14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 HAZİRAN 1995 PAZAR 14 KULTUR Ankara Sanat Tiyatrosu, Brecht'in 'Jan Dark Davası' adlı oyununu İstanbul'da sahneliyor 'Insanlar yakdmasın diye...' Kültür Servisi- Ankara Sanat Tiyatro- su. İstanbul seyırcısıne Tiyatro Festıvalı dışı bir oyun sahnelıyor: "Jan Dark Da- vası" AST. Bertolt Brecht'in yazdığı, Rutkay Aziz'ın yönettığı oyunu, yann ve salı günü 18.30 ve 21.15 'te Harbıye Muh- sın Ertuğrul Sahnesı'nde sahneleyecek Rutkay Aziz. "Khaplann. insanlann ve düşüncelerin yakılmadığı bir dünya ve Tûrkije öztemhk"' yıllar sonra yeniden sahneye koymuş "Jan Dark Davası"nı "Süvas'ta Madımak'ta yakılan Metin, Asım için, oradaki insanlar. dostlanm için, Giordano Bruno için, dünya dönü- yor dediği için, neo-nazüerin kattedip > ak- nklan Solingen'deki insanlar için, Kon- go'da cadı olarak ilan edilip yaküan 50 kadın için, 'Jan Dark'." "Yakılma' olayını yeniden gündeme getıren Jan Dark'ın AST ve Rutkay Azız açısındanönemlıbıryen var. 12Mart'ın yoğun bıçımde yaşandığı günlerde "Jan Dark Davası*< nı sahnelemeye karar \e- ren AST, daha sonra yasakla karşı karşı- ya gelır. Rutkay Azız 1972 yılında yaşa- dıklannı şöyle aktanyor: "Zor günlerdi, hem Türkiye açtsından hem de AST açısından. Arkadaslarla ay - nı evde kalıyonız bir tanesi de sev gili Ya- man. Arkadaşlara bana bakıyortar, >o- ğun biçimde hizmet veriliyor. Bir taraftan da ben Jan Dark Davası'nı çıkarmaya ça- hşıyonım. Tarihsel bügilerden yola çıka- rak. Brecht'in oyunundan ve "Tarla Ku- şu'ndan bir koiaj yapmak durumunday- dnn. 12 Mart döneminde yasaklandı Ama o denli olağanüstü koşullar ya- şıyoruz ki, bizim bir oyunu karar ve- rip o) namamız için, emniyet görevlile- rinin basın bümsundan ve gûvenlik- ten ona> almak lazım. Orada görevli bir polis memuru geliyor, oynamayı düşündüğümüz oyunlar kendisine ve- riliyor ve bekJiyonız tiyatronun fuaye- sinde y a da odasında. Bakalım bu oy u- na izin verilecek mi? Birçok oyun ve- riliyor ve geri dönüyor. Sonunda Jan Darc'a izin çıktı. Fakat biraz tedirgin izin çıktı. 'Dramaturg Ze- kı bey, bir gün tiyatro kurarsak ne yapa- nz' diye takılryorduk, görevli polis me- munına. Çünkü bütün oyunlann metin- lerini okuyordu. Hatta' Rutkay kardeşım, bu oyunu oyna tabıı ama çok masraflı bir oyun' detnişti. Zeki bey işin o tarafina da bakıyordu giderek. Muhsin Hoca'nın da yaklaşımından da etkilenerek bir basın toplantısı yapıp, halka açık provalara baş- ladık. (Bu yıl Izmir'de başlattığımız gibi. Gelecek sezon Ankara'da da >apacağız) Fakat biraz halka fazla açmışız ga- Iiba provaları, Zeki bey bir gün tekrar geldi. Elinde bir yazı, Jan Dark'ın da- ha çıkmadan yasaklandığını yazıyor. Gerekçe sonradan öğreniliyor ki; AST'ın bu oyunu seçmekteki amacı, doğrudan doğruya Jan Dark'ı Deniz Gezmiş ve arkadaşlarıvla özdeşleşti- rerek ve oradaki İngiliz emperyalist güçleriyle ABD emperyalizmini bir bi- çimde özdeşleştirerek bir yerlere var- mak istedikleri gibi birtakım yorum- larla oyun durdu." Bu kez kolaj çalışmayı doğru bulma- yan Rutkay Azız. doğrudan doğruya Brecht"ın Ânna Seghers'ın radyofonık bir oyunundan yola çıkarak yazdığı öz- gün metnını kullanmış. Oyun, çok kala- balık bir kadroyu ıçenyor. Aziz Çahş- lar'ın çevırdığı oyunun müzığinı Timur Selçuk. dekorunu Osman Şengezer, kos- tümlennı Sadık Kızılağaç hazırlamış. 35 kışilık kadronun ıçınde oyuncular arasm- da Ebru Sonar, Mehmet Ulay, Savaş Yurt- taş, Metin Coşkun, Erol Demiröz, Nuri Gökaşan,Yaşar Akm v c ArifSoysalanyer alıyor. Mahkeme 'sesler'in peşindedir Brecht. bu oyunda 1431 'de ışgal altın- da bır lngılız kentıne dönüşen Fransa'nın Rouen kentınde, bu ışgale karşı çıkıp ln- gılızler ve ışbırlıkçılen ıle sa\aşan 19 ya- şındakı bir genç kızın, Jan Dark'ın yar- gılanışını anlatır. Öyle bır yargılamadır ki bu, bır yanda birtakım "sesler"duyduğunu söyleyen. 19 yaşında ve okur yazar bıle olmayan. ama iki savaş kazanmış ve tngılizlenn başlanna büyük dertler açmış bır genç kız ve öte yanda ona karşı Fransa'nın en önemlı ılahıyatçılan ve hukukçulanndan oluşan 165 kışilık bır mahkeme heyetı. Bır ıddıaname bile okunmaksızın baş- layan bu yargılamaaa jan uarK \ alnız ba- şına bır savaşım venr Işgalcılenn \e ış- bırlikçılennm yüreklenne korku salan bu saf köylü kızı, ıçtenlıklı, açık yürekh ve sözünü esırgemez tavn ıle karşısmdaki ılahıyatçı ve hukukçu ordusuna her tıirlü kozu venr Ama yıne de Jan Dark, kuru- lan tüm tuzaklara karşı kendını şaşmadan savunacaktır. Öyle bır oyundur ki oynanan, Jan Dark'ın sorgulaması hastalandıktan son- ra da hapısane duvarlan arasında sürdü- rülmüştür Onun hastalıktan, kan kaybın- dan vb ölmemcsi ıçın çok dtkkat etmek- tedırler; çünkü o zaman baştan karar ver- dıklen gıbı Jan Dark'ın yakılarak öldü- rülmesi gerçekleşemeyecektır. Jan Dark Davası "nda Brecht, onun ya- şam öyküsünü değıl, yalnızca yargılan- masını anlatırken, duyduğu seslere çok önem venr. "Sesler", Brecht'in yoru- muyla ılahı, gızemlı vb. olmaktan çıkar ve hıç de ıdealıze edılmeyen halk ıle Jan Dark arasındakı ılışkı bırlığının amacı haline getirilip yargılanma boyunca sü- rer. Egemenler, ışgalcıler ve ışbırlıkçılen, tüm zamanlarda kabuslan olan halkın başkaldın seslennin peşınde olmuşlar- dır; o sesleri daha baştan susturmak ve yok etmek ıçın. Işte Jan Dark'ı yakmaka- rannı çoktan vermış olan mahkeme de bu "seslerr> ın peşindedir Bu oyunda "sesler" halkın ne denlı Jan Dark'ın arkasında olup olmadığıru, ışga- le karşı eylemin başlayıp başlamadığını bıze anlatmaktadır. Kültür Bakanlığı'nın katkılanyla ger- çekleşen "Jan Dark DavasTnm istanbul tumesı Şehır Tiyatrolan'nın dayanışma- sı ve Horhor Yayıncılık'ın desteğıyle ger- çekleşıyor. Sonımluluğa davet Rutkay Azız. hıç bır zaman 'kendisi için tiyatro yapma hakkını' bulmadığını vurgulayarak, seçtıği her oyunun hesabı olmakla yükümlü olduğunu belırtiyor ve hem sanatçılan hem de ızleyicıleri 'so- nımluluğa'' davet edıyor: "Bu kadarsonımsuzbir ülkede sonım- suz sanatçılann oldugu bir ülke, trajiktir. Onun için seçtiğim her oyunun bir hesa- bı olmakla yükümlüdür. Onun için de Sa- kıncalı Pıyade, Ay Carmela, Bir Halk Düşmanı, Jan Darİc_ Sartre'ın da söytediği gibi günümüz,ça- ğımız sanatçılann sorumluluk çağıdır. Türidye'de de bunun perdesinin arük açılma zamanı geldi de geçiyor. Kendiniz için resim, sinema, müzik, edebiyat yap ma hakkını kendimde pek göremiyorum. Okuyucuyu, izleyiciyi de sorumlu- luğa davet ediyorum onlar da seçsin- ler. Her zaman için hep konuşan Tür- kiye'den yana oiduk ama düşünmeden konuşan bir ülkeyi talep etmeyi pek anlamayamıyoru m." Üretken bir sezon geçiren AST, Gallup araştırmasına göre nüfusun yüzde sek- sen altısının tiyatroya gıtmediği ülkemız- de, 'kültürsüzJeşme politikası' içindeki seyircıye, on yılını tamamlamış ve tut- muş oyunlannı yeniden sahneleyecek; genç kuşaklar ıçın AST yaz aylannda yeni epizodlanyla "Bir Ceza Avukatmnt Anılan"nı. yeni sezonda da "Kfiçük Adam Ne Oldu Sana"yı sahnelemeyı planlıyor Hem düşündürmek, hem de so- rumluluğu paylaşabilmek için Mçin yaşamla yüzleşiyoruz?Attis Tiyatrosu, Thedoros Terzopoulos'unyönettiğiAiskhylos'un 'Zincire Vurulmuş Prometheus 'un dünyaprömiyerinigerçekleştiriyor EBRU GOKTEKE Attis Tiyatro Topluluğu. yıne bır antik Yunan tragedyasıyla Türk ızleyıcıiennm karşısına çıkıyor bu akşam 7 Uluslarara- sı İstanbul Tiyatro Festıvalı kapsamında Aiskhylos'un -Zincire Vurulmuş Promet- heus" adh oyununun dünya prömıyennı gerçekleştirecek olan topluluk, daha önce- kı yıllarda, turipides'ın "Bakkhalar"ını ve Heüıer MüDer'ın Medeamaterial - Qu- artefını sunmuştu. "Zincire Vunılmuş Prometheus". MÖ 5. yüzyılda altın devnnı yaşayan antık Yu- nan tragedyasının en önemlı yapıtlarından bin. Yunanlı şaır Aiskhylos, ılk ve son oyunlan kayıp olan Prometheus üçleme- sinde, bır başkaldınnın öyküsünü anlah- yor. Istanbul'a üçüncü kez gelen ve festı- vali çok beğendiğıni belırten Attis Tiyat- rosu yönetrnenı Thedoros Terzopoulos'la konuşuyoruz- - Antik Yunan tiyatrosunda, sanat gün- hlk yaşamın bir parçasıydı. Tannlar. inanç- lar. politikacılar. kıyasıva elestirilebiliyor- du. Bu hoşgörü ortamıyla bugünkü uygar- hk düzey i arasında bir karşılaşnrma yapa- biür misiniz? Antık Yunan uygarlığı, ınsanlığın ulaş- Y aşamımız artık bir videoklip gibi... Tiyatro da öyle... Herhangi bir şeye yoğunlaşamıyoruz. Belli sahneler yaşanıyor yalnızca. "Zincire Vurulmuş Prometheus "un benim için çok iyi bir malzeme olduğunu düşünüyorum. Onun bedeninin oyun süresince hareketsiz olması bana çok ilginç geldi. Bütün enerjisinin ve hızının bedeninde saklı kaldığına inanıyorum. Bu kadar durağan bir oyunu sahnelemek, yaşadığım en zor deneyimdi. mış oldugu en yüksek noktaydı Atına. o dönemde, demokrasıyle yönetılmeye baş- lamıştı. Antik Yunan toplumunun, uygar- hğının ve kükürünün temel ilkesı, doğay- la kent yaşamı arasında kurulan bütünlük- tü lnsanoğlu günümüzde de aynı düşlere, sorunlara sahıp. ama bız. artık iletışım kur- mayı unurtuk ve ulaşılan bu zırveyı yıtır- dık - Antik Yunan tiyatrosu, açıkhava tiyat- rolannda, persona adı verüen masklar ve kothurnus adı verüen yüksek topuklu çiz- meler kullanılarak gerçekleştiriliyordu. Oyunlannızı sahneterken bu tarz eşyalar kıillanıvor musunuz? Genellikle tanhsel mekânlan tercıh edi- yorum Zaman zaman kothurnus kullandı- ğım da oluyor. Antık Yunan"da. oyuncu. Dıonysos'un bakışlannı üstünde duyum- sardı. O yüzden de göz sevıyesı, ızleyıcı- den yukanda olmalı Kothurnus. oyuncu- yu olduğundan daha buyük göstenyor, da- ha dinsel ve tannsal kılıyor. Mask da oyun- cunun sesının daha farkh çıkmasına, tra- gedyada özel bır anın yakalanmasına yan- yor. - "Zincire Vurulmuş Prometheus" iki oyunu yirjk olan bir üçlemenin ikinci oyu- nu. Oyunu sahneye kuyarken bu sorunu na- sılçözdünüz? İ1995 11996 ARI A SERGİ SOYLES TÜKETİCİ HAKLARI İÇİN KALEM BAŞINA Çarşı Mağazaları, kuruluşundan beri uzerinde önemle durduğu tüketici sorunları ve hakları, "Koşulsuz Muşteri Mutluluğu" gibi kavramların toplumda yaygınlaşması, zihinlerde kabul gormesi sureçlerini hızlandırmak amacıyla "Turkiye'de ve Dunya'da Tuketıci Sorunları" konulu bir Karikatür Bienali duzenledi. Temel tüketici sorunlannı ele alan niteltkli ve yaratıcı eserlerin ödullendirileceği bır yanşma, sergîler, soyleşiler ve sergilenmeye değer bulunmuş karikaturleri içeren biryayının da yer alacağı etkinliklerle toplumun paylaştrmna sunulacak bu bienale katkıda bulunmaya sizi de çağınyoruz. Bienalın onemii bir bolumünu oiuşturan Karikatür Yanşması'nda ustaların bırikimlenni, yeni yeteneklerin pırıltılarını uikemiz insanlanyla paylaşmayı ozlemle beklıyoruz. ÇARŞI MAĞAZALARI 1. KARİKATÜR YARIŞMASI KATILIM KOŞULLARI Ç»ı> Ma^azalan tufcetıcı haklar Kojulsu; Muîten ^utJufuğu gıfc» de^ertenn sâğfamak amac-vla 1995-1996 yitl*TfH iupsayacak bır "Kankatur B«nait* duzeolemeictedir İki ser'ede b« yapdacak bıenal (ef^eveande kanlutur yanjması panel ve s*fgı!enfi yam «ra dereceye gır«<ı eserienn den>nec«9ı btr de kıtap yaytnlarıacakiıt Aynca usta («erlefden kûrnMa (gılı «*r ıstenecek ve "Ustalar Kojesı'nde sergı^neceklır Temel tıAetıcı proW«miefifiı anlaun «r.gın ve nıtetıfcd eserler ekie etmei U2ere tasarlarvan « Ça»> Mağazatan larafından du/entene^ yanjma tom çızerlerç açıktır b Tuketıolerm karşıUşuklar probtemlen ve ofası Ç0Ajm**n «rdH«nr>ek amaayJa duzpnlenen yanîmanın konusu 'Turtuye âe ve Dunya da TıAetKi Sorunlan'dır c Varrşnaya gondenlecek kantaluiefrJe çuom [Hcnnjı serb«lt r d HaiıhTicılar en fazüa uçe< e GorKJenlecek kankaturter en iz 21 x30 cm er la^ta 35x50 c»n boyutlannda ve olacaktır f Yaprtlar postacta kmtmavacak şefcdde zarflarna»ı veya ruio yaptln-alKlir g Gondenlecetc her yaDrt le bırfikte vanşmacınm adı sovadı ozgeçmışı fotoJJrafı adresı telefon numafaiJ ve Kankatifrurt başlfğıntn yw atdığı btr tanttıa vinnırı da bulunması h TurVıye de /e Dunva da Tuketıc Sonjnlan* konulu kanfcatur yanşmastna gondenlen kankaturienn kuKanm ve yaym hakkı Çaı> Mağazaları nm ^lettcsı konumunda olan Karat VaŞazacJık A. ^ ne a»ttıt t Kankaturtec en geç 1 Evd 1995 Cuma gunu rrtes* saatı btttmme kadar posia ıie adrese uUşmış oimalıdır Etde^ yap«lacak Daş-Ajrular kabul edîlrTNeyecetetır A&B "anıtım PIC T 6 Tejvıbye 8021 2 istanbul | Postada olacak gecıkmeıeTden >e kaybotrralardan Çarşı Maüazalan sorumlu lutulamaz k Vanjmaya gondenlecek kankaturtenn va>imlanmış ya da yavmlanmamfş oimatan lcoşutu aranr-ıavatafc'ır Ancak claha o^ce b<r yansmada oduJ kazanmamiî oimatan gerekmektedîr I Vanjmada serg.leome)« ve vayınlanrrıava laytk gonjlert eseiefn sahtolerme konu bif mektup ıle duyırulacak sonuç ar ne br odul torentvle basına ve var >mac: tara aç baiacakti' vavrrnanmaı'a de^er butunan eserter scouçiar be)ıriend*kten Çarşj Ma^azatar nda sergtlenecekE.r GARSI m Yanîmada sergılenmeye « scnra çeî*t ! i sergı mekânlan * n junnm serg«)efimeve ve yaymUnmaya değe* gordug'ü kar*atuHer b«r kılapla toplanacafc.br Bo eserter serg4enme vç baski ıjl^nılerı lamamlindıkıan sonrs b'r kıup le btrltkte sahıptenne ıade edılecektır SergtlerTneyecek eser^r tse de^eHefidırme ertesmoe sahıpienne O Yanşma (unsınde Avje Akman Mef at Tamef Tan Oal Alı UKr Fefuh Doğan Beht Ak Seltm l5 ık yer almaktadır Tuketıcrvı Konjma Derneğt Bjk Gazetecı - Koje Ya«n Kankatumt Kankalurst Kankatunst Kankatunst Çarji Mağa/a!an Genel Muduru bajar odutu ve uç jun welp Değerlendırme sonuMdafcazananlarb»r bırtncıiık odu*u odulun« lay»k goruieceklır r B'rmcJA odukj kazanan ;uer 50 rmlvon TL. ba*an odutu ka^anantar 10 n mılyon TL ve jun atH odulu ka^ananla^ 5 ef mıHon TL para armağânma saHıp ^acaklardır A G A Z A L A R ISTUIBUl Ca[ -J ıle ıltyÇ' otanlar ve ıur> uyeterı katılamayacaktu "ZincireVurulmuş Prometheus"u sankı bır alıntıymış gıbı ele aldık. Yunan traged- yasında söylenceler çok büyûk önem taşır, ama bu oyun. öyle denn bir gûzellığe sa- hıp kı söylencelere gerek yok. Oyun. v aro- luşçu değıl de ontolojık bır sorunla uğra- şıyor Nıçın burdayız? Nıçin yaşamla ve dünyayla yüzleşiyoruz 9 Nereden gelıpne- reye gidıyoruz? Bu, kıyamet gıbı bır şey. - BirazPrometheus'tan sözeder misiniz? Prometheus, arkaık yaşayış bıçımıyle yeni düzen arasında bır denge sağlamaya çalışıyor. Onun sorunu, yeni toplum dûze- nınde tannlarla uzlaşamamasından ve ış- bırhğme yanaşmamasından kaynaklanıyor. - "Zincire Vurulmuş Prometheus" çok gflncei bir konuyu, başkaldınyı ele alıyor. Oyunla, sözgeümi Yunanistan'daki cunta rejimi ya da dünya üzerindeki faşist yöne- tûnler arasında herhangi bir ilişki kurdu- nuzmu? Oyunu günümüze uyarlamadım. Aiskhylos'un yazdığı oyunu hak ettığı gı- bı sahneleyebılmek çok zor Tragedyanın kendıne özgü, çok ılgınç bır geometrisi ve ntmı var Oyunu uyarlarken o ntmı ve sü- reklılığı yıtınyor, oyunun çızgısinden sapı- yorsunuz. - Prometneus'un yerinde stz olsaydımz, ateşi insanoğluna verir miydi- niz? Sizce. çektiği bütün acıla- radeğdimi? Prometheus enerjısının ta- mamını, her şeyi büyük bır cö- mertlıkle, insanlann hızmetıne sundu. Bugün biz, sahıp oldu- ğumuz ateşın küçük bır bölü- münü venyoruz çevremızdekı- lere ve böylece iletışım kurabı- lıyoruz. Bu çok önemlı. Bılgi alışvenşı ve dıyalog, ılerleme- nin temelmı oluşturuyor - tnsanhğm tek umudunun, iletişim kurmak olduğunu. ger- çekÜkyerine bu iletişimi göster- meye çalıştığınızı söyiüyorsu- nuz_. Bütün insanlar, hepımız, ay- nı kökene, kültüre, düşlere sa- hıbız; aramızdakı ıletışımi güç- lendmnemız gerekıyor. Ben de sahneledığım oyunlarla, izleyi- cıye. sahıp olduğum bütün enerjıyı vermek ıstıyorum. Bu- nu başardığım, o ıletışımi kur- duğumu duyumsadığım za- man, gerçekten niteliklı bır ış yaptığunı anhyorum - Oyunlannızın sonunda, herhangi bir çözüm ounadığun, söytuyorsunuz. Tannlarla insan arasındaki savaş, çözümsüz ka- hyor™ Antik çağda, tannlar çok önemlıydı. tnsanlarla yaptıkla- n savaşı hep tannlar kazandı. Tragedya, insanlar savaşı kay- bettiklen an başladı. Şımdı, başka tannlar var. Bu da ıkı dö- nem arasındakı farkı oluşturu- yor. -Sizcegünümüzdetanrüann yerini kim aldı? Politikacılar tabıı kı, başrol- de de Clinton var. Hepımız bu- nu bılıyor ve oyun oynuyoruz. KOŞEBENT ENtS BATUR Ölçülepini Kaybeden Türkiye Aforizmalar yazmak, gerçek bir özdeyiş üretmek her babayiğidin harcı değildir. Sıfat, edat, fiil kullanı- mında son derece tutumlu, sözdiziminde yüksek vol- tajlı olmayı kısacası krıstal ışçılığını gerektirır. Benim gözdem, çağımızda, Kart Kraus'tır; gözdem olan aforizması, sıksık kullandığım birsözü: "Başlangıç- ta edebıyata eğilimi vardı; nitekim, sonradan kendi- sini ticarete verdi." Türkiye'nin nicedır içinde bulunduğu genel duru- mu bir, tek bır cümleyle özetlemenız istense, sanı- rım büyük güçlük çekersiniz. Her toplumun içinden her dönemde usta bır aforizmacı çıkmıyor ne yazık kı. Bereket, böylesı cumlelere, zaman zaman şair- lerde (Can Yücel, Ece Ayhan), yazariarda (Oğuz Atay), sanatçılarda rastlıyoruz. Kendı payıma, ille de çarpıcılık beklemiyorum o cümlelerden, afonzmalarda olduğu gibi: Kuşatıcı, toplayıcı bir yanlan olması yetiyor bana. Son, tele- vizyondaki bir açık oturumda, Mehmet Güteryüz'ün ağzından duydum oylesi bir cümle: "Türkiye, ölçü- lerinı yitırmış bır ülke oldu" dedi bu ressamımız. Ek- randa, eliyle yaptığı hareketi de hesaba katarak, iz- niyle, bu cümleyı biraz degıştırecegım: "Türkiye, öl- çü birimlerini yitirmiş bır ülke oldu" da diyebiliriz, ya- nılmıyorsam. "Ölçü bırimı'nden söz ederken, ılkokulda öğren- diğimız "de^er'lere uzanmak yetertı aslında: Metre, kjlogram, derece, dakika gibi kesin ölçüler de olabi- lir bunlar; tutam, avuç, karış gibi yaklaşık ölçüler de, bana kalırsa. Hatta, bambaşka ölçüler de: Abdülba- ki Gölpınarlı, Tasavvuf Tenmlen Sözüğü'nde "tera- zı tutmazlar'dan söz etmışti ömeğın: Taneyle satma- yı, kilo ile tartıp satmaya göre daha adil bulan bir es- naf inancı - burada da büyük bir ahlak anlayışı yat- mıyor mu? Kaldı kı ölçmek fiili, ölçü kavramı, bilimsel yanı ka- dar etik yanıyla da karşımıza dikilir: Tartım, Adalet'in alfabesıdır. Doğruluğun, eşitliğin, hakbilirliğin anaya- sası. öyleyse, ölçü birimlerini bırbırine kanştıran, unu- tan, önemsemez olan bir toplumda bütün değerler karşısında şaşkınlık yaşamak, pusulasız kalmak, üs- tüste ve yanyana yanlışlar üretmek kaçınılmazlaş- mıştır, demek abartılı olmayacaktır. İnsan Haklan, demokratik düzen, düşünce özgür- lüğu bağlamında bize eleştiriler getiren Avrupa'ya, Is- viçre maçından sonra "Avrupa'ya ne otduğumuz.'. gösterdık" diye seslendiğimizde hangi ölçü birimle- rini kullanıyoruz? Geçenlerde, Cumhuriyet'te Perihan Altandağ Sö- zeri'yle ilgili bir röportaj yayımlandı. Bu hanımefen- dinin duruşunu gördükten sonra, "çişim geidi" diyen bir şarkıcıyla onu aynı ölçü birimiyle tartıp, her ikisin- den de aynı tanımla nasıl söz edebildiğımizi düşü- nüyor muyuz? Parlamentotartışmalannı ızlerken. 1970'lerdedin- lediğimız bır Çağlayangil ya da Necdet Uğur ıle bu- gün dinlediğımiz bır Esat Kıratlıoğlu ya da Melih Gökçek i hangı ortak değer, ölçü ve tanımlarda bu- luşturabiliyoruz? Derdim geçmişin değerlerini yüceltmek değiJ bu- rada. lnsanoğlu, geçmışinden kimi değerleri deviralır, kimilennı dönüştürür, kimilerinı de hepten terk etme gereksinmesi duyar: Gününün, geleceğinin değer- lerini oluştururken başka türiü davranamaz şüphe- siz. Ne ki, bütün bunlar için ölçüleri, ölçü birimleri, doğru ölçü birimleri oimalıdır elinde. 120 santimet- reden oluşan metre, sekiz yüz gramdan oluşan ki- loyla kimse doğru ölçüm yapamaz. Türk toplumu, liberal ekonomi değerlerini paraya, ne pahasına olursa olsun kazanmaya, kazanmak için ne pahasına olursa olsun ezıp geçmeye ayarla- dığı ıçın değer ve ölçülerini yıtirmedi mı en çok? Kim, nasıl tersini savunabilir bunun? Türk toplumu, libe- ral siyaset sayılması istenen bır sözümona düşün- me ve eyleme zeminınde ıpın ucunu kaçırmaya yö- nelmedi mi? Ekrandan, gazete sayfasından, kürsü- lerden, ağız dolusu sövgü ve hakaret yağdımak mı özgürlük kapsamına gıriyordu? Gösteri yapan in- sanlan dövmek, kurşunlamak mı? Bir bir yazariann, araştırmacıların, farkh düşünenlerin cenazelerinin kaldırılması mı? Dileyenin geceyarısı mahalle arasında uzun uzun korna çalabildiği, taksi şoförierinin canlı diskotek gi- bi her saatta sokaklarda cirit atabildiği, kimsenin ara- ba kullanırken sinyal vermediği, yayalann arabalann üzerine yürüdüğü, şoförierin birbirlerine yol verme- yi aklından geçırmediği, yol şeritlerinin ve trafik lam- balannın, uyarı tabelalarının ve park etme kurallan- nın sonsuz özgürlükte çiğnenebıldığı, trafik polisle- rinin genel olarak çözüm yenne sorun ürettiğı bir ül- kede soyut "trafik canavan" imgesini hangi cüretle kullanıyoruz acaba: Başka biri mi o, öteki mi, bizden başkası mı? Yeniden ölçü birimlerimize, ölçü ve değerlerimize kavuşmak şansımız kaldı mı? Ressam Mesrure Tunçman öMü • Kültür Servisi - Sanayı-ı Nefıse ressamlanndan, Nazmi Zıya'nın öğrencisi Mesrure Tunçman 31 mayısta yaşamını yitirdi. 91 yaşında Bakırköy'deki evinde ölen sanatçı bir dönem ıbrahim Çallı atölyesinde çalışmalannı sürdürmüştü. Hocası Ibrahim Çallı'nın etkısinde kalarak empresyonist resımler yapan Tunçman, portre çalışmalan ıle de tanınıyordu. Asaf Koçak Kamkatür Yamşması • Kültür Servisi - Karikatür dergısı, Sıvas'ta kaybettiğimiz karikatürcü Asaf Koçak'ın anısına bir karikatür yanşması düzenledı. Konusu 'serbest' olan yanşmanın jürisi; Turhan Selçuk, Ali Ulvi Ersoy, Ferruh Doğan, Tonguç Yaşar, Mengü Ertel, Erdoğan Başol ve Metin Peker'den oluşuyor. 1 büyük ödül ve 5 başan ödülünün verileceği yanşmanın son katılma tarihi 17 haziran olarak belirlendi. Amatör ve profesyonel karikatürcüler siyah- beyaz çizım tekniğıyle yapacaklan en fazla 4 karikatürie, Karikatür Dergisi, Konur sok. 31/10 Kızılay - Ankara adresine başvurabılirler. (417 37 28) Saim Akçıl Oda Orkestrası'ndaıı Vivaldi Konseri • Kültür Servisi - Saim Akçıl Oda Orkestrası yann , akşam 20 00'de Atatürk Kültür Merkezi'nde bir konset verecek. Konser, okullannı onanp bir kültür ve kongre, merkezı yapmayı amaçlayan Kandillı Kız Lısesi mezunlannm kurduğu vakfa destek vermek amacıyla düzeleruyor. Konserde Vivaldi'nin "Mevsimler", "2 , Keman tçin Konçerto", "Obua ve Fagot için Konçerto", "3 Keman Içın Konçerto" ve "Viyolonsel İçin Konçerto", Dedeefendı ve Akçıl'ın "Gülnihal", Kreisler, Rahmaninof ve Akçıl'ın "Liebesleid" ve Anderson'un "Plink, Plank, Plunk" adlı yapıtlan seslendirilecek
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle