30 Nisan 2024 Salı English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
* • " • • SAYFA CUMHURİYET 17 HAZİRAN 1995 CUMARTESJ HABERLER Devtete boncu otanaKİTyok • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Özelleştirme Idaresi Başkanhğı,(ÖlB) yaptıgı yazılı açıklamada, özelleştirme çahşmalannda, teklif sahiplerinin devlete olan mali yûkûmlülüklerini yerine getirip getirmediklerinin de dikkate alınacağını bildirdi. Özelleştirmede şeffaflık ve açıklık ilkeleri çerçevesinde, bazı ihalelerin nitelığine göre kamuoyuna açık yapılacağı bildirildi. tdare, Süt Endüstrisi Kurumu'nun (SEK) ihalesinin kamuoyuna açık yapılacağını da kaydetti. Jlkşehir'e il sözü • AKŞEHtR (Cumhuriyet) - CHP Genel Başkanı ve Başbakan Yardimcısı Hikmet Çetin, ilçelerin il olması için çıkartılacak ilk listede Akşehir'in de adınin bulunmasi için Akşehirlilere söz verdi. Ayasofya sorusu • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-RPGrup Başkanvekili Şevket Kazan, Başbakan Tansu Çiller'in yanıtlaması istemiyle TBMM Başkanhğı'na verdiği soru önergesinde, "cami" oldugunu iddia ettiği Ayasofya'nın müze olarak kullanılması için herhangi bir katarname olup olmadığının açıklanmasını istedi. Iran'la anlaşma • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - lran ile Türkiye arasında güvenlikle ilgili tüm konulan görüşmek üzere Ankara'da sürdürülen Yüksek Güvenlik Komisyonu çalışmalan. dûn Esenboğa Havalimanı'nda ımzalanan protokolle sona erdi. Protokolde, terorizme karşı ışbirliğinın önemi vurgulanarak ıki ülkenin güvenlik konusunda alacağı önlemler teyit edildi. Hacettepe'den türtıan yanıtı • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Hacettepe Üniversitesi, kan vermek isteyen türbanlı iki kız öğrencinin kanlannın ahnmadığı yönündeki savlan yazılı açıklamayla yanıtladı. Açıklamada, Ilknur Izci ve Fatma Onay adlı öğrencilerin 6 haziran günü bir hastaya kan vermek amacıyla Hacettepe Üniversitesi Kan Bankası'na geldikleri. ancak kan verme işlemi sırasında pardösülerini çıkarmayı reddettikleri kaydedıldi. Emniyet Genel Müdürü, îstanbul Polis Müdürü Necdet Menzir'e destek verdi Ağar da ayduıları suçladı• Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, CHP'li bakanlan suçlayan Îstanbul Emniyet Müdürü Necdet Menzir'i, 'Polisin yargısız infaz yapması mümkün değildir' diyerek desteklerken siyasi çözümden söz eden avdınlan 'basiretsizlikle' suçladı. YAHYA KOÇOĞLU Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, CHPli bakanlan suçlayan tstan- bul Emniyet Müdürü Necdet Meozir'e. polisle- rin yargısız infaz yapma- lannın mümkün olmadığını söyleyerek destek verdi. Kürt sorununda siyasi çö- züm öneren aydınlan •basiretsizlikle' suç- layan Ağar. terörle mücadelenin milli bir seferberlikle yapılması gerektiğini vurgu- ladı. Maımara Üniversitesi Hukuk Fakülte- since düzenlenen 'Hukuk Devlerinde Te- rörle ve Orgütlü Suçla Mücadele' konulu sempozyumda konuşan Mehmet Ağar, terörle mücadelenin adi suçlarla mücade- leye kıyasla çok daha zor olduğuna de- ğindi. Teröristlerin herhangi bir kurala bağlı olmamasına karşın polislerin yasalara bağlı kalarak bu mücadeleyi yürüttüğünü savunan Ağar, yıllardır verilen şehitlere karşın bu mücadelenin başarıyla sürdü- lcisleri Bakanı Mentese, Menzir'in gorevden alınacağı söylentilerini doğrulamadı DYP Menzir bunalımını oyalıyor ANKARA (Cumhuriyet Büro- su) - DYP, Necdet Menzir'in CHP'li bakanlan suçlamasıyia başlayan bunalımı "oyalama" taktiği izleyerek soğutmaya çalı- şırken CHP'liler "görevden aü- namazsa, istifa errjrilmesi" için baskı yapmaya başladı. Başba- kan Tansu Çifler, "Söyteodiği or- tama bakmak tazun. Çetin'le he- nûz konuşmadık. Devleti yıprat- madan soruou çözeceğjz" dedi. CHP lideri Hikmet Çetin, "Ben herkesin görev, sorumluluk ve yetkileri suunoda kaJmalan ge- rektiğine inanıyorum" diye ko- nuştu. lçişleri Bakam Nahît Menteşe ise Devlet Bakanı Algan Hacaloğiu'na Menzir'in görev- den ahnacağına ilişkin söz verdi- ği haberlerini yalanlayarak "Bu konuyu hiç görüşnıedik'Medı Menzir bunalımı nedenıyle Ba- kanlar Kurulu'nun toplanmasın- dan kaçınıldı. Böylece, Bakanlar Kurulu'ndaki olası tartışmalar ertelenerek bunalım konulan so- ğutulmaya çalışıhyor. Menzir bunalımı konusunda DYP tarafi oyalama taktiği izli- yor. fçişleri Bakanı Nahit Mente- şe, Devlet Bakanı Algan Haca- loğlu'na, Menzir'in görevde alı- nacağına ilişkin söz verdiği ha- berleriyle ilgili olarak dûn şunla- n söyledi: "Dân (önceki gûn) parfcmen- todaki bakanlık sıralannda gö- rüştüm. Ama Necdet Menzir gündeme geimedL Tek keinneyie dahi kendisiyie Menzir koousunu görüşmedim. Ancak Güneydo- ğu'mın sosyaL ekonomik sorunla- rmı göröştük, hasbıhal ettik. Ama Menzir konusu gündeme gehnedi Gazeteler 'lçişleri Baka- nı, Hacaloğlu'na böyle dedi', «fi- yor. Yok böyle bir şey." rüldüğünü anlattı. Koalisyon hükümetın- de ciddı çatlaga yol açan ve CHP'li ba- kanlar Algan Hacaloğlu ile Mehmet Mo- ğultay'ı suçlayan Îstanbul Emniyet Mü- dürü Necdet Menzir'i, Ağar, "Yargısız in- faz, işkence; bunları polisin yapabilmesi mümkün değildir. Polis, kurallan >erine getirir. Cumhuriyet savcılan, asılsız iddi- alan araştırmahdır" diyerek destekledi. Ağar. terorizmin demokratik hukuk dev- letinin sağladığı hak ve özgurlüklerden yararlandığım öne sürdü. Ağar, Kürt sorununda siyasi çözüm öneren aydınlan da "Terörle mücadelenin ciddi bir boyutu da milletine yabancılaş- nuş, etnik köken adına birtakım talepler ileri süren, devlete karsı hasmane tutum- lar takınan aydınlanmtan basiretsiz tavır- landır. Bunlar da kendilerince siyasi çö- zümden bahsetmektedirler" sözleriyle suçladı. Düşünce özgürlüğü amacıyla sürdürü- len kampanyalan da ad vermeden eleşti- ren Ağar. bu konuda şunlan söyledi: "17 yaşındaki bir cani kadar, bu caniyi azmettiren, suça teşvik eden de bize göre a>Tiı derecede suçludur. Terörii teşvik et- mek. fikir suçu olamaz diye düşünüyoruz, Terör kışkırtıcılığı yapmak, canilere hedef gostermek, onlann eline silah verip ortaya salmak, en azından fikir gibi kutsal bir kavrama hakaret etmektir diye düşünü- yoruz." Sempozyumda konuşan Adalet Bakan- lığı Müsteşan Yusuf Kenan Doğan ise Türkiye'de terörün ülkeyi bölmek ve laik devleti yıkmak adına iki taleple yola çık- tığını belirtti. Bu mücadele sırasında za- bıta gücünün ve adliyenin hukuk devleti kurallanna azami derecede uyması ge- rektiğini dile getiren Doğan, bazı Avrupa ülkelerini PKK'ye destek vermekle suç- larken "l nutulmasın ki rüzgâr eken firtj- na biçer" dedi. îstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu da dünyada değişen özgürlük anlayışı ile es- kiden kaba güçle bastınlan terörün, gü- nümüzde farklı yöntemlerle yok edilme zorunluluğundan söz etti. Terörü yaratan- ların bu özgürlüklerden yararlandığına işaret eden Kozakçıoğlu, "Bununla mü- cadele eden devletin güvenlik güçleri ise insan haklan ve demokratik kurallara uy- gun da>Tanmak zorundadır. Bu ise onlan adeta elleri kollan bağlı hale getirmekte- dir. Ancak güvenlik güçlerimiz bundan şikâyetçi değüdir" dedi. 8. maddeyi Anayasa'ya aykın bulan Savcı Tolay, bu maddeye dayanarak dava açtı DGMMen 99 yayıncıya dava DENİZ TEZTEL Terörle Mücadele Yasa- sı'nın (TMY) 8. maddesi- ni"anayasaya aykın" bu- lan îstanbul DGM Savcısı Aytaç Tolay, bu madde uyannca "Düşünceye Öz- gürlük" kitabı yayıncısı 99 kişi hakkında dava açtı. Sanıklar hakkında en az 4 yıl ağır hapis cezası veril- mesini isteyen Tolay, ana- yasaya aykınlık görüşünün öncelikle mahkemece de- ğerlendırilmesi gerektiğini bildirdi. Savcıhğın bu iste- minin, 24 ağustosta başla- yacak davada kabul edil- mesi halinde TMY'nin 8. maddesi, Anayasa Mahkemesi tarafından incelenecek. Düşünceye Özgürlük kitabı yayıncısı 1080 kişiden ifadesi alınan 99 kişi hakkın- da dava açıldı. Sanıklar için TCY'nin 312/2. maddesi uyannca "Halkı sınrf, ırk, din, mezbep veya bölge farkhüğı. kin ve düşmanlığa açıkça tahrik etmek", HAKLARINDA DAVA AÇILAM SANIKLAR: Ahmet Altan, Erdal Öz, Şanar Yurdatapan, Saruhan Oruç, Ali Rıza Dizdar, Uğur Günyüz, Ergun Gümra, Ahmet Şık, Musa Ağacık, Mahir Mete Günşıray. Seyit Sovdan. Adnan Bostancıoğiu, Orhan Alkaya. Minu tnkaya, Münir Ceylan, Vicdan Baykaru, Ertuğrul Kürkçü, fuğrul Eryılmaz, Aylin Çe\ik. Yurdaer Erkoca, Ayşe Günşıray. Asaf Gürsel Akseven, Cezmi Ersöz, Hasan Basri Çıplak, Behzat Şahin, Lğur Cankoçak, Şahika \'ükseL Ömer Faruk Farsakoğlu, Ragıp Duran. Yahya Koçoglu, Hasan Ömer Erzeren, Jülide Kurat, Uğur İsa Doğan. Mehmet Ali Tutai Semra Somersan, Munzur Pekgüleç, Beril Eyüboğlu. Bülent Savaş Tanır, Ayşe Esra Koc, Tayfun Mater, Halil Ergiin. Serap Aksoy, Tahsin Yeşiklere, İrfan Erdemoğlu, Vahit Genç, Zeynep Sualp, Deniz Demirkan, Gencay Gürsoy, Mehmet Demirkaya, lsmail Çınar. Orhan Aydın, Nadire Mater, Ahmet Cenk Koray, Ahmet Erhan KayıİL Cengiz Gündoğdu, İlrian İrem. Suna Aras,_Aslan Baser, tker Sayın, Nurten Tuç, Şule Necef, Çiğdem Şahin. Mustafa Cengiz An, Vletin Ozek. Eyüp Murat Özyüksek, Kuvvet thsan Lordoğlu, Mehmet Lfuk Uras, Hamit Öner Bilgin. Emine Sevgi Yöney, Le>la Sanlı, Serdar Yalçm, Uğur Selçuk Akalın, Tekin Akın. Yalçm Pekşen, Ömer Çavuşoğlu. Fatma Güresin, Can Dündar. Zihni AnadoL Aziz Nesin, Demirtaş Ce\ hun, Arif Damar, Yasemin Esen, Adalet Ağaoğlu. Bülent Dcnli, Ataol Behramoglu, Gülsüm Akyüz, Orhan Pamuk, Burçak Evren, Doğu Perinçek. Nilüfer Akat, Asaf Savaş Akat Musa Kart, Rıza Şahin, Fatma Oran, Ahmet Soner, Tuncay Konuk, Serap Mutlu, Emcet Olcaytu, Ülkü Sağır. TMY'nin 8. maddesi uyannca "Türkiye Cumhuriyeti devtetinin ülkesi ve miDetiyle bölünmez bütünlüğünü bozmayı hedef alan propaganda \apmak" suçlanndan en az 4 yıl ağır hapis cezası isteniyor. DGM Savcısı Aytaç Tolay tarafından yürütülen soruşturma sonunda ifadesi alınamayan kişilerin dosyalan aynldı. Savcı Aytaç Tolay tarafından hazırlanan 22 Mayıs 1995 tarihli iddianamede, sanık- lann hazırlık soruşturması sırasında "her türlü düşüncenin özgürce ifade edflmesi" ve "miüetlerarası sözleşmelere uyulması" gerektiğini söylediklen belırtildi. Iddiana- made, şöyle denildi: "İnsan Haklannın ve Temd Ozgüriüklerin Korunmasına th'şkin Sözlesme, Roma'da 4 Kasım 1950 tarihin- de kabul edilmiş ve 10 Mart 1954 tarih ve 6366 sayıh kanun ik TBMM tarafından onaylanmıştır. Bu sözlesme, anayasanın 15. ve 90. maddelerinde genel olarak sözü geçen uyulması zorunlu milletlerarası bir antlaşma niteliğindedir. Bu antlaşma ile Türkiye Cum- huriyeti Devleti, insan hakla- nnın korunmasının milli dü- zeyden milletlerarası düzeye geçmesini sağlamışür." Top Anayasa Mahkemesi'nde Savcı Tolay, açılan dava- nın, DGM tarafından önce- likle Anayasa Mahkeme- si'ne gönderilmesini istedi. Tolay, Anayasa Mahkemesi'nin TMY 8. maddeyi iptal etmesi durumunda, DGM'nin bu karan dikkate alması gerek- tiğini bildirdi. Tolay, davanın Anayasa Mahkemesi'ne gönderihnemesi veya Ana- yasa Mahkemesi'nin iptal karan verme- mesi durumunda samklann TCY 312 ve TMY 8. maddeleri uyannca cezalandınl- malannı istedi. İLAN GAZİANTEP 3. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ Esas: 1995/116 Davacı Bilal kızı 1970 doğumlu Sevgi Kıiıç, Bekir oğ- lu 1%5 doğumlu Celal Hoşafile 10.12.1992tarihindebo- şandıklannı. bosanma karanndan sonra fıılı evliliğin de- vam ettiğini ve bu süre içinde 1993 doğumlu Hılmi, 1994 doğumlu Adem ısminde müşterek çocuklannın dünyaya geldiğmi ve bunlann nüfusa tescıI edilmediğını ıddıa ede- rek adı geçençocuklanndavalı nüfusuna tescihni ıstemiş olup davalı Celal Hoşaf'ın adresinin tespit edilememesı nedeniyle adı geçene dava dilekçesinm ilan tebhğine ka- rar verilmiştir. Davalı Celal Hoşafm ilan tanhinden itibaren 15 gün içinde davaya karşı diyeceklerini bildirmesi ve delillen- ni ibrazetmesi veyakendisini kanuni bırtemsilci iletem- sil ettirmesi, aksi takdırde yargılamaya yokluğunda de- vam edilerek karar verileceğı, dava dilekçesi tebliğı ye- rine kaim olmak üzere ilan olunur. Basın: 26483 TOSYA İÇRA MÜDÜRLÜĞÜ'NDEN DosyaNo: 1995/58 Alacaklı Tosya Ziraat Bankası Şubesi'ne masrafsız 141.661.657.- TL ödemeye borçlu lsmail Atıcı'nın ışbu borcundan dolayı adresine ipoteğin paraya çevrilmesi yo- lu ile takip taleplerinde icra emri gönderilmış, adresinde tebligatyapılamamış, yapılan adres tahkıkinde de C. Baş- savcılığı'nca da tebligata yarar adresi temin edilemedi- ğinden icra emrinin gazete ile ilan edilip tebligat yapıl- ması mecburiyeti hasıl olmuştur. Borçlu tsmail Atıcı, işbu borcunuzu, işbu icra emrinin üanından sonra 30 gün içerisinde ödemeniz, borç öden- mez veya tetkik merciinden icranın geri bırakılmasına da- ir bir karar getirilmezse alacaklınm gayrimenkulün satı- şını isteyebilecegi ihtar ve ilanen tebliğ olunur. Basm: 26178 DİYARRAKIR 2. ASLÎYE HUKUK MAHKEMESİ'NDEN 1994/112 Esas 1994/243 Karar Davacı Bahçel Tic. Koll. Şti. vekili tarafından davalı Ahmet Soydan aleyhine açılan tespit ve trafık kaydının terkinı davasının yapılan açık yargılaması sonunda. Oto Sanayiı Sitesi 1. Cad. 8. Sok. No: 46 Ankara ad- resinde ikamet eden davalı Ahmet Soydan, tüm aramala- ra ragmen bulunamamış olmakla, yapılan yargılama so- nunda, davanın kabulü ile 21 AR 763 plakalı 1977 mo- del 280 S tipi Mercedes marka, 12303010017057 şaşe no'lu 11092310007746 motor no'lu aracın davacı tara- fından davalıya 79.000.000.- TL bedelle satılıp teslım edildiğinin ve mülkiyetinin davalıyageçtiğinin tespitine, aracın Trafık Sicil Müdürlüğü'nün nezdinde ve Süleyman Nazif Vergi Dairesi nezdinde bulunan kayıtlann terkini- ne ilişkin istemin reddine, alınması gereken 2.844.000.- TL harçtan peşin alınan 30.000.- TL harcın indinmi ile kalan 2.814.000.- TL harcın davalıdan tahsiline, 4.910.000.- TL vekalet ücreti ile 725.100.- TL yargıla- ma gidennın davalıdan alınıp davacıya venlmesıne karar verildiği ve davalının ilan tanhinden itibaren 15 günlük süre ıçensinde temyiz etmediği takdirde kesinleşeceği hususu ilanen tebliğ olunur. 11.7.1994 Basın: 26231 İLAN KAMAN ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN DosyaNo: 1994/83 Davacı Güzade Türk tarafından davalı Nedım Kara aleyhine ıkame olunan eşyadan dolayı alacak davasının celse ara karan gereğince; Davalı Kaman Hacıpınar Mahallesı Hirfanlı Cadde- si'nde ikametettiği bildırilen Nedim Kara'nın adresi meç- hul olduğundan adına davetiyenin ilanen tebhğine karar verilmış olup adı geçenın duruşmanın bırakıldığı 27.6.1995 günü saat09.00'da duruşmada bizzathazır bu- lunması ve kendisini bir vekille temsil ettirmesi. aksi tak- dirde yargılamanın gıyabmda devam olunacağı davetıye yerine kaim olmak üzere ilan olunur. Basm: 26406 ERZİNCAN STJLH HUKUK MAHKEMESİ'NDEN DosyaNo: 1992/574 Davacı Orman Idaresi Genel Müdürlüğü vekili tara- fından davalılar Nazır Çelik ve Nurettin Koyun aleyhi- ne açılmış bulunan tazminat davasının kabulüne ve 1.845.000.- TL tazmınatın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmiştir.Ancak davalılar- dan Nazır Çelik'in adresi tüm aramalara ragmen tespit edilemediğinden ve adresi meçhul olduğundan karann ilanen tebliğ edilmesıne karar verilmiş olup işbu ilanın yayımından 7 gün sonra davalı NazırÇelik'e tebliğ edil- miş sayılacağı ve bu tarihten sonra yasal süresi içinde temyiz etmediği takdirde karann kesinleşeceği tebligat yerine geçerli olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 24.3.1995 Basm: 16144 "Gerçefc, güzef, anlamlı bir dünyaya katkı için; geleceğin sanat dünyasına katılmak isteyen çocuk ve gençlere" BİLKENT ÜNİVERSİTESİ Müzik ve Sahne Sanatlan Fakültesi MÜZİK ve TİYATRO BÖLÜMLERİ ile MÜZİK HAZIRLIK OKULU Ortaokul ve Lise Devreleri'ne Piyano, Teori-Kompozisyon, Keman, Vıyola, Vıyolonsel, Kontrbas, Flût, Obua, Klarinet, Fagot, Trompet, Komo, Trombon, Tuba, Vurma Çalgılar, Şan ve Tıyatro Sanat dallan için ÖZEL YETENEK - BURS - KABUL SINAVLARI'YLA ÖĞRENCİ ALINACAKTIR Aday kayıtlan, fakülteden sağlanacak "Başvuru Formu"yla yapılacaktır. Aday Kaydı, Onkayrt: 20 Haziran 1995 Salı günü saat 17.00'ye kadar Müzik Bölümü Test ve 2 Aşamalı Yetenek Sınavlan: 19-25 Haziran 1995 Tıyatro Bölümü: 2 Aşamalı Yetenek Sınavlan: 26-29 Haziran 1995 Bilkent Üniversitesi Müzik ve Sahne Sanatları Fakültesi 06533 Bilkent/Ankara Müzik Bölümü Tel: (0312) 266 45 39 - 266 41 38, Faks: (0312) 266 41 39 Tıyatro Bölümü Tel: (0312) 266 42 30, Faks: (0312) 266 42 30 Müzik Hazırlık Okulu ortaokul ve lise devrelerinin Milli Eğitim Bakanlığf na bağlı ortaokul ve liseler ile denkliği buiunmaktadır. Yetenekli adaylardan maddi desteğe ıhtiyacı bulunanlara; sınav sonuçlanna göre ve belirlenecek ihtiyaç oranında burslu statüde öğrenim desteği sağlanacaktır. İSKENDERUN 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESt'NDEN DosyaNo: 1995/452 Davalı: Suriye uyruklu Zanki kızı Hennut, adresi meç- hul.Davacı Aşağı Kepırce Köyü Muhtarlığı tarafindan da- valı aleyhine açılmış bulunan tespitve tescil davasının ya- pılan duruşmasında;Adınıza çıkanlan davetıyede tanın- madığinızdan bahisle iade edilmiş olması üzerine yapılan zabıta tahkikatında da adresıniz meçhul kaldığından ila- nen duruşma gününün tebligine karar verilmış, duruşma 18 7.1995 günü saat 9'a talik edilmıştir. Mezkür gün ve saatte gelmeniz. gelmediğiniz veya bir vekille de temsil ettırmediğınız takdirde davanın yokluğunuzda bitinlece- ğı davetıye yerine kaim olmak üzere ilanen tebliğ olunur. 5.6.1995' Basm: 26925 T.C. İLAN KAYSERİ ASLİYE 3. HUKUK MAHKEMESİ'NDEN Sayı: 1993'943 Davacı Hatice Uzun tarafından davalı Erol Uzun aleyhine açılan şiddetli ge- çimsizlik nedeniyle bosanma davasının yapılan yargılaması sırasında verilen ara karan gereğince; Yozgat ili Sankaya ilçesi Akbenli Çiftliği cilt 1/01, sayfa 34 ve kütük 14'te nüfusa kayıtlı Ali Osman ve Emine'den olma 15.3.1956 doğumlu Ha- tice Uzun tarafından aynı yerde nüfusa kayıtlı Mustafa ve Zeynep'ten olma 30.12.1959 doğumlu davalı Erol Uzun aleyhine şiddetli geçimsizlik nedeniyle bo- şanma davasmda yukanda kimliği yazılı davalı Erol Uzun. tüm aramalara ragmen açık adresi tespit edilip dava dilekçesi kendisine tebliğ edilemediğinden dava di- lekçesinin adına ilanen tebligine karar verilmiş olup davalı Erol Uzun'un yargı- lamanın bırakıldığı 7.9.1995 günü saat 9.35'te mahkememiz duruşma salonunda yukanda esas numarası yazılı mahkememiz dosyasına bizzat ve veya bir vekille temsil olunması, aksi takdirde yargılamanın yokluğunda sürdürülüp bitirileceği ilanen tebliğ olunur. Basm: 23091 CUMARTESİ YAZILARI ATAOL BEHRAMOGLU Kırık Hayatlar "Kınk Hayatlar" Halit Ziya Uşaklıgil'in roman- larından beni en çok etkılemiş olanıdır. Genç bir çiftin ayrılık öyküsüdür. Bir evliliğin yıkılışındaki psikolojik süreçler ve bunun yanı sıra toplumsal ortam, duygusallıktan da yoksun olmayan bir gerçeklikle betimlenmiştir. Bu özellikleriyle, bana kalırsa, edebiyat tarihimizdeki yeri "Mai ve Siyah"lan, "Aşk-ı Memnu"öan belki daha da önemlidir... • • • Kınk bir hayat, onu yaşayanın arzulanna, özlem- lerine, beklentilerine uymayan, ters düşen bir hayat diye tanımlanabilir... Kırılmış, yönü değişmiştir. Zaman, yeni koşullar, yaraları az çok onaracak, fakat sızlayan bir şey hep kalacaktır. • • • Sanatçıların özel yaşamları, genellikle inişli çıkışlı, fırtınalı olduğu için her zaman ilgi çekiddir. Bu sanatçı, eserine, düşüncelerine özellikle yakınlık duyduğumuz biriyse ve yaşam çizgisi olağan dışı özellikler taşıyorsa, hayatının aynntılannı bilme isteğiniz daha da artacaktır. • • • Nâzım Hikmet in hayatı üzerine yazılmış bütün kitaplan, tanıklıkları okudum. Yabancı dilde yazılış olanlardan üç tanesini, (Babayev'in, Fevralski'nin, Tulyakova'nın kitaplan) Türkçeye çevirdim. Türkçe yazılanlar, Z. Sertel'inki dtsında, genellikle gençlik dönemi arkadaşlarının o dönemlere ilişkin anılandır. Yukanda andığım, yabancı dilde (Rusça) yazılmış kitaplarda da tüm yaşamı üstüne (N. Hikmet'in kendi ağzından) çok ilginç bilgiler bulun- makla biriikte, doğal olarak, yaşamının yurtdışında geçen son dönemleri anlatılmaktadır. • • • Bütün bu kitaplar içinde, beni en çok etkileyen, bana Nâzım Hikmet'i en çok duyuran, sezinleten, Tulyakova'nın anıları olmuştu. Bu kitapta Nâzım Hikmet, abartılmadan, kimi gençlik dönemi arka- daşlarının (Ş. Süreya'mn ya da Z. Sertel'in) yaptığının tersine, karikatürleştirilmeden, fakat çelişkileriyle de; ve olanca insan özellikleriyle anlatılmaktadır. ("Nâzım'la Söyleşi"n\n okurlanmızdan çok fazla ilgi görmemiş olmasının nedenlerini, doğrusu bilemiyorum.) • • • V. Tulyakova'nın anılarını 1988'de Paris'te Türkçeye çevirirken, Nâzım Hikmet'in gurbetçi dönemi, 1950 sonrasında yabancı ülkelerdeki yaşamı üstüne çokça düşünmüştüm. atv kanalında yayımlanmakta olan Nâzım Hikmet Belgeseli için şubat ayından bu yana çalışırken de yine bu dönemin yanı sıra yaşamının Türkiye'deki süreçleriyle diyebilırim ki içli dışlı oldum... • • • Bir insanı, o insan gibi, olduğu gibi, şemalann, kalıpların, önyargıların, yakıştırmaların dışında tanımlayabilmek, hatta algılayabilmek, belki de dünyanın en güç şeyi. Bence bu olgu, en yakınlanmızla, çocuğumuzla, kardeşimizle, anne babamızla, sevgilimiz ya da eşimizle ilişkilerimiz için bile (ve bazen de özellikle bu ilişkiler için) geçerli... Algılanmak, tanımlanmak istenen kişi, kimilerinin dokunulmaz bir kahraman olarak gök- lere çıkardığı, kimilerininse hain olarak yerin dibine batırdığı biriyse, yapılmak istenen şeyin çetinliği kendiliğinden ortadadır. ••• Nâzım Hikmet'in yaşamının Türkiye'deki dönem- leri üstüne araştırmalar yapar ve düşünürken, 1920'lerdeki, 30'lardaki, genç, pırıl pırıl; tutku, yetenek ve atılganlıkla dolu bir yaşamın, kıskançlıklar, ihanetler, aptallıklar, alçakça baskılar ve saldırılarla nasıl örselendiğini, zedelendiğini, kırıldığmı gördüm. Inançlarının sağlamlığı ve yeteneğinin büyüklüğüyle, yıkılmadığını, en zor koşullarda da devce eserler ortaya koyduğunu, bu anlamda sapasağlam ayakta kaldığını biliyoruz. Fakat özel yaşamının kırıklarla dolu olduğunda kuşku yoktur... • • • Hayatındaki iki kadın üzerinde de çokça düşündüm: Piraye ve Münevver Hanım'lar... Piraye Hanım, 12 yıl, 1938'den 1950 ortalarına kadar, onun hapisten çıkmasını beklemiş olan eşidir. Nâzım'ın hapisten çıkmasına çok az bir zaman kala aynldılar. (Nâzım Piraye Hanım'ın git- tikçe artan ilgısizliğinden, hapishaneye seyrek gelişlerinden yakınıyordu ve bu arada Münevver Hanım'a âşık olmuştu.) Ayrıldıkları 1950 yılından birkaç ay önceki ölümüne kadar, Piraye Hanım (yakın aile çevresi dışında) denebilir ki bütün dünyaya kapalı bir yaşam sürdü. Nâzım'a küskün olduğu, onu hiç bağışlamadığı biliniyordu, fakat hiçbir yerde hiç kimseye Nâzım'la ilgili olumsuz bir söz söylediği işitilmedi. Çok yaşlandığı son dönemlerde, TV'lerde Nâzım Hikmet'i gördüğünde "Bu benim kocam" dediğini, oğlu M. Fuat'ı bazen Nâzım sandığını yakın çevresinden biliyorum... Piraye Hanım'ın tutarlı fakat kırık bir yaşamı oldugunu herhalde söyleyebiliriz... • • • Münevver Hanım, akrabası Nâzım Hikmet'i Bursa Hapishanesi'nde ziyarete gittiğinde evli bir kadındı ve bir kızı vardı. Belli ki hayatının bir buhran dönemindeydi. Nâzım hapisten çıktığında evlendiler ve oğulları Memet doğdu. Nazım yurtdışına çıkmak zorunda kaldıktan sonra, küçük bir çocukla, yoksulluk ve polis baskısı koşullannda yaşadığı, arkadaş kahpeliği ve belki bazı zaaflarta da gölgelenen hayatı bir karabasan olmalı. Yıllar sonra yurtdışına çıktığında bu kez Polonya'da güç koşullarda yaşadı. Sonra, yine çok da kolay olmadığını tahmin ettiğim koşullarda Paris'te yaşamını sürdürdü. Nâzım Hikmet'in Yaşar Kemal'in eserlerinin Fransızcaya çevrilmesinde çok büyük emekleri geçti... Münevver Hanım'ın evliliğini bozduğu ya da yaşamını Nâzım'la birleştirdiği için acaba pişmanlık duyduğu oldu mu? Hayatında başka pişmanlıklan oldu mu? Hayatı tutarlı ya da kınk bir hayat mıdır? Yanıtlaması oldukça güç sorular... • • • Insanın, kendi yaşamı ya da başkalarının yaşamlan üstünde düşünceler üretmesi gerçekten de dünyanın en güç şeyi. Belki de en iyisı, yazıyı Nâzım Hikmet'in ünîü şiirlerinden birindeki dizeler- le bitirmek: "İnsan oğlunun ömnj Belki lüzumundan fazla kısa Belki lüzumundan fazla uzun; Ve neden dolayı insanlar Şu tabakta yatan uskumru kadar mahzun? Bir tek daha içelim..."
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle