Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
10 TEMMUZ 1995 PAZARTESİ * • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERIN DEVAMI 17
PENCERE
• Baştarafi 2. Sayfada
Peki, Başbakan Bayan Çiller koltuğunda nasıl otu-
rabiliyor?..
Politika yaşammda koltuğa paraşütle indirildiği gibi
o koltukta mintarafillah oturuyor.
Doğru dürüst pariamentarizmın işlediği hiçbir Batı ül-
kesinde Bayan Çiller gibisı bir dakika yerinde kalamaz;
ama koalisyonun sosyal demokrat ortağı sayesinde
Türkiye CHP'nin ceremesini çekiyor.
CHP, ortaklığı sürdürdükçe kendi altını da oyuyor,
geleceğini yok ediyor.
ARADA BÎR
TALİP APAYDIN
• Baştarafi 2. Sayfada
• mışlardı ki okullarda, universitelerde örgütlü suç birlikle-
- ri kurmuşlar, oradan oraya koşup adam döverier, şişle-
,,'Zincirle bir yığın ınsanı yara bere içinde yere serip kaçar-
lardı. Polisin koruması altında çok rahat yaparlardı bu iş-
leri. En yukardaki ağababalan "Bana, sağalarsuç işliyor
" dedirtemezsıniz" diyerek 'sakın onlara dokunmayın, sol-
culan temizliyorlar' mesajı venrdi. Böyle açıkça kayınlmış-
lardı. Aslan tosuncuklar da şımardıkça şımarmıştı. Içle-
rinden komandolar, militanlar çıktı. llerde gelecekleri yet-
' kr yerierine rahatça hazırlandılar.
- - Şimdi artık yok, bitti o işler diyebilir miyiz? Hayır, sürü-
• yor. Sağcı ve tırtucu yönetimlerin değişmez becerisidir
bu. Adam kayırmakta çok gözükaradırlar. Hak hukuk ta-
nımazlar. Gençleri kendi yanlanna çekmek için dürüstlü-
ğe sığmayan, ahlak dışı her yola başvuruhar.
Benim derdim, bu durumu yaşayan, her gün gören
gençlerin hali. Zaten çoğu parasal sıkıntılar içinde yok-
sul aile çocuklan, yanlış ve yetersiz bir eğitimden geçer-
ken, bir de kimi arkadaşlannın böyle açıkça kayınlması,
" türlü olanaklar sağlanması onlarda nasıl bir duygu uyan-
1
dınr? Yolunu nasıl seçer?
Genellemek elbet yanlış olur, içlerinde olumlu kişilik
geliştirenler, dürüst birer aydın olmaya hazıriananlar var-
dır. Ama bunca ters etkiler, yetışmekte olan genç insanı
sarsmaz mı? Önünde kolay yollar var, falancanın dümen-
suyunda giderse şimdiki yaşamı da, geleceği de kurtu-
lacak. Isi hazır. Kayınlanları her gün görüyor, duyuyor. Ne
yapmalı?
Bu gençlerin dramını öğretmenlik yıllanmdan bilirim.
Bakarsınız, önceleri ne iyi öğrencilerdir! Okumak, ögren-
mek için çırpınırtar. Sorarlar, tartışırlar. Her türlü gelişme-
•' ye yatkındırfar, insana umut verirler. Ama birkaç yıl son-
ra duyarsınız, eli sopalı bir faşist olmuş ya da gericinin
'' teki olmuş. Namaz kılmıyor, oruç tutmuyor diye arkadaş-
'' lannı kovalıyor. Nasıl bir eğitim bu?
1
Yetki yerierinde oturanlar böylelerine hep umut dağı-
tırlar: 'Bizden otursan ilerde işin hazır. llerde buralara siz
''oturacaksınız. Biz daha yukanlara çıkacağız. Vatanımız,
-dinimiz, imanımız bizden sorulur. Solcularayeryok. On-
-•lann yeri hapishane, işsizlik, açlık...' Adım adım gelişe-
. rek, derinieşerek kırk yıldır böyle geldi. Şimdilerde daha
da korkunç. Hemen heralanda, her iş dalında, bırakın sol-
culan, halkını gerçekten seven demokrat, laik, Atatürk-
ı çü insanlar bile ayıklandı. Yönetim, aşağılardan yukanla-
'. ra, gerici-tutucu, hatta faşist kişilere teslım edildi.
Onun için ülkemiz bu bataklıkta çırpınıp duruyor. 0nun
için halkımız mutsuz. İyi yetişmiş dürüst insanlar, gerçek
aydınlar kıyıda köşede acılar içinde kıvranıyor.
. Kabul edelim, sağcılanmız doğrusu çok becerikli çık-
..tılar; çok gözükara insanlar. Dümenlerinı iyi yürütüyorlar.
Yerlikaya'dan uyarı
4
Ozel tkn, şeriatçı ve
ırkçılarla dolu'
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - CHP Genel Sekire-
ter Yardımcısı veTunceli Mıl-
letvekili Sinan Yeıiikaya, özel
tım kadrolannın daha çok şe-
riat özlemcısı, ırkçı düşünce
taşıyan görevlilerle dolu ol-
dugunu ilen sürdü.
