Katalog
Yayınlar
- Anneler Günü
- Atatürk Kitapları
- Babalar Günü
- Bilgisayar
- Bilim Teknik
- Cumhuriyet
- Cumhuriyet 19 Mayıs
- Cumhuriyet 23 Nisan
- Cumhuriyet Akademi
- Cumhuriyet Akdeniz
- Cumhuriyet Alışveriş
- Cumhuriyet Almanya
- Cumhuriyet Anadolu
- Cumhuriyet Ankara
- Cumhuriyet Büyük Taaruz
- Cumhuriyet Cumartesi
- Cumhuriyet Çevre
- Cumhuriyet Ege
- Cumhuriyet Eğitim
- Cumhuriyet Emlak
- Cumhuriyet Enerji
- Cumhuriyet Festival
- Cumhuriyet Gezi
- Cumhuriyet Gurme
- Cumhuriyet Haftasonu
- Cumhuriyet İzmir
- Cumhuriyet Le Monde Diplomatique
- Cumhuriyet Marmara
- Cumhuriyet Okulöncesi alışveriş
- Cumhuriyet Oto
- Cumhuriyet Özel Ekler
- Cumhuriyet Pazar
- Cumhuriyet Sağlıklı Beslenme
- Cumhuriyet Sokak
- Cumhuriyet Spor
- Cumhuriyet Strateji
- Cumhuriyet Tarım
- Cumhuriyet Yılbaşı
- Çerçeve Eki
- Çocuk Kitap
- Dergi Eki
- Ekonomi Eki
- Eskişehir
- Evleniyoruz
- Güney Dogu
- Kitap Eki
- Özel Ekler
- Özel Okullar
- Sevgililer Günü
- Siyaset Eki
- Sürdürülebilir yaşam
- Turizm Eki
- Yerel Yönetimler
Yıllar
- 2024
- 2023
- 2022
- 2021
- 2020
- 2019
- 2018
- 2017
- 2016
- 2015
- 2014
- 2013
- 2012
- 2011
- 2010
- 2009
- 2008
- 2007
- 2006
- 2005
- 2004
- 2003
- 2002
- 2001
- 2000
- 1999
- 1998
- 1997
- 1996
- 1995
- 1994
- 1993
- 1992
- 1991
- 1990
- 1989
- 1988
- 1987
- 1986
- 1985
- 1984
- 1983
- 1982
- 1981
- 1980
- 1979
- 1978
- 1977
- 1976
- 1975
- 1974
- 1973
- 1972
- 1971
- 1970
- 1969
- 1968
- 1967
- 1966
- 1965
- 1964
- 1963
- 1962
- 1961
- 1960
- 1959
- 1958
- 1957
- 1956
- 1955
- 1954
- 1953
- 1952
- 1951
- 1950
- 1949
- 1948
- 1947
- 1946
- 1945
- 1944
- 1943
- 1942
- 1941
- 1940
- 1939
- 1938
- 1937
- 1936
- 1935
- 1934
- 1933
- 1932
- 1931
- 1930
Abonelerimiz Orijinal Sayfayı Giriş Yapıp Okuyabilir
Üye Olup Tüm Arşivi Okumak İstiyorum
Sayfayı Satın Almak İstiyorum
SAYFA CUMHURİYET 29 NİSAN 1995 CUMARTESİ
HABERLER
RP'H Yılmaz'm
raporu usulsüz
• ANKARA (ANKA)-
Sağlık Bakanı Doğan
Baran, RPli Rize
Belediye Başkanı Şevki
Yılmaz'a, özellikle ulusal
bayramlara rastlayan
günlerde rapor veren
doktorlann
cezalandınldığını bildirdi.
Sağlık Bakanı Doğan •
Baran, RP Tokat
Milletvekili Ahmet Fevzi
tnceöz'ün yazılı soru
önergesini yanıtlarken,
Rize Belediye Başkanı
Şevki Yılmaz'ın özellikle
ulusal bayramlarda
istirahat raporu almasi
üzerine Rıze Valisi'nin
bakanlıktan müfettiş
ıstedığini anlattı. Doğan
Baran, bakanlıktan
görevlendirilen müfettişin
yapöğı inceleme ve
soruşturması sonucunda,
hakem hastane olan
Ankara Numune
Hastanesi, Rize Devlet
Hastanesi Sağlık Kurulu
karan ve Emniyet Genel
Müdürlüğü Kriminal
Polıs Laboratuvan
ekspertiz raporu ile Rize
Belediye Başkanı Şevki
Yılmaz'a verilen
raporlann "usule, fenne
ve gerçeğe aykın"
olduğunun belirlendiğinı
söyledi.
Demirerin
görevsüresi
• SIVAS (AA) - ANAP
Genel Başkan Yardımcısı
Mehmet Keçeciler, 1996
yılında cumhurbaşkanhğı
seçimlerinin yapılması
gerektiğini söyledi.
Keçeciler, partisinin Sıvas
il binasında düzenlediği
basın toplantısında.
cumhurbaşkanhğı
secimlerinde Demirel'e
oy vermediklenni
hatırlatarak,
cumhurbaşkanlığı
makamına saygılı
olduklannı. ancak
Demirel'i tarafsız kabul
edebilmeleri için "özür
dilemesi" gerektiğini
ifade etti. Keçeciler, şu
görüşleri savundu: "Parti
olarak hukuk komisyonu
oluşturduk. Süleyman
Demirerin görev süresini
araştınyoruz. Anayasa.
curnhurbaşkanı 7 yılda bir
seçilir diyor. Halbuki bir
belediye başkanı görev
yaparken vefat ettiğinde,
yerine seçilen kişi,
kendinden öncekinin
görev süresini tamamlıyor
ve yeni seçimlerde aday
oluyor."
Bnlakbank
reklamları
• ANKARA (AA)-CHP
Ankara Milletvekili Seyfî
Oktay, Emlak
Bankasfnın 1994 ve 1995
yıllan içerisinde yazılı ve
görsel basın organlannın
hangilerine ne kadar
reklam verdiğinı sordu.
Oktay, Başbakan Tansu
Çiller tarafından
cevaplanması istemiyle
TBMM Başkanhğı'na
sunduğu soru
önergesinde, aynca, "Her
bir yıl için yapılan bu
ödemelerin, her bir görsel
yayın ve yazılı basın
kuruluşu itibanyla ödeme
miktan ve tarihleri
nedir?" dedi.
Itakyalılar
birtefiyor
• Kkonomi Servisi-
Istanbul'da tek bir çatı
altında birleşmek için
harekete geçen Trakya
dernekleri, Turizm Bakanı
lrfan Gûrpınar onuruna
yemek verdı. Gürpmar,
yaptığı konuşmada,
Trakyalılann kendisine
gösterdikleri desteğe
teşekkür ederek bölgede
turizmin gelişmesi için
çalışacaklannı dile
getirdi.
Ömüp boyu
• MALATYA
(Cumhuriyet) - Devlet
Güvenlik Mahkemesi'nde
görülen PKK davasında
bir sanık ömûr boyu hapis
cezasına çarptınldı.
Malatya 1 no'lu Devlet
Güvenlik Mahkemesi'nde
dün yapılan duruşmada,
Kahramanmaras'ın
Ekinözü ve Nurhak
ilçelerinde yasadışı PKK
örgütü adına eylemlerde
bulunduğu belirtilen ve
iki teröristin öldüğü
çatışmada yaralı
yakalanan Ahmet
Ayçiçek ömür boyu
hapisle cezalandınldı.
Aynı davada yargılanan
tmam Yıldız. 12 yıl 6 ay
hapis cezasına
çarptınlırken iki kişi de
beraat etti.
m
Kayıplarda JTTEM parmağıPolisin Gazi provokatörü olarak tanıttığı Hasan Polat'a bilinmeyen bir yerde Jandarma
Istihbarat Terörle Mücadele birimlerine bağlı ekiplerce işkence yapıldığı ileri sürüldü
HÜLYATOPCU
Insan Haklan Bakanhğı yetkililerince
"Gözaltuıda degiTaçıklaması yapıldıktan
üç saat sonra televizyonlarda 'Gazi provo-
kâtörii' olarak tanıtılan Hasan Polat'ın Jl-
TEM tarafından kaçınldığı. bilinmeyen br
yerde iki gün boyunca işkenceye uğradığı
öne sürüldü.
Gözaltına alındığı kabul edilmeyen.
hakkında lnsan Haklan Bakanhğı yetkılı-
lerine bile yanlış bilgi verilen Hasan Polat,
3 Nisan 1995 tarihınde kamuoyuna 'Gazi
provokötörü' olarak tanıtılmıştı. Polat, ce-
zaevinden gönderdiği mektupta sokakta
yürürken kaçınldığını ve zorla bir otomo-
bile bindirildiğini savundu. Kendisini ka-
çıranlan tanıdığını öne süren Hasan Polat
olay günü ve sonrasında yaşadıklannı şöy-
le anlattı:
'Biz kontrgerillavTz1
_ "Kargatulumba arabaya bindirildim.
Üzerimdeki monrJa gözlerim kapaüldı. Bir
yandan üstüm aranırken diğer yandan
ötüm mangasmdan biri 'yolun sonu' hikâ-
yesini anlatmaya başladı: Bak oğlum, biz
siyasi polis degiliz. JtTEM'iz, kontrgeril-
layız anladın mı? Daha önce elimizden
kurtuldun. Şimdi kurtulamayacaksm, seni
kaybedeceğiz, zaten senı alırken hiç kimse
görmedi'. Bu sesi tanıyorum. Daha önce
(1992) beni kaçırmaya çalışanlardan biri-
nin sesi. Bu sesin sahibini sonradan öğren-
dim. Onlarca devrimcinin katili, işkenceci
şeflerden Bayram Kartal'dan başkası değü-
di. Arabadaki kasetçalanfaşist marşlar ça-
hyurdu. Birkaç dakikakk süren toprak yo-
lun bitişindc raylı demir bir kapı açıldı.
Hasan Polat, Gazi MahaHesT nde meydana gelen otay-
lann sonımlusunun 'polis ve devlet' oiduğunu savundu.
Burası bir binanın giriş kab. Hemen odaya
alındım ve üstümdeki tüm dbisckr. eşyalar
ahndı. Saarimi çıkanrken oraya 45 dakika-
da geldiğimizi saptadım. Orasının bir polis
merkezi olmadığı yeniden hatırlatılarak
hiçbir kavıt yapılmadı. Alınan elbiseleri-
min yerine bir kat pijama verildi. 'Burası
polis değil, bambaşka bir yer, bize konuşa-
caksın'dendL Yamtınun ne olacağuıı onlar
da çok iyi biHyordu aslında. So-
rulan çok açık ve kesin bir bi-
çimde yanıtlıyordum: 'Susma
hakkımı kullanacağım, size ifa-
de vermeyeceğim. açlık grevin-
deyim." Gözlerim açık sorgula-
nıyordum. Bu beni oldukça şa-
şırttı. Durumu anlamaya çalışı-
yordum. 'Burasının çok özel ve
farklı bir yer oiduğunu söyledik,
polıs tavnnı biliyoruz. Sana bu-
rada hiçbir onur kıncı davranış-
ta bulunulmayacak ve polisteki
gibi işkence yapılmayacak.
Çünkü sen kayıplann son Ha-
san'ı olacaksın' dedi birisL Evet
her şey açıkn. Demek ki bu yüz-
den yüzieri açık sorguluyorlardı.
'Burada iki günlük süren var.
Bu süre içinde tavnn değişmez-
se ıkinci gün sabah üç sulannda
infaz edilerek diğer kayıplann
yanına gideceksin"diye söze baş-
İayan biri, U7un uzun devletin
kayıp politikasını anlatn."
Kendisine elektrik verildiğini
öne süren Hasan Polat, daha
sonra bir hücreye götürüldüğü-
nü savunuyor. Bulunduğu hüc-
renin duvarlannda devrimci slo-
gan ya da örgüt imzası olmadığını anlatan
Polat, mektubunun devamında şunlan an-
latıyor "OJdüriilecegimi biliyordum. Her
aynnüyı kafama kazımaya çalışıyordum.
Sorgucu, 'Oğlum, bugün yaptığınız dev-
rimcilik Don Kişot'luk değil mi? Dünyada
bir avuç kaldmız. Niye kahramanlık yapı-
yorusunuz?'dedi, ben de 'Eğer Don Ki-
şot'luk, kurulu faşist rejimi ve sömürü dü-
zenini yıkmak için bir avuç kalsak da so-
nuna kadar mücadele ise evet bizler birer
Don Kişot'uz' diye karşılık verdim. Sade-
ce, 'Davana bağlı kuvvetli bir kişiliğin var'
dedi. Ikinci gün gözlerimi bağladı. İnfaz
edilmeme 7-8 saatlik bir zaman kaldığını
ifade etrikten sonra aldıklan hükmün ge-
rekçekrini detaybca anlatblar.
'Infaz biçimini seç'
CeUatbaşu "İnfaz biçimlerinden birini se-
çebilirsin. aynca hoca istiyor musun? Sen
istemesen de dini gerekler bizim tarafimız-
dan yenne getirilecektir'dedL Yeniden hüc-
reye götürüldüm. Aradan saatler geçti ve
beklenen an gekü. Hücreden alınıp bir oda-
ya götürüldüm. Burada bana elbiselerim
verildi. Ardından. üç cellatla bûiikte kapah
bir arabaya bindirildim. 15 dakika yol al-
dıktan sonra içlerinden biri elime bir kur-
şun tutuşturdu. Işte' dedi, 'Canını alacak
kurşun. hiç fark etmeden öleceksin, cella-
tinla konuşmak nasil bir duygu17
' Ceflat ta-
bancasına kurşun sürüp kafama davadı. Di-
ğerieri müdahale ederek henüz zamanın
gelmediğini ifade edhordu. Biraz daha yol
akfak ve bir yerde durduk. 'Sana biraz daha
zaman tanıyacağız. Bunun için seni bir ye-
re getirdik' dedi. Arabadan indirflerek yeni
bir yere getiriktim. Polis telsizleri, polis ses-
leri geliyordu. Burası malunı yer, yani iş-
kence merkezi, terörle mücadele şubcsL Be-
ni getiren cellatlar yangından mal kaçınr
gibi ortadan kayboldular. Polis kaydımı
yapb, ardından 'Seni tanıyoruz, bıze ifade
verecek misın?" dediler. 'Açlık grevınde-
yim. susma hakkımı kullanacağım. size ifa-
de vermeyeceğim' dedim. Ağırhkh olarak
psikotojik işkencede yogunlaşıyorlank"
Moğultay, Yargıtay'ın 127. kuruluş yıldönümü nedeniyle düzenlenen panelde konuştu
Işkenceyle abııaıı ifade deül değilANKARA (Cumhuriyet Bürosu) -
Adalet Bakanı Mehmet
Moğultay, işkence ile elde edilen
her türlü ifadenin kanıt niteliği
taşıyamayacağinı bildirdi.
Yargıtay'ın 127. kuruluş
yıldönümü nedeniyle düzenlenen
"Yargıtay Kararlan Işığmda
Hukuka Aykırı Kanıtiar" konulu
panelde konuşan Moğultay, ceza
yargılaması yapılırken iddia ve
savunmaya eşit fırsat ve olanaklar
sağlanması gerektigini kaydetti.
Moğultay, "Insanlann kendi
aleyhlerinde delil yaratması
bakunuidan, ortaçağda
işkencenin rolü ne ise günümüzde
teknik hileler kullanmak suretiyle
yapılan dinleme, gözetleme, ajan
kullanma ve provokasyon
yaratmamn rolü de odur" dedi.
Bir toplumda en büyük
işkencenin "kanun tşkencesi"
oiduğunu vurgulayan Moğultay,
1982 Anayasası'nın bireyi
devlete karşı korumak yerine,
adeta devleti bireye karşı
korumak ve güçlendiımek
anlayışıyla hazırlandığım bildirdi.
Moğultay, şunlan söyledi: "1982
Anayasast, insan haklan alanında,
normal bir demokraside yasalar
yoluyla konamavacak baskı ve
\asaklan koymuş ve
meşrulaştırmıştır. Bu anayasa,
'güçler aynlığf ilkesini kabul
etmekle beraber. devletin temel
nrganlan arasında bulunması
gerekcn dengeyi bozmuştur.
Özellikle > üriitmenin lehine,
yargının aleyhinc bozulan bu
dengeyi yeniden korumamız
gerekmektedir. Bağunsu yargı
yara aklığında. bagımsız yargıdan
ödün verüdiginde. hukuk
de> letinden söz edilemez. Kimse
devictin tepesindeki yöneticiden,
en sade yurttaşa kadar sığınacak,
güvence aravacak ver buiamaz.
Yargı>a güven sarsıursa, yargının
temelİeri \ ıkılırsa, ülkedeki
herkes bunun altında kalır."
Moğultay, adil bir yargılama
yapılabilmesi için hukukun temel
ve evrensel değerlerine aykın
olarak elde edilen kanıtlann
hükme dayanak yapılmaması
gerektiğini belirtti. Kanıtlann
öncelikle yasal olması gerektiğini
ifade eden Moğultay, zorla,
hileyle ya da irade dışı yollarla
kanıt elde etmenin demokratik
hukuk devletinin başvuracağı
yöntemler olmadığını söyledi.
Moğultay şöyle dedi. "İşkence
altında alınan ifade, delil olarak
kabul edilemez. Yasak
yöntemlerle elde edilen ifadeler.
nza olsa dahu delil olarak
değeriendirilemez. Böyle delUlere
dayanarak hüküm vermek de,
yargıçlaruı isi değüdir. Suçlanan
kişilerin, susma haklannın itılali
sonucunu doğuracak gizti
dinleme, ajan kullanma gibi
eylemler. savunma hakkının ihlali
niteUğindedir. Gizli dinlcnıede.
düşünce ve ifade özgüriüğüne
indirilen darbe ne ise,
gözetlemelerde de aynı şey,
davranış özgüriüğüne
üıdirilmekte ve dilediğince
hareket etme, dilediğince yaşama
hakkı ihlal edilmektedir."
Çağdaş
Demokrasi
Vakfi
kuruldu
Istanbul Haber Ser-
visi - Türk demokrasisi-
nin gelişmesine katkıda
bulunmak, çağımız ge-
reklerine uygun görüş
ve düşünceleri değerlen-
dirmek isteyen bir grup
tarafından "1%1 Anava-
sası ve Çağdaş Demok-
rasi Vakfi" kuruldu. 27
Mayıs devriminin ve
onun ürünü olan 1961
Anayasası'nın laik, de-
mokratik. sosyal, hukuk
devleti temeline dayalı
işlevsel ve tarihsel ger-
çeklerini saptayarak top-
lumu bilgilendirmeyi
amaçlayan vakıf, amacı
ile ilgili araştırmalar
yapmayı da hedefliyor.
Türkiye'nin gereksini-
mine uygun bir anayasa
yapılması gerektiğini
savunan vakıf, anayasa-
lann meclisler ve halkın
irade etkinliği ile deği-
şebileceği görüşüne dik-
kat çekiyor.
Vakfın 43 kurucu
üyesi arasında. MBK
üyeleri, dönemin bakan-
ları ve Meclis üyeleri
bulunuyor.
Can Dündar, Yalçın Pekşen ve Ömer Çavuşoglu, DCM savcısuun sorulannı yamtladılar.
'Düşünceye özgürlük' için ifade verdiler
tstanbul Haber Servisi - "Düşünceye Özgürlük
Girişimi"nin hazırladığı "Düşünceye Özgüriük"
kitabının yaymcılan, dün de ifade venneye de-
vam ettiler. Beşiktaş'taki tstanbul Devlet Güven-
lik Mahkemesi'nde "Düşünceye Özgüriük" kita-
bının yayıncılan olduklan için Can Dündar, Yal-
çın Pekşen, Ömer Çavuşoğlu ve Ahmet Al-
tan'ın ifadeleri alındı. Düşünceye Özgürlük Giri-
şimi adına bir basın açiklaması yapan Şanar Yur-
datapan. TBMM'de konunun görüşülmesi sıra-
sında bir fikir birliği ortaya çıktığını belirterek
"Onlar, 'Düşünce özgürlüğü tabii çok kutsaldır,
ama vatanın bütünlüğü daha çok kutsaldır, böl-
dürtmeyiz' diyoriar. Önlar herkes adına diişünüp
karar verirse bölünmeyecek. Biz de konuşmaktan
vazgectik, arök yapryonız" dedi.
RP'li
başkana
lojman
kıyağı
YUSUFÖZKAN
ANKARA - Muş'ta çok
sayıda eğitim emekçisi loj-
man sırası beklerken, 27
Mart 1994 yerel secimle-
rinde RP'den Belediye
Başkanı seçilen öğretmen
Kadir Turan'ın, halâ Milli
Eğitim lojmanını kullandı-
ğı bildiriidi. Muş Valisi
Ahmet Refik Tekerek, Be-
lediye Başkanı Turan'ın,
öğretmenlikten gelen bir
kişi olması nedeniyle
"kendi muafakatmda" İoj-
manda oturduğunu söyledi.
Vali Tekerek, "Türkiye'de
bunu zor bulursunuz, ger-
çekten Atatürkçü bir bele-
diye başkanı" dedi.
Kamu kuruluşlarında
Yoğun bir şeriatçı kadro-
laşma yaşandığı savlanan
Muş'ta. lojman kullanma
konusunda da ayrımcılık
yapıldığı öne sürüldü.
Oturma süresı dolduğu
halde çok sayıda memurun
lojmanlan boşaltmadığı,
bazılarının ise, "Erkek
olan beni çıkanr, çıkarır-
larsa tüm kirti çamaşırian
ortaya dökerim" diye teh-
ditler savurdugu belirtildi.
27 mart yerel secimle-
rinde RP'den Belediye
Başkanı seçilen öğretmen
Kadir Turan'ın da, aradan
bir yıl geçmesine karşın,
halen Milli Eğitim'in loj-
manını kullandığı belirtil-
di. Meslekte 22-23 yılını
doldurmuş çok sayıda eği-
tim emekçisinin lojman sı-
rası beklemesine karşın, 13
yıllık öğretmen olan Eski
Kültür Müdür Vekili Fesflı
Yener'in, yeniden öğret-
menliğe döndükten sonra
hiç beklemeden lojmana
geçtiği kaydedildi.
Muş Valisi Ahmet Refık
Tekerek, lojman konusun-
daki sıkmtılan bildiğini be-
lirterek, "Bu konuda özel
komisyon kurdurttum. Ya-
zın da usülsüz oturanlann
hepsini çıkartacağını~dedi.
NOTLAR ORALÇALIŞLAR
B
ir toplumun gelişmişliğinin bence
en önemli göstergesi belleğidir. Bir
halk uygarlık yolunda ilerledikçe
belleği de güçlenir. tnsanlık, hafızasını
sağlamlaştırabilmek amacıyla önce resim-
ler yaptı. sonra yazıyı keşfetti. Yüzyıllar
içinde resim ve yazıyla yetinmeyen insa-
noğlu, çok daha güçlü kayıt cihazlan üre-
tir hale geldı.
Türklerdeki. göçebe geleneği onların
kalıcı bir uygarlık yaratamamalanna ne-
den olmuş. hafızalannı olumsuz yönde et-
kilemiştir.Yüzyıllarca oradan oraya koştu-
ran, çok yakın tarihlere kadar göçer olarak
yaşayan Tü-klerin, belleği de bu nedenle
pek gelişmedi.
Dünkü göçebe Türkmenlerin torunlan-
nın kurduğu Türkiye de, atalanndan aldığı
bu geleneği hâlâ sürdürüyor. Bu ülkenin
insanlannın önemli bir kısmı dün söyledı-
ğini bugün unutuyor. Hafıza kaybının son
somut örneği Isvıçre galibiyeti sonrası ya-
şananlar. Maçın bıtmesiyle birlikte eli si-
lahlı ve Türk bayraklı binlerce çılgın insan
sokaklara döküldü. Sokaklara çıkmayanlar
balkonlara çıktılar ancak bir savaşta harca-
IVBffi maç ve MHP
nacak düzeyde mermi yaktılar. Tabancalar,
tüfekler, hatta makinalılar başarıyı kutla-
mak amacıyla yeri göğü inletti.
Maç sonrası konuştuğumuz bir çok
yurttaş. başlanna geleceklen önceden bıl-
dikleri için, maçın bitimiyle birlikte bir
kısmı elektrikleri söndürüp yere yarmışlar.
bir kısmı bizim gibi kafasmı pencere hiza-
sında eğmiş, bir kısmı da duvar diplerine
çekilmiş. Böyle önlemler almayan yurttaş-
lardan bazılarının başlanna gelenleri hep
birlikte gördük. Ölenler, yaralananlar.
Işe önce medyadan başlayalım. Maç
sonrası meydana gelen olaylar tesadüf de-
ğildi. Bilinmeyen ve beklenmeyen bir du-
rum da yoktu. Ne zamandır, önemli maç-
lardan sonra benzer silahlı terör ortamı ya-
şanıyordu. Bu silahlı teröre ise en büyük
kışkırtmanın ve desteğin medyadan geldi-
ğini inkâr edemeyiz. Maç öncesi ve sonra-
sı atılan gazete başlıklanna, yapılan yo-
rumlara bir göz atsanız olacaklan anlarsı-
nız.
Son maçta da aynı sahneler abartılı bir
şekilde yeniden yaşandı. Maçı yayinlayan
T\' muhabirleri. çılgın kalabalıklar yarata-
bilmek için ellerinden geleni yaptılar. Bir
muhabir gibi değil de milliyetçi bir militan
gibiydiler.
Ertesi günkü gazetelerde de aynı man-
zara tekrar edıldi. Eli silahlı ve Türk bay-
raklı çılgınlar bir marifet yapıyormuşcası-
na gazetelerin birincı sayfalarında övgü
dolu sözlerle yer aldılar. Derken, beklenen
felaket ortaya çıktı. Bu çılğınlığm sonucu
çok sayıda yurttaş yaralanıp yaşamını yiti-
rince tavırlar hemen değişıverdi. Dün övü-
len davranışlar, ertesi gün yerilmeye baş-
landı. Aynı resimler bir gün sonra başka
resimaltlarıyla yeniden aynı gazetelerde
yer aldı. Tam bir hafıza kaybı. "Dün dün-
dür, bugün bugündür" dıyen Cumhur-
başkanımız Çankaya'da oturuyor. Basını
da bu ilkeyi kendisine yol gösterici olarak
benimsiyor.
Milli maç sonrası gösterilerin en dikkat
çekici yanı MHP militanlannın davranışla-
n. Bozkurt işaretleriyle sokağa dökülen
ırkçı militanlar, sankı PKK ile savaş veri-
yormuş da bir zafer kazanmış gibiydiler.
Benzer tepkileri Batı ülkelerine de göster-
diler. Bu gösteriler Türkiye"de ciddi bir
ırkçı yükselişin habercisi. Kürt meselesini
çözümsüzlüğe iten hatalı anlayışlar, ırkçı-
lığı kışkırtıyor, Türkeş'in ekmeğine yağ
sürüyor. Önümüzdeki dönemde bu açıdan
ülkemizi ciddi sorunların beklediğinden
kimsenin şüphesi olmasın.
Devleti demokrasiye tercih eden bazı
yazarlann MHP'nin bu gösterilerde ön
plana çıkmasından övgüyle söz etmeleri
ise bir başka aymazlığın ifadesi. Türkeş'le
birlik sağlanabileceğini sanmak tam bir
gaflettir. Bunca yılın deneyinden sonra
böyle bir noktaya gelmek ise tam ibretlik.
Irkçılık, dünyanın neresinde birlik sağladı
ki, Türkiye'de sağlayacak. Olsa olsa böyle
bir gelişme ülkemizi kana ve ateşe boğar.
CUMARTESİ
YAZHARI
ATAOL BEHRAMOGLU ;
Anadolu'nun Aydınlık "';
Yüzüne Yolculuklar
20 mart pazartesi, Izmit'te, KYÖD (Kocaeli Yük-
sek Öğrenim Demeği) sahnesinden, Izmitli izleyici-
lere şiirlerimi okudum. KYÖD 1947'de kurulmuş.'
Üyeleri, çeşitli mesleklerden Izmitli aydınlar. Üyelik
için siyasal bakımdan_tek ölçüt. ilerici olmak. Bu-
günkü başkan Şerif Ünan genç bir işadamı. Ka-
libre boru üretiyor... Demeğin çahşmalan saymak-
la bitmez. Aynı gün Seher Tanrıyar ve fuğba
Önal'dan bir piyano-viola dinletisi vardı... Dernek
bülteninden okuyorum: Uğur Mumcu Parkı'ndaki
törenle başlayan "Demokrasi Şehitlerini Anmâ
Haftası"ndan, çoksesli koro çalışmasına kadar,
geniş bir yelpazede etkinlikler... Çok sayıda üni-
versite öğrencisine (alçakgönüllü ölçülerde de ol-
sa) burs yardımı... Vakıf, lise, radyo projeleri...
KYÖD'ün ve Izmit'teki dinletiyi düzenleyen Kocaeli
Tabip Odası'nın genç, aydın yöneticileriyle tanış-
maktan mutluluk duydum. Genç bir hekim, "Biz-
ler, genç Cumhuriyet okurian"d\ye tanıttı kendini...
•••
1 nisanda, Karadeniz Ereğlisi Halk Kütüphanesi
Geliştirme Derneği'nin düzenlediği 1. Kitap Fu-2
arı'nın konuğu olarak Ereğlı'deydik... Kitapların,
sergilendiği, yazarlann kitaplannı imzaladıklan Ata-*
türk Kültür Merkezi salonu kannca yuvası gibiydi..,
Demek Başkanı Okar Coşkuner, Ereğli'de yaşa-,
yan yazar arkadaşımız Savaş Büke, kitap haftası-;
na bu yoğun ilginin, beklentilerin üstünde olduğu-'
nu söylediler... Halk Kütüphanesi, Erdemir çalışan-
larının katkısıyla 1982'de kurulmuş. Bilgisayariı,'
her bakımdan Batı ölçütlerine uygun, modern bir
kitaplık. 12.500 kitaba sahip. Yılda 45.000 okur ki-
taplıktan yararianıyor. Gece, konuk yazarlann onu-
runa verilen (ANAP'lı belediye başkanının eşiyle-'
birlikte katıldıgı) yemek, tek sözcükle, görkemliydi.-
Oradaki konuşmamda da belirttiğim gibi, bu kadar:
çok sayıda ve seçkin bir aydın topluluğunu ben,'
yabancı ülkelerde katıldıklarım da içinde olmak
üzere, çok az yerde gördüm...
•••
Anadolu'nun aydınlık yüzüne yolculuklar, 8 nK
san akşamı Konya Devlet Tiyatrosu salonundaki,
şiir (ve müzik) dinletisiyle sürdü... Gitarist, bestect,
ve yorumcu genç doştum Halûk Çetin'le geçen,
yaz, ilk kez Antalya'da, izleyici önüne çıkmıştık.,
Konya'daki, ikinci dinletimizdi. Bir şair ve bir mü-,
zisyeni dinlemek için gişeden bilet alarak salonu
dolduran yaklaşık 600 kişi, matine ve suarede din-
letimizi izledi... Etkinlik, TÖMER Dıl Öğretim Mer-
kezi'nce düzenlenmişti. Etkinliği düzenleyen TÖ-
1
MER'in müdiresi Feray Çetin'i, Konya Kültür Mü-'
dürü Ahmet Tufan'ı, Konya'dan aynlmaya az bir
zaman kala uğradığımız Tiyatro Sevenler Deme-'
ği'nin sevimli ve "man'inal" cafe'sinde bize başımız
dönecek kadar dinleti afişi ve kitap imzalatan o'
güzelim üniversitelileri, TÖMER Umut Tiyatro ho-'
cası Doğan Ediz'i, Uğur ve Semra arkadaşlanmızı'
buradan sevgiyle selamlıyorum. Bizimle söyleşj»
yapmak için birbiriyle yanşan, 1.5 saatlik dinletiyi
1
baştan sona canlı yayınla veren yöresel TV kanal-;
larının yönetici, yönetmen ve kameramanlarını,
da... (Sayın Konya Valisi de dinletimize çiçek gön-'
derme inceliğini göstermişti...)
••• |
Nisan ayında şiir ve müzik dinletimizin ikinci du-'
rağı Gaziantep oldu... Izleyicinin, üniversite öğren-
cilerinin, TV kanallannın aynı canlı ilgisiyle karşılaş-
tık... GRT (Güneydoğu Radyo Televizyon) Genel
Yayın Koordinatörü bayan Ülkü Güngör'ün aydm'
ve sıcak kişiliğini unutmak olanaksız... Onat Kut-,
lar'ın, Ülkü Tamer'in Gaziantep'i biryazariar ken-,
ti... Işte, yazarlarınca imzalanarak bana hediyei
edilen kitaplar: "Gaziantep Kültüründe Oyun" (Ya-:
zan, yakın ilgisine teşekkür borçlu olduğumuz ga-'
zeteci Ali Atalar); Gaziantep Üniversitesi yönetici
sekreterlerinden Sayın Gonca Tokuz'un yazdığr
"Gaziantep Yemekleri"... Üniversite Rektörü Saym
Uğur Büget'in öyküler kitabı: "Anılarda Gezinti."
Ve şiir kitaplan: "Ya Vakit Olmazsa" (Türkay Öz-
nur Akay), "Masaiın Orta Yerinden" (E.Nigâr Ul-
cay), "En Güzel Ben Ölürüm!.." (Bülent Özcan)...
Bülent, kendi deyimiyle "Gaziantep'e sevda şehri'
adını takan ozan", "Bağbozumu" adında bir de'
dergi çıkarmaya başlamış... Yoksul, kavruk, mah-J
zun, ama kalbi sadece Türkiye'nin değil dünyanın.
her yerinde çarpan bir Orta Anadolu çocuğu... (Ai-
lesi Gaziantep'e Kayseri-Sarız'dan göçmüş...) Ga-
ziantep'teki sevgili dostlara, yazarlara, şairlere,
"bu masaiın orta yerinden" bir selam gönderiyo-
rum ben de...
•••
Nisanda son durak Bursa'ydı... 196O'lı yıllardaki
kentlerimden, hayatımda en çok ve derin iz bırak-
mış kentlerden Bursa... Yirmi yaşında, kurucularm-
dan biri olduğum Bursa Oda Tiyatrosu'nun "Fare-t
ler ve insanlar"ındaki küçük rolümle izleyici önüne*
çıktığım Bursa Devlet Tiyatrosu sahnesine bu kez<
şiirlerimle çıkıyordum... Bursa'da da, öteki kentler-
deki gibi seçkin bir izleyıciyle. sıcak dostluklaria'
karşılaştık. Avukat Ekrem Demiröz, sanatın sevi-
lip yaygınlaşması için çok şeyler yapmış bu kent-;
te. Otuz yıl öncesinin kimi can dostlannı da elimte:
koymuş gibi buldum Bursa'da... Bizimle bir söyle-:
şi yapan "Flash TV" kanalı merkezinin Bursa'da'
oiduğunu biliyordum. Bursa'da, "Olay" ve "2000"'.
adlannda iki de büyük günlük gazete var. Istanbur;
medyasıyla her bakımdan yarışmaya hazır...
1
• • • ;
Gaziantep'ten uçakla dönerken, aynı günlerde-
Çağdaş Yaşamı Koruma Derneği'nin konuğu ola-J
rak orada bir konferans veren değerii bilim adamı
ve arkadaşım Bülent Tanör'le söyleşiyorduk. Bü-^
lent, Istanbul aydınlannın bir "vehim" içinde oldu-'
ğunu söyledi... Bu vehim ve bu her şeyi kendin-'
den ibaret sanma kuruntusu, Istanbul'dan bakılın-.
ca Anadolu'nun gerçek kimliğiyle görülmesine en-
gel oluyor... Öte yandan Anadolu'dan Istanbul'a,
dönüşler, Yahya Kemal'den bağışlanmak dilerim,,
çoktandır mutluluk değil benim için...
ANAP lideri Mesut Yılmaz:
*
"F açıklaması skandal;(Cumhuriyet
Bürosu)-ANAP Genel Baş-
kanı Mesut Yılmaz, Başba-
kan Tansu Çiller'ın, henüz
ihalcye çıkmadan PTT'nın
T'sinın, özelleştırilecek olan
yüzde 49'luk bölümünün de-
ğerinin 30 milyar dolardan
İS milyar dolara düştüğünû
açıklamasını "skandal"'
olarak değerlendirdi. ANAP <
Grup Başkanvekili Hasan >
Korkmazcan da, özelleştir- i
menin kilıt sonınlanndan bi-;
rinin PTT'nin T'sinin satıl-!
ması oiduğunu söyledi. ;