi sosyalizmin gecerii olmadığmı ortaya koydu.
ne Marksist temelleri vardır, ne de işçi sı-
nıfına dayanırlar. Yani sosyal demokratlık-
lan zaten oldukça yapaydır ve egemen sı-
nıflara yakınlıklan daha güçlüdür. Bu ne-
denle sosyal demokrat hareket, bir tarafta
gittikçe güçlenen sermayenin partileri di-
ğer tarafta da sosyalizmin yeni atıhmlan
arasında sıkışıp kalmışlar ve sönümlenme
yoluna girmişlerdir
- Türkiye'de 2000'B yıllarda Marksist ve
sosyal demokrat partilerin gelecegi var mı?
Hangisini daha şanslı görihorsunuz?
Ikibinlı yıllarda sosyalıst-Marksist par-
tilerin toplumun yönlendirilmesi konusun-
da tüm diğer partilerden daha etkin ve iş-
levli olacaklannı düşünüyorum. Bunun ne-
deni, sosyalist partilerin temel gücünü oluş-
turan çalışan sınıflann aynı zamanda iki-
binli yıllann bilim toplumunun da temel
yürütücü gücünü oluşturacak olmasıdır.
- Partinizin-hareketinizin diğer Marksist
parti-harekederk görüş aynnklan ne? Bun-
İardan hangisini kendinize daha yakın bu-
luyorsunuz?
BSP, eskiden birbirinden farkJı düşünen
10'dan fazla Marksist parti, hareket ya da
çevrenin bir araya gelmesinden oluşmuştur.
Bunlann hepsi parti içinde farkJılıklannı
açıkça ifade etme özgürlüğüne sahiptirler.
Yani çoğulculuk-çokseshlik partimizin en
temel özelliğidir. Diğer bir bıçimde ifade
etmek istersek partimizi tanımlayan tek bir
görüşten söz edemeyiz. Böyle tek-homojen
bir görüşümüz olmayınca, dışımızdaki han-
gi parti ya da harekete kendimizi daha ya-
kın gördüğümüzü söyleyemeyeceğimiz de
açıktır. Bu konuda onlann karar vermeleri
gerekir. Bunu yaparken kendilerini birbaş-
vuruda bulunuyor olarak değil, tersine B-
SP'nin sürekli yinelemekte olduğu birleş-
me çağnsına yanıt veriyor olarak düşünme-
lidirler. Halen BSP ile Kitlesel Sol Parti
Girişimi birleşme için bir süredir temas ha-
lindedirler. Bunun olumlu bir sonuca ka-
vuşturuhnasını hem umut edıyor, hem de
çok istiyorum.
- 1996 yıhnda yapılması beklenen ya da
daha önce yapılacak bir erken secimde di-
ğer parti ve sosyalist hareketlerte güçbirliği
yapar mısınız?
BSP önümüzdeki seçimlerde sosyalist
kimliğine ve bagımsız varlığına gölge düş-
memesi koşuluyla dışımızdaki parti ve ha-
reketlerle her türlü güçbirliğine olumlu bir
gözle bakar. Bu konuda, sorun somut bir bi-
çımde karşımıza geldiği zaman, yetkili ku-
rullanmız karar verir.
- Kısaca "şeriatçılık" dediğhniz anti-4a-
ik akunlan yakın gefecekte Türkiyc için bir
tehlike olarak görü\or musunuz? Sizce bu
akımlar neden giderek güçleniyor, nasıl ön-
lenebüir?
