Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
7 HAZtRAN 1995 ÇARŞAMBA CUMHURİYET SAYFA
KULTUR 15
ALLECRO EVtN ILYASOĞLU
Haftanınportresi
Piyanist
Fazıl Say
"' Piyanist Fazıl Say' ı (Yapı Kredi Gençlik Festivali çerçe-
vesinde) 9 haziran günü dinlemeyi unutmayın. Fazıl Say,
kış sonunda Ankara ve Istanbul 'da toplam iki resital ve bir
konser verdi. Bu genç sanatçının çalarken buluşlar yapma-
sı, ıçinden gelen şarkıyı söylemesi; artikilasyonu, tuşesi,
sonoritesi, sağlam bir ritim ile ivme kazanması, biz mûzik
yazarlannm sütunlannda olduğu kadar nice köşe yazan-
nın da övgüsünü, ilgisini deriedi. Toplumsal kargaşa ile de-
gil, katıksız sanatla ugraşmayı yeğ tuttuğunu gönül rahat-
üğı ile açıklayan; içtenliği. coşkusu piyanonun tuşlanndan
beynine, ordan da dinJeyiciye uzanan kıvılcımı ile kendi-
ne özgü bir sanatçı.
Fazıl Say (1970) Ankara Konservatuvan 'nda ûstün ye-
tenekliler için özel statüde eğıtim görmüş, Mithat Fen-
men, Kamuran Gündemir, İlhan Baran ve Ertuğrul Oğuz
Fıntf'ın öğrencilen olmuş. 1987'de Düsseldorf'ta Robert
Schumann Mûzik Yüksekokulu'nda Prof. Levine'in usta-
hksmıfinakatılmış. 1989'damezun olarak BerlinKonser-
vatuvan'na öğretim üyesi olmuş. 1991'de Avrupa Toplu-
luğu'nun düzenlediği Avrupa Piyano Yanşması'nda "En
tyi Çağdaş Müzik Yonımcusu"ödülünü kazanmış. Geçen
ocak ayında Young Concert Artists Inc.'in düzenlediği ya-
nşmaya Avrupa kıtası birincisi olarak katılıp, New York'ta-
ki finalde dünya birinciliği elde etmiş. Fazıl Say, yorum-
culuğunun yanı sıra bestecilik dûnyasına 15 yaşıoda yaz-
dığı senfonik yapıtlarla girmiş. Berlin'in 750. kuruluş yıl-
dönümü için bestelediği "Siyah Üanfler", Beriin Senfonı
Orkestrasrnın siparişi üze-
rine keman-piyano ve or-
kestra için konçerto; Al-
manya'daki "Yeni Müzik
Topluluğu"nun siparişi
üzenne Debussy'nin 6 pre-
lüdûnü ve LJszt'in si minör
piyano sonatıni orkestraya
uyarlanuş.
Piyano ve oda mûziği ya-
pıtlanndan başka liedleri de
var Fazıl Say'ın, 25 lied
(Chanson) içinde Orhan
Veli, Cemal Süreya, Metin
Altıok ve YUDUS Emre'nm
dizelerine yer venniş. Ve
bunlan Edfth Piaf a yatkın
bir tarzda işlemiş. Günün her genç sanatçısı gibi bestele-
Tİne synthesizer katabileceğini de belirtiyor. "Gereken her
sesi bulabiteceğiniz bir aygıt"
Türk müziğındeki usulleri araştınp çağdaş mûziğin vur-
gusal özellıği ile bırleştirmi ş. Hurşid Ungar'ın "Türk Mu-
rikisinde Usuller ve kudüm" başlıklı kıtabı bu konuda yol
göstermiş kendisine. Örneğin Bektaşi usulünü presto(hız-
lı) birtempodan yola çıkıp çağdaş anlayışa uyarlamış. Hat-
ta cazın özgür armoni kavTamı ile bağdaştırmış.
Finansmanım öğretmenlikle ve konserleri ile sağlıyor.
Berlin'in yoğun sanat yaşammda bir Türk olarak savaşve-
riyor.
Fazıl Say, 9 haziran resitalinde W«gner/Liszt-Isokle'nin
AşkÖlûınü'nü, Mozart'ın son bölümü Türk marşı olarak
anılan sonatını, kendi bestesi olan Nasreddin Hoca dans-
lajfinı ve Liszt'in si minör piyano sonatuıı seslendirecek.
Aynca bu yapıtlann her bınni kendi besteleri kadar ınce-
leyip yoğurmuş. Kimini orkestradan piyanoya uyarlamış,
kimini piyanodan orkestraya; kimini de kendi doğaçlama-
sıyla donatmış. Bu çok yönlü çalışmalannda da her şeyin
özüne bağlı kalmaya ayn bir özen göstermiş.
Spartaküs görkemi, Hakan Şensoy 'un coşkusu ve Fazıl Say
Tutkııhı yoıimılarlstanbul Devlet Opera ve Balesi
bu yıl AKM'nin yeniden açılışıyla
iki büyük prodüksiyon birden
sergileyebilmek başansını
gösterdi. "Aida"nın ardından
sunulan "Spartaküs" balesi,
Ararn Haçaturyan'ın (1903-1978)
ilk kez 1956'da sahnelenen bir
yapıtı.
Yirminci yüzyıl başında besteciler,
antik çağlardan, mitolojik
konulardan yararlanmayı
modernizm tekniği ile
bağdaştınrlar.
Eski çağlann köle-sömürü
ilişkisini yeni çağa uyarlayıp,
toplumsal-politik bir simge
halinde yeniden işlerler. fşte
Spartaküs balesi de böylesi bir
koşutluk çiziyor: Haçaturyan, eski
Roma'dan bir öyküyü StaBn
Rusyasf ndaki sınıflar arası
sürtüşmeye bir mesaj olarak ele
alıyor.
20. yüzyılda bale sanatı, artık
önceki çagın romantik
görünümünden sıynlmış,
gerçekJeri vurgulayan, dansçılann
tütüler içindeki yumuşak devımmi
yerine çuvallar içinde köşeli
devingenlikleri sergileyebilen bir
olguya dönüştü.
Spartaküs'ün lstanbul 'daki bu ilk
prodüksiyonunda koreografı son
derece başanli.
Ezilen, hükmeden, başkaldıran
insanlar tüm karakterleriyle dansta
çizilmiş. Özellikle ışık düzeni çok
etkin bir dekor yaratmış. Işık
oyunlan ve sahnedeki devinimin
akılcı kullanımı
izleyiciye bir an
soluk alma fırsatı
vermiyor.
Bale yönetmek
herhalde bir
orkestra şefi için en
güç iştir. "O
temsilde dansçının
soiuğu ne kadar
yeter, bu gece kaç
kez dönecek, nasıl
bir uyum kurulur
sahne ile orkestra
arasında!" seklinde
kaygılar vardır.
ŞefElşadBagirov'u,
koreograf Youri Vamos'u, ışık
düzenini gerçekleştiren Bülent
Darcan'ı ve başta Oktay Keresteci
olmak üzere tüm dansçılan
yürekten kutluyoruz. Bu temsil
gerçekten de Aspendos festivaline
çok yakışacak.
Kemancı Hakan Şensoy (1968),
Cemal Reşit Rey Salonu'nun bu
yılki son konserinde piyanist
Mehru Ensari eşliğinde son derece
yaratıcı bir program düzenlemişri.
Her şeyden önce
yorumculanmızın araştırmacı
özellikleri çok önemli. Hakan
Şensoy gibi klasik
Türk müziği icra
eden bir aileden ve
Türk müziği
konservatuvanndan
yetişmiş, Ayhan
Turan'ın öğrencisi
olmuş, Londra'da
Royal College'de
yükseklisans
eğitimi yapmaya
fırsat bulmuş bu
sanatçımız bütün bu
zengin malzemeyi
değerlendirip, bir
sentez yaratmak
peşinde. Aynı
program kapsamı içinde
Beethoven gibi klasik-romantik bir
sonattan Tubin gibi ilk kez
tanıştığımız bir Estonyalı
besteciye, RaveTin caz müziğine
kapılan açan sonatmdan, Münir
Nurettin Beken'in "performance
arts" niteliğindeki minimal-
doğaçlama bir yapıtına ve Yalçın
Turanın Ballade'ına kadar geniş
bir yelpaze çizmek cesaretini
göstermiş. Bu cesareti kutlamamız
gerek. ICendisinin de bestecilik
deneyimi olduğundan, Beken'in
mınimalist yönlendiımedeki
yapıtına daha büyük şeyler
katacağını bekledik... Sanki
müziğin sözcüsü Beken'miş gibi
kendini geri plana alarak, sürekli
yinelenen motifleri öne çıkardı.
Oysa minimalizmi biraz geriye
itip, kendi yaratöğı doğaçlamayı
biraz daha atak ve renkli
kılabilirdi.
Örneğin makamsal yapıya bu
denli bağlı kalmak yerine belki de
biraz caz müziği ile donatabilirdi
bu doğaçlamalan.
Gerek çalgısına hâkim oluşu,
gerek resital boyunca araştıran-
yeniden yaratan, tutkulu bir kimlik
koruması, özellikle Edouard
Tubin'in yapıtında sergilediği
tnagnetik güç ile kendini
gelişirmekte olan bir sanatçı
Hakan Şensoy. Ülkemizde
parlayan her kemancınınki gibi
onun da bir sorunu var Daha
nitelikli, daha iyi bir çalgısı olsa!
Mosalini Tango Şarkı ve Dans Grubu, bugün ve yann CRR Konser Salonu'nda iki gösteri sunacak
YüzyıDık tangonun gençleri
* FEHMİAKGÜN
• 8. Uluslararası Yapı Kredi Gençlik Festivali çerçevesınde 7 ve 8
haziran (bugün ve yann) Cemal Reşit Rey konser salonunda
Mosalini Tango Şarkı ve Dans Grubu iki gösteri sunuyor. Asırlık
tangonun temsilcileri -alışılagelmişin aksine- bu kez gençlerden
*. oluşmakta. Evet, toplulugun kurucusu. şefi ve hocası Juan Jose
- Mosabni'yi saymazsak, müzisyenlerin yaş ortalaması 26-27
ç civannda. Ortaya koyduklan performansa göre bu, tango için sürpnz
t sayılabilecek yaşlar. Zira tango çalmak, söylemek ve dans etmek
r
- (Arjantin Tangosu) bu müziğin özyapısı gereği çok uzun yıllan,
deneyimleri, duyumlan ve özel bir ilgiyi gerektirmekte. Her şeyden
önce Tanguero "Tangocu" olmak, tangoyu çok sevmek ve
c benimsemek lazım gelmekte. Bu gibi
gösterilerde orkestra, tangonun
en önemli iki unsurunu
yüklenmek görevindedir
Müzik ve yorum. Türk
dinleyicisi gençlerin bu işi
nasıl mükemmelce başardığına
bu akşam tanık olacak. Bu
iddialı kanıya, toplulugun geçen
yıl çıkan plağmı dinlediğimizde
varmıştık. 11 kişiden oluşan
orkestrada, 4 Arjantinli ve 7
Fransız müzisyen yer almakta;
3 bandoneon, 4 keman,
viola, violonsel, kontrbas
ve piano. Gösteriyi
tamamlayan şarkıcı
Jose Luis Barreto ve
dans
Tophduğun
kurucusu,
şefi ve hocası
Juan Jose
MosannL
çiftlerinden Claudia
Codega ve Esteban
Moreno Arjantinli.
Diğer dans çifti
GiseUaGrtsve
Mkhad Donce ise
Alman ve Şili asıllı. Gösterinin bütün başansı
bandoneonist, şef ve düzenleyıcı Juan Jose
Mosanni'den kaynaklanmakta. Tıpkı Astor Piazzolia
gibi klasik tangonun içinden gelen Mosalini. yakın
bir tarihe kadar Paris'e açtığı "Troöorie de Buenos
Aires" adlı gece klübünde piyanist Gustavo
Beytehnan ve kontrbasçı Patrice Caratini ile birlikte
modern tangonun örneklerini Avrupa'da tanıtmaya
çalışıyordu. 1943 Buenos Aires doğumlu
Mosalini, müzisyen bir aileden gelmektedir ve
tangonun tipik enstrümanı "bandoneon"
çalmasını babasından öğrenmiştir. 17 yaşında
profesyonel olan sanatçı, Arjantinin en
tanınmış orkestra ve şarkıcılanyla birlikte
çalışır: Jose Basso, Leopoldo Federico, Osvaldo
Pugliese, Astor Piazzolia, Horacio Salgan.
Edmundo Rivero, Susana Rinakü gibi... Bu
yıllarda Buenos Aires'te bandoneonist Daniei
Binedi ile birlikte Quinteto La Guardia Nueva
adlı ilk topluluğunu kuran Mosalini. 1977'de
siyasi baskılar nedeniyle vatanını terk ederek
Paris'e yerleşir ve 1983'e kadar Arjantin'e
dönmez. Mosalini, Paris'te diğer Arjantinli
müzisyenlerle birlikte yeni tango topluluklan
kurar ve ilk plağını çıkanr: Tango Rojo, 1982
yılından başlayarak da yukanda sözünü
ettiğkniz bandoneon, piyano ve gitar üçlüsü
ile çahşmalar yapar.
Bu çahşmalann ürünü olarak La Bordona ve
Imagenes adlı tango albümlen ortaya
çıkacaktır. Hemen kaydedelim ki Juan
Jose Mosalini'nin Fransız Büyük
Ihtilali'nin 200. yıldönümü dolayısı ile
bestelediği La Parole Sacree adlı bir
müziği de var. Juan Jose Mosalini'nin
bize Avmpa'daki en büyük başansı.
Fransa'nm kuzeyindeki GenneviHiers
Konservatuvan'nda açılan
"Bandoneon" bölümünün
kurulmasındaki çabalan ve kürsü
sahibi olarak oraya "profesör"
atanmasıdır. Sanatçı, bu suretle
katedratik bir unvana da sahip
olmuştur. Mosali'nin bundan
sonraki plaklan VTotento ve
Che Bandoneon adlannı
taşımakta. (Bu sonuncusu
solo bandoneon olarak).
Bu kez, tstanbul'da dınleyecegırruz Juan Jose Mosalini büyük
orkestrasınm kuruluş yılı 1994. Repertuvarda tamamen klasik ve
enstrümantal parcalann yanında, Cuartito Azul, Patio De La
Morocha, Confesion, Maria gibi sözlü tangolara da yer verilmış.
Diğer bir ilginç olgu ise orkestrada 2. bandoneonist olarak
Juan Jose Mosalini JR'nin, yani maestronun oğlunun
yer alması. Böylelikle tangoda ilk iki kez nesil
buluşmuş oluyor.
1972 yılında Buenos Aires'te doğan Mosalini JR,
Avrupa'ya ilk kez 1983'te ayak basmış, Fransa'da
Chatillon Belediye Konservatuvan'nda müzik
öğrenimini tamamlayarak Arjantin'in geleneksel
müziğine yönelmiş ve bandoneon öğrenmiştir. Bu
konudaki en büyük desteğinin babası olduğu hiç
kuşkusuz. Arjantinli piyanist Osvaido Calo ise Buenos
Aires Ulusal Konservatuvan'nda öğrenim görmüş, 1977
yılında Astor Piazzola ile biriikte geldikleri Paris kentinde
yerleşmeye karar vermiştir. Kontrbasçı Roberto Tonno,
Arjantin'de San Martin Konservatuvan'nda gitar öğrenimi
ile başladığı müzik öğrenimine Paris Boulogne müzik
okulunda devam etmiş bir müzisyen. Orkestranm "Fransız
kanadım" oluşturan ve yaylı sazlarda yer alan
elemanlanna gelince: Bandoneonist Serge AKco hariç,
kemanlarda IsabeDe Leger, Nicolas Dupin. Anne Lepape,
JuBette VVTttendaL violada Syivestre Verger, violonselde
Cedle Girard, hepsi de Mosalini'nin hocahk yaptığı
GenneviHiers Konservatuvan çıkışlı, özellikle oda
müziği alanında kendini kanıtlamış gençler, hepsinin
de birkaç ödülü ve birinciliği var. Ama tangoyu da
görev olarak değil, bilerek severek gerçek bir
tangocu: "Tanguero" gibi yorumladıklan da
duyumsanıyor. Grubun şarkıcısı ve dansçılan ünlü
isimler değil. Ama onlann da maestro
Mosalini'nin mükemmeli arayan titiz
ayınmından geçtiğini biliyoruz. 1991 yılından
itibaren Türkiye'ye gelen Viva El Tango,
Tangomania ve Tango Pasion adlı
gösterilerin ardından, Mosalini Tango
Şarkı ve Dans Topluluğu'nun da
lstanbullu sanatseverlere
düşlediklerinden fazlasını
vereceğinden hiç kuşkumuz yok.
Hatta sonradan birileri çıkıp da
aptalca "Tango mu" diye sorsa da.
Peşinen söyleyelim: Evet,
tangonun gerçek müziği ve
dansıdır bu akşam
izleyeceğimiz.
9. Uluslararası İzmir Festivali, 12 haziranda başlıyor
İZMİR (Cumhuriyet Ege Bürosu)- 9.
LJluslararası İzmir Festivali, 12 haziranda
ECfes Antik Tiyan-o'da gerçekleştirilecek
a^ılış konsen ile başlıyor. Festival, 14 tem-
nnuza dek sürecek.
Festıvalde bu yıl beşi Efes Antik Tiyat-
ro'da, üçü tzmir Kültürpark Açık Hava Tı-
y-atrosu'ndâ olmak üzere toplam sekiz gös-
t^m sunulacak. 9. Uluslararası fzmir Fes-
ti valı'nın ük günü olan 12 haziranda Izmir
Devlet Opera ve Balesi orkestra ve koro-
su, şef Nezüı Seçkin yönetiminde, VVagner,
Verdi, Mascagni ve Borodin'ın çeşitli eser-
lerinden uvertürler ve koral bölümlerin ses-
lendirildiği bir program sunacak. 15 hazi-
randa Fransız Ballet du Rhin topluluğu, S.
Prokofiev'in 'Romeo ve Juliette'balesini
Kültürpark Açıkha\a Tiyatrosu'nda sah-
neleyecek. 16 haziranda Efes Antik Tiyat-
ro'da ttalyan Eugenio Bennato ve Grubu,
îtalyan halk mûziğinden çeşitli örnekler
sunacak. 20 haziranda Ankara Devlet Tı-
yatrosu, Kültürpark Açıkhava Tiyatro-
su'nda Tuncer Cficenoğlu'nun "Helikop-
ter' adlı oyununu sahneleyecek. 26 haziran
günü yetmiş kişilik Moskova Devlet Fılar-
moni Orkestrası. şef Yladimir Ponkin'ın
yöneteceği. kemancı Dimitrij Zemtsov'un
solist olarak katılacağı konserinde, A. Gla-
zounov'un Keman Konçertosu, PJ. Çay-
kovsld'nin 'Uyuyan Güzel've Fındıkkıran'
balelerinden bölümler ile A. Borodin'in
'Orta Asya'nın Stepleri' adlı uvertürünü
Antik Efes Tıyatrosu'nda seslendirecek.
29 haziran tanhinde Ukrayna Halk
Danslan Topluluğu, Kırım ve Tatar halk
danslanndan seçmeleri Efes Antik Tiyat-
ro'da sunacak. 11 temmuzda festivalin en
önemli ismi ttalyan soprano Katia Ricci-
arefli, Scala Yaylılar Grubu eşliğinde Ver-
di, Rossini, Pucdni, Bellnü, Bizzet ve Doni-
zetti'den aryalar seslendirecek. 9. Ulusla-
rarası tzmir Festivali, caz ustası Jan Gar-
barek'ın 14 temmuzda Kültürpark Açıkha-
va Tiyatrosu'nda vereceği konserle sona
ereceîc. Biletler tzmir Devlet Opera ve Ba-
lesi gişesi, Hilton Oteli, Beymen Mağaza-
sı, Montrö McDonald's, Karşıyaka Galeri
Nur ile Kuşadası Turizm Danışma Bürosu
ve Efes Müzesi'nde satışa sunuldu.
DUŞU1VCEYE SAYGI
MEMETFUAT
Kitaplar
Bunca sorun, siyasal, hukuksal, tutumbilimsel bun-
ca engel yayımcılanmızı durduramıyor. Birbiri ardına
yağıyor kitaplar.
Hepsini görmüyorum. Yetişmek olanaksız. Ama
gördüklerim yetiyof yayımcılığımızın nerelere ulaştı-
ğını izlememe.
Paramızın değeri büyük bir düşüş gösterdikten
sonra yabancı kitaplann satldığı dükkanlara uğramaz
olmuştum. Son yıllarda yerli yayınlara da pekyaklaş-
mıyorum. Şunu da, şunu da alayım derken, milyonu
aşıveriyortutan.
Evler de küçüldü. Odalar kitaplara yetmiyor.
Bizim alışık okduğumuz özel kitaplık dönemi kapan-
dı bütünüyle. Gelecek kuşaklar genel kitaplıklarda ça-
lışacaklar. Ya da genel ktteıplıklarla evler arasında ku-
rulacak iletişim kanallan evde bulundurulması gere-
ken kitap sayısını çok azaltacak.
Ama kttabın uzayda yer dolduran varlık olarak, öz-
dek olarak, resim, oyma, yontu gibi bir güzelliği de
var. İyi tasartanmış bir kitabı okumaya başlamadan
önce karışbnyor, evirip çeviriyor, bakıyor, içeriğini an-
lama çabasının ötesinde, görsel bir tat alıyorsunuz.
Bu çok uzun sürebilir. Hatta kitabf okumaz, yalnız-
ca bakabilirsiniz de...
örnekse Kavram Yayınlan'nın bilmece kapaklı
"Yeryûzü Şairieri" dizisinden gene birbirinden güzel
beş kitap çıkageldi. Günlerdir kanştınyorum. Ama
daha hiçbirini okumaya başlamadım. Ritsos (Cevat
Çapan); Ingeborg Bachmann (Ahmet Cemal); Ka-
vaüs (Erdal Alova / Banş Pirhasan); VVilliams (Gü-
ven Turan); Bonnefoy (Ahmet Soysal).
Aklım onlarda... Ne var ki okumakta olduğum ki-
tap da Henri Laborft'in Insan ve Kentr
\ (Payel Ya-
yınlan). Yanda bırakılacak gibi değil. Ne bırakması, bi-
tirince bir daha okuyacağım.
Bir yanda da Oğlak Yayınlan'nın "dandy" krtapla-
n bekliyor. NahkJ Sım Örik'in anılan: EskiZaman Ka-
dınlan Arasında. Lina Salamandre'dan Haydar Er-
gülen'in çevirdiği şiirier: Kabareden Emekli Bir "Kız-
kardeş". İlk gençliklerinden beri tanıdığımjairierin ya-
pıtları... Ataol Behramoğlu ile Ismet Ozel: Genç
Bir Şairden Genç Bir Şaire Mektuplar; Egemen Ber-
köz: Çin Askeri Ah Devran; Izzet Yaşar 'tün Eser-
leri; Enis Batur Taşrada Olüm Dirim Hazıriıklan.
Sonra ders çalışır gibi okumam gerektiğine inan-
dığım kitaplar: Aron'un ûzgühükler Üzerine Dene-
me'si (Kesit Yayınalık); Kuçuradi'nin Nietzsche ve In-
san'\ (Türkiye Felsefe Kurumu); Boğaziçi Üniversrte-
si Çeviri Bölümü elemanlannın Çeviri ve Çeviri Ku-
ramı Üstüne Söylemlert (Düzlem Yayınlan)...
Bir köşeye de üç şairin yazılanndan derienmiş ki-
taplan ayınmışım: Sennur Sezer, Şiir Gündemi (In-
sanal Yayınlan); Metin Cengiz, Şiirin Gücü (Yön Ya-
yınçılık); Hüseyin Ferhad, Aşka ve Barbahara Dair,
(Ekin Yayınlan).
Sonra Kıyı Yayınlan'ndan merak ettiğim, okumak
istediğim iki kitap: Necmi Zekâ'nın şiirieri, Roma'ya
Vanş ile llhami AJgör'ün anlatısı, Fakat Müzeyyen,
Bu Derin Bir Tutku.
Şu arkada, üst üste konmuş, gökdelen gibi yük-
selen inceli kalınlı kitaplar ise Yapı Kredi Yayınlan. Yer-
li yabancı birbirinden seçkin yazariar. Aralannda Top-
lu Şiirler'\y\e Ahmet Oktay ile Güven Turan da var.
Bana yayımlanışıyla büyük mutluluk veren bir ki-
tap ise Bütün Yapıtlanna Doğnı" üst başlığıyla Ner-
mi Uygur'un Tadı Damağımda's\. Beş yuz sayfayı aş-
kın bu devyaprtın konusu: Kitap... İçindeki uzunlu kı-
salı bütün denemelerin, yazılann, nottann, her şeyin
konusu: Kitap kitaptan kitaba kitapla...
Yapı Kredi Yayınlan gökdeleninin hemen ötesinde
de yayımcısı olmayan kalın bir defter duruyor. Etike-
tinde şunlar yazılı: "Kuzey Afrika'dan Portekiz'e, or-
dan eve... Gezi notlan, Hasan Safkan."
Zarhndan çıkanrken, "Kişiye özelgözüken bu def-
teri bana niye gönderdiler acaba?" diye düşünece-
ğiniz kadar deftere benzetilmiş bir kitapla karşı kar-
şıyasınız.
Bir Bûlerrt Erkmen tasanmı...
Ofset Yapımevi için tasarianmış, 1000 adet basıl-
mış, hepsi numaralanmış. Yazı karakteri olarak "Just-
lefthand" kullanılmış. El yazısı benzeri.
Daha ötesini anlatmak boşuna. Görmeden olmaz.
Resim ya da yontu anlatılabilir mi? Defter gibi demek
yeter...
Kitabın konusu İDGSA Heykel Bölümü mezunu
Hasan Safkan'ın motosikletle yaptığı bir gezi.
Watt Wnrtman'ın ünlü dizelerini Nermi Uygur da
anmış yapıtında:
Arkadaş, kitap değil bu,
Buna dokunan, bir insana dokunur.
Kuzey Afrika'dan Portekiz'e, ordan eve... "yj elini-
ze aldığınızda ise yalnız Hasan Safkan'a değil, Bü-
lent Erkmen'e de dokunuyorsunuz...
Hatta bana ciltçiye de dokunuyormuşum gibi gel-
di...
Fransa'da dünyanın
en eski tfuvar resmi bulundu
• STRASBOURG (AA) - Fransa'nın Ardeche
bölgesinde yer alan Vallon-Pont-D'Arc kasabasında, 30
bin yıl önce yapıldığı tahmin edilen bir duvar resmi
bulundu. Bir mağaranın duvarlan üzerine yapılmış
olarak bulunan resmin, şu ana kadar dünyada bulunan
duvarlann en eskisi olduğu tahmin ediliyor. Mağara
duvan üzerine yapılnuş resimde sırtlan, baykuş ve
panter türü yaklaşık 300 hayvan deseninin yer aldığı
belirtiliyor. Daha önce Fransa ve tspanya'da mağara
duvarlan üzerine çizilmiş 15 bin senelik resimlerin
bulunduğuna dikkat çeken sanat tarihi uzmanlan, yeni
bulunan resimlerin eski yontma taş devrinde
yapıldığına ve şu ana kadar yeryüzünde bulunanlann
en eskisi olduğuna dikkati çekiyorlar.
Cahit Zarifoğkı öüimünün
8. yttaıda anılıyor
• Kültfir Servisi - 1987 yılında yıtırdığimiz şair Cahit
Zarifoğlu, ölümünün 8. yılında bugün lstanbul, Ankara ve
Kahramanmaraş'ta düzenlenecek programlarla anılacak.
Saat 11.00'de Beylerbeyi Küplüce Mezarlığı'ndaki mezan
başında şairler, yazarlar ve çocukluk arkadaşlan bır araya
gelecek. Hikâye, günlük, roman ve denetne yazarlığının
yanında 1980'li yıllardan itibaren çocuklar için de
yazmaya başlayan Zarifoğlu değişik kunım ve
kuruluşlarda çalışü. TRT'de görev aldı ve son olarak
tstanbul Radyosu'nda denetçi olarak görev yaptı.
Çocuk Kitabı Resimleme Yanşması
sonuçtandı
• Kültur Servisi - Marmara Oniversitesi Güzel Sanatlar
Fakültesi tarafindan düzenlenen. YA- PA Yayınlan'nın
katkılanyla gerçekleşen, Üniversitelerarası Güzel
Sanatlar Fakülteleri Grafik Bölümü öğrencileri arasında
yapılan "Çocuk Kitabı Resimleme Yanşması"
sonuçlandı. Yanşmada Aysun Pelvan birinci, Asil Erenler
ikinci, Serkan Karaduman üçüncü seçildi. Figen Oyan,
Nihat Duru ve Emre Özbay^ın mansiyon aldığı
yanşmada Grafik Bölümü Özel ödülü'ne Ayşe Topçu
değer görüldü. Yanşmaya katılan yapıtlardan oluşan sergi
Marmara Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Sergi
Salonu'nda 12 hazirana dek görülebilir.