Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 26 HA2İRAN 1995 PAZARTESf
16 DIZIYAZI
BAŞLARKEN:
TÜStAD 'ın geçen ay yayımlanan "Optimal
Devlet" adlı raponı, kamuoyunda yeterii
ölçüde değeıiendirilmeden, basında bazı
spoılar biçiminde göze çarptı. Ancak raporun
özü. Türkışadamlanmn "Türkiye'dedevlet,
gereğindenfazla büyük olduğundan,
derhal küçültülmelidir" biçimindeformüle
edebileceğimiz geleneksel yaklaşımlannı
devam ettirdiklerini açıkça ortaya
kaymaktadır.
Ne var kı raponı hazıricnan meslektaşımızın
"Banka ve Ekonomik Yorumlar"
dergisinde de vurguladığı gibi büyük firmalar
bu tür mpoHarla, bir bash gntbu olarak
hükümetlerin ekonomipolitikalarım kendi
çıkarları doğrultusunda kolayca
etkilemektedider.
Ancak konıtyu kamu ekonomisinin genel
ilkeleri ve gelişmiş ülke deneyimleri yönünden
ele aldığımızda, Türkiye de kamu sekîöriinün
büyüklüğünün Batı Avrupa ülkelerinin yarısı
kadar olduğunu göriirit.
Neyazık ki Türkiye de kamu sektöriinün
büyüklüğü konusunda sadece işadamları
değil, fakat ayrıca ekonomistler, öğretim
üyeleri ve politikaalann çoğunluğu
büyük biryamlgı içindedirier.
Örneğin, sayın başbakammızm özelleştirme
yasasımn çıkmasmdan sonm "Dünyunın en
sosyalist ekonomisine son verdik "
biçimindeki açıklamalarım, bir kamu
ekonomisü olarak anlamada güçlük
çekmekteyt.
Ancak etkin çevrelerde Türkivede devletin
ekonomidekipaymın son derece yiiksek
olduğuna ilişkin yaygm gönişün, ülke
gerçeklehne ters düştüğü de ayn bir
gerçektir. Bu nedenle, adı geçen raporda ileri
siirülen görüşler. bîlimsel açıdan ve
dünyadaki eğilimler yönünden ele ahnarak
kamu varun ile ilgili olarak ohımlu ve
olumsuz yönlehni ele almaya çalışmaktayc
TÜSİAD
raporunun
düşündürdükleri
Devlet" ve gerçekler
Prof. Dr. Orhan ŞENER
'Devletbu savıönyargılı• 1980'li yıllardan beri Türkiye'de
bilimsel çevreler, işadamları ve
politikacılar, özelleştirmeyi haklı
gösterebilmek amacıyla, kamu
sektörünün gereğinden fazla büyük
olduğu konusunda bir tür görüş birligi
sağlamışlardır. Ne yazık ki ileri sürülen
bu görüş bilimsel bir dayanaktan
yoksun bulunmaktadır.
• Raporda, devletin büyüklüğünün
saptanmasına ilişkin olarak son
derece önemli bir yanılgıya düşüldüğü
görülmektedir. Kamu sektörünün
büyüklüğü ölçülürken, toplam vergi
gelirlerinin GSMH'ye oranı yerine,
toplam kamu harcamalarının
GSMH'ye oranı kriterinin kullanılması,
ciddi yanlışlara yol açmıştır.
• Türkiye gibi kamu sektörü borçlanma
gereğinin yüzde 10-15 arasında
değiştiği bir ülkede, harcamalara
ilişkin reşyonun kullanımı, kamu
ekonomisini gerçek büyüklüğünün
çok üstünde göstermektedir. Işte,
rapordaki çarpıklık buradadır:
Devletin ekonomideki payı yüzde 40
değil, yüzde 25 dolaylarındadır.
Özellikle, 1980'li yıllardan beri Tür-
kiye'de bilimsel çevreler. işadamları
\e politikacılar, özelleştirmeyi haklı
gösterebilmek amacıyla. kamu sektö-
rünün gereğınden fazla büyük olduğu
konusunda bir tür görüş birliği sağla-
mışlardır. Ne yazık kı bilim adamları-
nın konuya ilişkin olarak katıldığımız
birçok konferansta ileri sürdükleri gö-
rüşler genellikle bilimsel bir dayanak-
tan yoksun bulunmaktadır. Konunun
teknik özellikleri nedeniyle. politikacı-
lann ve işadamlannın genellikle değer
vargılarına göre görüş bildirdikleri gö-
, rülmektedir.
Bu son grubun devletin büyüklüğü
konusundaki yanılgılan ise KÎT'lerden
kaynaklanmaktadır. Ancak bilimsel
açıdan KlT'ler. kamu sektörünün bü-
yüklüğünü etkilemezler. Çünkü. bu
kuruluşlar piyasa koşullanna tabi ol-
duklan sürece. en az ortalama maliyet
fiyatlamasını uyguladıklarından, kötü
yönetilmemelerı koşuluyla zarar et-
mezler.
Hatta. üretimin teknik özellıklerın-
den kaynaklanan azalan maliyet. sıfır
marjınal maliyet ve doğal tekel koşul-
larının varlığı nedeniyle. piyasadaki
firmalara göre daha düşük maliyetle
mal üretirler.
Bu nedenle, gelişmiş birçok Avrupa
ülkesinde Türkiye'dekinden daha fazla
KİT vardır. Raporda KlT'lerın kamu
ekonomisinin büyüklüğüne sokulma-
mksının olumlu bir yaklaşım olduğunu
tye\ırtmelıyiftı. • • . • -
Vergi yerine harcama
Buna karşın. adı geçen raporda,
devletin büyüklüğünün saptanmasına
ilişkin olarak son derece önemli bir
yanılgıya düşüldüğü görülmektedir.
Bu yanılgı. devletin genel ekonomi
içindekı payının ölçülmesinde kullanı-
lan kriterlerle ilgili bulunmaktadtr.
Gerçekten. meslektaşımızın kamu sek-
törünün büyüklüğünü. toplam vergi
gelirlerinin gayrı safi milli hasılaya
(GSMH) oranı yerine. toplam kamu
harcamalarının GSMH'ye oranı cin-
sinden göstermeye çalışması. son de-
rece ciddi hatalara yol açmıştır.
Her iki orandan birisinin bütçesi
denk ya da fazlalıkla bağlanan birçok
gelişmiş ülkeler için kullanımı önemli
bir yanlışa yol açmamaktadır. Ancak
Türkiye gibi kamu sektörü borçlanma
gereğinin yüzde 10-15 arasında değiş-
tiği ülkeler yönünden, harcamalara
ilişkin reşyonun kullanımı. kamu eko-
nomisini gerçek büyüklüğünün çok
üstünde göstermektedir.
Örneğin. Maliye Bakanlığı verileri-
ne göre 1993 yılında kamu harcamala-
n toplamının GSMH'ye oranı yüzde
45'e yükselirken kamu gelirleri topla-
mının GSMH'ye oranı yüzde 29"a
ulaşmıştır. Planlama verilerini kulla-
nan yazara göre son yıllarda kamu
harcamaları toplamının GSMH'ye
oranı yaklaşık olarak yüzde 40 dolay-
larındadır.
Her iki kuruluşun verdikleri kamu
harcamalanna ilişkin rakamlann orta-
lamasını kabuf etsek bile. Türkiye'de
kamu sektörünün büyüklüğü Alman-
ya'yı (yüzde 43.7) ve lngiltere'yi
(yüzde 40.2) geçmektedir. Işte. TÜSİ-
AD raporundaki çarpıklık burada orta-
ya çıkmaktadır.
Yanlış kriterin sonucu
ı Bize göre Türkiye'de devletin eko-
nomideki payı henüz yüzde 30'u geç-
imemiş olup, yaklaşık yüzde 25 dolay-
Tanndadır. Böylece. kullanılan yanlış
bir kriter nedeniyle. Türkiye'de devle-
tin büyüklüğü. yaklaşık yüzde 60 ka-
jdar olduğundan daha fazla gösteril-
mektedir.
Meslektaşımızın bu yanlışlığı bi-
linçli olarak yaptığını düşünmüyorum.
Çünkü, ülkemizdeki akademisyenlerin
1-2 kişi dışında kalanı, yani tamamma
yakını aynı hataya düşmektedirler. An-
cak politikacılann ve işadamlannın da
bilerek ya da bilmeyerek benzer yanıl-
gıya düşmeleri, ülkenin geleceğini
tehlıkeye sokmaktadır.
, Çünkü, Türkiye'nin Kıt'a Avrupası
ülkelerinde olduğu gibi optimal bü-
yüklüğe erişememesı durumunda. ge-
lişmiş ülke statüsüne gırmesi olanağı
yoktur.
Yanılgının nedeni
faizler
Bizce. TÜSİAD raporunda olduğu
gibi devletin büyüklüğü konusundaki
yanılgıların temel nedeni, borç faizi
ödemelerinin de kamu hizmeti olarak
değerlendirilmesinden kaynaklanmak-
tadır.
Bilindiği gibi kamu harcamalannm
dörtte birinı (yüzde 25) geçen faiz
ödemeleri. millı savunma ve eğitim
bakanlığı bütçelerini blle geçmektedir.
Ancak kamu harcamaları ıçerısinde
yer alan faiz ödemelen gelecek yılla-
rın kamu gelırlerinden finanse edil-
mekte olup, net kamu harcamalan top-
lamı bütçede gösterilenden daha da
azdır.
Devlet borcu faiz ödemelerinin kon-
solide bütçe içinde yer alması ise yine
1980'li yıllarda başlatılmıştır. Buraya
kadarki açıklamalarımızdan. Türki-
ye'de devletin ekonomideki paymın öl-
çülmesine ilişkin olarak \ergi gelirle-
rinin ve diğer kamu gelirlerinin topla-
mının GSMH'ye oranı cinsinden he-
saplanması gerektiği sonucu çıkmak-
tadır. Gerçekten, devletin büyüklüğü
ya da ekonomideki payı teriminden.
devletin piyasa ekonomisinden çektiği
kaynaklar (ya da vergiler) olduğu an-
laşılmalıdır.
Optimal büyüklükle
ilgili somut örnekler
Gelişmiş ülkelerde devlet sektörü,
özellikle II. Dünya Savaşı'nı izleyen
yıllarda. devamlı ve ıstikrarlı bir bı-
çimde büyüyerek bugünkü optımahte-
ye (kıvama) ulaşmıştır. Birçok Batı
Avrupa ülkesinde erişilen optimal bü-
yüklük oranlarını parantez içindeki
yüzde oranlarla şöyle sıralayabiliriz:
Avusturya (47.7), Belçika (45.5). Da-
nimarka (59.3), Fransa (49.4), Alman-
ya (43.7), Norveç (53.7), Isveç (61.8),
ıngiltere (40.2). Bu sıralanan yüzdele-
re göre gelişmiş Avrupa ülkelerinde
devletin ekonomideki payının yaklaşık
olarak yüzde 50 dolaylannda olduğu-
nu söyleyebıliriz.
Buna karşın, demilitarize edilen Ja-
ponya'da 4camu sektörünün büyüklüğü
yüzde 33.2 ve piyasa ekonomisı ağır-
hklı ABD'de yüzde 31.5 kadardır.
Gelışmekte olan ülkelerin önemli
bir bölümü ıçın devletin ekonomideki
payı yüzde 20 nin altındadır.
Türkiye'de ise devletin ekonomideki
payı 1976 yılmda yüzde 23.1, 1983'te
yüzde 23.1, 1989"da 28.8, 1991'de
yüzde 25.5. 1992'de yüzde 26.0,
1993'te ise yüzde 29.1 kadardır. An-
cak son yıllardaki artışlar. terörü önle-
meye yönelik olarak güvenlik hızmet-
leri için yapılan harcamalardaki olağa-
nüstü artışlardan kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle, Türkiye'de kamu sektörü-
nün normal koşullar altında yaklaşık
yüzde 25 dolaylannda olduğunu söy-
leyebiliriz.
Yarın: Avrupa ve
Türkiye'de devletin
ekonomideki yeri
Devletin büyüklüğü konusundaki vanılgılar genellikJe KİT'lerden kaynaklanmaktadır. Ancak bilimsel açıdan KİT'ler, kamu sektörünün büvüklüğünü etkilemezler. Çün-
kü, bu kuruluşlar piyasa koşullanna tabi olduklan sürece, en az ortalama maliyet fhatlamasını uvguladıklanndan, kötü vönetilmemeleri koşuluvla zarar etmezler.
Ana başlıklarıyla TÜSİAD'ın 'Optimal Devlet' raporu
Sınırlı ve soramlu devlet modeliEkonomi Servisi - Devletin ekono-
mi içindeki rolürrün küçültülmesi ve
fonksiyonlarının güvenlik. sağlık.
adalet gibi asli görevleriyle sınırlan-
dınlması gereğine sık sık işaret eden
Türk Sanayicileri ve tşadamlan Der-
neği (TÜSİAD). "Optimal Devlet-21.
Yüzyıl İçin Yeni Bir Devlet Modeüne
Doğru'" başlıklı bir rapor hazırlattı.
ABD'de Kamu Tercihi Araştırma
Merkezi'nde Misafir Araştırmacı ola-
rak görev yapan Doç. Dr. Coşkun Can
Aktan tarafından hazırlanan rapor,
mal ve hizmetleri doğrudan halka gö-
türmek yerine. bunu piyasa mekaniz-
ması aracılığıyla yapan, adem-i mer-
keziyetçı bir devletin yapılandırılması
gereğinin nedenlerini ve böyle bir
devletin sorumluluklarını irdeliyor.
Raporda ele alınan temel konular. ana
başlıklarıyla şöyle sıralanıyor:
Devletin büyümesinin nedenleri:
Devletin faaliyetleri ve harcamaları.
nüfus artışı. savaş, ekonomik depres-
yon gibi zorunlu nedenlerle genişle-
yebileceğı gibi, siyasal aktörlerin
kavgalan, ekonomik çıkar gruplannın
lobicilık faaliyetleri sonucu da 'ya-
pay' olarak artabilir.
Devletin aşın büyümesinin sonuçla-
n: Ekonomik Sonuçlar: Süreklı ge-
nişleyen dev let ekonomik sorunlarm,
yozlaşmalann kaynağıdır. Kamu kesi-
minin aşın genışlemesinin ortaya çı-
karacağı ilk ekonomik sonuç bütçe
açıklandır.
Siyasal süreçte kamu harcamaları-
nın arttınlması. siyasal iktidarlar için
yeniden seçilebilmeyi garantilemek
anlamını taşır.
Artan kamu harcamalan için vergi
dışı finansman kaynaklarına başvur-
mak, borçlanma ve emisyonu berabe-
rinde getirir, ki bu da enflasyonist
• ABD'de Kamu Tercihi Araştırma
Merkezi'nde Misafir Araştırmacı olarak
görev yapan Doç. Dr. Coşkun Can Aktan
tarafından hazırlanan rapor. mal ve
hizmetleri doğrudan halka götürmek yerine,
bunu piyasa mekanizması aracılığıyla
yapan, adem-i merkeziyetçi bir devletin
yapılandınlması gereğinin nedenlerini ve
böyle bir devletin sorumluluklannı irdeliyor.
eğilimi arttırır.
Siyasal sonuçlar: Sınırsız dev let an-
layışı, rüşvet. zimmet. yolsuzluk.
adam kayırmacılık vb. siyasal yozlaş-
malan arttınr.
Devletin başansızlığı teorisi:' Piya-
sa Dışı Başansızhk"' olarak da bili-
nen bu teori, özetle devletin ekono-
miye yaptığı müdahalelerin olumsuz
sonuçlarını ortaya koyar.
Sözgelimi. •polirik miyopluk" uzun
vadede ekonomiye yarar getirecek
yatırımlar yerine. doğrudan fayda
sağlayan projelere yönelinmesine ne-
den olur.
Siyasal iktidarlann. kendi partileri-
ni koruma eğiliminde olması. rant ya-
ratma ve rant kollama gibi sonuçlara
yol açar.
Optimal devlet nedir?
Optimal devlet kavramı ile görev
ve fonksiyonları açısından en uygun
ve en iyı devlet ifade edilmektedir.
Optimal Devlet Modeli, sınırlı ve so-
rumlu devlet modelidir.
Yani. rekabetçi piyasa ekonomisi-
nin kurallarının geçerli olduğu sis-
temde. devlet ekonomiye ancak ge-
rektiğinde sınırlı müdahalelerde bu-
lunmaktadır.
Savunma. diplomasi. adalet ve yar-
gı gibi tam kamusal niteliktekı hiz-
metlerin sunulması. böyle bir devletin
sorumluluğundadır. Bununla birlikte.
bu tür hızmetlerin bile, imkânlar el-
verdiği ölçüde piyasa mekanızmasına
işlerlik kazandıraçak yöntemlerle
özelleştirilmesi gereklidir. Örneğin
zorunlu askerlik yerine gönüllük as-
kerlik (profesyonel ordu) sıstemınin
uygulamava konulması daha başanlı
sonuçlar verir.
Elektrik üretımi, telekomünikasyon
hizmetleri gibi doğal tekel mallan da
pekâlâ rekabetçi bir piyasa içinde
üretilebilir.
Eğitim, sağlık gibi yarı kamusal
mal ve hizmetlerin devlet tarafından
etkin olarak sunulması söz konusu
değildir.
Raporun Türkiye'de optimal devlet
oluşturulması ve devletin yeniden ya-
pılanması, küçültülmesine yönelik
öneriler bölümünde de şu görüşler
yer alıyor:
- Türkiye'de devlet yapısı. işleyişi
ve yönetimi ciddi sorunlarla karşı
karşıyadır.
- Devletin yeniden yapılanması re-
formunu gerçekleştirmek üzere top-
lumun tüm kesimlerını temsıl edecek
bir 'toplumsal uzlaşma konseyi' (eko-
nomik ve sosyal konsey) oluşturul-
malıdır.
Toplumsal sözleşmeye dayalı olma-
yan bir devletin meşruiyeti her zaman
tartışılır.
- Ulusal ekonomi içindeki iktisadi
faaliyetler. kamu sektörü, özel sektör
ve üçüncü sektör (kâr amacı gütme-
yen gönüllü kuruluşlar) tarafından
paylaşılabilir.
Mal ve hizmetler mümkün olduğu
ölçüde özel sektör tarafından üretil-
melı ve sunulmalı, merkezi devletin
görev ve fonksiyonları, iç güvenlik,
dış güvenlik, diplomasi, adalet, yargı
ve altyapı hizmetleri ile sınırlandırıl-
malıdır. Genel ekonomi polıtikasma
ilişkin kararlan almak ve uygulamak-
la sorumlu olan merkezi yönetim,
eğitim. sağlık. bayındırlık gibi hiz-
metleri yerel yönetimlere devretmeli-
dir.
- Her şeyden önce. gerçekçı bir
anayasal reform yapılmalı ve optimal
devlet felsefesınin. temel ilkelerının
anayasada yer alması sağlanmalıdır.
Ülkedeki tüm hukuk mevzuatının ye-
niden düzenlenmesi gereklidir.
Kamu yönetimindeki merkeziyetçi
devlet anlayışı terk edilmeli, siyasal
yozlaşmalara son vermek ıçın siyasal
yozlaşmalan denetleme kurumu oluş-
turulmalıdır.
- Optimal devlet, ne aşın müdaha-
leyi ne minimal devleti ifade eder.
Optimal devlet. hakem devleti. bire-
yın hak ve özgürlüklerini güvenceye
alan bireyci devlet felsefesini savu-
nur.
Vatandaşlanna ihsan dağıtan baba
devlet değil, can ve mal güvenliğin-
den sorumlu koruyucu devlet anlayı-
şını temsil eder. Tıpkı bireyler gibi,
ayağını yorganına göre uzatır.
POLİTtKA VE ÖTESİ
MEHMED KEMAL
Her Olaydan Ders
Almak•••
Bir dostum derdi ki: "Araplar bir, solcular iki, bir
türlü aralannda anlaşamazlar. Eğer anlaşabilseler
Araplar, Israil'i bir kaşık suda boğar; solcular da
sermayecilerin önünde böyle ezilmezlerdi."
Doğru mu?
Doğruya yakın geliyor. ^
Solcular da birleşemezler Araplar da...
Bakın bir bölüğümüz, gümrük birliğine girmek
için can atıyoruz; bir bölüğümüz de girmemek için
elden gelen çabayı arda koymuyoruz. Bunu Ame-
rika'da gördüğünden destek oluyor.
Bir kutsal ittifak çıktı. Dinci partinin çevresinde
öbeklendiler. Anayasada yapılacak değişiklikler tı-
kandı. Bir de kilit vururlarsa kilitlenir. Amerika, gi-
den yolun tıkanmasını istemez. Amerika bu yolda
var gücüyle atağa geçiyor. Avrupa üstünde ne de-
rece etkin olacak, göreceğiz. "Amerika'nın her
dediği olur"..ama olmuyor!
Elimize demokratikleşme yolunda birkaç fırsat
çıkmıştı; onu da teptik, tepiyoruz. Iş gelip referan-
duma dayanırsa "yandı gülüm keten helva" olur.
Gümrük birliğinin kapısında bütün duvarlar kapa-
nır.
Bir aydan öteki aya, bir yıidan öteki yıla atarlar.
Toplantılarda diplomasinin bütün inceliklerini sı-
narlar. Özgürlük paketi mıncıklanır. Demokrasi
şöyledir de böyledir; laiklik Fransa'dan başka ne-
rede var!..
Dinci partinin atakları çoğu kişinin korkusu olu-
yor. Humeyni'yi, Cezayir'i, Fas'ı, Tunus'u örnek
gösteriyoriar. Dinci partilerin iktidara gelirken yol-
larını tıkayan. her zaman asker değildir. Sovyetler
Birliği'nde komünizm çökerken Komünist Par-
ti'nin sadık bekçisi askerler (Kızılordu) kimden ya-
na oldu? Kızılordu, Çeçenler karşısında hâlâ da
bocalıyor.
12 Eylül'ü düşünüyorum. Bizde 12 Eylül, ardına
askeri alarak gelmedi mi? Asker olmasa 12 Eylül
gelir miydi? Kenan Evren ve öteki generaller bir
de Atatürk'e sığınmadılar mı? 12 Eylül dıktadır,
askeri rejimdir, korku vardır dıye kolayına tartanlar
çıkmadı mı? 12 Eylül rejimıne şöyle bir bakarsak
ne kıyımlar oldu, kaç bin kışi yaralandı, kaç bin ki-
şi öldürüldü, kaç bin kişi zindanlara atıldı... Zin-
danlar yetmedi, askeri kışlalar da zından olarak
kullanıldı. (Affınıza sığınınm, bendeniz de kışladan
bozma bir zindan olan Selimiye'de yattım.)
Gençlik yıllarımızda dıktatör dendi mı aklımıza
HitJer, Mussolini, Franko, Salazar, Stalin gelirdı.
Stalin deyince şöyle bir duralayalım, onu ötekiler-
den ayırmak gerekir. Ötekiler sağda diktatörlerdi,
Stalin solda diktasını kurmuştu. Sol, Stalin'e ko-
layca diktatör diyemez.
Dikatörlükler teker teker yıkıldı.
Yerine yenileri yeni biçimde kuruldu.
Fidel Castro diktatör mü, değil mi? Ne olsa
sempatik geliyor. Yerini de dolduruyor. Amerika
dendi mi, bir Başkan Clinton akla gelirse bir de
Castro geliyor. Che unutuldu. Aslında Castro'nun
tarlasının tohumlannı atan Che idi. Yeni bir dene-
meye girmesi boşa gitti. Çin'i dikta saymıyoruz;
onunki kendine özgü bir diktatörlüktür.
Anayasa tartışmalart sürüyor. 8. madde, 24.
madde, bilmem ne kaçıncı madde dinci partinin
kotardığı kutsal ırtifakı tökezletecek mı?
Partiler üstünde dikta kuran bir Tahkikat Komis-
yonu vardı. Milletvekilini, dokunulmazlığını kaldır-
madan içeri atabilirdı. Meclis'in de üstündeydi.
Tahkikat Komısyonu 27 Mayıs'ı getirdi. Komisyon,
dilediğini sorguluyor, tutukluyor. gözaltına alıyor.
Bunlan hiç düşünmeyecek miyiz?
•••
Liradan üç sıfır atmanın ekonomiye (enflasyona)
bir yaran yokmuş, ancak hesap makinelerinin işini
kolaylaştırırmış. Hesaplamasını bilmeyenler hapı
yutarmış. Bir de sıfır karmaşası başlarmış. Yetkiyi
alan hükümet sanmıyorum ki bunu göze alabilsin!
"Sıfın tüketti" derler. Biz de sıfırları yemeye mi
başlıyoruz?
Parayla oynamanın ardından ne geleceği bilin-
mez. Bilinmez ve tükenmezlere doğru mu gı-
diyoruz!
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAy
1 2 3 4 5 6 7SOLDAN SAĞA
1/ Herhangı bir
Sğretının ilkeleri-
ne. geleneksel
olarak doğru ka-
bul edilen düşün-
celere ya da gö-
rüşlere uyan kjm-
se. 2/ Hekımlıkte
kullanılan ıtırlı bir
bitki... Havat ar- 6
kadaşı. 3/ Kuyruk- -,
sokumu kemığı...
Bir cins şeker. 4/ 8
Gaetano Donizet-
ti'ninbiroperası... °
Atın başına geçırilen dızgin
ve süsler. 5/ Hak ve hukuka
uygunluk. 6/Su... Yaratıcısı-
nın adı bılınmeyen yapıt. 7/
"Sayı farkı" anlamında kul-
lanılan spor tenmı... Bir no-
ta. 8/ Şöhret... Duvar ıçmde
bırakılan oyuk bölüm. 9/ Cı-
lız, zayıf... Yunan rakısı.
YUKARIDAN AŞAĞIYA:
1/ Kıymav la yapılan bir tür
sebze yemeği. 2/ Geri dö-
nen... Moğollar'da vergi top-
lamakla görev li dev let memuru. 3/Çekilerek balık avlama-.
ya yaravan daıre şeklınde el ağı... Büyük erkek kardeş. 4/
Sevmç belırten bir ünlem... "Zaman. vakit" anlamında ye-
rel birsözcük. 5/Tann ya yalvarma... Gelenek. 6/L'rlan in-
celeyen tıp dalı. II "Arkadaş" anlamında yerel bir sözcük...
Saka Türkleri'nın tanınmış bir destanı. 8/ Hastayı sakınleş-
tirmeye yarayan ilaç. 9/Sev inçlı. neşeli... Kadın üzerinde tam
bır egemenlik hakkına sahip olduğuna inanan erkek.
POLATLI 2. AŞLİYE HUKUK
HÂKİMLİĞİ'NDEN
EsasNo: 1992-487
KararNo: 1994489
Müdahalenin men"i davasının mahkememizde yapı-
lan açık duruşma sonunda.
Davalılardan Safıye Karaca. Nadiye Karaca, Asiye
Karaca, Mıyase Karaca, Mav iper Karaca ve Nurten Ha-
zal tüm aramalara rağmen kararteblığ edılmedıği. adı ge-
çenlenn 15 gün içinde yukanda yazılı mahkeme karan-
nı temyiz etmedıkleri v e temyıze cevap vermediklen tak-
dirde karann adı geçenlerin yokluklannda tebliğ edılmiş
sayılacağı ılanen tebliğ olunur. 13.6.1995
Basın: 28795