Ülkemizde şeriatçı akımlann, Suudi
Arabistan ya da lran'da olduğu gibi, bütü-
nüyle iktidara gelebileceklerini düşünmü-
yorum, böyle bir şeyi olanaklı görmüyo-
rum. Türkiye'nin Iaiklik doğrultusunda al-
mış olduğu mesafe de, sosyal-etnik-kültü-
rel yapısı da böyle bir olasılığın gerçekleş-
mesine elverişli değildir. Hatırlayalım kı,
devlet başkanının aynı zamanda halife ol-
duğu Osmanlı döneminde bile tam bir şe-
riat devleti kurulmamıştı. Bu böyle olmak-
la beraber şeriatçı akımlann bugünkü dü-
zeylerinde devam etmesinin bile iki büyük
saİcıncası vardır. Birincisi, Sıvas ve Kahra-
manmaraş gibi gerici vahşet olaylannın za-
man zaman tekrarlanması tehlikesidır tkin-
ci sakınca da, ülkenin çağdaş uygarlık dü-
zeyine çıkma çabalannın sürekli baltalan-
ması ve geri bıraktınlmasıdır. Gerçekten
de, çocuklannı-gençlerini Kuran kurslann-
da ve imam-hatip okullannda okutan bir
toplumun çağdaş uygarhğa ulaşmak konu-
sunda hiçbir şansı olmayacağı açıktır.
Şeriatçıhğa karşı biri cezai diğeri sosyal-
kültürel olmak üzere iki önlem alınabilir.
Cezai önlem 163. maddenin, gerekli dü-
Şeriatçılık, gücünü gericiliğin
ekseni emperyalizmden alıyor
İP Genel Başkanı Doğu Perinçek'in
dünden devam eden görüşlerinin
son bölümü şöyle:
- Kısaca "şeriatçılık" dediğimiz
antilaik akımlan yakın gelecekte
Türkiye için bir tehlike olarak
görüyor musunuz? Sizce bu akımlar
neden giderek güçleniyor, nasıl
önlenebüir?
Şeriatçılık, çağımızda gücünü
dünya gericiliğinin ekseni olan
emperyalizmden almıştır.
Türkiye'de güçlenmesinin nedeni
de ABD'nin 1980'lerdeki "Yeşil
Kuşak"ve 1990'lardaki "Ihmh
Islam" projeleridir. 12 Eylül
cuntası, TUrgut Özal ve Tansu
ÇiDer iktidarlan, bu projelerle
uyum halinde şeriatçılığı devlet
olanaklanyla pompaladı ve
büyüttüler. Arkasında ABD olduğu
için ve olduğu ölçüde şeriatçılık,
ciddi tehlikedir. Zarar vermesi için.
mutlaka iktidara gelmesi gerekmez.
Türkiye'nin milli ve mezhepsel
boğazlaşmalara itilmesinde
oynadığı rol yetiyor zaten.
Onlenmesi için, öncelikle
emperyalizme karşı cumhuriyet
devriminin kazanımlannı kararlı
olarak koruyan, özellikle emekçi
halkı harekete geçiren, işçi ve kamu
çalışanlannın mücadelesıne
dayanan bir mücadele çizgisi
izlemeli, Sol Güçbirliği iktidanyla
şeriatçılığın iktidar yollannı
kesmeli, emperyalizme karşı
u
mazlum milletlerle'' dayanışmayı
esas alan bir Güneyli dış politikası
yürütmeliyiz.
- Bu akımlann TBMM'deki
temsikisi RP'nin yapılacak genel
sccimlerdcki şansını nasıl
görüyorsunuz? Kendi deyimleriyle
tek başlanna ya da bir koalisyon
içinde iktidara gelirlerse Türkiye'de
• "BSP, önümüzdeki seçimlerde sosyalist
kimliğine ve bagımsız varlığına gölge
düşmemesi koşuluyla dışımızdaki parti ve
hareketlerie her türlü güçbirliğine olumlu bir
gözle bakar."
• "Ülkemizde şeriatçı akımlann Suudi
Arabistan ya da lran'da olduğu gibi,
bütünüyle iktidara gelebileceklerini
düşünmüyorum. Türkiye'nin Iaiklik
konusunda almış olduğu mesafe de sosyal-
etnik-kültürel yapısı da böyle bir olasılığın
gerçekleşmesine elverişli değildir."
zeltmeler yapılarak, tekrar yürürlüğe ko-
nulmasıdır. Bunun, şeriatçı eylemleri ce-
zalandırmaktan çok şeriatçılığı bir ikbal ve
ümit kapısı olmaktan çıkarmak gibi çok
geçerii bir etkisi olacaktır. Diğer önlem,
özellikle Milli Eğitim Bakanlığı ve diğer
benzer kurumlann şeriatçılığın etkisinden
anndınlmasıdır.
- Bu akımlann TBMM'deki temsilcisi
RP'nin yapılacak genel secimlerdeki şansı-
nı nasıl görüyorsunuz? Kendi deyimleriyle
tek başlanna ya da bir koalisyon içinde ik-
tidara getirlerse Türkiye'de ne gibi getişme-
lerolabilir?
RP'nin önümüzdeki seçimlerde önceki
seçimlerden daha fazla bir başan göstere-
ceğini sanmıyorum. Bu öngörümün bir ne-
deni Refahlı belediyelerin diğerlerinden
daha başanlı ve farklı olmamalan, diğer
bir nedeni de dinciliğin tekelinin RP'de ol-
maması, diğer partilerin de bu konuda on-
dan pek de geri kalmamalandır. Aynca, ge-
çen seçimlerde dinci oylann artık üst sını-
nna varmış bulunduğunu düşünüyorum.
Kaldı ki, Refah'm aldığı oylann tümü din-
cilere de ait değildir. Gecekondularda otu-
ran yoksul kimselerin de bu oylarda paylan
vardır. Bu oylann diğer partilere kay-
masının çok kolay olduğu da hesaba katıl-
malıdır.
DEVRİMCİ KİTLE
PARTİSİ GİRİŞtMİ
Kapitalizm,
sorunları
erteleyip
yaşıyor _ _
D
evrimci Kitle Partisi Girişimi, Tür-
kiye halkının yaşamaya mahrum bı-
rakıldığı sorunlan aşmak için halkın
örgütlü hareketıni oluşturmak gerektiğıni
saptayan ve Türkiye solunun çeşitli kesim-
lerinden gelen kişilerin başlattığı çalışma-
lar çerçevesinde ortaya çıkmıştır.
Adından da anlaşıldığı gibi, henüz bir gi-
rişün aşamasında olan hareketimiz, yaşan-
ması gereken partileşme sürecinde oluştu-
rulacak olan partiyle, ilettiğiniz her sorunun
yanıtını verebilecektir.
Bu aşamada, söz konusu sorulara ayn ay-
n yanıt vermek durumunda olmadığımız-
dan, konuyla ilgili görüşlerimizi genel bir
çerçeve içinde iletmek istiyoruz.
Sürekli olarak bunahmlarla iç içe yaşayan
kapitalist sistem, geçici çözümlerle de olsa
sorunlannı erteleyip aşarak varlığını sürdü-
rüyor.
Öte yanda ise, Sovyetler Birliği ve Doğu
Bloku ülkeleri "sosyaHzm" adına yaşanan
süreçte başanlı olamayarak dağıldılar. Bu
dağıhnayı sosyalizmin ıflası olarak nıtele-
yen emperyalist güç odaklan, "kapitaHz-
min en uygun sistem olduğu* temelinde yo-
ğun bir ideolojık bombardıman başlattıİar.
Eşitlik, özgürlük, dayanışma gıbı evrensel
değerler aşağılanırken; "Kberaliznı'',''küre-
seOeşme", "serbest piyasa", "global demok-
rasi" gibi kavramlar yüceltildı. Kapitaliz-
min seçeneksiz gösterilmeye çalışıldığı bu
pembe tablo, yoğunlaşan milliyetçi savaşlar
ve hem kapitalist ûlkeler arasındaki hem de
bu ülkelerin kendi içlerindeki çelişkilerin
ön plana çıkmasıyla kararmaya başladı.
Bu durumu doğru bıçimde saptayan
Marksist sol için gelecek son derece aydın-
lıktır.
Hangi dünya görüşünün temeli olursa ol-
sun hiçbir ideoloji mutlaklaştınlmamalıdır.
Yaşadığımız dünyada, insanlığın temel so-
runlanndan birisi budur. Ideolojiler mutlak-
laştınlmakta ve yönetenlerin elinde, yöne-
tilenleri ezmek ve sindirmek için dayanılan
"tophımsal değer" haline getirilmektedir.
Kendisini sağda ya da solda niteleyen he-
men her siyasal oluşum, bile-
rek ya da bilmeyerek bu yan-
lışa düşüyor. Oysa, doğrudan
demokrasiye en çok yaklaşan
bir toplumsal sistem içinde,
yöneten/yönetilen ikileminin
en aza indirilebildiği süreçle-
rin işletildiği yönetim biçimi,
ideolojilerin mutlaklığını or-
tadan kaldıracaktır. Günümüz
dünyasında, insanlar artık ça-
lıştıklan ve yaşadıklan yer-
lerde, kendileri için başkala-
nnın karar vermesini içlerine
kolayca sindiremiyorlar. Bu
gerçeklik sosyalistler ve sos-
yalizm için de geçerlidir. O
nedenle, dünyada ya da Tür-
kiye'de sosyalizmi savunan-
lar, öngörecekleri toplumsal
yapılanmada halk içinde,
halkla birlikte, kitleselleşmiş
bir örgütlenmeyi temel görev
olarak benimsemelidirler.
Türkiye solunun özellikle
12 Eylül 1980 darbesi ile ge-
riletildiğji noktada ortaya çı-
kan örgütsel boşluk, yaşanı-
lan sorunlar karşısmdaki top-
lumsal muhalefeti, tanhte
benzeri görühnemiş biçimde
parçalanmaya yöneltmiştir.
ne gibi gelişmeier olabüir?
Refah Partisi, devleti içeriden
fethetmeye yönelik tipik hâkim
sınıf politikası izliyor.
Zaten birçok devlet mevzisi
ellerindedir. Aynca Batı
emperyalizmiyle daha yakın
işbirliğine hazırdırlar. Emperyalizm
de her an onlara "üımlı Islam"
misyonunu verebilir.
Ancak Türkiye'nin çok güçlü bir
aydınlanma ve bağımsızlık birikimi
var. Aynca RP tabanındaki
emperyalizme karşı eğilim de
hesaba katılacak güçtedir. Türkiye,
önümüzdeki dönem, emperyalizrnle
hesaplaşırken işbirlikçi ortaçağ
güçleriyle de yeniden hesaplaşacak.
Kendisini Islamcı olarak
tanımlayan saflar bölünecek, bir
kesim, şu veya bu ölçüde
bağımsızlık davasının yanında yer
alacaktır.
SÜRECEK
CUMARTESİ
YAZBLARI
ATAOL BEHRAMOGLU
AzizNesin'in Son İsteklerL.
Arapça "vasiyet" (vasiyyet) sözünün TürİKçe'de tek
sözcüklü karşılığı yok. Belki "sonistek" denebilir.
Farsça "name"ri\n eklenmesiyle oluşan "vasiyetna-
me" içinse, şimdilik, "son/s/eicyazısı" sö-zü onerile-
bilir. .
•
Aziz Nesin'in aynntılı bir sonistek yazısı olduğu bi-
liniyordu. Bu sonistek yazısının "anma" ile ilgili bö-
lümü şöyle:
"Gömülüşüm sırasmda söylev verilmesini, dua
edilmesini, anmakonuşmasıyapılmasını, gömüldü-
ğüm yere çiçek konulmasını ve bunlara benzer tö-
rensel işlemler yapılmasını istemiyorum. Gömüldü-
ğümyerin mezar biçimine getirilmesini, oraya taş di-
kilmesini, mezar olduğunu belli eden herhangi bir
işaret konulmasını, tümsek yapılmasını ve oraya sı-
nır çekilmesini istemiyorum." ("Hürriyet", 7.7.1995)
Yukandaki sözlerin anlamı yeterince açık: Aziz Ne-
sin "gömülüşü sırasında" dinsel ya da riinsel olma-
yan "tören" istemiyor. Anlamın arkasındaki anlam
ise yine yeterince açık: Bu, her türlü yapaylığa, bi-
çimciliğe, sınırlamaya karşı olan bir insanın bilinci ve
duyariığıdır. Gömülüşüyle ilgili olmayan bir toplantı-
da dostlannın, arkadaşlannın, okurlarının bir araya
gelerek kendisinden söz etmelerini yasaklamak A-
..ziz Nesin'in herhaJde aklından geçmozdi.
•
Aziz Nesin'in cenazesi 6 temmuz perşembe gece-
si 9 uçağıyla izmir'den Istanbul'a geldi. Karşılayıcı-
lar arasında polisler, TV kameraman ve muhabirleri
çoğunluktaydı. Aziz Nesin, cenazesini karşılayanlar
arasında daha çok sayıda dostu, arkadaşı bulunsun
ister miydi, bilmiyorum. (Sonistek yaz'isındaki man-
tıkla bakılırsa, istemezdi gibi geliyor.) Fakat bu zaten
pek mümkün de değildi. Çünkü akşamın geç saat-
lerine kadar, cenazenin Istanbul'a ne zaman getiri-
lebileceği konusunda tam bir belirsizlik vardı. Yine de
Yeşilköy Havaalanı kargo bölümünden çıkan tabut,
sanatçı arkadaşlarınca, özellikle de meslektaşlann-
ca karşılanmalıydı diye düşünüyorum... Israrla isten-
se ve Lzlense, bu olamayacak bir şey değildi...
•
Aziz Nesin 26 haziran pazartesi gecesi Harbiye
Açık HavaTTyatrosu'ndaTYS'nin 1. Sanat Günleri'ne
katıldı ve bir konuşma yaptı. Ve yine aynı hafta için-
de Basın Müzesi'nde bir basın toplantısı düzenledi.
TYS gecesine, hastaneden yeni çıkrnış olmasına ve
yorgunluğuna karşın katılmasının, konuşma yapma-
sının nedeni belliydi: Sendikaya gelir sağlanmasına
ve böylelıkle de sendikanın bir konut edinebilmesi-
ne katkıda bulunmak. Bunu nasıl gönülden, nasıl iç-
ten bir istekle yaptığını onu yakından tanıyanlar bi-
lirler ve oradaki konuşmasını izleyenler de gördüler.
Basın Muzesi'ndeki toplantıda ise topluma ve aydın-
lara, bir "anti-fundamentalist°kongre düzenlenmesi
çağnsında bulundu... Basın toplantısındaki aydın ve
yazarianmızın sayısı, bu gibi toplantılarda alışık olun-
duğu üzere, yok denecek kadar azdı. (Oysa birkaç
gün önce, TYS ve PEN üyelerine telefonlarla bildi-
rimde bulunulmuştu.) Aziz Nesin'in hemen oluşturul-
maya başlanmasını önerdiği girişimci komiteye ise,
sekretaryagörevini üstlenen "OnbinterAŞ.", "Bilar"
temsilcilerinin yani sıra, "Çağdaş GazetecilerDeme-
ği" başkanı, "PEN Yazariar Derneği" genel sekrete-
ri, TYS adına ben, ve bir de sadesce kendini temsil
etme onuruna sahip, seksen yaşını aşkın, çok sev-
gili Müzehher Vâ-Nû dışında katılım oimadı...
•
Aziz Nesin'in, sonistek yazısında yer almamış ol-
makla birlikte, çok önemli iki son isteği de sanıyo-
rum, bu son iki toplantıda yaptığı konuşmalanndaki
çağnlandır... Bütün dünyada vebu arada Türkiye'de
köktendinci akımlann oluşturduğu tehlikelere karşı
çıkılması, bu amaçlaTürkiye'de bir "anti-fundamen-
ta//sf"kongre toplanması, Aziz Nesin'in, sanıyorum
ki çok önemli bir son isteğidir... Onun, gömülme iş-
lemleriyle ve törenlerle ilgili olarak "bir şeyyapılma-
ması"diye özetlenebilecek olan sonistekyazısında-
ki kimi kişisel istekleri konusunda felsefi yorumlar ya-
pan arkadaşlanmız başta olmak üzere; aydınlanmı-
zı, sanatçılarımızı, yazarlanmızı, şimdi, Aziz Nesin'in
"bir şey yapmayı" gerektiren en önemli bir son iste-
ğini yerine getirmek, "anti-fundamentalist" kongre-
nin düzenlenmesini üstlenmek görevi bekliyor...
Menzir'den değerlendirme:
M umcu cinayeti
örgütişi olma\abilir
DENİZLİ (Cumhuriyet
Ege Bürosu) - Istanbul
Emniyet Müdürü Necdet
Menzir, Uğur Mumcu
cinayeti için "Bu suikasb
bir örgüt yapmıştır"
düşüncesine bağlı
kalmanın ve ısrarla olayın
arkasında bir örgüt
aramanın yanlış
olabileceğıni savundu.
TURSAB'ın dûzenlediği
"Turfcmde Güvenük"
toplantısı için daha önce
4 yıl süreyle görev yaptığı
Denizli'ye gelen Menzir,
Valı Oguz Kağan
Köksal'a ziyareti
sırasmda Uğur Mumcu ve
OnatKuÜar
cinayetleriyle ilgili
görüslerini dile getirdi.
Mumcu'nun yazılannda
silah ve uyuşturucu
kaçakçılanndan
vurgunculara, Atatürk ve
din düşmanlanna kadar
uzanan birçok kesimle
mücadele ettiğini anlatan
Menzir, "Böyle olunca
'Bu cinayeti tslami
Hareket Örgütü
yapmıştır' deroek
yanıigrva neden oiabflir.
Çünkü Mumcu'nun
yazılanndan rahatsız olan
kesim sadece bu kesim
değiL Diğer kesimleri de
hesaba katmak lazun. Bu
nedenle olayuı arkasında
ısrarla bir örgüt aramak
doğru ounayabUir. Belki
hesaba kanlmayan başka
gücller bir örgüte bu
cûuıyed iskoniş olabilir"
diyı; konuştu. Istanbul
Emjıiyet Müdürü, Onat
Kudar cinayeti için de
"tlk başta bu suikastın
sorumlusu olarak tslami
Hareket Örgütü
gösterildi Ancak
ardından PKK çıko.
Terör örgütleri bu gibi
cinayetierde geneüıkle
hudef saptmnava da
büyük özen gösterir"
dedi.
Istanbul Emniyet Müdürü
Necdet Menzir,
Pamukkale'de bugün
yapılacak olan ve Turizm
Bakanı İrfanGürpmar'ın
da katılacağı güvenlik
tx>plantısına ilişkin olarak,
polisin turizmde
güvenliği sağlama
konusunda büyük çaba
harcadığinı savundu. 15
temmuza kadar önemli
bir olayın olmaması
halinde yabancılann
Türkiye 'ye güvenle
bakacağına inandığinı
kaydeden Necdet Menzir,
polisin bu konuda
özveriyle görev yaptığını
söyledi. Istanbul Emniyet
Müdürü, polisin gaz
maskesi kullandığı son
operasyon, yargısız infaz
ve koalisyonda kendisinin
görevden alınmasıyla
ilgili CHP'nin tutumu ile
ilgili sorulan ise yanıtsız
bıraktı.