28 Nisan 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
13HAZİRAN1995SAU CUMHURİYET SAYFA HABERLER EğitiıiMİe yeniden \apılaııma MEB Teşkilat Yasa Taslağı'na göre genel müdürlük sayısı düşürülürken Din Öğretimi Genel Müdürlüğü korundu EMİNE KAPLAN ANKARA - Milli Eğitim Bakanlığı, merkez ve taşra örgûtü yeniden yapıla- nıyor. Uzun çabalar sonucu hazırlanan "MilH Eğitim BakanhğTnın Teşkilat ve Görevleri Hakkında Yasa Taslağı"nda, rnüsteşar yardımcılığı, ana hizmet ve yardımcı hizmet birimlerinde daraltma- ya gidılirken. "imam - hatip liselerinin sayıca çok otanaa nedeniyle*' Dın Öğre- timi Genel Müdûrlüğü'nün statüsûnde değişiklik yapümadı. Velilerden asgari ücretin brût tutan- ıun yansını geçmeyecek biçimde "eğhi- me katkı payı" alınması öngöriilen tas- lakta, okullarda. veli. öğretmen, öğren- ci ve yönetime katılım kurullan oluştu- rulması hükme bağlandı. Milli Eğitim Bakanlığı, uzun sûredir üzerinde çahşılan 3797 sayılı Milli Eği- tim Teşkilat Yasası'nda değişiklik öngö- ren yasa taslağına son şeklini verdi. Tas- lak, milli eğitim müdürlükleri, sendika- lar ve ilgili kuruluşlann görüşûne sunul- du. Taslağa göre, müsteşar yardımcıhğı sayısı 7'den 5'e, ana hizmet birimleri sa- yısı 16'dan 10'a ve yardımcı hizmet bi- rimleri sayısı 14'ten 8'e düşûrûldü. Ana hizmetler biriminde yer alan tl- köğretim, Okul Öncesi, Erkek Teknik, Kız Teknik, Ticaret ve Turizm. Yurtdışı ve Öğretmen Yetiştirme genel müdür- lükleri kaldınldı. Meslek okullan kapsamındaki erkek teknik, kız teknik, ticaret ve turizm okul- lan "Mesleki ve Teknik Öğretim Genel Mödürlüğü" bünyesinde toplanırken, i- mam-hatip liselerinin bağlı bulunduğu Din öğretimi Genel Müdürlüğü korun- du. Yetkililer, bu düzenlemeye ilişkin ola- rak "tmam-hatip liselerinin okul ve öğ- renci sayısı çok fazla. Mesleki ve Teknik Oğretim Genel Müdürlüğü'ne bir de bunlar eklenseydi çok büyük bir yük oluştunırdu" gerekçesini dile getirdiler. Taslakta, bakanlık merkez ve taşra ör- gütüyle örgün öğretim kurumlannda "eğftim kurullan" oluşturulması öngö- rüldü. Buna göre, okullarda, öğretmen- ler, zümre öğretmenler, şube öğretmen- ler, öğrenciler, veliler, meslek kollan, yönetime katılım, öğrenci dısiplin ve mali kurullan oluşturulacak. îlçe ve il- lerde u ilçe öğrenci disipün kurulu"ve "yönetime katılun kurulu". bakanlık bünyesinde de "Milli Eğitim Şûrası", "Müdürler Kurulu" ve "Merkez Yöne- time Katılım Kurulu7 ' yapılandınlacak. Okullarda kuruhnası öngörülen "öğ- renci kurulu", öğrenci çıkarlannı sa- vunmak, okul kurullannda çalışmak, eğitime ilişkin tüm okul etkinliklerine katılmak ve okul bütçesinden yapılacak harcamalara yönelik önerilerde bulun- mak üzere şube öğrenci temsilcilerinin kendi aralanndan seçecekleri 6 öğrenci- den oluşacak. Okul yönetimine katılmak ve alınacak kararlarda etkin rol almak üzere kurul- ması öngörülen "yönetime kaahm ku- nıhı"nda, okullann öğrenci sayısına gö- re okul personeli, veli ve öğrenciler yer alacak. 11 ve ilçelerde oluşturulacak yö- netime katılım kurullan, öğrenci, veli, belediye başkanı, kaymakam, işçi ve me- mur sendikalan. sivil loplum örgütleriy- le esnaf odalan temsilcisinden oluşturu- lacak. Asgarificretegöre katkı Taslakta, her okulun "ek eğitim bütce- si"nin de oluşturulması hükme bağlan- dı. Ek eğitim bütçesi. il eğitim ek bütçe- sinden aynlan pay, velilerden alınacak katkı payı, kişi, kurum ve kuruluşlann gönüllü katkılan, kennes, sergi, temsil ve çeşitlı eğitsel etkinlikler yoluyla sağ- lanan gelirler, okula ait taşınır ve taşın- maz mallarda elde edilecek gelir ve ba- ğışlardan olusacak. Zorunlu öğretim süresinde veli katkı- sı "gönüllülükilkesi"ne bağlanırken, or- taöğretim kurumlan velilerinden alına- cak katkı payı, okul mali kurulunun öne- risi, okul yönetime katılım kurulunun uygun görüşü ve okul müdürünün ona- yıyla belirlenecek. Katkı payı tutan, bir aylık asgari ücretm brüt rutannın yansı- nı geçmeyecek. Taslakta, ilk ve orta dereceli okullann öğretmen ve yöneticilerinin il milli eği- tim müdürünün önerisi ve valinin ona- yıyla atanması öngürülürken, savaş, sı- kıyönetim ve olağanüstü hal uygulama- lannda atama yetkisinin bakan tarafin- dan kullanılması hükme bağlandı. Teftiş Kurulu Başkanlığı'nın bölge ve illerde de örgütlenmesi karanna vanlan taslakta, Talim ve Terbiye Kurulu'nda kendi konulannın görüşülmesi sırasında genel müdür ve daire başkanlannın ku- rul üyelerinin yetkisini taşıması öngörül- dü. MEBden Ülkücü faaliyete denetim FİGENATALAY/ HÜLYATOPCU Milli Eğitim Bakanlı- ğı, tstanbul'dakı liselerde "ülkücü ve şeriatçı kuru- luşlann" faaliyetlenni araştırrnayabaşladı. Mil- li Eğitim Bakanlığı mü- fettışleri, gazetemizde yer alan bir haber üzerine Ülkü Ocaklan ve Milli Gençlik Vakfi 'nın liseler- deki faaliyetlenni incelı- yor. Müfettişler, Ülkü Ocaklan ile Milli Genç- lik Vakfi'nın okullardaki uygulamalannı, öğrenci ve öğretmenler üzerine kurduklan baskılan, öğ- renci "kazanma" yön- temlerini araştıracaklar. 5 mayıs tarihinde gaze- temizde çıkan "Ulkficü- lerle şeriatçüar liseleri paylaşamıyor" başlıklı haber üzerine Milli Eği- tim Bakanlığı liselerde incelemelere başladı. Ha- berde , liselerde Ülkü Ocaklan ve Milli Gençlik Vakfi'nın rekabet halin- de olduğu belırtilmışti. Aynca haberde Şışlı Yu- nus Emre Lisesi, Avcılar Insa Lisesi ve Özel Koç Lisesi öğrencilerinin MGV ile Ülkü Ocakla- n'nın okul içi ve dışında- ki faalıyetleri anlatılmış- tı. Milli Eğitim Bakanlı- ğı müfettişleri, iddialar üzerine öğrenciler ve ve- liler ile görüşmeye başla- dılar. Memurlar Sendikal yasağa savunma istemi SERDARKTZIK İZMİR- Kamu çalı- şanlanna uygulanan sen- dikal ve siyasal yasaklar, Türkiye'yi Avrupa Insan Haklan Komisyonu'nun önüne getirdi. Komisyon, 20 temmuz işi bırakma eylemine katıldığı için di- siplin cezası alan mühen- dis Hasan Bahkçının baş- vurusunu kabul etti ve Türk hükümetınden sa- vunma istedi. Balıkçı, sendikal ve siyasal yasak- lardan ötürü Türk hükü- metinin Avrupa tnsan Haklan Sözleşmesi'nin 11 ve 13. maddelerini ih- lal ettiğini savunmuştu. Türkıye bu kez, kamu çahşanlanna yönelik ya- saklar konusunda Avrupa Insan Haklan Komisyo- nu'na savunma hazırlıyor. Kamu çahşanlanmn sendikal haklardan yok- sun olduğu ender ülkeler- den Türkıye'de, bu alan- dakı yasalar, yıllardır san- cılı bir sürece neden olu- yor. Kamu çalışanlan, te- mel olarak 657 sayılı Dev- let Memurlan Yasası ile 399 sayılı yasa hükmün- dekı kararnamenin kıska- cında tutuluyor. 399 sayı- lı yasanın 6. maddesine göre, sozleşmeleri her yıl yenilenen kamu çalışan- lanndan, herhangi bir sendikaya ya da siyasal paıtiye üye olmayacakla- n doğrultusunda imza alı- nıyor. Bunun yanında 657 sayılı yasa da temel hak ve özgürlükleri büyük öl- çüde kısıüıyor. Müzeciler bir yandan tarihi ve kültürel değerterin korunması, >erli halka ve turistiere tanıülması için çaba gös- teririerken diğer yandan da bulunduklan bölgekrde var olan "yağmacılan" engeUemeye çaüşıyorlar. Tarihsel mirası koruyanlar, 'yağmaya karşı dayanışma^ karan aldılar Müzecfler de örgiitleııîyor OKTAY EKİNCİ Geçen günlerde kutlanan 14. Müzeİer Haftası'nı, Ayasofya'nın bahçesinde gerçekleştirilmek iste- nen bir tiyatro oyunu üzerindeki tartışmalarla geride bıraktık. Mımar Sinan Ünıversitesi'nde tiyatro öğrenimi gören gençlenn, tarih boyunca hoşgörü kültürünü ele alan çağdaş bir gösteriyi, yine tarih içinde hoşgörünün simgesi olan evrensel bir anıtın etkileyici ortamı içensınde halka sunmak is- temeleri, bu kültürden yoksun çev- relerin tepkilerine neden oldu. Kimi "fiberal" (!) basın organ- lan da bu gerici tepkiyi adeta kış- kırtan yayınlarla "hoşgörüsüziü- ğûn" ekmeğine yağ sürünce, Mü- zeler Haftası'nın asıl kutlanma ge- rekçesi ve müzeciliğin Türkiye için taşıdığı önemin vurgulanma- sı gölgede kaldı. Böylece kamuoyu da yine mû- zeler ve müzecilik konusunda da- ha önce ne biliyorsa, o kadarla ye- tinmiş oldu... Oysa, bu anlamlı kutlama hafta- sı içerisinde, tarihin "kavimler ka- pts" olma özelliğini taşıyan böy- lesi bir ülkenin sahip olduğu kül- tür zenginliğini korumanm yanı sı- ra yine bu zenginliği "korumakla görevK" uygarhk bekçilerimizin sorunlannm da gündeme getirilip tartışılması, Ayasofya üzerindeki siyasi polemiklerden çok daha önemliydi. Çünkü, kültür mirasının göz gö- re göre yağmalandığı ve artık he- men her bitpazannda "parçalan- mış tarihi evterin" yine göz göre göre pazarlandığı, dahası tarihsel camilerin bile özgün bezemeleri- nin sökülüp antika meraklısı son- radan görme zenginlere serbestçe satıldığı bir ülkede, Ayasofya'ya saygının böylesine çağdışı bir ge- rekçeyle manşetlere çıkanlması- nın acaba ne anlamı olabilirdi? bilme umutiannın \ineieneceği,ya- pılması gerekenlerin her boyutta tarbşılacağı önemli bir hafta_" Bugün artık Türkiye'nin hemen her ilinde ve özellikle tarihsel mi- rasın yoğun olduğu bölgelerinde, ister il merkezi olsun, isterse ilçe, hatta sadece örenyeri olsun, yöre- deki antik ve kültürel değerlerin saklandığı ve sergilendiği bir mü- ze var. Müzeciler ise bir yandan bu de- ğerlerin korunması ve halka tanı- tılması için çaba gösterirlerken, öbür yandan bulunduklan bölge- arkeologlar, sanat tarihçileri Hiti- tologlar, Sümerologlar, etnologlar, antropologlar, Yunan dilcileri, La- tinceciler, mimarlık tarihçileri bu- lunan, yanı kısaca bu ülkenin bın- lerce yıllık geçmişini belgeleyen, kanıtlayan, araştıran ve yannlara armağan eden uzmanlardan olu- şan müzecilere yeterince veriyor mu? Acaba yine devlet, bütün bu de- ğerlerin korunmasından dolayı çı- karlan zedelenen ve özellikle imar rantlan engellenen kirru çevrelerin baskı ve tepkilerine karşı bu özve- • Arkeolog ve sanat tarihçileriyle birlikte aralannda Hititologlar, Sümerologlar, etnologlar, antropologlar, Yunan ve Latin dilcileri ile mimarlık tarihçilerinin bulunduğu müzeciler de yağmaya kafşı hem kültür mirasını hem de 'kendilerini' korumak üzere örgütleniyorlar. Nitekim, Müzeciler Derneği Yö- netim Kurulu adına bir açıklama yapan Dernek Başkanı Füsun Er- soy. 14. Müzeİer Haftası daha baş- lamadan önce, bu etkinliğin "uy- gartağın bekçOeri" açısından taşı- dığı değeri şöyle özetliyordu: "_ ajıu duvgu ve düşünceyi pay- laşan üısanlaruı bu alanda büyük bir özverh te vapöğı bilimsel çaba- lann dik getirileceği, müzeciliğin geUşimi ve tûm tophıma mal edile- de var olan ve özellikle yeni bulu- nan eserlerin "yağmacılann elin- den kurtanlmasır yönünde kamu görevi sorumluluğunu taşıyorlar. Bu zorlu görevi yerine getirirken de yine yağmacılığın karşısında "kamu görevlisi'' olma kimlikleri- nin dışmda hemen hiçbir güvence- leri bulunmuyor. Acaba devlet, bu kimliğe ve bu zorlu göreve yakışır bir sosyal ve ekonomik güvenceyi, aralannda rili koruma kadrosunu yeterince koruyabiliyor mu? Bu sorulann yanıtını da yine Fü- sun Ersoy, Müzeİer Haftası'ndaki konuşmasında, anayasanın 63. maddesini anımsatarak vermeyi yeğhyor: "Tarih, kültür ve tabiat \-arlikla- nnın korunması" başlıgı altında- ki 63. maddede "Devlet,tarih, kül- tür ve tabiat varkklannın ve değer- lerinin korunmasını sağlar, bu amaçla destekleyki ve teşvik edki tedbirieri alır" hükmü yer alıyor. Ne var ki Müzeciler Derneği Baş- kanı "na göre dünyada yalnızca TC Anayasası'nın öngördüğü bu kut- sal görevi yerine getirmek için ça- lışan kadrolanna devlet gereken önemi ve özeni göstermiyor... Hem korumak, hem korunmak». Ülkemizdekı, özellikle kamu görevlisi starüsündeki arkeologlar, bir me'slek kurumlannın hâlâ ol- mamasından kaynaklanan örgüt- lenme eksikliklerini gidermek üzere 1992 yılında Arkeoloji ve Arkeologlar Dernegi'nı kurdular. Dernek lstanbul'da da bir şube açarak, uygarhk tarihinin bilim kadrolannı dayanışma ortamında bir araya getirdi. Bu yıl ise aynı dayanışma ru- huyla. önce Anadolu Sanat Tarih- çileri Derneği, ardından da Müze- ciler Derneği kuruldu. Böylece uygarlığımızı koru- makla görevli kadrolar, hem tarih- sel mirası, ama hem de "keodile- rini" korumak üzere örgütlenme yönünde kalıcı adımlannı da at- mış oldular. Bütün bu çabalannı da Müzeİer haftası etkinliklennde duyurarak, kamuoyunun ve duyarlı çevrelerin desteğini almaya çalıştılar... Türk-İş'ten ILO'ya şikâyetANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -Türk-lş, memur sendikalanna yö- nelik baskı ve olumsuz yargı karar- lannı Uluslararası Çalışma Örgü- tü'nün (ILO) CenevTe'de devam e- den konferansma taşıdı. Türk-tş Genel Başkanı Bayram MeraL konferansta yaptığı konuş- mada, hükümetin sıfır ücret zam- mını gündeme getirdiğini ve me- mur sendikalan konusundaki ILO sözleşmelerinin uygulanmadığını belırterek, "Onaylanmış ELO söz- leşmelerinin iç mevzuatnnıza yansı- ulmaması ve uygulanmaması nede- ni>le, işçiler ve memurlar birçok haklanndan mahnım bırakümak- tadır" dedı. Türk-tş'ten yapılan açıklamaya göre, "Türkiye işçi detegesi" olarak ILO'nun 82. oturumunda dün ko- nuşan Meral, memurlann ILO söz- leşmelerinden kaynaklanan grevli- toplu pazarhk ve siyasi faaliyette bulunma hakJannı kullanmalan önündeki engellerin hâlâ kaldınl- madığını vurguladı. Yargı organla- nnın sendikal haklar konusunda verdiği bazı olumsuz kararlann da memurlar açısından sorun yarattı- ğına dikkat çeken Meral, şunlan söyledi: "Yine üzülerek beürtiyorum ki, işçi sendikalannda >« kamu çalışan- lan sendikalannda çok savıda sen- dika üyesi ve yöneticisi, Türkiye ta- ranndan ona>1anmış ILO sözkşme- lerinde yer alan haklannı kullan- dıklan veya banşçıl e> lemlere katil- dıklan için, idari ve adü kovuştur- maya manız bu-akdmıstır. Ancak, tüm bu engellere rağmen. Türki- ye'deki sendikacılık hareketi, ek- mek, barış ve özgürlük ve demok- rasi mücadelesini sürdürmektedir. Hükümetin geçen yıl kamu kesi- mindeki toplusözleşmelerde ücret zamlannı iptal etme düşüncesi, Türk-lş'in kararta tavn ve mücade- lesi sonucunda degiştirilmiştir. Hü- kümetin çalışanlann sosyal güven- lik haklannı kısıtlama güişimleri konusunda da, Türk-lş aynı karar- h tavn sürdürecektir." Hükümetin geçen yıl 19 ILO sözleşmesini ihlal ettiğini anlatan Meral, Uzmanlar Komitesi'nin bu yılki konferansa sunduğu raporda, 8 sözleşmenin ihlali nedeniyle Tür- kiye'yi eleştirdiğini kaydetti. Meral, 1982 Anayasası ve aske- ri yönetim döneminde kabul edilen mevzuatm, bütünüyle birçok ILO sözleşmesini ihlal ettiğini de vurgu- layarak, "Anayasanın degiştirilme- si için hazırlanan son tasan, anaya- sanın antidemokratik özünü orta- dan kaldırmak yerine, tam tersine sendikal faali\ etleri kısıtlamak için daha da katı önlemler önermekte- dir. 1995 yıh nisan ayında Sendika- lar Yasası'nda yapılan değişiklikler de, çeşitli vesilelerie ILO organlan taranndan yapılan tavsiyelerin ge- reklerini yerine getirmekten uzak- ör" dıye konuştu. Işçi-işveren-hükümet temsilcile- rinin, 144 sayılı Üçlü Görüşme Sözleşmesi uyannca, ILO'nun tek- nik yardımı ve aktif katılımı ile or- tak bir çalışma gerçekleştirmesini öneren Meral, Türkiye'nin çalışma mevzuatının 87, 98 ve 151 sayılı kamu çahşanlanna örgütlenme öz- gürlüğü tanınmasını öngören söz- leşmelere uyumlu hale getirilmesi gerektiğini ifade etti. Meral, Türkıye'de çalışanlann sorunlannm geçen yıl hazırlanan 'istikrar programı' sonrasmda da- ha arttığına da dikkat çekerek, "Bu- nun bir sonucu olarak,zaten adalet- siz olan gelir ve servet dağıhmı da- ha da bozulmuştur. Çalışanlar için- de örgütsüz kesimlerin satınalma gücü,ciddi biçimde düşmüştür" de- di. Meral. dünyada 'ulusötesi ser- maye' denetiminin ve onun çıkar- lan doğrultusundaki küreselleşme- nin hâkim olduğunu da kaydede- rek, 199O'lı yıllarda, dünyada iş- çiyi koruyucu mevzuata karşı çok sistemli bir tavır izlendiğinı söy- ledi. Amaçlar Henüz kurucu yönetim kuruluyla çalışmalannı sür- düren Müzeciler Derne- ği'nin amaçlan arasında şunlaryeralıyor "Tümüye- lerin ekonomik, sosyal, çalış- ma ve özlük haklannı koru- yup geliştinnek, (.„) Anado- lu uygariıklanna ait tüm eserlerin korunması vesergi- lenmesh le ilgili çahşmalara yardımcı olmak (.„)yurtiçin- de ve yurtdışında elde edil- miş kültür eserierimizi mü- zelerimize kazandırmak ve bu konuda her türiü girişim- de bulunmalc." Bu evrensel görev ve amaçtan coşku duyacak her- kesin, böylesine anlamlı bir ilke etrafındaki duyarlı ör- gütlenmeye ya katılması ya da destek olması gerekiyor. Arkeologlar, sanat tarihçile- ri ve tüm müzeciler, in- sanoğlunun eşsiz kültür birikiminin ülkemizdeki zenginliğini korumada artık yalnız kalmak istemiyorlar... ARAYIŞ TOKTAMIŞ ATEŞ Ne Olacak Şimdi? Danıştay'm, eski istanbul Üniversitesi Rektörü Prof. Dr. Cem'i Demiroğlu'nu görevden alan karan iptal etmesi, pek çok şeyi karmakarışık etti. Kimileri "ik- balkapılannın" yeniden aralanmasını düşlerken, ki- mileri de kara kara düşünmeye başladılar. Meselenin hukuki boyutunu bilemiyorum. Rektör- lük çevresindeki kimi hukukçular, "Cem'i Demiroğ- lu yaş haddinden emekli olduğu için geri dönmesi söz konusu olamaz" diyorlar. Ama kimi hukukçular farklı görüşte. Bunlar "Emeklilik yaşı 67'dir, ama rek- tör atandığı anda bu sınır kalkar" görüşünü ileri sü- rüyorlar. Salt bu durum bile Türkiye'de yükseköğretimin mantık "zaafiyetini" göstermeye yetiyor. Türkiye üni- versitelerinde öğretim üyeleri için emeklilik yaşı 67. Ama bir öğretim üyesi rektörlüğe ya da YÖK üyeliği- ne seçilirse emeklilik yaşı dikkate alınmıyor. Allah ömür verirse 100 yaşına kadar rektör ya da YÖK üye- si olabilir. Hatta 1000 yaşına kadar... Yani biröğretim üyesine 67 yaşını brtirdiğinde "Sen artık /şe yaramazsın" deniliyor. Ama aynı öğretim üyesi rektör ya da YÖK üyesi olunca birdenbire "işe yarar" duruma giriyor. Mantığa bakın... Neyse konumuz bu değil. Konumuz İstanbul Üni- versitesi'nde şimdi ne olacağı, ne olması gerektiği. Prof. Dr. Bülent Berkarda, İstanbul Üniversitesi Rektörlüğü'ne atandığı zamanda, eski dönemin "mağdur" öğretim üyeleri çok sevinmişlerdi. Doğru- su ben "mağduriar" arasında değildim, ama ders verdiğimiz kurumdaki tatsızlıklar beni de müthiş ra- hatsız ediyordu. Sayın Berkarda'nın rektöriüğünün bu tatsızlıklara ve kimi yolsuzluklara son vereceğini u- mut ediyorduk. Ama ne oldu? Büyük bir hayal kırıklığı... Rektörlük makamına gelene kadar çatır çatır mü- cadele eden Berkarda, rektör olduğu anda bir banş havarisi kesildi. Sanki eski dönemin tek sorumlusu Üniversite Genel Sekreteri Hüseyin Çavuşoğlu imiş- çesine, sadece onun görevini değiştirdi. ötesi eski hamam eski tas. Kaldı ki Hüseyin Çavuşoğlu da bu karan Danıştay'da bozdurdu. Cem'i Demiroğlu görevden alındıktan sonra ken- disi ile ilgili tek satır yazmadım. Hatta bir yazımda "Emekli olan birhocamız ile ilgili eleştiri yazmak aka- demik ahlakım ile rjağdasmaz"demiştim. Ancak Sa- yın Demiroğlu artık gene sahneye çıktığına göre ra- hatça eleştirebilirim. İstanbul Üniversitesi'nde o dönemde hukuk ayak- lar altındaydı. Yasalar ve yönetmelikler işlerine gel- diği gibi yorumlanıyor, eğer hıç işlerine geîmezse uy- gulanmıyordu. Bekledik ki Sayın Berkarda rektör olunca hızla bunlann üstüne gitsin. Nerede?.. Kulağımıza Fransa kökenli bir serum fabrikasıyla ilgili çirkin dedikodular geliyordu. Sayın Demiroğ- lu'nun bu işle ilgili olarak defalarca Fransa'da konuk edildiğini söylüyoriardı. "Berkarda bunu açığa çıkar- tır" diye beklerken, bir baktık Sayın Berkarda aynı adamlann davetlisi olarak Fransa'ya gitmiş. Buyurun bakalım... Eski yönetimin ne kadar "omurgasızı" varsa, yeni yönetime yanaştı. Bunün en tipik örneğini eski dü- zenin "makbul" bir adamının epelenmesinde gör- dük. Berkarda'nın rektör olmasıyla uğradığı haksız- lıkların sona ereceğini sanan bir öğretim üyesine, "Biz yeni rektörü de kafaya aldık" diyordu bu mak- bul adam, "Burada bannmak istiyorsan bizimle iyi geçinmek zorundasın." Hep yazdık bunlan. Yetki suiistımallerini vakıf re- zaletlerini ve benzerierini hep dile getirdik. Hatta Sa- yın Berkarda'yla yüz yüze saatlerce konuştuk. Sonuç ne oldu? Hiç... "Acele etmemek gerek" diyordu Sayın Berkarda. Vakıflar konusunda içinde benim de olduğum bir ko- misyon kuruldu. Üniversite içinde oluşturulan ve ka- mu mallannı (yasal olsa bile) tek sözcükle "gasp e- den" bu vakrflann envanterini bile çıkartamadık. Müt- hiş bir esrar perdesi sardı etrafı. Geçen yıl Londra ve Porstmouth üniversitelerinin programını uygulamak üzere Milli Eğitim Bakanlı- ğı'na bağlı olarak kurulan bir eğitim kurumunda ders vermek için izin istedim. Bu tür kurum ve vakrflarda ders veren en az 400 ööretim üyesi var. Bir yanıt gel- di ki kargalar güler. "YÖK Yasası'nın bilmem kaçın- cı maddesine göre yasal ders yükûnü doldurmayan öğretım üyelerini rektör görevlendirdiği için" tale- bim reddedilmiş... Bu durumun benimle ne ilgisi var. Ben 20 saatin üzerinde ders veriyorum. "Yasal ders yûkü" nerede kaldı? Demiroğlu zamanında bile böyle bir yanıt gel- mezdi. Ama meseleyi büyütmedim. Zira kimi dost- lannı zora sokacaktı. Berkarda kavgayı hep erteledi. Olumlu adımlar at- madı mı? Elbette attı. Ama hep kannca hızıyia. Ve pek çok insanın umudu "hüsrana" dönüştü, hayal kınk- lığına dönüştü. Ve şimdi kapı gibi bir Danıştay karan geldi dayan- dı. Bilmiyorum şimdi ne olacak? Bilmiyorum Sayın Berkarda'yı kimler savunacak? Demokrasiyi salt kendisi için isteyenlerin sonu ki- mi zaman "Çankaya " oluyor, kimi zaman "emeklilik." Sayın Berkarda'nın sonunun ne olacağını hep birlik- te göreceğiz. Ama umalım gelen gideni aratmasın. Not: Prof. Dr. Çetin Yetkin'in Akdeniz Üniversitesi macerasını önümüzdeki günlerde yazacağım. Musevi profesör görevinin başmda EVİNGÖKTAŞ ANKARA - Uğradığı bombalı suikast gırişimın- den mucıze esen hafif yara- lı olarak kurtulan Ankara Musevi Cemaati lıderi ve Hacettepe Üniversitesi Kim- ya Bölümü Başkanı Prof. Dr. Yuda Yürüm, öncekı gün hastaneden taburcu olması- nın ardından, dün öğrencile- rine ders vermeye başladı. Emnıyet yetkilılen, olayla il- gili soruşturmanm sürdüğü- nü, ancak şüpheh ya da gö- zaltına alınan herhangi bir kimsenin bulunmadığını be- lirttiler. Yürüm'ün, ölümün eşı- ğinden döndükten sonra ye- niden görevının başına dön- mesi, Hacettepe Üniversite- si'ndeki öğretim üyeleri ve öğrenciler arasında sevinç yarattı. Eşı Perla Yürüm. olayın şokunu üzerinden hâ- lâ atamadığım, ancak çok se- vinçli olduğunu bildir- dı.Prof. Dr. Yuda Yürüm, dün olayın meydana geldiğı saatte yme eşı ve çocuklany- la vedalaştıktan sonra üni- versıtedekı görevinin başına döndü. Ünıversıteye gıder gitmez öğretim üyeleriyle birlikte bırtoplantıya katılan Yürüm. daha sonra meslek- taşlan ve öğrencılerinm "geçmiş olsun" dileklerini kabul etti. Cumhuriyet'e teşekkûr Fotoğrafinın çekılmesmı de istemeyen Yürüm, "Em- nh et yetkilileri, olay hakkın- da kimseye bir şey anlatma- mamı istediler. Olav aydmla- nınca sizlerie uzun uzun ko- nuşunız. Ancak Cumhuri- yet'e şfikran borçluyum. Çünkü, olayla ilgili en dogru ve tarafsız haberleri siz yaz- duıız. Sizi kuüanm" dedı.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle