28 Aralık 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 30 HA2İRAN 1995 CUMA OLAYLAR VE GORUŞLER Bir okuma MELIH CpVDET ANDAY A nkara Buyukşehır Bele- dıye Başkanı MeühGök- çek'ı zı>aret ederek, Hı- tıt Guneşı'nın Turk tan- hındekı >ennı ve onemı- nı anlatan Sa>ın Btilent EcevH'ı yurekten kutlanm Gazetemızde okuduğuma gore Bulent Ecevit, Buyukşehır Beledıye Başkanı'na şu bılgılen vermış "Malazgirt savaşrv la. Anadolu'da Tıirk egemenligini kuran Selçuklular, Hıtitle- rin, Asuriulann. Yunanlılann, Romalıja- nn, Bizanslılann ve daha nıcelerinin bu topraklardakı kultur ve sanat birikimini özumsedıler. Çın, HinU Fars ve Arap kay- naklarının da katkısıy lazenginleşen ken- di kulturlerinı ve sanatlarını Anado- lu'nun o engın bırikımine kanp veoi sen- tezlere ulaştılar. Anadolu'nunhalkıylada, uv garlıklany la da kav naşarak bu toprak- lann geçmışı ık> geleceğını butunieştırdi- ler." Daha ne desın' Yetmez mı1 Sayın Ecevıt, "Anadolu halkıyla kay- naşarak" dıyor haklı olarak Bunun ter- si duşunulebılır mı9 Selçuklular 1071 'de gırdıklen Anadolu'da yoksa butun halkı kılıçtan mı geçırdıler9 Boyle bır kıyımın sozünu eden bır tek tanhsel belge yok- tur Dunyanın her yennde olan, burada ol- muştur, yenı gelen, yerleşık olanla kay- naşmıştır Atatürk'ten ben, yurdumuzun tanhı, ulusumuzun tanhıdır Bundan vazgeç- mek surekhlığımızı tehhkeye duşurur Başka bır yurdumuz varmış gıbı davran- maktan sakınmalı>ız O>sa Ankara Buyukşehır Beledıye Başİcanı tam tersı anlavışta dıvor kı - Ancak biz Tıirk tarihini 1071 "den son- ra kabul edıyoruz. Dunyadakı hjçbir miJ- let,egemen olduğu topraklardakı eski uy- garlıkları kendine sımge seçmez. Bunun ırkçılıkla bır ilgisı yok. Biz egetnen oMu- ğumuz topraklara kendi simgenıizi yer- leştirmek istıyoruz. Ben Sayın Gokçek ın adını, Ankara Buyukşehır Beledıye Başkanı olduktan sonra duydum, ondan once Anadolu ta- nhı, uygarlık tanhı ustune araştırmaian, çalışmalan varmıydı,bılmıyorum "Biz" dıye konuşmasının anlamını çıkarama- dım da onun ıçın söylüyorum bunu Ankara Buvükşehır Beledıye Başka- nı'nın "Dunvadakı hıçbir millet egemen olduğu topraklardakı eskı uvgariıkları kendine stange seçmez" sozu uzennde bı- raz durmak ıstıyorum Şuncasını soyleyeyım Ingılızler, Ada'nın tanhını Ingılız tanhı sayarlar, boyle oğrenır, boyle oğretırler Ada'nın bılınebılenen eskı halkı ıse tS6 yuzyıl- da başlayan Anglo-sakson akımlanndan once Bntanya'da yaşayan "Britonlar"dır Bunlar. tngılızlennyurdunaadlannı ver- mışler, daha ne olsun1 Bızler ıse, Hıtıtlenn çanğını ve çıkn- ğınıyüzyıllarca kullandık, onlann çocuk- lan, torunlan bugun Kızılırmak büklumu ıçınde yaşıyorlar Bu durumda, "Hayır, bizTurkuz!" demek, kuşkusuz, ırkçılık- tır • •• Gazetemızın 18 Hazıran tanhlı sayı- sındadostum EnisBatur'un guzel bırya- zısını okudum Nasıl karşılanacak dıye merak edıyorum Konu şu Bır müzıkçının, "Ben müzik sevmem" demesı, bır şaınn, "Ben şür sevmem" demesı ne demektır9 Bılmıyordum, Sayın Batur anlatıyor "Mozart'ın yaşam öyküsunde bir anekdota rastlamıştun: 'En çok hangı muzığı seversınız'*' sorusuna, üstadın, "Ben aslında muzıkten hoşlanmam' ya- nıünı verdiğini anımsıvorum." Dunyanın en buyuk muzısyenlennden bın nasıl olur da muzık sevmez9 Sevme- dığı bır ışı nasıl yapmış, peki9 Bu sorulann yanıtlan bulunamaz, bu- lunsa da ıse yaramaz Enıs Batur şoyle dı>or "_ gorunen anlama, karşunıza çıkan ilk anlama çok fazla guven duyamayız. Dediği bu beîki ama demek istediği ne?" Tırnak ıçındekı bu sozler. Mozart'ın yanıtı ıçın değıl, benım bır yazım ıçın söylenıyor gerçekte Ben de "Üstelik şi- ir sevmem ben" dıye yazmıştım Yazmıştım da. Oktay Akbal'dan sert bır karşılık gelmıştı "Bir şair nasıl şür sevmez!" dıye sormuştu dostum Akbal Enıs Batur konuyu çok guzel aydınlat- mış Ben de şunlan eklemek ıstıyorum Sandığıma gore, yaratma, gerçekte karşıçıkmad.r, karşıçıkmaısebeğenıl- meyen sanat ıçın ortaya konur Hıç bır sanatta ılen gıtme yoktur. sa- dece değışmedır sözkonusu olan Dıye- lım Mısır yonutu mu daha guzeldır, Ro- dın yonutu mu sorusuna yanıt buluna- maz Ama değışıklığe uğramayan sanat çoker Ben şıın sevmedığımı soylerken bunu anlatmak ıstemıştım Başka turlu nasıl şaır olabılırdım1 Garip akımı da bır tür şııre nefretten doğdu İonesco'nun bır sözûnü anıyorum şım- dı Lyumsuz tıyatronun bu ılgınç yazan şoyle dıyor "Çocukluğumda ailem beni Bukreş'te tiyatrova gotürardü. O gunlcrdc gördü- gumoyunlardan nefrrtetmıştım. Buyuz- den oyun vazan oldum." • • • Arkadaşımız Mustafa Ekmekçi'nın dıl sorunumuz ustune Prof Cem Eroğul ıle gerçekleştırdığı konuşmalan kıvançla okudum Dostum Ekmekçı, 18 Hazıran tanhlı gazetemızde şöyle dıyor "Turkiye'de Osmanlı'dan beri dil ile din çatısagekli. 1876 Anayasası'nda, dın onde.dilsoyle DevletınışlenTurkçeya- pılır gibi, kıyıda bir maddede, arkalar- da yer almıştı. 1923'te Cumhuriyet flan edilirken, yapüan anayasada De\ letın dını tslamdır, dılı Turkçedır denilerek bir eşitlik sağlandı. Burada başabas geli- yoıiardı. Daha sonra, 'Dını Islamdır' tumcesi kalktı, Turkce sivrUdL Ataturk döneminde de, lnonu doneminde de hep boyle oldu. 1945 Anayasası'nda, Turkce en başanlı donemıni yaşadı, taa Demok- ratlann ıktıdara geldıklen 'karşı-devn- me değm. Ezan 1950"de Arapcalaştınl- dL Anavasa 1952*de, Osmanbcaya çevril- di yeniden. Bu, 1960 devrimüıedeğin sür- dü." Ekmekçrnın bu yazı dızısını, özellık- le Turkçeleşmeğe karşı olanlann okuma- lannı ısterdım ••• Işte gazeterruzın 18 Hazıran tanhh sa- yısı benı bu yazılarla hem coşturdu, hem kıvandırdı Elbet bu kıvanca arkadaşı- mız Şükran Soner' ın Şakir Eczaabaşı ıle yaptığı konuşma da katkıda bulundu Yazımı burada bıtırdığımı sanıyordum, TV'de bır konuşma kulağımaçarptı Ma- sadan kalkıp TV'nın karşısına geçtım Geçtım ve dınledıklenme ınanamadım Konuşmacının. - Meclis'teki 24. madde tarbşmalanna ne dersiniz? sorusuna, ANAP Başkanı Mesut Yıl- mazşu yanıtı verdı - CHP laikuğj sömüruyor, RP dim. Biz ise bu ikisi arasında bir uzlaşma anyoruz. Laıklık somurulmez, somurulemez Dın somurulur Ne demek ıstıyor ANAP Başkanı9 Laıklık ıle dın arasında uzlaşma aramak ne demektır9 Laıklık ya benım- senır ya benımsenmez, bunun uzlaşması yoktur Ne demek ıstıyor ANAP Başkanı9 Anlayamadım ARADA BIR ÖZGÜNÖZGÜR Tanhç, Uzun, İnce Yolda... Oyuncaklar Çocuklann en temel gereçlerı Bo- zup yaptıklan, denedıklen, yaşamın değışık alanla- nnı onlar aracılığı ıle sınayıp, oğrendıklen gereçler Eğrtsel ışlevı olan ruhsal doyum sağlarken, oğre- ten Çocukluğunda yetennce oyun oynamamış, ozel- lıkle, kendı yaptığı oyuncaklaria yaşamı sınamamış çocuklann ruhsal oluşumunda bır şeyler eksık kal- mıştır Buyuyunce bu eksıklığı duyumsar, yaşar Bır de buyuklerın oyuncakları var Çocuklannkının tersıne, ozgurleştırıcılığı eğıtıcılığı ruhsal doyum sağlayıcılığı olmayan, bağımlılaştırıcı korieştırıcı, uyutucu ozellığı olan Televızyon 900'lu telefonlar, şans oyunlan, boyalı basın v b Insanlann ayağı yerden kesık, tozpembe evren- lerde kulaç attığı alanlar Sorgulamadan, duşunme- den, yordamadan Hoş, bunlan yapabılmek ıçın onemlı ve vazgeçılmez bır alışkanlığm olması gere- kır Okumak ve duşunmek "Okumuyorsanız tar- tışmayaltm'" ozlu sozu ne guzel yansttır bu gerçe- ğı Okumak ve duşunmek gıbı bırbırını tamamlayan ıkı eylemın olmadığı yerde, yukarıda sozunu ettığı- mız, daha da pek çok ba ğımlıhğın oluşması kaçınıl- mazdır Vebubağımlılıklarsurdukçeoınsanların her defasında, yeniden yeniden gerçeğın acı yuzuyle karşılaşmalan, bır kısırdongu ıçınde olumsuzluklar- dan anlamsız, bomboş bır evrenden kurtulmaları olanaksızdır Kendine ozguluğuyakalayamamanın, "kendı ola- mama"n\n getırdığı boşljktur, bu can sıkıntısı Boy- le olunca da yaratıcı, uretıcı yaşamın gıdışını ozgur duşuncenın aydınlığında kavrayıp, yorumlayan, çı- kanmlara varan dopdolu bır yaşamın yerını, 'bırey' olamamışlığın boşluğu yavanhğı, açmazları alır O zaman da yaşam, yaşamlıktan çıkar bağımlılıklara yenı kışıler katılır, bu zıncır boylece uzar gıder Sonra sonra da her şey bır "yazgı" olur çıkar" "Ne yapalım,yazgımızböyteymış"ya\<.\nmas\ Aynı ba- ğımlılıklargıbı, kolaycı, ıçı boş, rahatlatıcı ozellığı olan savunular Işte boyle bır çozumlemenın guvenlığı (!) ıçınde, yenı tokezlemelere dek pupayelken Yaşamı dennlığıne ve enıne-boyuna algılayıp yo- rumlamayan ınsanlann dolu dolu bır yaşamın mut- luluğuna enşmelen olanaksızdır Bu dolu doluluk nasıl sağlanacak"? Oncelıkle çocuklara, gençlere okumanın, duşunmenın tadını omeklık ederek du- yumsatmak Doğası gereğı soru sorma, oğrenme etkınlığıne açık olan çocuk, bu ozellıklen koreltılmez, desteklenırse, gelışım olanakları yaratılırsa, ışte o zaman her çocukta ozgun kışılıkler boy verecektır çıçek bahçelen gıbı Kışılığıne saygı duyularak ye- tıştınlmış, okuma-duşunme etkınlığının tat verıcı yo- lunda ılerlemekte olan bıreyler demokratık bır top- lumun da temelını atacak, demokrasının guvencesı olacaklardır Insan o zaman yazgı çemberını kıra- cak, bağımlılık zıncırını çıkarıp atacaktır "Kendı ayaklan uzennde" bır 'ben' olarak var olmanın, ya- şamı guzelleştırmenın eşsız tadını yakalayacaktır Bu uzun-ınce yolda ılkelerınden, değerlerınden odun vermeden gerçekleştırılecek ılerlemeler, ya- şam boyu surecek olan aşamalarda guç ve soluk katacaktır bıreye Insanca bır yaşamın kurulabılmesı gelıştınlmesı ıçın, haydı okuma-duşunme-uygulama etkınlığıne1 İLAN T.C. BAKIRKÖY 7. AŞLÎYE HUKUK HAKİMLİĞİ'NDEN 1991 394 es 1993 757 k Davacı Celal Altun vekılı tarafından Nun Guneş aleyhıne açılan hukmen tescıl davasının yapılan açık yargılaması sonunda Bakırkoy, Gungoren, 1 pafta, 12078 parsel nolu tapu kaydında davalının mevcut bulunan 218/975 hıssesınden 