05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
SAYFA CUMHURİYET 29 NİSAN 1995 CUMARTESİ HABERLER RP'H Yılmaz'm raporu usulsüz • ANKARA (ANKA)- Sağlık Bakanı Doğan Baran, RPli Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz'a, özellikle ulusal bayramlara rastlayan günlerde rapor veren doktorlann cezalandınldığını bildirdi. Sağlık Bakanı Doğan • Baran, RP Tokat Milletvekili Ahmet Fevzi tnceöz'ün yazılı soru önergesini yanıtlarken, Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz'ın özellikle ulusal bayramlarda istirahat raporu almasi üzerine Rıze Valisi'nin bakanlıktan müfettiş ıstedığini anlattı. Doğan Baran, bakanlıktan görevlendirilen müfettişin yapöğı inceleme ve soruşturması sonucunda, hakem hastane olan Ankara Numune Hastanesi, Rize Devlet Hastanesi Sağlık Kurulu karan ve Emniyet Genel Müdürlüğü Kriminal Polıs Laboratuvan ekspertiz raporu ile Rize Belediye Başkanı Şevki Yılmaz'a verilen raporlann "usule, fenne ve gerçeğe aykın" olduğunun belirlendiğinı söyledi. Demirerin görevsüresi • SIVAS (AA) - ANAP Genel Başkan Yardımcısı Mehmet Keçeciler, 1996 yılında cumhurbaşkanhğı seçimlerinin yapılması gerektiğini söyledi. Keçeciler, partisinin Sıvas il binasında düzenlediği basın toplantısında. cumhurbaşkanhğı secimlerinde Demirel'e oy vermediklenni hatırlatarak, cumhurbaşkanlığı makamına saygılı olduklannı. ancak Demirel'i tarafsız kabul edebilmeleri için "özür dilemesi" gerektiğini ifade etti. Keçeciler, şu görüşleri savundu: "Parti olarak hukuk komisyonu oluşturduk. Süleyman Demirerin görev süresini araştınyoruz. Anayasa. curnhurbaşkanı 7 yılda bir seçilir diyor. Halbuki bir belediye başkanı görev yaparken vefat ettiğinde, yerine seçilen kişi, kendinden öncekinin görev süresini tamamlıyor ve yeni seçimlerde aday oluyor." Bnlakbank reklamları • ANKARA (AA)-CHP Ankara Milletvekili Seyfî Oktay, Emlak Bankasfnın 1994 ve 1995 yıllan içerisinde yazılı ve görsel basın organlannın hangilerine ne kadar reklam verdiğinı sordu. Oktay, Başbakan Tansu Çiller tarafından cevaplanması istemiyle TBMM Başkanhğı'na sunduğu soru önergesinde, aynca, "Her bir yıl için yapılan bu ödemelerin, her bir görsel yayın ve yazılı basın kuruluşu itibanyla ödeme miktan ve tarihleri nedir?" dedi. Itakyalılar birtefiyor • Kkonomi Servisi- Istanbul'da tek bir çatı altında birleşmek için harekete geçen Trakya dernekleri, Turizm Bakanı lrfan Gûrpınar onuruna yemek verdı. Gürpmar, yaptığı konuşmada, Trakyalılann kendisine gösterdikleri desteğe teşekkür ederek bölgede turizmin gelişmesi için çalışacaklannı dile getirdi. Ömüp boyu • MALATYA (Cumhuriyet) - Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde görülen PKK davasında bir sanık ömûr boyu hapis cezasına çarptınldı. Malatya 1 no'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde dün yapılan duruşmada, Kahramanmaras'ın Ekinözü ve Nurhak ilçelerinde yasadışı PKK örgütü adına eylemlerde bulunduğu belirtilen ve iki teröristin öldüğü çatışmada yaralı yakalanan Ahmet Ayçiçek ömür boyu hapisle cezalandınldı. Aynı davada yargılanan tmam Yıldız. 12 yıl 6 ay hapis cezasına çarptınlırken iki kişi de beraat etti. m Kayıplarda JTTEM parmağıPolisin Gazi provokatörü olarak tanıttığı Hasan Polat'a bilinmeyen bir yerde Jandarma Istihbarat Terörle Mücadele birimlerine bağlı ekiplerce işkence yapıldığı ileri sürüldü HÜLYATOPCU Insan Haklan Bakanhğı yetkililerince "Gözaltuıda degiTaçıklaması yapıldıktan üç saat sonra televizyonlarda 'Gazi provo- kâtörii' olarak tanıtılan Hasan Polat'ın Jl- TEM tarafından kaçınldığı. bilinmeyen br yerde iki gün boyunca işkenceye uğradığı öne sürüldü. Gözaltına alındığı kabul edilmeyen. hakkında lnsan Haklan Bakanhğı yetkılı- lerine bile yanlış bilgi verilen Hasan Polat, 3 Nisan 1995 tarihınde kamuoyuna 'Gazi provokötörü' olarak tanıtılmıştı. Polat, ce- zaevinden gönderdiği mektupta sokakta yürürken kaçınldığını ve zorla bir otomo- bile bindirildiğini savundu. Kendisini ka- çıranlan tanıdığını öne süren Hasan Polat olay günü ve sonrasında yaşadıklannı şöy- le anlattı: 'Biz kontrgerillavTz1 _ "Kargatulumba arabaya bindirildim. Üzerimdeki monrJa gözlerim kapaüldı. Bir yandan üstüm aranırken diğer yandan ötüm mangasmdan biri 'yolun sonu' hikâ- yesini anlatmaya başladı: Bak oğlum, biz siyasi polis degiliz. JtTEM'iz, kontrgeril- layız anladın mı? Daha önce elimizden kurtuldun. Şimdi kurtulamayacaksm, seni kaybedeceğiz, zaten senı alırken hiç kimse görmedi'. Bu sesi tanıyorum. Daha önce (1992) beni kaçırmaya çalışanlardan biri- nin sesi. Bu sesin sahibini sonradan öğren- dim. Onlarca devrimcinin katili, işkenceci şeflerden Bayram Kartal'dan başkası değü- di. Arabadaki kasetçalanfaşist marşlar ça- hyurdu. Birkaç dakikakk süren toprak yo- lun bitişindc raylı demir bir kapı açıldı. Hasan Polat, Gazi MahaHesT nde meydana gelen otay- lann sonımlusunun 'polis ve devlet' oiduğunu savundu. Burası bir binanın giriş kab. Hemen odaya alındım ve üstümdeki tüm dbisckr. eşyalar ahndı. Saarimi çıkanrken oraya 45 dakika- da geldiğimizi saptadım. Orasının bir polis merkezi olmadığı yeniden hatırlatılarak hiçbir kavıt yapılmadı. Alınan elbiseleri- min yerine bir kat pijama verildi. 'Burası polis değil, bambaşka bir yer, bize konuşa- caksın'dendL Yamtınun ne olacağuıı onlar da çok iyi biHyordu aslında. So- rulan çok açık ve kesin bir bi- çimde yanıtlıyordum: 'Susma hakkımı kullanacağım, size ifa- de vermeyeceğim. açlık grevin- deyim." Gözlerim açık sorgula- nıyordum. Bu beni oldukça şa- şırttı. Durumu anlamaya çalışı- yordum. 'Burasının çok özel ve farklı bir yer oiduğunu söyledik, polıs tavnnı biliyoruz. Sana bu- rada hiçbir onur kıncı davranış- ta bulunulmayacak ve polisteki gibi işkence yapılmayacak. Çünkü sen kayıplann son Ha- san'ı olacaksın' dedi birisL Evet her şey açıkn. Demek ki bu yüz- den yüzieri açık sorguluyorlardı. 'Burada iki günlük süren var. Bu süre içinde tavnn değişmez- se ıkinci gün sabah üç sulannda infaz edilerek diğer kayıplann yanına gideceksin"diye söze baş- İayan biri, U7un uzun devletin kayıp politikasını anlatn." Kendisine elektrik verildiğini öne süren Hasan Polat, daha sonra bir hücreye götürüldüğü- nü savunuyor. Bulunduğu hüc- renin duvarlannda devrimci slo- gan ya da örgüt imzası olmadığını anlatan Polat, mektubunun devamında şunlan an- latıyor "OJdüriilecegimi biliyordum. Her aynnüyı kafama kazımaya çalışıyordum. Sorgucu, 'Oğlum, bugün yaptığınız dev- rimcilik Don Kişot'luk değil mi? Dünyada bir avuç kaldmız. Niye kahramanlık yapı- yorusunuz?'dedi, ben de 'Eğer Don Ki- şot'luk, kurulu faşist rejimi ve sömürü dü- zenini yıkmak için bir avuç kalsak da so- nuna kadar mücadele ise evet bizler birer Don Kişot'uz' diye karşılık verdim. Sade- ce, 'Davana bağlı kuvvetli bir kişiliğin var' dedi. Ikinci gün gözlerimi bağladı. İnfaz edilmeme 7-8 saatlik bir zaman kaldığını ifade etrikten sonra aldıklan hükmün ge- rekçekrini detaybca anlatblar. 'Infaz biçimini seç' CeUatbaşu "İnfaz biçimlerinden birini se- çebilirsin. aynca hoca istiyor musun? Sen istemesen de dini gerekler bizim tarafimız- dan yenne getirilecektir'dedL Yeniden hüc- reye götürüldüm. Aradan saatler geçti ve beklenen an gekü. Hücreden alınıp bir oda- ya götürüldüm. Burada bana elbiselerim verildi. Ardından. üç cellatla bûiikte kapah bir arabaya bindirildim. 15 dakika yol al- dıktan sonra içlerinden biri elime bir kur- şun tutuşturdu. Işte' dedi, 'Canını alacak kurşun. hiç fark etmeden öleceksin, cella- tinla konuşmak nasil bir duygu17 ' Ceflat ta- bancasına kurşun sürüp kafama davadı. Di- ğerieri müdahale ederek henüz zamanın gelmediğini ifade edhordu. Biraz daha yol akfak ve bir yerde durduk. 'Sana biraz daha zaman tanıyacağız. Bunun için seni bir ye- re getirdik' dedi. Arabadan indirflerek yeni bir yere getiriktim. Polis telsizleri, polis ses- leri geliyordu. Burası malunı yer, yani iş- kence merkezi, terörle mücadele şubcsL Be- ni getiren cellatlar yangından mal kaçınr gibi ortadan kayboldular. Polis kaydımı yapb, ardından 'Seni tanıyoruz, bıze ifade verecek misın?" dediler. 'Açlık grevınde- yim. susma hakkımı kullanacağım. size ifa- de vermeyeceğim' dedim. Ağırhkh olarak psikotojik işkencede yogunlaşıyorlank" Moğultay, Yargıtay'ın 127. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen panelde konuştu Işkenceyle abııaıı ifade deül değilANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Adalet Bakanı Mehmet Moğultay, işkence ile elde edilen her türlü ifadenin kanıt niteliği taşıyamayacağinı bildirdi. Yargıtay'ın 127. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen "Yargıtay Kararlan Işığmda Hukuka Aykırı Kanıtiar" konulu panelde konuşan Moğultay, ceza yargılaması yapılırken iddia ve savunmaya eşit fırsat ve olanaklar sağlanması gerektigini kaydetti. Moğultay, "Insanlann kendi aleyhlerinde delil yaratması bakunuidan, ortaçağda işkencenin rolü ne ise günümüzde teknik hileler kullanmak suretiyle yapılan dinleme, gözetleme, ajan kullanma ve provokasyon yaratmamn rolü de odur" dedi. Bir toplumda en büyük işkencenin "kanun tşkencesi" oiduğunu vurgulayan Moğultay, 1982 Anayasası'nın bireyi devlete karşı korumak yerine, adeta devleti bireye karşı korumak ve güçlendiımek anlayışıyla hazırlandığım bildirdi. Moğultay, şunlan söyledi: "1982 Anayasast, insan haklan alanında, normal bir demokraside yasalar yoluyla konamavacak baskı ve \asaklan koymuş ve meşrulaştırmıştır. Bu anayasa, 'güçler aynlığf ilkesini kabul etmekle beraber. devletin temel nrganlan arasında bulunması gerekcn dengeyi bozmuştur. Özellikle > üriitmenin lehine, yargının aleyhinc bozulan bu dengeyi yeniden korumamız gerekmektedir. Bağunsu yargı yara aklığında. bagımsız yargıdan ödün verüdiginde. hukuk de> letinden söz edilemez. Kimse devictin tepesindeki yöneticiden, en sade yurttaşa kadar sığınacak, güvence aravacak ver buiamaz. Yargı>a güven sarsıursa, yargının temelİeri \ ıkılırsa, ülkedeki herkes bunun altında kalır." Moğultay, adil bir yargılama yapılabilmesi için hukukun temel ve evrensel değerlerine aykın olarak elde edilen kanıtlann hükme dayanak yapılmaması gerektiğini belirtti. Kanıtlann öncelikle yasal olması gerektiğini ifade eden Moğultay, zorla, hileyle ya da irade dışı yollarla kanıt elde etmenin demokratik hukuk devletinin başvuracağı yöntemler olmadığını söyledi. Moğultay şöyle dedi. "İşkence altında alınan ifade, delil olarak kabul edilemez. Yasak yöntemlerle elde edilen ifadeler. nza olsa dahu delil olarak değeriendirilemez. Böyle delUlere dayanarak hüküm vermek de, yargıçlaruı isi değüdir. Suçlanan kişilerin, susma haklannın itılali sonucunu doğuracak gizti dinleme, ajan kullanma gibi eylemler. savunma hakkının ihlali niteUğindedir. Gizli dinlcnıede. düşünce ve ifade özgüriüğüne indirilen darbe ne ise, gözetlemelerde de aynı şey, davranış özgüriüğüne üıdirilmekte ve dilediğince hareket etme, dilediğince yaşama hakkı ihlal edilmektedir." Çağdaş Demokrasi Vakfi kuruldu Istanbul Haber Ser- visi - Türk demokrasisi- nin gelişmesine katkıda bulunmak, çağımız ge- reklerine uygun görüş ve düşünceleri değerlen- dirmek isteyen bir grup tarafından "1%1 Anava- sası ve Çağdaş Demok- rasi Vakfi" kuruldu. 27 Mayıs devriminin ve onun ürünü olan 1961 Anayasası'nın laik, de- mokratik. sosyal, hukuk devleti temeline dayalı işlevsel ve tarihsel ger- çeklerini saptayarak top- lumu bilgilendirmeyi amaçlayan vakıf, amacı ile ilgili araştırmalar yapmayı da hedefliyor. Türkiye'nin gereksini- mine uygun bir anayasa yapılması gerektiğini savunan vakıf, anayasa- lann meclisler ve halkın irade etkinliği ile deği- şebileceği görüşüne dik- kat çekiyor. Vakfın 43 kurucu üyesi arasında. MBK üyeleri, dönemin bakan- ları ve Meclis üyeleri bulunuyor. Can Dündar, Yalçın Pekşen ve Ömer Çavuşoglu, DCM savcısuun sorulannı yamtladılar. 'Düşünceye özgürlük' için ifade verdiler tstanbul Haber Servisi - "Düşünceye Özgürlük Girişimi"nin hazırladığı "Düşünceye Özgüriük" kitabının yaymcılan, dün de ifade venneye de- vam ettiler. Beşiktaş'taki tstanbul Devlet Güven- lik Mahkemesi'nde "Düşünceye Özgüriük" kita- bının yayıncılan olduklan için Can Dündar, Yal- çın Pekşen, Ömer Çavuşoğlu ve Ahmet Al- tan'ın ifadeleri alındı. Düşünceye Özgürlük Giri- şimi adına bir basın açiklaması yapan Şanar Yur- datapan. TBMM'de konunun görüşülmesi sıra- sında bir fikir birliği ortaya çıktığını belirterek "Onlar, 'Düşünce özgürlüğü tabii çok kutsaldır, ama vatanın bütünlüğü daha çok kutsaldır, böl- dürtmeyiz' diyoriar. Önlar herkes adına diişünüp karar verirse bölünmeyecek. Biz de konuşmaktan vazgectik, arök yapryonız" dedi. RP'li başkana lojman kıyağı YUSUFÖZKAN ANKARA - Muş'ta çok sayıda eğitim emekçisi loj- man sırası beklerken, 27 Mart 1994 yerel secimle- rinde RP'den Belediye Başkanı seçilen öğretmen Kadir Turan'ın, halâ Milli Eğitim lojmanını kullandı- ğı bildiriidi. Muş Valisi Ahmet Refik Tekerek, Be- lediye Başkanı Turan'ın, öğretmenlikten gelen bir kişi olması nedeniyle "kendi muafakatmda" İoj- manda oturduğunu söyledi. Vali Tekerek, "Türkiye'de bunu zor bulursunuz, ger- çekten Atatürkçü bir bele- diye başkanı" dedi. Kamu kuruluşlarında Yoğun bir şeriatçı kadro- laşma yaşandığı savlanan Muş'ta. lojman kullanma konusunda da ayrımcılık yapıldığı öne sürüldü. Oturma süresı dolduğu halde çok sayıda memurun lojmanlan boşaltmadığı, bazılarının ise, "Erkek olan beni çıkanr, çıkarır- larsa tüm kirti çamaşırian ortaya dökerim" diye teh- ditler savurdugu belirtildi. 27 mart yerel secimle- rinde RP'den Belediye Başkanı seçilen öğretmen Kadir Turan'ın da, aradan bir yıl geçmesine karşın, halen Milli Eğitim'in loj- manını kullandığı belirtil- di. Meslekte 22-23 yılını doldurmuş çok sayıda eği- tim emekçisinin lojman sı- rası beklemesine karşın, 13 yıllık öğretmen olan Eski Kültür Müdür Vekili Fesflı Yener'in, yeniden öğret- menliğe döndükten sonra hiç beklemeden lojmana geçtiği kaydedildi. Muş Valisi Ahmet Refık Tekerek, lojman konusun- daki sıkmtılan bildiğini be- lirterek, "Bu konuda özel komisyon kurdurttum. Ya- zın da usülsüz oturanlann hepsini çıkartacağını~dedi. NOTLAR ORALÇALIŞLAR B ir toplumun gelişmişliğinin bence en önemli göstergesi belleğidir. Bir halk uygarlık yolunda ilerledikçe belleği de güçlenir. tnsanlık, hafızasını sağlamlaştırabilmek amacıyla önce resim- ler yaptı. sonra yazıyı keşfetti. Yüzyıllar içinde resim ve yazıyla yetinmeyen insa- noğlu, çok daha güçlü kayıt cihazlan üre- tir hale geldı. Türklerdeki. göçebe geleneği onların kalıcı bir uygarlık yaratamamalanna ne- den olmuş. hafızalannı olumsuz yönde et- kilemiştir.Yüzyıllarca oradan oraya koştu- ran, çok yakın tarihlere kadar göçer olarak yaşayan Tü-klerin, belleği de bu nedenle pek gelişmedi. Dünkü göçebe Türkmenlerin torunlan- nın kurduğu Türkiye de, atalanndan aldığı bu geleneği hâlâ sürdürüyor. Bu ülkenin insanlannın önemli bir kısmı dün söyledı- ğini bugün unutuyor. Hafıza kaybının son somut örneği Isvıçre galibiyeti sonrası ya- şananlar. Maçın bıtmesiyle birlikte eli si- lahlı ve Türk bayraklı binlerce çılgın insan sokaklara döküldü. Sokaklara çıkmayanlar balkonlara çıktılar ancak bir savaşta harca- IVBffi maç ve MHP nacak düzeyde mermi yaktılar. Tabancalar, tüfekler, hatta makinalılar başarıyı kutla- mak amacıyla yeri göğü inletti. Maç sonrası konuştuğumuz bir çok yurttaş. başlanna geleceklen önceden bıl- dikleri için, maçın bitimiyle birlikte bir kısmı elektrikleri söndürüp yere yarmışlar. bir kısmı bizim gibi kafasmı pencere hiza- sında eğmiş, bir kısmı da duvar diplerine çekilmiş. Böyle önlemler almayan yurttaş- lardan bazılarının başlanna gelenleri hep birlikte gördük. Ölenler, yaralananlar. Işe önce medyadan başlayalım. Maç sonrası meydana gelen olaylar tesadüf de- ğildi. Bilinmeyen ve beklenmeyen bir du- rum da yoktu. Ne zamandır, önemli maç- lardan sonra benzer silahlı terör ortamı ya- şanıyordu. Bu silahlı teröre ise en büyük kışkırtmanın ve desteğin medyadan geldi- ğini inkâr edemeyiz. Maç öncesi ve sonra- sı atılan gazete başlıklanna, yapılan yo- rumlara bir göz atsanız olacaklan anlarsı- nız. Son maçta da aynı sahneler abartılı bir şekilde yeniden yaşandı. Maçı yayinlayan T\' muhabirleri. çılgın kalabalıklar yarata- bilmek için ellerinden geleni yaptılar. Bir muhabir gibi değil de milliyetçi bir militan gibiydiler. Ertesi günkü gazetelerde de aynı man- zara tekrar edıldi. Eli silahlı ve Türk bay- raklı çılgınlar bir marifet yapıyormuşcası- na gazetelerin birincı sayfalarında övgü dolu sözlerle yer aldılar. Derken, beklenen felaket ortaya çıktı. Bu çılğınlığm sonucu çok sayıda yurttaş yaralanıp yaşamını yiti- rince tavırlar hemen değişıverdi. Dün övü- len davranışlar, ertesi gün yerilmeye baş- landı. Aynı resimler bir gün sonra başka resimaltlarıyla yeniden aynı gazetelerde yer aldı. Tam bir hafıza kaybı. "Dün dün- dür, bugün bugündür" dıyen Cumhur- başkanımız Çankaya'da oturuyor. Basını da bu ilkeyi kendisine yol gösterici olarak benimsiyor. Milli maç sonrası gösterilerin en dikkat çekici yanı MHP militanlannın davranışla- n. Bozkurt işaretleriyle sokağa dökülen ırkçı militanlar, sankı PKK ile savaş veri- yormuş da bir zafer kazanmış gibiydiler. Benzer tepkileri Batı ülkelerine de göster- diler. Bu gösteriler Türkiye"de ciddi bir ırkçı yükselişin habercisi. Kürt meselesini çözümsüzlüğe iten hatalı anlayışlar, ırkçı- lığı kışkırtıyor, Türkeş'in ekmeğine yağ sürüyor. Önümüzdeki dönemde bu açıdan ülkemizi ciddi sorunların beklediğinden kimsenin şüphesi olmasın. Devleti demokrasiye tercih eden bazı yazarlann MHP'nin bu gösterilerde ön plana çıkmasından övgüyle söz etmeleri ise bir başka aymazlığın ifadesi. Türkeş'le birlik sağlanabileceğini sanmak tam bir gaflettir. Bunca yılın deneyinden sonra böyle bir noktaya gelmek ise tam ibretlik. Irkçılık, dünyanın neresinde birlik sağladı ki, Türkiye'de sağlayacak. Olsa olsa böyle bir gelişme ülkemizi kana ve ateşe boğar. CUMARTESİ YAZHARI ATAOL BEHRAMOGLU ; Anadolu'nun Aydınlık "'; Yüzüne Yolculuklar 20 mart pazartesi, Izmit'te, KYÖD (Kocaeli Yük- sek Öğrenim Demeği) sahnesinden, Izmitli izleyici- lere şiirlerimi okudum. KYÖD 1947'de kurulmuş.' Üyeleri, çeşitli mesleklerden Izmitli aydınlar. Üyelik için siyasal bakımdan_tek ölçüt. ilerici olmak. Bu- günkü başkan Şerif Ünan genç bir işadamı. Ka- libre boru üretiyor... Demeğin çahşmalan saymak- la bitmez. Aynı gün Seher Tanrıyar ve fuğba Önal'dan bir piyano-viola dinletisi vardı... Dernek bülteninden okuyorum: Uğur Mumcu Parkı'ndaki törenle başlayan "Demokrasi Şehitlerini Anmâ Haftası"ndan, çoksesli koro çalışmasına kadar, geniş bir yelpazede etkinlikler... Çok sayıda üni- versite öğrencisine (alçakgönüllü ölçülerde de ol- sa) burs yardımı... Vakıf, lise, radyo projeleri... KYÖD'ün ve Izmit'teki dinletiyi düzenleyen Kocaeli Tabip Odası'nın genç, aydın yöneticileriyle tanış- maktan mutluluk duydum. Genç bir hekim, "Biz- ler, genç Cumhuriyet okurian"d\ye tanıttı kendini... ••• 1 nisanda, Karadeniz Ereğlisi Halk Kütüphanesi Geliştirme Derneği'nin düzenlediği 1. Kitap Fu-2 arı'nın konuğu olarak Ereğlı'deydik... Kitapların, sergilendiği, yazarlann kitaplannı imzaladıklan Ata-* türk Kültür Merkezi salonu kannca yuvası gibiydi.., Demek Başkanı Okar Coşkuner, Ereğli'de yaşa-, yan yazar arkadaşımız Savaş Büke, kitap haftası-; na bu yoğun ilginin, beklentilerin üstünde olduğu-' nu söylediler... Halk Kütüphanesi, Erdemir çalışan- larının katkısıyla 1982'de kurulmuş. Bilgisayariı,' her bakımdan Batı ölçütlerine uygun, modern bir kitaplık. 12.500 kitaba sahip. Yılda 45.000 okur ki- taplıktan yararianıyor. Gece, konuk yazarlann onu- runa verilen (ANAP'lı belediye başkanının eşiyle-' birlikte katıldıgı) yemek, tek sözcükle, görkemliydi.- Oradaki konuşmamda da belirttiğim gibi, bu kadar: çok sayıda ve seçkin bir aydın topluluğunu ben,' yabancı ülkelerde katıldıklarım da içinde olmak üzere, çok az yerde gördüm... ••• Anadolu'nun aydınlık yüzüne yolculuklar, 8 nK san akşamı Konya Devlet Tiyatrosu salonundaki, şiir (ve müzik) dinletisiyle sürdü... Gitarist, bestect, ve yorumcu genç doştum Halûk Çetin'le geçen, yaz, ilk kez Antalya'da, izleyici önüne çıkmıştık., Konya'daki, ikinci dinletimizdi. Bir şair ve bir mü-, zisyeni dinlemek için gişeden bilet alarak salonu dolduran yaklaşık 600 kişi, matine ve suarede din- letimizi izledi... Etkinlik, TÖMER Dıl Öğretim Mer- kezi'nce düzenlenmişti. Etkinliği düzenleyen TÖ- 1 MER'in müdiresi Feray Çetin'i, Konya Kültür Mü-' dürü Ahmet Tufan'ı, Konya'dan aynlmaya az bir zaman kala uğradığımız Tiyatro Sevenler Deme-' ği'nin sevimli ve "man'inal" cafe'sinde bize başımız dönecek kadar dinleti afişi ve kitap imzalatan o' güzelim üniversitelileri, TÖMER Umut Tiyatro ho-' cası Doğan Ediz'i, Uğur ve Semra arkadaşlanmızı' buradan sevgiyle selamlıyorum. Bizimle söyleşj» yapmak için birbiriyle yanşan, 1.5 saatlik dinletiyi 1 baştan sona canlı yayınla veren yöresel TV kanal-; larının yönetici, yönetmen ve kameramanlarını, da... (Sayın Konya Valisi de dinletimize çiçek gön-' derme inceliğini göstermişti...) ••• | Nisan ayında şiir ve müzik dinletimizin ikinci du-' rağı Gaziantep oldu... Izleyicinin, üniversite öğren- cilerinin, TV kanallannın aynı canlı ilgisiyle karşılaş- tık... GRT (Güneydoğu Radyo Televizyon) Genel Yayın Koordinatörü bayan Ülkü Güngör'ün aydm' ve sıcak kişiliğini unutmak olanaksız... Onat Kut-, lar'ın, Ülkü Tamer'in Gaziantep'i biryazariar ken-, ti... Işte, yazarlarınca imzalanarak bana hediyei edilen kitaplar: "Gaziantep Kültüründe Oyun" (Ya-: zan, yakın ilgisine teşekkür borçlu olduğumuz ga-' zeteci Ali Atalar); Gaziantep Üniversitesi yönetici sekreterlerinden Sayın Gonca Tokuz'un yazdığr "Gaziantep Yemekleri"... Üniversite Rektörü Saym Uğur Büget'in öyküler kitabı: "Anılarda Gezinti." Ve şiir kitaplan: "Ya Vakit Olmazsa" (Türkay Öz- nur Akay), "Masaiın Orta Yerinden" (E.Nigâr Ul- cay), "En Güzel Ben Ölürüm!.." (Bülent Özcan)... Bülent, kendi deyimiyle "Gaziantep'e sevda şehri' adını takan ozan", "Bağbozumu" adında bir de' dergi çıkarmaya başlamış... Yoksul, kavruk, mah-J zun, ama kalbi sadece Türkiye'nin değil dünyanın. her yerinde çarpan bir Orta Anadolu çocuğu... (Ai- lesi Gaziantep'e Kayseri-Sarız'dan göçmüş...) Ga- ziantep'teki sevgili dostlara, yazarlara, şairlere, "bu masaiın orta yerinden" bir selam gönderiyo- rum ben de... ••• Nisanda son durak Bursa'ydı... 196O'lı yıllardaki kentlerimden, hayatımda en çok ve derin iz bırak- mış kentlerden Bursa... Yirmi yaşında, kurucularm- dan biri olduğum Bursa Oda Tiyatrosu'nun "Fare-t ler ve insanlar"ındaki küçük rolümle izleyici önüne* çıktığım Bursa Devlet Tiyatrosu sahnesine bu kez< şiirlerimle çıkıyordum... Bursa'da da, öteki kentler- deki gibi seçkin bir izleyıciyle. sıcak dostluklaria' karşılaştık. Avukat Ekrem Demiröz, sanatın sevi- lip yaygınlaşması için çok şeyler yapmış bu kent-; te. Otuz yıl öncesinin kimi can dostlannı da elimte: koymuş gibi buldum Bursa'da... Bizimle bir söyle-: şi yapan "Flash TV" kanalı merkezinin Bursa'da' oiduğunu biliyordum. Bursa'da, "Olay" ve "2000"'. adlannda iki de büyük günlük gazete var. Istanbur; medyasıyla her bakımdan yarışmaya hazır... 1 • • • ; Gaziantep'ten uçakla dönerken, aynı günlerde- Çağdaş Yaşamı Koruma Derneği'nin konuğu ola-J rak orada bir konferans veren değerii bilim adamı ve arkadaşım Bülent Tanör'le söyleşiyorduk. Bü-^ lent, Istanbul aydınlannın bir "vehim" içinde oldu-' ğunu söyledi... Bu vehim ve bu her şeyi kendin-' den ibaret sanma kuruntusu, Istanbul'dan bakılın-. ca Anadolu'nun gerçek kimliğiyle görülmesine en- gel oluyor... Öte yandan Anadolu'dan Istanbul'a, dönüşler, Yahya Kemal'den bağışlanmak dilerim,, çoktandır mutluluk değil benim için... ANAP lideri Mesut Yılmaz: * "F açıklaması skandal;(Cumhuriyet Bürosu)-ANAP Genel Baş- kanı Mesut Yılmaz, Başba- kan Tansu Çiller'ın, henüz ihalcye çıkmadan PTT'nın T'sinın, özelleştırilecek olan yüzde 49'luk bölümünün de- ğerinin 30 milyar dolardan İS milyar dolara düştüğünû açıklamasını "skandal"' olarak değerlendirdi. ANAP < Grup Başkanvekili Hasan > Korkmazcan da, özelleştir- i menin kilıt sonınlanndan bi-; rinin PTT'nin T'sinin satıl-! ması oiduğunu söyledi. ;
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle