Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 4 MAYIS 1995 PERŞEMBE
HABERLER
DHP davasmda
ceza yağdı
• ANKARA (Cumhuriyet
Bûrosu) -Ankara Devlet
Güvenlık Mahkemesi'nde
(DGM), yasadışı Devrimci
HalkPartisi(DHP)üyesi
olduklan ve çeşitli
eylemlerde bulunduklan
gerekçesiyle yargılanan 24
sanıktan 18"i, 4 yıl 5 ay ile
36 yıl arasında degışen
hapis cezasına çarptinldı.
Mahkemede, 6 sanık ise
delil yetersizlığınden
bcraat etti. Mahkeme
Başkanı Muammer Ünsoy,
dünkü duruşmada
sanıklardan Recep Bekik
ve Ali Rıza Erdem'in
"örgüt üyeliğı ve gasp"
suçlanndan 36"şar yıl,
Seyit Rıza Hürmeydan'ın
30 yıl ağır hapis cezasına
mahkûm edildiğini
bildirdi. Kararın
açıklanmasından sonra
örgüt adına slogan atan
sanıklar, jandarmalar
tarafindan güçlükle
duruşma salonundan
çıkanldı.
Güneydoğu'da
operasyon
• DİYARBAKIR
(Cumhuriyet)- Olağanüstü
Hal Bölge Valiliği'nden
yapılan açıklamada,
bölgede sürdürülen
operasyonlar sırasında
karşılaşılan PKK'li
teröristlerle çıkan
çatışmada Bıngöl'ün
Gökçekent köyü Talaştepe
mevkiinde bın kadın 15,
Genç ılçesı Döşekkaya
bölgesinde de 2 olmak
üzere 17 terörist öldürüldü.
ABD heyeti
Adana'da
• ADANA (Cumhuriyet)-
Amenkan hükümetinin
değişik bakanlıklanna
mensup 11 kışiden oluşan
bir heyet Adana'da
incelemelerde bulundu.
ABD'nin Adana
Konsolosu Oaf North Otto
ile bırlıkte ılk olarak tnsan
Haklan Demeği(lHD)
Adana Şubesi'nı ziyaret
eden heyet, Başkan Metın
Çelik ve diğer yöneticilerle
basına kapalı bır toplantı
yaptı. Toplantıdan sonra
bir açıklama yapan İHD
Adana Şube Başkanı
Metin Çelik heyet ile görûş
alışverişinde
bulunduklannı ve özellikle
Kürt sorunu. Çekiç Güç ve
insan haklan ihlalleriyle
ilgili görüşlerinı
sunduklannı söyledi.
MİT koruması er
ölü bulundu
• İstanbul Haber Scrvisi -
MiHi tstihbarat
Teşkilatı"nın(MlT)
istanbul Bölge
Müdürlügü'nü korumakla
görevli erlerden Serkan
Akyüz (21), önceki gece
alnından vurulmuş halde
bulundu. Beşıktaş-
Serencebey vokuşunda
meydana gelen şüpheli
ölüm, önceki gece saat
21.00 sıralannda ortaya
çıktı. 1974doğumlu
Akyüz. önce ağır yaralı
olarak Taksim Ilk Yardım
Hastanesı'ne kaldınldı.
Burada tüm müdahalelere
karşın kurtanlamayan
Akyüz'ün cesedi, yoğun
güvenlik önlemleri altinda
Gümüşsuyu Askeri
Hastanesi'ne kaldınldı.
Yetkililer, Akyüz'ün
durumu hakkmda bilgi
vermekten kaçındılar.
Yozgarta
cezaevi eylemi
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-TBMMGenel
Kurulu'nda gündem dışı
konuşan Şırnak Bağımsız
Milletvekili Mahmut
Alınak. Yozgat
Cezaevi'nde 43 gündür
süren eylemın tehlikeli
boyutlara ulaştığını
söyledi. Alınak, aclık grevi
sonunda kısmi felç ve
bilinç kayıplannın
başladığını belirtirken
Adalet Bakanı Mehmet
Moğultay da
cezaevlerindeki sorunlara
büyük bir duyarhlıkla
yaİdaştıklannı. hükümlü
farkı gözetmedıklerinı
açıkladı.
Öğrencilerin bıçaklanması olaylannın altından MHP çıkıyor
Iisede iilküeü loşkırtmaEMtNE KAPLAN
ANKARA -Ankara Gazı Anadolu Lise-
si öğrencisi Fikret Barshan'ın 23 Mart
1995 tarihinde. BurakSolmaz. KorhanSü-
er ve Lmut Cancelik'ı bıçaklayarak yara-
lamasının ardında MHP yanlısı Ülkü Ocak-
lan'nın liselerdeki örgütlenme faaliyeti or-
taya çıktı. Öğrencilerin 10. Sulh Ceza Mah-
kemesi'nde değerlendırilen ifade tutanak-
lan, Olkü Ocaklan'nın. okullarda "reis"
seçtiğini. reislik ve ülkücü gruplardan ay-
nlmak isteyen öğrencilere baskı yapıldığı-
nı ve eğitim-öğrenim kurumlannda. yasa-
lara aykın olarak yoğun bir ülkücü örgüt-
lenme faaliyeti gösterildiğini ortaya koydu.
Gazi Anadolu Lisesi'nde 23 Mart 1995
tarihinde bir öğrencinın üç öğrenciyi bı-
çaklaması olayının mahkemeye yansıması,
Ulkü Ocaklan'nın lise öğrencileri arasın-
da "ülkücü görüşü yavma ve örgüttenme"
faalıyetlerini açığa çıkardı. Okulun "ülkü-
cü öğrencilerden sorumlu reisliğTnden ay-
nlmak isteyen Fıkret Barshan, 10. Sulh Ce-
za Mahkemesi'ne sunulan ifadesinde, ülkü-
cü görüşten soğuduğunu v e toplantılara ka-
tılmamayabaşladığını belirtti. Barshan, ifa-
•Ülkücüler sahnede: Gazi Anadolu Lisesi'nde 23 Mart 1995
tarihinde, Fikret Barshan'ın, Burak Solmaz, Korhan Süer ve Umut
Cançelik adlı öğrencileri bıçaklamasıyla yaşanan olaylann
arkasından MHP yanlısı Ülkü Ocaklan çıktı.
•Davadan dönene tehdit: Fikret Barshan, tutanaklara geçen
ifadesinde, okulun ülkücü öğrencilerden sorumlu "reisliğinden"
aynlmak istediğini, ancak ülkücü arkadaşlanndan sürekli tehdit
aldığını belirterek, "Korunmak için yanımda çakı taşıyordum. Beni
tuvalette sıkıştırdılar. Kendimi korudum" dedi.
desinde. okula yenı atanan "ülkücü retsi"
Mutlu Öztaş ile okulda yapılan toplantıda
tartıştığını belirterek şunlan açıkladı: "IH-
kücii görüşü beniımemiştim, ancak son
günlerde toplantılara kafılmamava başla-
mıştım. Zaten derslerim ağırlaştığı için de
pek fazla uğraşmak istemiyordum. Olay ol-
madan bir gün önce Oztaş'uı okulun yeni
ülkücü reisliğine atandığını duydum. Oğle
arası okulun alt katmdakj boş sınıfta toplan-
tı yapılacağı söylendi. Toplantıda Oztaş,
PKK'lilerin Selim Sırn Tarcan'da gö\de
gösterisi yaptıklannı belirterek bizim de bir
şeyleryapmamız gerektiğini söv ledL Ben de
ona sadece laf ürettiğini, akıkı bir öneri sun-
ması gerektigini söyledim. Bana 'Son gün-
lerde artist davranıyorsun" dedi. Bir süre
tartışök."
Arkadaşlannın baskısı nedeniyle yanm-
da çakı taşıdığını, toplantıdan sonra, "Se-
ninle bir şey konuşacagız" denilerek tuva-
lete götürüldüğünü anlatan Barshan, "Tu-
valette Burak Solmaz bana tokat attı. Ben
de yanundaki çakıyı rastgele savurdum \e
oradan kacûm" dedi.
Öğrenci Mutlu Öztaş da "ülkücü görüşü
benimsediğbıi" belirttiği ifadesinde. Izmır
Caddesı üzerindeki Olkü Ocağı tarafindan
"lisenin ortaöğretim bölümündeki ülkücü
oğrencUerinden sorumlu reisliğine'* seçıldi-
ğıni anlatarak şunlan açıkladı:
"Ülkücü görüşü benimsedim. Bazı der-
neklere gider ve toplantılara katüınz. Olay
olmadan birkaç gün önce Izmir Caddesi
üzerindeki Ülkü Ocağf ndan benim Gazi
Anadolu Lisesi ortaöğretim bölümü ülkü-
cü öğrencilerden sorumlu reisliğine getiril-
diğinı söylendi. Ben de bu görevi kabul et-
tim. Reisliğimi açıklamak için 23 martta öğ-
le arası okulun alt katındaki boş odada top-
lantı yapılacağını duvurdum. Toplantıya
Fikret Barshan da katıldı. Onunla biraz tar-
tıştık. Bana 'Yakında ne örgütünüz kala-
cak. ne de başka bir şeyiniz' dedi."
Öztaş. Fikret Barshan'ın 3 öğrenciyi bı-
çakladığı sırada olay yerinde olmadığını
belirttiği ifadesinde. "Yalnızca Umut, Bu-
rak ve Korhan'a onunla konuşmalannj ve
son günJerdeki tutumunun nedenini sorma-
lannı istedün. Herhangi bir şekilde ona şid-
det uygulamaian için arkadaşlanmı azmet-
tirmedim" dedi.
Ankara 10. Sulh Ceza Mahkemesi'nde-
ki yargılanmalan devam eden öğrencilenn
hakkında Gazi Anadolu Lisesi'nde başla-
tılan soruşturma da sürüyor.
15 yıllık dava sonuçlandırılmadı
Türkeş'ızaman
aşımı kurtardı
EVtN GÖKTAŞ
ANKARA - Ya'reıtay.
MHP lideri Alparslan Tür-
keş, Büyük Birlik Partisi
Genel Başkanı Muhsin Ya-
zıcıoğlu ıle Yılma Durak ın
da aralannda bulunduğu
391 sanıkh MHP davasın-
da, yerel mahkemece veri-
len cezalan onaylarken.
yaklaşık I5 yıldır sonuç-
landmlmayan davayı **za-
manaşımına uğradığı~ ge-
rekçesiyle düşürdü.
Yargıtay 11. Ceza Daire-
si'nde "oybirliğiyle" suçlu
bulunan MHP lideri Tür-
keş ve arkadaşlan, zama-
naşımı sayesinde kurtuldu-
lar.
Cinayete azmettirme
"Şartiı tahüye" nedeniy-
le tutuklu sanık bulunma-
yan davada, Türkeş'in, dö-
nemin Adana Emniyet Mü-
dürü Cevat Yurdakul ile
DİSK Genel Başkanı Ke-
mal Türkkr'in öldürülme-
si eylemlerini azmettirdiği
iddia ediliyordu.
Yargıtay 11. Ceza Daire-
si. karannda TCY'nin, "si-
vasi bir görüşten kavnakla-
nan amaçla cürüm işlemek
için teşekkül me>dana ge-
tirmek" fiilini düzenleven
313. maddesine göre hü-
küm giyen MHP Genel
Başkanı Alparslan Türkeş
ve 196 sanık hakkındaki
mahkûmiyet cezasını "oy-
birliği" iie onayladıktan
sonra, davanın zamanaşımı
nedeniyle düşmesini hük-
me bağladı.
Kararda, Türkeş ve arka-
daşlannın, TCY'nin 146/1-
3 ve 149/1-3. maddelerin-
deki suçları işlemedikleri
belirtilerek "Dosyada, sa-
nıklann bu maddelerde ön-
göriilen suçlan işler nitelik-
te kabule yeterii. açık ve ke-
sin ve her türlü kuşkudan
uzak delil bulunmamıştır.
Sanıklann eylemleri, bu
maddelerde öngörülen
müsnet suçlann unsurlan-
nı oluşturmamaktadır"
dendı.
Suçun değişen niteliği
çerçevesinde 3756 sayılı
yasayla TCY'nin 313.
maddesinde yapılan deği-
şiklikler ile TCY'nin 2/2.
maddesinin de uygulanma-
sı gereğine değinilen karar-
da, şöyle devam edikü:
"Müsnet (yöneMlen) su-
çun işleniş tarihleri ile ince-
leme tarihi arasında
TCY'nin 102/4 ve 102/2.
maddelerinde öngörülen
zamanaşımı süresinin ta-
hakkuk ettiginin anlaşıbna-
sma ve TCY'nin 117. mad-
desi hükmüne göre, mez-
kûr hükümlerin, keza
CMUK'un 321. maddesi
uyannca bozulmasına ve
aynı yasanın 322. madde-
sinde öngörülen yetkiye da-
yanılarak adı geçen sanık-
lar hakkındaki kamu dava-
larının zamanaşımı nede-
nivle ortadan kaldınlması-
na oybirliği ile karar veril-
miştir."
Ülkü Ocaklan'nın liselerdeki propaganda ve örgütlenme çabşmalan öğrenciler arasında tedirginlik yaratıyor.
Alman sosyal demokrat partili parlamenterler, Hacaloğlu'nu ziyaret etti:
Iıısaıı haklan ekoııoıııideıı ayrı değil
ANKAR.4 (A.A) - Insan Haklanndan
Sonımiu Devlet Bakanı Algan Hacaloğlu.
Türkiye'nm tercihlerinin "tam demokrasi
ve insan haklannı suursız sahiplenme'"
olduğunu söyledi. lstanbul'da temaslarda
bulunduktan sonra Ankara'ya gelen
Alman Sosyal Demokrat Parti Baden-
Würthemberg Eyaleti Parlamentosu
Ekonomi Cahşma Grubu Heyeti, İnsan
Haklanndan Sorumlu Devlet Bakanı
Algan Hacaloğlu'nu ziyaret ettiler. Algan
Hacaloğlu, Otto Hauser başkanlığmdaki
heyet üyelerini kabulünde yaptığı
konuşmada, Türkiye'nin, BM, NATO,
AGlT, tnsan Haklan Sözleşmesi. Cocuk
Haklan Sözleşmesi ve Işkenceyi önlemek
olmak üzere, uluslararası kunıluş ve
sözleşmelere taraf olan ve kendi
tercihlerini yapmış bir ülke olduğunu
söyledi. Ülkede son yıllarda yaşanmakta
olan terör olaylannın, Türkiye'nin
tercihlerini etkilemeyeceğini belirten
Hacaloğlu. "Türkiye'nin tercihleri tam
demokrasidir, insan haklannı sınırsız
sahiplenmedir. Buradaki eksiklikleri
gidetmek ve en kısa süreç içerisinde
Avrupa Biriiği'nin tam üyesi olmak
konusundaki kararlüığımızı sürdürmek
durumundayız" şeklinde konuştu.
Koalisyon Hükümeti olarak sorunlan
bildiklerini ve göğüsleme kararlılığı
içinde olduklannı vurgulayan Hacaloğlu.
şunlan söyledi: "Demokratikleşme
Hükümetünizin temel önceliğidir,
ekonominin içinde bulunduğu
istikrarsızlığj aşacak politikalan
uygulamaya devam edecektir. Bu anlayış
içerisinde. Türkiye'nin önümüzdeki yakın
dönemde, Avrupa Biriiği'nin demokrasi
normlan, ekonomik performans
kriterlerini yakalamak konusunda
şansının ve kararhlığının çok yüksek
olduğunu befirtmek isrivorum."
Türkiye'nin Batı ile Doğu arasında bir
köprü görevi yapan ülke olduğunu
kaydeden Hacaloğlu. "Türkiye, dünyanuı
bu bölgesinde istikrann temeİ
dayanaklanndan biridir" dedi.
Otto Hauser
Alman Heyeti'nin Başkanı Otto Hauser
de, Türkiye'nin Batı ile Doğu arasında bir
köprü görevi gördüğü yolundaki görüşlere
aynen katıldıkJannı söyledi.
Hauser, Türkiye'ye. Türkiye ile Almanya
ve Avrupa Birliği arasındaki ekonomik
ilişkılerin derinleştirilmesini sağlamak
amacıyla geldiklenni de vurguladı. Otto
Hauser. "Gümrük birliği, tabii ki ekonomi
ile bağlantıtadır. Ancak Türkiye
konusunda ekonomi. insan haklanndan
ayn turulamıyor'' dedi. Avrupa
Parlamentosu'nda. bundan bir süre önce
üçte iki çoğunluktan fazlasının
Türkiye'nin gümrük birliğine girmesine
karşı çıktığını hatırlatan Hauser.
"Türkhe'de insan haklanna yeterince
riavet edilmediği iddiası buna yol açü.
Avrupa Birliği şu anda belirli kriterlere
göre fıareket edivor. Bunun birincisi
demokrasiyi olumlu bir şekle getirmek,
ikincisi insan haklanna riavet edilmesidir"
şeklinde konuştu. Türkiye'de bulunduklan
süre içinde Alman kökenli işadamlanyla
da görüşmelerde bulunduklannı belirten
Hauser. Almanya'nın ve Ahnan kökenli
işadamlannın, Türkiye'nin gümrük
birliğine girmesini desteklediklerini
kaydetti. Hauser, Alman işverenleri ve
Türkiye'de yatınm yapan Alman
yatınmcılar için en büyük avantajın, Türk
işçilerin çok yüksek niteliklere sahip
olması ve çok iyi çalışmalan olduğunu
söyledi.
PERŞEMBE
ORHAN BüRSALI
Nükleer Santrala Evet mi?
Çernobil nükleer santralının patlayarak dünya Ü2
rine bir felaket bulutu gibi çöktüğü günden bu yana 9
yıl geçti. Ülkemizde Akkuyu'da nükleer santral kurma
projesı canlı tutulduğu için, atom enerjisi cephesinde
dünyada neler olup bıttığini çok yakından. izlemek ge-
rek.
Çernobil'de durum nedir?
Ukrayna, henüz bu nükleer felaketin sonuçlannın
üstesinden gelebilmış değil. Eriyen reaktör çekirdeği-
nin üstü kapatıldı ve tehlike sürüyor. Ancak santralın
kazadan etkilenmeyen dığer üniteleri enerji üretimini
sürdürüyor. Batı'nın en az 1.5 milyar dolar vermesi ko-
şuluyla, santralın bütünü ancak 2000'li yıllann başın-
da tamamen devreden ve tehlike olmaktan çıkartılabi-
lecek.
Ancak güvencesiz olarak sınıflandınlan ve kapatıl-
ması istenen 23 çalışan santral daha var eski Sovyet-
ler Birliği ve Doğu Avrupa ülkelen topraklannda.
Çernobil'in verdiği ekonomik kayıp ne kadar?
150 milyar dolan aştığı hesaplanıyor. Beyaz Rus-
ya'nm üçte ikisınden fazlası radyasyonla kirtenmiş, 2
milyon hektara yakın topraktanm arazisi olmaktan çık-
mış, 100 bin kişi bölgeden tahliye edilmiş(1). "Ukray-
na devlet bütçesinin yüzde 7'si Çemobil kazasının so-
nuçlarını temizlemek için harcanmaktadır". Ukray-
na'da toprak ve yerleşim yerlerinin yansından fazlası
kazadan etkilenmiş. Santrala yakın 30 km içinde ya^j
şayan 130 bın kışı tahliye edılmiş. 350 bini santral te-
mizliğınde çalışan, 870'bini çocuk olmak üzere 1 mil-
yon 700 bin kişi önemli mıktarda radyasyon almış. Top-
lam 3 milyon kişi "Çemobil Kurbanı" statüsünde sayı-
lıyor.
Çemobil sağlığı nasıl etkiledi?
Ukrayna Sağlık Bakanlığı'na göre, 32 bin 571 kişi-
nin ölümü dolaylı olarak Çernobil'e bağlanmakta. 5
bin kişi çalışma yeteneğini kaybetmiş, 187 kişi akut
radyasyon hastalığına, 15 bin kişi de değişik hastalık-
larayakalanmış.(i)
Kazanın etkisı gelecek kuşaklarda görülecek. Rad-
yasyon kaynaklı kanser oranlan önemli ölçülerde ar-
tış kaydetmiş. Hastalık oranlan genç yaşlara doğru
kaymış. En yüksek hastalık oranı iç salgı sisteminde,
kanda, kan yapıcı organlarda ve sinir sisteminde gö-
rülüyor.
Kazadan sonra dünya nükleer santral yapımın-
dan vazgeçti mi?
Hayır. Ya gerekli ders alınmadı, ya da ekononik re-
kabetin ve pıyasa yasalarının dayatmasından ötürö
santral yapımı sürüyor. Çernobil'den sonra üretime gi-
ren reaktör sayısı 60. Dünyada nükleer santrallardan
1994'da 5 gigavvatt daha çok elektrik enerjisi elde edil-
dı. Bu yıl rakamın 10 gigawatt'a çıkması bekleniyor.
Toplam 430 nükleer santral çalışır halde. 55 santral da-
ha inşa ediliyor.(2) Bunlann çoğu Uzakdoğu'da; Çin'de
24 santral yapımı sürüyor. Latin Amerika ülkelen Çin'i
izliyor. Doğu Avrupa ülkelen eski santrallannı yenileme
peşınde.
Nükleer santraldan niçin vazgeçilemiyor?
Durmadan gelişen dünya ekonomisinin, hızla sana-
yileşen geri kalmış yorelerin elektrik enerjisine ihtiyacı
vardır. Kapitalist sıstem büyümek zorundadır. Güneş,
rüzgâr gibi yenılenebilir altematif enerji kaynakları, he-
nüz bu büyümenin ihtiyaçlanna yanrt verecek durum-
da değil.
Dünya ekonomik sistemi, ana güçlerini, yeni, tehli-
kesiz, insana ve doğaya daha dost enerji kaynaklannı
gelıştırmeye yöneltecek yetenekte ve iradede değildir.
Bilimsel ve teknik araştırmalann normal akışı içinde,
daha ucuz diğer enerji kaynaklan seçeneklerinin önü-
ne gelmesini bekliyor.
Bu düzenin, Çernobil gibi ana etkileri Rusya ile sı-
nırlı kalmış bir felaketten ders alması beklenemez. Da-
ha çok suçu Rusya'da santrallann güvensizliğine yük-
lemek işlerine geliyor. Gerçi bu doğru, ancak tam gü-
venli hiç bir nükleer enerji santralı tipi yok. En güvenli
olmalanna rağmen, hafif su reaktörleri tiplerinde de,
çekirdek erimesi tehlikesi var.
Tam güvenli reaktör yapılamaz mı?
Yapılabilir. (2) Bun\arayüksek sıcaklık reaktörteri de-
niyor. Ancak bu santrallar, kapitalizmin parayı çabuk
döndürme ve yüksek kâr getirme ilkelerine uymadık-
lan için tercih edilmiyor ve geliştirilmiyoriar. Japonya,
Çin ve bazı Batılı ülkeler şımdi, "dev hafif su nükleer
santrallan yerine, küçük ama güvenli nükleersantralla-
ra yönelmekte". (2) Özellikle Japonlar bu konuda yeni
bilimsel araştırmalar yapıyor.
Türkiye nükleer santrala muhtaç mı?
Uluslararası ve yerli nükleer santral lobicileri Türki-
ye'nin 2000'lı yıllann başında enerjısiz kalacağı varsa-
| yımını yayıyor. Nükleer lobiciler ve devlet ıçindekı des-
j tekçileri, kendilerini haklı çıkarmak için, ülkemizin ba-
ğımsız su kaynaklannı enerjiye dönüştürme politikala-
nnı savsaklayarak, Türkiye'yi 2000'li yıllann başında
gerçekten enerjisiz bırakabilirler. Bunu yaparlar.
Mutlaka nükleer santral kurulacaksa bu ülkede, tam
güvenli seçenekler üzerinde durmak gerekir.
Kendi adıma, bu ülke politikacılannın, onların devlet
bürokratlannın nükleer santral yönetecek kadar "bû-
yüdüklerine", sağduyuya sahip olduklanna hiç mi hiç
inanmıyorum. Önce, radyasyonlu çaylan "bir şey ol-
maz" diyerek halka içirtmeye çalışan bakan.
Sağlığı etkileyecek miktarda radyasyonun ülkemize
yağmadığı konusunda yalan söyleyen ve sahte gü-
venceler veren "devlet bilim adamlan" ve bürokrat...
Üç beş milyara halkın toplam sağlığını satmaya ha-
zır yönetici tipleri ile..
Uğruna her şeyin, toplam Türkiye'nin bile feda edi-
lebileceği devletin yüce menfaatleri anlayışının..
Bu ülkede nesli tükenmeli...
Nükleer santralı ancak bundan sonra düşünebili-
rim...
(1) Anna Tavetkova, Greenpeace Ukrayna, Cumhu-
riyet Bilim Teknik, 13 Mayıs'ta yayımlanacak.
(2) Die Zeit, 21 Nisan.
KONUK YAZAR / Avukat ONDER SAV Türkiye Barolar Birliği Başkanı
Çağımız, eskimeye başladı. Yerini
yirmibirinci yüzyıla bırakmaya hazır-
lanıyor. Çağımızdakı kalkınmaya,
elektronikleşmeye. teknolojideki baş-
döndürücü gelişmelere bakarak ona,
"teknoloji çağı" "elektronik ve bilgisa-
yar çağı". "uzay çağı''denilebilir.
Ama çağımızda bu sayılanlardan da
önemli bir temel unsur var: Irk, renk,
cinsiyet, dil, dın, ulusal kök farklılığı
gözetilmeden düşünülen insan...
lnsanın hak ve özgürlükleri için aşıl-
maz sanılan duvarlar aşıldı, yıkıldı;
devletleryıkıldı, devletlerbirleşti. Hâ-
lâ da desletler sarsılıyor, parçalanıyor.
Çağa, bu özellik ve niteliğine göre
daha anlamlı isim konulmalı. "De-
mokratikleşme ve insan haklan çağı"
denilmelı.
Insanlar, hak ve özgürlükleri için
uzun ve çetin uğraşlar vermişler, bun-
ları. iktidan elinde bulunduranlara
karşı belgelere, güvencelere bağlama-
nın etkili yollannı aramışlardır.
Kimsenin hukukun üstünde olma-
yacağı devletin adı. demokratik hukuk
devletidir. Hukuk devletı, siyasal ikti-
dann keyfiliğini önlemenin, onu hu-
Demokratikleşme ve insan haklan çağı
kuk kurallan ile sınırlamanın, kişi hak
ve özgürlüklerini korumanın adıdır.
Siyasal iktidann keyfıliğinin önlen-
mesinde yasama-yürütme ve yargı
güçlerinin ve bunlann birbirinden ay-
n olmasının önemi kadar dördüncü
güç dediğimiz "ilerişim özgürlü-
ğü"nün de önemi büyüktür.
tletişim ve bilgilendirme, sağlıklı
demokrasinin olmazsa olmaz koşulla-
nnın başında gelmektedir.
Düzenli aralıklarla yapılan özgür ve
adil seçimlerle ifadesini bulan halk
iradesi, sağlıklı bir demokratik yöne-
tim için başlı başına yeterii olmaz. Ka-
mu makamlannın hukuka uygun dav-
ranıp davranmadıldannın seçmen ta-
rafindan denetlenmesi gerekir. Katı-
lımcı demokrasi, bireylerin sürekli bil-
gi edinmeleri, sorunlannı açıkça orta-
ya koyup çözüm aramalanyla müm-
kündür.
Bireylerin sürekli bilgilendirilmesi,
sözlü, yazılı, görüntülü basm ve yayın
organlan aracılığıyla olmaktadır. Bu
nedenle demokraside dördüncü güç
diye nitelenen iletişim özgürlüğünün,
demokrasinin dığer güç ve kurumla-
nnın varlığına, ayakta durmasına kat-
kısı büyüktür. Bu alanda iletişim öz-
gürlüğü. sadece sözlü, yazılı ve gö-
rüntülü basın ve yayın mesleği ile uğ-
raşanlann değil, tüm vatandaşlann te-
mel hak ve özgürlüklerinin başında
gelmektedir.
Herkes, hepimiz iletişim özgürlü-
ğünün üzerinde titreyelim. Onu örse-
letmeyelim, basının saygınlığını ko-
ruyalım, ama öncelikle basın kendi
saygınlığını korumalıdır. "İletişim öz-
gürlüğü kullanılıyor" görüntüsü veri-
lerek kişi haklan çiğnenmemeli, baş-
ka özgürlükler ve hukuk devletınin gü-
venceleri zedelenmemelidir. "Temiz
toplum" için öncelikle "temiz basın"
gerektiği unutulmamalıdır.
Temiz basın, otomobil, ev, ansiklo-
pedi, makarna, diş macunu ve deter-
jan dağıtarak sağlanamaz. Gazeteleri,
kuponlarla doldurmak yerine "basuı
meslek ilkeleri" ile doldurunuz. Evle-
rimizi diş macunu. deterjanla doldur-
mak yenne, bilgi ile doğru haberlerle.
dürüst ve ahlaklı yorumlarla dolduru-
nuz.
Gazeteler, okuyucunun yaşaminı
kolaylaştırmak. geçım sıkıntısını gı-
dermek görüntüsü ile şans yaratma ya-
nşına girmekten. bu yollarla tiraj art-
tınna heves ve ihtirasından vazgeçme-
lidir. •
İletişim özgürlüğü korunurken
medya içindeki özgürlüklerin de işve-
renlerin baskısından korunması unu-
tulmamalı; ifade özgürlüğüne saygı
duyulmalıdır. Kimı gazeteler, düşün-
celerini özgürce açıklayan muhabır ve
köşe yazarlannı işten çıkarmakta, ile-
tişim dünyasında tekelleşmeyi hızlan-
dıran kimı işverenler. kendi işyerlerin-
de sendikalaşmayı engellemektedır-
ler.
Çalıştıklan yerlerde işten çıkanlma
baskısı altında bırakılan basın men-
suplan, kimi zaman düşüncelennı
açıkladıklan için Terörle Mücadele
Yasası'nın 8. maddesiyle yargılanıp
mahkûm edilmekte, tutukevlerinde
uzun süre yatmaktadırlar.
Protokolünde "Terörle Mücadele
Yasası,temel hak ve özgürlüklerin özü-
ne dokunulmaması ilkesi ışığında yeni-
den ele alınacakür" \aadı yazan bir
hükümetin ılk yapacağı iş Terörle Mü-
cadele Yasası'nın 8. maddesini sürat-
le kaldırmak, bir demokrasi ayıbına
son vermek olmalıdır.
Medya, asli görevi olan, bilgilendir-
meyi. gerçeklere ve verilere dayalı ha-
ber vermeyi, dürüst ve ahlaklı yorum
yapmayı temel ilke edinmelıdir. Hal-
kın bilgi edinme hakkı, iletişim özgür-
lüğünün özünü oluşturur. Daha iyi. da-
ha mutlu bir yaşam için kişi hak ve
özgürlüğüne. İcişinin masumiyet kari-
nesine özen gösteren bir medya kendi
özgürlüğünün özünü koruyacak, ken-
di saygınlığını yaratacaktır.
Üzülerek söylemek gerekir ki; hu-
kukun korunması altında olan kişilik
haklan konusunda yazılı, sözlü ya da
görüntülü basın ve yayın organlan, ki-
mi zaman gereken titizliği gösterme-
mekte, demokrasinin temeli olan insa-
nm şahsına saygıyı ve hukukun üstün-
lüğü ilkesini zedelemektedirler.
Kimi zaman televizyon ekranlann-
da insanlan dehşete düşüren, kişilik
haklannı ayaklar altına alan görüntü-
ler sergilenmekte, mikrofonlardan evi-
mizin salonlanna küfürler yağmakta-
dır. Kimi zaman da güvenlik güçleri-
nin eşliğinde kameralar, özel hayatın
gizliliğini hiçe sayan programlar yap-
maktadır.
* Türkiye Barolar Birliği Başkanı
Basın Konseyi Temsilciler Kıırulu Üye-
si Avukat Önder Sav'ın Basın Kon-
seyi'nde yaptığı "Iletişim Özgürlüğü
ve Kişilik Haklan " konulu konuşma
özetidir (22 04.1995).
SÖRECH