24 975 hıssesının ıpta- lı ıle uzenndekı takyıtler bakı kaltnak kaydıyla dava- cı adına tapuya kayıt ve tescılıne, 24 975 hıssenm da- valı tarafından 12078 no'lu gaynmenkulde mevcut bulunan 218/975 hısseve tekabül eden yer dahılınde 1 bodrum 1 zemın 4 normal kattan muteşekkıl ıkı blok halmde ınşa edılmış bulunan 4 dukkân ve 36 da- ıreden oluşan ve uzennde kat mulkıyetı ıle ırtıfakı kurulmamış bulunan ana gayrımenkulun dosyada mevcut 24 9 1993 tanhlı krokıde kırmızı boya ıle bo- yanan 4 normal kattakı yola cephelı B 18 no'lu da- ıreyetekabul ettığınınyazılmasına kararvenlmışolup kendısıne teblıgat yapılamayan davalı Nun Guneş e ışbu karar teblıgat yenne kaım olmak uzere ılanen teb- lığolunur 26 6 1995 Basın 29429 Canlı tarihe küçük bir yolculuk... Dr.İ.GÜVEN KAYA Boğozıçı Ümversıtesı 1917 yılı Mart ayının sonlandır Istanbul'un sıslı veyağmurlu havası Babıâlı'nın uzenne 1yı- ce çoreklenmış lçende Talat Paşa'nın ıçı ıçıne sığmıyor O kadar canı sıkkın kı kabul gunu ol- duğu halde Bekir Sami, Mazhar ve Azmi Beyle- n huzuruna kabul etmıyor Adamlar. ozel kalem müdurunun onunden soylene soylene gidıyorlar Cephelerden gelen haberler hıç de ıç açıcı de- ğıl. en son Irak cephesınde ordu bozguna uğra- mış ve on gun once Bağdat, lngılızlenn elıne geç- mış Bununla bırlıkte olayı basına sızdırmamak ıçın Saray on gündur her turlu yola başvurmuş fakat şu aşamada yapabıleceklen bır şeylen kal- mamış Çunku geçenlerde Malumafçı Baba Ta- hır'ın şâkırdı Vunus Nadi Bey ın kulağına karsu- yu kaçmış olmalı kı duyduklan ıle ılgılı bır yazı kaleme almış kamuoy unu da ıy ıden tyıye etkıle- mış Oysa Talat Paşa'nın gozunde Irak'ın "Bal- kan Harbi'nde kav bedılen Rumelı v e adalara nis- petle ne maddi ne de manev1 bakımdan oy leonem- li bir kıymeti de yok!" Iş bu kadarla kalsa ıyı, aynı gun oğleye doğru âyân uyelennden Seyit ve İbrahim Bey 'le bırlık- te koskoca Ferik Hfisnıi Paşa, Şehremını Bedri Bey'ı yanlanna alarak huzura gelmışler ve "tt- haİat ve İhracat Heyeti"ndc gorevlı burokratlann savaşı fırsat bılerek yaptıklan pıslıklen sayıp dok- muşler Hukumetın yardımı ve destegı ıle dışan- dan "payitahta" getınp sattıklan malîara her gun yenı zamlar yapıyorlarmış Adamlar bununla da yetınmeyıp yuzsuzluğu daha da ılen goturmuş- ler sankı hukumetı yok sayarak "İstanbul Heyet- ler\Ierkeziyesi"ıle"Şehremaneh'nevenneyıta- ahhut eyledikleri hisscnin tenkisi" konusunda açıktan açığa tavır koymuşlar Bedn Bey'e gore adamlann bu ısteâine boy un egilırse Emanet Da- ıresı "suyu çekilmış değuTnene" donecekmış Şımdı ne yapacaktır Talat Paşa 9 Oradakılere doner "...İttialat ve İhracat Heyeti'ne girenlerin hepsi uç sene once meteliğe kurşun atan suflâ (aşa- ğılık) liderierdi. Bugun cumlesı hatın sayılan zen- ginler sırasına geçtiklen halde kendilerine servet ve şeref bahşeden cemiyetle hukiımetin umur-ı mühimmesinde sarfedilmek uzere taahhut ettik- leri hisseyı vermekten imtina eyiemeterine insan nasıl hıddet etmcsin'.." Şımdı bu adamlara odun vererek devletı onla- nn nazannda kuçuk mu duşurecektı. voksa bu ışı kokten mı halletmeye gıdecektı 9 Bedn Bey'e talımat vererek tum kazançlanna hemen el konulmasını, dırenen olursa - Mudafaa- yı Mıllıye Heyet-ı Daıresı azalan dışındakı - bu ışten kazanç sağlayan tuccarlann hemen Meh- terhane'ye kapatılmasını emreder Aslında, Tanzımat'tan ben yabancı sermayenın bekçılığını yaparak gun geçtıkçe daha da guçle- nen bu çıkar çevrelenne karşı Talat Paşa'nın ba- şanlı olamayacağı baştan bellıdır Ustune ustluk onlann lehıne, bır de kaybedılen bır savaş vardır Mondros Mutarekesı nden bırkaç gun sonra Ta- lat Paşa, Enver ve Cemal Pasa ıle bırlıkte Alman- ya'ya kaçarken aynı çevre Izzet Paşa kabınesını beğenmez ve yenne Tevfik Paşa kabınesını ku- rar Onlara bu da yetmez, (şu sıralarda bellı çev- relenn bır yerlere koyamadığı) Ingılız yanlısı "Hûrriyet ve ltilafçılar"ı guçlendırerek Damat Ferit hukumetını (22 parçası tngılız donanma- sından oluşan 55 parça Itılaf Devletlen donanma- sı desteğınde) ıktıdara getınrler Bırkaç gün ıçın- de "İttihat veTerakki Fırkası'na" bağlı olmakta dırenen yuze yakın ınsanı tutuklatırlar Kımılen olağanüstu mahkemelerde yargılanır, mahkûm olurlar, kımılen ıdam edılır Doğal olarak bu ıdamlarda trajık olaylar da yaşanır, Yozgat (Bo- ğazlayan) mutasarnfı vekılı Kemal Bey'ın, söz- de Ermenı kıyımı ıle ılgılı haksız yere kurban edılışı gıbı Gorünuşte iktıdarda "Hûrriyet ve İtilaf Fırka- sı" vardır. ama Artila tlhan'ın dedığı gıbı "™ he> gidi hey mulk sözde Osmanh'nın ama \laman'ın elinden İngiliz alıyor..." Yanı Batı, yıne Attıla flhan'ın deyımı ıle "ya Enver'i anyor ya da Damat Ferit'i". Pekı, kımı aramaz Batı 9 "_.Efendiler, gorulüyor ki bu kadar kesin ve vüksek bır zaferden sonra biJe, bızi banşa kavuş- maktan engelleven nedenler. doğrudan doğruya ekonomık nedenlerdır, ekonomık duşuncelerdir. Çunkiı bu devlet, bu ulus. ekonomık egemenlıği- ni sağlarsa, o kadar guçlu bir temel uzerine yer- leşmi; ve geüşmeye başlamış olacakbr ki, arök bunu yerinden oynatmak mumkun olmayacaktır. Işte duşmanlanmızın, gerçek düşmanlanmızın bir turlu rızagosteremedikleri,onaylayamadıkla- n budur_." Işte Mustafa Kemal'ın 17 Mart 1923 yılında söyledıklennm bır bolumüdur bu sozler Elbette Batı bunu aramaz Bunu soyleyen kışı Batı'nın ışıne gelmez Oyleyse Mustafa Kemal Atatürk'e "antiem- peryalist değiMir" ya da yaptığı savaşlara, "anti- cmperyalist bir savaş değildir" dıyebılır mıyız 9 Işı Turk-Yunan sav aşı boy utlannda dar bır çer- çevede görmeye çalışanlar Yunanlının arkasın- dakı emperyalıst devletlen nıye gormuyorlar Mustafa Remal ın demokratık devnm hareketı- nın tanh ıçındekı oluşumunu ve dınamızmını yal- nız asken değıl, ekonomık, sosyal, kulturel bü- tun boyutlan ıle ele alıp ırdeledığımızde annem- peryalıst olduğunu göruruz Yuzyılımızın son gunlennde "küreselleşnıe" yutturmacasının altında yatan somuru gerçeğını gormezlıkten gelerek bu hareketı "modası geçmiş düşunce" gıbı gormeye çalışmak safdıllık olur Çunku, "Dunya ekonomisi buy udükçe en kuçuk oyuncuların gucu artıyor" dıyen Global Para- doks'un yazan John Naisbittbıle tekelleşmenın geleceğınden gerçek anlamda kuşkulu Adam bu- nun ıçın boşuna yenı seçenekler (altematıfler) onermıyor Ne dıyor "_En küçükekonomioyuncusu olan girişimcinin incelenmcsi, bıiyük kiiresd ekono- minin nasıl işlediginin incelenmesi üe birleşecek." Bence bunun anlamı, kuçuk gınşımcıyı bağnna basmak değildir herhalde, tam tersı, kuçük gın- şımcının evınde kaynayan tencerenın bıle dene- tım altında olmasıdır Hanı dıyorum, Anadolu thtılalı'nın antıemper- yalıst yonunü bır daha gozden geçırsek 1 TARTIŞMA Çok-eşli" politikacılar! S ayın Kanal D yetkılılennın, Sayın Başbakan Devlet ve Adalet Bakanlannın, Sayın TBMM Genel Başkanı nın ve Sayın Mıllervekıllennın dıkkatıne Yurttaşın ozel yaşamının TC Anayasası'nda yer alan gızlılığı ve dokunulmazlığı ılkesının, çağdaş toplum duzenının aslı nıtelıklennden bın olduğu goruşundeyız Bu bağlamda kışılenn özel yaşamlannın TV ekranlannda kamunun gozlenne sergılenmesmı, ınsan onurunu zedeleyıcı bır çarpıklık olarak değerlendırmektey 1z Ancak evlılık yalnızca bır ozel yaşam etkınlığı değildir' "Evlilik" aynı zamanda tum toplumlann temel bınmı ınsanın uretıldığı ve yetıştınldığı aıle ortamının kokundekı toplumsal ve hukuksal kurumdur1 Bu nedenle tum ulkelerevlılığın kurulmasını ve dağılmasını yasal duzenlemelerle belırler Kadın-erkek tum yurttaşlann yasa onunde eşıtlığıne dayanan çağdaş devlette bır erkeğın çok kadınla evlenmesı - uygulanabılmesını bırakın- düşünulemez bıle 1 Çeşıtlı nedenlerle eşıyle yetınmeyıp başkalanna yonelen kışının bağlantılannın yalın halını. yanı duygusal ya da bedensel sevgı ılışkılennı yargılamak, bu ılışkılen mahkum etmek y a da onaylamak. kamunun tartışma konusu değildir, olmamalıdır1 Ancak kımı pohtıkacılann tek eşle yetınmeme durumlannın adını "evüük" koymak, dunımu bır evlılık tûrü gıbı görmek ve yansıtmak, olaya cınsıyetler çelışkılennın bayatlamış espnler ve sulandınlmış kalıp açıklamalanyla yaklaşıp temeldekı hukuksal duzen karşıtlığını goz ardı etmek, "herkese farklı hukuk" kargaşasını meşrulaştırmaya, çağdaş dev letın hukuksal ışleyışını çarpıtmava yönelık bır Bunalımm çözümülkemız, W | ^ cumhunyetın I I en onemlı I I bunalımmı ^ ^ ^ yaşamaktadır Ekonomık sıkıntılann otesınde, etnık ve ınanç yonunden bır aynşma surecıne gınlmış bulunulmaktadır Turkıye Cumhunyetı vatandaşı olmak, ınsanlanmıza yetennce guvence vermemektedır Bu durumda kışıler alt kımlıklerde can guvenlığı. ış guvenlığı ve mutluluk arayışlanna gırmışlerdır Mevcut sıyasal sısteme ve kadrolara olan guvensızlık bu aynşmanın ıvmesını hızlandırmıştır Yıllardır kendısını yenıleyemeyen, bu nedenle de hemen tamamen bır olıgarşık yapılanmanın ıçensıne gıren sıyasal sıstem, ınsanlanmızda umut kınklığına neden olmuştur Bu olıgarşık yapılanma, adaletsız ve çok sık değıştınlen seçım sıstemlen sonucunda ıstıkrarsızlığa da neden olmaktadır Merkez yoklaması, kontenjan adaylığı, orgutlen gorevden alma gıbı uygulamalar dınamık unsurlann sıyasetten uzak durmasına neden olmuştur Mevcut vasalar, gençlenn, memurlann, ünıversıte ve sendıkalann aktıf sıyasete gırmelenne engeldır Bu engelleme de sıyasal yaşamımızda kalıte erozyonuna neden olmuştur Tüm bu olumsuzluklann sonucu gelınen noktadır Sıyasal sıstemın kendısını yenıleyebılmesı yonünde hıçbir cıddı ve ınandıncı çabanm olmaması nedenıyle depolıtıze, şaşkın bır toplum yapısı oluşmuştur Bugûn en buyük sıyasal partı "kararsız seçmen" kıtlesıdır Bu kıtleye dınamızm kazandırabılırsek bugunku "tüketen, bekleven, suskun, lumpenleşme surecindeki örgutsuz" toplum yapısını. "ureten, katılan, demokrat, örgûtlu" toplum yapısına donuşturebılınz Bu bağlamda Atatürkçü Düşünce Dernekieri'ne tanhsel bır gorev adımdır1 Bu çerçeve ıçınde, Kanal D yayınlannda çok eşlı sozde "evliliğin" propagandasını yapan, çağdaş demokrasının bıreye ve onun yasal korumasına verdığı onemı, ınsan haklannm ve ınsanlar arası eşıthğın once ıkı ınsanın ılışkısınde başladığını kavrayamamış, TC Anayasası'na, TC Medenı Yasası 'na ve T C Ceza Yasası'na açıkça meydan okuyan, Refah Partısı'ne mensup bır mılletvekılı hakkında oncelıkle TBMM Sayın Başkanf nın, Sayın Başbakan'ın. kadından sorumlu Sayın Devlet Bakanı'nın ve Adalet Bakanı'nın ne duşmektedır Çunkü Atatürkçü Düşunce Derneklen çatısı altında, kışıler sıyasal partılerde bulamadıklan özgurluğu ve duşünce uretımını yaşayabılırler Uretken bıreyler toplumda yaşanan buyük bunahrru aşmamızı sağlayacak yenı bır "kuvayı milBye" ruhu ve coşkusu yaratabılırler Mevcut aynşma surecindeki toplumsal olgu, cumhunyetımızın ılk kuruluş ılkesının yaşama geçınlmesı ıle yeniden butünleşmeye yoneltılebılır Çunkü Ataturk ve arkadaşlan, Türkıye Cumhunyetı devletını bır ırk devletı, bır dın devletı olarak kurmamışlardır Türkıye duşundüğünü merak edıyor, TBMM'nın sorumlu tum organlanna yasal görevlennı saygıyla anımsatıyoruz Kanal D ılgılılennden ıse bır ıstemımız var Guzel yuzlu -zarafetı tartışılsa da- goz alıcı kılıklar kuşanmış bayan sunucular, hoş seyırlıkler olabılır' Ancak bu toplumda onemlı bır kesımın, beynını kendı cınsının hak ve ozgurlukJen konusunda bılgı ve duşunceyle donatabılmış bayan sunuculan ızlemek ıstedığmı unutmasınlar1 Çağdaş Yaşamı Destekleme Derneğı Ankara Şubesı Cumhunyetı devletı, Mısakı Mıllı sınırlan ıçındekı tum ınsanlan, hangı etnık yapıdan gelırlerse gelsınler, hangı ınanç ozellığınde bulunurlarsa bulunsunlar, aynı saygı ve sevecenlıkle kucaklayan, hepsıne eşıt mesafede yakın olan. demokratık, laık, hukukun ustünluğü ılkesının yaşama geçınlmesmı hedefleyen, egemenlığın halkta olduğu bır sıyasal bılınç dev letı olarak kurulmuştur tşte gun, bu ılkelenn yeniden yaşama geçınlme gunudur Dr. Soyer Şimşek Atatürkçü Duijunce Derneğı Mersın Şube Başkanı PENCERE . . .İnsan Çocuk Gini Ruhi Su'dan once aydınlarımız turku soylemez- lerdı, çoğu kışı hor gorurdu turkuyu.. Bır okul açtı Ruhı Ondan sonra gelen aydın turkuculenn tumu 'Ru- hı Su okulu'nöa yetıştıler Eskıden turku bestelenmez yakılırdı, herturkunun ezgısınde bır yara ızı sezılır Ruhı Su "Çamdan Sakız Akıyor" turkusunu çok guzel soylerdı O yana da donder sar beni Bu yana da donder sarbeni Sağ yanımda yaram var Sol yana donder benı Turkunun bu dortluğu soylenırken, çoğu kışının akiına sol gelırdı Sol yaralıydı.. Yıne yaralı. Eskıden zıpır soylular, suratlannı bıçakla çızdınr- lermış Şovalyelık donemınden ben duello bır tur koksuz kahramanlığın gostergesıydı, yuzdekı yara ızı, yığıtlık nışanı gıbı taşınıyordu Fransızlar bu tur yara ızıne "balafre" dıyorlar, bır ara "Balafre" adın- da ıç gıcıklayıcı bır koku çıkanp pıyasaya surmuş- lerdı Ancak her yara ızı kahramanlığın nışanı değildir, kımı yaramazlığtn gostergesıdır Her çocuk gıbı, kuçukken ben de sık sık duşup yaralanırdım, once kanardı yara, sonra kan pıhtıla- şırdı, bırkaç gun geçınce kabuk bağlar, kaşınmaya başlardı Yaranın kabuğunu kaldırmak gudusu her çocukta ganp bır duygu, dayanılmaz bır ıstek yara- tır. Yaranın kabuğuyla oynamaya başJardım. Annem - Dokunma oğlum, derdı sonra ızı kalır.. - Kalsın!. Babamın arkadaşlan arasında, "Bınncı Dünya Sa- vaşı"nın ya da "IstıklalHarbı"n\n yara ızlennı taşıyan- lar vardı, kımısının bedenınde şarapnel parçalan bu- lunduğu soylenırdı, mevsım donemlerınde o yerler sızlamaya başlarmış Arkadaşlanmın arasında kımısı, yuzunde "şarkçı- banı" ızıyle dolaşırdı O donemde damga gıbıydı şarkçıbanı • Yaşadıkça, yara ızlennın yalnız ınsanın bedenınde olmadığını anladım, çocukluğun saf cennetınde ya- şarken duşup dızını yaralayan kuçuk, ılerde başına nelenn geleceğını bılemıyor Yaşamak nedır kı' Duş kırıklıkları Yıkılmış tutkular. Kınk sevıler Yıtınlmış dostluklar Unutulmayacak olumler Uçup gıden sevgılıler Acılı aşklar Insan yaralana yaralana yaşar Çunku yaşam, tam bır savaş meydanıdır, yaralan- madan yaşamak olanaksızdır Pekı, ınsanın yureğını açıp baksanız, geçmışın ya- ra ızlennı gorebılır mısınız? Hayıri. Çunku ınsan çocuk gıbı Yureğı yaralandıktan kısa bır sure sonra, akan kan duruyor, pıhtılaşıyor, aradan zaman geçınce yara kabuk bağlıyor, kaşınmaya başlıyor Yaranın kurumuş kabuğunu çocuksu bır guduyle kaldınnca, altında yenı ve taze bır ten oluştuğunu goruyorsunuz Bereket zaman akıyor Ya dursaydı?.. CANLARA VE DOSTLARA TATİL OLANAĞI : Denız ve orman manzaralı lux odalanyta •^p'Arıtrnalı yüzme havuzuyla Damak zevkınıze hrtap eden restorantyla Tunsök merkezlere sureklı ve kolay ulaşımıyia •W"Tıcan yaklaşımdan uzak hızmet anlayışıyla otelımızde sıze harıka bır tatıl geçırteceğız Paranız cebınızde kalacak sazıyla sözuyle sız canlar bırlıktehğın güzellığını yaşayacaksınız Çam Ormanıyla denızın elele tutuşup ayak- larınızın attına uzandığı Kuşadası-Davudlar Otel KELEBEK te tatılınızı geçırınız, romatızma nefes darlıği ve stresınızı burada bırakıp gıdınız Daha ne ıstıyorsunuz' Gelın Candostlar bu tatıl bırlıkte olalım YATAK + KAHVALTI = 450.000 TL. YARIM PANSİYON = 600 000 TL. Tel : 0.256.512 43 38 Telefax: 0.256.518 36 20 Not BugınşımKuşadasıHacıBektaşDerneğı katılımıyla gerçekleşmektedır İLAN BURHANİYE ASLİYE HUKUKHÂKİMLİĞİ'NDEN 1994 159 Davacı Makbule Zeka tarafından mahkememıze ıkame edılen gaıplık davasının yapılan duruşmalann- da venlen ara karan uyannca, Davacı dava dılekçesınde babası Bahtıyar'ın baba- sı Hamıt Hamıt'ın eşı Aynıye, Hamıt'ın çocuklan Gule oğlu tspana ve kızı Hacer babası ıle bırlıkte Ça- nakkale zafen sırasında gelıp Karaağaç Köyü'nde ıs- kan ettıklennı, babası ve kendısınınkaydının Gomeç- Annutovacılt 010/04, aıle sırano 430sıra, no 6'da nüfusa kayıth olup adı geçen kışılenn gaıplığıne ka- rar venlmesını ıstemış olduğundan, Murat oğlu Hamıt, Hamıt eşı Aynıye, Hamıt kızı Gule, Hamıt oğlu Jspana. Hamıt kızı Hacer'ı tanıyan- lann ve adreslennı bılenlenn MK'nın 32 maddesı uyannca ışbu 2 ılanınyapıldığıtanhtenıtıbaren 1 yıl- lık sure ıçınde mahkememıze bıldınlmesı, aksı tak- dırde gaıplıklenne karar venleceğı ılanen teblığ ol- unur Basın 29402
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle