Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 1995 PAZARTESİ
12 DU1YAZI
Alevilerarbk tek ses değilAleviler arasında politik
farklılıklarda doğuran aynş-
malar. özellikle kentlerdekı
Alevi örgütlenmelerine do-
ğal olarak yansıyor. "Alevi-
ler ne Istiyor" gibi oldukça
yalın bir sonıya yanıt arayan
bu dizi için, ister istemez bu
örgütlenmelerin lider, sözcü
ve önde gelenlennin görüş-
lerine başvuruldu.
Kentagırlıklı Alevi örgüt-
lenmesi bugün belli başlı beş
kolda kendini ortaya koyu-
yor.
Gözlemlerimize göre en
yaygın örgûtlenme Hacı
Bektaş Veli Deroeği çevre-
sınde gerçekleşmiş. Genel
merkezi yakınlarda Anka-
ra'ya taşınan Hacı Bektaş
Veli Derneği'nin tstanbul, lz-
mir, Sıvas, Malatya, Mersin
gibi kentler başta olmak üze-
re ülkenin çok yerinde şube-
leri var. Derneğin Genel
Başkanlığı'nı İzmirli, orta
boy bir işadamı yürütüyor:
SebhattinÖzeL Gazi Mahal-
lesi'ndeki çatıştnalardan
sonra televızyon ekranlanna
olaya scnnkanlı yaklaşımı
ve iyi ifade edilmiş demok-
rat görüşlerle çıkan Selahat-
tin Ozel aynı zamanda bir tûr
gayn resmi Alevi federasyo-
nu nıtelığı taşıyan Aİevi
Temsilciler Mectisi'nın de
Genel Sekreteri.
Siyaset partilerde
yapılmalı'
Hacı Bektaş Veli dernek-
lerinde örgütlü Alevilenn
görûşleri özetle şöyle:
"Cemevi, dedelik kuru-
mu, semah, dergâh", Alevi-
liğin olmazsa olmaz bıleşen-
leridir. Bunlann şu ya da bu
biçımde ıkıncilleştınlmesı
ya da yok sayılması Alevi
gerçeğini de ortadan kaldınr.
Politika ilke olarak siyasal
partilerde yapılmalıdır. Bu-
rada politika yapmak üzere
seçilen parti, kışınin kendi
özgûr iradesince belirlenir.
Siyasal tercihlerdeki farklı-
lıklar Alevi kımliğının "ce-
mevi, dedelik kunımu, se-
mah, dergâh" ortak payda-
sında buluşmasına cngel ol-
maz ve bunu olmazsa olmaz
koşul olarak bcnimser.
Siyasal çizgisi ve Alevilik
sorunsalına bakışı Hacı Bek-
taş demeklen ile paralellik
gösteren, ancak coğrafik ola-
rak özgûn bir konumu oldu-
ğundan ayn bir Alevi örgüt-
lenmesi olarak kavranması
gereken Avrupa Bektaşi -
Alevi Birtikieri Federasyoou
Köln merkezli. Başta Fede-
ral Almanya olmak ûzere Av-
rupa'da göçmen işçi olarak
yaşayan Alevilen kapsayan
bu güçlü örgütlenmenin Ge-
nel Başkanı AK Rtza Gülçi-
çek. Gülçıçek aynı zamanda
Türkiye'deki Alevi Temsilci-
ler Mec11sı'nin de Genel Baş-
kanlığını yapıyor. Federasyo-
nun Genel Sekreteri ise Tur-
gu»Öker
Avnıpalılar
Turkfye'de de etfciH
Federai Almanya ve öteki
Avrupa ûlkelerinde yaşayan
Alevilerin Türkiye Aleviliği
üzerinde etkisi ilginç ve güç-
lü. llginç, çünkü 2500 kilo-
metre uzakta olmalanna rağ-
men gerek mali kaynaklan-
nın zenginliğı, gerek yaygın
bir örgütlenmeyi gerçekleş-
tirebilmış olrnalan yüzûnden
Türkiye7
delci Alevi topluluğu
üzerinde özellikle düşnnsd
açıdan yer ycr motor işlevi
taşıyorlar. Aynca gerek tatil
dönemlerinde, gerekse kesin
dönüş yaparak Türkiye'ye
gelen Alevi göçmen işçilerin
Avrupa'da kazandıklan bi-
linç, bilgj ve sermaye biriki-
tnini ülkeye taşımalan Alevi
toplumunu saran kabukJann
çatlamasında pek etkili oldu.
Ozgün Alevi örgütlenme-
leri arasında bir üçüncü kana-
dı ise Pir Sultan Abdal Der-
neği oluştunıyor. Merkezi Ankara'da
olan demeğin ıstanbul başta olmak üze-
re tıpkı Hacı Bektaş Veli Derneği gibi
yurt düzeyinde yaygın bir şube ağı var.
Genel Başkanlan Murtaza Demir, Ali
BaDaz da önde gelenlerinden biri olarak
tanınıyor.
Bir tür sosyalizm
AYDIN ENGİN, AHMET ŞIK,
BÜLENT SARIOĞLU,
YÖRÜKHAN ÜNAL
KentJeşmeyle biriikte bir aynşma süreci yaşayan Aleviler, geçmişteki gibi tek ses, tek yum-
ruk değil. Politik farklılıkiar da doğuran aynşmalar doğal olarak örgütJenmelere de yansıyor.
• Alevi örgütlenmesi bugün belli başlı
beş kolda kendini ortaya koyuyor. En
yaygın örgûtlenme konumundaki Hacı
Bektaş Veli Derneği'nin Genel
Başkanlığı'nı İzmirli işadamı
Selahattin Özel yürütüyor.
• Alevilik sorunsalına bakışı Hacı
Bektaş dernekleri ile paralellik
gösteren, ancak Avrupa'da örgütlü
Avrupa Bektaşi - Alevi Birlikleri
Federasyonu'nun Genel Başkanı AN
Rıza Gülçiçek.
• Alevi örgütlenmeleri arasında
üçüncü kanadı oluşturan Pir Sultan
Abdal Derneği'nin Genel Başkanı
Murtaza Demir, Ali Balkız da derneğin
önde gelenlerinden biri olarak
tanınıyor.
• Dördüncü kol, özgün bir
örgûtlenme olarak ortaya
çıkmamalarına karşın Alevi burjuvalan
diyebileceğimiz kesim. Bu kesimin
bugünlerdeki sözcülüğünü Prof.
Izzettin Doğan üstlenmiş gibi.
• Beşinci kesimi ise dergâh
dernekleri oluşturuyor. Çoğunlukla
yerel bir cemevi ya da dergâha bağlı
olarak kurulan bu derneklere, Alevi
çevrelerinde "Şahkulu dernekleri"
deniyor.
Prof. Dr. Ayşe Güneş Ayata, Alevilerin siyasal gelişimini değerlendirdi:
Deıııokratik kimlik, dinsel yaııı basürdı
Cumhuriyet döneminden önce Osman-
lı dönemi ciddi olarak merkezi ulemaya
dayanıyordu. Sünnı devlet praliği vardı.
Aleviler, Sünni yapıya göre daha kapalı
olarak yaşıyorlardı. Yani 100 yıl önce Ale-
viler kapaiı bir cemaatti. Aleviler ile Sün-
niler arasındaki ilişkiler minımaldi. Ale-
vi lerlc Sünnilerin kanşmalan yeni bır
olay. Daha önce, toplumsal yaşamdan do-
ğan zonınluluklar nedeniyle bu minimal
ilişkiler vardı.
Cumhuriyet döneminde Sünnilenn
devlet içindeki ideolojik etkınliklen kınl-
dı. Aleviler bu laik yapıyı çok büyük oran-
da destekledıler.
Temelde muhalif bir yapıya sahıp olan
bu kesim, cumhuriyetin ilk dönemlerinde
devleti destekledi. Fakat devletin Sünni-
leşmesiyle biriikte, özellikle son 40 yıl
içinde devlet içindeki geleneksel muhalif
konumlannı tekrar kazanmaya başladılar.
Göçle geien örgütienme
Cumhuriyet sonrasında Aleviler ilk göç
eden kesimler arasındadır. Bunun birçok
nedeni olabilir. 1960'larda köyden kente
göç büyük oranda Alevilerdeydi. 1980'li
yıllarda, özellikle 199O'lı yıllarda Alevi
göçü oransal olarak azaldı. 1960'lann gö-
çüyle ılişkili olduğu için Aleviler büyük
oranda örgütlü işçi toplumunun içinde yer
aldılar. Bu tamamen dönemsel bir şeydır.
Eğer Aleviler 60'larda değil de, 90'larda
göç ediyor olsalardı. örgütlü işçi sınıfının
içinde bu kadar çok olmayacaklard). Köy-
Prof. Ayşe Cüneş Ayata
• Demokratik kimlik, Alevilerin
1970'lerde kendi geleneklerini yeniden
yorumlamasıyla biriikte ortaya çıkan bir
siyasi kimliktir. Alevilik bugün gittikçe
artan bir şekilde kendini bu siyasi kimlikle
tanımlamaktadır. Aleviliğin dinsel yönünü
çok bastıran bu anlayış Sünni gruplarla
koalisyon kurmak için de çok olgun bir
kimlik haline gelmektedir.
den kente göçü erken yaşadıklan için de
şımdi ıkili bir yapı oluşmaya başladı.
Birincisi, örgütlü işçi sınıfı ve alt düzey
kamu çalışanlan içinde yeralan Aleviler
zamanla bu ideolojinin, bu sosyal sınıfla-
nn egemenliğinin artmasıyla biriikte et-
kin bir konumdayken, 80 sonrası bu etkın
konumlannı kaybeder duruma geldiler.
Örgütlü işçi sınıfı gücünü kaybetmeye
başladı.
Alevilerin eşitlikçi ideolojisi bu dönem-
de oldu. Yani Alevilerin kendilerinı de-
mokrat olarak tanımlamalan, 60-70'lerde
olmuştur. İşçi ve alt düzey kamu kesım-
leri kendilerinı demokrat olarak tanımla-
dılar, Aleviler de kendi kimliklerini bura-
da buldular. Yani eşitlik, demokrasi ve
benzeri şey ler Alevilerin 1970'lerde ken-
di geleneklerini yeniden yorumlamasıyla
biriikte çıkan bir siyasi kimliktir.
Alevilik bugün gittikçe artan bir şekil-
de kendini bu siyasi kimlikle tanımlamak-
tadır. Aleviler kentte çocukJannı okuttu-
lar ve bu çocuklar da bir demokrat siyasi
kimlik içinde yer aldılar. 80 sonrasında
Alevilerin eğilimi olarak amaçladıklan
sosyal gruplar, Türkiye'de önem kaybına
ugrayan sosyal gruplar oldu. İşçi sınıfı,
eğitim görmüş orta sınıf gibi. 1970'lerde
bunlar daha önemli sınıflardı. Hâlâ bu-
nun sıkıntısını yaşıyorlar.
Yeni kimlik, yeni arayışlar
Demokrat kimlik anlayışı Aleviliğin
dinsel yönünü çok bastıran bir anlayıştır.
Bu anlayış Sünni gruplarla koalisyon kur-
mak için de çok olgun bir kimlik haline
gelmektedir. Alevilik doğuştandır, sonra-
dan Alevi olmak çok az görülür, ancak
demokrat olmak mümkündür. Sünni
gruplarla koalisyon kurmak bu demokrat
kültür bazında mümkün hale gelmektedir.
Onun için bu, Alevilerin ilginç bir siyasi
koalisyon kurma mekanizması haline gel-
mektedir. Gecekondularda yaptığım araş-
tırmalarda Alevi kadınlarda demokrat ol-
duklan konusu üzerinde ağırlıklı olarak
duruyoriar, ancak bu demokratlık lanınıı-
nın içine nelenn girdiğinı tam olarak bil-
miyorlar. Şimdi hâlâ Alevilerin siyasileş-
me süreci ıçindeyiz.
Kamu alanında kaynaşma
Alevilerle Sünnilerin kamu alanında
kaynaşmalan dışında kaynaşma yeri yok-
tur. Bu yaşananlar da kamu alanında kay-
naşmanın birincıl sonuçlandır. Bunlar,
biriikte olmanın gerirdiğı sonuçlardır.
Alevi ve Sünniler 70 yıldan beri gittikçe
artan oranlarda biriikte yaşamaya başlı-
yor. Bazı negatiflikleri, çok zıtiaşmacı,
sertleştirici polıtikalar olarak kullanma-
dıkça, biriikte yaşamada olumsuzluklar
çıkacağını düşünmüyorum. Bu kaynaşma
artacak. Daha çok evlililder olmaya baş-
layacak. Her iki taraf da birbirierinın ge-
lenekJerini daha çok öğrenmeye başlaya-
cak.
Alevilerin kentlerde yaşamaya başla-
masıyla dedelik kunımu da ölmüştür. De-
delik müessesesinin yaşaması için cema-
atin bir arada olması lazım. Bu müessese
kalktı. Çünkü dedelik, efitimle, yetişmey-
le değil, kerametle olur. Aleviler arasm-
da, dedeliğin de kalkmasıyla biriikte de-
ğişik bir eşitlik anlayışı yerleşmeye baş-
ladı. Esasında Aleviliğin özünde hiyerar-
şik yapılar varken, dedeliğin kalkmasıy-
la biriikte eşitlik anlayışı oluştu.
Pir Sultan Abdal Demeği çevresinde
örgütlenen Aleviler, Aleviliği bir tür do-
ğal sosyalizm olarak kavnyor ve yorum-
luyorlar. Bu yönleriyle öteki Alevi ör-
gütleri tarafından yer yer Aleviliğin din-
sel özünü ikinci plana atmakla eleştirilen
Pir Sultan Abdal Demeği çevresi, özel-
likle sosyal demokrat partiler (CHP ve
DSP) için korkulu bir rüya. Alevilerin.
sosyal dcmokratlann doğal av alanı ol-
masının gitgıde zayıflamasında ve Ale-
vilen parti içinde ikinci plana itıp, gene
de onlardan oy beklemenin artık kolay,
hatta mümkün olmadığı bilincinin (kimi
kez de korkusunun) sosyal demokrat li-
der kadrolarda yer etmesinde Pir Sultan
Derneği çevresinin katkısı tartışıfmaz
düzeyde açık. Bir dördüncü kol, özgün
bır örgûtlenme olarak ortaya çıkmama-
lanna rağmen Alevi burjuvalan diyebi-
leceğimiz kesim. Tabanı oldukça cılız,
ancak konumlan gereği güçlü ve medya
destekleri daha da güçlü olan bu kesimin
bugünlerdeki sözcülüğünü Galatasaray
Üniversitesi Devletler Hukuku Profesö-
rü Izzettin Doğan üstlenmiş gibi. Doğan.
Alevilenn DYP'de, hatta gerekirse
ANAP ve RP gibi gerekirse öteki sağ
partilerde örgütlenmelen çağnsı yapa-
rak dıkkati ve Alevi topluluğunun şim-
şeklerini üsrûne çekmiş bir Alevi aydını.
Daha önce (sanınz) Malatya'dan DYP
millervekili adayı oldu. Ancak seçileme-
di. Doğan 'ın bu dizi boyunca sergıleye-
ceğimiz görüşleri, öteki Alevi sözcüler
ile yer yer oldukça sert biçimde çelişiyor.
şahkulu dernekleri
Bu dizi boyunca görüşlerine başvur-
mamız gerektiğini düşündüğümüz beşin-
ci kesimi ise kısaca "grieneksd Afevffik"
diye adlandırabileceğımız dergâh der-
neikleri oluşturuyor. Çoğunlukla yerel bir
cemevi ya da dergâha bağlı olarak kuru-
lan bu demeklere, Alevi çevrelerinde
"Şahkuhı dernekleri'' deniyor. Politika-
ya görece uzak duran bu kesimler Alevi-
lik kültürünün korunmasında oldukça or-
todoks bır çizgi ızliyorlar.
Başlı başına bir Alevilik kolu oluştur-
mamasına rağmen burada Bektaşilerden
de söz etmekte yarar var. "Kent Alevisi"
olarak nitelenen Bektaşiler bu tanımı
hem kabul ediyorlar, hem de ret. Onlara
göre, ki büyük ölçüde doğru, Alevilik
kan bağına dayanan bir ilişki. Alevi ol-
mak ancak Alevi anne babadan doğmak-
la mümkün. Buna karş_ılık Bektaşilik için
böyle bir koşul yok. Ustelik Bektaşi ol-
mak için ille de Şii bir kökenden gelmek
de gerekmiyor. Nitekim Bektaşilıği be-
nimsemişler arasında çok sayıda "Sön-
ni"var. Aynca zorunlu bir not: Bektaşi-
ler için kullanılan kent Alevisi tanımla-
ması Osmanlı Imparatorluğu dönemine
dayanıyor. Bu dizinin dünkü bölümünde
değındiğımız 1950 sonrası kırdan kente
göç eden Alevilikle ilgısi yok.
Şimdi bu önbügiler ışığında "AJeviler
ne tstiyor" sorusuna yanıt aramaya baş-
layalım. Sorduğumuz sorulara Alevi ön-
der ve sözcülerinin yanıtlannı çoğu kez
yorumlamaksızın, art arda getirerek su-
nacağız. Ancak kimi konularda kûçük.
aydınlabcı açıklamalarla araya gireceğiz-
Dizinin bugünkü bölümünde sundu-
ğumuz bir başka yazı ise Profesör Dok-
torAyşeCüneşAyata'nın götüşlerini say-
faya getiriyor. Profesör Güneş, bu dizi-
nin Alevi olmayan, soruna dinsel açıdan
bakmayan bir bilim adamı ve Alevilik
konusunda da bir uzman. Onun görüşle-
rini okuduktan sonra Alevi sözcülerin
yanıtlannı izlemek, sorunun özünü kav-
ramakta çok daha kolay ve verimli
olacaktır kanısmdayız.
Yarın: Alevilerin din-devlet
ili$kilerine bakı$ı
GÖLHİSAR ASLİYE HUKUK HÂKİMLİĞİ'NDEN
Esas No: 1990/274 Karar No: 1995/32
Davacı Hafıme Ekinci vekili Av. Şûkrü Özeren tarafından davalı Tahsin Ekinci aleyhine mahkememize açılan ştddetli geçimsızlık scbebı ile boşanma davasının yapilıp bitirilen yargılaması sonunda;
Burdurıli Gölhısar ilçesi Horzum Mah. nüf. kay. Osman veZaidekızı 3.6.1965 D.lu Hafime Ekınci ile aynı yernûf. kayıtlı Ahmct vc Kültcroğlu23 9.1963 D.lu Tahsin Ekınci'nın boşanmalanna karar verilmiştir.
Davalı Tahsin Ekınci'nın teblıgata yarar sanh ıkamctgâhı bılınmedığınden hüküm özetınin ılan tanhınden ıtıbaren 15 gün içensındc tcmyız edilmediğı takdırde kesınleşmiş sayılacağı ilanen tcbliğ olunur.
Basın. 14055
POLfTİKA VE ÖTESİ
MEHMEDKEMAL
Piraye'nin Yeri Ayn...
Genç şairlik yıllanmızın ilk şiirierinde aşk yoktu,
aşktan biraz ötede dururduk; dersimiz özgürlük ve
emekçilerdi. Gel gör ki, Nâzım Hikmet'in Ankara
Soğukkuyu hapisanesınde yazdığı "Bugün Pazar"şi-
iri eümize geçti, aşk şiirlerinin varlığından o zaman ha-
berimiz oldu. Nefıs bir şiirdir "Bugün Pazar".. bir bö-
lümünü buraya alayım:
Bugün pazar.
Bugün beni ilk defa güneşe çtkardılar.
Ve ben ömrûmde ilk defa gökyüzünün
bu kadar benden uzak
bu kadar mavi
bu kadar geniş olduğuna şaşarak
kımıldamadan durdum.
Sonra sayg/yla toprağa oturdum
dayadım sırtımı duvara.
Bu anda ne düşmek dalgalara,
Bu anda ne kavga, ne hüm'yet, ne kanm
Toprak, güneş ve ben
Bahtiyanm.
O zamana kadar biz Nâzım'ın özgürlük şiirlerini bi-
liyor, aşktan söz eden şiiriennı kınıyorduk. Aşk şiirle-
rini görünce bu şiirleri kime yazar diye düşünüyor-
duk. Aşk şiirlerini eşi Piraye'ye yazdığını ögrendik.
Nâzım bunlan yazmasa nereden bilebiiirdik... Cahrt
Srtkı, "Nâzım Ağabey hapislerde çürür" diyordu.
Nâzım Ağabey hapislerde çürüyordu.
Sonradan ögrendik ki Piraye Nâzım'ın eşiydi, son-
radan dost olacağımız Memet Fuat'ın annesrydi.
Nâzım'a ait her şey ilgi alanımızın duvarian ıçindey-
di.
Şükran Kurdakul'a göre, "Yetiştiğimizyıllar Pira-
ye bizim de aşk sımgemızdi. 1940'larda Piraye'nin
bizim de aşk simgemiz olması Nâzım 'ın içimize işle-
yen şiirinden kaynaklanıyordu."
Yıllaryıllan kovaladıkça Nâzım'ın şiirierinde Piraye
adına çok rastlayacak, onun bölünmüş bir parçası gi-
bi olacaktık.
Nâzım, Piraye'ye çok şiır yazmıştır. Hatta Piraye,
Nâzım'ın, karanlık günlerde tek tesellisi olmuştur.
Mektuplannı almış şiirleştirmiştir. Hapsanede Nâzım
eskidikçe, Piraye de eskimiştir. Işin içine eskime gi-
rince başka kadınlar da girmiştir. Yıllar ona kadın da-
yandıramamıştır.
Nâzım, çok kadınlı bir şair miydi? Bu soru ortaya
çıktıkça tartışılabilir. Şurası bir gerçektir ki Nâzım'ın
hayatında birçok kadın olmuştur. Her kadının bır şi-
iri, her şiirin de bir kadını vardır. Buna bir aşk resmi
geçidi denir.
Nâzım'ın, "Kalbimin kızıl saçlı bacısı" dedıği Pira-
ye 80'lerinde öldü, Nâzım 60'lannda.
Bir şair, "En güzel baharşiiheri, çıtır çıtıryanan so-
ba başında yazılmıştır" der. Aşk, çevınsi olmayan bır
şiirdir.
Nâzım'ın çocukluk ve gençlik arkadaşı Vâlâ Nu-
rettin, kitabına "Bu Dünyadan Nâzım Geçti" adını
koymuştur. Gerçekten aşkian, seruvenlen, yazgısıy-
la bu dünyadan Nâzım geçmiştir.
Kadınlar da geçmiştir.
Belli kı Piraye'nin yen ayndır.
Mavi gözlü dev, mini minnacık bir kadın seviyon
fakat sevdiği mini minnacık kadın Piraye değildir.
Nüzhet Hanım otduğu söylenir. Piraye, Nâzım ve
Nüzhet'in yerieri ayndır.
B U L M A C A SEDAT YAŞAYAN
SOLDANSAĞA:
1/ Yumak halin-
deki ıplıği çile
yapmada kullanı-
lan ıki kollu tahta
araç. 2/" sen
1 2 3 4 5 6 7
üzüldükçe ve ol-
dükçe yaşarsın"
(Faruk Nafiz
Çamlıbel)... Ce-
hennem. 3V Bir 6
kimsenin, başka- j
lan tarafından do-
kunulmaması ve 8
saygı gösterilmesı g
gereken ıffeti...
Eski Türkler'de hastalıklan
ıyileştirmek için okunan
dua. 4/ Eskiden şairi bilin-
meyen şiirlerin altına yazı-
lan sözcük... Yüz, çehre. 5/
Üst görcvlınin yanında bu-
lunan lumseler. 6/Birnenk...
Hastalıktan kurtulma, iyileş-
me. 7/ Çanakkale Savaşla-
n'ndadöktüğü mayınlaria ûç
duşman zırhlısının batması-
nı sağlamış gemimiz... Bır
bağiaç. ^Kuzey Afnka'da yetişen birmeşe türû... Bir mak-
yaj malzemesi. 9/ lçel ilınde bir ılçe... Sporda bir rekoru yi-
neleme anlanunda kullanılan bir terim.
YUKARIDAİN AŞAĞIYA:
1/Çobanpüskûlü de denilen bır süs bitkisı. 2/Antalya'nın
bir ılçesı... Koyun yavrusu. 3/ Açıklanamayan ya da çözû-
lemeyen şey... Bulunulan yerden daha yüksekte kalan düz-
lûk. 4/Şarkı, türkû... Bir çembenn içınde kalan dûzlem par-
çası. 5f Yiyecegı ortaklasa sağlanan toplantı. 61 Güzel ko-
kular. 7/Şarkının sert bır biçimde vurgulandığı disko müzik
üslubu... Iki borunun bırbinne birleştinIdiği yer... Bir no-
ta. $1 Uydurma söz. 9/Uzun ve kıvnk boyunlu bir su kuşu...
Yapraklan salata olarak yenen baharlı bir bitkı.
TASFİYE HALİNDEKİ SA URLA
MELTEM YAPI KOOPERATİFİ'NDEN
ARSASATIŞI
Kooperatifeait, Uria, tskele Mahallesi, Gebeş Çift-
liği mevkiinde 2 pafta, 847 (6) ada, 1 parsel, 329 m2,
164.500.000.- lira muhammen bedelîi ve aynı mev-
kide 2-3 pafta, 5 ada, 72 parsel 2000 m2, imar plan-
lannda yaklaşık 500 m2'lik kısmı yola terk görülen,
oldukça eğilimli, manzarası iyi, ınşaat yapım koşul-
lan biraz zor, aynca parselin smınndan enerji nakil
hattı geçmekte olan bu parselin muhammen bedeli
1.500.000.000.- liradır. Bu iki arsa, memuriuğumuz-
ca açık arttırma ile satılacaktır
Satış 08.05.1995 günü saat 14.00'te Jzmir, Ziyagö-
kalp Bul. 1399 Sok. 14/5'te yapılacaktır. Arttırma
muhammen bedelin % 75'inin altında kalması halin-
de satış, 18.05.1995 günü aynı yerde ve aynı saatte tek-
raıianacaktır. thaleye katılacak olanlar muhammen
bedelin % 7.5'i oranındaki teminatı, memurluğumu-
zun Egebank Alsancak (lzmir) Şubesi'ndeki 1027671
numaralı hesabına yatırdıklanna dair belgeyi veya
muteber bir bankadan alacağı tcminat mektubunu me-
murluğumuza ibraz edeceklerdir.
thaleyi kazanan, KDV, ilan ve ihale masraflannı
peşin ve arsa bedelinin tamamını da yirmi gün içinde
yukanda belirtilen banka hesabına yatıracaklardır.
Aksi halde teminatı kooperatıfe irâd kaydedılecektir.
Kooperatıf arttırma ve eksiltme kanununa tabi değil-
dir.
Tasfiye menıuru
Halid TKKKlJ
Basın 14341