14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 10 TEMMUZ 1995 PAZARTESİ HABERLER Kafeteryaya sflahlı saMırı • tstanbu) Haber Servisi - Kâğıthane'de bir kafeteryaya, silahlı ve bombalı saldında bulunuldu. Can kaybına neden olmayan saldın maddi hasara yol açtı. Alibeyköy Caddesi üzerinde bulunan, Hülya Doğan'aait "Havuzlu Hasbahçe Cafe" ye gelen ve kimlıkJeri henûz belirlenemeyen kışılerin, ateş açtıklan kafeteryaya bıraktıkJan patlamaya hazır bomba uzman ekiplerce etkisiz hale getirildi. Bazı gazeteleri arayan bir kişi, saldınyı yasadışı Türkiye lhtilalci Komünistler Birligi (TtKB) tarafından Nurtepe olaylannda sorumlu tutulan kişinin kafeteryasına yönelik yapıldığını söyledi. Takkeci toprağa verildi • İstanbul Haber Sevisi - Istanbul'da bir röportaj sırasında geçirdiği kalp krizi sonucu hayatını kaybeden lstanbul Sıİuyönetim Komutanhğı Askeri Mahkemesi savcılanndan emekli Hâkim Albay Süleyman Takkeci, dün toprağa verildi. Levent Camii'de düzenlenen askeri törene, Takkeci'nin ailesi, yakınlan ve arkadaşlannın yanı sıra, yüksek rütbeli subay ve astsubaylar katıldı. Şetıremmi'de 1 müyarlık gasp • İSTANBUL(AA)- Şehremini'de işadamı ile eşini rehin alan iki kişi sılah zoruyla bankadan çektirilen 1 milyar lirayı alarak kaçtı. Nevbahar Mahallesi Darüşşifa Sokak 15 numaradaki apartmanın 5. katında meydana gelen olayda, kendilerini postacı diye tanıtan iki kişi, Mustafa Küsmez ile eşini rehin aldı. Küsmez'in bankada 1 milyar lirası olduğunu öğrenen gaspçılar, paranın çekılmesini istediler. Çekilen parayı alan gaspçılar kaçtı. Beykoz'da ihale tepkisi • lstanbul Haber Servisi - Beykoz Belediyesi'nin Refah Partili yönetimi tarafından Burunbahçe'deki 42 dönümlük arazinın tek kişilik ihaleyle aylık 35 milyon liraya kiralanması Beykoz halkının tepkisine neden oldu. Burunbahçe'de toplanan Beykozlular, RP'li belediye yönetiminin, belediyeye halkın kullanımına açık kalması kaydıyla bağışlanan arazırun şahsa kiralandığını belirttiler ve "Adil düzen diye ortaya çıkanlann kime karşı nasıl adil olduklan ortaya çıkmıştır" dedıler. TBMM'de çocuk pazarı SOPUSU • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tnsan haklanndan sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu, ANAP lstanbul Milletvekili Bülent Akarcah'nın, TBMM Başkanlığı'na sunduğu "Bafra ilçesinde çocuk pazan kurulmaktadır. 10- 12 yaşlanndaki çocuklar, babalan tarafından 20-30 milyon liraya çobanlık yapmak üzere sürü sahiplerine verilmektedir. Bu konuda düşünceleriniz nedir" içerikli soru önergesine verdiği yanıtta, konunun basmda haber olarak yer alması nedeniyle incelendiğini bildirdi. Hacaloğlu, pazarlarda yaşanan ilişkiyi, "gelenekselleşen çocuk çalıştırma ilişkisi" olarak niteîendirdi. Milli eğitîni muduru trafık kazasmda öldü j • ERZURUM (AA) - Ağn | Milli Eğitim Müdürü tsmet j Ömeroğlu, Erzurum'da ' geçirdiği trafik kazası sonucu öldü. Ağn'dan Erzurum'a giden. Gıyas Özel'in kullandığı 04 AR 22 plakalı resmi taşıt, kent girişindeki refüjlere çarparak takla attı. Resmi taşıtta bulunan Ağn Milli Eğitim Müdürü Ismet Ömeroğlu, olay yerinde yaşamını yitirdi. ' Yaralanan 5 kişi ise ; araştırma hastanesinde tedavi altına alındı. Gizh raporda PKK uyarısı Alman istihbarat birimlerince hazırlanan ve Federal Meclis'e sunulan raporda, PKK'nin Almanya için de bir tehlike oluşturduğu belirtildi METÎN DALMAN BONN - Almanya Parlamentosu Iç Politika Komisyonu'nun istemı üzerine Alman istihbarat birimleri, PKK raporu hazırladılar. Almanya'da Federal Meclis'e sunulan gizli raporda, Almanya'da PKK'nin terör eylemlerinin önüne geçilemediğine dikkat çekilerek örgütün Almanya için de tehlike oluşturduğu vurguland!. Alman istihbarat birimlerinin Cumhurfyet tarafından ele geçirilen 22 sayfahk gizli raporu, 9 Haziran 1995 tarihinde Federal Meclis'e sunuldu. PKK eylemlerinin bu yıl tüm Almanya'yı kapladığına dikkat çekilen raporda, son beş ay içinde örgütün Almanya'da 165 Türk kuruluşuna saldırdıği belirtildi. Raporda, PKK'nin yaym organı olarak değerlendirilen 'Kurdistan Rundbrier isimli bültende. PKK'nın asken kanadı ARGK tarafından Türk turizmine yönelik tehditlere yer verildiğine dikkat çekildi. Almanya'da 17 Şubat 1995 tarihinden bu yana giderek artan PKK terörünün detaylı bir biçimde değerlendirildiği raporda, 1993'te ülke çapında ilan edılen PKK yasağına rağmen örgütlenmenin sürdüğü belirtildi. PKK yandaşlannın Almanya'da YCK isimli gençlik örgütü ve kısaca TAJK olarak anılan kadın örgütü içerisinde faaliyet gösterdikleri ve eylemlerinin örgütten aynlan kadrolann öldürülmesine kadar gelışebildiğine dikkat çekildi. 1994'te Wuppertal kentmde öldürülen Cemil Işık'ın örgüt içi hesaplaşmalar sonucu hayatını kaybetmesi de örnek olarak gösterildi. PKK eylemlerinin bu yıl tüm Almanya'yı kapladığı belırtilen gizli raporda, 17 Şubat 1995 ten bu yana PKK militanlannın 165 Türk kuruluşuna saldın düzenledıği açıklandı. Genellikle Türk seyahat acentelerine molotofkokteylleriyle gerçekleştirilen saldınlann ardından, PKK'ye bağlı ERNK bildirilennin ele geçtiği belirtildi. Raporda aynca PKK tarafından yapılan birçok eylemde Alevılik tartışmalannı provoke edici yönde bildiriler ele geçtiğine dikkat çekildi. 66 PKKIi tuhıkJandı Federal Ağır Suç Daıresı (BKA) tarafından yürütülen soruşturmalar sonucunda son dönemde 66 PKK'li zanlmın tutuklandığına dair veriler de gizli raporda yer aldı. Alman Parlamentosu'nda göriişülen gizli PKK raporunun değerlendirme bölümünde PKK eylemlerinin, başta Almanya olmak üzere tüm Avnıpa çapında büyüme tehlikesi taşıdığı vurgulanırken 1993'ten bu yana süregelen PKK yasağının delindiği ve olaylann önlenmesi yolunda etkisiz kaldığinın görüldüğü belirtildi. PKK'nin şu anda uyguladığı strateji sayesinde Almanya'da yaşayan Kürt kökenli Türk vatandaşlanna ulaşabildiği ve amaçlan doğrultusunda yönlendirebildiği belirtildi. PKK'nin Almanya'dakı bazı aşm gruplardan destek gördüğünün belirtildiği gizli raporda, Almanya Parlamentosu içerisinde bazı kişi ve küçük gruplann da terör örgütüne destek verdikleri vurgulandı. Ancak destek verenlerin isimlen yer almadı. Gizli raporda PKK'nin kendi çıkarlan doğrultusunda Almanya kamuoyunu yönlendirmeye çalıştığı belirtilirken düzenlenen büyük çaplı kampanyalarla . , Türkiye'nin Almanya'da zor durumda -, ,. bırakılmasının hedeflendiği belirtildi. PKK'nin askeri kanadı olan ARGK'nin, 17 Ocak 1995 tarihinde yayımladığı biraçıklama ile Türk turizmine savaş açtığını belirten rapor, bu çatışmada Alman turistlerin hedef seçileceği kuşkusuna yer verdi. PKK'ye karşı baslablan sınır ötesi operasyonu süriiyor. (Fotoğraf: AA) TSK'de kış hazırbğıKEMALYURTERİ ANKARA - PKK'yi 'dağıhna süred- ne' sokmak amacıyla örgütü geçen yıl- lara oranla daha geniş çaplı operasyon- larla ağır kayıplara uğratan Türk Silahlı Kuvvetleri'nin (TSK), bu süreci hızlan- dırmak için Doğu ve Güneydoğu Ana- dolu Bölgesi'nde uygulanan 'alan hâki- miyeti'ne dayalı stratejiyi kış boyunca da sürdürmek isteğinde olduğu bildiril- dı. Irak. İran ve Suriye sınırındaki gü- venlik önlemlerini arttıran Türk Silahlı Kuvvetleri'nin özellikle Irak sınırına hâkim noktalarda kış süresınce de kal- mak için kutup koşullanna uygun ola- rak üretilmiş uyku tulumlan, giysiler, çadırlar ve kar taşıyıcılan satın alma hazıriığı içinde olduğu öğrenildi. TSK'nin. son günlerde PKK'ye yö- nelik uygulamaya koyduğu •istihbarata dayah nokta operasyon' stratejısini kış boyunca da sürdürmeyi planladığı ve özellikle Kuzey Irak'ta bannan PKK militanlannın toparlanmasına izin ver- meyeceği ifade ediliyor. Karakollara özel donamm Konuyla ilgili çevreler, kış süresince komşu ülkelerde bannarak ılkbahar ay- lanndan itibaren ülke içinde eylemlere girişen PKK'nin bu stratejiyle varhğını sürdürmekte zorianacağım belirtirken Yargıtay: Atatürk'e yapılan hakaret, her Türk vatandaşına yapılmış sayılır Mezarcı davasının reddi Yargıtay'dan döndü ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - Yargıtay 4. Hukuk Dairesi, Türkiye Curnhuriyeti'nin kurucu- su ulu önder Mustafa Kemal Ata- türk'e "veled-i zina" dediği ge- rekçesiyle Bağımsız tstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı hak- kında açılan manevi tazminat ıs- temini reddeden mahkeme karar- lannı oy çokluğuyla bozdu. Yar- gıtay, bozma karannda, Atatürk'e yönelik sözlerin doğrudan kişilik haklarına saldın olarak kabul edileceğini bildirdi. Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Başkanı Cahit Keskin, "veled-i zma" sözleriyle hukuka aykınlık gerçekleşmedi- ğini ve Yargıtay'ın karannın her Türk vatandaşına dava açma hak- kı tanıdığını belirterek, karara karşı oy kullandı. • Yargıtay, Atatürk'le akrabalık bağı bulunmadığı gerekçesiyle Bağımsız lstanbul Milletvekili Hasan Mezarcı hakkında açılan davalann reddedilmesi karannı bozdu. Eralp Özgen, Mehmet Dura- noğju ve Erden Kuntalp'ın Ata- türk'e saldınnın kınanması, kına- ma karannın basında yayımlan- ması ve Mezarcf nın manevi taz- minata mahkûm edilmesi iste- miyle açtıklan davalar, 13, 14 ve 20 nolu asliye hukuk mahkeme- lerince, reddedilmişti. Yerel mahkemelerin aralannda akrabalık olmadığı gerekçesiyle davalan reddetmesine karşın, temyizde Yargıtay bu karan boz- du. Yargıtay'ın oy çokluğuyla al- dığı bozma karannda şu görüşle- re yer verildi: "îleriye sürülen sözlerin davalıya ait olduğunun benimsenmesi durumunda matu- fıyet iki yönlü gerçekleşmiş olur. BirincisL doğrudan kişilik hakla- nna saidındır. Atatürk'ü benim- semek zina ürünfi olma gibi yo- rumlanmıştır. Toplum için söyle- nen sözler bakımından bireylerin dava açamamaları. o toplumun küme nheliğiyie ilgilidir. ıkincisi, Atatürk'e yöneten sözler nedeniy- le kişilik hâklanna saidındır. Ata- türk'ün doğum yerinin Selanik ounası ve kendini kanunla "Ata" ilan etmesi küçültücü öğe olarak ele alınmıştır. Anayasanın 176. maddesi gereğince başlangıç kıs- mı anayasa metni kapsanundadır. Anayasa. bayrakta olduğu gibi, Atatürk'ün TC'deki yerini belir- lemiş, Türk evladryla bağlantısını kurmuş ve ona karşı görevlerini ise vatan ve miUet sevgisine ema- net etmiştir. Böylece anayasal bağlantıyla ve yukarda açıklanan nedenle davacı Atatürk konusun- da aktif husumet ehüyetine sahip obnaktadır. Ö>ieyse isteği incekn- meudir." Yargıtay 4. Hukuk Dairesi Baş- kanı Cahit Keskin, Yargıtay'ın bu kararıyla davaların yeniden ele alınacağı gibi, karan ömek kabul eden kişilerce de sayısız dava açılmasının gündeme geleceğine dikkat çekerek, karara karşı oy kullandı. sınırlardaki geçiş zorluğu nedeniyle PKK'nin militanlarını yurtiçindeki kamplarda banndırma taktiğini deneye- bileceğine işaret ediyorlar. Genelkurmay Başkanlığı haziran ayı ortalannda Hakkâri'nin Şemdinli ilçesi Ortaklar Jandarma Karakolu ile Van'ın Başkale ilçesi Erenler Karakolu'na yö- nelik 20 şehitle sonuçlanan PKK saldı- nlannın ardından yapılan bazı yorum- lara açıklık kazandırrnak amacıyla sınır karakollarına 11-12 temmuz tarihleri arasında basın gezisi düzenledi. Gaze- tecilere, Jandarma Asayiş Bölge Ko- mutanı Korgeneral Hasan Kundak- çı'nın iç güvenlik operasyonlan hak- kında bilgi vereceği belirtiliyor. Türkiye'nin Irak ve İran sınırlannın 'sıflr' noktala- rında bulunan sınır kara- kolları, terörist saldınlara karşı özel donanımlara sa- hip. Gece görüş sistemiyle donatılan tank desteğine sahip karakollar, sızmalara karşı fens' olarak adlandı- nlan 3'lü dikenli tel örgü- lerin yanı sıra roket saldın- lanna karşı etkili olduğu belirlenen tel örgülü duvar- larla çevrili. Karakollann dışında mevzi kanallan bu- lunurken acil durumlarda karakollardan mevzilere geçişi sağlamak amacıyla yeraltı tünelleri de inşa edilmiş durumda. Karakol- lara hâkim tepelerde gün- düz ve gece gözetleyicile- rin bulundurulduğunu an- latan askeri yetkililer, kara- kol binalannın aynca ma- yınlarla kuşatıldığını ve havan desteğine sahip bu- lunduğunu aktardılar. BIZBIZE ERDAL ATABEK Tapmadan Sevmek - Aşağılamadan Eleştirmek... Yeştl türbelerin sessiz huzuruyla kahraman anrt- lannın coşkusunu bırlikte yaşamayı becerememiş bir toplumda Aziz Nesin'ın mezanyla ilgili vasiyeti bir 'son söz' gibidir. Üzerinde çok düşünülmesi ge- reken bir 'son söz'. Nereye gömüldüğü belli olmayacaktır. Başında törenler yapılmayacaktır. Kimilerinin 'söylenmesi gerekeni söylediği', kimisinin içtenlikle söyteyeceği sözleri de belki birbirine zoraki bir kanşma olma- ması için istememiştir. Sevmekle tapınmayı birbiri- ne kanştıran bir toplumda yaşadığını bilmekten ge- len bir tepkiyle mi bunu yapmıştır? Yoksa bir 'kut- sal ölü' olmayı mı reddetmiştir? Kendisinin ölümle birlikte anılmasını mı istememiştir? Bunu, hiçbir zaman bilemeyecegiz. Bütün hayatını 'başkaldın' olarak yaşamış bir insanın ölümünden sonra ola- caklan bilmekten kaynaklanan başka bir başkaldın örneğinı gördük. Tören istemedi, mezar istemedi, nutuk istemedi, ölüm ilanı istemedi. Bu davranışın- da, "Benimle uğraşmayın, gidin yapmanız gereken işlerie uğraşın" diyen bir tavır görmüyor musunuz? Azgelişmiş, durağan bir kültürü inatla koruyan bir toplumda yaşayan gelişmiş, dinamik bir kültü- rün bütün temsilcileri gibi hayatr boyunca hırpalan- dı. Anlaşılmak istenmedi, kabul edilmek istenmedi, dinlenmek istenmedi. O da anlaşılmaktan vazgeç- ti, inatla anlatmayı sürdürdü. Kabul edilmek iste- medi, o da kabul etmediğini inatla gösterdi. Dinle- mek isteyen herkese duymak istediklerini değil, söylemek istediklerini söyledi. Bütün bunlan, bu toplumu sevebılmek için yaptığını düşünüyorum. Bu toplumu sevebilmek için sevilmekten vazgeçti. Kimi zaman böyle yapmaktan başka çare yoktur da ondan. Islama karşı degildi. Hiçbir dine, hiçbir inanca karşı değildi. Karşı olduğu şey din adına yapılan zorbalıktı, din adına yapılan softalıktı. Karşı olduöu şey bağnazlıktı, fanatizmdi. Bu da anlaşılmadı. Is- lam kesimi onu reddetti. Belki de onu reddeden kesime Islam kesimi değil, Islamın fanatik kesimi demek daha doğrudur. Islam dininin -benim bildi- ğim- hoşgörüsünü, olgunluğunu, kimsenin içindeki gerçeğin bilinemeyeceği öğretisini bu olayda gör- mek isterdim. Ama Aziz Nesin'in mezar yerinin bile belli olmamasını istemesi yanında görkemli mezar taşları, görkemli türbeler Islam inancına sahip olanlar için de düşündürücü değil midir? Hiçbir za- man hiçbir inanca saldırmamış, sadece kendisinin inanmadığını söylemiş bir insana reva görülen sal- dınlar yeterince öğretici değil midir? Bu toplumda lider olmayı değil, turnusol kâğıdı olmayı seçti. Hırçınlığı, sivri dilliği, inadı, direnci bu seçimindendir. Lider, uzlaşmak, çevresiyle birlikte yürümek zorundadır. Turnusol kâğıdı ise uzlaşmaz- lığı temsil eder. O, asitle bazı kesin biçimde ayınr- ken ayrım noktalarını vurgulamakla yükümlüdür. Ama her şeyin üstünü örterek yaşamaya alışmış 'pragmatik bir toplumda turnusol kâğıdı görevini üstlenmiş kişilikler, taşınması zor duruma gelir. Aziz Nesin de hayatının son döneminde düşündü- ren mizahını aşmış, 'zoriayıcı' bir davranışı benim- semişti. Toplumu 'karar vermeye zoriuyordu'. Gör- düğü büyük ilginin de büyük tepkinin de asıl nede- ni budur. En çok tartışılan sözü "Türk halkının yûzde alt- mışı aptaldır" olmuştur. Bir süre bu sözüyle ne de- mek istediğini anlattı. Anlaşılmadığını görünce de bundan vazgeçerek sözünü bir belge olarak yine- ledi. Elbette Türk halkı da başka bir halk da aptal degildir. Halkın davranışı aptallığından değil, sus- manın, katılmamanın yarannı görmesindendir. Aziz Nesin de bunu çok iyi biliyordu, ama bu sözle in- sanlan düşündünmek, karşı çıkmalannı sağlamak istiyordu. 'Tapmadan sevmek-aşağılamadan eleştirmek' gelişmiş bir kültürün davranışlandır. Biz bu kültü- rün henüz çok uzağında olduğumuz için daha bir süre sevdiklerimize tapmak isteyeceğiz, eleştiriyje aşağılamayı birbirine karıştıracağız. Ama bugün görevimiz Aziz Nesin'i daha çok anlamaktır. Tapmadan sevmeyi, aşağılamadan eleştirmeyi öğrendiğimiz zaman Aziz Nesin daha fıuzurla aramızda olacaktır. Gazi yaralılanna para yardımı tstanbul Haber Servisi - Gazi Mahallesi'nde meydana gelen olaylarda yaralanan vatandaşlara yardun amacıyla gönderilen paralar, Pir Sultan Abdal Canlar Demeği tarafından dağıtıldı. Hollanda HAK- DER Federasyonu'na bağlı Alkmar Hacıbektaş Veli Kültür Derneğı ve Hilverson Alevi Bektaşi Kültür Derneği tarafından gönderilen 6 bin 890 Hollanda Florini, Gazi Mahallesi'nde yaralanan 11 kişiye dağıtıldı. Bakırköy'deki dernek binasında bir konuşma yapan Dernek Baskanı Muharrem Coşkun, Gazi Mahallesi'nde meydana gelen olaylann tekrarlanmaması için vatandaşlan duyarlı olmaya çağırdı. KONUK YAZAR / ERCAN KARAKAŞ CHP lstanbul Milletvekili, eski Kültür Bakanı % % Ikemızde düşünce ve telif haklan so- U runu, 1952 yılında çıkan Fikir ve Sa- nat Eserleri Kanunu'na dayanarak çö- zülmeye çahşıldı. Ancak, 40 yılı asan zaman dilinıi. birçok yasanın gözden geçirilmesıni zorunlu kıldıgı gibi Fi- kir ve Sanat Eserleri Kanunu'nun da yenilenmesi- ni kaçınılmaz bir hale getirmıştir. 20. yüzyılın ikinci yansında gerçekleşen bilim- sel ve teknolojik gelişmeler, düşünce ve sanat eser- lerinin üretiminde.de yeni tekniklerin uygulanma- sını beraberinde getirmiştir. Bilgisayar alanındaki hızlı gelişmenin toplumun tüm alanlanna yayılma- sı, geleceğin bılgi toplumuna doğru önemli adım- lar atılması,fikirve sanat haklannın da yeniden dü- zenlenmesini zorunlu kılmış ve dünyada bu alan- da bazı önemli adımlar da atılmıştır. Telif haklan denen haklar grubuna Batılı ülke- ler, Latince kökenden gelen birkavTamı, "intellec- tfiel propert>" düşünce haklan karşıhğında kul- lanmaktadırlar. Tam Türkçe karşılığı düşünsel malvarlığı olan bu kavram. Batı dıllerınde hem kültür ve sanatta hem de endüstride üretılmi; olan düşünceye daya- lı tüm haklan kapsamı içine almaktadır. Bu neden- le patent haklan da genel olarak bu başlık altında dile getırilmektedir. Birleşmiş Milletler Örgütü konunun önemi ne- deniyle, merkezi Cenevre'de olan BM-Dünya Fik- ri Mülkiyet Örgütü'nü (World Intellecturl Property Organization) kurmuş ve bu örgüt aracıhğı ile ya- nm yüzyıla yakın süredir dünyadaki düşünce hak- lan ile ilgili gelişmeleri yönlendirmeye çalışmış- tır. Kurulusunda Türkiye'nin de üye olduğu bu ku- rulusun çalışmalannın sonralan gerektığı şekılde izlenmemiş olması, uluslararası düzeyde aramızda Telif haklaraıda çağdaşlık kopukluk yaratmıştır. Çağdas standartlan yakalayabümek için bu ve benzeri kuruluşlara uzmanlık temsılı ile katılmamız artık kaçınılmaz hale gelmiştir. Aksı takdirde yenı gelişmeleri; örneğin dijital teknolojinin internet sis- teminin ortaya çıkardığı düşünce haklan ve bunlar- la ilgili sorunlan izleyıp zamanında gerekli önlem- leri almalıyız. Tüm bu gelişmelerden dolayı bakanlığımız, yü- rürlükteki 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Ka- nunu'nun günün gereksinimlerine yanıt vermeyen maddelennın değiştirilmesi için 1992 yılında bir çalışma başlatmıştır.Yasa değişiklığının hazırlan- masında kültür, bilım. sanat dünyasının temsilcile- ri ve uzmanları da katılmıştır. Sonuçta; uluslararası standartlar ve mevzuat da incelenerek mevcut yasanın 33 maddesi taslak ola- rak hazırlanıp TBMM Başkanlığı'na sunulmuştur. Geçen nisan-mayıs aylannda TBMM Genel Ku- rulu'nda görüşülen yasa değişiklikleri, 12 Haziran 1995 tarihinde Resmi Gazete'de yayımlanarak yü- rürlüğe girmiştir. Yapılan bu yasa değişikliği ile sanatçılann ve ya- ratıcılann ortaya koyduğu eserler ile ilgili haklan- nın her boyutuyla korunması için aşağıda özet ola- rak belirtılen yenilikler getirilmıştir. 5846 sayılı Fikir ve Sanat Eserleri Kanunu'nu değiştiren tasannın yenilikleri: 1. Yenı yasadaki en büyük yeniliklerden bıri. daha öncekı yasayla koruma altına ahnmamış ba- zı eserlerle haklann korunmasıdır. Bunlan şöyle sı- ralayabilirız: a) Bilgisayar programlan: Her ne kadar bugün yürürlükte olan yasanın 2. maddesi ("Herhangi bir şekilde dil ile ifade olunan bütün eserler") bilgisayar programlannı da kapsıyor diye yorum- lanabilir. Yeni yasada bilgisayar programlan, ilim ve edebiyat eserleri arasında sayılmış, bir bilgisa- yar programımn nasıl çoğaltılacağı, programı kul- lanan kişilere ne gibi haklar sağlandığı vb. düzen- lenmiştir. Aynca, veri tabanlan da işlenme eserler arasında sayılarak koruma altına alınmıştır. (İşlenme, diğer bir eserden istifade suretiyle vü- cuda getirilip de bu esere nispetle bağımsız olma- yan ve yasanın 6. maddesinde sayılan "fikir ve sa- nat mahsullerT'dir). b) Eser sahibinin hâklanna komşu haklar: Fikir ve sanat eserlenni yorumlayan oyuncu, şarkıcı, çal- gıcı, dansçı, vb. sanatçılann bu yorumlan üstünde eser sahibinin hâklanna benzeyen komşu haklara sahip olduğu kabul edilmiştir. Bu alanı düzenleyen 1961 tarihli uluslararası bir Roma Sözleşmesi de vardır. Ülkemiz, bu sözleşmeyi henüz kabul etme- miştir. Sözleşmenin kabulü ve içhukuk kuralı ha- line gelmesi için çalışmalar sürmektedir. Yeni ya- sa, icracı sanatçılann yorumlannın tespit edilme- si, çoğaltılması, yayımlanması haklannı bu sanat- çılara tanımıştır. Aynca, nıüzık eserlen yapımcılannın yapımla- n üzerinde yayın kuruluşlanmn da programlan üze- rinde benzer haklara sahip olduklan kabul edılmiş- tır. 2. Yeni yasadaki önemli bir yenilik de sinema eseri sahipliğimn değiştirilmesidir. Yeni yasaya göre sinema eserlerinin sahibi; yönetmen, özgün müzik bestecisi ve senaryo yazan, sinema eserinin birlikte sahibidırler. Eski yasaya göre sinema ese- rinin sahibi yalnızca yapımcısıydı. Ancak, bu "bir- likte sahip" olan kişiler, yeni yasaya göre mali haklannı yapımcıya devredebileceklerdir. 3. Yeni yasanın başka önemli değişikliği, mes- lek birlikleri ile ilgili değişikliktir. Eski yasaya gö- re dört meslek birhği vardı: İlim ve Edebiyat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (İLESAM), Musıki Eseri Sahipleri Meslek Birliği (ME- SAM), Güzel Sanat Eseri Sahipleri Meslek Birliği (GE- SAM), Sinema Eseri Sahipleri Meslek Biriiği (SE- SAM). Bu birlikler eski yasa ile kurulmuştur Aynca, es- ki yasa "Aynı alanda birden çok meslek birliği kurulamaz"diye başka birlik kurulmasını da ya- saklamıştır. Yapılan değişiklikle, yasalaşan hükme göre, meslek bırliği kurulması serbest bırakıhnışür. Ye- nı yasa ile her alanda birden çok meslek birlığinin kurulması serbest bırakılmıştır. Yeni yasanın geçicı maddesiyle de bugünkü meslek birliklerinin bir yıl içinde yeni meslek bir- liklerine dönüstürülmesi olanağı sağlanmıstır. 4. Yeni yasada bütün koruma süreleri 70 yıla çı- kanlmıştır. Daha önce genel olarak 50 yıl, el işle- ri. küçük sanat eserleri. fotoğraf ve sinema eserle- ri için 20 yıl. çeviriler için de 10 yıldı. Yeni yasada aynca bu sürelerin yürürlük tarihin- den sonra işlemeye başlayacağı ve bu tarihten son- ra alenıleşen eserlere uygulanacağı hükme bağlan- mıştır. Yasa yürürlüğe girdikten sonra yapımı ta- mamlanan sinema eserlerine koruma süreleri uy- gulanacaktır. 5. Eski yasada var olan TRT ile ilgili hüküm, bü- yük ölçüde değiştirilmıştir. TRT'nin tekel durumu ortadan kaldmlmış, diğer TV kanallan gibi 3984 sayılı Radyo ve Televizyon Kuruluş ve Yayınlan Hakkında Kanun hükümlerine bağlanmıştır. 6. Yeni yasadaki önemli bir degiştklik de hak sa- hiplerine uygulamada tamnan bir kolaylıkla ilgili- dir. Eski yasaya göre eser sahibi, buhınduğu yerde dava açamazken, getirilen değişiklikle eser sahip- leri artık ikamet ettikleri yerde de tecavüzün refi ve men davası açabileceklerdir. 7. Yeni yasada aynca fikri haklara tecavüzle il- gili suçlann cezalan arttınlmıştır. Bu alanda kovuş- turma kolaylaştınlmış, 3005 sayılı Meşhud Suçla- nn Muhakeme Usulü Kanunu hükümlerimn uygu- lanacağı belırtilmiş. bir eserin çoğaltılabilmesi için bazı kayıtlar getirilmiştir. Bütün bunlar, fikri hak- lar alanında çok yaygm olan korsanhğın önlenme- si için düşünülmüş önlemlerdir. 8. Eser sahipliği, noterlerce düzenlenecek resmi belgelerle ispatlanabilecektir. 9. Kitaplara da bandrol yapıştınlacağı hükmü getirilerek yaygm olan korsanlık önlenmeye çalışıl- mıştır.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle