Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
3 NİSAN 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA
EKONOMI
Özellikle Yunanistan'ın dış ticareti sübvanse etmesi Türk firmalann piyasa bulmasını güçleştiriyor
Batfıııtı BDT atağı Türlderi vurdu
• Batılı firmalarla Tûrk
firmalan arasmda yoğun
bir rekabetin yaşandığı
Bağımsız Devletler
Topluluğu pazannda,
Yunanistan, Ispanya,
Portekiz ve Kıbns Rum
kesiminin gıda
sektörûnde atağa geçmesi
Türk ihracatçılannı zor
durumda bıraktı.
AHMETŞEFİK
TRABZON - Türkiye açısından
ekonomik ve ticari anlamda en
önemli hedeflerden biri haline
gelen Bağımsız Devletler
Topluluğu (BDT) piyasasında
Batılı firmalarla Tûrk firmalan
arasmda yoğun bir rekabet
yaşanıyor.
Özellikle Yunanistan
hûkümetinin meyve, sebze ve
birçok gıda maddesinde dış
ticaret fırmalannı sübvanse
edecek kararlan almasından
sonra Tûrk firmalan piyasa
bulmakta gûçlük çekiyor.
Başta ABD, Almanya, İngiltere,
Fransa ve İtalya olrnak üzere
birçok Batılı ülke şirketleri
geniş ticari ve ekonomik
olanaklann bulunduğu BDT
piyasasında uzun dönemli
çalışmalannı sürdürürken, Türk
firmalannın önemli ölçüde söz
sahibi olduğu gıda sektörûnde
Yunanistan, Ispanya, Portekiz
ve Kıbns Rum kesiminin atağa
geçmesi ihracatçılanmızt zorda
bırakıyor.
BDT piyasalannda daha düşük
fıyatlar veren bu ülkeler, daha
önce Türk firmalannın
tekelinde olan piyasalan teker
teker ele geçiriyorlar.
Son dönemlerde özellikle
Yunanistan ve Kıbns Rum
kesiminin bu piyasalara yönelik
ataklan dikkatle izleniyor.
Bu iki ülkeye ek olarak Avrupa
piyasasında gıda sektörûnde
ciddi rakiplerimiz konumundaki
tspanya, italya ve Portekiz uzun
dönemli bir piyasa yapma
yanşına girdiler.
Devletten sağlanan sübvansiyon
ve çeşitli desteklerle Türk
mallanna karşı rekabet
gûçlerini arttıran bu ülkeler,
büyük zorluklarla bu
piyasalarda iş yapan Türk
Fırmalannı kaygıya düşürdü.
Son günlerde Türk firmalannın
ellerinden kayan piyasalara
ilişkin bir değerlendirme yapan
Trabzon Ticaret ve Sanayi
Odası Yönetim Kuruliı Başkanı
Mazhar Afacan, özellikle
Yunanistan'ın Rus ve Ukraynalı
işadamlannı gruplar halinde
kendi ülkesine götürdüğünü ve
anlaşmalar yaptıklannı bildirdi.
Türk fınnalannın ihracatta
diğer ülkelere göre devlet
desteği açısından kötû durumda
olduklannı vurgulayan Afacan,
Türk firmalannın bu piyasalara
yönelik ciddi boyutlarda gıda
ihracatı yaptığını, ancak son
dönemlerde bu ihracatın
düştûğünü söyledi.
DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ /ERGİN YILDIZOĞLULONDRA
Amerikan Dolan'nın önlenemeyen düşüşüGeçen hafta Alman faiz oranlanndaki düşüşe
ve Japon para politikasındaki gevşeme eğilimi-
ne rağmen Amerikan Dolan rekoriar kırarak düş-
meye devam etti.
Düşüş "psikolojik" değil
30 mart perşembe günü Alman Merkez Ban-
kası Bundesbank, M3 para arzının artışının
1995 hedeflerinın gerisinde kalmasıyla son ay-
larda marktaki hızlı yükselişin ihracat üzerinde
yaptığı olumsuz etkileri göz önüne alarak ve
Fransa'daki seçim ortamında frankın üzerinde
oluşan baskılan da hafifletmek amacıyla faizle-
re beklenmedik bir şekilde müdahale etti. Bun-
desbank iskonto oranı yüzde 4.5'ten 4'e ve re-
po oranı yüzde 4.85'ten 4.5'e düştü. tsviçre,
Avusturya, Hollanda ve Belçika gibi marka
bağlt ülkeler Bundesbank'ı izleyerek faizleri dü-
şürdüler. Tahvil ve hisse senedi piyasalan bu ge-
lişmeye olumlu tepki gösterdi ve Londra'da FT-
100 39.9 puan, Pariste CAC-40 40.58 puan,
New York Dow Jons 11.76 puan yükseldiler.
Euro-Prop Avrupa endeksi de 18.9 puan yük-
seldi.
Ancak daha önemlisi ve ilginci Amerikan Do-
ian'nın Alman Markı ve Japon Yeni karşısında
değer kazanarak 1.412 mark ve 88.40 yen dü-
zeyineçıkmasıydı. Dolann yılbaşından beri tica-
ret ağırlıklı endekse göre yüzde 10'u bulan ge-
rilemesı tersine dönüyor, uzun zamandır bekle-
nen topartanma mı başlıyordu? Cuma günü do-
lar 1.374 Alman Markı ve 86.6 yen düzeyine dü-
şerek yeni bir rekor kırdığında bu tür beklentiler
de buhar olup uçmuştu. Bazı analistler, örneğin
Lehman Brothers (Nevv York) Baş Ekonomisti
Stephan Slifer'in "Ekonomi dünyasından çık-
tık, psikoloji dünyasına girdik" (Financial Ti-
mes 1/04/95) diyerek gelişmelere ekonomi dı-
şı gerekçeler aradılar. Halbuki Avrupa'da faizler-
deki düşmeye rağmen dolann gerilemeye de-
yam etmesi ABD'nin önemli ekonomik ve poli-
tik yapısal sorunlanndan kaynaklanıyordu ve
uzun dönemli bireğilimin ifadesiydi.
Dolann gerilemeye devam etmesinin uzun dö-
nemli bir eğilim okjugunu söyledim. Gerçekten
de 1965 yılında dolar 3.99 Alman Markı'na ve
361.46 yene eşitti. 1971 'de dolara bağlı kur sis-
temi Bretton Woods çöktükten sonra dolar
1972'de 3.189 mark ve 303.170 yene geriledi.
1970'ler boyunca bu gerileme eğilimi devam et-
ti. 1980'de dolar artık 2.259 mark ve 220.6 yen-
di. 1990'da bu oranlar sırasıyla 1.616 mark ve
144.8 yen oldu. Geçen sene de dolar ilk defa
100 yen sınınnı deldi ve bugün de 80 yen sının-
na doğru gidiyor. Dolann bu şekilde uzun dö-
nemli gerilemesinin arkasındaki yapısal zayıflık-
lan bütçe ve cari açıkdan ve yüksek dış borçla-
nndan izlemek mümkün. Daha genel olarak bu
yatınmcılann portföylerinde dış yatınmlann pa-
yının artıyor olması, son bir iki yıldır uluslarara-
sı piyasalarda dolar arzını şişirerek aşınmayı da-
ha da hızlandırdı. Diğer taraftan Beyaz Saray'ı
demokratlann, yasama organını (meclisi ve ko-
misyonlan) Cumhuriyetçilerin kontrol etmesi ve
bu "co-habitation" durumunun yönetimi aksat-
ması, örneğin bütçe açıklannı kısıcı yasalann
geçmesinı zoriaştırması da dolara ilişkin beklen-
tiler üzennde olumsuz bir basınç yaratıyor.
Federal Reserve (FED-ABD Merkez Banka-
sı) ve Hazine arasındaki tutum farklılığı da do-
lara ilişkin belırsizliği arttıran bir diğer etken. ABD
(jF .jS^fc " * ı<riıArrf
^ J^TmSBKmt ••-•* "^32ü6863D
G 98206863 0
durumun ABD'nin global ekonomik ve politik
hegemonyasında 1960'lann sonundan bu yana
yaşanan gerilemeden kaynaklandığını söyleye-
biliriz.
Kısa dönemli etkenler
Işin ilginç olan yanı ise dolann bazı hesapla-
ra, örneğin satın alma paritesi rakamlanna gö-
re gerçekte olması gerekenden daha fazla de-
ğer kaybetmiş olmasıydı. Bu noktada artık açık-
lamanın içine dolara ilişkin kısa vadeli gelışme-
lerin yanı sıra Alman Markı'na ve Japon Yeni'ne
ilişkin gelişmeleri de sokmak gerekiyor.
Dolann uzun dönemli gerilemesi, dolar temel-
li kâğıtlara uluslararası taiebı azaltırken, ABD'li
ekonomisinin bu yıl başında yavaşlamaya baş-
ladığını düşünen FED, faizleri yükselterek dola-
n korumayı istemediği gibi bunun ekonomik bü-
yüme ile hisse senedi ve borç piyasalan üzerin-
deki olumsuz etkisinden de çekiniyor. Hazine
ise Meksika krizinden sonra dolann Latin Ame-
rika paralan karşısında güçlenerek ihracat kay-
bına yol açmasından hoşnutsuz.
Bu yüzden dolann zayıflamasını hayırhah bir
tutumla izliyor. Cuma günkü düşüşe gelince, bu
yukandaki kısa dönemli etkenlerin yanı sıra, da-
ha da kısa dönemli olarak Japon Merkez Ban-
kası'nın Bundesbank'ın yarattığı ortarndan fay-
dalanarak, iskonto oranını düşürmeyi göze ala-
mamasında rol oynadı. Interbank piyasalannda
ve şirket piyasalannda Japon yatınmcılann hız-
la dolar satmaya başlaması, yani esas olarak ye-
ne bağlı hareketler, dolann tekrar düşmeye baş-
lamasını getirdi.
Dolar ve rakipleri
Ancak dolann uzun dönemli gerilemesi, özel-
likle son yıllarda tümü ile dolar hareketlerinden
kaynaklanmadı. Satın alma paritesine göre do-
lann aşın değer kaybetmiş olması da bunu gös-
teriyor. Almanya'nın Doğu Avrupa pazariannda
güçlenmesi markın etki alanını genişletirken,
marka bağlı Avrupa Para Birliği ülkelerinde
ekonomik ve politik istikrarsızlıklar, her sarsıntı-
da yatınmcılann giderek daha sık marka sığın-
masına yol açtı ve markı güçlendirdi. Yen ise Ja-
ponya'nın yüksek dış ticaret fazlası sıkı para po-
İitikası ve şu sıralarda dünya ekonomisi içinde
en hızlı büyüyen bölge olan "Asya Kaplanlan"
pazanndaki etkisi ile bir sığınak para olarak güç-
lenmeye devam ediyor.
Buraya kadar anlatmaya çaltştıklanmdan şu
sonuçlara ulaşılabilir sanırım. Birincisi, dolar
1995 boyunca, faiz hareketlerine bağlı olarak
yaşanacak dalgalanmalann yanı sıra, ama esas
olarak bunlardan pek etkilenmeden düşmeye
devam edecektir. Yıl sonu geldiğinde dolan 1.3
mark ve 80 yen düzeyine inmiş olarak görmek
bence oldukça güçlü bir olasılık. ikincisi, Alman
faiz hadlerinin bu yıl bir kere daha düşmesi ol-
dukça zayrf bir olasılık, ama çıkması da beklen-
miyor. Buna karşılık ABD'de ciddi bir enflasyo-
nist basınç oluşmadan ekonomik toparlanma-
nın sonuna gelinmiş olması burada da faizleri
arttırrnanın riskli olacağını gösteriyor. Marka
bağlı ülkelerden bazılannın da faizleri düşürmüş
olmasını bunlara eklersek hisse senedi piyasa-
lan için oldukça olumlu bir manzara ortaya çıkı-
yor. Ancak para piyasalannda peseta, esküdo,
liret ve Isveç Kronu gibi paralara karşı spekü-
lasyon devam edecektir sanınm. Çünkü bu pi-
yasalan faiz oranlanndan ziyade, kamu borçla-
n ve enflasyonist beklentilerin yanı sıra siyasi is-
tıkrara ilişkin kaygılar yonlendiriyor.
70. YIL
ZEYTİNOĞLU TOPLU LUĞ U ' N U N REKABET ANLAYIŞI
"SPORCU BİR YÜREK"
Yarışmayı sevinçle kabul eden... Rekabeti
saygıyla önemseyen... Atılımcı, tedbirli ve
kararlı. İşte Zeytinoğiu Topluluğu'na
üretimde, rekabette, hayat yarışında
yön veren anlayış!
Bu güç ve dinamizm, Topluluğun
hizmetleri, ürünleri, markalarıyla da
özdeşleşmiştir. Tıpkı Alfa Romeo gibi, onun sloganı gibi:
"Cuore Sportivo"! "Sporcu Bir Yürek."
Uluslararası kalite, dürüst üretim anlayışı,
yüksek teknoloji... Zeytinoğiu imzasını
taşıyan her ürün ve hizmet, bu ilkelerle
üretilir, sunulur. Sanayiden finansa,
ticaretten hizmet sektörüne çok
çeşitli alanlarda bu ilkelerle faaliyet gösteren
Zeytinoğiu kuruluşlarının tümü, ulusal
kalkınmaya kendi ölçüsünde katılmayı
hedef seçmiştir. Zeytinoğiu Topluluğu, çok yönlü ve güvenli
gelişimini, artırarak sürdürmeye kararlıdır.
¥ ] ZEYTİNOĞLU
T O P L U L U Ğ U
Zeytinoğiu Motorlu Taşıtiar A.Ş.
Italyan tasdrımının ûrunü unlü Alfa
Romeo otonDobıllerırnn, ıthalatçısı ve
genel dağıtjmas.. Performans ve estetik
gzgsyle çok özel bir konuma sahıp olan
Alfa Romeo' ları en yeni modellen, tûm
yedek parçalan ve servrc olanaklanyla
Türk otomobılseverlerının hızmetıne
sunuyor.
• ESBETON
©ESÇİM - E N T İ L 1 ESTON • ES
M A
? B ESEN • ESTRANS «ESYEIİ T l E
510
** "ŞAAT • JAMAK
ZEY» âKARADA SESSU © ZEVrtNOĞLU Ş Î T C DZEYTİMOĞIU ©CSBAHK SJS£MBĞ ÖESFACTORING
C«5TIOWET TUSIÎM MVIHA CTOMCI'. HONTtYNEH (T JMJS) EĞ1TIMVMR
ANKARA PAZARI
YAKUP KEPENEK
Savaşlar, yalnız, kurşun gibi ağırgözyaşı ve soğuk
ölümler getirmekle kalmaz; kendi "zenginlerini" de
üretir. Yalnız insan gücü ve para kaynaklannı tüket-
mekle kalmaz; toplumu çılgına çevirir, kör eder. Hır-
sızlıklar da karanlıkta yapılır çoğu kez; körier çok
olunca hırsızlar görülmez.
Olağandışı koşullar en çokfiyatlarayansıyor. Top-
lum soyuluyor. İhale vurgunlan ve yolsuzluklar yoluy-
la devletin soyulmasını, enflasyonla toplumun soy-
gunu tamamlıyor. Daha doğrusu, her ikisi de toplum-
sal soyguna dönüşüyor.
Eğer geliriniz enflasyon kadar ya da onun üzerin-
de artıyorsa sizin için sorun yok, sömürülen değil, sö-
müren kesimdensiniz demektir. Gerçekte, her bire-
yin bir "kendi enflasyonu" var; en çok etkilendiği fi-
yat var. Kimi durumlardaysa fiyatlann "toplumsal"
yönü; "duyariılığı" öne çıkar. Bugünlerde açıklana-
cak olan mart ayı enflasyon oranlan geçen hafta ya-
şanan "duyariı fiyat artışlan" karşısındatümüyle "an-
lamsız" kalıyor.
Geçen hafta, çok yaşamsal iki alanda olağanüstü
fiyat artışlan yaşandı. Bunlardan biri gerçekten ya-
şama ilişkindir; hastane ve sağlık hizmetlerinin fiya-
tı yüzde 100-230 oranında arttınldı. Devlet ve üniver-
site hastanelerinin muayene, tahlil, tedavi ve ameli-
yat ücretleri iki-üç kat yükseltildi. ilaç fiyatlan da al-
mış başını gidiyor. Siz, daha çok "Enflasyonu dur-
duruyonjz" türünden nutuklar çekin; yaşam paha-
landı, ölüm ise ucuzladı. Kuraldır, yaşam pahalandık-
ça, ölüm ucuzlar.
Ikinci koriu eğitimdir. Bu hafta sonunda üniversite
giriş sınavlannın ilk aşaması yapılacaktır. Aileleriyte
birtikte 4-5 milyon kişilik bir kitle, bugünlerden baş-
layarak haziran ortalarına dek sürecek bir cendere-
ye giriyor. işkence odasına sokuluyor. Ve tam "bu sı-
rada" olan oluyor. Üniversite sınavlanna öğrenci ye-
tiştiren dershanelerin ücretlerine, yüzde 85 ile yüz-
de 120 arasmda değişen oranlarda artış uygulama-
ya konuluyor. Zamanlama kusursuz. Ve "eğitimde fır-
sat eşitliği" kavramından biraz daha uzaklaşılıyor.
Geçenlerde pazarda acı sivri biberin fiyatı 120 bin
liraydı. Sivri biber almayabilirsiniz; oysa sağhğınızı sa-
tın almak zorunda kalırsanız, varınızı yoğunuzu ver-
meye hazırsınız. Ya çocuğunuzun geleceği, eğitimi
için neler vermezsiniz ki! Piyasa bunu bilir. Bunun,
devletin elinde olmasıyla özel ellerde olması hiç fark
etmiyor. Asıl kaygı noktası, hükümetin bu duyarsız-
lığıdır; duyarsız kalabilmesidir.
Dünyanın hiçbir ülkesinde gıda, sağlık, bannma ve
eğitim alanındaki fiyatlar "tümüyle" serbest piyasa
koşullanna bırakılmaz, bırakılamaz. "Toplumsal uya-
nış" buna izin vermez. Kapitalizmin merkezi New Y-
ork kentinde, ne süt fiyatlan ne de kiralar, öyle ken-
diliğinden birkaç kat sıçramaz. Hükümet edenlerin,
yani yöneticilerin, işlerinin başında; bu konularda dü-
zenli işleyen, ödeme gücü olmayanlan da gözeten
ya da eşitlikçi anlayışa dayalı bir kamu hizmetini en
az düzeyde sağlayan bir yapı oluşturmak gelir.
Ülkeyi yönetenler, yoksulu gözetecek anlayiştan
çok uzaklar. Ancak, sağlık ve eğitimdeki bu son fi-
yat sıçramalannın "nedenlerini" kamuoyuna açıkJa-
mak zorundadıriar. Bu sorumluluğu duymalılar. Sa-
hi, ne oldu? Hangi maliyet kalemleri bu fiyat sıçra-
malanna yol açtı? "KöMü çözûmleri" geçtik, hükü-
met "güncer olanın bile hesabını vermezse, neden-
lerini açıklamazsa sonuç ne olur?
Işsizler gibi hastalar için de açıklanacak ortalama
enflasyon oranı hiçbir anlam taşımıyor; çocuklannı
üniversiteye giriş kurslanna gönderen aileler için de
öyle. Geçen yıl bugünlerde, ünlü "5 Nisan Ekonomik
Istikrar Onlemteri" yürürlüğe konmuştu; önlemlerin
yıllık sonuçlan aynntılı olarak değertendirilir. Hasta-
lanna ve çocuklannın eğitimine bu ölçüde sorumsuz
kalabilen bir "hüfcümefetme ya da "yönetim anla-
yışı" geçerii olduktan sonra, neyi değeriendirecek-
siniz?
•••
"Kötümsertiğe hiç gerekyok" diyebilirstniz. Ne gü-
zel, savaş ortamında bulunulmasına karşın, borsa
havalarda uçuyor. Büyük "ekonomik bunalıma " kar-
şın, büyük sermaye ortakltklannın, holdinglerin yıllık
kârlan, geçen yıla göre birkaç katına çıkmış bulunu-
yor. Kâriardan, faizlerden ve rantlardan vergi alınmı-
yor. Hükümetiniz çok uyumlu çaltşıyor. Milletvekille-
riniz maaşlannı arttırmaya uğraşıyor. En büyükleriniz,
onlarca yakınlanyla dünyayı dolaşıyor. Bunlar sizi
mutlu etmeii.
Hem ulusal futbol takımımız dünya üçüncüsünü
yenmedi mi? Bu yetmez mi? Biz herkesi yeneriz;
eğitimde eşitlik anlayışını yok ederiz; insan haklannı
boğanz. Demokrasi de ne oluyor? Batı, Hıristiyan,
demokrasi istemesine aldımnayın, bize düşmandır.
Bir Batı "tuzağı" olan "Europalka" kültür etkinlikleri-
ne siyasal nedenlerie katılamayız; ulusal hentbol ta-
kımımız Rumlarla maç yaparsa Türkiye, Islam'dan
uzaklaşır, yıtalır. Düşünce özgüriüğü mü dediniz; şim-
di olmaz. bakın savaşıyoruz; üstelik şeriata da ters
düşüyor. Madenlerde insanlan diri diri gömüyoruz;
siz hâlâ sağlık harcamalannın akıl almaz artışından
mı söz ediyorsunuz?
Siz, yüz binlerin işlerinden çıkanldığına, memuria-
nn ve işçilerin alım gücünün geçen yıla göre yüzde
40'lara gerilediğine, "eğitilmiş gençlerin işsizliğine",
emeklilerin yoksullaşmasına da bakrnayın. Kâr etme-
ye bakın, olmazsa faiz kazanın, bu da olmazsa ar-
sa-bina rantlanndan pay almaya uğraşın. Bunlann
hiçbirini yapamıyorsanız...
Aa sivri biber 120 bin TL'ymiş, size ne? Savaşta
fiyat sorulmaz.
BOTAŞ'a bağımsız
KÎT statüsü verildi
ANKARA(AA)-Türki-
ye Petrolleri Anonim Or-
taklığı'nın bağlı ortaklığı
olan Botaş (Boru Hatlan
ile Petrol Taşıma AŞ), Ba-
kanlar Kurulu karan ile
bağımsız K.İT oldu.
Botaş Genel Müdürû
Hayrrttin Uzun, yaptığı
açıklamada Botaş1
ın Ba-
kanlar Kurulu' nun 8 şubat
tarihli karan ile Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklı-
ğı'nın bağlı ortaklığı statü-
sünden çıkanlarak, teşek-
kül halinde yapılandığını
söyledi. Uzun. "Botaş, her
tûrlü petrol ve doğalgaz fa-
aliyeri ile ilgili olarak gö-
reviendirildi"dcdi.
Botaş'ın 1974tarihinde
Irak ham petrolünün Is-
kenderun Körfezi'ne ta-
şınmasını gerçekleştirmek
ûzere lcurulduğunu belir-
ten Uzun, statû değişikli-
ğinin zamanla genişleyen
faaliyet alanı nedeniyle
yapıldığını söyledi.
Bakanlar Kurulu karan
ile KİT haline gelen Bo-
taş'ın amaç ve faaliyet ko-
nulanna "yurtdışında pet-
rol ve doğalga/ın teminine
yönelik arama, sontaj, üre-
tim, taşıma, depolama ve
rafînaj gibi tûm petrol
ameKyeleriniyapmak" ck-
lendi.
Botaş, aynca gerekli
^gördüğü takdirde yurtiçin-
de ve yurtdışında ticari şir-
kctler kurabilecek. Tüıkı-
ye'de ve yabancı ülkelerde
kurulmuş şirketlere iştirak
edebılecek.