Yerlikaya, dûn CHP Genel
Merkezi'nde düzenlediği ba-
sın toplantısında, bir süre ön-
ce Tuncelfde PKK tarafindan
öldüriilen 3 güvenlik görevli-
sinın cenaze töreninde mey-
dana gelen olaylarda güvenlik
güçlerinin tutumunu eleştire-
rek bu tûr uygulamalarla hal-
kın gûvenini kazanmanın ola-
naksız olduğunu belırtti.
Özel tim kadrolannm daha
çok şenat özlemcısı, ırkçı dü-
şünce taşıyan görevlilerle do-
lu oldugunu belirten Yerlika-
ya, yınlan söyledi:
"Özel tim kurumunuD ye-
niden gözden geçirilmesi, çağ-
daş. halkın gihenine mazhar
olan, gerçekten terörle müca-
deie eden bir anlavış içinde o\-
masıgerekmektedir. CHP ola-
rak çağdaş ic güveniik kavra-
mı geliştirmeye kararlıyız. Bu
amaçla Içişleri BakankğVnın
merkez yapısından başlaya-
rak karakol ve devriye görev-
Özbekistan
lilerine kadar biitün birimle-
rinin yeniden düzenienmesin-
den yanayız."
Şımak Bağımsız Mılletve-
kılı Mahmut Alınak da
TBMM'de temsil edılen tüm
partılenn ljderlenne gönder-
diğı açık mektupta, Şımak'ta
köylülere, tarlaya beraberin-
de ekmek ve su götünne ya-
sağı uygulandığını öne sürdü.
Bir grup Tuncelili dün CHP
Genel Merkezi'ne giderek
Genel Sekreter Adnan Keskin
ıle görüştü. Keskin, görüşme-
de yaptıği konuşmada, olağa-
nüstü hal uygulamasıntn böl-
geyı şiddetten anndıramadı-
ğını ve sorunlann genişleme-
sıne katkı yaptığını savuna-
rak. parlamentonun günde-
mınde olan konuya ıhşkın ya-
sal düzenlemenın benüz ger-
çekleştırilemediğını belirtti.
Keskin, söz konusu düzenle-
melenn parlamento tarafin-
dan devreye sokulacağını um-
duğunu da sözlerine ekJedi.
Köylennden göç ederek
büyük şehirlere yerleşen bazı
vatandaşlar da mağdur du-
rumda oldukJannı dile getıre-
rek sorunlannın çözümü yö-
nünde kendılerine yardımcı
olunmasını istediler.
Çifler, 4 ayrı
anlaşma imzaladı
Haber Merkezi - Başba-
kan Tansu Çiller, iki günlük
resmıbirzıyaret ıçın dün git-
tiği Özbekistan'da dört ayn
anlaşma imzaladı. Türkıye.
Özbekistan'a 100 milyon do-
^arlık kredı açtı.
Başbakan Çiller ile birlikte
eşi Öier Çiller, Bakanı Ayvaz
Gökdemir, Enerji ve fabıı
KaynakJar Bakanı V'ej'Sd Ala-
•soy, Çalışma ve Sosyal Gü-
venlik Bakanı Ziya Halis.bazı
milletvekilleri, TÖBB Başka-
nıı Yahm Erez. üst düzey bazı
5)ürokratlar, çok sayıda ışada-
*mı >e bazı kamu kuruluşlan-
Tun genel müdürleri de Özbe-
kistan'a gittiler.
Taşkent Havaalanı'na. yerel
saat ile 17.00'de inen Başba-
kan Çiller'ı Ozbekıstan Cum-
hurbaşkanı tûsun Kerimov as-
keri törenle karşıladı. Çiller'i
karşılayanlar arasında daha
önceden Taşkent'e giden Fet-
hulbh Gülen'ın de bulunma-
sı ve karşılama çalışmalanyla
ılgilenmesi dikkat çekti.
Kerijnov ve Çiller devlet
konukevindc baş başa bir gö-
rüşme j;aptı. Bu arada, Türki-
ye ile Özbekistan arasında 4
ayn anlaşma imzalandı. An-
laşmalar. vize kolayhgı, bilim-
sel ve teknik ışbirlıği, ikı ülke
arasında karma ekonomık ko-
misyon kurulması ve Türkiye
ve Özbekistan cumhuriyetleri
büyükelçiliklerinın karşılıklı
etkınlıkleri ile ilgılı mali hü-
kümleri ıçeriyor.
tka lider, anlaşmalan iınza-
ladıktan sonra ortak bir basın
toplantısı düzenledi. Özbekis-
tan ' ın millı devlet olarak yapı-
lanmasına. politik ve ekono-
mık reformlan gerçekleştir-
mesine ve karşılaştığı ekono-
mik güçlükleri aşma çabaian-
na destek sağlamayı bir so-
rumluluk olarak hıssettiğini
belirten Çiller, imkânlan öl-
çüsünde bunun gereğini yap-
tığını söyledi. Kerimov da
Türk şirketlerinı Özbekis-
tan'da yatınm yapmaya çağır-
dı. Çiller, Kerimov'un Semer-
kant'ı zıyaret etmesı yönün-
deki ısran dolayısıyla progra-
mını degiştirdi. Çiller, bugün
Semerkant'a geçecek.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafi 1. Sayfada
laştıkça köpek ona koşuyor. Saldırdı
üzerine, gömleğini yırttı, boğazına yü-
riıyor. Adam bağınyor. Koştum, güç be-
la köpeği yakaladım.
Adama sordum:
- Kardeşim senin adın ne?
- Ahmet...
- Soyadın?
-Keklik..."
Bir de aşk yalanları vardır
- Ölünceye kadar seninim.
- Ama, geçen gün senı bir başkasını
yolda öperken görmüşler?
-Omu? Senin kokunu sürmüştü. Bir-
den onda, senden birşeylerbuldum...
Gazete yalanlannın yabancısı değilsi-
niz. Aynı boşanma davası için her ga-
zetede farklı nedenler:
- Geceleri horlayan kocasını boşadı.
- Baldızını öpünce kansından oldu.
- Işini kaybedince eşini de kaybettı.
Dertli kadın, "Eve ekmek getireme-
yen heriften koca mı olur" dedi. Yalan-
larsaymakla bitmez. Bütün bunlann ya-
nına yeni bir yalan türü daha eklendi:
- Çiller yalanı.
Havada, karada, denizde, Meclis'te,
kuliste, zirvede, grupta, GİK'te,
MGK'de, anayasa değişikliğinde, se-
çim vaadinde, her zaman her yerde...
ANAP lideri Mesut Yılmaz'la cuma
akşamı iki saat kadar evinde sohbet et-
Yalancı Başbakan...
tik. Anayasa değişikliğinden medyaya,
Çiller'den Çetin'e kadar her şeyi ko-
nuştuk. Görüşmenin ilk bölümünü dün
yayımladık, ikinci bölümünü bugün di-
ğer sütunlarımızda bulacaksınız. Yıl-
maz'ın Çiller'le görüşmelerinde söyledi-
ği yalanlan dinlerken her birinde ikişer
kez sormak zorunda kaldım:
- Gerçekten mi, yani böyle mi dedi.
- Evet, yanımda diğer arkadaşlanm
da vardı.
Yılmaz'ın anlattığına göre, geçen per-
şembe günkü Çiller-Çetin-Yılmaz gö-
rüşmesinde geçen diyologlardan biri
şöyle:
YILMAZ - Sayın Çetin, Başbakan'la
daha önceki bir görüşmemde kendisi,
sizin deara seçim istemediğinizi, bunun
zorunlu olmadığını söylediğinizi anlattı.
Doğru mu?
ÇETİN - Hayır, ben Sayın Başba-
kan'la bu konuyu hiç konuşmadım.
ÇİLLER - Çetin öyle düşünebilir, ama
ben ara seçimin hiç gerekli olmadığını
düşünüyonjm...
Yılmaz, bu diyaloğu anlattıktan son-
ra şöyle dedi:
- Başbakan'ın yûzüne baktım, hiç kı-
zarmadı, hiç kızarmadı.
Memur sendikalanyla ilgili düzenle-
me, Meclis'te görüşülürken açık oyla-
mada kabul edilmiş, gizli oyiamada red-
dedilmişti. Yılmaz, Çiller'le görüşürken
bu konudaki diyaloglannı anlattı:
Çiller'in memura kazığı ~
YILMAZ - Bu üçüncü maddede (me-
mur sendikalanna ilişkin) nasıl bir uzlaş-
ma düşünüyorsunuz?
ÇİLLER - Bizim ödün vermemiz söz
konusu olamaz. Ama CHP ile bunu çöz-
dük.
YILMAZ - Nasıl çözdünüz?
ÇİLLER - Anayasa Komisyonu met-
ninden bir adım geri atmayacağız. Ama
biz CHP'nin desteğini sağlamak için bir
uzlaşma komisyonu kuracağız. Bu ko-
misyonda onlann istediği şekilde yeni
bir uzlaşma metnini kabul edeceğiz.
Meclis'e gelince açık oylamada kabul
edeceğiz, ama gizli oylamada redde-
deceğiz.
Yılmaz, tepkisini şöyle aktardı:
- Donakaldım. Sayın Çetin buna na-
sıl razı oluyor, ona şaşırdım. Sayın Çil-
lergelip bunu bana nasıl anlattı, ona şa-
şırdım...
Doğrusunu söylemek gerekirse ben
de şaşırdım. Yılmaz-Çiller görüşmesin-
den ara seçimle ilgili bir kısa bölüm da-
ha:
YILMAZ - Ara seçim anayasa zorun-
luluğu...
ÇİLLER - Hayır ben hukukçularfa ko-
nuştum, 'Zorunlu değil' dediler.
YILMAZ - (Görüşmede bulunan Kır-
ca'ya dönerek) Sayın Kırca öyle mi?
KIRCA - Ben Sayın Çiller'in görüştü-
ğü hukukçulardan değilim...
Yazının başında yalanın türlerini say-
dık. Aslında yalanın kullanım alanı çok
geniş. Örneğin, zeytinyağlı dolmaya,
yalancı dolma diyoruz. Akrebin, kısa,
yassı ve zehirsiz olanının adı, yalancı
akrep.
Normal işlevini yerine getiremeyen
anya verilen ad, yalancı anaan.
Biyolojide stoplazma uzantılanna, ya-
lancı bacak deniyor.
Meşe ile kestane arası, dikenli mey-
velerle dolu ağaca, yalancı kestane di-
yoruz.
Ura benzeyen, ama urözelliği göster-
meyen patolojik oluşumlann adı, yalan-
cı ur.
Çillerier'in bağevinin bulunduğu Ku-
şadası'nın batısındaki kara çıkıntısının
adı, Yalancı Burnu.
Kanncalarda, işçilerie kraliçe arasın-
da bulunan, ne birinin ne de diğerinin iş-
levini yerine getiremeyen kanncaya da
yalancı dişi deniyor.
"Yalancı" diye başlayan bütün bu
kavramlara bir yenisi ekJendi:
Yalancı başbakan...
Erman Şahin'den 'Kuvvacı' direniş
• Baştarafi 1. Sayfada
benim güvenmediğün ve volsuz-
luklan açığa çıkarmamda, bundan
rahatsa olan bakanlık yöneticileri-
ni değiştirmenıe de ona» vermryor-
lar. Vblsu/Juklan durdurmak, el-
bette ki bazı çevrelere zarar vere-
cek. Ama bundan hem Türkiye
hem de parti kazanacak. Bunu gö-
remiyoriar—*'
Cumhuriyet okurlan belki
anımsarlar; SHP-CHP birleşme-
sinden sonra. koalisyon hûküme-
tinin sosyal demokrat kanadında-
ki değişiklikle birlikte Baymdırlık
ve Iskân Bakanlığı'na da Muğla
Milletvekili Erman Şahin getiril-
diğinde, bu atamanın anlamını
"Bay ındırtık Bakanlığı'nda Kuva-
yı Milliye Ruhu' başlıklı yazımız-
îa duyurmuş ve yorumlamıştık (2
Nisan 1995-Cumhuriyet).
Bu değerlendirmemiz hiç kuş-
kusuz Erman Şahin'in daha önce-
ki siyasal yaşamında izlediği çiz-
giye dayanıyor ve yine bu kalpak-
sız KuvA'acının, özellikle Türki-
ye'deki demiryoluna komünist,
otoyollara ise çağ atlamak şeklin-
de yaklaşan anlayışlara karşı ne
denli radikal düşünceler taşıdığmı
bilmemizden kaynaklanıyordu.
Aynca yine Erman Şahin. örne-
ğin imarplanlannda kent yaranna
değil, kişi yaranna yapılan deği-
şikliklere de öteden beri karşı çı-
kan. benzer şekilde daha önce Ba-
yındırlık Bakanlığı'nca onaylan-
mış ayncalıklı imar izinlerine sa-
va§ açan, devletin kamu yatınmla-
nnda müteahhitleri değil, toplumu
ve ülkeyi kalkındırması gerektiği-
ni savunan, imar aflanna ve arazi
yağmasma karşı mimar ve mühen-
dis odalanyla hep birlikte davra-
nan, kendi partisinden ilgili bakan-
lar tstanbul'a 3. köprü diye tuttu-
rurken köprü yerine raylı tüp ge-
çiş projesini tüm düyarlı çevreler,
bilim adamlan ve henüz dönme-
miş solcularla birlikte Refah'tan
çok önce savunmaya başlayan ve
bütün bunlann yanı sıra Muğla'da-
ki belediye başkanlığı döneminde
bütün kentin SlT alanı olmasını
savunarak ülkeye egemen olan
rant kültürûne karşı Anadolu uy-
gariıklanna sonuna dek sahip çı-
kan bir gazeteci, aydın ve politika-
cıydı. Bütün bu tutumlar ise doğ-
rusu Baymdırlık Bakanlığı'nda,
özellikle 1980 sonrasında daha da
güçlenen ve 1992 sonrası koalis-
yonlar sürecindeki sosyal demok-
rat bakanlar zamanında bıle pek
değişmeyen, sadece ranta dayalı
yatınm ve imar politikalanyla he-
men hiç bağdaşmıyordu.
Nitekım Erman Şahin, daha ba-
kanlığının ilk haftalannda yaptı-
ğınruz görüşmelerde, bu çelişkinin
yarattığı sıkıntılann öyle hemen
aşılamayacağını belirtmiş ve yine
1980'li yıllann işbitirici anlayışı-
nın Bayındırlık'ta yarattığı yeni
kimliği şöyle özetlemişti:
"Devleti temsiledenve kamu ya-
rannın bekçileri olan müdürier,
hatta genel m üdürler say guıhklan-
nı kaybetmişler. Müteahhitler, on-
laria değil, üst politikacılaıia mu-
hatap oluyorlar. Kamu görevlisi
mimar ve mühendisler, kendi mes-
leklerini yapmıyoriar, durmadan
müteahhitlere ödenecek paralan
hesaplamakla uğraşıyorlar. Eli-
mizde her türlü iş makinesi, alet,
edevat ve pınl pınl teknik pcrsonel
var, ama en ufak bir hizmet binası
yapım işini bile kendimiz yapabUe-
cekken müteahhite veriyoruz. Üs-
telik kânyla ve hatta fazJa ödeme-
siylede birlikte."
Verilen sözler
Yine Erman Şahin, örneğin DSt
Genel Müdürtüğü'nde kendisine
verilen brifingde siyasi projeler
yoizünden planlı yarınmlann ak-
sadığını öğrendikten sonra da DSİ
yöneticileri ve brifîngi izleyen
mühendis bürokratlara şu sözü
vermışti:
"Benim görevim, kamu hizmeti
önünde engel oluşturan ilişkiler-
den sizi konımaktır. Artık inançla-
nnıza ters bir siyasi baskıyla kar-
şılaşmayacaksuuz. Planlanan ney-
se o yapdacak."
Evet. Şimdi bu sözlerin üzerin-
den henüz 3 ay bile geçmemişken
doğrudan Erman Şahin'in bizzat
kendisi inançlanna ters bir siyasi
baskı altında. Dahası, planladığı
neyse, onu yapmaması için...
Erman Şahin'in şu son bir haf-
ta-on gün içerisinde kamuoyuna
açıkladığı, hatta haklannda işlem-
ler başlattığı ve bu nedenle de Ba-
yındırlık Bakanlığı'ndan aynlma-
sı ricalanyla karşılaştığı yolsuzluk
dosyalannda bakın neler var:
- Kınalı-Sakarya otoyolu inşa-
atında STFA'ya 122 miİyon dolar
(5.2 trihon lira). Calata Köprüsü
inşaaünda ise aynı fırmay a 25 mil-
yon mark (825 milyar lira) fazla
ödeme;
- Edirne-Kınalı, Tarsus-Pozantı,
Mersin-Toprakkale-lskenderun
otoyollan inşaatında Doğuş, Gru-
bu'na toplam 84.2 milyon dolar
fazla ödeme, aynca aynı firmaya
sözleşme dışı hakediş, kredi verme
ve kur farkı vb yöntemlerle toplam
43 milyon dolar yine ek fazla öde-
me (5.5 trilyon lira);
- Çeşitli islerden ötürii Astaldi
SPA fîrmasına yine değişik yön-
temlerle 9 milyon dolar fazla öde-
me veaynca devletin 24 milyon do-
lar zarara uğraülması;
- Gerede-Ankara otoyolunu ya-
pan ENKA-Bechtel konsorsiyu-
muna fıyat farklan ve özel fiyat
uygulamasıyla toplam 108 milyon
dolar fazla ödeme;
- Adana-Gaziantep otoyotu için
Tekfen-Impresit'e yine ayıu usul-
süziüklerle 97 milyon dolar fazla
ödeme;
- Kazancı-Gümüşova otoyolu
yapımında Entes-Belfour-Beatty
ortaklığına benzer yöntemlerle 20
milyon dolar fazla ödeme;
- ızmir-Ay dın otoyolu inşaaünda
da Bayındır İnşaat'a 22 milyon do-
lar yine fazla ödeme—
Bütün bu milyonlar ve trilyon-
lar sanki şunu gösteriyor: 1980
sonrasındaki otoyol aşkı. sanıldı-
ğı gibi çağ atlama azminin değil,
devletin soyulmasında ideal bir
yöntem olduğu için politikaya ege-
men olmuş durumda. Çünkü oto-
yollar, hem içmeye ayranı olma-
yan bu ülke için çok fazla görüne-
rek göz boyuyor hem de haksız ve
fazla ödemelerde en uygun baym-
dırlık hizmeti olma özelliğini taşı-
yor.
Destek verilecek mi?
Bakalım bu işin peşini bırakma-
sı için bakanlıktan aynlması iste-
nen Erman Şahin'e, şu son günler-
deki Kuvvacı direnişinden ötürii
duyarlı çevreler gereken desteği
verecek mi? Yoksa yine gazeteler-
de bu tarihsel direniş, "Bir bakan
daha değişryor" şeklindeki sıradan
haberlerle mi geçiştirilip unuttu-
rulacak? Bize gelen bilgiîer ve biz-
zat Erman Şahin'in dün kendi be-
lirttiği son görüşü de 'Türkiye'yi
ve Bayındırüğı bu pisliktcn kurtar-
mak içinyanm bırakıpgkmemek'
şekJinde.
Ama yine kendi vurgulamasıy-
Ia bu iş artık onun kişisel sorunu
değil, ülkenin sorunu oldu. Ya bu
dosyalann gereği yapılacak ya da
yine Türkiye'ye hep otoyol
döşenecek. Bu karar, CHP için de
belki son sınavlardan biri olacak...
Cumhuriyet'te teras söyleşileri
Geçen hafta başlayan teras söyleşileri sürüyor. Değişik kesimlerden gruplar ve
kişilerie yapılan söyieşiler büyük ilgj gördü. Bankacılar, sendikacılar, belediye
başkanlan ve sigortacılann konuk olduğu söyleşilerde ağırlıklı olarak Cum-
huriyet konuşuldu. Güncel konular tarnşıld]. Geçen haftanın son konuklan:
Türk-İş Genel Başkanı Bay ram MeraL Bank-Sen Genel Başkanı Hulusi Kar-
h, Lastik-İş 2. Başkanı Durmuş Ali Yalnız, EsbankGenel Müdürü Y'av uz Zey-
tinoğlu, Başak Sigorta Genel Müdürü Muzaffer Bflgüi, OVAK Sigorta Genel
Müdürü Bülent Bora.
Polise diırak baskını
lstanbul Haber Servisi -
Şişli llçe Emniyet Müdürlü-
ğü'nde görevh polis memu-
ru Mustafa Güngör, biri ka-
dın dört militanın silahlı sal-
dınsı sonucu ağır şekilde ya-
ralandı. Güngör'e ilk müda-
hale SSK Okmeydanı Has-
tanesi Acil Servisi Genel
Cerrahi Bölümü'nde yapılır-
ken saldırganlar 34 DE 760
plakalı özel otomobille olay
yerinden kaçtı. Polis memu-
ru Güngör'ün sağhk duru-
munun ciddiyetini koruduğu
bildirildi. Militanlann olay
yerinden kaçtıklan özel oto-
mobil Kâğıthane'de terk
edilmiş olarak bulundu.
Şişli Halide Edip Adıvar
Mahallesi Darülaceze Cad-
desi üzerindeki Çiftecevizler
tETT durağında işine gitmek
üzere otobüs beklediği belir-
tilen polis memuru Mustafa
Güngör (30), dün sabah saat
08.30 sıralannda biri kadın
dört kişinin silahlı saldınsı-
na uğradı. Boynundan tek
kurşunlayaralanan polis me-
muru Güngör, SSK Okmey-
danı Hastanesi Acil Servisi
Genel Cerrahi Bölümü'nde
ilk müdahalesi yapıldıktan
sonra ameliyata alındı. Bu
arada silahlı dört militan,
Mustafa Güngör'ün beylik
silahını da alarak 34 DE 760
plakalı özel otomobille olay
yerinden kaçtı.
Hastane yetkilileri, polis
memuru Güngör'ün sağlık
durumunun ciddiyetini koru-
duğunu belirtirken kurşunun
şakağından girerek gözüne
saplandığını bildirdiler. Po-
lis yetkilileri, militanlann o-
lay yerinden uzaklaştıklan
özel otomobili Kâğıthane'de
terk edilmiş olarak buldu.
Araç içerisinde yapılan ara-
mada, Güngör'e ait olduğu
iddia edıJen tabanca da ele
geçirildi. Kaçan dört milita-
nın yakalanması için operas-
yonlann sürdürüldüğü bildi-
rildi. Polis yetkilileri, operas-
yonlann Okmeydanı ve Kâ-
ğıthane bölgelerinde yoğun
olarak devam ettiğini belirt-
tiler.
Saldın sonrası görgü ta-
nıklan ve şüpheli şahıslar
emniyet yetkililerince sorgu-
lanmak üzere Çağlayan Polis
Karakolu'na götürüldü. Gör-
gü tanıklannın ifadelerine
göre kadın militanın 20 yaş-
lannda ve kısa boylu, diğer i-
ki erkek militanın ise 20-25
yaşlannda olduğu bildirildi.
Bu arada, silahlı saldın
anonsunu duyan 'yunus po-
Ks ekibi'nde görevli iki polis
memuru, olay yerinin yakın-
larında motosikletlerinin
devrilmesi sonucu hafif şe-
kilde yaralandı.
Saldınyı 'DHKC tbrahim
Yalçın Silahlı Propaganda
Birüği' üstlendi.
OLAYLARIN
ARDHVDAKI
GERÇEK
• Baştarafi 1. Sayfada
yımlanmıştı; dahaönemli-
si CHP'nin dışında kalan,
Türkiye'nin en yaman mü-
teahhit firmalannın Baym-
dırlık Bakanlığı'nı kuşat-
masıdır. Hiç kuşkusuz, bu
bakanlığın müteahhitlerle
yoğun ilişkileri olacaktır.
Bu doğaldır.
Doğal olmayan nedir?..
Sayın Erman Şahin'in
durup dururken bakanlık-
tan alınmak istenmesidir.
Sayın Hikmet Çetin, Er-
man Şahin'i neden bu ba-
kanlıktan almak istiyor?..
Aynı dünya görüşünde iki
sosyal demokrat, iki
CHP'li neden anlaşmazlı-
ğa düşüyorlar?.. Başba-
kan Yardımcısı ve CHP
Genel Başkanı nasıl bir
baskı altında kalıyor ki dün
Baymdırlık Bakanlığı'na
atadığı arkadaşına çok kı-
sa bir süre sonra kıymak
zorunluğunu duyuyor?..
Bu soruların aydınlan-
ması, CHP'nin geleceğini
saptayacak bir içerik taşı-
yor; her şeyi açık seçik ka-
muoyu karşısında konuş-
mak demokrasinin gere-
ğidir.
Hikmet Çetin'e yakısan
ve CHP Genel Baş-
kanı'ndan beklenen er-
dem de budur.
• • •
Sefik Beyaz.-
6
Sistemli
bir baskı
yaşıyoruz'
İstaobul Haber Servisi -
Kürt Enstitüsû (Enstituya
Kurdi) Başkanı Şefık Beyaz,
Kürt kültürü ve dılinin yaşa-
tıtması çabalan karşısmdaki
baskılardan yakındı. Beyaz,
"Devletin bundan ürkmesi
yersiz. Bu, ûlkede yaşayan
halklara herhangi bir zarar
vermez, Aksine ülke toprak-
lan üzerindeki kültürel mo-
zaiğin zengiaJeşmesiııi sağ-
lar" dedi.
Kürt Enstitüsû'nün Kadı-
köy BEKSAV'da dün yapılan
3. Olağan Genel Kurulu'nda
konuşan Şefik Beyaz, uzun
yıllardır yeraltında olan Kürt
kültür ve dil zenginliğinin ye-
rüstüne çıkanlması gerekti-
ğini söyledi. Kürt kültürü ve
dili üzerinde yıllardır süren
sistemli bir baskı oldugunu
belirten Beyaz, şunlan söyle-
di : "Bu baskılar bugün de bi-
çim değiştirerek \Brhğuu sür-
dürüyor. Eskiden KürtJer ve
Kürtdilinin varügı kabul edfl-
miyordu. Şimdi bunlar yok.
Bu kez Kürt dili ve kültürü-
nün gelistirilmesi çabası gös-
teren kurunı yada kişilerey ö-
nelik sistemli bir baskı var.
Bu giderek arayor."
Şefik Beyaz, Kürtçeyaptı-
ğı konuşmasında, Kürt dili-
nin yaşatılmasının tek yolu-
nun kurumlaşmak ve kültürel
örgütlülükler yaratmak oldu-
gunu kaydetti. Beyaz, "Dev-
letin bundan ürkmesi yersiz.
Bu, ülkede yaşayan halklara
herhangi bir zarar vermez.
Aksine, bu ülke topraklan
üzerindeki mozaiğüı zengin-
lesmesini saglar" dedi.
Öğleden sonra yapılan se-
çimlerden sonra Kürt Ensti-
tüsü'nün yedi kişilik yeni yö-
netim kurulu şu isimlerden
oluştu. F. Hüseyin Sağnıç
(başkan), Şefık Beyaz, Raif
Yaman, M. Kerem, Faik Bu-
lut, Süleyman Damşman ve
Mehmet EldncL
Hikmet Çetin: Emanetçi değOim
• Baştarafi 1. Sayfada
herkesten önce Sayın Yılmaz'ı ziyaret
ertim ve kendisine bir dost olarak. u/Jaş-
manın şart oldugunu bildirdim. Hatta
aynntılan bile konuşruk. Ben gerekli
ağırlığımı tümüyle koydum. TBMM
Başkanı'na gittik: uzlaşma sağlamadan
ikinci tura başlanmaması gerektiğini
söyledim. 'Ben dolaşıyorum ama. siz de
araya girin. Gerekirse bu uzlaşmaya
DSP ve MHP'yi de çağınn' dedim."
'Beyaz oya devam5
Çetin, tüm bu temaslannın ardından
sadece kendi partisinin imzasına bağlı
kaldığını ve bu durumun bazı partililer-
de tedirginliğe bile yol açtığını kayde-
derken "Orada şunu söyledim; biz çaba-
mızı gösteririz, ama kesinlikle beyaz oy
vermeye devam edeceğiz. Çünkü bu,
anayasa değişikliğinde bir adımdır. Ide-
alimiz olmasa böe..." açıkJamasında bu-
lundu.
Başbakan Tansu ÇiDer'ûı, kendisine
"Üzerinde uzlaşılmış maddeleri götüre-
Bm, öbüıierini götürmeyelim" önerisi
getirdiğini belirten CHP lideri, sözleri-
ni şöyle sürdürdü:
"Uzlaşamadığımız maddeter memur
sendikalan ile üniversite hocalannm si-
yasetleilişkisini içeren maddelerdi Bun-
lardan niye geri dönüldü? Ben kendisi-
ne, uzlaşma sağlanmadan görüşmelere
başlanmamasuu önerdim. Başbakan,
görüşmeleri o gün başlatmak istiyordu.
Ben uzlaşılacagı kanısındaydım. Parti-
lerden 3'er kişilik komisyonun bir ara-
ya gelmesini önerdim. Çünkü başta tüm
partiler imzalamışlar. Ben en başta bu
güçlüğü görüp. açık oy lama çağnsı yap-
tun. Mesut Bey'e de bunu önerdim. Da-
ha sonra uzlaşma diye bir araya geündi.
Bana, üniversite hocalany la ilgili mad-
de üzerinde anlaşıldığu memur sendika-
lan konusunda da D\'P Ue CHP'nin an-
laşması durumunda .\ISAP'ın her türlü
desteği vereceğini söylediler. Genel Ku-
rul'a indik ki daha yoklamada kavga
başladL"
ANAPTı İmren Aykut ve Güneş Ta-
ner'in, "Bu anayasanın bize faydası
yok" dedîklerini anımsatan Çetin. "Fay-
dası size, bana, ona değil, Türkiye'ye''
dedi. Bundan sonraki aşamada da duru-
mu gerginleştirmemeye çalıştığını vur-
gulayan Hikmet Çetin, "uzlaşmanın ge-
rekliligınde'' ısrarlı oldugunu bildirdi.
Anayasa değişikliği konusunda umudu-
nu koruduğunu ifade eden CHP lideri.
"Gerçekten çok hazin bir olaydır bu.
Türkiye açısuıdan 12 Eylül Anay asası'nı
değiştirenıemiş olmak, bir hazin olaydır.
Demokrasi açısuıdan da, siyasi partile-
rin biıiikteliği açısuıdan da çok sakın-
calı görüyorum bu durumu'' diye ko-
nuştu.
ANAP Genel Başkanı Yılmaz'ın,
anayasa değişikhği konusunda referan-
dumdan çekindiğini ve değişikliğin re-
feranduma kalması durumunda, ilk ge-
nel seçimle birlikte yapılması çağnsı
yaptığını anımsatan Çetin. "Uzlaşma
sağlanırsa açık oylama sonucu referan-
duma gerek kabnaz. .Ama divelim ki kal-
dı; yapdacak ilk seçimde bunun halko-
yuna sunulmasına ben destek veririm.
Veter ki bu anayasa değjşikliğini bu Mec-
lis, bu parlamento çıkarabilsin. Her tür-
lü görüşmeve tekrar hazuım. Bu konu,
partisel kavgaya dönüştürülecek bir ko-
nu değil. Anayasa değişikliği çekişme
alanı değil, uzlaşma alanıdır. Partileriçin
değil,Türkiye için anayasa çıkanyoruz"
görüşünü yineledi.
'Onemli olan anayasa'
CHP Genel Başkanı Hikmet Çetin,
erken seçim tartışmalanyla ilgili soru-
ya, "Şu anda o konuda bir şey söyleye-
nıem. Şu an önemli olan anayasa deği-
şikliğidir" yanıtını verdi. Hükümet or-
tağı DYP"de de erken seçim konusunda
yumuşama gözlendiğinin anımsatılma-
sı üzerine Çetin, "Seçim olsun ya da ol-
masın diye bir şey söylemem. Koşullar
gerektirdiğinde olur. Önemli bir demok-
ratik araçnr seçim. Gerektiginde, başka
çözüm kalmadığuıda seçim yapuır*' di-
ye konuştu.
Çetin, anayasa değişikliğinin gerçek-
leşmemesi durumunda erken seçime gi-
dilip gidilmeyeceği yolundaki soru üze-
rine de "Ben Mectis'in bunu aşması ge-
rektiğine inanıyorum. Bunun yolu da
anayasa değişikliğinin yapumasından
geçer. Değişikliği yapmak Meclis'in say-
guıhğıvegeleceği bakınundanda son de-
receönemH" dedi. Çetin, Başbakan Çil-
ler'le erken seçim konusunda hiçbir gö-
rüşme yapmadığını da sözlerine ekledi.
Çetin, partisinin 31 ağustosta yapıla-
cak kurultaymda yeniden aday olup ol-
mayacağı sonısu üzerine de şu görüşle-
ri dile getirdi:
"Ben böyle kritik bir dönemde. böy-
lesi güç ve sorumlu görev e geçici olarak
gelmedim. Öyle bir düşüncem yok; ara
dönemci değUim. Ben ara dönemin güç-
lüklerini yüklenmek için geldim. Bu ara
dönemden geçerken sağlıklı bir bütün-
leşmeyi sağlamak için bu görevi yapryo-
nun. Ve iki eski genel başkanm güveni
ve desteğiyle, bu koşullarda da buna ib-
tiyaç olduğuna inanıyorum.''
Hikmet Çetin, Almanya Federal Hü-
kümeti'nin, Türkiye'deki Kürtlerin
azuılık hakJannın güvenceye almması-
na ilişkin görüşünü, "O yaniıştır. Bana
göre son derece yanlış bir olaydır" şek-
linde değerlendirdi. Bu sorunun dışa-
ndan çözülemeyeceğini vurgulayan Çe-
tin, "Kimsenin buna dışandan çözüm
araması mümkün değfldir. Türkiye ken-
disi çözecektir. Dışandaki belirli siyaset
adamlan, aslında kendi politikalannın
bir aracı haline getirmişlerdir bu soru-
nu. Hiçbir zaman Türkiye'nin bir iç ko-
nusunun çözümü dışanda değfldir'' gö-
rüşünü savundu.
'Başbakan emir alıyoı"
6
Çiller9
anayasayı
sabote ettF
ANKAR.\ (AA) - ANAP Grup Başkanve-
kili Eyüp Aşık, anayasa değişiklığini engelle-
yenin Başbakan ÇiBer oldugunu iddıa ederek
"Birileriona, 'Bu anayasa değışıklıklerinı dur-
dur' demiştir; o da sabote etmiştir" dedi.
"Ara seçimin yolunu açmak" gerekçesiyle
geçenhafta millervekilliğinden istifa eden Aşık,
ANAP Genel Merkezi'nde düzenlediği basın
toplantısında, anayasa değişikliğinin yanm kal-
masının ANAP'tan kaynaklanmadıgını savu-
nurken çeşitü iddıalan gündeme getirdi.
Aşık, Başbakan Çiller'in 3. maddenın redde-
dileceğini önceden bıldiğinı de iddia ederek,
şu görüşleri savundu: "Anayasa değişiklikleri-
nin durdurulmasının başka bir sebebi var, baş-
ka birsenaryonun ürünüdür. Bizegelen bDgiler
var.ama önce Başbakan.anayasa değişikliğigö-
rüşmelerini niçin kestiği sorusunu cevaplama-
hdır.Anayasanuı asıi sahipleri. Başbakan'a rağ-
men üzeıierine düşeni yapmaJı. değişUdikçahş-
malannı devam ettirmelidirler. Sayın TBMM
Başkanı'nı göreve çağınyoruz" dedi.
Aşık, özetle şöyle konuştu: "Birileri ona,
'Bu anayasa değişikliklerini durdur' dedi. Ben
diyçni de biliyonım. Nereden geldiğini. nerede
kararlaşbnlıp konuşulduğunu ben açıklayaca-
ğun,ama Başbakan niçin çalışmalan kestiği ko-
nusunda açık bir cevap versin ondan sonra. Bu
iş, önceden bir yerde planlanmıştır. düğmeye
basunuşür, Başbakan da saboteetmiştir. Başba-
kan'la beraber açıkoturuma çıkar, iddjalanmı
tamşjrun."