05 Mayıs 2024 Pazar English Abone Ol Giriş Yap

Katalog

Aylar
Günler
Sayfalar
29 NİSAN 1995 CUMARTESİ CUMHURİYET SAYFA HABERLER Bakanlar Kurulu'nun imzalayarak gönderdiği yasa tasansına Meclis'te sahip çıkan olmadı Geç emeldüik ortada kaldı• Muhalefet partileri şiddetle karşı çıkarak tasanyı engelleyeceklerini belirtirken, iktidar ortakJan DYP ve CHP gruplan da tasannın bu haliyle Meclis'ten geçmeyeceğini bildirdiler. DYP'li Grup Başkanvekili Ahmet Küçükel, tasanyı henüz tam olarak incelemediğini söyledi. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - Muhalefet partilerinin şiddetle karşı çı- karak engelleyecekJerini ilan ettikleri geç emeklilik öngören SSK yasa tasansı, Meclis'e sevkedileli iki hafta olmasına ragmen hâlâ komisyon gûndemine alın- madı. Komisyonun DYP'li Başkanı Ab- met Küçükel tasannın ne zaman komis- yonun gûndemine alınacağı yolundaki sorulara karşılık, "henüz tasanyı incete- me ftrsaö bulamadığuu" belirterek gün vermekten kaçındı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Aydın Güven Gürkan, kamuoyunda tep- ki yaratan geç emekliliğe ilişkin yasa ta- sansınm parlamentonun gündeminden geri çekilmesine "koalisvon oıtağuıın ra- a olmayabileceğini'' söyledi. DYP Grup Başkanvekili TurhanTayan ise tasannın komisyonda ve genel kurulda görüşül- mesi sırasında "dövüleceğini" kaydettı. ANAP Genel Başkanı Mesut Yılmaz, işçinin, emeklinin ve tasanya karşı mü- cadele başlatan sendikalann yanında ol- duklannı belirterek, vicdanı olan herke- sin bu tasanya karşı çıkması gerektiğıni söyledi. DSP Genel Başkanı BükntEce- vit de, SSK Yasası'nda yapılan düzenle- melerle yalnızca emeklilik yaşının yük- seltilmediğini, diğer tüm haldann da ge- riye götürüldüğünü söyledi. Ecevit. hak mücadelesinde sendikalann yanında ol- duğunu kaydetti. RP'li yönetıciler de. bugüne kadar yaptıklan tüm açıklamalarda "Mezarda emeklitiğeevetdemeyeceğiz'"dcd!İer Mu- halefet partilerinden gelen bu açıklama- lara karşın, tasanya iktidar ortaklannın da sahip çıkmaması dikkat çekti. CHP ve DYP grup başkanvekilleri, geç emeklili- ği protesto amacıyla Istanbul'dan Anka- ra'ya yürüyerek Meclis'te siyasi parti temsilcilen ile göriişen DİSK yöneticile- rine, tasannın bu şekilde geçmeyeceği sözünü verdiler. CHP Grup Başkanvekili Mehmet Ke- rimoğlu. SSK yasa tasansının CHP gnı- bundan "vize" almasının mümkün olma- dığını bildirdi. Tayan da, tasanya tepki gösteren sendikacılan haklı bulduğunu söyledi. Gürkan. Türkiye'de sosyal güvenlik sısteminin "zaaf göstenne" aşamasmda olduğuna dikkat çekerek "Güvensidik hunahmının eşiğindeyiz. Bir ûlkede sos- yal güvenlik sisteminin zaaf göstermesi. insanı toplumdan koparnr" dedi. Gür- kan, kamuoyunda tepki yaratan geç emekliliğe ilişkin yasa tasansının parla- mentonun gündeminden geri çekilmesi- ne "koatisyon ortağnun razı olmayabile- ceğini'" söyledi. Gürkan. tasannın geri alınmasını kendisinin de doğnı bulmadı- ğmı ifade etti. Asgari Ücret Tespit Komisyonu'nu 2 mayıs salı günü ilk toplantıya çağıran Gürkan, yeni asgari ücretin 1 eylülden önce yürürlüğe girmesi gerektiğini söy- ledi. Çalışma Bakanı Gürkan, asgari üc- retin enflasyon karşısmda "erkenyjpran- dığnu" da kaydetti. İffetsizlik' yargı görüşü bekliyor• Ayaz, yönetmeliğin tartışmah hükümlerinin yeniden oluşturulması için ilgili kurum ve kuruluşlann görüşlerinin alındığını belirterek "Alelacele bir şey yapıp bırakmak istemiyoruz. Zaten yönetmeliğin ifFetsizliği içeren maddesinin uygulamasını EMtNEKAPLAN ANKARA - Milli Eğitim Bakanı NevzatAyaz'ın, okul yöneticilerine, kız öğrenci- leri bekâret kontrolüne gön- derme yetkisi verdiği gerek- çesiyle ağır eleştiriler yö- neltilmesi üzerine "değişti- ffleceğini" açıkladığı Odül ve Disiplin Yönetmeliği, yargı organlannın vereceği görüşü bekliyor. Bakan Ayaz, yeni sorun- lann çıkmaması açısından bütün kuruluşlann görüşle- rinin alındığını belirtti. Mil- li Eğitim Bakanlığı Müste- şan BenerCordan, "iffetsiz- Kk" sözcüğünün tüm ceza yasalannda bulunduğuna dikkat çekerek bu hükmun yok sayılamayacağını söy- ledi. Okul yöneticilerine, kız öğrencileri bekâret kontro- lüne gönderme yetkisi ver- diği gerekçesiyle uzun süre tartışılan Odül ve Disiplin Yönetmeliği'nin "disiplin cezalan" bölümlerinin ye- niden düzenlenmesi için Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşan Bener Cordan- başkanlığında oluşturulan komisyonun çalışmalannı sürdürdüğü belirtildi. Nevzat Ayaz Yönetmeliğin, Milli Eği- tim Bakanlığı'nın Resmi Gazetesi olarak adlandınlan Tebliğler Dergisi'nin mart sayısında yayımlanması, "Bakannk, yönetmeliği de- ğiştirmekten vazgeçti" söy- lentilerine neden olurken yetkililer, yönetmeliğin der- gide yanlışlıkla yayımlandı- ğını belirttiler. Milli Eğitim Bakanı Nev- zat Ayaz, Cumhuriyet'e yaptıği açıklamada, yönet- meliğin tartışmalı hükümle- rinin yeniden gözden geçi- rildiğini kaydederek yeni sorunlann çıkmaması açı- sından ilgili kurum ve ku- ruluşlann görüşlerinin alın- dığını kaydetti. Ayaz. yönetmeliğin "if- fetsjztik" hükmünü içeren maddesinin de illere gönde- rilen genelgeyle yürürlük- ten kaldınldığını ifade ede- rek şu görüşleri dile getirdi: "Yasal olarak böyle bir kontrolü yaptırmaya okul yöneriminin yetkisi yok. Bu yetki, mahkeme ve savcıla- nndır. Alelacele bir şey ya- pıp bırakmak istemiyoruz. Konuya büyük bir titizlikle yaklaşılıyor. İlgili kuruluşla- nn görüşleri ahndıktan son- ra yeni yönetmeliğe son şek- li verilecek." "İffetsizlikyok sayılamaz Milli Eğitim Bakanlığı Müsteşan Bener Cordan, "iffetsizük" hükmünün bü- tün ceza yasalannda yer al- dığını belirterek "Bunuyok sayamayız. Belki kusurlu hareketier içinde yer alabi- lir" diye konuştu. Yönetmeliğin yeniden düzenlenmesi yönünde bir- çok kurum ve kuruluşun gö- rüşü alınırken "üTetsizlik" 1 hükmünün değerlendiril- mesinde yargı organlann- dan almacak görüşlerin ağır basacağı belirtildi Taşucu lisesTnde şeriatçı baskıya soruşturma • Derslerde Atatürkçülük karşıtı, şeriat yanlısı propaganda yaptığı, öğrencileri harçlıkjanyla Kuran-ı Kerim almalan için zorladığı öne sürülen okul müdürü Talip Onur, müdür .yardımcılan Mustafa Özipek ve 'Ismail Demirel hakkında soruşturma başlatıldı. ANKARA (Cumhuriyet Bürosu) - tçel Taşucu Lisesi öğrenci velilerinin, Okul Müdürü Talip Onur. Müdür Yardımcılan Mustafa Özipek ve Ismail Demirel'm öğ- rencilere şeriatçı baskı yaptıklan yönünde- ki savlan üzerine, lçel Valiliği, yöneticiler hakkında soruşturma başlattı. lçel Milli Eğitim Müdürü Metin Memiş, iddialann soruşturulması için iki müfetrişin görev- lendirildiğini söyledi. lçel Taşucu Lisesi'nde derslerde Ata- türkçülük karşıtı, şeriat yanlısı propagan- da yapıldığı, öğrencilerin harçlıklanyla Kur'anı Kerim almalan için zorlandığı yo- lunda Cumhuriyet'te yayınlanan haber üzerine, lçel Valiliği'nce okul yöneticileri hakkında soruşturma başlatıldı. ] tçel Milli Eğitim Müdürü Metin Memiş, ;iddialann geniş çaplı olarak araştmlması için iki müfettiş görevlendirildiğini söyle- ;<Ü. ' Taşucu Lisesi öğrenci velileri, bir süre önce yaptıklan yazılı açıklamada, okulda Atatürk rozeti taşıyan öğrencilere Atatürk- çülük karşıtı propaganda yapmalan yönün- de baskı yapıldığı ve dırenen rozetli öğren- cilerin okula alınmadığı vurgulandı. Havalann ısınmasıyla beraber açık renk çorap giyen ve okula ceketsiz giden öğren- cilere, "Böylegiyinmeklevesoyunmaklane yapmaya çahşıyorsunuz? Sizierin amaci ne- dir? Yoksa erkeklere vücut mu gösteriyor- sunuz? Sizler erkek delisi misüıiz?'' yönün- de sorular sorulduğuna dikkat çekilen açıklamada, öğrencilerin okuldan atılmak- la tehdit edildiği vurgulandı. Açıklamada. okul yöneticilerinin baskı- lan şöyle sıralandı: "Okul yöneticileri, 20 bin bra karsıhğın- da Bosna-Hersek kardannı almayan öğ- rencilere,gerektiği durumlarda inn ve has- ta olanlara da rapor verümiyor. Öğrencile- re, harçlıkları ile Kuranı Kerim almalan yönünde baskı yapılıvor. Beşeri Coğrafya ve tnkılap Tarihi ders- lerinde öğrencilere yapılan baskılar ar- tınlarak, şeriat propagandası yapılıvor. Atatörk'fi ve Atatürkçülüğü aşağılayan ve kötüleyen konuşmalar yapılıyor. Okul yöneticileri, elİerinden geldiği öl- çüde derslerde kız ve erkek öğrencileri ay- n orurtmaya çalışıyorlar. Öğrencilere, otobüste, yolculuk sırasında ve e\ de oturur- ken de, bu koşula uymalan yönünde baskı yapılıyor." Hekimbaşı Çöphığü'nün çevresinde oturanlann aalan hâlâ silinnıedL erideyalnız gözyaşı var İBRAHİMGÜNEL tki yıl önce Türkiye, bir çöplük fa- ciası yaşamıştı. 28 Nisan 1993 günü Ümraniye Hekimbaşı Çöplüğü'nde. çöp dağlannın kayması sonucunda, çöplügün içinde yıllardır oluşan me- tan gazı patladı. Patlamanın etkisi ve çöplerin gecekondulann üstünü ka- patması sonucu 39 kişi ölmüştü. Ço- ğu çocuk onlarca insan diri diri çöp yı- ğınlannın altına gömülmüş ve o her gün kokladıklan çöpler, doğal mezar- lan oluvermişti. Yetkililer demeç ver- diler. Herkes birbirjni suçladı. Ve va- atler vaatleri izledi. Ancak 'her za- man olduğu gibi" hiçbir şey değişme- di. Istanbul'un tüm çöplükleri bugün de 'patlamaya hazır bomba' olarak bekliyor. Facianın ardından yörede inceleme- lerde bulunan BM Dünya Sağlık Ör- gütü (WH0) uzmanı Colin J. Macfar- lane, Çevre Bakanlığı'na sunduğu ra- porda, kazanın 'metan gazı patiama- suıdan' değil, 'egimin stabil ounama- sıadan' kaynaklandığını belirtti. Mac- farlane, verdiği raporda lstanbul'da o gün için kuilanılan Ümraniye, Aydın- lı, Halkalı ve Yakacık çöplüklerinin tatmin edici olmadıgını söyledi. Ra- porda, yaklaşık 1 milyon metreküplük çöp yığınının yanlış döküm sonucun- da tepeden kaydığı açıklandı. Kazanın hemen ardından bugünün başbakanı. zamanın devlet bakanı Tansu Çilkr, yörede incelemelerde bulunup çöplügün ıslahı ve yeni çağ- daş çöp depolama alanlan için söz vermesine karşın, faciadan dolayı es- ki lstanbul Büyükşehir Belediye Baş- kanı Nurettin Sözen ve eski Ümrani- ye Belediye Başkanı Şüıasi Öktem yargılanıyor. Devlet yöneticilerinin verdiği sözlere karşın bugün gelinen nokta ise Hekimbaşı Çöplüğu'nün ıs- lahı için hiçbir çalışma yapılmaması. Hatta Çiller, 27 Mart yerel seçimleri öncesi partisinin büyükşehir belediye başkan adayı Bedrettin Dalan'ı da ya- nına alıp seçim kampanyasını bura- dan başlatmıştı. lstanbul açısından bakıldığında. kentte günde yaklaşık 9 bin ton çöp üretiliyor. Kentin 1993 yılından bu ya- na süren "kaü aük projesi'inşaatı ise sürüyor. Ne zaman biteceği belli de- ğil. 2.2 trilyon liraya mal olacak pro- jenin içerisinde yer alan 14 aktarma istasyonundan bugüne kadar üçü bi- tirilebildi. Kentin iki yakasında yer alan çöp depolama alanlanndan ise sadece Ke- merburgaz'a döküm işlemi başlaya- bildi. Aslında bu noktaya neden gelindi- ği ortada idi. Türkiye'de yaklaşık 2 bin çöplük, Ümraniye'de olduğu gibi gelişigüzel atılma ile oluşmuş durum- da. Rasgele atılan çöplerin drenaj sis- temi olmadığından, üst üste yığılma sonucunda (anerobik) ortamda bo- zunma (dekompozizasyon) oluşuyor. Bu bozunma sonucunda oluşan metan gazı (bataklık gazı), kendi kendine tu- tuşabilen bir özelliğe sahip. Belli bir yoğunluğa ulaştığında ise her an pat- lama özelliğine sahip. Patlama sonu- cunda neler olabileceğini sık sık ma- denlerde yaşanan facialardan biliyo- ruz. Ptetrol Ofisi'nde yolsıızlııldara prim iYolsuzlukla suçlanan ve ceza alması istenen Erdal Gülderen, İstanbul'a bölge müdürü olarak atandı ESR4YENER ANKARA-PetrolOfısi'ndeortayaçı- kan yolsuzluklann ardından görevden alınması istenen yöneticilere, ceza yeri- ne makam veriliyoj. Ofıs Denetleme Ku- rulu üyesi Yıldır Ozen tarafından, 1991 yıltnda kurumun Hopa deposunun kira- lanmasında yapılan yolsuzlukta sorum- lulugu bulunduğu gerekçesiyle "en ağır cezanın" verilmesi ve "klari-nıali'' hiç- bir görevegetirilmemesi istemindebulu- nulan dönemin Teftiş Kurulu Başkanı Erdal Gülderen, Petrol Ofisi Genel Mü- dürü Korel Aytaç tarafindan ocal^ayında lstanbul Bölge Müdürlüğü görevine atandı. Türkiye Denızcilik Işletmeleri'nin Isı- kurt şirketine 1991 yılında 65 bin dolara kiraya verdiği Hopa deposu, ofıs tarafın- dan aynı ay ilgili şirketten 500 bin dola- ra kiralandı. Kurumun kiralama işlemin- de zarara sokulmasının ardından, ofis müfettişlerintn raporlanna dayanılarak, Başbakao Tansu Çiller'in talimatıyla dö- nemin Petrol Ofisi Genel Müdürü, RP Gümüşhane Milletvekili Lütfî Doğan'm oğlu Uğur Doğan hakkında ocak ayında savcılığa suç duyurusunda bulunuldu. Petrol Ofisi Teftiş Kurulu Müfettişi Nurî Ardıç tarafından Hopa deposunun kiralanmasında yolsuzluk yapıldığı savı üzerine başlatılan incelemenin sonuçla- n, zararda, dönemin Genel Müdürü Uğur Doğan'ın da sorumluluğunun saptanma- smuı ardından 5 Ocak 1995 'te Başbakan Çiller'e gönderildi. Çiller tarafından onaylanan rapora göre; Isıkurt tarafindan 65 bin dolara kiralanan Türkiye Deniz- cilik Işletmelerine ait Hopa deposu, Pet- rol Ofısi'nce 12 Kasım 1991'de, yıllık 500 bin dolarbedelle kiralanarak, kurum zarara sokuldu. Raporda aynca, halen Petrol Ofisi Ge- nel Müdür Yardımcılığı görevini yürüt- mekte olan Ergun Akın hakkında da ken- disine konuyla ilgili olarak yazılan yazı- lara yanıt vermediği gerekçesiyle İcına- ma cezası verilmesi önerildi. Hopa deposunda yolsuzluğun yapıldı- ğı yönündeki savlar üzerine kurumun de- netleme kurulu da 1994 yılında bir çalış- ma başlattı. Yapılan bu ilk çalışma sonu- cunda Denetleme Kurulu üyesi Yıldır Özen tarafından hazırlanan raporda, di- ğer yönetıcilerin yanı sıra dönemin Tef- tiş Kurulu Başkanı Erdal Gülderen hak- kında, şu istemde bulunuldu: "Hopa deposu ile alakalı tahkikabn yfi- riitühnesini gerçekleşriren ve neticeleri hakkında genel nıüdüriük makamını yanlış y önlendirmeye gayret eden ve tah- kikatin seyrini degişrirmck için mevcut evraklan görmezlikten gelen zamanın Teftiş Kurulu Başkanı Erdal Güideren'in idari yönden en ağır ceza ile cezalandınl- ması ve bundan sonra kendisine idari ve mali hiçbir görev verilmemesL" Özen tarafından 1994 yılında kurumun yönetim kurulu başkanlığı görevini de yürüten, Özelleştirme ldaresi Başkanve- kili Can Yeşilada'ya gönderilen raporun ardından Gülderen hakkında hiçbir ida- ri işlem yapılmadı. Rapora karşın, Gülderen, geçen yıl ka- sım ayında lstanbul Bölge Müdürlü- ğü'nde ortaya çıkan yolsuzluğun ardın- dan görevden alınan NecdetOzgen'in ye- rine ocak ayında bölge müdürlüğü göre- vine atandı. ARAYIS TOKTAMIŞ ATEŞ Gençlik, Gençlik••• Bizim kuşak 28 Nisan'ı hafif bir nostalji ile hatırlar. 1960'tan günümüze 35 yıl geçmiş. Ne çabuk geç- miş bu zaman, ne zaman geçmiş. Bir kuş olmuş uç- muş gitmiş... 28 Nisan 1960'ta 16 yaşında bir lise öğ- rencisiydim. O gün yaşadıklanmı bir kez daha yaz- mak istemiyorum. Çünkü artık her "yıldönümünde" aynı şeyleri yazma durumunda kalacağız. Öğretmen- ler gününde aynı yazı, cumhuriyet bayramında aynı yazı, 19 Mayıs'ta aynı yazı, 28 Nisan'da aynı yazı... Ama insan böylesine önemli günleri "pas geçmek" de istemiyor. Anımsamak istiyor, anımsatmak istiyor. Aradan bunca yıl geçtikten sonra başını geriye çe- virerek, bir kez daha değerlendirmek istiyor. 28 Nisan 1960'ta üniversite gençliğinın Menderes yönetimine karşı çıkması ve demokrasi taleplerini di- le getirmesi, Cumhuriyet dönemimizdeki ilk ciddi gençlik hareketi idi. Üniversite öğrencilerine karşı polisin silahlı müdahalede bulunması ise, ilk polis öğrenci çatışması. Bir gün sonra Ankara'ya sıçrayacak olan bu ög- renci hareketleri, bir ay boyunca değişik düzeylerde sürecek ve bu hareketli süreç, sonunda, 27 Mayıs Devrimi ile noktalanacaktı. Bugün (29 Nisan 1995), aradan 35 yıl geçtikten sonra 28 Nisan'ı düşünmem, beni biraz da günümüz gençlerinin yapı ve beklentileri üzerinde düşünme- ye itti. Zira geçen hafta Akşehir, Konya, Iskenderun, Adana ve Mersin'i kapsayan ve Ankara'da noktala- dığım bir "ülke turunda" gençlerte ilgili çok güzel ve duygulandıncı gözlemlerim oldu. (Âinkara'dan son- ra ızmir'e geçecek ve İstanbul'a Izmir'den dönecek- tim. Ama öznel ve nesnel kimi nedenlerden ötürü bu- nu gerçekleştıremedim. Izmirli dostlan çok kızdırmı- şım, ama en kısa zamanda telafi edeceğim.) TUYAP'ın istanbul'daki kıtapfuanndaÇınarYayın- lan bir ödül vermişti bana. Ankara'daki kitap fuann- da da Ümit Yayınlan tarafından ödüllendirildim. Son derece duygusal bir toplantıyla verdiler odülümü. A- ma bu toplantının en güzel yönü, verilen odül değil, gençlerin yaptıklan konuşmalar oldu. Bu konuşma- lan bir başka yazımda özetleyeceğtm. Bizim Cumhuriyet Ankara Bürosu'ndan sevgili Mehmet Açtktan'ın oğlu "Ayşeabla Lisesi" öğren- cisiymiş ve bu okulda öğrenci konseyi üyesiymiş. Okullannda bir konuşma yapmamı ve kitap imzala- mamı istemişler. Arada Mehmet olur da, rtiraz etmek olur mu? "He" dedim elbette. ryi ki "He" demişim. Hem okulun konum ve yöne- timini ve hem de öğrencilerini çok sevdim. Toplantı sonrasında öğrenci konseyi adına bir mektup verdi- ler. Bu mektup da yaşamımda aldığım en degerli ar- mağanlardan biri oldu. Bu mektubu, siz değerii okurlanmla paylaşmak is- tiyorum. Ama lütfen yapılan övgülerden başımın dün- düğünü sanmayın. Ben, bana verilen bu mektubu; aynı yolun yolcusu ve aynı mücadelenin neferi oldu- ğum tüm öğretmen arkadaşlanma verilmiş olarak kabul ediyor ve bunun gurur ve umudunu paylaşmak istiyorum. Mektup şöyle: "Bugün (buyazı elinize geçtiğinde dün olmuş ola- cak) kitap fuannda sizi dinledikten sonra, biz de si- ze bir hediye sunmak istedik. Hepimizde aynı coş- ku ve heyecan olmasına karşın biraz benim kelime- leri uyumlu yeheştirmem ve bizi iyi ifade edebilece- ğim inancıyla, biraz da okul başkanı olmanın verdir ği sorumlulukla yazıya geçirmek bana düştü. İnsan her zaman bulunduğu yolda kendinden ön- de olan ve geriye ışık tutan rehberierine tam olarak teşekkür edememenin verdiği bir duyguyla hediye vermek ister. Çoğu zaman bu kişiler öğretmenleri- mizdir. Ve inanıyorum ki, insanlann öğretmenleri yal- nız sınıflarda olmaz. Sevgili ve değerii hocam, ina- nın size en derin teşekkürierimizi sunmak için vere- bileceğjmiz hediyeyi öyle çok düşündük ki... Bugün fuardaki 'ufak' hediye tartışmasından son- ra bizler kütüphanenizde tozlanmayacak ve verece- ğimiz her şeyden çok bizi anlatacak bir hediye sun- mak istedik ve aradığımızın, en çok biz olan 'düşün- celerimiz' olduğuna karar verdik. İnanıyorum ki, ina- nıyoruz ki; bu, bir insanın paylaşabileceği en güzel iki şeyden biridir. Öbürü ise, tüm coşkumuzla ve bu sohbetlerden bir şeyler almaya çalışmamızla verdi- ğimiz sevgimiz. Biz ne mutluyuz ki; devralacağımız bir bayrak hâ- lâ var ve sağlam. Sizler rahat olun, çünkü bayrağı- nızı sımsıkı taşıyacak gençler, biz vanz. Bizler; oku- yan, araştıran, soru soran, dûşünen ve bu düşünce- leri bizle öldürmeyen, onlan ortaya koyan bir nesiliz. Sanınm bu bizim için iyi ve kara/iı ve hedef; yorvl- mak bilmeyen siz ve sizin nesliniz için meyvalan top- lamanın verdiği tatlı bir yorgunluktur. Sizin de belirt- tiğiniz gibi, düşüncelerimiz asla tamamen aynı ola- maz. Çünkü hepimizin yaşayış ve yetiştiriliş tarzı bambaşka. En basitinden ikiz bile olsak düşün- celerimiz öylesine farklı olabilir ki... Ama aradaki son- suz uyum; sizin o bitmek tükenmek bilmeyen hoş- görünüz ve insan olmayı öğrenen bu genç beden- lerimizden kaynaklanıyor. Sizden okuduğumuz ve duyduğumuz ana gerçeklerden biri de budur. Son olarak da; bundan ve birikimlerinizden yararlanarak çıktığımız bu yolda, düşüncelerimize sınır tanımay- acağız ve değişik düşüncelere açık olacağız. Haya- ta başka gözlüklerden de bakarken, aldığımız bay- rağı yeni nesillere taşıyacağız... Çam sakızı çoban armağanı..." TEŞEKKÜR Ailemizm kıymetli varlığı SELMA PEKELMEN. aramızdan ayrılışı dolayısı ile bizzat cenazesine gelen ve taziyetlerını bıldırerek büyük acımızı paylaşan, tüm akraba, dost ve yakınlarımıza teşekkürierimizi sunarız. Ailesi adına NEYLAN BALİ Aılemızın değerii büyüğü Emeklı Büyükelçi Cahit Süleyman Hayta'yı 26.4.1995 günü kaybettık Cenazesi 30.4.1995 Pazar gunü oğle namazını müteakıp Teşvikiye Camıi'nden kaldınlarak Zıncirlıkuyu Mezarlığı'nda toprağa verilecektir. Ruhu şad olsun. AİLESİ
Abone Ol Giriş Yap
Anasayfa Abonelik Paketleri Yayınlar Yardım İletişim English
x
Aşağıdaki yayınlardan bul
Tümünü seç
|
Tümünü temizle
Aşağıdaki tarih aralığında yayınlanmış makaleleri bul
Aşağıdaki yöntemler yoluyla kelimeleri içeren makaleleri bul
ve ve
ve ve
Temizle