Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN 1995 CUMA
HABERLER
Hayvan
haUarma
anayasa engeü
• ANKARA (ANKA)-
CHP'li Azimet Köylüoğlu
ile ANAP'lı Gürhan
Çelebican ve Orhan
Ergüder'in ayn ayn
hazırladıklan "Hayvanlan
Koruma Yasası"
tekliflerinin TBMM
Adalet Komisyonu'nda
görüşülmesi, TBMM
Genel Kurulu'ndaki
anayasa değişikliği
görüşmeleri nedeniyle
ertelendi. Hayvanlara her
türiü kötû muamelenin
cezai yaptınma
bağlandığını yasa
teklıflennın komisyonda
ele ahnacagı tarih daha
sonra belirlenecek.
Siyasi tercihle
parti kapatma
• ANKARA (AA) -
Demokrasi ve Değişim
Partisi (DDP) Genel
Başkanı tbrahim Aksoy,
parti genel merkezinde
düzenledıği basın
toplantısında, Yargıtay
Cumhuriyet
Başsavcılıği'nın,
partilerinin kapatılması
istemiyle 38 sayfalık bir
iddianame hazırladığinı
söyledi. Partilerinin
çağdışı bir hukuk
anlayışma kurban edilmek
istendiğinı ıddıa eden
Aksoy, "Sıyası tercihlerle
partimizi kapatabilirler.
Ancak insanlann
demokrasıden yana olan
tercihlerini ve
mücadelelerini asla
engelleyemezler. Adını
değiştirir, mücadelemizi
sürdürürüz" diye konuştu.
Konûsyoncta
Bosna kavgası
• ANKARA (ANKA)-
TBMM Mıllı Eğıtım
Komisyonu'nda ANAP'lı
Vehbi Dinçerler'in Türkiye
ile Bosna-Hersek arasında
savunma ve ekonomik
işbirliği anlaşması
ımzalanmasına ılişkin
önerisinin görûşülmesi
strasında kavga çıktı.
Kavga sonunda Vehbi
Dinçerler ve komisyonun
diğer ANAP'lı üyeleri
istifa etti. ANAP Ankara
Milletvekilı Vehbi
Dinçerler, yaklaşık 4 ay
önce verdiği "Türkiye
Cumhuriyeti devleti ile
Bosna-Hersek devleti
arasmda savunma ve
ekonomik işbirliği
anlaşması" imzalanmasına
ilişkin yasa önerisi milli
Savunma Komisyonu'nda
gündeme alınmayınca
Baki Tuğ'a bir yazı
göndererek gündeme
alınmasını istedi. Bunun
üzerine Tuğ, Dınçerler'e
gönderdiği yanıtta, "yasa
önerisinin anayasa aykın
olduğu için gündeme
almadığını" belirtırken,
karşı yazı gönderen
Dınçerler, Baki Tuğ'u
"içtüzüğü
uygulamamakla" suçladı.
Rkir suçhısu
gazeteci
• SAMSUN
(Cumhuriyet) - Kapatılan
Ozgür Ülke gazetesinin
Samsun temsilcisi Servet
Yazar, çalıştığı gazetesinin
bombalanmasını kınamak
amacıyla yaptığı basın
açıklamasından dolayı 2.
Ağır Ceza Mahkemesi'nde
yargılandı Halen Yeni
Politika gazetesinin
temsilciliğinı yapan Servet
Yazar hakkında TCK'nin
159/1-2 maddelerine göre
açılan davanın ilk
duruşması. Yazar'ın
avukatlan mazeret
büdırerek katılamayınca
ileri bir tarihe ertelendi.
Kayıptara Son'
kampanyası
• SAMSUN
(Cumhuriyet)-İHD
Samsun Şube Sekreteri
Alaattin Tulum, Insan
Haklan Derneği'nin
Türkiye genelinde
başlattığı "Kayıplara Son,
Sorumlular Yargılansın"
kampanyasına herkesin
destek vermesini istedi.
tnsan haklanmn devlet
tarafından yoğun olarak
ihlal edildiği bir süreçte
yaşandığjm, devletin
suskun ve tepkisiz bir
toplum yaratmak için her
türlü hukuk dışı yola
başvurarak hem kendi
yaptığı yasalara hem de
altına imza attığı
uluslararası sözleşmelere
uymadığını söyleyen tHD
Samsun Şube Sekreteri
Alaettin Tulum, "Yoğun
baskı ve şiddet politikalan,
halklara yaşam biçimi
olarak dayatılmak
istenmektedir" dedi.
Ecevit, anayasa değişiJdiğini Cumhuriyet
y
e değerlendirdi:BİRBAKIMA
CtDDİ REJİM SORUNU
'RP ipotek altına alıyor Meclis'i.
DYP ve ANAP'ın yönetimleri de
Refah'la uzlaşmaya yönelebilir
diye kaygı duyuyorum. Ciddi bir
rejim sorunu ortaya çıkabilir.'
DİNİ İSTİSMAR
'Dini inançlan kötüye kullanmak
istiyorlar. 24. madde dinin
istismar edilmesini yasaklıyor.
Yani istismar etme, kötüye
kullanma, ama fikirlerini açıkla.'
RP'ye karşı rejîm uyarısıANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - DSP Genel
Başkanı Bülent Ecevit,
anayasa değışiklığı
görüşmelennin
tıkanmasından kaygı
duyduğunu ve ciddi bir rejim
sorununun ortaya
çıkabileceğini söyledi.
RP'nin 39 kişilik grubuyla
Meclis'i ve anayasa
görüşmelerini ipotek altına
alma aşamasına geldiğini
kaydeden Ecevit, "Meclis'i
esiraidıRP. DYPve
ANAP'ın yönetimleri de
Refah'la uzlaşmaya
yönelebilir diye kaygı
duyuyorum. DYP ve ANAP
yöneticileri gruplanna hâkim
değil. Ödün \erme yanşına
girdüer" dedı
Refah ipoteği
RP >anlılannın. DYP ve
ANAP ıçınde de
"yuvalandıklanna" dıkkat
çeken Ecevit, anayasa
görüşmeleri sırasında
çarpıtılan özgürlük anlayışım
eleştirirken "Aczmendi
mollası tetevizyonda
ditediğini söylüyor. Daha ne
özgürlük aranıyor yani"
görüşünü dıle getirdi.
DSP lideri Bülent Ecevit,
anayasa değişikliği
çalışmalan konusunda
Cumhuriyet'ın sorulanna, şu
yanıtlan verdr
- Anayasa değişikliği
görüşmelerinde gelinen
noktayı nasıl
değerİendiriyorsunuz?
ECEVİT - Dünkü (önceki gün)
durumdan sonra çok kaygılıyım. RP 39
kişilik gnıbuyla Meclis'i de anayasa
görüşmelerini de ipotek altına almak
üzere. Oylama sonuçlanna bakarsak, RP
olumsuz oy kullandı.
Yeni Parti ve de bir Büyük Birlik Partisi,
onun dışında bizden hiç fire yok,
MHP'den hiç fire yok bildiğim kadanyla.
CHP'den umanm ki yok, bu DYP ve
ANAP'ın Refah yanlısı bırtakım
insanlanndan kaynaklanıyor ve parti
yönetimleri duruma hâkım değıl. Çünkü
DSP lideri Ecevit, diğer partileri ödün vermekk suçhıyor.
parti yönetimlerinin içinde de bunlar
yuvalanmış durumda ve küçük bir grup
olarak RP ipotek altına alıyor Meclis'i.
DYP ve ANAP'ın yönetimleri de
Refah'la uzlaşmaya yönelebilir diye
kaygı duyuyorum. Ciddi bir rejim sorunu
ortaya çıkabilir.
Dünkü (önceki gün) konuşmam üzenne
ANAP'tan ve DYP'den pek çok kimse
memnuniyetini ifade etti. Çünkü
bunalmış haldeler kendi partilerindeki
durumdan. Aslında RP, halkın desteğiyle
bu duruma gelmiş değil. DYP ve
ANAP'ın tabanlannı oyuyor. Bu
partilerin yöneticilerinden bazılan Refah
kafalı, bazılan da Refah'la aynı kulvarda
yanşa çıkabileceklerini sanıyorlar. Oysa
o eğilim karşısında RP, "Ash varken
kopyasına ne bakıyorsunuz" diye
taraftarlannı uyanyor.
'Dini kötüye kuOanma'
- Kaygınız neden kaynaklanıyor?
ECEVİT- Dinı inançlan kötiiye
kullanmak istiyorlar. 24. maddenın
"çıkanlsın" denen son paragrafı devletin
sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki
temel düzenini, kısmen de olsa kaldırma
Bayındırlık Bakanı Şahin, 16 trilyonluk yolsuzluk dosyasını açıkladı
Coşkunoğhı'na yeni davaANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Bayındırlık ve Iskân Bakanı Erman Şahin.
Karayollan Genel Müdürlüğü görevi yaptığı
dönemde, devleti 370 mılyon dolar (bugünkü
kur üzerinden yaklaşık 16 trilyon lira) zarara
uğrattığı gerekçesiyle Yüce Divan'da beraat
ettirilen Atalay Coşkunoğlu hakkında dava
açılacağını bildirdi.
Şahin, Güneydoğu Anadolu Projesi
kapsamında planlanan Urfa tünel ve tesisleri
yapımının, işleri aksattığı gerekçesiyle,
Atalay Coşkunoğlu
Akpınar Şirketi'nden alındığını söyledi.
Karayollan Genel Müdürlüğü'nde, trilyonlan
bulan yolsuzluk dosyalannı açıklamak için
dün bir basın toplantısı düzenleyen Erman
Şahin'in, SHP ve CHP'li bakanlann görev
yaptığı dönemdeki ihalelere yönelik açılan
soruşturmalar ve savlarla ilgili açıklama
yapmaması ve sorulan yanıtlamaması dikkat
çekti.
2.4 trilyon lıralık ek kaynağı sağlayabilmek
için Başbakan Tansu Çiller'den randevu
aldığını anlatan Şahin. "Bizde yaklaşık 1 yü
sonra yapılacak seçimlere projeleri
tamamlamı; olarak gitmek istiyoruz" diye
konuştu Şahin şu açıklamalan yaptı:
"DSİ bünyesinde inşaaü süren projeter
kapsamında 85 adet baraj,
139 adet gölet ve 57ü bin hektaıiık alanda
sulama şebekesi yapımı bulunmaktadır. Bu yıl
sadece 2.4 trilyon lira ek ödenek alındığında
15 baraj tamamlanabilecekrir. Sulama
projeleri için de 7.6 trilyon lirası bütçeden, 42
trityon lirası kredi olanaklanndan olmak
üzere toplam 11.8 trilyon lira ek ödenek talep
edilmiştir."
Trilyonluk dosya için dava
Karayollan Genel Müdürlüğü'ne ait
projelerin 1986 yılından itibaren Kamu
Ortaklığı Idaresi (KOt) tarafından
yüriitüldüğünü, inşaatlann thale Yasası
dışında yaptınldığını belirten Şahin, ihale
yönteminde yapılan değişikliklerle devletin
zarara uğratıldığını, mevcut sorunlann da bu
yüzden kaynaklandığını söyledi. Şahin, Yüce
Divan'da "otoyol davaa*"ndan beraat eden
Atalay Coşkunoğlu döneminde Karayollan
Genel Müdürlüğü'nün devleti 370 milyon
dolar zarara uğrattığırun belirlendiği açıkladı.
Hazine'nin, zarann kapatılması konusunda
Karayollan Genel Müdürlüğü'ne dava
açtığını kaydeden Şahin, dönemin genel
müdürü olarak 'rücu" edilecek
Coşkunoğlu'na karşı dava açılacağını
bildirdi.
Şahin, 370 mılyon dolarlık zarann 217
milyon dolannın otoyollardaki tüm fıyat
farklannın 1985 ytlı baz ahnarak
hesaplanmasından, 122 milyon dolannın
Kınalı-Sakarya otoyolunda hakeme
gidilmeden tazmınat ödenmesinden, 16.7
milyon dolannın Edıme-Kınalı otoyolu
inşaatında kur paritesınin 2 yıl geriye dönük
hesaplanmasından, 14.3 mılyon dolannın da
Gümüşova- Gerede otoyolunda kur
hesaplamalanndan kaynaklandığını söyledi.
Erman Şahin, Atalay Coşkunoğlu ve
akrabalannın malvarhğı beyanlanndaki 7
mılyon dolarlık servetin kaynağı
açıklanamadığı için açılan dava sonucunda,
davalının banka hesaplan için "ihtiyati
tedbir" karan alındığını söyledi.
ve dm kurallanna dayandırmak
için fikir açıklamayı
yasaklamıyor. Bu amaçla, her
ne surette olursa olsun, dini
veya din duygulannın yahut
dince kutsal sayılan şeylerin
istismar edilmesi ve kötüye
kullanılmasını yasaklıyor Yani
istismar etme, kötüye
kullanma, ama Fıkirlerini
açıkla. Benim anladığım bu.
Kötüye kullanma ve istismar
etme özgürlüğünü istemiş
oluyor RP.
- Bunun ardından aynı yönde
başka cabalar gelebilir mi?
ECEVİT- Tabii. Bir kaygan
zemıne giımiş oluyoruz.
Medyanın iki partinin de
yöneticilenni biraz sarsması
gerekiyor. Hâkim değiller
gruplanna. Dün (önceki gün)
kulisteki nabız yoklamasından
edindiğım izlenim o.
'Aczmendi mollası'
- RP'nin, bu maddenin
kaldınlmasına ilişkin
gerekçelerini nasıl
değeriendirryorsumız?
ECEVİT- Sakaldan,
başörtüsünden bahsettiler. Ne
alakası var bu maddeyle?
Verdikleri örnekler de devletten
değil, bir meslek odası, bilmem
hangi kuruluş, yani bir
demokratik ülkede değişik
şeyler olur, catışmalar olur.
Onlardan da ne örnekler
verilebilir rejime karşı.
Türkiye'de ne yayımlar çıkıyor,
Aczmendi mollası televizyonda
dilediğıni söylüyor. Daha ne özgürlük
aranıyor yani?
- Bir çağnnız olacak mı?
- Mechs'te çağnmı yaptım. ANAP ve
DYP'nin oylamadan sonraki havalan
uzlaşma arama yönündeydi. Cindoruk da
o yönde görünüyor. Mesut Yümaz da.
"Hete bu çıksm, ondan sonra 24'ü de
alınz ayn bir pakete" dıyor. Ödün verme
yanşına gırdıler, esir aldı Meclis'i RP.
CHP'nin kesinlikle destek verdiğini
sanmıyorum. CHP, anayasa
değişikliklerini destekliyor. lstekleri
kabul edilmese bile.
DİSK
Türk-îş
işbirliği
ANKARA (AA) - Türk-lş
ve DİSK, başta çalışma yaşa-
mındakı sorunlann çözümü.
anayasanmdeğıştinlmesi, ka-
çak işçilığin ve sendıkasızlaş-
nrmanm önlenmesı ıçın bir-
likte mücadele etme karan al-
dılar.
lsviçre'nin Cenevre kentın-
de yapılan ILO 82. Çalışma
Konferansı sırasında bİT ara-
ya gelen Türk-lş Genel Baş-
kanı Bayram Meral ve DtSK
Genel Başkanı Rıdvan Bu-
dak, yaptıklan tüm ginşimle-
re karşın, çalışma yaşamında
yaşanan sorunlann çözümle-
nemedığıni. işten atılmalan-
nın durdurulamadığını, kaçak
işçı çalıştırma ve sendıkasız-
laştırmanm yoğunluk kazan-
dığı görüşünde birleşerek bu
olumsuzluklann gidenlmesi
ve anayasanın değıştirilmesı
amacıyla bırlıkte hareket et-
me karan aldılar. ILO Çalış-
ma Konferansı sırasında Ce-
nevre'de bir ön görüşme ya-
pan Meral ve Budak, ışbirlığı-
ni yaşama geçırmek üzere en
kısa sürede bir araya gelmeyi
de kararlaştırdılar.
NOTLAR ORAL ÇALIŞLAR
Sevgili Musa Ağaok'a
DYP'H bir milletvekıli
yumruk atıp kaçmış.
Hem de Hükümet sözcü-
sü Bakan Yıldınm Aktu-
na'nın yanında. Musa'nın uğradığı saldın
bardağı taşınr mı? Artık bu saldırganlığı
önleyecek bir kamuoyu ortaya çıkar mı?
Sanmıyorum. Bu tempoyla giderse, daha
büyük şoklarla yüzyüze geleceğiz. Çünkü
ipin ucu kaçmış durumda.
Musa ile iki gün önce konuşurken saldı-
nya uğrayabileceği endışesini dile getir-
mişti. Musa neden saldınya uğrama endi-
sesi taşıyordu? Çünkü işini ıyi yapan bir ga-
zeteciydi. Sözünü sakınmayan, sormak is-
tediğini her koşulda sormaya ısrarlı, çalış-
kan, mesleğıne saygılı bir muhabir. Bu ne-
denle korkuyor. Bu nedenle saldınya uğru-
yor. Çünkü devlet ve bu devletin haşmetli
yöneticileri yalnızca itaat anyorlar. ltaat e-
den, boyun eğen ve kepazeliklere sesini çı-
karmayan kişiliksiz insanlar tercih edili-
yor. Musa ise kişihkli bir ınsan olarak do-
ğal olanı, görevini yapıyor. Bafra'daki genç
gazeteci de Bakan Nafiz Kurt'a görevi ge-
reğı soru soruyor. Sorduğu sonı bakanın
hoşuna gıtmeyince televizyonunun başına
geçirileceği tehdidine uğruyor.
Musa'ya yumruk atan kafa
Algan Hacaoğlu, insan haklannı savun-
duğu için görevi gereği yargısız infazlan
eleştirdiği için Necdet Menzir'in tehditle-
riyle yüzyüze geliyor.
Üç Avrupalı bayan parlamenter, parla-
menterlik görevleri gereği Türkiye'nin in-
san haklanna dıkkat etmesi, demokratik-
leşme yolunda adımlar atmasını söyledik-
leri için bir bakan tarafından 'orospuluk'la
suçlanıyorlar. Türkiye'de görevini yapmak,
mesleğıne saygılı davranmak bile eğer dev-
letle yüzyüze geliyorsa tehlike içeriyor. Bu-
nun bulunduğunuz konuma göre çeşitli
yaptınmlan var. Küfür, tehdıt, yumruk, da-
yak ve faili meçhul cinayet.
Bu olaylar sürerken hepimiz ne olacak
bu işin sonu nereye gidecek diye endişey-
le çevremize bakıyoruz. Politikacılann da-
ha dikkatli olmalan konusunda medya uya-
nlar yapıyor. Kamuoyu tepkilerini dile ge-
tiriyor. Bütün bu çabalara rağmen. siyasi
üslup düzeleceğine giderek düzeysizleşi-
yor. Gündelik yaşamımız, dikiş tutmaz bir
yama gıbi her sabah yeni bir rezalete sah-
ne oluyor. Bazılan, bunlar dünyanın her
yerinde oluyor diyerek rezaleti örtbas et-
meye ve hafıfletmeye çalışıyor. Ama ne
fayda, onlaT pisliğin üzerini örtmeye çalış-
tıkça yeni pislik tepeleri çevremizi sanyor.
Belli ki bu manzaradan şikâyet ederek
kurtulmamız mümkün değil. Nedenleri
üzerine kafa yormalıyız. Siyasetçilerin bir
bölümü ve bazı dev let görevlileri neden bu
kadar fütursuz ve saldırgan? Bu sorunun
cevabmı aramalıyız. Yoksa. ah vah eder du-
ruruz ve durum giderek kötüleşir. Şimdi
olan da zaten budur.
Şiddetin kaynağı
Türkiye özellikle son 15 yıldır, otoriter
bir yönetim tarzını benimsedi. Devletin
içindeki bazı güçler, her türlü eleştiri ve
muhalefeti zorla ve şiddetle bastırmayı bir
gelenek halıne getırdiler. Kafasını kaldıra-
nın ezileceğı anlayışı bütün kurumlann ru-
huna sindi. Devlet içinde bu tür bir anlayış
yerleşınce, bu anlayışa uygun bir yaşam
tarzı da toplumun bütün kesimlerine adım
adım yayıldı. Mafyalar bu or-
tam içinde beslendi, miletve-
killeri içinde şiddet eğılimi
böyle yeşerdi, devlet görevli-
leri içinde saldırganhk bu sü-
reç içinde inanılmaz boyutlara ulaştı. So-
kaklan, ölüm ve şiddet paranoyası 15 yılın
birikimi olarak sardı.
Bu tablo, baskıcı kafalann ve demokra-
si düşmanı siyasetçilerin ürünü olarak şe-
killendi ve süreç içinde kurumlaştı. Şimdi
hepimiz çığlıklar atıyoruz. Yandım diye ba-
ğınyoruz. Bağıranlar arasmda, bu işin so-
rurnlulan da var. Ama bir yandan da şid-
deti üreten kurumlar, yasalar büyük bir kıs-
kançhkla korunmaya çalışıhyor. Gündelik
yaşamımızı demokratikleştirebilecek en
küçük bir adım atılmasının önü tıkanıyor.
Işte Meclis, işte çıkanlan kanunlar.
Musa'ya yumruk atan milletvekiliyle,
TMY'nin kaldınlmasma direnen kafa ay-
nı kafadır. Hacaloğlu'na tehdit yağdıranla,
kadın parlamenterlere 'orospu' diyen aynı
sestir. Türkiye'yi böylesine içinden çıkıl-
maz kaoslara sokan da bu kafadır. Bunla-
nn borusu nereye kadar ötecek?
Sanki her şeyin sonuna gelir gibiyiz. Bu
kadanna da layık değiliz diye düşünü-
yonım.
SERVER TANİLLİ
Felsefe Bakaloryasında...
Fransa'da haziran ayı, orta öğretimin en önemli
olayına, "bakalorya" sınavlanna sahne olan bir ay-
dır. Söz konusu sınavlarda, liseyi bitirecek olan öğ-
renciler, küttürün temel dallannda son bir elemeden
geçirilirier. Lise, gençlerin temel kültür edindikleri,
dahası genç kafalara bir ufkun kazandınldığı yer de-
ğil mi?
Işte, o yoklanır.
Başı da, kültürün kraliçesi olan "felsefe" çeker.
Nitekim, geçen 9 haziranda, 600 bini aşkın öğren-
ci, felsefe bakâloryasına girdiler. Bir heyecan, bir he-
yecan, bir heyecan... Onlarda ve bende. Çünkü bu
satırlann yazan da, 1949'da, Haydarpaşa Lisesi'nde
böyle birsınavdan geçmiştir ve hatırlayabildiğim ka-
danyla, son bakalorya olmuştur o liselerimizde;
1950'de Demokrat Parti iktidara gelecek, ülkemiz-
de millı eğitimin nice kurumu gibi nice geleneğini de
yerle bir edecek ve bizi bugünlere getıren çığın aça-
caktır.
Genel olsun, teknoloji eğitimi yapılan liseler olsun,
bütün öğrenciler bu sınava tâbi. Dört bölgeye ayn-
lan Fransa'da, öğrencilere, aralanndan birini seçme
hakkı tanınarak yöneltilen ve tartışılması istenen ya-
zılı sorulardan işte bir demet!
Biryörede şunlar soruluyor: Düşsüz birtutku müm-
kün müdür? Her şey haklı gösterilerek doğrulanabi-
lir mi? Imgelem ille de yanıltıcı mıdır? Gerçeğe kayrt-
sız kalınabilir mi? Insanlığm tarihi bir insanın yaşa-
möyküsü ile karşılaştırılabilir mi? Iyi önyargılar ya da
boşinanlar var mıdır?
Bir başka yörede de şunlar: Algılama, bir bilgidir
denilebılirmı?özgürolmaksızınmutluolunabilirmi?
Gelecek, bir korku konusu olmalı mıdır? Kamuoyu,
siyasal ıktidann rehberi olabilir mı? Bilim, yalnız ke-
sinlikler mi sağlar? Insanı çalışmaya götüren zorun-
luluk mudur?
Bir öteki yörede sorulanlar da şöyle: Zevk, sana-
tın kökeni ve amacı mıdır? Bilmekle bilgisizlik arasın-
da ortalama bir nokta var mıdır? Güzellik deneyimi,
mutlaka sanat eseri aracığıyla mı olur? Bilimsel bil-
giler, bağnazlığa karşı mücadelede işe yarayabilir
mi? Nedir devletin başta gelen görevi? Insan bilim-
teri, insanlığın ne olduğunu bize söyleyebilirler mi?
Son bir yörede de şunlar yöneltiliyor öğrencilere:
Geçmişi olmayan bir insan özgür bir insan olabilir mi?
Deney, tek kaynağı mıdır bilgilerimizin? Çalışma, in-
sanlan birleştirmeye mi yoksa bölmeye mi götürür?
Insan, tutkularda mı yoksa yeteneklerinde mi tanır
kendisini? Yapılanı bilmemek mümkün müdür? Ta-
nımak için, canlıyı bir nesne olarak görmek gerekli
midir?
Teknoloji eğitimi yapan liselilere de, yöreden yöre-
ye değişen şu çeşitli sorular sorulmuş: Sanat eseri,
birşey öğretebiîir mi bize? "Bütün haklara sahip ol-
mak", özgür olmak mıdır? Hukukun uygulanması,
koşullara bağlı mıdır? Doğada düzensizlik var mıdır?
Tarihin akışı, insanlığın yürüyüşünde bir ilerleme gös-
teriyor mu? Bir sanat eserini değerlendirebilmek için
uzman olmak gerekir mi? Aklın yardımına başvurma-
dan özgür olunabilir mi? Sanatçı olmak için yetenek-
lerle donanmışlık yeter mi?
Soru değil de, bir metni yorumlamak isteyen öğ-
rencilere de sunulan yığınta metın var: Platon'dan,
Aristoteles'ten, Malebranch'tan, Spinoza'dan,
Rousseau'dan, Kant'tan, Hegel'den, Auguste
Comte'tan, Bergson dan ve Freud'den, çeşitli ko-
nularda parçalar...
Işte Fransa'da bu yılkı felsefe bakaloryasında öğ-
rencilere sorulantar!
Elbette her şey gül gülistanhk değil; felsefe ders-
lerinin içeriğinden öğretımine, sınavlann yapılma bi-
çiminden yanıtlann değeriendirilmesi tekniğine de-
ğin, yığınla sorun var. Ama sistem, daha iyi bir yön-
tem adına aranıp duruyor, reformdan reforma gidi-
yor.
Neyi gösterir şu yukanda sıraladığımız sorulan
gençlere sormak?
Onları adam yerine koymayı!
Gerçekten de onlar sahipleri olacak geleceğin; on-
lar yönetecek ya da yönetilecekler. Ne olursa olsun,
geleceğin sağlığı adına onların düzeyi önemli, hele
hele dünyaya bakışlan, ufuklan.
Kendimize getirelim sözü: Pariamentomuzdan ba-
sınımıza, idarecilerimizden üniversite hocalanmıza
değin, Fransa'da felsefe bakaloryasında öğrencile-
re sorulan şu sorulara, -yanlışsız birTürkçe ile -ve el-
bette ağzını da bozmadan!- doğru dürüst yanıt ve-
rebılecek olanların bir yüzdesi nedir acaba?
Yazarken aklıma geldi de soruyorum...
CHP'de naylon
üyeler sorunuANKARA (ANKA)-
SHP'h üyelerin CHP'ye
aktanlması işlemi
sırasında CHP tüzüğüne
göre, 'sandık esasının'
uygulanması parti içi
delege hesaplanyla
oturduklan veya genel
seçimlerde oy
kullandıklan
merkezlerden farklı
yerlerde partiye kayıtlı
bulunan 'naylon üyelerin'
saptanmasmı sağladı. Bu
durumda bulunan
üyelerin CHP tüzüğüne
göre il ve ilçe
kongrelerinde seçme ve
secilme haklannı
kullanamamalan,
kurultay sürecinde
CHP'lilerle SHP'lileri
karşı karşıya getirecek
yeni bir sorun diye
nitelendirihyor. Parti
içinde il ve ilçe kongreleri
sırasında temsilcilerin ve
sonuçta da kurultay
delegelerinin
seçilmesinde belirleyici
ve etkili olmak isteyen
gruplann delege sayısının
yüksek olduğu
merkezlerde, "O bölgede
oturmamalanna rağmen "
partiye çok sayıda üye
kaydettırmeleriyle ortaya
çıkan naylon üyelikler,
özellikle 27 Mart yerel
seçımlerinde SHP'nin
bazı merkezlerde üye
sayısının altında oy
alması sonucunu
doğurmuştu. Aynca
sandık bazında üye kaydı
yapılmadığı ve seçilen
sandık görevlilerinin bu
merkezler yerine
oturduklan yerde oy -
kullanmalan sonucu
sandıklann sahipsiz
kalması, SHP'nin birçok
merkezde sandık
başlannda yasa dışı
uygulamalar olduğu
gerekçesiyle seçim
sonuçlanna itiraz
etmesıne yol açmıştı.
Kökenler arası
çaüşma
Bütün bu olumsuzluklar
nedeniyle CHP tüzüğünün
bu uygulamayı ortadan
kaldıracak maddesini
birleşme sırasında
benimseyen SHP'liler, bu
kez uygulama sırasında
CHP'lilerin bu maddeyi
SHP'lilenn aleyhine
kullanacağından
yakınıyoriar. CHP
tüzüğünün ilgili
maddesinin
uygulanmasıyla CHP
üyeleri seçmen listeleri
esas alındığı için genel
seçimlerde oy
kullandıklan sandıklara
bağlı olacaklan, böylece
partinin üye sayısının
altında oy aldığı
durumlarla
karşı laşmaması
sağlanacak.