14 Kasım 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 16 HAZİRAN 1995 CUMA HABERLER Hayvan haUarma anayasa engeü • ANKARA (ANKA)- CHP'li Azimet Köylüoğlu ile ANAP'lı Gürhan Çelebican ve Orhan Ergüder'in ayn ayn hazırladıklan "Hayvanlan Koruma Yasası" tekliflerinin TBMM Adalet Komisyonu'nda görüşülmesi, TBMM Genel Kurulu'ndaki anayasa değişikliği görüşmeleri nedeniyle ertelendi. Hayvanlara her türiü kötû muamelenin cezai yaptınma bağlandığını yasa teklıflennın komisyonda ele ahnacagı tarih daha sonra belirlenecek. Siyasi tercihle parti kapatma • ANKARA (AA) - Demokrasi ve Değişim Partisi (DDP) Genel Başkanı tbrahim Aksoy, parti genel merkezinde düzenledıği basın toplantısında, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılıği'nın, partilerinin kapatılması istemiyle 38 sayfalık bir iddianame hazırladığinı söyledi. Partilerinin çağdışı bir hukuk anlayışma kurban edilmek istendiğinı ıddıa eden Aksoy, "Sıyası tercihlerle partimizi kapatabilirler. Ancak insanlann demokrasıden yana olan tercihlerini ve mücadelelerini asla engelleyemezler. Adını değiştirir, mücadelemizi sürdürürüz" diye konuştu. Konûsyoncta Bosna kavgası • ANKARA (ANKA)- TBMM Mıllı Eğıtım Komisyonu'nda ANAP'lı Vehbi Dinçerler'in Türkiye ile Bosna-Hersek arasında savunma ve ekonomik işbirliği anlaşması ımzalanmasına ılişkin önerisinin görûşülmesi strasında kavga çıktı. Kavga sonunda Vehbi Dinçerler ve komisyonun diğer ANAP'lı üyeleri istifa etti. ANAP Ankara Milletvekilı Vehbi Dinçerler, yaklaşık 4 ay önce verdiği "Türkiye Cumhuriyeti devleti ile Bosna-Hersek devleti arasmda savunma ve ekonomik işbirliği anlaşması" imzalanmasına ilişkin yasa önerisi milli Savunma Komisyonu'nda gündeme alınmayınca Baki Tuğ'a bir yazı göndererek gündeme alınmasını istedi. Bunun üzerine Tuğ, Dınçerler'e gönderdiği yanıtta, "yasa önerisinin anayasa aykın olduğu için gündeme almadığını" belirtırken, karşı yazı gönderen Dınçerler, Baki Tuğ'u "içtüzüğü uygulamamakla" suçladı. Rkir suçhısu gazeteci • SAMSUN (Cumhuriyet) - Kapatılan Ozgür Ülke gazetesinin Samsun temsilcisi Servet Yazar, çalıştığı gazetesinin bombalanmasını kınamak amacıyla yaptığı basın açıklamasından dolayı 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılandı Halen Yeni Politika gazetesinin temsilciliğinı yapan Servet Yazar hakkında TCK'nin 159/1-2 maddelerine göre açılan davanın ilk duruşması. Yazar'ın avukatlan mazeret büdırerek katılamayınca ileri bir tarihe ertelendi. Kayıptara Son' kampanyası • SAMSUN (Cumhuriyet)-İHD Samsun Şube Sekreteri Alaattin Tulum, Insan Haklan Derneği'nin Türkiye genelinde başlattığı "Kayıplara Son, Sorumlular Yargılansın" kampanyasına herkesin destek vermesini istedi. tnsan haklanmn devlet tarafından yoğun olarak ihlal edildiği bir süreçte yaşandığjm, devletin suskun ve tepkisiz bir toplum yaratmak için her türlü hukuk dışı yola başvurarak hem kendi yaptığı yasalara hem de altına imza attığı uluslararası sözleşmelere uymadığını söyleyen tHD Samsun Şube Sekreteri Alaettin Tulum, "Yoğun baskı ve şiddet politikalan, halklara yaşam biçimi olarak dayatılmak istenmektedir" dedi. Ecevit, anayasa değişiJdiğini Cumhuriyet y e değerlendirdi:BİRBAKIMA CtDDİ REJİM SORUNU 'RP ipotek altına alıyor Meclis'i. DYP ve ANAP'ın yönetimleri de Refah'la uzlaşmaya yönelebilir diye kaygı duyuyorum. Ciddi bir rejim sorunu ortaya çıkabilir.' DİNİ İSTİSMAR 'Dini inançlan kötüye kullanmak istiyorlar. 24. madde dinin istismar edilmesini yasaklıyor. Yani istismar etme, kötüye kullanma, ama fikirlerini açıkla.' RP'ye karşı rejîm uyarısıANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - DSP Genel Başkanı Bülent Ecevit, anayasa değışiklığı görüşmelennin tıkanmasından kaygı duyduğunu ve ciddi bir rejim sorununun ortaya çıkabileceğini söyledi. RP'nin 39 kişilik grubuyla Meclis'i ve anayasa görüşmelerini ipotek altına alma aşamasına geldiğini kaydeden Ecevit, "Meclis'i esiraidıRP. DYPve ANAP'ın yönetimleri de Refah'la uzlaşmaya yönelebilir diye kaygı duyuyorum. DYP ve ANAP yöneticileri gruplanna hâkim değil. Ödün \erme yanşına girdüer" dedı Refah ipoteği RP >anlılannın. DYP ve ANAP ıçınde de "yuvalandıklanna" dıkkat çeken Ecevit, anayasa görüşmeleri sırasında çarpıtılan özgürlük anlayışım eleştirirken "Aczmendi mollası tetevizyonda ditediğini söylüyor. Daha ne özgürlük aranıyor yani" görüşünü dıle getirdi. DSP lideri Bülent Ecevit, anayasa değişikliği çalışmalan konusunda Cumhuriyet'ın sorulanna, şu yanıtlan verdr - Anayasa değişikliği görüşmelerinde gelinen noktayı nasıl değerİendiriyorsunuz? ECEVİT - Dünkü (önceki gün) durumdan sonra çok kaygılıyım. RP 39 kişilik gnıbuyla Meclis'i de anayasa görüşmelerini de ipotek altına almak üzere. Oylama sonuçlanna bakarsak, RP olumsuz oy kullandı. Yeni Parti ve de bir Büyük Birlik Partisi, onun dışında bizden hiç fire yok, MHP'den hiç fire yok bildiğim kadanyla. CHP'den umanm ki yok, bu DYP ve ANAP'ın Refah yanlısı bırtakım insanlanndan kaynaklanıyor ve parti yönetimleri duruma hâkım değıl. Çünkü DSP lideri Ecevit, diğer partileri ödün vermekk suçhıyor. parti yönetimlerinin içinde de bunlar yuvalanmış durumda ve küçük bir grup olarak RP ipotek altına alıyor Meclis'i. DYP ve ANAP'ın yönetimleri de Refah'la uzlaşmaya yönelebilir diye kaygı duyuyorum. Ciddi bir rejim sorunu ortaya çıkabilir. Dünkü (önceki gün) konuşmam üzenne ANAP'tan ve DYP'den pek çok kimse memnuniyetini ifade etti. Çünkü bunalmış haldeler kendi partilerindeki durumdan. Aslında RP, halkın desteğiyle bu duruma gelmiş değil. DYP ve ANAP'ın tabanlannı oyuyor. Bu partilerin yöneticilerinden bazılan Refah kafalı, bazılan da Refah'la aynı kulvarda yanşa çıkabileceklerini sanıyorlar. Oysa o eğilim karşısında RP, "Ash varken kopyasına ne bakıyorsunuz" diye taraftarlannı uyanyor. 'Dini kötüye kuOanma' - Kaygınız neden kaynaklanıyor? ECEVİT- Dinı inançlan kötiiye kullanmak istiyorlar. 24. maddenın "çıkanlsın" denen son paragrafı devletin sosyal, ekonomik, siyasi veya hukuki temel düzenini, kısmen de olsa kaldırma Bayındırlık Bakanı Şahin, 16 trilyonluk yolsuzluk dosyasını açıkladı Coşkunoğhı'na yeni davaANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Bayındırlık ve Iskân Bakanı Erman Şahin. Karayollan Genel Müdürlüğü görevi yaptığı dönemde, devleti 370 mılyon dolar (bugünkü kur üzerinden yaklaşık 16 trilyon lira) zarara uğrattığı gerekçesiyle Yüce Divan'da beraat ettirilen Atalay Coşkunoğlu hakkında dava açılacağını bildirdi. Şahin, Güneydoğu Anadolu Projesi kapsamında planlanan Urfa tünel ve tesisleri yapımının, işleri aksattığı gerekçesiyle, Atalay Coşkunoğlu Akpınar Şirketi'nden alındığını söyledi. Karayollan Genel Müdürlüğü'nde, trilyonlan bulan yolsuzluk dosyalannı açıklamak için dün bir basın toplantısı düzenleyen Erman Şahin'in, SHP ve CHP'li bakanlann görev yaptığı dönemdeki ihalelere yönelik açılan soruşturmalar ve savlarla ilgili açıklama yapmaması ve sorulan yanıtlamaması dikkat çekti. 2.4 trilyon lıralık ek kaynağı sağlayabilmek için Başbakan Tansu Çiller'den randevu aldığını anlatan Şahin. "Bizde yaklaşık 1 yü sonra yapılacak seçimlere projeleri tamamlamı; olarak gitmek istiyoruz" diye konuştu Şahin şu açıklamalan yaptı: "DSİ bünyesinde inşaaü süren projeter kapsamında 85 adet baraj, 139 adet gölet ve 57ü bin hektaıiık alanda sulama şebekesi yapımı bulunmaktadır. Bu yıl sadece 2.4 trilyon lira ek ödenek alındığında 15 baraj tamamlanabilecekrir. Sulama projeleri için de 7.6 trilyon lirası bütçeden, 42 trityon lirası kredi olanaklanndan olmak üzere toplam 11.8 trilyon lira ek ödenek talep edilmiştir." Trilyonluk dosya için dava Karayollan Genel Müdürlüğü'ne ait projelerin 1986 yılından itibaren Kamu Ortaklığı Idaresi (KOt) tarafından yüriitüldüğünü, inşaatlann thale Yasası dışında yaptınldığını belirten Şahin, ihale yönteminde yapılan değişikliklerle devletin zarara uğratıldığını, mevcut sorunlann da bu yüzden kaynaklandığını söyledi. Şahin, Yüce Divan'da "otoyol davaa*"ndan beraat eden Atalay Coşkunoğlu döneminde Karayollan Genel Müdürlüğü'nün devleti 370 milyon dolar zarara uğrattığırun belirlendiği açıkladı. Hazine'nin, zarann kapatılması konusunda Karayollan Genel Müdürlüğü'ne dava açtığını kaydeden Şahin, dönemin genel müdürü olarak 'rücu" edilecek Coşkunoğlu'na karşı dava açılacağını bildirdi. Şahin, 370 mılyon dolarlık zarann 217 milyon dolannın otoyollardaki tüm fıyat farklannın 1985 ytlı baz ahnarak hesaplanmasından, 122 milyon dolannın Kınalı-Sakarya otoyolunda hakeme gidilmeden tazmınat ödenmesinden, 16.7 milyon dolannın Edıme-Kınalı otoyolu inşaatında kur paritesınin 2 yıl geriye dönük hesaplanmasından, 14.3 mılyon dolannın da Gümüşova- Gerede otoyolunda kur hesaplamalanndan kaynaklandığını söyledi. Erman Şahin, Atalay Coşkunoğlu ve akrabalannın malvarhğı beyanlanndaki 7 mılyon dolarlık servetin kaynağı açıklanamadığı için açılan dava sonucunda, davalının banka hesaplan için "ihtiyati tedbir" karan alındığını söyledi. ve dm kurallanna dayandırmak için fikir açıklamayı yasaklamıyor. Bu amaçla, her ne surette olursa olsun, dini veya din duygulannın yahut dince kutsal sayılan şeylerin istismar edilmesi ve kötüye kullanılmasını yasaklıyor Yani istismar etme, kötüye kullanma, ama Fıkirlerini açıkla. Benim anladığım bu. Kötüye kullanma ve istismar etme özgürlüğünü istemiş oluyor RP. - Bunun ardından aynı yönde başka cabalar gelebilir mi? ECEVİT- Tabii. Bir kaygan zemıne giımiş oluyoruz. Medyanın iki partinin de yöneticilenni biraz sarsması gerekiyor. Hâkim değiller gruplanna. Dün (önceki gün) kulisteki nabız yoklamasından edindiğım izlenim o. 'Aczmendi mollası' - RP'nin, bu maddenin kaldınlmasına ilişkin gerekçelerini nasıl değeriendirryorsumız? ECEVİT- Sakaldan, başörtüsünden bahsettiler. Ne alakası var bu maddeyle? Verdikleri örnekler de devletten değil, bir meslek odası, bilmem hangi kuruluş, yani bir demokratik ülkede değişik şeyler olur, catışmalar olur. Onlardan da ne örnekler verilebilir rejime karşı. Türkiye'de ne yayımlar çıkıyor, Aczmendi mollası televizyonda dilediğıni söylüyor. Daha ne özgürlük aranıyor yani? - Bir çağnnız olacak mı? - Mechs'te çağnmı yaptım. ANAP ve DYP'nin oylamadan sonraki havalan uzlaşma arama yönündeydi. Cindoruk da o yönde görünüyor. Mesut Yümaz da. "Hete bu çıksm, ondan sonra 24'ü de alınz ayn bir pakete" dıyor. Ödün verme yanşına gırdıler, esir aldı Meclis'i RP. CHP'nin kesinlikle destek verdiğini sanmıyorum. CHP, anayasa değişikliklerini destekliyor. lstekleri kabul edilmese bile. DİSK Türk-îş işbirliği ANKARA (AA) - Türk-lş ve DİSK, başta çalışma yaşa- mındakı sorunlann çözümü. anayasanmdeğıştinlmesi, ka- çak işçilığin ve sendıkasızlaş- nrmanm önlenmesı ıçın bir- likte mücadele etme karan al- dılar. lsviçre'nin Cenevre kentın- de yapılan ILO 82. Çalışma Konferansı sırasında bİT ara- ya gelen Türk-lş Genel Baş- kanı Bayram Meral ve DtSK Genel Başkanı Rıdvan Bu- dak, yaptıklan tüm ginşimle- re karşın, çalışma yaşamında yaşanan sorunlann çözümle- nemedığıni. işten atılmalan- nın durdurulamadığını, kaçak işçı çalıştırma ve sendıkasız- laştırmanm yoğunluk kazan- dığı görüşünde birleşerek bu olumsuzluklann gidenlmesi ve anayasanın değıştirilmesı amacıyla bırlıkte hareket et- me karan aldılar. ILO Çalış- ma Konferansı sırasında Ce- nevre'de bir ön görüşme ya- pan Meral ve Budak, ışbirlığı- ni yaşama geçırmek üzere en kısa sürede bir araya gelmeyi de kararlaştırdılar. NOTLAR ORAL ÇALIŞLAR Sevgili Musa Ağaok'a DYP'H bir milletvekıli yumruk atıp kaçmış. Hem de Hükümet sözcü- sü Bakan Yıldınm Aktu- na'nın yanında. Musa'nın uğradığı saldın bardağı taşınr mı? Artık bu saldırganlığı önleyecek bir kamuoyu ortaya çıkar mı? Sanmıyorum. Bu tempoyla giderse, daha büyük şoklarla yüzyüze geleceğiz. Çünkü ipin ucu kaçmış durumda. Musa ile iki gün önce konuşurken saldı- nya uğrayabileceği endışesini dile getir- mişti. Musa neden saldınya uğrama endi- sesi taşıyordu? Çünkü işini ıyi yapan bir ga- zeteciydi. Sözünü sakınmayan, sormak is- tediğini her koşulda sormaya ısrarlı, çalış- kan, mesleğıne saygılı bir muhabir. Bu ne- denle korkuyor. Bu nedenle saldınya uğru- yor. Çünkü devlet ve bu devletin haşmetli yöneticileri yalnızca itaat anyorlar. ltaat e- den, boyun eğen ve kepazeliklere sesini çı- karmayan kişiliksiz insanlar tercih edili- yor. Musa ise kişihkli bir ınsan olarak do- ğal olanı, görevini yapıyor. Bafra'daki genç gazeteci de Bakan Nafiz Kurt'a görevi ge- reğı soru soruyor. Sorduğu sonı bakanın hoşuna gıtmeyince televizyonunun başına geçirileceği tehdidine uğruyor. Musa'ya yumruk atan kafa Algan Hacaoğlu, insan haklannı savun- duğu için görevi gereği yargısız infazlan eleştirdiği için Necdet Menzir'in tehditle- riyle yüzyüze geliyor. Üç Avrupalı bayan parlamenter, parla- menterlik görevleri gereği Türkiye'nin in- san haklanna dıkkat etmesi, demokratik- leşme yolunda adımlar atmasını söyledik- leri için bir bakan tarafından 'orospuluk'la suçlanıyorlar. Türkiye'de görevini yapmak, mesleğıne saygılı davranmak bile eğer dev- letle yüzyüze geliyorsa tehlike içeriyor. Bu- nun bulunduğunuz konuma göre çeşitli yaptınmlan var. Küfür, tehdıt, yumruk, da- yak ve faili meçhul cinayet. Bu olaylar sürerken hepimiz ne olacak bu işin sonu nereye gidecek diye endişey- le çevremize bakıyoruz. Politikacılann da- ha dikkatli olmalan konusunda medya uya- nlar yapıyor. Kamuoyu tepkilerini dile ge- tiriyor. Bütün bu çabalara rağmen. siyasi üslup düzeleceğine giderek düzeysizleşi- yor. Gündelik yaşamımız, dikiş tutmaz bir yama gıbi her sabah yeni bir rezalete sah- ne oluyor. Bazılan, bunlar dünyanın her yerinde oluyor diyerek rezaleti örtbas et- meye ve hafıfletmeye çalışıyor. Ama ne fayda, onlaT pisliğin üzerini örtmeye çalış- tıkça yeni pislik tepeleri çevremizi sanyor. Belli ki bu manzaradan şikâyet ederek kurtulmamız mümkün değil. Nedenleri üzerine kafa yormalıyız. Siyasetçilerin bir bölümü ve bazı dev let görevlileri neden bu kadar fütursuz ve saldırgan? Bu sorunun cevabmı aramalıyız. Yoksa. ah vah eder du- ruruz ve durum giderek kötüleşir. Şimdi olan da zaten budur. Şiddetin kaynağı Türkiye özellikle son 15 yıldır, otoriter bir yönetim tarzını benimsedi. Devletin içindeki bazı güçler, her türlü eleştiri ve muhalefeti zorla ve şiddetle bastırmayı bir gelenek halıne getırdiler. Kafasını kaldıra- nın ezileceğı anlayışı bütün kurumlann ru- huna sindi. Devlet içinde bu tür bir anlayış yerleşınce, bu anlayışa uygun bir yaşam tarzı da toplumun bütün kesimlerine adım adım yayıldı. Mafyalar bu or- tam içinde beslendi, miletve- killeri içinde şiddet eğılimi böyle yeşerdi, devlet görevli- leri içinde saldırganhk bu sü- reç içinde inanılmaz boyutlara ulaştı. So- kaklan, ölüm ve şiddet paranoyası 15 yılın birikimi olarak sardı. Bu tablo, baskıcı kafalann ve demokra- si düşmanı siyasetçilerin ürünü olarak şe- killendi ve süreç içinde kurumlaştı. Şimdi hepimiz çığlıklar atıyoruz. Yandım diye ba- ğınyoruz. Bağıranlar arasmda, bu işin so- rurnlulan da var. Ama bir yandan da şid- deti üreten kurumlar, yasalar büyük bir kıs- kançhkla korunmaya çalışıhyor. Gündelik yaşamımızı demokratikleştirebilecek en küçük bir adım atılmasının önü tıkanıyor. Işte Meclis, işte çıkanlan kanunlar. Musa'ya yumruk atan milletvekiliyle, TMY'nin kaldınlmasma direnen kafa ay- nı kafadır. Hacaloğlu'na tehdit yağdıranla, kadın parlamenterlere 'orospu' diyen aynı sestir. Türkiye'yi böylesine içinden çıkıl- maz kaoslara sokan da bu kafadır. Bunla- nn borusu nereye kadar ötecek? Sanki her şeyin sonuna gelir gibiyiz. Bu kadanna da layık değiliz diye düşünü- yonım. SERVER TANİLLİ Felsefe Bakaloryasında... Fransa'da haziran ayı, orta öğretimin en önemli olayına, "bakalorya" sınavlanna sahne olan bir ay- dır. Söz konusu sınavlarda, liseyi bitirecek olan öğ- renciler, küttürün temel dallannda son bir elemeden geçirilirier. Lise, gençlerin temel kültür edindikleri, dahası genç kafalara bir ufkun kazandınldığı yer de- ğil mi? Işte, o yoklanır. Başı da, kültürün kraliçesi olan "felsefe" çeker. Nitekim, geçen 9 haziranda, 600 bini aşkın öğren- ci, felsefe bakâloryasına girdiler. Bir heyecan, bir he- yecan, bir heyecan... Onlarda ve bende. Çünkü bu satırlann yazan da, 1949'da, Haydarpaşa Lisesi'nde böyle birsınavdan geçmiştir ve hatırlayabildiğim ka- danyla, son bakalorya olmuştur o liselerimizde; 1950'de Demokrat Parti iktidara gelecek, ülkemiz- de millı eğitimin nice kurumu gibi nice geleneğini de yerle bir edecek ve bizi bugünlere getıren çığın aça- caktır. Genel olsun, teknoloji eğitimi yapılan liseler olsun, bütün öğrenciler bu sınava tâbi. Dört bölgeye ayn- lan Fransa'da, öğrencilere, aralanndan birini seçme hakkı tanınarak yöneltilen ve tartışılması istenen ya- zılı sorulardan işte bir demet! Biryörede şunlar soruluyor: Düşsüz birtutku müm- kün müdür? Her şey haklı gösterilerek doğrulanabi- lir mi? Imgelem ille de yanıltıcı mıdır? Gerçeğe kayrt- sız kalınabilir mi? Insanlığm tarihi bir insanın yaşa- möyküsü ile karşılaştırılabilir mi? Iyi önyargılar ya da boşinanlar var mıdır? Bir başka yörede de şunlar: Algılama, bir bilgidir denilebılirmı?özgürolmaksızınmutluolunabilirmi? Gelecek, bir korku konusu olmalı mıdır? Kamuoyu, siyasal ıktidann rehberi olabilir mı? Bilim, yalnız ke- sinlikler mi sağlar? Insanı çalışmaya götüren zorun- luluk mudur? Bir öteki yörede sorulanlar da şöyle: Zevk, sana- tın kökeni ve amacı mıdır? Bilmekle bilgisizlik arasın- da ortalama bir nokta var mıdır? Güzellik deneyimi, mutlaka sanat eseri aracığıyla mı olur? Bilimsel bil- giler, bağnazlığa karşı mücadelede işe yarayabilir mi? Nedir devletin başta gelen görevi? Insan bilim- teri, insanlığın ne olduğunu bize söyleyebilirler mi? Son bir yörede de şunlar yöneltiliyor öğrencilere: Geçmişi olmayan bir insan özgür bir insan olabilir mi? Deney, tek kaynağı mıdır bilgilerimizin? Çalışma, in- sanlan birleştirmeye mi yoksa bölmeye mi götürür? Insan, tutkularda mı yoksa yeteneklerinde mi tanır kendisini? Yapılanı bilmemek mümkün müdür? Ta- nımak için, canlıyı bir nesne olarak görmek gerekli midir? Teknoloji eğitimi yapan liselilere de, yöreden yöre- ye değişen şu çeşitli sorular sorulmuş: Sanat eseri, birşey öğretebiîir mi bize? "Bütün haklara sahip ol- mak", özgür olmak mıdır? Hukukun uygulanması, koşullara bağlı mıdır? Doğada düzensizlik var mıdır? Tarihin akışı, insanlığın yürüyüşünde bir ilerleme gös- teriyor mu? Bir sanat eserini değerlendirebilmek için uzman olmak gerekir mi? Aklın yardımına başvurma- dan özgür olunabilir mi? Sanatçı olmak için yetenek- lerle donanmışlık yeter mi? Soru değil de, bir metni yorumlamak isteyen öğ- rencilere de sunulan yığınta metın var: Platon'dan, Aristoteles'ten, Malebranch'tan, Spinoza'dan, Rousseau'dan, Kant'tan, Hegel'den, Auguste Comte'tan, Bergson dan ve Freud'den, çeşitli ko- nularda parçalar... Işte Fransa'da bu yılkı felsefe bakaloryasında öğ- rencilere sorulantar! Elbette her şey gül gülistanhk değil; felsefe ders- lerinin içeriğinden öğretımine, sınavlann yapılma bi- çiminden yanıtlann değeriendirilmesi tekniğine de- ğin, yığınla sorun var. Ama sistem, daha iyi bir yön- tem adına aranıp duruyor, reformdan reforma gidi- yor. Neyi gösterir şu yukanda sıraladığımız sorulan gençlere sormak? Onları adam yerine koymayı! Gerçekten de onlar sahipleri olacak geleceğin; on- lar yönetecek ya da yönetilecekler. Ne olursa olsun, geleceğin sağlığı adına onların düzeyi önemli, hele hele dünyaya bakışlan, ufuklan. Kendimize getirelim sözü: Pariamentomuzdan ba- sınımıza, idarecilerimizden üniversite hocalanmıza değin, Fransa'da felsefe bakaloryasında öğrencile- re sorulan şu sorulara, -yanlışsız birTürkçe ile -ve el- bette ağzını da bozmadan!- doğru dürüst yanıt ve- rebılecek olanların bir yüzdesi nedir acaba? Yazarken aklıma geldi de soruyorum... CHP'de naylon üyeler sorunuANKARA (ANKA)- SHP'h üyelerin CHP'ye aktanlması işlemi sırasında CHP tüzüğüne göre, 'sandık esasının' uygulanması parti içi delege hesaplanyla oturduklan veya genel seçimlerde oy kullandıklan merkezlerden farklı yerlerde partiye kayıtlı bulunan 'naylon üyelerin' saptanmasmı sağladı. Bu durumda bulunan üyelerin CHP tüzüğüne göre il ve ilçe kongrelerinde seçme ve secilme haklannı kullanamamalan, kurultay sürecinde CHP'lilerle SHP'lileri karşı karşıya getirecek yeni bir sorun diye nitelendirihyor. Parti içinde il ve ilçe kongreleri sırasında temsilcilerin ve sonuçta da kurultay delegelerinin seçilmesinde belirleyici ve etkili olmak isteyen gruplann delege sayısının yüksek olduğu merkezlerde, "O bölgede oturmamalanna rağmen " partiye çok sayıda üye kaydettırmeleriyle ortaya çıkan naylon üyelikler, özellikle 27 Mart yerel seçımlerinde SHP'nin bazı merkezlerde üye sayısının altında oy alması sonucunu doğurmuştu. Aynca sandık bazında üye kaydı yapılmadığı ve seçilen sandık görevlilerinin bu merkezler yerine oturduklan yerde oy - kullanmalan sonucu sandıklann sahipsiz kalması, SHP'nin birçok merkezde sandık başlannda yasa dışı uygulamalar olduğu gerekçesiyle seçim sonuçlanna itiraz etmesıne yol açmıştı. Kökenler arası çaüşma Bütün bu olumsuzluklar nedeniyle CHP tüzüğünün bu uygulamayı ortadan kaldıracak maddesini birleşme sırasında benimseyen SHP'liler, bu kez uygulama sırasında CHP'lilerin bu maddeyi SHP'lilenn aleyhine kullanacağından yakınıyoriar. CHP tüzüğünün ilgili maddesinin uygulanmasıyla CHP üyeleri seçmen listeleri esas alındığı için genel seçimlerde oy kullandıklan sandıklara bağlı olacaklan, böylece partinin üye sayısının altında oy aldığı durumlarla karşı laşmaması sağlanacak.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle