02 Mayıs 2024 Perşembe English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
3 NİSAN 1995 PAZARTESİ CUMHURİYET SAYFA EKONOMI Özellikle Yunanistan'ın dış ticareti sübvanse etmesi Türk firmalann piyasa bulmasını güçleştiriyor Batfıııtı BDT atağı Türlderi vurdu • Batılı firmalarla Tûrk firmalan arasmda yoğun bir rekabetin yaşandığı Bağımsız Devletler Topluluğu pazannda, Yunanistan, Ispanya, Portekiz ve Kıbns Rum kesiminin gıda sektörûnde atağa geçmesi Türk ihracatçılannı zor durumda bıraktı. AHMETŞEFİK TRABZON - Türkiye açısından ekonomik ve ticari anlamda en önemli hedeflerden biri haline gelen Bağımsız Devletler Topluluğu (BDT) piyasasında Batılı firmalarla Tûrk firmalan arasmda yoğun bir rekabet yaşanıyor. Özellikle Yunanistan hûkümetinin meyve, sebze ve birçok gıda maddesinde dış ticaret fırmalannı sübvanse edecek kararlan almasından sonra Tûrk firmalan piyasa bulmakta gûçlük çekiyor. Başta ABD, Almanya, İngiltere, Fransa ve İtalya olrnak üzere birçok Batılı ülke şirketleri geniş ticari ve ekonomik olanaklann bulunduğu BDT piyasasında uzun dönemli çalışmalannı sürdürürken, Türk firmalannın önemli ölçüde söz sahibi olduğu gıda sektörûnde Yunanistan, Ispanya, Portekiz ve Kıbns Rum kesiminin atağa geçmesi ihracatçılanmızt zorda bırakıyor. BDT piyasalannda daha düşük fıyatlar veren bu ülkeler, daha önce Türk firmalannın tekelinde olan piyasalan teker teker ele geçiriyorlar. Son dönemlerde özellikle Yunanistan ve Kıbns Rum kesiminin bu piyasalara yönelik ataklan dikkatle izleniyor. Bu iki ülkeye ek olarak Avrupa piyasasında gıda sektörûnde ciddi rakiplerimiz konumundaki tspanya, italya ve Portekiz uzun dönemli bir piyasa yapma yanşına girdiler. Devletten sağlanan sübvansiyon ve çeşitli desteklerle Türk mallanna karşı rekabet gûçlerini arttıran bu ülkeler, büyük zorluklarla bu piyasalarda iş yapan Türk Fırmalannı kaygıya düşürdü. Son günlerde Türk firmalannın ellerinden kayan piyasalara ilişkin bir değerlendirme yapan Trabzon Ticaret ve Sanayi Odası Yönetim Kuruliı Başkanı Mazhar Afacan, özellikle Yunanistan'ın Rus ve Ukraynalı işadamlannı gruplar halinde kendi ülkesine götürdüğünü ve anlaşmalar yaptıklannı bildirdi. Türk fınnalannın ihracatta diğer ülkelere göre devlet desteği açısından kötû durumda olduklannı vurgulayan Afacan, Türk firmalannın bu piyasalara yönelik ciddi boyutlarda gıda ihracatı yaptığını, ancak son dönemlerde bu ihracatın düştûğünü söyledi. DUNYA EKONOMISINE BAKIŞ /ERGİN YILDIZOĞLULONDRA Amerikan Dolan'nın önlenemeyen düşüşüGeçen hafta Alman faiz oranlanndaki düşüşe ve Japon para politikasındaki gevşeme eğilimi- ne rağmen Amerikan Dolan rekoriar kırarak düş- meye devam etti. Düşüş "psikolojik" değil 30 mart perşembe günü Alman Merkez Ban- kası Bundesbank, M3 para arzının artışının 1995 hedeflerinın gerisinde kalmasıyla son ay- larda marktaki hızlı yükselişin ihracat üzerinde yaptığı olumsuz etkileri göz önüne alarak ve Fransa'daki seçim ortamında frankın üzerinde oluşan baskılan da hafifletmek amacıyla faizle- re beklenmedik bir şekilde müdahale etti. Bun- desbank iskonto oranı yüzde 4.5'ten 4'e ve re- po oranı yüzde 4.85'ten 4.5'e düştü. tsviçre, Avusturya, Hollanda ve Belçika gibi marka bağlt ülkeler Bundesbank'ı izleyerek faizleri dü- şürdüler. Tahvil ve hisse senedi piyasalan bu ge- lişmeye olumlu tepki gösterdi ve Londra'da FT- 100 39.9 puan, Pariste CAC-40 40.58 puan, New York Dow Jons 11.76 puan yükseldiler. Euro-Prop Avrupa endeksi de 18.9 puan yük- seldi. Ancak daha önemlisi ve ilginci Amerikan Do- ian'nın Alman Markı ve Japon Yeni karşısında değer kazanarak 1.412 mark ve 88.40 yen dü- zeyineçıkmasıydı. Dolann yılbaşından beri tica- ret ağırlıklı endekse göre yüzde 10'u bulan ge- rilemesı tersine dönüyor, uzun zamandır bekle- nen topartanma mı başlıyordu? Cuma günü do- lar 1.374 Alman Markı ve 86.6 yen düzeyine dü- şerek yeni bir rekor kırdığında bu tür beklentiler de buhar olup uçmuştu. Bazı analistler, örneğin Lehman Brothers (Nevv York) Baş Ekonomisti Stephan Slifer'in "Ekonomi dünyasından çık- tık, psikoloji dünyasına girdik" (Financial Ti- mes 1/04/95) diyerek gelişmelere ekonomi dı- şı gerekçeler aradılar. Halbuki Avrupa'da faizler- deki düşmeye rağmen dolann gerilemeye de- yam etmesi ABD'nin önemli ekonomik ve poli- tik yapısal sorunlanndan kaynaklanıyordu ve uzun dönemli bireğilimin ifadesiydi. Dolann gerilemeye devam etmesinin uzun dö- nemli bir eğilim okjugunu söyledim. Gerçekten de 1965 yılında dolar 3.99 Alman Markı'na ve 361.46 yene eşitti. 1971 'de dolara bağlı kur sis- temi Bretton Woods çöktükten sonra dolar 1972'de 3.189 mark ve 303.170 yene geriledi. 1970'ler boyunca bu gerileme eğilimi devam et- ti. 1980'de dolar artık 2.259 mark ve 220.6 yen- di. 1990'da bu oranlar sırasıyla 1.616 mark ve 144.8 yen oldu. Geçen sene de dolar ilk defa 100 yen sınınnı deldi ve bugün de 80 yen sının- na doğru gidiyor. Dolann bu şekilde uzun dö- nemli gerilemesinin arkasındaki yapısal zayıflık- lan bütçe ve cari açıkdan ve yüksek dış borçla- nndan izlemek mümkün. Daha genel olarak bu yatınmcılann portföylerinde dış yatınmlann pa- yının artıyor olması, son bir iki yıldır uluslarara- sı piyasalarda dolar arzını şişirerek aşınmayı da- ha da hızlandırdı. Diğer taraftan Beyaz Saray'ı demokratlann, yasama organını (meclisi ve ko- misyonlan) Cumhuriyetçilerin kontrol etmesi ve bu "co-habitation" durumunun yönetimi aksat- ması, örneğin bütçe açıklannı kısıcı yasalann geçmesinı zoriaştırması da dolara ilişkin beklen- tiler üzennde olumsuz bir basınç yaratıyor. Federal Reserve (FED-ABD Merkez Banka- sı) ve Hazine arasındaki tutum farklılığı da do- lara ilişkin belırsizliği arttıran bir diğer etken. ABD (jF .jS^fc " * ı<riıArrf ^ J^TmSBKmt ••-•* "^32ü6863D G 98206863 0 durumun ABD'nin global ekonomik ve politik hegemonyasında 1960'lann sonundan bu yana yaşanan gerilemeden kaynaklandığını söyleye- biliriz. Kısa dönemli etkenler Işin ilginç olan yanı ise dolann bazı hesapla- ra, örneğin satın alma paritesi rakamlanna gö- re gerçekte olması gerekenden daha fazla de- ğer kaybetmiş olmasıydı. Bu noktada artık açık- lamanın içine dolara ilişkin kısa vadeli gelışme- lerin yanı sıra Alman Markı'na ve Japon Yeni'ne ilişkin gelişmeleri de sokmak gerekiyor. Dolann uzun dönemli gerilemesi, dolar temel- li kâğıtlara uluslararası taiebı azaltırken, ABD'li ekonomisinin bu yıl başında yavaşlamaya baş- ladığını düşünen FED, faizleri yükselterek dola- n korumayı istemediği gibi bunun ekonomik bü- yüme ile hisse senedi ve borç piyasalan üzerin- deki olumsuz etkisinden de çekiniyor. Hazine ise Meksika krizinden sonra dolann Latin Ame- rika paralan karşısında güçlenerek ihracat kay- bına yol açmasından hoşnutsuz. Bu yüzden dolann zayıflamasını hayırhah bir tutumla izliyor. Cuma günkü düşüşe gelince, bu yukandaki kısa dönemli etkenlerin yanı sıra, da- ha da kısa dönemli olarak Japon Merkez Ban- kası'nın Bundesbank'ın yarattığı ortarndan fay- dalanarak, iskonto oranını düşürmeyi göze ala- mamasında rol oynadı. Interbank piyasalannda ve şirket piyasalannda Japon yatınmcılann hız- la dolar satmaya başlaması, yani esas olarak ye- ne bağlı hareketler, dolann tekrar düşmeye baş- lamasını getirdi. Dolar ve rakipleri Ancak dolann uzun dönemli gerilemesi, özel- likle son yıllarda tümü ile dolar hareketlerinden kaynaklanmadı. Satın alma paritesine göre do- lann aşın değer kaybetmiş olması da bunu gös- teriyor. Almanya'nın Doğu Avrupa pazariannda güçlenmesi markın etki alanını genişletirken, marka bağlı Avrupa Para Birliği ülkelerinde ekonomik ve politik istikrarsızlıklar, her sarsıntı- da yatınmcılann giderek daha sık marka sığın- masına yol açtı ve markı güçlendirdi. Yen ise Ja- ponya'nın yüksek dış ticaret fazlası sıkı para po- İitikası ve şu sıralarda dünya ekonomisi içinde en hızlı büyüyen bölge olan "Asya Kaplanlan" pazanndaki etkisi ile bir sığınak para olarak güç- lenmeye devam ediyor. Buraya kadar anlatmaya çaltştıklanmdan şu sonuçlara ulaşılabilir sanırım. Birincisi, dolar 1995 boyunca, faiz hareketlerine bağlı olarak yaşanacak dalgalanmalann yanı sıra, ama esas olarak bunlardan pek etkilenmeden düşmeye devam edecektir. Yıl sonu geldiğinde dolan 1.3 mark ve 80 yen düzeyine inmiş olarak görmek bence oldukça güçlü bir olasılık. ikincisi, Alman faiz hadlerinin bu yıl bir kere daha düşmesi ol- dukça zayrf bir olasılık, ama çıkması da beklen- miyor. Buna karşılık ABD'de ciddi bir enflasyo- nist basınç oluşmadan ekonomik toparlanma- nın sonuna gelinmiş olması burada da faizleri arttırrnanın riskli olacağını gösteriyor. Marka bağlı ülkelerden bazılannın da faizleri düşürmüş olmasını bunlara eklersek hisse senedi piyasa- lan için oldukça olumlu bir manzara ortaya çıkı- yor. Ancak para piyasalannda peseta, esküdo, liret ve Isveç Kronu gibi paralara karşı spekü- lasyon devam edecektir sanınm. Çünkü bu pi- yasalan faiz oranlanndan ziyade, kamu borçla- n ve enflasyonist beklentilerin yanı sıra siyasi is- tıkrara ilişkin kaygılar yonlendiriyor. 70. YIL ZEYTİNOĞLU TOPLU LUĞ U ' N U N REKABET ANLAYIŞI "SPORCU BİR YÜREK" Yarışmayı sevinçle kabul eden... Rekabeti saygıyla önemseyen... Atılımcı, tedbirli ve kararlı. İşte Zeytinoğiu Topluluğu'na üretimde, rekabette, hayat yarışında yön veren anlayış! Bu güç ve dinamizm, Topluluğun hizmetleri, ürünleri, markalarıyla da özdeşleşmiştir. Tıpkı Alfa Romeo gibi, onun sloganı gibi: "Cuore Sportivo"! "Sporcu Bir Yürek." Uluslararası kalite, dürüst üretim anlayışı, yüksek teknoloji... Zeytinoğiu imzasını taşıyan her ürün ve hizmet, bu ilkelerle üretilir, sunulur. Sanayiden finansa, ticaretten hizmet sektörüne çok çeşitli alanlarda bu ilkelerle faaliyet gösteren Zeytinoğiu kuruluşlarının tümü, ulusal kalkınmaya kendi ölçüsünde katılmayı hedef seçmiştir. Zeytinoğiu Topluluğu, çok yönlü ve güvenli gelişimini, artırarak sürdürmeye kararlıdır. ¥ ] ZEYTİNOĞLU T O P L U L U Ğ U Zeytinoğiu Motorlu Taşıtiar A.Ş. Italyan tasdrımının ûrunü unlü Alfa Romeo otonDobıllerırnn, ıthalatçısı ve genel dağıtjmas.. Performans ve estetik gzgsyle çok özel bir konuma sahıp olan Alfa Romeo' ları en yeni modellen, tûm yedek parçalan ve servrc olanaklanyla Türk otomobılseverlerının hızmetıne sunuyor. • ESBETON ©ESÇİM - E N T İ L 1 ESTON • ES M A ? B ESEN • ESTRANS «ESYEIİ T l E 510 ** "ŞAAT • JAMAK ZEY» âKARADA SESSU © ZEVrtNOĞLU Ş Î T C DZEYTİMOĞIU ©CSBAHK SJS£MBĞ ÖESFACTORING C«5TIOWET TUSIÎM MVIHA CTOMCI'. HONTtYNEH (T JMJS) EĞ1TIMVMR ANKARA PAZARI YAKUP KEPENEK Savaşlar, yalnız, kurşun gibi ağırgözyaşı ve soğuk ölümler getirmekle kalmaz; kendi "zenginlerini" de üretir. Yalnız insan gücü ve para kaynaklannı tüket- mekle kalmaz; toplumu çılgına çevirir, kör eder. Hır- sızlıklar da karanlıkta yapılır çoğu kez; körier çok olunca hırsızlar görülmez. Olağandışı koşullar en çokfiyatlarayansıyor. Top- lum soyuluyor. İhale vurgunlan ve yolsuzluklar yoluy- la devletin soyulmasını, enflasyonla toplumun soy- gunu tamamlıyor. Daha doğrusu, her ikisi de toplum- sal soyguna dönüşüyor. Eğer geliriniz enflasyon kadar ya da onun üzerin- de artıyorsa sizin için sorun yok, sömürülen değil, sö- müren kesimdensiniz demektir. Gerçekte, her bire- yin bir "kendi enflasyonu" var; en çok etkilendiği fi- yat var. Kimi durumlardaysa fiyatlann "toplumsal" yönü; "duyariılığı" öne çıkar. Bugünlerde açıklana- cak olan mart ayı enflasyon oranlan geçen hafta ya- şanan "duyariı fiyat artışlan" karşısındatümüyle "an- lamsız" kalıyor. Geçen hafta, çok yaşamsal iki alanda olağanüstü fiyat artışlan yaşandı. Bunlardan biri gerçekten ya- şama ilişkindir; hastane ve sağlık hizmetlerinin fiya- tı yüzde 100-230 oranında arttınldı. Devlet ve üniver- site hastanelerinin muayene, tahlil, tedavi ve ameli- yat ücretleri iki-üç kat yükseltildi. ilaç fiyatlan da al- mış başını gidiyor. Siz, daha çok "Enflasyonu dur- duruyonjz" türünden nutuklar çekin; yaşam paha- landı, ölüm ise ucuzladı. Kuraldır, yaşam pahalandık- ça, ölüm ucuzlar. Ikinci koriu eğitimdir. Bu hafta sonunda üniversite giriş sınavlannın ilk aşaması yapılacaktır. Aileleriyte birtikte 4-5 milyon kişilik bir kitle, bugünlerden baş- layarak haziran ortalarına dek sürecek bir cendere- ye giriyor. işkence odasına sokuluyor. Ve tam "bu sı- rada" olan oluyor. Üniversite sınavlanna öğrenci ye- tiştiren dershanelerin ücretlerine, yüzde 85 ile yüz- de 120 arasmda değişen oranlarda artış uygulama- ya konuluyor. Zamanlama kusursuz. Ve "eğitimde fır- sat eşitliği" kavramından biraz daha uzaklaşılıyor. Geçenlerde pazarda acı sivri biberin fiyatı 120 bin liraydı. Sivri biber almayabilirsiniz; oysa sağhğınızı sa- tın almak zorunda kalırsanız, varınızı yoğunuzu ver- meye hazırsınız. Ya çocuğunuzun geleceği, eğitimi için neler vermezsiniz ki! Piyasa bunu bilir. Bunun, devletin elinde olmasıyla özel ellerde olması hiç fark etmiyor. Asıl kaygı noktası, hükümetin bu duyarsız- lığıdır; duyarsız kalabilmesidir. Dünyanın hiçbir ülkesinde gıda, sağlık, bannma ve eğitim alanındaki fiyatlar "tümüyle" serbest piyasa koşullanna bırakılmaz, bırakılamaz. "Toplumsal uya- nış" buna izin vermez. Kapitalizmin merkezi New Y- ork kentinde, ne süt fiyatlan ne de kiralar, öyle ken- diliğinden birkaç kat sıçramaz. Hükümet edenlerin, yani yöneticilerin, işlerinin başında; bu konularda dü- zenli işleyen, ödeme gücü olmayanlan da gözeten ya da eşitlikçi anlayışa dayalı bir kamu hizmetini en az düzeyde sağlayan bir yapı oluşturmak gelir. Ülkeyi yönetenler, yoksulu gözetecek anlayiştan çok uzaklar. Ancak, sağlık ve eğitimdeki bu son fi- yat sıçramalannın "nedenlerini" kamuoyuna açıkJa- mak zorundadıriar. Bu sorumluluğu duymalılar. Sa- hi, ne oldu? Hangi maliyet kalemleri bu fiyat sıçra- malanna yol açtı? "KöMü çözûmleri" geçtik, hükü- met "güncer olanın bile hesabını vermezse, neden- lerini açıklamazsa sonuç ne olur? Işsizler gibi hastalar için de açıklanacak ortalama enflasyon oranı hiçbir anlam taşımıyor; çocuklannı üniversiteye giriş kurslanna gönderen aileler için de öyle. Geçen yıl bugünlerde, ünlü "5 Nisan Ekonomik Istikrar Onlemteri" yürürlüğe konmuştu; önlemlerin yıllık sonuçlan aynntılı olarak değertendirilir. Hasta- lanna ve çocuklannın eğitimine bu ölçüde sorumsuz kalabilen bir "hüfcümefetme ya da "yönetim anla- yışı" geçerii olduktan sonra, neyi değeriendirecek- siniz? ••• "Kötümsertiğe hiç gerekyok" diyebilirstniz. Ne gü- zel, savaş ortamında bulunulmasına karşın, borsa havalarda uçuyor. Büyük "ekonomik bunalıma " kar- şın, büyük sermaye ortakltklannın, holdinglerin yıllık kârlan, geçen yıla göre birkaç katına çıkmış bulunu- yor. Kâriardan, faizlerden ve rantlardan vergi alınmı- yor. Hükümetiniz çok uyumlu çaltşıyor. Milletvekille- riniz maaşlannı arttırmaya uğraşıyor. En büyükleriniz, onlarca yakınlanyla dünyayı dolaşıyor. Bunlar sizi mutlu etmeii. Hem ulusal futbol takımımız dünya üçüncüsünü yenmedi mi? Bu yetmez mi? Biz herkesi yeneriz; eğitimde eşitlik anlayışını yok ederiz; insan haklannı boğanz. Demokrasi de ne oluyor? Batı, Hıristiyan, demokrasi istemesine aldımnayın, bize düşmandır. Bir Batı "tuzağı" olan "Europalka" kültür etkinlikleri- ne siyasal nedenlerie katılamayız; ulusal hentbol ta- kımımız Rumlarla maç yaparsa Türkiye, Islam'dan uzaklaşır, yıtalır. Düşünce özgüriüğü mü dediniz; şim- di olmaz. bakın savaşıyoruz; üstelik şeriata da ters düşüyor. Madenlerde insanlan diri diri gömüyoruz; siz hâlâ sağlık harcamalannın akıl almaz artışından mı söz ediyorsunuz? Siz, yüz binlerin işlerinden çıkanldığına, memuria- nn ve işçilerin alım gücünün geçen yıla göre yüzde 40'lara gerilediğine, "eğitilmiş gençlerin işsizliğine", emeklilerin yoksullaşmasına da bakrnayın. Kâr etme- ye bakın, olmazsa faiz kazanın, bu da olmazsa ar- sa-bina rantlanndan pay almaya uğraşın. Bunlann hiçbirini yapamıyorsanız... Aa sivri biber 120 bin TL'ymiş, size ne? Savaşta fiyat sorulmaz. BOTAŞ'a bağımsız KÎT statüsü verildi ANKARA(AA)-Türki- ye Petrolleri Anonim Or- taklığı'nın bağlı ortaklığı olan Botaş (Boru Hatlan ile Petrol Taşıma AŞ), Ba- kanlar Kurulu karan ile bağımsız K.İT oldu. Botaş Genel Müdürû Hayrrttin Uzun, yaptığı açıklamada Botaş1 ın Ba- kanlar Kurulu' nun 8 şubat tarihli karan ile Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklı- ğı'nın bağlı ortaklığı statü- sünden çıkanlarak, teşek- kül halinde yapılandığını söyledi. Uzun. "Botaş, her tûrlü petrol ve doğalgaz fa- aliyeri ile ilgili olarak gö- reviendirildi"dcdi. Botaş'ın 1974tarihinde Irak ham petrolünün Is- kenderun Körfezi'ne ta- şınmasını gerçekleştirmek ûzere lcurulduğunu belir- ten Uzun, statû değişikli- ğinin zamanla genişleyen faaliyet alanı nedeniyle yapıldığını söyledi. Bakanlar Kurulu karan ile KİT haline gelen Bo- taş'ın amaç ve faaliyet ko- nulanna "yurtdışında pet- rol ve doğalga/ın teminine yönelik arama, sontaj, üre- tim, taşıma, depolama ve rafînaj gibi tûm petrol ameKyeleriniyapmak" ck- lendi. Botaş, aynca gerekli ^gördüğü takdirde yurtiçin- de ve yurtdışında ticari şir- kctler kurabilecek. Tüıkı- ye'de ve yabancı ülkelerde kurulmuş şirketlere iştirak edebılecek.
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle