Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 30 HA2İRAN 1995 CUMA
OLAYLAR VE GORUŞLER
Bir okuma
MELIH CpVDET ANDAY
A
nkara Buyukşehır Bele-
dıye Başkanı MeühGök-
çek'ı zı>aret ederek, Hı-
tıt Guneşı'nın Turk tan-
hındekı >ennı ve onemı-
nı anlatan Sa>ın Btilent
EcevH'ı yurekten kutlanm
Gazetemızde okuduğuma gore Bulent
Ecevit, Buyukşehır Beledıye Başkanı'na
şu bılgılen vermış
"Malazgirt savaşrv la. Anadolu'da Tıirk
egemenligini kuran Selçuklular, Hıtitle-
rin, Asuriulann. Yunanlılann, Romalıja-
nn, Bizanslılann ve daha nıcelerinin bu
topraklardakı kultur ve sanat birikimini
özumsedıler. Çın, HinU Fars ve Arap kay-
naklarının da katkısıy lazenginleşen ken-
di kulturlerinı ve sanatlarını Anado-
lu'nun o engın bırikımine kanp veoi sen-
tezlere ulaştılar. Anadolu'nunhalkıylada,
uv garlıklany la da kav naşarak bu toprak-
lann geçmışı ık> geleceğını butunieştırdi-
ler."
Daha ne desın' Yetmez mı1
Sayın Ecevıt, "Anadolu halkıyla kay-
naşarak" dıyor haklı olarak Bunun ter-
si duşunulebılır mı9
Selçuklular 1071 'de
gırdıklen Anadolu'da yoksa butun halkı
kılıçtan mı geçırdıler9
Boyle bır kıyımın
sozünu eden bır tek tanhsel belge yok-
tur
Dunyanın her yennde olan, burada ol-
muştur, yenı gelen, yerleşık olanla kay-
naşmıştır
Atatürk'ten ben, yurdumuzun tanhı,
ulusumuzun tanhıdır Bundan vazgeç-
mek surekhlığımızı tehhkeye duşurur
Başka bır yurdumuz varmış gıbı davran-
maktan sakınmalı>ız
O>sa Ankara Buyukşehır Beledıye
Başİcanı tam tersı anlavışta dıvor kı
- Ancak biz Tıirk tarihini 1071 "den son-
ra kabul edıyoruz. Dunyadakı hjçbir miJ-
let,egemen olduğu topraklardakı eski uy-
garlıkları kendine sımge seçmez. Bunun
ırkçılıkla bır ilgisı yok. Biz egetnen oMu-
ğumuz topraklara kendi simgenıizi yer-
leştirmek istıyoruz.
Ben Sayın Gokçek ın adını, Ankara
Buyukşehır Beledıye Başkanı olduktan
sonra duydum, ondan once Anadolu ta-
nhı, uygarlık tanhı ustune araştırmaian,
çalışmalan varmıydı,bılmıyorum "Biz"
dıye konuşmasının anlamını çıkarama-
dım da onun ıçın söylüyorum bunu
Ankara Buvükşehır Beledıye Başka-
nı'nın "Dunvadakı hıçbir millet egemen
olduğu topraklardakı eskı uvgariıkları
kendine stange seçmez" sozu uzennde bı-
raz durmak ıstıyorum
Şuncasını soyleyeyım Ingılızler,
Ada'nın tanhını Ingılız tanhı sayarlar,
boyle oğrenır, boyle oğretırler Ada'nın
bılınebılenen eskı halkı ıse tS6 yuzyıl-
da başlayan Anglo-sakson akımlanndan
once Bntanya'da yaşayan "Britonlar"dır
Bunlar. tngılızlennyurdunaadlannı ver-
mışler, daha ne olsun1
Bızler ıse, Hıtıtlenn çanğını ve çıkn-
ğınıyüzyıllarca kullandık, onlann çocuk-
lan, torunlan bugun Kızılırmak büklumu
ıçınde yaşıyorlar Bu durumda, "Hayır,
bizTurkuz!" demek, kuşkusuz, ırkçılık-
tır
• ••
Gazetemızın 18 Hazıran tanhlı sayı-
sındadostum EnisBatur'un guzel bırya-
zısını okudum Nasıl karşılanacak dıye
merak edıyorum
Konu şu Bır müzıkçının, "Ben müzik
sevmem" demesı, bır şaınn, "Ben şür
sevmem" demesı ne demektır9
Bılmıyordum, Sayın Batur anlatıyor
"Mozart'ın yaşam öyküsunde bir
anekdota rastlamıştun: 'En çok hangı
muzığı seversınız'*' sorusuna, üstadın,
"Ben aslında muzıkten hoşlanmam' ya-
nıünı verdiğini anımsıvorum."
Dunyanın en buyuk muzısyenlennden
bın nasıl olur da muzık sevmez9
Sevme-
dığı bır ışı nasıl yapmış, peki9
Bu sorulann yanıtlan bulunamaz, bu-
lunsa da ıse yaramaz
Enıs Batur şoyle dı>or "_ gorunen
anlama, karşunıza çıkan ilk anlama çok
fazla guven duyamayız. Dediği bu beîki
ama demek istediği ne?"
Tırnak ıçındekı bu sozler. Mozart'ın
yanıtı ıçın değıl, benım bır yazım ıçın
söylenıyor gerçekte Ben de "Üstelik şi-
ir sevmem ben" dıye yazmıştım
Yazmıştım da. Oktay Akbal'dan sert
bır karşılık gelmıştı "Bir şair nasıl şür
sevmez!" dıye sormuştu dostum Akbal
Enıs Batur konuyu çok guzel aydınlat-
mış Ben de şunlan eklemek ıstıyorum
Sandığıma gore, yaratma, gerçekte
karşıçıkmad.r, karşıçıkmaısebeğenıl-
meyen sanat ıçın ortaya konur
Hıç bır sanatta ılen gıtme yoktur. sa-
dece değışmedır sözkonusu olan Dıye-
lım Mısır yonutu mu daha guzeldır, Ro-
dın yonutu mu sorusuna yanıt buluna-
maz Ama değışıklığe uğramayan sanat
çoker
Ben şıın sevmedığımı soylerken bunu
anlatmak ıstemıştım Başka turlu nasıl
şaır olabılırdım1
Garip akımı da bır tür
şııre nefretten doğdu
İonesco'nun bır sözûnü anıyorum şım-
dı
Lyumsuz tıyatronun bu ılgınç yazan
şoyle dıyor
"Çocukluğumda ailem beni Bukreş'te
tiyatrova gotürardü. O gunlcrdc gördü-
gumoyunlardan nefrrtetmıştım. Buyuz-
den oyun vazan oldum."
• • •
Arkadaşımız Mustafa Ekmekçi'nın dıl
sorunumuz ustune Prof Cem Eroğul ıle
gerçekleştırdığı konuşmalan kıvançla
okudum
Dostum Ekmekçı, 18 Hazıran tanhlı
gazetemızde şöyle dıyor
"Turkiye'de Osmanlı'dan beri dil ile
din çatısagekli. 1876 Anayasası'nda, dın
onde.dilsoyle DevletınışlenTurkçeya-
pılır gibi, kıyıda bir maddede, arkalar-
da yer almıştı. 1923'te Cumhuriyet flan
edilirken, yapüan anayasada De\ letın
dını tslamdır, dılı Turkçedır denilerek
bir eşitlik sağlandı. Burada başabas geli-
yoıiardı. Daha sonra, 'Dını Islamdır'
tumcesi kalktı, Turkce sivrUdL Ataturk
döneminde de, lnonu doneminde de hep
boyle oldu. 1945 Anayasası'nda, Turkce
en başanlı donemıni yaşadı, taa Demok-
ratlann ıktıdara geldıklen 'karşı-devn-
me değm. Ezan 1950"de Arapcalaştınl-
dL Anavasa 1952*de, Osmanbcaya çevril-
di yeniden. Bu, 1960 devrimüıedeğin sür-
dü."
Ekmekçrnın bu yazı dızısını, özellık-
le Turkçeleşmeğe karşı olanlann okuma-
lannı ısterdım
•••
Işte gazeterruzın 18 Hazıran tanhh sa-
yısı benı bu yazılarla hem coşturdu, hem
kıvandırdı Elbet bu kıvanca arkadaşı-
mız Şükran Soner' ın Şakir Eczaabaşı ıle
yaptığı konuşma da katkıda bulundu
Yazımı burada bıtırdığımı sanıyordum,
TV'de bır konuşma kulağımaçarptı Ma-
sadan kalkıp TV'nın karşısına geçtım
Geçtım ve dınledıklenme ınanamadım
Konuşmacının.
- Meclis'teki 24. madde tarbşmalanna
ne dersiniz?
sorusuna, ANAP Başkanı Mesut Yıl-
mazşu yanıtı verdı
- CHP laikuğj sömüruyor, RP dim. Biz
ise bu ikisi arasında bir uzlaşma anyoruz.
Laıklık somurulmez, somurulemez
Dın somurulur Ne demek ıstıyor ANAP
Başkanı9
Laıklık ıle dın arasında uzlaşma
aramak ne demektır9
Laıklık ya benım-
senır ya benımsenmez, bunun uzlaşması
yoktur Ne demek ıstıyor ANAP Başkanı9
Anlayamadım
ARADA BIR
ÖZGÜNÖZGÜR Tanhç,
Uzun, İnce Yolda...
Oyuncaklar Çocuklann en temel gereçlerı Bo-
zup yaptıklan, denedıklen, yaşamın değışık alanla-
nnı onlar aracılığı ıle sınayıp, oğrendıklen gereçler
Eğrtsel ışlevı olan ruhsal doyum sağlarken, oğre-
ten
Çocukluğunda yetennce oyun oynamamış, ozel-
lıkle, kendı yaptığı oyuncaklaria yaşamı sınamamış
çocuklann ruhsal oluşumunda bır şeyler eksık kal-
mıştır Buyuyunce bu eksıklığı duyumsar, yaşar
Bır de buyuklerın oyuncakları var Çocuklannkının
tersıne, ozgurleştırıcılığı eğıtıcılığı ruhsal doyum
sağlayıcılığı olmayan, bağımlılaştırıcı korieştırıcı,
uyutucu ozellığı olan Televızyon 900'lu telefonlar,
şans oyunlan, boyalı basın v b
Insanlann ayağı yerden kesık, tozpembe evren-
lerde kulaç attığı alanlar Sorgulamadan, duşunme-
den, yordamadan Hoş, bunlan yapabılmek ıçın
onemlı ve vazgeçılmez bır alışkanlığm olması gere-
kır Okumak ve duşunmek "Okumuyorsanız tar-
tışmayaltm'" ozlu sozu ne guzel yansttır bu gerçe-
ğı Okumak ve duşunmek gıbı bırbırını tamamlayan
ıkı eylemın olmadığı yerde, yukarıda sozunu ettığı-
mız, daha da pek çok ba ğımlıhğın oluşması kaçınıl-
mazdır Vebubağımlılıklarsurdukçeoınsanların her
defasında, yeniden yeniden gerçeğın acı yuzuyle
karşılaşmalan, bır kısırdongu ıçınde olumsuzluklar-
dan anlamsız, bomboş bır evrenden kurtulmaları
olanaksızdır
Kendine ozguluğuyakalayamamanın, "kendı ola-
mama"n\n getırdığı boşljktur, bu can sıkıntısı Boy-
le olunca da yaratıcı, uretıcı yaşamın gıdışını ozgur
duşuncenın aydınlığında kavrayıp, yorumlayan, çı-
kanmlara varan dopdolu bır yaşamın yerını, 'bırey'
olamamışlığın boşluğu yavanhğı, açmazları alır O
zaman da yaşam, yaşamlıktan çıkar bağımlılıklara
yenı kışıler katılır, bu zıncır boylece uzar gıder
Sonra sonra da her şey bır "yazgı" olur çıkar" "Ne
yapalım,yazgımızböyteymış"ya\<.\nmas\ Aynı ba-
ğımlılıklargıbı, kolaycı, ıçı boş, rahatlatıcı ozellığı olan
savunular Işte boyle bır çozumlemenın guvenlığı
(!) ıçınde, yenı tokezlemelere dek pupayelken
Yaşamı dennlığıne ve enıne-boyuna algılayıp yo-
rumlamayan ınsanlann dolu dolu bır yaşamın mut-
luluğuna enşmelen olanaksızdır Bu dolu doluluk
nasıl sağlanacak"? Oncelıkle çocuklara, gençlere
okumanın, duşunmenın tadını omeklık ederek du-
yumsatmak Doğası gereğı soru sorma, oğrenme
etkınlığıne açık olan çocuk, bu ozellıklen koreltılmez,
desteklenırse, gelışım olanakları yaratılırsa, ışte o
zaman her çocukta ozgun kışılıkler boy verecektır
çıçek bahçelen gıbı Kışılığıne saygı duyularak ye-
tıştınlmış, okuma-duşunme etkınlığının tat verıcı yo-
lunda ılerlemekte olan bıreyler demokratık bır top-
lumun da temelını atacak, demokrasının guvencesı
olacaklardır Insan o zaman yazgı çemberını kıra-
cak, bağımlılık zıncırını çıkarıp atacaktır "Kendı
ayaklan uzennde" bır 'ben' olarak var olmanın, ya-
şamı guzelleştırmenın eşsız tadını yakalayacaktır
Bu uzun-ınce yolda ılkelerınden, değerlerınden
odun vermeden gerçekleştırılecek ılerlemeler, ya-
şam boyu surecek olan aşamalarda guç ve soluk
katacaktır bıreye
Insanca bır yaşamın kurulabılmesı gelıştınlmesı
ıçın, haydı okuma-duşunme-uygulama etkınlığıne1
İLAN
T.C.
BAKIRKÖY 7. AŞLÎYE HUKUK
HAKİMLİĞİ'NDEN
1991 394 es
1993 757 k
Davacı Celal Altun vekılı tarafından Nun Guneş
aleyhıne açılan hukmen tescıl davasının yapılan açık
yargılaması sonunda Bakırkoy, Gungoren, 1 pafta,
12078 parsel nolu tapu kaydında davalının mevcut
bulunan 218/975 hıssesınden 24 975 hıssesının ıpta-
lı ıle uzenndekı takyıtler bakı kaltnak kaydıyla dava-
cı adına tapuya kayıt ve tescılıne, 24 975 hıssenm da-
valı tarafından 12078 no'lu gaynmenkulde mevcut
bulunan 218/975 hısseve tekabül eden yer dahılınde
1 bodrum 1 zemın 4 normal kattan muteşekkıl ıkı
blok halmde ınşa edılmış bulunan 4 dukkân ve 36 da-
ıreden oluşan ve uzennde kat mulkıyetı ıle ırtıfakı
kurulmamış bulunan ana gayrımenkulun dosyada
mevcut 24 9 1993 tanhlı krokıde kırmızı boya ıle bo-
yanan 4 normal kattakı yola cephelı B 18 no'lu da-
ıreyetekabul ettığınınyazılmasına kararvenlmışolup
kendısıne teblıgat yapılamayan davalı Nun Guneş e
ışbu karar teblıgat yenne kaım olmak uzere ılanen teb-
lığolunur 26 6 1995
Basın 29429
Canlı tarihe küçük bir yolculuk...
Dr.İ.GÜVEN KAYA Boğozıçı Ümversıtesı
1917 yılı Mart ayının sonlandır Istanbul'un
sıslı veyağmurlu havası Babıâlı'nın uzenne 1yı-
ce çoreklenmış lçende Talat Paşa'nın ıçı ıçıne
sığmıyor O kadar canı sıkkın kı kabul gunu ol-
duğu halde Bekir Sami, Mazhar ve Azmi Beyle-
n huzuruna kabul etmıyor Adamlar. ozel kalem
müdurunun onunden soylene soylene gidıyorlar
Cephelerden gelen haberler hıç de ıç açıcı de-
ğıl. en son Irak cephesınde ordu bozguna uğra-
mış ve on gun once Bağdat, lngılızlenn elıne geç-
mış Bununla bırlıkte olayı basına sızdırmamak
ıçın Saray on gündur her turlu yola başvurmuş
fakat şu aşamada yapabıleceklen bır şeylen kal-
mamış Çunku geçenlerde Malumafçı Baba Ta-
hır'ın şâkırdı Vunus Nadi Bey ın kulağına karsu-
yu kaçmış olmalı kı duyduklan ıle ılgılı bır yazı
kaleme almış kamuoy unu da ıy ıden tyıye etkıle-
mış Oysa Talat Paşa'nın gozunde Irak'ın "Bal-
kan Harbi'nde kav bedılen Rumelı v e adalara nis-
petle ne maddi ne de manev1 bakımdan oy leonem-
li bir kıymeti de yok!"
Iş bu kadarla kalsa ıyı, aynı gun oğleye doğru
âyân uyelennden Seyit ve İbrahim Bey 'le bırlık-
te koskoca Ferik Hfisnıi Paşa, Şehremını Bedri
Bey'ı yanlanna alarak huzura gelmışler ve "tt-
haİat ve İhracat Heyeti"ndc gorevlı burokratlann
savaşı fırsat bılerek yaptıklan pıslıklen sayıp dok-
muşler Hukumetın yardımı ve destegı ıle dışan-
dan "payitahta" getınp sattıklan malîara her gun
yenı zamlar yapıyorlarmış Adamlar bununla da
yetınmeyıp yuzsuzluğu daha da ılen goturmuş-
ler sankı hukumetı yok sayarak "İstanbul Heyet-
ler\Ierkeziyesi"ıle"Şehremaneh'nevenneyıta-
ahhut eyledikleri hisscnin tenkisi" konusunda
açıktan açığa tavır koymuşlar Bedn Bey'e gore
adamlann bu ısteâine boy un egilırse Emanet Da-
ıresı "suyu çekilmış değuTnene" donecekmış
Şımdı ne yapacaktır Talat Paşa
9
Oradakılere
doner "...İttialat ve İhracat Heyeti'ne girenlerin
hepsi uç sene once meteliğe kurşun atan suflâ (aşa-
ğılık) liderierdi. Bugun cumlesı hatın sayılan zen-
ginler sırasına geçtiklen halde kendilerine servet
ve şeref bahşeden cemiyetle hukiımetin umur-ı
mühimmesinde sarfedilmek uzere taahhut ettik-
leri hisseyı vermekten imtina eyiemeterine insan
nasıl hıddet etmcsin'.."
Şımdı bu adamlara odun vererek devletı onla-
nn nazannda kuçuk mu duşurecektı. voksa bu ışı
kokten mı halletmeye gıdecektı
9
Bedn Bey'e talımat vererek tum kazançlanna
hemen el konulmasını, dırenen olursa - Mudafaa-
yı Mıllıye Heyet-ı Daıresı azalan dışındakı - bu
ışten kazanç sağlayan tuccarlann hemen Meh-
terhane'ye kapatılmasını emreder
Aslında, Tanzımat'tan ben yabancı sermayenın
bekçılığını yaparak gun geçtıkçe daha da guçle-
nen bu çıkar çevrelenne karşı Talat Paşa'nın ba-
şanlı olamayacağı baştan bellıdır Ustune ustluk
onlann lehıne, bır de kaybedılen bır savaş vardır
Mondros Mutarekesı nden bırkaç gun sonra Ta-
lat Paşa, Enver ve Cemal Pasa ıle bırlıkte Alman-
ya'ya kaçarken aynı çevre Izzet Paşa kabınesını
beğenmez ve yenne Tevfik Paşa kabınesını ku-
rar Onlara bu da yetmez, (şu sıralarda bellı çev-
relenn bır yerlere koyamadığı) Ingılız yanlısı
"Hûrriyet ve ltilafçılar"ı guçlendırerek Damat
Ferit hukumetını (22 parçası tngılız donanma-
sından oluşan 55 parça Itılaf Devletlen donanma-
sı desteğınde) ıktıdara getınrler Bırkaç gün ıçın-
de "İttihat veTerakki Fırkası'na" bağlı olmakta
dırenen yuze yakın ınsanı tutuklatırlar Kımılen
olağanüstu mahkemelerde yargılanır, mahkûm
olurlar, kımılen ıdam edılır Doğal olarak bu
ıdamlarda trajık olaylar da yaşanır, Yozgat (Bo-
ğazlayan) mutasarnfı vekılı Kemal Bey'ın, söz-
de Ermenı kıyımı ıle ılgılı haksız yere kurban
edılışı gıbı
Gorünuşte iktıdarda "Hûrriyet ve İtilaf Fırka-
sı" vardır. ama Artila tlhan'ın dedığı gıbı
"™ he> gidi hey
mulk sözde Osmanh'nın ama
\laman'ın elinden
İngiliz alıyor..."
Yanı Batı, yıne Attıla flhan'ın deyımı ıle "ya
Enver'i anyor ya da Damat Ferit'i".
Pekı, kımı aramaz Batı
9
"_.Efendiler, gorulüyor ki bu kadar kesin ve
vüksek bır zaferden sonra biJe, bızi banşa kavuş-
maktan engelleven nedenler. doğrudan doğruya
ekonomık nedenlerdır, ekonomık duşuncelerdir.
Çunkiı bu devlet, bu ulus. ekonomık egemenlıği-
ni sağlarsa, o kadar guçlu bir temel uzerine yer-
leşmi; ve geüşmeye başlamış olacakbr ki, arök
bunu yerinden oynatmak mumkun olmayacaktır.
Işte duşmanlanmızın, gerçek düşmanlanmızın
bir turlu rızagosteremedikleri,onaylayamadıkla-
n budur_."
Işte Mustafa Kemal'ın 17 Mart 1923 yılında
söyledıklennm bır bolumüdur bu sozler Elbette
Batı bunu aramaz Bunu soyleyen kışı Batı'nın
ışıne gelmez
Oyleyse Mustafa Kemal Atatürk'e "antiem-
peryalist değiMir" ya da yaptığı savaşlara, "anti-
cmperyalist bir savaş değildir" dıyebılır mıyız
9
Işı Turk-Yunan sav aşı boy utlannda dar bır çer-
çevede görmeye çalışanlar Yunanlının arkasın-
dakı emperyalıst devletlen nıye gormuyorlar
Mustafa Remal ın demokratık devnm hareketı-
nın tanh ıçındekı oluşumunu ve dınamızmını yal-
nız asken değıl, ekonomık, sosyal, kulturel bü-
tun boyutlan ıle ele alıp ırdeledığımızde annem-
peryalıst olduğunu göruruz
Yuzyılımızın son gunlennde "küreselleşnıe"
yutturmacasının altında yatan somuru gerçeğını
gormezlıkten gelerek bu hareketı "modası geçmiş
düşunce" gıbı gormeye çalışmak safdıllık olur
Çunku, "Dunya ekonomisi buy udükçe en kuçuk
oyuncuların gucu artıyor" dıyen Global Para-
doks'un yazan John Naisbittbıle tekelleşmenın
geleceğınden gerçek anlamda kuşkulu Adam bu-
nun ıçın boşuna yenı seçenekler (altematıfler)
onermıyor
Ne dıyor "_En küçükekonomioyuncusu olan
girişimcinin incelenmcsi, bıiyük kiiresd ekono-
minin nasıl işlediginin incelenmesi üe birleşecek."
Bence bunun anlamı, kuçuk gınşımcıyı bağnna
basmak değildir herhalde, tam tersı, kuçük gın-
şımcının evınde kaynayan tencerenın bıle dene-
tım altında olmasıdır
Hanı dıyorum, Anadolu thtılalı'nın antıemper-
yalıst yonunü bır daha gozden geçırsek
1
TARTIŞMA
Çok-eşli" politikacılar!
S
ayın Kanal D
yetkılılennın,
Sayın Başbakan
Devlet ve Adalet
Bakanlannın,
Sayın TBMM Genel
Başkanı nın ve Sayın
Mıllervekıllennın
dıkkatıne
Yurttaşın ozel yaşamının
TC Anayasası'nda yer
alan gızlılığı ve
dokunulmazlığı ılkesının,
çağdaş toplum duzenının
aslı nıtelıklennden bın
olduğu goruşundeyız Bu
bağlamda kışılenn özel
yaşamlannın TV
ekranlannda kamunun
gozlenne sergılenmesmı,
ınsan onurunu zedeleyıcı
bır çarpıklık olarak
değerlendırmektey 1z
Ancak evlılık yalnızca bır
ozel yaşam etkınlığı
değildir' "Evlilik" aynı
zamanda tum toplumlann
temel bınmı ınsanın
uretıldığı ve yetıştınldığı
aıle ortamının kokundekı
toplumsal ve hukuksal
kurumdur1
Bu nedenle tum
ulkelerevlılığın
kurulmasını ve dağılmasını
yasal duzenlemelerle
belırler Kadın-erkek tum
yurttaşlann yasa onunde
eşıtlığıne dayanan çağdaş
devlette bır erkeğın çok
kadınla evlenmesı -
uygulanabılmesını bırakın-
düşünulemez bıle
1
Çeşıtlı nedenlerle eşıyle
yetınmeyıp başkalanna
yonelen kışının
bağlantılannın yalın halını.
yanı duygusal ya da
bedensel sevgı ılışkılennı
yargılamak, bu ılışkılen
mahkum etmek y a da
onaylamak. kamunun
tartışma konusu değildir,
olmamalıdır1
Ancak kımı
pohtıkacılann tek eşle
yetınmeme durumlannın
adını "evüük" koymak,
dunımu bır evlılık tûrü gıbı
görmek ve yansıtmak,
olaya cınsıyetler
çelışkılennın bayatlamış
espnler ve sulandınlmış
kalıp açıklamalanyla
yaklaşıp temeldekı
hukuksal duzen karşıtlığını
goz ardı etmek, "herkese
farklı hukuk" kargaşasını
meşrulaştırmaya, çağdaş
dev letın hukuksal ışleyışını
çarpıtmava yönelık bır
Bunalımm çözümülkemız,
W | ^ cumhunyetın
I I en onemlı
I I bunalımmı
^ ^ ^ yaşamaktadır
Ekonomık sıkıntılann
otesınde, etnık ve ınanç
yonunden bır aynşma
surecıne gınlmış
bulunulmaktadır Turkıye
Cumhunyetı vatandaşı
olmak, ınsanlanmıza
yetennce guvence
vermemektedır Bu
durumda kışıler alt
kımlıklerde can guvenlığı.
ış guvenlığı ve mutluluk
arayışlanna gırmışlerdır
Mevcut sıyasal sısteme ve
kadrolara olan guvensızlık
bu aynşmanın ıvmesını
hızlandırmıştır
Yıllardır kendısını
yenıleyemeyen, bu nedenle
de hemen tamamen bır
olıgarşık yapılanmanın
ıçensıne gıren sıyasal
sıstem, ınsanlanmızda
umut kınklığına neden
olmuştur Bu olıgarşık
yapılanma, adaletsız ve çok
sık değıştınlen seçım
sıstemlen sonucunda
ıstıkrarsızlığa da neden
olmaktadır Merkez
yoklaması, kontenjan
adaylığı, orgutlen gorevden
alma gıbı uygulamalar
dınamık unsurlann
sıyasetten uzak durmasına
neden olmuştur Mevcut
vasalar, gençlenn,
memurlann, ünıversıte ve
sendıkalann aktıf sıyasete
gırmelenne engeldır Bu
engelleme de sıyasal
yaşamımızda kalıte
erozyonuna neden
olmuştur Tüm bu
olumsuzluklann sonucu
gelınen noktadır
Sıyasal sıstemın kendısını
yenıleyebılmesı yonünde
hıçbir cıddı ve ınandıncı
çabanm olmaması
nedenıyle depolıtıze, şaşkın
bır toplum yapısı
oluşmuştur Bugûn en
buyük sıyasal partı
"kararsız seçmen"
kıtlesıdır Bu kıtleye
dınamızm
kazandırabılırsek bugunku
"tüketen, bekleven, suskun,
lumpenleşme surecindeki
örgutsuz" toplum yapısını.
"ureten, katılan, demokrat,
örgûtlu" toplum yapısına
donuşturebılınz
Bu bağlamda Atatürkçü
Düşünce Dernekieri'ne
tanhsel bır gorev
adımdır1
Bu çerçeve
ıçınde, Kanal D
yayınlannda çok eşlı sozde
"evliliğin" propagandasını
yapan, çağdaş
demokrasının bıreye ve
onun yasal korumasına
verdığı onemı, ınsan
haklannm ve ınsanlar arası
eşıthğın once ıkı ınsanın
ılışkısınde başladığını
kavrayamamış, TC
Anayasası'na, TC Medenı
Yasası 'na ve T C Ceza
Yasası'na açıkça meydan
okuyan, Refah Partısı'ne
mensup bır mılletvekılı
hakkında oncelıkle TBMM
Sayın Başkanf nın, Sayın
Başbakan'ın. kadından
sorumlu Sayın Devlet
Bakanı'nın ve Adalet
Bakanı'nın ne
duşmektedır Çunkü
Atatürkçü Düşunce
Derneklen çatısı altında,
kışıler sıyasal partılerde
bulamadıklan özgurluğu ve
duşünce uretımını
yaşayabılırler Uretken
bıreyler toplumda yaşanan
buyük bunahrru aşmamızı
sağlayacak yenı bır "kuvayı
milBye" ruhu ve coşkusu
yaratabılırler Mevcut
aynşma surecindeki
toplumsal olgu,
cumhunyetımızın ılk
kuruluş ılkesının yaşama
geçınlmesı ıle yeniden
butünleşmeye
yoneltılebılır Çunkü
Ataturk ve arkadaşlan,
Türkıye Cumhunyetı
devletını bır ırk devletı, bır
dın devletı olarak
kurmamışlardır Türkıye
duşundüğünü merak
edıyor, TBMM'nın
sorumlu tum organlanna
yasal görevlennı saygıyla
anımsatıyoruz
Kanal D ılgılılennden ıse
bır ıstemımız var Guzel
yuzlu -zarafetı tartışılsa da-
goz alıcı kılıklar kuşanmış
bayan sunucular, hoş
seyırlıkler olabılır' Ancak
bu toplumda onemlı bır
kesımın, beynını kendı
cınsının hak ve
ozgurlukJen konusunda
bılgı ve duşunceyle
donatabılmış bayan
sunuculan ızlemek
ıstedığmı unutmasınlar1
Çağdaş Yaşamı
Destekleme
Derneğı Ankara Şubesı
Cumhunyetı devletı,
Mısakı Mıllı sınırlan
ıçındekı tum ınsanlan,
hangı etnık yapıdan
gelırlerse gelsınler, hangı
ınanç ozellığınde
bulunurlarsa bulunsunlar,
aynı saygı ve sevecenlıkle
kucaklayan, hepsıne eşıt
mesafede yakın olan.
demokratık, laık,
hukukun ustünluğü
ılkesının yaşama
geçınlmesmı hedefleyen,
egemenlığın halkta olduğu
bır sıyasal bılınç dev letı
olarak kurulmuştur tşte
gun, bu ılkelenn yeniden
yaşama geçınlme gunudur
Dr. Soyer Şimşek
Atatürkçü Duijunce
Derneğı Mersın
Şube Başkanı
PENCERE
. . .İnsan Çocuk Gini
Ruhi Su'dan once aydınlarımız turku soylemez-
lerdı, çoğu kışı hor gorurdu turkuyu..
Bır okul açtı Ruhı
Ondan sonra gelen aydın turkuculenn tumu 'Ru-
hı Su okulu'nöa yetıştıler
Eskıden turku bestelenmez yakılırdı, herturkunun
ezgısınde bır yara ızı sezılır
Ruhı Su "Çamdan Sakız Akıyor" turkusunu çok
guzel soylerdı
O yana da donder sar beni
Bu yana da donder sarbeni
Sağ yanımda yaram var
Sol yana donder benı
Turkunun bu dortluğu soylenırken, çoğu kışının
akiına sol gelırdı
Sol yaralıydı..
Yıne yaralı.
Eskıden zıpır soylular, suratlannı bıçakla çızdınr-
lermış Şovalyelık donemınden ben duello bır tur
koksuz kahramanlığın gostergesıydı, yuzdekı yara
ızı, yığıtlık nışanı gıbı taşınıyordu Fransızlar bu tur
yara ızıne "balafre" dıyorlar, bır ara "Balafre" adın-
da ıç gıcıklayıcı bır koku çıkanp pıyasaya surmuş-
lerdı
Ancak her yara ızı kahramanlığın nışanı değildir,
kımı yaramazlığtn gostergesıdır
Her çocuk gıbı, kuçukken ben de sık sık duşup
yaralanırdım, once kanardı yara, sonra kan pıhtıla-
şırdı, bırkaç gun geçınce kabuk bağlar, kaşınmaya
başlardı Yaranın kabuğunu kaldırmak gudusu her
çocukta ganp bır duygu, dayanılmaz bır ıstek yara-
tır.
Yaranın kabuğuyla oynamaya başJardım.
Annem
- Dokunma oğlum, derdı sonra ızı kalır..
- Kalsın!.
Babamın arkadaşlan arasında, "Bınncı Dünya Sa-
vaşı"nın ya da "IstıklalHarbı"n\n yara ızlennı taşıyan-
lar vardı, kımısının bedenınde şarapnel parçalan bu-
lunduğu soylenırdı, mevsım donemlerınde o yerler
sızlamaya başlarmış
Arkadaşlanmın arasında kımısı, yuzunde "şarkçı-
banı" ızıyle dolaşırdı
O donemde damga gıbıydı şarkçıbanı
•
Yaşadıkça, yara ızlennın yalnız ınsanın bedenınde
olmadığını anladım, çocukluğun saf cennetınde ya-
şarken duşup dızını yaralayan kuçuk, ılerde başına
nelenn geleceğını bılemıyor
Yaşamak nedır kı'
Duş kırıklıkları
Yıkılmış tutkular.
Kınk sevıler
Yıtınlmış dostluklar
Unutulmayacak olumler
Uçup gıden sevgılıler
Acılı aşklar
Insan yaralana yaralana yaşar
Çunku yaşam, tam bır savaş meydanıdır, yaralan-
madan yaşamak olanaksızdır
Pekı, ınsanın yureğını açıp baksanız, geçmışın ya-
ra ızlennı gorebılır mısınız?
Hayıri.
Çunku ınsan çocuk gıbı
Yureğı yaralandıktan kısa bır sure sonra, akan kan
duruyor, pıhtılaşıyor, aradan zaman geçınce yara
kabuk bağlıyor, kaşınmaya başlıyor
Yaranın kurumuş kabuğunu çocuksu bır guduyle
kaldınnca, altında yenı ve taze bır ten oluştuğunu
goruyorsunuz
Bereket zaman akıyor
Ya dursaydı?..
CANLARA VE DOSTLARA
TATİL OLANAĞI :
Denız ve orman manzaralı lux odalanyta
•^p'Arıtrnalı yüzme havuzuyla
Damak zevkınıze hrtap eden restorantyla
Tunsök merkezlere sureklı ve kolay ulaşımıyia
•W"Tıcan yaklaşımdan uzak hızmet anlayışıyla
otelımızde sıze harıka bır tatıl geçırteceğız
Paranız cebınızde kalacak sazıyla sözuyle sız
canlar bırlıktehğın güzellığını yaşayacaksınız
Çam Ormanıyla denızın elele tutuşup ayak-
larınızın attına uzandığı Kuşadası-Davudlar
Otel KELEBEK te tatılınızı geçırınız, romatızma
nefes darlıği ve stresınızı burada bırakıp gıdınız
Daha ne ıstıyorsunuz' Gelın Candostlar bu
tatıl bırlıkte olalım
YATAK + KAHVALTI = 450.000 TL.
YARIM PANSİYON = 600 000 TL.
Tel : 0.256.512 43 38
Telefax: 0.256.518 36 20
Not BugınşımKuşadasıHacıBektaşDerneğı
katılımıyla gerçekleşmektedır
İLAN
BURHANİYE
ASLİYE
HUKUKHÂKİMLİĞİ'NDEN
1994 159
Davacı Makbule Zeka tarafından mahkememıze
ıkame edılen gaıplık davasının yapılan duruşmalann-
da venlen ara karan uyannca,
Davacı dava dılekçesınde babası Bahtıyar'ın baba-
sı Hamıt Hamıt'ın eşı Aynıye, Hamıt'ın çocuklan
Gule oğlu tspana ve kızı Hacer babası ıle bırlıkte Ça-
nakkale zafen sırasında gelıp Karaağaç Köyü'nde ıs-
kan ettıklennı, babası ve kendısınınkaydının Gomeç-
Annutovacılt 010/04, aıle sırano 430sıra, no 6'da
nüfusa kayıth olup adı geçen kışılenn gaıplığıne ka-
rar venlmesını ıstemış olduğundan,
Murat oğlu Hamıt, Hamıt eşı Aynıye, Hamıt kızı
Gule, Hamıt oğlu Jspana. Hamıt kızı Hacer'ı tanıyan-
lann ve adreslennı bılenlenn MK'nın 32 maddesı
uyannca ışbu 2 ılanınyapıldığıtanhtenıtıbaren 1 yıl-
lık sure ıçınde mahkememıze bıldınlmesı, aksı tak-
dırde gaıplıklenne karar venleceğı ılanen teblığ ol-
unur
Basın 29402