25 Kasım 2024 Pazartesi English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
23 MAYIS 1995 SALI • • • • CUMHURİYET SAYFA HABERLERİN DEVAMI 17 Mesut Yılıııaz, Çifler'e sert çıktı ANKARA (Cumhuriyet Bürosu)-ANAP Genel Baş- kanı Mesut Yıbnaz. Başba- kar. Tansu ÇiBer'in "Türki- ye'yi aydınlığa götürmekisti- yoruz, ama ANAP bizi yalıuz btnüayor" sözlerini yanıtlar- ken "Başbakan, bizi şikâyet ederken aslında kendi aczini dfle getirmektedir. Kendi seç- tikleri Cumhurbaşkaıu, ül- kenin kötii yönetildiğini, TBMM Başkaiu da etraûnı yalaklaria saJaklann sardığı- m söylerken Başbakan, gün- demi değiştirmek için bize yükleniyor. lfadeleri gülünç- tür. Başbakan. gülünç duru- ma düşmektedir" dedi. Mesut Yılmaz, partisinin Başkanlık Divanı toplantı- sından sonra düzenlediği ba- sın toplantısında, Başbakan Çiller'in ANAP'ın aklanıp yeniden milletin umudu ol- masından telaşa kapıldığını öne sürdü. Başbakan'ın bu nedenle ANAP'ın kendileri- ni yalnız bıraktığını söyleye- rek ANAP'i halka şikâyet et- tigini kaydeden Mesut Yıl- maz, "Şecaat arz ederken mert-i Kıpti sirkatüı söyler. Başbakan'ın bu sözleri gü- lünçtür, ciddiye alınmaması gerekir" dedi. Yılmaz, şöyle devam etti: -Başbakan, bizi şikâyet ederken, aslında kendi aczini dile getirmektedir. Başbakan aynı zamanda bu sözleri sarf ederken koalisyon ortağına da haksızlık etmektedir. Ko- alisyon ortaklannın tnplam 247 millenekili vardır. 247 miüetvekili olan iktidar, top- ianü yeter sayısı olan 150, ka- rar yeter sayısı olan 114'ü bir araya getiremiyorsa bu doğ- rudan dofruya o iktidann aczini ortaya koyar ve o ikti- dann milleti idare etmeye hakkı olmadığını gösterir. Dünyanın hangi yerinde Baş- bakan bunlan söylese alay konusu olur. Kendi seçtikleri Cumhurbaşkaru, ülkenin kö- tü yönetildiğini. kendi seçtik- leıi TBMM Başkaıu, etrafinı yalaklarla saJaklann sardıgı- nı söylerken Başbakan, gün- demi sapbrmak için bize yükkniyor. Daba fazla bir şey söylemek istemiyorum, işgal ettiği makamasaygun gereğL Ama ifadeieri gülünçtür. Başbakan gülünç duruma düşmektedir. Sözterinin cid- diye alınacak bir tarafi yok- tur." Yılmaz, Kuşadası'nda meydana gelen olaylarla ilgi- li olarak Aydın Milletvekili Yüksei Yalova, Muğla Mil- letvekili INevşat Özer \ e An- talya Milletvekili Hasan Ça- kır'dan oluşan bir heyeti bu- gün Kuşadası'na göndere- ceklerini bildirdı. Türki- ye'nin gündemine gelen ko- nuyu Meclis'in gündemine getireceklerini kaydeden Yılmaz, Içişleri Bakanı'nın açıkça yalan söylediğini be- lirterek derhal istifa etmesi- ni istedi. Bu olayın Başba- kan'ı da şahsen ilgilendiren tarafının bulunduğunu savu- nan Yılmaz. her şeyi araştı- np ortaya koyacaklannı be- lirtirken "Bu konuda yalak- lar ve salaklar dışında her- kesten destek beküyonız" dedi. ABD'de oturma iziııli başbakan ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Tansu Çiller. Tur- kiye Cumhuriyeti tarihinde. ABD'den "sosyal güvenlik numarasr ve "oturma izni" alan ilk başbakan. Çiller. 1979 yılında, "tkinci vata- nnn" dediğı ABD'den "sü- rekli ikamet izni" aldı. Başbakan Çiller'in ABD'deki sosyal güvenlik numarası, bu üîkede tutulan resmi kayıtlara "043-50- 0720" olarak geçirildi. ABD'deki sosyal güvenlik numarası "002-42-0733" olan Başbakan'ın eşi Özer Uçuran Çiller'in New Hampshire eyaletinden Şu- bat 1993'te alınmış ve 21 Eylül 1995 tarihine kadar geçerlilik süresi tanınan "09CR037211" numaralı bir ehliyeti bulunuyor. ABD'deki motorlu taşıt tes- cil kayıtlanna göre Özer U. Çiller'bu ülkede, "BPT938" plakalı "Nissan" marka bir otomobile de sahip. Resmi kayıtlar uyannca, Başbakan Çiller, Nisan 1973 tarihinde "ABD Göçmen ve Vatandaşuk Bürosu"na "sü- rekli oturma izni" için baş- vurdu. Washington'da "D.O. 74-23-44" numarayla yapı- lan bu başvuru, Temmuz 1979'dakabuledilerek Çil- ler'e ABD'de "sürekli ika- met izni" verildi. Çiller'in vergisi • Baştarafı 1. Sayfada "ikinci vatanun" dediği ABD'de sahip olduğu taşın- mazlar arasındaki tek bina için ödediği emlak vergisine ilişkin belgeyi ele geçirdi. ABD'nin New Hampshire eyaleti resmi kayıtlanna gö- re şu anda Çiller ailesine ait olan "GCD Inc." şirketinin kuruluş başvurusu Mayıs 1992'de yapıldı. Şirketin ilk yönetim kurulu üyelerinin, Başbakan'ın eşi Özer Uçu- ran Çiller, Bflger Dunıman ve Burak Dunıman olduğu belirtilen kuruluş belgesin- de GCD'nin uğraş alanı "uluslararası iş ve temsilci- lik, ağıriama, eğitim ve sağ- lık hizmetleri" olarak sıra- landı. Özer Uçuran Çiller'in şirketin başkanı ve "finans müdürü" olduğu da kuruluş belgesinde yer aldı. Resmi kayıtlara göre, GCD, New Hampshire'da üç gayrimenkul edindi. Bu ta- şınmazlar arasında bulunan "Satem Otel". GCD tarafın- dan, kuruluşundan 5 ay son- ra Eylül 1992'de 1 milyon dolara satm alındı. GCD, da- ha sonra Salem Otel'in adı- nı değiştirerek, işletmeyi "Holiday Inn" otel zincirine kattı. ANAP Istanbul Mil- letvekili Selçuk Maruf- lunun ABD'de yaptığı araş- tırmaya göre, otel için yak- laşık 1 milyon dolar resto- rasyon harcaması yapıldı. Kuruluş aşamasında GCD'ye sadece ortak olan Çiller çifti, daha sonra şirke- ti tamamen üzerine geçirdi. GCD'nin el değiştirmesi, Çiller ailesinın merkezi Tür- kiye'de bulunan Marsan Holding aracılıgıyla yapıl- dı. Başkanhğını Özer U. Çil- ler'in yaptığı GCD, halen Marsan Holding'e ait görü- nüyor. 1993'te 47 bin dolar emlak vergisi Cumhuriyet'in yaptığı araştırmalar. Çiller ailesine ait olan Holiday Inn Oteli için 1993 yılında 47 bin 286 dolar emlak vergisi ödendi- ğini ortaya koydu. Başbakan Çiller ile eşine de fakslanan belge uyannca, Çiller ailesi- nin ABD'deki tek binası için 1993 yılında ödenen emlak vergisı, 44 bin lıralık dolar kuru üzerinden hesaplandı- ğında 2 milyar 80 milyon li- raya ulaştı. ABD'de satın alınan çok sayıda taşınmaz dikkate alındığında. Çiller ailesinin, bu ülkede, Türkiye'de öde- diği rakamlara göre astrono- mik boyutlarda vergi yü- kümlülüğü altına girdiği be- lirtiliyor. Çiller ailesine ait olan Marsan Holding. ABD'de milyarlarca liralık yatınm yapmasına ve vergi ödeme- sine karşın, Türkiye'de 1987, 1988, 1989 ve 1990 yıllannda devlete tek kuruş kurumlar vergisi ödemedi. ABD'de, sadece emlak ver- gisi olarak milyarlar ödeyen Marsan Holding'in 1991, 1992 ve 1993 yıllannda Tür- kiye'de ödediği toplam ku- rumlar vergisi ise 10 milyon lira aylık alan bir işçinin üc- retinden bir yılda kesilen ge- lir vergisinin de altında ka- larak 29 milyon 609 bin lira gibi sembolik bir düzeyde gerçekleşti. 70kat 44 bin liralık dolar kuru üzerinden hesaplandığında, Çiller ailesinin GCD'ye ait tek bina için 1993'te ödedi- ği emlak vergisi tutan, GCD'yi de bünyesinde bu- lunduran Marsan Hol- ding'in Türkiye'de 7 yılda ödediği kurumlar vergisi toplammın 70 katına ulaştı. Çiller ailesinin ABD ve Türkiye'de ödedikieri emlak vergileri karşılaştınldığında da ortaya büyük farklar çık- tı. Hürriyet gazetesi yazar- lanndan Yalçm Bayer. Çil- ler ailesinin, Sanyer'deki ta- şınmazlan için geçen yıl 19 temmuzda, ilk taksit olarak 142 milyon liralık emlak vergisi ödemesi yaptığmı ortaya çıkarmıştı. Sanver'deki taşırimazlar Buna göre, Sanyer'deki taşınmazîar üzerinden do- ğan emlak vergisi yükümlü- lüğünü "taksitli" olarak ye- rine getiren Çiller çifti, Baş- bakan Tansu Çiller başkan- lığındaki hükümetin emlak vergisini son ödeme sürele- rini uzatma karanndan ya- rarlandı. G Ü N D E M MUSTAFA BALBAY • Baştarafı 1. Sayfada sözcüğünde ısrar etmeleri. Cumhurbaşkanı Süleyman Demi- rel'in Çin, Hong-Kong ve Endonezya gezisinin ilk durağı Pekin. Pekin'e geçen yaz, "turist" olarak gel- miş, sokaktaki yurttaştan yönetimin belli kademelerine kadar pek çok ke- simle görüşerek "sosyalist piyasa eko- nomisi" deneyimini incelemeye çalış- mıştım. Bu kez resmi ziyareti izleyen bir gazeteci olarak gözlemlemeye çalışa- cağım. Pek çok alanda olduğu gibi iletişim- de de başdöndürücü bir gelişme yaşa- nıyor. Ne var ki iletişimin "etik" yanı ay- nı hızla gelişmiyor. 1989 yılında Pe- kin'de binlerce öğrencinin sokağa dö- külmesi ve Tıanenmen Alanı'nı doldur- ması, başta CNN olmak üzere gelişmiş ülkelerin kontrolündeki uluslararası te- levizyon kuruluşlan ve ajanslarca, "üni- versite öğrencilerinin demokrasi arayı- şı" olarak dünyaya duyurulmuştu. Ge- çen yaz Pekin'e gittiğimde Çinli yöne- ticilere ilk yönelttiğim soru bu oldu. öğ- rencilerin haklılığı haksızlığı, Çin'deki demokrasinin azı çoğu bir yana; şu id- diayla söze girdiler: "O gûnlerde eylemleri yönlendiren 20 öğrenci vardı. Bu öğrenci liderierin- den 18 V olaylar bittiği gün ABD 'ye uç- tu. Şimdi duyuyoruz ki çok iyi durum- dalar, maddi sorunlan yok. Amaç sos- yalist yönetimi yıkmaktı. O öğrenciler kullanıldı..." Çin'in bugünkü deneyimi, dünyaya Çin Deneyimi yeterince yansımıyor. Çünkü uluslarara- sı iletişim ağını elinde bulunduran kuru- luşlar, genel olarak "yeni dünya düze- ni"nin şampiyonluğunu yapıp "Bunu benimsemeyen ülkelerde demokrasi yoktur" propagandası peşindeler. Çin, 1980'lerdeSovyetlerBirtigi'nden farklı bir yöntem izledi. 1978'de başla- yan reformlar tutunca, adım adım "pi- yasa ekonomisine" geçildi. Başına da "sosyalist" sözcüğü konuldu. Sosyalist piyasa ekonomisi. Sosyalizm ile kapitalist sistemde uy- gulanan bir ekonomi modeli uyuşur mu? Çinliler, "Uyuşur" diyor. Bunu savu- nurken de gerekçeleri şu: "Kapitalizmin 'vahşice' uygulandığı dönemde, halk yığınlan insanca yaşa- nacak bir yönetim özlemi çektiler. Dün- yada zamanla sosyalist ülkelerin kurul- ması, bu özlemlerin gerçekleşebilece- ğini gösterdi. Kapitalizm de sosyalist uygulamalardan kopya çekti. Sosyal yönünü geliştirdi. Planlamayı sosya- lizmden öğrendi. Bunu tersine çevirir- sek, bugün de sosyalizmin kapitalist deneylerden öğreneceği çok şey var. Bunun başında rekabet ruhu geliyor." Bu gözlemlerime dayanarak Çin'de- ki yönetime, "kapito-sosyalizm" demiş- tim. Ancak Ankara'daki Çinli diplomat- lar bu deyimi tutmadılar. "Sistemimizin adı sosyalizm. Sadece kapitalizmin de- neylerinden yararlanıyoruz. O zaman bizim bazı uygulamalanmızı benimse- yen kapitalist ülkelerin başına da 'sos- yo' sözcüğünü eklemek gerekiyor" di- yoriar. Çin'in bugünkü sorunu, "büyüme". Yılda yüzde 11 'i bulan büyüme hızının kanalize edilmesi, üretimin bir bölge- den diğerine ulaştınlması büyük sorun. 1970'liyıllardaüretimsizliksorundu, bu- gün üretim. 1 milyar 200 milyon nüfus- lu Çin'de dikkati çeken bir diğer felse- fe de şu: - Demokrasiye giden yol mideden geçer. Çinliler, demokratik açilımların, açlığın tümüyle sorun olmaktan çıkmasıylage- nişleyebileceği düşüncesindeler. ınsan haklanna bakışlan da şöyle: "En önemli insan hakkı, yaşama hak- kıdır. Biz öncelikle bunu sağlamaya ça- lışıyoruz. Bu çerçevede ABD, insan haklanna Çin'den daha az önem ver- mektedir." Çin'deki bu deneyimin geleceği var mı? Farklı yorumlar yapılıyor. Bir değer- lendirme; Çin'in kıyı bölgelerinde ya- bancılarla işbiriiği yapıp yatınma girişen Çinliler, şimdiden büyük paralar kazan- maya başladılar. Bu kesim, zamanla ha- len etkin olan Komünist Parti (ÇKP) de- netiminden rahatsız olacak ve yönetim- de de söz hakkı isteyecek. Bir diğer yaklaşıma göre de ÇKP ile zenginleşen kesimin çıkariannda bir çe- lişme yok. Bu süreç devam ettikçe sis- tem sürebilir. O zaman bu sistemin adına "sosya- //zm"denirmi? Şanghay'da konuştuğum bir KP yö- neticisinin bu soruma yanrtı şu olmuş- tu: "Sosyalizm kuramını geliştirenlerin, Marks'/n, Lenin'/n, Mao'nun kitaplan hâlâ bizim için önemlidir. Ancak onlar kuramdı, biz yaşamdayız. Sosyalizmi çağa uydurup yolumuza devam edece- ğiz." Çin'deki 60 milyon dolayındaki KP üyesinin büyük bölümü son reformlann nedenlerini, amaçlannı biliyor. Çünkü her biri eğitimden geçiriliyor. Kesin ol- mayan bilgilere göre iki milyona yakın üye sosyalizmin daha katı uygulanma- sı gerektiğinde ısrar etmiş ve partiden atılmış. Yaşı 60'ın üzerindeki hâlâ etkin olan KP üyelerinin öyküleri ise birbirinden il- ginç. Her biri 1950'li yıllarda özel işlet- melerin devletleştirilmesinde görev al- mışlar. Şimdi de özelleştirilmesi için ça- lışıyorlar. Soruyorum: - Hangisi doğru? - Ikisi de... Çin'de bugün en etkili kişi, Deng Re- formlan başlatan Deng, zamanla bütün görevlerini devretmiş, ama hâlâ "en et- kili kişi" unvanını koruyor. Deng'in bu- gün sahip olduğu tek koltuk şu: Pekin Briç Kulübü Başkanlığı... Gerçek gücün koltukta değil, kafada olduğunun güzel bir göstergesi. Tıniaıı kıyıları araziıııaiya^nmıBaştarafı 1. Sayfada 28 Şubat 1995 günü Cumhuriyefte ya- yımlanan "Kuşadası'nda İmar Barfoaruğı" başlıklı haberde. bir zamanlann bu özgün kıyı yerleşmesine tarihsel kimliğini veren Kaleiçindeki kaçak bir inşaat konu edil- mişti. Bu inşaatın "haber değeri" ise sade- ce StT alanında sıradan bir ruhsatsız uygu- lama olmasından değil. "müteahhidinin kimligınden*' kaynaklamyordu. Kuşadası, Camikebir Mahallesi, 59 no'lu imar adasındaki 5 ve 6 no'lu parsellerde, i- mar kurallanna aykın ve kaçak olarak inşa- atını "özgürce" yapan kişi, belediyenin tmar Komisyonu Başkanı'ydı. Yani Kuşa- dası'nın planlı olarak ve özellikle tarihsel ve doğal güzel likleri korunarak imar görmesi- ni sağlamakla görevli "demokratik bir ku- nılun" başındaki adam, bu kent suçunu iş- liyordu. Yerel basının yazdıklanna göre Be- lediye İmar Müdürü de yine bu inşaatın his- sedan, yani suç ortağıydı. Bu imar barbarlığmın gerek Kuşadası ga- zetelerinde. gerekse Cumhuriyefte yayım- lanması, dahası ilçedeki Mimarlar Odası TemsikiBği'nin yine bu kent suçuyla ilgili tüm kunımlara başvurularda bulunması, ne StT alanındaki "ayncahklı" kaçak inşaata engel olabildi ne de bu yasadışılığın sorum- lulanna ve onlara "göz yumanlara" bir şey oldu. Ostelik, belediyedeki kadrolann bu yağ- maya dönük sorumsuzlukJan, İmar Komis- yonu Başkanı Şükrü Karah'nın inşaatına hoşgörüyle bakmakla da sınırlı değildi. Yi- ne Mimarlar Odası'nın saptamalanna ve hazırladığı raporlara göre, 27 Mart 1994 se- çimlerinden bu yana belediye meclisindeki hukuk dışı imar değişiklikleri kararlannda Kuşadası neredeyse "Türkiye rekoruna" sahne olmak üzereydi. Her biri "ilgiligayri- menkul sahibine milyariarca liralık haksız kazanç sağlayan", 50'yi aşkın imar planı değişikliği karan... Mimarlar Odası IzmirŞubesi'nin, Kuşa- dası'ndaki oda temsilciliğinin saptamalan- na dayanarak Aydın İdare Mahkemesi'nde açtığı imar planı değişikliklerini iptal dava- sında, bakın neler var: l)Kuşadası Belediye Meclisi, 28.10.1994 günlü toplantısında. imar planında beş kat- lı yapılaşma hakkı olan bazı parsellerdekı imar hakkını "on kat"a çıkanyor. Ostelik bunu yaparken zaten artık yeter- siz kalan altyapıyı da arttırmak için hiçbir önlem almıyor. Böylece bu arsa sahipleri- ne. kentin ve toplumun çıkan bir kenara iti- lerek "iki misli rant" armağan ediliyor. 2)Aynı toplantıda, yine "talihli"birturis- tik tesis arsası sahibine de imar planındaki hakkı 5 kat iken 10 kattı otel yapması izni veriliyor. İnşaat yoğunluğu da arsa alanının 1.5 katına çıkanlıyor. 3) Kuşadası Belediye Meclisi bir başka parseldeki 3 katlı imar iznini de 6 kata çı- kartıyor. Tüm bu imar planı değişiklikleri, aynı anda Kuşadası 'nın Nazun Planı'na ve Çevre Düzeni Planı na da aykın olmasına rağmen. Mimarlar Odasf nın yasal süresi içerisinde yaptığı itirazlarda"yanıtsızbıra- kılarak" yürürlüğe konuluyor. Bunlar, Kuşadası Belediyesi'nin kente değil, kenti yağmalayanlara yarayan karar- lanndan sadece bazılan. Şimdi herkes. eski Belediye Başkanı Lüt- fı Suyolcu'nun neden öldürüldüğünü merak ediyor. Aslında bunun yanıtını, Suyol- cu'nun yakınlan Hürriyet'te yer alan gö- rüşlerinde açıkça veriyorlar; "Polis, imar planı değişiklikleriyle kimin rant elde ettiği- ni sapta>arak bu kişilerin üzerine gidebilir. Suvolcu. bu tadilatlan engellemek istiyor- du" diyorlar. (Hürriyet- 21,5/1995) Umanz, benzer bir gelişme, yağmaya karşı hukuk mücadelesi başlatan Mimarlar Odası temsilcilerinin de başına gelmez. Ku- şadası, "rant ekonomisine bdbağlamay an" bir devlet otoritesini dört gözle bekliyor... Yakıt yolsuzlıığu DGM'de CHP Kâğıthane ilçe binası bir grup tarafindan işgal edüdi. tşgakikr, Nurtepe ve Gaaosmanpaşa'daki olaylan protesto etti. (Fotoğraf: UCUR GUNYCZ) Nurtepefailleri serbest bırakıldı Istanbul Haber Servisi - Nurtepe'de ge- çen Cumartesi akşamı lokantada birkişiyi dö- verek ve hava ateş açarak gösterilerin başla- masına neden olduklan gerekçesiyle gözlem altına alınan 3 kişi, serbest bırakıldı. Olaylann başlamasına neden olan Setami Aktaş'(19), Ahmet Günes (19) 17 yaşındaki H.D. dün gece geç saatlerde Istanbul DGM Nöbetçi Savcılığı'naçıkanldılar. Havayaateş ettiğini itiraf eden H.D. ve iki arkadaşının, ifa- delerinde ülkücü olmadıklannı söyledikleri. av dönüşü H.D.'nin kız arkadaşını görebilmek için Sokullu Caddesi'nden geçtikleri bildiril- di. Gaziosmanpaşa ve Nurtepe'deki olaylan protesto etmek isteyen 8 kişilik bir grup, dün Kâğıthane CHP ilçe Merkezi'ni işgal etti. Iş- galcıler, olaylann sorumlusunun polis oldu- ğunu öne sürdüler. Grup, CHP'yi de saldın- lara ortak olduğu gerekçesiyle eleştirdi. CHP Kâğıthane tlçe Başkanı Cafer Dursun, işgal- cilerin taleplerini dinleyeceklerini. onlara bir zarar gelmesini istemediklerini söyledi. Irak sınırı harekeüendi ANKARA/DtYARBAKIR (Cumhuriyet) - Türk Silah- lı Kuvvetleri'nin (TSK) böl- gedeki PKK varlığma yöne- lik olarak düzenlediği Çelik- 1 Harekâtı'nın sona ermesi- nin üzerinden 19 gün geç- meden Kuzey Irak sınınnda yeniden yoğun hareketlilik gözlemleniyor. Bölgedeki kaynaklar. "sınırlı sayıda" kara birliğinin Hezil Çayı'nı geçerek. Kuzey Irak'a girdi- ğini, Silopi'de de zırhlı bir- liklerin konuşlandınldığını bildiriyorlar. TSK'nin geri çekilmesinin ardından, PKK'lüerin yeni- den kamplara döndüğüne ilişkin istihbaratlann varlığı üzerine Genelkurmay özel harekât timlerinin kontrol amacıyla bölgeye giriş yap- mış olabilecekleri ifade edi- liyor. Milli Savunma Bakanı Mehmet Gölhan, Kuzey I- rak'a yönelik yeni bir operas- yon konusunda "Şimdilik yok. Gerekirse yeniden yapa- biliriz" degerlendirmesinde bulundu. Genelkurmay Sözcüsü Kurmay Albay Doğu Silahçı- oğhı, sınırdaki asken hareket- liliğin bırliklerin normal nö- bet değişimınden kaynaklan- dığını söyledi. Bölgedeki kaynaklar. TSK'ye ait sınırlı sayıdaki kara birliğinin dün Hezil Ça- yı'nı geçerek Kuzey Irak top- raklanna girdiğini ileri sür- düler. Son bir haftadır Urfa- Nusaybin-Silopi hattında as- keri trafığin arttığını kayde- den kaynaklar, Kuzey Irak'ta- ki Zaho kasabasına 20 kilo- metre uzaklıktaki Silopi'ye bazı zırhlı birliklerin ulaştınl- dığını belirtiyorlar. Kuzey Irak'a giriş yapan birliklenn özel harekât timle- ri olabileceği kaydediliyor. Edinilen bilgıye göre, özel harekât timleri, Çelik-1 Ha- rekâtı öncesinde de bölgeye birkaç kez girip çıktı. Bu "şok" operasyonlann birinde, birliklere rehberlik e- den birköy korucusunun özel timlerin geldiğini telsizle PKK'lilere ihbar ettiği öğre- nildi. Bu operasyonda yakla- şık 15 kilometre sının geçen özel tim elemanlannın, P- KK'lilerin kaçması üzerine bazı mühimmata el koyarak geri geldikleri öğrenildi. Çelik-1 Harekâtı'nda çok sayıda birlikle smın geçen T- SK'nin, dış ülkelerden gelen yoğun tepkileri göz önünde bulundurarak hava destekli şok operasyonlara ağırlık ve- rebileceği değerlendiriliyor. Dışişleri Bakanlığı, Kuzey Irak operasyonu sırasında "Çok lasıth sayıda sivil hasar" meydana geldiği yolunda şi- kâyetler ahndığım belirterek yapılan belirleme ve incele- meler sonucunda. "Bu şekil- de zarar gören kişilere veya bunlann temsilcilerine"yann saat 11.00'de düzenlenecek bir törenle maddi yardımda bulunulacağını bildirdi. • Baştarafı 1. Sayfada lavarak ûlkemiz ekonomisi- ne bü>ük zarar vermek bir tarafâ, MSB"ye ait stııklan da sabote eden ihanet şebekesinin cezalandınlması ve de\ let menfaadennın ko- runması talebimdir." Seven, DGM'den çıkışında yaptığı açıklamada, Petrol Ofisi müfettişlerinin, geçen yıl kasım ayında akaryakıtla- nn bozuk olduğu yönünde bir raporu, Genel Müdür Aytaç'a sunduklannı. ancak raporla- nn göz önüne alınmadığını söyledi. Aytaç'ın 5 akrabası- nın Diyarbakır DGM'de P- KK" yle bağlantılı olduklan gerekçesiyle yargılandıklannı da öne süren Seven. "Kaçak akaryakıtın vurda sokuüna- sında ve yakıtlara kanştınl- masında PKK bağlanüsı bu- lunmaktadır" dedi. Se\en, Korel Aytaç'ın tüm bu ıddialan kabul ettiği bir s- es bandmın ellerinde bulun- duğunu ve bandı DGM'ye de sunduklannı belirterek "Pet- rol Ofisi Genel Müdürü Korel Aytaç'ın da bu yolsuziukla bağlantısı bulunmaktadır" diye konuştu. Petrol Ofisi adı- na rafinerilerden akaryakıtı alan Değer Naklıyat Şirke- ti'ne ait araçlann akaryakıtı taşıması sırasında, kaçak ürünlenn yakıtlara katıldıgını belirten Seven. nakliye şirke- tinin sahıbi Mehmet Emin Değer'in DYP ile bağlantısı olduğunu da belırtti. Askeri- yeye de verilen akaryakıtlara kaçak madde kanştınlması ve yakıtlann hozulmasıyla so- nuçlanan olayda, Nurculann da parmağı olduğunu belirten Seven. yolsuzluğun DYP. P- KK ve tarikat bağlantılı bir şe- beke tarafindan yapıldığmı öne sürdü. Hava Kuvvetle- ri'ne ait jetlerin düşmesine, bu katkı maddeli akaryakıtla- nn neden olabileceği yönün- de işaretler bulunduğunu da söyleyen Seven, "Ülke gene- linde yapılan bu vatan hainli- ginin sorumlulan mutlaka ce- zalandınlacaklardır" dedi. Petrol Ofisi, Değer Nakliyatı savundu ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tskenderun Bölge Müdürlüğü'ne ait askeri birliklere de dağıtım yaptlan 3 de- posundakı yakıtlann standartlara uymadığı yolundaki ha- berkr için hiçbir açıklama yapmayan Petrol Ofisi Genel Müdürlüğü, yaLaızcaaynı haberdek'i DYP'li Mehmet Emm Değer'in şirketi Değer Nakliyat AŞ için öne sürülen iddi- alan yanıtladı. Haberde, Değer Nakliyat AŞnın askeri birliklere yakıt verdiği yönünde herhangi bir iddia olmadığı halde. Petrol Ofısi'ninaçıklamasında "DegerUluslarası NakliyatAŞ'ye, askeri jetiende kuUanüan yaJaün taşıma işi vapbinlmamış- tor" denildi. Değer Nakliyat'ın yalnızca sivil uçaklara verilen jet ya- kıtı ve otomobillerde kullanılan benzinlerin taşımasını yap- öğı belirtilen açıklamada. şöyle denildi: "Askeri v« srvil uçaklara \«ilen jet yakm. hsv-aohk stan- daıüanna göre her aşamada kalite kontrol edildikten soa- ra verfmektedir. Petrol Oflsi'nin rüketiche sunduğıı her türiû akaryakıt ve madeai yağ, gerekK kalite kontroi işten- lerine tabi tutuJnıaktadır." Kıışkıılu öliiııı dosyaları • Baştarafı 1. Sayfada lu, geçen gûnlerde işkenceyle öldürülerek kımsesizler mezarlığma gömüldüğü anlaşılan Hasan Ocak olayında da benzer bir kopuklu- ğun yaşandığını belirtti. "Bu iş burada biöne- miştir" diyen Hacaloğlu, Hasan Ocak ve kim- liği belirsiz ölüm olaylannı Bakanlar Kuru- lu'na götüreceğini vurguladı. Içişleri Bakanı Nahit Menteşe'nin bu konuda üzerine düşeni yaptığına inandığını dile getiren Hacaloğlu, ancak olayın ortaya çıkiş şeklinin diğer ba- kanlar gibi kendisini de şaşırttığını ifade etti. Içişleri Bakanı'nın kendisine Hasan Ocak'ın gözaltına alınmadığı şeklinde beyanda bulun- duğunu hatırlatan Hacaloğlu. "Bir bakaıun di- ğer bakana yanlış bilgi aktaracağına inanmı- yorum. Ancak sistemde bir kopukluk olduğu kesin. Sistemin neresi aksıyorsa, onu bulupdü- zeltmemiz gerekir" dedi. Adli Tıp ve savcıhğın Hasan Ocak olayın- da üzerine düşeni yaptığına dikkat çeken Ha- caloğlu, gazetecilerin "Kopukluk hangi ku- rumdan kaynaklanıyor" şeklindeki sorusunu ise üstü kapah bir şekilde yanıtlayan Hacaloğ- lu, emniyet birimine ilişkin söz söylemekten kaçındı. Hacaloğlu. Hasan Ocak olayının yanı sıra çoğunluğu normal olmayan yollarla ölen 295 kimliği belirsiz ölüm raporunun bulunduğunu. Adli Tıp dosyasını da incelemeye aldıklannı vurguladı. "Hasan Ocak gibi başka kişiler de bu raflarda kaybolmuş mııdur, kaybolmamış mıdır, bilemiyorum" diyen Hacaloğlu. "Ama- cımız süreci şcfTaflaştirmak. Belli ki Hasan O- cak olayında, halka bir yerden koptu ve olma- ması gereken oldu. Imanm Hasan Ocak ben- zeri olaylarla karşılaşmayız" dedi. Hacaloğlu "Dosyadaki 295 kişi için neler yapacaksınız" şeklindeki soruya ise şu kar- şılığı verdi: "Dosyayı inceleteceğim. Burada normal ol- mayan ölümler var. Hasan Ocak'ı 50 gün aradılar ve sonra bu dosyamn içinden çıktt. İn- san haklanndan sorumlu Devlet Bakanıolarak bu olaylann ortaya çıkanlması için çaba har- cayacagım." 4 8. madde kaldırılsın ya da uygularnnasın9 ERGÜN AKSOY ANKARA-Uluslararası Af Ör- gütü'nün Türkiye Masası Şefı Jo- nathan Sugden, demokratikleşme konusunda Türkiye'nin Avru- pa'daki ülkelere verdiği sözleri ye- rine getirmesini istedi. Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) tamamen kaldınlmasını ya da uygulanmamasını bekledikleri- ni ifade eden Sugden. "8. madde- de bulunan suç kavramı TCK'nin 311. maddesine aktanlacak, ancak insanlann cezaevlerinde yatmalan yine engellenemeyecek" dedi. TMY'nin 8. maddesinde yapıl- ması tasarlanan değişlikle ilgili ge- lişmeleri yakından izleyen, Ulusla- rarası Af Örgütü. Türkiye'nin de- mokratikleşme konusunda bir an önçe adım atmasını istedi. Örgütün Türkiye sorumlusu Sugden. Cumhuriyet'e şunlan söyledi: "Türkiye'nin dostu olarak geliş- meleri yakından izliyoruz. Demok- ratikleşme konusunda Avrupa'da- ki ülkelere sözler verildi. Eğer 8. madde kaldınursa ne olursa obun, bundan büyük bir memnunluk du- yanz. 8. maddedeki suç kavramı- nm, TCK'nin 311. maddesine ak- tanlacağı belirtiliyor. Bu şekilde ce- za oranı indirilmiş olacak. ancak şiddetten yana olmayan kişiler, dü- şüncelerine aktardıklan için yine 2 yıl cezaevinde yatacaklar. Bu, bü- yük bir ayıptır. TMY'nin dışında düşünce>ik> sıtlayan birçok yasa maddesi var- dır.' Eğer demokratikleşme denili- yorsa. bu maddelerin tümü tartış- maya açılmaudır." Âf Örgütü olarak uygulamaya önem verdiklerini vurgulayan Sug- den, demokrasi paketinde kişileri işkenceden koruyacak önlemler bulunmadığını söyledi. OLAYLARIN ARDEVDAKT GERÇEK • Baştarafı 1. Sayfada tın, standartlara uymadığı denetçiler tarafindan sap- tanmıştı. Aradan geçen zaman içinde yeterii araş- tırma yapılmış mıdır? Ge- çen yıl kanrtlanan bu olgu- nun üzerine zamanında neden gidilmemiştir?.. Ülkemizde 1980'lerden bu yana bir çürüme süre- ci yaşanıyor. Yolsuzluklar her zaman her ülkede görülebilir; an- cak, bunun da bir ölçüsü vardır. Türkiye'de ölçü çoktan kaçmış, çürüme süreci kokuşmuşluğa dönüş- müştür. Nereye el atılsa, altından inanılmaz pislik- ler flşkınyor. Bu kez yurt savunması- nı kundaklayan bir yolsuz- luğun, bilinçli ortaklığı kar- şısında mıyız?.. Şimdilik şunu söyleye- biliriz. Tarikatçılık. Türki- ye'de siyaset ve ticarete dönüşmüştür. Bu, bir ger- çek!.. PKK'cilik de insan haklanyla kanştınlıyor. Bu da bir gerçek!.. Devletin en önemli kilit noktalann- da bulunan kişilerin, orala- ra birtakım akıl almaz iliş- kiler sayesinde oturtul- dukları da bir gerçek!.. Bü- tün bu gerçekleri bir suç dosyasında birleştiren yol- suzluk kanıtlanmışsa, di- yecekbirşey yok!.. Bu dosyanın boyutlan- nın sanılandan çok daha geniş olduğuna ilişkin ön- görüler yoğunluktadır. • * • EMF'den iç borç • Baştarafı 1. Sayfada zim elimizde gelir sağlayıcı haşkabirformül>T)k"açıkla- masını yaptılar. Hazine yetkilileri, nisan ayında ıç borç vadesinin 1 yı- la kadar uzatıldığına. faiz oranlannın da bileşik yüzde 101 "e kadar düşürüldüğüne dikkat çekerek "MerkezBan- kası'nın ay sonunda gecelik faiz oranlannı yükseltmesiy- le borçlanma tekrar tıkandı. Kaynak bulmak için faiz oranlannı yükseltmek. \ade- yi kısaltmak zonında kahn- dı" açıklamasını yaptılar. Hazine yetkililennden edi- nilen bılgiye göre IMF, Tür- kiye'nin nisan ayında sundu- ğu yeni niyet mektubunun onaylandığı yönündeki rapo- runda genel bir değerlendir- me de yaptı. IMF tarafindan, geçen haf- ta başı Türkiye'ye gönderilen raporda. iç borçlanma politi- kasınm faiz gen ödemelerin- den dolayı bütçeye büyük yvk getirdiğine dikkat çeki- lirken faiz oranlanndaki yük- sekliğin enflasyonist bir bas- kı yarattığı uyansmda da bu- lunuldu. Jç borç stokundaki artışın ve yüksek faiz oranlannın hükümetin vaatlerinde sun- duğu istikrar programını teh- likeye sokacağı belirtilen ra- porda. "tç borclanmavı azal- tın, faiz oranlannın yükset- mesini durdurun. Faiz oran- lan aşamalı olarak indiriime- U. vade uzatılnıair dendiği öğrenildi. Dünya Bankası'nın IMF' nin raporunu açıklamasının ardından, bu ay başı gönder- mesi beklenen 400 milyon dolarlık yapısal uyum kredi- sinı ertelediğı öğrenildi. Hazine yetkilileri; Dünya Bankası "nın, iç borç geri öde- melerindeki artışa ve istikrar programının delindiği yö- nündeki ışaretlere dikkat çe- kerek "Kredinin borçödeme- lerinde kullanılabileceği olası- bğı oluşmuştur" yönünde ge- rekçe gösterdiğıni bildırdiler. Başbakan Tansu Çiller'in, Hazine Müsteşan Ayfer Yıl- maz'a yönelttıği "Faiz oran- lannı düşürün" yönündeki sert eleştirinin ardında da IMF'nin raporunun bulundu- ğunu anlatan yetkililer. "An- cak hem kaynak bulun dtyor- larhem de faizoranlan neden yükseldi diye soruyorlar" de- ğerlendirmesini yaptılar. Hazine. yılın ilk 4 aylık dö- neminde 843 trilyon liralık iç borçlanma yaptı. Nisan ayın- da borç vadesini 1 yıla kadar uzatabilen Hazine. Merkez Bankası'nın ay sonunda ban- kalararası piyasada gecelik faiz oranlannı yüzde 115'e kadar yükseltmesi üzerine tekrar 3 aylık borçlanmaya gitmek zorunda kaldı. Merkez Bankası'nın faiz oranlannda yaptığı artış doğ- rultusunda. iç borç faiz oran- lannı da yükselten Hazine, Çiller'in talimatı doğrultu- sunda dün tekrar 1 yıllık bo- no ihalesi açtı. Nüfus cüzdanımı kaybettim Hükümsüzdür. ADtL SÜS
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle