25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 21 HAZİRAN 1995 ÇARŞAMBA 12 KULTUR 15. ölüm yıldönümünde Ahmet Muhip Dıranas Farldı kıışaklanıı başnım tacı KONÜRERTOP Ahmet Muhip Dıranas Cumhuriyet döneminin en önemli ozanlanndan biridir. Çağdaş dünya şiirini yenileştiren Baudelaire, Rimbaud, Yerlaine, ApoiH- nairegibi ustalardan türlüetkıleralmıştır. Ancakbu etkileri bütünüyle özûmlemiş, kendi kişiliğınde erit- miş görünür. Şu açıklama onundur: "Ben daima Ba- tıh olmak istedim. Ama şu ya da bu. beüi bir şairin etkisi altında sav mam kendimi. Birkaç parçacık bd- Id Baudelaire. Kabul ettim. Ama biitiin haiindeonun dışuıdayım. Bununla birtikte Doğulu şiirin taraûm- dan itilmis olmadığı da gözden kaçmamalı isterdim." 'KötülükÇiçekleri' Baudelaire'e yakınlığı, şiir dünyasına adım atnğı gûnlerden başlar. Ankara'da ortaokulun son smıfin- da yazdığı bir şiirde kolunun kanadının kınk oldu- ğunu, çabaladıkça "pis bir batakhğm" onu içine çektigini anlatıyor. Tam da "KötülükÇiçekleri" oza- nını anımsatan sözlerdeğil mı? Öğretmenleri Faruk Nafiz Çamlıbel "Boşu boşuna bunlaıia uğraşmasın, derslerinebaksm'' diye haberyolluyor. Ahmet Ham- di Tanpınar ise delikanlıya şiirini çok beğendigini söylüyor ve eline "Les FÎeurs du Mal"i tutuşturu- yor. Dıranas, Baudelaire'i okuyabilmek için Fran- sızcasıru ilerletiyor. Olgunluk döneminde şiirinin hesabını verirken "Elbette Baudelaire'in bende et- kisi olacak" der. Hemen ardından da bu etkının çok sınırlı kaldığinı açıklar: "Bir tek şiirim içinde biraz Baudelaire etkisi olduğunu kabul edebilirim: 'Se- lam" şiirinde." Dıranas'ın şiiri 1930'lardan başlayarak farklı ku- şakiarca sevildi, farklı anlayışlar onun ustalığını onayladı. Örneğin Melih Cevdet'e göre "Şürterini her zaman seve seve okuyacağunız usta bir ozanı- mE"dı. Sabahattin Kudret'in değerlendirmesi şöy- leydi: "Yenilik şiiri ortaya çıkmadan önce en parü- tüı ad, Ahmet Muhip Dıranas'tı. Ünü de arük bugün kestirilemeyecek kadar büyüktü."Onun şiirine ala- bildigine uzak bir hareketin temsilcisi Cemal Sûre- ya'ya göre "Sevilen beş on şüriyle de her zaman ara- nacak, ileride ayakta duracaktır. 'Olvido'şüri, 'Se- lam' şiiri, büyük şiirler bunlar_" Edip Cansever'e gö- re de onun "OKido'"şiin "yaşlanmayan bir şiirdir— Tiirk şiirinin başyapıtlanndan biridir.' Ezbere büenler Dıranas'ın "Serenad", "Ohido", "Kar" gibi şi- irlerini ezbere bilenler hâlâ pek çoktur. Ancak bu ûrûnlerin okurlan şiir sanatını yakından tanıyan, şi- ireğitiminden geçmiş denilebilecek, beğenisi incel- miş kimselerdir. Gerçekte bu ömekleri ozanın "Ba- üh" dediği anlayış ve malzeme beslemiştir: "Pencerenden birgül attığın zaman lşıklarla dolacak kalbimin içi. Geçiyorum mevsim gibi kaptndan Gözlerimde bulut, saçlanmda çiy." Bu örnekler ustalığıyla dikkati çeker, getirdığı du- yarlıkla insanı sarar. Ancak imgeler, canlandınlan davranışlar, yansi- tılan duyarlık büyük ölçüde Batı'ya özgüdür. Ken- disinden önce milli edebiyat akımının kavgasını ver- diğı hece ölçeğini bile ozan, onlardan aynlarak du- raksız kullanır. Halk şiirinin yaygın kalıplannı bir yana bıraktığı göriilûr. Alabüdiğine yerli bir öykü Onu asıl geniş kitlelere götûren örnek ise ünlü "Fahriye Abta" şiiridir. Burada eski Ankara'nın Ce- beci semtinde. Hamamönü'ne yakın mahallelerin- den biri canlandınlır. Pek çok okurun da kendi çevresinde tanımış, gö- nül vermiş olabileceği bir genç kız. anılar arasından süzülüp gelir. Ortaya serilen artık alabüdiğine yer- li bir öykünûn çizgileridir. Ağn'da ikinci askerliğini yaptığı dönem (1942- 1945), ona yepyeni bir çevreyi tanıtmıştır. Böylece (Bizim şiirimizde pek az ele alınmış sonsuzluk iz- leğine dayanan) "Ağn" şiirinden başlayarak Anado- lu'nun doğası, Anadolu insanının iç dünyası Dıra- nas'ın şiirine önemli bir zenginlik getirmiştir. Ağn'nın Maşar köytinde Bu çerçevede yer alan "Elif şiiriyle ilgili olarak ozandan şunlan öğreniyoruz: "Bunu da Ağn Dağı eteklerinde yazdun. Elif, Ağ- n'ıun Maşar köyünde yaşar. O güzelliğiyle ve nı- huyla asırlar evvellerin mağaralarda yaşayan bir tim- salidir ve bende ebedilik duygusu uyandınr. Ben bu şiirde Elifin harikuladeliğinde görür gibi olduğum mustarip ve ebedi insanhğın ve milletimin ümidini söytemek istedim." Gökyüzüne yfirüyen yeryfizfi "Ağn" şiirinde dağ, sonsuzluğu, özgürUığü sim- geler. Sevginin sınırsızlığı dağın yüceliğine benze- tilir. Ozan, tepeleri karlarla örtülü Ağn'nın heybe- tine tanıkhk eder. Gördükleri ona sükûn, rahatlık duyurur? Dağ. göklerde demirli, sonsuzluğa doğru kalkacak, sihir- li bir gemi gibidir. Bütün bunlar, bir yanıyla ozanın gençlik sevdası "Kötülük Çiçekleri"nden gelme zengin çağnşımlarla beslenir: "Açan o ağulu çiçek delilikte. Giren sır mezara cesetle birlikte, Şüphe; o bin çilenin yemişi, Yılan ağzındaki elma..." Yine sanki oradan gelen esinle bitmez tükenmez iç sıkıntısından söz edilen şiirde akıl ve duygu kar- şılaştınhr. Gece aklın yerine duyguyu getirmiştir. Ancak doğan güneş, yani aydınlık, yani insanoğlu- nun bilme, anlama yetisi, dertlerin, kinin, yalanın, hatta ölümün, korkunun, işkencenin etkilerini silip süpürmeye koyulur. Keşke içimizi kaplamış zifiri karanlık geceyi de, böyle bir ışıkla bütün bütüne silebilseydik! Bu tan- sığı dadoğa (görkemli Ağn Dağı) gercekleştirmek- te; insanoğluna umudun, sevincin, sevginin, banşın yolunu göstermektedir: "Gökyüzüne doğruyürüyen yeryüzü, Banşttran sımr geceyle gündüzü; Ey sonuca doğru ilkuçtan gelen dağ! Göğüperde perde delip yükselen dağ!" "Bahar Gökfcri" şiiri Doğubeyazit'in Sürbehan köyünden bir anıdır. -Insanın doğadan uzaklaştık- ça tükcndiğini, insan sevgisinden koptukça acımasız- laştıgmı" dıle getirir: "Durma, durma, gözünün alabildiği kadar Sar bu şarh söyleyen, bu dans eden evreni Ve ayırma güzel gökyüzünden gözlerini; Yaşamak kadar güzel, saf, mavi gökyüzünden, Bağışlayan gökyüzünden, ebedigökyüzünden." "Dağlara, Osman BinbaşıT> gibi şiirlerin ve kitabındakı u Bu Köyfin Bir Garip Kişfci"adını taşıyan bölümün kaynağı da yine bu çevredir. Kendi yurdu, kendi insanı Dıranas'ın şiiri "KötühıkÇiçekkri*n nin yansıttığı insanlık dramına tanıkhk etmiştir. Onun tanıttığı yeni, yoğun, heyecan verici anlatımı kendi ana di- İine aktarmıştır. Bu çıleli serüvenin sonunda ozan asıl kendi yurdunu, kendi insan gerçeğini bulmuş- tur. Vardığı nokta, ders alınacak, öğretici, yol gös- teren bir sanat serüvenini özetler: "Yaylımn rüzgârlanıp duran örtüsü, Karasız deniz gibi hoş bir gökyüzü; ~ Bir uçtan bir uca Yemen türküsü, Öten çıngıruk, koşan atlar ve step... Ah, sonsuz Anadolu m, sen! Sen, sen sen, hep!" Ahmet Muhip Dıranas, Cumhuriyet döneminin en önemli ozanlanndan biridir. Çağdaş dünya şiirini yenileştiren Baudelaire, Rimbaud, Verlâine, ApoUinaire gibi ustalardan türiü ctkiler almıştır. Ancak bu etkileri bütiinü\ le özûmlemiş, kendi kişiüğinde eritmiş görünür. 23.ULUSLARARASI İSTANBUL MÜZİK FESTİVALİ Erguner <den Kutlar'ın anısına Kültûr Servisi- 23.Uluslararası lstan- bul Müzik Festivali kapsamında bu akşam saat 19.00'da Kudsi Erguner'in müzik yö- netmenliğini yaptığı "Tarih Boyu Hoşgö- rü" başlıklı konseri yer alıyor. Onat Kutlar'ın anısına ithaf edilen kon- serde, Istanbul'da yaşayan Rum, Ermeni, Yahudi ve Türkler'in ortak müzik yapısı olan makamlar üzerine geliştirdikleri dini müzikler sunulacak. Dedesi Süleynuuı Erguner ve babası Ul- vi Erguner'in sanatı olan neyzenliği sür- düren Kudsi Erguner, Paris'te mimarlık ve müzkoloji eğitimi gördü. Türk ve Ortado- ğumüziklerinin yani sıra Hindistan, Pakis- tan ve birçok Asya ülkesinde de araştırma- laryaptı. Erguner, kurduğu tstanbul Mevlevi He- yeti ile Istanbul'da gelişen Mevlevi kültü- rünü, îstanbul Hanımlan Grubu ile harem müziğini, Fasıl Grubu ile geleneksel saray müziğini, Türk Çigan Grubu ile Balkan- lar'da ve tstanbul'da gelişmiş geleneksel müziği, îstanbul müezzinleri ile dini mü- ziği ve kardeşi neyzen Süleyman Erguner ile de enstrümantal Türk müziğini dünya- nm çeşitli festivallerinde tanıttı. Avrupa ve Japonya'nm birçok büyük plak firması tarafından kırktan fazla CD'si yayımlandı. Peter Brook, Marco Ferrertve Scorse- se'nin fılmlerinin, Mehmet Uhısoy'un sah- neye koyduğu "Ortadirek" oyununun ve ünlü çağdaş dansçı CarohnCarlson'un bir balesinin müziklerini yapan Kudsi Ergu- ner'in. PeterGabriel'in iki albümünde par- çalan bulunuyor. 1979'da kurduğu Mevlana Derneği'nde birçok öğrenci yetiştiren sanatçı, bu ak- şam vereceği konserle ilgili şunlan söylü- yor: "Bu konserde Ermeni, Rum, Müslüman veYahudi cemaatlerinin en güzel sesli oku- yuculannı bir ara>a getirerek, Îstanbul gi- bi gizemli bir kentin dini hayatını Baba Hamparsum'un, Irri' nin, Zaharya'nın, An- geli'nin,lsmail Dede'nin,Musi'ninnıhun- dan çıkan rast, uşşak, hüseyni, segah. hkaz gibi Doğu'nun en etkili makamlan ile bes- telenmiş ilahilerie yansıtabümeyi amaçla- dım. Dini hayann en canlı ve en etkili konu- su olan müzikteki ortak /esVin bir dinleti olarak sunulması, çoğu kez düşünüldüğü gibi dini farklıhklann. günümüzün her has- sas insanın susadıgı 'Hoşgörii'ye engel ol- madığının bence en güzel kanıbdır'". 10 yönetmenden sevgî ve hoşgörü filmleri Költnr Servisi - Sinçma Vakfı'nın gerçekleştırdığı ilk proje, önceki akşam Etiler Adres Restoran'da verilen bir kok- teylde basına tanıtıldı. Türk sinemasının yönetmen, oyuncu ve teknik olarak bu- güne dek gerçekleştirdıği en büyûk pro- jelerden biri olan bu proje kapsamında, vakfın kurucusu 10 yönetmen, her biri beş kısa filmden oluşan ve 2 filmi içe- ren çalışmalannda sevgi ve hoşgörü te- masını işleyecek. Efes Pilsen'in desteğiyle gerçekleşen ve pek çok ünlü sinema sanatçtsını da bir araya getiren proje, sinema tarihinin zengin ve renkli çalışmalanndan biri ol- maya aday. Ömer Kavur'un yönetim kurulu başkanlığını yaptığı Sinema Vakfı'nın kuruculan arasında AH Öz- gentürk. Aüf Yılmaz, Banş Pirhasan, Erden Kıral. Irfan Tözüm. Memduh Ün, Orhan Oğuz, Vüsuf Kurçenli ve Ze- ki Okten bulunuyor. Sinema Vakfı'nın ilk projesi nıtelığını taşıyan ikı fılm kap- samında. Orhan Oğuz'un yönetmenli- ğini yaptığı "Şövalye, Pamuk Prenses ve Hain", Atıf Yılmaz'ın yönettiği "Ka- zandibi Tavukgögsü". Irfan Tözfim'ün yönettiği "Monte Kristo", Erden Kı- ralın "Ay HikâyeJeri", Zeki Ökten'in "Hep Aynı", Ömer Kavur'un "Buluş- ma", Memduh Ün'ün "Ona Sevdigimi Söyle". Afi Özgentûrkün "Sff", Yusuf KÛrçenli nın "Sevda" ve Banş Pirha- san'm "Aşka Dogru" adlı filmleri yer alıyor. Vakfın kuruculan ve sinema sanatçı- lannın katıldığı kokteyle Kültür Baka- nı Ercan Karakaş ve Kültür Bakanlığı Müsteşan Prof. Dr. EmreKongarda ka- tıldı. Kokteylde birkonuşma yapan Er- can Karakaş: "Böyte önemli bir projeyi yaşama gecirmek gercekten büyük bir başan. Türk sineması bir krizde: bunu hepimi/ biliyoruz. Bunun bir çok nede- ni var. En başta gelen neden Amerikan sinemasının karşısında Avrupa sinema- sı gibi Türk sinemasının da kendisini ko- ruyamaması. yeterii güce sahip olma- ması. Oyuncu bakımından. yönetmen bakımmdao ashnda yeterii birikim ve yeterii güç var, ama aHyapt, yaünm ve sermaye eksikligi var. Bunu biliyoruz. Bir sürcdir Kültür Bakanlığı olarak hem Sinema V'akn ile hem de diğer sinema kuruluşlanyla bu konulan konuştuk, tarnştık. Bu cuma günü Topkapı'da rüm kuruluş temsilcileriyle bir araya gelece- ğiz; hiç degilse üretimsizlik sorununu aş- mak için yapılması gerekenleri bir kere daha birlikte tespit cdecegiz; öncelikle- rini saptayacağız \c bunlann çözfimfi için devletite kamuda gerekü girişimleri yeniden yapacagız" dedi. Sinemanın içinde bufunduğu krizin kısa vadede aşı- labilmesi için sinemaya yatınm yapan- lann da beş yıl için vergi indinminden yararlanmasını ıstediklerini, ancak bu öneritenni henüz Maliye Bakanlığı yet- kılilenne kabul ettiremedıklerini belirt- ti. Karakaş, bu yıl Kültür Bakanlığı'nda fılm yapımına aynlan bir ödenek olma- dığını, Başbakanlık Tanıtma Fonu'ndan 100 milyar lıra talep ettiklerini ve bunu da önümüzdekı hafta almayı umduk- lannı belirtti. , ,- DUYURU MtMARStNAN ÜNİVERSİTESİ DEVLET KONSERVATUVARI MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN 1995-1996 öğretim yılı li- sans kesimi için yetenek sı- navıyla konservatuvanmız Müzik, Müzikoloji, Sahne Sanatlan Bölûmleri'ne aşa- ğıda belırlenen kontenjanlar ve koşullar dahilinde öğren- ci alınacaktır. 1) Müzik bölümü, Kon- tenjan 10 a- Kompozisyon ve or- kestra şefliği Ana Sanat Da- lı b- Yaylı Çalgılar Ana Sa- nat Dalı c- Nefesli ve Vurma Çal- gılar Ana Sanat Dalı d- Piyano Ana Sanat Dalı 2) Müzikoloji Bölümü: Kontenjan 10 a- Genel Müzikoloji Ana Sanat Dalı b- Etnemüzikoloji Ana Sanat Dalı 3) Sahne Sanatlan Bölü- mü: Kontenjan 25 a- Opera Ana Sanat Dalı b- Tiyatro Ana Sanat Dalı c- Bale Ana Sanat Dalı Yukanda beltrtılen prog- ramlara başvunnak için: a- Lıse mezuna olmak. b- 1993-1994 veya 1995 ÖSS sınavını kazanmak (Konservatuvar lıse mezun- lan için bu koşul aranmaz.) Aday kayıtlan 21-28 Ha- ziran 1995 tarihleri arasında Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvan'nın Dolmabahçe Cad. Beşiktaş adresindeki binasında yapılacaktır. Kayıt, için gerekü bel- geler: a- OSS puan kartı aslı ve fotokopısi. b- 3 adet vesikalık fotoğ- raf. c- Kayıt formu (Konser- vatuvardan temın edilir). Basın: 27540 KÜLTÜR • SANAT UJ Vaşam ile Ölum Arssındakı Seçım YAĞMURBAN ÖNCE"Before The Raın" MILCHO MANCHEVSKI GREGOIRE RADE KATRIN COLIN SERBEDZUA ÜAKTUDGE •r> MHMT! S. HAFTA BEYOGLU htKiMAGEs SIINEiviASI Tel: 251 32 40 SİNEMA YAZARLARININ SECTIGI YILIN EN İYİ 10 FİLMİ T C. MİLLİ EGITIM BAKANLIĞI OZEL l'l K \ MÜZİK VE EL SANATLARI MERKEZI l VENEDIK FIL.M FEST 1 995 ! [BUGUN] LJÇ RENK KIRMIZIYÖN: K. KIESLETVVSKI 12.15-14.30-16.45-19.00-21.15 [YARIN] FORREST GUMP YAGMURDAN ÖNCE A Suskurrt* y e r m etrreş genç keşış Kınl. MakerJonya'da Oftaçaffdan ka*re b» manasürda yaşamaMad* Oag&nn arasnda • ' tdışdunyaylaılişl(»otmayanmarastınnrubnyaşaı<^gençbrArnavUlazıclaflZan«ıa'm i . *rabasnûWûrroeklesüçla*lantaanpeş«dûşrııûştûr Knl ûsHemefıarjef »emwclen.kaısaHaf Loodradakıış»b« 1 • foloOral^MandgHBmerilMotoAme. haber loloğıallaıııdarıagansaKayndehşeliyleyflzyûzegetııeMedit Kocasıie 4 4 »Ktealst ve hayalperest ssvaş ttografçsı sevgiıa Alexandeı araanda bocalayan Anne'ın kılemne. Lcndra'dakı tnr restoranda ~ 4 ç*.ananlaşmazld*ilra|*bırbo»ul*lenır Bın?*üfcedeınsanlannyaşadığıaalangötûnıaernışolan. PuSB«â<)ûlû • ajexander anayurdu M*edonya>a donmek csr« Banş yanlısı bu ıdealot. çocıidı* y * a m geçırdıOı kâye gırjerek ^ i t akrabalanr» zryaret eder Ama burada da hoşgfirüsüzMje ve kardeşm kardeşı «dOrdûflû acfiaso bir savaşa tan* oları • ' '- *- Ger;ekt&ngorjimesıgerekenbırfılm Kaçırma/ın1 komikçi dükkânı "bambaşka bir htabevi" •mııah kilaplan •kankatılr albüm- leri Tesımli romanlar Tmzah, kankatür, resimlı roman dergılen •Leman, HBR. Deb. RH, pbı ddgılenn cılüen «komılc kanposıal ve posterier »Leman Cısortlen •karikatur orijınallen Isdlal Cad. 212 Aınavur Paajı AJt K»t, Gıbtasara) Tri: 252 85 67 GERCEK MUZIK AVCILARINA YENİ ALBUMLER SUNUYORUZ MURAT KOSEOGLU Tağmurlar Yağıyor Duygulanma AYŞEGÜL YEŞİLNÎL Rüzgâra Şarkılar Söyle ALAADDtNUS Yurdumun Trenleri M/•/ - ik A l a r k c t l c r d c TRİKONT: S<ra.seKiler Cad. 66/8, 80060 Beyoglu/lst. Tel: (0212) 245 38 35 Kültür Sanat ılanlarınız için. 293 89 78 (3 hat) (TİYATRÛ 1995-1996 Öğretim Yılı Kayıttarı Başlamıştır. Programın içeriği: Ses, Nefes, Diksiyon, Fonetik, Tiyatro dili, Tiyatro Kuramlan, Dans, Eskrim, Makyaj, Şan, Yorum, Oyunculuk gibi derslerle biıiiktedir. Programın Süresi HazırlUc Süresi, Haftada 1 gün 4 saat süre 1 yıl Temel Eğitim, Haftada 2 gün 8 saat süre 4 yıl Toplam süre 5 yıldır. Programa. Tiyatro eğıtımı yapmak ısteyen en az ortaoKul mezunu her yaşta öğrenci Gffiş Sınavı ile alınır Program: başanrtebitiren öğrencılere Milli Eğitim Bakanlığı nın onaylı dıploması venlır SonBafTom Sınav 30.06.1S95 01.07.1895 kint : K V Çelec. Uab Ueşelık SCK Oücya Hac 18/20 Sat 4-5 Taisım - I3T. :(M 12)18180 M MESEN OTEL AKÇAKOCA ORMAN-DENİZ-SESSIZLIK KAPALI-AÇ1KHAVUZ-PLAJ ODA-KAHVALTI: CUMA-CUMARTESİ 2 Kl$l 3 500 000 TL REZ: 0374 611 4436-611 2574 Romanlannız ve Ansiklopedileriniz yerinde alınır. Tel: 5540804 Ehliyetimi kaybettim. Hükümsüzdür. NURETTİN BALOĞLU İSTANBUL ÜNİVERSİTESİ İŞLETME YÖNETİMİ VE MUHASEBE ARAŞ1TRMA MERKEZİ VE ULUSLARARASIİŞLETMECİLİK EĞİTİM VE ARAŞTIRMA VAKFIBİLGİSAYARLI MUHASEBE UYGULAMALARIKURSU HAFTA SONU 59. DÖNEM 24 HAZİRAN 1995 - 2 TEMMUZ1995 "Tek Düzen Muhasebe Sistemine" uygun olarak hazırlanan kurs entegre bir program olan "LOGO MODÜLER SlSTEMt" ile Bilgisayarlı Muhasebe Eğitimi yapılacaktır. 7/b'ye (ticari işlermeye) göre hazırlanmış programda Entegrasyon Modülü ile bağ- lantılı çalışan Stok, Cari Hesap, Bankalar, ÇekySenet ve Fatura programlannın ilgili kartlan, fış ve irsaliyeleri, raporlan ve en- tegrasyon bağlantı kodlan ile bu programlar sonucu oluşan muhasebe fişleri, yevmiye ve defteri kebir, yardımcı hesaplar, mizan- lar, bilanço tablosu ele alınacaktır. Kısa, sipariş programlannın da ayn olarak ele ahndığı kursta devir ve kapanış işlemleri de gösterilecektir. . ı . • tştirakçi sayısının sınırlı olduğu kurs programında "Temel Muhasebe Bilgisi"ne sahip olma zorunluluğu vardır. Kurs toplam 30 saat olup, dersler 09.00-17.00 saatleri arasında yapılacaktır. Tel: 520 90 87 - 528 08 42 Adres: Îstanbul Üniversitesi lkrisat Fakültesi Beyazıt/ İST. Basın: 27293 NEW YOBKTAN tLHAN MtMAROĞLU Hoşt!.. Hoşt!.. Türk televizyonunu en ağır dille eleştirenler bura- ya gelip Amerikan televizyonuna baktıklanndaağız- lan açık kalıyor. "Bizim televizyon bundan çok da- ha iyi" diyorlar. Şimdilik gercekten öyleyse de örnek Amerikan televizyonu olduğundan, Amerikan televizyonunu ellerinde tutanlar da halkın nabzına göre şerbet ver- meyi çok iyi bildikleri için (yok mu o "raû'ngieri), Tû"k televizyonu da Amerikan televizyonunun hık demiş burnundan düşmüşü olur çıkar. Buralardan gördü- ğüm anladığım kadan, Türkiye'de birkaç seçkin ki- şi meydanın boşbulduklanyerterineyerleşmişler, is- tediklerini yapıyorlar. Gitgide onlann da çanlanna ot tıkanır. Geçen yıl burada Michael Moore, türiü güncel konulan ele alan bir belgesel dizisi yapmaya başla- mıştı. Amerikan televizyonunda görülmeye değer bir programdı bu. İlk program üzerine New York Ti- mes'ta çıkan eleştiri yazısında programın degeri ne- deniyle ömürsüz olabileceğine değiniliyordu. Ger- cekten öyle oldu. "TVNation" adlı bu program çok geçmeden kaldınldı. Amerikan televizyonunun dünyanın en kötüsü ol- duğunu söyleyemem. Bütün dünya ülkelerinin tele- vizyonlannı tanıyor değilim. Ama bildiklerim arasın- da en kötüsü. Şarkısını da yapmışlar "75 kanal, bakacak hiçbir şeyyok. "Yakında 500'e çıkacakmış kanal sayısı ve şarkının sözleri ona göre değişecekmiş. Dillerde do- laşıyor değil bu şarkı. Azınlıkta kalanlardan biri uy- durmuş olsa gerek. Azınlıkta kalmışlardan biri olduğumu unutup, alış- kanlığın etkisiyle arada sırada açıyorum televizyo- nu. Hele, gazetelerde gözüme ilişen haberieri bir de televizyonda görmek istiyorum, görup görecegimin ne olduğunu çok iyi bilmem gerekirse de. "Haber bizde en önce gelir" diye kendini tanıtan kanalı, ABC'yi açıyorum hem de. Neler mi gözüme ilişti bu- gün gazetelerde? Bir Alman bilgini eskiden Nazi SS subayrymış; Rusya'nın NATO'yla işbirliği gelişiyor- muş; Ebola virüsü bir ülkeden öbürüne atlıyormuş; dolar gene düşmüş; gene Amerika'nın bilmem ne- resinde birini idam etmişler... Bunlann hiçbiri yok haberierde. Ne var öyleyse? Köpek var. Köpek ev- den kaçmış, bir süre sonra dönmüş evine. Bir başka günün gazeteleri. Amerika'nın kırsal böl- gelerinde AIDS gitgide artıyonmuş; Meksika'da ka- mu malı diye ne var ne yoksa özelleştirme uğruna satışa çıkarılmış; Kuzey Kore hükümeti, başkent Pyongyang çok kalabalık olduğu için yüzbinlerce ki- şiyi ülkenin başka bölgelerine göndermeye başla- mış (dansı Istanbul'un başına); Amerikan hükümeti dolann başaşağı gitmesini önlemek için dolar satın almaya başlamış; gene biri idam edilmiş Amerika'nın bir başka yerinde... Bunlarsız haber bülteni olur, ama köpeksiz olmaz. Nedir bu akşamın köpek haberi? Adam köpeğini bisiklete bindirmiş. Bir gün daha. Bir de bakıyorum ki haberierde Bos- na. Dağlann birinde ölen, daha doğrusu ölmüş ola- bilecek, kurt değil, bir Amerikan pilotu. Sırplar bir Amerikan uçağını düşürmüşler, pilot yok ortada (Sonra buldular pilotu). Amerikan uçağı düşürülme- miş olsaydı, Bosna girer miydi haberiere? Hem de köpek haberinden yanm dakika daha uzun olarak? Bu akşamki köpek haberine gelince, biri sokağa kö- pek yavrulan bırakıp gjtmiş, polîsler de yavrucukla- ra süt içirtmişler. Bugünlerde ün kazanmaya başlayan bir sinema oyuncusu, Jennrfer Jason Leigh, geçenlerde Da- vid Letterman'ın konuğuydu. Amerikan laklaka- şovlannı biliyorsanız, David Letterman'ın da lakla- kacıbaşı olduğunu bilirsiniz. Bn. Leigh iyi oyuncu- dur. Yeni fılmlerinden birinde Amerikâlı yazar ve şa- ir Dorothy Parker'i oynuyordu. Rolü üzerinde ne türiü bir araştırma yapmış? Ne yolda biryoruma yö- nelmiş? Yönetmen Alan Rudolph'la nasıl çalışmış? Bilmeliydim ki böyle konularia bir laklakaşovun "ra- ting"\eri tepe aşağı gidiverir, insanı kapının önüne bt- rakıriar. Öyleyse Jennifer Jason Leigh ile David Let- terman neyin laklakasını yaptılar? Bildiniz. Köpeğin. Bn. Leigh bir köpek almış; uysal sanmış, haşan çık- mış. Geçen ay New York'un parklarından birinde kan- sere karşı biryürüyüş düzenlendi. Kanserin umurun- da mı yürüyüş? Ama bu yürüyüş başka yürüyüş. Kö- pek yürüyüşü. Herkes köpeklerini getirdi. Onceden de bildirildiği gibi, köpekler kuyruklannı sallaya sal- layayürüdüklerinde kanserie savaşılmış oldu. O ge- ce televizyona bakmadım. Başlıca haberierden biri olsa gerekti kansere karşı köpek yürüyüşü. Haksızlık etmeyeyim. Televizyonda köpek habe- rinden başkası da var. Hayvanat bahçesindeki pan- da doğurmuş. Adam bir de bakmış ki evinin arka bahçesine keçiler ginniş. Insafsız ana çocuğunu ev- de aç bırakıp gezmeye gitmiş, zavallı çocuk da kom- şunun kapısını çalmak zorunda kalmış. Öğretmen, sınıfındaki kızlardan biriyte sevişmiş, birlikte kaç- mışlar. 24 yaşındaki kadın öğretmen, 15 yaşındaki öğrencisi oğlan çocuğun ırzına geçmiş, nasıl bece- rebildiğini anlayamadımsa da. Haberlerin demirbaşı Usare'yi unutsam da olur. Usare dediğin Juice dedikleri. Juice dedikleri de O. J. Simpson. Derken postaneden bir uyan. Köpek uyansı. Ame- rika'daki bütün evlere, apartmanlara gönderilmiş o uyan. "Size hizmet eden eli köpeğe ısırtmayınız" deniyor. Köpekler postacılara saldınyorlarmış. Kö; pek söz altında bırakılır mı? Korkanm, postaneleri bombalamaya kalkariar şimdi. Köpek bu toplumda Tann. Ingilizcesi tersten okunduğunda da çıkıyor. Dog. God. 23.ULUŞLARARASI tSTANBUL MÜZİK FESTİVALÎ BUGÜN: Atatürk Kûltûr Merkezi Büyük Saton: 19.00 Tarih Boyu Hoşgörü (Müzik Yönetmeni: Kudsi Erguner) YARIN: Atatürk Kültür Merkezi Büyük Salon: 19.00 New York Filarmoni Orkestrası (Şef: Kurt Masur) Topkapı Sarajı Müzesi: Saraydan Kız Kaçırma Marlon Brando yeni WP filme başlıyor LONDRA (REUTER) - Marlon Brando, îrlanda'da çekilecek olan bir fılmde rol almaktan vazgeçtiği yolundaki haberieri yalanladı. Geçen hafta Amerika'da yayımlanan gazetelerde, aktörün yorgun olması ve kızının intıhannın etkisinden kurtulamaması nedeniyle "Divine Rapture" adlı fılmde rol almak üzere imzaladığı kontratı iptal etmek istediği yolunda haberler yer aldı. Brando, bunun üzerine Londra'da yaptığı açıklamada "Sevgili dostlar ve düşmanlar. Bu son derece aptal fılmde rol almayı sabırsızlıkla bekliyorum" dedi. Marlon Brando'nun yani sıra John Hurt, Debra VVinger ve Johnny Depp'in derolalacağı "Divine Rapture" adlı fîlmin çekimlerine 10 temmuzda başlanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle