25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 23MAY1S1995SALI OLAYLAR VE GORUŞLER Uygulamalannda Kargaşa Prof. Dr. ERGAN TOVÇEL / Uludağ Üni. Tıp Fdk. Rqdyolcff//j/habilim Dalı Başkanı Y üzyılımızm y İ doğru büyük ivme kaza- nan teknolojik gehşmele- rin tıp alanına yansıması. tam' (teşhis) ve tedavi'de önemli ilerlemelereneden oldu. Bu ilerlemelerin en önemlilerinden biri, insan vücudunun ve hastalıklann açık bir şekilde görüntûlenmesı, öbûrü ise iğne ve kateterlerin zararsız ve çok iş yapabilir şekilde üretilmesidir. Bu ikı önemli geliş- me sayesinde günümüzde 'modern radyo- lojik görüntüleme yöntemJeri'nın kılavuz- luğunda, dışandan sokulan ığne ve kate- terlerle tanı ve tedavi amaçlı birçok işlem, daha gûvenli bır biçimde yapılabılmekte- dir. Örneğın ulaşılması en güç yerlerde yer- leşmiş küçük boyutlu kitlelere bile kolay- ca ulaşılarak örnekler almabılmekte, dışa- ndan yerleştirilen kateterlerle apse ve kist- ler boşaltılabilmekte. balonlu kateterlerle damar ve kanal darhklan genişletilmekte ve genişlemenın devamlılıgı için gerekirse protezler konmakta, besleyıci damarlanna yerleştirilen kateterlerden venlen parçacık ya da ılaçlarla anormal damar yumaklan te- davı edilmekte, kanser kıtlelen küçültüle- bilmektedır. Bu gelışmeler sonucu eskıden saatlerce süren ameliyatlar, genel anestezi, günlerce, hatta haftalarca hastanede yatma gerektiren birçok sorun. radyoloji depart- manlannda genel anesteziye gerek kalma- dan çok kısa sürede çözûmlenmekte ve ge- nellikle hastalar 4-5 saatlık bır gözlemden sonra evlenne göndenlmektedır. Hastaya sagladığı bu kolaylıklar yanın- da birçok ara işlemi ortadan kaldırarak ül- keye büyük ekonomik kazanç sağlayan bu yöntemler, radyoloji anabılım dallannın içerik ve işlevini büyük ölçüde değiştirmiş ve radyolojinin en önemli yan dallanndan bıri olan 'girişinısel radyoloji"nın doğması- na neden olmuştur. Bu köklü değişiklikler sonucu anabilım dalının tanımı da değiş- miş. eskıden bır tanı dalı olan radyoloji. günümüzde 'radyoJojik yöntemlerin veügi- li teknolojinin Opta tanı ve tedavide kulla- mlması Ue ilgili biiim dalı 1 olarak tanımlan- maya başlanmıştır.(*) Bu gelişmeler uzmanlık alanlannın sınır- lannda önemli değışiklıldere neden olmuş, sonuçta uygulamanın kımler tarafından ya- pılması gerektiği konusunda ciddi bir tar- nşma başlamıştır. Klinisyenler, eskiden kendileri tarafından tedavi edilen hastalık- lann yeni tedavi şekiilerinin de kendileri ta- rafından uygulanması gerektiğine inan- maktadırlar. Radyoloji uzmanlan ıse yeni uygulamalann radyolojik görüntüleme yöntemlerinın kılavuzluğunda yapıldıgını. dolayısıyla kendileri tarafından yapılması gerektiğjni ilen sürmektedirler. Sonuçta hastayı doğrudan denetleyebilen klınisyenler, radyolojik görüntüleme yön- temlerine sahıplerse. istediklen zaman bu uygulamalan rahatça yapabılmekte; sahip olmayanlar ıse bu uygulamalan radyoloji ana bılim dallanndaki aygıtlarda yapmak ıstemektedirler. Bu istekleri kabul edilme- yenlerin çoğunluğu ise hastalannı radyolo- ji departmanina göndermeyi reddedip eski tedavi şekıllerini uygulamaya devam et- mektedirler. Örneğın beyindekı birçok da- mar anormalliğı, tüm dünyada •girişimsel radyolojik yöntemler'le teda\ ı edılırken. ül- kemızde bırkaç büyük ünıversite hastane- si dışında hâlâ ameliyatla tedavi edilmeye çalışılmaktadır Bu sorunun yanıtı çok açık- tır: Kim iyi yapıyorsa o yapmalıdır. Giri- şimsel radyolojik yöntemler, 'd becerisi'ne çok bağlı olan işlemlerdir; dolayısıyla tüm becen isteyen işlerde olduğu gibi başanlı olunabılmesi ıçın o işle tam gün uğraşılma- sı gerekır. Bu ışlerle tam gün uğraşabilecek hekimler ise mesleği bu olan radyoloji uz- manlandır. Günlük aktivitesinin büyük bö- lümünü hastalanna ayırmak durumunda olan klinisyenlenn, bu işlemlen tam gün bu ışı yapanlar kadar başanyla uygulaması beklenmemelidir. Tam gününü bu işlere ayıran klinısyen ıse niçin kendı uzmanlık dalında çahşmadıgını ve uygulamasını yap- mayacağı bir uzmanlık egitımını niçin yap- tığını açüdamak durumundadır. Girişimsel radyolojik işlemlerin klinıs- yen hekimlerce yapılması durumunda, her klinik bu işi yapacak bir ekip ayırmak zo- runda kalacak ve çok pahalı olan bu aygıt- lara sahip olmaya çalışacaktır. Bu ise rad- yolojik yöntemlerin desantralizasyonu de- mektır. Değışik klıniklerden gelen girişim- lenn radyoloji departmanlannda, asıl göre- vı bu işlen yapmak olan radyoloji uzman- lannca yapılması yerine, birçok klinikte, birçok klinısyen hekım tarafından yapıl- maya kalkışılması. önemli boyutta yetiş- miş ınsan gûcü ve kaynak savurganlığına neden olur. Bu şekıldeki savurganlığın ti- pik örneklenni yazık kı ülkemizin en eski üniversıtesinde halen ızlemekteyız. Ginşimsel radyolojik işlemlerin radyo- lojıstler tarafından yapılmasını gerektiren başka bırneden, bu işlemlenn radyoloji uz- manJannın günlük uğraşılan olan anjıogra- fının devamı nitelığinde olmalandır: dola- yısıyla en ıyi onlar tarafından uygulanabi- lirler. Ginşimsel radyolojik işlemlerin rad- yoloji departmanlanna göndenlmek isten- memesinın nedenlennden biri de hastaya enjeksıyon bile yapmaktan çekmen eski röntgenci imajı olabilır. Oysa günümüzün radyoloji departmanlan, tıpta uzmanlık sı- navında en yüksek puanlarla gmlebilen, hastanelerin bilimsel düzeyi yüksek dalla- nndan bındir. Klinisyenlerin, artık smıfla- nndaki en yeteneklı ve çalışkan arkadaşla- nnın bulunduğu radyoloji departmanlanna hastalannı göndennemeleri ıçın bir neden- lerikalmamış olması gerekir. Olkemiz radyoloji topluluğunun bilimsel yetkınlığinın en son kanıtı ise Mart 1995 "te Viyana'da toplanan Avrupa Radyoloji Kongresı'nde gösterilen yüksek perfor- manstır. Kongreye 13"übildiri(tebliğ)2l'i poster olmak üzere 34 bilimsel yayınla ka- tılınmış, 500'ü aşkın poster içerisinden bi- risi ikinci, ikisi üçüncü dereceden olmak üzere üç ödül kazanılmıştır. Rusya dahil tüm eski Doğu Bloku ülkelerinın de katıl- dığı bu kongrede, kongre boyunca düzen- lenen radyolojik tanı yanşmalannda Türk radyoloji uzmanlan, Almanya, Ingiltere ve Fransa gibi gelışmiş ülkeleri büyük birrark- la geride bırakarak ikinci olmuşlardır. Sorunun temelinde hastalann radyoloji uzmanlanna doğrudan ulaşamaması yat- maktadır. Hasta doğal olarak başvurduğu klinisyen hekim tarafından yönlendiril- mektedır. Bu nedenle yasal düzenlemeler yapılmadıkça klinisyen. istedigı zaman bu yetkisini kullanabilırve özellikle rekabetin söz konusu olduğu durumlarda hasta gön- dermeyerek radyoloji departmanlannın ış- le\ ını sınırlayabılır. Bu sorun başta Ame- rıka Birleşik De\ letleri olmak üzere, gelış- miş Batı ülkelerinde ginşimsel radyoloji- nin, radyolojinin bir yan dalı kabul edilme- siyle çözülmüştür. Tıp uygulamalannı de- netleyen güçlü bır 'malpratkc' yasasmın olduğu bu ülkelerde yanlış uygulamalann hesabı sonılduğundan. kımse yetkısi dahi- lınde olmayan bır ışı yapamaz. Ülkemizde yapılması gereken de budur. Değıştırilmesı gündemde olan tababet uz- manlık tüzüğünde. ginşimsel radyolojik iş- lemlerin ağırlıklı olduğu nörorad\ok>ji ve gjrişimsd radyotoji, radyoloji uzmanjığının yan dallan olarak kabul edilmelidır. Böy- lece uygulama yetkisi yasal birzemineotu- racak ve kargaşa ortadan kalkacaktır. Her- kesin yaptığından sorumlu olacağı bir 'malpratice' yasasının yürürlüğe girmesiy- le ise şimdi olduğu gibi 'kol kınüp yen için- de kahnayacak', herkes yaptığının hesabı- nı vereceğınden kımse kimsenin ışıni yap- maya kalkmayacaktır. Son yıllardaki teknolojik gelışmeler, rad- yoloji uzmanlık dalının içeriğini ve ışlevı- ni önemli ölçüde değiştirmiştir. Tanının ana öğelerinden bıri olması yanında, önemli te- davi ışlevleri de yüklenen bu dal, tüm klı- niklere hizmet vermesi nedeniyle bir sağ- lık kuruluşunun etkınliği ve bılımselliğını belirlemede önemli rol oynar. Büyük şe- hirlerımizdeki tanınmış hastanelenn ortak özellikleri, güçlü radyoloji departmanlan- na sahip olmalandır. Bu gerçeğin farkında olan rektörlerimiz, üniversıtelenndekı rad- yoloji anabilim dallannın gelişmesine özen göstermektedirler. Bu önemli ve belirleyici işlevine karşın, doğrudan hastasını kontrol edememesi ne- deniyle, yasa ve yönetmeliklerle uygula- malann sınırlan belirlenip idarecılerle des- teklenmedikçe radyoloji departmanlannın başanlı olması beklenemez. Sonuçta doğa- cak uygulama kargaşası, hastaya verdiği zarar yanında. ülke ekonomisinde de önem- li kayıplara neden olur. Çözüm, hazırlanan tababet uzmanlık tüzüğünde nöroradyolo- ji ile birlikte ginşimsel radyolojinin, radyo- lojinin yan uzmanlık dallan olarak kabul edilmesidır. Böyle btrdüzenleme. hem Av- rupa Birliğı ile entegrasyonumuzu kolay- laştıracak, hem de ülkemizdeki tıp uygula- malannın kalıtesini arttıracaktır. Sağlık Ba- kanlığımızın değerlı yetkılılennin bu ger- çeklenn ışığı altında gereklı düzenlemele- ri yapacaklanna inanıyorum. (*) Staab EV. SteKart DA FutuRAD. Work in progress Radıology 1994; 190: 4İA-49A HALKBANK var...Halkbank 1938den 1995'e... Çalışana kaynak yaratmak, destek olmak... Esnafı, sanatkârı, genç girişimcisi, ihracatçısı, ev kadınıyla Türkiye'yi güçlendirmek... Herkese daha iyi bir gelecek, güvenli bir yaşam yaratmak için var... 57 yıldır sizin için var... HALKBANK TÜRKİYE HALK BANKASI D A H A N İ C E İ Y İ Y I L L A R A T Ü R K İ Y E PENCERE Sünni Erkeğe AyrıcalıkL. Afyon Bağımsız Milletvekili Gaffar Yakın'ın Mec- lis'e verdiği önerge, yalnız ortalığı değil, kafalan da kanştırdı: "Cuma namazı için kamu çalışanlarına resmiizin" isteyen Gaffar Yakın: "- Ben" demiş, "bu noktaya getirdim; bundan sonrasıMeclis'te grubu bulunanpartilere kaldı. Tür- kiye mutlaka demokratik, iaik, sivil toplum noktası- na ulaşacak..." Çok güzel... Medyada ve merkez sağ partilerde, din diyanet konusunda şeriatçılığa doğru yol aldıkça Batfdaki gibi "sivil toplum"a ulaşacağımızı sanan epey saf- dil var. Ancak şu cuma iznine ilişkin bir dizi soruya yanıt aramak zorundayız: 1) "Cuma'ya resmi izin" anayasayla bağdaşacak mı?.. Laikliği temel ilke sayan bir düzende, konu Anayasa Mahkemesi'ne giderse ne olur? 2) Cuma namazı camide kılınır, erkeklere özgüdür, bu durumda kadınlara cuma izni çıkacak mı? Yok- sa hazırlanan yasaya "yalnız erkekler içindir" diye bir koşul eklenecek mi?.. 3) islamın iki büyük mezhebinden biri olan Alevi- likte cuma namazı yoktur. Çıkanlacak yasa "yalnız Sünni ve erkek kamu çalışanlarına yönelik" mi ola- cak?.. 4) Bundan sonra Türkiye'deki herhangi bir din ve- ya mezhebin bu tür isteklerine Büyük Millet Meclisi sahip çıkacak mı?.. Yoksa temel ilkeye bakılmadan çoğunluğun dediği dedik mi olacak?.. 5) Cuma izni, yalnız laikliğe değil, kadın-erkek eşit- liğine ilişkin Insan Haklan Sözleşmesi'ne de ters düşmeyecekmi?.. • insanı, öteki yaratıklardan ayıran akıldır; "Cuma- ya resmi izin"e "evet"' demeden önce düşünmek gerekir; ama, öyle bir tozkoparan fırtınası esiyor ki, siyasal kavgada şeriatçı rüzgârına teslim olan çoğu kişi, aklını bir yana koyup ahkâm kesiyor. Islamı bü- tünüyle göremeyen de "Sünni mezhebinin dışında Müslümanlığa akıl erdiremiyor. • Bugün yeryüzündeki yaklaşık iki yüz devletten yal- nız 12'sinde 5 yıllık zorunlu öğretim geçeriidir, bun- lardan biri de Türkiye... 1973'te, ülkemizdeki zorunlu temel eğitimi 8 yıla çıkaracak karar alındı... Aradan 22 yıl geçti... Yerimizde sayıyoaız. Çünkü şeriatçılar 8 yıllık zorunlu temel eğitime di- reniyoriar... Niçin? Türkiye Cumhuriyeti'nde doğan çocuk, önce 8 yıllık zorunlu temel eğitimden geçecek, sonra mes- lek seçimine yönlendirilecek. Tekniker mi olacak?.. öğretmen mi?.. Mühendis mi?.. Imam mı?.. Subay mı?.. Bu durumda bütün meslek liselerinin orta bö- lümleri kalkacak, imam-hatip ortaokulları da 8 yıllık zorunlu temel eğitimin okullannadönüşecek!.. 22 yıl- dan beri bu yüzden bağnazlar direniyorlar; Türkiye yerinde sayıyor; dünyada zorunlu eğitimi 5 yıl olan 12 ülke arasında kalmak utancını taşıyor. Şimdi şe- riatçılar 8 yıllık zorunlu eğitime karşı büyük bir mey- dan muharebesine hazırlanıyorlar: Nedeni açık seçik: Anadolu çocuklannı küçük yaştan devşirip Kuran ve hafız kursuyla imam ve hatip turnikesinden ge- çiremediği gün, şeriatçının siyasal tabanı eriyecek- tir... Işin içinde öğretim ve eğitim kaygısı yok... Politika hırsı var. Yeryüzünde Islam öğretisi Sünni mezhebiyle sınır- lı değildir, Anadolu Müslümanlığı da çöl şeriatıyla bir değildir. Laik Türkiye Cumhuriyeti Sünni devlete dönüştü- rüldükçe, tüm güzellikler yok edilecek, banşın kö- küne kibrit suyu ekilecek, din ve mezhep kavgalan ortalığı saracaktır. Büyük kentlerde bu sürecin kanlı göstergeleri uç vermiyor mu?.. Cuma izni, yasalaşırsa, Sünni erkeğe tanınan bir ayncalık oluşturacak. Kamu çalışanlan, yalnız Sünni erkeklerden mi olu- şuyor?.. ANMA SEVİNÇ ÖZGÜNER'İ ölümünün 15. yıldönümünde sevgi ve özlemle anıyoruz. AİLESİ Not: Bugün saat 11 .OO'de Zincirlikuyu'daki mezan başında anılacaktır. TÜRKİYE GA2ETECİLER CEMİYETİ Basın Müzesi Koleksiyon Sergisi Resim-Fotoğraf-Minyatür-Ebru- Özgün Baskı-Karikatür-Seramik 16 Mayıs-2 Haziran 1995 Basın Müzesi: Divanyolu Cad. 84 Çemberlitaş Tel:513 84 58
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle