04 Mayıs 2024 Cumartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 1995 PERŞEMBE HABERLER DHP davasmda ceza yağdı • ANKARA (Cumhuriyet Bûrosu) -Ankara Devlet Güvenlık Mahkemesi'nde (DGM), yasadışı Devrimci HalkPartisi(DHP)üyesi olduklan ve çeşitli eylemlerde bulunduklan gerekçesiyle yargılanan 24 sanıktan 18"i, 4 yıl 5 ay ile 36 yıl arasında degışen hapis cezasına çarptinldı. Mahkemede, 6 sanık ise delil yetersizlığınden bcraat etti. Mahkeme Başkanı Muammer Ünsoy, dünkü duruşmada sanıklardan Recep Bekik ve Ali Rıza Erdem'in "örgüt üyeliğı ve gasp" suçlanndan 36"şar yıl, Seyit Rıza Hürmeydan'ın 30 yıl ağır hapis cezasına mahkûm edildiğini bildirdi. Kararın açıklanmasından sonra örgüt adına slogan atan sanıklar, jandarmalar tarafindan güçlükle duruşma salonundan çıkanldı. Güneydoğu'da operasyon • DİYARBAKIR (Cumhuriyet)- Olağanüstü Hal Bölge Valiliği'nden yapılan açıklamada, bölgede sürdürülen operasyonlar sırasında karşılaşılan PKK'li teröristlerle çıkan çatışmada Bıngöl'ün Gökçekent köyü Talaştepe mevkiinde bın kadın 15, Genç ılçesı Döşekkaya bölgesinde de 2 olmak üzere 17 terörist öldürüldü. ABD heyeti Adana'da • ADANA (Cumhuriyet)- Amenkan hükümetinin değişik bakanlıklanna mensup 11 kışiden oluşan bir heyet Adana'da incelemelerde bulundu. ABD'nin Adana Konsolosu Oaf North Otto ile bırlıkte ılk olarak tnsan Haklan Demeği(lHD) Adana Şubesi'nı ziyaret eden heyet, Başkan Metın Çelik ve diğer yöneticilerle basına kapalı bır toplantı yaptı. Toplantıdan sonra bir açıklama yapan İHD Adana Şube Başkanı Metin Çelik heyet ile görûş alışverişinde bulunduklannı ve özellikle Kürt sorunu. Çekiç Güç ve insan haklan ihlalleriyle ilgili görüşlerinı sunduklannı söyledi. MİT koruması er ölü bulundu • İstanbul Haber Scrvisi - MiHi tstihbarat Teşkilatı"nın(MlT) istanbul Bölge Müdürlügü'nü korumakla görevli erlerden Serkan Akyüz (21), önceki gece alnından vurulmuş halde bulundu. Beşıktaş- Serencebey vokuşunda meydana gelen şüpheli ölüm, önceki gece saat 21.00 sıralannda ortaya çıktı. 1974doğumlu Akyüz. önce ağır yaralı olarak Taksim Ilk Yardım Hastanesı'ne kaldınldı. Burada tüm müdahalelere karşın kurtanlamayan Akyüz'ün cesedi, yoğun güvenlik önlemleri altinda Gümüşsuyu Askeri Hastanesi'ne kaldınldı. Yetkililer, Akyüz'ün durumu hakkmda bilgi vermekten kaçındılar. Yozgarta cezaevi eylemi • ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-TBMMGenel Kurulu'nda gündem dışı konuşan Şırnak Bağımsız Milletvekili Mahmut Alınak. Yozgat Cezaevi'nde 43 gündür süren eylemın tehlikeli boyutlara ulaştığını söyledi. Alınak, aclık grevi sonunda kısmi felç ve bilinç kayıplannın başladığını belirtirken Adalet Bakanı Mehmet Moğultay da cezaevlerindeki sorunlara büyük bir duyarhlıkla yaİdaştıklannı. hükümlü farkı gözetmedıklerinı açıkladı. Öğrencilerin bıçaklanması olaylannın altından MHP çıkıyor Iisede iilküeü loşkırtmaEMtNE KAPLAN ANKARA -Ankara Gazı Anadolu Lise- si öğrencisi Fikret Barshan'ın 23 Mart 1995 tarihinde. BurakSolmaz. KorhanSü- er ve Lmut Cancelik'ı bıçaklayarak yara- lamasının ardında MHP yanlısı Ülkü Ocak- lan'nın liselerdeki örgütlenme faaliyeti or- taya çıktı. Öğrencilerin 10. Sulh Ceza Mah- kemesi'nde değerlendırilen ifade tutanak- lan, Olkü Ocaklan'nın. okullarda "reis" seçtiğini. reislik ve ülkücü gruplardan ay- nlmak isteyen öğrencilere baskı yapıldığı- nı ve eğitim-öğrenim kurumlannda. yasa- lara aykın olarak yoğun bir ülkücü örgüt- lenme faaliyeti gösterildiğini ortaya koydu. Gazi Anadolu Lisesi'nde 23 Mart 1995 tarihinde bir öğrencinın üç öğrenciyi bı- çaklaması olayının mahkemeye yansıması, Ulkü Ocaklan'nın lise öğrencileri arasın- da "ülkücü görüşü yavma ve örgüttenme" faalıyetlerini açığa çıkardı. Okulun "ülkü- cü öğrencilerden sorumlu reisliğTnden ay- nlmak isteyen Fıkret Barshan, 10. Sulh Ce- za Mahkemesi'ne sunulan ifadesinde, ülkü- cü görüşten soğuduğunu v e toplantılara ka- tılmamayabaşladığını belirtti. Barshan, ifa- •Ülkücüler sahnede: Gazi Anadolu Lisesi'nde 23 Mart 1995 tarihinde, Fikret Barshan'ın, Burak Solmaz, Korhan Süer ve Umut Cançelik adlı öğrencileri bıçaklamasıyla yaşanan olaylann arkasından MHP yanlısı Ülkü Ocaklan çıktı. •Davadan dönene tehdit: Fikret Barshan, tutanaklara geçen ifadesinde, okulun ülkücü öğrencilerden sorumlu "reisliğinden" aynlmak istediğini, ancak ülkücü arkadaşlanndan sürekli tehdit aldığını belirterek, "Korunmak için yanımda çakı taşıyordum. Beni tuvalette sıkıştırdılar. Kendimi korudum" dedi. desinde. okula yenı atanan "ülkücü retsi" Mutlu Öztaş ile okulda yapılan toplantıda tartıştığını belirterek şunlan açıkladı: "IH- kücii görüşü beniımemiştim, ancak son günlerde toplantılara kafılmamava başla- mıştım. Zaten derslerim ağırlaştığı için de pek fazla uğraşmak istemiyordum. Olay ol- madan bir gün önce Oztaş'uı okulun yeni ülkücü reisliğine atandığını duydum. Oğle arası okulun alt katmdakj boş sınıfta toplan- tı yapılacağı söylendi. Toplantıda Oztaş, PKK'lilerin Selim Sırn Tarcan'da gö\de gösterisi yaptıklannı belirterek bizim de bir şeyleryapmamız gerektiğini söv ledL Ben de ona sadece laf ürettiğini, akıkı bir öneri sun- ması gerektigini söyledim. Bana 'Son gün- lerde artist davranıyorsun" dedi. Bir süre tartışök." Arkadaşlannın baskısı nedeniyle yanm- da çakı taşıdığını, toplantıdan sonra, "Se- ninle bir şey konuşacagız" denilerek tuva- lete götürüldüğünü anlatan Barshan, "Tu- valette Burak Solmaz bana tokat attı. Ben de yanundaki çakıyı rastgele savurdum \e oradan kacûm" dedi. Öğrenci Mutlu Öztaş da "ülkücü görüşü benimsediğbıi" belirttiği ifadesinde. Izmır Caddesı üzerindeki Olkü Ocağı tarafindan "lisenin ortaöğretim bölümündeki ülkücü oğrencUerinden sorumlu reisliğine'* seçıldi- ğıni anlatarak şunlan açıkladı: "Ülkücü görüşü benimsedim. Bazı der- neklere gider ve toplantılara katüınz. Olay olmadan birkaç gün önce Izmir Caddesi üzerindeki Ülkü Ocağf ndan benim Gazi Anadolu Lisesi ortaöğretim bölümü ülkü- cü öğrencilerden sorumlu reisliğine getiril- diğinı söylendi. Ben de bu görevi kabul et- tim. Reisliğimi açıklamak için 23 martta öğ- le arası okulun alt katındaki boş odada top- lantı yapılacağını duvurdum. Toplantıya Fikret Barshan da katıldı. Onunla biraz tar- tıştık. Bana 'Yakında ne örgütünüz kala- cak. ne de başka bir şeyiniz' dedi." Öztaş. Fikret Barshan'ın 3 öğrenciyi bı- çakladığı sırada olay yerinde olmadığını belirttiği ifadesinde. "Yalnızca Umut, Bu- rak ve Korhan'a onunla konuşmalannj ve son günJerdeki tutumunun nedenini sorma- lannı istedün. Herhangi bir şekilde ona şid- det uygulamaian için arkadaşlanmı azmet- tirmedim" dedi. Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi'nde- ki yargılanmalan devam eden öğrencilenn hakkında Gazi Anadolu Lisesi'nde başla- tılan soruşturma da sürüyor. 15 yıllık dava sonuçlandırılmadı Türkeş'ızaman aşımı kurtardı EVtN GÖKTAŞ ANKARA - Ya'reıtay. MHP lideri Alparslan Tür- keş, Büyük Birlik Partisi Genel Başkanı Muhsin Ya- zıcıoğlu ıle Yılma Durak ın da aralannda bulunduğu 391 sanıkh MHP davasın- da, yerel mahkemece veri- len cezalan onaylarken. yaklaşık I5 yıldır sonuç- landmlmayan davayı **za- manaşımına uğradığı~ ge- rekçesiyle düşürdü. Yargıtay 11. Ceza Daire- si'nde "oybirliğiyle" suçlu bulunan MHP lideri Tür- keş ve arkadaşlan, zama- naşımı sayesinde kurtuldu- lar. Cinayete azmettirme "Şartiı tahüye" nedeniy- le tutuklu sanık bulunma- yan davada, Türkeş'in, dö- nemin Adana Emniyet Mü- dürü Cevat Yurdakul ile DİSK Genel Başkanı Ke- mal Türkkr'in öldürülme- si eylemlerini azmettirdiği iddia ediliyordu. Yargıtay 11. Ceza Daire- si. karannda TCY'nin, "si- vasi bir görüşten kavnakla- nan amaçla cürüm işlemek için teşekkül me>dana ge- tirmek" fiilini düzenleven 313. maddesine göre hü- küm giyen MHP Genel Başkanı Alparslan Türkeş ve 196 sanık hakkındaki mahkûmiyet cezasını "oy- birliği" iie onayladıktan sonra, davanın zamanaşımı nedeniyle düşmesini hük- me bağladı. Kararda, Türkeş ve arka- daşlannın, TCY'nin 146/1- 3 ve 149/1-3. maddelerin- deki suçları işlemedikleri belirtilerek "Dosyada, sa- nıklann bu maddelerde ön- göriilen suçlan işler nitelik- te kabule yeterii. açık ve ke- sin ve her türlü kuşkudan uzak delil bulunmamıştır. Sanıklann eylemleri, bu maddelerde öngörülen müsnet suçlann unsurlan- nı oluşturmamaktadır" dendı. Suçun değişen niteliği çerçevesinde 3756 sayılı yasayla TCY'nin 313. maddesinde yapılan deği- şiklikler ile TCY'nin 2/2. maddesinin de uygulanma- sı gereğine değinilen karar- da, şöyle devam edikü: "Müsnet (yöneMlen) su- çun işleniş tarihleri ile ince- leme tarihi arasında TCY'nin 102/4 ve 102/2. maddelerinde öngörülen zamanaşımı süresinin ta- hakkuk ettiginin anlaşıbna- sma ve TCY'nin 117. mad- desi hükmüne göre, mez- kûr hükümlerin, keza CMUK'un 321. maddesi uyannca bozulmasına ve aynı yasanın 322. madde- sinde öngörülen yetkiye da- yanılarak adı geçen sanık- lar hakkındaki kamu dava- larının zamanaşımı nede- nivle ortadan kaldınlması- na oybirliği ile karar veril- miştir." Ülkü Ocaklan'nın liselerdeki propaganda ve örgütlenme çabşmalan öğrenciler arasında tedirginlik yaratıyor. Alman sosyal demokrat partili parlamenterler, Hacaloğlu'nu ziyaret etti: Iıısaıı haklan ekoııoıııideıı ayrı değil ANKAR.4 (A.A) - Insan Haklanndan Sonımiu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu. Türkiye'nm tercihlerinin "tam demokrasi ve insan haklannı suursız sahiplenme'" olduğunu söyledi. lstanbul'da temaslarda bulunduktan sonra Ankara'ya gelen Alman Sosyal Demokrat Parti Baden- Würthemberg Eyaleti Parlamentosu Ekonomi Cahşma Grubu Heyeti, İnsan Haklanndan Sorumlu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu'nu ziyaret ettiler. Algan Hacaloğlu, Otto Hauser başkanlığmdaki heyet üyelerini kabulünde yaptığı konuşmada, Türkiye'nin, BM, NATO, AGlT, tnsan Haklan Sözleşmesi. Cocuk Haklan Sözleşmesi ve Işkenceyi önlemek olmak üzere, uluslararası kunıluş ve sözleşmelere taraf olan ve kendi tercihlerini yapmış bir ülke olduğunu söyledi. Ülkede son yıllarda yaşanmakta olan terör olaylannın, Türkiye'nin tercihlerini etkilemeyeceğini belirten Hacaloğlu. "Türkiye'nin tercihleri tam demokrasidir, insan haklannı sınırsız sahiplenmedir. Buradaki eksiklikleri gidetmek ve en kısa süreç içerisinde Avrupa Biriiği'nin tam üyesi olmak konusundaki kararlüığımızı sürdürmek durumundayız" şeklinde konuştu. Koalisyon Hükümeti olarak sorunlan bildiklerini ve göğüsleme kararlılığı içinde olduklannı vurgulayan Hacaloğlu. şunlan söyledi: "Demokratikleşme Hükümetünizin temel önceliğidir, ekonominin içinde bulunduğu istikrarsızlığj aşacak politikalan uygulamaya devam edecektir. Bu anlayış içerisinde. Türkiye'nin önümüzdeki yakın dönemde, Avrupa Biriiği'nin demokrasi normlan, ekonomik performans kriterlerini yakalamak konusunda şansının ve kararhlığının çok yüksek olduğunu befirtmek isrivorum." Türkiye'nin Batı ile Doğu arasında bir köprü görevi yapan ülke olduğunu kaydeden Hacaloğlu. "Türkiye, dünyanuı bu bölgesinde istikrann temeİ dayanaklanndan biridir" dedi. Otto Hauser Alman Heyeti'nin Başkanı Otto Hauser de, Türkiye'nin Batı ile Doğu arasında bir köprü görevi gördüğü yolundaki görüşlere aynen katıldıkJannı söyledi. Hauser, Türkiye'ye. Türkiye ile Almanya ve Avrupa Birliği arasındaki ekonomik ilişkılerin derinleştirilmesini sağlamak amacıyla geldiklenni de vurguladı. Otto Hauser. "Gümrük birliği, tabii ki ekonomi ile bağlantıtadır. Ancak Türkiye konusunda ekonomi. insan haklanndan ayn turulamıyor'' dedi. Avrupa Parlamentosu'nda. bundan bir süre önce üçte iki çoğunluktan fazlasının Türkiye'nin gümrük birliğine girmesine karşı çıktığını hatırlatan Hauser. "Türkhe'de insan haklanna yeterince riavet edilmediği iddiası buna yol açü. Avrupa Birliği şu anda belirli kriterlere göre fıareket edivor. Bunun birincisi demokrasiyi olumlu bir şekle getirmek, ikincisi insan haklanna riavet edilmesidir" şeklinde konuştu. Türkiye'de bulunduklan süre içinde Alman kökenli işadamlanyla da görüşmelerde bulunduklannı belirten Hauser. Almanya'nın ve Ahnan kökenli işadamlannın, Türkiye'nin gümrük birliğine girmesini desteklediklerini kaydetti. Hauser, Alman işverenleri ve Türkiye'de yatınm yapan Alman yatınmcılar için en büyük avantajın, Türk işçilerin çok yüksek niteliklere sahip olması ve çok iyi çalışmalan olduğunu söyledi. PERŞEMBE ORHAN BüRSALI Nükleer Santrala Evet mi? Çernobil nükleer santralının patlayarak dünya Ü2 rine bir felaket bulutu gibi çöktüğü günden bu yana 9 yıl geçti. Ülkemizde Akkuyu'da nükleer santral kurma projesı canlı tutulduğu için, atom enerjisi cephesinde dünyada neler olup bıttığini çok yakından. izlemek ge- rek. Çernobil'de durum nedir? Ukrayna, henüz bu nükleer felaketin sonuçlannın üstesinden gelebilmış değil. Eriyen reaktör çekirdeği- nin üstü kapatıldı ve tehlike sürüyor. Ancak santralın kazadan etkilenmeyen dığer üniteleri enerji üretimini sürdürüyor. Batı'nın en az 1.5 milyar dolar vermesi ko- şuluyla, santralın bütünü ancak 2000'li yıllann başın- da tamamen devreden ve tehlike olmaktan çıkartılabi- lecek. Ancak güvencesiz olarak sınıflandınlan ve kapatıl- ması istenen 23 çalışan santral daha var eski Sovyet- ler Birliği ve Doğu Avrupa ülkelen topraklannda. Çernobil'in verdiği ekonomik kayıp ne kadar? 150 milyar dolan aştığı hesaplanıyor. Beyaz Rus- ya'nm üçte ikisınden fazlası radyasyonla kirtenmiş, 2 milyon hektara yakın topraktanm arazisi olmaktan çık- mış, 100 bin kişi bölgeden tahliye edilmiş(1). "Ukray- na devlet bütçesinin yüzde 7'si Çemobil kazasının so- nuçlarını temizlemek için harcanmaktadır". Ukray- na'da toprak ve yerleşim yerlerinin yansından fazlası kazadan etkilenmiş. Santrala yakın 30 km içinde ya^j şayan 130 bın kışı tahliye edılmiş. 350 bini santral te- mizliğınde çalışan, 870'bini çocuk olmak üzere 1 mil- yon 700 bin kişi önemli mıktarda radyasyon almış. Top- lam 3 milyon kişi "Çemobil Kurbanı" statüsünde sayı- lıyor. Çemobil sağlığı nasıl etkiledi? Ukrayna Sağlık Bakanlığı'na göre, 32 bin 571 kişi- nin ölümü dolaylı olarak Çernobil'e bağlanmakta. 5 bin kişi çalışma yeteneğini kaybetmiş, 187 kişi akut radyasyon hastalığına, 15 bin kişi de değişik hastalık- larayakalanmış.(i) Kazanın etkisı gelecek kuşaklarda görülecek. Rad- yasyon kaynaklı kanser oranlan önemli ölçülerde ar- tış kaydetmiş. Hastalık oranlan genç yaşlara doğru kaymış. En yüksek hastalık oranı iç salgı sisteminde, kanda, kan yapıcı organlarda ve sinir sisteminde gö- rülüyor. Kazadan sonra dünya nükleer santral yapımın- dan vazgeçti mi? Hayır. Ya gerekli ders alınmadı, ya da ekononik re- kabetin ve pıyasa yasalarının dayatmasından ötürö santral yapımı sürüyor. Çernobil'den sonra üretime gi- ren reaktör sayısı 60. Dünyada nükleer santrallardan 1994'da 5 gigavvatt daha çok elektrik enerjisi elde edil- dı. Bu yıl rakamın 10 gigawatt'a çıkması bekleniyor. Toplam 430 nükleer santral çalışır halde. 55 santral da- ha inşa ediliyor.(2) Bunlann çoğu Uzakdoğu'da; Çin'de 24 santral yapımı sürüyor. Latin Amerika ülkelen Çin'i izliyor. Doğu Avrupa ülkelen eski santrallannı yenileme peşınde. Nükleer santraldan niçin vazgeçilemiyor? Durmadan gelişen dünya ekonomisinin, hızla sana- yileşen geri kalmış yorelerin elektrik enerjisine ihtiyacı vardır. Kapitalist sıstem büyümek zorundadır. Güneş, rüzgâr gibi yenılenebilir altematif enerji kaynakları, he- nüz bu büyümenin ihtiyaçlanna yanrt verecek durum- da değil. Dünya ekonomik sistemi, ana güçlerini, yeni, tehli- kesiz, insana ve doğaya daha dost enerji kaynaklannı gelıştırmeye yöneltecek yetenekte ve iradede değildir. Bilimsel ve teknik araştırmalann normal akışı içinde, daha ucuz diğer enerji kaynaklan seçeneklerinin önü- ne gelmesini bekliyor. Bu düzenin, Çernobil gibi ana etkileri Rusya ile sı- nırlı kalmış bir felaketten ders alması beklenemez. Da- ha çok suçu Rusya'da santrallann güvensizliğine yük- lemek işlerine geliyor. Gerçi bu doğru, ancak tam gü- venli hiç bir nükleer enerji santralı tipi yok. En güvenli olmalanna rağmen, hafif su reaktörleri tiplerinde de, çekirdek erimesi tehlikesi var. Tam güvenli reaktör yapılamaz mı? Yapılabilir. (2) Bun\arayüksek sıcaklık reaktörteri de- niyor. Ancak bu santrallar, kapitalizmin parayı çabuk döndürme ve yüksek kâr getirme ilkelerine uymadık- lan için tercih edilmiyor ve geliştirilmiyoriar. Japonya, Çin ve bazı Batılı ülkeler şımdi, "dev hafif su nükleer santrallan yerine, küçük ama güvenli nükleersantralla- ra yönelmekte". (2) Özellikle Japonlar bu konuda yeni bilimsel araştırmalar yapıyor. Türkiye nükleer santrala muhtaç mı? Uluslararası ve yerli nükleer santral lobicileri Türki- ye'nin 2000'lı yıllann başında enerjısiz kalacağı varsa- | yımını yayıyor. Nükleer lobiciler ve devlet ıçindekı des- j tekçileri, kendilerini haklı çıkarmak için, ülkemizin ba- ğımsız su kaynaklannı enerjiye dönüştürme politikala- nnı savsaklayarak, Türkiye'yi 2000'li yıllann başında gerçekten enerjisiz bırakabilirler. Bunu yaparlar. Mutlaka nükleer santral kurulacaksa bu ülkede, tam güvenli seçenekler üzerinde durmak gerekir. Kendi adıma, bu ülke politikacılannın, onların devlet bürokratlannın nükleer santral yönetecek kadar "bû- yüdüklerine", sağduyuya sahip olduklanna hiç mi hiç inanmıyorum. Önce, radyasyonlu çaylan "bir şey ol- maz" diyerek halka içirtmeye çalışan bakan. Sağlığı etkileyecek miktarda radyasyonun ülkemize yağmadığı konusunda yalan söyleyen ve sahte gü- venceler veren "devlet bilim adamlan" ve bürokrat... Üç beş milyara halkın toplam sağlığını satmaya ha- zır yönetici tipleri ile.. Uğruna her şeyin, toplam Türkiye'nin bile feda edi- lebileceği devletin yüce menfaatleri anlayışının.. Bu ülkede nesli tükenmeli... Nükleer santralı ancak bundan sonra düşünebili- rim... (1) Anna Tavetkova, Greenpeace Ukrayna, Cumhu- riyet Bilim Teknik, 13 Mayıs'ta yayımlanacak. (2) Die Zeit, 21 Nisan. KONUK YAZAR / Avukat ONDER SAV Türkiye Barolar Birliği Başkanı Çağımız, eskimeye başladı. Yerini yirmibirinci yüzyıla bırakmaya hazır- lanıyor. Çağımızdakı kalkınmaya, elektronikleşmeye. teknolojideki baş- döndürücü gelişmelere bakarak ona, "teknoloji çağı" "elektronik ve bilgisa- yar çağı". "uzay çağı''denilebilir. Ama çağımızda bu sayılanlardan da önemli bir temel unsur var: Irk, renk, cinsiyet, dil, dın, ulusal kök farklılığı gözetilmeden düşünülen insan... lnsanın hak ve özgürlükleri için aşıl- maz sanılan duvarlar aşıldı, yıkıldı; devletleryıkıldı, devletlerbirleşti. Hâ- lâ da desletler sarsılıyor, parçalanıyor. Çağa, bu özellik ve niteliğine göre daha anlamlı isim konulmalı. "De- mokratikleşme ve insan haklan çağı" denilmelı. Insanlar, hak ve özgürlükleri için uzun ve çetin uğraşlar vermişler, bun- ları. iktidan elinde bulunduranlara karşı belgelere, güvencelere bağlama- nın etkili yollannı aramışlardır. Kimsenin hukukun üstünde olma- yacağı devletin adı. demokratik hukuk devletidir. Hukuk devletı, siyasal ikti- dann keyfiliğini önlemenin, onu hu- Demokratikleşme ve insan haklan çağı kuk kurallan ile sınırlamanın, kişi hak ve özgürlüklerini korumanın adıdır. Siyasal iktidann keyfıliğinin önlen- mesinde yasama-yürütme ve yargı güçlerinin ve bunlann birbirinden ay- n olmasının önemi kadar dördüncü güç dediğimiz "ilerişim özgürlü- ğü"nün de önemi büyüktür. tletişim ve bilgilendirme, sağlıklı demokrasinin olmazsa olmaz koşulla- nnın başında gelmektedir. Düzenli aralıklarla yapılan özgür ve adil seçimlerle ifadesini bulan halk iradesi, sağlıklı bir demokratik yöne- tim için başlı başına yeterii olmaz. Ka- mu makamlannın hukuka uygun dav- ranıp davranmadıldannın seçmen ta- rafindan denetlenmesi gerekir. Katı- lımcı demokrasi, bireylerin sürekli bil- gi edinmeleri, sorunlannı açıkça orta- ya koyup çözüm aramalanyla müm- kündür. Bireylerin sürekli bilgilendirilmesi, sözlü, yazılı, görüntülü basm ve yayın organlan aracılığıyla olmaktadır. Bu nedenle demokraside dördüncü güç diye nitelenen iletişim özgürlüğünün, demokrasinin dığer güç ve kurumla- nnın varlığına, ayakta durmasına kat- kısı büyüktür. Bu alanda iletişim öz- gürlüğü. sadece sözlü, yazılı ve gö- rüntülü basın ve yayın mesleği ile uğ- raşanlann değil, tüm vatandaşlann te- mel hak ve özgürlüklerinin başında gelmektedir. Herkes, hepimiz iletişim özgürlü- ğünün üzerinde titreyelim. Onu örse- letmeyelim, basının saygınlığını ko- ruyalım, ama öncelikle basın kendi saygınlığını korumalıdır. "İletişim öz- gürlüğü kullanılıyor" görüntüsü veri- lerek kişi haklan çiğnenmemeli, baş- ka özgürlükler ve hukuk devletınin gü- venceleri zedelenmemelidir. "Temiz toplum" için öncelikle "temiz basın" gerektiği unutulmamalıdır. Temiz basın, otomobil, ev, ansiklo- pedi, makarna, diş macunu ve deter- jan dağıtarak sağlanamaz. Gazeteleri, kuponlarla doldurmak yerine "basuı meslek ilkeleri" ile doldurunuz. Evle- rimizi diş macunu. deterjanla doldur- mak yenne, bilgi ile doğru haberlerle. dürüst ve ahlaklı yorumlarla dolduru- nuz. Gazeteler, okuyucunun yaşaminı kolaylaştırmak. geçım sıkıntısını gı- dermek görüntüsü ile şans yaratma ya- nşına girmekten. bu yollarla tiraj art- tınna heves ve ihtirasından vazgeçme- lidir. • İletişim özgürlüğü korunurken medya içindeki özgürlüklerin de işve- renlerin baskısından korunması unu- tulmamalı; ifade özgürlüğüne saygı duyulmalıdır. Kimı gazeteler, düşün- celerini özgürce açıklayan muhabır ve köşe yazarlannı işten çıkarmakta, ile- tişim dünyasında tekelleşmeyi hızlan- dıran kimı işverenler. kendi işyerlerin- de sendikalaşmayı engellemektedır- ler. Çalıştıklan yerlerde işten çıkanlma baskısı altında bırakılan basın men- suplan, kimi zaman düşüncelennı açıkladıklan için Terörle Mücadele Yasası'nın 8. maddesiyle yargılanıp mahkûm edilmekte, tutukevlerinde uzun süre yatmaktadırlar. Protokolünde "Terörle Mücadele Yasası,temel hak ve özgürlüklerin özü- ne dokunulmaması ilkesi ışığında yeni- den ele alınacakür" \aadı yazan bir hükümetin ılk yapacağı iş Terörle Mü- cadele Yasası'nın 8. maddesini sürat- le kaldırmak, bir demokrasi ayıbına son vermek olmalıdır. Medya, asli görevi olan, bilgilendir- meyi. gerçeklere ve verilere dayalı ha- ber vermeyi, dürüst ve ahlaklı yorum yapmayı temel ilke edinmelıdir. Hal- kın bilgi edinme hakkı, iletişim özgür- lüğünün özünü oluşturur. Daha iyi. da- ha mutlu bir yaşam için kişi hak ve özgürlüğüne. İcişinin masumiyet kari- nesine özen gösteren bir medya kendi özgürlüğünün özünü koruyacak, ken- di saygınlığını yaratacaktır. Üzülerek söylemek gerekir ki; hu- kukun korunması altında olan kişilik haklan konusunda yazılı, sözlü ya da görüntülü basın ve yayın organlan, ki- mi zaman gereken titizliği gösterme- mekte, demokrasinin temeli olan insa- nm şahsına saygıyı ve hukukun üstün- lüğü ilkesini zedelemektedirler. Kimi zaman televizyon ekranlann- da insanlan dehşete düşüren, kişilik haklannı ayaklar altına alan görüntü- ler sergilenmekte, mikrofonlardan evi- mizin salonlanna küfürler yağmakta- dır. Kimi zaman da güvenlik güçleri- nin eşliğinde kameralar, özel hayatın gizliliğini hiçe sayan programlar yap- maktadır. * Türkiye Barolar Birliği Başkanı Basın Konseyi Temsilciler Kıırulu Üye- si Avukat Önder Sav'ın Basın Kon- seyi'nde yaptığı "Iletişim Özgürlüğü ve Kişilik Haklan " konulu konuşma özetidir (22 04.1995). SÖRECH
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle