04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
15 TEMMUZ 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA KULTUR 15 Bugün başlayacakAnkara '95 ethnlMerinde tüm dünya ûyatrocuları buluşacak 21 .yüzyılııısaııat poKtikası ohışturulacakKültûr Servisi- Ankara, bugûnden başlayarak 15 gûn sûreyle "Ankara' 95 Projesi" adı altında üç etkinliğe evsahip- liği yapacak. TOBAV'ın (Devlet Tiyatrolan Opera ve Balesi Çalışanlan Yardımlaşma Vak- .fi)düzenlediği "Ankara 95 projesi" ger- çekleştirilecek üç ayn etkinlikle 15-30 temmuz tarihleri arasında Ankara'ya renk katacak. "Ankara '95" projesi kapsamında üç etkinlik yer alıyor AvTiıpa Gençlerinin Drama Buluşması( 15-30 temmuz), 22.IATA / AITA Dünya Kongresi (23-30 temmuz), IATA / AITA Uluslararası Amatör Tiyatrolar Festivali (23-30 tem- muz) Avrupa'dan ve dünyanın diğer ül- kelerinden gelecek 1500 tiyatro insanı, tiyatro bilimcisi, tiyatro oyuncusu, de- mokratik kuruluş delegasyonu ve tiyat- ro izleyicileri bir anlamda Ankara'ya dünyanın kültürel başkenti kimliğini ka- zandıracaklar. Etkinliklersüresince "SA- NATA EVET" bir dünya sloganına dö- nüşecek. TOBAV Genel Başkanı Tamer Levent "Sanata bilinçii olarak evet demek, bu alanın sorumluluğunu üstienmek. geliş- meJerine katkıda bulunmak, insana ya- tınm için planlar, projeier yapmak veon- lan savıınmak ile olasıdır"diyor ve ekli- yor: "SANATA EVET ile, sanatsal üre- timJerin de gerckliliğinin insanın totalge- Hşimine faydalan araştırılarak profesyo- nel sanatın ve sanategitimcilerinin, sanat bilimcüerinin gelişmesi doğrultusunda çanşmalar yapümaudır. 22. IATA Dünya Kongresi'nin Türkiye'de düzenlenecek olan toplantılannda bu görüşlerin ele alınması gerekriğini düşünüyorum. Ayrıca, tüm dünyadaki amatörle- rin biraraya gelerek bir dernek kur- masının (IATA/AITA), daha gerçekçi nedenleri olmasının,bu ncdenlcrin ay- nı zamanda artistik araştırma ve da- yanışmada, sanat politikaları yarat- mak ve onian desteklemekte, iilke po- litikacıları ile de temaslar kurulması- na neden teşkil edebilecek anlam ve değerde, güçte olmasını gerekli bulu- yorum." IATA 22. Dünya Kongresi "Ankara 95 Sanata Evefprojesi kap- samında düzenlenecek IATA 22.Dünya Kongresi'nde dünyanın 86 ülkesinden gelen dünyaca tanınmış tiyatro adamla- n ve delegeler, Ankara'da gerçekleşecek çalışmalan gözlemci olarak izlemek ve değerlendirmek şansını elde edecekler. A nkara 95 projesi kapsamında üç etkinlik yer alıyor: Avrupa Gençlerinin Drama Buluşması, ve 22.IATA / AITA Dünya Kongresi, IATA / AITA Uluslararası Amatör Tiyatrolar Festivali (23-30 Temmuz) A ITA/ IATA 22.Dünya Kongresi, AITA/IATA'nm dokuz bölgesinden dört yüz delege ve yönetim kurulunun katıhyla 23-30 temmuz tarihleri arasında Ankara'da, Hilton Oteli'nde gerçekleştirilecek. Genel ICurul'un çalışmalan sûrerken IA- TA'nm dünyanın 9 bölgesinden seçilmiş en iyi tiyatrolar festivali de başlayacak. Festivale tüm dünyadan 240 sanatçı, Tür- kiye'den 3 grup katılacak. Bu üç büyük etkinlikle: - Sanat eğitiminin,dünyanın gelece- ğinde taşıyacağı önem, uygulamalar iz- lenerek görüşülecek. - Bunun teorilerinin oluşturulacağı dünya genel kurulu hazırlık çalışmalan yapılacak. - Bu sürecin bilinçii bir şekilde oluş- turulması halinde, insanlann neler yara- tabileceklerinin ve yaşamı nasıl artistik olarak yorumlayacaklannın, ürüne dö- nüşmüş hali dünya amatör tiyatrolar fes- tivalinde artistik bir bütünlük içerisinde izlenecek. "Avnıpa Gençlerinin Tiyatro Buluş- ması". EDERED'le (Avrupâ Tivatro Bu- luşmalan Kuruluşu) işbirliğiyle, Avrupa Gençlik Vakfi'nın himayesinde yapıla- cak. Buluşmalar, EDERED komitesinin aday ülkenin önerdiği temayı ve yaptıği ön hazırlıklan onaylaması ile organizas- yon gerçekleşiyor. Tüm Avrupa Konse- yi üyelerine aynca Israil ve Kuzey Kıb- ns Türk Cumhuriyeti'ne davet gönderi- lip bu ülkelerden 16- 22 yaş grubundan 10 genç ve 2 animatör göndermelen is- tendi. Buluşmaya katılacak gençlehn ül- kelerinin farklı yörelerini temsil etmele- rizorunlu. 15 gûn sfireyie 'Sanata Evet' Buluşmada iki yüz genç ve elli anima- tör, Ortadogu Teknik Üniversitesi'nin kampusünde 15 gün süreyle on atölyede "Sanata Evet"teması üzerine çahşılacak. Karma listelere göre oluşturulan gruplar, artistik direktörler Paddy O'Dwyer (lr- landa), Josef Hollos (Avusturya), Helle HaugertDanimarka) ve Tamer Levent (Türkiye) tarafindan belirlenen progra- ma uygun olarak atölye çalışmalan ya- pacaklar. Buluşmanın Türkiye grubu, TOBAV temsilcilikleri Adana, Ankara, Antalya, Bursa, Diyarbakır. lstanbul, Trabzon ta- rafindan tiyatroya ilgi duyan gençler ara- sında seçilerek oluşruruldu. Bu gençler buluşma öncesi Türkiye'ye temsil ede- cek animatörlerle bir araya gelerek ilk çalışmalannı yapacaklar. Buluşmayı 22 temmuzdan itibaren Ankara'ya gelecek Uluslararası Amatör Tiyatrolar Birliği (1ATA/AITA) delege- Ieri izleyecek ve delegeler raporlannı IATA/AITA'nın 2000'li yıllarda oluştu- racağı sanatpolitikası için kullanacaklar. Buluşma sonunda kapanış gösterisi An- karalılara bir sokak festivali biçiminde sunulacak. AITA/ IATA 22Dünya Kongresi, AI- TA/IATA'nın dokuz bölgesinden dört yüz delege ve yönetim kurulunun katı- lıyla 23-30 temmuz tarihleri arasında Ankara'da, Hilton Oteli'nde gerçekleşti- rilecek. 7 gün sürecek kongre boyunca AI- TA/IATA'nın 2000 yılının dünya sanat politikası tartışılacak. Delegeler, Avnı- palı gençlerin yaratma süreçlerini göz- lemleyip IATA'nın 21 yüzyıldaki hedef- lerini tespit etmek amacıyla kendi arala- nnda çalışma gruplan oluşturacaklar. 28-29 temmuzda ise delegeler IATA 1995-89 çalışma dönemi yönetim kuru- lunu seçecekler. Kongre ve Uluslararası Amatör Tiyat- rolar Festivali 24 temmuzda açılıyor. Ay- nı gün Viyana Oniversitesi'nden Prof. Vlanfred VVagner, "2000'U yıllarda sa- nat"konulu bir konferans verecek. IATA kongreleriyle birlikte yapılma- sı gelenekselleşmiş olan Uluslararası Amatör Tiyatrolar Festivali'ne dokuz IATA bölgesinden en iyi dokuz amatör tiyatro topluluğu katılacak. IATA Genel Merkezi'ne yapılan başvurular IATA'nın 20-28 Kasım 1994 tarihleri arasında An- kara'da yapılan toplantılan sırasında oluşturulan seçim komitesi tarafindan değerlendirildi. Festivali dokuz yaban- cı, iki yerli grup katılıyor. Özgüıı, özgür ve kıısursuzKöltür Servisi - "En mutiu anlanm, notalarahayat verdiğim antanmdır" diyen, Avrupa"nın Django Reinhardt'tan beri ye- tiştirdiği "en üstûn yeteneği" Norveçlı tenor ve soprano saksa- foncu Jan Garbarek'in gunlerdir beklenen konseri bu akşam Açıkhava Tiyatrosu'nda. 2.Uluslararası lstanbul Caz Festiva- li'nin bu son konseri Onat Kutiar'ın anısına veriliyor. Müzik yaşamı, 14 yaşında iken Norveç Amatör Caz Yanş- ması'nda "ModernCaz"kategorisinde birinci olması ile başla- yan Garbarek'i en çok etkıleyen sanatçılar George Russd ve JohnColtrane olmuş. İlk büyük konserlerini Varşova ve Prag'da gerçekleştiren Garbarek, daha sonra akustik ve elektronik üçlü ve dörtlüler, piyano, klasik gitar, vvindharp ve kilise orguyla dü- etler ve yaylı çalgı orkestıalan önünde solo ve üçlüler şeklinde yapnğı çalışmalan sundu. Sanatçı, ECM'den çıkmış 40'tan fazla albümde çalmış, bu yüzden plak şırketi çıkardığı 500. albümünü Jan Garbarek'in "Twelwe Moons" adlı çalışmasına ayırmış. Garbarek, estetik anlayışınmgeliştirilmesine olan katkılanndan dolayı, bujesti ke- sınlıkle hak ediyor. Jan Garbarek'in ilk dönem kayıtlan, Colt- rane'in emprovizasyona getirdiği "Sheets ofsound" yaklaşımı- nın karmaşıklığına karşı verdiği mücadelenin kanıtıdır. Her za- man berrak, sade ve duru olan müziğinin ilhamını kuzey ve do- ğadan, şarkı ve hüzünden aldığını söyleyen sanatçı, güçlü müzik kişiliğini Norveç folkloruylabirleş- tirmeseydi, belki de Bre- zilya ve Asya etkilerini bu denlı başanlı kullanamaz- dı. Melodik besteler ya- pabilmek sanatçı için çok önemli, Dingin bir melo- dıye aniden canlı komo- suyla girerek, sergilediği ele avuca sıgrnaz perva- sızhğıylamüziği egemen- liği altına alan Garba- rek'in müziğine, neredey- se konuşan basıyla Eber- hard Weber katıldığında. ortaya tüm müzik akımla- nnı geride bırakan bir ila- hi ihtişam ve erişilmez bir doğallık çıkıyor. Jan Garbarek ve Eber- hard Weber daha önce, ge- çen hafta lstanbul Caz Jan Garbarek Festivali kapsamında bir konser veren Oregon grubu elemanlanyla da çalışmışlar. ECM'den çıkan bu çalışmalardan "Sobtice" ve "Sobtice Sonnd of Shadons" albümlerinde Jan Garbarek, Eberhard Weber ve Ralph Towner birlikte çalışmış- lar. Garbarek dörtlüsünde klavyeci Rainer Brüninghausel 987'de piyanist L.Janson'un yerini alırken, grubun en son katılan üye- si ise daha önce Miles Davb ve W«yne Shorter'la da çalışmış olan Danimarkalı vurmalı çalgılar ustası Marilyn Mazuroldu. Jan Garbarek'in oda müziği-caz sentezi, sessızlikten sonraki en güzel sestir belki de. Sanatçının müziğindeki dingınlik ve olgun- luğun derinligi, tarzının modaya uygunluğu hakkında akla ge- lebilecek tüm sorulan ortadan kaldınr. Garbarek, 30 yıl önce- ki Coltrane mücadelesinden beri inanılmaz uzunlukta bir yol ka- tetti. Adı, cazın beşiği Amerika'nın en ünlü müzisyenleriyle anılıyor. İlk günkü müziğini yaratıcıhğıyla birleştirerek doku- naklı, abartısız, güncel ve aynı zamandaritmikbir saksofon us- talıgı yarattı. Bu saksofonun sesi taklitçilerinin tüm olumsuz kat- kılanna rağmen özgünlüğünu, özgürlüğünü ve kusursuzluğunu hep konıyacak. Aykın kardeşler: Branford ve Wynton Marsalis ranford cazı ve hip-hop'u, sokak müziği ile birleştirerek 90'lann siyah Amerikası'nın sorunlanyla uğraşırken, Wynton geleneksel cazın geçnüşteki parlak temsilcileriyle izinden gidiyor. Külrür Servisi- Birkaç yıl önce saksofoncu Branford Marsalis, "Cain and AbeCadında bir parça yazdı ve parçayı kardeşi trompet sanatçısı VVynton ile beraber kây- detti. Aslında çok farklı tarzlara sa- hip bu iki kardeşten Branford, Amerika'nın en ünlü gruplanndan "Buckshot Le Fonque"un lideri, Wynton ise ülkenin ünlü "Big Band" lerinden LJncoln Center Jazz Orchestra'mn şefi. Branford cazı ve hip-hop'u, so- kak müziği ile birleştirerek 90'la- nn siyah Amerikasf nın sorunla- nyla uğraşırken, Wynton gelenek- sel cazın geçmişteki parlak temsil- cileriyle izinden gidiyor. tkisi de New Orleans'da doğup büyüdü. Babalan caz piyanisti Eİ- lis Marsalis.diğer kardeşleri pro- düktör ve müzisyen Delfeayo ile genç davulcu Jason, Amerika'nın bu ilk cazcı ailesinin diğer üyeleri. 35 yaşındaki Branford,3 yıl bo- yunca ülkenin önemli bir TV kana- lında yayınlanan "Tonight Sbow" adlı programın müzik direktörlü- ğünü üstlendi. Bu kazançh fakat tatminsiz iş onun tanımp, Spike Lee'nin "Mo'Better Blues" fılmi de dahil olmak üzere 3 filmde rol almasını sağladı. Branford, Miles Darvis ve Dizzy Gillespie gibi devlerin yanı sıra, Sting ve Tîna Turner gibi yıl- dızlarla da çalıştı. VVynton ise daha sade bir kariye- re sahip. ama müziğinde hep öncü konumunda. 20 yaşından beri, ken- di kuşağının en gözde caz müzis- yeni ve caz dünyasına olan katkı- lanndan dolayı sürekli takdir edili- yor. 33 yaşındaki VVynton, kendini, doğduğu yerde yaklaşık bir yüzyıl önce, Buddv Bolden ve Louis Armstrong gibi efsanelerin yaktı- ğı kutsal ateşi korumaya adamış. Geçen ay Parliament Caz Festi- vaM'nde Branford, geçtığimiz haf- ta 2.Ulusiararası lstanbul Caz Fes- tivali'nde ise VVynton müzikJerini Istanbullu cazseverlere sundular. Branford, 10 kişilik çılgın grup "Buckshot LeFonque"ile "De- ghetto" dıye adlandîrdığı, Güney soundu. hip-hop ve emprovize caz arasında gidip gelen müziği yapı- yor. Bununla ilgili "Ben, müzikle içi- çe gettolarda büyümedim, bir sürü degişik tarzı biraraya getirip müzik yapmak beni inanılmaz tatmin edi- yor, bunu reddedenkrse umurum- da bik değil,zaten tek satan şey san- sasyonalizm, bu yüzden VVynton"la yapügnnız 'Cain and Abel' ikimi- zin albüm saüşının toplamından daha fazla satıyor. Bu kimin um- runda! Felsefi anlamda VVynton'la çok farkbyız ama bu birbirimizden nefret ediyonız demek değil, iHşki- miz bu kadar basit" diyor. Hiç uzlaşmacı olmayan ama kes- kin bir zekâ ve anlayışa sahip olan Branford ve sakin kardeşi Wyn- ton'ın müzikal farklan da abartıl- mış. Branford ve birlikte çalıştığı Bucksbot LeFonque'un etraflann- da olanlara gösterdiği yılmaz du- yarlılık 1994 albümlerinden de açıkça anlaşıhyor. Evet bu albüm Branford 'ın söylediği gibi fazla satmamış. Ama albümde Maja An- getou'nun Afrika'da verilen özgür- lük mücadeleleri üzerine yazdığı sevilen şiiri, "Caged BinTü oku- duğu parça, bu ılgisizligi hic hak et- miyor. Grup, bu parçayı Istanbul konserinde de seslendırmişti. LCJO ile geçen hafta lstanbul Açıkhava Tiyatrosu'nda caz kla- siklerini seslendiren VVynton ise, büyüleyici ve üstün performansına rağmen, îstanbullu caz severleri kardeşi kadar şaşırtmadı. İki kardeş de müziklerinin, Ken- ny G'yi öraek gösterdikleri sıradan "caz!" müzisyenleri ve birtakım gangsta rap gruplan tarafindan tü- ketilmesine karşı. Branford,bu en- dişesini şöyle dile getiriyor: "Si\ah müzik her zaman,cazdan etküenen erişkinlerle yapılryor. Ta- mam orada bir nesfl dunıyor. Mar- vin Gaye.Stevie VVonder, Prince ama şimdi müziğin çocuklar için, çocuklar tarafindan yapıldıgı bir zamandayız, bu çocuklar sadece kendilerinden etkileniyorlar. Ünlü olmak istiyorlar, ama plak şirketle- rinin amaçlan. mevcut yetenekleri geliştirmek değil, plak satmak. Tıp- Branford Marsalis kı HoUywood'da olduğu gibi Ne kadar ahmaksan. o kadar çok para kazanıyorsun." Lafım esirgemeyen müzisyenin, klasik normlara bağlı cazcılara da söyleyecek bir iki lafi var "Kla- sikçiler saksofonu duygusuz çau- yorlar,birer teknisyen gibiler, iki tarzm tek ortak vönü, ildsminde k»- sa ömörlü çahşmalaria ilgilenme- mesi Ben kayıtjarımı tarihi dökü- manlar olarak görüyorum. 20 yıl sonra sadece vaşadığım dönemin bir kahntısı olarak, kenara atdmak istemi>orum." VVynton'la birlikte, caz müziğin- de "geJeneksel akımlar"da topar- lanmaya başladı. Geçen yıl Brezil- yalı besteci Heitor Via Lobos'un "Fantasia for Soprano Sax"adlı eserini San Fransisko ve Detroit Senfoni Orkestralan ile seslendi- ren sanatçı,şimdiye dek balelerden, çizgi film müziklerine, birçok ese- re imzasını atmış. lstanbul'da yaptığı basın toplan- tısında "Beni sürekli çılgın, uç bir insan gibi gösteriyorlar. son derece sıradan ve normail bir insannn" di- yen VVynton, genç caz müzisyenle- rine herkesin doğrulannın farklı ol- duğunu bu yüzden sadece ken- dilerini mutlu edecek müziği yap- malannı öğütlüyor. • • • I DUŞUNCEYE SAYGI MEMET FUAT Christopher CaudweH 1940'lann ikinci yarısı. Tünerden çıkıp Beyoğlu Caddesi'ne girerken hemen sağda, yabancı yayınlar satan bir kitapçı var. Cephesi daracık, içeriye doğru, uzunlamasınabirdükkân: Frenç-Amerikan Kitabevi. Ne zaman Beyoğlu'na çıksam bu kitapçıya mutla- ka uğruyorum. Haftada en az iki üç kez. Tanıyoriar beni. Bütün raflara bakıyorum, ilgimi çeken kitapJan kanştınyorum, yer yer okuyorum, sonunda da para- mın yettiğince bir şeyler alıyorum. Pocket Books'lann bir liraya satıldığı yıllar... Bir gün, baktım, ta arkada, kasanın yanında, mer- diven altındaki, gözlerden uzak raflara International Publisher'in kitaplan konmuş. Ne yapacağımı şaşırdım... Çünkü bunlar ciltli kitaplar, çok pahalı, üstelik de birer tane, hemen almazsan bir başkası gelip alır, bir daha bulamazsın!.. Belli ki toplu bir siparişin arasında gümrükten ge- çivermişler... Pazarlamaa kendi kafasından listeye ekleyip göndermiş olsa gerek... Kitabevi sahipleri de gözlerden uzak bir rafa koymuşlar... Siyasaya, tutumbilime pek aldırdığım yok, beni il- gilendirenler yazınla ilgili olanlar... Literature and Alt, Kaıi Marx and Frederick Engefs, Selections From Their VVritings... Fiyatı 780 kuruş. Elimi cebime attyorum. Tamam, onu alabilirim. Ama yanında çok ilginç bir kitap daha var: lllusion and Reality, A Study of the Sources ofPo- etry, Christopher Caudvvell... Onun fiyat ise 1315 kuruş. Kanştınyorum: John Strachey, tanıtma yazısında yazan Ispanya iç savaşında demokratik özgürlükler için ölen bir ko- münist olarak niteliyor. Bölüm başlıklanna bakıyorum: "/. Şiirin Doğuşu; II. Mitolojinin Ölümü; III. Çağcıl Şiirin Gelişmesi; IV. Ingiliz Şairieri; vb." Alışılmışın dışında... En sonda da "XII. Şiirin Geleceği" diye bir bölüm... Kitabevinden çıkarken ayaklanm geri geri gidiyor... Ne yapıp yapıp bu kitabı almam gerek... Bir yandan para bıriktirıyor, bir yandan da nerdey- se her gün gidip kitabın satılıp satılmadığını denetli- yorum. Bu arada Frenç-Amerikan Kitabevi benim için tam anlamıyla bir kitaplığa dönüşüyor, çünkü her gidişimde yanm saat, bir saat lllusion and Reality okuyorum. Okumam biraz da yazarın niteliğini anlamak için, çünkü Ingiliz Filolojisi'ndeki arkadaşlanm, öğretmen- lerim arasında Christopher Caudvvell'in adını duy- muş olan yok, onca para verip alacağım bir kitabı kendim değerlendirmek zorundayım. Evet, 1940'lann ikinci yarısında Türkiye'deki üni- versite oğrencisi bir eleştirmen adayının düzeyi bu... Sonra 1950'lerde "Modern Quartely"öe Caud- vvell'le ilgili tartışmaları okuyorum. Maurice Corn- forth'un, George Thomson'un, daha başka eleştir- menlerin karşıt görüşleri savunan yazılan. 1969'da, gene International Publishers, David N. Margolies'in The Function of Literature adlı yapıtını yayımlıyor. Kitabın alt başlığı şöyle: Christopher Ca- udvvell'in Estetiğinin Incelenmesi. Bu arada "Yeni Dergi"öe Caudvvell'in birçok yazı- sı basıldığı gibi, Margolies'in bu yapıtından bir bölüm de yer alıyor. 1974'te Payel Yayınevi Mahmet M. Doğan'ın çe- virisiyle Yanılsama ve Gerçekçilik'i yayımiıyor. 1989'da ise Murat Belge'nin Marksist Estetik adıyla basılan 340 sayfalık yapıtının alt başlığı olarak şu sözleri okuyoruz: Christopher Caudvvell Üzerine Bir Inceleme. Kırk yılda nereden nereye!. David N. Margolies'in kitabını bir ara Ceial Öster dilimize çeviriyordu. Basıldı mı, bilmiyorum. Ama Mu- rat Belge'nin kitabı herhalde Ingilizceye çevrilmemiş- tir. Çevrilse de yayımlayacak yayınevi bulunabilir mi? Oysa bu kitap, bildiğim kadanyla, Christopher Ca- udvvell için bugüne kadar yapılan en kapsamlı çalış- ma... Şimdi, Murat Belge'nin bu incelemesi üniverstte- de doçentlik tezi olarak hazırlandığı için "ortalama akademik" düzeyde bir sergileme mi sayılacak? Aynca, eleştiri çalışmalanmızı Batı yazınına yönlen- dinmemizden bir şeyler umanlann, bu kitabı göklere çıkarmalan gerekmez mi? Bırakın yabancı dillere, özellikle Ingilizceye çevril- mesini, Marksist Estetik, Türkçede bile basılacâk du- ruma geldikten sekiz yıl sonra yayımlanmış. O birbi- rinden güzel BFS Yayınlan'yla birlikte de ortadan yok oldu. Bilmem, Türkiye'de eleştirinin durumu (uygulan- ması, başansı, gördüğü ilgi vb) bu küçük değinme ya- zılanyla birazcık olsun aydınlığa çıkıyor mu? btanbul Müzik Festivarnde degişiMk B KflHür Servisi - 23. Uluslararası lstanbul Müzik Festivali'nde bugün Aya Irini'de konser verecek olan Avusturya Macaristan Haydn Orkestrası ve Philharmonia Korosu solistlerinden Tamara Takacs'ın turne öncesi ani rahatsızlığı nedeniyle, yerini mezzo- soprano Jolan Santa aldı. Budapeşte'de dogan Jolan Santa, müzik eğitimine Bela Bartok Konservatuvan'nda başlamış, daha sonra çalışmalannı Anna Gonda ile Liszt Müzik Akademisi'nde sürdürmüş. Macar Devlet Operası üyesi olan Santa, Macaristan, Avusturya, Almanya, Fransa ve Italya'da birçok festivale katılmış. Ustaoğlu r mm İrf Moskova'da • Kfiltür Servisi - Yönetmenliğini Yeşim Ustaoğlu'nun yaptığı "tz", 19.'sugerçekleştirilen Uluslararası Moskova Film Festivali'nin yanşma bölümüne katılacak. Yapımcılığını Mine Film - Kadri Yurdatap'm yaptığı "lz"in senaryosu Tayfun Pirselimoğlu'na ait. Başlıca rolleri Aytaç Arman, Nur Sürer ve Derya Alabora'nm paylaştığı film New York'tan Cannes'a uzanan pek çok uluslararası festivale gönderilmiş ve bu yılki lstanbul Film Festivali Yanşma Bölümü'nde en iyi film seçilerek Eczacıbaşı ödülünü kazanmıştı. 17-28 temmuz arasında düzenlenecek olan Moskova Uluslararası Film Festivali'nin yanşma bölümünde 20 ülkeden Fıtaıler yanşacak. monografi kitaplan • Ankara (ANKA) - Türkiye'nin çağdaş kültür ve sanat alanındaki özgün sanatçı kişiliklerinı ulusal ve uluslararası sanat platformlannda tanıtmak amacıyla sanatçı monografileri kitap halinde yayımlanacak. Kültür Bakanhğı tarafindan da desteklenen proje kapsamında ilk altı kitap Enlem 80 yayınevi tarafindan Türkçe - Ingilizce olarak okurlann beğenısine sunulacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle