Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
23 MAYIS 1995 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA
HABERLERİN DEVAMI 17
Mesut Yılıııaz,
Çifler'e sert çıktı
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu)-ANAP Genel Baş-
kanı Mesut Yıbnaz. Başba-
kar. Tansu ÇiBer'in "Türki-
ye'yi aydınlığa götürmekisti-
yoruz, ama ANAP bizi yalıuz
btnüayor" sözlerini yanıtlar-
ken "Başbakan, bizi şikâyet
ederken aslında kendi aczini
dfle getirmektedir. Kendi seç-
tikleri Cumhurbaşkaıu, ül-
kenin kötii yönetildiğini,
TBMM Başkaiu da etraûnı
yalaklaria saJaklann sardığı-
m söylerken Başbakan, gün-
demi değiştirmek için bize
yükleniyor. lfadeleri gülünç-
tür. Başbakan. gülünç duru-
ma düşmektedir" dedi.
Mesut Yılmaz, partisinin
Başkanlık Divanı toplantı-
sından sonra düzenlediği ba-
sın toplantısında, Başbakan
Çiller'in ANAP'ın aklanıp
yeniden milletin umudu ol-
masından telaşa kapıldığını
öne sürdü. Başbakan'ın bu
nedenle ANAP'ın kendileri-
ni yalnız bıraktığını söyleye-
rek ANAP'i halka şikâyet et-
tigini kaydeden Mesut Yıl-
maz, "Şecaat arz ederken
mert-i Kıpti sirkatüı söyler.
Başbakan'ın bu sözleri gü-
lünçtür, ciddiye alınmaması
gerekir" dedi. Yılmaz, şöyle
devam etti:
-Başbakan, bizi şikâyet
ederken, aslında kendi aczini
dile getirmektedir. Başbakan
aynı zamanda bu sözleri sarf
ederken koalisyon ortağına
da haksızlık etmektedir. Ko-
alisyon ortaklannın tnplam
247 millenekili vardır. 247
miüetvekili olan iktidar, top-
ianü yeter sayısı olan 150, ka-
rar yeter sayısı olan 114'ü bir
araya getiremiyorsa bu doğ-
rudan dofruya o iktidann
aczini ortaya koyar ve o ikti-
dann milleti idare etmeye
hakkı olmadığını gösterir.
Dünyanın hangi yerinde Baş-
bakan bunlan söylese alay
konusu olur. Kendi seçtikleri
Cumhurbaşkaru, ülkenin kö-
tü yönetildiğini. kendi seçtik-
leıi TBMM Başkaıu, etrafinı
yalaklarla saJaklann sardıgı-
nı söylerken Başbakan, gün-
demi sapbrmak için bize
yükkniyor. Daba fazla bir şey
söylemek istemiyorum, işgal
ettiği makamasaygun gereğL
Ama ifadeieri gülünçtür.
Başbakan gülünç duruma
düşmektedir. Sözterinin cid-
diye alınacak bir tarafi yok-
tur."
Yılmaz, Kuşadası'nda
meydana gelen olaylarla ilgi-
li olarak Aydın Milletvekili
Yüksei Yalova, Muğla Mil-
letvekili INevşat Özer \ e An-
talya Milletvekili Hasan Ça-
kır'dan oluşan bir heyeti bu-
gün Kuşadası'na göndere-
ceklerini bildirdı. Türki-
ye'nin gündemine gelen ko-
nuyu Meclis'in gündemine
getireceklerini kaydeden
Yılmaz, Içişleri Bakanı'nın
açıkça yalan söylediğini be-
lirterek derhal istifa etmesi-
ni istedi. Bu olayın Başba-
kan'ı da şahsen ilgilendiren
tarafının bulunduğunu savu-
nan Yılmaz. her şeyi araştı-
np ortaya koyacaklannı be-
lirtirken "Bu konuda yalak-
lar ve salaklar dışında her-
kesten destek beküyonız"
dedi.
ABD'de oturma
iziııli başbakan
ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Tansu Çiller. Tur-
kiye Cumhuriyeti tarihinde.
ABD'den "sosyal güvenlik
numarasr ve "oturma izni"
alan ilk başbakan. Çiller.
1979 yılında, "tkinci vata-
nnn" dediğı ABD'den "sü-
rekli ikamet izni" aldı.
Başbakan Çiller'in
ABD'deki sosyal güvenlik
numarası, bu üîkede tutulan
resmi kayıtlara "043-50-
0720" olarak geçirildi.
ABD'deki sosyal güvenlik
numarası "002-42-0733"
olan Başbakan'ın eşi Özer
Uçuran Çiller'in New
Hampshire eyaletinden Şu-
bat 1993'te alınmış ve 21
Eylül 1995 tarihine kadar
geçerlilik süresi tanınan
"09CR037211" numaralı
bir ehliyeti bulunuyor.
ABD'deki motorlu taşıt tes-
cil kayıtlanna göre Özer U.
Çiller'bu ülkede, "BPT938"
plakalı "Nissan" marka bir
otomobile de sahip.
Resmi kayıtlar uyannca,
Başbakan Çiller, Nisan 1973
tarihinde "ABD Göçmen ve
Vatandaşuk Bürosu"na "sü-
rekli oturma izni" için baş-
vurdu. Washington'da "D.O.
74-23-44" numarayla yapı-
lan bu başvuru, Temmuz
1979'dakabuledilerek Çil-
ler'e ABD'de "sürekli ika-
met izni" verildi.
Çiller'in vergisi
• Baştarafı 1. Sayfada
"ikinci vatanun" dediği
ABD'de sahip olduğu taşın-
mazlar arasındaki tek bina
için ödediği emlak vergisine
ilişkin belgeyi ele geçirdi.
ABD'nin New Hampshire
eyaleti resmi kayıtlanna gö-
re şu anda Çiller ailesine ait
olan "GCD Inc." şirketinin
kuruluş başvurusu Mayıs
1992'de yapıldı. Şirketin ilk
yönetim kurulu üyelerinin,
Başbakan'ın eşi Özer Uçu-
ran Çiller, Bflger Dunıman
ve Burak Dunıman olduğu
belirtilen kuruluş belgesin-
de GCD'nin uğraş alanı
"uluslararası iş ve temsilci-
lik, ağıriama, eğitim ve sağ-
lık hizmetleri" olarak sıra-
landı. Özer Uçuran Çiller'in
şirketin başkanı ve "finans
müdürü" olduğu da kuruluş
belgesinde yer aldı.
Resmi kayıtlara göre,
GCD, New Hampshire'da üç
gayrimenkul edindi. Bu ta-
şınmazlar arasında bulunan
"Satem Otel". GCD tarafın-
dan, kuruluşundan 5 ay son-
ra Eylül 1992'de 1 milyon
dolara satm alındı. GCD, da-
ha sonra Salem Otel'in adı-
nı değiştirerek, işletmeyi
"Holiday Inn" otel zincirine
kattı. ANAP Istanbul Mil-
letvekili Selçuk Maruf-
lunun ABD'de yaptığı araş-
tırmaya göre, otel için yak-
laşık 1 milyon dolar resto-
rasyon harcaması yapıldı.
Kuruluş aşamasında
GCD'ye sadece ortak olan
Çiller çifti, daha sonra şirke-
ti tamamen üzerine geçirdi.
GCD'nin el değiştirmesi,
Çiller ailesinın merkezi Tür-
kiye'de bulunan Marsan
Holding aracılıgıyla yapıl-
dı. Başkanhğını Özer U. Çil-
ler'in yaptığı GCD, halen
Marsan Holding'e ait görü-
nüyor.
1993'te 47 bin dolar
emlak vergisi
Cumhuriyet'in yaptığı
araştırmalar. Çiller ailesine
ait olan Holiday Inn Oteli
için 1993 yılında 47 bin 286
dolar emlak vergisi ödendi-
ğini ortaya koydu. Başbakan
Çiller ile eşine de fakslanan
belge uyannca, Çiller ailesi-
nin ABD'deki tek binası için
1993 yılında ödenen emlak
vergisı, 44 bin lıralık dolar
kuru üzerinden hesaplandı-
ğında 2 milyar 80 milyon li-
raya ulaştı.
ABD'de satın alınan çok
sayıda taşınmaz dikkate
alındığında. Çiller ailesinin,
bu ülkede, Türkiye'de öde-
diği rakamlara göre astrono-
mik boyutlarda vergi yü-
kümlülüğü altına girdiği be-
lirtiliyor.
Çiller ailesine ait olan
Marsan Holding. ABD'de
milyarlarca liralık yatınm
yapmasına ve vergi ödeme-
sine karşın, Türkiye'de
1987, 1988, 1989 ve 1990
yıllannda devlete tek kuruş
kurumlar vergisi ödemedi.
ABD'de, sadece emlak ver-
gisi olarak milyarlar ödeyen
Marsan Holding'in 1991,
1992 ve 1993 yıllannda Tür-
kiye'de ödediği toplam ku-
rumlar vergisi ise 10 milyon
lira aylık alan bir işçinin üc-
retinden bir yılda kesilen ge-
lir vergisinin de altında ka-
larak 29 milyon 609 bin lira
gibi sembolik bir düzeyde
gerçekleşti.
70kat
44 bin liralık dolar kuru
üzerinden hesaplandığında,
Çiller ailesinin GCD'ye ait
tek bina için 1993'te ödedi-
ği emlak vergisi tutan,
GCD'yi de bünyesinde bu-
lunduran Marsan Hol-
ding'in Türkiye'de 7 yılda
ödediği kurumlar vergisi
toplammın 70 katına ulaştı.
Çiller ailesinin ABD ve
Türkiye'de ödedikieri emlak
vergileri karşılaştınldığında
da ortaya büyük farklar çık-
tı. Hürriyet gazetesi yazar-
lanndan Yalçm Bayer. Çil-
ler ailesinin, Sanyer'deki ta-
şınmazlan için geçen yıl 19
temmuzda, ilk taksit olarak
142 milyon liralık emlak
vergisi ödemesi yaptığmı
ortaya çıkarmıştı.
Sanver'deki
taşırimazlar
Buna göre, Sanyer'deki
taşınmazîar üzerinden do-
ğan emlak vergisi yükümlü-
lüğünü "taksitli" olarak ye-
rine getiren Çiller çifti, Baş-
bakan Tansu Çiller başkan-
lığındaki hükümetin emlak
vergisini son ödeme sürele-
rini uzatma karanndan ya-
rarlandı.
G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY
• Baştarafı 1. Sayfada
sözcüğünde ısrar etmeleri.
Cumhurbaşkanı Süleyman Demi-
rel'in Çin, Hong-Kong ve Endonezya
gezisinin ilk durağı Pekin.
Pekin'e geçen yaz, "turist" olarak gel-
miş, sokaktaki yurttaştan yönetimin
belli kademelerine kadar pek çok ke-
simle görüşerek "sosyalist piyasa eko-
nomisi" deneyimini incelemeye çalış-
mıştım. Bu kez resmi ziyareti izleyen bir
gazeteci olarak gözlemlemeye çalışa-
cağım.
Pek çok alanda olduğu gibi iletişim-
de de başdöndürücü bir gelişme yaşa-
nıyor. Ne var ki iletişimin "etik" yanı ay-
nı hızla gelişmiyor. 1989 yılında Pe-
kin'de binlerce öğrencinin sokağa dö-
külmesi ve Tıanenmen Alanı'nı doldur-
ması, başta CNN olmak üzere gelişmiş
ülkelerin kontrolündeki uluslararası te-
levizyon kuruluşlan ve ajanslarca, "üni-
versite öğrencilerinin demokrasi arayı-
şı" olarak dünyaya duyurulmuştu. Ge-
çen yaz Pekin'e gittiğimde Çinli yöne-
ticilere ilk yönelttiğim soru bu oldu. öğ-
rencilerin haklılığı haksızlığı, Çin'deki
demokrasinin azı çoğu bir yana; şu id-
diayla söze girdiler:
"O gûnlerde eylemleri yönlendiren
20 öğrenci vardı. Bu öğrenci liderierin-
den 18 V olaylar bittiği gün ABD 'ye uç-
tu. Şimdi duyuyoruz ki çok iyi durum-
dalar, maddi sorunlan yok. Amaç sos-
yalist yönetimi yıkmaktı. O öğrenciler
kullanıldı..."
Çin'in bugünkü deneyimi, dünyaya
Çin Deneyimi
yeterince yansımıyor. Çünkü uluslarara-
sı iletişim ağını elinde bulunduran kuru-
luşlar, genel olarak "yeni dünya düze-
ni"nin şampiyonluğunu yapıp "Bunu
benimsemeyen ülkelerde demokrasi
yoktur" propagandası peşindeler.
Çin, 1980'lerdeSovyetlerBirtigi'nden
farklı bir yöntem izledi. 1978'de başla-
yan reformlar tutunca, adım adım "pi-
yasa ekonomisine" geçildi. Başına da
"sosyalist" sözcüğü konuldu. Sosyalist
piyasa ekonomisi.
Sosyalizm ile kapitalist sistemde uy-
gulanan bir ekonomi modeli uyuşur
mu?
Çinliler, "Uyuşur" diyor. Bunu savu-
nurken de gerekçeleri şu:
"Kapitalizmin 'vahşice' uygulandığı
dönemde, halk yığınlan insanca yaşa-
nacak bir yönetim özlemi çektiler. Dün-
yada zamanla sosyalist ülkelerin kurul-
ması, bu özlemlerin gerçekleşebilece-
ğini gösterdi. Kapitalizm de sosyalist
uygulamalardan kopya çekti. Sosyal
yönünü geliştirdi. Planlamayı sosya-
lizmden öğrendi. Bunu tersine çevirir-
sek, bugün de sosyalizmin kapitalist
deneylerden öğreneceği çok şey var.
Bunun başında rekabet ruhu geliyor."
Bu gözlemlerime dayanarak Çin'de-
ki yönetime, "kapito-sosyalizm" demiş-
tim. Ancak Ankara'daki Çinli diplomat-
lar bu deyimi tutmadılar. "Sistemimizin
adı sosyalizm. Sadece kapitalizmin de-
neylerinden yararlanıyoruz. O zaman
bizim bazı uygulamalanmızı benimse-
yen kapitalist ülkelerin başına da 'sos-
yo' sözcüğünü eklemek gerekiyor" di-
yoriar.
Çin'in bugünkü sorunu, "büyüme".
Yılda yüzde 11 'i bulan büyüme hızının
kanalize edilmesi, üretimin bir bölge-
den diğerine ulaştınlması büyük sorun.
1970'liyıllardaüretimsizliksorundu, bu-
gün üretim. 1 milyar 200 milyon nüfus-
lu Çin'de dikkati çeken bir diğer felse-
fe de şu:
- Demokrasiye giden yol mideden
geçer.
Çinliler, demokratik açilımların, açlığın
tümüyle sorun olmaktan çıkmasıylage-
nişleyebileceği düşüncesindeler.
ınsan haklanna bakışlan da şöyle:
"En önemli insan hakkı, yaşama hak-
kıdır. Biz öncelikle bunu sağlamaya ça-
lışıyoruz. Bu çerçevede ABD, insan
haklanna Çin'den daha az önem ver-
mektedir."
Çin'deki bu deneyimin geleceği var
mı?
Farklı yorumlar yapılıyor. Bir değer-
lendirme; Çin'in kıyı bölgelerinde ya-
bancılarla işbiriiği yapıp yatınma girişen
Çinliler, şimdiden büyük paralar kazan-
maya başladılar. Bu kesim, zamanla ha-
len etkin olan Komünist Parti (ÇKP) de-
netiminden rahatsız olacak ve yönetim-
de de söz hakkı isteyecek.
Bir diğer yaklaşıma göre de ÇKP ile
zenginleşen kesimin çıkariannda bir çe-
lişme yok. Bu süreç devam ettikçe sis-
tem sürebilir.
O zaman bu sistemin adına "sosya-
//zm"denirmi?
Şanghay'da konuştuğum bir KP yö-
neticisinin bu soruma yanrtı şu olmuş-
tu:
"Sosyalizm kuramını geliştirenlerin,
Marks'/n, Lenin'/n, Mao'nun kitaplan
hâlâ bizim için önemlidir. Ancak onlar
kuramdı, biz yaşamdayız. Sosyalizmi
çağa uydurup yolumuza devam edece-
ğiz."
Çin'deki 60 milyon dolayındaki KP
üyesinin büyük bölümü son reformlann
nedenlerini, amaçlannı biliyor. Çünkü
her biri eğitimden geçiriliyor. Kesin ol-
mayan bilgilere göre iki milyona yakın
üye sosyalizmin daha katı uygulanma-
sı gerektiğinde ısrar etmiş ve partiden
atılmış.
Yaşı 60'ın üzerindeki hâlâ etkin olan
KP üyelerinin öyküleri ise birbirinden il-
ginç. Her biri 1950'li yıllarda özel işlet-
melerin devletleştirilmesinde görev al-
mışlar. Şimdi de özelleştirilmesi için ça-
lışıyorlar. Soruyorum:
- Hangisi doğru?
- Ikisi de...
Çin'de bugün en etkili kişi, Deng Re-
formlan başlatan Deng, zamanla bütün
görevlerini devretmiş, ama hâlâ "en et-
kili kişi" unvanını koruyor. Deng'in bu-
gün sahip olduğu tek koltuk şu:
Pekin Briç Kulübü Başkanlığı...
Gerçek gücün koltukta değil, kafada
olduğunun güzel bir göstergesi.
Tıniaıı kıyıları araziıııaiya^nmıBaştarafı 1. Sayfada
28 Şubat 1995 günü Cumhuriyefte ya-
yımlanan "Kuşadası'nda İmar Barfoaruğı"
başlıklı haberde. bir zamanlann bu özgün
kıyı yerleşmesine tarihsel kimliğini veren
Kaleiçindeki kaçak bir inşaat konu edil-
mişti. Bu inşaatın "haber değeri" ise sade-
ce StT alanında sıradan bir ruhsatsız uygu-
lama olmasından değil. "müteahhidinin
kimligınden*' kaynaklamyordu.
Kuşadası, Camikebir Mahallesi, 59 no'lu
imar adasındaki 5 ve 6 no'lu parsellerde, i-
mar kurallanna aykın ve kaçak olarak inşa-
atını "özgürce" yapan kişi, belediyenin
tmar Komisyonu Başkanı'ydı. Yani Kuşa-
dası'nın planlı olarak ve özellikle tarihsel ve
doğal güzel likleri korunarak imar görmesi-
ni sağlamakla görevli "demokratik bir ku-
nılun" başındaki adam, bu kent suçunu iş-
liyordu. Yerel basının yazdıklanna göre Be-
lediye İmar Müdürü de yine bu inşaatın his-
sedan, yani suç ortağıydı.
Bu imar barbarlığmın gerek Kuşadası ga-
zetelerinde. gerekse Cumhuriyefte yayım-
lanması, dahası ilçedeki Mimarlar Odası
TemsikiBği'nin yine bu kent suçuyla ilgili
tüm kunımlara başvurularda bulunması, ne
StT alanındaki "ayncahklı" kaçak inşaata
engel olabildi ne de bu yasadışılığın sorum-
lulanna ve onlara "göz yumanlara" bir şey
oldu.
Ostelik, belediyedeki kadrolann bu yağ-
maya dönük sorumsuzlukJan, İmar Komis-
yonu Başkanı Şükrü Karah'nın inşaatına
hoşgörüyle bakmakla da sınırlı değildi. Yi-
ne Mimarlar Odası'nın saptamalanna ve
hazırladığı raporlara göre, 27 Mart 1994 se-
çimlerinden bu yana belediye meclisindeki
hukuk dışı imar değişiklikleri kararlannda
Kuşadası neredeyse "Türkiye rekoruna"
sahne olmak üzereydi. Her biri "ilgiligayri-
menkul sahibine milyariarca liralık haksız
kazanç sağlayan", 50'yi aşkın imar planı
değişikliği karan...
Mimarlar Odası IzmirŞubesi'nin, Kuşa-
dası'ndaki oda temsilciliğinin saptamalan-
na dayanarak Aydın İdare Mahkemesi'nde
açtığı imar planı değişikliklerini iptal dava-
sında, bakın neler var:
l)Kuşadası Belediye Meclisi, 28.10.1994
günlü toplantısında. imar planında beş kat-
lı yapılaşma hakkı olan bazı parsellerdekı
imar hakkını "on kat"a çıkanyor.
Ostelik bunu yaparken zaten artık yeter-
siz kalan altyapıyı da arttırmak için hiçbir
önlem almıyor. Böylece bu arsa sahipleri-
ne. kentin ve toplumun çıkan bir kenara iti-
lerek "iki misli rant" armağan ediliyor.
2)Aynı toplantıda, yine "talihli"birturis-
tik tesis arsası sahibine de imar planındaki
hakkı 5 kat iken 10 kattı otel yapması izni
veriliyor. İnşaat yoğunluğu da arsa alanının
1.5 katına çıkanlıyor.
3) Kuşadası Belediye Meclisi bir başka
parseldeki 3 katlı imar iznini de 6 kata çı-
kartıyor. Tüm bu imar planı değişiklikleri,
aynı anda Kuşadası 'nın Nazun Planı'na ve
Çevre Düzeni Planı na da aykın olmasına
rağmen. Mimarlar Odasf nın yasal süresi
içerisinde yaptığı itirazlarda"yanıtsızbıra-
kılarak" yürürlüğe konuluyor.
Bunlar, Kuşadası Belediyesi'nin kente
değil, kenti yağmalayanlara yarayan karar-
lanndan sadece bazılan.
Şimdi herkes. eski Belediye Başkanı Lüt-
fı Suyolcu'nun neden öldürüldüğünü merak
ediyor. Aslında bunun yanıtını, Suyol-
cu'nun yakınlan Hürriyet'te yer alan gö-
rüşlerinde açıkça veriyorlar; "Polis, imar
planı değişiklikleriyle kimin rant elde ettiği-
ni sapta>arak bu kişilerin üzerine gidebilir.
Suvolcu. bu tadilatlan engellemek istiyor-
du" diyorlar. (Hürriyet- 21,5/1995)
Umanz, benzer bir gelişme, yağmaya
karşı hukuk mücadelesi başlatan Mimarlar
Odası temsilcilerinin de başına gelmez. Ku-
şadası, "rant ekonomisine bdbağlamay an"
bir devlet otoritesini dört gözle bekliyor...
Yakıt yolsuzlıığu DGM'de
CHP Kâğıthane ilçe binası bir grup tarafindan işgal edüdi. tşgakikr, Nurtepe ve
Gaaosmanpaşa'daki olaylan protesto etti. (Fotoğraf: UCUR GUNYCZ)
Nurtepefailleri serbest bırakıldı
Istanbul Haber Servisi - Nurtepe'de ge-
çen Cumartesi akşamı lokantada birkişiyi dö-
verek ve hava ateş açarak gösterilerin başla-
masına neden olduklan gerekçesiyle gözlem
altına alınan 3 kişi, serbest bırakıldı.
Olaylann başlamasına neden olan Setami
Aktaş'(19), Ahmet Günes (19) 17 yaşındaki
H.D. dün gece geç saatlerde Istanbul DGM
Nöbetçi Savcılığı'naçıkanldılar. Havayaateş
ettiğini itiraf eden H.D. ve iki arkadaşının, ifa-
delerinde ülkücü olmadıklannı söyledikleri.
av dönüşü H.D.'nin kız arkadaşını görebilmek
için Sokullu Caddesi'nden geçtikleri bildiril-
di. Gaziosmanpaşa ve Nurtepe'deki olaylan
protesto etmek isteyen 8 kişilik bir grup, dün
Kâğıthane CHP ilçe Merkezi'ni işgal etti. Iş-
galcıler, olaylann sorumlusunun polis oldu-
ğunu öne sürdüler. Grup, CHP'yi de saldın-
lara ortak olduğu gerekçesiyle eleştirdi. CHP
Kâğıthane tlçe Başkanı Cafer Dursun, işgal-
cilerin taleplerini dinleyeceklerini. onlara bir
zarar gelmesini istemediklerini söyledi.
Irak sınırı harekeüendi
ANKARA/DtYARBAKIR
(Cumhuriyet) - Türk Silah-
lı Kuvvetleri'nin (TSK) böl-
gedeki PKK varlığma yöne-
lik olarak düzenlediği Çelik-
1 Harekâtı'nın sona ermesi-
nin üzerinden 19 gün geç-
meden Kuzey Irak sınınnda
yeniden yoğun hareketlilik
gözlemleniyor. Bölgedeki
kaynaklar. "sınırlı sayıda"
kara birliğinin Hezil Çayı'nı
geçerek. Kuzey Irak'a girdi-
ğini, Silopi'de de zırhlı bir-
liklerin konuşlandınldığını
bildiriyorlar.
TSK'nin geri çekilmesinin
ardından, PKK'lüerin yeni-
den kamplara döndüğüne
ilişkin istihbaratlann varlığı
üzerine Genelkurmay özel
harekât timlerinin kontrol
amacıyla bölgeye giriş yap-
mış olabilecekleri ifade edi-
liyor. Milli Savunma Bakanı
Mehmet Gölhan, Kuzey I-
rak'a yönelik yeni bir operas-
yon konusunda "Şimdilik
yok. Gerekirse yeniden yapa-
biliriz" degerlendirmesinde
bulundu.
Genelkurmay Sözcüsü
Kurmay Albay Doğu Silahçı-
oğhı, sınırdaki asken hareket-
liliğin bırliklerin normal nö-
bet değişimınden kaynaklan-
dığını söyledi.
Bölgedeki kaynaklar.
TSK'ye ait sınırlı sayıdaki
kara birliğinin dün Hezil Ça-
yı'nı geçerek Kuzey Irak top-
raklanna girdiğini ileri sür-
düler. Son bir haftadır Urfa-
Nusaybin-Silopi hattında as-
keri trafığin arttığını kayde-
den kaynaklar, Kuzey Irak'ta-
ki Zaho kasabasına 20 kilo-
metre uzaklıktaki Silopi'ye
bazı zırhlı birliklerin ulaştınl-
dığını belirtiyorlar.
Kuzey Irak'a giriş yapan
birliklenn özel harekât timle-
ri olabileceği kaydediliyor.
Edinilen bilgıye göre, özel
harekât timleri, Çelik-1 Ha-
rekâtı öncesinde de bölgeye
birkaç kez girip çıktı.
Bu "şok" operasyonlann
birinde, birliklere rehberlik e-
den birköy korucusunun özel
timlerin geldiğini telsizle
PKK'lilere ihbar ettiği öğre-
nildi. Bu operasyonda yakla-
şık 15 kilometre sının geçen
özel tim elemanlannın, P-
KK'lilerin kaçması üzerine
bazı mühimmata el koyarak
geri geldikleri öğrenildi.
Çelik-1 Harekâtı'nda çok
sayıda birlikle smın geçen T-
SK'nin, dış ülkelerden gelen
yoğun tepkileri göz önünde
bulundurarak hava destekli
şok operasyonlara ağırlık ve-
rebileceği değerlendiriliyor.
Dışişleri Bakanlığı, Kuzey
Irak operasyonu sırasında
"Çok lasıth sayıda sivil hasar"
meydana geldiği yolunda şi-
kâyetler ahndığım belirterek
yapılan belirleme ve incele-
meler sonucunda. "Bu şekil-
de zarar gören kişilere veya
bunlann temsilcilerine"yann
saat 11.00'de düzenlenecek
bir törenle maddi yardımda
bulunulacağını bildirdi.
• Baştarafı 1. Sayfada
lavarak ûlkemiz ekonomisi-
ne bü>ük zarar vermek bir
tarafâ, MSB"ye ait
stııklan da sabote eden ihanet
şebekesinin cezalandınlması
ve de\ let menfaadennın ko-
runması talebimdir."
Seven, DGM'den çıkışında
yaptığı açıklamada, Petrol
Ofisi müfettişlerinin, geçen
yıl kasım ayında akaryakıtla-
nn bozuk olduğu yönünde bir
raporu, Genel Müdür Aytaç'a
sunduklannı. ancak raporla-
nn göz önüne alınmadığını
söyledi. Aytaç'ın 5 akrabası-
nın Diyarbakır DGM'de P-
KK" yle bağlantılı olduklan
gerekçesiyle yargılandıklannı
da öne süren Seven. "Kaçak
akaryakıtın vurda sokuüna-
sında ve yakıtlara kanştınl-
masında PKK bağlanüsı bu-
lunmaktadır" dedi.
Se\en, Korel Aytaç'ın tüm
bu ıddialan kabul ettiği bir s-
es bandmın ellerinde bulun-
duğunu ve bandı DGM'ye de
sunduklannı belirterek "Pet-
rol Ofisi Genel Müdürü Korel
Aytaç'ın da bu yolsuziukla
bağlantısı bulunmaktadır"
diye konuştu. Petrol Ofisi adı-
na rafinerilerden akaryakıtı
alan Değer Naklıyat Şirke-
ti'ne ait araçlann akaryakıtı
taşıması sırasında, kaçak
ürünlenn yakıtlara katıldıgını
belirten Seven. nakliye şirke-
tinin sahıbi Mehmet Emin
Değer'in DYP ile bağlantısı
olduğunu da belırtti. Askeri-
yeye de verilen akaryakıtlara
kaçak madde kanştınlması ve
yakıtlann hozulmasıyla so-
nuçlanan olayda, Nurculann
da parmağı olduğunu belirten
Seven. yolsuzluğun DYP. P-
KK ve tarikat bağlantılı bir şe-
beke tarafindan yapıldığmı
öne sürdü. Hava Kuvvetle-
ri'ne ait jetlerin düşmesine,
bu katkı maddeli akaryakıtla-
nn neden olabileceği yönün-
de işaretler bulunduğunu da
söyleyen Seven, "Ülke gene-
linde yapılan bu vatan hainli-
ginin sorumlulan mutlaka ce-
zalandınlacaklardır" dedi.
Petrol Ofisi, Değer
Nakliyatı savundu
ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tskenderun Bölge
Müdürlüğü'ne ait askeri birliklere de dağıtım yaptlan 3 de-
posundakı yakıtlann standartlara uymadığı yolundaki ha-
berkr için hiçbir açıklama yapmayan Petrol Ofisi Genel
Müdürlüğü, yaLaızcaaynı haberdek'i DYP'li Mehmet Emm
Değer'in şirketi Değer Nakliyat AŞ için öne sürülen iddi-
alan yanıtladı.
Haberde, Değer Nakliyat AŞnın askeri birliklere yakıt
verdiği yönünde herhangi bir iddia olmadığı halde. Petrol
Ofısi'ninaçıklamasında "DegerUluslarası NakliyatAŞ'ye,
askeri jetiende kuUanüan yaJaün taşıma işi vapbinlmamış-
tor" denildi.
Değer Nakliyat'ın yalnızca sivil uçaklara verilen jet ya-
kıtı ve otomobillerde kullanılan benzinlerin taşımasını yap-
öğı belirtilen açıklamada. şöyle denildi:
"Askeri v« srvil uçaklara \«ilen jet yakm. hsv-aohk stan-
daıüanna göre her aşamada kalite kontrol edildikten soa-
ra verfmektedir. Petrol Oflsi'nin rüketiche sunduğıı her
türiû akaryakıt ve madeai yağ, gerekK kalite kontroi işten-
lerine tabi tutuJnıaktadır."
Kıışkıılu öliiııı dosyaları
• Baştarafı 1. Sayfada
lu, geçen gûnlerde işkenceyle öldürülerek
kımsesizler mezarlığma gömüldüğü anlaşılan
Hasan Ocak olayında da benzer bir kopuklu-
ğun yaşandığını belirtti. "Bu iş burada biöne-
miştir" diyen Hacaloğlu, Hasan Ocak ve kim-
liği belirsiz ölüm olaylannı Bakanlar Kuru-
lu'na götüreceğini vurguladı. Içişleri Bakanı
Nahit Menteşe'nin bu konuda üzerine düşeni
yaptığına inandığını dile getiren Hacaloğlu,
ancak olayın ortaya çıkiş şeklinin diğer ba-
kanlar gibi kendisini de şaşırttığını ifade etti.
Içişleri Bakanı'nın kendisine Hasan Ocak'ın
gözaltına alınmadığı şeklinde beyanda bulun-
duğunu hatırlatan Hacaloğlu. "Bir bakaıun di-
ğer bakana yanlış bilgi aktaracağına inanmı-
yorum. Ancak sistemde bir kopukluk olduğu
kesin. Sistemin neresi aksıyorsa, onu bulupdü-
zeltmemiz gerekir" dedi.
Adli Tıp ve savcıhğın Hasan Ocak olayın-
da üzerine düşeni yaptığına dikkat çeken Ha-
caloğlu, gazetecilerin "Kopukluk hangi ku-
rumdan kaynaklanıyor" şeklindeki sorusunu
ise üstü kapah bir şekilde yanıtlayan Hacaloğ-
lu, emniyet birimine ilişkin söz söylemekten
kaçındı.
Hacaloğlu. Hasan Ocak olayının yanı sıra
çoğunluğu normal olmayan yollarla ölen 295
kimliği belirsiz ölüm raporunun bulunduğunu.
Adli Tıp dosyasını da incelemeye aldıklannı
vurguladı. "Hasan Ocak gibi başka kişiler de
bu raflarda kaybolmuş mııdur, kaybolmamış
mıdır, bilemiyorum" diyen Hacaloğlu. "Ama-
cımız süreci şcfTaflaştirmak. Belli ki Hasan O-
cak olayında, halka bir yerden koptu ve olma-
ması gereken oldu. Imanm Hasan Ocak ben-
zeri olaylarla karşılaşmayız" dedi.
Hacaloğlu "Dosyadaki 295 kişi için neler
yapacaksınız" şeklindeki soruya ise şu kar-
şılığı verdi:
"Dosyayı inceleteceğim. Burada normal ol-
mayan ölümler var. Hasan Ocak'ı 50 gün
aradılar ve sonra bu dosyamn içinden çıktt. İn-
san haklanndan sorumlu Devlet Bakanıolarak
bu olaylann ortaya çıkanlması için çaba har-
cayacagım."
4
8. madde kaldırılsın ya da uygularnnasın9
ERGÜN AKSOY
ANKARA-Uluslararası Af Ör-
gütü'nün Türkiye Masası Şefı Jo-
nathan Sugden, demokratikleşme
konusunda Türkiye'nin Avru-
pa'daki ülkelere verdiği sözleri ye-
rine getirmesini istedi.
Terörle Mücadele Yasası'nın
(TMY) tamamen kaldınlmasını ya
da uygulanmamasını bekledikleri-
ni ifade eden Sugden. "8. madde-
de bulunan suç kavramı TCK'nin
311. maddesine aktanlacak, ancak
insanlann cezaevlerinde yatmalan
yine engellenemeyecek" dedi.
TMY'nin 8. maddesinde yapıl-
ması tasarlanan değişlikle ilgili ge-
lişmeleri yakından izleyen, Ulusla-
rarası Af Örgütü. Türkiye'nin de-
mokratikleşme konusunda bir an
önçe adım atmasını istedi.
Örgütün Türkiye sorumlusu
Sugden. Cumhuriyet'e şunlan
söyledi:
"Türkiye'nin dostu olarak geliş-
meleri yakından izliyoruz. Demok-
ratikleşme konusunda Avrupa'da-
ki ülkelere sözler verildi. Eğer 8.
madde kaldınursa ne olursa obun,
bundan büyük bir memnunluk du-
yanz. 8. maddedeki suç kavramı-
nm, TCK'nin 311. maddesine ak-
tanlacağı belirtiliyor. Bu şekilde ce-
za oranı indirilmiş olacak. ancak
şiddetten yana olmayan kişiler, dü-
şüncelerine aktardıklan için yine 2
yıl cezaevinde yatacaklar. Bu, bü-
yük bir ayıptır.
TMY'nin dışında düşünce>ik>
sıtlayan birçok yasa maddesi var-
dır.'
Eğer demokratikleşme denili-
yorsa. bu maddelerin tümü tartış-
maya açılmaudır."
Âf Örgütü olarak uygulamaya
önem verdiklerini vurgulayan Sug-
den, demokrasi paketinde kişileri
işkenceden koruyacak önlemler
bulunmadığını söyledi.
OLAYLARIN
ARDEVDAKT
GERÇEK
• Baştarafı 1. Sayfada
tın, standartlara uymadığı
denetçiler tarafindan sap-
tanmıştı. Aradan geçen
zaman içinde yeterii araş-
tırma yapılmış mıdır? Ge-
çen yıl kanrtlanan bu olgu-
nun üzerine zamanında
neden gidilmemiştir?..
Ülkemizde 1980'lerden
bu yana bir çürüme süre-
ci yaşanıyor.
Yolsuzluklar her zaman
her ülkede görülebilir; an-
cak, bunun da bir ölçüsü
vardır.
Türkiye'de ölçü çoktan
kaçmış, çürüme süreci
kokuşmuşluğa dönüş-
müştür. Nereye el atılsa,
altından inanılmaz pislik-
ler flşkınyor.
Bu kez yurt savunması-
nı kundaklayan bir yolsuz-
luğun, bilinçli ortaklığı kar-
şısında mıyız?..
Şimdilik şunu söyleye-
biliriz. Tarikatçılık. Türki-
ye'de siyaset ve ticarete
dönüşmüştür. Bu, bir ger-
çek!.. PKK'cilik de insan
haklanyla kanştınlıyor. Bu
da bir gerçek!.. Devletin
en önemli kilit noktalann-
da bulunan kişilerin, orala-
ra birtakım akıl almaz iliş-
kiler sayesinde oturtul-
dukları da bir gerçek!.. Bü-
tün bu gerçekleri bir suç
dosyasında birleştiren yol-
suzluk kanıtlanmışsa, di-
yecekbirşey yok!..
Bu dosyanın boyutlan-
nın sanılandan çok daha
geniş olduğuna ilişkin ön-
görüler yoğunluktadır.
• * •
EMF'den
iç borç
• Baştarafı 1. Sayfada
zim elimizde gelir sağlayıcı
haşkabirformül>T)k"açıkla-
masını yaptılar.
Hazine yetkilileri, nisan
ayında ıç borç vadesinin 1 yı-
la kadar uzatıldığına. faiz
oranlannın da bileşik yüzde
101 "e kadar düşürüldüğüne
dikkat çekerek "MerkezBan-
kası'nın ay sonunda gecelik
faiz oranlannı yükseltmesiy-
le borçlanma tekrar tıkandı.
Kaynak bulmak için faiz
oranlannı yükseltmek. \ade-
yi kısaltmak zonında kahn-
dı" açıklamasını yaptılar.
Hazine yetkililennden edi-
nilen bılgiye göre IMF, Tür-
kiye'nin nisan ayında sundu-
ğu yeni niyet mektubunun
onaylandığı yönündeki rapo-
runda genel bir değerlendir-
me de yaptı.
IMF tarafindan, geçen haf-
ta başı Türkiye'ye gönderilen
raporda. iç borçlanma politi-
kasınm faiz gen ödemelerin-
den dolayı bütçeye büyük
yvk getirdiğine dikkat çeki-
lirken faiz oranlanndaki yük-
sekliğin enflasyonist bir bas-
kı yarattığı uyansmda da bu-
lunuldu.
Jç borç stokundaki artışın
ve yüksek faiz oranlannın
hükümetin vaatlerinde sun-
duğu istikrar programını teh-
likeye sokacağı belirtilen ra-
porda. "tç borclanmavı azal-
tın, faiz oranlannın yükset-
mesini durdurun. Faiz oran-
lan aşamalı olarak indiriime-
U. vade uzatılnıair dendiği
öğrenildi.
Dünya Bankası'nın IMF'
nin raporunu açıklamasının
ardından, bu ay başı gönder-
mesi beklenen 400 milyon
dolarlık yapısal uyum kredi-
sinı ertelediğı öğrenildi.
Hazine yetkilileri; Dünya
Bankası "nın, iç borç geri öde-
melerindeki artışa ve istikrar
programının delindiği yö-
nündeki ışaretlere dikkat çe-
kerek "Kredinin borçödeme-
lerinde kullanılabileceği olası-
bğı oluşmuştur" yönünde ge-
rekçe gösterdiğıni bildırdiler.
Başbakan Tansu Çiller'in,
Hazine Müsteşan Ayfer Yıl-
maz'a yönelttıği "Faiz oran-
lannı düşürün" yönündeki
sert eleştirinin ardında da
IMF'nin raporunun bulundu-
ğunu anlatan yetkililer. "An-
cak hem kaynak bulun dtyor-
larhem de faizoranlan neden
yükseldi diye soruyorlar" de-
ğerlendirmesini yaptılar.
Hazine. yılın ilk 4 aylık dö-
neminde 843 trilyon liralık iç
borçlanma yaptı. Nisan ayın-
da borç vadesini 1 yıla kadar
uzatabilen Hazine. Merkez
Bankası'nın ay sonunda ban-
kalararası piyasada gecelik
faiz oranlannı yüzde 115'e
kadar yükseltmesi üzerine
tekrar 3 aylık borçlanmaya
gitmek zorunda kaldı.
Merkez Bankası'nın faiz
oranlannda yaptığı artış doğ-
rultusunda. iç borç faiz oran-
lannı da yükselten Hazine,
Çiller'in talimatı doğrultu-
sunda dün tekrar 1 yıllık bo-
no ihalesi açtı.
Nüfus cüzdanımı
kaybettim
Hükümsüzdür.
ADtL SÜS