Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 3 NİSAN 1995 PAZARTESİ
HABERLER
Düşünceye
hoşgörü, eyleme
hoşgöpü...
• ANKARA (Cumhuriyet
Bürosu) - Cumhurbaskanı
Vekili ve TBMM Başkanı
Hüsamettin Cindoruk,
düşünceye hoşgörü ıle
eyleme hoşgörünün
aynlması gerektiğini ileri
sürerek, "Demokrasiyı
ortadan kaldırmayı
sağlayacak birtakım güç
kullanımlanna karşı
hoşgörü kendini ortaya
koyamaz. Bunun dışındaki
bütün düşünceler, düşünce
suçu oluşturmamalıdır"
dedi. Cindoruk, Birlik
Vakfi'nca düzenlenen
" Demokrasi ve Hoşgörü"
konulu panelde bir
konuşmayaptı.
Suudiler 3 ayda
62 kışıyi
idametti
• DUBAİ(AA)-Suudi
Arabistan'da dün dört kişi
daha başı kesilerek idam
edildi. tçişleri
Bakanlığf ndan yapilan
açıklamada, ırza geçme
suçundan bir Suudi
Arabistan yurttaşı ile
uyuşturucu kaçakçısı iki
Pakistan ve bir
Afaganistan yurttaşının
idam edijdiği bildirildi.
Resmi olmayan rakamlara
göre Suudi kırallığinda
yılbaşından bu yana geçen
üç ayda idam edilenlerin
sayısı 62 ile rekor düzeye
ulaştı.
TRTye
ısmarlama
progpam uyarısı
• ANKARA (ANKA)-
Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu,
TRT'nin dışanya
ısmarladığı yapımlarla
ilgili yaptığı
sözleşmelerde, yapımcı
firmanın sözleşme dışı
hareket etmesi durumunda
ödeme yapmama ya da
eksik ödeme yapma
etkisi olması gerektiğini
bildirdi. Yüksek
Denetleme Kurulu'nun
TRT raporunda,
kurumun dışanya
ısmarladığı yapımlarda
zaınan zaman zarara
uğradığı kaydedildi.
Gazeteciler Için
bir vakıf daha
• ANKARA (ANKA)-
Gazetecilerin danışma ve
yardımlaşması için bir
vakıf daha kuruldu. Türk
Basın Birliği Genel
Merkezi'yle. Rahmi
Turan ve Kemal Kınacı
gibi tanınmış gazetecilenn
de kuruculan arasında
yer aldığı Basın Birliği
Mensuplan Yardımlaşma
Vakfi Istanbul'da
oluşftıruldu. 500 milyon
lira nakit malvarlığıyla
kurulan vakfın, üyelerinin
mesleki, ekonomik.
sosyal ve kültürel
gereksinimlenni
karşılama. karşılıklı
dayanışma ve
yardımlaşma amacına
yönelik faaliyet
göstereceği bildirildi.
Çiller'den kabir
zfyareti
• İstanbul Haber Servisi -
Başbakan Tansu Çiller, 40
gün önce vefat eden annesi
Muazzez Çiller için
Boğaziçi'ndeki yalısında
mevlit okuttu. Başbakan
Tansu Çiller ATA uçağı ile
dün Istanbul'a geldi.
Çiller'i Atatürk
Havaalanı'nda İstanbul
Valisi Hayri Kozakçıoğlu.
İstanbul Emniyet Müdürü
Necdet Menzir ve partililer
karşıladı. Başbakan Çiller
daha sonra 40 gün önce
vefat eden annesinin
Zincirlikuyu'daki mezannı
ziyaret etti. Ziyarette
Tansu Çiller'in oğlu Berk
Çiller de bulundu. 7 hoca
mezar başında dua okudu.
Dualardan sonra Başbakan
Çiller. annesinin ve
babasımn mezarlanna su
döktü.
Pasaportumu kaybettim,
hükümsüzdür.
SUATKOZLUKLU
Murat Karayalçm, 18 aylık genel başkanlık dönemini Cumhuriyet'e değerlendirdi:
Orgütleıımeyi yapatnadnn
Onemlİ İŞİer yaptim Özellikle 18 mayıs
kararlanndan sonra partide çok önemli
şeyleri yaptığımı ifade edeyim. Türk siyasi
tarihinin hiç görmediği, bizim de hiç
yapmadığımız bir büyük eğitim projesini
hazırladım. 384 bin kişinin eğitilmesini
öngörüyordu.
ÖPgÜt deVPİmİ Projeye göre her sandıktan üç
tane Atatürkçü - demokrat militan
yetiştirilmesini hedef olarak almıştık. SHP'de
Türk siyasi tarihinin hiç görmediği bir örgüt
devrimi yerine getirilecekti. Ancak ben
örgütlenmeyi ve örgütte gereken devrimi
ANKARA (Cumhuriyet Bü-
rosu) - Eski SHP Genel Başkanı
Murat Karavalçın. özellikle 18
mayıs kararlannın ardından par-
tide önemli çalışmalar yaptığını,
ancak örgütlenmeyi gerçekleşti-
remediğini söyledi. Parti içi eği-
tim projesinin Türk siyasi tarihi-
nin hiç görmediği, SHP'nin de
hiç yaşamadıği boyutta bir prog-
ram olduğunu belirten Karayal-
çın. "Her sandıktan üç tane Ata-
türkçü, demokrat militan vetişti-
rilmesini hedef olarak almıştık.
SHP'de bir örgüt devrimi yerine
getirifecekti*%
dedi.
Karayalçın'ın Cumhuriyet'in
sorulanna verdiği yanıtlar şöyle.
- Partideki demokrat yaklaşı-
mınızın pahahva mal olduğunu
düşünüyor musunuz?
- Ben o kanıda değilim. Insa-
nın demokratlıktan bir olumsuz-
luk vermemesi gerektiğine ina-
nıyorum. Partide çok önemli
şeyleri yaptığımı da bu arada ifa-
de edeyim. özellikle 18 mayıs-
dan sonra. Bir defa Türk siyasi
tarihinin hiç görmediği, bizim de
hiç yapmadığımız bir büyük eği-
tim projesini hazırladım. 384 bin
kişinin eğitilmesini öngörüyor-
du. Demokrasınin. Atatürkçülü-
ğün militanlarının yaratılmasını
amaçlıyordu. Her sandıktan üç
tane Atatürkçü, demokrat mili-
tan yetiştirilmesini hedef olarak
almıştık. 17 milyar liralık bir
projeydi. Bu projeyi hazırladım
ve uygulamaya başladık. Bunlan
bundan sonra devam ettirirler.
Hasanoğlan'da 5 hektarlık bir
alan aldık ve oraya da parti oku-
lu yapmak istiyorduk. Hasanoğ-
lan, ilk Köy Enstitüleri'nin ku-
rulduğu yerlerden birisidir. Bu-
nun da projesini hazırladık.
Mimari proje hazırlandı. 25
ağustosta Hacıbektaş şenliğinin
yapıldığı gün Merkez Yürütme
Kurulu'nun onayını aldık bu
projeyle. Dolayısıyla eğitim ko-
nusundaki çalışmaian son dere-
ce önemsiyorum.
II başkanlan kurulu
Ikincisı parti tüzüğünde olma-
makla birlikte il başkanlan kuru-
lu oluşturdum, iki ayda bir baş-
kanlanmız Ankara dışında top-
landılar. Hem ülkenin günde-
mindeki konuları tartıştılar, hem
yaklaştılar. kaynaştılar, hem de
her toplantıda parti programının
bir bölümünü ele alıp tartıştılar.
Bunu çok önemsiyorum. Bizde
insanlar parti programından çok,
beğendikleri okuduklan köşe ya-
zarlanndan esinleniyorlar. Parti
programında ne yazdığı değil de
yapamadım.
Mustafa Balbay'ın ne yazdığı
onun için daha çok önem taşıyor.
Kuşkusuz herkes yalnızca parti
programından etkilenme duru-
munda değil. Özellikle çok sayı-
da aydının yer aldığı partinin de
insanlan okudukları, beğendik-
leri. istedikleri yazarlardan etki-
lenmeleri de söz konusu olabılir.
Ama parti programı parti prog-
ramıdır. Bunu herkes bilmelidir.
Ikincisi içine sindirmelidir,
üçüncüsü savunmalıdır. Yani ay-
nı partide yer alan insanlann ay-
nı konuda birbirlerinden çok
farklı şeyler söylemeleri son de-
rece yanlış. bunun giderilmesi
için il başkanlan platformunda
kullandık. il baskanlanmız kendı
aralannda her toplantıda progra-
mımızın bir bölümünü tartıştılar.
Onun hemen ardından ilçe
başkanlan platformu geliyordu.
600 küsur ilçe başkanıyla 2 ayda
'Zeynebimlegururduyuyorum'
Gazi'de öldürülen Zeynep'in babası kızının aynmcılığa karşı olduğunu söyledi
MİYASE İLKNLR
Gazi Mahallesi'nde vurulan
Zeynep Poyraz'ın babası. eviat
acısını daha önce tatmasına rağ-
men konuşurken yıne de sesi titri-
yor, gözyaşlanna hakim olamıyor.
Kızına çok düşkün olduğunu söy-
lüyor. "Zejnebim duyarlıydı, o
küçük yüreğine ne sevgiler sığdı-
nrdı bilir misin? Irkçıkğa, aynm-
cılığa karşı, vurtsever, pırıl pırıl
bir gençti. Alevi olduğumuz için
mahallede bizinıle konuşmayan
insanlarla bile mükemmel bir di-
yaloğu vardı. tşte öyle birini vur-
dular" diyor Cemal Pq>Taz.
Zeynep Poyraz 1970 yılmda Sı-
vas Kangal'da doğuyor. İstanbul'a
annesinin kucağında geldiğinde
henüz 1 yaşındadır Zeynep. Baba
Cemal Poyraz. çalışmak için gitti-
ği Almanya'da ilk evlat acısını ta-
dıyor. Büyük oğlu, 1985 yılında
amcasının yanında çalışırken
elektnğe kapılıp ölüyor. Dört ço-
cuğundan geriye üçü kalıyor. Zey-
nep'i de Gazi Mahallesi'nde yitir-
dikten sonra geriye kalan iki ço-
cuğuna sıkı sıkı sanlıyor.
Liseyi bitirdikten sonra üniver-
siteye gırmeye çalışan Zeynep,
aynı zamanda da evlerinin altında
bulunan marketi çalıştırmada ba-
basına yardımcı oluyor. Mahalle
halkı ile sıcak ilişkiler kuruyor
Zeynep. Mahallede sevmeyen yok
neredeyse. Toplumsal konulara
duyarlı mı duyarlı. Her konuda
ezilenin yanında yer alıyor.
Gazi Mahallesi'nde olayların
çıktığı 12 Mart gecesı babasını
yatağından kaldınyor: "Baba ça-
buk kalk, uyumanın sırası degil.
Gazi Mahallesi'nde kahvelerimizi
taramış, insanlarımı/ı öldürmüş-
ler. Oraya gitmelhiz. Halk sokağa
dökülmüş. Bu insanlann yanında
olmak zorundayız. Amcam ve ha-
lamlar da şimdi korkmuşlardır.
Oniara da uğranz."
Baba-kız aceleyle evden çıkı-
yor. Akrabalarını alarak iki ara-
bayla Gazi Mahallesi'ne hareket
ediyorlar. Polis mahallenin gırişi-
ni kapatmıştır. ancak Zeynep ve
babası. mahallenin yabancısı ol-
madığından Sultançiftliği yolun-
dan giriyorlar. Önce amcaoğlunu
buluvorlar. Taranan kahvelerden
Gazi Mahallesi'nde öldürülen Zeynep, çok sevdiği amcasıvla.
birinde oturduğu
için korkulu saat-
ler yaşayan kuze-
nini sakinleştirdik-
ten sonra halkın
arasına karışıyor-
lar. Kızının son
gecesini babası tit-
rek sesiyle anlat-
maya koyuluyor:
"Yeğenim çok
korkmuştu. Ölüm-
den kılpayı kurtul-
muş. Önünde di-
rck olmasavmış
kurşunlar ona isa-
bet edecekmiş.
Mahallede her ta- Baba Cemal Poyraz "Kıam
râf >ânıwrdu", or- gerçek bir yurtse^rdi" diyor. m ı
talık cehennem gibiydL Zeynep'le Çflnkü Zeynep karar vermişti bir
düşkün olduğu
için hiçbir za-
man kırmak is-
temezdi. Peki
babacığım, dedi
ve eve geldik.
Ertesi gün beni
üzmemek için
saat 13.00'e ka-
dar evde kaldı.
Annesine tele-
fon açıp 'Ben
Gazi Mahalle-
si'ne gidiyo-
rum. Babama
söylersın" de-
miş. .Gitme de-
menin bir anla-
olma/dı.
önce haJkı sakinleştirmeye çalıştık.
Ama o koşullarda kimsenin kim-
seyi dinlemesi söz konusu olamı-
yordu. Sonra da Zeynebimle bir-
likte, ateş yakıp etrafında marş
sövleyen gençlerle birazcık otur-
duk. Eve gidelini dediğimde, Zey-
nebim kalmak istediğini, en azın-
dan sabah cenazeler kalkıncaya
dek burda kalacağını söyledL Ben
izin vermedim. Kızım bana çok
kez. Onu bağlasan durmaz. ama
yine de bizleri üzmemek için saat
13.00'e kadar beklemişti. Gazi'de
yürii>üş yaparken, bir görgü tanı-
ğının ifadesine göre, inşaabn tepe-
sinden bir polisin açtığı ateş sonu-
cu vurulup yere düşüyor. Arka-
daşlan onu almak istiyor, ancak
polisler izin vermiyorlar. Sonra
halkın püskürtmesi sonucu polis
geri çekilirken Zeynomu kurtanp
taksiyle hastaneye götürüyorlar.
Bana önce telefonda 'Zeynep"e
benzer birini sedyeye koydu-
lar'dcndiğinde öldüğünü düşün-
düm. Ancak telefon eden akraba-
lanmiA korkmamanu. sadece ya-
ralı olduğunu sö> lediler. Ardından
ikinci telefon geidiginde ölüm ha-
beri \erildL Zeynebim bizi bıraiup
gitmişti.'"
Olay günü markette çalışırken
yüreğinde korkunç bir sıkıntı ol-
duğunu, mutlaka kötü bir şey ola-
cağını hissetiğini söyleyen Cemal
Poyraz, "Ben de Gazi'ye gitmek
isterdim. Ama işim çoktu. Yoksa
kızımı tek bırakmazdım. Beraber
olsaydık belki onu çabuk kurtanr-
dun" diyor.
Zeynep Poyraz'ın cenazesi. Ga-
zi Mezarlığı'nda, Türkiye Ihtrtalci
Komünistler Birliği'nin (TİKB)
bayrağına sanlarak defnedildi.
tkitellı basınına. televizyonlara ve
polise kullanacak malzeme hazır-
dı. "Bunlar Alevi mi?", "İşte pro-
vokatörler"diye başlıklar atıldı.
Babasına Zeynep'in TİKB'li olup
olmadığını soruyoruz:
TİKB bayrağına sardıklarını
görmedim. Çünkü bizi mezardan
uzakta tutrular. Bu sivasetin sem-
patizanı olup olmadığını da bilmi-
yorum. Gençtir, olabilir de. Bunun
yadırganacak bir tarafını göremi-
\oruın. Sınıf mücadelesine inanan
biriydi Zeynep. Ne canKdi, ne hır-
sı/dı, ne de katil. Kimseyi öldür-
medi, polisi yaralamadı, bir yeri
soymadı, kimse\e ihanet de crme-
di. Babası olarak ben bunlan biK-
yorum ya, bu da bana yeter. Zey-
nebimle her zaman gurur duy-
dum. Şimdi de duymamam için
bir neden yok."
Kurşun Zeynep Poyraz'ın omu-
zundan gırip belinden çıkıyor. Bu
da babasımn öne sürdüğü "Yük-
sek bir inşaabn tepesinden kızuna
kurşun sıknuşiar" tezını doğrulu-
yor. Derbent'teki evınde baba Ce-
mal Poyraz, bir yandan kızının
yüreğını yakan ateşiyle yanarken
öte yandan ölenlerin yardıma
muhtaç ailelerinı düşünüyor. On-
lar için yardım toplanması konu-
sunda bizden destek istiyor. Ölen-
lerin ailelerini tek tek dolaşmış
Cemal Poyraz. Şimdi artık kızının
anılanyla yaşayacağını söylüyor.
bir aynca bir araya gelmeyi dü-
şünmüştüm ve SHP'de deyim
yerindeyse bir örgüt devrimi
gündeme getirilecekti. Örgüt
emekçisi, taban laflan falan çok
sık kullanılır. ama onlarla parti
yöneticileri kongrelerden kong-
reye ya da kurultaylardan kuru-
taya bir araya gelirlerdi. Oysa iki
ayda bir genel başkanın.
MYK'nin. isteyen parti meclisi
üyesinin il ve ilçe baskanlanyla
bir araya gelmeleri gerçekten bir
örgütün patlaması, örgütün ağır-
lığını koyması anlamına gele-
cekti. Ve buna ihtiyacım vardı.
Yani Ankara'da ortaya çıkan bu
yapılanmalann olumsuzluklannı
ben örgütümle aşacağımı görü-
yordum. Bu son derece önemli.
Bir defa bunu yaptık. Bir dergi
çıkarmaya başladık, bir dergiye
destek verdik. Yayım konusunda
bir radyo projesi hazırladık, ama
onu uygulama olanağım
bulamadık. 15 büyük ilde
başlayacaktık, bir şirket
aracılığıyla, bir şirket kura-
rak onun bütün çalışmaian
tamamlandı. 15 ilde hem
genel merkezin gönderdiği
kasetlerin hazırlanması
hem de yerel açıdan önem
taşıyan konulann gündeme
getirilmesi sağlanacaktı.
Yapamadım, örgütlen-
mede yapamadım. Proje-
nin problem odaklarında
örgütlenme yani yatay ör-
gütlenme, merkeziyetçi ör-
gütlenme modeli dediğim
şey. Fakat şunu söyleye-
yim, ben eylülde genel
başkan oldum, ekım ayında
partinin on yıllık hesaplan-
nı döktüm, kasım ayında
solda birlik çalışmalarını
yiirüttüm, basanlı olamadı
ve aralık ayından Itibaren
de yerel yönetim seçimleri-
ne hazırlandım.
Ardından 5 nişajtı, İŞ
mayıs gerdi, 10 temmuzda
yenileme seçimleri geldi.
Benim yatay örgütlenmeyi
proje ve problem odakla-
rında örgütlenme calışma-
smı doğrudan izlemem ge-
rekiyordu, hatta örgütü çok
iyi bilen Sayın Süleyman
Genç'ten ricada bulundum,
birlikte çalışalım diye ve
Sayın Süleyman Genç ile 5
yerde yatay örgütlenmenin,
proje ve problem odakla-
rında örgütlenmenin ör-
neklerini vermeye hazırla-
nıyorduk. 5 yer seçildi. Bu-
nun içinde Bakırçay Hav-
zası vardı. tzmir'in, özel-
likle Bergama'nın da için-
de bulunduğu o yerin o
bölgenin Menderes havza-
sının.
Ben Erzurum'u çok ısti-
yordum. Erzurum bölge-
sinden bir örnek almıştık,
bir de Kerkük vadisıni
önemsiyordum, Gümüşha-
ne, Bayburt çevresini, o
bağlamda çok önemsiyor-
dum. Bunu ancak ağustos-
ta yapacaktım, fakat ondan
sonra bu solda birlik çalış-
maian ağustos ayından ıti-
baren gündeme geldi. O bir
eksikliktir. ama onu yapa-
cak zamanım olmadı. En
azından onu söyleyeyim.
Parti içindeki olumluluk-
lan ve olumsuzluklan böy-
lelikle ıfade ettim.
BÎZ BtZE
ERDAL ATABEK
İnce Düşünce...
"Ince düşünce" diye bir deyişimiz vardır. "Karşı-
sındakini incitmemek için susmak, uygun düşe-
cek biçimde konuşmak, bilmiyormuş gibi davran-
mak" anlamlanna gelir. Böyle davranmaya da ne-
zaket, terbiye, efendilik, çelebilik deriz. Buraya ka-
darı iyidir, ama bu davranışın arkası böyle gelmez.
Birinin yüzüne "ince düşünce" nedeniyle söylen-
meyenler, onun olmadığı yerde alay ederek, aşa-
ğılayarak, yerden yere vurarak söylenir. Görünüş-
teki bağlılığın yerini de arkadan çevrilen entrikalar,
kurulan kumpaslar alır. Yüzüne söyleyemediğini
arkadan söylemek, açıktan yapamadığını gizliden
yapmak, "şark kurnazlığı" denilen bozuk bir dav-
ranıştır. Bu davranışın bozukluğunu örtmek için
bulunan bahane de "Gerçekleri söylemek için or~
tamın ve zamanın uygun olması gerekir" biçimin-
deki asıl yalandır. Çünkü "gerçeklerin, her zaman,
her yerde söylenmesi gerekir". Gerçeklerin söy-
lenmesi için de "kimin hoşuna gidip gitmeyeceği-
ne bakılmaz". Eğer gerçekleri söylemek yerine
yutkunup da "uygun yer, uygun zaman, uygun ki-
şi" aranıyorsa susma yalanına adım atılmış de-
mektir.
Söylenmesi gereken bir gerçek de "özgür dü-
şünce, insan hakları, demokrasi" gibi sözü çok
edilen kavramların bizim iç dinamiğimizden gel-
mediğidir. Hoşumuza gitse de gitmese de kabul
etmeliyiz kı, bu üç kavram da bize dışımızdaki
dünya uygarlığından gelmektedir. İç dinamikleri-
mizin böyle bir güç taşımamasından dolayı bu üç
kavramı da özümseyemiyoruz, benimseyemiyo-
ruz, ıçimize sindiremiyoruz.
Bu yazıyı yazdığım 1 nisan günü, insanlann bir-
birine "1 nisan şakası" yaptıkları yılın tek günü.
Kimsenin birbirine şaka yapacak hali yok ya, ga-
zeteyi açınca (Cumhuriyet'i demeliyim) Istanbul'da
görev yapan 997 üniversite öğretim elemanının
Cumhurbaşkanı'na, Başbakan'a, bakanlar ve parti
liderlerine bir dilekçe gönderdiklerini gördüm. Di-
lekçede, düşünceye özgürlük isteyerek "Düşün-
cenin suç sayıldığı bir ülkede, bilim ve sanatın ge-
lişmesi olanaksızdır" deniliyor. Sizin de içiniz bur-
kulmuyor mu? Özgür bilimin kaynağı olması gere-
ken üniversitenin toplumu yöneten siyasetçilerden
"Düşünce özgür olmalıdır" diye dilekte bulunma-
sı, size de çok şey anlatmıyor mu? Bu dileğe de
ülkedeki bütün üniversite öğretim elemanlarının
katılacağını sanmıyorum. Üniversite Öğretim Üye-
leri Derneği Başkanı Prof. Dr. Burhan Şenatalar,
hayatını çağdaş uygariık için yaşamış bir kişi ola-
rak üniversitenin durumunu daha iyi bilir. "Isteme-
zük"çü\er her zaman daha çoktur ve hemen, "Ca-
nım, ülkenin bu durumunda sırası mı?" diyecek-
lerdir. "Ülkenin durumu her zaman naziktir",
"Böyle şeylerin sırası değildir", "Bunlann şimdi
yeri yoktur". Ülkenin nazik olmayan bir durumu
bulunursa, sırası gelirse, yeri olursa elbette dü-
şünce özgürlüğü de olacaktır. Siz şimdilik "ince
düşünce" ıle idare edin bakalım.
• • • >
"Düşüncenin suç sayıldığı bir ülkede, bilim ve
sanatın gelişmesi olanaksızdır." Bu doğruya baş-
ka doğruları de eklemek gerekiyor. Düşünce suç
sayılırsa tanm da gelişemez, endüstri de gelişe-
mez, hizmetler de gelişemez. Turizm de gelişe-
mez, politika da gelişemez. Kaliteli hiçbir şey üre-
temezsiniz. Dışanya mal satamazsımz. Ticaret ya-
pamazsınız. Kentler kuramazsınız. Doğru bir ileti-
şim içinde olamazsınız. Uygar bir trafik düzeni ku-
ramazsınız. Nitelikli eğitim yapamazsınız. Çağdaş
basınınız, çağdaş radyolarınız, çağdaş televizyon
yayıncılığınız olamaz. "Çağdaş" diye bilip bilece-
ğiniz, yanm yamalak kullanacağınız "ithal teknolo-
y7"dir.
Özgür düşünce kültürünüz olmadığı zaman, bü-
tün bunlan nitelikli biçimde yapabilmek, sadece
lafını edip durduğunuz bir hayal olur. Yaşadığımız
gerçekler de bunlar değil mi?
• • •
Geçen gün İstanbul Teknik Üniversitesi'nde
"Gençlik ve Yaratıcılık" konusunda konuşurken
"Yaratıcılığın bir ayağı özgürlüktür, öteki ayağı ce-
sarettir" demiştim. Bir toplum özgürlük ve cesare- •
ti desteklemiyorsa orada "yaratıcı kişilik" oluşması
rastlantılara bağlı kalır. Öyle bir toplumda, ancak
özel kişilikler bu koşulları aşıp kendi yaratıcı gücü- '
nü geliştirebilir. ;
Ama 21. yüzyıl, sadece "yaratıcı" olanlann üreti-'
ci ve yönetici olacağı başka bir yüzyıldır. Yeni yüz-'
yıl, sadece rakamı değil, niteliği de değişik bir yüz-
yıldır. Geçmiş yüzyıllann başarılı saydığı " uygula-
yıcı insan" tipi, yeni yüzyılda "tüketici ve yöneti-
len" olacaktır. Dünya toplumlan, giderek keskinle-
şen çizgilerle "üreten ve yönetenler" ile "tüketen
ve yönetilenler" olarak birbirlerinden aynlacaklar-,
dır.
Bu kafayla dünyanın neresinde yer alacağımızı •
anlamak çok zor mu acaba? ^
Mesut Yılmaz, ekonomik önlemlerin birinci yılını Cumhuriyet'e değerlendirdi: ERDAL INONU YURT DIŞI GEZISIINE BAŞLADI
'5 Nisan, 24 Ocak'tan beter' Yanhş anlamaları önleyeceğim
FedakârfeUar bOfa gittj ANAP Iıden Yılmaz, son bir yıl içinde
yurttaşlann sırtına 3Ü0 tnlyon lira zam, 70 trilyon lira vergi yükü
bindirilmesine karşın enflasyonun 2 kat arttığına, ekonomik
büyümenin eksi 7"ye gerilediğine dikkat çekti. Yılmaz, "Türk
ekonomisi GSMH olarak 30 milyon dolar küçüldü" dedi.
değerlendirdi. 300 trilyon liralık
zam, 70 trilyon liralık vergi yükü-
ne karşın. enflasyonun 2 kat art-
ması, ekonomik büyümenin artı
7'den eksi 7'ye gerilemesini "re-
zalet"olarak niteleyen Yılmaz.
"Hükümet hâlâ basanlı olduğunu
söylüyor. \'ani miUeti aptal yerine
koyuyorlar" dedi. Dar ve sabit ge-
lirİilerin üstlendikleri tüm feda-
kârlıkların boşa gittiğini savunan
Yılmaz, şunlan söyledi:
"Çok kötü dunımdayız. Tek iyi
gelişme, dış ödemelerde, döviz re-
zenlerinde görülüyor. Orda da
ciddi endişelerim var. Sanki bir se-
çun ekonomisine yığınak yapıyor-
lar. Türk ekonomisinde 5 Nisan
Kararlan'ndan bu yana GSMH,
170 milyar dolardan 140 milyar
dolara düşmüş. 30 milyar dolar
azafma var. Ekonomik küçülme
95'te artarak devam ediyor. Ocak
ayında imalat sanaviindcki daral-
ma yüzde 12 oldu. Böyle devam
', Yılmaz, 'rezalet' olarak nitelediği ekonomik
durumda tek iyi göstergenin döviz rezervlerinde artış olduğuna
dikkat çekerek "Sanki. bir seçim ekonomisine yığınak yapılıyor"
dedi. Yılmaz, hükümetin icraatlannın sonucunu 'başan' olarak
göstermesini, 'milleti aptal yerine koymak' olarak değerlendirdi.
DÜRDANE KOCAOĞLL
ANKARA - ANAP Genel Baş-
kanı Mesut Yılmaz. 5 Nisan ön-
lemlerinin. "dar ve sabit gelûüler
açısından" 24 Ocak Kararla-
n'ndan daha kötü sonuçlar doğur-
duğunu söyledi. ANAP lideri Yıl-
maz, son bir yıl içinde yurttaşlann
sırtına 300 trilyon lira zam, 70
trilyon lira vergi yükü bindirilme-
sine karşın, enflasyonun 2 kat art-
tığına, ekonomik büyümenin eksi
7'ye gerilediğine dikkat çekerek,
"Yapılan bütün fedakârlık boşa
gitti" dedi. Ekonomik göstergeler-
de sadece döv iz rezervlerinin artı-
şı konusunda olumlu gelişme bu-
lunduğuna dikkat çeken Yılmaz,
''Ciddi endişelerim var. Sanki bir
seçim ekonomisine yığınak yapılı-
yor" görüşünü dile getirdi.
ANAP Iıden Yılmaz. çarşamba
günü bir yılını dolduracak olan 5
Nisan Kararlan'nı Cumhurivet'e
ederse Türkiye bir sene daha kü-
çülmeyi önleyemez. 5 Nisan Ka-
rarları. dar ve sabit geliriiler için
24 Ocak Kararlan'ndan 3 misli
daha pahalı kararlardır. 1980'de
sabit gelirtilerin kavbı yüzde 15'ti.
1994'teki ka> bı ise yüzde 45 oWu."
Yılmaz, hükümetin özelleştır-
meden elde edeceği gelirleri de
bütçe açığının finansmanında kul-
lanacağını, Halk Bankası'nın da
Başbakan ve hükümetin istekleri-
ni yerine getirmekten batma nok-
tasına geldiğini söyledi. Yılmaz,
bankanın 37 trilvon liralık batık
kredi kullandırmasına karşın Do-
ğu ve Güneydoğu Anadolu'daki
çiftçilerin desteklenmesi için yeni
bir program hazırlatıldığmı açıkla-
dı.
Yılmaz. hükümetin. 1994 yerel
seçimlerinde olduğu gibi, döviz
rezervleri, özelleştirmeden elde
edeceği gelirler ve diğer finans-
man olanaklannı seçim ekonomi-
sinde kullanacağını. bu arada bir
"baskm seçünin*' de gündeme ge-
lebileceğini söyledi. Yılmaz,
"DYP'li bir milletvekili, bizim ar-
kadaşlardan birini aramış. 24 tem-
muzda seçim yapılacağını söyle-
miş" dedi.
'Devlete güvensizlik arttı'
Yılmaz, son 3 yılda yaşanan
olaylar, faili meçhul cinayetler ve
tutulmayan sözler nedeniyle dev-
lete olan güvensizliğin arttığına
dikkat çekerek, ülkeyi yönetenle-
rin sözlerinin artık hiçbir değeri
kalmadığını ileri sürdü. Yılmaz.
"Vatandaşlar, siyasUeri, sadece ya-
lan sövleyen, güncel çıkarian icabı
her türlü sözü verip yerine getir-
meyen insanlar olarak görmeye
başladı. Bu kadar oiuımuzluk kar-
şısında bu ülkenin batmasından
endişe duvuyoruz. Gelmiş geçmiş
en zor hükümet, Çiller'den sonra
gelen hükümettir" dedi.
ANKARA (Cumburiyet Bürosu) - Dışiş-
leri Bakanı Erdal tnönü, Kuzey Irak Hare-
kâtı'na ilişkin kaygılan gidermek amacıy-
la yapacağı Almanya, ABD ve Fransa'yı
kapsayan gezisine dün başladı. tnönü. Ku-
zey Irak'taki harekâtın "yapılan plan çer-
çevesinde amacına vararak bitecek sınıriı
kapsamir'olduğunu belirterek, harekât
sonrasında yerel bir çözüm
bulunması gerektiğini vur-
guladı.
Inönü, ziyaret edeceği
ülkelerin dışişleri bakanla-
nnın yani sıra, siyasetçi ve
parlamento temsilcileri ile
görüşeceğini belirterek,
"Amaç, ülkemizin kendini
savunmak için giriştiği, ta-
mamıyla meşru bir harekâ-
tın yanlış anlaşılmasını ön-
lemek, dolayısıyla dost ve
müttefik ülkeleıîe ilişkileri-
mizin eskiden olduğu gibi
sağlam bir zemin üzerinde
devamını sağlamaya katkı
yapmak" dedi.
Harekâta ilişkin bazı ülkelerde yanlış
anlamalar olduğuna dikkat çeken Inönü.
ABD yetkililennin başından beri harekâtı
"Tiirkiye'nin kendisini savunmasına yöne-
lik meşru bir harekât" olarak gördüğünü
kaydetti. İnönü, yanlış anlamalara bazı
yanlış haberlerin verilmesinin yol açtığmı
• Harekâta ilişkin
bazı ülkelerde yanhş
anlamaîar olduğuna
dikkat çeken İnönü,
ABD yetkililerinin
başmdan beri harekâtı
"Türkiye'nin
kendisini
savunmasına yönelik
meşru bir harekât"
olarak gördüğünü
kaydetti.
belirterek, ziyaretleri sırasında resmi yet-,
kililerin yani sıra. kitle iletişim araçlann-
dan o ülkelenn halklanna ulaşma fırsatı
arayacağını bildirdi.
İnönü, temaslan sırasında bir plan sunu-
lup sunulmayacağına ilişkin bir soruya,
"Harekâtın zaten planlandığmı ve bu plan.
çerçevesinde amacına vararak, bitecek sı-
nırlı kapsamlı bir harekât
olduğu" yanıtını verdi. Ya-
bancı bir gazetecinin soru-
su üzerine de amacının,'
yanlış anlamanın nereden'
kaynaklandığını bulmak
değil, yanlış anlamalan or-,
tadan kaldırrrıak olduğunu
söyleyen İnönü, Kuzey Irak
Harekâtı sonrasında nasıl
bir çözüm getirileceği so-
rusuna karşılık olarak "ye- ,
rel çözüm bulunmasının
şart olduğunu" kaydetti. '
Havaalanında ANAP Genel
Başkanı Mesut Yılmaz'la
karşılaşan İnönü, Türk
Ulusal Hentbol Takımı'nın Güney Kıb-
ns'la yaptığı maça ilişkin yapılan eleştiri-
leri şöyle değerlendirdi:
"KKTC'de kimse bir yalnızlığa düşüldü-
ğü izlenimine kapılmasın. Yapılan bir spor
karşılaşmasıdır. Bir spor karşılaşmasından
sivasa) sonuçlar çıkarılması yanlışür. Hangi '
doğrulruda olursa olsun."